Ellie hakkında her şey

Ellie hakkında her şey

Yazı, sürprizbozan içerir. HBO imzalı “The Last of Us”, gerçek bir salgının son demlerinde yayımlandığı 2023 yılında, sırf kıyamet sonrası anlatılara yeni bir soluk getirmekle kalmadı iki yıl sonra gelen yeni sezonuna damga vuran ikonik veda sahneleriyle de bu yılın en unutulmaz anlarını ekrana taşımayı başardı. Joel’in (Pedro Pascal) vedası, Ellie’nin (Bella Ramsey) ahlaki dönüşümler ve kırılmaları, birey ve topluluk ile baba ve kız ekseninde yaratılan çatışmaların beslediği damarlarla birlikte bu sezon artık tümüyle Ellie’nin yolculuğu ve dolayısıyla bir intikam öyküsü görünümü kazandı. Öte yandan öç ile yoğrulan bu maya, oluşturduğu hamura başka malzemeler de ekledi: Korkunç bir salgının ortasında, kimin haklı, neyin doğru olduğunun belirsizleştiği, ahlaki sınırların yok olduğu bir dünyada hayatta kalmanın değil devam etmenin zor olduğunu öğrendi Ellie. Elbette onunla bu yolculuğa eşlik eden bizler de… Küresel bir mantar salgınını anlatan oyunu, ekrana sadık bir şekilde uyarlayan ve hatta bazı anlarda ötesine geçmeyi başarabilen “The Last of Us”, inşa ettiği göz kamaştırıcı evren ve ayrıntılı karakter portreleriyle son yılların en çarpıcı dramalarından birine dönüştü. Joel’in, ilk sezonun sonunda Ellie’yi Ateş Böcekleri grubunun elinden kurtardıktan hemen sonrasında açılan ikinci sezon, önce selefine, ikili arasındaki çatışmayı doğuracak bir “söz verme” sahnesiyle bağlandı. Ardından da dizinin esas kırılmasını yaratacak karakteri Abby’yi (Kaitlyn Dever) tanıtarak hikâyeyi beş yıl sonrasına götürdü. Bu girizgâh tercihi önemliydi çünkü bir sezon boyunca öykülemenin sacayaklarını oluşturacak üçlünün arasındaki gerilim hattını doğuran etken tam da buradan ileri geliyordu. İlk sezondan gelen fay hatları, Abby’nin husumetinin başka bir kan davasını tetiklemesiyle “The Last of Us”ın ikinci bölümünde “şiddetli” bir kırılmayla sonuçlandı. Ancak söz konusu bölümün hafızalara kazınmasının nedeni bu şiddet değildi: İlk sezondan bu yana baba-kız ilişkileriyle bizi yolculuklarına dahil eden Joel-Ellie ikilisinin ayrılma “biçimiydi” ki tüm sezonun fitilini ateşleyen de bu sahne oldu. Nitekim hikâye ilerledikçe Jackson kentinde sığındıkları kasabada geçirdikleri yıllar boyunca yaşadıklarını, paylaştıklarını ve anılarını geri dönüşlerle anlatan dizi, böylelikle hem drama kanadını güçlendirdi hem de başlangıçta ergenliğin eşiğinde duran Ellie’nin aldığı kararları ve motivasyonlarını -tümüyle hak vermesek de- anlamamızı sağladı. Böylelikle büyüdükçe dönüşen karakterini, keskinleşen uçlarını daha da derinlemesine tanıma olanağı elde ettik. Geçmişten süzülenler bugünü biçimlendirirken “The Last of Us”ı Ellie’nin duygu yüklü arayışına dönüştürdü. Öyle ki Dina’yla (Isabela Merced) çıktığı yolda ortak kaderleri yakınlaşmayı beraberinde getirdi. Abby’ye ulaşma arzusu beklenmedik bir “yakınsamayla” sonuçlandı. Seattle’da, WFL’in işkencelerini gördüklerinde, Scars adı verilen korkunç bir tarikatın çatışması arasında sıkıştıklarında veya yeni tür enfektelerle karşılaştıklarında yalnızca aksiyona hizmet edilmedi, her bir karşılaşma Ellie’nin eylemlerinin sonuçları ve çevresindekilere etkileri üzerinden ahlaki üstünlüğünü de yavaş yavaş yitirmesinin önünü açtı. Sonuçta “The Last Of Us”, Abby’nin hikâyesine dönüşeceğinin ve öyküyü, bir de onun gözünden izleyeceğimizi ima eden bir sonla sezona veda ederken zamanı fazladan kullandığı birkaç an dışında, soluksuz -ve belki biraz da gözyaşıyla- izlediğimiz bir öykü anlattı. Arkasında, verilecek pek çok yanıt, yeni sezonda hangi karakteri ne kadar göreceğimize ilişkin yığınla soru ve her birimizin kalbinde buruk bir uzay kapsülü anısı bıraktı… The Last of Us’ı, Max’te izleyebilirsiniz. Puanım: 8/10

Source: Başak Bıçak