Pilot baba ve 2 oğlu aynı mesleği yapmanın gururunu yaşıyor
Elazığ”da doğan 63 yaşındaki kaptan pilot Yavuz Yılmaz, ilkokul eğitiminin ardından askeri okula girdi. Askeri lisenin 3. sınıfındayken Hava Kuvvetleri Komutanlığını tanıtmak için derslerine giren bir havacı yüzbaşıdan etkilenen Yılmaz, pilot olmaya karar verdi.
Hava Harp Okulu”ndan 1983 yılında mezun olan ve teğmen rütbesiyle Türk Silahlı Kuvvetleri”nde göreve başlayan Yılmaz, 2005″te emekli olduktan sonra sivil havacılık sektöründe çalışmaya başladı. Yılmaz, THY”de sorumlu kaptan pilot olarak görevine devam ediyor.
Yavuz Yılmaz”ın 35 yaşındaki oğlu Kaan ile 30 yaşındaki oğlu Bartu Yılmaz da babalarının izinden giderek pilot oldu.
THY”de babalarıyla çalışan kardeşlerden Kaan Yılmaz, eğitmen pilot olarak genç pilotların yetişmesinde de rol alıyor.
“Uçak sesleriyle büyüdü”
Mesleğinde oğullarına öncülük eden kaptan pilot Yavuz Yılmaz, AA muhabirine, pilotluğun meşakkatli ancak güzel bir meslek olduğunu söyledi.
Pilotluğu çok sevdiğini belirten baba Yılmaz, “Dünyaya bir daha gelsem yine aynı mesleği yaparım, yine Hava Kuvvetleri”nde subay olarak uçmak isterim.” ifadesini kullandı.
Çocuklarını pilot olmaları için zorlamadığının altını çizen Yılmaz, “Aslında benim çok büyük katkım olmadı. Yani sadece motivasyon yönünden katkım oldu. Kendileri karar verdiler pilot olmaya. Özellikle büyük oğlum küçük yaşlarda ben Hava Kuvvetleri”nde çeşitli birliklerde uçarken uçak sesleriyle büyüdü. Küçük oğlum da abisini referans alarak bu mesleğe başladı. Maddi ve manevi olarak destek verdim ama pilot olmak büyük oranda kendilerinin kararıydı.” diye konuştu.
Yılmaz, “Aynı havayı kokluyorsunuz, aynı üniformayı giyiyorsunuz, aynı şirkette uçuyorsunuz. Bir baba olarak gerçekten gurur verici bir duygu. Bir de çok güzel, başarılı çocuklarım var. Kariyer basamaklarını başarılı şekilde atlıyorlar. Büyük oğlum öğretmen pilot oldu, küçük oğlum birkaç yıl sonra kaptan pilot olacak.” dedi.
THY”de 2006 yılında işe başladığını söyleyen Yılmaz, THY”nin o tarihte 100 olan uçak sayısının şu an 480″e çıktığını, 1500-2000 civarında uçucu personel sayısının da 7 bine ulaştığını, Türkiye”de sivil havacılığın bu süreçte önemli ilerlemeler kaydettiğini vurguladı.
Mesleğin zorluklarından da bahseden Yılmaz, pilot olmak isteyen gençlere şu tavsiyelerde bulundu:
“Gerçekten zor ama çok zevkli bir meslek. Bugün bakıyorsunuz buradasınız, 12 saat sonra Amerika kıtasındasınız ve 20 saat sonra Avustralya kıtasındasınız. Değişik kültürleri tanıyorsunuz, değişik tecrübeler elde ediyorsunuz. Gençlerin çok çalışmaları, fedakarlıkta bulunmaları gerekiyor. “Ben pilot oldum.” demekle olacak bir şey değil. Yaklaşık iki yıl eğitim süreci sürüyor. Zorluklarına da katlanmasını bilmeleri gerekiyor. Devamlı ders çalışmak zorundasınız. Her 6 ayda bir simülatöre giriyoruz, her yıl eğitim uçuşları yapıyoruz. Her zaman bilgileri taze tutmak zorundayız.”
“Onun katkılarıyla bu mesleğe adım attım”
Kaptan ve eğitmen pilot Kaan Yılmaz ise çocukluğundan beri en büyük hayalinden birinin uçmak olduğunu söyledi.
Mesleğini seçerken babasından etkilendiğini vurgulayan Yılmaz, “Önünüzde böyle bir rol model olunca hayatınız da o yönde şekillenmeye başlıyor. Onun katkılarıyla bu mesleğe adım attım. Yaklaşık 13 senedir Türk Hava Yolları”nda uçuyorum. Üniversiteyi bitirdikten sonra özel uçuş okulunda uçuş eğitimini aldıktan sonra 2013 yılında THY”de ikinci pilot olarak görevime başladım. Yaklaşık 3 sene önce kaptan pilotluğa terfi ettim. 2 senedir de 320 filosunda öğretmen pilotu olarak uçuşuma devam ediyorum.” ifadelerini kullandı.
Babasıyla aynı mesleği yapmaktan duyduğu memnuniyeti dile getiren Yılmaz, “Çok çok özel bir duygu. İnanılmaz, çok tarif edilecek bir şey değil. Çok şanslıyım. Böyle bir rol modelle aynı evi paylaşmak, onun tecrübelerinden faydalanabilmek, takıldığım yerlerde ondan destek alabilmek, onun vermiş olduğu mirası kardeşimle birlikte taşıyabilmek çok büyük gurur, çok büyük onur.” şeklinde konuştu.
Kaan Yılmaz, pilotluk mesleğine ilişkin şunları söyledi:
“Sadece kendinize veya yolcularınıza karşı değil, aynı zamanda şirketinize ve ülkenize karşı da büyük sorumluluğu olan bir meslek. Dolayısıyla çok özveriyle yapılması gereken meslek. Kendinizi çok güncel tutmak zorundasınız. Sürekli okumanız, çalışmanız lazım. Kendinizi hazır tutmak zorundasınız. Hayatınızı pilotluğa göre revize etmek zorundasınız. Bazen geceniz gündüzünüz olmuyor, ailenize zaman ayıramayabiliyorsunuz. Disiplin, özveri ve sevgi olunca kolaylıkla başarılabilecek bir meslek.”
“Pilot babanın oğlu olmak çok güzel duygu”
THY”de ikinci pilot olarak görev yapan Bartu Yılmaz da abisini ve babasını örnek alarak meslek seçimi yaptığını, küçük yaşlardan itibaren pilot olmayı hedeflediğini kaydetti.
İş saatlerinden dolayı çoğunlukla babası ve abisiyle bir arada bulunamadığını, beraber oldukları zamanlarda ise genellikle işle ilgili sohbet ettiklerini aktaran Yılmaz, “Pilot babanın oğlu olmak çok güzel duygu. Özellikle meslek hakkında rahatlıkla konuşabileceğim hem abimin hem de babamın olması gerçekten çok güzel duygu.” dedi.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
Source:
Çocuğunuzun deprem korkusunu bu yöntemlerle yenin! 0’dan 18’e: Her yaş grubuna özel depremle baş etme rehberi
23 Nisan”da yaşadığımız deprem bizi sürekli unutmaya çalıştığımız bir gerçekle de yüzleştirdi. Maalesef ki, deprem ülkesiyiz ve depremle yaşamayı öğrenmek zorundayız. Binalarımızın sağlam olması, uygun yerlerde yerleşim yeri inşa etmek gibi fiziki gerçekliklerimizin yanında psikolojimizi de yönetebilmemiz gerekiyor. Özellikle de anne-baba olarak çocuklarımızın depreme yaklaşımını, ruhsal olarak da bu durumu en sağlıklı şekilde nasıl karşılayabileceğini planlamalıyız. Ama bunu nasıl yapacağımızı bilemeyebiliriz tabii! Biz de bu hafta tüm anne-babalar için Psikolog Danışman Aleyna Nazlıcan Yıldız ile görüştük ve çocuklara deprem konusunun nasıl anlatılması gerektiğinden panik anında yapılması gerekenlere kadar tüm detayları kendisiyle konuştuk. İşte yaş gruplarına göre deprem ve çocuk rehberimiz… GÜVEN VERİCİ CÜMLELER ÖNEMLİ Çocuğun yakınında olun. Ona fiziksel olarak dokunun: elini tutun, yanına çökün, göz teması kurun. Çök-kapan-tutun uygulamasını çocukla birlikte yapmak, onun paniğini kontrol altına almasına yardımcı olur. Kısa ve güven verici cümleler kullanın. “Ben yanındayım, güvendesin.” “Ne yapacağımızı biliyoruz.” Bu sözler çocuğun zihinsel yükünü hafifletir. Ses tonunuz da çok önemlidir. Ne söylediğinizden çok nasıl söylediğiniz çocuğun duygusal güvenliğini belirler. Ebeveyninin panik dolu haykırışları, çocuğun zihninde depremin tehlikesinden çok, dünyasının “kontrolsüz” hale geldiği ve yetersizim, güçsüzüm algısını yaratır. Bunun olmaması için ebeveyn deprem anında önce kendisini kontrol altında tutmalıdır. Nefes egzersizleri kendisini dengelemeli sonrasında çocuğunun yanına gidip onun yanında olduğunu hissettirmelidir. TV KALICI KORKU OLUŞTURABİLİR Deprem olduğunda doğal olarak medyada sürekli canlı yayınlar dönüyor. Çocuklar bu haberlerden etkilenebilir mi? Deprem sonrası haber kanalları sürekli açık kalır: yıkılan binalar, enkaz altındaki insanlar, ağlayan yakınlar, kurtarma çalışmaları… Tüm bu görüntüler, çocuk için bir bilgi kaynağı değil, duygusal yük ve korku üreticisi haline gelir. Çocuk, görsel belleğini kullanarak bu haberleri gerçeklikten kopuk biçimde büyütür. Özellikle tekrar tekrar yayımlanan yıkım görüntüleri, onların zihninde kalıcı korkulara yol açabilir. Üstelik bu görüntüler, çocuğun “tehlike hâlâ sürüyor” düşüncesine kapılmasına neden olabilir. Bu nedenle çocukların yanında haberler sınırlandırılmalı, özellikle akşam saatlerinde izlenmemeli. Çocuk bilgi almak isterse, onun anlayacağı düzeyde, doğru kaynaklardan açıklamalar yapılmalı. İZLEDİKÇE UYARAN DEPOLUYOR Tekrar tekrar aynı görüntülere maruz kalmak, çocukta travmatik yaşantının içselleştirilmesine neden olur. Çocuk, bu görüntüleri uyaran olarak depolar. Gece korkuları, alt ıslatma, ayrılma kaygısı gibi belirtiler gelişebilir. Görsel içeriklerin “sürekli sürüyor” algısı yaratması, çocukta tehlikenin hâlâ bitmediği hissini doğurur. KÂBUS GÖREBİLİR, MİDESİ BULANIR Çocuğun deprem haberlerinden etkilendiği nasıl anlaşılır? Geceleri yalnız kalmak istememe, artan ağlama nöbetleri, kabus görme, karın ağrısı, mide bulantısı gibi bedensel şikâyetler, legolarla bina yıkmak gibi oyunda travmatik senaryoları canlandırma durumlarını ebeveyn gözlemliyorsa bu tür belirtiler, çocuğun iç dünyasında haber görüntülerinin iz bıraktığını gösterir. Böyle durumlarda bir uzmandan destek almak gerekebilir. YETİŞKİNİ ROL ALIR Bazı yetişkinler panik oluyor, korkusunu her şekilde hareket ve sözlerinde belli