Türkiye Almanya”daki saldırıyı şiddetle kınadı
Dışişleri Bakanlığı, Almanya’nın Magdeburg kentinde yaşanan saldırı hakkında yazılı açıklama yayımladı. AA nın haberine göre; açıklamada, Magdeburg kentinde bir Noel pazarında yaşanan ve ilk belirlemelere göre kasıtlı bir saldırı olan hadiseden dolayı derin üzüntü duyulduğu kaydedildi. Yaşamını yitirenlerin yakınlarına başsağlığı, yaralılara acil şifalar dilenen açıklamada, Şiddetle kınadığımız bu saldırının nedeninin bir an önce aydınlatılmasını ve muhtemel faillerinin adalet önünde hesap vermesini ümit ediyoruz. Bu acı gününde Almanya’nın yanında olduğumuzu vurguluyoruz. ifadeleri kullanıldı. Almanya nın Magdeburg kentinde bir kişinin aracını Noel pazarında kalabalığın üzerine sürmesi sonucu ilk belirlemelere göre 2 kişinin öldüğü ve 60 ı aşkın kişinin yaralandığı bildirilmişti.
Source: Habertürk
AİHM’den FETÖ’cüler için yetki gaspı
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) FETÖ üyeliğinden suçlu bulunan ve Yargıtay tarafından cezası onanan Şaban Yasak”ın başvurusunu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi”ni ihlal etmediğini belirterek reddetmişti. Yasak, 7 üyeden oluşan AİHM 2. Dairesi”nin verdiği karara da itiraz etti. FETÖ üyesinin yaptığı itiraz üzerine davanın Büyük Daire”ye gönderilip gönderilmeyeceğini inceleyen beş yargıçtan oluşan kurul, 16 Aralık”ta skandal bir karara imza atarak davanın Büyük Daire”ye gönderilmesine karar verdi. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi”nin yorumuna ya da uygulanmasına ilişkin ciddi bir sorun bulunması halinde bir davanın Büyük Daire”ye gönderilmesine karar veren kurul, 7 yargıcın oybirliği ile verdiği kararı hiçbir gerekçe sunmadan yetki gaspı yaparak Büyük Daire”ye gönderdi.
Source: Halit Turan
Neriman Celal, Ukrayna”nın Ankara Büyükelçisi olarak atandı
Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy, Telegram hesabından gece saatlerinde paylaştığı görüntülü mesajında, ülkesindeki son gelişmeleri değerlendirdi. Gün içinde hükümet olarak bazı önemli kararlar aldıklarını belirten Zelenskiy, Bugün diplomatik ekibimizle birlikte yeni Ukrayna büyükelçilerinin listesini onayladık. dedi. Zelenskiy, Ukraynalı diplomatların farklı ülkelere atanmasına ilişkin 30 kararı onayladığını ifade ederek, birkaç ay önce Rus esaretinden kurtulan Kırım Tatar Milli Meclisi (KTMM) Başkan Yardımcısı Neriman Celal i Ukrayna nın Ankara Büyükelçisi olarak atanmasına karar verdiklerini bildirdi. AA nın haberine göre; kararlar kapsamında Ukrayna nın Birleşmiş Milletler (BM) ile NATO daki temsilciliklerine atanacak yeni diplomatların isimlerini de paylaşan Zelenskiy, Bu ve diğer kararnameler diplomatik prosedürlere göre kısa süre içerisinde yayınlanacak. diye konuştu. Zelenskiy, ayrıca Rus ordusunun bu sabah Kiev e düzenlediği füze saldırısına da tepki göstererek, Rusya ya karşı uluslararası baskının artması gerektiğini savundu. Bir kişinin ölmesi ve birkaç kişinin yaralanmasına neden olan saldırıda bir kilise ve Arnavutluk, Arjantin, Filistin, Kuzey Makedonya, Portekiz ile Karadağ ın diplomatik misyonların yer aldığı alanın da hasar gördüğünü anlatan Zelenskiy, saldırıyı bir terör saldırısı olarak nitelendirdi. NERİMAN CELAL 28 HAZİRAN DA SERBEST BIRAKILMIŞTI Kırım Tatar Milli Meclisi (KTMM) Başkan Yardımcısı Neriman Celal, 2021 de Kırım da Rus güvenlik güçlerince esir alınmıştı. Rus istihbaratı Akmescit yakınındaki Anğara köyünde 23 Ağustos 2021 de bir sabotaj eylemi düzenlendiğini iddia etmiş, eylemin Ukrayna Savunma Bakanlığı İstihbarat Baş Müdürlüğü ile KTMM tarafından organize edildiğini ileri sürmüş ve bu kapsamda Celal tutuklanmıştı. Celal, Rusya ile Ukrayna arasında 28 Haziran 2024 te yapılan esir takası sonucu serbest bırakılmıştı.
Source: Habertürk
İşgalci İsrail”e meydan okumuşlardı… Tel Aviv vuruldu: En az 18 yaralı
Filistin”e yönelik saldırılarını sürdüren İsrail”e Yemen”den misilleme geldi. İsrail ordusundan yapılan açıklamada, Yemen”den fırlatılan bir balistik füze nedeniyle ülkenin merkez bölgesinde sirenlerin çaldığı bildirildi. Fırlatılan füzeyi durdurmaya yönelik müdahale girişimlerinin “başarısız olduğu” açıklanırken, füzenin Tel Aviv”deki bir parka düştüğü aktarıldı. İsrail basını saldırıda en az 18 kişinin yaralandığını duyurdu. Saldırı anı ve sonrasında meydana gelen hasar ise amatör kameralara yansıdı.HUSİLER İSRAİL”E MEYDAN OKUMUŞTUHusilerin lideri Abdulmelik el-Husi, Orta Doğu”daki gelişmelere ilişkin yaptığı son açıklamada, “İsrail saldırganlığının Husilerin Filistinlileri desteklemeye yönelik tutumunu değiştirmeyeceğini” belirterek, “İsrail ile uzun bir savaşa hazırız” ifadelerini kullanmıştı. Husilerin askeri sözcüsü Yahya Sare de “Gazze”ye yönelik saldırılar durana ve kuşatma kaldırılana kadar İsrail ile mücadele edeceklerini” söylemişti. Yemen”den yapılan son saldırının Husilerin açıklamalarının hemen ardından gelmesi dikkat çekti.
Source: Www.star.com.tr
19 ilde terör örgütü PKK”ya operasyon! 40 zanlı yakalandı
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya”nın sosyal medya hesabından yaptığı açıklamaya göre jandarma ekiplerince Adıyaman, Ağrı, Antalya, Ardahan, Aydın, Burdur, Diyarbakır, Hatay, Kahramanmaraş, Kars, Kilis, Manisa, Mersin, Muğla, Siirt, Şanlıurfa, Şırnak, Tekirdağ ve Van”da terör örgütü PKK/KCK”ya yönelik “Gürz-30” operasyonları düzenlendi. 40 şüphelinin gözaltına alındığı operasyonlarda ruhsatsız tabanca, av tüfekleri, yüklü miktarda uyuşturucu madde ile çok sayıda örgütsel doküman ve dijital materyal ele geçirildi. Şüpheliler hakkında “terör örgütü içerisinde faaliyet göstermek”, “örgütün gençlik yapılanmasında yer almak”, “terör örgütüne finans sağlamak” ve “sosyal medya üzerinden terör propagandası yapmak” suçlamasıyla adli işlem başlatıldı. Yerlikaya, operasyonları koordine eden cumhuriyet başsavcılıklarını ve operasyonları gerçekleştiren jandarma personelini tebrik etti.
Source: Internet Haber
İlçeyi YPG”den temizlemek için kuşatma! Halk da ayaklandı
Suriye Milli Ordusu (SMO) ve Arap aşiretler Rakka”yı terör örgütü YPG”den temizlemek için operasyon başlattı. Rakka ilinin güneyindeki Maadan, Zur Şamr ve Sabha, Ratlah”ın kontrolünü ele geçirdi. Rusların tahliye ettiği Tabka Havaalanı”na doğru harekete geçen SMO”nun havaalanını ele geçirmesiyle terör örgütü Fırat”ın batısından tamamen temizlenmiş olacak.PKK/YPG”YE İSYANSMO”nun ilerleyişi sürerken Rakka”da halk terör örgütü PKK/YPG”ye karşı büyük isyan başlattı. Arap aşiretler “Bizler Rakka ve Haseke”nin teröristlerden kurtuluşuna destek vereceğiz” açıklaması yaparak tüm halkın sokaklara dökülmesini istedi. Aşiretler, “Altyapıyı ve devlet kurumlarını koruyacağız. Rakka, Suriye”nin ayrılmaz bir parçasıdır. SDG saflarındaki evlatlarımızdan bu ayrılıkçı örgütten ayrılmalarını istiyoruz” ifadelerini kullandı. Rakka”da sokaklara çıkan ve halk, terör örgütü PKK/YPG”nin sözde bölge liderinin aracını taşladı.HASEKE DE AYAKLANDIRakka”nın yanı sıra Haseke”de de benzer bir durum yaşanıyor. Haseke”nin güneyindeki Şeddadi bölgesinde terör örgütü YPG/PKK”ya karşı Arap asıllı 150 unsurun ayrıldığı bildirildi. Silahlanan aşiretler Haseke”de de terör örgütüyle karşı karşıya gelmeye başladı.”İKİ ÇÖZÜM VAR, ÜÇÜNCÜSÜ YOK”HTŞ lideri Ebu Muhammed el-Golani, 19 Aralık”ta yaptığı açıklamada, YPG”nin işgali altında olan Haseke ve Rakka için 2 seçeneğin bulunduğunu belirtti. Golani, “Haseke ve Rakka için iki çözüm var, üçüncüsü yok; ya çekilecekler ya da askeri operasyon. Eğer askeri bir operasyon olacaksa, biz hazırız. Ancak kan dökülmesini önlemek için bekliyoruz” demişti.İSRAİL İŞGALİNE DERA”DA İSYANİsrail, Esed rejimin devrildiği günden bu yana Suriye topraklarındaki işgalini genişletiyor. İsrail ordusu, güneydeki Dera kentine bağlı Yermuk havzasında yer alan Cemle ve Maaraba köylerini işgal etti. Bölge sakinleri ise İsrail”in ülke topraklarını işgalini protesto etti. Gösterilere Suriye”nin yeni bayraklarıyla gelen kalabalıklar, “Defol İsrail” sloganları attı. Gösteri sırasın- da İsrail güçleri, mevzilendikleri tepelerden kalabalığın üzerine ateş açtı. İsrail ordusunun saldırısında 1 kişi yaralandı.
Source: Www.star.com.tr
Esed”in kaçışında yeni detay! Sadece iki ismi yanına almış
Londra merkezli Al Majalla, Halep”in düşmesinin ardından Beşşar Esed”in Rusya”nın başkentte kan dökülmesini önlemek için istifa etmeye hazırlanması yönündeki tavsiyesini reddettiğini yazdı.Esed”in kaçışına ilişkin düzenlemeler 7-8 Aralık gecesine kadar tamamlanmadı. Al Majalla”ya göre Esed, Moskova”ya gitmeden önce Şam”dan Rusya”nın Suriye”nin batısındaki Hmeymim hava üssüne kaçtı. Esed”in kardeşi Mahir ve en yakın yardımcılarının gidişinden haberdar edilmediği bildirildi. Esed, 8 Aralık sabahı yanına sadece Cumhurbaşkanlığı İşleri Bakanı Mansur Azzam ve koruma biriminin başındaki Tuğgeneral Muhsin Muhammed”i alarak kaçtı.REJİM ASKERLERİ İADEIrak, Esed”in devrilmesinin ardından ülkeye geçen bin 905 rejim askerini iade etti. Irak Güvenlik Medya Ağı, 1905 askerin Suriye makamlarının çıkardığı aftan yararlanmaları üzerine El-Kaim Sınır Kapısı”ndan Suriye tarafına teslim edildiğini belirtti.İlçeyi YPG”den temizlemek için kuşatma! Halk da ayaklandıTarihi Şam ziyareti sonrası açıklamaEsed”den kaçış yolunda son ihanet
Source: Www.star.com.tr
Sevil Nuriyeva İsmayılov yazdı: Türkiye satrancı
Uzun zamandır Başkan Erdoğan “müjdeler yakında” mesajları veriyordu.Bu mesajları verirken senkronize olayların art arda gerçekleştiğine şahitlik ettik ve hâlen ediyoruz.Açıkça görünen şudur: “Suriye çıkmazını çözen ve yeni haritayı ortaya koyan Türkiye oldu.”Tabii burada konjonktürü oluşturma kabiliyetini, güvenlik hamleleri ve dış politika adımlarını da yan yana getirmeniz gerekiyor. MHP lideri Bahçeli”nin “Vakit tamamdır” beyanı ile Erdoğan”ın “Teröristana geçit yok” ilanı arasında doğrudan bir bağlantı olduğunu, sonraki adımların tereddüte yer bırakmayacak ölçüde gösterdiği açıktır.Suriye”de “Beklenen Türk” Formatı!Yıllardır Suriye üzerinden Türkiye”nin iç politikasını çalkalayan odakların hedeflerini defalarca yazdık.Esad sonrası Suriye merkezli gelişmelerin özeti şudur: Başkan Erdoğan, tüm süreci adeta satranç oynarcasına planladı, hesapladı ve hamlelerini ona göre dizayn etti.İç politikadaki “Suriyeliler” baskısına ve algısına rağmen hiç yılmayan Erdoğan, doğru bildiği yoldan geri adım atmadı.Bugün Suriye bayrağı ile yan yana Türkiye bayrağı dalgalanıyorsa, bu Erdoğan politikalarının hedefine ulaştığını gösterir.Güvenlik Politikaları ve Dış Politika HamleleriTürkiye, kendi kadim devlet aklıyla hareket etti. Suriye”yi bölge bölge, aile aile bilen; aşiret aşiret tanıyan bir Türkiye vardı karşımızda. İçimizdeki bazılarının anlamakta zorlandığı da buydu.Art arda gelen itiraflarla ABD, AB, İran ve İsrail merkezli yorum ve analizlere baktığımızda, şaşkınlıklarının açık olduğu görülüyor. Suriye halkı nezdinde itibar kazanmış bir Türkiye meydandadır.Bu başarı, içerideki algı ve iftiralara rağmen elde edilmiştir.Türkiye, İsrail ve ABD merkezli teröristan modelini çöpe atan hamlesiyle adeta şunu söylüyor:”Haritayı mı değiştirmek istediniz? İşte harita, öyle değil, böyle çizilir!”Suriye İçindeki DinamiklerTürkiye, yıllardır Suriye”nin içindeki muhalif gruplarla ve aşiretlerle köprü kurdu. Devrik Esad”ın ordusu, İran”ın milisleri, Rusya ve ordusu, ABD-İsrail destekli PKK/YPG terör örgütleri ve diğer ABD icadı terör gruplarını iyice analiz eden bir Türkiye vardı.Başkan Erdoğan bu durumu defalarca dile getirdi:”Kendi göbeğimizi kendimiz keseceğiz!”Türkiye içindeki muhaliflerinden güvenlik meselesinde destek bekleyen Erdoğan, hayal kırıklığı yaratan beyanlarla karşılaştı. Ancak umudunu kaybetmeden, doğru bildiği yolda ilerlemeye devam etti.”Onurlu dönüş”, “Teröristana geçit yok” ve “müjde üstüne müjde olacak” ifadeleriyle hedefini net bir şekilde ortaya koydu. Bugün görüyoruz ki, bu hedeflerin hepsi teker teker gerçekleşiyor.Türkiye”nin Suriye ile sınırlı kalmayıp bölgedeki tüm sorunları çözmek için anahtar ülke olduğu artık aşikârdır.”Vefalı Türk geldi yine” mottosu hiçbir zaman bitmedi ve bitmeyecek. Çünkü Türkiye beklenendir!Suriye”deki akrabaların, kardeşlerin sevinci ve bir bütün olarak ayakta durmaları, Türkiye”nin güvenlik garantisidir.ABD ve İsrail başından beri parçalanmış bir Suriye istiyordu. Ancak Türkiye, bu arzuyu engellemek için uzun vadeli düşündü. Tüm verileri ve ortaklarını analiz ederek adımlar attı. Aslına bakarsanız Rusya Başkanı Putin “Rusya, Suriye”de kaybetmedi” derken Türkiye satrancının hakkını teslim etti. Rusya”dan İran”a, hatta ABD”ye kadar, sahadaki gerçekler doğrultusunda itiraz edilemez bir strateji sergilendi. Rusya”nın itiraz edemediği, İran”ın karşı koyamadığı, günün sonunda Trump”ın bile anlama durumunda kaldığı bir satrançtan bahsediyorum. Türkiye, bölge aktörlerini saf dışı bırakmadan siyasi satrancını oynadı ve yeni paradigmayı kurguladı.Kazanan; yok eden değil, umut veren ve rasyonel siyaset üreten olacaktır. Kazanan Suriye ve halkı olacaktır. Türkiye, bu satrançta hep umutları körükleyen tarzıyla farkını gösterecektir.
Source: Sevil Nuri̇yeva İsmayilov
Coşkun Başbuğ yazdı: Ben de utanıyorum
Farkındaysanız bugünlerde Suriye”de tüm dünyayı etkileyecek önemli olaylar yaşanıyor.Dünya olan biteni anlamaya çalışıyor.Çünkü o topraklarda ezber bozan işler dönüyor.Peki işin aslı nedir?İşin aslını görmek için, sahada neler döndüğünü anlamak için öncelikle şu gerçeği görüyor olmanız gerekir.Suriye”de yaşananlar tam anlamıyla bir istihbarat savaşıdır.Kıyamet Yeraltında Kopuyor…Evet işin aslı budur.Neden bu vurguyu yaptım.Çünkü yaşananlara bakıldığında savaş yerüstünde silahlı taraflar arasında yaşanıyor gibi görülüyor.Oysa esas savaş yeraltında ve bizim bilmediğimiz, anlamakta da ciddi zorluk çektiğimiz bir şekilde dönüyor.İstihbarat savaşları denilen işte böylesi bir savaş.Peki kimler arasında dönüyor bu savaş?Kimler yok ki…Suriye Rejimi, İran, Rusya, Amerika, İngiltere, Fransa, Almanya, Türkiye hepsi burada…Deyim yerindeyse duyan gelmiş.Sıkı Durun…Yıllardır süren bu acımasız savaş geçtiğimiz günlerde tarihi bir kırılma yaşadı.İdlip”te 27 Kasım gecesi başlayan olaylar Suriye”yi bir an da çok farklı yerlere götürdü.Yaşananlar şu ana kadar devam eden acımasız savaşın en önemli etabıydı ve sona eren bu etapla birlikte önemli bir eşik aşılmış oldu.Peki kimdi bu etabın kazananı?Türkiye.Evet, Türkiye bölgede süren istihbarat savaşlarında yukarıda sıraladığım deve dişi ülkelerin tamamını Lazkiye sahillerine kuma gönderdi, alayını bu savaşta çırak çıkardı.Kıskananlar Çatlasın…Bu gurur veren sonucu sadece ben söylemiyorum, dünya söylüyor.Türkiye Suriye”de yaşanan olaylarla ilgili tüm dünya medyasında manşetlerde…İşte bu manşetlerle ilgili bazılarının yere göğe sığdıramadığı Amerikan medyasından bir örnek;”Türkiye meşru unsurlarla yol aldı ve kazandı, Amerika gayrimeşru unsurlarla yol aldı ve kaybetti.”Gerçekten de bugün tüm dünya devletleri görüyor ve kabul ediyor ki Suriye”de yıllardır devam eden yeraltı savaşlarını Türkiye kazandı.Kural Değişmedi, Kurşun Yakından Geldi…Her Türk”e, her Müslümana, her mazluma gurur veren bu başarıya çamur atacak hamleyi biz dışarıdan beklerken ses beklenmedik bir şekilde içimizden geldi.Hem de hiç olmaması gereken yerden, CHP Genel Başkanı Özel Özgür”den…Şöyle diyordu Özel Özgür mikrofonlar önünde;”Ne demiş Trump; Erdoğan çok iyi anlaştığım biri demiş. Çok güçlü ve kuvvetli bir ordu kurdu demiş. Şu anda Suriye”de çok fazla belirsizlik var. Suriye”nin anahtarı bence Türkiye”nin elinde olacak demiş. Çok akıllı, çok zeki adam ve çok sert demiş. Dünya çok fazla can kaybına yol açmadan dostça bir devralma gerçekleştirdi demiş.Suriye”nin anahtarı Türkiye”nin elinde olacak, bunu söyleyen kimseyi duymamışsınızdır ama bu böyle demiş. Türkiye isyancıları destekleyerek ilerledi demiş ve Erdoğan”ın akıllı olduğunu söylemiş.Bu açıklama aba altından soba göstermek., bu sadece bir övgü değil.Trump”ın açıklaması beni utandırdı.”Türkiye Cumhuriyeti”nin cumhurbaşkanı bunu hak etmiyor. O yüzden onu değiştireceğiz. Böyle konuşamayacakları bir cumhurbaşkanımız olacakİşsizlik Kötü Şey…Şimdi bu sözlere bakarsanız CHP gibi Atatürkçü bir partinin başkanı Özel Özgür Trump”ın Erdoğan”ı övmesinden rahatsızlık duymuş ve utanmış.Anlaşıldı ki Özel Özgür işsiz kalmış.Özel Özgür”e işsiz kalmaması için bir güzellik yapayım ve onu boş işlerle uğraşmaktan kurtarıp esas meşgul olması gereken meselelere, esas utanması gereken başlıklara götüreyim.Ben Özel Özgür”ün yerinde olsam;Vekilim diye ortalıkta gezen ve kahraman Türk Ordusuna satılık diye iftira atan Ali Mahir Başarır”ın sözlerinden utanırım,Orduya SİHA”larla ilgili iftirayı atan Sezgin Tanrıkulu”nun sözlerinden utanırım,İngilizlerin kışkırtması ile devlete isyan ederek Musul ve Kerkük”ün kaybına sebep Şeyh Sait denilen vatan hainini öven ve bu haini örnek göstererek halkı isyana davet eden Tuncer Bakırhan ile ortaklığımdan utanırım.Devam edeyim mi…Bence yeter…Bir nefeslik yerin kalsın…Sen yeter ki utanmak iste Özel Özgür, o kadar çok malzeme var ki..
Source: Coşkun Başbuğ
Ergün Yıldırım yazdı: Türk solu Baasçıların nesi olur?
Türkiye solu, Esed”in çürümüş, zalim ve işkenceci rejimini savunuyor. Suriye”de milyonların ülkesini terk etmesi, evlerinin başına yıkılması, yüzbinlerin Sednaya hapishanesinde korkunç işkence ve infazlardan geçmesi, Doğu Guta”da halkına 216 kere kimyasal saldırı düzenlemesi umurlarında değil. Ülkeyi cinayet ve barbarlıkları ile harabeye ve cehenneme çeviren gerici rejime sahip çıkıyorlar. Bir sol gazeteci “Baasçılığı tanımıyorsunuz, anti-emperyalisttir, iyidir” gibi laflar sarf etmekten çekinmedi.Türk solu neden hala Esed rejimini savunuyor?Bu sorunun cevabı uzun ideolojik birliğin kökeninde saklı. Yön dergisine kadar gider. Yön dergisi, Türkiye”de 1961 yılında yayınlanır. Ancak darbe öncesi oluşmaya başlar. 27 Mayıs darbesinin ruhundan filizlenir. TKP, TİP ve CHP”den aydınlar bu dergiyi ve düşünce hareketini meydana getirirler. Doğan Avcıoğlu, derginin sahibi. Hani 12 Mart”ta, ordu içinde kurduğu cunta ile darbenin başına geçmek için tıraş olup, takım elbisesini giyip gelip almalarını bekleyen şahıs… İroniye bakın ki beklediği cip gelip onu alacak ama darbenin başına koymak için değil, hapishaneye atmak için!Yön Hareketinde Doğan Avcıoğlu, İlhan Selçuk, Şevket Süreyya Aydemir, Mümtaz Soysal, Niyazi Berkes gibi isimler yer alıyor. Bunlar da Baasçılarla paralel düşünüyorlar. Parlamentoya inanmıyorlar, ona müdahale etmeyi normal görüyorlar, darbeciliği devrimcilik örtüsüyle savunuyorlar, sosyalizm talep ediyorlar ve seküler milliyetçiler (ulusalcılar). Bunlar 1932 tarihinde yayın hayatına başlayan Kadro Dergisinin devamları. Mesela Şevket Süreyya Aydemir, Kadro Dergisinde de yazıyordu. Düşünce ve siyaset devamlılığı var.Yön dergisi, sol Kemalizm olarak da tanımlanabilir. Anti-emperyalist, otoriter rejim yanlısı, ulusalcı, sosyalist. Bundan dolayı Ortadoğu”da ortaya çıkan Arap Nasyonal Sosyalizme de ciddi bir yakınlık duyuyorlar. Seküler ve hatta laikçi siyasetleriyle öne çıkarlar. Sovyetlere sempatiyle bakarlar. Mustafa Kemal de bu özelliklere göre yeniden icat edilir. Anti-emperyalist, devrimci, laikçi ve Batıcı bir Atatürk yorumu yapılır.Baas Hareketi 1947 yılında kurulur. Daha sonra ordudaki cuntayla darbe yaparak Suriye”de iktidara gelir. 2024 yılına kadar da iktidarda kalır. Darbe, cunta, ordu içi örgütlenme, sosyalizm, nasyonalizm ve sekülarizm ideolojilerinin bileşkesinde oluşur. Ayakta kalmak için her çeşit baskı politikaları üretilir. İşkencehaneler ile toplum korkuya mahkum edilir. Ne muhalefet, ne katılım, ne başka siyasi partiye izin verilir. Suriye toplumu hapishanelerle idare edilir.Baasçılık, solun Yön Hareketiyle gelen ruh ikizlikleri. Türk solu da bu ruh ikizliğini çekinmeden ve pervasızca ortaya koyuyor. Suriye işkencehanelerini inkar ediyor, Esedçilik yapıyor, Alevileri savunma adına mezhepçiliğe savruluyor, laiklik adına İslam düşmanlığı yapmaktan çekinmiyor. Esed rejiminin bütün trajik günahlarına “laikliğin Ortadoğu”daki tek ülkesi” adına sahip çıkıyor.Türkiye”de sağ-muhafazakâr siyasete karşı özgürlük ve demokrasi diyerek en şedit muhalefeti yapmaktan çekinmeyen sol aydınlar, Esed zalim rejimine selam çakıyorlar. AK Parti iktidarlarına karşı her çeşit muhalefet ve hatta aşırı muhalefet tarzlarına başvuruyorlar, ama Sednaya gibi cehennemleri inşa eden Tanrı Kralları alkışlıyorlar.CHP ve TİP yanında DEM gibi çevreler de Baasçı rejime destek vermekten çekinmiyor. Her gün ağızlarında demokrasi ve özgürlük diye bağırırken en kıyımcı, en despot ve en demokrasiden uzak bir rejimi destekliyorlar.Baasçılık Türkiye solunun neyi olur?Darbeci kardeşleri, cuntacı kardeşleri ve laikçi kardeşleri. Solculuğun Sovyetik ateizmi ve devletçiliği. Bu rejimin tarihi sona eriyor. Onları korkutan da bu. İlk defa Suriye”de doğan darbeci ve otoriter rejim tarihin çöp sepetine atılıyor. Ortadoğu”daki anlamları bitiyor. Artık bu düşünce ve siyaseti taşıyan aydınların da tarihi sona eriyor.
Source: Ergün Yildirim
Cüneyd Altıparmak yazdı: “Geçiş dönemi adaleti” (2)
Suriye”de geçiş döneminin “hukuka uygunluğu” önemli bir kriter. Zira birçok ülke Suriye”deki durumunu ve “siyaseten” yapacaklarını “muhaliflerin” bu süreçteki adımlarına bağlayacak. Bu noktada uluslararası hukuka bağlı kalınması, “siyaseten istemediği işler gerçekleşse de” yeni rejimi “tanımaya” zorlayabilir ülkeleri. Bu evre hem büyük bir risk hem de büyük bir avantaj içeriyor.BU DÖNEMİN ADİL OLMASIAsıl rejim yeniden kurulana kadar geçen evrede “keyfiliğin” olmaması ve “bir hukuki durumun” benimsenmesi “geçiş dönemine” özgü kriterlerin başında gelir. Bu evrede özellikle önceki rejimin sebep olduğu ihlaller bir “miras olarak” kalmıştır. Bir biçimde bunlarla yüzleşilmesi gerekir. Ama sadece yüzleşme değil aynı zamanda kurumsal reformlar da söz konusu olmalıdır. Bunun dengeli yürütülmesi bile başlı başına “büyük bir başarı” olarak kabul edilmelidir.TEMEL DEĞERBu süreçte yapılması gerekenler toplumsal yapıyı onarma, devlet aygıtını yeniden işler hale getirme, eski rejimin sorunlarını giderme ve “zarar görmüş adalet” yapısını ve duygusunu yeniden kurmak olarak özetlenebilir. Bunların tamamı “adil bir devlet” olarak icra edilmek zorundadır. Aksine bir durum, yeniden tartışmaları doğuracak bir model sunmak olacaktır ki bunun da meşruiyeti tartışılacaktır.İKİ ÖRNEKKonuyu anlaşılması için somutlaştırmak isterim. Arjantin”de 1976-1983 yılları arasındaki Videla cunta dönemi ve 1973-1990 yılları arasında Şili”deki Pinochet askeri yönetimi sonrası yaşanan “yüzleşme” üzerinden bakalım meseleye… Bu ülkelerde “yeni ve demokratik” düzene geçişte kurulan “hakikat komisyonları” aracılığı ile ortaya çıkan raporlar ve kararlar önemlidir. Hesaplaşmanın cezalandırma kadar ileriye dönük barışı tesis eden yönüne dikkat edilmesi beklenir. Arjantin uygulamasında tüm hak ihlalleri ele alınmış iken Şili”de sadece zorla ortadan kaybetme ve ölüm ile sonuçlanan vakalar çerçevesinde çalışma yürütüldüğü bilinmektedir. Bu konuda birçok örnek verilebilir: Nürnberg, Tokyo, Ruanda ve Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesi konunun uluslararası yönüne; Güney Afrika Hakikat ve Uzlaşma Komisyonu, Saville Soruşturma Komisyonu ise meselenin yerel boyutuna misaldir… Şimdi tartışma Suriye özelinde nasıl yürüyecektir? Hangi durumlarla hangi ölçüde yüzleşilebilecektir? En yakın sorun budur!BM”YE GÖRE DURUMBirleşmiş Milletler bünyesinde 2023″te oluşturulan Geçiş Dönemi Adaleti: İnsanlar, Önleme ve Barış için Stratejik Bir Araç konulu Rehberlik Notu önemlidir. Bu belgeye göre “kapsamlı bir geçiş adaleti sürecinin” temel unsurlarını şunlar oluşturmaktadır: Hakikatin bulunması, adaletli olunması, onarımın sağlanması ve sorunların tekrarlanmaması için önlemlerin alınması… Yine Not”a göre bu evrede bütüncül bir yaklaşım ve geniş ve anlamlı istişareler, insanların haklarının ve isteklerinin nasıl karşılanabileceğine dair tutarlı politikalar üretilmesi de kritik öneme sahiptir.AİHM”İN KONUYA BAKIŞIİkinci Dünya Savaşı”nın meydana getirdiği yıkımın bir ürünü olan AİHM, çatışma sonrası Avrupa”da uzlaşının ve barışın sağlanması amacına hizmet eden en önemli aktörlerin başında gelmektedir. Hepsine katılmasak da silahlı çatışma süreçlerine dair Mahkemenin kararlarındaki tespitlere bakmakta fayda vardır. Bu bağlamda “Damjanović v. Bosna Hersek”, “Janowiec v. Rusya” kararları önemlidir. Türkiye”nin Kıbrıs”a yaptığı haklı müdahale bağlamında da bazı kararları vardır mahkemenin. İçinde farklı düşündüğümüz kararlar olsa da Mahkemenin yaklaşımını özünde şu vardır: Yapılan her türlü uygulamanın temel haklara zarar vermemesi şarttır. İnsanların mülkiyet, yaşam, adil yargılanma haklarına özgürlük ve güvenlik dengesinin korunmasına dikkat edilmesi; ayrımcılık yasağı, kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkelerine riayetle adım atılması şarttır. Tüm bunlardan da önde gelen bir durum vardır. Bu da “adalet algısını” ve “meşruiyet hissinin” zarar görmemesidir. Suriye”deki meselelere ve gelişmelere bu yönüyle de bakmak gerekiyor. Adil biçimde yeni bir ülke inşa edilmesi zor ancak gelinen aşamada imkansız değil…
Source: Cüneyd Altıparmak
Putin”den Türkiye”nin hassasiyetlerini gözeten adım! Stratejik bir öncelik olarak görüyorlar
TRT Russian Dijitalden Mehmet Furkan Dündar, Putin”in 19 Aralık 2024″te “Direk Hat” programında yaptığı 2024 yılı değerlendirmesini ve Rus dış politika önceliklerine dair verdiği mesajları konu alan bir analiz kaleme aldı.***Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin”in 2024 yılını değerlendirdiği “Direkt Hat” programı, Rusya”nın dış politika önceliklerini ve küresel stratejilerini anlamak adına dikkatle incelenmesi gereken önemli ipuçları barındırıyor. Yaklaşık 4,5 saat süren ve 76 sorunun cevaplandığı programda, Putin”in özellikle Ukrayna, Suriye ve Orta Doğu politikalarına dair verdiği mesajlar, Kremlin”in mevcut krizlerdeki pozisyonunu ve gelecekteki stratejilerini anlamlandırmak için dikkat çekici unsurlar içeriyor.- PUTİN MÜZAKERE KANALLARINI KAPATMA NİYETİNDE DEĞİLPutin”in Ukrayna”daki yönetimi gayrimeşru olarak nitelendirmesine rağmen müzakerelere hazır olduğunu belirtmesi, Moskova”nın Batı ile artan gerilime rağmen müzakere kanallarını tamamen kapatma niyetinde olmadığını gösteriyor. Özellikle İstanbul müzakerelerinde varılan ancak uygulanamayan uzlaşı maddelerine vurgu, Rusya”nın kendi pozisyonunu “sahadaki gerçeklikler” üzerinden meşrulaştırma çabasını yansıtıyor. Baas rejiminin çökmesiyle Suriye”deki etkinliğinde kayıp yaşayan Rusya, bu durumun uluslararası itibarı üzerindeki etkisini dengelemek amacıyla Ukrayna cephesinde askeri ve diplomatik zafer arayışını sürdürüyor.Suriye konusundaki açıklamalar, Rusya”nın ülkede 10 yıla yakın süredir yürüttüğü askeri varlığının stratejik sonuçlarına odaklanıyor. Putin, Suriye”deki varlığını bir zafer olarak tanımlamasa da, terör tehdidini engellemek ve bölgedeki güç dengelerini değiştirmek açısından başarı olarak sunuyor. Putin”in Batılı ülkelerin Suriye”deki silahlı gruplara yönelik tutumunun değişmesine yaptığı vurgu, Moskova”nın bu süreçteki rolünü daha belirgin kılma çabasını yansıtıyor.Türkiye ile ilişkilerde ise Putin, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile düzenli temas halinde olduklarını vurguluyor. Suriye bağlamında sorunların çözümünde Türkiye”nin güvenlik önceliklerinin önemine değinen Putin, bu sorunların bölgesel işbirliği çerçevesinde çözülmesi gerektiğini ifade ediyor. Rusya”nın, Türkiye”nin hassasiyetlerini gözeten bir denge politikası izlediğine dair açıklamalar, Moskova”nın Ankara ile işbirliğini stratejik bir öncelik olarak değerlendirdiğini gösteriyor.Ayrıca İsrail”in Suriye”deki kazanımları ve Filistin sorununa yönelik değerlendirmeler, Moskova”nın bölgede çok yönlü bir yaklaşımı benimsediğini ortaya koyuyor. İsrail”in Suriye topraklarındaki ilerleyişine dair eleştiriler, Rusya”nın bölgedeki dengeyi İsrail lehine bozmamak adına hassas bir çizgi izlediği anlamına geliyor. Putin”in, Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi kararına atıf yaparak Filistin devletinin kurulması gerektiğine dair açıklamaları ise Rusya”nın uluslararası hukuka dayalı pozisyonunu koruma çabası olarak okunuyor.- İGOR KRİLLOV SUİKASTIPutin”in açıklamalarına dayanarak, Kremlin”in Rusya Silahlı Kuvvetleri Radyasyon, Kimyasal ve Biyolojik Savunma Kuvvetleri Komutanı İgor Kirillov suikastını bir “terör saldırısı” olarak nitelendirdiği görülüyor. Putin, suikastın “birçok insanın hayatını tehlikeye atan bir yöntemle” gerçekleştirildiğine vurgu yaparak özellikle Batı”nın bu tür saldırılar karşısında sessiz kalmasını eleştirdi. Bu ise Kremlin”in uluslararası kamuoyuna yönelik bir mesajı olarak adlandırabilir.Kirillov”un görev süresi boyunca uluslararası biyolojik laboratuvarlarla ilgili açıklamaları ve özellikle Amerika Birleşik Devletleri (ABD) destekli laboratuvarlar hakkındaki iddiaları, bu suikastın neden bu kadar dikkat çektiğini açıklayabilir. Kremlin bu eylemi Ukrayna istihbaratıyla ilişkilendirmekle birlikte, Batı”nın dolaylı desteği veya sessizliğiyle bu saldırıların cesaret bulduğu algısını güçlendirmeye çalışıyor. Bu tutum, suikastın sadece bir güvenlik açığı değil, aynı zamanda Rusya”nın ulusal güvenliğine ve stratejik duruşuna yönelik bir meydan okuma olarak görüldüğünü ortaya koyuyor.Ayrıca Putin”in Kiev yönetimini hedef alan sözleri, saldırının bir provokasyon olarak değerlendirilip değerlendirilmediği sorusunu akla getiriyor. Moskova”nın Kiev üst yönetimine yönelik bundan sonraki adımlarının diplomatik mi yoksa askeri mi olacağı konusunu belirsizliğini koruyor.- RUSYA”NIN YENİ DÖNEM SURİYE POLİTİKASIHeyet Tahrir Şam (HTŞ) gibi grupların güç kazanması ve Batılı çevrelerin Rusya”nın askeri varlığını sonlandırma çağrıları, Moskova”nın bölgedeki stratejik çıkarlarını sürdürmek için daha esnek bir yaklaşım benimsemesini gerektiriyor. Putin”in “Direkt Hat” programındaki ifadeleri, Rusya”nın Suriye”deki askeri üslerini koruma niyetini ortaya koyarken, bu sürecin bölgesel dinamikler ve yeni hükümetle kurulacak ilişkilere bağlı olduğuna işaret ediyor.Hmeymim ve Tartus üslerinin stratejik önemi, Moskova”nın bölgedeki varlığını sürdürme kararlılığını şekillendiren temel unsurlar arasında yer alıyor. Hmeymim Hava Üssü, Orta Doğu ve Afrika lojistik hatları açısından kilit bir noktadayken, Tartus Deniz Üssü Akdeniz”deki tek Rus ikmal ve bakım merkezi olma özelliği taşıyor. Putin”in, bu üslerin yalnızca askeri değil insani yardım operasyonları için de kullanılmasını önerdiğini açıklaması, Moskova”nın üslerini yeni Suriye yönetimi nezdinde meşrulaştırma ve bölgedeki varlığını daha geniş bir çerçeveye oturtma çabası olarak değerlendirilebilir.Rusya”nın HTŞ ile müzakerelere başlaması, Kremlin”in pragmatik bir diplomasiyi benimsediğine işaret ediyor. Parlamento”nun alt kanadı Devlet Duması”nın kısa süre önce Taliban”ı terör örgütleri listesinden çıkarması, benzer bir sürecin HTŞ için de hızla gündeme gelebileceğini düşündürüyor.Öte yandan Putin”in, Moskova”ya gelişinden sonra Suriye”de çöken Baas rejiminin devrik lideri Beşşar Esed ile henüz görüşmediğini, ancak görüşmeyi planladığını belirtmesi, Rusya”nın Suriye”deki stratejik hamlelerini sorgulatan bir adım olarak değerlendiriliyor. Esed”in etkisiz bir figür haline gelmesi, bu görüşmeyi sembolik bir jest haline getirirken sahadaki aktörler için kafa karıştırıcı olabilir. HTŞ, bu görüşmeyi Rusya”nın hala eski rejime bağlılığını sürdürdüğüne dair bir işaret olarak yorumlayabilir ve bu da müzakere sürecini zayıflatabilir. Rusya açısından ise bu görüşme, Suriye”deki geçmiş bağları tamamen terk etmeksizin yeni aktörlerle ilişkiler geliştirme stratejisinin bir parçası olarak öne çıkıyor.Suriye”deki Rus hava üssünde sessizlikPutin”den net Türkiye mesajıAnkara”ya sürpriz atama
Source: Www.star.com.tr
Son dakika… Suriye”de yeni hükümetle gelen barış umudu: Colani”den kritik açıklamalar… Tel Aviv”in kalbi vuruldu
HABERLERDünya Haberleri
Son dakika… Suriye”de yeni hükümetle gelen barış umudu: Colani”den kritik açıklamalar… Tel Aviv”in kalbi vuruldu
Güncelleme Tarihi: Aralık 21, 2024 10:08
#Suriye#İsrail#Colani
TwitterLinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
HABER MERKEZİ
Oluşturulma Tarihi: Aralık 21, 2024 10:08
Suriye”deki Esad zulmünün bitmesinin ardından ülkede barış umutları yeniden filizlendi. On yılı aşkın süren iç savaş, yerini eşit bir şekilde yaşayabilmenin düşüncelerine bıraktı. Heyet Tahrir Şam lideri Muhammed Colani ise, sadece Suriye”de değil bölgesel barışta katkı sağlamak istediklerini açıkladı. Öte yandan Husilerin, İsrail başkenti Tel Aviv”e füze saldırısı düzenlediği bildirildi. Saldırıda 18 kişinin yaralandığı açıklandı.
Suriye”de barış umutları yeşerdi
Suriye”de, 61 yıllık Baas rejiminin çökmesinin ardından barış içinde ve eşit bir şekilde yaşayabilmenin umutları arttı.
Şiddet korkuları gün geçtikçe azalan Suriyeliler, on yılı aşkın süre devam eden iç savaşın ardından huzura erdi.
Associated Press”te (AP) yer alan habere göre barışın öncüsü, muhalif grupları birleştirmede etkisini gösteren Heyet Tahrir Şam (HTŞ) ile geldi.
HTŞ”nin, intikam cinayetlerinin yanı sıra yağma ve cinsel saldırıların da azalmasında etkili rol oynadı.
AP”de yer alan haberde, Suriye”nin geçiş hükümetinin sözcüsü Ubeyda Arnut”un, “Toplumsal barışı tesis etmek istiyorsak adalet olmalı ve hesap verebilirlik olmadan adalet de olmaz” sözleri aktarıldı.
Colani: Bölgesel barışa katkıda bulunmak istiyoruz
Suriye”de, Esad rejiminin devrilmesinde etkili olan Heyet Tahrir Şam (HTŞ) lideri Ahmed eş-Şera (Muhammed Colani), ABD heyetinin Şam”a gelmesinin ardından Suriye”nin “bölgesel barışa” katkıda bulunmak istediğini açıkladı.
Açıklamada, “Suriye tarafı, Suriye halkının bölgedeki tüm ülke ve taraflara eşit mesafede durduğunu ve Suriye”nin her türlü kutuplaşmayı reddettiğini belirtti” denildi.
Açıklamada ayrıca, “Suriye”nin bölgesel barışı destekleme ve bölge ülkeleriyle ayrıcalıklı stratejik ortaklıklar kurma konusundaki rolünü teyit etmek” istedikleri belirtildi.
Beytüllahim Papazı Isaac, zulüm ve katliamlar bitene dek Gazze”nin gündemde tutulması gerektiğini belirtti
Filistin”in Batı Şeria bölgesindeki Beytüllahim kentinde yer alan Evanjelist Luther Kilisesinin Papazı Munther Isaac, İsrail”in Gazze Şeridi”ne yönelik saldırıları bitene kadar Gazze”nin gündemde tutulması gerektiğini ifade etti.
Beytüllahim Papazı Isaac, sosyal medya hesabından, Noel seremonisindeki vaazının videosunu, “İmparatorlukların son kullanma tarihi vardır” mesajıyla paylaştı.
Isaac, vaazında, Gazze”de yaşananlara yönelik, “On binlerce kişinin öldüğü ve yaralandığı, tamamen yerinden edildiği Gazze”de 440 gündür aralıksız bombardıman ve kıtlık yaşanıyor.” ifadelerini kullandı.
İsrail”in Gazze”ye saldırılarının ardından ikinci Noel bayramının geldiğini belirten Isaac, “Ekim 2023″ten bu yana soykırım hala devam ediyor.” dedi.
Libya medyası, Hafter güçlerinin Esad rejiminin düşmesini kutlayan Suriyelileri gözaltına aldığını yazdı
Libya medyasına göre, Hafter”e bağlı İç Güvenlik Teşkilatı, Esad rejiminin düşmesini kutlayan Suriyelilere yönelik gözaltıları meşrulaştırmak için” terör örgütü üyesi oldukları” iddiasını ileri sürdü.
Bingazi kentinde Esad rejiminin düşmesini kutlayan çok sayıda Suriyelinin gözaltına alındığı kaydedilen haberlerde, İç Güvenlik Teşkilatının gözaltına alınanları “Suriye”deki terör örgütüyle bağlantılı, ajan olarak Bingazi”ye sızan ve Suriyelileri silahlandırıp harekete geçirmekle görevli bir hücre” olduğunu iddia ettiği aktarıldı.
ABD”deki Müslümanlar”dan Pentagon”a kınama
Amerika-İslam İlişkileri Konseyi (CAIR), Suriye”de bulunan askerlerinin gerçek sayısını gizleyen ABD Savunma Bakanlığını (Pentagon) kınadı.
ABD”nin en büyük Müslüman sivil hakları ve savunuculuk örgütü CAIR”den yapılan yazılı açıklamada, Pentagon”un Suriye”de, bilinenin iki katından daha fazla (2 bin) asker bulundurduğunu itiraf etmesinin “şaşırtıcı olduğu” belirtildi.
Açıklamada, “(ABD Başkanı) Joe Biden ve yönetimi, asker varlığı hakkında yalan söyleme kararını kimin aldığını, neden yalan söylediklerini ve bu birliklerin Kongre bilgisi veya yetkisi olmadan ne kadar süredir faaliyet gösterdiğini açıklamalıdır.” ifadelerine yer verildi.
CAIR yönetimi, ABD”nin seçilmiş başkanı Donald Trump”ı, “ABD askerlerini Suriye”den tamamen çekmeye ve işgal altındaki toprakları yeni özgürleşmiş Suriye halkına devretmeye” çağırdı.
Bu vesileyle, Suriye”de Beşşar Esed diktatörlüğünün yıkılmasından duydukları memnuniyeti dile getiren sivil toplum örgütü, “Suriyeli-Amerikan toplumu, Suriye”nin özgürleşmiş halkı, Müslüman dünyası ve adaleti destekleyenler” için kutlama mesajı paylaştı.
Yemen’den fırlatılan balistik füze Tel Aviv’i vurdu: En az 18 yaralı
İsrail Savunma Kuvvetleri’nden (IDF) yapılan açıklamada, Yemen”den fırlatılan bir balistik füze nedeniyle ülkenin merkez bölgesinde sirenlerin çaldığı bildirildi. Fırlatılan füzeyi durdurmaya yönelik müdahale girişimlerinin “başarısız olduğu” açıklanırken, füzenin Tel Aviv’deki bir parka düştüğü aktarıldı.
İsrail basını saldırıda en az 18 kişinin yaralandığını duyurdu. Saldırı anı ve sonrasında meydana gelen hasar ise amatör kameralara yansıdı.
Canlı Anlatım Özeti
Suriye”de barış umutları yeşerdi
Colani: Bölgesel barışa katkıda bulunmak istiyoruz
Beytüllahim Papazı Isaac, zulüm ve katliamlar bitene dek Gazze”nin gündemde tutulması gerektiğini belirtti
Libya medyası, Hafter güçlerinin Esad rejiminin düşmesini kutlayan Suriyelileri gözaltına aldığını yazdı
ABD”deki Müslümanlar”dan Pentagon”a kınama
Yemen’den fırlatılan balistik füze Tel Aviv’i vurdu: En az 18 yaralı
Haberle ilgili daha fazlası:
#Suriye#İsrail#Colani
BAKMADAN GEÇME!
Source: Hurriyet.com.tr
Almanya”daki saldırıda iki Türk vatandaşı yaralandı
Destek Merkezinin konuya ilişkin X sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda şu ifadelere yer verildi:”Almanya”nın Magdeburg kentindeki bir Noel pazarında dün yaşanan elim saldırıda, iki vatandaşımızın da yaralandığı öğrenilmiştir. Vatandaşlarımızın hastanede tedavileri devam etmekte olup, hayati tehlikeleri bulunmamaktadır. Durumları Hannover Başkonsolosluğumuzca yakından takip edilmektedir.”Almanya”nın Magdeburg kentinde bir kişinin aracını Noel pazarında kalabalığın üzerine sürmesi sonucu ilk belirlemelere göre 2 kişinin öldüğü ve 60″ı aşkın kişinin yaralandığı bildirilmişti.
Source: Www.star.com.tr
ASKON”dan Suriye halkına destek
ASKON Heyeti, Suriye temasları kapsamında Deniz Feneri derneği aracılığı organizasyonları ile üyelerinin destekleriyle oluşan yardım kolilerini Halep’te ihtiyaç sahiplerine dağıttı. Heyet ayrıca yemek ve ekmek dağıtım organizasyonlarında da yer aldı. Baas rejimi döneminde zulüm gören bazı aileleri de ziyaret ederek kendileri ile dayanışma içerisinde bulundu. Heyete başkanlık yapan ASKON Genel Başkanı Orhan Aydın, komşu Suriye’de yıllarca yaşanılan zulmün son bulmasının son derece memnuniyet vericini olduğunu belirterek, sıranın Suriye’nin ihya ve inşa sürecine geldiğini belirtti. Komşu iki ülke olarak her daim dayanışmalarını en üst seviyede tutmalarını gerektiğini belirten Aydın, “Bu hususta devletleri yönetenler kadar sivil toplum kuruluşlarının da aktif olması gerekiyor. Suriye’nin güven içinde olması ülkemizin de güven içerisinde olması demek. Bu bilinçle buradayız ve kardeş Suriye halkımız ile dayanışma içerisindeyiz” dedi.
Source: Dünya Gazetesi
Suriye”de PKK/YPG”yi kuşatan 25 bin kişilik ordu, saldırı için emir bekliyor
Suriye”de 61 yıllık Baas rejiminin çökmesi sonrası terör örgütü PKK/YPG içinde panik devam ederken, Suriye Milli Ordusu ise işgal bölgelerinin sınır noktalarında operasyon emrini bekliyor. 25 BİN ASKERLE ETRAFLARI KUŞATILDI Konuyla ilgili Türkiye gazetesine açıklamalarda bulunan Suriye Milli Ordusu (SMO) Generali Ziyad Hacı Ubeyd, “Terör örgütü PKK-YPG saflarında büyük bir moral ve fiili çöküş yaşanıyor. 25 bin askerimizle Tabka – Rakka – Ayn İsa – Cerablus – Hafsa – Sırrin gibi işgal bölgelerine sınır noktalarda saldırı emrini bekliyor. Son 20 günde 7-8 bin terörist kaçtı. Bize gelen raporlara göre sadece Rakka”da PKK saflarından kaçan 75 Arap asıllı terörist, dağ kadrosu tarafından vuruldu. Rakka”da her şeyi yağmalıyorlar. Buğday siloları, hastane malzemeleri, kuyumcular, elektrik trafoları gibi birçok şeyi Tabka üzerinden Kamışlı”ya taşıdılar” ifadelerine yer verdi. “DEAŞ YALANI ARTIK KULLANILIR OLMAKTAN ÇIKTI” Örgütün psikolojik başkent ilan ettiği Ayn el-Arab”ın öncelikli hedefleri olduğunu söyleyen General Ubeyd “Şu an bizi durduran şey ABD”nin silahsız çözüm ısrarı. Ama bu durum da daha fazla sürdürülemez. İki defa ateşkes istendi ve biz buna uyduk. Terör örgütü ise ihlal etti. Artık silahlı varlığını devam ettirmeyeceğini anladıkları için silahsız ve yine harici güçlerin himayesinde özerk bölge tavizi koparmaya çalışıyorlar. Bu süreci de Şam ile halletme arzusundalar. Şu ana dek yeni yönetim net tavır koydu. ABD, PKK işgal bölgesine Türkiye destekli SMO girmesin. İlla bir güç teslim alacaksa bu Şam”daki yeni idare ve HTŞ olsun istiyor. Çünkü PKK-YPG ısrarı onlara Ankara ile birlikte Şam”ı da kaybettirecek. DEAŞ yalanları da artık kullanılır olmaktan çıktı. Türkiye o kozu ABD ve ortaklarından alma adına net hamleler yaptı; teklifler sundu. Bugüne kadar 20 bine yakın DEAŞ”lıyı işgal bölgesindeki 15 cezaevine dağıttılar. 10 yıldır bu teröristler, PKK”nın sigortası olarak tutuluyor. Oysa çözüm basit; bu teröristler ya Suriye yönetiminin adalet sistemine teslim edilip yargılanacak ya da ait olduğu ülkeye iade edilecek. Ama bugünler için yıllardır bekletiliyorlar” dedi. “GASP ETTİKLERİ TOPRAKLARI TESLİM EDECEKLER” “Bizim sabrımız gerçekten tükendi” diyen General Ubeyd şöyle devam etti: “PKK”lıları yeni orduya entegre etme çabalarını da kesinlikle reddediyoruz. Gasp ettikleri toprakları teslim edecekler. Zaten çoğu Irak, İran ve Türkiye”den gelen teröristler ya çekip gidecek ya da imha edilecekler. Suriyeli olanlar da ülke kanunlarına göre yargılanıp varsa cezalarını çekecekler.”
Source: Haberler
“Katar-Türkiye Doğal Gaz Boru Hattı” LNG”de arz fazlası nedeniyle tekrar masaya gelebilir
Uzmanlar, daha önce de söz konusu hat için Suriye”de sağlanacak istikrarın ve boru hattının geçeceği ülkelerin güvenliğine vurgu yapmış ve sıvılaştırılmış doğal gazın (LNG) Katar için önemine değinmişti.
“Katar-Türkiye Doğal Gaz Boru Hattı” Suriye”de Baas Rejiminin devrilmesiyle tekrar gündeme geldiSuriye ekonomisinin yeniden inşasında Türkiye’nin kilit rol oynaması bekleniyorSuriye”de Baas rejiminin devrilmesinin ardından gözler Türkiye”nin enerji güvenliği politikalarına çevrildi
Katar merkezli düşünce kuruluşu Orta Doğu Küresel İlişkiler Konseyi”nde Kıdemli Orta Doğu Enerji Uzmanı Justin Dargin, AA muhabirine, LNG”de olası kapasite artışlarının 2020″lerin sonunda arz fazlası ortaya çıkarabileceğini belirterek, “Katar, fiyatlandırma yapısının cazip bulacağı bir seviyede olması halinde, uzun vadeli tedarik anlaşmalarını güvence altına almanın ve artan rekabet ortamında piyasa istikrarını sağlamanın bir yolu olarak boru hatlarını nihayetinde düşünebilir.” dedi.
Dargin, Suriye”de yeni hükümetin Türkiye ve Körfez ülkeleriyle daha yakın ilişkiler kurarak bölgesel işbirliğine daha elverişli bir ortam yaratacağını belirterek, halihazırda Katar da dahil birçok ülkenin sınır ötesi doğal gaz boru hatlarından çok arbitraj esnekliği nedeniyle LNG”ye yöneldiğini anlattı.
Avrupa”da gaz talebinin karbonsuzlaştırma politikaları nedeniyle azaldığına dikkati çeken Dargin, bunun da Doğu Asya pazarını orta ve uzun vadede Katar için daha cazip bir odak haline getirdiğini ifade etti.
LNG arz fazlası boru hattı projesine yaklaşımları değiştirebilir
Dargin, Katar”ın Birleşik Arap Emirlikleri ve Umman”a gaz sağlayan Dolphin Doğal Gaz Boru Hattı”na yaklaşımının da bu değişimi yansıttığını belirterek, şöyle devam etti:
“Başlangıçta Katar”ın çeşitlendirme stratejisinin bir parçası olsa da, ülke LNG lehine projeyi genişletmeyi sürekli olarak reddetti. Türkiye”ye uzanacak bir boru hattı Türkiye”nin bir enerji merkezi olma hedefiyle uyumlu olsa ve Avrupa”nın enerji çeşitlendirme hedeflerine fayda sağlayabilecek olsa da, şu anda Katar için bir öncelik olması pek olası değil. Bununla birlikte, rakiplerin ve yeni üreticilerin kapasite artışları nedeniyle on yılın sonunda potansiyel bir LNG arz fazlası ortaya çıkarken, Katar, fiyatlandırma yapısının cazip bulacağı bir seviyede olması halinde, uzun vadeli tedarik anlaşmalarını güvence altına almanın ve artan rekabet ortamında piyasa istikrarını sağlamanın bir yolu olarak boru hatlarını nihayetinde düşünebilir. “
Jeopolitik açıdan Orta Doğu”daki istikrarsızlığın bölgede bir boru hattına büyük engel teşkil ettiğine dikkati çeken Dargin, “Suriye”den geçecek bir boru hattı sadece iç istikrarı değil, aynı zamanda çıkarları çatışan çok sayıda bölgesel güç arasında işbirliğini de gerektirecektir.” ifadesini kullandı.
Dargin, ekonomik faktörler ve değişen dinamiklere de değinerek, “LNG, esnekliği, azalan maliyetleri ve farklı pazarlara erişim kabiliyeti nedeniyle tercih edilen doğal gaz taşıma yöntemi olarak ortaya çıkmış ve sabit boru hatlarının uygulanabilirliğini azaltmıştır. Katar için bir boru hattı, istikrarlı ve uzun vadeli talep garantisi gerektirmektedir ki bu da karbonsuzlaştırma politikaları nedeniyle Avrupa”nın doğal gaz tüketimi azaldıkça giderek daha belirsiz hale gelmektedir. Ayrıca, bu tür bir altyapının inşası ve uzun vadeli güvenliği, uluslararası paydaşlar arasında önemli yatırım ve işbirliği gerektirecektir.” diye konuştu.
2009″da rafa kaldırıldı
Katar ve Türkiye arasında doğal gaz boru hattı inşa etme fikri, ilk olarak 2009″da gündeme gelmiş ancak çeşitli teknik, ekonomik ve jeopolitik nedenlerle rafa kaldırılmıştı. O dönemde proje, Katar’ın geniş doğal gaz rezervlerini Türkiye üzerinden Avrupa pazarlarına taşımayı hedefliyordu. Ancak, hattın Suriye üzerinden geçmesi planlanan güzergahı, bölgedeki siyasi istikrarsızlık ve Suriye rejiminin projeye karşı duruşu nedeniyle gerçekleştirilemedi.
Hem küresel enerji dinamiklerinde yaşanan değişimler hem de Suriye”de Baas rejiminin devrilmesiyle bağlantılı olarak projenin yeniden canlanma ihtimali gündeme geliyor.
Katar, LNG ihracatında kara yolu seçeneklerini çeşitlendirme ve enerji pazarındaki etkisini artırma hedefi taşırken, Türkiye, bir enerji merkezi olma stratejisi doğrultusunda boru hattı projelerine büyük önem veriyor.
Avrupa’nın enerji arz güvenliğini çeşitlendirme çabalarının ve Doğu Akdeniz’deki enerji kaynaklarına yönelik rekabetin yoğunlaştığı bir dönemde, Türkiye-Katar boru hattı projesi hem bölgesel hem de küresel enerji dengeleri açısından stratejik bir adım olarak değerlendiriliyor.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
Source:
Colani çok konuşulan fotoğrafıyla ilgili kendini savundu
61 yıllık Baas rejimini sona erdiren muhalif grupların başını çeken Hayat Tahrir el-Şam (HTŞ) lideri Ebu Muhammed el-Colani bir anda dünyanın gündemine oturdu. Esad”ın Rusya”ya kaçmasının ardından attığı her adım takip edilen Colani, geçtiğimiz günlerde bir kadınla fotoğraf çekilmişti. Colani”nin fotoğraf öncesinde kadına “Başını ört” dediği anlar görüntülenmiş ve Suriye”de şeriat uygulanacağı söylentileri ortaya atılmıştı. “BU BENİM ÖZGÜRLÜĞÜM” Colani kadının başını örtmesine yönelik hareketiyle gündemdeki yerini korurken, o anlarla ilgili ilk kez konuştu. Görüntülerin ardından tepkilerin odağı olan Colani, BBC”ye verdiği röportajda “Onu zorlamadım. Ancak fotoğraflarımın bana uygun şekilde çekilmesini tercih ediyorum. Bu benim özgürlüğüm” diyerek, olayın şahsi bir tercih olduğunu söyledi. SURİYE”DE NE OLMUŞTU? Suriye”de 27 Kasım”da rejim karşıtı silahlı gruplar ile Beşar Esad güçleri arasında çatışmalar yoğunlaştı. Rejim karşıtı silahlı gruplar, 30 Kasım ile 7 Aralık tarihleri arasında Halep, İdlib, Hama ve Humus gibi en büyük illerde üstünlük kurdu.Başkent Şam”a 7 Aralık”ta girmeye başlayan gruplara halk kitlelerinin de destek vermesiyle rejim, Şam ve diğer birçok bölgede kontrolü tümüyle kaybederek 8 Aralık”ta çöktü. Baas Partisinin 61 yıllık iktidarı sona ererken, rejim lideri Esad, 8 Aralık”ta başkentten kendisi ve ailesi için sığınma sağlama kararı alan Rusya”ya kaçtı.Öte yandan, Suriye Milli Ordusu da aralıkta başlatılan Özgürlük Şafağı Operasyonu”nun ilk gününde Tel Rıfat ilçe merkezini terör örgütü PKK/YPG”den kurtardı. Operasyonda Münbiç ilçesinin de kurtarılmasıyla, Fırat Nehri”nin batısındaki en büyük terör yuvasına dönüşen bölge, PKK/YPG”den temizlendi.Baas rejiminin devrilmesinin ardından Suriye”de geçici yönetim kuruldu, Muhammed el-Beşir, Mart 2025″e kadar geçici yönetimin başbakanı olarak görevlendirildi. Türkiye”nin Şam Büyükelçiliği de 14 Aralık”ta yeniden faaliyete geçti. Rejimin devrilmesinin ardından birçok Batı ülkesi Şam”a heyet gönderdi
Source: Haberler
Esed”in muhtemel uluslararası yargı sürecinde kritik rol oynayacak
Suriye”de 2011″de başlayan barışçıl protestolar, rejimin sert müdahaleleri sonucu iç savaşa dönüştü. Esed rejimi ile muhalif gruplar arasında başlayan çatışmalar, terör örgütleri DAEŞ ve PKK/YPG gibi unsurların dahil olmasıyla karmaşık bir hal aldı. Bölgesel ve uluslararası güçlerin de müdahil olduğu savaş, binlerce kişinin ölümüne, milyonlarca insanın ise yerinden edilmesine yol açtı.61 yıllık kanlı Baas rejimi ve 53 yıllık Esed ailesi iktidarının devrilmesinden sonra son dönemde ortaya çıkarılan, insanlık dışı muamelelere işaret eden rejim faaliyetlerinin, Esed”in uluslararası mahkemelerde yargılanma ihtimalini güçlendirdiği düşünülüyor.Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesinden Doç. Dr. Levent Ersin Orallı, Suriye İnsan Hakları Ağı (SNHR) Müdürü Fadl Abdülgani ve Uluslararası Geçiş Dönemi Adaleti Merkezi (ICTJ) Suriye sorumlusu Nousha Kabawat, Esed”in insanlığa karşı işlediği savaş suçlarından yargılanmasının uluslararası hukuk çerçevesinde nasıl mümkün olabileceğini AA muhabirine değerlendirdi.Rejimin düşmesiyle Esed”in savaş suçları ve insan hakları ihlallerine karıştığına ilişkin kanıtların olası yargılama sürecinde önemli rol oynayacağından hemfikir olan uzmanlar, Suriye”nin, Uluslararası Ceza Mahkemesine (UCM) taraf olmayı kabul etmesi halinde Esed hakkında “tutuklama kararı” çıkarılmasının önünü açacağını düşünüyor.- DEVRİK LİDER ESED BAŞKANLIK DÖNEMİNDE NEDEN YARGILANAMADI?Suriye, UCM”nin Roma Statüsüne taraf olmadığı için mahkemenin doğrudan yargılama yetkisi bulunmuyor.UCM”nin devreye girebilmesi için ya Suriye”nin UCM”nin yargı yetkisini kabul etmesi ya da Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi”nin (BMGK) durumu mahkemeye sevk etmesi gerekiyor. Geçmişte Fransa”nın sunduğu bu yöndeki karar tasarısı, Rusya”nın vetosu nedeniyle reddedilmişti.Orallı, rejim döneminde bölgedeki tehlikeler ve güvenlik zorlukları gibi nedenlerle delil toplanmasının zor olduğunu belirterek, rejimin devrilmesiyle sahanın UCM dahil uluslararası hukuk bağlamındaki tüm aktörlere açıldığını kaydetti.Başka bir ülke ya da o ülkenin vatandaşlarına bir saldırı olmadığı zaman hukuk sürecinin “disiplin” üzerinden ilerlediğini aktaran Orallı, ancak Suriye”deki gibi toplu katliamlar ve yargısız infazlar gibi uluslararası hukuku ihlal edecek hareketlerin her zaman karşılığı olduğunu söyledi.Abdülgani de Esed döneminde Suriye”nin “diktatörlükle” yönetildiğini ve bu nedenle yargılanamadığını ifade ederek, artık kaçak durumuna düşen Beşşar Esed hakkında dava açılmasının kolaylaştığını ifade etti.Kabawat ise “Esed, liderken, Rusya ve İran gibi güçlü ülkelerle olan ittifakı sayesinde korunuyordu. Bu durum da BMGK”nin Esed”i UCM”ye sevk etme girişimlerinin veto edilmesiyle sonuçlanıyordu.” dedi.- KAÇAK ESED”İN YARGILANMASI MÜMKÜN MÜ?Roma Statüsü”nün 12. maddesinin 3. bendi uyarınca, Statü”ye taraf olmayan bir devlet de UCM”ye bir beyan sunarak Mahkemenin yargı yetkisinin kullanılmasını kabul edebiliyor. Diğer bir deyişle, Suriye”de yeni kurulacak hükümetin UCM”nin yargı yetkisini kabul etmesi halinde Esed”in işlediği suçların yargılamasının önü açılıyor.Ayrıca BMGK üyesi ülkeler, veto gelmediği sürece, Esed”in işlediği suçlarla ilgili soruşturma yapması için UCM”ye başvurabiliyor.Orallı, iç savaş sırasında soykırıma varan suçlar, ciddi insan hakları ihlalleri, kimyasal ve biyolojik silahların kullanımı gibi durumlar yaşanıyorsa ve siviller büyük zarar görüyorsa, bu durumda uluslararası hukukun devreye gireceğini dile getirerek Esed rejimine yönelik iddiaların bu kıstaslara uyduğunu belirtti.Geçmişte yaşanan benzer davaları hatırlatan Orallı, “Hitler”in yapmış olduğu zulüm kendi insanlarına karşı bir zulümdü. Japonya”da Tokyo mahkemelerindeki yargılamalar, Güneydoğu Asya milletlerine yapılan zulmün sonucundaydı. Darfur ve Ruanda soykırımında da benzer katliamlar gördük. Hiçbiri “bunlar benim milletim, iç savaş durumunda beni yargılayamazsınız” diyemedi.” ifadelerini kullandı.Orallı, işkence merkezlerinden ve toplu mezarlardan elde edilen delillerin Esed”in yargılanma sürecinin önündeki engelleri kaldıracağına ve hakkında güçlü bir iddianamenin oluşturulabileceğine dikkati çekti.Esed”in açıkça Roma Statüsünü ihlal ettiğini ve Suriye halkına “zulmetmekten ve insani olmayan muamelede bulunmaktan” UCM”de yargılanacağını belirten Orallı, “Güçlü bir yakalama kararının an meselesi olduğu kanaatindeyim.” diye konuştu.Abdülgani de Esed”in yargılanması için Suriye”deki geçici yönetimin Roma Statüsü”nü kabul etmesi gerektiğine dikkati çekerek, “Ama bu durum yalnızca Esed”le de sınırlı değil, diğer suçlular da hesap vermeli. Örneğin, Esed”in kardeşi Mahir, (rejimin eski Ulusal Güvenlik Ofisi Başkanı) Ali Memluk gibi başka ülkelere kaçanlar dahil. Bu kişiler Irak, İran veya başka herhangi bir ülkeye sığınmış olsalar da, hepsinin iade edilmesi gerekiyor.” dedi.Esed”in iltica talep edemeyeceğinin çünkü bunun Mülteciler Yasasına aykırı olduğunun altını çizen Abdülgani sözlerini şöyle sürdürdü:”Eğer Rusya, Esed”i iade ederse, adil bir yargı süreciyle sorumlu tutulacaktır. Esed”e işkence yapılmayacak, bir avukatı olacaktır. Esed ve tüm rejim adil bir yargılama sürecine tabi tutulacak, işkenceye değil. Ancak tabii ki, insanlığa karşı suçlar ve savaş suçları işlediğine dair sağlam bilgi ve veriler mevcut, bu da onu suçlu gösterecektir. Bu yüzden, herhangi bir bağımsız mahkemenin Esed hakkında ağır bir ceza vereceğinden oldukça eminiz.”Benzer şekilde Kabawat da uluslararası olmayan silahlı çatışmalarda savaş suçları ve insanlığa karşı suçlar gibi ihlallerin uluslararası hukuk altında cezalandırılabilir olduğunu kaydederek, Esed”in Suriye”deki iç savaşta işlediği suçlardan sorumlu tutulabileceğini belirtti.Esed”in “savaş suçları, insanlığa karşı suçlar ve potansiyel soykırımdan” yargılanabileceğini düşünen Kabawat, Cenevre Sözleşmeleri ve Roma Statüsü gibi uluslararası anlaşmaların bu tür yargılamalar için hukuki çerçeveyi sağladığını söyledi.- UCM”DE ESED HAKKINDA DAVA NASIL BAŞLAR?UCM”de yargılama usulü Statü”ye taraf bir devletin ya da BMGK”nin başvurusuyla ya da Savcının kendiliğinden soruşturma açması ile başlıyor.Kabawat, yargılama aşamasının başlaması için ilk etapta Esed hakkında soruşturma açılması gerektiğini belirterek sürece ilişkin detayları şöyle aktardı:”Yargılama aşamasında ise bir mahkeme veya jüri/yargı yetkisi olan makam (tribunal) önünde deliller sunularak, Esed”in savunma hakkı korunurken aynı zamanda mağdurlar için adalet sağlanmaya çalışılır.”Ancak Kabawat, ceza sürecinin yıllar alabileceğini, nihayetinde suçlanan kişilerin mahkemeye teslim edilmesinin devletlerin işbirliğine ve istekliliğine bağlı olduğunu hatırlattı.- DAHA ÖNCEKİ EMSAL DAVALAREski Sırbistan Cumhurbaşkanı Slobodan Miloseviç ve Eski Liberya Devlet Başkanı Charles Taylor, savaş suçları ve insanlığa karşı suçlardan sorumlu oldukları gerekçesiyle yargılanan liderler olarak biliniyor.Orallı, İkinci Dünya Savaşı sonrası kurulan Nürnberg Mahkemesi, Tokyo Uluslararası Askeri Mahkemesi ve Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesinde yürütülen davalarda alınan kararların Suriye”deki çatışmalar bağlamında Esed için önemli emsal niteliği taşıdıklarını vurguladı.Günümüzde bu tür davaların UCM”de görüldüğüne işaret eden Orallı, UCM”nin Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Eski Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkındaki tutuklama kararlarının uygulanmadığına işaret etti.Orallı, Putin ve Filistin”e yönelik soykırıma varan suçlardan yargılanmış Netanyahu”nun bu kararlara uymadığını hatırlatarak, Esed”in de “cezasızlık algısına sığınabileceğini” belirtti.Abdülgani ise Esed”in yargılanma sürecinin Miloseviç ve Taylor”dan farklı olduğuna işaret ederek, “Esed artık başkan değil. Artık gücü veya yetkisi yok. Suriye”den kaçtı ve Suriye”de yeni bir otorite var.” diye konuştu.Diğer liderler gibi Esed”in de zamanında kontrol sahibi olduğunu sözlerine ekleyen Abdülgani, “Esed, önceden kendi ordusu ve devletiyle korunuyordu. Kendi devletinde kaldı. Başka bir devlete seyahat ettiğinde, onu UCM”ye iade etmediler çünkü Suriye”yle ilişkilerini sabote etmek istemediler. Ancak, durum artık farklı.” diye konuştu.- ESED İÇİN ALTERNATİF YARGI MEKANİZMALARIDevrik lider Esed sadece UCM tarafından değil özel, karma mahkemeler ve ulusal mahkemeler ile evrensel yargı yetkisi aracılığıyla da yargılanabilir.Orallı, “Esed”in işlemiş olduğu suçlar evrensel nitelikte. O bakımdan tüm devletlerin kendi iç hukuklarından kaynaklı ülkesellik yetkisini aşan bu suçlarla ilgili yargılama hakları bulunmaktadır.” dedi.Abdülgani de uluslararası ya da yerel mahkemelerde Esed”e yönelik dava açılabileceğini vurgulayarak, Esed”in artık gücü olmadığını ve Rusya”nın da Esed”i korumak için Suriye ile ilişkisini feda edeceğini düşünmediğini dile getirdi.Abdülgani, “Esed, Rusya için artık bir değer taşımıyor. Aksine, Rusya”nın ya da herhangi bir müttefikinin omuzlarında yük haline geldi. Yeni sayfa açmaları ve (yargılanması için) Esed”i iade etmeleri gerekiyor.” değerlendirmesinde bulundu.Esed”in UCM haricinde de yargılanabileceğini dile getiren Kabawat ise bu bağlamda “Fransa ve İsviçre”de Esed ve diğer rejim yetkililerine yönelik çıkarılan kararların dikkate alınması” gerektiğini söyledi.Esed”in yargılanmasının hesap verilebilirliği güçlendirmek ve zulme uğrayan mağdurların haklarını korumak açısından önemli olduğuna dikkat çeken Kabawat, bunun Suriye”de barış ve uzlaşma sürecini de etkileyeceğini ve Suriye”nin yeniden inşası için zemin hazırlayacağını aktardı.
Source: Www.star.com.tr