İspanya’dan Giresun’a uzanan köprü! 6 bin kilometre uzakta aynı dili konuşuyorlar
İspanya’nın Kanarya Adaları’nda, Gomera Adası’nın ıslık dili ustaları, Karadeniz’in yeşil incisi Giresun’un Çanakçı ilçesine bağlı Kuşköy’e ziyarette bulundu.
Ziyaret, sadece coğrafi bir yakınlaşma değil, aynı zamanda nesillerdir süregelen eşsiz bir kültürel mirasın dudaklardan dökülen melodilerle buluşması olarak değerlendirildi.
Kültür ve Turizm Bakanlığı Yaşayan Miras ve Kültürel Etkinlikler Genel Müdürlüğü’nün önderliğinde gerçekleşen program kapsamında, Gomera Adası Islık Dili Miras Taşıyıcıları Jose Molina Gonzalez ve Carmen Castilla Padilla, Kuşköy’de Kaymakam Furkan Aksoy tarafından karşılandı. İki kadim geleneğin temsilcileri, 500 rakımlı dağ köyünde bir araya gelerek bir ilki gerçekleştirdi.
Gonzalez ve Padilla, köyün patikalarında dolaşırken, Kuşköy halkıyla samimi bir ortamda buluştu. Sohbet, kelimelerin ötesine geçerek, ıslık dilinin büyüleyici ezgileriyle yükseldi! Misafirler ve köy halkı, kendi kültürel mirasları olan ıslık dillerini karşılıklı olarak uygulamalı bir şekilde sergilerken, antik iletişim biçiminin ne kadar canlı ve etkileyici olduğunu bir kez daha kanıtladılar.
İki farklı coğrafyada yaşayan ancak aynı şaşırtıcı iletişim biçimini kullanan topluluklar arasında eşi benzeri görülmemiş bir köprü kuruldu. Kuşköy ve Gomera Adası, şimdi, sadece haritada değil, aynı zamanda dudaklardan dökülen melodilerle de birbirine bağlanan iki özel yer olarak tarihe geçti.
Giresun Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Hayrettin Karadeniz, burada yaptığı açıklamada, her iki bölgede de ıslık dilinin uzun bir geçmişe sahip olduğunu söyledi.
Karadeniz, kültürler arası bir buluşmanın gerçekleştiğini ifade ederek, “İnşallah bunun semeresini alırız. Bakanlığımızın bu konuya el attığını, sahiplendiğini görüyoruz. Böyle bir kültürel mirasımız var. Bu kültürel miras, dünyanın diğer ucunda Kanarya adalarında da var. Bu diyalog inşallah devam eder.” dedi.
Carmen Castilla Padilla ise Gresun’da da bu dilin kullanılmasının güzelliğine vurgu yaparak, “Bizim ülkemizde de dağlık bölge olduğu için kendi aramızda ıslık diliyle anlaşıyoruz. Coğrafya bakımından benzerlikler var. Basit cümleleri, basit kelimeleri biz de haberleşmede kullanıyoruz.” diye konuştu.
Program dahilinde yarın Giresun Valiliğinde Islık Dili Buluşması ve Çalıştayı düzenlenecek.
Source: Ahmet Yavuz
Mevlana”ya ait 19 esere restorasyon
Konya da mutasavvıf ve İslam düşünürü Mevlana Celaleddin-i Rumi nin kabrinin bulunduğu, Mevleviliğin merkezi sayılan Mevlana Müzesi nde Mevlana ve Mevleviliğe ait eserler ile el yazması kitaplar, levhalar, kandiller ve musiki aletleri sergileniyor. Mevlana ya ait olduğu değerlendirilen sikke, arakiye (dervişlerin giydikleri, tiftikten yapılmış ince külah) gömlek, cübbe ve seccadeden oluşan 19 eser, titizlikle temizleniyor, bakımları yapılıyor, sergilenmek üzere ısı ve nem dengesi sağlanan özel dolaplarda saklanıyor. 19 AYRI KUMAŞIN DA KENDİNE GÖRE SORUNLARI VARDI Mevlana Müzesi Müdürü Naci Bakırcı, 2021 de kıyafetlerin restorasyonu için proje başlattıklarını söyledi. Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlı laboratuvarlar ile üniversitelerden de destek aldıklarını anlatan Bakırcı, Marmara Üniversitesinde kumaşların boya analizlerinin yapıldığını, boyar maddelerinin tespit edildiğini dile getirdi. Bakırcı, önceden tekstil malzemelerinin zararlı böcek ve güvelerden korunması için kimyasal maddelerin kullanıldığını belirterek, Bu süreçte Mevlana Müzesi nde üç tane restoratör arkadaş göreve başlamıştı. Bu arkadaşlarımız tekstil ve kağıt uzmanlarıydı. Gerekli raporlar hazırlandı. Kimliklendirmeleri, tespitleri yapıldı. Belgelendirildikten sonra kumaşlarda çalışılmaya başlandı. 19 ayrı kumaşın da kendine göre sorunları vardı. Bir kısmının astarları yıpranmış. Seccade örneğinde olduğu gibi atkı ve çözgüleri bir araya gelmiş, küme halinde olmuş, toparlanmışlardı. Bunların her birisi öncelikle fotoğraflarla belgelendirildi. Yapılacak işler karara bağlandı ifadelerini kullandı. Yaklaşık 2,5 yıl süren çalışma neticesinde 17 kumaşın restorasyonunun tamamlandığına dikkati çeken Bakırcı, 15 tanesi cübbe şeklinde tasarlanan kıyafetler. Bunların bir kısmı, Hazreti Mevlana nın günlük kıyafetleri olabilir. Bir kısmının da törensel kıyafetler olduğuna inanıyoruz dedi. Müzelerin görevinin koleksiyonlarını zenginleştirmek, korumak ve teşhir etmek olduğunu anlatan Bakırcı, asıl görevlerinin de eserleri gelecek kuşaklara aktarmak olduğunu vurguladı. ESERLERİ KORUMA AMAÇLI ÇELİK DOLAPLAR YAPTIRILDI Bakırcı, eserlerin bundan sonra daha uzun yıllar korunması amacıyla çelik dolaplar yaptırıldığını söyledi. Arkadaşlarımız mevcut kumaşların saçaklarını, atkı ve çözgülerini ayrıştırarak aykırı bir kimyasal kullanmadan, mevcut olanı koruyarak restorasyon dikişleriyle altlarına destekleyici ipek de kullandılar. Tabiri caizse kumaşlar tekrar ete kemiğe büründü, kıyafet oldu. diyen Bakırcı, geçen yıl ziyaretçileriyle buluşturduklarını anlattı. Bakırcı, bitkisel süsleme ile karanfil, lale ağırlıklı seccadenin restorasyonuna yeni başlandığını dile getirdi. ÖNCESİ, SONRASI HALİ BİZİM EN SEVDİĞİMİZ KISIM Restoratör konservatör Aliye Ünal da restorasyona başlarken hiçbir işlem yapmadan eseri fotoğrafladıklarını söyledi. Bozulmaları belgeleyip nasıl çalışacaklarına karar verdiklerini anlatan Ünal, Islak temizlik gerekiyorsa küçük alanlarda kumaşın veya işlemenin boya verip vermediğini test ediyoruz. Daha sonra adım adım ilerliyoruz. Her gün buraya geldiğimizde yeni bir işe başlıyor gibi heyecanla, şevkle çalışıyoruz. Biz, bitmişini görebiliyoruz. Öncesi, sonrası hali bizim en sevdiğimiz kısım ifadelerini kullandı.
Source: Habertürk