“Sağlıkta Son Gelişmeler – Kalp Tedavileri ve Kene Riski”

Kalbiniz kaç yaşında?

Kalp-damar hastalıkları, Dünya’da ve ülkemizde birinci ölüm nedeni… Dolayısıyla kalp sağlığımızı ihmal etmememiz gerektiğini vurgulayan ve ‘Kalbiniz sizden daha yaşlı ya da daha genç olabilir’’ diyen Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Bingür Sönmez, bu hayati organın yaşını hesaplamanın yollarını şöyle açıkladı:

Kalbin biyolojik yaşı nasıl ölçülür?

KLİNİK TESTLER

– Kan basıncı (Tansiyon): Takibi önemlidir. – Kolesterol seviyeleri (LDL, HDL, Total):

Takip edilmelidir.

– EKG (Elektro-kardiyogram): Koroner sorunlara, ritm bozuklukları, iletim sorunları kalbin yaş göstergesi olabilir.- Ekokardiyografi (EKO): Kalp kası kalınlığı, pompa gücü (EF), kapak sorunları ölçülebilir.- Kalsiyum skoru (Bilgisayarlı Tomografi): Gerek koroner, gerekse büyük damarlardaki kireçlenmeyi gösterir, doğrudan değerlendirilebilen “damar yaşı” ölçümüdür.- Arteriyel sertlik (Pulse Wave Velocity): Damar elastikiyeti azalırsa biyolojik yaş artar. Kalbin oksijen taşıma kapasitesi (VO2 Max, egzersizle ölçülür), genç kalbinde daha yüksektir.

LABORATUVAR VERİLERİ

– CRP (C-reaktif protein): Yüksek durumlarda damar içi iltihap (inflamasyon) yaşlanma belirtisidir.- Total kolesterol, LDL, HDL, Trigliserit düzeyi: Yüksek ise damar hastalığı riski fazladır.- HbA1c (Üç aylık kan şekeri ortalaması): Kan şekerinin düzensizliğini gösterir ve yüksekse damar hasarı riski artar.

Kalp Check-up’ınızı ihmal etmeyin

Sessiz kalp hastalıkları belirti vermediği için erken evrede fark edilmez. Ağrı vermeyen kalp ağlıyor olabilir. Tansiyon, kolesterol, şeker düzenli takip edilmelidir. Kan biyokimyası, Efor Testi, EKG, ECHO gibi tetkikler sizi erken tanıya götürür.

KALBİ GENÇ TUTMANIN 8 YOLU

1-Her gün hareket edin: Kalbinizin genç kalma için bacaklarınız da çalışmalı. Günde 30 dakika tempolu yürüyüş kalp için çok faydalıdır. Düzenli egzersiz damarları esnekleştirir, kalp ritmini dengeler, kas gücünü artırır.

2- Kalbe dost besinleri tercih edin: Akdeniz diyeti: zeytinyağı, ceviz, yeşil yapraklılar, balık. 2-3 ceviz, 1 avuç yaban mersini gibi antioksidanlar kalbinizi mutlu eder.Şekerden, trans yağdan, aşırı tuzdan uzak durun.

3️-Stresi minimalize edin: Derin nefes alın, 10’a kadar sayın, doğaya çıkın. Meditasyon, kalbi yatıştırır.

4️- Sevin, bağ kurun, affedici olun: Kalp sadece kanla değil, duygularla da beslenir. Sevgi veren ve alan kalp genç kalır. Dostluklar, aile bağları, bir tebessüm bile kalbinize iyi gelir.

5-Uykusuz kalp, yorgun bir savaşçıdır: 7–8 saatlik derin uyku kalbin tamir zamanıdır. Uyumadan önce televizyon ekranını kapatın, sakinleşin.

6-Sigara ve zararlılara veda edin: Kalbin gençliğini korumak için de kötü alışkanlıklara veda etmek şarttır. Sigara, kalbin yaşını her içimde artırır. Alkol ve hareketsizlik de damar yaşını yükseltir.

7. Menopozu geciktirin: Menopozla birlikte östrojen hormonu ortadan kalktığı için kadınlarda anormal bir damar sertliği süreci başlar. Bu nedenle menopozun geciktirilmesi için tedavi uygulanmalıdır.

8. Aceleci olmayın: Çok çabuk karar veren, hızlı konuşan sabırsız biriyseniz (A tipi kişilik) yavaşlayın. A tipi kişilikte kandaki adrenalin seviyesi çok yükselir, bu da damar spazmına ve çarpıntıya neden olur. Yavaşlayarak yıpranma katsayınizi azaltabilirsiniz

Kalp toparlanır mı?

Zararlı alışkanlıklar bırakıldıktan sonra kalp, inanılmaz bir toparlanma kapasitesine sahiptir. Ancak bu toparlanma, alışkanlığın türüne, süresine ve kişisel risk faktörlerine bağlı olarak değişir. Kalpteki iyileşme süreleri

– 1 hafta sonra kan basıncı düşer, ritim normale döner.- 3-6 ay sonra kalp kası (özellikle dilate kardiyomiyopati varsa) toparlanmaya başlar.- 1 yıl sonra kalbin kasılma gücü anlamlı şekilde artar.

– 5-15 yıl kalp krizi riski, hiç içmemiş biriyle eşitlenir.- 1 yıl kalp krizi riski % 50 azalır.

Kötü beslenme ve hareketsizlik

– 2-4 hafta sonra kan şekeri, kolesterol ve tansiyon dengelenmeye başlar.- 3 ay sonra egzersizle kalp debisi ve damar elastikiyeti artar.- 6-12 ay sonra kalp yaşı gençleşmeye başlar; koroner risk düşer.

Örnek karşılaştırma

KENDİNİZİ TEST EDİN

Bilimsel araştırmalar doğrultusunda kalp yaşınız risk faktörlerine göre hesaplanır. Sigara kullanımı, fiziksel aktivite düzeyi, uyku kalitesi, stres düzeyi, ailede erken kalp hastalığı öyküsü gibi faktörler, kalbin biyolojik yaşını etkileyen güçlü belirleyicilerdir. İşte riskinizi hesaplayayabileceğiniz bir test.

KALP YAŞINI HESAPLAMA TABLOSU

Source: Nazan Doğaner Halici


Kalbiniz “balon” değil, doğru tedavi ister

Hastalar, internette okudukları veya çevreden duydukları bilgilerle polikliniklere geliyor. ‘Hocam yeni bir yöntem çıkmış, ilaçlı balonla damarlarımı açar mısınız?’ talebi sıkça duyuluyor. Ancak bu popülerliğin aksine, yöntemin yaklaşık 20 yıllık bir geçmişi olduğunu belirten Prof. Dr. Bilal Boztosun, “İlaç kaplı balonlar her hastaya ve her damara uygun değildir. Tedavide kritik olan, hastanın ne istediği değil, damarın neye ihtiyaç duyduğudur” dedi. Tedavi sürecinin hastanın ısrarıyla değil, tıbbi gereklilikle şekillendiğini vurgulayan Prof. Boztosun, “Bir darlık gördüğümüzde önce standart bir balonla damarı genişletiriz. Eğer damar beklendiği gibi açılır ve kan akımı sağlanırsa, o zaman ilaç kaplı balonla işlemi tamamlayabiliriz. Ancak damarda esnekliğe bağlı bir geri çekilme, yani ‘recoil’ dediğimiz durum yaşanırsa, damarın açık kalması için stent takmak şarttır. Burada amaç kozmetik bir işlem değil, hayat kurtarmaktır” diye konuştu. ‘NE İSTİYORUM’ DEĞİL, ‘DAMARIM NE İSTİYOR?’ Stent tedavisinin hala önemli bir seçenek olduğunu ve hastaların bu yöntemden kaçınmaması gerektiğini belirten Prof. Dr. Boztosun, “İlaç kaplı balona şartlanıp stentten kaçınmak doğru değil. Gerekli durumlarda stent hayat kurtarır. Hastalarımızın sorması gereken soru ‘Ben ne istiyorum?’ değil, ‘Benim damarımın ihtiyacı ne?’ olmalıdır.” HER DAMARA UYGUN DEĞİL Prof. Dr. Boztosun, ilaç kaplı balonların özellikle belirli durumlarda değerli bir seçenek olduğunu belirterek, hangi hastalarda tercih edildiğini şöyle özetledi: “Eğer damar çok uç bir noktadaysa, yan damar söz konusuysa ya da hastanın ileride bypass olma ihtimalini korumak istiyorsak ilaç kaplı balon yöntemini ön plana çıkarırız. Ancak her vakada olduğu gibi burada da karar kişiye özeldir. Hekiminize güvenin ve onun belirlediği tedavi protokolüne sadık kalın. Sizin için en doğru tedavi, popüler olan değil, size en uygun olandır.”

