Hastalık ve Durumlar Gündemi – Elektronik Sigara Tehlikesi ve Sağlık İhtiyaçları

Elektronik sigara çocukları haritadan avlıyor! Influencer’lar satış tuzağına ortak

ZİYNETİ KOCABIYIK – Dünya Sağlık Örgütünün yayınladığı bir rapor gençlerde ve çocuklarda elektronik sigara kullanımındaki artışı gözler önüne seriyor. Rapora göre DSÖ’nün faaliyet gösterdiği tüm bölgelerde 13-15 yaşlarındaki çocuklar, yetişkinlere oranla daha fazla oranda elektronik sigara kullanıyor. Türk Toraks Derneği 28. Yıllık Kongresi’nde gençlerin ve çocukların Türkiye’de satışı yasak olan elektronik sigaraya ulaşma yolları ile ilgili yaptıkları bir araştırmanın sonuçlarını paylaşan Türk Toraks Derneği Tütün Kontrolü Çalışma Grubu Üyesi Prof. Dr. Elif Dağlı, elektronik sigara endüstrisinin cep telefonlarındaki bazı uygulamalar üzerinden müşteri “avladıklarını” bunlardan birinin de çok yaygın olarak kullanılan haritalar uygulaması olduğunu söyledi. #r-1098096# DNA’YA HASAR VERİYOR Prof. Dr. Dağlı “Türkiye’de yasal olarak satılamayan elektronik sigaralar, akla hayale gelmeyen yollarla pazarlanıyor. Çok zararlı bir hava karışımını akciğerlerin hava keseciklerine gönderen, özellikle çocuklarda ve gençlerde, kısa sürede dahi zatürreye yol açabildiği bilinen, buharındaki maddelerin hücre DNA’sına zarar verdiğini, kanser yapıcı ve iltihap oluşturucu olduğunu bildiğimiz bu ürünlerin müşterileri ise büyük oranda çocuklar” dedi. RAF DÜZENLEMESİYLE DE SUÇ İŞLENİYOR Elektronik sigara dışında satış noktalarına bakıldığında da satış noktalarının her sene daha kötü hâle geldiğini ifade eden Prof. Dr. Dağlı “Ne kadar kanunsuz madde varsa satışa sunuluyor ve çocukların göreceği mesafede oluyor. Yasal olarak çocukların göz hizası altında böyle ürün satılması yasak. Ancak bunlar çoktan geçildi. Artık çoğu satış noktaları ürünlerini çocukların göz hizasına aldı. Bu reyonlarda satışı yasak olan ve hatta içinde esrar bulunma ihtimali olan ürünler de birlikte satılıyor” dedi. EN TEHLİKELİSİ PUFF BARLAR Çocukların ve gençlerin elektronik sigaraya erişim noktalarının belirlenmesi ile ilgili bir çalışma yapıldığını da aktaran Prof. Dr. Dağlı “Hangi noktalarda satış olabilir diye baktığımızda internet siteleri karşımıza çıktı. 2017’de 76 internet sitesi elektronik sigara pazarlıyordu. Bu sayı bugün 2,85 kat artarak 217’ye çıktı. Bu noktaların içerisinde likitler, ısıtılmış tütün ürünleri ve elektronik sigaraların likit ürünleri, en fazla da puff barlar satılıyor. Puff barlar en fazla niktoin ürünleri içerenler. Bunların satıldığı 21 bin satış noktası bulduk. Onun dışında, dikkatimizi çeken çok önemli bir şey oldu. Haritalar programı içinden elektronik sigara satıldığını gördük. 121 işletmenin haritalar üzerinde müşteri yakaladığını bulduk. Bunların 55’i, 24 saat satış yapıyor ve ürünü istediğiniz noktaya götürüyor. 36 site arabaya teslimat yapıyor. 39’unda da sosyal medya hesapları olduğunu tespit ettik” sözleriyle araştırmanın detaylarını açıkladı. INFLUENCER”LAR GENÇLERİ YANILTIYOR Çocuklar ve gençler arasındaki aşırı sosyal medya kullanımının elektronik sigaraya başlama yaşını da aşağı çektiğini söyleyen Türk Toraks Derneği Çocuk Göğüs Hastalıkları Çalışma Grubu Üyesi Prof. Dr. Saniye Girit, özellikle influencer’ların çocukları etkileyerek elektronik sigaraya başlamalarında etkili olduğunu bildirdi. Sigara kullanan 500 çocukla, onları bu davranışa iten sebepler üzerinde bir araştırma yapıldığını belirten Prof. Dr. Girit “500 çocuğun evlerinin yüzde 67’sinde en az 1 aile bireyinin paket sigara kullandığını öğrendik. Bu çocukların da yüzde 20’si paket sigara kullanıyordu veya bir dönem kullanmıştı. Bunun sebeplerini sorduğumuzda büyük bir kısmı elektronik sigaradaki aromaların çok cazip olduğunu ve bu yüzden heves ettiklerini söylüyordu. Etkilendikleri iki faktör vardı: Arkadaş ortamı ve sosyal medya. Özellikle de sosyal medyadaki influencer’lar . Üstelik bu çocukların yüzde 80’e yakını e-Sigara’nın zararları hakkında bilgi sahibi değildi ve tütün ile ilgili yanlış bilgilere sahiplerdi. Mesela; çok daha az zararlı olduğunu ve sigara bırakmak için bir yöntem olabileceğini söylüyorlardı. Sosyal medyada, Türkiye’de yasal olmayan e-Sigara’nın reklamları var.

Source: Cüneyt Akçatepe


Sağlık Bakanlığı sözleşmeli personel alım ilanı yayımlandı: ‘Sağlık personeli istihdamı tercihten öte, zorunluluktur’

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 14 Mart Tıp Bayramı’nda 2025 yılında sağlık alanında 37 bin hekim dışı personel alacağız açıklamasını yapmıştı. Dün Resmi Gazete’de Sağlık Bakanlığı’nın sözleşmeli personel alım ilanı yayımlandı. Bakanlığın merkez ve taşra teşkilatında istihdam edilmek üzere 15 bin 342 sözleşmeli personel, Kamu Personel Seçme Sınavı (KPSS) sonucuna göre ÖSYM tarafından yapılacak merkezi yerleştirmeyle alınacak. Bunun yanı sıra 3 bin 658 sürekli işçi alımı gerçekleştirilecek. Kalan 18 bin kişinin ise eylül ayında alınacağı öngörülüyor. Kamu Birliği Konfederasyonu ve Genç Sağlık Sendikası Genel Başkanı Osman Kaya mevcut tabloyu gazetemize değerlendirdi. Bu alımların, sağlık tesislerindeki birikmiş açıkları kapatmaya yetmeyeceğini, tersine sahadaki yükü daha da büyüteceğini belirten Kaya, “Özellikle sahada elzem olan branşlarda ayrılan kontenjanlar içler acısı düzeydedir” diye konuştu.‘SAHADAKİ EMEK YOK SAYILDI’Tüm branşların sağlık kuruluşlarının olmazsa olmazı olduğuna vurgu yapan Kaya, “Ancak ayrılan sayıların birçok branşta yüzlü rakamlara dahi ulaşmaması, bu meslek gruplarının ve onların sahadaki emeğinin adeta yok sayılmasıdır” dedi. Hemşirelik alanında lisans ve ortaöğretim mezunu toplam 7 bin 597, ebelik alanında ise 1.280 kişilik alım yapılacağını anımsatan Kaya, “Bu sayılar kâğıt üstünde yüksek görünse bile, Türkiye genelindeki artan nüfus, yaşlanan toplum yapısı, yeni açılan sağlık tesisleri ve mevcut çalışanların yıpranma yükü göz önüne alındığında yetersiz kalmaktadır. Özellikle ‘Her gebeye bir ebe’ politikası dillendirilirken ebelik kontenjanlarının sınırlı kalması, sahadaki gerçeklerle örtüşmemektedir” ifadelerini kullandı.‘BİR HALKA EKSİK KALIRSA SAĞLIK SİSTEMİ ZAYIFLAR’Sağlık hizmetinin bir bütün olduğunu belirten Kaya, “Sadece ön plandaki meslek gruplarını desteklemek yetmez; ameliyathaneler, yoğun bakımlar, rehabilitasyon birimleri, diyet klinikleri, psikososyal destek hizmetleri, radyoterapi merkezleri ve daha birçok birim, arka planda onlarca branşın bir arada uyumla çalışması sayesinde ayakta kalır. Eğer bu zincirin bir halkası eksik bırakılırsa, sağlık hizmetlerinin bütünü zayıflar” değerlendirmesinde bulundu.EK 50 BİN KONTENJAN TALEBİSağlık Bakanlığı’nın ek atama planlaması yapması gerektiğine dikkat çeken Kaya, “Yayımlanan sayılar mevcut ihtiyaca yetmediği gibi, atama bekleyen binlerce sağlıkçının da umutlarını boşa çıkarmıştır. Bu, sadece çalışanların meselesi değil, aynı zamanda toplum sağlığının korunması meselesidir. Branş bazlı ihtiyaç analizi yapılmalı ve dağılımlar adil biçimde güncellenmelidir.Tüm branşlara ağırlık verilmeli, hiçbir branş göz ardı edilmemelidir. Oysa her bir meslek grubu, halk sağlığı zincirinin kritik bir parçasıdır. Atama bekleyen sağlıkçıların talepleri dikkate alınmalıdır. Bizler, yalnızca sayıların peşinde değiliz; bizler, halkın sağlık hizmetine zamanında ve kaliteli şekilde ulaşabilmesi için mücadele ediyoruz. Bu mücadelenin sesi olmak, sahadaki meslektaşlarımızın hakkını savunmak, atama bekleyen sağlıkçıların yıllardır biriken mağduriyetlerini dile getirmek bizim en temel sorumluluğumuzdur. 2025 yılı içinde ek 50 bin kontenjan tahsis edilerek talepleri karşılanmalıdır” dedi.‘TERCİHTEN ÖTE, ZORUNLULUKTUR’Sahadan, genç meslektaşlarından ve branş temsilcilerinden gelen her sesi dinlediklerini ve talepleri Bakanlık nezdinde en üst düzeyde dile getirmeyi sürdürdüklerini açıklayan Kaya, “Hedefimiz; daha güçlü, daha dengeli, daha adil bir sağlık sistemi inşa etmek ve halk sağlığını güçlendirmektir. Sağlık personeli istihdamı bir tercihten öte, bir zorunluluktur. İnsana dokunan, hayat kurtaran, toplumun tamamını ilgilendiren bu alan asla ihmal edilemez, görmezden gelinemez” diye konuştu.BAZI BRANŞLAR İÇİN ALIM SAYISI ÇOK DÜŞÜK KALDIPsikolog: 30 kişiFizyoterapist: 121 kişi Diyetisyen: 74 kişiAmeliyathane Teknikeri: 25 kişiSağlık Fizikçisi: 15 kişiAnestezi: 146 kişiÇocuk Gelişimci: 75 kişiRadyoterapi Teknikeri: 8 kişi

Source: Taylan Gülkanat


Asker olmadan bu işin üstesinden gelinemez

17 Ağustos 1999’da Gölcük Depremi olduğunda, Emniyet Asayiş Yardım Planı (EMASYA) protokolü yürürlükteydi. Bu protokol; polisin yetersiz kaldığı durumlarda, toplumsal olaylar ile yangın, deprem, sel gibi doğal afetlerde, valiliğin gerekli görmesi hâlinde askerden yardım alınmasını sağlıyordu. Yani, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) birlikleri, sivil otoritenin emrinde kalarak, üstlerinden emir beklemeksizin müdahaleye mecbur kılınmıştı.

Bu kapsamda TSK’nın “Doğal Afet Yardım Planı” (DAFYAR) da bulunuyordu. Bu plan doğrultusunda, olası bir depremde tüm birliklerin nereye, nasıl, hangi malzemelerle müdahale edeceği; seyyar sahra hastanelerinin nereye kurulacağına kadar her ayrıntı belirlenmişti. Planların her yıl eğitimleri ve tatbikatları yapılırdı.

MÜDAHALE OLANAĞI KALKTI

EMASYA Protokolü, 2010 yılında, sözde “Balyoz Darbe Planı”na zemin hazırladığı gerekçesiyle yürürlükten kaldırıldı. DAFYAR planları da böylece ortadan kalktı. Hâlen yürürlükte bulunan Türkiye Afet Müdahale Planı ise 2022’de yürürlüğe girdi. Bazı bakanlıklar “Ana çözüm ortağı” olarak belirlenirken, Milli Savunma Bakanlığı (Genelkurmay Başkanlığı) ise yalnızca ‘Destek Çözüm Ortağı’ olarak konumlandırıldı. Bunun sonucu olarak TSK organize ve hazır bir şekilde doğal afetlere müdahale etme imkânını büyük ölçüde kaybetti. 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş merkezli depremde de bu durum gün yüzüne çıktı.

Konu hassas. Nitekim DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Evrim Rızvanoğlu, TSK bünyesinde “Doğal Felaketlerle Mücadele Kuvvetler Komutanlığı” kurulması yönünde yasa teklifi verdi. Böyle bir birim kurulması halinde kesin buna da bir kulp takarlar. Konunun önemi ortada. 1997-2002 yılları arasında yaşanan bütün doğal afetlerde afet yönetimi, koordinasyonu görevini yürüten dönemin Devlet Bakanı Hasan Gemici, doğal afetlerde sorumluluk ve koordinasyonunun İçişleri Bakanlığı’na bağlı AFAD’a verildiğini hatırlattı, “Halen yürürlükte olan Türkiye Afet Müdahale Planı’nda (TAMP) Milli Savunma Bakanlığı’nın ana çözüm ortakları arasında yer almaması büyük bir zafiyettir” diyor.

MİLLİ GÜVENLİK VE BEKA SORUNU

Nitekim 6 Şubat 2023’te yaşadığımız Pazarcık Depremi’nin ilk günlerinde bu yüzden arama kurtarma, barınma, iaşe, güvenlik vb konularda son derece yetersiz kalınmıştı. Yeni düzenleme yapılmadı, olabilecek büyük bir depremde aynı sorunların yaşanması kaçınılmazdır. Türkiye için doğal afetler ve depremin milli güvenlik ve beka meselesi olduğunu belirten Hasan Gemici, şunları anlattı:

“Ukrayna-Rusya üç yıldır savaşıyor, ölen insan sayısı 60 bin, İsrail iki yıldır Gazze’yi bombalıyor ölen insan sayısı 40 bin civarında. Oysa biz 6 Şubat 2023 depreminde bir günde 54 bin insanımızı kaybettik, 11 ilde 320 bin bina ve işyerlerimiz yıkıldı. Bu da bir savaş halidir. Olası bir İstanbul büyük depremi sonrasındaki insan kayıplarımız ve ekonomik yıkımın ülkemizi nasıl zayıflatacağı, fakirleştireceği ortada. Bu durumu fırsat bilecek bazı ülkeler pusuda bekliyor. Bundan büyük milli güvenlik sorunu olabilir mi?”

O ANLAYIŞ KALKTI

1959 yılında çıkarılan ve halen yürürlükte olan 7269 sayılı Afet Yasası, sonra çıkarılan mevzuat ve uygulamalar hep doğal afetlerin bir milli güvenlik sorunu konsepti anlayışında geliştirilmişti. Yasanın yedinci maddesi “Doğal afet bölgesindeki garnizon ve birliklerin, üstlerinden talimat beklemeksizin il valisi ya da ilçe kaymakamlığı emrine girmesini” öngörüyordu. Başbakanlık Kriz Kurulu’nun iki üyesi Başbakan ve Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteriydi.

Başbakanlık Kriz Koordinasyon Kurulu, Başbakanlık Müsteşarı başkanlığında bütün bakanlıkların müsteşarlarından oluşuyordu. Bu şekilde yukarıdan aşağıya çok etkin bir şekilde irade ve inisiyatif kullanılıyordu. Şimdi bu irade ve inisiyatifin, İçişleri Bakanlığı’na bağlı AFAD tarafından aşağıdan yukarı doğru kullanılması bekleniyor. Milli Savunma Bakanlığı’nın 211 sayılı iç hizmet yönetmeliğine göre bütün garnizonlar bölgelerinde bir doğal afet olduğunda neler yapacaklarına dair Deprem Afet Yardım (DAFYAR) projesi kapsamında birlikleri eğitir ve afete karşı mücadele eğitimleri verir, tatbikatlar yapılırdı. Bunlar unutuldu.

ASKER OLMADAN, OLMAZ

17 Ağustos depreminin ilk saatlerinden itibaren illerde kurulan kriz masalarının çalışmalarını içeren raporları Başbakanlığa ulaşmıştı. Asker, her aşamasında bulunuyordu. Büyük bir afette asker olmadan olmayacağını yetkililerimiz bilmiyor mu? Hasan Gemici, şunları anlatıyor:

“Pazarcık depreminde yaklaşık 320 bin bina yıkıldı. 70 bine yakın bina enkaz haline geldi. Her binanın önüne bir insan dikilse 420 bin insan gerek. Şu anda AFAD’ın merkez dahil personel sayısı 8 bine yakın. Dünyanın hiç bir ülkesi muhtemel bir afet için 200-300 bin insanı hazır tutamaz. Bu yüzden en örgütlü ve eğitimli güç olan silahlı kuvvetlerin etkin bir şekilde işin içinde olması gerekir.”

Bir felaket halinde silahlı kuvvetler bünyesindeki helikopter filomuz ve uçakları ulaşımda, tank taşıyıcılarımızı iş makineleri nakliyesinde kullanmaktan, sahra çadırları, hastane, seyyar tuvalet, mutfak vb imkanlarını mensuplarının yönetim, sevk ve idare kabiliyetlerini, arama kurtarma, lojistik ve diğer hizmetlerde değerlendirmeyi tekrar düşünmek ve afet müdahale planlarımızı buna göre yapmak için daha fazla gecikmeyelim. Tehlike topraklarımızda.

Her deprem ve sarsıntı sonrası jeolojik ve jeofizik bilimsel tartışmalarla oyalanmayı bırakıp deprem öncesi, deprem sırası ve deprem sonrası yapılacak işlerle ilgili konularda somut adımlar atmalıyız.

Source: Saygı Öztürk


Açlıktan ölüyoruz

Katil İsrail bir yandan Gazze Şeridi”nde bombalar yağdırırken diğer taraftan 63 gündür insani yardımların gişirine izin vermiyor. Yokluk altındaki 2.3 milyon Filistinli dünyanın gözü önünde bir de kıtlıkla boğuşuyor. Birleşmiş Milletler”in (BM) acil yardım koordinatörü, insani yardımın durdurulmasının “acımasızca toplu cezalandırma” anlamına geldiğini söyleyerek İsrail”i Gazze”ye yönelik yardım ablukasını kaldırmaya çağırdı. Uluslararası insani yardım kuruluşu Save the Children, İngiltere”ye çağrıda bulunarak, Gazze”ye iki aydır insani yardımı engellemesi nedeniyle İsrail”e silah satışının durdurulmasını, sorumlulardan hesap sorulmasını ve işgali sona erdirmek için somut adımlar atılmasını istedi. BM”ye göre Gazze”de savaş nedeniyle yaklaşık 660 bin çocuk okula gidemiyor. Dünya Sağlık Örgütü, “Gazze”de ilaçlar sınırda beklerken insanlar önlenebilir hastalıklardan ölüyor” mesajını yayınladı. STOKLAR TÜKENDİ Gazze”deki hükümetin Medya Ofisi Müdürü İsmail Sevabite, İsrail”in 2 Mart”tan bu yana insani yardım girişini engellediği Gazze”de “kıtlığın ileri aşamasına” girildiğini söyledi. BM”nin Gazze”deki Sözcüsü Cherevko, “Gıda stokları çoğunlukla tükendi, suya erişim imkânsız hale geliyor” dedi. Birleşmiş Milletler (BM) Yakın Doğu”daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) Genel Komiseri Philippe Lazzarini, İsrail”in Gazze”ye yardım girişini engellediği ve 2 aydır sürdürdüğü abluka ile “Gazze”de çocukları, kadınları, yaşlıları ve sıradan insanları” toplu cezalandırmaya tabi tuttuğunu belirtti. İsrail”in soykırımına karşı çeşitli etkinlikler gerçekleştiren gönüllülerin oluşturduğu “Dört Arkadaş” ekibinin Han Yunus”ta düzenlediği etkinliğe ise Gazze”de açlık çeken ve hayatta kalma mücadelesi veren çok sayıda çocuk katıldı. Etkinlikte çocuklar, “Yeter, artık ölüm istemiyoruz”, “Sınır kapılarını açın”, “Açız”, “Bizi kurtarın” yazılı pankartlar taşıdı. SOYKIRIMA KARŞI 12 BİN İMZA İSRAIL”DE kamuoyunda artan savaş karşıtlarına ordu içinden de destekler giderek büyüyor. Binlerce yedek ve emekli asker, nisandan bu yana ortak bildiri yayımlayarak İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu”ya savaşı durdurma çağrısı yapıyor. BBC”nin aktardığına göre bu mektuplarda en az 12 bin kişinin imzası var. GAZZE, YAPAY ZEKA TEKNOLOJİSİNİN TEST EDİLDİĞİ ALANA DÖNÜŞTÜ Independent gazetesinde “Gazze, İsrail”in yapay zekâ teknolojilerini test ettiği bir alana dönüştü” başlıklı bir haber yayınlandı. Haberde “İsrail tarafından geliştirilen ve 7 Ekim 2023 tarihinden bu yana Gazze”deki savaş sırasında Hamas liderlerinin yerini tespit etmek için kullanılan yapay zekâ teknolojileri, özellikle de İsrail”e askeri bir avantaj sağlayan bu teknolojilerin kullanılmasının feci sonuçları göz önüne alındığında, giderek artan etik kaygılara yol açıyor” denildi.

Source: Sabah


Trump”tan Netanyahu”ya Gazze baskısı

ABD ve İsrail”in, Gazze”deki Filistin hükümetinin kontrolü dışında Gazze Şeridi”ne insani yardım girişi konusunda anlaşmaya yakın olduğu iddia edildi.Axios haber sayfasında İsrail ve ABD”li kaynaklara dayandırılan haberde, Gazze”de ateşkesi bozan ve bölgeye insani yardım, su ve ilaç girişini durduran İsrail”in yardımların yeniden devam etmesi konusunda anlaşmaya yakın olduğu belirtildi.ABD ve İsrail”in yanı sıra “yeni bir uluslararası kuruluş temsilcilerinin” Gazze”ye insani yardım sağlanması konusunda bir anlaşmaya yakın olduğu ifade edildi.Gazze”deki erzakın BM”ye göre günler içerisinde, İsrail”e yetkililere göre haftalar içerisinde tükenebileceği aktarılan haberde, ABD Başkanı Donald Trump”un İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu”ya Gazze”ye gıda ve ilaç girişi için baskı yaptığını aktarıldı.Müzakere edilen anlaşmayla, İsrail”in Gazze”ye uluslararası yardımı “Hamas”ın kontrolü olmadan Filistinlilere ulaştıracağı” ifadelerine yer verilen haberde, Gazze”deki Filistin hükümetinin insani yardım üzerinde kontrolünün engellenmesinin planlandığı kaydedildi.- GAZZE”DE İNSANİ KRİZ HER GEÇEN GÜN DERİNLEŞİYORİsrail, Hamas ile sağlanan ateşkes ve esir takası anlaşmasının 42 günlük birinci aşamasının sona ermesinin ardından 2 Mart”tan itibaren Gazze Şeridi”ne insani yardımların girişini durdurdu.İsrail ordusunun 7 Ekim 2023″ten bu yana düzenlediği saldırılarda 2,3 milyon nüfusa sahip Gazze Şeridi”nde yaklaşık 2 milyon kişi yerinden edildi. Sivil altyapıyı ve hastaneleri de hedef alan İsrail, Gazze”de insani bir felakete neden oluyor.Bölgeye su ve elektrik tedarikinin kesilmesi ve sınır kapılarının kapalı tutulması Gazze”deki Filistinlilerin yaşadığı zor şartları daha da derinleştiriyor.İsrail”in Gazze Şeridi”ne 7 Ekim 2023″ten bu yana düzenlediği saldırılarda 52 bin 418 kişi öldü, 118 bin 91 kişi yaralandı.06.22 ABD ve İsrail”in, Gazze”ye insani yardım girişi konusunda anlaşmaya yakın olduğu öne sürüldü. ABD Başkanı Donald Trump”un İsrail Başbakanı Netanyahu”ya Gazze”ye gıda ve ilaç girişi için baskı yaptığını aktarıldı.04.51 Gazze”deki Filistin hükümeti, İsrail”in 7 Ekim 2023″ten bu yana soykırım sürdürdüğü Gazze Şeridi”nde gıda kaynaklarını sistematik olarak yok ettiğini açıkladı.02.02 İsrail”in Gazze Şeridi”nin çeşitli bölgelerine düzenlediği saldırılarda 33 Filistinli hayatını kaybetti, çok sayıda kişi yaralandı.00.34 Filistin Gazeteciler Sendikası, Filistin”in tarihin en korkunç “medya soykırımı”na tanıklık ettiğini belirterek, İsrail”in gazetecilere yönelik ihlallerinin durdurulmasını istedi.00.30 Hamas, İsrail”in, Gazze ile ilgili sundukları kapsamlı ateşkes teklifini reddettiğini ve parçalı tekliflerde ısrarcı olduğunu belirtti.İsrail ordusu, Gazze Şeridi”nde 19 Ocak”ta yürürlüğe giren ateşkesin ardından 18 Mart sabahı şiddetli saldırılarına yeniden başladı.İsrail ordusunun saldırıları yeniden başlatmasından itibaren çoğunluğu yaşlı, kadın ve çocuk olmak üzere 2 bin 111 Filistinli hayatını kaybetti, 5 bin 483 kişi yaralandı.İsrail”in Gazze Şeridi”ne 7 Ekim 2023″ten bu yana düzenlediği saldırılarda ise yaşamını yitiren Filistinlilerin sayısı 51 bin 495″e, yaralıların sayısının da 117 bin 524″e yükseldi.Ateşkesi bozan İsrail, yeni ateşkes tekliflerini reddettiği gerekçesiyle Hamas”a karşı “gittikçe artan askeri güçle” hareket edeceğini duyurdu.Hamas ise “İsrail”in verdiği sözlere uymadığını ve ateşkese arabulucu ülkelerin gözü önünde sorumluluklarını yerine getirmeyerek Gazze Şeridi”nde Filistin halkına karşı soykırımı yeniden başlattığını” açıkladı.İsrail”in Gazze”ye saldırıları, Başbakan Binyamin Netanyahu”nun iç istihbarat teşkilatı Şin-Bet Direktörü”nü görevden alması gibi tartışmalı siyasi adımlarının gölgesinde başlatması dikkati çekti.

Source: Www.star.com.tr