Şehir planı değil rant planı: “Toplanma alanları vahşice özelleştirildi”
İstanbul, son dönemlerin en büyük depremlerinden birisini yaşarken, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Gürkan Akgün 1 ayı aşkın süredir Silivri’deki Marmara Cezaevinde tutuklu. 2019 seçimleri sonrası Beş yıl İBB İmar Daire İşleri Başkanlığı yapan ve son olarak o dairenin de bağlı bulunduğu Genel Sekreter Yardımcılığı pozisyonunda bulunan Akgün Cumhuriyet’e konuştu. Depremin İstanbul’un birincil önceliği olduğunu anımsatan Akgün, bu konuyu siyasi rekabete malzeme etmeden, bilim ve tekniğin gösterdiği çerçevede bir seferberlik ruhuyla adımlarımızı hızlandırmak gerektiğinin altını çizdi. “2019 SEÇİMLERİ DENGELERİ DEĞİŞTİRDİ”Kanal İstanbul projesi ve Şişlideki rezerv alan uygulamasıyla İBBye yönelik operasyonlar arasında bağlantı olup olmadığı sorusuna “Elbette var” yanıtını veren Akgün, Kanal İstanbul ve Yenişehir diye adlandırdıkları projenin imar planları, 2013 yılı sonrasında İBBde hazırlandı. 2019 yılı öncesinde İBBnin neredeyse tek bir imar planına karşı açtığı dava dahi bulunmuyordu. Her şey tıkır tıkır iktidar lehine giderken 2019 yılındaki seçim tüm dengeleri değiştirdi dedi. ‘HAMASETTEN BAŞKA BİR ŞEY DUYMADIK’Kanal İstanbul ve çevresinde inşa edilecek Yenişehir ile İstanbulun suyunun, tarım alanlarının, ormanlarının yok olacağını anlattıklarını söyleyen Akgün, İlave 2 milyon nüfusun bu bölgeye yerleşmesi ile İstanbulun trafiğinin bir kaosa dönüşeceğini, 70 milyon dolarlık böyle bir yatırım yerine kaynakların, İstanbulun gerçek sorunu olan depreme hazırlık ve kentsel dönüşüm için harcanması gerektiğini söyledik. Ve bunları sadece biz değil, bu ülkenin bugüne kadar yetiştirmiş olduğu tüm bilim insanları, bilimsel gerekçelerle ortaya koydular. Karşımızda ise hamasetten başka bir şey duymadık ifadelerini kullandı.“BAKANLIK YETKİ KULLANDI”Yine Şişli’nin orta yerine 70 katlı bir gökdelen daha dikilmesin diye, İBB olarak, Şişli Belediyesi, Meslek Odaları ve Şişli halkı ile birlikte mücadele içerisinde olduklarını söyleyen Akgün, “Şimdi açıkça soruyorum, Afet Yasası’na dayandırarak o parselde birilerine özel, ayrıcalıklı imar hakkı vermenin şehircilikle, hakla, hukukla bağdaşır tarafı neresidir?” dedi. Bir dönem mahkeme kararı gereğince Şişli’deki bu parselde Rezerv Alan kararının iptal edildiğini anımsatan Akgün, “Biz de İBB olarak bölge alanı içerisinde burayı, yüzde 40ı kamusal donatı/yeşil alan, geri kalanı da çevresiyle uyumlu 6-7 kat olacak biçimde planlamıştık. Ama buna karşın, Bakanlık yeniden yetkileri eline alıp burayı Rezerv Alanı ilan etti ve yaklaşık 200 bin m2lik inşaat hakkı izni verdi” ifadelerini kullandı. “BİR AVUÇ İNSAN ZENGİN OLDU”Şişli’deki rant odaklı yaklaşımın bu proje ile de sınırlı olmadığını belirten Akgün, “500 metre içerisinde Şişli’den birkaç örnek vereyim. Eski Ali Sami Yen Stadı, Likör Fabrikası, Şişli Endüstri Meslek Lisesi, karşısındaki otopark alanı ve biraz daha ilerisindeki Yıldız Teknik Üniversitesi arazisi. Birbirine çok yakın parseller. Buraların hepsi kamuya hizmet veren fonksiyonlara ayrılmıştı. Kentin içerisinde nüfusu da çekmeyen, büyük ölçüde de afet toplanma alanlarıydı. Peki ne oldu? Hepsi vahşice özelleştirildi. Bakanlık-TOKİ işbirliğiyle, çevresinin kat ve kat fazlası inşaat alanı sağlanarak, konut-ofis-ticaret fonksiyonlu imar hakları verildi. Yani bir avuç insan zengin oldu. Maliyeti ise hepimize düştü” tespitinde bulundu. “DEPREME BÖYLE Mİ HAZIRLANIYORSUNUZ?”Bu plansız yatırımlar yüzünden İstanbul’da insanların saatlerini trafikte harcadığını belirten Akgün, “Eğer Şişli’deki diğer projeler de İBB ve Şişli’ye yönelik operasyonlar neticesinde ilerleyip tamamlanırsa Mecidiyeköy’den gelip geçmek herhalde imkansız hale gelecek. Ya da şu soruyu soralım! Şişli’de, o bölgenin çevresinde, Kuştepede, Paşada, Gülbağ’da kentsel dönüşüm sorunu varken elinizdeki kamu arazilerini böyle heba edip, şehrin bütün dengesini iyice bozduktan sonra İstanbul nasıl depreme hazırlıklı hale gelecek?” ifadelerini kullandı. “KAMUCU, HALKÇI, EŞİTLİKÇİ…”İktidarın bir avuç kişiyi zengin etme odaklı yaklaşımına karşın kendilerinin planlamalarından da bahseden Akgün, şunları söyledi:Peki biz ne yaptık? Aynı 500 metre içerisinden bahsedeyim. Mecidiyeköy meydanının hemen arkasında üniversite öğrencileri için yurt inşaatına başladık. Metro ile birlikte güzel bir meydan oldu orası. Mecidiyeköy’e sanat galerisi ve kitapçısıyla bir meydan kazandırdık. Çölde adeta vaha. Çağlayanda halkın katılımı ve onayı ile kentsel dönüşüm projeleri hazırladık, ruhsat aşamasına geldik. Daha genele bakarsak Şişli’nin bölgesel imar planlarını hazırlayıp Meclis’ten geçirdik. Hem bu imar planları ile hem de dar gelirli ve emeklilere mali destek paketi ile Şişli’de Kentsel dönüşümü hızlandırdık. Yani bazı parsellere özel değil, halkımızın gerçek ihtiyaçlarına yönelik çalıştık. Kamucu, halkçı, eşitlikçi… İşte işin özü budur.”
