Bir kadının ölen babasına yazdığı en güzel mektup
Ceren’in cenaze töreninde okuduğu mektuptan söz ediyorum.*Mektubu baştan sona on kez dinledim.Bende uyandırdığı hisleri yazıyorum:*- Bu mektup… Ölen bir baba için yazılmış en güzel mektuptur.- Bu mektup… Edebi başyapıtlar içine rahatlıkla girebilecek bir mektuptur.- Bu mektup… İçtenliği, dürüstlüğüyle en katı kalpleri bile yumuşatacak bir mektuptur.- Bu mektup… Sırrı Süreyya gibi incelikli göndermelerle dopdolu bir mektuptur.- Bu mektup… İçlenmek için ara sıra açılıp okunacak bir mektuptur.- Bu mektup… Can Yücel’in babası için yazdığı şiir gibi bir mektuptur. BİLAL ERDOĞAN KENDİNİ NELERE ADADI CUMHURBAŞKANI Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın yapıp ettiklerine bakalım:*- İlim Yayma Ödülleri ile bilimsel başarıları teşvik ediyor.- Eğitimin kalitesinin ve niteliğinin artması için çabalıyor.- Burslarla, yurtlarla gençlerin hayatlarına dokunuyor.- Türk müziğinin çocuklarımıza öğretilmesi için okul açıyor.- Geleneksel Türk sporlarının yok olmamasına eşsiz katkılar sunuyor.*Eğlenceye dalmamış, zevküsefaya meyletmemiş bir Cumhurbaşkanı oğludur Bilal Erdoğan.Jet sosyetenin içinde gününü gün etmiyor. İhale kovalamıyor. Siyasetin zehirli dilinden kaçınıyor. Gizli ajandası yok. İhtiras içinde değil.Kendisine tek bir hedef belirlemiş: Türkiye’nin bilimde yükselmesi.*Çoğumuzun “sıkıcı” bulacağı alanlara yönelmiş durumda Bilal Erdoğan.Eğitim, bilim, geleneksel sporlar, öz müziğimiz… Bunlarla uğraşarak mutlu oluyor.*En büyük zevki: Gençlere kulak vermek, gençlerle sohbet etmek, gençleri anlamaya çabalamak.Laf üretmek yerine iş üretiyor.Sızlanmak, şikâyet etmek yerine işin bir yerinden tutmayı tercih ediyor.*Geçen gün Demokrasi ve Özgürlükler Adası olarak adı değiştirilen Yassıada’da buluştuk Bilal Erdoğan’la.*Aziz Sancar’ın milliliğinden iftiharla söz ediyordu. İlim Yayma Ödülleri’ni kazanan bilim insanlarıyla geliştirdiği ilişkilerden nasıl yararlandığını anlatıyordu. Açtıkları müzik ilkokulunu anlatırken gözleri parlıyordu.*Kısacası karşımda kendisini gençlere, bilime ve eğitime vakfetmiş bir vakıf insanı vardı.SAĞLIKTA TEKNOLOJİK İSTİKLAL TÜRKİYE savunma sanayisinde büyük başarılara imza atıyor.Dost, düşman artık bu gerçeği kabul ediyor.*Türkiye’nin atılım yapabileceği ikinci bir alan daha var:Sağlık teknolojileri.*İlim Yayma Ödülleri’ni kazanan bilim insanlarının kaleme aldığı “Sağlıkta Teknolojik İstiklal” başlıklı bildiri, işte bu önemli hedef üzerinde duruyor.*Bildiriyi baştan sona okudum.Bildiri diyor ki:*Sağlık alanında yetişmiş insan kaynağımız mükemmel. Hastane altyapımız yüksek kalitede.Fakat tıbbi cihazlar, ilaç hammaddeleri, biyoteknolojik ürünler ve dijital sağlık sistemleri açısından dışa bağımlıyız.*Bildiride bu alanlardaki dışa bağımlılığın nasıl sona erdirilebileceğinin yol haritası çıkarılmış.İlgililerin bu bildiriye dikkat kesilmelerinde büyük fayda var.*Savunma sanayisinde ulaşılan teknolojik istiklale, sağlık alanında neden ulaşılmasın ki?YASSIADA NE HALDE “Demokrasi ve Özgürlükler Adası” olarak düzenlenen Yassıada’ya hiç gitmemiştim.Gittim, gördüm, gezdim.İzlenimim şudur:*- ÖNCESİ: İlk fotoğrafları hiç iç açıcı değildi. İnşaata boğulmuş gibi bir hali vardı. Adım atılacak yer bırakılmamış gibi görünüyordu fotoğraflarda.*- SONRASI: Aradan geçen süre içinde adadaki yeşillikler ortaya çıkmış. Yeşillikler, yapıları dengelemiş. İnşaatlara boğulmuş havası pek kalmamış adanın.ÇOK ŞÜKÜR- ÇOK ŞÜKÜR: Özgür Özel’e yönelik alçak saldırıya siyaset güzel bir tepki verdi.*- ÇOK ŞÜKÜR: Birkaç hadsiz dışında terbiyesizlik yapan çıkmadı.*- ÇOK ŞÜKÜR: Medyada çok düzgün bir tutum alındı.*- ÇOK ŞÜKÜR: Siyasette gerginliğin azaltılması dilekleri dile getirildi.*- ÇOK ŞÜKÜR: Şerefsiz saldırganın şerefsizliği her kesimin ortak vurgusu oldu. JAMMER BANT VE YUMRUK DÜNYANIN bütün jammerları çalışsaydı bile o alçak, o yumruğu atacaktı.*Dünyanın bütün güvenlik kameraları bantlansaydı bile o alçak, o yumruğu atacaktı.*Özgür Özel’e atılan yumruktan jammerlı, bantlı bir sonuç çıkmaz.Sadece şöyle bir sonuç çıkar:*Korumalar, bavulla jammer taşımak ya da güvenlik kameralarını bantlamak için sarf ettikleri enerjiyi, korudukları kişiyi daha iyi korumak için harcamalılar.YUMRUK VE TERBİYESİZLEŞME – Ahmet Türk’e yumruk atıldığında terbiyesizleşenlerin…Ahmet Türk 2010 yılının nisan ayında Samsun’da adliye çıkışında yumruklu saldırıya uğramıştı.- Taner Yıldız’a yumruk atıldığında terbiyesizleşenlerin…Yine 2010 nisanında dönemin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Kayseri’deki cenaze töreninde bir kişinin yumruklu saldırısına uğramıştı.Özgür Özel’e yumruk atıldığında terbiye beklemeleri ne kadar da hazin.
Source: Ahmet Hakan
Deprem bilimci Ahmet Ercan beyin kanaması geçirdi
Türkiye”nin önde gelen deprem bilimcilerinden Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan, Bosna Hersek”te beyin kanaması ve inme geçirdi. 10 GÜN ÖNCE KALBİNE STENT TAKILMIŞTIErcan, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda “Bosna-Hersek’te boyundan bele omirilik boyunca gelen sırt ağrısıyla 22/12 tansiyonlar ambulans ile Sarayova hastanesi acile kaldırıldım. 10 gün önce kalbime stent takılmıştı. 3 saat süren sağlıkçı müdahaleleri ile tansiyon 13/7,5’a düşürüldü. Beyin kanaması ile inme atlattım. Şimdi Sarayova’ya gözlem altında dinlenmekteyim. İlgi gösteren kardiyolog ile arkadaşlarıma, yakınlarıma teşekkür ederim.” ifadelerini kullandı.
Bosna-Hersek’te boyundan bele omirilik boyunca gelen sırt ağrısıyla 22/12 tansiyonlar ambulans ile Sarayova hastanesi acile kaldırıldım. 10 gün önce kalbime stent takılmıştı. 3 saat süren sağlıkçı müdahaleleri ile tansiyon 13/7,5’a düşürüldü. Beyin kanaması ile inme atlattım.… pic.twitter.com/6G3Q3JFPTQ
— Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan (@ovgunaercan) May 6, 2025
Source: Derleyen: Mustafa Balcı
Uzmanlardan uyarı: Astımı hafife almayın, ihmaller hayati öneme sahip
Astım, her yaş grubunda görülebilen, ancak özellikle çocukluk çağında daha sık karşılaşılan kronik solunum yolu hastalıklarının başında geliyor. Dünya genelinde milyonlarca insanı etkileyen bu hastalık, hava yollarının daralması, nefes darlığı, öksürük ve göğüste sıkışma gibi belirtilerle kendini gösteriyor. Modern yaşam koşulları, çevresel kirleticiler, sigara dumanı ve alerjenlere maruz kalma gibi faktörler astım sıklığını artırırken, doğru tanı ve düzenli tedavi ile hastalar sağlıklı bireyler gibi yaşamlarını sürdürebiliyor. Medipol Mega Üniversite Hastanesi’nden Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Muhammed Emin Akkoyunlu ve Çocuk İmmünoloji ve Alerji Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Hikmet Tekin Nacaroğluastımın güncel durumunu ve tedaviye dair önemli bilgiler paylaştı. ASTIMIN EN ÖNEMLİ ÖZELLİĞİ: AŞIRI DUYARLILIK Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Muhammed Emin Akkoyunlu, astım hastalığının normal bireylerden farklı olarak solunum yollarının aşırı duyarlılık göstermesiyle ortaya çıktığını belirtti. Prof. Dr. Akkoyunlu, “Normal bireylerde toz, duman gibi çevresel etkenlere karşı vücut bir savunma mekanizması geliştirir. Ancak astım hastalarında bu savunma mekanizması abartılı şekilde çalışır. Bu durum, hava yollarında daralma, öksürük ve nefes darlığı gibi belirtilerle kendini gösteren bir hastalık tablosuna yol açar. Eğer bu aşırı duyarlılık kontrol altına alınmazsa ilerleyen dönemlerde kalıcı hasarlar gelişebilir” dedi. MODERN TEDAVİ YÖNTEMLERİ Prof. Dr. Akkoyunlu, geçmiş yıllarda astım hastalığının kontrol altına alınamaması durumunda ölümle sonuçlanabilecek tabloların görüldüğünü aktararak, “Günümüzde tıp teknolojisinin ilerlemesi ve modern tedavi yaklaşımları sayesinde bu tür ağır sonuçlara neredeyse hiç rastlamıyoruz. Tanı koymak, tedaviye başlamak ve düzenli takip sağlamak hastalığın ilerlemesini önlüyor. Bu sayede astım hastaları da sağlıklı bireyler gibi günlük yaşamlarını sorunsuz bir şekilde sürdürebiliyor” diye konuştu. ORMAN VE DOĞA YÜRÜYÜŞLERİNE DİKKAT! Astım hastalarının yaşam alanlarında dikkat etmesi gereken faktörleri de sıralayan Prof. Dr. Akkoyunlu, “Hastalara genellikle orman ve doğa yürüyüşleri öneriliyor ancak bazı hastalarda çiçek tozlarına ya da bahar alerjenlerine karşı da duyarlılık gelişebiliyor. Bu nedenle her hastaya aynı tavsiyeleri vermek doğru olmaz. Kuru, nemsiz ve polen yoğunluğu düşük ortamlarda bulunmalarını tavsiye ediyoruz. Aksi halde solunum yollarında geri dönüşü olmayan tıkanıklıklar oluşabilir ve bu durum hastalığın KOAH gibi kronik bir forma dönüşmesine neden olabilir” ifadelerini kullandı. ASTIM, ÇOCUKLARDA EN SIK GÖRÜLEN KRONİK HASTALIK Çocuk İmmünoloji ve Alerji Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Hikmet Tekin Nacaroğlu ise astımın çocukluk çağında en sık karşılaşılan solunum yolu hastalıklarından biri olduğunu belirtti. Astım görülme sıklığının giderek arttığını söyleyen Prof. Dr. Nacaroğlu, “Bu artışın en önemli nedenleri arasında çevresel kirleticiler, kimyasal maddeler ve özellikle besin içeriklerinde meydana gelen değişiklikler yer alıyor. Genetik yatkınlık da önemli bir etken; anne ya da babasında alerjik hastalık öyküsü olan çocuklarda astım gelişme riski oldukça yüksek” şeklinde konuştu. SİGARA DUMANI ÇOCUKLARI ETKİLİYOR Sigara dumanının çocuklarda astım gelişiminde önemli bir rol oynadığına dikkat çeken Prof. Dr. Nacaroğlu, “Ev içinde sigara içilmese dahi balkon ya da mutfakta içilen sigaranın dumanı çocuğa ulaşabilir. Pasif içicilik çocuklar için büyük bir risk oluşturur. Bu nedenle alerjik hastalığı olan çocukların bulunduğu ortamlarda kesinlikle sigara içilmemelidir” dedi. İLAÇ KULLANIMI HAYATİ ÖNEME SAHİP ilaçların doğru kullanılmasının tedavide büyük önem taşıdığını ifade eden Prof. Dr. Nacaroğlu, “Astım tedavisinde kullanılan ilaçlar genellikle solunum yoluyla alınır. Ancak bu ilaçların etkili olabilmesi için doğru cihazlarla ve uygun teknikle kullanılması gerekir. Özellikle çocuklarda kullanılan maskelerin yaşa uygun olması, çocuğun ilacı alırken ağlamaması ve doğru pozisyonda durması şarttır. Aksi halde ilaç akciğere ulaşmaz, mideye gider ve etkisiz olur. Ayrıca kortizon içeren bu ilaçların hekim kontrolünde düzenli kullanımı, hastalığın ilerlemesini ve kalıcı akciğer hasarını önlemede büyük fayda sağlar” diye konuştu.
Source: Internet Haber
Uzmanlardan uyarı: Astımı hafife almayın, ihmaller hayati öneme sahip
Astım, her yaş grubunda görülebilen, ancak özellikle çocukluk çağında daha sık karşılaşılan kronik solunum yolu hastalıklarının başında geliyor. Dünya genelinde milyonlarca insanı etkileyen bu hastalık, hava yollarının daralması, nefes darlığı, öksürük ve göğüste sıkışma gibi belirtilerle kendini gösteriyor. Modern yaşam koşulları, çevresel kirleticiler, sigara dumanı ve alerjenlere maruz kalma gibi faktörler astım sıklığını artırırken, doğru tanı ve düzenli tedavi ile hastalar sağlıklı bireyler gibi yaşamlarını sürdürebiliyor. Medipol Mega Üniversite Hastanesi’nden Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Muhammed Emin Akkoyunlu ve Çocuk İmmünoloji ve Alerji Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Hikmet Tekin Nacaroğluastımın güncel durumunu ve tedaviye dair önemli bilgiler paylaştı. Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Muhammed Emin Akkoyunlu, astım hastalığının normal bireylerden farklı olarak solunum yollarının aşırı duyarlılık göstermesiyle ortaya çıktığını belirtti. Prof. Dr. Akkoyunlu, “Normal bireylerde toz, duman gibi çevresel etkenlere karşı vücut bir savunma mekanizması geliştirir. Ancak astım hastalarında bu savunma mekanizması abartılı şekilde çalışır. Bu durum, hava yollarında daralma, öksürük ve nefes darlığı gibi belirtilerle kendini gösteren bir hastalık tablosuna yol açar. Eğer bu aşırı duyarlılık kontrol altına alınmazsa ilerleyen dönemlerde kalıcı hasarlar gelişebilir” dedi. MODERN TEDAVİ YÖNTEMLERİ Prof. Dr. Akkoyunlu, geçmiş yıllarda astım hastalığının kontrol altına alınamaması durumunda ölümle sonuçlanabilecek tabloların görüldüğünü aktararak, “Günümüzde tıp teknolojisinin ilerlemesi ve modern tedavi yaklaşımları sayesinde bu tür ağır sonuçlara neredeyse hiç rastlamıyoruz. Tanı koymak, tedaviye başlamak ve düzenli takip sağlamak hastalığın ilerlemesini önlüyor. Bu sayede astım hastaları da sağlıklı bireyler gibi günlük yaşamlarını sorunsuz bir şekilde sürdürebiliyor” diye konuştu. ORMAN VE DOĞA YÜRÜYÜŞLERİNE DİKKAT! Astım hastalarının yaşam alanlarında dikkat etmesi gereken faktörleri de sıralayan Prof. Dr. Akkoyunlu, “Hastalara genellikle orman ve doğa yürüyüşleri öneriliyor ancak bazı hastalarda çiçek tozlarına ya da bahar alerjenlerine karşı da duyarlılık gelişebiliyor. Bu nedenle her hastaya aynı tavsiyeleri vermek doğru olmaz. Kuru, nemsiz ve polen yoğunluğu düşük ortamlarda bulunmalarını tavsiye ediyoruz. Aksi halde solunum yollarında geri dönüşü olmayan tıkanıklıklar oluşabilir ve bu durum hastalığın KOAH gibi kronik bir forma dönüşmesine neden olabilir” ifadelerini kullandı. ASTIM, ÇOCUKLARDA EN SIK GÖRÜLEN KRONİK HASTALIK Çocuk İmmünoloji ve Alerji Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Hikmet Tekin Nacaroğlu ise astımın çocukluk çağında en sık karşılaşılan solunum yolu hastalıklarından biri olduğunu belirtti. Astım görülme sıklığının giderek arttığını söyleyen Prof. Dr. Nacaroğlu, “Bu artışın en önemli nedenleri arasında çevresel kirleticiler, kimyasal maddeler ve özellikle besin içeriklerinde meydana gelen değişiklikler yer alıyor. Genetik yatkınlık da önemli bir etken; anne ya da babasında alerjik hastalık öyküsü olan çocuklarda astım gelişme riski oldukça yüksek” şeklinde konuştu. SİGARA DUMANI ÇOCUKLARI ETKİLİYOR Sigara dumanının çocuklarda astım gelişiminde önemli bir rol oynadığına dikkat çeken Prof. Dr. Nacaroğlu, “Ev içinde sigara içilmese dahi balkon ya da mutfakta içilen sigaranın dumanı çocuğa ulaşabilir. Pasif içicilik çocuklar için büyük bir risk oluşturur. Bu nedenle alerjik hastalığı olan çocukların bulunduğu ortamlarda kesinlikle sigara içilmemelidir” dedi. İLAÇ KULLANIMI HAYATİ ÖNEME SAHİP ilaçların doğru kullanılmasının tedavide büyük önem taşıdığını ifade eden Prof. Dr. Nacaroğlu, “Astım tedavisinde kullanılan ilaçlar genellikle solunum yoluyla alınır. Ancak bu ilaçların etkili olabilmesi için doğru cihazlarla ve uygun teknikle kullanılması gerekir. Özellikle çocuklarda kullanılan maskelerin yaşa uygun olması, çocuğun ilacı alırken ağlamaması ve doğru pozisyonda durması şarttır. Aksi halde ilaç akciğere ulaşmaz, mideye gider ve etkisiz olur. Ayrıca kortizon içeren bu ilaçların hekim kontrolünde düzenli kullanımı, hastalığın ilerlemesini ve kalıcı akciğer hasarını önlemede büyük fayda sağlar” diye konuştu.
Source: Internet Haber
Kayıtlar otomatik taşınıyor! Aile hekimliğinde yeni dönem resmen başladı
Türkiye genelinde bugün aile hekimlerinde yeni uygulama devreye alınacak. Konuya ilişkin açıklamalarda bulunan Halk Sağlığı Genel Müdürü Muhammed Emin Demirkol, bu uygulamayı, “Sağlıklı Türkiye Yüzyılı” programı kapsamında, koruyucu sağlık hizmetlerinin daha etkin sunulması için hayata geçirdiklerini belirtti. Koruyan, geliştiren ve üreten bir sağlık modeliyle koruyucu sağlık hizmetlerine büyük önem verdiklerini vurgulayan Demirkol, bu kapsamda aile hekimliklerini güçlendirdiklerini söyledi. Demirkol, güçlü aile hekimliğinin güçlü bir sağlık sistemini ve sağlıklı nesilleri oluşturduğuna dikkati çekti. “VATANDAŞIMIZ HİZMETLERİ ÜCRETSİZ ALSIN İSTİYORUZ” Koruyucu sağlık hizmetlerinin 85 milyona aktif bir şekilde ulaştırılması için Türkiye genelinde yeni bir sistemi bu ay itibarıyla devreye alacaklarını bildiren Demirkol, şu bilgileri paylaştı: “Aile hekimliklerimize kayıt olan nüfusu da ailemizin bir bireyi olan aile hekimliklerimizde başvuruyu artıracak şekilde planlıyoruz. Biz istiyoruz ki her vatandaşımız mutlaka aile hekimine gitsin, koruyucu sağlık hizmetlerini ve etkin tarama hizmetlerimizi ücretsiz alsın. Bu kapsamda, belirli aksiyonlar almaya çalışıyoruz. Yeni bir uygulamayı hayata geçiriyoruz. 86 milyon vatandaşımızın içinde aile hekimine kayıtlı bulunduğu il ile ikamet adresinin bulunduğu il farklı olanları sistemden liste halinde çekmiş olduk. Örneğin, Ankara”da aile hekimine kayıtlı ancak ikamet adresi İstanbul”da olan bir vatandaşımızı düşünelim; bir yıl içerisinde aile hekiminin kayıtlı olduğu Ankara”da herhangi bir şekilde sağlık kuruluşuna başvurmamış ve ikamet adresi de İstanbul”da olduğunda aile hekimine daha kolay ulaşsın, aile hekimliğindeki hizmetleri daha etkin bir şekilde almış olsun, aile hekimimiz de o vatandaşımıza ulaşsın diye mayıs ayı itibarıyla onların aile hekimliği kaydını İstanbul”a alıyoruz. İstanbul”daki İl Sağlık Müdürlüğümüz de o vatandaşımızı yine adresine en yakın ve uygun aile hekimine kaydetmiş olacak.” 1 AY İÇERİSİNDE GERİ DÖNÜŞ HAKKI VERİLECEK Halk Sağlığı Genel Müdürü Demirkol, “Burada özellikle şunun altını çizmek istiyoruz, bu işlemden sonra 1 ay içerisinde vatandaşlarımız “https://enabiz.gov.tr/” web sitesi üzerinden e-Devlet veya e-Nabız şifresiyle giriş yaparak, önceki kayıtlı olduğu aile hekimine dönüş işlemini yapabilecek. Bunun da sistem üzerindeki açıklığını bir ay olarak belirlemiş olduk” diye konuştu. Demirkol, ekim ayında yürürlüğe giren Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliğiyle getirilen yeni uygulamalara işaret ederek, bu kapsamda obezite taramalarının yüzde 20″den yüzde 70″e kadar yükseldiğine dikkati çekti. AİLE HEKİMİNE 1 YIL GİTMEME KRİTERİ Bu oranların daha da artması, kişilerin düzenli olarak sağlık kontrolünde olabilmesi için mutlaka yaşadıkları yerde aile hekimliklerine kaydolmaları gerektiğinin altını çizen Demirkol, şöyle devam etti: “Böylece tarama sayılarımızı artırmayı, koruyucu sağlık hizmetlerimizi daha etkin vermeyi ve kişinin, birinci basamak tüm sağlık hizmetlerini, kanser taramaları da dahil olmak üzere, yaşadığı yerde aile hekiminden almasını istiyoruz. Kişinin aile hekimi kaydı başka bir ilde, ikamet adresi başka bir ilde olmasın istiyoruz. Burada da 1 yıl içerisinde aile hekimine gitmemiş ve o aile hekiminin bulunduğu ilde sağlık hizmeti almamış olmayı kriter olarak aldık. O vatandaşlarımızın aile hekimliği kayıtlarını, ikametlerinin bulunduğu ile taşıyoruz. Orada İl Sağlık Müdürlüğümüz de bu kişileri ikamet adreslerinin bulunduğu en yakın aile hekimine alacaklar ve vatandaşlarımız da tekrar eski aile hekimine dönmek isterlerse bir ay içerisinde eski aile hekiminin bulunduğu ile e-Nabız üzerinden girerek bu nakil işlemlerini yapmış olacaklar.” AYNI İLDEKİ FARKLI İLÇELERİ KAPSAMIYOR Demirkol, 6 Mayıs itibarıyla uygulamaya geçecek sistemin farklı illeri kapsadığını, aynı il içindeki farklı ilçeleri kapsamadığını söyledi. “Bir kişinin aile hekimi başka bir ilçede, ikamet adresi başka bir ilçede olabilir onlar için şu anda bir aksiyonumuz yok” diyen Demirkol, bunun sadece, aile hekimini bulunduğu şehir ile ikametinin bulunduğu il farklı olan ve bir yıldır aile hekiminin bulunduğu ilde sağlık kuruluşlarına başvurmayan kişileri kapsadığının altını çizdi. Sağlık Bakanlığı, vatandaşlara SMS”le bilgilendirme yapacakBu sistemi aile hekimlerinin de talep ettiğini, vatandaşların daha etkin sağlık hizmeti alabilmesi için bu çalışmayı yürüttüklerini vurgulayan Demirkol, “Çok kıymetli, çok kapsamlı birinci basamak hizmeti sunuyoruz. Kanser taramalarından, kronik hastalık taramalarına kadar çok geniş bir yelpazede sağlık hizmeti sunuyoruz. Hiçbir vatandaşımız bu hizmetten mahrum kalmasın istiyoruz” dedi. Demirkol, sözlerini şöyle tamamladı: “Bu sistem içerisinde olan vatandaşlarımızın aile hekimliği kaydı, ikametinin bulunduğu ile alındığında kendilerine Sağlık Bakanlığımız tarafından bir SMS gönderilecek. Bu SMS ile kayıtlarının alındığını öğrenmiş olacaklar. Orada da bilgilendirme içerisinde başvuracakları yöntem de yazmış olacak ve bir ay içerisinde tekrar eski aile hekimine dönmek isterlerse de dönebilecekler.”
Source: Internet Haber
TÜSEB ve ASELSAN iş birliği ile geliştirilen kalp-akciğer makinesi tanıtıldı
Sağlıklı Türkiye Yüzyılı vizyonu doğrultusunda yerli ve milli imkanlarla TÜSEB ve ASELSAN iş birliği ile geliştirilen kalp-akciğer makinesinin tanıtımı gerçekleştirildi. Sağlık Bakanlığında gerçekleştirilen tanıma Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanı Prof. Dr. Ümit Kervan ve sektör temsilcileri katıldı.Programda konuşan Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanı Prof. Dr. Ümit Kervan, “Türkiye Sağlık Enstitüsü Başkanlığı, Sağlık Bakanlığı bünyesinde Sayın Bakanımız Kemal Memişoğlu”nun yönetim kurulu başkanlığını yaptığı bir enstitüler topluluğu. Bizim 9 tane enstitümüz var şu aşamada. Kanser, Aşı Enstitüsü, Sağlık Politikaları Enstitüsü, Yapay Zeka Enstitüsü gibi enstitülerimiz. Her bir enstitümüzün başkanı, konusunda uzman, profesyonel olan hocalarımız ve ekipler ile oluşturuluyor. TÜSEB bütçesini Cumhurbaşkanlığı’ndan alıyoruz. Geçen yılki toplantılarla birlikte bu yıl bizim TÜSEB”in bütçesi iki kat artırıldı. Bu artırılan bütçemizin yüzde 70″i sadece proje desteklerine ayırdık. Yani TÜSEB”in hedefi sağlık alanında harika inovasyonların yapılması. TÜSEB günümüz teknolojisinin değil, geleceğin teknolojilerini de geliştirmek için kurulmuş bir enstitü topluluğudur. Gerçekten şu anda motive bir ekip olarak çalışıyoruz” ifadelerini kullandı.Makinenin üretim aşamasına ilişkin konuşan Kervan, “Önce iyi bir fizibilite çalışması gerekiyordu. Bu fizibilite çalışmasından sonra ASELSAN”daki mühendis arkadaşlarımız ve bizim hekimlerimizin önerileri doğrultusunda çalışmaya ve ürünü oluşturmaya başladık. Tümüyle cihaz bitmişti ve artık sırada cihazın klinik öncesi laboratuvar çalışmaları vardı. Yine laboratuvar çalışmaları Bilkent Şehir Hastanesi”nde yapıldı. Sağlık Bilimleri Üniversitesi”nin laboratuvarlarında Bilkent Şehir Hastanesi”nde ASELSAN”ın mühendisleriyle birlikte kalp cerrahları, perfizyonist arkadaşlarla birlikte ilk sıvı çalışmaları yaptıktan sonra kan çalışmaları yapıldı. Kan çalışmalarında başarılı sonuçlar elde edildi. Hatta diğer cihazlarla sonuçları karşılaştırıldı ve ASELSAN”la yaptığımız bu kalp akciğer makinesinin sonuçları diğer cihazlardan daha da iyi çıktı. ASELSAN bu süreç içinde 3 tane de ödül kazandı” şeklinde konuştu.Prof. Dr. Kervan konuşmasını şöyle sürdürdü:”Amacımız şu; Türkiye”de sağlık alanında üretici olan herkesin, hem bilim insanlarının hem de sektörde çalışan kişilerin orada çalışmalarını yapabilecek bir alan sunmak. Türkiye”deki üretici olan kişilerin yurt dışına gitmesine gerek kalmadan, büyük harcamalar yapmadan Türkiye”de testlerini uluslararası standartlarda olacak şekilde artık biz bu testlerimizi ülkemize, TÜSEB”in bünyesindeki laboratuvarda yapıyoruz. Bu da bizim için büyük bir başarı.”Hedeflerinin insana bağlı oluşabilecek hatayı minimuma indirmek olduğunu dile getiren Kervan, “Yüzde 1 hatayı bile 0,5″e düşürsek bir başarıdır bizim için. O yüzden günümüzün teknolojisini kullanmak zorundayız. Günümüzün teknolojisindeki “dijitalleşme” hatayı azaltmaya yönelik. Yoksa insanın yerini almak için yapılmış cihazlar değil. Daha konforlu alanlarda ameliyatlar yapabilmek için. Hastalarımızın bu ameliyatlardan sağ salim ameliyattan çıkabilme yüzdesini arttırmak için yaptığımız yöntemler. Burada hataya asla yer yok. Dediğim gibi bataryası bitse, elektrik gitse el ile çalıştırırız biz bu cihazı. Ve o hastayı ameliyattan çıkarıncaya kadar bu pompa çalışır. TÜSEB olarak, ASELSAN olarak geleceğin teknolojisini eğer planlamaz isek, bugün ürettiğimiz ürünün 5 yıl 10 yıl sonra diğer ürünlerle rekabet edebilme gücünü kaybederiz. Cihazın üretim aşaması tamamen Türkiye”deki bilim insanları tarafından geliştirildi. Yurt dışından bir destek ya da herhangi bir dışarıdan iş birliği yapılmadı. Tamamen bizim ve yerli milli” açıklamasında bulundu.
Source: Dünya Gazetesi