Tarımda daha zor dönemlere hazır olmalıyız
Uzun bir süredir, ülkemizin tarımsal kesiminde ciddi sıkıntılar yaşanıyor. Yaşanan bu sıkıntılardan yalnızca üreticiler etkilenmiyor; aynı zamanda, belki daha büyük ölçekte tüketiciler de etkileniyor. Ülkemiz bazı tarımsal ürünlerdeki geleneksel üstünlüğünü yitirdiği gibi, giderek tarımda da geriliyor ve önemli ölçüde irtifa kaybediyor. Bir zamanlar gıda alanında kendi kendine yetebilen ülkeler arasında yer alan ve bununla övünç duyduğumuz ülkemiz, genel olarak gıda alanında ve birçok tarımsal üründe dışa bağımlı hale geliyor. Daha geçtiğimiz günlerde, gıda ithalatının yüzde 24.1 oranında arttığı basına yansıdı. İthal edilen ürünlerin sayısı, çeşidi ve miktarı artıyor. Buna koşut olarak, ithalatın döviz bazında ekonomiye maliyeti de tırmanıyor. DON VE KURAKLIK ETKİSİ İçinde bulunduğumuz ürün yılının ilkbahar aylarında, ülkemizin birçok üretim yöresinde ciddi bir don olayı yaşandı. Dondan Ege ve Akdeniz bölgeleri de olumsuz etkilendi. Birçok ürün daha doğarken ve çiçek açarken dalında kurudu. Üretici ağır biçimde zarar gördü. Yine son olarak bazı üretim yörelerinde dolu afeti yaşandı. Ülkemizde küçük ölçekli tarım işletmelerinde tarımsal sigorta (TARSİM) yaygın bir uygulama değil. Dolayısıyla küçük üretici don zararını büyük ölçüde sineye çekmek zorunda kaldı. TARSİM kendine bağlı çiftçilerin zararının 21 milyar lira olduğunu; bu zararın da 1,11 milyarlık bölümünün karşılandığını açıkladı. Peki ya TARSİM dışında kalanların zararı. Onların durumu ne olacak? ÜRETİM ZORLAŞIYOR, VERİM DÜŞÜYOR Üretimde yaşanan sıkıntılar ve zararlar, yalnızca meydana gelen donla sınırlı değil. Bir de kuraklık ve su problemi var. Ege ve Akdeniz gibi görece sıcak ve yağışsız iklim koşullarının yaşandığı bölgelerde, durum daha da vahim. Üretim yapmak, giderek daha zorlu ve sıkıntılı hale geliyor. Don ve kuraklık gibi olaylar, yalnızca üretimi zorlaştırmıyor. Aynı zamanda verimi de olumsuz etkiliyor. Buna koşut olarak çiftçinin maliyetleri artıyor ve kazancı azalıyor. Hatta birçok üründe çiftçi maliyetini kurtarmakta bile zorlanıyor, zarar ediyor. Sonuçta bütün bu olumsuzluklar, çiftçiyi üretimden uzaklaştırıyor. Çiftçilik cazip bir uğraş olmaktan çıkıyor. Özellikle gençler tarımdan ve kırsaldan kaçıyorlar. Tarımsal üretimle uğraşanların yaş düzeyi yükseliyor. ÇİFTÇİ, UÇAN KUŞA BORÇLU! Tarımda, tarlada, bağda bahçede yaşanan sorunlar, yalnızca üretim konularıyla sınırlı değil. Belki ondan daha önemlisi, işin ekonomik, sosyal ve siyasal boyutu. Örneğin yaşanan afetler nedeniyle çiftçinin zararları telafi edilebilir. Tarımsal alanda en önemli gider kalemlerini oluşturan gübre ve mazotta, bu üretim sezonunda KDV ve ÖTV oranları sıfırlanabilir. Tarımda verimin düşmesi, üretimin azalması, yalnızca bu işle uğraşan çiftçileri ilgilendirmiyor. Üretimden tüketime uzanan zincirin tüm halkalarını olumsuz etkiliyor. Vatandaş önümüzdeki dönemlerde sebzeye ve meyveye erişmekte daha da zorlanacak. Bu durum şimdiden kendini belli ediyor. Ege ekimizde sıkça gündeme getirdiğimiz gibi, pazarlar – marketler vatandaşın elini yakıyor! Şimdilerde en bol ve ucuz olması gereken mevsim sebzeleri ve meyveleri bile ateş pahası! Ayrıca, neredeyse uçan kuşa borçlu hale gelen çiftçi; adeta borç içinde kıvranıyor! Tarım ve üretici kesimi, sorunlarına ilgi ve çözüm bekliyor. Emeğinin değer bulmasını ve üretimin desteklenmesini talep ediyor. Bu taleplere biz de yürekten katılıyor ve destek veriyoruz. *** Kemeraltı atölyeleri Kemeraltı, İzmir’in tarihidir, geçmişidir, kalbidir. Geçtiğimiz günlerde yapılan ‘Ahmet Tuncay Karaçorlu İzinden Geçmişten Geleceğe 3. Kemeraltı Çalıştayı ve Etkinlikleri’, bu gerçekliğin altını bir kez daha çizdi. İzmir’e ve İzmirlilere Kemeraltı’nı hatırlattı. Etkinlikler kapsamında yapılan Kemeraltı Atölyeleri çalışması da önemli sonuçlar ortaya koydu. Bu atölyeler ile Kemeraltı’nın sorunlarına çözümler arandı ve gelecekte yapılması gerekenler tartışıldı. Demokratik kitle örgütlerinden, meslek odalarından, Kemeraltı esnafından ve akademik dünyadan katılımcılar, farklı başlıklarda düşüncelerini paylaştılar. Tartışmalara göre oluşturulmuş çözümler, öneriler farklı başlıklar altında değerlendirildi. ALTYAPI VE KORUMA Atölyelerde ortaya çıkan görüşlere göre; Kemeraltı”nın en büyük sorunu altyapı eksikliği olarak görülüyor. Şu ana kadar altyapının yalnızca yüzde 22’sinin tamamlanabildiği belirtiliyor. Başlanmış altyapı çalışmalarının tamamlanması için çaba sarf edilmesi gerektiği vurgulanıyor. Çarşının güvenliği için Valilikle temas kurulması isteniyor. Çarşının sağlık altyapısının da elden geçirilmesinin istendiği raporda; “Kemeraltı yangın, sel, deprem gibi doğal afetlere hazır değildir. Dar sokaklarına itfaiye ve ambulans araçları giremeyecek durumdadır. Bunun için çözüm önerileri geliştirilmelidir” deniyor. Ayrıca otoparka izin verilecekse, Kemeraltı’na yakın otoparkların belediye tarafından işletilmesinin daha uygun olacağı vurgulanıyor. TÜKETİCİNİN SORUNLARI Kemeraltı atölyelerinin raporunda, tüketicilerin sorunlarına yönelik maddeler ile çözüm önerileri de var. Bu konularda şu hususlar raporda yer alıyor: “Ürün iadesi yapılmaması uygulamasının kaldırılması gereklidir. Çığırtkanlık ve hanutçuluk sona ermelidir. Yerel yönetimlerle esnaflar arasında işbirliği güçlendirilmelidir. Tarihi yerler işaretlenmeli, tabela karmaşasının ve görsel kirliliğin önüne geçilmelidir.” Esnafın eğitiminin, meslek odalarının yardımıyla Ticaret Odası ve Esnaf Odası tarafından yapılabileceği vurgulanan raporda; bu eğitimin, ruhsat alınabilmesinde şart olması gerektiği vurgulanıyor. KEMERALTI TARİHİ VE KÜLTÜRÜ Raporda esnafın Kemeraltı’nın tarihi zenginliği konusunda da eğitilmesi talep edilerek şöyle deniyor: “Kültür ve sanat aktiviteleri Kemeraltı için çok önemlidir. Ne yazık ki sinemalar kapanmış tiyatro sayısı ise sadece bire inmiştir. Bu nedenle alanın yaşaması için kültürel etkinlikler özendirilmeli ve desteklenmelidir. Alanda sanal müzeler tasarlanabilir, esnaf müzesi oluşturulabilir.” Atölyelerin raporunda; Kemeraltı”nın UNESCO kültürel miras listesine dahil edilmesi için çalışmaların yoğunlaştırılması isteniyor. Çarşının turistler için ilgi çekici bir yer haline gelmesinin iyi olacağı vurgulanıyor. Kemeraltı’nın en önemli gücünün gastronomi olduğunun altı çizilerek, gastronomi ile ilgili tanıtımlar yapılması talep ediliyor. *** Kuş Cenneti’ne sahip çıkmak Ege ekimizde, İzmir’in, Ege’nin tarihi ve kültürel değerlerine, doğal güzelliklerine sıkça dikkat çekiyoruz. Bu ortak zenginliklere hep birlikte sahip çıkılması gerektiğini vurguluyoruz. Önceki haftaki Ege ekimizde; Ece İçmez arkadaşımızın haberiyle, İzmir’in doğal güzelliklerinden Kuş Cenneti’ni gündeme taşımıştık. Oradaki risklere ve olumsuzluklara dikkat çekmiştik. İzmir’de Kuş Cenneti denilince akla gelen ilk isim olan Prof. Dr. Mehmet Sıkı’nın uyarılarına yer vermiştik. Gerek ana gazetemizde, gerekse Ege ekimizde yer alan haberlerimize, yazılarımıza; yerel yönetimlerin ve belediye başkanlarımızın ilgiyle yaklaştıklarını gözlemliyoruz. Bundan da büyük memnuniyet duyuyoruz. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, Mehmet Sıkı hocayla iletişime geçerek, görüş ve uyarılarının dikkate alınacağını ifade etmiş. Kuş Cenneti’nin geleceği adına bu örnek duyarlılıklara teşekkür ediyoruz. Kuş Cenneti’ne sahip çıkmak, İzmirli ve Egeli olarak ortak sorumluluğumuzdur.
