İki özel buluşma, iki özel mekân
Bu hafta özlediklerimizle böyle özel iki buluşma gerçekleştirdik. İlki Zeynep Oral sayesinde oldu. Birbirini çok uzun süredir tanıyan kadın gazeteciler grubumuzu oğullarının projesi Palivor Çiftliği’nin İstinye’de yeni açılan restoranında bir araya getirdi.İkincisinde ise iki sevgili arkadaşım, yeni kitabının çalışmaları nedeniyle uzun süredir görüşemediğimiz, Türkiye basın tarihinin önemli isimlerinden Emine Uşaklıgil ve artık yaşamını ve işlerini Ankara -İstanbul ekseninde sürdüren, ünlü seramik sanatçısı Nuray Ada ile kısa bir süre önce kapılarını açan Tere’de buluştuk.Istrancalardan İstinye’yeMimar ve iş insanı iki kardeş Kerem ve Emre Oral’la Istranca Ormanları’nın ortasında doğayla iç içe alternatif bir yaşam hedefliyle yola koyuldukları çiftlik evleri hakkında konuşmak üzere buluşmamızın üzerinden neredeyse 15 yıl geçmiş. Uzun arayışlardan sonra Kırklareli’nin Demirköy ilçesi yakınlarında, 1700’lerde hayvancılık, tarım ve bağcılık yapan Palivor adlı papaza ait çiftlik arazisini satın almış, ikisi kendilerine ait yedi ev yapmış, kısa sürede köylüleri organize ederek, teknolojik altyapıyı kurarak Palivor Çiftliği markasıyla doğal süt ve et ürünleri üretmeye ve pazarlamaya başlamışlardı.8 yıl sonra ikinci buluşmamızı Spicy Gurme Foods’un kurucusu Şafak Tunca iş birliğiyle İstinye Park’ta lokanta-market konseptiyle açtıkları Palivor Çiftliği’nde yapmıştık.Müşterisiyle buluşan, beğenilen bir yer olmuş, ancak birçok yer gibi onlar da pandemi sırasında kapatmak zorunda kalmışlardı. Palivor Çiftliği bu kez İstinye Poligon’da yine Şafak Tunca ile birlikte aynı ‘restoran + market’ kurgusuyla açılmış.Yeşillikler ortasında doğaya uyumlu mimarisiyle markanın adına ve geçmişine yakışır bir yer ortaya çıkmış.Emre Oral, yemeklerde kullandıkları, market bölümünde satılan tüm ürünlerin Trakya’dan temin edildiğini söylüyor.Bahçedeki keyifli sohbetimize eşlik eden çoğunlukla organik ürünlerin kullanıldığı humusun, sucuklu pizzanın, lahmacunun, tavuk çevirmenin, çıtır patates kızarması eşliğinde Boşnak, kasap, Kırklareli, Tekirdağ gibi köfte çeşitlerinin tümü lezzetliydi. Unsuz çikolatalı sufle ve San Sebastian cheesecake hepimizden tam not aldı. Servis ve sunum da öyle.Hem yemek hem de kahvaltı fiyatları çok makul tutulmuş. Kentin ortasında tam bir kaçış noktası yaratılmış. Hafta sonları kahvaltıları çok talep görüyormuş ama hafta arası sakinliği de bir başka güzel.Aklınızda bulunsun…Kentin en havalı ocakbaşıAdres ve yön bulma özürlü biri olsam da Gümüşsuyu İnönü Caddesi No: 50 hafızama kayıtlı çok az sayıdaki adreslerden biridir. Anıtkabir’in de mimarı olan Emin Onat’ın tasarladığı binada 2007 yılında açılan fine-dining modern Türk mutfağı konseptli Topaz’a gittiğimde karşılaştığım manzara ilk görüşte aşk gibiydi. Sonra Topaz sık sık gittiğimiz buluşma noktalarından birine dönüştü. Ancak araya tüm ülkeyi etkileyen toplumsal olaylar, pandemi gibi salgınlar girince Topaz kapılarını kapatmak zorunda kaldı. Birkaç yıl önce tekrar açıldı ama nedense eski müdavimleriyle buluşamadı, tekrar kapandı.Üzülmediğimi, Desert Grup’un kurucuları Gülin ve Yücel Özalp’e sitemlerimi iletmediğimi söyleyemem. Ama onlar da çok sevdikleri bu mekânı terk etmediler. Bu kez de yine yeme-içme sektörünün önde gelen isimlerinden, 2 yıl önce kapanan Ma’na’nın kurucusu Görkem Girav’la birlikte yeni bir konseptle yollarına devam kararı aldılar. Tere, beyaz örtülü masaları, adını aldığı tereyi hatırlatan deri sandalyeleriyle modern, sade, şık bir ocakbaşı olarak kurgulanmış. İnsanın başını döndüren manzarasıyla zaten ne yeseniz keyif alırsınız ama menüden seçim yapmak kolay değildi. Paşa mezesi, kuru meyveli zeytinyağlı enginar, çiğköfte, közde soğan sarımsak, haşlama içli köfte, fındık lahmacun, Adana kebap, künefe ve Aydın kabağı tatlısı gibi üçümüzün de sevdiği çeşitlerde karar kıldık. Her biri damağımızda gerçekten unutulmaz bir tat bıraktı. Bu da olmamış diyeceğimiz hiçbir tabak yoktu. Görkem Bey’in önerisi pastırmalı humus, pancar salatası, tarak, yağlı kara ve uykuluğu sonraki gidişim için şimdiden not ettim. Kuru meyveli, iç bademli zeytinyağlı enginar ise mevsiminde sanıyorum vazgeçilmezim olacak. Tere’nin mutfak şefliğini Mehmet Şahin üstlenmiş. Ocağın başında ise uzun yıllar farklı mutfaklarda çalışan iki usta kardeş Ömer ve Remzi Sayın var.Her birinin farkı önünüze gelen her tabakta kendini gösteriyor. Tere hiç kuşkum yok kısa sürede servisi, sunumu, yemeklerinin lezzeti ve fiyat-kalite dengesiyle İstanbullu yeme-içme severlerin vazgeçilmez buluşma noktaları arasına girecek. Beni sevindiren bir diğer güzel haber de Topaz’ın yakında yine aynı caddede yeniden açılacak olması…
Source: Müge Akgün
Uzman uyardı: “Güneş ışınlarından her mevsim korunulmalı”
Deri ve Zührevi Hastalıkları Uzmanı Dr. Bita Kavuncu, yaz aylarının yaklaşmasıyla birlikte güneş ışınlarının cilt üzerindeki etkilerine karşı vatandaşları uyardı. Güneşin zararlı etkilerine karşı en etkili korunma yollarının başında gölgede kalmak, uygun güneş kremi kullanmak ve cilt tipine uygun ürün seçimi geldiğini belirten Dr. Kavuncu, bilinmeyen içerikli ürünlerin kullanılmaması gerektiğini vurguladı.HER MEVSİM GÜNEŞ KREMİGüneş ışınlarının üç farklı tipte olduğunu ifade eden Uzm. Dr. Kavuncu, Güneş ışınlarının yaklaşık yüzde 10u ultraviyole (UV) ışınlardır. Bunlar UVA, UVB ve UVC olmak üzere üçe ayrılır. UVA ışınları, derinin en alt tabakalarına kadar inebilir. DNA yapısında bozulmalara neden olarak mutasyonlara, kırışıklıklara ve cilt kanserine zemin hazırlar. UVB ışınları ciltte yanıklara ve kızarıklıklara yol açar. UVC ışınları ise atmosfer tarafından emildiği için yeryüzüne ulaşmaz dedi. Cilt sağlığı için güneş koruyucuların önemine değinen Dr. Kavuncu, Güneş kremi yalnızca yazın değil, güneş ışınlarının etkili olduğu her mevsimde kullanılmalıdır. Ancak cilt tipine uygun ürün seçilmesi çok önemlidir. Yağlı ciltlerde, ağır kıvamlı kremler gözenekleri tıkayıp sivilce oluşumuna yol açabilir. Bu nedenle daha akışkan formları tercih edilmelidir diye konuştu.ERKEN KIRIŞIKLIK VE KANSER RİSKİKorunmasız güneş maruziyetinin ciddi sağlık sorunlarına neden olabileceğini belirten Uzm. Dr. Kavuncu, Yanıklar, leke oluşumu, erken kırışıklık ve cilt kanserine kadar uzanan ciddi sonuçlar olabilir. Özellikle hamile kadınların hormon değişikliklerinden dolayı güneşe daha duyarlı hale geldiği için ekstra önlem alması gerekir dedi. Güneşten korunmak için kremin yanı sıra fiziki önlemlerin önemli olduğunu söyleyen Dr. Kavuncu, Geniş şapka, güneş gözlüğü ve uygun giysilerle cildi doğrudan güneşe maruz bırakmamak gerekir. Özellikle açık alanlarda çalışanlar ve uzun süre güneşte kalan kişiler bu önlemleri mutlaka almalıdır diye konuştu.SPF DEĞERİ KORUMA DEĞERİ DEĞİL, SÜREDİRGüneş kremlerinin içeriklerine göre ayrıldığını söyleyen Uzm. Dr. Kavuncu, Organik güneş kremleri karbon bazlı, sentetik ürünlerdir. Işını emerek etkisiz hale getirirler. İnorganik, mineral güneş kremleri ise titanyum dioksit ve çinko oksit gibi maddeler içerir. Bu maddeler cilt üzerinde koruyucu bir tabaka oluşturarak ışınları yansıtır dedi. Güneş kremlerindeki SPF (Sun Protection Factor) değerinin bilinenin aksine koruma değeri değil koruma süresiyle ilgili olduğunu söyleyen Dr. Kavuncu, Örneğin SPF 30 bir güneş kremi, ortalama 300 dakika koruma sağlar ancak bu sürenin sonunda tekrar uygulanmalıdır. SPF 30 ile SPF 50 arasında koruyuculuk açısından büyük fark yoktur, sadece etkili koruma süresi farklıdır diye konuştu. Vatandaşları sahte ve denetimsiz ürünlere karşı uyaran Uzm. Dr. Kavuncu, Güneş kremleri mutlaka eczanelerden veya güvenilir marketlerden temin edilmelidir. Merdiven altı diye tabir ettiğimiz, içeriği ve menşei belli olmayan ürünler cilde zarar verebilir, alerjik reaksiyonlara, toksik etkilere ve sivilce oluşumuna yol açabilir dedi.
Source:
Siirt”teki yayla, ters laleleri görmek isteyenlerin uğrak yeri oldu
Türkiye”de koruma altında olan ters laleleri yerinde görmek isteyenler, 1800 rakımlı Bacavan Yaylası”nda sabahın erken saatlerinde başladıkları ve 3-4 saat süren yürüyüşün sonunda 1984 rakımlı tepeye ulaşıyor.
Zorlu ama doğal güzellikleri ve zengin florasıyla gözde yerler arasında yer alan rotayı takip eden doğaseverler, zirvede bahar aylarında açan ve halk arasında “ağlayan gelin” ve “hüzün çiçeği” olarak da bilinen ters laleleri görüntülüyor.
Mardin Dağcılık Doğa Arama ve Kurtarma Spor Kulübü (MARKUT) Başkanı ve Türkiye Dağcılık Federasyonu (TDF) Mardin İl Temsilcisi Hasan İmrak, AA muhabirine, doğanın canlandığı bu dönemde Bacavan Yaylası”nın zengin florası ve etkileyici manzarasıyla dikkati çektiğini söyledi.
Yaklaşık 50 üyeyle ters laleleri görmek için yaylayı ziyaret ettiklerini dile getiren İmrak, “Bizler hem doğayla iç içe vakit geçirme hem de nadir bitki türlerini yerinde görme fırsatı buluyoruz. Bütün dağcı arkadaşları, spor kulüpleri ve doğaseverleri buraya davet ediyoruz.” dedi.
“Ziyaretçilerin son derece hassas davranması önemli”
Her yıl bu mevsimde yaylayı ziyaret ettiklerini ve büyük keyif aldıklarını ifade eden İmrak, bu güzelliği belgelemenin unutulmaz bir deneyim olduğunu anlattı.
“Güneydoğu”nun en güzel ters laleleri Şirvan”da bulunuyor. Biz de koruma altında olan bu güzellikleri doğaseverler başta olmak üzere herkese anlatmaya çalışıyoruz.” diyen İmrak, yürüyüş parkurunun 3-4 saat sürdüğünü bildirdi.
Hasan İmrak, şunları kaydetti:
“Çok güzel ve keyifli bir trekking. Ters laleleri gördüğümüzde yürüdüğümüz yolun hiçbir yorgunluğu kalmadı. Kesinlikle ters laleler bölgenin en mükemmel çiçeğidir. Burayı ziyaret edenlerin son derece hassas davranması ve bunlara zarar vermeden gözlemlemesi, bu türün neslinin devamı için önemlidir.”
Mardin”den gelen doğasever öğretmen Erdal Arslan da her yıl ters lalelerin açılmasını heyecanla beklediklerini belirtti.
“Bacavan”daki parkur oldukça güzel. Bütün doğaseverleri buraya bekliyoruz. Yorucu bir parkur ama ters laleleri gördüğümüz zaman bütün yorgunluğumuzu atıyoruz. Burada çok güzel doğayla karşı karşıya kalıyoruz.” ifadelerini kullanan Arslan, doğanın korunması ve zarar görmemesi için ziyaretçilere görev düştüğünü anlattı.
“İlk defa ters lale gördüm”
İnşaat mühendisi Ezgi Aydın da Sivaslı olduğunu ve ilk defa geldiği Siirt”te unutulmaz anılar biriktirdiğini dile getirdi.
Her fırsatta MARKUT olarak farklı bölgeleri gezdiklerini kaydeden Aydın, şöyle konuştu:
“Çok mutluyuz, ekip olarak bu sefer de ters laleleri ve endemik bitkileri görmek istedik. İlk defa ters lale gördüm. Ters lalenin olacağını hiç düşünmemiştim. Ayrıca, doğa inanılmaz güzelmiş. Çok farklı ve bilmediğim çok sayıda bitkiyle tanıştım.”
Öğretmen Şiyar Aydoğan da oldukça yüksek kesimlerde bulunan ters laleler için zorlu bir rotayı izlediklerini anlattı.
Ters lale endemik değil fakat koruma altında olan bir bitki
Siirt Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Mehmet Fidan da Latince adı “Fritillaria imperialis” olan ters lalenin halk arasında “ağlayan gelin” olarak da bilindiğini söyledi.
Ters lalenin Türkiye”ye özgü endemik bir tür olmadığını aktaran Fidan, “Bu bitki ülkemizde koruma altında olan nadir bir bitki. Bitkinin yayılış alanına baktığımızda Türkiye”nin yanı sıra Irak, İran, Azerbaycan ve daha birçok komşu ülkede varlığı biliniyor. Avrupa”da 16. yüzyıldan beri park ve bahçe bitkisi olarak kullanılıyor. Hollanda”da özellikle çiçekçilik alanında ekonomik değeri yüksek olan bir bitkidir. Bu bitkinin ülkemizde de ekonomik boyutunun ortaya çıkarılması gerekiyor.” dedi.
Bitkinin Türkiye”de çok yoğun popülasyonunun bulunduğunu vurgulayan Fidan, bu türün Siirt”in yanı sıra Hakkari, Şırnak, Van, Bitlis, Elazığ, Tunceli ve Kahramanmaraş bölgelerinde de bulunduğunu anlattı.
“Fritillaria” cinsinin Türkiye”de 40″tan fazla üyesi bulunduğunu bildiren Fidan, şöyle devam etti:
“Ülkemizde bulunan bu 40″tan fazla üyenin yarısından fazlası endemik. Yani sadece Türkiye sınırları içerisinde yayılış gösteriyorlar. “Ağlayan gelin”, gösterişli ve cezbedici bir bitki. Birçok fotoğraf sanatçısı, doğa gezgini ya da halk, bu bitkiyi görmek için farklı alanları ziyaret ediyor. Bu alanlardan biri de Şirvan bölgesi. Buradaki bitkileri koparmamak gerekiyor.”
Fidan, bu bitkilerin korunması noktasında Doğa Koruma ve Milli Parklar Şube Müdürlüğü ekipleriyle işbirliği halinde çalışma yürüttüklerini sözlerine ekledi.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
Source: