Başkente gelen personele kira desteği

Başkente gelen personele kira desteği

QNB Genel Müdürü Ömür Tan, Ankara’da bir grup gazeteci ile yaptığı toplantıda olası Marmara depremine karşı aldıkları tedbirleri anlatarak, soruları yanıtladı. Tan, olası Marmara depremi ve diğer afetlere karşı hazırlık amacıyla “sıfır can kaybı, sıfır iş kesintisi” anlayışıyla Bütünleşik Afet Yönetimi Programını başlattıklarını söyledi. Programın personel güvenliği ve iş sürekliliğini sağlamak üzere 8 ana alan altında organize edilen 36 projeden oluştuğunu belirten Tan, program kapsamında Ankara’da genel müdürlük çalışmalarını yedeklemek amacıyla yeni bir merkez kurduklarını ifade etti. Tan, “Bu merkezdeki altyapı ve insan kaynağının yedeklenmesi sayesinde, ülkemizde meydana gelebilecek doğal afetlerde çalışanlarımıza ve müşterilerimize kesintisiz destek sunmayı amaçlıyoruz” dedi. SORULARINIZ İÇİN: akivanc@haberturk.com Ofiste, genel müdürlük faaliyetlerinin yanı sıra IBTECH, iştirakler ve alternatif satış kanalları birimlerinin de yedeklendiğini belirten Tan, şu an itibarıyla bu ofiste hibrit çalışma modeliyle 424 kişinin görev yaptığını, yeni alımlarla bu sayının 830’a ulaşmasını hedeflediklerini anlattı. Tan, “Bu merkez, İstanbul’daki ana operasyon merkezinin hizmet verememesi durumunda devreye girecek şekilde donatıldı” diye konuştu. Tan, Ankara dışından gelen personel için kira yardımı dahil çeşitli teşvikler sağladıklarını belirtti. “6 ŞUBAT DEPREMİNDEN ÖNCE 45 ŞUBENİN LOKASYONU DEĞİŞTİRİLDİ” 6 Şubat depreminden 2 yıl önce başlattıkları projeyle tüm şubelerin deprem dayanıklılığının kontrol edildiğini, 45 şubenin lokasyonunun değiştirildiğini, bunlardan 4’ünün İskenderun, Kahramanmaraş Çarşı ve Elâzığ’da olduğunu belirten Tan, yeni lokasyonlara taşınan şubeler sayesinde, bölgede bulunan 50 şubeden hiçbirinin depremde çökmediğini, binaların bazılarının hasar gördüğünü ancak can kaybına yol açacak bir yıkım yaşanmadığını anlattı. YIL SONU DOLAR TAHMİNİ 42 – 43 TL Son zamanlarda artan faizlere dair soruları yanıtlayan Ömür Tan, bugünü konuşmak için bugünkü ekonomik görünüme nasıl ulaşıldığını hatırlamak gerektiğini söyledi. Son 2 ayda iç ve dış gelişmelerle piyasaların oldukça hareketli bir dönem yaşadığını, döviz kurunda kısa süreli bir volatilite olduğunu kaydeden Tan, doların aynı gün içerisinde 36,5 TL’den 42,0 TL’ye yükseldikten sonra 38,0 TL bandında dengelendiğini ifade etti. Merkez Bankası ve ekonomi yönetiminin bu süreçte çok doğru ve hızlı aksiyonlar aldığını kaydeden Tan, ancak artan faizle birlikte bankacılık sektöründeki bilançoların da etkilendiğini vurguladı. Tan, “Faizler arttı ancak yıl sonu için enflasyon ve döviz kuru beklentilerimizde büyük bir değişim yapmadık. Mevcut koşullar altında 2025 yıl sonunda enflasyonun %28,0 seviyelerinde olacağını tahmin ediyoruz. USD/TL’nin de 42,0 – 43,0 bandına yılı tamamlamasını bekliyoruz. Ayrıca, Türkiye’nin kredi notlarında da yatay bir seyir öngörüyoruz” dedi. Ömür Tan, son alınan kararlarla bankacılık sektörünün gelir tablolarının olumsuz etkilendiğini, özkaynak karlılıklarının azaldığını söyledi. Tan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Özkaynak kârlılığı oranı bankacılık sektörü için kritik çünkü bankacılık sermaye gereksinimi yüksek bir sektör. Biz yılın ilk çeyreğini %36,8 özkaynak kârlılığı oranı ile kapattık, sektördeki mevduat bankalarının özkaynak kârlılığı oranı ise %26 – %27 civarında gerçekleşti. Sektörün %26 – %27 seviyesindeki özkaynak kârlılığı oranı size 100 TL kaynak sağlayan sermayedara yıl sonunda 126 – 127 TL vermeniz demek oluyor. Sektörün halihazırdaki özkaynak kârlılığı oranı mevcut piyasa koşulları altında reel bazda negatif seviyede beliriyor.” “YÜZDE 20 FAİZLİ KREDİYİ DOĞRU İŞLERE YÖNLENDİRENLER BAŞARILI OLDU” Ekonomi işlerinden sorumlu AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Nihat Zeybekci geçen hafta Nasıl Bir Ekonomi gazetesine verdiği röportajda, “Diyelim ben bir iş insanıyım. Faizlerin bu kadar yüksek olduğu bir dönemde, işletme sermayesine ihtiyacımın olmadığını ve kendi paramın bulunduğunu varsayalım. Ben o parayla yatırım yapmam. Ben o parayla üretim yapmam” dedi. Tan, Zeybekci’nin sözlerine atıfla “Banka kurmak yerine parayı faize yatırmak daha mı karlı?” şeklinde bir soru üzerine şöyle konuştu: “Bankacılık sadece kısa vadeli göstergelere dayanılarak yapılacak bir yatırım olarak düşünülmemeli. Piyasa koşulları nedeniyle dönemsel olarak özkaynak getirisi zayıf kalsa da Türk bankacılık sistemi güçlü ve gelecek dönemde kârlılık açısından daha pozitif bir görünüme sahip olacaktır. Öte yandan yatırım her zaman yapılabilir. Ancak, piyasa koşulları yatırım kararlarını doğrudan etkileyebilir. Örneğin, pandemi döneminde enflasyonun hızla yükselip %80’li seviyeleri gördüğü 2022 yılında regülasyonlar çerçevesinde %20’nin altında faiz seviyelerinde ticari kredi kullandırımı yapıyorduk. O dönem bu finansman fırsatını iyi kullanarak aldıkları kredileri doğru işlere yönlendirenler başarılı oldular. Eğer sanayicimiz o dönem kullandıkları kredileri iyi yatırımlar için kullandılarsa bugün hala güçlü seviyede likidite rezervleri olabilir. Bugün fonlama maliyetlerinin yüksek olduğu ortamda sermayenizin ne kadar güçlü olduğu önemli. Eğer bir kurumun sermayesi güçlü değilse ve işletme sermayesini tamamen kredi ile karşılıyorsa kâr elde etmesi çok da kolay değil. Ancak, eğer sermaye katkınız varsa ve ek destek sağlayabileceğiniz kaynaklarınız varsa kullandığınız krediler marjinal bir kaldıraçla daha anlamlı hala gelebilir. Firmalar için faiz yüküne karşı sermaye tamponları koruyucu işleve sahip.” Ömür Tan, kredi borçlarındaki tahsilat sorunlarına ilişkin bir soru üzerine, bireysel kredilerde ve kredi kartlarında ödeme kabiliyetinde bozulma göründüğünü, ancak hala sorunlu kredi oranlarının geçmiş dönem tarihsel ortalamaları seviyesinde olduğunu belirtti. Tan, şirketler tarafında henüz sorunlu kredi artışı gibi bir dalga bulunmadığını söyledi.

Source: Habertürk