TRANSFER HABERİ – Milan Skriniar adım adım Galatasaray”a! İşte yapılan teklif
Avrupa Ligi'nde final, Süper Lig'de de şampiyonluk hedefleyen Galatasaray, kadrosunu güçlendirmek için çalışmalarını sürdürüyor. Victor Nelsson'la ocak ayında vedalaşmaya hazırlanan sarı-kırmızılılar, Danimarkalı oyuncunun yerini ise bir dünya yıldızıyla doldurma istiyor. Hedefteki isim; Paris Saint-Germain'in 29 yaşındaki Slovak stoperi Milan Skriniar… Satın alma opsiyonuyla kiralama teklifi Fransız ekibine yapıldı, büyük oranda anlaşma sağlandı, oyuncunun maaşı konusunda görüşmeler sürüyor. JUVENTUS GERİ ÇEKİLDİ PSG ile pazarlıklarını sürdüren sarı-kırmızılılar, Skriniar'la anlaşmaya çok yakın. Kariyerine Avrupa'da devam etmek isteyen Skriniar, Suudi Arabistan'dan gelen teklifleri reddetti ve Galatasaray'a yeşil ışık yaktı. PSG'de kadroda düşünülmeyen Skriniar'ı Juventus da istiyordu. Ancak mali anlamda sıkıntılı bir süreç geçiren İtalyan ekibi, Slovak stoperin yıllık maaşından dolayı geri adım atmış durumda. Galatasaray'ın kısa süre içinde Milan Skriniar'ı açıklaması bekleniyor. ICARDI'DEN DOLAYI İLİŞKİLER İYİ Galatasaray,Paris Saint-Germain'le Skriniar konusunu da ikili ilişkileriyle işi bitirmeye yakın… İki kulüp Mauro İcardi transferiyle birlikte dostane ilişkiler kurmuştu. Bu ilişkiler iki kulüp arasında devam ediyor. PSG, önceliği bu nedenle transferde Galatasaray'a vermiş durumda. MAURO'NUN İZİNDEN GELİYOR Skriniar, Galatasaray'ın Arjantinli yıldızı Mauro İcardi'yle benzer bir kariyere sahip… İcardi, Sampdoria'nın ardından İnter'in yolunu tutmuş, ardından da PSG'ye gitmişti. Tangocu, son olarak Galatasaray'a geldi. Skriniar'ın da kariyeri aynı şekilde. Sampdoria, İnter ve PSG şeklinde gelişti. SLOVAK İSİM 3'LÜ DEFANSA UYGUN Galatasaray'da Okan Buruk'un Milan Skriniar'ı stoper listesinin ilk sırasına yazmasının ana nedeni ise; Slovak oyuncunun, İnter'de yıllarca 3'lü formasyonda oynaması…
Source: Fotomaç
GÜNCEL DÖVİZ KURLARI: Dolar ve Euro kaç TL oldu? Güncel Dolar/TL, Euro/TL kuru (21 Aralık 2024)
21 Aralık 2024 Cumartesi günü döviz kurlarında yaşanan güncel hareketlilik yatırımcıların dikkatini çekiyor. ABD Doları ve Euro başta olmak üzere döviz piyasalarında iç ve dış ekonomik faktörlerin etkisi hissedilmeye devam ediyor.
21 Aralık 2024 Cumartesi güncel döviz kurları
Dolar/TL: Alış 34,9194 TL | Satış 34,9739 TLEuro/TL: Alış 36,7004 TL | Satış 36,7420 TL
Ekonomistlere göre döviz kurlarındaki dalgalanmalar, ABD Merkez Bankası”nın (Fed) faiz politikalarına ilişkin beklentiler, jeopolitik riskler ve küresel ekonomik verilerden etkileniyor. Özellikle enflasyon verileri ve faiz kararlarına dair öngörüler, döviz kurlarında sert hareketlere yol açabiliyor.
Analistler, yıl sonuna yaklaşılırken döviz piyasalarındaki volatilitenin artabileceğini belirtiyor. Bu süreçte yatırımcıların piyasa verilerini yakından takip etmeleri ve risk yönetimi stratejileri geliştirmeleri öneriliyor.
ALTINDA SON DURUM: Gram altın ve çeyrek altın kaç TL oldu? Altının fiyatı ne kadar? (21 Aralık 2024)Altın
Source: Dünya Gazetesi
Resmen duyurdular! Ankara”ya sürpriz atama
Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski, Kırım Tatar Milli Meclisi Başkan Yardımcısı Neriman Celal”ın, Ukrayna”nın Ankara Büyükelçisi olarak atanmasına karar verdiklerini bildirdi.Zelenski, Telegram hesabından gece saatlerinde paylaştığı görüntülü mesajında, ülkesindeki son gelişmeleri değerlendirdi.Gün içinde hükümet olarak bazı önemli kararlar aldıklarını belirten Zelenski, “Bugün diplomatik ekibimizle birlikte yeni Ukrayna büyükelçilerinin listesini onayladık.” dedi.Zelenski, Ukraynalı diplomatların farklı ülkelere atanmasına ilişkin 30 kararı onayladığını ifade ederek, birkaç ay önce Rus esaretinden kurtulan Kırım Tatar Milli Meclisi (KTMM) Başkan Yardımcısı Neriman Celal”i Ukrayna”nın Ankara Büyükelçisi olarak atanmasına karar verdiklerini bildirdi.Kararlar kapsamında Ukrayna”nın Birleşmiş Milletler (BM) ile NATO”daki temsilciliklerine atanacak yeni diplomatların isimlerini de paylaşan Zelenskiy, “Bu ve diğer kararnameler diplomatik prosedürlere göre kısa süre içerisinde yayınlanacak.” diye konuştu.Zelenski, ayrıca Rus ordusunun bu sabah Kiev”e düzenlediği füze saldırısına da tepki göstererek, Rusya”ya karşı uluslararası baskının artması gerektiğini savundu.Bir kişinin ölmesi ve birkaç kişinin yaralanmasına neden olan saldırıda bir kilise ve Arnavutluk, Arjantin, Filistin, Kuzey Makedonya, Portekiz ile Karadağ”ın diplomatik misyonların yer aldığı alanın da hasar gördüğünü anlatan Zelenski, saldırıyı bir terör saldırısı olarak nitelendirdi.- NERİMAN CELAL 28 HAZİRAN”DA SERBEST BIRAKILMIŞTIKTMM Başkan Yardımcısı Neriman Celal, 2021″de Kırım”da Rus güvenlik güçlerince esir alınmıştı. Rus istihbaratı Akmescit yakınındaki Anğara köyünde 23 Ağustos 2021″de bir sabotaj eylemi düzenlendiğini iddia etmiş, eylemin Ukrayna Savunma Bakanlığı İstihbarat Baş Müdürlüğü ile KTMM tarafından organize edildiğini ileri sürmüş ve bu kapsamda Celal tutuklanmıştı.Celal, Rusya ile Ukrayna arasında 28 Haziran 2024″te yapılan esir takası sonucu serbest bırakılmıştı.Komşudaki krizin perde arkasıPutin”den net Türkiye mesajı”Türkiye global bir oyuncu
Source: Www.star.com.tr
Neriman Celal, Ukrayna”nın Ankara Büyükelçisi olarak atandı
Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy, Telegram hesabından gece saatlerinde paylaştığı görüntülü mesajında, ülkesindeki son gelişmeleri değerlendirdi. Gün içinde hükümet olarak bazı önemli kararlar aldıklarını belirten Zelenskiy, Bugün diplomatik ekibimizle birlikte yeni Ukrayna büyükelçilerinin listesini onayladık. dedi. Zelenskiy, Ukraynalı diplomatların farklı ülkelere atanmasına ilişkin 30 kararı onayladığını ifade ederek, birkaç ay önce Rus esaretinden kurtulan Kırım Tatar Milli Meclisi (KTMM) Başkan Yardımcısı Neriman Celal i Ukrayna nın Ankara Büyükelçisi olarak atanmasına karar verdiklerini bildirdi. AA nın haberine göre; kararlar kapsamında Ukrayna nın Birleşmiş Milletler (BM) ile NATO daki temsilciliklerine atanacak yeni diplomatların isimlerini de paylaşan Zelenskiy, Bu ve diğer kararnameler diplomatik prosedürlere göre kısa süre içerisinde yayınlanacak. diye konuştu. Zelenskiy, ayrıca Rus ordusunun bu sabah Kiev e düzenlediği füze saldırısına da tepki göstererek, Rusya ya karşı uluslararası baskının artması gerektiğini savundu. Bir kişinin ölmesi ve birkaç kişinin yaralanmasına neden olan saldırıda bir kilise ve Arnavutluk, Arjantin, Filistin, Kuzey Makedonya, Portekiz ile Karadağ ın diplomatik misyonların yer aldığı alanın da hasar gördüğünü anlatan Zelenskiy, saldırıyı bir terör saldırısı olarak nitelendirdi. NERİMAN CELAL 28 HAZİRAN DA SERBEST BIRAKILMIŞTI Kırım Tatar Milli Meclisi (KTMM) Başkan Yardımcısı Neriman Celal, 2021 de Kırım da Rus güvenlik güçlerince esir alınmıştı. Rus istihbaratı Akmescit yakınındaki Anğara köyünde 23 Ağustos 2021 de bir sabotaj eylemi düzenlendiğini iddia etmiş, eylemin Ukrayna Savunma Bakanlığı İstihbarat Baş Müdürlüğü ile KTMM tarafından organize edildiğini ileri sürmüş ve bu kapsamda Celal tutuklanmıştı. Celal, Rusya ile Ukrayna arasında 28 Haziran 2024 te yapılan esir takası sonucu serbest bırakılmıştı.
Source: Habertürk
Husilerin Yemen’den fırlattığı füze İsrail”in başkenti Tel Aviv’i vurdu: 18 yaralı var
İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF), Yemen’den fırlatılan bir balistik füzenin Tel Aviv’e düştüğünü ve saldırıda en az 18 kişinin yaralandığını açıkladı. Tel Aviv’deki bir parka isabet eden füze, şehirde büyük bir paniğe yol açtı. Füzenin düşmesiyle birlikte bölgede sirenler çalarken, İsrail’in füze savunma sistemleriyle yaptığı müdahalenin başarısız olduğu belirtildi.
Saldırının ardından hasar ve yaralılar
Füzenin düştüğü parkta ciddi maddi hasar meydana gelirken, çevredeki bazı binaların camlarının kırıldığı ve araçlarda büyük çapta zarar oluştuğu görüldü. Yaralılar arasında durumu ağır olanların bulunduğu ifade edilirken, olay anı amatör kameralara yansıdı.
Husilerden sert mesajlar
Husilerin lideri Abdulmelik el-Husi, kısa süre önce yaptığı açıklamada, İsrail’in Filistin’e yönelik saldırılarına karşı “uzun bir savaşa hazır olduklarını” dile getirmişti. Husilerin askeri sözcüsü Yahya Sare ise Gazze’ye yönelik saldırılar durana ve kuşatma kaldırılana kadar İsrail ile mücadeleyi sürdüreceklerini vurgulamıştı. Yemen’den yapılan bu saldırının, Husilerin açıklamalarının hemen ardından gerçekleşmesi dikkat çekti.
İsrail’den ilk tepkiler
İsrail hükümeti, saldırının ardından güvenlik güçlerini teyakkuza geçirdi. İsrail Savunma Kuvvetleri, Yemen’den fırlatılan füzelerin daha önce de tehdit oluşturduğunu ancak bu boyutta bir saldırının ilk kez yaşandığını belirtti. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun konuyla ilgili acil bir güvenlik toplantısı düzenleyeceği açıklandı.
Orta Doğu’da gerilim tırmanıyor
Yemen’den gelen bu füze saldırısı, Filistin-İsrail çatışmasının bölgesel bir savaşa dönüşme riskini artırıyor. İsrail’in Filistin’e yönelik operasyonları sürerken, Husilerin bu saldırısıyla Orta Doğu’daki gerilim daha da tırmanmış durumda. Husilerin gelecek günlerde yeni saldırılar düzenleyip düzenlemeyeceği merak konusu.
Bu saldırı, bölgede barış umutlarını daha da zayıflatırken, uluslararası toplumun duruma nasıl bir tepki vereceği dikkatle izleniyor.
Source: Dünya Gazetesi
Tarihi Şam ziyareti sonrası açıklama: Türkiye”nin çok büyük tarihsel rolü var
ABD Dışişleri Bakanlığı Yakın Doğu İşlerinden Sorumlu Müsteşar Yardımcısı Barbara Leaf, 12 yıl ara ve Suriye”de Beşar Esed rejiminin yıkılmasından sonra Amerikan heyetinin Şam”a gerçekleştirdiği ilk ziyaretin ardından Washington”ın Suriyeli lider Ahmed eş-Şara”nın (Ebu Muhammed el-Culani) başına koyduğu 10 milyon dolar ödülün peşine düşmeyeceğini, “Suriye”nin ve bölgenin geleceğini tartıştığı birinin hükümeti tarafından başına ödül konmasının tutarsız olduğunu” ifade etti.Leaf, beraberindeki heyetle Şam”a gerçekleştirdiği ziyaretin ardından düzenlediği çevrimiçi basın toplantısında Suriyeli lider Şara ile görüşmesinde ev sahibinden gelen pozitif mesajları olumlu karşıladıklarını, bu prensipler üzerinde sadece sözler değil eylemleri görmek için beklediklerini, kadınlar, tüm etnik ve dini unsurların içinde yer aldığı Suriyeliler liderliğinde tüm Suriyelilerin katılım sağlayacağı bir geçiş dönemi için katılımcılık ve geniş istişarenin önemini vurguladığını ifade etti.Suriyeli lider Ahmed eş-ŞaraABD”nin Suriyelilerle birlikte çalışmaya hazır olduğunu ifade eden Leaf, geçici hükümet yetkilileriyle ABD ve bölgesel ortaklar tarafından üzerinde mutabık kalınan bir dizi ilkeyi görüştüklerini söyleyerek, “Olumlu mesajları memnuniyetle karşıladık. Bu prensipler konusunda yalnızca sözler değil, gelişmelere bakacağız.” dedi.Leaf, Ahmed eş-Şera için birkaç yıldır yürürlükte olan “10 milyon dolarlık ödülden” vazgeçileceğini söyleyerek, “Şunu söylemek mümkün; Suriye”nin ve bölgenin geleceğini tartıştığım birisinin başında ödül olması tutarsız kalıyor.” diye konuştu.ABD”nin Türkiye”nin de aralarında yer aldığı müttefik ülkelerle Ürdün”ün Akabe kentinde gerçekleştirilen Suriye zirvesinde üzerinde mutabakata varılan prensiplerin bugünkü görüşmelerinde ele alındığını aktaran Leaf, Suriyelilerin yıllardır süren savaşın ekonomik yıkımından kurtulması için katkı sağlamak istediklerini belirtti.Leaf, ABD”nin Suriye rejimine getirdiği yaptırımların kaldırılmasına ilişkin, “herhangi bir beyanda bulunmayacağını ancak bölgesel konular ve yerel meselelere ilişkin iyi, kapsamlı bir görüşme gerçekleştirdiğini, Şara”nın görüşmelerinde Suriye”nin ekonomik rehabilitasyonu öncelediğini anlattığını” vurguladı.Yaptırımların kaldırılmasını değerlendiren Leaf, “Geçici hükümet ve bundan sonra gelecek hükümetler üzerinde, yaptırımların kaldırılması için gerekliliklerin sağlanması için oldukça büyük bir iç baskı olacağını düşünüyorum.” ifadesini kullandı.Suriye”nin yeniden yapılanması konusunda ABD”nin rol alabilmesi için Sezar Yasası”ndaki gerekliliklere ilişkin Şam”daki geçici yönetimin adım atması gerektiğine işaret eden Leaf, Suriye”ye yönelik insani yardımlarının devam edeceğini ve Şam”daki şartlara göre ziyaretlerinin sürebileceğini belirtti.Leaf, Beşar Esed”in suçlarının ortaya çıkartılması, belgelenmesi ve hesap vermesinin Amerikan hükümeti için öncelik olacağını aktararak, Suriye”deki görüşmelerinde “birlik ve tüm Suriyeliler için bir Suriye” kavramının öne çıktığını kaydetti.-“TÜRKİYE”NİN ÇOK BÜYÜK TARİHSEL ROLÜ VAR”İran”ın Suriye”de geçmişte ağırlıklı bir rol aldığını bu nedenle de geleceğinde herhangi bir rol alamayacağı görüşünü paylaşan Leaf, Tahran”ın savaş boyunca İran Devrim Muhafızları Gücü ordusu, yabancı milis grupları, Lübnan Hizbullahı”nı Suriye”ye getirerek buradaki “halka zalimlik ettiği” ifadesini kullandı.Türkiye”nin rolüne ilişkin konuşan Leaf, şunları kaydetti:”Türkiye”nin Suriye”de çok büyük tarihsel bir rolü, nüfuzu var ve bir komşu ülke, Suriye”de kendi ulusal güvenlik ve diğer çıkarları var. Hükümetimizin görmek istediği, Suriye”nin Irak gibi kendi ayakları üzerinde durabildiği, egemenliği kazandığı, komşularıyla yapıcı ilişkiler kurabildiği, Suriye”nin de aynı şekilde komşularına bir istikrarsızlık unsuru, uyuşturucu ticaretinin döndüğü bir ülke değil yapıcı bir ilişki kurabildiği bir ülke olması.”Leaf, Şara”yı “pragmatik bir kişi olarak bulduğunu, görüşmesinin olumlu atmosfer içinde geçtiğini, bölgesel ve yerel meseleleri ele aldıklarını paylaşarak, “sözler değil eylemlere göre hareket edeceklerini” yineledi.Suriye”de SDG adını kullanan terör örgütü PKK/YPG”yle ilgili sorular üzerine Leaf, “Türk yetkililerle ve SDG ile görüşmelerde enerjik bir şekilde çalışıyoruz. Bölgedeki gerilimi azaltmak için çabalıyoruz. Önümüzdeki en iyi yolun Kobani çevresinde ateşkes sağlanması ve SDG”nin ülkenin o bölgesindeki rolü açısından yönetilen bir geçiş diyebileceğim bir yol bulmak için çalışmamız olduğunu düşünüyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.Cumhurbaşkanı Erdoğan: CHP, Şam”daki dostlarını bir gecede kaybetmenin şokunu atlatamadıBölgedeki anlatılar bozuldu! İran”ın “Şii Hilali” kırıldı: Türkiye”nin “Dolunay”ı yükseliyorAlmanya: Türkiye”nin çıkarına olmalı
Source: Www.star.com.tr
İşgalci İsrail”e meydan okumuşlardı… Tel Aviv vuruldu: En az 18 yaralı
Filistin”e yönelik saldırılarını sürdüren İsrail”e Yemen”den misilleme geldi. İsrail ordusundan yapılan açıklamada, Yemen”den fırlatılan bir balistik füze nedeniyle ülkenin merkez bölgesinde sirenlerin çaldığı bildirildi. Fırlatılan füzeyi durdurmaya yönelik müdahale girişimlerinin “başarısız olduğu” açıklanırken, füzenin Tel Aviv”deki bir parka düştüğü aktarıldı. İsrail basını saldırıda en az 18 kişinin yaralandığını duyurdu. Saldırı anı ve sonrasında meydana gelen hasar ise amatör kameralara yansıdı.HUSİLER İSRAİL”E MEYDAN OKUMUŞTUHusilerin lideri Abdulmelik el-Husi, Orta Doğu”daki gelişmelere ilişkin yaptığı son açıklamada, “İsrail saldırganlığının Husilerin Filistinlileri desteklemeye yönelik tutumunu değiştirmeyeceğini” belirterek, “İsrail ile uzun bir savaşa hazırız” ifadelerini kullanmıştı. Husilerin askeri sözcüsü Yahya Sare de “Gazze”ye yönelik saldırılar durana ve kuşatma kaldırılana kadar İsrail ile mücadele edeceklerini” söylemişti. Yemen”den yapılan son saldırının Husilerin açıklamalarının hemen ardından gelmesi dikkat çekti.
Source: Www.star.com.tr
İlçeyi YPG”den temizlemek için kuşatma! Halk da ayaklandı
Suriye Milli Ordusu (SMO) ve Arap aşiretler Rakka”yı terör örgütü YPG”den temizlemek için operasyon başlattı. Rakka ilinin güneyindeki Maadan, Zur Şamr ve Sabha, Ratlah”ın kontrolünü ele geçirdi. Rusların tahliye ettiği Tabka Havaalanı”na doğru harekete geçen SMO”nun havaalanını ele geçirmesiyle terör örgütü Fırat”ın batısından tamamen temizlenmiş olacak.PKK/YPG”YE İSYANSMO”nun ilerleyişi sürerken Rakka”da halk terör örgütü PKK/YPG”ye karşı büyük isyan başlattı. Arap aşiretler “Bizler Rakka ve Haseke”nin teröristlerden kurtuluşuna destek vereceğiz” açıklaması yaparak tüm halkın sokaklara dökülmesini istedi. Aşiretler, “Altyapıyı ve devlet kurumlarını koruyacağız. Rakka, Suriye”nin ayrılmaz bir parçasıdır. SDG saflarındaki evlatlarımızdan bu ayrılıkçı örgütten ayrılmalarını istiyoruz” ifadelerini kullandı. Rakka”da sokaklara çıkan ve halk, terör örgütü PKK/YPG”nin sözde bölge liderinin aracını taşladı.HASEKE DE AYAKLANDIRakka”nın yanı sıra Haseke”de de benzer bir durum yaşanıyor. Haseke”nin güneyindeki Şeddadi bölgesinde terör örgütü YPG/PKK”ya karşı Arap asıllı 150 unsurun ayrıldığı bildirildi. Silahlanan aşiretler Haseke”de de terör örgütüyle karşı karşıya gelmeye başladı.”İKİ ÇÖZÜM VAR, ÜÇÜNCÜSÜ YOK”HTŞ lideri Ebu Muhammed el-Golani, 19 Aralık”ta yaptığı açıklamada, YPG”nin işgali altında olan Haseke ve Rakka için 2 seçeneğin bulunduğunu belirtti. Golani, “Haseke ve Rakka için iki çözüm var, üçüncüsü yok; ya çekilecekler ya da askeri operasyon. Eğer askeri bir operasyon olacaksa, biz hazırız. Ancak kan dökülmesini önlemek için bekliyoruz” demişti.İSRAİL İŞGALİNE DERA”DA İSYANİsrail, Esed rejimin devrildiği günden bu yana Suriye topraklarındaki işgalini genişletiyor. İsrail ordusu, güneydeki Dera kentine bağlı Yermuk havzasında yer alan Cemle ve Maaraba köylerini işgal etti. Bölge sakinleri ise İsrail”in ülke topraklarını işgalini protesto etti. Gösterilere Suriye”nin yeni bayraklarıyla gelen kalabalıklar, “Defol İsrail” sloganları attı. Gösteri sırasın- da İsrail güçleri, mevzilendikleri tepelerden kalabalığın üzerine ateş açtı. İsrail ordusunun saldırısında 1 kişi yaralandı.
Source: Www.star.com.tr
Esed”in kaçışında yeni detay! Sadece iki ismi yanına almış
Londra merkezli Al Majalla, Halep”in düşmesinin ardından Beşşar Esed”in Rusya”nın başkentte kan dökülmesini önlemek için istifa etmeye hazırlanması yönündeki tavsiyesini reddettiğini yazdı.Esed”in kaçışına ilişkin düzenlemeler 7-8 Aralık gecesine kadar tamamlanmadı. Al Majalla”ya göre Esed, Moskova”ya gitmeden önce Şam”dan Rusya”nın Suriye”nin batısındaki Hmeymim hava üssüne kaçtı. Esed”in kardeşi Mahir ve en yakın yardımcılarının gidişinden haberdar edilmediği bildirildi. Esed, 8 Aralık sabahı yanına sadece Cumhurbaşkanlığı İşleri Bakanı Mansur Azzam ve koruma biriminin başındaki Tuğgeneral Muhsin Muhammed”i alarak kaçtı.REJİM ASKERLERİ İADEIrak, Esed”in devrilmesinin ardından ülkeye geçen bin 905 rejim askerini iade etti. Irak Güvenlik Medya Ağı, 1905 askerin Suriye makamlarının çıkardığı aftan yararlanmaları üzerine El-Kaim Sınır Kapısı”ndan Suriye tarafına teslim edildiğini belirtti.İlçeyi YPG”den temizlemek için kuşatma! Halk da ayaklandıTarihi Şam ziyareti sonrası açıklamaEsed”den kaçış yolunda son ihanet
Source: Www.star.com.tr
Ergün Yıldırım yazdı: Türk solu Baasçıların nesi olur?
Türkiye solu, Esed”in çürümüş, zalim ve işkenceci rejimini savunuyor. Suriye”de milyonların ülkesini terk etmesi, evlerinin başına yıkılması, yüzbinlerin Sednaya hapishanesinde korkunç işkence ve infazlardan geçmesi, Doğu Guta”da halkına 216 kere kimyasal saldırı düzenlemesi umurlarında değil. Ülkeyi cinayet ve barbarlıkları ile harabeye ve cehenneme çeviren gerici rejime sahip çıkıyorlar. Bir sol gazeteci “Baasçılığı tanımıyorsunuz, anti-emperyalisttir, iyidir” gibi laflar sarf etmekten çekinmedi.Türk solu neden hala Esed rejimini savunuyor?Bu sorunun cevabı uzun ideolojik birliğin kökeninde saklı. Yön dergisine kadar gider. Yön dergisi, Türkiye”de 1961 yılında yayınlanır. Ancak darbe öncesi oluşmaya başlar. 27 Mayıs darbesinin ruhundan filizlenir. TKP, TİP ve CHP”den aydınlar bu dergiyi ve düşünce hareketini meydana getirirler. Doğan Avcıoğlu, derginin sahibi. Hani 12 Mart”ta, ordu içinde kurduğu cunta ile darbenin başına geçmek için tıraş olup, takım elbisesini giyip gelip almalarını bekleyen şahıs… İroniye bakın ki beklediği cip gelip onu alacak ama darbenin başına koymak için değil, hapishaneye atmak için!Yön Hareketinde Doğan Avcıoğlu, İlhan Selçuk, Şevket Süreyya Aydemir, Mümtaz Soysal, Niyazi Berkes gibi isimler yer alıyor. Bunlar da Baasçılarla paralel düşünüyorlar. Parlamentoya inanmıyorlar, ona müdahale etmeyi normal görüyorlar, darbeciliği devrimcilik örtüsüyle savunuyorlar, sosyalizm talep ediyorlar ve seküler milliyetçiler (ulusalcılar). Bunlar 1932 tarihinde yayın hayatına başlayan Kadro Dergisinin devamları. Mesela Şevket Süreyya Aydemir, Kadro Dergisinde de yazıyordu. Düşünce ve siyaset devamlılığı var.Yön dergisi, sol Kemalizm olarak da tanımlanabilir. Anti-emperyalist, otoriter rejim yanlısı, ulusalcı, sosyalist. Bundan dolayı Ortadoğu”da ortaya çıkan Arap Nasyonal Sosyalizme de ciddi bir yakınlık duyuyorlar. Seküler ve hatta laikçi siyasetleriyle öne çıkarlar. Sovyetlere sempatiyle bakarlar. Mustafa Kemal de bu özelliklere göre yeniden icat edilir. Anti-emperyalist, devrimci, laikçi ve Batıcı bir Atatürk yorumu yapılır.Baas Hareketi 1947 yılında kurulur. Daha sonra ordudaki cuntayla darbe yaparak Suriye”de iktidara gelir. 2024 yılına kadar da iktidarda kalır. Darbe, cunta, ordu içi örgütlenme, sosyalizm, nasyonalizm ve sekülarizm ideolojilerinin bileşkesinde oluşur. Ayakta kalmak için her çeşit baskı politikaları üretilir. İşkencehaneler ile toplum korkuya mahkum edilir. Ne muhalefet, ne katılım, ne başka siyasi partiye izin verilir. Suriye toplumu hapishanelerle idare edilir.Baasçılık, solun Yön Hareketiyle gelen ruh ikizlikleri. Türk solu da bu ruh ikizliğini çekinmeden ve pervasızca ortaya koyuyor. Suriye işkencehanelerini inkar ediyor, Esedçilik yapıyor, Alevileri savunma adına mezhepçiliğe savruluyor, laiklik adına İslam düşmanlığı yapmaktan çekinmiyor. Esed rejiminin bütün trajik günahlarına “laikliğin Ortadoğu”daki tek ülkesi” adına sahip çıkıyor.Türkiye”de sağ-muhafazakâr siyasete karşı özgürlük ve demokrasi diyerek en şedit muhalefeti yapmaktan çekinmeyen sol aydınlar, Esed zalim rejimine selam çakıyorlar. AK Parti iktidarlarına karşı her çeşit muhalefet ve hatta aşırı muhalefet tarzlarına başvuruyorlar, ama Sednaya gibi cehennemleri inşa eden Tanrı Kralları alkışlıyorlar.CHP ve TİP yanında DEM gibi çevreler de Baasçı rejime destek vermekten çekinmiyor. Her gün ağızlarında demokrasi ve özgürlük diye bağırırken en kıyımcı, en despot ve en demokrasiden uzak bir rejimi destekliyorlar.Baasçılık Türkiye solunun neyi olur?Darbeci kardeşleri, cuntacı kardeşleri ve laikçi kardeşleri. Solculuğun Sovyetik ateizmi ve devletçiliği. Bu rejimin tarihi sona eriyor. Onları korkutan da bu. İlk defa Suriye”de doğan darbeci ve otoriter rejim tarihin çöp sepetine atılıyor. Ortadoğu”daki anlamları bitiyor. Artık bu düşünce ve siyaseti taşıyan aydınların da tarihi sona eriyor.
Source: Ergün Yildirim
Cüneyd Altıparmak yazdı: “Geçiş dönemi adaleti” (2)
Suriye”de geçiş döneminin “hukuka uygunluğu” önemli bir kriter. Zira birçok ülke Suriye”deki durumunu ve “siyaseten” yapacaklarını “muhaliflerin” bu süreçteki adımlarına bağlayacak. Bu noktada uluslararası hukuka bağlı kalınması, “siyaseten istemediği işler gerçekleşse de” yeni rejimi “tanımaya” zorlayabilir ülkeleri. Bu evre hem büyük bir risk hem de büyük bir avantaj içeriyor.BU DÖNEMİN ADİL OLMASIAsıl rejim yeniden kurulana kadar geçen evrede “keyfiliğin” olmaması ve “bir hukuki durumun” benimsenmesi “geçiş dönemine” özgü kriterlerin başında gelir. Bu evrede özellikle önceki rejimin sebep olduğu ihlaller bir “miras olarak” kalmıştır. Bir biçimde bunlarla yüzleşilmesi gerekir. Ama sadece yüzleşme değil aynı zamanda kurumsal reformlar da söz konusu olmalıdır. Bunun dengeli yürütülmesi bile başlı başına “büyük bir başarı” olarak kabul edilmelidir.TEMEL DEĞERBu süreçte yapılması gerekenler toplumsal yapıyı onarma, devlet aygıtını yeniden işler hale getirme, eski rejimin sorunlarını giderme ve “zarar görmüş adalet” yapısını ve duygusunu yeniden kurmak olarak özetlenebilir. Bunların tamamı “adil bir devlet” olarak icra edilmek zorundadır. Aksine bir durum, yeniden tartışmaları doğuracak bir model sunmak olacaktır ki bunun da meşruiyeti tartışılacaktır.İKİ ÖRNEKKonuyu anlaşılması için somutlaştırmak isterim. Arjantin”de 1976-1983 yılları arasındaki Videla cunta dönemi ve 1973-1990 yılları arasında Şili”deki Pinochet askeri yönetimi sonrası yaşanan “yüzleşme” üzerinden bakalım meseleye… Bu ülkelerde “yeni ve demokratik” düzene geçişte kurulan “hakikat komisyonları” aracılığı ile ortaya çıkan raporlar ve kararlar önemlidir. Hesaplaşmanın cezalandırma kadar ileriye dönük barışı tesis eden yönüne dikkat edilmesi beklenir. Arjantin uygulamasında tüm hak ihlalleri ele alınmış iken Şili”de sadece zorla ortadan kaybetme ve ölüm ile sonuçlanan vakalar çerçevesinde çalışma yürütüldüğü bilinmektedir. Bu konuda birçok örnek verilebilir: Nürnberg, Tokyo, Ruanda ve Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesi konunun uluslararası yönüne; Güney Afrika Hakikat ve Uzlaşma Komisyonu, Saville Soruşturma Komisyonu ise meselenin yerel boyutuna misaldir… Şimdi tartışma Suriye özelinde nasıl yürüyecektir? Hangi durumlarla hangi ölçüde yüzleşilebilecektir? En yakın sorun budur!BM”YE GÖRE DURUMBirleşmiş Milletler bünyesinde 2023″te oluşturulan Geçiş Dönemi Adaleti: İnsanlar, Önleme ve Barış için Stratejik Bir Araç konulu Rehberlik Notu önemlidir. Bu belgeye göre “kapsamlı bir geçiş adaleti sürecinin” temel unsurlarını şunlar oluşturmaktadır: Hakikatin bulunması, adaletli olunması, onarımın sağlanması ve sorunların tekrarlanmaması için önlemlerin alınması… Yine Not”a göre bu evrede bütüncül bir yaklaşım ve geniş ve anlamlı istişareler, insanların haklarının ve isteklerinin nasıl karşılanabileceğine dair tutarlı politikalar üretilmesi de kritik öneme sahiptir.AİHM”İN KONUYA BAKIŞIİkinci Dünya Savaşı”nın meydana getirdiği yıkımın bir ürünü olan AİHM, çatışma sonrası Avrupa”da uzlaşının ve barışın sağlanması amacına hizmet eden en önemli aktörlerin başında gelmektedir. Hepsine katılmasak da silahlı çatışma süreçlerine dair Mahkemenin kararlarındaki tespitlere bakmakta fayda vardır. Bu bağlamda “Damjanović v. Bosna Hersek”, “Janowiec v. Rusya” kararları önemlidir. Türkiye”nin Kıbrıs”a yaptığı haklı müdahale bağlamında da bazı kararları vardır mahkemenin. İçinde farklı düşündüğümüz kararlar olsa da Mahkemenin yaklaşımını özünde şu vardır: Yapılan her türlü uygulamanın temel haklara zarar vermemesi şarttır. İnsanların mülkiyet, yaşam, adil yargılanma haklarına özgürlük ve güvenlik dengesinin korunmasına dikkat edilmesi; ayrımcılık yasağı, kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkelerine riayetle adım atılması şarttır. Tüm bunlardan da önde gelen bir durum vardır. Bu da “adalet algısını” ve “meşruiyet hissinin” zarar görmemesidir. Suriye”deki meselelere ve gelişmelere bu yönüyle de bakmak gerekiyor. Adil biçimde yeni bir ülke inşa edilmesi zor ancak gelinen aşamada imkansız değil…
Source: Cüneyd Altıparmak
Putin”den Türkiye”nin hassasiyetlerini gözeten adım! Stratejik bir öncelik olarak görüyorlar
TRT Russian Dijitalden Mehmet Furkan Dündar, Putin”in 19 Aralık 2024″te “Direk Hat” programında yaptığı 2024 yılı değerlendirmesini ve Rus dış politika önceliklerine dair verdiği mesajları konu alan bir analiz kaleme aldı.***Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin”in 2024 yılını değerlendirdiği “Direkt Hat” programı, Rusya”nın dış politika önceliklerini ve küresel stratejilerini anlamak adına dikkatle incelenmesi gereken önemli ipuçları barındırıyor. Yaklaşık 4,5 saat süren ve 76 sorunun cevaplandığı programda, Putin”in özellikle Ukrayna, Suriye ve Orta Doğu politikalarına dair verdiği mesajlar, Kremlin”in mevcut krizlerdeki pozisyonunu ve gelecekteki stratejilerini anlamlandırmak için dikkat çekici unsurlar içeriyor.- PUTİN MÜZAKERE KANALLARINI KAPATMA NİYETİNDE DEĞİLPutin”in Ukrayna”daki yönetimi gayrimeşru olarak nitelendirmesine rağmen müzakerelere hazır olduğunu belirtmesi, Moskova”nın Batı ile artan gerilime rağmen müzakere kanallarını tamamen kapatma niyetinde olmadığını gösteriyor. Özellikle İstanbul müzakerelerinde varılan ancak uygulanamayan uzlaşı maddelerine vurgu, Rusya”nın kendi pozisyonunu “sahadaki gerçeklikler” üzerinden meşrulaştırma çabasını yansıtıyor. Baas rejiminin çökmesiyle Suriye”deki etkinliğinde kayıp yaşayan Rusya, bu durumun uluslararası itibarı üzerindeki etkisini dengelemek amacıyla Ukrayna cephesinde askeri ve diplomatik zafer arayışını sürdürüyor.Suriye konusundaki açıklamalar, Rusya”nın ülkede 10 yıla yakın süredir yürüttüğü askeri varlığının stratejik sonuçlarına odaklanıyor. Putin, Suriye”deki varlığını bir zafer olarak tanımlamasa da, terör tehdidini engellemek ve bölgedeki güç dengelerini değiştirmek açısından başarı olarak sunuyor. Putin”in Batılı ülkelerin Suriye”deki silahlı gruplara yönelik tutumunun değişmesine yaptığı vurgu, Moskova”nın bu süreçteki rolünü daha belirgin kılma çabasını yansıtıyor.Türkiye ile ilişkilerde ise Putin, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile düzenli temas halinde olduklarını vurguluyor. Suriye bağlamında sorunların çözümünde Türkiye”nin güvenlik önceliklerinin önemine değinen Putin, bu sorunların bölgesel işbirliği çerçevesinde çözülmesi gerektiğini ifade ediyor. Rusya”nın, Türkiye”nin hassasiyetlerini gözeten bir denge politikası izlediğine dair açıklamalar, Moskova”nın Ankara ile işbirliğini stratejik bir öncelik olarak değerlendirdiğini gösteriyor.Ayrıca İsrail”in Suriye”deki kazanımları ve Filistin sorununa yönelik değerlendirmeler, Moskova”nın bölgede çok yönlü bir yaklaşımı benimsediğini ortaya koyuyor. İsrail”in Suriye topraklarındaki ilerleyişine dair eleştiriler, Rusya”nın bölgedeki dengeyi İsrail lehine bozmamak adına hassas bir çizgi izlediği anlamına geliyor. Putin”in, Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi kararına atıf yaparak Filistin devletinin kurulması gerektiğine dair açıklamaları ise Rusya”nın uluslararası hukuka dayalı pozisyonunu koruma çabası olarak okunuyor.- İGOR KRİLLOV SUİKASTIPutin”in açıklamalarına dayanarak, Kremlin”in Rusya Silahlı Kuvvetleri Radyasyon, Kimyasal ve Biyolojik Savunma Kuvvetleri Komutanı İgor Kirillov suikastını bir “terör saldırısı” olarak nitelendirdiği görülüyor. Putin, suikastın “birçok insanın hayatını tehlikeye atan bir yöntemle” gerçekleştirildiğine vurgu yaparak özellikle Batı”nın bu tür saldırılar karşısında sessiz kalmasını eleştirdi. Bu ise Kremlin”in uluslararası kamuoyuna yönelik bir mesajı olarak adlandırabilir.Kirillov”un görev süresi boyunca uluslararası biyolojik laboratuvarlarla ilgili açıklamaları ve özellikle Amerika Birleşik Devletleri (ABD) destekli laboratuvarlar hakkındaki iddiaları, bu suikastın neden bu kadar dikkat çektiğini açıklayabilir. Kremlin bu eylemi Ukrayna istihbaratıyla ilişkilendirmekle birlikte, Batı”nın dolaylı desteği veya sessizliğiyle bu saldırıların cesaret bulduğu algısını güçlendirmeye çalışıyor. Bu tutum, suikastın sadece bir güvenlik açığı değil, aynı zamanda Rusya”nın ulusal güvenliğine ve stratejik duruşuna yönelik bir meydan okuma olarak görüldüğünü ortaya koyuyor.Ayrıca Putin”in Kiev yönetimini hedef alan sözleri, saldırının bir provokasyon olarak değerlendirilip değerlendirilmediği sorusunu akla getiriyor. Moskova”nın Kiev üst yönetimine yönelik bundan sonraki adımlarının diplomatik mi yoksa askeri mi olacağı konusunu belirsizliğini koruyor.- RUSYA”NIN YENİ DÖNEM SURİYE POLİTİKASIHeyet Tahrir Şam (HTŞ) gibi grupların güç kazanması ve Batılı çevrelerin Rusya”nın askeri varlığını sonlandırma çağrıları, Moskova”nın bölgedeki stratejik çıkarlarını sürdürmek için daha esnek bir yaklaşım benimsemesini gerektiriyor. Putin”in “Direkt Hat” programındaki ifadeleri, Rusya”nın Suriye”deki askeri üslerini koruma niyetini ortaya koyarken, bu sürecin bölgesel dinamikler ve yeni hükümetle kurulacak ilişkilere bağlı olduğuna işaret ediyor.Hmeymim ve Tartus üslerinin stratejik önemi, Moskova”nın bölgedeki varlığını sürdürme kararlılığını şekillendiren temel unsurlar arasında yer alıyor. Hmeymim Hava Üssü, Orta Doğu ve Afrika lojistik hatları açısından kilit bir noktadayken, Tartus Deniz Üssü Akdeniz”deki tek Rus ikmal ve bakım merkezi olma özelliği taşıyor. Putin”in, bu üslerin yalnızca askeri değil insani yardım operasyonları için de kullanılmasını önerdiğini açıklaması, Moskova”nın üslerini yeni Suriye yönetimi nezdinde meşrulaştırma ve bölgedeki varlığını daha geniş bir çerçeveye oturtma çabası olarak değerlendirilebilir.Rusya”nın HTŞ ile müzakerelere başlaması, Kremlin”in pragmatik bir diplomasiyi benimsediğine işaret ediyor. Parlamento”nun alt kanadı Devlet Duması”nın kısa süre önce Taliban”ı terör örgütleri listesinden çıkarması, benzer bir sürecin HTŞ için de hızla gündeme gelebileceğini düşündürüyor.Öte yandan Putin”in, Moskova”ya gelişinden sonra Suriye”de çöken Baas rejiminin devrik lideri Beşşar Esed ile henüz görüşmediğini, ancak görüşmeyi planladığını belirtmesi, Rusya”nın Suriye”deki stratejik hamlelerini sorgulatan bir adım olarak değerlendiriliyor. Esed”in etkisiz bir figür haline gelmesi, bu görüşmeyi sembolik bir jest haline getirirken sahadaki aktörler için kafa karıştırıcı olabilir. HTŞ, bu görüşmeyi Rusya”nın hala eski rejime bağlılığını sürdürdüğüne dair bir işaret olarak yorumlayabilir ve bu da müzakere sürecini zayıflatabilir. Rusya açısından ise bu görüşme, Suriye”deki geçmiş bağları tamamen terk etmeksizin yeni aktörlerle ilişkiler geliştirme stratejisinin bir parçası olarak öne çıkıyor.Suriye”deki Rus hava üssünde sessizlikPutin”den net Türkiye mesajıAnkara”ya sürpriz atama
Source: Www.star.com.tr
Son dakika… Suriye”de yeni hükümetle gelen barış umudu: Colani”den kritik açıklamalar… Tel Aviv”in kalbi vuruldu
HABERLERDünya Haberleri
Son dakika… Suriye”de yeni hükümetle gelen barış umudu: Colani”den kritik açıklamalar… Tel Aviv”in kalbi vuruldu
Güncelleme Tarihi: Aralık 21, 2024 10:08
#Suriye#İsrail#Colani
TwitterLinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
HABER MERKEZİ
Oluşturulma Tarihi: Aralık 21, 2024 10:08
Suriye”deki Esad zulmünün bitmesinin ardından ülkede barış umutları yeniden filizlendi. On yılı aşkın süren iç savaş, yerini eşit bir şekilde yaşayabilmenin düşüncelerine bıraktı. Heyet Tahrir Şam lideri Muhammed Colani ise, sadece Suriye”de değil bölgesel barışta katkı sağlamak istediklerini açıkladı. Öte yandan Husilerin, İsrail başkenti Tel Aviv”e füze saldırısı düzenlediği bildirildi. Saldırıda 18 kişinin yaralandığı açıklandı.
Suriye”de barış umutları yeşerdi
Suriye”de, 61 yıllık Baas rejiminin çökmesinin ardından barış içinde ve eşit bir şekilde yaşayabilmenin umutları arttı.
Şiddet korkuları gün geçtikçe azalan Suriyeliler, on yılı aşkın süre devam eden iç savaşın ardından huzura erdi.
Associated Press”te (AP) yer alan habere göre barışın öncüsü, muhalif grupları birleştirmede etkisini gösteren Heyet Tahrir Şam (HTŞ) ile geldi.
HTŞ”nin, intikam cinayetlerinin yanı sıra yağma ve cinsel saldırıların da azalmasında etkili rol oynadı.
AP”de yer alan haberde, Suriye”nin geçiş hükümetinin sözcüsü Ubeyda Arnut”un, “Toplumsal barışı tesis etmek istiyorsak adalet olmalı ve hesap verebilirlik olmadan adalet de olmaz” sözleri aktarıldı.
Colani: Bölgesel barışa katkıda bulunmak istiyoruz
Suriye”de, Esad rejiminin devrilmesinde etkili olan Heyet Tahrir Şam (HTŞ) lideri Ahmed eş-Şera (Muhammed Colani), ABD heyetinin Şam”a gelmesinin ardından Suriye”nin “bölgesel barışa” katkıda bulunmak istediğini açıkladı.
Açıklamada, “Suriye tarafı, Suriye halkının bölgedeki tüm ülke ve taraflara eşit mesafede durduğunu ve Suriye”nin her türlü kutuplaşmayı reddettiğini belirtti” denildi.
Açıklamada ayrıca, “Suriye”nin bölgesel barışı destekleme ve bölge ülkeleriyle ayrıcalıklı stratejik ortaklıklar kurma konusundaki rolünü teyit etmek” istedikleri belirtildi.
Beytüllahim Papazı Isaac, zulüm ve katliamlar bitene dek Gazze”nin gündemde tutulması gerektiğini belirtti
Filistin”in Batı Şeria bölgesindeki Beytüllahim kentinde yer alan Evanjelist Luther Kilisesinin Papazı Munther Isaac, İsrail”in Gazze Şeridi”ne yönelik saldırıları bitene kadar Gazze”nin gündemde tutulması gerektiğini ifade etti.
Beytüllahim Papazı Isaac, sosyal medya hesabından, Noel seremonisindeki vaazının videosunu, “İmparatorlukların son kullanma tarihi vardır” mesajıyla paylaştı.
Isaac, vaazında, Gazze”de yaşananlara yönelik, “On binlerce kişinin öldüğü ve yaralandığı, tamamen yerinden edildiği Gazze”de 440 gündür aralıksız bombardıman ve kıtlık yaşanıyor.” ifadelerini kullandı.
İsrail”in Gazze”ye saldırılarının ardından ikinci Noel bayramının geldiğini belirten Isaac, “Ekim 2023″ten bu yana soykırım hala devam ediyor.” dedi.
Libya medyası, Hafter güçlerinin Esad rejiminin düşmesini kutlayan Suriyelileri gözaltına aldığını yazdı
Libya medyasına göre, Hafter”e bağlı İç Güvenlik Teşkilatı, Esad rejiminin düşmesini kutlayan Suriyelilere yönelik gözaltıları meşrulaştırmak için” terör örgütü üyesi oldukları” iddiasını ileri sürdü.
Bingazi kentinde Esad rejiminin düşmesini kutlayan çok sayıda Suriyelinin gözaltına alındığı kaydedilen haberlerde, İç Güvenlik Teşkilatının gözaltına alınanları “Suriye”deki terör örgütüyle bağlantılı, ajan olarak Bingazi”ye sızan ve Suriyelileri silahlandırıp harekete geçirmekle görevli bir hücre” olduğunu iddia ettiği aktarıldı.
ABD”deki Müslümanlar”dan Pentagon”a kınama
Amerika-İslam İlişkileri Konseyi (CAIR), Suriye”de bulunan askerlerinin gerçek sayısını gizleyen ABD Savunma Bakanlığını (Pentagon) kınadı.
ABD”nin en büyük Müslüman sivil hakları ve savunuculuk örgütü CAIR”den yapılan yazılı açıklamada, Pentagon”un Suriye”de, bilinenin iki katından daha fazla (2 bin) asker bulundurduğunu itiraf etmesinin “şaşırtıcı olduğu” belirtildi.
Açıklamada, “(ABD Başkanı) Joe Biden ve yönetimi, asker varlığı hakkında yalan söyleme kararını kimin aldığını, neden yalan söylediklerini ve bu birliklerin Kongre bilgisi veya yetkisi olmadan ne kadar süredir faaliyet gösterdiğini açıklamalıdır.” ifadelerine yer verildi.
CAIR yönetimi, ABD”nin seçilmiş başkanı Donald Trump”ı, “ABD askerlerini Suriye”den tamamen çekmeye ve işgal altındaki toprakları yeni özgürleşmiş Suriye halkına devretmeye” çağırdı.
Bu vesileyle, Suriye”de Beşşar Esed diktatörlüğünün yıkılmasından duydukları memnuniyeti dile getiren sivil toplum örgütü, “Suriyeli-Amerikan toplumu, Suriye”nin özgürleşmiş halkı, Müslüman dünyası ve adaleti destekleyenler” için kutlama mesajı paylaştı.
Yemen’den fırlatılan balistik füze Tel Aviv’i vurdu: En az 18 yaralı
İsrail Savunma Kuvvetleri’nden (IDF) yapılan açıklamada, Yemen”den fırlatılan bir balistik füze nedeniyle ülkenin merkez bölgesinde sirenlerin çaldığı bildirildi. Fırlatılan füzeyi durdurmaya yönelik müdahale girişimlerinin “başarısız olduğu” açıklanırken, füzenin Tel Aviv’deki bir parka düştüğü aktarıldı.
İsrail basını saldırıda en az 18 kişinin yaralandığını duyurdu. Saldırı anı ve sonrasında meydana gelen hasar ise amatör kameralara yansıdı.
Canlı Anlatım Özeti
Suriye”de barış umutları yeşerdi
Colani: Bölgesel barışa katkıda bulunmak istiyoruz
Beytüllahim Papazı Isaac, zulüm ve katliamlar bitene dek Gazze”nin gündemde tutulması gerektiğini belirtti
Libya medyası, Hafter güçlerinin Esad rejiminin düşmesini kutlayan Suriyelileri gözaltına aldığını yazdı
ABD”deki Müslümanlar”dan Pentagon”a kınama
Yemen’den fırlatılan balistik füze Tel Aviv’i vurdu: En az 18 yaralı
Haberle ilgili daha fazlası:
#Suriye#İsrail#Colani
BAKMADAN GEÇME!
Source: Hurriyet.com.tr
Suriye”de PKK/YPG”yi kuşatan 25 bin kişilik ordu, saldırı için emir bekliyor
Suriye”de 61 yıllık Baas rejiminin çökmesi sonrası terör örgütü PKK/YPG içinde panik devam ederken, Suriye Milli Ordusu ise işgal bölgelerinin sınır noktalarında operasyon emrini bekliyor. 25 BİN ASKERLE ETRAFLARI KUŞATILDI Konuyla ilgili Türkiye gazetesine açıklamalarda bulunan Suriye Milli Ordusu (SMO) Generali Ziyad Hacı Ubeyd, “Terör örgütü PKK-YPG saflarında büyük bir moral ve fiili çöküş yaşanıyor. 25 bin askerimizle Tabka – Rakka – Ayn İsa – Cerablus – Hafsa – Sırrin gibi işgal bölgelerine sınır noktalarda saldırı emrini bekliyor. Son 20 günde 7-8 bin terörist kaçtı. Bize gelen raporlara göre sadece Rakka”da PKK saflarından kaçan 75 Arap asıllı terörist, dağ kadrosu tarafından vuruldu. Rakka”da her şeyi yağmalıyorlar. Buğday siloları, hastane malzemeleri, kuyumcular, elektrik trafoları gibi birçok şeyi Tabka üzerinden Kamışlı”ya taşıdılar” ifadelerine yer verdi. “DEAŞ YALANI ARTIK KULLANILIR OLMAKTAN ÇIKTI” Örgütün psikolojik başkent ilan ettiği Ayn el-Arab”ın öncelikli hedefleri olduğunu söyleyen General Ubeyd “Şu an bizi durduran şey ABD”nin silahsız çözüm ısrarı. Ama bu durum da daha fazla sürdürülemez. İki defa ateşkes istendi ve biz buna uyduk. Terör örgütü ise ihlal etti. Artık silahlı varlığını devam ettirmeyeceğini anladıkları için silahsız ve yine harici güçlerin himayesinde özerk bölge tavizi koparmaya çalışıyorlar. Bu süreci de Şam ile halletme arzusundalar. Şu ana dek yeni yönetim net tavır koydu. ABD, PKK işgal bölgesine Türkiye destekli SMO girmesin. İlla bir güç teslim alacaksa bu Şam”daki yeni idare ve HTŞ olsun istiyor. Çünkü PKK-YPG ısrarı onlara Ankara ile birlikte Şam”ı da kaybettirecek. DEAŞ yalanları da artık kullanılır olmaktan çıktı. Türkiye o kozu ABD ve ortaklarından alma adına net hamleler yaptı; teklifler sundu. Bugüne kadar 20 bine yakın DEAŞ”lıyı işgal bölgesindeki 15 cezaevine dağıttılar. 10 yıldır bu teröristler, PKK”nın sigortası olarak tutuluyor. Oysa çözüm basit; bu teröristler ya Suriye yönetiminin adalet sistemine teslim edilip yargılanacak ya da ait olduğu ülkeye iade edilecek. Ama bugünler için yıllardır bekletiliyorlar” dedi. “GASP ETTİKLERİ TOPRAKLARI TESLİM EDECEKLER” “Bizim sabrımız gerçekten tükendi” diyen General Ubeyd şöyle devam etti: “PKK”lıları yeni orduya entegre etme çabalarını da kesinlikle reddediyoruz. Gasp ettikleri toprakları teslim edecekler. Zaten çoğu Irak, İran ve Türkiye”den gelen teröristler ya çekip gidecek ya da imha edilecekler. Suriyeli olanlar da ülke kanunlarına göre yargılanıp varsa cezalarını çekecekler.”
Source: Haberler
“Katar-Türkiye Doğal Gaz Boru Hattı” LNG”de arz fazlası nedeniyle tekrar masaya gelebilir
Uzmanlar, daha önce de söz konusu hat için Suriye”de sağlanacak istikrarın ve boru hattının geçeceği ülkelerin güvenliğine vurgu yapmış ve sıvılaştırılmış doğal gazın (LNG) Katar için önemine değinmişti.
“Katar-Türkiye Doğal Gaz Boru Hattı” Suriye”de Baas Rejiminin devrilmesiyle tekrar gündeme geldiSuriye ekonomisinin yeniden inşasında Türkiye’nin kilit rol oynaması bekleniyorSuriye”de Baas rejiminin devrilmesinin ardından gözler Türkiye”nin enerji güvenliği politikalarına çevrildi
Katar merkezli düşünce kuruluşu Orta Doğu Küresel İlişkiler Konseyi”nde Kıdemli Orta Doğu Enerji Uzmanı Justin Dargin, AA muhabirine, LNG”de olası kapasite artışlarının 2020″lerin sonunda arz fazlası ortaya çıkarabileceğini belirterek, “Katar, fiyatlandırma yapısının cazip bulacağı bir seviyede olması halinde, uzun vadeli tedarik anlaşmalarını güvence altına almanın ve artan rekabet ortamında piyasa istikrarını sağlamanın bir yolu olarak boru hatlarını nihayetinde düşünebilir.” dedi.
Dargin, Suriye”de yeni hükümetin Türkiye ve Körfez ülkeleriyle daha yakın ilişkiler kurarak bölgesel işbirliğine daha elverişli bir ortam yaratacağını belirterek, halihazırda Katar da dahil birçok ülkenin sınır ötesi doğal gaz boru hatlarından çok arbitraj esnekliği nedeniyle LNG”ye yöneldiğini anlattı.
Avrupa”da gaz talebinin karbonsuzlaştırma politikaları nedeniyle azaldığına dikkati çeken Dargin, bunun da Doğu Asya pazarını orta ve uzun vadede Katar için daha cazip bir odak haline getirdiğini ifade etti.
LNG arz fazlası boru hattı projesine yaklaşımları değiştirebilir
Dargin, Katar”ın Birleşik Arap Emirlikleri ve Umman”a gaz sağlayan Dolphin Doğal Gaz Boru Hattı”na yaklaşımının da bu değişimi yansıttığını belirterek, şöyle devam etti:
“Başlangıçta Katar”ın çeşitlendirme stratejisinin bir parçası olsa da, ülke LNG lehine projeyi genişletmeyi sürekli olarak reddetti. Türkiye”ye uzanacak bir boru hattı Türkiye”nin bir enerji merkezi olma hedefiyle uyumlu olsa ve Avrupa”nın enerji çeşitlendirme hedeflerine fayda sağlayabilecek olsa da, şu anda Katar için bir öncelik olması pek olası değil. Bununla birlikte, rakiplerin ve yeni üreticilerin kapasite artışları nedeniyle on yılın sonunda potansiyel bir LNG arz fazlası ortaya çıkarken, Katar, fiyatlandırma yapısının cazip bulacağı bir seviyede olması halinde, uzun vadeli tedarik anlaşmalarını güvence altına almanın ve artan rekabet ortamında piyasa istikrarını sağlamanın bir yolu olarak boru hatlarını nihayetinde düşünebilir. “
Jeopolitik açıdan Orta Doğu”daki istikrarsızlığın bölgede bir boru hattına büyük engel teşkil ettiğine dikkati çeken Dargin, “Suriye”den geçecek bir boru hattı sadece iç istikrarı değil, aynı zamanda çıkarları çatışan çok sayıda bölgesel güç arasında işbirliğini de gerektirecektir.” ifadesini kullandı.
Dargin, ekonomik faktörler ve değişen dinamiklere de değinerek, “LNG, esnekliği, azalan maliyetleri ve farklı pazarlara erişim kabiliyeti nedeniyle tercih edilen doğal gaz taşıma yöntemi olarak ortaya çıkmış ve sabit boru hatlarının uygulanabilirliğini azaltmıştır. Katar için bir boru hattı, istikrarlı ve uzun vadeli talep garantisi gerektirmektedir ki bu da karbonsuzlaştırma politikaları nedeniyle Avrupa”nın doğal gaz tüketimi azaldıkça giderek daha belirsiz hale gelmektedir. Ayrıca, bu tür bir altyapının inşası ve uzun vadeli güvenliği, uluslararası paydaşlar arasında önemli yatırım ve işbirliği gerektirecektir.” diye konuştu.
2009″da rafa kaldırıldı
Katar ve Türkiye arasında doğal gaz boru hattı inşa etme fikri, ilk olarak 2009″da gündeme gelmiş ancak çeşitli teknik, ekonomik ve jeopolitik nedenlerle rafa kaldırılmıştı. O dönemde proje, Katar’ın geniş doğal gaz rezervlerini Türkiye üzerinden Avrupa pazarlarına taşımayı hedefliyordu. Ancak, hattın Suriye üzerinden geçmesi planlanan güzergahı, bölgedeki siyasi istikrarsızlık ve Suriye rejiminin projeye karşı duruşu nedeniyle gerçekleştirilemedi.
Hem küresel enerji dinamiklerinde yaşanan değişimler hem de Suriye”de Baas rejiminin devrilmesiyle bağlantılı olarak projenin yeniden canlanma ihtimali gündeme geliyor.
Katar, LNG ihracatında kara yolu seçeneklerini çeşitlendirme ve enerji pazarındaki etkisini artırma hedefi taşırken, Türkiye, bir enerji merkezi olma stratejisi doğrultusunda boru hattı projelerine büyük önem veriyor.
Avrupa’nın enerji arz güvenliğini çeşitlendirme çabalarının ve Doğu Akdeniz’deki enerji kaynaklarına yönelik rekabetin yoğunlaştığı bir dönemde, Türkiye-Katar boru hattı projesi hem bölgesel hem de küresel enerji dengeleri açısından stratejik bir adım olarak değerlendiriliyor.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
Source:
Game of Thrones”un Davus”u İsrail”e isyan etti: Sesimi yükseltmek zorundayım
“Game of Thrones” dizisindeki Davos Seaworth rolüyle tanınan Cunningham, sosyal medya hesaplarında, 7 Ekim”den bu yana Gazze”de yaşananlara dikkati çekmek amacıyla paylaşımlar yapıyor, Filistin halkının yanında olmak için İsrail zulmüne karşı protestolara katılıyor. Son olarak İstanbul”da düzenlenen “15. Uluslararası TRT Belgesel Ödülleri”ne konuk olan ve burada “İnsanlık Çağrısı” üzerine bir söyleşi gerçekleştiren Cunningham, AA muhabirine açıklamalarda bulundu. Cunningham, çocukluk yıllarında işçi olan babasının işverenleri tarafından kötü muamele gördüğüne tanık olduğunu ve ne zaman böyle bir haksızlık görse, mutlaka sesini yükseltmesi gerektiğine dair kendisine söz verdiğini aktardı. “Susma gibi seçeneğim yok, sesimi yükseltmek zorundayım” “Game of Thrones” dizisindeki rolüyle sosyal medya hesaplarında yüksek takipçi sayısına ulaştığına işaret eden sanatçı, yaşanan haksızlara sessiz kalmadığını gösterdiğini belirterek, “Çok kolay bir hayatım olabilirdi. Başarılı bir aktör olmanın, tanınmış olmanın ve tüm avantajlardan yararlanmanın tadını çıkarabilirdim ama vicdanım buna izin vermezdi.” diye konuştu. Cunningham, Filistin halkının haklarını savunmasından dolayı sanat hayatında ayrımcılığa uğrayıp uğramadığı konusunda çok fazla soru aldığını aktararak, “Susma gibi seçeneğim yok. Sesimi yükseltmek zorundayım. Ortada bir adaletsizlik var, üzerlerine tonlarca kiloluk bomba atılan insanlar var. Eğer kariyerim için bu güzel insanlara verilen zarardan daha fazla endişeleniyorsam, bu benim insanlığım hakkında pek bir şey söylemiyor demektir. Bu konularda istediğim için değil, konuşmak zorunda olduğum için konuşuyorum.” ifadelerini kullandı. İrlanda”nın 700 yılı aşkın süredir İngiliz kontrolü altında yaşadığına işaret eden sanatçı, milyonlarca İrlandalının açlık yüzünden hayatını kaybettiğine dikkati çekerek, “İşte bu yüzden işgal benim midemi bulandırıyor. Çünkü işgal, ırk ayrımcılığı, insanlığa karşı suçlar ve şu anda (Gazze”de) gördüğümüz gibi soykırım içeriyor.” açıklamasını yaptı. “Beni daha çok rahatsız eden sesini çıkarmayanların cesaretsizliği” İrlandalı aktör, adaletsizliğe karşı konuşmaktan hiçbir zaman geri durmayacağını söyleyerek, şöyle devam etti: “Sesimi yükselttiğim için beni sokakta mı vuracaklar? Onların aslında hiçbir gücü yok. Sahip oldukları tek güç, bizim onlara verdiğimiz güç. Eski bir söz vardır; Kral, ancak halk onu kral olarak gördüğü sürece kraldır. Halk onu kral olarak görmeyi bıraktığı zaman işi bitmiştir. Bakın, Romanya”daki (Nikolay) Çavuşesku”ya. O, neredeyse Tanrı”nın yanındaki biriydi. Ama sonunda eşiyle birlikte bir bahçede vurularak öldü. Bu insanlar önemsizdir. Yeter ki halk birlik olsun. Ama beni daha çok rahatsız eden, sesini çıkarmayanların cesaretsizliği ve televizyona bakıp “Bu ne korkunç!” diyen, ardından yemek programı açan insanlar. İşte onlar beni hayal kırıklığına uğratıyor. Onlar korkudan korkuyor, mesele bu.” Kimseyi eleştirmekten korkmadığını da dile getiren usta oyuncu, “Eski bir deyiş var bilirsiniz, “Sizi kimin kontrol ettiğini bilmek istiyorsanız, kimi eleştirmenize izin verilmediğini bilmeniz gerekir.” Ben de kimseyi eleştiremeyeceğimi sanmıyorum. Yetişkin bir adamım. Kıyafetlerimizin altında hepimiz aynıyız. Ben bu insanların hiçbirine güç vermedim. Demokrasinin büyük bir hayranıyım. Ama hoşgörü, karşılıklı saygı ve insanların inançlarına -hangi inanca sahip olurlarsa olsunlar ya da hiçbir inançları yoksa da- saygı olmadan olmaz. Ancak böyle anlaşabiliriz. Bunun dışındaki her şey sorunlara yol açar ve o sorunlar şiddete kadar gidebilir.” değerlendirmesinde bulundu. “Lütfen ama lütfen sesinizi yükseltin, bu cinayetler durmalı” Liam Cunningham, İsrail”in Gazze Şeridi”ndeki Filistinlilere yönelik soykırım savaşına karşı dünyadaki protestoları sergileyen “I See Gaza” belgeselinde yer almasına dair de şunları kaydetti: “Muhtemelen bunu söylememeliyim ama belgeseller benim yaptığım işten çok daha önemli. Daha önce birkaç belgesel çektim. Belgeseller gördüğünüz dünyanın perdelerini açıyor. Topluma bir ayna tutuyorsunuz. Aynayı kaldırıyorsunuz ve toplumun nasıl bir şey olduğunu gösteriyorsunuz. Sanırım Game of Thrones”da da çok iyi olduğum şey buydu; topluma ayna tutmak ve size gücün, açgözlülüğün neler yapabileceğini göstermekti. Ayrıca hepimizin aynı olduğunu, Gazzelilerin de bizler gibi insan olduğunu kanıtlamak için bu belgeselleri göstermek zorunda olmamız da bir bakıma üzücü.” Ana akım Batı medyasının, yaşananları hiçbir şekilde doğru aktarmadığını ve bu durumun bir komediye dönüştüğünü söyleyen sanatçı, “Burada otururken insanların benimle dünyada neler olup bittiği hakkında ne düşündüğümü ya da Gazze”de neler olup bittiği hakkında konuşmak istemelerini her zaman çok tuhaf bulmuşumdur. Bu değerlendirmeyi aktörler veya komedyenler yapmamalı. Bunu medya yapmalı. Basını satın alan zenginlerin onlara hangi hikayeleri yayınlayacaklarını söylemelerini şaşırtıcı buluyorum. Medyanın omurgasının nereye gittiğini gerçekten merak ediyorum.” dedi. İsrail”e ateşkes çağrısında bulunan ünlü oyuncu, “Henüz sizler de sesinizi yükseltmediyseniz, lütfen sesinizi yükseltin. Bu cinayetler durmalı. İnsanlar ayağa kalkıp “Yeter artık.” demezse her şey daha da kötüleşecek.” ifadelerine yer verdi. “Daha önce hiç gitmediğiniz bir ülkede hoş karşılanmak muhteşem” Uluslararası TRT Belgesel Ödülleri”ni çok değerli bulduğunu kaydeden sanatçı, belgesel, film, tiyatro ya da televizyonda hikaye anlatıcılığının, adaletsizliği açığa çıkarmak için güçlü bir araç olduğunun altını çizdi. Liam Cunningham, hikaye anlatıcılığında en önemli insanların filozoflar olduğuna işaret ederek, Mevlana Celalettin Rumi”nin sözlerinin ve hikayelerinin bir imparator ya da ordu liderinden daha etkili olarak dünyayı dolaştığını, kullandığı kelimeler aracılığıyla ölümsüz olduğunu belirtti. Türkiye”de hayranlarından çok güzel mesajlar aldığını dile getiren usta oyuncu, “Bu kadar sevenimin olduğuna hayret ediyorum. Türkiye”ye gelene kadar fark etmemiştim. “Merhaba” demek için yanıma gelen birçok insan vardı. Daha önce hiç gitmediğiniz bir ülkede hoş karşılanmak muhteşem, bayıldım.” dedi. “Türkiye”de bir film yapmayı çok isterim” Liam Cunningham, Türkiye”de bir projede yer almak için Türkçe dil bilgisinin yetersiz olduğunu dile getirerek, şunları söyledi: “Konuşamam ama bir yapımcı isterse, ilginç bir rolse… Neye evet dediğim konusunda çok titiz olduğum için, “evet” demeden önce 9 kez “hayır” derim. Bu yüzden bir şey yapmaya “evet” dediğimde enerjimin çoğunu veririm. Bir şeylere “evet” demek zor ama ilginç bir şey gelirse hemen yaparım. Buraya geri dönmeyi ve Türkiye”de bir film yapmayı çok isterim. Burası tarihi ve çok kozmopolit. İstanbul, Avrupa”nın Asya ile buluştuğu yer. Eşsiz, harika. Etrafa bakmam gerekiyor. Buradaki tarihi yerleri görmek istiyorum. Görmek istediğim o kadar çok şey var ki…” Oyunculuk yapmak isteyen gençlere tavsiyelerde de bulunan Cunningham, sözlerini şöyle sürdürdü: “Genç oyuncular kalbinizin sesini dinleyin, aklınızın değil. Hikayeler anlatın. Biz de bunu yapıyoruz. Biz en çok hikaye anlatıcısıyız. Eğer tarihe bakarsanız, 20 milyonu 100 milyon yapan kişiyi hatırlamıyoruz. Güzel binaları hatırlıyoruz. Sema yapan dervişleri (semazen), kültürümüzü, yazılarımızı, binalarımızı, insanlarımızı, her birini görüyoruz. Ülkenin tarihi inanılmaz ve hatırladığımız şey bu. Geriye kalan her şey bir kenara bırakılacak. Özel jete sahip olmanız ya da cam bir binanız olması ve tepede ofisinizin olması kimsenin umurunda değil. Ama güzel şiirler, güzel mimari, yazılar, oyunlar, kitaplar, halkınızın hikayeleri işte bu ölümsüzlüğünüz. Denemeniz ve anlatmanız gereken hikayeler bunlar.”