Source: Mehmet Şakir Örs
Uğur Gökhan Sarı’ya son görev
Hayatını kaybeden Beşiktaş Kulübü Şirketler Grubunun eski Üst Yöneticisi (CEO) ve divan kurulu üyesi Uğur Gökhan Sarı, son yolculuğuna uğurlandı. Sarı için Levent”teki Barbaros Hayrettin Paşa Camisi”nde öğle namazının ardından kılınan cenaze namazına Beşiktaş Başkanı Serdal Adalı, İkinci Başkan Hakan Daltaban, Genel Sekreter Uğur Fora, yönetim kurulu üyesi Orhan Özalp, eski başkanlar Fikret Orman ve Serdar Bilgili, kulübün eski yöneticisi ve divan kurulu başkan adayı Ahmet Ürkmezgil, TFF eski başkan vekilleri Hüsnü Güreli ve Ceyhun Kazancı, Beşiktaş Kadın Basketbol Takımı”nın eski başantrenörü Aziz Akkaya”nın yanı sıra Sarı”nın ailesi ve sevenleri katıldı. Cenaze namazının ardından 58 yaşında vefat eden Uğur Gökhan Sarı”nın naaşı, Kilyos Mezarlığı”na defnedildi.
Source: Fotomaç
Duayen hukukçu Metin Günday’ın evlat acısı
Türk hukuk camiasının duayen isimlerinden Prof. Dr. Metin Günday, tarifsiz bir acıyla sarsıldı. Uzun yıllar boyunca akademiye ve adalet sistemine katkı sağlayan Günday, kıymetli oğlunun vefat haberiyle derin bir yasa boğuldu.
Türkiye’de idare hukuku denince akla gelen ilk isimlerden biri olan Prof. Dr. Metin Günday’ın yaşadığı bu büyük kayıp, yalnızca ailesini değil, yakın çevresini ve hukuk dünyasını da derinden etkiledi.
Ölüm haberi, kamuoyunda büyük bir üzüntü yaratırken, meslektaşları ve sevenleri, Günday ailesine başsağlığı dileklerini iletmeye devam ediyor.
Acı haberin ardından çok sayıda hukukçu ve akademisyen, sosyal medyada başsağlığı mesajları paylaşarak Metin Günday’ın yanında olduklarını ifade etti.
Türkiye’nin yetiştirdiği en saygın hukukçular arasında yer alan Günday’ın yaşadığı bu büyük acı, sevenlerinin ve meslektaşlarının kalbinde derin izler bıraktı.
METİN GÜNDAY KİMDİR?
Prof. Dr. Metin Günday, 1965 yılında Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni birincilikle bitirmiş, ardından DAAD bursuyla Almanya’da Prof. Dr. Ernst Forsthoff’un yanında anayasa hukuku alanında doktora eğitimine başlamıştır.
Türkiye’ye dönerek 1978’de akademik hayatına başlayan Günday, hem idare hukuku ders kitaplarının güncellenmesine katkıda bulunmuş hem de çeşitli sempozyumlarda “Kamu Yönetimi Reformu” gibi önemli konularda sunumlar yapmıştır
Almanya’da edindiği akademik disiplin ve hukuki düşünce sistemi, Türkiye’ye dönüşüyle birlikte idare hukukunun hem teorik hem de uygulamalı yönlerine önemli ölçüde yansımıştır.
