“Sağlık Araştırmaları Güncesi – Skolyozdan Beslenmeye, Kanserle Mücadeleye”

Yuttuğu balığın kılçığı 2 hafta sonra boynunu delip çıktı

Tayland”ta akılara durgunluk veren bir olay yaşandı. Balık yemek isteyen bir kadın yanlışlıkla balığın kılçığını yuttu. Fakat olay bununla kalmadı. 2 hafta sonra yediği kılçık boynundan çıktı.

BALIĞIN KILÇIĞI 2 HAFTA SONRA ORTAYA ÇIKTI

Balık yerken herkesin korktuğu olay Tayland”ta bir kadının başına geldi. Boğazına yapışan kılçık kadına hayatının şokunu yaşattı. İlk yuttuğunda kılçığı çıkaramayan kadın daha sonra hastaneye gitti.

Fakat ilk röntgende kılçık görülmedi. Çözümü ise halk arasında yaygın olarak uygulanan ekmek ve pirinç yönteminde buldu. Bu yöntem de başarılı olamadı.

BOYUNU ŞİŞMEYE BAŞLADI

Kadının boynundaki ağrının şiddeti ağrı gün geçtikçe artmaya başladı.2 hafta sonra boynunda bir şişlik fark etti ve soluğu yine hastanede aldı. İkinci kez yapılan muayenede de herhangi bir sonuca ulaşılamadı ve kadına ağrı kesici verilerek evine gönderildi.

Boynundaki ağrı şiddetlenince boynuna ağrı bandı yapıştırmak isteyen kadın şiş olan bölgeyi ovalamaya başladı. Bu işlem sırasında ise deri altında iğne gibi sivri bir ucun dışarı çıktığını fark etti. Ve hafife bastırınca 2 hafta önce yuttuğu balığın cildinin yüzeyine çıktığını gördü.

HEMEN HASTANEYE KOŞTULAR

Durumu fark eden kadın ve eşi hemen hastaneye koştu. Ve doktorlar tarafından kadının boynundan 2 santimetre uzunluğunda bir balık kılçığı çıkarıldı. Doktorlar daha önce böyle bir vaka ile karşılaşmadıklarını belitti. Kadın ise bir daha asla balık yemeyeceğini söyledi.

Source: Haber Merkezi


Kontroller devam ediyor

Beşiktaş Futbol Takımı”nda yeni sezon öncesi rutin sağlık kontrolleri sürüyor Siyah-beyazlı kulüpten yapılan açıklamaya göre, teknik direktör Solskjaer, yardımcı antrenör Mike Marsh, kaleci antrenörü Richard John Hartis ile futbolculardan Kerem Atakan Kesgin, Serkan Emrecan Terzi, Mustafa Erhan Hekimoğlu, Yakup Arda Kılıç, Salih Uçan, Semih Kılıçsoy, Tayfur Bingöl, Tayyip Talha Sanuç, Necip Uysal, Joao Mario, Svensson, Arroyo, Rashica, Zainutdinov, Al Musrati ve Gedson, Acıbadem Altunizade Hastanesi”nde sağlık kontrolünden geçti.

Source: Fotomaç


Omurganıza iyi bakın! Skolyozda erken tanı önemli: Tedavi süreci kolaylaşıyor

Skolyoz, omurganın sağa ya da sola doğru 10 derecenin üzerinde eğrilik göstermesiyle ortaya çıkan bir duruş bozukluğu olarak tanımlanıyor. Özellikle Haziran ayının “Skolyoz Farkındalık Ayı” olarak anılması, bu önemli sağlık sorununa dikkat çekmeyi amaçlıyor. Medipol Acıbadem Bölge Hastanesi’nden Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Gökhan Özkoçak,, skolyozun çoğunlukla 10 ila 15 yaş arasındaki çocuklarda görüldüğünü belirterek, “Kız çocuklarında erkeklere kıyasla 8-10 kat daha fazla rastlanıyor” dedi. EN SIK OKUL ÇAĞINDA GÖRÜLÜYOR Skolyozun erken fark edilmesinin tedavi sürecini ciddi ölçüde kolaylaştırdığını söyleyen Dr. Özkoçak, “Omuz seviyelerinde dengesizlik, kürek kemiklerinin birinin daha belirgin olması, bel ve kalça bölgesinde asimetri, duruşta eğrilik gibi bulgular dikkatlice gözlemlenmeli” dedi. Bu işaretlerin görüldüğü çocukların mutlaka bir fizik tedavi uzmanı tarafından değerlendirilmesi gerektiğini vurguladı. TEDAVİYE EĞRİLİĞE GÖRE YÖN VERİLİYOR Skolyozun derecesine göre farklı tedavi seçenekleri uygulanabiliyor. Dr. Özkoçak, “10-20 derece arasındaki eğriliklerde sadece özellikli omurga egzersizleriyle oldukça iyi sonuçlar alıyoruz. 20-40 derece arası skolyozlarda ise egzersizlerin yanı sıra korse kullanımı da devreye giriyor. 40 derecenin üstündeki eğrilikler cerrahi işlem açısından değerlendirilmeli” ifadelerini kullandı. Cerrahi müdahalenin yalnızca daha ileri vakalarda gündeme geldiğini belirten Dr. Özkoçak, çoğu çocuğun büyüme süreci tamamlandığında sağlıklı bir omurgaya sahip olabildiğini belirtti. “OMURGA, VÜCUDUN PIRLANTASIDIR” Dr. Özkoçak, omurga sağlığının hayat boyu korunması gerektiğine dikkat çekerek, “Cildimize gösterdiğimiz özeni omurgamıza da göstermeliyiz. Duruş bozukluklarını ciddiye almalı, erken yaşta müdahale ile ilerlemesini durdurmalıyız. Unutmayın, omurga vücudun pırlantası gibidir” dedi.

Source: Internet Haber


Omurganıza iyi bakın! Skolyozda erken tanı önemli: Tedavi süreci kolaylaşıyor

Skolyoz, omurganın sağa ya da sola doğru 10 derecenin üzerinde eğrilik göstermesiyle ortaya çıkan bir duruş bozukluğu olarak tanımlanıyor. Özellikle Haziran ayının “Skolyoz Farkındalık Ayı” olarak anılması, bu önemli sağlık sorununa dikkat çekmeyi amaçlıyor. Medipol Acıbadem Bölge Hastanesi’nden Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Gökhan Özkoçak,, skolyozun çoğunlukla 10 ila 15 yaş arasındaki çocuklarda görüldüğünü belirterek, “Kız çocuklarında erkeklere kıyasla 8-10 kat daha fazla rastlanıyor” dedi.

Source: Internet Haber


Yetersiz gıda, kanserden kurtulanlarda ölüm riskini artırıyor

Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi, Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Uğur Coşkun, yetersiz gıda alınımının kanserden kurtulan hastalarda ölüm riskini artırdığı ile ilgili açıklamalarda bulundu. Coşkun, sağlık kuruluşlarında gıda güvencesizliği taramasının yapılması ve ihtiyaç sahibi bireylerin yardım programlarına yönlendirilmesi gibi girişimlerde bulunmanın önemini belirtti. Prof. Dr. Coşkun açıklamasında şu ifadelere yer verdi: Kanserin gerek gelişiminde gerekse kanser tedavisi esnasında beslenmenin ne kadar önemli olduğunu biliyoruz. Fakat ABD de yeni yapılan bir çalışmada ilk defa gıda güvensizliğinin yani vücut için gerekli olan gıdaların zamanında ve yeterince temin edilememesinin kanserden kurtulan bireylerde ölüm riskini ciddi oranda artırdığını ortaya koydu. Bu araştırmaya göre sağlıklı gıdaya erişimi olmayan kanser hastalarının ölüm riski yüzde 28 daha yüksek. ABD de Perelman Tıp Fakültesi nden bilim insanları, 5 bini aşkın kişinin sağlık verilerini inceledi. Araştırma, JAMA Health Forum adlı bilimsel dergide yayımlandı. Buna göre, gıda güvencesizliği yaşayan bireylerin ölüm riski, sağlıklı gıdaya erişimi olanlara kıyasla yüzde 28 daha fazla. Üstelik bu fark, yaş, cinsiyet, sigara kullanımı gibi faktörler hesaba katıldığında da geçerli. GIDA YARDIMI PROGRAMLARINA KATILMAYAN BİREYLERDE RİSK YÜZDE 42 YE ÇIKIYOR Verilerin 2011-2012 yıllarındaki ABD Ulusal Sağlık Anketi ve 2019 yılına kadarki ölüm kayıtlarına dayandığına değinen Prof. Dr. Coşkun, Araştırmaya katılanların yüzde 10 unun gıda güvensizliği yaşadığı tespit edildi. Bu grubun hem kansere bağlı hem de tüm nedenlere bağlı ölüm oranlarının daha yüksek olduğu görüldü. Gıda güvencesizliği yaşayıp devlet destekli gıda yardımı programlarına katılmayan bireylerde bu riskin yüzde 42 ye kadar çıktığı belirtiliyor. Bu çalışma, gıda güvencesizliği ile kanser sonrası ölüm riski arasındaki ilişkiyi gösteren ilk bilimsel araştırma olma özelliğini taşıyor dedi. SAĞLIKLI GIDAYA ERİŞİM, HASTALARIN YAŞAM SÜRESİNİ UZATABİLİR Sağlıklı gıdanın kanser tedavilerinde düşünülenden çok daha önemli olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Uğur Coşkun, Sağlıklı gıdaya erişim, hastaların yaşam süresini uzatabilir. Tabii, kanser hastalarının tedavi sürecinde sosyal ihtiyaçlarının da göz önünde bulundurulması gerekiyor. Ayrıca, sağlık kuruluşlarında gıda güvencesizliği taramasının yapılması ve ihtiyaç sahibi bireylerin yardım programlarına yönlendirilmesi gibi girişimlerde bulunmak oldukça önemli. Sonuç olarak kanser tedavisi esnasında beslenme ne kadar önemli ise tedaviler sonrası kanserden kurtulan hastalarda da gıdalara erişim ve sağlıklı gıdaların tüketilmesi yine o kadar önemli diyebiliriz ifadelerini kullandı.

Source: Habertürk


Dikkat! Yıllar sonra da kansere yol açabilir

Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Dahili Tıp Bilimleri Bölümü Deri ve Zührevi Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi de olan Yılmaz, güneşin yaşamın kaynağı ancak deri kanserlerine, kırışıklara ve erken yaşlılığa da neden olduğunu söyledi. GÜNEŞ HASARLARI BEBEKLİKTEN İTİBAREN BİRİKİYOR Güneş hasarlarının bebeklikten itibaren birikmeye başladığını dile getiren Yılmaz, Güneş yanıklarının etkileri yaşam boyu deride kalır. Bir süre sonra güneşin hasarları leke, deride şekil bozuklukları, kırışıklıklarla ya da kanserle kendini göstermeye başlar. İşte 5-6 aylık bebekken alınan güneşle başlıyor ve sonrasında yıllar sonra hasarları ortaya çıkıyor diye konuştu. Yılmaz, özellikle güneşin yoğun olduğu 10.00-16.00 saatleri arasında ışınlardan katı şekilde korunma kültürünün geliştirilmesi gerektiğini vurguladı. GÜNEŞ KORUYUCU TEK BAŞINA YETERLİ DEĞİL Güneş koruyucu kremlerin yanı sıra şapka, uzun kollu gömlek, şemsiye gibi koruyucuların önemine işaret eden Yılmaz, Toplumda D vitaminimiz ne olacak? sorusu var. D vitamini üretimi için kolumuza, bacağımıza gelen ışık yeterli, dışarıda dolaşırken aldığınız güneş fazlasıyla yeter. O nedenle diğer zamanlarda güneşten korunmayı mutlaka öneriyoruz ifadesini kullandı. Yılmaz, dernek olarak Avrupa da dermatologlarla ortaklaşa yürüttükleri Euromelanom Projesi kapsamında insan yüzünün bir tarafında bebeklik, diğer tarafında yaşlanmış ve hasta insan yüzü görselini kullanarak güneşin hasarlarına dikkati çektiklerine değindi. İNSAN DERİSİ GÜNEŞİN HASARINI UNUTMUYOR Görselle güneşin hasarları ve değişimlerini çok net vurguladıklarını, bazılarının bundan etkilendiğini ifade eden Yılmaz, şöyle konuştu: En çok kısa dönemli tatillerden korkarız. 4-5 günlük tatilde bir an önce bronzlaşayım diye birinci, ikinci derece veya su toplayan güneş yanıkları olabiliyor. Her saatin önemi var, hastanın gecikmeden mutlaka hekime gitmesi gerekiyor. Güneş çarpması varsa da ayrıca müdahale gerektirir. İnsan derisi güneşin hasarını unutmuyor. Şiddetli su toplayacak kadar güneş yanığı olan kişilerin sonraki süreçte sırtında leke olursa mutlaka dermatolog tarafından takibi gerekiyor. Çünkü güneş yanığı sonrasında insan vücudunda en tehlikeli kanser türü olan melanomun (deri kanseri) gelişme riskini arttırır. Melanomun yayılma oranı çok yüksek, ölümcül bir kanser türüdür. Yılmaz, örneğin 10, 15 veya 20 yaşında şiddetli güneş yanığı olan birinin ileri yaşlarda da dikkatli olmasını önererek, Güneş yanığından 2, 3, 5, 10 hatta 20 yıl sonra bile sırttaki o yanık alanlarda melanom gelişme riski devam edecektir. Leke olduysa onun klinikte kaydedilmesi, belirli aralıklarla görüntüleri karşılaştırılarak takip edilmesi lazım. Görüntüde değişiklik varsa lekenin tümünü almak, patolojiye göndermek durumundayız dedi.

Source: Habertürk