Sosyal Sorunlar Gündemi – Skandallar, Tepkiler ve Medya Etiği

CHP”li belediyenin programında skandal sözler! Akın Birdal hakkında suç duyurusu

Rize”nin Fındıklı ilçesinde, CHP”li ilçe belediyesi tarafından 07-10 Aralık tarihleri arasında organize edilen “Haklar” adlı sempozyuma katılan Demokratik Toplum Partisi (DTP) eski milletvekili ve İnsan Hakları Derneği Onursal Başkanı Akın Birdal”ın konuşması tepkilere neden oldu. ADD Rize İl Başkanı Ömer Toprak, Akın Birdal hakkında, sempozyumda yaptığı konuşmada Atatürk ve Cumhuriyet değerlerine yönelik hakaret içerikli ifadelerde bulunduğu iddiasıyla Rize Adliyesi”ne giderek suç duyurusunda bulundu.Savcılığa suç duyurusu dilekçesini sunan Başkan Toprak, adliye çıkışında açıklamada bulundu. Başkan Toprak, “Fındıklı”da bir sempozyumda Atatürk”e ve mili mücadele iftira ve itham edici sözlerle ilgili suç duyurunda bulunduk. Türk Milleti”nin bağımsızlık ve özgürlük mücadelesine laf söyleyen Atatürk”e laf söyleyen Cumhuriyeti ve milli mücadeleyi itibarsızlaştırmaya çalışan şüpheli şahıs hakkında suç duyurusunda bulunduk. Türk Milleti”nin milli mücadelesini bir eşkıya hareketi olarak adeta nitelendiren, malum zat hakkında daha önce yaptığımız açıklamalarda kınadığımızı söylemiştik. Şimdi hukuki bir süreç başlattık. Olayın takipçisi olacağız. Orada, Atatürk”e yönelik suç içeren sözler var. Mili Mücadele kahramanlarımızdan Topal Osman”a karşıda yakışıksız ifadeler kullanılıyor. Bizim Milli Mücadelemizi “Ermeni soykırımı”, “Rum soykırımı” veya “katliamı” gibi nitelendiriyor. Bu sözler için de suç duyurusunda bulunduk. Bağımsızlığımızı ve namusumuzu kurtarmak için kahramanlarımızın verdiği mücadelenin arkasındayız. Mazlum milletler bu mücadeleyi örnek almıştır. Bunu karalamaya çalışmak kimsenin haddi değildir” dedi.

Source: Www.star.com.tr


Asgari ücretlilerle ilgili sözleri tepki çekmişti Oytun Erbaş”tan dikkat çeken yeni açıklama

Asgari ücretli çalışanlarla dalga geçen açıklamalarıya büyük eleştiri toplayan Prof. Dr. Oytun Erbaş, geri vites yaptı. Özür dileyen Erbaş”ın açıklamalarındaki ifadeler yine tartışma konusu olacak türden.. “Buket Aydın Soruyor” programının konuğu olan Prof. Dr. Oytun Erbaş”ın “fakir hayat en sağlıklı hayat. Yani asgari ücrete üzülmesinler, kendi hayatlarını asgari ücrete göre organize etsinler.” ifadeleri tepki çekmişti. “Talihsiz açıklamalar tamamen samimiyetle yapılmıştır” Kişisel sosyal medya hesabından yaptığı açıklamalar nedeni ile özür dileyen Erbaş, şu ifadeleri kullandı: “TV100-Buket Aydın Soruyor isimli programda yaptığım talihsiz açıklamalar tamamen samimiyetle yapılmıştır. İçerisinde hiçbir art niyet yoktur. Şahsım mütevazi bir yaşam sürdüğü için Türk Halkı’ımıza tavsiyelerde bulundum. Kamuoyunda yarattığım karmaşa, verdiğim rahatsızlık ve yanlış anlaşılma sebebiyle Türk Halkı’ndan tüm kalbimle özür dilerim.” Oytun Erbaş ne demişti? Prof. Dr. Oytun Erbaş, konuk olduğu programda şunları söylemişti: “Üç yüz metrekare evim olsun, daha şu olsun, şunu yiyeyim, bunu yapayım. Bunun sonu yok ki. Bugün kuru fasulye de protein et de protein aynı. Onun için mütevaziliği öğrenmeniz gerekiyor. Bunun sonu yok. Bakın asgari ücret elli de olsa elli verin yine elli harcar insanlar. Yüz verin yüz harcarlar. Bunun sonu yok ki. Ben her zaman söylerim. Fakir hayat en sağlıklı hayat. Yani asgari ücrete üzülmesinler, kendi hayatlarını asgari ücrete göre organize etsinler. Sonuçta ülkenin kendi içinde bir dinamiği var. Sizin de bu dinamik içinde adapte olmanız gerekiyor. Benim arabam yok… Ayakkabılar, yüz tane alsam ne olacaktı? Sonuçta günün sonunda iki lahmacun yeniyor. Üçüncüsünü yemiyorum ben.” Daha önceki açıklamaları da büyük tepki çekmişti “Koronavirüs Türkleri teyet geçecek” ve “tuzlu ayran otizm yapıyor” gibi açıklamalarıyla gündem olan Prof. Dr. Oytun Erbaş”ın katıldığı bir programda söylediği sözler yine gündem olmuştu. Prof. Dr. Erbaş, “Hayatım boyunca hiç kitap okumadım” itirafında bulunurken, Erbaş”ın bu açıklamasına ünlü psikiyatrist Prof. Dr. Arif Verimli”den sosyal medya üzerinden “o kadar belli ki” yorumu gelmişti.

Source: Internet Haber


TikTok ABD”de yasaklanacak mı? Trump son tarihin ötelenmesi için Yüksek Mahkeme”ye başvurdu

ABD”nin seçilmiş başkanı Donald Trump”ın avukatı John Sauer, Çinli sosyal paylaşım platformu TikTok”un ABD”de yasağının ertelenmesiyle ilgili yazılı açıklama yaparak, Yüksek Mahkeme başvurusunu duyurdu.
Sauer, TikTok”un bir Amerikan firmasına satılması, aksi durumda ise ABD”de yasaklanmasını öngören ilgili yasanın yürürlüğe girmesinin tam da Trump”ın göreve gelişinden bir gün öncesine denk geldiğini hatırlatarak, mahkemenin bu süreci uzatmasını talep ettiklerini belirtti.
John Sauer, konuyla yeni başkan olarak Trump”ın muhatap olacağını ve Yüksek Mahkeme”nin davaya daha kapsamlı şekilde bakarak bir sonuca ulaşması bakımından söz konusu yasak kararının uygulanma tarihinin ertelenmesini istediklerini vurguladı.
“Trump, sorunu siyasi yollarla çözme imkanı arıyor”
Sauer, açıklamasında, “Başkan Trump, TikTok”un ABD”de yasaklanmasına karşı çıkıyor ve göreve geldikten sonra mevcut sorunu siyasi yollarla çözme imkanı arıyor” ifadesini kullandı. ABD Yüksek Mahkemesi, Çinli sosyal paylaşım platformu TikTok”un ABD”de yasaklanmasını ya da bir Amerikan şirketine satılmasını öngören yasal düzenlemeyle ilgili davada tarafların sözlü savunmalarını 10 Ocak”ta alacağını açıklamıştı.
TikTok”un yasaklanmasını mümkün kılan düzenleme
ABD yönetimi, geçen yıl ABD”li kullanıcıların bilgilerini Çin yönetiminin erişimine açık hale getirmekle suçladığı TikTok”un ya ABD”li bir firmaya satılması ya da yasaklanmasının öngörüldüğü bir adım atmış, bu bağlamda martta Kongreden geçen yasa tasarısı, ABD Başkanı Joe Biden tarafından imzalanmıştı.
Biden yönetimi, TikTok”a 19 Ocak 2025″e kadar Çinli ByteDance ile olan tüm ilişkisini sona erdirmesi için süre vermiş, aksi takdirde firmanın ABD”de yasaklanarak kullanıcıların erişimine kapatılacağını bildirmişti.
ABD”de 170 milyon kullanıcısı bulunan TikTok firması da bu yasanın ABD Anayasası”nın 1. Maddesi”ndeki ifade özgürlüğüne ve ABD”nin “açık internet” politikasına aykırı olduğunu savunarak, iptali için Temyiz Mahkemesine başvurmuştu.
TikTok”tan ABD yönetimine “süre çok kısa” savunması
TikTok başvurusunda ayrıca, ABD yönetiminin tanıdığı sürenin çok kısa olduğu, bu süre zarfında platformun ByteDance ile ilişkisinin sona erdirilmesinin teknik ve pratik anlamda mümkün olmadığını savunmuştu.
Temyiz Mahkemesi ise TikTok”un yasaklanmasının önünü açan yasanın lehine karar almıştı. Öte yandan, Donald Trump, seçim kampanyasında, görevi devralacağı 20 Ocak 2025″ten bir gün önce yürürlüğe girecek yasaya karşı çıkmıştı.
TikTok”un, yasanın uygulanmasının geçici olarak durdurulması talebiyle Temyiz Mahkemesine sunduğu başvuru dilekçesinde Yüksek Mahkeme incelemesi istemesi beklenirken, geçici bir tedbir kararı talebinde bulunduğu belirtilmişti.
TikTok bir ülkede erişime kapanıyorDünya

