Almanya”da Noel pazarına aracıyla dalan saldırganın kim olduğu ortaya çıktı
Almanya”nın Magdeburg kentinde bir kişinin aracını kalabalığın üstüne sürmesi sonucu meydana gelen olayda, ilk belirlemelere göre 11 kişi hayatını kaybetti, 80 kişi de yaralandı. Yaralılardan 15 kişinin durumunun ağır olduğu da ifade edildi. SALDIRGANIN KİMLİĞİ ORTAYA ÇIKTI Olayı gerçekleştiren saldırgan polis tarafından gözaltına alınırken, kim olduğu da merak ediliyordu. Alman basınında yer alan bilgilere göre saldırgan, 2006″dan bu yana Almanya Bernburg”da yaşayan ve klinikte psikoterapi alanında çalışan bir doktor. Suudi Arabistan”dan ülkeye geldiği belirtilen zanlının 50 yaşındaki Taleb A. olduğu bildirildi. TÜRKİYE SALDIRIYI KINADI Dışişleri Bakanlığı, Almanya”nın Magdeburg kentinde Noel pazarına yapılan saldırıyı kınadı. Dışişleri Bakanlığı”ndan saldırıya ilişkin yapılan yazılı açıklamada, “Almanya”nın Magdeburg kentinde bir Noel pazarında yaşanan ve ilk belirlemelere göre kasıtlı bir saldırı olan hadiseden dolayı derin üzüntü duyuyoruz. Yaşamını yitirenlerin yakınlarına başsağlığı, yaralılara acil şifa diliyoruz. Şiddetle kınadığımız bu saldırının nedeninin bir an önce aydınlatılmasını ve muhtemel faillerinin adalet önünde hesap vermesini ümit ediyoruz. Bu acı gününde Almanya”nın yanında olduğumuzu vurguluyoruz” ifadeleri kullanıldı. SUUDİ ARABİSTAN”DAN ALMANYA”YA DESTEK Suudi Arabistan da Magdeburg”daki Noel pazarına yönelik gerçekleşen saldırıyı kınadı ve Almanya ile “dayanışma” içinde olduklarını bildirdi. Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı”nın sosyal medya hesabından yapılan açıklamada, Riyad hükümetinin “Alman halkı ve kurbanların aileleriyle dayanışma içinde olduğu” ifade edildi ve şiddeti reddettiklerinin altı çizildi. NOEL PAZARINDA ÜRKÜTÜCÜ SESSİZLİK Öte yandan olayın ardından polis, Magdeburg Noel pazarının etrafındaki alanı kordon altına aldı. Bölgede neredeyse ürkütücü bir sessizlik olduğu bildirilirken, sokaklarda polisten başka kimsenin olmadığı belirtildi.
Source: Haberler
Son depremler listesi
Son depremler, günün ilk saatleri itibariyle sarsıntı hisseden pek çok kişi tarafından sorgulanıyor. Yurdun birçok noktasında meydana gelen son depremler, internet üzerinden araştırılmaya devam ediliyor. Peki, yayımlanan son verilere göre son depremler nerede meydana geldi? İşte, 21 Aralık Cumartesi tarihli son depremler listesinde yer alan merkezler ve sarsıntı boyutuSON DEPREMLER 21 ARALIK 2024 MALATYA DA DEPREM AFAD ın internet sitesinde yer alan verilere göre, saat 04.25 te Malatya ili Akçadağ ilçesinde deprem meydana geldi. Büyüklüğü 1.1 olarak ölçülen depremin derinliği ise 7.0 kilometre olarak kayıtlara geçti. ADIYAMAN DA DEPREM AFAD ın internet sitesinde yer alan verilere göre, saat 04.05 te Adıyaman ili Sincik ilçesinde deprem meydana geldi. Büyüklüğü 0.7 olarak ölçülen depremin derinliği ise 6.95 kilometre olarak kayıtlara geçti. AZERBAYCAN DA DEPREM Azerbaycan ın batısındaki Kelbecer ilinde saat 02.01 de 4,5 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Depremin merkez üssünün, Iğdır ın Aralık ilçesine 113,75 kilometre uzaklıkta olduğu bildirildi. DEPREM Mİ OLDU, NEREDE VE KAÇ BÜYÜKLÜĞÜNDE? Kandilli Rasathanesi ve AFAD tarafından son depremler anlık olarak paylaşılıyor. Son depremler listesi küçük ve büyük ölçüde gerçekleşen tüm depremleri barındırıyor ve bu liste aracılığıyla depremin büyüklüğü ve derinliği gibi bilgiler öğrenilebiliyor. KANDİLLİ SON DEPREMLER İÇİN TIKLAYINIZ AFAD SON DEPREMLER İÇİN TIKLAYINIZ
Source: Habertürk
Tarihi Şam ziyareti sonrası açıklama: Türkiye”nin çok büyük tarihsel rolü var
ABD Dışişleri Bakanlığı Yakın Doğu İşlerinden Sorumlu Müsteşar Yardımcısı Barbara Leaf, 12 yıl ara ve Suriye”de Beşar Esed rejiminin yıkılmasından sonra Amerikan heyetinin Şam”a gerçekleştirdiği ilk ziyaretin ardından Washington”ın Suriyeli lider Ahmed eş-Şara”nın (Ebu Muhammed el-Culani) başına koyduğu 10 milyon dolar ödülün peşine düşmeyeceğini, “Suriye”nin ve bölgenin geleceğini tartıştığı birinin hükümeti tarafından başına ödül konmasının tutarsız olduğunu” ifade etti.Leaf, beraberindeki heyetle Şam”a gerçekleştirdiği ziyaretin ardından düzenlediği çevrimiçi basın toplantısında Suriyeli lider Şara ile görüşmesinde ev sahibinden gelen pozitif mesajları olumlu karşıladıklarını, bu prensipler üzerinde sadece sözler değil eylemleri görmek için beklediklerini, kadınlar, tüm etnik ve dini unsurların içinde yer aldığı Suriyeliler liderliğinde tüm Suriyelilerin katılım sağlayacağı bir geçiş dönemi için katılımcılık ve geniş istişarenin önemini vurguladığını ifade etti.Suriyeli lider Ahmed eş-ŞaraABD”nin Suriyelilerle birlikte çalışmaya hazır olduğunu ifade eden Leaf, geçici hükümet yetkilileriyle ABD ve bölgesel ortaklar tarafından üzerinde mutabık kalınan bir dizi ilkeyi görüştüklerini söyleyerek, “Olumlu mesajları memnuniyetle karşıladık. Bu prensipler konusunda yalnızca sözler değil, gelişmelere bakacağız.” dedi.Leaf, Ahmed eş-Şera için birkaç yıldır yürürlükte olan “10 milyon dolarlık ödülden” vazgeçileceğini söyleyerek, “Şunu söylemek mümkün; Suriye”nin ve bölgenin geleceğini tartıştığım birisinin başında ödül olması tutarsız kalıyor.” diye konuştu.ABD”nin Türkiye”nin de aralarında yer aldığı müttefik ülkelerle Ürdün”ün Akabe kentinde gerçekleştirilen Suriye zirvesinde üzerinde mutabakata varılan prensiplerin bugünkü görüşmelerinde ele alındığını aktaran Leaf, Suriyelilerin yıllardır süren savaşın ekonomik yıkımından kurtulması için katkı sağlamak istediklerini belirtti.Leaf, ABD”nin Suriye rejimine getirdiği yaptırımların kaldırılmasına ilişkin, “herhangi bir beyanda bulunmayacağını ancak bölgesel konular ve yerel meselelere ilişkin iyi, kapsamlı bir görüşme gerçekleştirdiğini, Şara”nın görüşmelerinde Suriye”nin ekonomik rehabilitasyonu öncelediğini anlattığını” vurguladı.Yaptırımların kaldırılmasını değerlendiren Leaf, “Geçici hükümet ve bundan sonra gelecek hükümetler üzerinde, yaptırımların kaldırılması için gerekliliklerin sağlanması için oldukça büyük bir iç baskı olacağını düşünüyorum.” ifadesini kullandı.Suriye”nin yeniden yapılanması konusunda ABD”nin rol alabilmesi için Sezar Yasası”ndaki gerekliliklere ilişkin Şam”daki geçici yönetimin adım atması gerektiğine işaret eden Leaf, Suriye”ye yönelik insani yardımlarının devam edeceğini ve Şam”daki şartlara göre ziyaretlerinin sürebileceğini belirtti.Leaf, Beşar Esed”in suçlarının ortaya çıkartılması, belgelenmesi ve hesap vermesinin Amerikan hükümeti için öncelik olacağını aktararak, Suriye”deki görüşmelerinde “birlik ve tüm Suriyeliler için bir Suriye” kavramının öne çıktığını kaydetti.-“TÜRKİYE”NİN ÇOK BÜYÜK TARİHSEL ROLÜ VAR”İran”ın Suriye”de geçmişte ağırlıklı bir rol aldığını bu nedenle de geleceğinde herhangi bir rol alamayacağı görüşünü paylaşan Leaf, Tahran”ın savaş boyunca İran Devrim Muhafızları Gücü ordusu, yabancı milis grupları, Lübnan Hizbullahı”nı Suriye”ye getirerek buradaki “halka zalimlik ettiği” ifadesini kullandı.Türkiye”nin rolüne ilişkin konuşan Leaf, şunları kaydetti:”Türkiye”nin Suriye”de çok büyük tarihsel bir rolü, nüfuzu var ve bir komşu ülke, Suriye”de kendi ulusal güvenlik ve diğer çıkarları var. Hükümetimizin görmek istediği, Suriye”nin Irak gibi kendi ayakları üzerinde durabildiği, egemenliği kazandığı, komşularıyla yapıcı ilişkiler kurabildiği, Suriye”nin de aynı şekilde komşularına bir istikrarsızlık unsuru, uyuşturucu ticaretinin döndüğü bir ülke değil yapıcı bir ilişki kurabildiği bir ülke olması.”Leaf, Şara”yı “pragmatik bir kişi olarak bulduğunu, görüşmesinin olumlu atmosfer içinde geçtiğini, bölgesel ve yerel meseleleri ele aldıklarını paylaşarak, “sözler değil eylemlere göre hareket edeceklerini” yineledi.Suriye”de SDG adını kullanan terör örgütü PKK/YPG”yle ilgili sorular üzerine Leaf, “Türk yetkililerle ve SDG ile görüşmelerde enerjik bir şekilde çalışıyoruz. Bölgedeki gerilimi azaltmak için çabalıyoruz. Önümüzdeki en iyi yolun Kobani çevresinde ateşkes sağlanması ve SDG”nin ülkenin o bölgesindeki rolü açısından yönetilen bir geçiş diyebileceğim bir yol bulmak için çalışmamız olduğunu düşünüyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.Cumhurbaşkanı Erdoğan: CHP, Şam”daki dostlarını bir gecede kaybetmenin şokunu atlatamadıBölgedeki anlatılar bozuldu! İran”ın “Şii Hilali” kırıldı: Türkiye”nin “Dolunay”ı yükseliyorAlmanya: Türkiye”nin çıkarına olmalı
Source: Www.star.com.tr
Almanya”da kanlı noel pazarı! İşte otomobilin kalabalığın arasına daldığı an
Almanya”nın Magdeburg kentinde düzenlenen Noel kutlamaları kana bulandı. Noel pazarına otomobil ile saldırı düzenlendi. Olay sonucunda ilk belirlemelere göre biri çocuk 2 kişi hayatını kaybederken, 60″tan fazla kişi de yaralandı. SALDIRGAN DOKTOR ÇIKTI Alman basını, saldırganın kimliği ile ilgili bilgileri paylaştı. 50 yaşında Suudi Arabistan vatandaşı olduğu bildirilen saldırganın bir klinikte doktorluk yapan Taleb A. olduğu açıklandı. Taleb A.”nın 6 yıldır Almanya”da yaşadığı bilgisi de verildi. SALDIRI ANI KAMERADA Dünyayı şoke eden saldırının görüntüleri de paylaşıldı. Görüntülerde Taleb A.”nın kullandığı otomobilin son hızla kalabalığın arasına daldığı ve 400 metre kadar ilerlediği görüldü. TÜRKİYE”DEN SALDIRIYA KINAMA Dışişleri Bakanlığı, Almanya”nın Magdeburg kentinde Noel pazarına yapılan saldırıyı kınadı. Dışişleri Bakanlığı”ndan saldırıya ilişkin yapılan yazılı açıklamada, “Almanya”nın Magdeburg kentinde bir Noel pazarında yaşanan ve ilk belirlemelere göre kasıtlı bir saldırı olan hadiseden dolayı derin üzüntü duyuyoruz. Yaşamını yitirenlerin yakınlarına başsağlığı, yaralılara acil şifa diliyoruz. Şiddetle kınadığımız bu saldırının nedeninin bir an önce aydınlatılmasını ve muhtemel faillerinin adalet önünde hesap vermesini ümit ediyoruz. Bu acı gününde Almanya”nın yanında olduğumuzu vurguluyoruz” ifadeleri kullanıldı. SUUDİ ARABİSTAN”DAN ALMANYA”YA DESTEK Suudi Arabistan da Magdeburg”daki Noel pazarına yönelik gerçekleşen saldırıyı kınadı ve Almanya ile “dayanışma” içinde olduklarını bildirdi. Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı”nın sosyal medya hesabından yapılan açıklamada, Riyad hükümetinin “Alman halkı ve kurbanların aileleriyle dayanışma içinde olduğu” ifade edildi ve şiddeti reddettiklerinin altı çizildi. DÜNYA LİDERLERİNDEN TAZİYE MESAJLARI Almanya Başbakanı Olaf Scholz mesajında, “Alman halkı teröre boyun eğmeyecek” dedi. Fransa Cumhurbaşkanı Macron, “Bu saldırı Avrupa”yı sarstı” ifadelerini kullandı. İspanya Başbakanı Pedro Sachez mesajında, “Almanya”nın Magdeburg kentindeki bir Noel pazarında meydana gelen korkunç saldırı karşısında şok oldum” ifadelerine yer verdi. Gürcistan Cumhurbaşkanı Salome Zurabişvili, “Almanya”da meydana gelen saldırı Noel ruhuna ve insanlığa yönelik korkunç bir saldırıdır. Düşüncelerim aileler ve Alman halkıyla birlikte” açıklamasını yaptı.
Source: Haberler
Hüseyin Gülerce yazdı: Gönül sınırlarımız, fiziki sınırların çok ötesindedir
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TÜBİTAK ve TÜBA Ödülleri Töreni”ndeki konuşmasında, “Türkiye, Türkiye”den daha büyüktür. Millet olarak ufkumuzu 782 bin kilometrekare ile sınırlandıramayız” dedi ya, Sözcü gazetesinde Emin Çölaşan ne yazdı bakınız:”Sevgili okurlarım, Recep Tayyip (Cumhurbaşkanına saygısızlık yapmayı edepsizlik görmüyor HG.) Türkiye Cumhuriyetini zan altında bırakacak tehlikeli sözler söylüyor. Irak”ı bilmem ama bunlar Türk ordusunu er veya geç, Suriye”ye sokup işgal ettirecekler, başımıza yeni belalar açacaklar…”Çölaşan”ı ciddiye almaya gerek yok diyenler çıkabilir. Ancak bu şahıs; statükonun, başka bir ifade ile vesayet sisteminin ve o sistemin partisi CHP zihniyetinin tetikçilerinden biridir. Yeni nesiller bilemiyor olabilir ama 28 Şubat karabasanının gulyabanilerinden biri de buydu. O dönemin Aydın Doğan elindeki en etkili gazetesi Hürriyet”te, Doğan medya televizyonlarında millet ve millilik düşmanlığının önde gideniydi.Hep etki ajanı gibi davrandı.29 Ekim 2015″te, “şimdi cemaati savunma zamanı” başlıklı yazı yazdı.Bu yazı yayınlanmadan önce Yargıtay kararıyla “cemaat”, FETÖ adıyla ve TERÖR ÖRGÜTÜ olarak tescil edilmiş, MGK kararlarıyla da Kırmızı Kitap”a girmişti.Daha bitmedi.”Eskiden iktidarın tetikçisi ve taşeronu olan cemaatle kavgalı idik. Şimdi bunca haksızlığa uğrayınca onların yanında yer almak, onları savunmak durumunda kalıyoruz. Apo”nun uzantısı olan HDP”den nefret ederdik. Şimdi AKP”nin elinden iktidarı söküp alma görevi âdeta onlara verildi ve biz HDP”nin yüzde 10 barajını aşmasını dilemeye başladık!” diye yazan da Çölaşan”dı…Emin Çölaşan Türkiye”de, milli ve yerli dirilişten, Cumhurbaşkanı Erdoğan”dan, Cumhur İttifakından rahatsız olan kin ve nefret dolu bir kitlenin sözcüsüdür. CHP zihniyetinin sözcüsüdür.Şahsı önemli değil, “Türkiye, Türkiye”den daha büyüktür” gür sesinden rahatsız olan, şu anda şok geçiren o hazımsız kitlenin telaş ve panik sarmalındaki ruh halini yansıtıyor.Evet, Sayın Cumhurbaşkanı gür sesle şöyle söyledi:”Türkiye, Türkiye”den daha büyüktür. Millet olarak ufkumuzu 782 bin km kare ile sınırlandıramayız. Türk milleti mukadderatından kaçamaz saklanamaz. Tarihin millet olarak bize yüklediği misyonu görmek ve buna göre hareket etmek mecburiyetindeyiz.”Çölaşan”ın ve onun zihniyetinde olanların saptırdığı şu:Erdoğan, topraklarımızı “782 bin km kare ile sınırlandıramayız” demiyor. Millet olarak ufkumuzu “782 bin km kare ile sınırlandıramayız” diyor.Dün, Kahire”de 11″incisi düzenlenen Gelişen 8 Ülke (D-8) Zirvesi dönüşünde uçakta gazetecilerin sorularını cevaplandırırken Çölaşan gibi tetikçi zihniyetlerin, şom ağızların anlayacağı şekilde bir daha izah etti:”Türkiye”nin gücünün ve etkinliğinin, bizdeki muhalefet dışında herkes farkında. Türkiye”nin diplomaside artan gücünü, uluslararası düşünce kuruluşlarından medyaya varıncaya kadar herkes yazıp çiziyor. Biz de gücümüzün ve etkinliğimizin farkındayız. Bu gücün kaynağı olan milletimize yaraşır biçimde hizmet etmenin derdindeyiz. Geçenlerde de söylediğim gibi Türkiye, Türkiye”den büyüktür. Bizim topraklarımızı korumak, ülkemizi kalkındırmak, köklerimize tutunarak ileriye adımlar atmak gibi bir gayemiz var. Bunun yanında dostlarımızın, kardeşlerimizin yanında durma sorumluluğunu omuzlarımızda hissediyoruz. Türk beklenendir, sözü öylesine kurulmuş bir cümle değildir. Türkiye”nin gönül sınırları fiziki sınırlarının çok ötesindedir. Gittiğimiz her ülkede, ayak bastığımız her coğrafyada, bunu gördük…”Neymiş; “Türkiye, Türkiye”den büyüktür” demek, “Türkiye”nin gönül sınırları, fiziki sınırlarının çok ötesindedir” demektir.Türkiye Yüzyılı”ndan o kadar çok korkmayın.Bakınız, Cumhurbaşkanı Erdoğan dün Mardin”de ne dedi:”CHP, Şam”daki dostlarını bir gecede kaybetmenin şokunu atlatamadı. CHP”de başkanlar değişse de cehalet, iş bilmezlik varlığını devam ettiriyor. Zalimin karşısında, mazlumun yanında durarak tarihin de doğru tarafında biz yer aldık. Başka konularda da zaman bizi haklı çıkaracaktır.”Şok geçirenler! Kendinize mukayyet olun, o başka konularda bakalım ne yapacaksınız?
Source: Hüseyin Gülerce
Almanya”da Noel pazarına saldırı… Ömer Çelik: Sorumlular hesap vermeli
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, sosyal medyadan yaptığı paylaşım şöyle:Almanya’nın Magdeburg Kentinde bir Noel pazarını hedef alan saldırıyı şiddetle kınıyoruz.Saldırının bir an önce aydınlatılması ve sorumluların adalet önünde hesap vermesi en büyük temennimizdir.Hayatını kaybedenler için başsağlığı, yaralılara acil şifa diliyoruz.Teröre ve şiddete karşı her zeminde ortak mücadele ilkemizi bir kere daha ifade ediyoruz. Gözden Kaçmasın Almanya”da feci olay! Aracıyla noel pazarındaki insanların arasına daldı: Ölü ve yaralılar var Haberi görüntüle
Source: Hurriyet.com.tr
Putin”den Türkiye”nin hassasiyetlerini gözeten adım! Stratejik bir öncelik olarak görüyorlar
TRT Russian Dijitalden Mehmet Furkan Dündar, Putin”in 19 Aralık 2024″te “Direk Hat” programında yaptığı 2024 yılı değerlendirmesini ve Rus dış politika önceliklerine dair verdiği mesajları konu alan bir analiz kaleme aldı.***Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin”in 2024 yılını değerlendirdiği “Direkt Hat” programı, Rusya”nın dış politika önceliklerini ve küresel stratejilerini anlamak adına dikkatle incelenmesi gereken önemli ipuçları barındırıyor. Yaklaşık 4,5 saat süren ve 76 sorunun cevaplandığı programda, Putin”in özellikle Ukrayna, Suriye ve Orta Doğu politikalarına dair verdiği mesajlar, Kremlin”in mevcut krizlerdeki pozisyonunu ve gelecekteki stratejilerini anlamlandırmak için dikkat çekici unsurlar içeriyor.- PUTİN MÜZAKERE KANALLARINI KAPATMA NİYETİNDE DEĞİLPutin”in Ukrayna”daki yönetimi gayrimeşru olarak nitelendirmesine rağmen müzakerelere hazır olduğunu belirtmesi, Moskova”nın Batı ile artan gerilime rağmen müzakere kanallarını tamamen kapatma niyetinde olmadığını gösteriyor. Özellikle İstanbul müzakerelerinde varılan ancak uygulanamayan uzlaşı maddelerine vurgu, Rusya”nın kendi pozisyonunu “sahadaki gerçeklikler” üzerinden meşrulaştırma çabasını yansıtıyor. Baas rejiminin çökmesiyle Suriye”deki etkinliğinde kayıp yaşayan Rusya, bu durumun uluslararası itibarı üzerindeki etkisini dengelemek amacıyla Ukrayna cephesinde askeri ve diplomatik zafer arayışını sürdürüyor.Suriye konusundaki açıklamalar, Rusya”nın ülkede 10 yıla yakın süredir yürüttüğü askeri varlığının stratejik sonuçlarına odaklanıyor. Putin, Suriye”deki varlığını bir zafer olarak tanımlamasa da, terör tehdidini engellemek ve bölgedeki güç dengelerini değiştirmek açısından başarı olarak sunuyor. Putin”in Batılı ülkelerin Suriye”deki silahlı gruplara yönelik tutumunun değişmesine yaptığı vurgu, Moskova”nın bu süreçteki rolünü daha belirgin kılma çabasını yansıtıyor.Türkiye ile ilişkilerde ise Putin, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile düzenli temas halinde olduklarını vurguluyor. Suriye bağlamında sorunların çözümünde Türkiye”nin güvenlik önceliklerinin önemine değinen Putin, bu sorunların bölgesel işbirliği çerçevesinde çözülmesi gerektiğini ifade ediyor. Rusya”nın, Türkiye”nin hassasiyetlerini gözeten bir denge politikası izlediğine dair açıklamalar, Moskova”nın Ankara ile işbirliğini stratejik bir öncelik olarak değerlendirdiğini gösteriyor.Ayrıca İsrail”in Suriye”deki kazanımları ve Filistin sorununa yönelik değerlendirmeler, Moskova”nın bölgede çok yönlü bir yaklaşımı benimsediğini ortaya koyuyor. İsrail”in Suriye topraklarındaki ilerleyişine dair eleştiriler, Rusya”nın bölgedeki dengeyi İsrail lehine bozmamak adına hassas bir çizgi izlediği anlamına geliyor. Putin”in, Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi kararına atıf yaparak Filistin devletinin kurulması gerektiğine dair açıklamaları ise Rusya”nın uluslararası hukuka dayalı pozisyonunu koruma çabası olarak okunuyor.- İGOR KRİLLOV SUİKASTIPutin”in açıklamalarına dayanarak, Kremlin”in Rusya Silahlı Kuvvetleri Radyasyon, Kimyasal ve Biyolojik Savunma Kuvvetleri Komutanı İgor Kirillov suikastını bir “terör saldırısı” olarak nitelendirdiği görülüyor. Putin, suikastın “birçok insanın hayatını tehlikeye atan bir yöntemle” gerçekleştirildiğine vurgu yaparak özellikle Batı”nın bu tür saldırılar karşısında sessiz kalmasını eleştirdi. Bu ise Kremlin”in uluslararası kamuoyuna yönelik bir mesajı olarak adlandırabilir.Kirillov”un görev süresi boyunca uluslararası biyolojik laboratuvarlarla ilgili açıklamaları ve özellikle Amerika Birleşik Devletleri (ABD) destekli laboratuvarlar hakkındaki iddiaları, bu suikastın neden bu kadar dikkat çektiğini açıklayabilir. Kremlin bu eylemi Ukrayna istihbaratıyla ilişkilendirmekle birlikte, Batı”nın dolaylı desteği veya sessizliğiyle bu saldırıların cesaret bulduğu algısını güçlendirmeye çalışıyor. Bu tutum, suikastın sadece bir güvenlik açığı değil, aynı zamanda Rusya”nın ulusal güvenliğine ve stratejik duruşuna yönelik bir meydan okuma olarak görüldüğünü ortaya koyuyor.Ayrıca Putin”in Kiev yönetimini hedef alan sözleri, saldırının bir provokasyon olarak değerlendirilip değerlendirilmediği sorusunu akla getiriyor. Moskova”nın Kiev üst yönetimine yönelik bundan sonraki adımlarının diplomatik mi yoksa askeri mi olacağı konusunu belirsizliğini koruyor.- RUSYA”NIN YENİ DÖNEM SURİYE POLİTİKASIHeyet Tahrir Şam (HTŞ) gibi grupların güç kazanması ve Batılı çevrelerin Rusya”nın askeri varlığını sonlandırma çağrıları, Moskova”nın bölgedeki stratejik çıkarlarını sürdürmek için daha esnek bir yaklaşım benimsemesini gerektiriyor. Putin”in “Direkt Hat” programındaki ifadeleri, Rusya”nın Suriye”deki askeri üslerini koruma niyetini ortaya koyarken, bu sürecin bölgesel dinamikler ve yeni hükümetle kurulacak ilişkilere bağlı olduğuna işaret ediyor.Hmeymim ve Tartus üslerinin stratejik önemi, Moskova”nın bölgedeki varlığını sürdürme kararlılığını şekillendiren temel unsurlar arasında yer alıyor. Hmeymim Hava Üssü, Orta Doğu ve Afrika lojistik hatları açısından kilit bir noktadayken, Tartus Deniz Üssü Akdeniz”deki tek Rus ikmal ve bakım merkezi olma özelliği taşıyor. Putin”in, bu üslerin yalnızca askeri değil insani yardım operasyonları için de kullanılmasını önerdiğini açıklaması, Moskova”nın üslerini yeni Suriye yönetimi nezdinde meşrulaştırma ve bölgedeki varlığını daha geniş bir çerçeveye oturtma çabası olarak değerlendirilebilir.Rusya”nın HTŞ ile müzakerelere başlaması, Kremlin”in pragmatik bir diplomasiyi benimsediğine işaret ediyor. Parlamento”nun alt kanadı Devlet Duması”nın kısa süre önce Taliban”ı terör örgütleri listesinden çıkarması, benzer bir sürecin HTŞ için de hızla gündeme gelebileceğini düşündürüyor.Öte yandan Putin”in, Moskova”ya gelişinden sonra Suriye”de çöken Baas rejiminin devrik lideri Beşşar Esed ile henüz görüşmediğini, ancak görüşmeyi planladığını belirtmesi, Rusya”nın Suriye”deki stratejik hamlelerini sorgulatan bir adım olarak değerlendiriliyor. Esed”in etkisiz bir figür haline gelmesi, bu görüşmeyi sembolik bir jest haline getirirken sahadaki aktörler için kafa karıştırıcı olabilir. HTŞ, bu görüşmeyi Rusya”nın hala eski rejime bağlılığını sürdürdüğüne dair bir işaret olarak yorumlayabilir ve bu da müzakere sürecini zayıflatabilir. Rusya açısından ise bu görüşme, Suriye”deki geçmiş bağları tamamen terk etmeksizin yeni aktörlerle ilişkiler geliştirme stratejisinin bir parçası olarak öne çıkıyor.Suriye”deki Rus hava üssünde sessizlikPutin”den net Türkiye mesajıAnkara”ya sürpriz atama
Source: Www.star.com.tr
Suriye yeni yönetimi ülkeye yönelik enerji yaptırımlarının kaldırılmasını bekliyor
İç savaşın başladığı 2011″den bu yana, rejimin sivil halka yönelik baskılarına karşılık Batılı ülkelerin, Şam ile diplomatik ilişkilerini keserek enerji sektörüne yönelik kısıtlayıcı politikalar izlemesi, Suriye”yi yakıt tedarikinde İran”a bağımlı hale getirdi.
Esed rejimi sadece ülkeyi değil ekonomisini de enkaza çevirdi
Rejim döneminde bölgeye günlük yaklaşık 70 bin varil petrol tedarik eden ve Suriye”deki baskıcı Baas rejimini çok uzun süre destekleyen İran”ın, rejimin devrilmesinin ardından Suriye”ye yakıt sevkiyatını durdurmasıyla günde 90 bin ila 100 bin varil arasında ham petrol işleyen bölgenin en büyük petrol rafinerisi Baniyas”ın faaliyetleri kesintiye uğradı.
Uluslararası haber kaynaklarına göre, rafinerinin Genel Müdürü İbrahim Musalim, Suriye”nin yeni hükümetinin ülkeye uygulanan yaptırımların kaldırılmasını beklediğini ve bunun, Suriye”nin İran dışı kaynaklardan petrol ithal etmesine olanak tanıyacağını belirtti.
Söz konusu açıklamalar, bölgedeki yaptırımların gelecek dönemde hafifleyebileceğine yönelik beklentileri kuvvetlendirdi.
Yaptırımlar ve terör örgütü PKK/YPG Suriye”yi petrol darboğazına mahkum etti
Avrupa Birliği (AB), devrik Beşşar Esed rejiminin baskıcı yönetimine karşılık toplamda 318 kişi ve 86 kuruluşa yaptırım uyguladı. Uygulanan yaptırımlar arasında, Suriye”den ham petrol ve petrol ürünlerinin ithalatının yasaklanması ve Suriye petrol endüstrisine yapılan yatırımların engellenmesi gibi önlemler bulunuyor.
Ayrıca, müdahaleler arasında Suriye”de yeni elektrik santrali inşaatına yönelik yatırımların yasaklanması, yeni santrallerin inşa sürecine teknik veya finansal yardım sağlanmasının engellenmesi ve petrol ile doğal gaz endüstrisi için gerekli ekipmanların Suriye”ye ihracatının kısıtlanması yaptırımları yer alıyor.
AB ülkelerinin yanı sıra, Ağustos 2011″de ABD”de Suriye rejiminin bölgedeki baskıcı uygulamalarına karşılık Suriye kökenli petrol ve petrol ürünlerinin ithalatını yasaklamış, ABD vatandaşlarının Suriye petrolü veya petrol ürünleriyle ilgili işlemlere katılmalarını engellemişti.
Yaptırımlara ek olarak, rejimin terör örgütü PKK/YPG”nin bazı bölgelerdeki işgaline izin vermesi sonrası terör örgütü bu bölgelerdeki petrol kaynaklarını ele geçirmiş ve ülkenin buradan elde ettiği gelirlerinden mahrum kalmasına yol açmıştı.
ABD yönetimi, Esed rejimine yönelik Sezar yaptırımları olarak bilinen müeyyideleri uygulamaya devam ederken, stratejik ortağı PKK/YPG elindeki ham ve işlenmiş petrolün büyük kısmını rejim bölgelerine satıyordu. Terör örgütü, Esed rejimine ve Irak”ın kuzeyine sattığı petrolden yıllık 1,2 milyar doların üzerinde gelir elde ediyordu. Hesaplamalara göre, PKK/YPG, Suriyelilerin her yıl yaklaşık 2,5 milyar dolarlık petrolünü gasbediyordu.
Bölgedeki istikrarın yeniden sağlanabilmesi için Batı yaptırımlarının hafifletilmesi şart
Araştırma kuruluşu Energy Aspects Jeopolitik Araştırmalar Bölümü Başkanı Richard Bronze, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Suriye”nin petrol üretiminin eski haline dönmesi için çözümün Batı ülkelerinin yaptırımlarını hafifletmesinden geçtiğini belirtti.
Bronze, Baniyas petrol rafinerisinin operasyonlarına devam edebilmesi için yeni bir ham petrol kaynağına ihtiyaç duyacağını belirterek, alternatif bir çözüm bulunmadığı sürece bölgede yakıt sıkıntısının derinleşeceği uyarısında bulundu.
Suriye”nin petrol üretiminin eski seviyelerine ulaşmasının uzun zaman alacağına dikkati çeken Bronze, “Batı yaptırımlarının hafifletilmesi ve kilit petrol üretim bölgelerinde güvenlik durumunun makul bir seviyede istikrar kazanması gerekecek. Ancak bu iki koşul sağlansa bile, uluslararası petrol şirketlerinin Suriye”ye geri dönüp yatırım yapmayı ne kadar cazip bulacaklarını değerlendirmeleri gerekecek.” dedi.
Bronze, yeni Suriye yönetiminin bu zorlukları aşmak için uluslararası yardıma başvurabileceğini belirterek, “Kısa vadede sağlanabilecek yardımlar, avantajlı ödeme koşullarıyla sunulacak tedarikler veya satın alımları finanse edecek krediler olabilir. Uzun vadede ise odak, Suriye”nin petrol sektörünün yeniden inşası olacak ve bu süreç, geniş çaplı yeniden yapılanma çabalarının bir parçası haline gelecektir.” şeklinde konuştu.
Türkiye”nin, Şam”daki yeni yönetime destek amacıyla bu süreçte rol oynayabileceğini vurgulayan Bronze, “Türk şirketleri, yeniden yapılanma fırsatlarını öncelikle ticari açıdan değerlendireceklerdir. Bu değerlendirme ise finansal ve güvenlik durumunun önümüzdeki birkaç ay içinde nasıl şekilleneceğine bağlı olacak.” ifadelerini kullandı.
Türkiye destek sağlayabilir
İtalya”da bulunan Ricerche Industriali ed Energetiche”de (RIE) enerji jeopolitiği ve piyasaları alanında araştırma görevlisi Francesco Sassi de İran petrolü olmadan Suriye”nin yeni yönetiminin enerji güvenliğini sağlama kapasitesine dayalı meşruiyetini sürdürebilmesi için alternatif kaynakların bulunması gerektiğine işaret etti.
Sassi, Türkiye”nin Şam”a destek sağlamak amacıyla müdahaleye çağrılabileceğinin altını çizerek, “Ancak Türkiye, İran ya da Irak gibi bol petrol kaynaklarına sahip bir ülke değil. Türkiye, petrol ithal eden bir ülke ancak Baniyas petrol rafinerisine istikrarlı tedarik sağlamak için alternatif anlaşmalara aracılık edebilir.” değerlendirmesinde bulundu.
Bu noktada, Suriye”nin petrol arz güvenliğinin sağlanmasının önemine dikkati çeken Sassi, bu konuda başarısız olunması durumunda ülkenin istikrarsızlaşacağını da sözlerine ekledi.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
Source:
Almanya”da erken genel seçim takvimi işliyor, partiler seçim hazırlığında
Şansölye Scholz, 6 Kasım”da hükümet ortakları Sosyal Demokrat Parti (SPD) ile Yeşiller ve Hür Demokrat Parti (FDP) temsilcileriyle yaptığı toplantıda, FDP Genel Başkanı da olan Maliye Bakanı Christian Lindner”i görevden aldı.
Hükümetin dağılmasının ardından Scholz 28 Eylül 2025 için planlanan seçimlerin öne çekileceğini açıkladı.
Koalisyonun dağılmasına, partiler arasında yaşanan görüş ayrılıkları, iletişim sorunları ve kamuoyu önünde karşılıklı suçlamalar neden oldu.
Ülkede artan enflasyon, bütçe açığı ve durgunluktan dolayı ekonomik sıkıntıların ortaya çıkması halkın hükümete ve özellikle Başbakan Scholz”a karşı memnuniyetsizliğini artırdı.
Scholz, hükümetin dağılmasının ardından erken seçimin önünü açmak için 16 Aralık”ta Alman Anayasası”nın 68. maddesi uyarınca Meclis”ten güvenoyu talep etti. Meclis”te güvenoyu oylamasını kaybeden Scholz, Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier”e Federal Meclis’in feshedilmesini önerdi.
Buna göre Almanya 2. Dünya Savaşı”ndan sonra 21. kez sandığa gidecek.
Cumhurbaşkanı Steinmeier SPD, Yeşiller ile ana muhalefetteki Hristiyan Birlik (CDU/CSU) partilerinin Meclis grupları ile görüşmesi sonrası seçim tarihi için 23 Şubat 2025″te anlaştı.
Erken seçim hazırlıkları kapsamında partiler başbakan ve milletvekili adaylarını belirlemeye başladı ve seçim programları taslaklarını hazırladı.
Partilerin başbakan adayları
SPD’nin başbakan adayı federal düzeyde daha fazla tecrübesi bulunan Scholz oldu.
Hristiyan Birlik (CDU/CSU) partilerinin başbakan adayı ise Hristiyan Demokrat Birlik Partisi (CDU) Genel Başkanı Friedrich Merz olurken, Yeşiller Partisi de başbakan adaylığı için Ekonomi ve İklimi Koruma Bakanı Robert Habeck”te karar kıldı.
AfD ise başbakan adayı olarak Eş Başkan Alice Weidel’i gösterdi.
Sahra Wagenknecht İttifakı-Anlayış ve Adalet İçin (BSW), başbakanlık koltuğuna oturmak için şansı olmasa da Wagenkencht”in başbakan adayı olmasına karar verdi.
Anketlere göre CDU/CSU farkla önde
Anketlerde CDU/CSU yüzde 31,5-33 ile ilk sırada yer alırken, AfD yüzde 17-19 arasında oyla ikinci sırada bulunuyor.
Başbakan Scholz’un partisi SPD yüzde 15-16,5 oy oranıyla üçüncü, Yeşiller de yüzde 11,5-14 ile dördüncü sırada yer alıyor.
İlk kez genel seçimlere katılacak olan BSW oy oranı ise yüzde 5 ila 8 gösteriliyor.
Anketlerde yüzde 3 ila 5 alan Hür Demokrat Partisinin ise yüzde 5″lik seçim barajını geçip geçemeyeceği merak ediliyor.
Seçimlerin ardından muhtemel koalisyon seçenekleri arasında CDU/CSU-SPD veya CDU/CSU-Yeşiller olarak görünüyor.
Tüm partiler, AfD ile koalisyon yapmayı reddettiği için AfD”nin öngörülebilir bir dönemde iktidara gelmesi beklenmiyor.
Seçime gidecek siyasi partilerin programlarında göç ve mülteci politikası, ekonomi, enerji ve iklim ile Ukrayna savaşı önemli ana öğeler olarak ön plana çıkıyor.
CDU/CSU seçim programı
Birlik partileri olan CDU/CSU”nun “Almanya”da siyasi değişim” adını taşıyan programında, göç ve mülteci politikası konusunda sert bir çizgi çiziliyor.
Taslak seçim programında “Göçün kesin olarak sınırlandırılması acilen gereklidir.” ifadesine yer verildi.
CDU programına göre SPD, FDP ve Yeşiller”in oluşturduğu koalisyon hükümetinin herkese çifte vatandaşlık imkanı tanıyan ve özellikle Türkleri de ilgilendiren vatandaşlık yasasının da iptal edileceği vurgulandı.
Programda, “Bir kez daha herkes için refah yaratan bir ülke istiyoruz. Yeniden özgür ve güvenli bir ülke istiyoruz. Yeniden bir arada duran bir ülke istiyoruz. Almanya”yı yeniden öne çıkarmak istiyoruz. Yeniden gurur duyabileceğimiz bir Almanya istiyoruz.” ifadelerine de yer verildi.
İsrail”e destek verilen programda, Orta Doğu”daki tek demokrasinin yanında sağlam bir şekilde durmanın Almanya”nın çıkarına olacağı belirtilirken “Bu amaçla, İsrail”i askeri olarak da desteklemek ve kalan ihracat kısıtlamalarını sona erdirmek istiyoruz.” denildi.
İsraillilerin ve Filistinlilerin barış içinde bir arada yaşamalarını sağlayacak iki devletli bir çözüm desteklenerek aynı zamanda İbrahim Anlaşmaları”nın uzatılmasından yana olunduğu kaydedildi.
Taslağın “genişleme ve komşuluk politikasının yeniden düzenlenmesi” kısmında Türkiye ile siyasi ve ekonomik ilişkiler alt başlığı açıldı.
Burada “Türkiye, Avrupa için stratejik önemini ve önemli bir ortak olmayı sürdürmektedir. Şu anda AB değerlerinden uzaklaştığı ve bu nedenle AB”ye katılamayacağı için üzüntü duyuyoruz.” ifadeleri kullanıldı.
SPD seçim programı
SPD”nin seçim programında ekonomik büyüme ve istihdamın güvence altına alınması, aileler ve çalışanlar üstündeki yükün hafifletilmesi, tüm nesiller için emekli maaşlarının güvence altına alınması konuları ön plana çıkarılıyor.
Ayrımcılık, ırkçılık ve ötekileştirmeye karşı korumayı daha da güçlendirmek isteniliyor.
Almanya”nın başarısına katkıda bulunan milyonlarca insanın düşmanlaştırılmasının ve ötekileştirilmesinin kabul edilmeyeceği, bu kişilerin Almanya”da yaşamaktan endişe duymalarının kendilerini üzdüğü belirtiliyor.
AB”nin dış sınırlarının daha iyi korunmasının ve kontrol edilmesinin istendiği programda, bu yapılırken hukukun üstünlüğünün ve insani koşulların her zaman garanti altına alınması gerektiği belirtildi.
Programda, Avrupa”ya deniz yoluyla sığınmak için gelenlerin geri itilmelerine karşı olunduğu, geri dönüşlerin insani ve tutarlı olması gerektiği kaydedildi.
2026 yılında 7 milyondan fazla çalışanı ilgilendiren saatlik asgari ücretin 15 avroya yükseltilmesi gerektiği vurgulandı. Gıdada katma değer vergisinin yüzde beşe indirilmesi planlanıyor.
Almanya ve NATO”nun, Rusya – Ukrayna savaşının bir tarafı haline gelmemesi gerektiğine işaret edilen seçim programında, “Bu nedenle Şansölye Olaf Scholz”un Taurus seyir füzesi tedarik etmeme kararının arkasındayız.” ifadelerine yer verildi.
İsrail”in, uluslararası hukuku ihlal ederek Filistin topraklarında yerleşim birimleri inşa etmeyi durdurması gerektiğine dikkati çekilerek, “Batı Şeria ve Gazze Şeridi”ndeki toprakları ilhak etme planlarını reddediyoruz.” ifadeleri kullanıldı.
Yeşiller Partisi
3 yıldan bu yana SPD ile iktidarda bulunan Yeşiller”in 26 Ocak”ta kabul edilmesi planlanan seçim programı taslağında özellikle iklim politikası, ekonomi ve altyapı geliştirilmesi öne çıkıyor.
Yeşiller, iklim nötr geleceğe geçişi kolaylaştırmak amacıyla küçük ve orta gelirlilere yönelik “iklim parası” sağlamayı ve elektrikli araç almak ve evlerin yenilenmesi için destek programlar geliştirmeyi planlıyor.
Aktif bir dış politika takip etmek isteyen Yeşiller, Asya, Afrika, Orta Doğu”da ve Latin Amerika”daki ortaklarla karşılıklı güven ve çıkarlara dayalı ilişkileri geliştirmeyi hedefliyor. Yeşiller, Avrupa”daki birliği güçlendirerek ABD”de başkanlığı üstlenecek Donald Trump”ın “Önce Amerika” sloganına “Birleşik Avrupa” ile cevap vermeyi amaçlıyor.
Kamu yönetimi modernleştirme ve dijitalleştirme sözünü veren Yeşiller, kamu hizmetleri için bir aplikasyon geliştirmek istiyor.
Yeşiller organize suçlarla mücadele konusunda güvenlik birimlerinin bir arada olduğu ortak bir merkez kurulmasını talep ediyor.
AfD”nin seçim programı
AfD”nin yayımladığı seçim programında, Almanya”nın AB”den ve avro ortak para biriminden ayrılması talep ediyor.
AB”nin merkeziyetçi olma çabalarının reddedildiği AfD”nin seçim programında “Almanya”nın AB”den ayrılmasının ve yeni bir Avrupa topluluğu kurulmasının gerekli olduğuna inanıyoruz.” ifadesi kullanıldı.
AB”nin yerine birbiriyle iş birliği yapan “ekonomi ve çıkar topluluğunun” oluşturulması talep ediliyor.
Rusya”ya karşı uygulanan yaptırımları kaldırmak ve Ukrayna”nın AB ve NATO”nun dışında bir ülke olmasını isteyen AfD, Alman ordusunun daha da güçlenmesini gerektiğini vurguluyor.
AfD, iltica politikasında sınırlarda yeniden kontrollerin yapılmasını, sığınmacıların sınırlardan geri gönderilmesini ve iltica etmek isteyenler için sınırlarda gözaltı merkezlerinin kurulmasını talep ediyor.
Koşulların oluşması durumunda Müslüman derneklerin ve camilerin kapatılmasını savunan AfD, imamların Alman Anayasası”na bağlı olmaları ve Almanca bilmelerini istiyor.
AfD, ülkenin başarısına katkı sağlayacak vasıflı işgücünün ülkeye gelmesini ise memnuniyetle karşılıyor. Ancak nitelikli işçilerin Avrupa dışından alınmasından önce ülkedeki potansiyelden yararlanılması, Avrupa dışından gelecek nitelikli iş göçünün ise katı kurallarla seçilmesini hedefliyor.
Yabancı ebeveynlerin çocuklarının Almanya”da doğum yoluyla Alman vatandaşı olması ve ülkede uzun süre yaşayanların vatandaşlığa kabul edilmesi gibi uygulamaları kaldırmak isteyen AfD, çifte vatandaşlığa imkan verilmemesini talep ediyor.
Türkiye”nin kültürel olarak Avrupa”ya ait olmadığını ifade eden ancak kendileri için güçlü stratejik ve ekonomi ortak olarak gören AfD, Almanya için ABD ile ilişkilerinin önemli olduğu, ancak ABD”nin Almanya ve Avrupa ile jeostratejik çıkarlarının farklılaştığını, Almanya”nın ABD”nin kararlarıyla başka ihtilafların içine sürüklenmemesi gerektiğini belirtiyor.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
Source: