Doktorlar için yeni dönem
Sağlıkla ilgili bazı kanunlarda değişiklik yapan kanun teklifi AK Parti milletvekillerinin imzasıyla TBMM Başkanlığına sunuldu. Toplam 29 maddeden oluşan teklifte sağlık çalışanları ile ilgili önemli düzenlemelere de yer verildi. SORULARINIZ İÇİN: akivanc@haberturk.com 1219 Sayılı Tababet ve Şuabatı Sanatlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun uyarınca tabipler, diş tabipleri ve uzman tabipler Sağlık Bakanlığınca yapılan istihdam planlamaları çerçevesinde birden fazla sağlık kurum ve kuruluşunda çalışabiliyor. Kanunda yapılacak değişiklik ile tabipler en fazla iki sağlık kurum ve kuruluşunda çalışabilecekler. Mevcut uygulamadaki birinci değişiklik bu. İkinci değişiklik uyarınca ise tabipler, diş tabipleri ve uzman tabipler Sosyal Güvenlik Kurumu ve kamu kurumları ile sözleşmesi olup olmadığına bakılmaksızın özel sağlık kurum ve kuruluşları ile vakıf üniversitelerinde 4/a (eski SSK) statüsünde kadrolu çalıştırılacaklar. Sağlık personelinin özel hastanelerde 4/a statüsünde çalıştırılma zorunluluğu 30 Ocak 2025 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Özel Hastaneler Yönetmeliğinde de düzenlenmişti. Şimdi yapılacak kanun değişikliği ile yönetmelikteki hükme yasal dayanak oluşturulacak. ÇALIŞMA İZİNLERİ İÇİN 1 HAZİRAN 2026 TARİHİNE KADAR SÜRE Özel sağlık kurum ve kuruluşları ile vakıf üniversitelerinde çalışan tabipler, diş tabipleri ve tıpta uzmanlık mevzuatına göre uzman olanlar, kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce verilen çalışma izinleri için 1 Haziran 2026 tarihine kadar yeni çalışma izni başvurusunda bulunacaklar. Bu tarihe kadar başvuruda bulunmayanların çalışma izinleri iptal edilecek. İKİ AYRI HASTANEDE KADROLU ÇALIŞABİLECEKLER Kanun değişikliğinin yürürlüğe girmesiyle söz konusu tabipler aynı anda iki ayrı özel hastane veya vakıf üniversitesi hastanesinde kadrolu çalışabilecekler. Daha önce hekimler özel hastanede 4/a statüsü yerine 4/b (eski BAĞ-KUR) statüsünde çalışabiliyorlardı. 4/b statüsünde çalışanlar o hastanenin kadrolu personeli değil hizmet alımı karşılığı çalışan kişi sayıldıklarından yıllık izne çıktıkları günlerde ücretleri kesiliyordu. Kıdem tazminatı hakları da olmuyordu. 4/a statüsünde çalıştıklarında yıllık izin sırasında ücret almaya devam edecekler. Sadece çalışmaya bağlı ödemeleri alamayacaklar. Örneğin muayene ettiği veya ameliyat ettiği hasta başına para alıyorlarsa, izne çıktıklarında bu parayı alamayacaklar. Hekimlerin özel hastaneler ve vakıf üniversitesi hastanelerinde 4/a statüsünde kadrolu çalışma zorunluluğu getirildiği için iki ayrı yerle iş sözleşmesi imzalayacaklar. Sözleşmenin hastane sahibi tarafından sona erdirilmesi halinde iki hastaneden de çalıştıkları her yıl için kıdem tazminatı alacaklar. Her iki hastaneden Sosyal Güvenlik Kurumu’na (SGK) ayrı ayrı prim yatırılacak. Bu da emekli aylıklarına yansıyacak. Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu da kanun teklifi dolayısıyla dün sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, “Özel hastane kadrosunda çalışan hekimlerin iki sağlık kuruluşunda hizmet sunabilmesi mümkün olacak. Kazançları hem kıdem tazminatlarına hem de emeklilik kazanımlarına yansıyacak” dedi. TAVANI AŞAN KAZANÇTAN KESİLEN PRİMİ SGK’DAN ALABİLECEKLER Sosyal Güvenlik Kurumu’na asgari ücret ile bunun 7,5 katına kadar olan kazançlar için sosyal sigorta primi ödeniyor. Bu da mevcut asgari ücrete göre aylık 26.005,50 TL ile 195.041,25 TL arasında kazanca tekabül ediyor. SGK’ya tek bir işyerinden bildirilen kazançlar asgari ücretin 7,5 katını aşamıyor. Ancak, aynı kişi için birden fazla işyerinden bildirilen kazançlar asgari ücretin 7,5 katını aşabiliyor. Oysa asgari ücretin 7,5 katını aşan kazançlar emeklilikte dikkate alınmıyor. Bu nedenle, tavanı aşan kazançtan kesilen primlerin iadesi için SGK’ya başvurmak gerekiyor. SGK kendiliğinden iade yapmıyor. Peki iade tutarı nasıl hesaplanacak? SGK’ya bildirilen kazançlar için çalışanlardan yüzde 14 sosyal sigorta primi, yüzde 1 işsizlik sigortası primi olmak üzere yüzde 15 oranında prim kesilir. Tavanı aşan kazancın yüzde 15’i oranında kesilen prim, başvuruda bulunan kişiye iade edilir. Örneğin, iki ayrı hastaneden de bir ayda asgari ücretin 7,5 katı olmak üzere toplam 390.082,5 TL kazanç bildirilen hekim SGK’ya başvurduğunda, tavanı aşan 195.041,25 TL tutarındaki kazancın yüzde 15’i oranında, yani 29.256 TL prim iadesi alır. SGK iade ettiği primler için faiz uygulamaz. Bu nedenle prim iade başvurularının gerekirse her ay yapılması yerinde olur. EBE VE HEMŞİRE YARDIMCILIĞI KALDIRILACAK Lise düzeyinde psikomotor gelişimi destekleyen eğitim programlarının sağlık hizmet sunumuna fayda sağlayacağı öngörülerek kanun teklifiyle diş protez teknisyenliği mezunlarının diş protez teknisyeni ünvanıyla çalışmaları düzenlenecek. Hemşirelik yardımcısı, ebelik yardımcısı ve sağlık bakım teknisyeni ünvanlarına son verilecek. Mamografi teknikerliği ünvanı 2011 yılında ihdas edilmesine karşın bu ünvanda sağlık meslek mensubu istihdam edilmediği için bu sağlık mesleğine de ihtiyaç bulunmadığı belirtildi. 2012 yılında eğitim ve öğretime başlayan nükleer tıp ön lisans programlarından şu ana kadar 2055 kişi mezun oldu. Sağlık kuruluşlarındaki nükleer tıp birimlerinin sayısı ise 195’e ulaştı. On yıllık projeksiyonda bu sayının daha da artacağı öngörülerek nükleer tıp teknikerliği sağlık mesleği olarak ihdas edildi.
Source: Habertürk
Sabah koşuşturmasında kurtarıcı: 5 dakikada peynirli yumurtalı lavaş rulo
Sabahları vaktiniz mi dar? Kahvaltıyı atlamak istemiyor ama ne hazırlayacağınızı bilemiyor musunuz? İşte tam da bu anlar için hazırlayabileceğiniz, 5 dakikada sofraya gelen harika bir tarif: Peynirli yumurtalı lavaş rulo. MALZEMELER 1 adet lavaş 1 adet yumurta 2 yemek kaşığı beyaz peynir (ezilmiş) 1 yemek kaşığı rendelenmiş kaşar peyniri (isteğe bağlı) Birkaç dal maydanoz (ince kıyılmış) Tuz, karabiber 1 tatlı kaşığı tereyağı ya da sıvı yağ HAZIRLANIŞI Yumurtayı bir kasede çırpın, içine peynirleri, maydanozu ve baharatları ekleyin. Lavaşı tavaya serin, üzerine karışımı dökün ve spatulayla yayın. Orta ateşte 1-2 dakika pişirin, sonra lavaşı ikiye katlayın veya rulo yapın. Ters çevirip diğer yüzünü de kızartın. Sıcak servis edin. ALTERNATİF MALZEMELER Lor peyniri ve dereotu Sucuk veya pastırma dilimleri Haşlanmış patates + baharatlı ezme
Source: Haber Merkezi
27 Haziran Hangi Burç Oluyor? 27 Haziran Ne Burcu, Yükseleni Hangisi?
27 Haziran Hangi Burç Oluyor?” sorusunun yanıtı astroloji severlerin gündeminde yer almaya devam ediyor. Her burç bir ayı ve tarih aralığını temsil ettiğinden ötürü hangi burcun hangi güne denk geldiği merak ediliyor. Öte yandan art arda gelen burçlarda tarih aralığının da iyi hesaplanması gerektiği konu ile ilgili uzmanlar tarafından belirtiliyor. Peki; 27 Haziran Hangi Burç Oluyor? İşte 27 Haziran Burcu Özellikleri, Yükseleni ve Yorumu 27 HAZİRAN HANGİ BURÇ OLUYOR? 27 Haziran”da dünyaya gelenler Yengeç burcu olmaktadır. Yengeç burcu 22 Haziran – 23 Temmuz tarihleri aralığını kapsamaktadır. YENGEÇ BURCU GENEL ÖZELLİKLERİ Grup: Su, negatif,dişi Yönetici Gezegen: Ay Renk: Gümüş, gri, eflatun Uğurlu Taş: İnci Şanslı Sayı: 2 Şanslı Gün: Pazartesi Karşıt Burç: Oğlak Şehirler: İstanbul, Amsterdam, Milano, Manchester, Stockholm Metal: Gümüş Çiçekler: Nilüfer, beyaz gül, zambak Ağaçlar: Defne, köknar KİŞİSEL ÖZELLİKLERİ: Yaşamlarındaki her konuda aşırı bir şekilde hassas, alıngan ve kuruntulu olan Yengeç”leri tanımlayan sözcük “Hissederim” dir. Sorumluluk duyguları çok gelişmiştir. Her işte olağanüstü olan ayrıntıcılıkları, işlerinde mükemmeliyetçiliği getirir. Ayni sorumlulukları karşılarındakilerden de beklerler. Yengeç”ler duygusallıkları ve duyarlılıkları ile tanınırlar. Çevresindeki her insandan da ayni hassasiyeti bekledikleri için, kolay geçinilir tipler değildir. İyi günlerinde neşeli, iyi kalpli, yardımsever, düşünceli ve anlayışlıdırlar. Fakat herhangi belirgin bir neden olmadan somurtkan ve alıngan olabilirler. Yakınlarını ve arkadaşlarını çok sevmelerine karşın, bunu pek belli etmezler. Kendilerini herhangi bir şekilde inciten kişileri zor bağışlarlar ve yapılan hareketi asla unutmazlar. Yengeç”ler müziğe ve dinsel konulara karşı ilgilidirler. Sabırlı olan Yengeç”ler tartışmalardan kesinlikle hoşlanmazlar. Duygularını sessiz bir şekilde saklarlar. FİZİKSEL ÖZELLİKLERİ: Gerçek Yengeç Burcu insanı fiziksel olarak; soluk, beyaz tenli, orta ve kısa boylu, yuvarlak yüzlüdür. Gözleri genelde gri veya mavi gözlüdür. Saçları mat ve kahverengi olur. Yengeç kadınları tartışmasız çok güzeldirler. Ay gezegenini simgeleyen güzel yüzleri vardır. Vücut yapıları gençliklerinde güzeldirler. Yaşları ilerledikçe, dikkat etmezlerse kilolu tombul bir vücutları olur . 27 HAZİRAN YENGEÇ BURCU YÜKSELENİ NEDİR? Yükselen burç kişinin doğduğu saate, dakikaya ve doğum yerine göre değişiklik göstermektedir. Bu sebeple aynı günde doğan herkesin yükseleni farklıdır. 27 Haziran tarihli burcun yükselenini hesaplamak için kişinin doğum saatini bilmesi gerekmektedir.
