Fadime Özkan yazdı: Aile için seferberlik vakti
Türkiye”de devlet aklı epeyce bir vakittir iki konuyu “beka meselesi” olarak görüyor.Bunlardan ilkini hemen herkes ilk ağızda söyler. Terör. Ki bu sorun Türkiye için tarihe karışmak üzere. PKK terör örgütü ülke içinde varlık gösteremediği gibi hem TSK ve MİT”in sınır ötesine yaptığı operasyonlarla hem de komşu ülke yönetimlerince Irak ve Suriye”de kaynağında kurutuluyor. Türkiye için beka meselesi olarak görülen ikinci tehdit odağı ise “aileye yönelik saldırılar” bütünü sayılmalı. Zira toplumu oluşturan en küçük yapı taşı olarak “aile”, birkaç on yıl içinde “büyük aile” formundan “çekirdek aile”ye evrildi. Evlenme yaşı ilerledi, boşanma oranları arttı. Aileler artık tek ya da en fazla iki çocuklu. Aile içi iletişimin çok zayıfladığı, aile fertlerinin, gençlerin, çocukların çağa özgü kimi sorunlarla, dijital tasallutla, küresel cinsiyetsizlik kampanyalarıyla sınandığı bir zaman dilimindeyiz.AİLE KÜÇÜLÜYOR, TOPLUM YAŞLANIYOR AK Parti iktidarının bu konuda erken bir farkındalıkla hareket ettiğini, tedbirler aldığını, uyarılar yaptığını kayda geçirelim. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakanlık günlerinden bu yana genç çiftlere “en az üç çocuk” tavsiyesinde bulunuyor. Bu tavsiyesi nedeniyle kendisini en sert şekilde eleştirenler bile bugün Türkiye”nin karşı karşıya kaldığı doğum oran düşüklüğü nedeniyle endişeye kapılıyor. Çünkü bir toplumun kendi kendini yenileyebilmesi için gerekli olan doğum oranı 2.1 iken Türkiye”de bu oran 1.51″e gerilemiş durumda. Kritik eşik çoktan aşıldı yani. Türk toplumu yaşlanıyor. Yaşlı bir topluma sahip olmak demek eğitime, gençliğe, spora ayrılacak bütçeler artık sağlık sistemine, sosyal güvenliğe, yaşlı bakımına, alzheimer, demans gibi hastalıkların tedavisine ayrılacak. Üreten değil tüketen bir toplum olacağız ya da yeniden dinamik bir toplum yapısına sahip olmanın yollarına bakacağız.MESELEYİ DERT EDENİ DİNLEMEK İYİDİRAile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş geçen hafta kendisi ile yaptığımız görüşmede tam da bunun için hazırlandıklarını anlattı. Karşılaşılan riskler, olumsuzluklar ve sınamalara karşı aileyi güçlendirmenin yolları üzerine çalışılmış. Bu noktada Ak Parti hükümetlerinin 2000″ler 2010″lar boyunca sık başvurduğu çalıştaylara, şuralara Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı da sıkça düzenliyor. Sorun alanlarını, meselenin tüm taraflarıyla, ilgilileriyle, sivil toplum paydaşlarıyla konuşuyor, tartışıyor, raporluyor. Nitekim Aile üzerine de en son 2014″te yapılan Aile Şurası on yıl aradan sonra yapıldı, raporu Ekim 2024″te yayınlandı.Aileyi ilgilendiren her meseleyi takip eden, dert edinen, çözüm öneren toplumsal tarafların Bakanlıkça muhatap kabul edilmesi, sözünün kayda geçirilmesi ve çözüme ortak edilmesi alkışlanması ve örnek alınması gereken bir haslet. Siyasetin topluma bakan tarafı ne kadar güçlü tutulursa o kadar iyidir. Bakan Göktaş da demografik değişimi yönetebilmek amacıyla 12 ilde doğurganlık ve anne babalık fikrine ilişkin saha araştırmaları başlattıklarını, bu yolla kuşaklararası farklılıkların kök nedenlerini daha iyi anlamayı ve toplumun ihtiyaçlarına uygun sosyal politikalar üretmeyi hedeflediklerini anlattı. Nüfus Politikaları Kurulu da bu amaçla oluşturulmuş zaten. Asıl hedef Ulusal Nüfus Eylem Planını hayata geçirmek elbette. E-NABIZ VE E-OKUL MÜJDESİBu vesileyle koruyucu ailelerin hayatlarını kolaylaştıran iki uygulamayı hayata geçirdikleri için de buradan teşekkür etmek isterim Bakan Göktaş”a. Zira kendilerine “çocuk” emanet edilen, evlatlarını hayatlarının gönüllerinin merkezine yerleştiren aileler bu vakte kadar evlatlarının sağlık ve eğitim durumlarını e-devlet üzerinden takip edemiyorlardı. Çocuklarımızı e-nabız ve e-okul sistemi üzerinden takip edememek, MHRS üzerinden doktor randevusu alamamak sadece kalbimizi kırmıyor, hayatın gündelik akışında da işimizi zorlaştırıyordu. O yüzden Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanımız Mahinur Göktaş”a, Çocuk Hizmetleri Genel Müdürümüz Ayşegül Yıldırım Kaya”ya ve emek verenlere gönülden teşekkürler…
Source: Fadime Özkan
Türkiye Bilimler Akademisi”nden personel alımı duyurusu
Türkiye Bilimler Akademisi çeşitli pozisyonlarda görevlendirmek üzere 11 personel alacak. Resmi Gazete”de yayımlanan ilana göre Akademi”ye, Ankara ve İstanbul”da istihdam edilmek üzere uzman, veri hazırlama ve kontrol işletmeni, programcı, kütüphaneci, şoför ve hizmetli kadroları için 11 kişi istihdam edecek. Başvuruları, 2-20 Ocak 2025 döneminde alınacak sınav, yazılı ve sözlü olmak üzere iki aşamadan oluşacak. Sınav tarihleri daha sonra duyurulacak. Şahsen başvuracak adaylardan Akademi tarafından gerçekleştirilecek sınavda başarılı olanlar, Akademi Başkanlığı”nın uygun göreceği illerin birinde çalışmayı kabul etmiş sayılacaklar.
Source: Dünya Gazetesi
23 Nisan kutlamalarını çocuklar planlayacak
Bakanlıktan yapılan açıklamaya göre, ilk defa hayata geçirilen uygulama kapsamında, öğrencilerin katılımıyla “23 Nisan Çocuk Bayramı Düzenleme Kurulu” oluşturulacak.Bakanlıkça ilk kez alınan karar doğrultusunda Türkiye genelinde yapılacak kutlama etkinliklerinin planlaması öğrenciler tarafından yapılacak. Bu kapsamda 81 ilden seçilen öğrenciler sürece dahil edilecek ve etkinlikleri planlayacak.Toplumsal etkinliklerde söz sahibi olmalarını vurgulamak, liderlik becerilerini geliştirmek ve sürece dahil olmalarını desteklemek amacıyla 81 ilden seçilen öğrencilerle oluşturulacak kurul, TBMM himayelerinde gerçekleştirilecek 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlamaları ile MEB tarafından düzenlenecek etkinliklerin planlanmasında söz sahibi olacak.İl milli eğitim müdürlüklerince, işbirliği yapma becerisi yüksek, iletişime açık ve sorumluluk almayı seven öğrenciler belirlenecek ve her öğrenciye bir danışman öğretmen eşlik edecek.
Source: Www.star.com.tr
Eğitimde 2024″ün gündemi “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” ve “Öğretmenlik Mesleği Kanunu” oldu
MEB, çağdaş dünyanın referansları kadar kendi geçmişi, kültürü, değerleri ve tarihini de eğitim sisteminin bir parçası olduğu anlayışıyla geride bırakılacak son bir yılda önemli projeleri hayata geçirdi.
AA muhabirinin derlediği bilgilere göre, Bakanlığın 2025 yılına girerken geleceğe yönelik çalışmaların başında Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli geldi.
Maarif model, 10 yıllık hazırlık sürecinin ve geniş çaplı bir ihtiyaç analizinin ürünü olarak 2024-2025 eğitim-öğretim yılının başladığı 9 Eylül”den itibaren okul öncesi, 1, 5 ve 9. sınıftan başlamak üzere kademeli şekilde uygulanmaya başlandı.
Öğrencilerin sadece bilgiyle değil beceriyle de donatılmasını amaçlayan yeni müfredat, sistem düşüncesi, sosyal-duygusal öğrenme becerileri ve erdem-değer-eylem çerçevesi gibi yeniliklerle, öğrencilerin analiz yeteneği, empati ve sorumluluk bilinci gibi yetkinlikler kazanmasını hedefledi. Ayrıca müfredatın yoğunluğu yüzde 35 sadeleştirilerek daha anlamlı ve derin öğrenme süreçlerine zemin hazırlandı.
Ana hedefi eylemlerden değerlere, değerlerden erdemli insana, erdemli insandan ise nihai hedef olan “Huzurlu Aile ve Toplum” ile “Yaşanabilir Çevrede Huzurlu İnsan”a ulaşma olan Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli, Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığının onay sürecinden sonra Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin tarafından onaylandı.
Yeni programların hazırlanması aşamasında görev alan akademisyenler ve alan uzmanlarınca öğretmenlere yönelik “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli Eğitici Eğitimi Kursları” başlatıldı.
MEB, yeni eğitim öğretim döneminde Türk sosyal hayatında aile, adabımuaşeret, nezaket kuralları gibi seçmeli derslere de ilk kez yer verdi.
Öğretmenlik Mesleği Kanunu
Milli Eğitim Akademisi kurulmasını da içeren Öğretmenlik Mesleği Kanunu Resmi Gazete”de yayımlandı.
Kanuna göre, eğitim öğretim hizmetlerini yürüten öğretmenlerin seçilmeleri, yetiştirilmeleri, atanmaları, hakları, ödev ve sorumlulukları, kariyer basamaklarında ilerlemeleri ve öğretmenlik mesleğine ilişkin diğer hususlar ile Akademinin kurulması, görevleri, teşkilat yapısı ve personeline ilişkin konular düzenleniyor.
Kanunla, öğretmenlerin huzur ve güven ortamında görevlerinin icrası için eğitimcilere karşı görevleri sebebiyle işlenen şiddet suçlarına karşı yeni yaptırımlar getirildi.
Kanunla eğitimcilere yönelik şiddet suçlarının cezaları yüzde 50 artırıldı ve şiddet suçu işleyenlerin tutuksuz yargılanmasının önüne geçildi.
Öğretmen olarak görev yapanlara öğretmenlikte ve/veya uzman öğretmenlikte 20 yıl hizmet süresini tamamlamaları halinde doğrudan başöğretmenliğe başvuru hakkı getirildi. Bu düzenlemeyle yaklaşık 300 bin öğretmen uzman ve başöğretmenlik için hak kazandı.
Kanunun en önemli maddelerinden birisi de Milli Eğitim Akademisi”nin kurulması oldu.
Buna göre, öğretmen adaylarının mesleğe hazırlanması, öğretmen, yönetici ve diğer personelin mesleki gelişimi ve görevde yükselmeleri için eğitim programlarının hazırlanmasını, uygulanmasını ve değerlendirmesini MEB”e bağlı kurulan Milli Eğitim Akademisi yapacak.
Akademi, öğretmen, yönetici ve diğer personelin sahip olması gereken yeterliklerini belirleyecek ve gelişen şartlara göre güncelleyecek. Öğretmenlere, öğretmenlik mesleğinin gerektirdiği bilgi, beceri, tutum ve değerler ile dijital yeterlikleri kazandıracak eğitim faaliyetleri planlayıp uygulayacak.
Öğretmen adayları, Akademi”de görecekleri eğitimin ardından başarılı olmaları halinde sözleşmeli öğretmen olarak istihdam edilecek.
Öğretmen adaylarının Akademi”nin hazırlık eğitimine kabulü ilk kez Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) tarafından 13 Temmuz 2025″te düzenlenecek “Milli Eğitim Bakanlığı Akademi Giriş Sınavı (MEB-AGS)” sonuçları doğrultusunda yapılacak.
Ayrıca, Öğretmenlik Mesleği Kanunu”na dayandırılarak hazırlanan “Aday Öğretmenlik ve Öğretmenlik Mesleği Kariyer Basamakları Yönetmeliği” ile duran kariyer uygulamasının devamı sağlandı.
Bu kapsamda yeni yönetmelik uyarınca 2025″in ilk uygulamasında 300 bini aşkın öğretmen sınava girmeden uzman ya da başöğretmenlik ünvanı alabilecek.
1. sınıf şube ve sınıf öğretmenleri ile 5. sınıf şubeleri otomatik yapıldı
Bakanlıkça, 1. sınıf şube ve sınıf öğretmenleri ile 5. sınıf şubelerinin e-Okul sistemi üzerinden otomatik olarak belirlendiği uygulama hayata geçirildi.
Mesleki ve Teknik Eğitim Politika Belgesi
MEB Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğünce hazırlanan Mesleki ve Teknik Eğitim Politika Belgesi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan”ın onayıyla yayımlandı.
Mesleki ve Teknik Eğitim Politika Belgesi, “”Herkesin bir mesleği olmalı” anlayışını düstur edinerek sektör iş birlikleriyle mesleki eğitime erişimi ve kaliteyi artırmak, öğrencilerin hayata ve istihdama hazırlanmalarını sağlayarak Türkiye”nin kalkınması ve refahına katkı sunmak” olarak 3 ana temada şekillendi ve bu doğrultuda 74 strateji belirlendi.
Belge kapsamında Türkiye”nin her bölgesinde eğitim gören meslek liselilerin istihdamının kolaylaştırılması için “bölge”, “ihtisas”, “sektör içi” ve “sektöre entegre” olmak üzere 4 okul programının hayata geçirilmesi için çalışmalar yürütüldü.
Bu doğrultuda sektörlerin nitelikli iş gücü ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla daha önce meslek lisesi çatısı altında “denizcilik”, “tarım”, “ticaret” ve “turizm” olmak üzere 4 alanda eğitim verilen 494 okul “ihtisaslaşmış okullar” kapsamına alındı ve eğitim ortamları bu alanlara özgü yeniden düzenlendi.
Türkiye”nin ilk “sektör içi” okulu kuyumculuk alanında, “sektöre entegre” okulu ise otomotiv alanında hayata geçirildi.
Öğrencilerin beceri ve yeteneklerinin daha erken yaşlarda keşfedilip yetenekleri doğrultusunda uygun eğitim sürecinin planlanmasının hedeflendiği ve ortaokulda öğrenim gören öğrencilerin kabul edildiği mesleki ve teknik Anadolu liseleri bünyesindeki “meslek ortaokulları” Bursa, Sivas, Konya ve Burdur”da açıldı.
MEB, mesleki ve teknik eğitim alanında kalitenin daha da artırılması amacıyla bu yıl 6 ilde 15 sektörel mükemmeliyet merkezi kurdu.
Ayrıca Bakanlık, mesleki eğitime yönelik “Beceri Geliştirme Programı” kapsamında ortaokul 7 ve 8. sınıf öğrencilerine 18 ilde 270 okulda pilot olarak uygulanan zanaat atölyelerinin 81 ilde açılmasını kararlaştırdı.
Türkiye”de ilk kez spor ortaokulları ile müzik ilkokulu açıldı
MEB, öğrencilerin erken yaşta spora yönlendirilmesi ve yetenekli öğrencilerin keşfedilmesi amacıyla 9 ilde belirlenen 9 spor lisesi bünyesinde ülkenin ilk spor ortaokulları açıldı.
5. sınıf düzeyinde öğrencilerin kabul edildiği ilk spor ortaokulları Adana, Ankara, Antalya, Diyarbakır, Gaziantep, İstanbul, İzmir, Konya ve Trabzon”da açıldı.
Türkiye”nin ilk resmi müzik ilkokulu, Ankara Müzik ve Güzel Sanatlar Üniversitesi Yerleşkesi”nde faaliyete başladı. Bu okullarda ilköğretim kurumlarında uygulanan müfredat ile güzel sanatlar içerisinde yer alan müzik alanında da eğitim verilerek Türk müziğinde nitelikli insan kaynağının artırılması amaçlandı.
Türkiye, TIMSS 2023″te sıralamasını yükseltti
Bu yılın özellikle son ayında eğitimde en çok konuşulan konulardan birisi de 4″üncü ve 8″inci sınıf düzeyindeki öğrencilerin matematik ve fen alanlarındaki başarılarının değerlendirildiği Uluslararası Matematik ve Fen Eğilimleri Araştırması (TIMSS) 2023 sonuçları oldu.
Türkiye”nin TIMSS 2023″te tüm döngülerde, hem puanlarda hem de sıralamalarda başarı gösteren 5 ülkeden biri olması ulusal ve uluslararası düzeyde dikkati çekti.
Araştırmada, 4″üncü sınıf fen bilimleri alanında 570 ortalama puan ile OECD üyesi ülkeler arasında 2. olan Türkiye, Avrupa”da ise birinci oldu.
Türkiye, TIMSS 2023″te 8″inci sınıf fen bilimleri alanında 530 ortalama puanı hem uluslararası fen bilimleri ortalamasını geçti hem de puanı en yüksek ilk 7 ülke arasına girdi. Bu alanda OECD üyesi ülkeler arasında 5″inci sıraya yükselen ve puanını en fazla artıran ülke olan Türkiye, Avrupa”da üçüncü oldu.
TIMSS 2023″te 4″üncü sınıf matematik alanında Türkiye, TIMSS 2019″da 523 olan ortalama puanını 30 artırarak 553 puana ulaştı.
Bu ortalama puan ile OECD üyesi İngiltere, Polonya, İrlanda, Hollanda ve Norveç gibi ülkeleri geride bırakarak 4″üncü olan Türkiye, tüm ülkeler arasında puanını en fazla artıran ülke olmasının yanı sıra Avrupa ülkeleri arasında da 2″nci sırada yer aldı.
Araştırmada, Türkiye, 8″inci sınıf matematik alanında ise 509 ortalama puan alarak TIMSS uygulamalarında ilk kez ölçek orta noktası olan 500 puanı ve TIMSS uluslararası ortalama puanını geçti.
Bu alanda 2019″da 15″inci sırada yer alan Türkiye, TIMSS 2023″te 5 basamak yukarı çıkarak 10″uncu sıraya yükseldi ve OECD ülkeleri arasında puanını en fazla artıran 2″nci ülke oldu. Türkiye bu alandaki performansıyla OECD üyesi Macaristan, Finlandiya, İtalya, Norveç ve ABD”yi geride bırakarak 10″uncu sıraya yerleşti.
Okul-aile işbirliğine yönelik yeni projeler
Bakan Tekin, bu eğitim-öğretim yılının 3 ana teması bulunduğunu, bunlardan birinin de okul-aile işbirliği olduğunu vurgulamıştı.
Bu kapsamda çalışmalar yürüten MEB, okul-aile işbirliğine yönelik “okul-öğretmen-aile” ilişkisini güçlendiren “Velivizyon” projesi, “Maarif Modeli Ebeveyn Okulları” ve “Veli Rehberlik Kitapları” ve “Ailemle Eğitim Yolculuğum” isimli projeleri hayata geçirdi.
Bakanlık, velilerin sorumluluk duygularını artırmak ve böylece öğrencilerin, sosyal ve akademik yönden bütünsel eğitimine daha fazla katkı sağlamak amacıyla “Velivizyon” platformu oluşturdu. Bu kapsamda 27 bölümden oluşan “Ailem” isimli dizi film yayınlandı.
“Yaşam Becerileri” projesi
2024-2025 eğitim öğretim yılında öğrencilerin çok yönlü gelişimini desteklemek amacıyla ilkokul ve ortaokullarda “Yaşam Becerileri” projesi uygulandı.
Öğrencilerin zihinsel, sosyal, duygusal, fiziksel ve ahlaki bakımdan çok yönlü gelişimini desteklemek amacıyla geliştirilen projeyle toplumsal yaşama etkin olarak katılan, problem çözme yeteneği gelişen ve bu şekilde günlük yaşamda karşılaştığı problemlerin üstesinden gelebilen, geleceğin yaşam koşullarına hazır bireylerin yetiştirilmesi hedeflendi.
Eğitim-öğretim yılı “Çanakkale”den Gazze”ye Bağımsızlık Ruhu ve Vatan Sevgisi” dersiyle başladı
Bakan Tekin”in imzasıyla yayımlanan genelge doğrultusunda, yeni eğitim-öğretim yılının ilk haftasına, temel eğitim ve ortaöğretim kademesindeki tüm sınıflarda “Çanakkale”den Gazze”ye Bağımsızlık Ruhu ve Vatan Sevgisi” temasıyla hazırlanan açılış dersiyle başlandı.
“Çanakkale”den Gazze”ye Bağımsızlık Ruhu ve Vatan Sevgisi” konulu 40 dakikalık dersle birlikte, Çanakkale Savaşı”nda Türk ve Filistin halklarının omuz omuza savaşarak gösterdiği kahramanlık ve fedakarlık anlatılarak Gazze”deki direnişle, özgürlük ve vatanlarına bağlılıkları anlatıldı.
Ayrıca, Bakan Tekin imzalı bir başka genelge doğrultusunda öğrenciler, Cumhuriyet Haftası”na cumhuriyetin kuruluş destanını konu alan “Cumhuriyete Doğru” tiyatro oyunundan çekilen görüntülerin sinematografik kurgusundan oluşan “Dersimiz: Cumhuriyete Doğru” isimli filmi izleyerek başladı.
20 bin sözleşmeli öğretmen ataması yapıldı
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in katılımıyla İstanbul”da düzenlenen programda 20 bin sözleşmeli öğretmen ataması yapıldı.
Yarım milyonu aşkın öğrenci yapay zeka destekli MEBİ”den yararlanıyor
MEB, lise düzeyindeki öğrencilerin üniversiteye hazırlık sürecinde hedeflerine daha etkin şekilde ulaşabilmesi ve öğrenme süreçlerini tamamen kendilerine göre şekillendirebilmesi için yapay zeka destekli bireysel öğrenme platformu MEBİ”yi öğrencilerin erişimine açtı.
Türkiye geneli düzenlenen Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) denemelerinin de yer aldığı platformdan bugüne kadar 550 binden fazla öğrenci yararlandı.
Okul forması uygulamasına geçildi
Resmi Gazete”de 6 Aralık”ta yayımlanan “Milli Eğitim Bakanlığına Bağlı Okul Öğrencilerinin Kılık ve Kıyafetlerine Dair Yönetmelikte Değişiklik Yapılması Hakkında Yönetmelik” ile ilkokul, ortaokul ve liselerde okul forması uygulamasına geçildi.
Buna göre, ilkokul, ortaokul ve liselerde öğrenciler için okul kıyafeti, okul-aile birliği yönetim kurulunun ve ikinci dönem başında yapılacak öğretmenler kurulunda öğretmenlerin de görüşü alınarak özel işaret, baskı ve desen gibi kısıtlayıcı ayrıntılara yer verilmeden okul müdürlüğünce belirlenecek.
Belirlenen okul kıyafeti görseli, okulun internet sitesinde yayımlanacak ve 4 eğitim ve öğretim yılı geçmeden değiştirilemeyecek.
Ayrıca özel gün, hafta ve kutlamalarda, ders içi ve ders dışı faaliyetlerde kullanılmak üzere veliye mali yük getirecek özel kıyafet aldırılamayacak.
Çevreci okullara “yeşil bayrak” dönemi
Bakanlık, yeni eğitim öğretim yılı ile okullarda “yeşil bayrak” çalışmasını hayata geçirdi.
Çalışma, okulların enerji verimliliğini arttırmak, kamu kaynaklarını verimli kullanmak, çevreci okullar geliştirmek, okulların gereksiz enerji tüketimini periyodik olarak azaltmak maksadıyla yapılan çalışmaların yeşil bayrakla tescil edilmesini kapsayacak.
Ortaokul öğrencilerine yeni tasarımlı karneler dağıtıldı
Bakanlıkça, ortaokul öğrencilerine 2023-2024 eğitim öğretim yılının sonunda ders notlarının yanında sosyal etkinliklere katılım durumlarının da işlendiği yeni tasarımlı karneler dağıtıldı.
Öğrencilerin, okul içi ve okul dışında gerçekleştirdiği sosyal etkinlikler, karnelerde “bilimsel”, “kültürel”, “sanatsal”, “sportif” etkinlikler ve “toplum hizmeti” olmak üzere 5 ana başlıkta değerlendirmeye alındı.
Okullarda ilk kez “dönem sonu faaliyet haftası” uygulandı
MEB, öğrencilerin keyifli bir tatil dönemi geçirmesi için 2023-2024 eğitim öğretim yılının son haftasında okullarda kültürel, sanatsal, bilimsel ve sportif faaliyetlerin yanı sıra yeni müfredatın beceri temelli uygulamalarını da içeren “yıl sonu faaliyet haftası” düzenledi.
Ücretsiz “yaz okulları” açıldı
Bakanlık, 2023-2024 eğitim öğretim yılının tamamlanmasının ardından 1 Temmuz itibarıyla ilkokul 2. sınıftan itibaren tüm kademelerdeki öğrenciler için “spor”, “görsel sanatlar”, “müzik” ve “bilişim” olmak üzere 4 alanda ücretsiz yaz okulları açtı.
Yaz okullarının yanında ortaokul 8, lise 11 ve 12. sınıf öğrencileri için akademik derslere yönelik destekleme ve yetiştirme kurslarının yanı sıra, mezunlara yönelik kurslar da halk eğitimi merkezlerinde verildi.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
Source:
Avrupa”da Müslüman karşıtlığı derinleşiyor
Türk-Alman Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Bayraklı, AA muhabirine, William and Mary Üniversitesinden Prof. Dr. Farid Hafez ile hazırladıkları “Avrupa İslamofobi Raporu”nu değerlendirdi.Bayraklı, raporun 2015″ten bu yana aynı titizlikle hazırlandığını ve bu yıl 28 ülkeyi kapsayan geniş bir çalışmayla okuyuculara sunulduğunu belirtti.Avrupa”da Müslüman karşıtlığının giderek derinleştiğine dikkati çeken Bayraklı, şu ifadeleri kullandı:”Bu rapor, Avrupa kıtasındaki İslamofobi vakalarını yakından izlemeyi, bu vakaları raporlaştırmayı ve uluslararası kamuoyunda farkındalık yaratmayı amaçlıyor. Çalışmada, her ülke kendi uzmanları tarafından inceleniyor. Medyadan siyasete, nefret suçlarından iş hayatına kadar pek çok alanda İslamofobinin gelişimi analiz ediliyor. Ayrıca raporun giriş kısmında bu yılın genel trendlerine dair bir değerlendirme sunduk. Bu, Avrupa”daki gidişatı daha geniş bir perspektiften görmemizi sağlıyor.”Bayraklı, 2023 yılı itibarıyla Avrupa”da ırkçılığın sistematik şekilde arttığını ve bu durumun hükümetler tarafından yasal bir zemine oturtulduğunu kaydederek, şöyle devam etti:”2023 İslamofobi Raporu”nun en çarpıcı bulgularından biri, İslamofobinin Avrupa”da kurumsallaşması ve yasalarla desteklenmesi. Önceleri yalnızca münferit ülkelerde ya da yerel düzeyde uygulanan başörtüsü ve kıyafet yasaklarının artık birçok Avrupa ülkesinde ulusal ölçekte hayata geçirilmeye çalışıldığını görüyoruz. Bunun yanı sıra Müslümanların dini pratiklerini kısıtlayan yeni yasalar devreye sokuluyor. Diğer taraftan, Gazze”deki savaş ve devam eden soykırımın, Avrupa”da yaşayan Müslümanların toplanma ve ifade özgürlüğü gibi temel haklarını sınırlandırmak için bir bahane olarak kullanıldığını gözlemledik. Ayrıca nefret söylemleri ve suçlarındaki artış, Müslüman toplulukları daha da savunmasız bırakıyor.”- AVRUPA”DA İSLAMOFOBİ GİDEREK ARTIYOR ANCAK HÜKÜMETLER BUNU CİDDİYE ALMIYORBayraklı, raporun, Batılı ülkelerin İslamofobiyle mücadelede yetersiz kaldığını ortaya koyduğunu ifade ederek, şu değerlendirmede bulundu:”Avrupa”da İslamofobiyle ciddi bir mücadele yürütüldüğünü söylemek zor. BM, 2022″de 15 Mart”ı Uluslararası İslamofobi ile Mücadele Günü ilan etti. Ancak üzerinden iki yıl geçmesine rağmen, 2023 yılı raporumuzda gördük ki hiçbir Avrupa ülkesi bu günü anmamış ya da bu kapsamda bir etkinlik düzenlememiş. Bu durum, Avrupa”daki devletlerin İslamofobi sorununu kabul etmediğini ve hatta bu sorunu inkar ettiğini açıkça ortaya koyuyor. Ayrıca Avrupa”daki uluslararası örgütlerin dahi İslamofobi kavramını kullanmaktan kaçındıklarını gözlemliyoruz. Bu kavramın ifade ettiği kurumsal ırkçılık, Müslüman karşıtlığı veya yapısal ırkçılığı önemsizleştirmek için “Müslümanlara karşı ön yargı” ya da “Müslüman karşıtı duygular” gibi farklı terimlere başvuruyorlar. Bu rapor, tam da bu gerçekliği uluslararası düzeyde dikkatlere sunmayı amaçlıyor.”Raporun kapağında, Avrupa”daki kurumsal ırkçılık ve yapısallaşan Müslüman karşıtlığını simgeleyen bir olay olarak, Nahel Merzouk”un 27 Haziran 2023″te Fransa”da bir polis tarafından öldürülmesiyle ilgili protestolara yer verdiklerini dile getiren Bayraklı, şöyle konuştu:”Raporumuzun kapağında, Fransa”da 2023 yılında rutin bir trafik kontrolü sırasında polis tarafından öldürülen Nahel Merzouk”un katledilmesiyle ilgili protestolardan bir görsel kullandık. Bu, Avrupa”da Müslümanların karşı karşıya olduğu ırkçı şiddetin ve sistematikleşen ayrımcılığın açık bir göstergesi. Merzouk”un trajedisi, Avrupa genelinde polis şiddeti ve güvenlik birimlerinin özellikle Müslümanları hedef aldığını, onları kriminalize ettiğini ve ötekileştirdiğini gözler önüne seriyor. Bugün Avrupa”da kurumsal ve yapısal ırkçılık çok ciddi bir sorun. Bu görselle bu soruna dikkati çekmeyi amaçladık. Özellikle Fransa”da ve genel olarak Avrupa”da yerleşik hale gelen ön yargılar, kurumsal ırkçılığın bir yansımasıdır. Batılı ülkeler, bu tür yapısal sorunlarla etkin şekilde mücadele etmek zorundadır.”- “AVRUPA İSLAMOFOBİ RAPORU”Raporda, Avrupa Birliği (AB) üyesi ülkelerden Belçika, Avusturya, Finlandiya, Danimarka, Almanya, Fransa, İsveç, Portekiz, İspanya, Romanya, Slovakya, İtalya ve AB üyesi olmayan Norveç, İngiltere, İsviçre, Kosova gibi ülkelerde yaşayan Müslümanlarla yapılan görüşmelerle son bir yıl içinde ırkçı ve ayrımcı motivasyonla gerçekleşen adli vakaların takip edildiği belirtildi. Irkçılığa maruz kaldığını bildiren Müslümanların sayısı 2023″te yüzde 47″ye yükselirken, bu rakam 2016″da yüzde 39 olarak kaydedilmişti.Ayrıca raporda, Avrupa Birliği Temel Haklar Ajansından (FRA) elde edilen veriler değerlendirildi. Müslümanların ayrımcılıkla en sık karşılaştıkları ülkeler yüzde 71 ile Avusturya, yüzde 68 ile Almanya ve yüzde 63 ile Finlandiya olarak sıralandı. En fazla ayrımcılığın yaşandığı alanlar ise istihdam, eğitim, barınma, kılık kıyafet ve iş hayatı oldu.Avrupa”da artan ırkçılık ve ayrımcılığın temel sebeplerinden biri olarak aşırı sağ siyasetin yükselişinin gösterildiği raporda, ayrıca hükümetlerin ayrımcı politikaları ve medyada Müslümanları hedef gösteren dilin de bu durumu körükleyen unsurlar olduğu vurgulandı.Raporda, ırkçılık ve ayrımcılıkla tanışmanın erken yaşlara kadar indiği ifade edilerek, Belçika”daki Flaman Öğrenci Çatı Örgütünün yaptığı araştırmaya göre, ortaokul öğrencilerinin yüzde 47″si okullarında ırkçılık olaylarına tanık oldu, yüzde 18″i ise doğrudan ırkçılığa uğradıklarını belirtti. Göçmen kökenli öğrencilerde bu oran yüzde 49″a kadar yükseldi. Slovakya”da ise Müslümanlar çoğunlukla fiziksel ve sözlü saldırılara maruz kaldıklarını bildirdi.Müslüman öğrenciler, yalnızca dini inançları nedeniyle okullarda fiziksel ve sözlü saldırılara uğramakla kalmadı aynı zamanda hükümet uygulamaları nedeniyle de eğitim hayatlarından uzaklaştı. Fransa”daki okullarda başörtüsü yasağı ve Kosova”da başörtüsü taktığı için Müslüman kızların okullardan uzaklaştırılması gibi olaylar, bu ayrımcılığın örnekleri arasında yer aldı. Bu tür uygulamalar nedeniyle Müslüman öğrencilerin okulu erken yaşta bırakma oranı yüzde 30″a kadar çıkarken, bu AB genelindeki ortalamadan 3 kat daha yüksek seyretti.- MEDYA VE SİYASET AYRIMCILIĞI TETİKLİYORRaporda, 2022-2023 yılları arasında Arnavutluk, Avusturya, Belçika, Bosna Hersek, Danimarka, Estonya, Fransa, Almanya, Yunanistan, Macaristan, İtalya, Norveç, Polonya, Portekiz, Sırbistan, Slovakya, İspanya, İsviçre ve Birleşik Krallık gibi ülkelerde siyasetçilerin, İslam karşıtı söylemleriyle Müslüman toplulukları, camileri ve mescitleri hedef aldığına dikkati çekildi.FRA”nın ekim ayında yayımladığı bir ankete göre, Avrupa”da Müslümanların yüzde 35″i ayrımcılık nedeniyle ev satın alamadıklarını ya da kiralayamadıklarını belirtirken, engelli Müslümanlarda bu oran yüzde 46″ya kadar çıktı.Avrupa”nın birçok ülkesinde her gün yazılı, görsel ve dijital medyada Müslümanları kötüleyen, hedef gösteren ve nefret söylemini körükleyen içeriklere yer verildi. Medya, siyasetçilerin ayrımcı söylemleri ve hükümetlerin uygulamaları ile Avrupa”daki İslamofobiyi besleyen en önemli kaynaklardan biri olarak öne çıktı.
Source: Www.star.com.tr