Suriye”de Dürzi ayaklanması kapıda mı? İsrail ne planlıyor?
Şam’ın 12 kilometre güneyindeki Sahnaya bölgesinde geçiş yönetimine bağlı güvenlik güçleri ile silahlı Dürzi gruplar arasındaki çatışmada can kayıpları yaşandı. Olaylar üzerine bölgeye askeri takviye sevk edildi. Gerginliğin sona ermesi için istişareler gerçekleştirildi.
Dürzi toplumu ile hükümet güçleri arasında patlak veren çatışmalara paralel olarak İsrail harekete geçti. Netanyahu, yaptığı açıklamada “aşırılıkçı bir grubun” Dürzilere yönelik saldırısını engellemek istediklerini belirtti. Önleme saldırısı düzenlediklerini duyurdu. Netanyahu ayrıca yeni yönetimden Dürzi toplumuna yönelik saldırıları önlemesini beklediklerini söyledi.
İsrail”in son dönemde bölgedeki Dürzi toplumu ile ilişkileri derinleştirme çabası dikkat çekici boyutlara ulaşmış durumda. Olaylar başlamadan birkaç gün önce 650 Dürzi din adamı Nebi Şuayb Bayramı sebebiyle Celile”deki Hz. Şuayb Peygamber”in kabrini ziyaret etti. İsrail hükümeti, 1967″den bu yana ilk kez böyle geniş katılımlı bir geçişe izin verdi. Savunma Bakanı Israel Katz, söz konusu geçişlerin İsrail ile Dürzi toplumu arasındaki bağları güçlendireceğini açıkladı. Bu geçişlerin masum bir dini ziyaret mi yoksa bir kalkışmanın planı mı olduğu muamma.
OLAYLARI BAŞLANGICI ŞÜPHELİ BİR SES KAYDINA UZANIYOR
Sahnaya’daki olayları tetikleyen gelişme, sosyal medyada Hz. Muhammed’e yönelik ağır hakaretler içeren bir ses kaydı oldu. Kayıttaki kişinin Dürzilerin yoğun olarak yaşadığı Süveyda”dan olduğunu belirtmesi, ülkede geniş çaplı protestolara yol açtı. Bu gerilim kısa sürede çatışmalara dönüştü. Dürzi liderler, açıklamalar yaparak söz konusu ifadelerin Dürzi toplumunu yansıtmadığını belirtse de çatışmaların önüne geçilemedi.
İsrail”in bu dönemdeki temel stratejisinin Suriye’nin güneyinde yeni bir etki alanı oluşturmak olduğu değerlendiriliyor. Netanyahu”nun özellikle işgal altındaki Golan Tepeleri çevresinde yaşayan Dürzi toplumunu destekleyerek, bölgede fiili tampon bölgeler oluşturmak istediği ifade ediliyor. İsrail”in “Dürzileri koruma” adı altında gerçekleştirdiği saldırılar, Tel Aviv’in bölgede uzun vadeli bir nüfuz mücadelesine girdiğine işaret ediyor.
Suriye geçiş yönetiminin başındaki Ahmed Şara ve ekibinin önündeki temel zorluk, İsrail’in sahadaki bu stratejisini etkisiz hale getirebilmek olacak. Aksi halde, Suriye’nin güneyinde İsrail destekli yeni cephelerin oluşması kaçınılmaz görünüyor.
ŞARA”NIN ATACAĞI ADIMLAR ÖNEMLİ
Suriye geçiş yönetiminin başındaki Cumhurbaşkanı Ahmed Şara”nın elindeki seçenekler sınırlı ancak geç kalınmış bir durum olmadığı söylenebilir. Şam hükümetinin bölgedeki gerilimi azaltmak ve Dürzi toplumunun tamamını karşısına almamak için bölge liderleriyle doğrudan temas kurması gerekiyor ki bunu yaparak önceki kısmi ayaklanmaları bastırmışlardı.
İkinci adım ise, İsrail’in müdahalesini uluslararası platformlarda gündeme getirerek, Tel Aviv’in bu hamlelerine karşı diplomatik baskı oluşturmak olabilir. Gazze”de, Batı Şeria”da ve Lübnan”da düzenlediği saldırıların ardından dünya kamuoyundaki imajı sarsılan İsrail”in yeni isyanları teşvik ederek saldırılar gerçekleştirildiğinin duyurulması oldukça önemli.
Şara hükümetinin, bölgedeki silahlı grupların silahsızlandırılması için kapsamlı ve şeffaf bir süreç başlatması da önem taşıyor. Bu süreçte hükümet güçlerinin sivillerle çatışmaya girmesinin önüne geçmek, ordu disiplinini sıkı tutarak güvenlik güçlerinin tarafsızlığını korumak, toplumun hükümete olan güvenini pekiştirebilir.
Şam yönetimi ayrıca zor durumda olmasına rağmen, ekonomik ve sosyal politikalarla bölge halkının günlük yaşamına doğrudan dokunacak adımlar atarsa yerel halkın hükümete bağlılığını artırabilir ve İsrail’in nüfuz alanını daraltma imkanına sahip olabilir.
TÜRKİYE SURİYE”NİN YANINDA
Bölgede tansiyonun yükseldiği bu kritik dönemde Türkiye, Suriye geçiş yönetimine destek açıklamalarını yeniledi. Ankara”nın ilk adımı, sahada insani yardım faaliyetlerini genişletmek oldu. Kızılay ve AFAD gibi kurumlar aracılığıyla bölgeye gıda, ilaç ve temel ihtiyaç maddeleri ulaştırıldı.
İsrail’in Dürziler üzerinden yürüttüğü politikaları uluslararası platformlarda gündeme getiren Ankara, BM ve İslam İşbirliği Teşkilatı gibi kuruluşlarda İsrail’in hamlelerine karşı sesini yükseltti. Türk yetkililer, İsrail”in Suriye iç işlerine müdahalesinin kabul edilemez olduğunu vurgulayarak, bölgesel istikrarın korunması için uluslararası toplumdan daha aktif rol üstlenmesini talep etti.
Son olarak Türkiye, bölgesel diplomatik girişimlerini sürdürerek komşu ülkeler Ürdün ve Lübnan’la da koordinasyonu güçlendirdi. Bu üçlü iş birliğinin amacı, İsrail”in bölgede oluşturmak istediği kaotik ortamı önlemek ve Suriye’nin bütünlüğünü korumak olarak açıklandı. Tüm bu olanların ışığında, Ankara’nın Suriye’de istikrarı desteklediğini söylemek mümkün olacaktır..
Bartu Eken / Haber7
Source: Bartu Eken