Source: Sabah
İstanbul”da görülen yılanlar için uzmanlardan uyarılar
Kent genelinde son haftalarda Küçükçekmece, Arnavutköy, Sultangazi gibi ilçelerin yer aldığı bazı bölgelerde yılan görülmesi tedirginlik yarattı.
İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Ormancılık Bölümü, Avcılık ve Yaban Hayatı Programı Öğretim Görevlisi Dr. Ergün Bacak, AA muhabirine, yılan görülen ilçelerin ortak özelliğinin kırsala ve yeşil alana yakınlık olduğunu söyledi.
“Soğukkanlı” olarak tanımlanan yılanların mayıs ve haziran aylarında kış uykusundan uyandıklarını belirten Bacak, “Şu an haziran ayı sıcaklıkları gayet iyi, aşırı sıcak değil. Hayvanlar da yeni çıktılar. Üreme alanları, çiftleşecek dişileri ya da besin arıyorlar. O yüzden de en çok aktif oldukları zamanlar. Temmuz ve ağustosta da görülebilecekler ama aşırı sıcaklar olduğu zaman bazen dinlenirler. 35-40 derece sıcaklıktan onlar da etkilendikleri için birkaç gün dinleniyorlar. Daha soğuk alanlara geçiyorlar. Ancak temmuz ayı da böyle haziran sıcaklığında giderse o ayda da aktiviteleri devam edecek.” ifadelerini kullandı.
Yılandan korkan insanların tedirginlik yaşamasının doğal olduğunu söyleyen Bacak, şunları kaydetti:
“İstanbul”da sadece bir tür zehirli yılan var. Bu da burunlu engerek ya da boynuzlu engerek olarak bilinen Vipera ammodytes. O da çok büyük olmayan, boyu bir metreyi bile bulmayan, genelde yarım metrelik boylarda, çok yavaş hareket eden bir yılan. İnsanlar için öldürücü değil ama tıbbi önem arz ediyor. Eğer herhangi bir sağlık probleminiz varsa sizi öldürebilir ya da küçük çocukları öldürebiliyor. İstanbul”daki yılanların çoğu su yılanları. Zaten sulak alanın kenarına giderseniz, pikniğe giderseniz o yılanları görebilirsiniz. Onlar zararsızdır. Yalnızca avcılarından korktuğu için kötü koku salgılar. Hazer yılanı, eskülap yılanı gibi yılanlar farelerle mücadele eder ve zararsızdır. Sarı yılan vardır, boyu 2,5 metreyi bulur, oldukça kalın bir yılandır ancak hiçbir zehri yoktur. Ev yılanı zehirsizdir. Bunların hepsi İstanbul”da görebileceğiniz yılanlar ama en çok karşılaşılan Hazer yılanıdır, genelde arabaların içerisine giriyor.”
Yılanla karşılaşanların yapması gerekenler
Dr. Bacak, yılanla karşılaşan vatandaşların gerek olması durumunda itfaiyeyi, belediyeyi, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğünü arayabileceğini belirterek, “Yetkililer yılanı canlı bir şekilde alırlar, başka bir alana götürüp uzaklaştırırlar. Yılanları öldürerek ekosisteme çok büyük zarar veriyoruz. Yılanlar hastalık taşıyıcısı olan hayvanlarla bedavadan mücadele ediyor, tarım ürünlerimizi koruyor. Fare salgını olduğu zaman çiftçiler milyonlarca lira kaybediyor. Yılanlar bunlarla mücadele ediyor. Organik, sağlıklı beslenelim diyoruz ama tarıma fayda sağlayan, ilaç atmamızı engelleyen yılanları öldürüyoruz. Önce bilinçlenmek, zehirli-zehirsiz ayrımına bakmadan hiçbir yılanı öldürmemek lazım.” dedi.
Büyük araştırma hastanelerinde panzehir var
Zehirli ve zehirsiz yılanları ayırt etmekteki ipuçlarına da değinen Bacak, şöyle devam etti:
“Zehirsiz yılanlar daha gerginlerdir, hızlı hareket edip, daha çabuk saldırabilirler. Bir de hafif zehirli yılanlar vardır, onlar fare zehirler, insana zehir aktaramazlar. Olası zehirlenme anında en yakın tıp kuruluşuna gitmek lazım. Özellikle büyük araştırma hastanelerinde panzehirleri vardır. Zehirli yılanlar daha yavaş hareket ederler. Türkiye”deki zehirli yılanların göz bebekleri, kedilerin göz bebeği gibi dikeydir. Zehirsizlerinki insan gözbebeği gibi daha yuvarlaktır. Yılanlara karşı olan toplumsal ön yargıyı aşmak gerekir. Biyoçeşitliliği ve ekosistemi korumamız lazım, o yüzden önce bir tanıyalım, tanıdıktan sonra korumaya çalışalım.”
“Zehri ağızla alıp atmak efsanedir”
Ziraat Mühendisi Ömer Demir ise yılanların şehir içinde bu kadar görülmesinin nedeninin pandemide yaşanan eve kapanma süreci olduğunu, yılanların o dönem boşluktan faydalanarak şehirlerdeki ufak yeşilliklere kadar yerleştiğini söyledi.
Demir, “Çok dikkat etmek lazım. Özellikle bahçesi, açık arazisi olanlar, evlerinin önündeki taşlığı, sarmaşığı, otlukları temizlemeleri lazım ki bunlar bu yerlerde kendilerini saklayabilirler. Saklanacak alanları olmaması lazım. Yani evimizin, bahçemizin önünü olabildiğince temiz tutmamız lazım.” şeklinde konuştu.
Hangi yılanın zehirli, hangisinin zehirsiz olduğunun hemen anlaşılamayacağını dile getiren Demir, “Dolayısıyla başımıza bir ısırılma olayı geldiğinde acilen sağlık kuruluşlarına başvurmalıyız. Sağlık kuruluşu bize gelene kadar ısırılan yeri biraz sıkıp kanını akıtmaya çalışmalıyız. Bunun dışında bir işlem yapılmamalıdır. Filmlerdeki gibi, zehri ağızla alıp atmak efsanedir. Isırılan yeri ağzına alıp dışarı atmaya kalkarsan, o zehirliyse sen de zehirlenirsin. Asla böyle bir işe teşebbüs etmemeliyiz.” uyarısında bulundu.
Demir, yılanlara karşı önerilerini şöyle özetledi:
“Yılan evinize, bağınıza girmiş, sizi engelliyorsa onu imha edebilirsiniz ama illa öldüreceğiz diye bir çaba sarf etmemize gerek yok. Orada da bir ekosistem var ama bize tehlike verecek bir durumdaysa da yapacak bir şey yok. Yılanları biz hep öldürmeye kalkarsak farelerden geçemeyiz, etraf fare dolar. Bize zarar vermediği sürece yılanı öldürmemeliyiz. Açık arazide, tarlada yılanı öldürmenin bize faydası olmadığı gibi zararı vardır, oradaki sistemi bozuyoruz. Dolayısıyla zaruret olmadığı zaman hayvanları öldürmemeliyiz. Topraksız tarıma yöneldiğimizde çalı, çırpıya, ota o kadar ihtiyacımız olmayacak, yılanlar da şehir içerisinde bu kadar görülmeyecektir.”
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
Source: