“Tarihsel Olaylar – Cumhuriyet, Güç ve Kurtuluş Savaşı”

Cumhuriyet solla kucaklaşmalıdır – HALUK HEPKON

Siyasetin temel birimi güçtür. Siyaset, niyetle değil güçle yapılır. Gücünüz varsa değiştirebilirsiniz. Bu yüzden ittifak ve muvaffak kelimelerinin aynı kökenden gelmesi tesadüf değildir. Eğer doğru ittifaklar yapıp bir güç durumuna gelemezseniz, başarılı olamazsınız. Özellikle de siyasette. 100 yıllık Cumhuriyet, tarihinin en zor ve en karanlık dönemini yaşıyor. Bu durum Türkiye’ye ve cumhuriyete değer veren herkese önemli görevler yüklüyor. Karanlıktan çıkmak için güç yaratmak, bunun için de yeni ittifakları yaşama geçirmek gerekiyor. Aksi takdirde milletçe gericiliğin ve bölücülüğün yarattığı felaketin altında kalırız. ÖNYARGILARI AŞMAK, DEVRİMİ SAVUNMAK Gericilik ve bölücülük Cumhuriyete savaş açmış, Türkiye’yi sonu parçalanmayla bitecek bir karanlığa doğru itmektedirler. Artık Türkiye’yi ve Türk milletini savunmak Cumhuriyeti savunmak demektir. Durduğumuz yer burasıdır. Cumhuriyete ve kazanımlarına karşı olan herkes Türkiye karşıtı cephededir. Bu keskin kamplaşmayı görmeyen, göremeyen ya da görmek istemeyenlerle yollarımızı ayırmamız gerekiyor. İkincisi içinde bulunduğumuz güçlükleri aşmak için gericiliğe, Türkiye’nin bölünmesine karşı çıkan, Cumhuriyet Devrimi’ni savunan herkesle yeni ittifaklar kurmanın zamanı gelmiştir. Adını koyalım. Türkiye’de cumhuriyetçi kesimler hızla sola açılmalı, solla birleşmelidir. Cumhuriyetçiler içinde, solun neoliberalizmden, sivil toplumculuktan, Kürtçülükten etkilenmiş yorumları yüzünden sola karşı belli bir önyargı mevcuttur ve bu önyargının belli ölçülerde nesnel bir zemini de vardır. Bu önyargıların oluşmasında hiç kuşkusuz Soğuk Savaş döneminin antikomünist ezberlerinin de etkisi vardır. Bütün bu nedenlerden dolayı cumhuriyetçiler uzun bir süredir ittifaklarını hep sağda aradılar. Bu yüzden hem sıklıkla hayal kırıklığına uğradılar ve kendilerini yalnız hissettiler hem de karanlıkla mücadele için gerekli olan siyasi ittifakları kuramadılar. Gelinen noktada bu önyargıları aşmak gerekiyor. ILIMLI İSLAM VE BOP”UN GETİRDİKLERİ Türkiye’nin başına gelen her kötülüğün nedeni emperyalist sistem ve onunla kurulan ilişkilerdir. 12 Mart’ı, 12 Eylül’ü destekleyen emperyalist sistem geçmişte Türkiye’ye “ılımlı İslam”ı ve Büyük Ortadoğu Projesi’ni dayatmıştır. Türkiye’nin geldiği karanlık nokta bu sürecin sonucudur. Bu siyasi sürecin Türkiye’deki bütün akımlarda ideolojik planda etkileri olmuş, bunun sonucunda emperyalist planlara hizmet eden solundan sağına, cumhuriyetçisinden dincisine bir sürü etki ajanı ortaya çıkmıştır. Burada unutulmaması gereken şey şudur: Türkiye’nin içinde bulunduğu karanlığın nedeni estirilen neoliberal rüzgârlar ya da söz konusu etki ajanları yüzünden solun ya da geçmişte sağcılıkla işbirliğine sıcak bakan cumhuriyetçilerin hataları değil, doğrudan emperyalist sistemdir. Dolayısıyla günümüzde, geçmişteki hatalarından arınmaya çalışan ve emperyalist sisteme tavır alan herkesin bir araya gelmesi doğru ve gereklidir. YENİ BİR İTTİFAK Nitekim sol içinde bu konuda olumlu gelişmeler yaşanmaktadır. Geçtiğimiz günlerde çıkan ve TKP’nin Cumhuriyet Devrimi’ne sahip çıkışını konu alan Cumhuriyet ve Komünistler kitabı tam da bu olumlu gelişmelere dikkat çekmek için yayımlanmıştır. Bir ilk adımdır; cumhuriyetçiler ve sol içerisinde okunmasını ve tartışılmasını önemsiyoruz. TKP’nin somut bir biçimde savunduğu bu tavır son derece önemlidir ve önümüzdeki dönemde soldaki kişi ve örgütler üzerinde etkili olma potansiyeline sahiptir. Bu yüzden bu tavır alışı önemsemeli, bu tavrı nasıl daha ileriye götürebileceğimizi konuşmalı, muhtemel eksiklikler ve hatalar üzerine yapıcı bir biçimde gitmeliyiz. Zaten muhtemel eksiklikleri, hataları değiştirmenin yolu da buradan geçmektedir. “Cumhuriyeti korumak” temelinde samimiyetle bir araya gelen güçlerin kuşkusuz birbirinden öğreneceği şeyler olacaktır. Bu model güçlendiği takdirde soldaki neoliberal etkilerin gücü azalacak ve Türkiye’yi karanlıktan kurtaracak yeni ittifakların yolu açılacaktır. Unutmayalım ki günümüzde başarılı olmanın yolu cumhuriyetçiler ile solun ittifakından geçmektedir. HALUK HEPKON YAZAR

Source: Olaylar Ve Görüşler


Kurtuluş Savaşı sırasında Kürt isyanları

[Koçgiri isyanı, Şubat 1921’de Sivas’ın doğusunda bulunan ve ezici çoğunluğun militan olduğu Koçgiri bölgesinde başlayan bir Kürt ayaklanmasıydı. İsyan Alevi-Kürt topluluğu olan ve Sivas’ın doğusunda ikamet eden Koçgiri aşireti tarafından çıkarıldı. Aşiret liderlerinin Kürdistan Teali Cemiyeti ile yakın ilişkileri vardı. İsyan, Haziran 1921’de bastırıldı. Koçgiri aşireti; kendi arasında 16 aşiretten oluşan Kızılbaş Kürt denen Alevi inançlı Kürtlerden oluşur, ana dilleri Kürtçenin Kurmanci lehçesidir. Suşehri, Hafik (Koçhisar), Kemah, Kuruçay, Zara, İmranlı, Divriği, Refahiye, Kangal ve çevresinde 135 köy ile en az 40 bin nüfustan oluştuğu tahmin ediliyordu. İsyanı bastırmak için 3 bin 161 erden oluşan birlikler gönderildi. İsyancıların toplam mevcudu ise en az 3 bin kadardı. Kürt Teali Cemiyeti Alişan Bey’i İmranlı’ya göndererek örgütün kurulmasını istemiş ve Alişan Bey, o dönem Kangal’da memur olarak görev yapan Baytar Nuri ile birlikte örgütü kurmuştur. Baytar Nuri, ayrıca Zara, Divriği, Kangal, Hafik, İmranlı, Beypazar, Celalli, Sincan, Hamo, Zınara ve Domura’da cemiyetinin şubesini kurmuştur. Mustafa Kemal Paşa , Erzurum Kongresi kararlarının Kürtleri de kapsadığını anlatarak Alişan Bey’i ikna etmeye çalışmış ve Sivas milletvekili olmasını önermiştir. Alişan Bey Sivas milletvekili olmayı başta kabul ettiyse de Alişir ve Baytar Nuri ile konuştuktan sonra bu öneriyi reddetmiştir. Mustafa Kemal Paşa önerisiyle Dersim’in ileri gelenlerine milletvekilliği önerilmiş ve Dersim’in ileri gelenleri teklifi kabul ederek isyana katılmamıştır. Bu nedenle isyan Sivas-Erzincan bölgesinde sınırlı kalmıştır. Bununla birlikte Baytar Nuri de milletvekilliği önerisini kabul etmemiştir. Ayrıca Baytar Nuri, Kürt özerkliğiyle yetinen Seyit Abdülkadir ’i Türk ajan rolünü oynamakla suçlamıştır. Aynı zamanda Baytar Nuri, Dersim aşiretleri liderlerinden Dersimli Diyap Ağa ’yı da Türk ajanlığı ile suçlamıştır. 1920 başlarında Baytar Nuri, Yellice nahiyesinde Hüseyin Abdal tekkesinde Canbegan ve Kurmeşan gibi aşiretlerin reisleriyle birlikte toplantı düzenleyerek Sevr Antlaşması’nın uygulanmasını ve Diyarbakır, Van, Bitlis, Elazığ, Dersim ve Koçgiri’den oluşan bağımsız Kürt devleti kurmasını kararlaştırmıştır. İsyanı, Koçgirili Alişir ve 306 isyancının temmuz ayında bir karakolu basmasıyla başlamıştır. Zara’nın Çulfa Ali karakoluna ve Şadan aşiret reisi Paşo da Refahiye’ye saldırmışlardır. Türkiye Büyük Meclis Hükümeti Koçgiri aşireti reisi Alişan Bey’i Refahiye kaymakam vekilliğine, kardeşi Haydar Bey’i de İmranlı bucak müdürlüğüne atayarak çatışmayı önlemeye çalışmıştır. İsyanı bastırmak için İmranlı’ya gelen 6. Süvari Alayı’nın komutanı Binbaşı Halis , yakalanarak isyancıların harp divanı kararıyla idam edilmiştir. İsyan eden aşiretler, Koçgiri kazasının mümtaz bir vilayet yapılmasını istemiştir. 25 Kasım 1920’de “Batı Dersim Aşiret Reisleri” , Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne Sevr Antlaşması’nın uygulanması gerektiğini ve aksi halde silah zoruyla hakkı almaya mecbur kalacağını açıklamıştır. Ayaklanma, bölgedeki 6. Süvari Alayı’nın bir grup asker kaçağını yakalamak isterken baskına uğramasıyla 6 Mart 1921’de başlamıştır. Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti Sakallı Nurettin Paşa ’nın Merkez Ordusu’nun emrinde Topal Osman Ağa ’nın bizzat komuta ettiği 42. ve 47. Giresun alaylarını isyanı bastırmakla görevlendirmiştir. Nisanda harekâtın birinci evresi sona erdiğinde asiler küçük gruplar halinde dağılarak kuzey ve kuzeydoğu yönünde kaçmışlardır. Bundan sonraki ikinci etapta geniş çaplı takip harekâtı ile asilerin etkinliği iyice kırılmış, 17 Haziran’da asilerin elebaşlarından Haydar Bey’in kardeşi Alişan ve 32 asi ileri geleni ile 500’den fazla asi teslim olmuş, bunlar muhakeme edilmek üzere Sivas’a gönderilmişlerdir. İsyan Haziran 1921’de tamamen bastırılmıştır.1] *** Kimilerinin inanarak ya da Kürtçülerin bir yatırım yapmak amacıyla iddia ettikleri gibi Cumhuriyet gerçekten bir Türk-Kürt ortaklığı sayesinde mi kuruldu? Saçma bir soru! Kurtuluş Savaşı yapan ordunun içinde Osmanlı Devleti uyruğu olan her kökten Müslüman askerler vardı. Bu çok doğal ama Yunana karşı savaşan sadece Kürtlerden oluşan bir ordu yoktu. Koçgiri isyanı 1921 yılının şubat ayında başladı ve aynı yılın haziran ayında sona erdi. Dikkat! Birinci İnönü Savaşı 6 Ocak 1921 günü İkinci İnönü Savaşı da 23 Mart-1 Nisan 1921 günleri arasında yapıldı. Demek ki Türk ordusu istilacı Yunana ve isyancı Kürtler karşı aynı günlerde savaştı. Bu nasıl bir Türk-Kürt ortaklığı?… Şeyh Sait isyanını (dönemin adıyla: Genç Hadisesi, Şubat-Nisan 1925) Vikipedi’den bulup kendiniz okuyun! 1- Vikipedi.

Source: Özdemir İnce