Source: Internet Haber


“Kene riski şehirlerden çok kırsalda yüksek” uyarısı!

İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü ile İl Tarım ve Orman Müdürlüğünce, kent genelinde son dönemde görünürlüğünde artış yaşanan kenelerin türü ve zararlı olup olmadığının tespiti için çalışma başlatıldı. Bu kapsamda farklı bölgelerden kene örnekleri alınarak laboratuvarda incelendi. YAZ AYLARI GELİNCE KENE POPÜLASYONU ARTTI İncemeler sonucunda kenelerin zararsız Rhipicephalus türü olduğu belirlendi. İl Sağlık Müdürü Doç. Dr. Abdullah Emre Güner, zoonotik hastalıklarının takibinin 12 ay boyunca titizlikle yapıldığını söyledi. Bulaşıcı hastalıklar biriminin takip ettiği konulardan birinin keneler olduğunu belirten Doç. Dr. Güner, yaz ayları gelince kene popülasyonunun arttığını, bu nedenle insanların tedirginlik yaşadığını kaydetti. Doç. Dr. Güner, İstanbul da da yaz aylarında kene görülmelerinin arttığını vurgulayarak, insanların tedirginliğini azaltmak için İl Tarım ve Orman Müdürlüğü ile keneler üzerinde çalışma yaptıklarını ifade etti. Güner, Sosyal medyada görünen, basına çıkan İstanbul daki keneyle ilgili çekincelere istinaden alınan kene örneklerinin Veteriner Enstitümüzde, İl Tarım Müdürlüğümüzün destekleriyle tiplendirmesine baktık. İnceleme sonucunda İstanbul daki kene türünün Kırım Kongo Kanamalı Ateşi ne (KKKA) neden olacak kenelerden olmadığını tespit ettik. Kenenin zararsız Rhipicephalus türü olduğunu belirledik diye konuştu. İstanbul da kene ısırmalarından dolayı sağlık kuruluşlarına başvurular yaşandığını anlatan Doç. Dr. Güner, şöyle devam etti: İstanbul da 2025 te 9 bin 445 vatandaşımız kene ve kene şüphesiyle sağlık kuruluşlarımıza başvurdu. Ama hem haziranda sıcaklıkların artması hem de gündemin biraz daha keneden dolayı yoğunlaşmasından kaynaklı 5 binden fazla başvurumuz oldu. Ancak vatandaşlarımız şu konuda müsterih olsun. Şu ana kadar İstanbul kaynaklı KKKA olmadı. Kendimizi keneden korumak için bazı önlemler almamız lazım. Kırsal alanlarda, piknik alanlarında veya çayır çimende gezerken pantolonlarımızın paçalarını çorabın içine sokabiliriz. Kenenin tutunacağı bir deri yüzeyi bırakmayarak kendimizi koruyabiliriz. Kene konusunda neler yapılması gerektiğini bilmemiz önemli. Kene ısırması durumunda vatandaşlarımızın en yakın sağlık kuruluşuna başvurarak, kendileri keneyi çıkartmadan sağlık profesyonellerinden yardım almasını istiyoruz. İSTANBUL DA 10 HASTADA KKKA ÇIKTI Doç. Dr. Güner, kene ısırması sonucu KKKA şüphesi taşıyan vatandaşlardan alınan numunelerin Ankara daki referans laboratuvarlara gönderildiğini söyledi. İstanbul da KKKA vakalarının enfeksiyon kliniklerinde titizlikle takip edildiğini aktaran Doç. Dr. Güner, şunları kaydetti: İstanbul da 2025 te KKKA şüphesi taşıyan 67 kişiden örnekler alındı. Bunlardan 10 unda KKKA çıktı. Bu hastaların 9 u şu anda taburcu edildi, 1 inin tedavisi devam ediyor. Ama bunların hiçbiri İstanbul kaynaklı vakalar değil. Anadolu nun başka noktalarında kene tutumu olduktan sonra tedavi için İstanbul a gelen vatandaşlarımız.

Source: Habertürk