Makyaj mı yapıyorsunuz maske mi takıyorsunuz? 7″den 70″e psikolojiyi yerle bir eden o hata…

Makyaj mı yapıyorsunuz maske mi takıyorsunuz? 7″den 70″e psikolojiyi yerle bir eden o hata…

Makyaj malzemelerinin cilt sağlığına olan zararları sürekli konuşulsa da ruh sağlığını etkilediği de bir gerçek. Güzellik aracı olmanın çok ötesine geçen makyaj yapma alışkanlığı, kadınların kendilerini ifade etme biçimi haline gelmiş bir ritüel. Gözlerdeki ışıltı, dudaklardaki renk ve ciltteki pürüzsüzlük, yıllar içinde farklı anlamlar kazanarak, kadınların dış dünyaya nasıl baktığı, kimliklerini nasıl oluşturduğu ve toplumun onlara nasıl baktığını yansıtmaya başladı. Psikolog Serhat Çıkman ve Yeliz Arda makyajın, hem fiziksel hem de psikolojik açıdan yarattığı etkileri anlattı. Uzmanlar, özellikle çocuklar ve gençler üzerindeki toplumsal baskı ve güzellik algısının bireylerin psikolojik gelişiminde ne denli büyük bir rol oynadığının altını çizdi. Tarihi asırlar öncesine dayansa da makyajda ilk uygulanan metodun, göze çekilen sürme olduğu biliniyor. Sürmenin kattığı estetik görüntü, aslında gözü enfeksiyon ve iltihaptan koruduğuna inanılıyordu. Teknoloji ve kozmetik sektörü ilerledikçe makyaj, malzeme çeşidi olarak arttı. Çeşidin artmasıyla yapımında kullanılan zararlı maddelerin artışı cilt sağlığı için zararlı bir tehdit haline geldi. Bunun yanında psikolojik açıdan da etkileyebilmesi ve günümüzde çocukların erken yaşta makyaj yapmaya başlamasıyla bu estetik kaygı kontrol edilmesi gereken bir durum olmaya başladı. MASUM BİR OYUN MU? Makyaj yapmanın psikolojik açıdan olumsuz etkilerini ve çözüm önerilerini aktaran psikolog Serhat Çıkman, özellikle çocuklar açısında tehlikeye dikkat çekti. Serhat Çıkman, “Çocukların makyaj yapma isteğinin artması, sosyal medyanın büyülü dünyasından bağımsız düşünülemez. Yaygın sosyal medya platformlarında, genellikle genç influencerların paylaştığı makyaj videoları, çocukları erken yaşta bu alana çekiyor. Renkli paletler, ışıltılı rujlar ve yaratıcı makyaj teknikleri, çocukların hayal gücünü cezbediyor. Ancak bu yalnızca masum bir yaratıcılık oyunu değil; aynı zamanda toplumun dayattığı güzellik standartlarının çocuklara kadar uzanması. Çocuklar, fenomenlerin kusursuz görünümünü taklit ederek kendilerini “daha güzel” hissetme arayışına girebiliyor. Bu durum, erken yaşta özgüvenin dış görünüşe bağlanması riskini doğuruyor” dedi. EBEVEYNİN YAKLAŞIMI ÖNEMLİ Psikolojik açıdan bakıldığında, çocukların makyaj yapma isteğinin sosyal kabul görme ve beğenilme ihtiyacından kaynaklandığını kaydeden Serhat Çıkman, “Sosyal medya, çocuklara “ideal” bir görünümün ne olduğunu dayatırken, ebeveynlerin bu süreçte yönlendirici bir rol oynaması kritik. Çocuklara makyajın bir ifade biçimi olabileceğini, ancak kendilerini sevmek için buna ihtiyaç duymadıklarını anlatmak, sağlıklı bir benlik algısı geliştirmelerine yardımcı olabilir” ifadelerini kullandı. EKSİK HİSSEDİYORLAR Birçok kadının makyaj yaparken kendisine ayırdığı zamanı bir rahatlama ve yaratıcılık anı olarak tanımladığını hatırlatan Serhat Çıkman, “Bu, özsaygıyı artırabilir ve güne daha iyi bir ruh haliyle başlama hissi verebilir. Ancak makyaj, bir zorunluluk haline geldiğinde, kadınlar makyajsızken kendilerini “tamamlanmamış” hissedebilir. Bu durum, psikolojide kişinin kendisini dış görünüşü üzerinden tanımlaması denilebilir. Makyajsızken ruh halindeki değişiklikler, genellikle özgüven eksikliği veya toplumsal beklentilere uyum sağlama baskısıyla açıklanabilir. Kadınlar, makyajsızken toplumun eleştirel bakışlarına maruz kalacaklarını düşünebilir. Bu, özellikle sosyal medya çağında, sürekli “görülme” ve “beğenilme” kaygısıyla daha da yoğunlaşır. Makyaj yapmayı tercih etmeyen kadınların çevreden olumsuz yorumlarla karşılaşması, açık bir toplumsal baskı örneğidir. “Yorgun musun?”, “Hasta mısın?” gibi masum görünen sorular bile, kadınlarda “makyajsız yeterince iyi değilim” algısını pekiştirebilir. Bu, psikolojik olarak bir dışlama ve yargılanma korkusu yaratır. Kadınların makyaj yapmaları gerektiğine dair bu örtülü beklenti toplum yapısının uzantısıdır. Güzellik, kadınların değerini belirleyen bir ölçüt olarak sunulurken, makyaj yapmamak “ihmal” ya da “özensizlik” gibi yanlış algılanabilir. Bu baskı, kadınlarda özgüven sorunlarına yol açabilir ve makyajı bir zorunluluk olarak görmelerine neden olabilir. Psikolojik olarak, bu durum bir sosyal maske oluşturma ihtiyacıyla ilişkilendirilebilir. Kadınlar, topluma uyum sağlamak için makyajı bir kimlik unsuru haline getirebilir.” ÇOCUKLARI DA ETKİLİYOR Teknolojinin hayatımızdaki yerinin derinleşmesiyle birlikte makyaj yapma yaşının düştüğünün altının çizen Psikolog Yeliz Arda, “Sosyal medyanın kullanım süresinin artmasıyla birlikte, makyaj videolarının küçük yaş grupları üzerindeki etkisi hızla yükseliyor. Özellikle 9-14 yaş aralığındaki kız çocukları, sosyal medya sayesinde makyaj tekniklerine ve ürünlerine kolayca ulaşıyorlar. Bu durum, çocukların güzellik algılarını şekillendiriyor ve erken yaşta makyaj yapmaya başlamalarına neden oluyor. Ne yazık ki bu, özgüven problemleri ve beden algısı bozuklukları riskini beraberinde getiriyor” şeklinde konuştu. DUYARLI OLMALILAR Estetik görünüm baskısının çocukların psikolojik ve sosyal gelişiminde önemli sorunlara yol açabileceğini anlatan Psikolog Arda,11ülkeyi kapsayan bir araştırmanın verilerine göre, sosyal mecralardaki içeriklere maruz kalan çocuklarının yüzde 70″inden fazlasının dış görünüşlerinden rahatsızlık duyduğunu ve güzellik standartlarına uyum sağlamak için makyaj yapmaya daha çok meyil ettiklerini belirtti. Öte yandan içerik üreticilerini bu konuda duyarlı ve hassas olmaya davet etti. ÖZGÜVENİ YENİDEN İNŞA ETMEK Makyaj yapma alışkanlığını azaltmak veya tamamen bırakmak isteyen kadınlar için özgüven meselesi kritik bir öneme sahip. Özgüven, dış görünüşten bağımsız olarak içsel bir değere dayanmalı. Bunu başarmak için şu adımlar yardımcı olabilir: 1 Kendiyle Barışma Süreci: Makyajsız halini kabul etmek, bir öz sevgi yolculuğudur. Aynada makyajsız kendinize bakarak, doğal özelliklerinizi takdir etmeyi deneyin. Küçük adımlarla, örneğin evde makyajsız vakit geçirmekle başlayabilirsiniz. 2 Toplumsal Beklentilere Meydan Okuma: Çevrenin yorumlarına karşı kendinizi ifade edin. Örneğin, “Makyajsız da kendimi harika hissediyorum” gibi bir cümle, hem kendinize hem çevrenize güçlü bir mesaj verir. 3 Sosyal Medya Detoksu: Influencerların kusursuz görüntülerinden uzaklaşmak, gerçekçi bir benlik algısı oluşturmanıza yardımcı olabilir. Takip ettiğiniz hesapları gözden geçirerek, size ilham veren ve doğal güzelliği savunan içeriklere yönelin. 4 Yeni Ritüeller Geliştirme: Makyajın yerini alacak başka öz bakım ritüelleri bulun. Meditasyon, cilt bakımı veya hobi edinmek, kendinize ayırdığınız zamanı anlamlı kılabilir. 5 Psikolojik Destek: Özgüven sorunları derinleşirse, bir terapistle çalışmak, benlik algınızı yeniden inşa etmenize yardımcı olabilir.

Source: Meli̇ke Akdeni̇z