Source: Çağdaş Bayraktar
‘Harry Potter’ filminin müziklerini seyirciye sunan şef Timothy Henty ile konuştuk
J.K. Rowling’in birden fazla kuşağı derinden etkileyen, dünya çapında ün salmış ve halihazırda bir dizisi de yapılan Harry Potter evreni, “Movies in Concert” etkinlik serisi kapsamında, İngiliz şef Timothy Henty’in yönettiği 100 kişilik İstanbul Film Orkestrası’yla yeniden can buldu geçen günlerde. 19-20 Nisan tarihlerinde Volkswagen Arena’da yapılan etkinlik, iki günde yapılan üç gösterimle yaklaşık 13 bin kişiyi ağırladı.‘BENİM İÇİN AYRICALIKTI’Her yaştan Harry Potter hayranı, tüm titizlikleri ve dikkatleriyle takip etti, hem filmi hem de orkestrayı. İzleyiciler film karakterlerinin kostüm ve aksesuvarlarıyla etkinliğe farklı bir hava kattı. Pelerinler, asalar, cadı şapkaları… Sanki bir konser salonunda değildik de Hogwarts şatosunda büyücülük okuyan öğrencilerdik.Gecenin en büyük sürprizi, şef Timothy Henty’in etkinlik başlangıcında seyircilere Türkçe seslenmesi oldu. Henty, yaklaşık iki dakika boyunca, hiçbir sözcüğü kaçırmadan akıcı bir Türkçeyle, “Bu gece hayal gücünüzü serbest bırakmanızı ve burayı bir Harry Potter partisine çevirmenizi istiyoruz” dedi ve seyirci de onu kırmadı. Seyirciler, sevdikleri karakterleri ve sahneleri beyazperdede gördükleri anda alkışlarla eşlik ettiler. Gazetemize konuşan Henty, Türkiye’ye ilk kez geldiğini belirtti ve niçin Türkçe seslendiğini şöyle anlattı: “Harry Potter in Concert’in dünyadaki her performansı şefin hoş geldin konuşmasıyla başlar. Bunu sahneyi hazırlamak için yapıyoruz. Bu harika evrene girmek, birlikte benzersiz bir konser ve film deneyimi paylaşmak için bir fırsat. Ancak, 2017’deki ilk performansımda (Madrid’de) 18 bin İspanyol hayranın olduğu tıklım tıklım bir arenada konuşmayı İngilizce yapmanın işe yaramayacağı çok açıktı! Daha önce hiç konuşmadığım için, konserden 45 dakika önce İspanyolca öğrenmek zorunda kaldım. İyi geçti ve o zaman önemli bir şeyi fark ettim: Bir performans, sanatçılara ait değildir. Biz performansı seyirciye sunarız. Bu nedenle, konuşmayı bulunduğum ülkenin anadilinde yapmak benim için bir saygı göstergesidir, ayrıca herkesin anlamasını istiyorum! Türkçe, aynı konuşmayı yaptığım 22. dil. Bundan çok şey alıyorum çünkü bir dilde yolumu bulmaya çalışmak, ziyaret ettiğim ülke hakkında çok daha fazla şey öğrenmem anlamına geliyor. Türkçe’nin nasıl çalıştığı hakkında birazcık bilgi edinmeyi çok sevdim, benim için bir ayrıcalıktı.”‘ŞEF İÇİN RÜYA’Çağrısına uyan Türk seyircisinin tepkisini soruyoruz Henty’e, şöyle yanıtlıyor: “Performanslar sıcak bir şekilde karşılandı ve insanlar gerçekten de olayın ruhuna girdi, ekranda en sevdikleri karakterler ve anlar için alkışladılar ve tezahürat yaptılar. Bu yaşandığında çok seviyoruz çünkü özel bir atmosfer yaratıyor. İnsanların Harry Potter evrenine olan sevgilerini paylaşmak için bir araya geldiklerini gerçekten hissedebiliyorsunuz, müzikten bahsetmiyorum bile, John Williams’ın şaheser müziğinden…”Henty, Harry Potter Konserde serisinin, yönettiği diğer tüm film konserlerinden (veya genel olarak konserlerden) farklı bir takipçi kitlesi olduğunu, bu filmlerde insanları gerçekten bir araya getiren bir şeylerin olduğunu vurguluyor. Şöyle devam ediyor Henty: “Harry Potter ve Felsefe Taşı’nda, karakterlerle tanışmanın ve ilk kez Hogwarts’a gitmenin nostaljisi var. Serinin ilerleyen kısımlarında ruh hali karardıkça izleyiciler için ne kadar kolektif bir duygusal deneyim olabileceğini gördüğümde sık sık şaşırıyorum. Bu ortamda müzik yapabilmek bir şef için gerçekleşen bir rüya, bunun bir parçası olduğum için çok şanslıyım.”Harry Potter ve Felsefe Taşı, Piu Entertainment tarafından organizasyonunda, şef Ernst van Tiel’in yönettiği 100 kişilik İstanbul Film Orkestrası’yla 10- 11 Mayıs’ta Ankara’daki ATO Congresium’da sanatseverlerle buluşacak.
Source: Mehmet S. Aman
Anzaklar, “Şafak Ayini” ile atalarını andı
Her yıl 24- 25 Nisan tarihleri aralığında atalarını anmak için gelen Avustralyalı ve Yeni Zelandalı binlerce kişinin uyku tulumlarıyla katıldığı “Şafak Ayini”nde tören düzenlendi. ŞEREF VİDEOSU İZLETİLDİ Sabaha karşı 04.30″da başlayan Şafak Ayini, Yeni Zelanda Savunma Kuvvetleri ile Avustralya Savunma Kuvvetlerinin konuşmasıyla devam etti. Daha sonra Shell Green Mezarlığı”nı anlatan bir video ile Şeref videosu izletildi.Ardından Karanga (toplanma çağrısı) yapıldı. Yeni Zelanda, Avustralya adına konuşmalar gerçekleştirildi. Türk Silahlı Kuvvetleri adına Kurmay Yarbay Özkan Çelik, Atatürk”ün Anzak annelerine yazdığı mektubu hem Türkçe hem de İngilizce okudu. Tören, Türkiye ve diğer devletlerin çelenk sunumuyla devam etti. Borozan çalınması ve saygı duruşunda bulunulurken, Türkiye, Avustralya ve Yeni Zelanda Ulusal Marşları okundu. Tören, son takdis sözleri yapıldı. TÖREN GENİŞ KATILIMLA GERÇEKLEŞTİ Törene, Çanakkale Valisi Ömer Toraman, Çanakkale Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanı İsmail Kaşdemir, Birleşik Krallık Kraliyet Prensesi Anne, Avustralya Genel Valisi Sam Mostyn, Birleşik Krallık”ın Ankara Büyükelçisi Jill Morris, Birleşik Krallık Savunma Ataşesi Col Jim Torbet, Fransa Büyükelçisi Isabelle Dumont, Fransa İstanbul Başkonsolosu Nadia Fanton, Fransa Savunma Ataşesi Deniz Yüzbaşı Nora Zelazlı, Yeni Zelanda Başbakanı Christopher Luxon, Yeni Zelanda Büyükelçisi Greg Lewis, Avustralya Büyükelçisi Miles Armıtage, Hindistan Büyükelçisi Muktesh Pardeshi, Avusturya Büyükelçisi Gabriele Juen, Senegal Savunma Ataşesi Albay Boucar Sene, Güney Afrika Askeri Ataşesi Albay Ivan John Afrikander, Macaristan Büyükelçi Temsilcisi Valéria Kıcsı, Macaristan Savunma Ataşesi Albay Jnos Hess, Pakistan Büyükelçiliği Müsteşarı Saleem Qazi, Pakistan Savunma Ataşesi Brig General Imran Noor, Kanada Büyükelçisi Kevin Hamilton, Kanada Savunma Ataşesi Capt Robert Taylor ve çok sayıda davetli katıldı.
Source: Haberler
Avustralya ve Yeni Zelandalılar “Şafak Ayini” için Anzak Koyu”na geldi
Çanakkale kent merkezinden gece saatlerinde Gelibolu Yarımadası”na geçen Avustralya ve Yeni Zelanda”dan gelen çok sayıda kişi, servis araçlarıyla Anzak Koyu”ndaki tören alanına ulaştı.
Katılımcılar, uyku tulumları ve battaniyeler içinde tören alanına kurulan dev ekrandan Çanakkale Savaşları”na ilişkin belgeseli izleyerek ayin saatini bekledi.
Avustralya”dan gelen Chris Brant, AA muhabirine, 1915″te Gelibolu”da savaşırken yaralanan büyük amcasına saygılarını sunmak için anma törenine geldiklerini söyledi.
Brant, yaklaşık 1 ay Gelibolu”da savaşan büyük amcasının göğsünden aldığı yara nedeniyle İngiltere”ye gönderildiğini ve orada 2 yıl tedavi gördüğünü ifade etti.
Büyük amcasının tedavi sonrasında 1917″de Fransa”da hayatını kaybettiğini belirten Brant, Gelibolu”da “Etrafa bakıp, yaşadıkları acıları hayal etmek oldukça sürreal.” ifadesini kullandı.
Avustralya”dan gelen Jim Phillips de Çanakkale Kara Savaşları”nın 110. yılında Gelibolu”da olmanın “savaşın çılgınlığını” gözler önüne serdiğini vurgulayarak, “Bu, gelecekte ne yapmamız gerektiğine dair bir ders.” diye konuştu.
Avustralyalı Davina Tuda da anma törenine katılmanın çok önemli olduğuna değinerek, “Bu belgeseli izlemek, insanın sık sık düşünmediği bir gerçeği hatırlatıyor ve tam olarak burada ne yaşandığını.” dedi.
Anzaklar ve Anzak Günü
Anzak, Avustralya ve Yeni Zelanda Kolordusu (Australian and New Zealand Army Corps) kelimelerinin ilk harflerinin kısaltılmasından oluşuyor.
Anzak Günü ise Avustralyalı ve Yeni Zelandalı askerlerin 25 Nisan 1915″te Gelibolu”da karaya çıkışının yıl dönümü olarak anılıyor.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
Source:
İstanbullu deprem korkusuyla ikinci geceyi de dışarıda geçirdi
Megakentte yaşanan 6,2 büyüklüğündeki deprem sonrası tedirgin olan bazı vatandaşlar, dışarıda kalmaya devam ediyor.Üsküdar”daki Vakıfbank Spor Sarayı”nda kalan aileler, yanlarında getirdikleri örtülerden kendilerine yatak yaptı.Bazı aileler tribünlerdeki seyirci koltuklarında vakit geçirirken, çocukların müsabaka sahasında oynadığı görüldü.Geceyi Kağıthane Hasbahçe Mesire Alanı”nda geçiren vatandaşların sayısının düne göre azaldığı gözlendi.Bazı aileler alanda kurdukları çadırlarda konaklarken, Türkiye Diyanet Vakfı Kağıthane Şubesi ekipleri de vatandaşlara sıcak çorba dağıttı.Çadırda kalanlardan Seher Camcı, deprem anında çok korktuğunu belirterek, “Yaşlı annem vardı, onu kardeşime gönderdik. “Gidelim, piknik alanında çadır kuralım.” dedik. Baktık herkes gelmiş. Burada bize iyi davranıyorlar, herkese teşekkür ederiz. Yardımcı oldular, iki kez yemek de verdiler.” ifadelerini kullandı.Depremin ardından çok sayıda vatandaş da Zeytinburnu Millet Bahçesi”nde çadır kurdu.Ailesiyle bahçede kurdukları çadırda kalan Serkan Özkan, “Çocuklarımız çok korktu, onun için buradayız. Binalarımız eski, yıpranmış. Büyüklerimize söylüyorum, bir an önce kentsel dönüşümün üstesinden gelsinler. Mezarlıkta, tabutlarda yaşıyoruz.” diye konuştu.Yaşlılar ve çocuklar için bahçeye 2 çadır kuran Kızılay, alandaki mobil noktalarından vatandaşlara sıcak çorba, çay, su ve sandviç ikram ediyor.- “GİTTİĞİMİZ HER ŞEHİRDE DEPREM OLUYOR”Bazı vatandaşlar da geceyi Beylikdüzü Belediyesi Kapalı Pazar-Spor Tesisi-Afet Sonrası Barınma ve Lojistik Merkezi Kompleksi”nde geçiriyor.Merkezde kalan vatandaşlardan Mehmet Selim, Mersin”de 6 Şubat depremine yakalandıklarını, depremden sonra ailesiyle İstanbul”a göç ettiğini söyledi.Selim, dün gece çocukları korktuğu için araçta evlerinin önünde uyuduklarını, belediyenin açtığı alanı duyunca çadırlarını alıp buraya geldiklerini kaydetti.Mehmet Selim, şöyle konuştu:”Bugünü en azından rahat geçireceğiz. 1-2 gün burada kalmayı düşünüyoruz. Evimizde bir hasar, sıkıntı yok. Çocuklar daha önce Mersin”de depremi yaşadıkları için korktular. Gittiğimiz her şehirde deprem oluyor. İnşallah bir daha olmaz. Böyle bir seçenek vardı, değerlendirelim dedik.”Fuat Özaltın da ailesinin depremden etkilenmesi nedeniyle burada konakladıklarını aktararak, böyle bir imkan sunulduğu için belediyeye ve devlete teşekkür etti.Muhammed Erdal ise deprem sırasında evde olan eşinin çok etkilendiğini, belediyenin sunduğu ortamın rahatlığından dolayı burada kalmayı tercih ettiklerini kaydetti.
Source: Www.star.com.tr
İstanbul geceyi dışarıda geçirdi
İstanbul”da yaşanan 6.2 büyüklüğündeki depremin ardından vatandaşlar, geceyi park, bahçe, spor salonu ve camilerde geçirdi. Bazı vatandaşlar kurdukları çadırlarda kalırken bazıları ise yere serdikleri yataklarda uyumayı tercih etti. Deprem korkusuyla geceyi geçiren bazı vatandaşlar ise arabalarının içinde uyudu. Bazı noktalarda ateş yakarak vatandaşlar ısınmaya çalışırken birçok ilçede belediyeler çay ve çorba ikramında bulundu. “EVE GİRMEYE KORKUYORUZ” Fatih”teki çeşitli parklarda bazı vatandaşlar kurdukları çadırlarda kalırken bazıları ise yere serdikleri yataklarında uyumayı tercih etti. Bazı vatandaşlar ise Şehzade Camii”nde geceyi geçirdi. Kâğıthane Hasbahçe Mesire Alanı ve Zeytinburnu sahilinde çadır kuranlar ise ateş yakarak yemek yaptı. Kimileri evlerinden yatak, yorgan ve yastıklarını getirerek hazırlık yaptı. Kimileri de ateş yakıp ısınmaya çalıştı. Geceyi mesire alanında geçiren Murat Taşdemir, “Deprem sırasında işteydim. Bir yerlerde kepçe çalışıyor sandım. İrkildim. Dışarısı çok soğuk, üşüdük ama eve girmek istemiyorum” diye konuştu. Erdal Doğan ise “Depremde çıktık evden, kaçtık buraya geldik. Burada bekliyoruz. Binalarda bir şey yok ama biz yine de tedbir amaçlı geldik” dedi. Esenyurt”taki vatandaşlar, geceyi Dr. Mimar Kadir Topbaş Parkı”nda geçirdi. Burada toplanan vatandaşlara, belediye ekiplerince mobil ikram araçlarından sıcak çay ve çorba dağıtıldı. Parka gelen vatandaşlardan Sami Kantırcı, “Tedirginiz, eve girmeye korktuğumuz için parka geldik” diye konuştu. Küçükçekmece Tevfikbey Mahallesi”ndeki Osman Zeki Üngör Ortaokulu”nun kapısı da vatandaşlara açıldı. Küçükçekmece Sosyal Hizmet Merkezi Müdürlüğü”ne bağlı psikolojik danışmanlar, okulun spor salonunda aileleriyle toplananlara destek sağladı. Küçükçekmece Kızılay Şube Başkanı Mehmet Fatih Kerimoğlu da spor salonundaki vatandaşlara erzak, su ve battaniye dağıtımında yer aldı. Geceyi Küçükçekmece Gültepe Mahallesi”ndeki Fatih Camii”nde geçirenler ise evlerinden getirdikleri yastık ve örtülerle çocuklarını uyuttu. Ailesiyle beraber geceyi kamyonda geçiren Mehmet Akgün, “Çok soğuk oldu, mecburen ateş yakmak zorunda kaldık. Çocuklar vardı, onların bakımı konusunda sıkıntı yaşadık. Evden nasıl çıktığımızı bilmiyoruz. Önce çadırda kaldık. Sonra soğuk olunca kamyonda kaldık. Bu gece de burada konaklamayı düşünüyoruz” diye konuştu. SPOR SALONU MESKEN OLDU Geceyi evlerinde geçirmek istemeyen bazı vatandaşlar da Üsküdar”daki Muhsin Yazıcıoğlu Kapalı Spor Salonu”nu tercih etti. Yerlere serdikleri örtüler üzerinde ve kurdukları masalarda vakit geçirdi, çocuklar ise salondaki alanda oyun oynadı. KIZILAY”DAN 1.4 MİLYON KİŞİYE GIDA DESTEĞİ TÜRK Kızılay, Marmara Denizi Silivri açıklarında meydana gelen 6.2 büyüklüğündeki depremin ardından, toplanma alanlarındaki vatandaşlara 1.4 milyon kişilik gıda desteği dağıttı. Kızılay ekipleri deprem sonrası binlerce gönüllü ve çalışanıyla, 221″i mobil ikram aracı olmak üzere 347 dağıtım noktasında İstanbullulara hizmet sağladı. Ekipler, İstanbul genelinde 527 bin bardak sıcak çorba, 407 bin beslenme malzemesi, 413 bin sıcak ve soğuk içecek, 39 bin kumanya ve 15 bin 900 ekmek dağıtımı gerçekleştirdi. Türk Kızılay, gıda desteğinin yanı sıra 499 bin şişe içme suyu ile 1655 battaniyeyi vatandaşlara ulaştırdı. DEPREM ÇANTASI VE ÇADIR FİYATLARI KATLANDI İstanbul”da meydana gelen depremin ardından fırsatçılar devreye girdi. Çadır ve deprem çantası satışları artarken, bazı satıcıların çadır stoku tükendi. Bazı satıcıların ise depremin sonrası fiyatlarda fahiş artış yapması dikkat çekti. Çadır fiyatlarında 10 bin liraya varan artış olduğu görüldü. Bir e-ticaret sitesinde 23 Nisan”da 25 bin 415 liradan satışta olan 10 kişilik aile çadırının fiyatı depremin ardından 33 bin 915 liraya yükseltildi. Bir günde 8 bin 500 liralık zam yapıldı. Bir başka sitede ise 373 liraya satılan acil durum çantasının fiyatının 465 liraya yükseldiği görüldü.
Source: Mustafa Bakirhan
Deprem kardeşliği
İstanbul”daki depremin ardından birçok ilden megakente yardım eli uzanmaya başladı. Kocaeli, Sakarya, Konya ve Afyonkarahisar gibi şehirlerden İstanbul”a yardım TIR”ı gönderildi. Sakarya Büyükşehir Belediyesi”nden yapılan açıklamada, “İstanbul”da depremin ardından geceyi dışarıda geçirecek vatandaşlarımızın ihtiyaçlarını karşılamak üzere hazırladığımız afet TIR”ımız bölgeye ulaştı, hizmete başladı. Sakarya olarak, İstanbul”un yanındayız” denildi. Konya Büyükşehir Belediyesi ise mobil fırın, çamaşırhane, yatak ve duş bulunan yardım “Hızır41” afet TIR”ını göndererek dışarıda kalanlara sıcak yemek ikram etti. Depremlerin ardından büyük korku yaşayan vatandaşlara destek amacıyla harekete geçen Gölcük Belediyesi de hızlı şekilde organize oldu. Gölcük Belediyesi iştiraki GÖLAŞ ekipleri, hazırladıkları sıcak çorba ve ekmeklerle İstanbul Bağcılar Millet Parkı”na ulaştı. Konya Büyükşehir Belediyesi de mobil mutfak, mobil fırın, çamaşırhane, yatakhane ve mobil duş araçlarıyla Zeytinburnu ve Silivri”de vatandaşlara hizmet verdi. Afyonkarahisar Kızılay Şubesi de yardım aracıyla sıcak çorba, su ve ikramlıklarla birlikte depremzedelere destek oldu.
Source: Erdoğan Yapik
Doğada kendi kendine yetişiyor! Gelir kapısı oldu, köylüler dağdan toplayıp pazarda 1.000 TL”ye satıyor
Antalya”nın Kaş ilçesinde bazı vatandaşlar, dağlardan topladıkları yabani kuşkonmazları semt pazarlarında satarak gelir elde ediyor. Vatandaşlar, Akdeniz ve Ege mutfağında sıkça kullanılan vitamin ve mineral kaynağı yabani kuşkonmazı toplamak için sabahın erken saatlerinden itibaren ilçedeki dağların yüksek kesimlerine çıkıyor. Ağaçların altında bulunan yabani kuşkonmazları toplayanlar, ardından semt pazarlarında satışını gerçekleştiriyor. Yılın sadece bu aylarında yetişen yabani kuşkonmazlar, vatandaşlardan rağbet görüyor. Kuşkonmaz toplayan Eşref Kocaer, ürünü bulmanın meşakkatli olduğunu belirtti. Ürüne yörede dildiren adını verdiklerini ifade eden Kocaer, Doğada yetiştiği için tamamen organik. Evimizde sıklıkla tüketiyoruz. Büyük bir demet yabani kuşkonmaz, pazarda 1000 liraya satılıyor. dedi. Serpil Demirci de yabani kuşkonmazın özellikle soğan ve yumurtayla yapıldığında çok lezzetli olduğunu söyledi.
Source: Gazetevatan.com
Türkiye”den öncü olduğu dev proje için çağrı: Erbil ve Bağdat karar versin
Türkiye”nin Erbil Başkonsolosu Erman Topçu, Duhok”un Zaho ilçesi ile Habur Sınır Kapısı ve İbrahim Halil Sınır Kapısındaki temaslarında ticari ilişkilerin geliştirilmesinin yanı sıra ikili, kültürel ve siyasi ilişkileri de ele aldı.Başkonsolos Topçu, Habur Sınır Kapısı ve İbrahim Halil Sınır Kapısında incelemelerde bulunarak yetkililerle bir araya geldi.Topçu, yaptığı açıklamada, Habur-İbrahim Halil Sınır Kapısının bütün dünya için çok önemli olduğuna işaret ederek, “Erbil Başkonsolosu olan bir yetkilinin gerçekten bir elinin sürekli olarak Habur”da olması gerekiyor. Biz de böyle yapmaya çalışıyoruz.” dedi.Sınır kapısını ziyaret ederek Habur tarafında Şırnak Valisi Birol Ekici ve İbrahim Halil tarafında ise Gümrük Müdürü Hamit Ali ile görüştüklerini belirten Topçu, “Şu an gündemdeki en önemli konu gümrük işlemleri konusunda Bağdat ve Erbil arasındaki süreç. Bunun suhuletle halledilmesi gerekmekte çünkü ticarete olası olumsuz etkileri olabilir.” diye konuştu.Topçu, yeni ulaştırma koridorlarından bahsedildiği bir dönemde, ticaretin herhangi bir sorunla karşılaşmadan yapılmaya devem edilmesinin herkesin çıkarına olduğunu vurgulayarak, Türkiye olarak hem Bağdat hem Erbil ile konuştuklarını ve çözüm için yardımcı olmaya çalıştıklarını dile getirdi.- “ZAHO BİZİM İÇİN ÇOK ÖNEMLİ”Temasları kapsamında Zaho ilçesine de geldiklerini belirten Topçu, burada Zaho Bağımsız İdare Başkanı Guhdar Şeho ile bir araya geldiklerini kaydetti.Topçu, “Zaho bizim için çok önemli bir şehir çünkü hemen sınırımızda. Esasen özellikleri itibarıyla kültürel ve coğrafi olarak Türkiye ile birçok benzerlik taşıyor; tıpkı Dohuk”ta olduğu gibi.” ifadelerini kullandı.Zaho”da ikili, kültürel, ekonomik ve siyasi temelli gündemlerindeki konuları ele aldıklarını aktaran Topçu, şunları söyledi:”Sayın Vali (Guhdar Şeho) ile çok verimli bir sohbet yaptık. Bu gibi saha ziyaretlerini, il ziyaretlerini geniş bir başkonsolosluk ekibiyle sık sık tekrarlayarak, sahadaki durumu görüp, güncel durumu değerlendirip, sahadan aldığımız verilerle analizimizi yapıp, devletimizin politikasının şekillenmesine katkı sağlamaya çalışıyoruz.”Topçu, Irak”a ihracatın 14 milyar dolar civarında olduğuna ve bunun çok önemli bir figür olduğuna dikkati çekerek, ortak ticaret hacmi olarak 30 milyar dolar gibi bir hedefin bulunduğunun altını çizdi.Kalkınma Yolu Projesine ilişkin Türkiye”nin politikasının açık olduğunu belirten Topçu, “Güzergah konusunda Erbil ve Bağdat”ın kendi aralarında karar vermesi gerektiği konusunu her zaman söylüyoruz. Biz çok önemli buluyoruz bu projeyi, çok vizyoner bir proje olarak görüyoruz, destekliyoruz. En hızlı şekilde hayata geçmesini istiyoruz.” diye konuştu.- “İNŞALLAH İLERİDE DAHA GÜZEL GÜNLERİMİZİ BEKLİYORUZ”Şırnak Valisi Ekici de Irak”ın Türkiye”nin en önemli dördüncü büyük ticaret partneri olduğuna işaret ederek, “Bu ticaretimizin her gün gelişmesinden dolayı son derece mutluyuz. 14 milyar dolara yaklaşan ve Habur gibi dünyanın en büyük kapısının çalıştığı iki ülke arasında tabi ki günlük çözmemiz gereken küçük de olsa konular oluyor. Bu konuları bugün Erman Beyle konuşma fırsatımız oldu.” dedi.Zaho Bağımsız İdare Başkanı Şeho da Türkçe yaptığı açıklamada, ziyarette ticari, kültürel ve Türkiye-IKBY ilişkilerinin ele alındığını belirterek, “İnşallah ileride daha güzel günlerimizi bekliyoruz.” dedi.Türkiye ile IKBY arasında iyi ilişkilere vurgu yapan Şeho, iki tarafın tüccarları arasında ilişkilerin de çok iyi olduğunu aktardı.Şeho, Kalkınma Yolu”nun da stratejik bir proje olduğunu belirterek, “İnşallah ilerde hem bizim için hem Türkiye için hem Arap ülkeleri için çok güzel olur.” diye konuştu.
Source: Www.star.com.tr
Gelibolu Yarımadası”nda 57. Alay Vefa Yürüyüşü başladı
Tarihi Gelibolu Yarımadası Kocadere Köyü Kamp Alanı”nda, şafak vakti şehitlere saygı için top atışı yapıldı. Daha sonra çorba ikramının ardından İl Müftüsü Mustafa Bilgiç tarafından sabah namazı kılındı.Gençlik ve Spor Bakan Yardımcısı Safa Koçoğlu, yürüyüş öncesinde gazetecilere yaptığı açıklamada, ülkenin dört bir tarafından programa katılım olduğunu söyledi.Çanakkale ruhunu yaşamak ve yaşatmak adına Gençlik ve Spor Bakanlığı olarak her yıl 24-25 Nisan”da Kocadere”den Conkbayırı”na doğru gençlerle yürüyüş düzenlediklerini ifade eden Koçoğlu, şöyle konuştu:”Genç arkadaşlarımızla birlikte ecdadımızın izinde yürüyoruz. Dün akşam mehteran gösterimiz vardı, tiyatrolarımız vardı, kum sanatı gösterimiz vardı. Gençlerle bir aradaydık. Bugün yine kol kola, el ele ülkemizin dört bir yanından gelen genç arkadaşlarımızla ecdadımızı anacağız. Tarih şuurunu geliştirmek adına buradayız. Gençlik ve Spor Bakanlığı olarak yıl içinde Türkiye genelinde bu tür tarih bilincini ve şuurunu yansıtan etkinlikler yapıyoruz. Ben emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Conkbayırı”nda görüşmek üzere.”Kocadere Köyü Kamp Alanı”ndan başlayan “57. Alay Vefa Yürüyüşü”, yaklaşık 5 kilometrelik yürüyüşün ardından Conkbayırı”nda sona erecek.Yürüyüşe, Çanakkale Valisi Ömer Toraman, 2. Kolordu Komutanı Tümgeneral Rasim Yaldız, Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanı İsmail Kaşdemir, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cüneyt Erenoğlu, Gelibolu Belediye Başkanı Ali Kamil Soyuak, AK Parti Çanakkale İl Başkanı Ömer Faruk Göktürk, Jandarma ve Sahil Güvenlik Akademisi Başkanlığı subay ve astsubay öğrencileri ve gençler katıldı.- 57. ALAY”IN KOMUTANI YARBAY HÜSEYİN AVNİ BEY”İN TORUNU DA YÜRÜYÜŞE KATILDI57. Alay”ın komutanı Şehit Yarbay Hüseyin Avni Bey”in torunu Hüseyin Avni Tanman da eşi Blanca, kız kardeşi Gülru, çocukları Ela ve Cem Tanman ile Kocadere”ye geldi.Tanman, AA muhabirine, yürüyüşte bulunmaktan duyduğu mutluluğu dile getirdi.Yürüyüşe ilk kez katıldığını anlatan Tanman, “Özellikle son 4-5 sene şehit dedemin biyografisi üzerine çok araştırmalar yaptım, kitap yazdık. Kitapta özellikle alay ve kolorduyu inceledim. Ve devamlı onun üzerine okumaktan dolayı detaylara da hakimim. Tabii o detaylarla birlikte burayı yaşamak insana farklı bir his katıyor. Ne mutlu bize ki buradayız. Şehitlerimizin ruhları şad olsun.” ifadelerini kullandı.Tanman, daha sonra ailesi birlikte yürüyüşe katıldı.
Source: Www.star.com.tr
Anzak Koyu”nda “Şafak Ayini” yapıldı
Avustralyalı ve Yeni Zelandalılardan oluşan yüzlerce kişilik grup, gece Çanakkale kent merkezinden Gelibolu Yarımadası”na geçti.Katılımcılar, uyku tulumları ve battaniyeler içinde, tören alanına kurulan dev ekrandan Çanakkale Savaşları”na ilişkin belgesel, film, röportaj ile Avustralya ve Yeni Zelanda”daki Anzak Günü törenlerini izleyerek “Şafak Ayini”nin başlamasını bekledi.Birleşik Krallık Kraliyet Prensesi Anne, şafak vakti başlayan programda yaptığı konuşmada, 110 yıl önce bu topraklarda savaşan askerlerin unutulmadığını, onları hatırlayacaklarını dile getirdi.Prenses Anne, 25 Nisan 1915″te Gelibolu Yarımadası”na çıkarma yapan Anzak askerlerinin yazdığı mektuplardan bazı bölümleri okudu.Bu mektupları kaleme alan askerlerin ifadelerinin o dönemdeki mücadelenin önemini anlamaya yardımcı olduğunu belirten Anne, “110 yıl sonra şafak vaktinde, Anzaklar”ı anmak üzere burada duruyor, onların cesaret, yüreklilik ve fedakarlıklarını hatırlıyoruz.” diye konuştu.- “KORKU, ÖZLEM VE ŞAŞKINLIK”Avustralya Genel Valisi Samantha Mostyn da Gelibolu”da her iki tarafın askerlerinin de 110 yıl önce olağanüstü cesaret ve fedakarlık gösterdiğini anlattı.Mostyn, zamanla Gelibolu”nun askerler için korku, hastalık, duman ve ölümün egemen olduğu bir mekana dönüştüğünü vurgulayarak, “Evlerine yazdıkları mektuplarda savaşın dehşetini anlattılar. Yazdıkları ya da yazmaya cesaret edemedikleri, belki de hayatta kalamadıkları için tamamlayamadıkları satırlar, en insani duyguları ortaya koydu. Korku, özlem ve şaşkınlık.” ifadelerini kullandı.Samantha Mostyn, 110 yıl önce burada yaşananların bir silahlanma çağrısı değil, barış çağrısı olduğunu, Çanakkale”de hayatını kaybeden askerleri unutmayacaklarını kaydetti.- “BÖYLE BİR ŞEYİN BİR DAHA ASLA YAŞANMAMASI İÇİN ELİMİZDEN GELEN HER ŞEYİ YAPMALIYIZ”Yeni Zelanda Başbakanı Christopher Luxon da Anzak çıkarmasının gerçekleştiği 25 Nisan 1915 gününe ilişkin, şöyle konuştu:”Güneş yükselip vadilerden çıkan gölgeler dağıldığında onları karşılayan macera değil, dehşetti. Bugün hissettiğimiz huzurun aksine, onlar kurşun yağmuruyla karşılaştılar. Her mermi bir öncekinden daha yakın görünüyordu. Günler haftalara, haftalar aylara dönüştü ancak sadece bu kadar uzun süre hayatta kalabilenler için.”Çanakkale Kara Savaşları”nda yaklaşık 16 bin Yeni Zelandalı askerin Gelibolu Yarımadası”nda görev yaptığını aktaran Luxon, “Hizmet edenlerle gurur duymaya devam etsek de burada olanları yüceltmiyoruz. Bunun için çok fazla şey biliyoruz. Onun yerine, Anzaklar”ın cesaretini ve azmini kabul ediyor, Osmanlı”nın gösterdiği kahramanlığa saygı duyuyoruz.” dedi.Luxon, Çanakkale Savaşı”nın vermek istediği gerçek dersin unutulmaması gerektiğini belirterek, “Böyle bir şeyin bir daha asla yaşanmaması için elimizden gelen her şeyi yapmalıyız.” ifadesini kullandı.- ATATÜRK”ÜN YABANCI ÜLKE ASKERLERİNİN AİLELERİNE GÖNDERDİĞİ MEKTUP OKUNDUŞafak Ayini”nde Avustralya ve Yeni Zelanda askerlerinden oluşan koro, günün anlam ve önemine ilişkin şarkılar seslendirdi.Yeni Zelanda”nın yerli halkı Maoriler”in “Karanga” adı verilen ve “Hoşgeldiniz” anlamına gelen seremonisi yapıldı.Etkinlik alanına Türkiye Cumhuriyeti adına Çanakkale Valisi Ömer Toraman, Prenses Anne, Avustralya Genel Valisi Samantha Mostyn, Yeni Zelanda Başbakanı Christopher Luxon ve diğer ülkelerin temsilcileri çelenk sundu.Programda, 2. Kolordu Komutanlığından Yarbay Özkan Çelik, Gazi Mustafa Kemal Atatürk”ün Çanakkale Savaşları”nda hayatını kaybeden yabancı ülke askerlerinin ailelerine gönderdiği mektubu okudu.Saygı duruşunda bulunulmasının ardından İstiklal Marşı ile Avustralya ve Yeni Zelanda milli marşları okundu, dua edildi.Törene, Çanakkale Boğaz ve Garnizon Komutanı Tuğamiral Mustafa Biçen, Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanı İsmail Kaşdemir, İngiltere, Avustralya, Yeni Zelanda, Almanya, Sri Lanka”nın büyükelçileri ve üst düzey yöneticileri katıldı.- ANZAKLAR VE ANZAK GÜNÜAnzak, Avustralya ve Yeni Zelanda Kolordusu (Australian and New Zealand Army Corps) kelimelerinin ilk harflerinin kısaltılmasından oluşuyor.Anzak Günü ise Avustralyalı ve Yeni Zelandalı askerlerin 25 Nisan 1915″te Gelibolu”da karaya çıkışının yıl dönümü olarak anılıyor.
Source: Www.star.com.tr
57. Alay Vefa Yürüyüşü Conkbayırı”nda sona erdi
Tarihi Gelibolu Yarımadası Kocadere Köyü Kamp Alanı”nda, şafak vakti şehitlere saygı için top atışı yapılması ve çorba ikramının ardından başlayan “57. Alay Vefa Yürüyüşü”, yaklaşık 5 kilometrelik yürüyüşün ardından Conkbayırı”nda sona erdi.Gençlik ve Spor Bakan Yardımcısı Safa Koçoğlu eşliğindeki yaklaşık 3 bin kişilik grup, yaklaşık bir saatlik yürüyüşün ardından Conkbayırı”ndaki tören alanına vardı.Yürüyüşe Çanakkale Valisi Ömer Toraman, 2. Kolordu Komutanı Tümgeneral Rasim Yaldız, Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanı İsmail Kaşdemir, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cüneyt Erenoğlu, Gelibolu Belediye Başkanı Ali Kamil Soyuak, AK Parti Çanakkale İl Başkanı Ömer Faruk Göktürk, Jandarma ve Sahil Güvenlik Akademisi Başkanlığı subay ve astsubay öğrencileri ve gençler katıldı.Ayrıca 57. Alay”ın komutanı Şehit Yarbay Hüseyin Avni Bey”in torunu Hüseyin Avni Tanman da eşi Blanca, kız kardeşi Gülru, çocukları Ela ve Cem Tanman da yürüdü.
Source: Www.star.com.tr
Fenerbahçe duyurdu: Milli takımın ilk kaptanı Güneş Çapa yaşamını yitirdi
Fenerbahçe, A Milli Kadın Voleybol Takımı”nın ilk kaptanı Güneş Çapa”nın yaşamını yitirdiğini duyurdu.
Güneş Çapa, Fenerbahçe”de hem basketbol hem de voleybol takımında forma giymişti.
Fenerbahçe”den yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı:
* Voleybol milli takımımızın ilk kadın kaptanı, Türkiye Voleybol Federasyonu’nun ilk kadın üyesi olma ünvanını taşıyan, hem kadın basketbol hem de kadın voleybol takımlarımızda Çubuklumuzu terleten Güneş Çapa”nın vefat ettiğini derin bir üzüntüyle öğrenmiş bulunuyoruz.
* Güneş Çapa’ya Allah’tan rahmet, değerli ailesi başta olmak üzere sevenleri ve camiamıza başsağlığı diliyoruz.
Güneş Çapa kimdir?
Güneş Çapa, Türkiye”deki ilk spor doktoru okan Selim Çapa”nın iki kızından biriydi.
Kız kardeşi Oya Çapa da kendisi gibi hem voleybolcu hem basketbolcuydu.
Güneş Çapa, 1954″te Fenerbahçe”de üç yıl süreyle hem basketbol, hem de voleybol takımında yer aldı.
1957-64 yılları arasında voleybol oynayan ve beş kez milli forma giyen Güneş Çapa, çeşitli kulüplerde yedi kez Türkiye, 10 kez de İstanbul şampiyonluğu yaşadı.
Source: Dünya Gazetesi