Source: Internet Haber
Bölgede dengeleri değiştirecek tarihi proje! Suriye”deki yeni dönemle Türkiye”nin eli güçlenebilir
Suriye”de 61 yıllık Baas rejiminin devrilmesinin ardından 2009″da rafa kaldırılan “Katar-Türkiye Doğal Gaz Boru Hattı”nın yeniden canlanma ihtimali gündeme gelirken, bölgedeki istikrarın sağlanması, boru hatlarının uzun vadeli projeler olması gibi konular ön plana çıkıyor.”KATAR-TÜRKİYE DOĞAL GAZ BORU HATTI” LNG”DE ARZ FAZLASI NEDENİYLE TEKRAR MASAYA GELEBİLİRUzmanlar, daha önce de söz konusu hat için Suriye”de sağlanacak istikrarın ve boru hattının geçeceği ülkelerin güvenliğine vurgu yapmış ve sıvılaştırılmış doğal gazın (LNG) Katar için önemine değinmişti.Katar merkezli düşünce kuruluşu Orta Doğu Küresel İlişkiler Konseyi”nde Kıdemli Orta Doğu Enerji Uzmanı Justin Dargin, AA muhabirine, LNG”de olası kapasite artışlarının 2020″lerin sonunda arz fazlası ortaya çıkarabileceğini belirterek, “Katar, fiyatlandırma yapısının cazip bulacağı bir seviyede olması halinde, uzun vadeli tedarik anlaşmalarını güvence altına almanın ve artan rekabet ortamında piyasa istikrarını sağlamanın bir yolu olarak boru hatlarını nihayetinde düşünebilir.” dedi.Dargin, Suriye”de yeni hükümetin Türkiye ve Körfez ülkeleriyle daha yakın ilişkiler kurarak bölgesel işbirliğine daha elverişli bir ortam yaratacağını belirterek, halihazırda Katar da dahil birçok ülkenin sınır ötesi doğal gaz boru hatlarından çok arbitraj esnekliği nedeniyle LNG”ye yöneldiğini anlattı.Avrupa”da gaz talebinin karbonsuzlaştırma politikaları nedeniyle azaldığına dikkati çeken Dargin, bunun da Doğu Asya pazarını orta ve uzun vadede Katar için daha cazip bir odak haline getirdiğini ifade etti.- LNG ARZ FAZLASI BORU HATTI PROJESİNE YAKLAŞIMLARI DEĞİŞTİREBİLİRDargin, Katar”ın Birleşik Arap Emirlikleri ve Umman”a gaz sağlayan Dolphin Doğal Gaz Boru Hattı”na yaklaşımının da bu değişimi yansıttığını belirterek, şöyle devam etti:”Başlangıçta Katar”ın çeşitlendirme stratejisinin bir parçası olsa da, ülke LNG lehine projeyi genişletmeyi sürekli olarak reddetti. Türkiye”ye uzanacak bir boru hattı Türkiye”nin bir enerji merkezi olma hedefiyle uyumlu olsa ve Avrupa”nın enerji çeşitlendirme hedeflerine fayda sağlayabilecek olsa da, şu anda Katar için bir öncelik olması pek olası değil. Bununla birlikte, rakiplerin ve yeni üreticilerin kapasite artışları nedeniyle on yılın sonunda potansiyel bir LNG arz fazlası ortaya çıkarken, Katar, fiyatlandırma yapısının cazip bulacağı bir seviyede olması halinde, uzun vadeli tedarik anlaşmalarını güvence altına almanın ve artan rekabet ortamında piyasa istikrarını sağlamanın bir yolu olarak boru hatlarını nihayetinde düşünebilir. “Jeopolitik açıdan Orta Doğu”daki istikrarsızlığın bölgede bir boru hattına büyük engel teşkil ettiğine dikkati çeken Dargin, “Suriye”den geçecek bir boru hattı sadece iç istikrarı değil, aynı zamanda çıkarları çatışan çok sayıda bölgesel güç arasında işbirliğini de gerektirecektir.” ifadesini kullandı.Dargin, ekonomik faktörler ve değişen dinamiklere de değinerek, “LNG, esnekliği, azalan maliyetleri ve farklı pazarlara erişim kabiliyeti nedeniyle tercih edilen doğal gaz taşıma yöntemi olarak ortaya çıkmış ve sabit boru hatlarının uygulanabilirliğini azaltmıştır. Katar için bir boru hattı, istikrarlı ve uzun vadeli talep garantisi gerektirmektedir ki bu da karbonsuzlaştırma politikaları nedeniyle Avrupa”nın doğal gaz tüketimi azaldıkça giderek daha belirsiz hale gelmektedir. Ayrıca, bu tür bir altyapının inşası ve uzun vadeli güvenliği, uluslararası paydaşlar arasında önemli yatırım ve işbirliği gerektirecektir.” diye konuştu.- 2009″DA RAFA KALDIRILDIKatar ve Türkiye arasında doğal gaz boru hattı inşa etme fikri, ilk olarak 2009″da gündeme gelmiş ancak çeşitli teknik, ekonomik ve jeopolitik nedenlerle rafa kaldırılmıştı. O dönemde proje, Katar”ın geniş doğal gaz rezervlerini Türkiye üzerinden Avrupa pazarlarına taşımayı hedefliyordu. Ancak, hattın Suriye üzerinden geçmesi planlanan güzergahı, bölgedeki siyasi istikrarsızlık ve Suriye rejiminin projeye karşı duruşu nedeniyle gerçekleştirilemedi.Hem küresel enerji dinamiklerinde yaşanan değişimler hem de Suriye”de Baas rejiminin devrilmesiyle bağlantılı olarak projenin yeniden canlanma ihtimali gündeme geliyor.Katar, LNG ihracatında kara yolu seçeneklerini çeşitlendirme ve enerji pazarındaki etkisini artırma hedefi taşırken, Türkiye, bir enerji merkezi olma stratejisi doğrultusunda boru hattı projelerine büyük önem veriyor.Avrupa”nın enerji arz güvenliğini çeşitlendirme çabalarının ve Doğu Akdeniz”deki enerji kaynaklarına yönelik rekabetin yoğunlaştığı bir dönemde, Türkiye-Katar boru hattı projesi hem bölgesel hem de küresel enerji dengeleri açısından stratejik bir adım olarak değerlendiriliyor.Tarihi proje için Esed engeli kalktı! Batı”yı heyecan sardı: Türkiye”nin konumu güçlenecekTürkiye”yi de ilgilendiriyor! Tarihi doğal gaz projesi rejimin çöküşü sonrası raftan inebilirÖnce Libya şimdi Suriye! Yunanistan Akdeniz”de köşeye sıkıştı: AB”den yardım istediler
Source: Www.star.com.tr
İran”ın Suriye”de kestiği petrol için Türkiye formülü! Batı”nın bunu yapması şart
Suriye”deki 61 yıllık Baas rejiminin devrilmesinin ardından İran”ın, Şam”a ham petrol sevkiyatını kesmesi, Suriye halkının enerji ihtiyaçlarını nasıl karşılayacağı ve ilerleyen dönemde bölgedeki yaptırımların nasıl şekilleneceği konusunu gündeme taşıdı.İRAN SURİYE KARARI SONRASI TÜRKİYE DEVREYE GİREBİLİR İç savaşın başladığı 2011″den bu yana, rejimin sivil halka yönelik baskılarına karşılık Batılı ülkelerin, Şam ile diplomatik ilişkilerini keserek enerji sektörüne yönelik kısıtlayıcı politikalar izlemesi, Suriye”yi yakıt tedarikinde İran”a bağımlı hale getirdi.Rejim döneminde bölgeye günlük yaklaşık 70 bin varil petrol tedarik eden ve Suriye”deki baskıcı Baas rejimini çok uzun süre destekleyen İran”ın, rejimin devrilmesinin ardından Suriye”ye yakıt sevkiyatını durdurmasıyla günde 90 bin ila 100 bin varil arasında ham petrol işleyen bölgenin en büyük petrol rafinerisi Baniyas”ın faaliyetleri kesintiye uğradı.Uluslararası haber kaynaklarına göre, rafinerinin Genel Müdürü İbrahim Musalim, Suriye”nin yeni hükümetinin ülkeye uygulanan yaptırımların kaldırılmasını beklediğini ve bunun, Suriye”nin İran dışı kaynaklardan petrol ithal etmesine olanak tanıyacağını belirtti.Söz konusu açıklamalar, bölgedeki yaptırımların gelecek dönemde hafifleyebileceğine yönelik beklentileri kuvvetlendirdi.- YAPTIRIMLAR VE TERÖR ÖRGÜTÜ PKK/YPG SURİYE”Yİ PETROL DARBOĞAZINA MAHKUM ETTİAvrupa Birliği (AB), devrik Beşşar Esed rejiminin baskıcı yönetimine karşılık toplamda 318 kişi ve 86 kuruluşa yaptırım uyguladı. Uygulanan yaptırımlar arasında, Suriye”den ham petrol ve petrol ürünlerinin ithalatının yasaklanması ve Suriye petrol endüstrisine yapılan yatırımların engellenmesi gibi önlemler bulunuyor.Ayrıca, müdahaleler arasında Suriye”de yeni elektrik santrali inşaatına yönelik yatırımların yasaklanması, yeni santrallerin inşa sürecine teknik veya finansal yardım sağlanmasının engellenmesi ve petrol ile doğal gaz endüstrisi için gerekli ekipmanların Suriye”ye ihracatının kısıtlanması yaptırımları yer alıyor.AB ülkelerinin yanı sıra, Ağustos 2011″de ABD”de Suriye rejiminin bölgedeki baskıcı uygulamalarına karşılık Suriye kökenli petrol ve petrol ürünlerinin ithalatını yasaklamış, ABD vatandaşlarının Suriye petrolü veya petrol ürünleriyle ilgili işlemlere katılmalarını engellemişti.Yaptırımlara ek olarak, rejimin terör örgütü PKK/YPG”nin bazı bölgelerdeki işgaline izin vermesi sonrası terör örgütü bu bölgelerdeki petrol kaynaklarını ele geçirmiş ve ülkenin buradan elde ettiği gelirlerinden mahrum kalmasına yol açmıştı. ABD yönetimi, Esed rejimine yönelik Sezar yaptırımları olarak bilinen müeyyideleri uygulamaya devam ederken, stratejik ortağı PKK/YPG elindeki ham ve işlenmiş petrolün büyük kısmını rejim bölgelerine satıyordu. Terör örgütü, Esed rejimine ve Irak”ın kuzeyine sattığı petrolden yıllık 1,2 milyar doların üzerinde gelir elde ediyordu. Hesaplamalara göre, PKK/YPG, Suriyelilerin her yıl yaklaşık 2,5 milyar dolarlık petrolünü gasbediyordu.- BÖLGEDEKİ İSTİKRARIN YENİDEN SAĞLANABİLMESİ İÇİN BATI YAPTIRIMLARININ HAFİFLETİLMESİ ŞARTAraştırma kuruluşu Energy Aspects Jeopolitik Araştırmalar Bölümü Başkanı Richard Bronze, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Suriye”nin petrol üretiminin eski haline dönmesi için çözümün Batı ülkelerinin yaptırımlarını hafifletmesinden geçtiğini belirtti.Bronze, Baniyas petrol rafinerisinin operasyonlarına devam edebilmesi için yeni bir ham petrol kaynağına ihtiyaç duyacağını belirterek, alternatif bir çözüm bulunmadığı sürece bölgede yakıt sıkıntısının derinleşeceği uyarısında bulundu.Suriye”nin petrol üretiminin eski seviyelerine ulaşmasının uzun zaman alacağına dikkati çeken Bronze, “Batı yaptırımlarının hafifletilmesi ve kilit petrol üretim bölgelerinde güvenlik durumunun makul bir seviyede istikrar kazanması gerekecek. Ancak bu iki koşul sağlansa bile, uluslararası petrol şirketlerinin Suriye”ye geri dönüp yatırım yapmayı ne kadar cazip bulacaklarını değerlendirmeleri gerekecek.” dedi.Bronze, yeni Suriye yönetiminin bu zorlukları aşmak için uluslararası yardıma başvurabileceğini belirterek, “Kısa vadede sağlanabilecek yardımlar, avantajlı ödeme koşullarıyla sunulacak tedarikler veya satın alımları finanse edecek krediler olabilir. Uzun vadede ise odak, Suriye”nin petrol sektörünün yeniden inşası olacak ve bu süreç, geniş çaplı yeniden yapılanma çabalarının bir parçası haline gelecektir.” şeklinde konuştu.Türkiye”nin, Şam”daki yeni yönetime destek amacıyla bu süreçte rol oynayabileceğini vurgulayan Bronze, “Türk şirketleri, yeniden yapılanma fırsatlarını öncelikle ticari açıdan değerlendireceklerdir. Bu değerlendirme ise finansal ve güvenlik durumunun önümüzdeki birkaç ay içinde nasıl şekilleneceğine bağlı olacak.” ifadelerini kullandı.- TÜRKİYE DESTEK SAĞLAYABİLİRİtalya”da bulunan Ricerche Industriali ed Energetiche”de (RIE) enerji jeopolitiği ve piyasaları alanında araştırma görevlisi Francesco Sassi de İran petrolü olmadan Suriye”nin yeni yönetiminin enerji güvenliğini sağlama kapasitesine dayalı meşruiyetini sürdürebilmesi için alternatif kaynakların bulunması gerektiğine işaret etti.Sassi, Türkiye”nin Şam”a destek sağlamak amacıyla müdahaleye çağrılabileceğinin altını çizerek, “Ancak Türkiye, İran ya da Irak gibi bol petrol kaynaklarına sahip bir ülke değil. Türkiye, petrol ithal eden bir ülke ancak Baniyas petrol rafinerisine istikrarlı tedarik sağlamak için alternatif anlaşmalara aracılık edebilir.” değerlendirmesinde bulundu.Bu noktada, Suriye”nin petrol arz güvenliğinin sağlanmasının önemine dikkati çeken Sassi, bu konuda başarısız olunması durumunda ülkenin istikrarsızlaşacağını da sözlerine ekledi.
Source: Www.star.com.tr
Dışişleri Bakanı Fidan: Şam”daki yeni yönetimle bir araya gelmeyi planlıyorum
Bakan Fidan, Fransa merkezli yayın kuruluşu France 24 kanalına güncel meselelere ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Üst düzey ABD heyetinin Şam”daki yeni yönetimle bir araya gelmesinin önemine ilişkin soruya Fidan, “Bence çok önemli. Amerikalı yetkililerden önce bazı Avrupa ülkelerinin ve uluslararası kuruluşların temsilcileri de Şam”ı ziyaret ettiler. Şam’daki yeni yönetimle temas kurulmakta olduğunu görüyoruz. Bu, önemli bir gelişme.” yanıtını verdi.
Bakan Fidan, “Şam”ı ziyaret etmeyi ve HTŞ lideriyle görüşmeyi planlıyor musunuz?” sorusu üzerine, “Evet, planlıyorum. Şam’daki yeni yönetimle bir araya gelmeyi planlıyorum.” ifadelerini kullandı.
Heyet Tahrir Şam”ın (HTŞ) Türkiye”nin terör listesinden neden çıkarılmadığına ilişkin soruya yanıt veren Fidan, “Bizim onları listeye almamız, BM listesiyle alakalı bir konu. BM Güvenlik Konseyi kararlarına tabii ki uyuyoruz ama şimdi hukuki boyut ile fiili boyutun birbiriyle çeliştiği farklı bir durum var.” dedi.
Fidan, HTŞ”nin son 10 yılda fiiliyatta herhangi bir terör faaliyeti içinde olduğunu görmediklerini belirterek, “Bu, sadece bizim değil Batılı istihbarat örgütlerinin de tespit ettiği bir husus.” değerlendirmesini yaptı.
“Dışişleri Bakanı olmadan önce istihbarat şefiydiniz. Ahmed eş Şara olarak bilinen HTŞ lideriyle temasınız olduğunu varsayıyorum. DEAŞ ya da El Kaide gibi terörist gruplarla mücadelede faydalı oldular mı? Artık terörist olmadıklarını ve terörist gruplara karşı işbirliği yaptıklarını göstermek için mi sizinle ve Batılı yetkililerle işbirliği yaptılar?” sorusuna yanıtında Fidan, HTŞ”nin özellikle DEAŞ ile mücadelede istihbarat paylaşımı konusunda iyi işbirliklerinin olduğunu ve kendilerine çok yardımcı olduklarını belirtti.
Meselenin hassasiyeti nedeniyle o dönemde bunu kamuoyuna açıklamadıklarını anlatan Fidan, “DEAŞ ve El-Kaide ile bağlantılı örgütler hakkında istihbarat toplama konusunda HTŞ, yıllardır bizimle işbirliği içinde oldu.” dedi.
Fidan, öte yandan HTŞ”nin DEAŞ”ın eski elebaşı Ebubekir el-Bağdadi gibi hedefler konusunda da işbirliği yapıp yapmadığı sorusuna bu tür hedefler konusunda da HTŞ”nin Türkiye ile işbirliği içinde olduğu yanıtını verdi.
“Önümüzdeki dönemde Suriye”ye geri dönüşlerde elbette büyük bir artış yaşanabilir”
Türkiye”deki Suriyelilerin ülkelerine geri dönüp dönmeyeceklerinin sorulması üzerine Fidan, “Türkiye”deki ve diğer ülkelerdeki Suriyelilerin gönüllü olarak, ülkelerine güvenli bir şekilde geri dönebilecekleri bir ortam hazırlamaya çalışıyoruz. Kendilerini orada güvende hissedebilecekleri bir zemin oluşturmak için çok çalışıyoruz ama bu zorla yaptırılacak bir şey değildir. Onları geri dönmeye elbette zorlayamayız.” değerlendirmesinde bulundu.
Bakan Fidan, “Ama önümüzdeki dönemde Suriye”ye geri dönüşlerde elbette büyük bir artış yaşanabilir. Böyle düşünüyoruz.” ifadelerini kullandı.
ABD”nin seçilmiş başkanı Donald Trump”ın Suriye”deki iktidar değişikliğinde Türkiye”nin rolüne ilişkin iddialarına yönelik soruya Fidan, “Seçilmiş Başkan Trump’ın onu söylerken menfi bir niteleme kullanma niyetinin olmadığını düşünüyorum. Yaşananları övme amacıyla öyle dediğini sanıyorum ama Suriye’de yaşanan hadise, Türkiye’nin “ele geçirmesi” olarak nitelenemez. Bir ele geçirme söz konusu ise bu, Suriye halkının yönetimi ele geçirmesidir.” yanıtını verdi.
“Rus üslerinin akıbeti Suriye halkının bileceği bir iş”
Fidan, “Pek çok insanın inanmakta güçlük çektiği şey, birkaç yıl önce (Suriye”de devrik lider Beşşar) Esed”i desteklemek için büyük yatırımlar yapan İran ve Rusya”nın birdenbire tek bir kurşun bile atmadan çekilmeleri. Bir mutabakat vardı, değil mi?” sorusu üzerine, “Ben bunu mutabakat diye nitelemem.” ifadesini kullandı.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin”in yıllardır iktidarda olmanın da katkısıyla, “taktiksel yöneticiden iyi bir stratejik düşünüre dönüştüğünü” görebileceklerini kaydeden Fidan, “Neyin önemli olduğunu, neyin daha az önemli olduğunu, neye yatırım yapılabileceğini, bir şeyin sürdürebilir olup olmadığını çok iyi biliyor. Dolayısıyla Suriye konusunda nihai hesabı yaptığını, daha fazla devam etmemeye karar verdiğini düşünüyorum.” değerlendirmesinde bulundu.
Fidan, bunun Putin”in “Esed”i terk etmesi” olarak algılanıp algılanamayacağı sorusuna, “”Terk etti” denilebilir mi bilemiyorum. Pek öyle görünmüyor. Neticede Esad, şu anda Moskova”da.” yanıtını verdi.
İran”ın Esed rejimine desteğini neden kestiği yönündeki soru üzerine Fidan, “Bence İran da bütün seçenekleri yeniden hesapladı ve çok gerçekçi bir yaklaşım sergiledi.” görüşünü paylaştı.
Bakan Fidan, Rus üslerinin Suriye”de kalmasından yana olup olmadıklarına ilişkin soruya, “Bu, Suriye halkının bileceği bir iş. Suriye halkına bağlı bir konu. Bir anlaşmaya varırlarsa bu, onların kararıdır yani göreceğiz ama şu an gördüğümüz kadarıyla Ruslar, birliklerini yeniden konuşlandırma sürecindeler. Bu sürecin sonunda bunların ne kadarı Suriye”deki üslerde kalmaya devam eder, bilemiyoruz.” yanıtını verdi.
“DEAŞ’la mücadele” ifadesi, hep bahane olarak kullanılıyor”
“ABD”nin Suriye”deki varlığının bilinenden iki kat fazla olduğunu biliyor muydunuz?” sorusu üzerine Fidan, sayılarının son haftalarda arttığını fark ettiklerini dile getirdi.
Fidan, ABD”nin Suriye”deki askeri varlığını “DEAŞ”la mücadele” bahanesiyle artırdığına dikkati çekerek, “”DEAŞ’la mücadele” ifadesi, hep bir bahane olarak kullanılıyor. Bazı şeyleri doğru tanımlamak lazım. “DEAŞ’la mücadele” dedikleri hadise, aslında tek bir işten ibaret: O da, DEAŞ mahkumlarını hapishanede tutmak. Hepsi bu. Ne yazık ki Amerikalı dostlarımız ve bazı Avrupalı dostlarımız, teröristleri hapiste tutmak için başka bir terör örgütünü kullanıyor.” dedi.
Bunun doğru bir karar olmadığını vurgulayan Fidan, DEAŞ mahkumlarının bulundukları yerde nasıl tutulacağı, PKK/YPG”nin tasfiyesi, Kürtlerin, Arapların ve Türkmenlerin temel hak ve güvenliklerinin nasıl sağlanacağı gibi konularda ABD ile anlayış birliğine varmaları gerektiğini söyledi.
“YPG/PKK bizim ne istediğimizi gayet iyi biliyor”
Türkiye”nin Suriye”nin kuzeydoğusunda PKK/YPG”ye yönelik askeri harekat yapıp yapmayacağı sorusu üzerine Fidan, “YPG, Türkiye”den, Irak”tan, Suriye”den, bir kısmı da Avrupa”dan gelmiş kişilerden suni olarak ortaya çıkarılmış organize bir terör örgütüdür. Bu suni terör örgütünün derhal dağıtılması gerektiğini düşünüyorum. Şu anda Suriye”de yeni bir yönetim var. Bence bu işi onlar halletmeli. Suriye”nin toprak bütünlüğü ve egemenliği bunu zorunlu kılıyor. Bunun yapılması gerekiyor.” şeklinde konuştu.
Fidan, bu meselenin Suriye”deki yeni yönetim tarafından ele alınmasının “tercih edecekleri yollardan biri” olduğunu belirterek, “Tercih edilen yol bu ama bu olmaz ise o vakit biz elbette kendi ulusal güvenliğimizi korumak zorundayız.” dedi.
“Yani askeri müdahale ihtimal dahilinde mi?” sorusu üzerine Fidan, “Ne gerekiyorsa yapılır.” cevabını verdi.
PKK/YPG”nin Şam ile müzakere ederek çözüm bulmaları gerektiğini kaydeden Fidan, “Zira artık Şam’da yeni bir yönetim var. YPG/PKK”nın arkasında artık Rusya, İran ve Esed rejimi yok.” değerlendirmesini yaptı.
Fidan, Rusya, İran ve Esed”in, YPG”ye üzerine oturacağı bir zemin sunduğunu, ABD ve bazı Avrupa ülkelerinin de o zemindeki YPG”ye destek çıktığını belirterek, “Ama şimdi o zemin ortadan kalktı. Şam”da artık yeni bir gerçeklik var. Şam”daki yeni yönetim, umarım bu meseleleri ele alacaktır.” ifadelerini kullandı.
Bakan Fidan, “Öte yandan YPG/PKK bizim ne istediğimizi gayet iyi biliyor. Biz, ülkemize yönelik herhangi bir tehdit görmek istemiyoruz. Mevcut tehditleri de potansiyel tehditleri de istemiyoruz.” diye konuştu.
“(Gazze”de ateşkes) Konuştuğum tüm ilgili aktörler daha iyimser, biz de daha iyimseriz”
Gazze”de yakın vadede bir ateşkes ihtimalinin gerçekçi olup olmadığının sorulması üzerine Fidan, şunları kaydetti:
“Bugünlerde konuştuğum tüm ilgili aktörler daha iyimser, biz de daha iyimseriz ancak bu bir temenniye mi yoksa bir gerçekliğe mi dayanıyor, tam emin değilim. Şimdi İsrail”in ve Hamas”ın, her iki tarafın çözüme yakınlaşmakta oldukları bir dereceye kadar doğru ancak buna ne kadar yakınlar? Aradaki uçurumu gerçekten kapatabilecek denli yakınlar mı? Ateşkesi bu kez sağlayabilecekler mi? Yakında hep beraber göreceğiz.”
Hamas”ın da buna yakınlaşıp yakınlaşmadığı sorusu üzerine Fidan, Hamas”ın da buna yakınlaştığını söyledi.
“İsrail ile İran arasında bir savaş çıkmasından endişe duyuyor musunuz?” sorusuna Bakan Fidan, “Çok.” cevabını verdi.
Bunun nedeninin sorulması üzerine Fidan, her ne sebeple olursa olsun, böyle bir şeyin olabileceğini, böyle bir ihtimalin bulunduğunu dile getirdi.
Fidan, “Bildiğim tek şey, İranlıların böyle bir savaş istemediği. Büyük çatışma olsun istemiyorlar. Biliyorsunuz, İranlı dostlarımızla görüşüyoruz. O görüşmelerde onlardan doğrudan aldığım bilgiler bu yönde.” diye konuştu.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
Source:
Yazar Kılınç: Sednaya Hapishanesi”nden çıkan görüntüler bundan sonra Suriye”nin daha kötü olmayacağını düşündürüyor
Kılınç, Suriye”de Baas rejiminin devrilmesini, iç savaş öncesi Şam ve Halep”te yaşadıkları ile Suriye”nin geleceğine dair öngörülerini AA muhabirine anlattı.
Suriye”nin ne halde olduğunu kavramak gerektiğini belirten Kılınç, “İnsanlar genelde değişimler çok ani olduğu zaman eskisinden daha kötü olacağı şeklinde bir önyargıya sahip oluyorlar. Fakat Suriye”nin özellikle son 61 yılına hakim olan Baas rejiminin ülkeyi nereye sürüklediğini düşündüğümüzde sadece Sednaya Hapishanesi”nden çıkan görüntüler bile bize bundan sonra Suriye”nin daha kötü olmayacağını düşündürüyor.” ifadelerini kullandı.
Kılınç, Suriye”deki sürecin olumsuz neticelere yol açacağı kanaatinde olmadığının altını çizerek, coğrafyanın tabiatından kaynaklanan bazı terslikler ve aksamalar olsa da bunların normal görülmesi gerektiğini söyledi.
Özellikle 1970″li yıllardan itibaren Baas rejiminin Suriye”de insani değerlere düşmanlık anlamında çok olumsuz örnekler sergilediğine işaret eden Kılınç, “Suriye, şu anda insanların kitlesel olarak tekrar rahat bir şekilde yerleşebileceği, hem fiziksel anlamda hem de ekonomik bir takım dengeler anlamında çok müsait bir ülke değil. Yeni bir ümit süreci başladığına göre, bu süreç insanları tekrar ülkelerine dönme noktasında umutlandırıyor. Biz de birtakım altyapı çalışmalarına çok hızlı bir şekilde başlarsak, bu süreci hızlandıracağımızı düşünebiliriz.” diye konuştu.
Kılınç, Suriye nüfusunun iç savaş sırasında dünyanın dört bir tarafına dağıldığına dikkati çekerek, şunları kaydetti:
“Bu gerçekten çok büyük insani bedelleri de olan bir durum. Suriye”nin savaştan önceki nüfusu küsuratıyla beraber 20 milyon civarındaydı. Bunun yaklaşık yarısı ya öldürüldü ya dünyanın çok farklı yerlerine sürgün edildi. Halen Suriye içerisinde çadırlarda yaşayan yüz binlerce insan var. Dolayısıyla bundan sonraki sürecin birinci gündem maddesi Suriye içindeki çadır kentlerin ortadan kaldırılarak, insanların insan onuruna yaraşır şekilde iskan edilmesi, bir taraftan da Türkiye başta olmak üzere Lübnan, Ürdün gibi başka ülkelerdeki mültecilerin tekrar geri dönüşünün sağlanması gerekiyor.”
“İki ülkenin beraber ne yapabileceğine bakmak lazım”
Farklı ülkelerde hayat kuran Suriyeli mültecilerin tamamının ülkesine dönmesinin pek mümkün olmadığından bahseden Kılınç, son ferdine kadar herkesin gittiği ülkeden ayrıldığı bir durumu öngörmediğini dile getirdi.
Taha Kılınç, özellikle Türkiye”de iş kurarak Türk ekonomisine katkıda bulunan Suriyelilerin ülke için bir zenginlik olduğunu aktararak,””Ülkeleri özgürleşti, ülkelerine gitsinler” gibi birtakım hamasi söylemler bizim içimizdeki dengelerle de bağdaşmıyor. Sanayiciler ve iş adamları şimdiden “hepsi gitmesin, bu iş gücü bize lazım” şeklinde kendi gerçekleri açısından birtakım şeyleri dile getirmeye başladılar. Suriye”nin imarına öncelik verilmekle beraber iki ülkenin beraber ne yapabileceğine bakmak lazım.” şeklinde konuştu.
Gaziantep, Şanlıurfa ve Hatay”ın tarih boyunca Suriye ile entegre olan şehirler olduğunun altını çizen Kılınç, coğrafya bu şekilde algılandığında geleceğe dair daha zengin bir perspektifin gelişeceğini ifade etti.
Türkiye”nin bölgede göz ardı edilemeyecek derecede güçlü bir aktör olduğunu vurgulayan Kılınç, şunları kaydetti:
“Sürece baktığımızda özellikle ABD”nin Suriye”nin kuzeyine çok ciddi şekilde ideolojik, etnik ve askeri yatırım yaptığını görebiliyoruz. ABD Başkanı Trump”ın bu yatırımları nereye sevk edeceği de önemli bir soru işareti. Trump, birdenbire “Bana ne Suriye”den” diyebilir. Amerika, Afganistan”da nasıl uzun yıllar oradaki varlığından sonra çekildiyse, Irak”tan bir çekilme süreci başlattıysa, yarın bir gün Suriye”den de çekilip oradaki unsurları yüzüstü bırakabilir. O yüzden meselenin belki iki yönünü konuşmak lazım. Yeni yönetim oradaki unsurlarla nasıl bir ilişki kuracak? En azından Suriye gerçekleri ile uyumlu bir entegrasyon sürecin yürütüleceğine dair bir takım izlenimler edinebildik.
İkincisi, oradaki unsurların tümüyle kendi istikballerini dışarıdan bir güce bağlamaları durumunda acaba bir B ya da C planları var mı? Yarın bir gün ABD çekilip giderse ne yapacaklar sorusu mühim. O cepheden gelen işaretler de Suriye”deki bu yeni süreci tümüyle göz ardı etmediklerini ve yeni sürece hazırlandıklarını gösteriyor. Süreci dikkatli bir şekilde izleyen herkes Suriye”deki yönetimin oradaki insanlara haklarını sağlaması durumunda ABD”ye bel bağlama ihtimalinin devreden çıktığı bir denklemde hakikaten Suriye”nin neler kazanacağını da hesaplaması gerekir. Ben tarafların birbirine yaklaşımının pozitif olduğunu düşünüyorum.”
“Ast-üst ilişkisi coğrafya ile ilişkiler açısından zehirleyici bir üslup”
Kılınç, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan”ın “Bölgede hiçbir ülkenin yayılmacılık, dominasyon ya da sömürgecilik faaliyeti yürütmemesi gerekiyor.” sözünü hatırlatarak, Türkiye”nin Suriye halkına birtakım yardımlarda bulunmasının ve önlerini açmasının Suriye”yi Türkiye”nin bir eyaleti yapmayacağını söyledi.
Suriye ile Türkiye arasında kurulacak ilişkilerin ortak bir gelecek için iki kardeş ülkenin beraber yürümesi şeklinde formüle edilmesi gerektiğine vurgu yapan Kılınç, “Ast-üst ilişkisi coğrafya ile ilişkiler açısından zehirleyici bir üslup. Osmanlı İmparatorluğu döneminde 400 yıl boyunca o coğrafyayı yönetmiş olmamızın da etkisiyle, Türkiye kamuoyunda işte Türkiye”deki araç plakalarını böyle ileriye doğru uzatıp çoğaltma şeklinde bir hamasi yaygın bir yönelim var ama Suriyeliler açısından baktığınızda Türkiye”yi çok seviyorlar. 2011″den itibaren burada yaşamak durumunda kalan Suriyelilerin neredeyse ana dili Türkçe olmuş bir şekilde tekrar Şam”a, Halep”e, Humus”a dönmeleri gelecek adına çok büyük bir yatırım.” ifadelerini kullandı.
Kılınç, Suriye”de Baas Partisi”nin 61 yıllık rejiminin yıkılmasının ardından İsrail”in ilk yaptığı hamlenin istihbarat raporlarının saklandığı binaları vurmak olduğunu aktararak, şöyle konuştu:
“Esed”in ya da kardeşi Mahir”in bu koordinatları İsrail”e verdiği ile ilgili çok ciddi iddiaların ötesine bir takım bilgiler var. Suriye”nin geleceğinin hakikaten hak ve adalet üzere inşa edilmesi imkansızlaştıracak bir bombardıman yaptı İsrail. “Beşşar Esed”in uzun iktidarı boyunca niçin İsrail bu kadar kapsamlı bir bombardıman yapmadı?” sorusunu sormak lazım. Muhaliflerin İsrail”le koordineli bir şekilde geldikleri gibi birtakım yorumların niyet okuyarak, bölgeyi ideolojik angajmanlar eşiğinde değerlendirme olduğunu düşünüyorum. Mevzuya İran penceresinden bakan insanların yorumları bu minvalde oluyor genelde.”
Suriye konusunda çalışan uzmanların 61 yıllık rejimin hapishanelerini, toplu işkence ve yok etme faaliyetlerini bir yöntem olarak kullandığını bildiğini belirten Kılınç, “İnsanlar bırakın hapishaneleri bilmeyi ya da detaylı bir şekilde o durumu anlamayı ben insanların Hama Katliamı”nı bile yeni yeni duyduklarını gözlemledim. Şimdi bu hakikaten çok üzücü ve düşündürücü bir şey. Bölgede bir ülke var, 1963″ten beri askeri bir rejimle idare ediliyor ve Baas Partisi denilen bir gerçeklik var. İdeolojik tartışmaların ya da polemiklerin konusu olmuş bir ülke ile ilgili bu kadar az bilgiye sahip olmak ya da bu kadar savunulan şeyin arkasından böyle bu kadar büyük bir facia çıkmasına rağmen hala böyle kendince rejimi aklayacak birtakım şeyler söylemeye gayret etmek hakikaten düşündürücü.” ifadelerini kullandı.
Taha Kılınç, Türkiye”de İsrail”in yaptıklarını eleştiren insanlardan Beşşar Esed”i de kınamalarını beklediğini söyleyerek, Sednaya Hapishanesi”nden çıkan görüntülere gözünü tamamen kapatıp öfkeyi sadece İsrail”e yönlendirmeye çalışan bir çizgide insanlar olduğunu belirtti.
Suriye”de iç savaş döneminde öldürülen insan sayısının en iyimser tahminle 500 bin ila 1 milyon arasında olduğuna dikkati çeken Kılınç, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bunların ciddi bir kısmı hapishanelerde ve işkence merkezlerinde öldürüldü. Çoğunun cesetlerine bile ulaşılamadı. 75 bin ila 100 bin arasında insan Şam ve çevresinde toplu mezarlara gömülmüş, bunların mezarları da şimdiden sonra artık keşfedilmeye başlayacak. Yakın dönemde Suriye”nin birçok noktasında böyle toplu mezarların keşfedileceği kanaatindeyim. Bununla ilgili de işaretler gelmeye başladı. O işkenceleri yapan, o katliamları uygulayama emri veren insanların mesela Suriye”nin geleceğinde bir yeri olacak mı, olmayacak mı? Burada büyük bir ordunun kendi halkına yaptığı zulümden söz ediliyoruz. Bundan sonraki süreçte Suriye”nin yeni yönetiminin önündeki sınav kağıtlarından bir tanesi bu olacak.”
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
Source:
ABD heyetiyle temas sonrası ilk açıklama! Suriyeli lider Şera talebini açıkladı
Suriye”de Baas rejimini deviren Askeri Operasyonlar Komutanlığı, oluşumun komutanı durumundaki Suriyeli lider Şera ile ABD heyetinin dün başkent Şam”da gerçekleştirdiği görüşmeye ilişkin yazılı açıklama yaptı.Leaf başkanlığındaki heyetin ziyaretinden memnuniyet duyulduğu belirtilen açıklamaya göre, Şera, muhataplarına, Suriye”nin her düzeyde toparlanması ve yeniden canlanmasının sağlanması konusunda destek çağrısı yaptı.Suriye halkının tüm bölgesel taraflara eşit mesafede durduğunu vurgulayan Şera, Suriye”ye uygulanan yaptırımların kaldırılmasını istedi.Suriye halkına savaşın ve çatışmaların yarattığı yıkımdan kurtulma fırsatı tanınmasının önemli olduğunu belirten Şera, halkın, Beşşar Esed rejiminden kurtularak bölgeyi kaos ve yabancı müdahalelerden korumada önemli rol oynadığını dile getirdi.Halkın, savaş ve çekişmelerden uzak yeni bir döneme ihtiyacı olduğunu ifade eden Şera, savaş suçlularının ve eski rejimin sembollerinin adalet önüne çıkarılması ve kendilerinden hesap sorulmasının gerekliliğini vurguladı.Şera, ayrıca Suriye”nin yeni döneminde uygulanacak kurumsallaşma ve kalkınma programının tanıtıldığı görüşmede, Suriye”nin bölgesel barışın sağlanmasında ve komşu ülkelerle stratejik ortaklıklar kurulmasında önemli rol oynayacağının altını çizdi.- ABD HEYETİ, SURİYE”NİN ÖZGÜRLÜĞÜNE KAVUŞMASINI TEBRİK ETTİABD heyeti, Suriye”nin özgürlüğüne kavuşması ve Beşşar Esed rejiminden kurtulması dolayısıyla tebriklerini iletti.Suriye halkına ve yeni Suriye yönetimine desteklerini yineleyen heyet, ABD”nin, çözülmesi gereken sorunlar ve zorluklar karşısında Suriye”nin yanında olacağını belirtti.Heyet, özellikle “Suriye”nin kuzeydoğusundaki meseleler” gibi konularda, istikrarı güçlendirme, ekonomik büyümeyi teşvik etme ve tüm Suriye halkının bileşenlerini kapsayıcı temsil sağlamaya yönelik atılan somut adımlara destek verdiğini kaydetti.ABD vatandaşı Travis Timmerman da dahil olmak üzere tutukluların serbest bırakılması çabalarını takdir eden heyet, Suriye”de kaybolan Amerikalı gazeteci Austin Tice için sürdürülen arama çalışmalarını memnuniyetle karşıladıklarını aktardı.Heyet, mevcut dönemin iyi yönetilmesini ve Suriye Savunma Bakanlığı ile Birleşik Suriye Ordusunun oluşturulmasına yönelik atılan yapıcı adımları da takdir ettiğini belirtti.Her iki taraf, yaşananları Suriye halkı için “tarihi bir zafer” olarak tanımladı.Suriye”de 8 Aralık”ta Baas rejiminin sona ermesinin ardından ilk kez bir ABD heyeti dün Şam”ı ziyaret etmişti.Bakan Fidan”dan Suriye”nin kuzeydoğusuna askeri harekat sorusuna cevapTarihi Şam ziyareti sonrası açıklamaHTŞ liderinden PKK”ya rest
Source: Www.star.com.tr
İsrail”in Gazze Şeridi”nin güneyine düzenlediği saldırılarda 5 Filistinli hayatını kaybetti
Hastane kaynaklarından alınan bilgiye göre, İsrail”in Refah”ın kuzeydoğusundaki Hırbet el-Ades bölgesine yönelik hava saldırısı sonucu 4 kişi hayatını kaybetti, çok sayıda kişi yaralandı.
Sivil savunma ekipleri ayrıca, İsrail ordusunun insansız hava aracı (İHA) ile Refah”ın aynı bölgesinde hedef aldığı bir Filistinlinin naaşına ulaştı.
İsrail”in 7 Ekim”den bu yana Gazze Şeridi”ne düzenlediği saldırılarda yaklaşık 17 bin 492″si çocuk, 11 bin 979″u kadın olmak üzere 45 bin 206 Filistinli öldü, 107 bin 512 kişi yaralandı.
Enkaz altında halen binlerce ölü olduğu bildirilirken, halkın sığındığı hastane ve eğitim kurumları hedef alınarak sivil altyapı da tahrip ediliyor.
İsrail ordusunun Batı Şeria”da geride bıraktığı mayının patlaması sonucu bir çocuk öldü
Filistin Sağlık Bakanlığı konuya ilişkin yazılı açıklamada bulundu.
Açıklamada, İsrail ordusunun, işgal altındaki Batı Şeria”nın güneyindeki Beytüllahim kentinin er-Reşayide bölgesinde geriye bıraktığı mayının patlaması sonucu 7 yaşındaki Filistinli Ali Reşayide”nin hayatını kaybettiği belirtildi.
İsrail”den olaya ilişkin herhangi bir açıklama yapılmadı.
İsrail Batı Şeria”da 2″si çocuk 25 Filistinliyi gözaltına aldı
Filistin Kurtuluş Örgütüne (FKÖ) bağlı Esirler ve Serbest Bırakılanlar Heyeti ile Filistin Esirler Cemiyetinden yapılan ortak açıklamada, İsrail askerlerinin Batı Şeria”da Filistinlilerin evlerine baskınlarını sürdürdüğü belirtildi.
İsrail ordusunun Kudüs, Nablus, Beytüllahim, Tulkerim ve Cenin kentlerine dün geceden bu yana baskınlar düzenlediği aktarılan açıklamada, aralarında eski tutuklular ile iki çocuğun da bulunduğu 25 kişinin gözaltına alındığı kaydedildi.
Baskınlar sırasında Filistinlilerin evlerinin tahrip edildiği, alıkonulan kişilerin ve ailelerinin darp ve tehdide maruz kaldığı ifade edilen açıklamada, işgal altındaki Batı Şeria ve Doğu Kudüs”te 7 Ekim 2023″ten bu yana gözaltına alınan Filistinlilerin sayısının 12 bini geçtiği belirtildi.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
Source:
6 PKK”lı terörist etkisiz hâle getirildi
Bakan Fidan”dan Suriye”nin kuzeydoğusuna askeri harekat sorusuna cevap
Almanya”daki saldırıda ölü sayısı yükseldi! Saldırgan İslam düşmanı çıktı
Putin”den Türkiye”nin hassasiyetlerini gözeten adım! Stratejik öncelik olarak görüyor
İlçeyi YPG”den temizlemek için kuşatma! Halk da ayaklandı
Tarihi Şam ziyareti sonrası açıklama
Source: Www.star.com.tr
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş Üsküp”te
Kurtulmuş”u, Üsküp Uluslararası Havalimanı”nda, Türkiye”nin Üsküp Büyükelçisi Fatih Ulusoy, Kuzey Makedonya-Türkiye Parlamentolar Arası Dostluk Grubu Başkanı Beycan İlyas ve diğer yetkililer karşıladı.TBMM Başkanı Kurtulmuş ile Türkiye-Kuzey Makedonya Parlamentolar Arası Dostluk Grubu Başkanı ve AK Parti Bursa Milletvekili Ahmet Kılıç, AK Parti Van Milletvekili Kayhan Türkmenoğlu, AK Parti Çorum Milletvekili Yusuf Ahlatcı, Türkiye-Kuzey Makedonya Parlamentolar Arası Dostluk Grubu Başkanvekili ve CHP Kırklareli Milletvekili Vecdi Gündoğdu, MHP Bursa Milletvekili Fevzi Zırhlıoğlu, Saadet Partisi İzmir Milletvekili Mustafa Bilici de Üsküp”e geldi.Kurtulmuş, ziyareti kapsamında, Üsküp”te Kuzey Makedonya Meclis Başkanı Afrim Gaşi ile baş başa ve heyetler arası görüşme yapacak.Kuzey Makedonya Başbakanı Hristijan Mickoski ile bir araya gelecek Kurtulmuş, Cumhurbaşkanı Gordana Siljanovska Davkova tarafından kabul edilecek.Maarif Vakfı Kalkandelen Okulu”ndaki 21 Aralık Türkçe Bayramı programına katılacak Kurtulmuş, Uluslararası Balkan ve Kalkandelen üniversitelerine ziyarette bulunarak öğrencilere hitap edecek.TBMM Başkanı Kurtulmuş, Kuzey Makedonya”daki Türk siyasi parti liderleriyle de görüşecek.
Source: Www.star.com.tr
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan”dan çarpıcı değerlendirmeler: YPG bizim ne istediğimizi biliyor!
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Fransa”nın önde gelen televizyon kanallarından France 24″e özel bir röportaj verdi. Bakan Fidan, röportajında Suriye”deki gelişmeler, YPG/PKK”nin varlığı, Suriyelilerin dönüşü ve bölgedeki uluslararası aktörlerle iş birliği konularında önemli açıklamalar yaptı. “YPG ne istediğimizi biliyor” Fidan, Türkiye”nin Suriye”nin kuzeyinde PKK/YPG”ye yönelik olası askeri operasyonlarına dair bir soruya, “YPG bizim ne istediğimizi gayet iyi biliyor. Biz, ülkemize yönelik herhangi bir tehdit görmek istemiyoruz. Mevcut tehditleri de potansiyel tehditleri de istemiyoruz. Gereken neyse yapılır” ifadelerini kullandı. Ayrıca, YPG”nin Şam”daki yeni yönetimle bir çözüm bulması gerektiğini belirtti ve “YPG/PKK”nın arkasında artık Rusya, İran ve Esad rejimi yok” dedi. “Şam”daki yeni yönetimle görüşeceğim” Suriye”deki yeni yönetimle iş birliğine dikkat çeken Fidan, “Şam”daki yeni yönetimle bir araya gelmeyi planlıyorum. Bu, hem bölgesel istikrar hem de ortak sorunların çözümü açısından kritik bir adım” değerlendirmesini yaptı. Bakan Fidan, Heyet Tahrir Şam (HTŞ) ile ilgili bir soruya, örgütün son yıllarda terör faaliyeti içinde bulunmadığı ve DAEŞ”le mücadelede istihbarat paylaşımı konusunda önemli iş birlikleri yaptığını söyledi. “Suriyelileri zorla geri döndüremeyiz” Türkiye”deki Suriyelilerin geri dönüş sürecine ilişkin de açıklamalarda bulunan Fidan, “Suriyelilerin ülkelerine gönüllü ve güvenli bir şekilde dönmeleri için zemin hazırlıyoruz. Ancak bu zorla yapılacak bir şey değil” dedi. Bununla birlikte, önümüzdeki dönemde gönüllü geri dönüşlerde artış yaşanabileceğini belirtti. “DEAŞ”la mücadele bahane olarak kullanılıyor” ABD”nin Suriye”deki askeri varlığı hakkında eleştirilerde bulunan Fidan, “DEAŞ”la mücadele ifadesi hep bir bahane olarak kullanılıyor. Ne yazık ki, teröristleri hapiste tutmak için başka bir terör örgütü kullanılıyor” ifadelerini kullandı. Gazze ve İran-İsrail gerginliği Gazze”deki ateşkes süreci ve İsrail-İran ilişkilerine de değinen Fidan, “Bugünlerde konuştuğum tüm aktörler daha iyimser. Ancak bu iyimserlik, gerçekçi bir temele mi dayanıyor, yakında göreceğiz” dedi. İsrail ile İran arasında bir savaş ihtimali konusunda ise endişeli olduğunu vurgulayan Fidan, “Böyle bir durumun kimseye faydası olmaz” şeklinde konuştu.
Source: Dünya Gazetesi
Fidan, Fransız televizyonuna konuştu: “YPG/PKK bizim ne istediğimizi biliyor”
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Fransa merkezli yayın kuruluşu France 24 kanalına güncel meselelere ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Fidan, “Şam”daki yeni yönetimle bir araya gelmeyi planlıyorum” dedi. Üst düzey ABD heyetinin Şam”daki yeni yönetimle bir araya gelmesinin önemine ilişkin soruya Fidan, “Bence çok önemli. Amerikalı yetkililerden önce bazı Avrupa ülkelerinin ve uluslararası kuruluşların temsilcileri de Şam”ı ziyaret ettiler. Şam’daki yeni yönetimle temas kurulmakta olduğunu görüyoruz. Bu, önemli bir gelişme” yanıtını verdi. Bakan Fidan, “Şam”ı ziyaret etmeyi ve HTŞ lideriyle görüşmeyi planlıyor musunuz?” sorusu üzerine, “Evet, planlıyorum. Şam’daki yeni yönetimle bir araya gelmeyi planlıyorum” ifadelerini kullandı. Heyet Tahrir Şam”ın (HTŞ) Türkiye”nin terör listesinden neden çıkarılmadığına ilişkin soruya yanıt veren Fidan, “Bizim onları listeye almamız, BM listesiyle alakalı bir konu. BM Güvenlik Konseyi kararlarına tabii ki uyuyoruz ama şimdi hukuki boyut ile fiili boyutun birbiriyle çeliştiği farklı bir durum var” dedi. Fidan, HTŞ”nin son 10 yılda fiiliyatta herhangi bir terör faaliyeti içinde olduğunu görmediklerini belirterek, “Bu, sadece bizim değil Batılı istihbarat örgütlerinin de tespit ettiği bir husus” değerlendirmesini yaptı. “Dışişleri Bakanı olmadan önce istihbarat şefiydiniz. Ahmed eş Şara olarak bilinen HTŞ lideriyle temasınız olduğunu varsayıyorum. DAEŞ ya da El Kaide gibi terörist gruplarla mücadelede faydalı oldular mı? Artık terörist olmadıklarını ve terörist gruplara karşı işbirliği yaptıklarını göstermek için mi sizinle ve Batılı yetkililerle işbirliği yaptılar?” sorusuna yanıtında Fidan, HTŞ”nin özellikle DAEŞ ile mücadelede istihbarat paylaşımı konusunda iyi işbirliklerinin olduğunu ve kendilerine çok yardımcı olduklarını belirtti. Meselenin hassasiyeti nedeniyle o dönemde bunu kamuoyuna açıklamadıklarını anlatan Fidan, “DAEŞ ve El-Kaide ile bağlantılı örgütler hakkında istihbarat toplama konusunda HTŞ, yıllardır bizimle işbirliği içinde oldu” dedi. “SURİYELİLERİ GERİ DÖNMEYE ZORLAYAMAYIZ” Fidan, öte yandan HTŞ”nin DAEŞ”ın eski elebaşı Ebubekir el-Bağdadi gibi hedefler konusunda da işbirliği yapıp yapmadığı sorusuna bu tür hedefler konusunda da HTŞ”nin Türkiye ile işbirliği içinde olduğu yanıtını verdi. Türkiye”deki Suriyelilerin ülkelerine geri dönüp dönmeyeceklerinin sorulması üzerine Fidan, “Türkiye”deki ve diğer ülkelerdeki Suriyelilerin gönüllü olarak, ülkelerine güvenli bir şekilde geri dönebilecekleri bir ortam hazırlamaya çalışıyoruz. Kendilerini orada güvende hissedebilecekleri bir zemin oluşturmak için çok çalışıyoruz ama bu zorla yaptırılacak bir şey değildir. Onları geri dönmeye elbette zorlayamayız” değerlendirmesinde bulundu. Bakan Fidan, “Ama önümüzdeki dönemde Suriye”ye geri dönüşlerde elbette büyük bir artış yaşanabilir. Böyle düşünüyoruz” ifadelerini kullandı. ABD”nin seçilmiş başkanı Donald Trump”ın Suriye”deki iktidar değişikliğinde Türkiye”nin rolüne ilişkin iddialarına yönelik soruya Fidan, “Seçilmiş Başkan Trump’ın onu söylerken menfi bir niteleme kullanma niyetinin olmadığını düşünüyorum. Yaşananları övme amacıyla öyle dediğini sanıyorum ama Suriye’de yaşanan hadise, Türkiye’nin “ele geçirmesi” olarak nitelenemez. Bir ele geçirme söz konusu ise bu, Suriye halkının yönetimi ele geçirmesidir” yanıtını verdi. “MUTABAKAT DİYE NİTELEMEM” Fidan, “Pek çok insanın inanmakta güçlük çektiği şey, birkaç yıl önce (Suriye”de devrik lider Beşşar) Esed”i desteklemek için büyük yatırımlar yapan İran ve Rusya”nın birdenbire tek bir kurşun bile atmadan çekilmeleri. Bir mutabakat vardı, değil mi?” sorusu üzerine, “Ben bunu mutabakat diye nitelemem” ifadesini kullandı. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin”in yıllardır iktidarda olmanın da katkısıyla, “taktiksel yöneticiden iyi bir stratejik düşünüre dönüştüğünü” görebileceklerini kaydeden Fidan, “Neyin önemli olduğunu, neyin daha az önemli olduğunu, neye yatırım yapılabileceğini, bir şeyin sürdürebilir olup olmadığını çok iyi biliyor. Dolayısıyla Suriye konusunda nihai hesabı yaptığını, daha fazla devam etmemeye karar verdiğini düşünüyorum” değerlendirmesinİ yaptı. Fidan, bunun Putin”in “Esad”i terk etmesi” olarak algılanıp algılanamayacağı sorusuna, “Terk etti” denilebilir mi bilemiyorum. Pek öyle görünmüyor. Neticede Esad, şu anda Moskova”da” yanıtını verdi. İran”ın Esad rejimine desteğini neden kestiği yönündeki soru üzerine Fidan, “Bence İran da bütün seçenekleri yeniden hesapladı ve çok gerçekçi bir yaklaşım sergiledi” görüşünü paylaştı. SURİYE”DEKİ RUS ÜSLERİ Bakan Fidan, Rus üslerinin Suriye”de kalmasından yana olup olmadıklarına ilişkin soruya, “Bu, Suriye halkının bileceği bir iş. Suriye halkına bağlı bir konu. Bir anlaşmaya varırlarsa bu, onların kararıdır yani göreceğiz ama şu an gördüğümüz kadarıyla Ruslar, birliklerini yeniden konuşlandırma sürecindeler. Bu sürecin sonunda bunların ne kadarı Suriye”deki üslerde kalmaya devam eder, bilemiyoruz.” yanıtını verdi. “DEAŞ”LA MÜCADELE İFADESİ BAHANE OLARAK KULLANILIYOR” “ABD”nin Suriye”deki varlığının bilinenden iki kat fazla olduğunu biliyor muydunuz?” sorusu üzerine Fidan, sayılarının son haftalarda arttığını fark ettiklerini dile getirdi. Fidan, ABD”nin Suriye”deki askeri varlığını “DAEŞ”le mücadele” bahanesiyle artırdığına dikkati çekerek, “”DAEŞ’le mücadele” ifadesi, hep bir bahane olarak kullanılıyor. Bazı şeyleri doğru tanımlamak lazım. “DEAŞ’la mücadele” dedikleri hadise, aslında tek bir işten ibaret: O da, DEAŞ mahkumlarını hapishanede tutmak. Hepsi bu. Ne yazık ki Amerikalı dostlarımız ve bazı Avrupalı dostlarımız, teröristleri hapiste tutmak için başka bir terör örgütünü kullanıyor” dedi. Bunun doğru bir karar olmadığını vurgulayan Fidan, DAEŞ mahkumlarının bulundukları yerde nasıl tutulacağı, PKK/YPG”nin tasfiyesi, Kürtlerin, Arapların ve Türkmenlerin temel hak ve güvenliklerinin nasıl sağlanacağı gibi konularda ABD ile anlayış birliğine varmaları gerektiğini söyledi. “YPG/PKK NE İSTEDİĞİMİZİ BİLİYOR” Türkiye”nin Suriye”nin kuzeydoğusunda PKK/YPG”ye yönelik askeri harekat yapıp yapmayacağı sorusu üzerine Fidan, “YPG, Türkiye”den, Irak”tan, Suriye”den, bir kısmı da Avrupa”dan gelmiş kişilerden suni olarak ortaya çıkarılmış organize bir terör örgütüdür. Bu suni terör örgütünün derhal dağıtılması gerektiğini düşünüyorum. Şu anda Suriye”de yeni bir yönetim var. Bence bu işi onlar halletmeli. Suriye”nin toprak bütünlüğü ve egemenliği bunu zorunlu kılıyor. Bunun yapılması gerekiyor” şeklinde konuştu. Fidan, bu meselenin Suriye”deki yeni yönetim tarafından ele alınmasının “tercih edecekleri yollardan biri” olduğunu belirterek, “Tercih edilen yol bu ama bu olmaz ise o vakit biz elbette kendi ulusal güvenliğimizi korumak zorundayız” dedi. “Yani askeri müdahale ihtimal dahilinde mi?” sorusu üzerine Fidan, “Ne gerekiyorsa yapılır” cevabını verdi. “ARKASINDA ARTIK ESAD REJİMİ YOK” PKK/YPG”nin Şam ile müzakere ederek çözüm bulmaları gerektiğini kaydeden Fidan, “Zira artık Şam’da yeni bir yönetim var. YPG/PKK”nın arkasında artık Rusya, İran ve Esad rejimi yok” değerlendirmesini yaptı. Fidan, Rusya, İran ve Esad”ın, YPG”ye üzerine oturacağı bir zemin sunduğunu, ABD ve bazı Avrupa ülkelerinin de o zemindeki YPG”ye destek çıktığını belirterek, “Ama şimdi o zemin ortadan kalktı. Şam”da artık yeni bir gerçeklik var. Şam”daki yeni yönetim, umarım bu meseleleri ele alacaktır.” ifadelerini kullandı. Bakan Fidan, “Öte yandan YPG/PKK bizim ne istediğimizi gayet iyi biliyor. Biz, ülkemize yönelik herhangi bir tehdit görmek istemiyoruz. Mevcut tehditleri de potansiyel tehditleri de istemiyoruz” diye konuştu. “BİZ DAHA İYİMSERİZ” Gazze”de yakın vadede bir ateşkes ihtimalinin gerçekçi olup olmadığının sorulması üzerine Fidan, şunları kaydetti: “Bugünlerde konuştuğum tüm ilgili aktörler daha iyimser, biz de daha iyimseriz ancak bu bir temenniye mi yoksa bir gerçekliğe mi dayanıyor, tam emin değilim. Şimdi İsrail”in ve Hamas”ın, her iki tarafın çözüme yakınlaşmakta oldukları bir dereceye kadar doğru ancak buna ne kadar yakınlar? Aradaki uçurumu gerçekten kapatabilecek denli yakınlar mı? Ateşkesi bu kez sağlayabilecekler mi? Yakında hep beraber göreceğiz.” Hamas”ın da buna yakınlaşıp yakınlaşmadığı sorusu üzerine Fidan, Hamas”ın da buna yakınlaştığını söyledi. “İsrail ile İran arasında bir savaş çıkmasından endişe duyuyor musunuz?” sorusuna Bakan Fidan, “Çok” cevabını verdi. Bunun nedeninin sorulması üzerine Fidan, her ne sebeple olursa olsun, böyle bir şeyin olabileceğini, böyle bir ihtimalin bulunduğunu dile getirdi. Fidan, “Bildiğim tek şey, İranlıların böyle bir savaş istemediği. Büyük çatışma olsun istemiyorlar. Biliyorsunuz, İranlı dostlarımızla görüşüyoruz. O görüşmelerde onlardan doğrudan aldığım bilgiler bu yönde” diye konuştu.
Source: Internet Haber
Papa”dan İsrail”in Gazze”deki hava saldırılarına tepki
Papa Franciscus, Vatikan”da Papalık Kabinesi (Curia) ile Noel Yortusu kutlaması için bir araya geldiği toplantıda Gazze”de yaşananlara değindi.Katoliklerin ruhani lideri, İsrail”in Gazze”ye son günlerde düzenlediği hava saldırılarına atıfta bulunarak, “Dün Patrik”in (Kardinal Pierbattista Pizzaballa) Gazze”ye girmesine daha önce izin vermiş olmalarına rağmen müsaade etmediler ve dün çocuklar bombalandı. Bu, savaş değil zulümdür. Bunu söylemek istiyorum çünkü yüreklere dokunuyor.” diye konuştu.Papa Franciscus, geçen ay yayımlanan bir kitabın özetinde de “Bazı uzmanlara göre, Gazze”de yaşananlar bir soykırımın özelliklerini taşıyor. Bunun, hukukçular ve uluslararası kuruluşların belirlediği teknik tanıma uyup uymadığı dikkatle araştırılmalıdır.” ifadelerini kullanmıştı.Gazze”deki Filistin Sağlık Bakanlığından yapılan açıklamada, İsrail ordusunun son 24 saatte Gazze”nin çeşitli bölgelerine düzenlediği saldırılarda 21 kişinin yaşamını yitirdiği, 61 kişinin yaralandığı ifade edildi.Açıklamada, İsrail”in Gazze”ye saldırılarında son 10 günde 422 kişinin hayatını kaybettiği, 1738 kişinin yaralandığı belirtildi.
Source: Www.star.com.tr
Cumhurbaşkanı Erdoğan”dan Almanya”daki saldırıya kınama
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Dün akşam Almanya”nın Magdeburg şehrindeki Noel pazarına düzenlenen menfur saldırıyı şiddetle kınıyorum. Saldırıda hayatını kaybedenlerin ailelerine, dost Almanya halkına ve hükûmetine başsağlığı dileklerimi iletiyor, yaralılara acil şifalar diliyorum.
Source: Www.star.com.tr
Bakan Göktaş”tan Filistin ve Suriye mesajı
Göktaş, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Nihat Zeybekci”nin de katılımıyla Hüsnü Bayer Spor Salonu”nda düzenlenen AK Parti Burdur 8. Olağan İl Kongresi”nde, eşsiz gölleri, kültürel ve tarihi zenginlikleriyle Anadolu”nun huzurlu şehri Burdur”da olmaktan duyduğu mutluluğu ifade etti.Kongrenin hayırlara vesile olmasını dileyen Göktaş, “”Millete hizmet yolunda kutlu yürüyüşe devam.” diyen AK Parti”mizin tüm kadrolarıyla millete hizmet yolunda durmadan, yorulmadan ilk günkü aşkla çalışıyoruz. 85 milyon vatandaşımızın huzuru ve refahı için her alanda gerçekleştirdiğimiz reformlarla güçlü bir Türkiye inşa ediyoruz.” diye konuştu.Göktaş, AK Parti”nin her daim büyük heyecanla milli hedeflerine yürüyenlerin, Türkiye sevdasıyla yoğrulmuş, milli iradenin desteğiyle büyümüş, azim ve kararlılıkla ilerleyenlerin partisi olduğunu vurguladı.AK Parti”nin milli hakimiyetin üstünde hiçbir gücü tanımayanların, milletin hayallerini gerçek kılanların partisi olduğuna dikkati çeken Göktaş, şunları kaydetti:”Aziz milletimizin takdiri ve desteğiyle büyüyen AK Parti, Türkiye”nin büyümesinde her zaman öncü misyonu yerine getirmiştir, getirmeye de devam ediyor. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan”ın liderliğinde, siz kıymetli dava arkadaşlarımızla “Yaparsa AK Parti yapar.” dedik ve çok değerli yollar kat ettik. 23 yılda hakikat yolunda ilerledik, her daim milletimizin yanında olduk. 23 yılda vatandaşlarımızın huzuruna her zaman söz verdiğimiz gibi lafla değil, icraatla çıktık, Türkiye”nin gücüne güç kattık. Gücümüzün kaynağı, aziz Türk milletinin bizatihi kendisi oldu. Gücümüzü, durmak, yorulmak nedir bilmeyen AK gençlerden, Türkiye”yi büyüten, istikrarı sürdüren AK kadınlardan, siz kıymetli kardeşlerimizden, gece gündüz demeden 7″den 77″ye emek veren AK teşkilatımızdan aldık.”Göktaş, teşkilatlarının Türkiye”nin dirliğinin ve birliğinin teminatı olduğuna işaret ederek, Burdur”u sadece gönülden sevmekle kalmadıklarını, hizmetleriyle de ileriye taşıdıklarını söyledi.- “AK PARTİ, GÖNÜL COĞRAFYAMIZIN DÖRT BİR YANINDAKİ MAZLUMLARIN UMUDUDUR”Burdur”a 23 yılda 60,5 milyar lira yatırım yaptıklarından bahseden Göktaş, kentte kadınların, çocukların, yaşlıların, engellilerin hayatını kolaylaştıracak, refahı artıracak adımları attıklarını vurguladı.Azim ve gayretle çalışmaya devam edeceklerinin altını çizen Göktaş, şöyle konuştu:”AK Parti”nin temelinde, milletimize olan sarsılmaz sevdamız, hizmet tutkumuz ve Sayın Cumhurbaşkanımızın vizyonuyla gerçekleştirdiğimiz büyük dönüşümler vardır. Liderimiz Recep Tayyip Erdoğan”ın öncülüğünde AK Parti, sadece bir milletin değil, gönül coğrafyamızın dört bir yanındaki mazlumların umududur. Tarihin doğru tarafında yer alanların, merhametle hareket edenlerin, zulme ve haksızlığa karşı direnenlerin yanında saf tutmaktır. Suriye”de özgürlüğün şafağı sökerken hakikatin gür sesi, Suriye halkının refahı ve esenliği için barışın teminatı olmaktır. Filistin davasının yılmaz savunucusu, Kudüs”ün onurlu muhafızı olmaktır. Bu inançla Filistin”in özgürlüğü, Suriye”nin huzuru ve tüm mazlum coğrafyaların refahı için mücadelemizi sürdüreceğiz.”Sarsılmaz inançla kutlu davada emin adımlarla ilerlediklerini belirten Göktaş, milletin iradesiyle en çetin badireler karşısında dahi dimdik ayakta kalarak, asırlardır süregelen birlik ruhuyla güçlü Türkiye için çalışmaya devam edeceklerini kaydetti.Bakan Göktaş, bundan sonra da hizmetleriyle, eserleriyle ülkeye değer katmaya devam edeceklerini vurgulayarak, 85 milyon vatandaşı kucaklayan siyaset anlayışıyla hizmetleri sürdüreceklerini aktardı.”Türkiye Yüzyılı” hedeflerine el ele vererek ulaşacaklarına işaret eden Göktaş, kongrenin hayırlı olmasını dileyerek, İl Başkanı Mustafa Özboyacı ve yeni yönetimine başarı temenni etti.
Source: Www.star.com.tr