Source: Haber Merkezi
Vil-la hak-kı-mız, söke söke a-lı-rıaz!
Kadın haklı. Asıl bizim isyan etmediğimiz hata. Yani “Bali’deki villa fiyatlarına”! Koyun gibi milletiz arkadaş. Ne yapılsa yapılsın, asla çıtımız çıkmıyor. Artık Bali’de villa da tutamayacaksak… Niye yaşıyoruz ki? Niye geldik ki bu hayata? Allah, Burcu Hanım’a başka sıkıntı vermesin diyor; Bali hükümetini derhal göreve davet ediyoruz. Paralel evren gibi. Hâlâ gülüyorum.Siccin’e pabucunu ters giydirirler2014’te başlayan Türk korku film serisi “Siccin” sekizinci devam filmiyle döndü. İzlenme oranlarına baktım, 97 bin kişiyle 6-8 Haziran hafta sonuna zirveden giriş yapmış. Filmin tanıtım aşamasında, resmi Instagram hesabından bir duyuru yapılmıştı. “Siccin 8”i izlemeye cesaret eden bir kişiye 800 bin lira ödül verileceği duyurulmuştu. Ödülü kimseye vermişler mi diye baktım, henüz bir açıklama yok. Çünkü bu ülkede bırakın 800’ü, 80 bine bile filmi sinemada cinin kendisiyle seyredecek çok insan tanıyorum. Çok iyi bir tanıtım stratejisiydi bence ama artık talihliyi açıklasalar da bilsek…Koreli turistlere iyi ki “Takı da takacaksın” dememişlerKaravanla Türkiye’yi gezen Koreli bir turist kafilesi Mudurnu-Alaçam’da bir düğüne denk geldi. Düğün sahipleri tarafından eğlenceye davet edildiler. Kalkarlarken yedikleri yemeklere karşılık para istendi. Pazarlık yapıldı, turistler 5 bin yerine 3 bin lira ödeyerek kurtuldu. Olay, kafileyi gezdiren fenomenin paylaşımıyla ortaya çıktı. Konukseverliğe hiç uymayan bu utançtan hepimiz payımızı aldık tabii. Üstelik düğün, misafirperverlikleriyle ünlü bir Roman düğünüydü. Derken o köyden bir açıklama geldi. Turistlerden düğün sahibinin değil, kendisinin para istediğini söyleyen bir genç kadın ortaya çıktı: “Koreli arkadaşlarımıza videolarını çekmeleri vesaire için birkaç saat yardımcı oldum. Bunun karşılığında ücret talep ettim. Ne kadar istediğimi sordular ve ben de ‘5 bin lira’ dedim. Sonra 2 bin vermeyi teklif ettiler. Ben de kabul ettim. Düğün sahibinin hiçbir alakası yok. Romanların düğünlerinde asla yemek parası alınmaz. Sadece çekim yaptığım ve onlara yardımcı olduğum için, kendi hakkım olan parayı istedim. Keşke istemeseydim, keşke almasaydım…” Keşke ile olmuyor işte. Sorsanız yardımcı olmuş. Sanki turistler çekim yapamıyor. Zavallı insanlara askıntı olup sonra da para istemiş. Bir çuval inciri de berbat etmiş.
Source: Savaş Özbey
Eser ve Berfu Yenenler çifti Paris”te dolandırıldı
Aşkın başkenti olarak bilinen Paris’te evlilik yıl dönümlerini kutlayan Yenenler çifti, sokakta karşılaştıkları kişiler tarafından “Sizin için bir hediyemiz var” sözleriyle durduruldu. Sürpriz bir jest bekleyen çift, kendilerine sunulan balon ve birkaç fotoğrafla kısa süreli bir mutluluk yaşadı.
Ancak hediyenin ardındaki gerçek kısa sürede ortaya çıktı. Hediyelik paketin yalnızca bir balon ve üç fotoğraftan ibaret olduğunu anlayan çift, çekilen bu üç kare için tam 300 euro ödedi.
Berfu Yenenler, yaşan olayı esprili bir dille Instagram hesabından takipçileriyle paylaştı.
“Nasıl düştüm bu tezgâha?” diyerek kendine sitem eden Yenenler, “Saf yüzüm beni hedef haline mi getirdi? Neler oldu! Bu fotoğraflar çerçeveletilip evin baş köşesine asılmalı artık, mecbur” ifadeleriyle yaşadığı mağduriyeti hafif bir mizahla anlattı.
Source: Derleyen: Nesli Leyla Şenol
Konak’ta çevre ve görüntü kirliliğine geçit yok
Konak Belediyesi, daha temiz, daha düzenli ve daha güvenli bir Konak için sürdürdüğü çalışmalar dahilinde kullanılmayan mobilya ve beyaz eşyaların sokağa atılmasını önlemek amacıyla harekete geçti. Göreve geldiği ilk günden itibaren temizlik çalışmalarını önceleyen Konak Belediye Başkanı Nilüfer Çınarlı Mutlu, Konaklılara seslenerek işbirliği istedi. Vatandaşın çeşitli sebeplerle artık kullanmadığı mobilyalarını sokağa bırakmasıyla oluşan çevre ve görüntü kirliliği ile güvenlik riskini ortadan kaldırmak için belediyenin ücretsiz hizmet verdiğini hatırlatan Başkan Mutlu, bir telefon kadar yakın olduklarını dile getirdi. Başkan Mutlu, belediyeyi arayarak randevu oluşturulduğu takdirde ekiplerin, atık mobilya ve beyaz eşyaları vatandaşın evinden ücretsiz olarak aldığının altını çizdi ve şu ifadeleri kullandı: “Sevgili Komşularım, Konak’ta birlikte yaşıyor, bu kente hep birlikte sahip çıkıyoruz. Temiz, düzenli ve güvenli bir Konak için hepimiz üzerimize düşen sorumlulukları yerine getirmeliyiz. Bu amaçla, kullanmadığınız mobilya ya da beyaz eşyaları lütfen gelişigüzel bir şekilde sokağa bırakmayın. Bu hem çevre kirliliğine hem de güvenlik sorunlarına yol açıyor. Eşyalarınızı evinizden almak için biz buradayız.”
Source: İzmi̇r / Cumhuriyet
Başkan Tugay’dan Yuvamız İzmir müjdesi
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, Tarihi Havagazı Fabrikası’nda gerçekleştirilen İZELMAN AŞ Yuvamız İzmir Çocuk Etkinlik Merkezleri’nin 2024-2025 mezuniyet törenine katıldı. Geçen yıl 14 şubeden 151 öğrenci mezun olurken, bu yıl 20 şubeden 291 öğrenci mezuniyet sevinci yaşadı. Başkan Tugay, önümüzdeki bir yıl içinde 30 şubeye ulaşmayı hedeflediklerini kaydetti. Aylık 10 bin liralık ücreti 5 bin liraya düşürdüklerini hatırlatan Başkan Tugay, “Önümüzdeki yıl merkez sayımızı artırdıkça, aylık ücreti 4 bin liraya düşürmeyi hedefliyoruz. Bizim için onurdur. Ülkemizdeki her çocuğun bu olanaklardan tamamen ücretsiz faydalanmasını isteriz. Bu yıl bin 300 civarında çocuğa ev sahipliği yaptık, önümüzdeki yıl 2 bin olacaktır, ondan sonraki yıllarda bu daha da artacaktır ama şunu biliyoruz; hala erişemediğimiz çokça çocuğumuz var. Hala böyle bir merkezde mutlu olmayı, sosyalleşmeyi, hayatı tanımayı hak eden on binlerce çocuğumuz var. Onlar için de çalışmaya devam edeceğiz” diye konuştu. “HEPİMİZ SORGULAMALIYIZ” Konuşmasında, Yuvamız İzmir öğretmenleri ve çalışanlarına çocuklara verdikleri hizmetten ötürü teşekkür eden Başkan Tugay, “Ülkenin geleceğini kuracak olanlar çocuklardır, çocukları doğru şeyler yapma konusunda ikna edecek şey, eğitimdir. Atatürk onun için ‘eğitim’ dedi. Onun için eğitim reformunu yaptı. Ülkede en çok değer verdiği şey eğitimdi. Çocukların, gençlerin eğitimini her şeyin önüne koydu. O günden bugüne baktığımız zaman okullarımızda maalesef eğitimin kalitesinden çok şey kaybettik. Ülkemiz, insanlarımız, anne babalar bununla yüzleşmek ve şu soruyu sormak durumunda: Neden ülkemizde bir sürü konfor alanında bir sürü zenginlik yaşanırken, bir sürü konuya yatırım yapılırken eğitime hak ettiği yatırımı yapmıyoruz? Eğitim hakkında ülkemizin çocukları eşit haklara sahip mi, eşit şans tanınıyor mu? Biz bu devleti niye kurmuştuk? Biz bu devleti çocuklarımıza eşit eğitim olanakları sağlasın diye kurmadık mı? Bence hepimizin bunu sorgulama zamanı” ifadelerini kullandı. “OKUL ÖNCESİ EĞİTİMİN ÖNEMİ” Okul öncesi eğitimin önemine vurgu yapan Başkan Tugay, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bir insanın olgunlaşması, donanımlı ve bilgili hale gelmesi, hayattaki zorluklarla başa çıkabilmesi, kendine güvenebilmesi, mutlu ve sosyal bir insan olabilmesi, başka insanlarla hayatı olması gerektiği şekilde paylaşarak yaşayabilmesi için ihtiyacı olan şey, okul öncesi eğitim. Biz işte Yuvamız İzmir merkezlerinde çocuklarımıza bunları öğretiyoruz. Kendini tanımayı, arkadaşlığı bilmeyi, başka çocuklarla beraber onların haklarını gözeterek bir şeyler yapmayı, çevresini ve şehrini tanımayı öğretiyoruz ve onlara sahip çıkmaları gereken değerleri öğretiyoruz. Öyle ki, zamanında üzerinde bulunduğumuz topraklar dâhil birileri tarafınca zalimce işgal edilmişken, onlara karşı o iradeyle direnebilmeyi sağlayan değerler. Herhangi bir yerde komşusu açken onun açlığına razı olmayan, evinde pişirdiği yemeği onunla paylaşan değerler. Büyüğüne saygı, küçüğüne sevgi göstermeyi sağlayan değerler. Bu ülke, bu vatan ihtiyaç duyduğu zaman gözünü kırpmadan her türlü mücadeleye giren değerler. Altına bir koltuk verildi diye büyüklenmeyen, eline fırsat geçtiğinde devleti ve milleti soymaya çalışmayan değerler. İşte böyle insanlar yetiştirmeyi amaçlayarak, bu değerleri öğreterek arkadaşlarımız o çocuklara kucak açtı.” BAŞKAN TUGAY’A DOĞUM GÜNÜ KUTLAMASI Başkan Tugay, konuşmasının ardından Yuvamız İzmir öğrencilerine diplomalarını takdim etti. Başkan Tugay’ın doğum gününü hatırlayan bir öğrenci ise sahnede onun doğum gününü kutladı. Başkan Tugay’a ayrıca çocuklar tarafından çiçek verildi. Başkan Tugay, çocuklarla ve velilerle hatıra fotoğrafı da çektirdi. GÖSTERİLER ALKIŞ TOPLADI Törende, 20 Yuvamız İzmir merkezinden birer öğrenci sahneye çıkarak “Birlikte Güçlüyüz” isimli flama gösterisi gerçekleştirdi. Gösteride, her çocuk Türkiye Cumhuriyeti kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk ile ilgili sözler söyleyerek büyük alkış topladı. Ayrıca 5 yaşındaki mezun öğrenciler, 4 yaşındaki öğrencilere Türk bayrağı ile İzmir Büyükşehir Belediyesi ve İZELMAN AŞ flaması teslim etti. Programda öğrencilerin zeybek, vals gibi dansları ve müzik gösterileri de yer aldı. Törenin en fazla alkış toplayan bölümü ise öğrencilerin İstiklal Marşı kıtalarını ve Öğrenci Andı’nı okuduğu bölüm oldu. Mezuniyet törenine İZELMAN Yönetim Kurulu Başkanı Aybala Yentürk, İZELMAN AŞ Genel Müdürü Yılmaz Mede ve Genel Müdür Yardımcıları Merve Doğan Gürsel ile İlknur Tanrıverdi de katıldı. 36-66 ay arasındaki çocuklara okul öncesi eğitim veren Yuvamız İzmir Çocuk Etkinlik Merkezleri, kısa zamanda Tire’de ve Urla’da ikişer şube daha açmaya hazırlanıyor. Ayrıca Cengizhan’da, Tınaztepe’de ve Toros’ta da şubeler faaliyete geçecek.
Source: İzmi̇r / Cumhuriyet