ediyor. Bu durum çocukları nasıl etkiliyor? Deprem gibi travmatik durumlarda çocuğun dünyası, çevresindeki yetişkinin duygusal haliyle şekillenir. Çünkü çocuk bu durumu ilk kez deneyimleyecek ve bilinmez ani bir olaya karşı nasıl tepki verilecek sorusunun cevabını anne babasından alacak ve onu kopyalayacaktır. Eğer anne-baba yüksek sesle bağırıyor, ağlıyor, kontrolsüz hareketler sergiliyorsa, çocuk doğrudan “tehlike geçti mi geçmedi mi” sorusuna değil, “annem-babam neden böyle davranıyor?” sorusuna odaklanacak. Bu, çocuğun yalnızca depremin değil, duygusal olarak da güvende olmadığını hissetmesine neden olacak ve bu anlarda böyle tepki verilmesi doğal olandır, cevabı geliştirmesini sağlayacaktır. Çocuk, duygusal düzenleme becerisini yetişkinden öğrenir. Ebeveynin panik hali çocuğun iç dünyasında da bir düzensizlik yaratır. Panik durumu bulaşıcıdır. Özellikle küçük yaş gruplarında çocuk, kendi duygusundan çok ebeveynin duygu durumuna odaklanır. Ebeveynin ağlaması, kontrolsüz bağırması ya da sürekli tekrarlayan endişe cümleleri çocukta derin bir güvensizlik ve korku oluşturur. “Ben yalnızım”, “dünya güvensiz” gibi temel inançlar oluşabilir. Panikleyen yetişkin, çocuğun fiziksel olarak yanında olsa bile duygusal olarak yanında olamaz. Bu da çocukta “duygusal terk edilme” hissine yol açabilir. Bu durumların yaşanmaması için aynı uçak düşerken yaşanılan durum gibi yetişkin önce oksijen maskesini kendine takmalı daha sonra çocuğa vermelidir. Ebeveynler, kendi duygularını bastırmak zorunda değildir ama düzenlemelidir. “Ben de korktum ama birlikteyiz ve güvenli bir yerdeyiz” gibi dürüst ama düzenlenmiş açıklamalar çocuğa hem gerçekliği hem de güveni sunar. Gerekirse bir uzmandan destek alınması aile için fayda sağlayabilir. Ebeveyn panik anında ne yapabilir? 1. Nefesini düzenlenmelidir: Panik anında vücut otomatik olarak hızlı nefes almaya başlar. Bilinçli olarak nefesi yavaşlatmak, beyne “tehlike geçiyor” mesajı verir. 2. Kısa bir cümle belirlenmelidir: “Sakinim, buradayım, yanındayım” Bu cümleyi hem kendine hem çocuğa tekrar etmek, duygusal kontrolü destekler. 3. Fiziksel hareket edilmelidir: Panik anında yer değiştirmek, çocuğa sarılmak, elini tutmak bedeni düzenlemeye yardımcı olur 4. Kendi duygunu fark etmek önemlidir: “Ben şu an çok korktum ve bu doğal.” Kendi duyguna şefkatle yaklaşmak, onun seni yönetmesini değil, senin onu fark etmeni sağlar. 5. Deprem sonrası güvenli alana geçildiğinde kendine zaman ayırmak önemlidir: Deprem bittiğinde, çocuk uyuduğunda ya da bir güvenli alan oluştuğunda, ebeveynin de kendi bedenine dönmesi gereklidir. Yetişkin olarak yardım istemek, duygusunu yakınlarıyla paylaşmak veya bir uzmandan destek almak da hem kendi ruh sağlığı hem de çocuğun psikolojik iyiliği için gereklidir. 0–3 Yaş (Bebeklik ve erken çocukluk dönemi) Bu yaş grubundaki çocuklar sözel ifadeleri tam olarak anlayamaz; ancak çevrelerindeki gerginliği ve bakım veren kişinin duygularını çok güçlü hissederler. Bu yaş grubundaki çocuklar için açıklamadan çok güven hissini artırmak önemlidir. Rutinleri bozmadan sürdürmek, sakin bir ses tonu kullanmak, sarılmak, yanında yatmak önemlidir ve dokunsal temasla güven vermek faydalı olur. 3–6 Yaş (Okul öncesi dönem) Bu yaş grubundaki çocuklar hayal ile gerçeği ayırmakta zorlanabilirler. Çocuklar için depremin “canavar” ya da “ceza gibi algılanması mümkündür. Kısa, basit ve somut cümlelerle açıklama yapılmalı: Gelişim düzeyine bağlı olarak bildiği bilgilerden yola çıkılabilir. Dünya ve yer kabuğu bilgisi varsa şu şekil bir açıklama yapabilirsiniz: “Yer kabuğu zaman zaman hareket eder. Bu hareketlere deprem denir. Bazen biz bu hareketleri hissederiz. Evlerimiz, öğretmenlerimiz ve büyüklerimiz bizi korumak için hazır olur.” Bu yaş grubunda ki çocuklar için depremi oyunla ve hikâyeyle anlatmak çok etkilidir. Böylelikle çocuk yaşadığı durumun ona özgü bir durum olmadığını öğrenebilir ve kişiselleştirmeden uzakta başa çıkma becerilerini geliştirebilir. Yaşadığı olumsuz duyguları dışarı vurması için resim çizme aktiviteleri de yaptırılabilir. Görsellerle desteklenmiş boyama kitapları ve güvenli alan çizimleri yaptırmak faydalı olur. 7–11 Yaş (İlkokul dönemi) Bu yaşta çocuklar neden-sonuç ilişkisi kurabilir, ama yine de duygusal olarak travmatik içerikleri büyütme eğilimleri vardır. “Deprem yerin altında bulunan fay hatlarının hareket etmesiyle oluşur. Bazen hissederiz, bazen de hissetmeyiz. Biz bu durumlar için önlem almayı biliriz. Hep birlikteyiz ve güvendeyiz.” Sürecin yönetilebilir olduğunu hissettirmek için deprem tatbikatı, deprem çantası konusunda çocuklarıyla iş birliği yapmalıdır. Çocuğa bir kişisel deprem çantasını hazırlama gibi bir görev vermek faydalıdır. Deprem anında aile bireyleri nerede toplanacak, bireysel olarak farklı yerlerde durulacaksa bunun tatbikatı yapılabilir. Bilinmezlik çocuklar için en korkutucu olan durumdur. Var olan durumu olabildiğince bilinir kılmak o an geldiğinde yaşanılan stres ve kaygıyı yönetmek de yardımcı olacaktır. Bilgilendirici kitaplar ve çizgi filmleri izlenebilir üzerine fikir alışverişi yapılabilir. +12 Yaş (Ergenlik ve üstü) Bu yaş grubu daha gerçekçi bilgiler talep eder, haberleri takip eder ve felaket senaryolarına kapılabilir. Daha açık, bilimsel bilgiler verilebilir. Ancak duygular da ihmal edilmemeli. “Biliyorum aklında birçok soru var. Bu süreçte birlikte bilgi alabiliriz. Güvende kalmak için neler yapabileceğimizi birlikte planlayalım. Kaygı yönetimi konusunda birlikte egzersizler yapılabilir: Nefes egzersizi, gevşeme çalışmaları… Ancak haberleri sınırlı izleme konusunda ebeveynler de rol model olmalı ve kontrollü haber takibi yapılmalıdır. Depremlerle ilgili bilimsel içerikler edinebileceği uzman videoları ve eğitici kitapçıklardan faydalanabilirler.
Source: Pinar Yildiz Yüksel