“Siyasete büyük iş düşüyor”
PKK”nın silah bırakması bahsi artık tartışmaya kapalı bir konudur. Kendi terminolojileriyle söylersek; “12. kongresini” toplamış olmasaydı, fesih kararına direnmiş olsaydı bile durum bundan ibaretti. Zira PKK”yı var eden koşullar çoktan değişmiş olmakla birlikte varlığını sürdürmesini temin eden dış şartlar da artık yoktur. Dolayısıyla “PKK ideolojik ömrünü tamamlamıştır” demenin yeterince açıklamadığı bir vasat söz konusudur. Artık PKK”yı ayakta tutacak hiçbir yaşam ünitesi yoktur.Bu demek değildir ki PKK içindeki herkes güle oynaya yeni sürece evet demiştir. Kongre toplandığı halde açıklamanın sonraya bırakılmış olması, DEM”li Pervin Buldan”ın “zor bir kongre oldu” şeklindeki açıklaması vs. dağ kadrosunun yeknesak biçimde sürece adapte olmadığını gösteriyor. Lakin dönüşü olmayan bir yola girilmiştir artık. Yarım asra yaklaşan maddi, manevi büyük kayıplar verdiren çatışmalı dönem sona ermiştir. Türkiye”nin ve özellikle de Kürt vatandaşların yoğun yaşadığı Doğu ve Güneydoğu bölgelerinin on yıllardır kaybettiklerinin telafi edilebileceği yeni bir dönem başlamıştır. PKK”nın varlığının kriminalize ettiği tüm tartışmaların artık daha özgür şekilde konuşulabilmesi anlamına gelecektir. PKK yoksa kayyum yoktur, PKK yoksa örgüte yardım yoktur, PKK yoksa örgüt propagandası yoktur, PKK yoksa “PKK sizi tükürüğünde boğar” gibi siyaseti ortadan kaldıran tehditler ve bunların akabinde gelen kovuşturmalar yoktur… Hülasa PKK”nın feshi Türkiye”nin, daha müreffeh bir geleceğe adım atmasının yanında daha demokratik ve özgürlükçü bir yapıya kavuşması anlamına geliyor.Cumhurbaşkanı Erdoğan”ın bundan sonrası için yaptığı tespit ve uyarılan çok önemli.”Siyasete büyük iş düşecek. Siyaseten bundan nemalanmak isteyenler olabilir buna da hazırlıklı olmamız lazım. Bizi kolay bir süreç beklemiyor!” diyor. Kolay olmayacağı muhakkak. Ama işi yokuşa sürenlerin, olmazlananların, süreçten nemalanmaya çalışanların da kabak gibi gözükeceği bir döneme giriyoruz. Sadece Türkiye”yle ilgili değil bu süreç. Bölgesel bir değişimin de gereği olarak değerlendirmek durumundayız içinden geçtiğimiz süreci. Türkiye”nin büyüklüğü ve gücü, iç barışını sağlamlaştırmış ve tüm etnik ve dini çeşitliliğini sekter olmayan bir şekilde, üniter yapısı içine yedirebilmiş bir ülke olabilmesinde yatıyor. Türkiye en büyük Kürt devletidir. Bunu açıklıkla söyleyebilmek gerekiyor. Çünkü Türkiye bu sayede de çok güçlü. İçeride dışlayıcı bir milliyetçiliğin nasıl yıkıcı sonuçlar doğurduğunu biliyoruz.”Tek bayrak, tek vatan, tek devlet, tek millet” şiarı, Türkiye”nin içinde konuşulan her dili, her kökeni, kültürel dinsel her aidiyeti, birleşik ulusun ayrılmaz parçası sayan bir milliyetçiliğin mottosudur. Türkiye”yi oluşturan tüm halkların bölgedeki komşu ülkelerde de uzantıları, akrabaları, soydaşları vardır. Bölgesindeki en güçlü ülke olarak Türkiye, başka ülke sınırları içinde yaşayan tüm soydaşlarının güvenliğinin garantisidir.Henüz süreç nihayete ermiş değil. Kamuoyu gelişmeleri birkaç gün geriden takip ediyor. En başından beri tüm adımlar çok titiz, olumsuzluk ihtimalleri hesaba katılarak ve büyük bir gizlilikle atıldı. İyi ki de böyle oldu. 2013-2015 sürecinde yapılan hatalara düşülmedi. Anneler ağlamasın diye yola çıkıldı. Türkiye, bu anneler gününde tüm annelere en güzel hediyeyi verdi diyebiliriz. Evladını Türkiye için şehit vermiş tüm annelere, evladını PKK”nın elinden kurtarmak için nöbet tutan tüm annelere…
Source: Halime Kökce