“Kültürel Etkinlikler: İcardi’nin İstanbul Turu, Fetih Kutlamaları ve Sanatın Nabzı”

Icardi”den İstanbul turu

Sarı-kırmızılı takımın golcüsü Mauro İcardi ile sevgilisi China Suarez, İstanbul”dan ayrılmadan önce Ayasofya Camii”ne ziyaret gerçekleştirdi. İcardi, İstanbul turu ve Ayasofya Camii”ne yaptığı ziyaretlerin fotoğraflarını da yayınladı.

Source: Fotomaç


Çağ açıp çağ kapatan fethin 572. yılı

İstanbul”un fethinin üzerinden tam 572 yıl geçti. 5 Nisan 1453″te Fatih Sultan Mehmed”in ordusuyla birlikte İstanbul önlerine gelmesiyle başlayan kuşatmanın seyri, Osmanlı donanmasının 21 Nisan”ı 22 Nisan”a bağlayan gece 72 parça kadırganın karadan yürütülerek Haliç”e indirilmesiyle değişti. Sultan 2. Mehmed, 29 Mayıs”ta büyük taarruz için emir verdi. 572 yıl önce bugün, günün ilk ışıkları ile başlayan taarruzla surlar aşıldı ve İstanbul”un kapıları Türklere açıldı. Peygamber Efendimizin hadisine mazhar olmak isteyen Türk ordusunun, Fatih Sultan Mehmed Han”ın liderliğinde Bizans”ın aşılmaz denilen surlarını aşarak gerçekleştirdiği şanlı fethin üzerinden asırlar geçse de politik ve kültürel etkileri halen sürüyor. Ortaçağ”ın kapandığı ve yeni bir çağın kapılarının ardına kadar açıldığı kutlu fetih, aynı zamanda hilalin haça karşı kurduğu üstünlüğünün de sembolü olarak görülüyor. BATILI TARİHÇİLER BİLE ÖVDÜ İstanbul”un fethinden sadece Türk ve Müslüman tarihçiler değil, Batılı önemli tarihçiler de övgüyle bahsediyor. Batılı tarihçilerin fetih ile ilgili kullandığı ifadeler, 21 yaşındaki bir hükümdarın başardığı işin Hıristiyan dünyasında oluşturduğu travmayı gözler önüne seriyor. İşte onlardan bazıları. ● STEVEN RUNCIMAN: İstanbul”un düşüşü, Bizans İmparatorluğu”nun sonunu ve Osmanlı İmparatorluğu”nun yükselişini işaret etti. İstanbul”un düşüşü, dünya tarihinde bir dönüm noktasıydı. ● FRANZ BABINGER: Fatih Sultan Mehmed”in kendi halkının ve Batı dünyasının tarihinde oynadığı rolü nasıl değerlendirirsek değerlendirelim, Ortaçağ”ın önde gelen figürlerinden biri olduğu inkâr edilemez bir gerçektir. ● EDWARD GIBBON: Genç hükümdar hiçbir engel tanımayan kararlılıkla İstanbul”u fethetme arzusunu gerçekleştirdi. ● RENE GROUSSET: Osmanlıların bilimsel gücü ve sağlamlığı, kurumlarının mükemmelliği ve ardışık fetihler peşinde koşan yapılarının olması, Türkleri iki kat avantajlı kıldı ve üstünlüklerini sağladı. PEYGAMBER EFENDİMİZİN MÜJDESİ Roma, Bizans ve Osmanlı olmak üzere üç imparatorluğa başkentlik yapan İstanbul, “İkinci Roma”, “Yeni Roma”, “Byzantion”, “Konstantinopolis” ve “Konstantiniyye” isimleriyle adlandırıldı. Hazreti Muhammed”in “İstanbul (Konstantiniyye) muhakkak fethedilecektir. Onu fetheden komutan ne güzel komutandır. Onu fetheden ordu ne güzel ordudur” hadisinin ardından İslam dünyası için de fethedilmesi gereken önemli bir şehir olarak görüldü. SURLARI SADECE FATİH AŞTI İstanbul, 1453″ten önce farklı kavim ve medeniyetler tarafından onlarca kez kuşatıldı. Milattan önce Makedonya Kralı Phillippe, Roma İmparatoru Septim Severus, milattan sonra İran Hükümdarı Keyhüsrev, Avar Türkleri, Emeviler, Abbasiler, I. ve II. Bulgar İmparatorluğu, Ruslar, Kiev Knezliği, Haçlılar, İznik İmparatorluğu, Venedikliler, Cenevizliler ve Osmanlılar şehri kuşattı. Takvim yaprakları 29 Mayıs 1453″ü gösterdiğinde Osmanlı ordusu şehrin mutlak hâkimi oldu.

Source: Harun Sekmen


‘Diriliş’in şairi inandığını söyledi

Kültür ve Turizm Bakanlığı”nın destekleri ve Ankara Üniversitesi işbirliğiyle, Sebilürreşad Vakfı tarafından düzenlenen Uluslararası Sezai Karakoç Sempozyumu başladı. Dün başlayan ve bugün de devam edecek olan 2 günlük sempozyumda Karakoç”un fikir, düşünce ve medeniyet anlayışı, akademisyenler ve yakınları tarafından ele alınıyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da sempozyuma yazılı mesaj ileterek hem Diriliş Şairi”ni andı hem de sempozyumun hayırlara vesile olmasını temenni etti. Sebilürreşad Kültür ve Sanat Merkezi”nde gerçekleştirilen sempozyumun açılışında konuşan Bakan Mehmet Nuri Ersoy, Karakoç”un 88 yılık yaşamında sadece haysiyetli bir ömür sürmenin gayesiyle hareket ettiğini vurguladı. Ersoy, “Bir toplumun yeniden uyanışını sağlamak adına diriliş düşüncesini büyük bir titizlikle işledi. Bize, asla komplekse kapılmamayı, her daim özgüven içinde olmamız gerektiğini öğretti” dedi. FİKİRLERİYLE YÖN VERDİ Sezai Karakoç, 1960 yılında çıkarmaya başladığı Diriliş Dergisi”yle topluma istikamet çizdi. Belirli aralıklarla basılmak durumunda kalan dergi 1992 yılına kadar çıktı. Yayımlandığı dönemde bir nesli derinden etkiledi. Kendisinden sonra gelen nesle de yön verdi. Diriliş”te, özellikle günlük gazete ve haftalık dergi olarak yayımlandığı dönemlerde siyasi konulara da aktüel görünümleri içinde yer verildi. Diriliş Dergisi”nde ise başlangıcından itibaren özellikle edebi ve fikri çalışmaların ortak bir atmosferde toplanmasına çalışıldığı görüldü ve derginin adında sembolize edilen diriliş kavramı geliştirildi.

Source: Murathan Yildirim


İbrahim Tatlıses vasiyetini açıkladı, iki kişiyi işaret etti! “Cenazeme gelirlerse yuhalayın”

Son zamanlarda ünlülerin vasiyetleri gündemden düşmezken, İbrahim Tatlıses de konuyla ilgili dikkat çeken bir açıklamada bulundu. “HAYATIM BOYUNCA İKİ İNSANI AFFETMEYECEĞİM” İmparator lakaplı sanatçı, Gazete Magazin”e yaptığı açıklamada hayatı boyunca iki insanı affetmeyeceğini söyledi. Tatlıses ismini vermeden belirttiği kişiler için şu ifadeleri kullandı: “SEVENLERİM ONLARI GÖRÜNCE YUHALASIN” ” Biri erkek biri kadın olmak üzere ölene kadar iki kişiyi affetmeyeceğim. Mezarıma da gelmesinler, gün gelir ölür giderim. Sevenlerim onları görünce yuh çeksinler. Onlara af yok, af dileseler de af yok. Etrafımda bile istemiyorum. Bulundukları şehirden bile kaçtım, İzmir”e taşındım. Hatta Bodrum”dan bile kaçabilirim. Savcılıktan uzaklaştırma alacağım, 500 metreden fazla yanıma yaklaşmasınlar” İBRAHİM TATLISES KİMDEN BAHSETTİ? Tatlıses, biri kadın biri erkek olarak bahsettiği iki kişinin ismini açıklamazken, muhabirin “Kadın olan kişi Didem Kınalı mı?” sorusunu ise cevapsız bıraktı. Ünlü sanatçı, geçtiğimiz günlerde yıllardır küs olduğu şarkıcı Yıldız Tilbe ile barışmış ve ikili birlikte çeşitli etkinliklere katılmıştı.

Source: Mahmut Ekinci


Kurban Bayramı 1. günü ne zaman? Bayram arefesi ne zaman?

Kurban Bayramı arefesinin ne zaman, hangi güne denk geldiği, bayram öncesinde son hazırlıklarını yapan yurttaşlar tarafından sorgulanıyor. Peki, Kurban Bayramı 1. günü ne zaman? Bayram arefesi ne zaman? BAYRAM AREFESİ NE ZAMAN VE NEDEN ÖNEMLİ? Kurban Bayramı arefesi, bayramdan bir önceki gün olan 5 Haziran Perşembe gününe denk geliyor. Arefe günü, özellikle ibadet ve hazırlıklar açısından büyük önem taşıyor. 2025 KURBAN BAYRAMI NE ZAMAN? 2025 yılında Kurban Bayramı, 6 Haziran Cuma günü başlayacak. Bayramın ilk günü Cuma gününe denk gelirken, toplam 4 gün sürecek dini bayramda milyonlarca kişi hem ibadetlerini yerine getirecek hem de sevdikleriyle bir araya gelecek.

Source: Haber Merkezi


İstanbul”un fethi Edirne”den başlar

Fotoğraf Sanatçısı ve Araştırmacı Cemil Şahin”in, Haber7 için kaleme aldığı, “İstanbul”un fethi Edirne”den başlar” başlıklı yazısı şöyle:Bir cihan padişahının hayalini gerçeğe dönüştüren yolculuk…“İmkanın sınırını görmek için imkansızı denemek lazım”Fatih Sultan Mehmed”Zaferin sırrı Hz. Peygamber’in (SAV) izini takip etmektir.”Fatih Sultan Mehmed1361 yılında Osmanlı tarafından fethedilen Edirne, 1363 yılında devletin yeni başkenti oldu. Anadolu ile Rumeli arasında bir köprü, Balkanlar’a açılan bir kapı ve Balkanlar’a yapılan seferlerde yeni fetihler için önemli üs olması; Osmanlı’nın siyasi, askeri ve kültürel merkezi olması; devlet yönetiminin buradan yürütülüyor olması; Osmanlı Devleti’nin Avrupa’ya açılmasında kritik bir merkez haline gelmesi dolayısıyla Osmanlı Devleti’nin “Beyni” Edirne…Edirne, Osmanlı Devleti’ne aralıksız 92 yıl başkentlik yapmış kadim şehrimizdir. 1363’ten 1453’e kadar Osmanlı’ya yön veren başkent olarak görev yapmıştır.Osmanlı tarihinin dönüm noktalarından en önemlisi, hiç kuşkusuz 29 Mayıs 1453’te İstanbul’un fethidir. Bu büyük zafer sadece Bizans İmparatorluğu’nun sonunu getirmemiş, aynı zamanda Orta Çağ’ın kapanıp Yeni Çağ’ın başlamasını da müjdelemiştir. Ancak bu destansı zaferin temelleri, fetihten çok önce atılmıştır. II. Mehmed’in aklında, zihninde tahayyül ettiği şekilde adım adım ilerlemiştir.Fetih öncesi Osmanlı Devleti’nin beyni Edirne’de neler yaşandı ve nasıl hareket edildi, Osmanlı Devleti’nin yedinci padişahı II. Mehmed nelerle uğraştı kısaca bir bakalım.İstanbul’un fetih süreci, ilk kez 1444’te (henüz 12 yaşındayken) ve ikinci kez 1451’de (19 yaşında) tahta çıkan II. Mehmed ile başlayacaktır. Önce 1444-1446 yılları arasında, daha sonra ise 1451-1481 yılları arasında olmak üzere iki defa tahta çıkmıştır. İkinci saltanat döneminde Osmanlı’yı bir imparatorluk haline getirecek ve İstanbul’un fethi sonrası “FATİH” ünvanını alacaktır.Gerçekte bu büyük kutlu yürüyüş, İstanbul’dan başlamamıştır. Tüm hazırlıklar Edirne’den başlar. Vizyoner bir padişah olan II. Mehmed’in hayalinde ve zihninde çocukluktan beri İstanbul’un fethi yatmaktadır. Fethe giden bu kutlu yolda tüm hazırlıklar başkent Edirne’de başlar. “Cihannüma Kasrı’nın kubbealtı ışıkları hiç sönmemiştir” der Bizanslı tarihçiler. Cihannüma Kasrı en büyük devlet kararlarının alındığı ve hayata geçirildiği yerdir. Edirne, dönemin bilim ve eğitim merkezlerinden biriydi. II. Mehmed burada, dönemin en önemli alimlerinden dersler almış; stratejik, matematiksel ve felsefi birikimini burada geliştirmiştir. Cihannüma Kasrı o sebeple Edirne için çok önemli bir merkezdir.İMPARATORLUĞUN BEYNİ EDİRNEEdirne, o dönemde Osmanlı Devleti’nin başkentidir. II. Mehmed burada büyür, burada öğrenir, burada düşler kurar. İlk kez 1444’te (henüz 12 yaşındayken), ikinci kez 1451’de (19 yaşında) tahta çıkmıştı.Henüz 12 yaşında tahta çıktığında dahi İstanbul’un fethi onun hep gündemindedir. Ama ilk denemesi başarıyla sonuçlanmaz. Tahttan indirilip, 19 yaşında tahta tekrar oturduğunda artık sadece bir hükümdar değil, planları yıllardır yoğrulmuş bir stratejist ve deha sahibi bir mühendistir.Edirne, bu fetih için bir mühendislik ve lojistik üssüne dönüşür. Büyük topların döküldüğü ve askerî planların yapıldığı yer, Edirne’dir. Askerî birlikler, surların şifrelerini çözecek stratejiler, kuşatma düzenleri ve donanma planları hep Edirne’de planlanır.II. Mehmed yalnızca silah gücüne değil, ilme ve akla da önem verir. Edirne Sarayı’nda dönemin en seçkin âlimlerinden dersler alır. Matematik, coğrafya, dil ve savaş sanatı üzerine çalışır. Onun zihninde İstanbul’un fethi bir güç gösterisi değil, ilahi bir görevdir. Peygamber Efendimiz’in (SAV) “İstanbul elbet fethedilecektir…” hadisi, onun bu yolda en büyük motivasyonudur.Abbâsîler’den Emevîler’e, Selçuklular’dan Osmanlılar’a kadar pek çok İslam devleti, İstanbul’u fethederek bu hadis-i şerifin müjdesine nail olmak için çalıştı.İstanbul’un fethi, sadece bir askeri zafer değil, aynı zamanda medeniyetin yeniden inşasıdır. Fatih Sultan Mehmet Han, bir dünya şehri yaratmak için kolları sıvar. Fakat bu büyük vizyonun ilk adımları, Edirne sokaklarında, Edirne Sarayı’nın duvarlarında, o şehrin medreselerinde atılmıştır.Bugün bile Edirne’ye baktığınızda, yalnızca tarihi bir başkent değil, bir çağın kapılarını aralayan büyük bir hazırlığın sessiz tanığıyla karşılaşırsınız. Çünkü İstanbul’un fethi, gerçekten de Edirne’den başlar.Osmanlı Devleti’nin İstanbul’u fethederek dünya tarihine yön verdiği 1453 yılı, sadece bir askeri zaferin değil, uzun soluklu bir hazırlığın ve stratejik planlamanın da ürünüdür. Bu sürecin merkezinde yer alan şehir ise Osmanlı’nın o dönemdeki başkenti olan Edirne’dir. İstanbul’un fethine giden kutlu yol, Edirne’de başlar ve burada şekillenir.Fetih öncesi dönemde Edirne, Osmanlı’nın başkenti olarak devletin yönetim ve karar merkeziydi. II. Mehmed (Fatih Sultan Mehmet) fetih planlarını burada hazırlamış, devlet erkânı ve askeri komutanlarla bu şehirde istişarelerde bulunmuştur. Edirne, bu açıdan fetih kararının alındığı ve uygulama aşamasına geçildiği, imparatorluğun beyni olan şehirdir.ŞAHİ TOPLARININ ÖNEMİİstanbul’un surlarını yıkacak güce sahip olan dev toplar, özellikle meşhur Şahi topları Edirne’de döküldü. Macar asıllı top döküm ustası Urban, II. Mehmed’in davetiyle Edirne’ye getirilmiş ve burada Osmanlı tarihinin en güçlü toplarını üretmiştir. Bu toplar, fetihte belirleyici bir rol oynamıştır. Fatih Sultan Mehmed, tahta ikinci kez çıktığında İstanbul’un fethini kafasını koymuştu.O planların hepsi II. Mehmed önderliğinde İmparatorluğun beyni Edirne’de yapıldı. Top dökümhaneleri burada kuruldu. Macar top ustası Urban, Edirne’de devasa toplar döktü. Osmanlı ordusu burada eğitildi. Lojistik hatlar buradan yönetildi. Şahi topların ehemmiyeti ve stratejik önemi, fetih esnasında anlaşılmıştır hiç kuşkusuz. Edirne, dönemin bilim insanları ve mühendisleri için bir laboratuvara dönmüştü adeta. Fatih, Edirne Sarayı’nda sadece askeri değil, teknolojik bir devrim de başlattı. İstanbul surlarını aşacak güçte topların tasarımı, Edirne’de mühendislik tarihine altın harflerle yazıldı.İstanbul’un fethi sadece kılıç gücüyle değil, aynı zamanda bilgiyle mümkün olmuştur. Bu bilgeliğin temelleri Edirne’de atılmıştır.Fetih öncesinde Balkanlar’daki beylikler ve Avrupa devletleriyle olan diplomatik ilişkiler de Edirne’de yürütülmüştür. Bu sayede II. Mehmed, İstanbul kuşatması sırasında arkasını güvenceye almış, kuşatmayı kesintisiz sürdürebilmiştir.Edirne sadece bir Osmanlı başkenti değil, İstanbul’un fethine giden yolun hem başlangıcı hem de hazırlık noktasıdır.En önemlisi Edirne olmadan, ne Şahi topları olurdu, ne de disiplinli bir Osmanlı ordusu. Bu sebeple, Edirne’nin İstanbul’un fethindeki stratejik ve tarihî rolü asla ve kat’a unutulmamalıdır.Edirne, sadece askeri ve siyasi hazırlıkların değil, fetih ruhunun da filizlendiği yerdi. Camilerde İstanbul’un fethi için dualar edildi. Ordunun moral kaynağı, halkın duası, Sultan’ın kararlılığı… Hepsi Edirne’nin sokaklarında yankılandı.Fatih, yola çıktığında arkasında sadece bir ordu değil, bir şehrin duasını taşıyordu. Tımarlı sipahiler, yeniçeriler, azaplar, humbaracılar gibi farklı birlikler bu şehirde organize edilmiş; erzak, mühimmat, silah ve teçhizat burada toplanmıştır. Edirne, fetih ordusunun kalkış noktası ve lojistik üssüdür. 1453 yılının Nisan ayında ordusunu Edirne’den yola çıkarır. Her adımda bir imparatorluğun kaderini değiştirecek olan yürüyüş devam eder. 70 bin kişilik Osmanlı ordusu, sayısız mühimmat ve dev toplarla İstanbul önlerine geldiğinde artık fetih kaçınılmazdır. 29 Mayıs 1453 sabahı İstanbul surlarına Osmanlı sancağı dikildiğinde zafer yalnızca Haliç kıyılarında kazanılmadı. Bu zaferin temel taşları Edirne’de döşendi.Edirne, bir başkentten fazlasını taşımıştır. Edirne bir fethin kalbiydi, ruhuydu, beyniydi… Hiçbir şehir bu kadar hizmet etmemişti Osmanlı’ya.EDİRNELİ II. MEHMED…Edirne onun her şeyiydi. Ve Ay Yıldız sonunda salibe galip gelmişti. Hilal’in Haç’a galibiyetinin sembolü Ayasofya-i Kebir Camii Şerifi islam sancağı olmuştur. Bugün Ayasofya-i Kebir Camii’nde ezan okunuyor ve namaz kılınıyorsa öncelikle 571 yılına Resullullah Efendimize (SAV); sonra 1071 Malazgirt’e ve Sultan Alpaslan’a; daha sonra 1299 Osmanlı Devleti’nin temellerini atan Ertuğrul Gazi, Osman Gazi, Orhan Gazi ve tüm Osmanlı Padişahlarına; ruhumuzu titreten 1451-1453 Fatih Sultan Mehmed Han’a ve İmparatorluğun kalbi Osmanlı’nın başkenti Edirne’ye; son olarak da tekrar camiiye çeviren Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan Beyefendi’ye borçluyuz. Edirne olmasaydı belki de fetih olmayacaktı.II. Mehmed işte bu noktadan sonra “FATİH” ünvanını almıştır. 1453 yılında İstanbul’u fetheden Fatih Sultan Mehmet Han, bu hadisin işaret ettiği “ne güzel komutan” sıfatına erişmiş kişidir.ASIL MESELE“İstanbul fethi Edirne’den başlar”Başlığıyla bu özel güne istinaden Edirne tarihinde ilk defa çok özel Fetih kutlamalarına öncülük yaptı. Bizler de bu fetih gösterilerine şahit olduk.Edirne’miz öncülüğünde İstanbul’un fethinin 572. yıldönümünün heyecanını milletimize ve şehirlerin sultanı, sultanların şehri, II. Mehmed’in şehri kadim Edirne’mize ilk defa video mapping eşliğinde yaşatan ve hayata geçiren öncelikle Cumhurbaşkanımıza ve İletişim Başkanlığı’na, İçişleri Bakanlığı Jandarma Genel Komutanlığı’na, Edirne’miz için her şeyini ortaya koyan Valimiz Sayın Yunus Sezer Beyefendi’ye, aynı şekilde özverili ve var gücüyle çalışan Edirne Kültür ve Turizm İl Müdürümüz Sayın Kemal Soytürk Beyefendi’ye, bu kutlamalarda emeği geçen tüm hemşehrilerimize ve bu anları ölümsüzleştiren tüm fotoğraf dostlarımıza Fatih’in şehri Edirne’miz adına en kalbi teşekkürlerimizi iletiriz..Edirne, Edirne olalı böyle bir kutlamaya daha önce ev sahipliği yapmamıştı. 572. yılına özel yapılan kutlamalara hepimiz büyük bir coşkuyla şahit olduk.Fatih Sultan Mehmet Han bizler için ne kadar özel ve önemli ise, bizler için Edirne de aynı şekilde çok özel ve önemlidir. Her Edirne’ye gelişimizde Fatih’i görür gibi heyecanla hizmet etmeyi kendimize borç biliyoruz.Ve tarihte ilk kez Edirne fethin öncülüğünde muhteşem kutlamalara damgasını vurdu. O muhteşem atmosfer içinde o gösterileri çekerken duyduğumuz heyecanı izah etmemiz çok zor. İman varsa imkan da vardır sözünün tasdiki ve ispatı, bize önderlik yapan Fatih’tir.Fethin 572. yılında Edirne’li Mehmed’i, fetih sonrası Fatih Sultan Mehmed Han’ı en büyük sevgi, saygı ve minnetle yad ediyorum.Ne mutlu ki bu ümmete, ne mutlu ki kutlu komutana ve askerlerine…572 yıl sonra aynı ruhla, aynı heyecanla ve aynı coşkuyla Fatih’in izinden yürüyen gençlerimize ve Edirne’mize şükranlarımızla…Nasıl sahip çıktılar şehirlerine,nasıl duygu yüklüydü Edirne halkı. Bu fetih gösrerisi bir kez daha Edirne halkı,Edirne’nin önemine damga vurdu. Edirne halkına ve tüm Türkiye’mize bunları sevdiren şehrin emini Valimiz Yunus Sezer beyefendi ve Edirne İl Kültür Turizm Müdürü Sayın Kemal Soytürk beyefendi en büyük takdirleri topladı. Fethin o ulaşılmaz ruhunu bizlere fazlasıyla yaşattılar.Edirne’nin taş sokaklarında yankılanan fetih adımları,İstanbul’un taş sokaklarında ayak seslerinin yankılarıyla fetih son bulur. 29 Mayıs sabahı gökyüzü ezanla titrer,top sesleri tarihe mühür olur. İstanbul,artık bir hayalin gerçeğe döndüğü yerdir. Fethin sonu değil,bir medeniyetin başlangıcı olmuştur.II. Mehmed’in ileri görüşlü liderliği,askeri dehası ve kararlığıyla fethin baş mimarı olmuş ve ‘’FATİH’’ Ünvanını almış,Osmanlı devletini İmparatorluk haline getirmiştir.Edirne’nin fethin beyni,hazırlık üssü olarak büyük rolü ve Sultan Mehmed’in liderliği buluşunca büyük zafer kazanılmıştır.Edirne Sultan II. Mehmed’in kakarlılıkla yola çıktığı ve tarihe yön verdiği başlangıç noktası olmuştur. Edirne II. Mehmed’in doğup büyüdüğü bu kadim şehre borcun vefasını eşsiz bir hikmetle vermiştir. Edirne onun her şeyiydi.Fatih Sultan Mehmet Han bizlerin her daim kalbimizdeki yeri apayrı bir noktada,bize aziz İstanbul’umuzu emanet etti bugün buralarda onun açmış olduğu kapıdan ilelebet bu aziz şehre bizlerde sahip çıkacağız. En derin sevgi,saygı ve minnetle……..İSTANBUL’UN FETHİ EDİRNE’DEN BAŞLAR;İSTANBUL’DA ORTAÇAĞIN KAPANIP YENİ BİR ÇAĞIN AÇILMASIYLA BİTER.

Source: İbrahim Can


İstanbul”un fethinin 572″nci yılı

AA muhabirinin derlediği bilgiye göre, Roma, Bizans ve Osmanlı olmak üzere üç imparatorluğa başkentlik yapan İstanbul, “İkinci Roma”, “Yeni Roma”, “Byzantion”, “Konstantinopolis” ve “Konstantiniyye” isimleriyle adlandırıldı.

Türkiye”nin ilk yüzer gaz üretim platformu İstanbul”un fethinin yıl dönümünde Boğaz”dan geçecek

Tarih boyunca birçok ordu tarafından 30 kez kuşatılan kente, tapınaklar, resmi binalar, saraylar, hamamlar ve hipodrom inşa edilirken, Ortodoks Hristiyanların en önemli merkezi haline geldi.

Yenikapı kazıları, şehrin antik tarihinin 8 bin yıl öncesine kadar gittiğini ortaya koyarken, kentin tarihinde dönüm noktalarından bir tanesi milattan sonra 4″üncü yüzyılda Roma tahtını ele geçiren Büyük Konstantin”in burayı yeni imparatorluğunun başkenti yapması oldu.

Hazreti Muhammed”in “İstanbul (Konstantiniyye) muhakkak fethedilecektir. Onu fetheden komutan ne güzel komutandır. Onu fetheden ordu ne güzel ordudur.” hadisinin ardından şehir, İslam dünyası için de fethedilmesi gereken en önemli yerlerden biri olarak adını duyurdu.

Müslümanlar için Batı”nın, Hristiyanlar içinse Doğu”nun eşiği haline gelen İstanbul, 1204″te Haçlı Seferi için yola çıkan Latin istilasına uğradı.

Hazreti Muhammed”in övgüsüne mazhar olmak için Emeviler döneminde Konstantiniyye”ye 3 büyük sefer düzenlenirken, bir sefer de 781-782″de Abbasiler tarafından gerçekleştirildi.

Bazı sahabelerin de katılımıyla gerçekleşen Muaviye bin Ebu Süfyan komutasındaki ilk İstanbul kuşatması daha sonraki dönemlerde silinmeyecek izler bıraktı.

Hazreti Muhammed”i Medine”ye hicreti sırasında evinde misafir eden Ebu Eyyüb el-Ensari”nin bu kuşatmaya katılması ve surlar önünde vefat etmesi, 1453″teki fethe kadar uzanan yolda İslam dünyası için büyük bir motivasyon kaynağı oldu.

İslam”da vaat edilmiş şehir

Konstantiniyye Müslüman hükümdarlar için Hazreti Peygamberin müjdesiyle İslam”ın vaat edilmiş şehri haline geldi.

Dünyanın gördüğü en muazzam kuşatma ve savunmalara tanıklık eden İstanbul, 1453″ten önce farklı kavim ve medeniyetler tarafından onlarca kez kuşatıldı.

Milattan önce Makedonya Kralı Phillippe, Roma İmparatoru Septim Severus, Milattan Sonra İran Hükümdarı Keyhüsrev, Avar Türkleri, Emeviler, Abbasiler, I. ve II. Bulgar İmparatorluğu, Ruslar, Kiev Knezliği, Haçlılar, İznik İmparatorluğu, Venedikliler, Cenevizliler ve Osmanlılar şehri kuşattı.

İstanbul”un fethine giden süreç

Bunların yanı sıra Atilla”nın, Vikinglerin ve Gotların da kenti kuşattığı bazı kaynaklarda yer alırken, son kuşatma 1453″te Osmanlı”yı imparatorluğa taşıyan Sultan 2. Mehmed tarafından gerçekleştirildi.

Sultan 2. Mehmed tahta geçtiği dönemde, İstanbul”un fethi için öncelikle deniz yardımının kesilmesi gerektiği düşüncesiyle Yıldırım Bayezid”in yaptırmış olduğu Anadolu Hisarı”nın karşısına, Tuna Nehri ile Karadeniz”den gelecek yardımı önlemek amacıyla 1452″de Rumeli Hisarı”nı yaptırdı.

İstanbul”un yüksek ve kalın surlarını yıkmak amacıyla devrin önemli mühendislerine büyük toplar döktürüldü. Şubat 1453″te dökülen toplar, Sultanın emriyle İstanbul önlerine götürüldü. Karaca Paşa komutasındaki 10 bin kişilik ordu, İstanbul yakınındaki Vize, Silivri ve Ayastefanos kalelerini kuşattı.

Nisan ayına gelindiğinde ise 2. Mehmed, eyalet ve sancaklara orduya katılmaları için haber gönderdi ve 5 Nisan 1453″te Osmanlı ordusu, 2. Mehmed”in komutasında İstanbul”a hareket etti. Bu süreçte, Akşemseddin, Akbıyık ve Molla Gürani gibi Osmanlı döneminin önemli hocaları da Mehmed”in yanında yer aldı.

Sultan 2. Mehmed, Anadolu ve Haliç”i tutarken, Zağanos Paşa Beyoğlu”nu fethetti ve Galata üzerine yürüdü. Aynı gün 2. Mehmed, Mahmut Paşa”yı elçi olarak Bizans İmparatoruna gönderdi ancak barış teklifi kabul edilmedi.

İstanbul kuşatması başlatıldı

Sultan 2. Mehmed, 6 Nisan 1453 tarihinde İstanbul kuşatmasına başladı. Osmanlı ordusu kenti karadan ve denizden kuşatma altına alırken, ordu surlarda gedikler açtı. Bizanslılar bu süreçte surları yenilerken, Türkler”in şehre girişine izin vermedi.

Osmanlı donanmasının Bizans”a yardıma gelen Ceneviz ve Venedik gemilerine engel olamaması, savaşın seyrini değiştirmeye başladı. Haliç ile Karaköy arasına çekilen zincirden dolayı Osmanlı donanmasının Haliç”e girememesi, savaşın yönünü Osmanlı aleyhine çevirdi.

Bu gelişmeler üzerine Sultan 2. Mehmed, 21 Nisan”ı 22 Nisan”a bağlayan gece 72 parça kadırganın karadan yürütülerek Haliç”e indirilmesi emrini verdi. Dolmabahçe üzerinden Haliç”e indirilen gemilerle savaşın gidişatı değişmeye başladı. Bir gece içerisinde Haliç”e indirilen donanma, 22 Nisan”da Haliç”ten ateşe başladı. Bizanslılar gördükleri karşısında büyük şaşkınlık yaşarken, donanmanın Haliç”e indirilmesine inanamadı.

Sultan Mehmed, son büyük hücumdan önce 24 Mayıs”ta İsfendiyaroğlu Kasım Bey”i elçi olarak imparatora göndererek şehri teslim etmesini istese de anlaşma sağlanamadı.

Gemilerin Haliç”e indirilmesi ile savaşın seyri Osmanlılar lehine dönerken, Mehmed, 29 Mayıs”ta büyük taarruz için emir verdi. 29 Mayıs”ta günün ilk ışıkları ile başlayan taarruzla surlar aşıldı.

29 Mayıs 1453″te kapıları açılan İstanbul, Sultan 2. Mehmed”in önderliğindeki Osmanlı birlikleri tarafından fethedildi.

Hazreti Peygamber”in övgüsüne mazhar olarak “Fatih” unvanını alan Sultan 2. Mehmed, büyük bir hoşgörü ile şehri yağmalatmazken, fethin nişanesi olarak da Ayasofya”yı camiye dönüştürdü.

İstanbul”un fethi dünya tarihi açısından kırılmanın tezahürü oldu

Tarihçi yazar Zafer Bilgi, İstanbul”un fethinin önemine ilişkin AA muhabirine yaptığı açıklamada, İstanbul”un fethinin bir şehrin alınmasından öte dünya tarihi açısından bir kırılmanın tezahürü olduğunu belirterek, Fatih Sultan Mehmed”in bu fethe olmak ya da olmamak gözüyle baktığını kaydetti.

İstanbul”un kuşatılmasında Osmanlı”nın kullandığı askeri yöntemlerin çağın oldukça ilerisinde olduğunu aktaran Bilgi, kullanılan farklı askeri stratejiler, gemilerin karadan yürütülmesi, tekerlekli kuleler, Rumeli Hisarı”nın yapılması, lağımcı birliği ile surların alttan geçilmeye çalışılması gibi dönemin ötesinde görülen bu yöntemler kuşatmanın başarıyla sonuçlanmasına neden olduğunu anlattı.

Bilgi, “İstanbul”un fethi ile Avrupa”da ve Hristiyan dünyasında artık batının üstünlüğünün doğuya geçtiği düşünülmüş, Doğu dünyasının Avrupa”ya hakim olma süreci başlamıştı. Bilhassa Avrupa”nın kendi iç sorgulamalarıyla ortaya çıkan Rönesans ve reform süreçleri Avrupa”nın sancı içerisinden bir doğum yaşamasına vesile olmuş, fetihle beraber Avrupa kendi içindeki sıkışmışlıkla yeni bir doğuma gebe kalmıştı.” ifadelerini kullandı.

Fetihten sonra İstanbul”daki dini, kültürel ve sosyal yapının gelişmeye başladığını anlatan Bilgi, Mehmed”in kentin bu alanlarda dünyanın en gözde merkezi şehirlerinden biri olmasını hedeflediğini aktardı.

Bilgi, Fatih”in devleti, cihanşümul bir devlete dönüştürmesinin ve Osmanlı İmparatorluğunun kurucusu olarak kabul edilmesinin İstanbul”un fethiyle gerçekleştiğini vurgulayarak, bu coğrafyada son dönemde kurulan en büyük devlet teşekkülünün İstanbul”da bulunmasının aslında önemli bir ilham kaynağı olduğunu söyledi.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source:


Emine Erdoğan İstanbul”un fethinin 572. yıl dönümünü kutladı

Emine Erdoğan, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, “Peygamber müjdesine nail olmuş aziz şehir İstanbul, 572 yıl önce imanla, cesaret ve azimle fethedildi. Adaletin, hoşgörünün ve ilmin yükseldiği yeni bir çağı başlatan şanlı komutan Fatih Sultan Mehmet Han ile tüm kahramanlarımızı, rahmetle, minnetle yad ediyorum. Kutlu zaferin birliğimizin, dirliğimizin ve yarınlara umutla bakışımızın simgesi olmaya devam etmesini diliyorum.” ifadelerini kullandı.

Source: Internet Haber


Liste açıklandı: İl il kurban fiyatları duyuruldu!

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar , yaklaşan Kurban Bayramı öncesinde kurbanlık fiyatları ve satışlarla ilgili değerlendirmelerde bulundu. Bayramın dini ve kültürel bir değer taşımasının yanında ülke ekonomisi için de önemine dikkat çeken Bayraktar, Kurban Bayramı’nda hayvancılık sektöründe can suyu yaşanıyor dedi. Bayraktar, üreticilerin satış sonrası borçlarını kapatma ve gelecek yılın planlamasını yapma imkanı bulduğunu söyledi. Ayrıca Milyonlarca hayvan aylar öncesinden besiye alınıyor. Ancak sadece 4 gün içinde kesiliyor. Yem, veteriner, nakliye, satış yeri kiraları, kasap ücretleri, derilerin satışı gibi birçok ticari faaliyet bu kısa dönemde gerçekleşiyor ifadelerini kullandı. Son yıllardaki satış rakamlarına bakıldığında, bu yıl yaklaşık 750 bin büyükbaş ve 2 milyon 600 bin küçükbaş olmak üzere toplam 3 milyon 350 bin kurbanlık kesiminin öngörüldüğünü belirten Bayraktar, Ancak satışlar geçen yıllara göre daha yavaş ilerliyor dedi. FİYATLAR İLLERE GÖRE DEĞİŞİYOR Bayraktar, kurbanlık fiyatları ve satış şekillerinin illere göre değişiklik gösterdiğine dikkat çekerek, Büyükşehirlerde kesim ücretleri hayvan fiyatına dahil edilebiliyor. Fiyatlar hayvanın türüne, ırkına ve canlı ağırlığına göre değişiyor. Büyükbaşta inek, düve, tosun; küçükbaşta koyun, koç ve keçi fiyatları farklılık arz ediyor diye konuştu. Ziraat Odalarından alınan verilere göre, büyükbaş hayvan fiyatlarının 80 bin ile 350 bin lira, küçükbaş fiyatlarının ise 13 bin ile 40 bin lira arasında değiştiğini kaydeden Bayraktar, kilogram başına canlı ağırlık fiyatlarının büyükbaşta 250-380 lira, küçükbaşta ise 230-380 lira arasında olduğunu belirtti. Geçen yıla göre fiyatlarda büyükbaşta yüzde 21, küçükbaşta yüzde 25,9 oranında artış olduğunu söyledi. Büyükşehirlerde fiyatlar konusunda da bilgi veren Bayraktar, İstanbul Avrupa yakasında büyükbaş fiyatları 300-380 lira, Anadolu yakasında 300-350 lira arasında değişiyor. Ankara ve İzmir’de ise 280-350 lira seviyelerinde seyrediyor. Küçükbaş fiyatları ise İstanbul Avrupa yakasında 350-380 lira, Anadolu yakasında 320-370 lira, Ankara’da 280-350 lira, İzmir’de 300-370 lira arasında ifadelerini kullandı. HİSSE SATIŞLARI VE FİYAT ARALIĞI Bayraktar, hisse olarak da satışların yapıldığını belirterek, Fiyatlar illere göre değişiyor. Hisse bedelleri 20 bin ile 45 bin lira arasında seyrediyor. İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Antalya, Sakarya gibi illerde fiyatlar farklı seviyelerde dedi. Bazı illerde kişi başı hisse bedelleri şöyle: İstanbul: 30 bin – 45 bin lira Ankara: 25 bin – 40 bin lira İzmir: 23 bin – 40 bin lira Bursa: 28 bin – 45 bin lira Antalya: 25 bin – 30 bin lira Sakarya: 20 bin – 40 bin lira Adana, Gaziantep, Samsun: 20 bin – 30 bin lira Bayraktar, Bayram yaklaştıkça talebe bağlı olarak bu fiyatlar değişebilir diye ekledi. FİYATLARI ETKİLEYEN FAKTÖRLER Fiyat artışlarının nedenleri hakkında da bilgi veren Bayraktar, Yem, işçilik, veteriner, ilaç, elektrik ve nakliye maliyetlerindeki artışlar fiyatları etkiliyor. İşletmelerde çalışan işçi ücretlerindeki yükselişin yanı sıra kuru yonca, saman, besi yemi fiyatlarında da önemli artışlar var. Elektrik, mazot ve nakliye ücretleri de fiyatlara yansıyor şeklinde konuştu. YURTDIŞI FİYATLAR VE SATIŞ YERLERİNDEKİ SORUNLAR Kurban bayramında vekâletle kesim yapan dernek ve vakıfların yurtdışı fiyatlarını iç piyasadan daha düşük tutmasının bazı vatandaşları yurtdışına yönlendirdiğini ifade eden Bayraktar, Bu durum üreticilerin satışlarını olumsuz etkiliyor. Kurban etinin yurt içinde kesilip ihtiyaç sahiplerine ulaştırılması çok önemli dedi. Üreticilerin büyükşehirlerde satış yaptıkları yerlerde yüksek çadır kira ücretlerinden şikayetçi olduğunu dile getiren Bayraktar, belediyelerin bu konuda daha makul fiyat politikaları izlemesi gerektiğini, satış yerlerinde hizmet kalitesinin artırılması gerektiğini vurguladı.

Source: Cumhuriyet/ekonomi Servisi