Source: Dünya Gazetesi


Ergün Yıldırım yazdı: Aileyi güvenlik ve mühendislik ötesinde düşünmeliyiz

Dünyada aile doğum ortalaması, 1950″de hane başı 6 iken 2023 de 3″te. Türkiye”de de doğurganlık hane başına 1.51″e düşmüş durumda. Sadece doğurganlık mı? Boşanma, geç evlenme, partner hayatının yaygınlaşması, tek ebeveynlik gibi olgular da var. Türkiye”de tek ebeveynlik %10″un üstüne çıkmış vaziyette. 2004 yılında, Kütahya Kız-Erkek Yetiştirme yurdu üzerine yaptığım uygulamalı çalışmalara “Ailenin sonu mu?” başlığını vermiştim. Her zaman aile sorununun var olduğunu ve yapısal olduğunu söyleyip durdum. Sorun yapısal olduğu için de mühendislik çözümlerini de hep eleştirdim. Çünkü modern aile tarihi, mühendislik politikalarının başarısızlığı ile dolu. Aile planlaması bunun başında geliyor.Aile mühendisliği dediğim çözümler, uzun vadede meseleye şifa olmuyor. Çünkü aile bir mühendislik alanı değil. Baraj yapmaya, uçak yapmaya veya fabrika inşa etmeye benzemez. Önceden projelendirip, sonra da emirlerle aileyi istediğin biçime sokmak… Bir kere aile nesne değil. İnsan ilişkilerinin, ruhun, değerlerin kaynaştığı yer. Bu nedenle nesnelerle kurduğumuz inşa etme tutumuyla onu düzeltemeyiz. Mühendislik bilinci, modern zamanlarda her şeyi kuşatmış ve aile gibi alanı da bu bilinçle düzelteceğini düşünüyor. Batı aile mühendisliği ile başarısız olunca, aileden vazgeçti. Rusya, farklı bir şekilde yeni bir yol arıyor. Muhafazakâr siyasette mühendislik öteden beri önemlidir. Baraj, yol, köprü, hastane ve konut inşa etmede de başarılı performanslar ortaya koyuyor.Aile, mühendislik ötesi kültürel ve sosyolojik bilinçle ıslah edilebilecek bir yapı. Bağlamı, muhtevası, tarihi arka planı çok farklı. Ne betonla, ne demirle, ne de tuğlayla kurduğumuz ilişkiye benzer.Aile bir güvenlik siyasetiyle de ele alınıp yorumlanamaz. Güvenlik dili askeridir, güvenliği öne çıkarır. Disiplin, savaş, hainler ve vatanseverler gibi bir bakışı gerektirir. İç tehdit ve dış tehdit kategorileri ile iş görür. Bu bakışla aileye yaklaşırsak bırakın aile meseleleri ile baş etmeyi, onun nereye gittiğini dahi anlayamayız. Sonuçta aile meselemizi salt “küresel tehditle” açıklayamayız.Aile, güvenlik meselesi ötesinde sosyolojik bir meseledir. Hatta ontolojik meselesidir. Kâbe için Allah”ın Evi deriz. Hz. Nuh”un insanlığı kurtarmak için yaptığı gemiye de Kur”an”da ev deniyor. Ev, en temelde aile ile varlığa gelir. Ev ne otele, ne garaja, ne havaalanına, ne iş yerine, ne de fabrikaya benzer. Ev, bunlarla eşitlendiği zaman içinde aileyi taşıyamaz.Aileye kültür bilimleriyle çözüm aramalıyız. Toplum bütünlüğüyle ele almalıyız. Çünkü aile, toplumsal yapımızla yakından ilgilidir. Toplum yapımız sarsılıyor, dönüşüyor ve yapısal kayıplar yaşıyor. Yapıyı ayakta tutan kültürel anlam dünyamız ve sosyal ilişkiler çekiliyor. İş hayatı ve çalışma düzenimiz, para ile kurduğumuz ilişki pratiği, insanın anne ve baba olmadan daha fazla statü ve paraya koşması, araba ve tatili başa çekmesi…Ailenin düzelmesi, toplumsal yapıyı ıslah teşebbüsü ile mümkün. Batı beğeni, seküler ve maddi pratik yaşamına hırsla koşmayı bırakmakla yeni yol bulabiliriz. Aile üzerine düşünerek yeni yollar keşfedebiliriz. Ailenin olgusal gerçekliğini tanımak yanında ideal gerçekliğini yeniden canlandıracak yaklaşımlar, bakışlar, yöntemler bulmak zorundayız. Bunun için de önce aile düşüncemiz ve aile siyasetimiz olmalı. Yani ailenin özünü ve ruhunu oluşturan tarafı asırlar içinde nasıl taşıdıysak onun o tarafını yeniden keşfederek çağdaş dönemde ayağa kaldırmalıyız. Muhafazakâr siyaset de aile meselesine çözüm bulmaz ise bugün hiçbir siyaset bulamaz. Zaten “modernler” aileye olan inançlarını da kaybettiler. Ailesiz yaşam sürdürüyorlar, gey ve lezbiyenliği meşru görüyorlar, partner hayatını ve bireyciliği kabul ediyorlar.

Source: Ergün Yildirim


Doğru Habercilik ve Medya Etiği kitabı Kürtçe”ye çevrildi: Fahrettin Altun paylaştı

İletişim Başkanlığı tarafından hazırlanan “Doğru Habercilik ve Medya Etiği” kitabı Kürtçe”ye de çevrildi. “Doğru Habercilik ve Medya Etiği” kitabı Kürtçe çevirisiyle birlikte 10 dile ulaştı. Konuyla ilgili İletişim Başkanı Fahrettin Altun, sosyal medya hesabından Türkçe ve Kürtçe paylaşım yaparak bilgi verdi. Fahrettin Altun”un hem Türkçe hem de Kürtçe olarak yaptığı paylaşımında şu ifadeler yer aldı: Doğru ve güvenilir habercilik, demokratik toplumlar için hayati bir öneme sahiptir. Bu süreçte medya, toplumu doğru bilgilendirme görevini ancak etik ilkelerden sapmadan yerine getirebilir. Medyanın bu önemli fonksiyonu yerine getirmesi, mesleki etik ilkelerin sistematik bir şekilde uygulanmasıyla mümkündür. Medya etiğine sahip çıkmak konusunda en büyük sorumluluk hiç kuşkusuz gazetecilere düşmektedir. “Hakikatin en yalın haliyle okuyucuya ve izleyiciye aktarılması, bu mesleğin olmazsa olmazıdır” Medya etiğinden ayrılmayan basın mensupları mesleğin saygınlığının ve güvenilirliğinin teminatı olmayı sürdüreceklerdir. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın ifade ettiği gibi: “Hakikatin en yalın haliyle okuyucuya ve izleyiciye aktarılması, bu mesleğin olmazsa olmazıdır.”Bu doğrultuda, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı olarak bir süre önce medya etiğine ilişkin uluslararası örnekler çerçevesinde derlenen ve sistematik hale getirilen ilkelerle “Doğru Habercilik ve Medya Etiği” kitabını yayımlamıştık. “Her dilde yaşasın hakikat” Daha önce Türkçenin yanı sıra İngilizce, Arapça, Azerbaycan Türkçesi, Rusça, İspanyolca, Almanca, Fransızca, Yunanca dillerinde hazırladığımız yayınlarla, 9 dilde sürdürdüğümüz yayıncılık faaliyetlerimiz, bugün itibarıyla “Doğru Habercilik ve Medya Etiği” kitabının Kürtçe çevirisiyle 10 dile ulaştı. Rehber niteliğindeki bu çalışmanın medya çalışanları ve araştırmacıları için önemli bir kaynak olacağına inanıyorum. Şiarımız net: Her Dilde Yaşasın Hakikat! Dünya örnekleri çerçevesinde derlenen ve sistematik hale getirilen ilkelerin yer aldığı kitap, hem içeriği hem de tercüme edilen dil sayısı dolayısıyla İletişim Başkanlığının yayınları arasında bugüne kadarki en kapsamlı çalışma olma özelliğini taşıyor. Doğru habercilik standartlarını koruma ve topluma güvenilir bilgi sunulması konusunda medya çalışanları için yol gösterici olan kitap, medya okuryazarlığını geliştirmek ve doğru bilgiye ulaşmak isteyenler için de önemli bir kaynak niteliği taşıyor. “Meslek Mensupluğu”, “Haber Kaynağı”, “Haberin Sunuluş Biçimi”, “Haber Düzeltme ve Cevap Hakkı”, “Habercinin Sosyal Medya Kullanımı” başlıklı 5 bölümden oluşan kitabın doğru ve güvenilir haberciliğe katkı sağlaması amaçlanıyor.

Source: Internet Haber


Bosna Hersek Dışişleri Bakanı Konakovic”den mevkidaşı Fidan”a ve Türkiye”ye övgü

Türkiye-Bosna Hersek ilişkileri ve Balkanlar”daki son gelişmeleri AA muhabirine değerlendiren Konakovic, “Türkiye, dünyada önemli ve büyük bir siyasi faktör. Balkanlar”da ise bazen ciddi bir arabulucu olabiliyor çünkü diğer ülkelerle de ilişkisi var. Buna büyük saygı duyuyorum.” dedi.

Konakovic, gelecekte Türkiye ile ilişkilerde ekonomi alanına odaklanılması gerektiğine işaret ederek, ikili ilişkilerin daha da işlevsel hale gelmesi için çalıştıklarını belirtti.

Mevkidaşı Fidan ile son derece iyi anlaştığını vurgulayan Konakovic, “Kendisine çok değer veriyorum. Bazı konularda kendisine danışıyorum. Son derece ciddi ve tanıdığım en iyi dışişleri bakanlarından birisi.” diye konuştu.

Konakovic, eski Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile de oldukça iyi anlaştığını aktardı.

Türkiye ile kimlikle seyahat anlaşmasına varıldığını ancak anlaşmanın daha yürürlüğe girmediğini anımsatan Konakovic, “Yarın hemen hayata geçirilmesini isteriz ancak (Bosna Hersek”te 1992-1995″te yaşanan savaşı sonlandıran) Dayton Antlaşması”nın getirdiği karmaşık yapı en küçük kararları bile zorlaştırabiliyor.” ifadelerini kullandı.

Konakovic, ülkesinin Avrupa Birliği (AB) üyelik sürecinde aralarında Türkiye”nin de bulunduğu 6 ülkeye vize uygulamasını geri getirmesinin beklendiğini dile getirerek, “Biz Türkiye”ye vize uygulamayı düşünmüyoruz. Bu hususta AB”nin anlayışlı davranacağı kanaatindeyim.” şeklinde konuştu.

“Vucic bölgede büyük bir sorun haline geldi”

Bölge ülkelerden Sırbistan”da son dönemde yaşanan gösterileri değerlendiren Konakovic, “(Sırbistan Cumhurbaşkanı) Aleksandar Vucic bölgede büyük bir sorun haline geldi. Kendisinden beklenen istikrar ve liderlik, yerini sorunlara bıraktı.” dedi.

Konakovic, Vucic”in Bosna Hersek”te 1995″te Srebrenitsa”da işlenen soykırımı tanımadığına ve birçok söyleminde Srebrenitsa ile karşılaştırma yaptığına işaret ederek, “Sürekli uluslararası hukuka saygıdan bahseden birinin uluslararası mahkemeler tarafından verilen bir kararı tanımamasına şaşırıyorum.” diye konuştu.

Sırbistan”daki gösterileri iç mesele olarak değerlendirdiğini belirten Konakovic, bunlara ilişkin yorum yapmak istemediğini vurguladı.

Konakovic, ayrılıkçı söylemleriyle tanınan Bosna Hersek”in iki entitesinden biri olan Sırp Cumhuriyeti (RS) Başkanı Milorad Dodik”in yaptıklarının Rusya tarafından kontrol edildiğini savundu.

Dodik ve etrafındakilerin kararlarını kendilerinin alamadığını dile getiren Konakovic, Bosna Hersek”teki Sırp siyasilerin Rusya”nın çıkarları doğrultusunda hareket ettiğine dikkati çekti.

Konakovic”ten Gazze ve Suriye değerlendirmesi

Konakovic, Bosna Hersek”te 90″lı yıllarda yaşanan savaşın bir benzerinin bugün Gazze”de yaşandığını söyleyerek, Filistin”de yaşayan 49 Bosna Hersek vatandaşının ailesiyle ülkeye getirildiğini belirtti.

Filistin”de halen 7 Bosna Hersek vatandaşının bulunduğu bilgisini paylaşan Konakovic, Gazze”de İsrail”in işlediği korkunç suçlara tanık olmaya devam edildiğini vurguladı.

Konakovic, Suriye”nin ise yeni bir döneme girdiğini ifade ederek, “Esed rejiminin devrilmesi çok sayıda ülkede kutlandı. Bosna Hersek”te de öyle. Suriye”deki gelişmeleri biz de büyük bir dikkatle takip ediyoruz.” şeklinde konuştu.

Öte yandan, Anadolu Ajansı (AA) Boşnakça-Hırvatça-Sırpça-Karadağca (BHSC) Haberler Müdürü Talha Öztürk, Konakovic”e AA”nın hem dünya hem de bölgedeki çalışmalarıyla ilgili bilgi vererek, kurumun İsrail”in Gazze”ye yönelik saldırılarında işlediği savaş suçlarına yönelik belge niteliğindeki fotoğrafların yer aldığı “Kanıt” kitabını hediye etti.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source:


Bedensel engelli genç köyde kendi imkanlarıyla geliştirdiği yazılımı firmalara pazarlıyor

Afyonkarahisar”ın Çay ilçesinde 10 yaşından sonra yaşamını tekerlekli sandalyeyle sürdürmek zorunda kalan Fevzi Yıldızhan, köyde kendi imkanlarıyla geliştirdiği yazılımı firmalara pazarlıyor.

Deresinek köyünde ailesiyle oturan 23 yaşındaki Yıldızhan, doğuştan gelen kalp rahatsızlığı nedeniyle 11 aylıkken anjiyo oldu. 10 yaşındaki ikinci ameliyatının ardından yaşamını tekerlekli sandalyeyle sürdürmek zorunda kalan Yıldızhan, böbreklerindeki rahatsızlık nedeniyle bir süre de diyaliz tedavisi gördü.

Liseye kadar eğitimini evde tamamlayan Yıldızhan, bir süre sosyal medyada video içerikleri üretmeye başladı.

Öğretmenleri ve akrabalarının tavsiyesiyle bilgisayar tabanlı yazılımla ilgilenmeye başlayan Yıldızhan, Isparta Uygulamalı Bilimler Üniversitesi Keçiborlu Meslek Yüksekokulu Bilgisayar Programcılığı Bölümü”nden mezun oldu.

Ülkesine faydalı olmak istiyor

Dört yıldır firmaların e-ticaret ve iş takip projelerine kendi geliştirdiği yazılımla mobil uygulama hizmeti veren Yıldızhan, AA muhabirine, mesleğini çok sevdiğini, kendisini bu alanda en iyi şekilde yetiştirmek için elinden geleni yaptığını söyledi.

Yazılımla ilgili öğrendiklerini ve aklından geçenleri projeye dökebilmeyi başardığını belirten Yıldızhan, “Öğrenmek, üretmek ve geliştirmek hep hoşuma gidiyor. Kendi işimi yapıp, ülkemdeki insanlara istihdam yaratmayı kafaya koydum.” dedi.

Yıldızhan, bu işi başarabileceğine inandığını anlatarak, şöyle konuştu:

“Bilgisayar yazılımını öğrendikten sonra 2021″den beri profesyonel olarak firmalarla çalışmaya başladım. Benim gibi engelli birisi için bir şeyleri başarabilmek gerçekten çok önemli. Yazılımcı olduktan sonra insanlar sadece tekerlekli sandalyeyi değil, beni de görmeye başladı. Böylece insanlara bir şeyler katabildiğimi ve yansıtabildiğimi gördüm. Bu şekilde ilerlemeye çalışıyorum. Güzel geri dönüşler alıyorum. Çalıştığım firmalardan yeni şeyler öğreniyorum. Firma temsilcileri bana köyde yaşadığım için internet problemi yaşayıp yaşamadığımı soruyor. “Gayet iyi, beni idare ediyor, rahat çalışıyorum.” diyorum.”

Her zaman ailesinin desteğini gördüğünü ifade eden Yıldızhan, anne ve babasının ekip arkadaşı olduğunu dile getirdi.

Baba Recep Yıldızhan da gurur duyduğu oğlunun daha güzel şeyler başarabileceğine inandığını kaydetti.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source:


Suriye”de provokasyon planları tutmadı! Şeyh Hatem”den Şara”ya tam destek

Suriye”deki Alevi toplumunun önde gelen isimlerinden Şeyh Hatem, Suriye”deki gelişmeleri ve beklentilerini AA”yla paylaştı.Hatem, “Suriye”de savaş durdu. Bu durum beni ve çevremdekileri çok mutlu ediyor. Artık taraflar arasında savaşı aktaran haberler ajansları ve kanallar kalmadı. Bu da yeni süreci bize başladığını gösteriyor. Bu süreçte herkes kendi alanında yapıcı olmalı. Hayat ancak birbirini tamamlayınca sürer.” dedi.Yeni yönetim gelmeden önce sistemde arızalar olduğuna işaret eden Hatem, “İlk yaptığımız şey, bu yeni sürece destek verdik. Bunu dile getirdik. Bu destek rastgele bir şey değil. Bu süreçte, bize gerçek anlamda zulmeden bir rejimden adaleti yaşayabileceğimiz bir siteme geçtiğimizi görüyoruz.” ifadelerini kullandı.Toplumun yeni gelişmelere karşı birlik ve beraberlik içinde olması halinde zulümden, az gelişmişlikten ve zorluklardan kurtulacaklarını anlatan Hatem, kendilerini azınlık değil, toplumun önemli bir bileşeni olarak gördüklerini vurguladı.Hatem, toplumun bileşenleri arasında diyaloğun önemine dikkati çekerek “Rejim bizi bundan mahrum bırakmıştı, sadece siyasi söylemde üretiyordu.” diye konuştu.- “HADİ GELİN EL ELE VERİP HER YERDE ÇALIŞALIM. VATAN HEPİMİZİN, KİMSENİN ŞAHSİ MÜLKÜ DEĞİL”Suriye”nin bazı illerinde bazı grupların meydanlarda toplanarak mezhepsel sloganlar atmasına da değinen Hatem, şunları kaydetti:”Lazkiye ve diğer illerde gördüklerimizi belli ölçülerde analiz etmek lazım. Şimdi bu eylemcilerin bazıları ülke çıkarları yerine faydalandıkları çıkarlar için çıktılar. Halep”teki Alevi Müslümanlara ait bir mezara saldırı sonrası galeyana gelen gençlerimiz bir suç işlemedi, sarf ettikleri bazı sözlerle hata yaptılar. Biz bu tür söylemleri ve eylemleri kınıyoruz. Yeni yönetimin elinde Musa asası yok ancak belli öncelikleri çözüme kavuşturdular. Bu öncelikler inşallah sürecin sonunda halkın beklentilerini karşılar. Buradan inşallah iyimserliğin ve yakın zamanda da güvenliğin hakim olacağını okuyorum.”Suriye”deki yeni yönetimin lideri Ahmed ŞaraHatem, yeni dönemden iyimser olduğunu vurgulayarak “Suriye”deki tüm mezheplere “Sen benim kardeşimsin ve sevdiğimsin, ben de senin gözünde böyle olmak istiyorum.” diyorum. Hadi gelin el ele verip her yerde çalışalım. Vatan hepimizin, kimsenin şahsi mülkü değil. Vatan bir mirastır. Atalarımızdan bize kaldı, biz de torunlarımıza bırakacağız.” değerlendirmesini yaptı.”İslamiyet”te umutsuzluğa yer yok” diyen Şeyh Hatem, yeni yönetimden ve gelecekten ümitvar olduklarını dile getirdi.Hatem, “Lazkiye”de yönetimin liderleri ile yaptığımız görüşmeler ve (Suriye”deki yeni yönetimin lideri) Sayın Ahmed Şara”nın açıklamalarına bakacak olursak bence aklı başında bir yönetim var. Ne söylediğini bilen, ülkenin yabancılarla değil evlatları aracılığıyla inşa edilmesini isteyen bir yönetim var. Bu adamların barışı ve güveni hedefleyen projeleri var. Ben çok iyimserim.” ifadelerini kullandı.Şam”da gülümseten diyalogEsed”in İsrail”le kirli işbirliği ifşa oldu! Gizli anlaşma suya düştüSinyal verildi! Türkiye”nin öncü olduğu dev projede Suriye sürprizi

Source: Www.star.com.tr


ABD”nin PKK desteğinin arkasındaki tek ismi verdi: Gerçeği bilmelerine rağmen çalıştılar

Merkezi ABD”nin başkenti Washington”da bulunan Suriye muhalefetini desteklemek için faaliyet gösteren Suriye Acil Durum Görev Gücü”nün (SETF) İcra Direktörü Muaz Mustafa Mustafa, Esed rejiminin devrilmesinin ardından Suriye”ye giderek rejimin işlediği insanlık suçlarının tespiti çalışmalarına katıldı.Ülkede başlayan iç savaş süresince ABD yönetimleri ile Suriye konusunda çok yakın temas içinde olan Mustafa, Suriyelilerin 13 yıldır çektiği acılardan dolayı özellikle ABD”li Demokrat Parti yönetimlerini suçlayarak, “Obama ve Biden yönetiminin Suriye politikaları, ölene kadar üzerlerinde taşıyacakları bir utanç.” dedi.Mustafa, Biden”ın Kasım 2020″de ABD başkanlık seçimlerini kazanmasının ardından ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken”ın “Suriye unutulmayacak.” sözünü verdiğini ancak bunun aksine Biden yönetiminde Suriye”nin yalnızca önceliklerden çıkarılmakla kalınmadığını, daha da kötüsü Washington”un Suriye”nin düşen diktatörünü desteklediği düşüncesinde.- “ABD”NİN SURİYE”DE SDG ADIYLA PKK/YPG”Yİ DESTEKLEMESİNİN ARKASINDAKİ İSİM BRETT MCGURK”Mustafa, Obama ve Biden yönetimlerinin Suriye politikalarında ısrarla sürdürdükleri hataların sorumlusu olarak tek bir ismi gösteriyor: Brett McGurk. Obama döneminde terör örgütü DEAŞ”a karşı koalisyonda ABD başkanının özel temsilcisi olarak atanan McGurk, başkan Biden”ın Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Orta Doğu ve Kuzey Afrika Koordinatörü olarak Suriye politikasına şekil vermeye devam etti. Brett McGurk”un terör örgütü YPG/PKK”nın sözcülerinden terörist Polat Can”ın elinden plaket alması büyük tepki çekmişti.Washington yönetiminin özellikle son 4 yılda Suriye halkının çektiği acılara tamamen gözlerini kapattığını aktaran Mustafa, “McGurk”ün planı gereği, liderlerinin ve birçok üyesinin terör örgütü PKK mensubu olduğunu bilmelerine rağmen yalnızca SDG ile çalıştılar.” diyerek, ABD”nin PKK desteğinin arkasında da McGurk”ün olduğunu dile getirdi.Muaz Mustafa, “PKK/YPG”nin en büyük kurbanları Suriyeli Kürtler.” vurgusunu yaparak, diğer Kürt partilerinin tamamen marjinalleştirilerek denklem dışı bırakıldığının altını çizdi.PKK/YPG”nin diğer kurbanlarının da bölgede yaşayan, kaçırılan ve hakları ihlal edilen Araplar olduğunu aktaran Mustafa, PKK/YPG”nin İran ve Rusya ile de büyük eşgüdüm içinde olduğunu ifade etti.Mustafa, SDG”nin sözde lider kadrosundaki örgüt üyelerinin anlaşmalar yapmak üzere Moskova”ya gitmesinin bunun en açık kanıtı olduğunu, ayrıca Arap liderlerine Esed ile normalleşmeyi tavsiye eden McGurk”ün bir makalesinde, SDG güçlerinin Esed ordusuna entegre olması gerektiğini yazdığını anımsattı.- SURİYE”DE DEVLET ELİYLE UYUŞTURUCU KAÇAKÇILIĞISuriye”de özellikle “captagon” gibi sentetik uyuşturucu üretiminde son 10 yılda büyük artış olduğuna dikkati çeken Mustafa, uyuşturucu işini küçük çetelerin değil, çöken rejim devletinin bizzat yaptığını aktardı.”Beşşar Esed”in kardeşi Mahir Esed”e bağlı 4. Tümen”de, yönetimden önemli isimlere ait evlerde ortaya çıkartılan “captagon” fabrikaları devasa boyuttaydı.” diyen Mustafa, rejimin uyuşturucu ticaretiyle yılda 2,3 milyar dolar gelir elde ettiğini vurguluyor.Muaz Mustafa, Biden yönetiminin uyuşturucu kaçıran, İran ile işbirliği yapan ve halkına karşı insanlık suçu işleyen Esed”i kurtarmak için son dakikaya kadar çaresizce çaba gösterdiğine işaret ederek, muhalifler Şam”a doğru ilerlerken Washington”dan yapılan gerginliği azaltma çağrılarının “inanılmaz” olduğunu kaydetti.- ESED REJİMİNİN İŞLEDİĞİ İNSANLIK SUÇLARININ TESPİTİ İÇİN ULUSLARARASI DESTEK ÇAĞRISIEsed rejiminin halkına uyguladığı zulmü ortaya koyan en önemli delillerin, 2014 yılında “Sezar” kod adlı gizli tanığın çektiği fotoğrafları Suriye dışına kaçırmasıyla gün yüzüne çıkmıştı.Sezar”ı yakından tanıyan ve gerçek kimliğini bilen az sayıdaki insandan biri olan Mustafa ve Amerika”daki diğer Suriyeli muhaliflerin de çabalarıyla Kongre”de düzenlenen gizli oturumda bu deliller, ABD”li kongre üyeleriyle paylaşılmış, Donald Trump yönetimi bu kanıtlar ışığında Suriye yönetimine “Sezar yasası” adıyla tanınan ekonomik yaptırımları uygulama kararı almıştı.Beşşar Esed”in devrilmesinin ardından doğruca Suriye”ye giden Mustafa, şunları kaydetti:””Sezar”, sadece 2,5 yıllık bir süreyi belgelemişti. O, ülke dışına çıktıktan sonra ölüm makinesi çalışmaya devam etti. Şam yakınlarındaki bir toplu mezarda tanıklarla konuştuğumda her hafta içinde 100 cesedin olduğu 8 kamyon geldiğini öğrendim. 2012 ile 2018 arasında haftada 800 ceset! Suriye”de yaşananlar, 21. yüzyılda işlenen en kötü suçlardı.” Muhalif güçlerin hızlı hareket etmesi sayesinde rejimin cinayetleriyle ilgili kayıtları imha etmeye vakit bulamadığını belirten Mustafa, Suriyelileri katleden canileri, kanun karşısına çıkartacak kadar belgenin ele geçirildiğini aktardı.Mustafa, Srebranitsa, Ukrayna ve dünyanın diğer katliam bölgelerinde çalışmış uzman ekiplere ihtiyaç olduğunu, sayının fazlalığından belgelerin tasnifi, delillerin oluşturulması ve kurbanların kimliklerinin belirlenmesi ve DNA testleri için dünyanın her yerinden bu alanda desteğe ihtiyaç duyacaklarını vurguladı.- TRUMP”IN, SURİYE”Yİ BİDEN YÖNETİMİ GİBİ DÜŞMAN OLARAK GÖRMEYECEĞİ UMUDUBaşını (Heyet Tahrir Şam) HTŞ”nin çektiği muhalif gruplara yönelik ön yargıyı haksız bulduğunu paylaşan Mustafa, muhaliflerin bu zamana kadar umut verici tavır sergilediğine, yıkıp dökmeden Esed yönetimini devirmeyi başardığına işaret etti.Mustafa, “(Suriye”de) Hristiyanlar ve diğer azınlıklar, Noel için hazırlanıyor. Kadınlar özgür ve kısıtlanmamış hissediyor. Esed”in de mensubu olduğu Aleviler dahil olmak üzere tüm azınlıklar güvende hissediyor. İntikam amaçlı öldürmeler filan olmadı.” dedi.Şam”da kontrolü sağlayan HTŞ önderliğindeki muhalif grupların önceliklerinin yeni anayasa hazırlayarak seçimlere gitmek olduğunu aktaran Mustafa, bunun da desteklenmesi gerektiğini kaydetti.ABD”nin 47. Başkanı seçilen ve 20 Ocak”ta yemin ederek görevine başlayacak Trump”ın çok yakın kurmaylarının Suriye”den Washington”a döner dönmez kendisini arayarak son durumla ilgili bilgi aldığını aktaran Mustafa, ilk başkanlık döneminde “Sezar yasası” gibi önemli adımlar atan Trump”ın, Suriye”yi Biden yönetimi gibi düşman olarak görmeyeceği ve daha iyi ilişkiler kuracağından umutlu olduğunu vurguladı.Trump”ın “Suriye” planını açıkladı: Acele etmeyecekTerör örgütünden Münbiç yalanı! MSB kaynaklarından açıklama”Dünya tanıklık edecek

Source: Www.star.com.tr


Suriye”de Baas rejimi döneminde zorla kaybedilen 112 binden fazla kişinin akıbeti bilinmiyor

Suriye İnsan Hakları Ağının (SNHR) verilerine göre, Suriye”de Baas rejimi döneminde zorla kaybedilen ve gözaltına alınan 112 bin 414 kişinin akıbeti belirsizliğini koruyor.

Suriye”de 61 yıllık Baas rejiminin düşmesinin ardından hapishanelerde rejimin binlerce kişiye yaptığı işkence ve yargısız infaz gün yüzüne çıktı.

Suriye genelinde hapishanelerdeki tüm tutuklular serbest kaldı ancak serbest kalanların sayısı zorla kaybedilenlerin sayısının çok altında olduğu için on binlerce aile hala yakınlarının akıbetinin ortaya çıkarılmasını bekliyor.

SNHR Başkanı Fadl Abdulgani AA muhabirine yaptığı açıklamada, Esed rejiminin 2018″de çok sayıda zorla kaybedilen Suriyeliyi öldürdüğünü, bunların 3 binden fazlasının öldürüldüğüne ilişkin ellerinde kanıt bulunduğunu söyledi.

Verileri sürekli güncellediklerini kaydeden Abdulgani, 28 Kasım”da Halep”te, 5 Aralık”ta Hama”da, 7 Aralık”ta Humus”ta, 8 Aralık”ta da Şam”daki hapishane ve gözaltı merkezlerinden serbest bırakılanları tescil etmeye çalıştıklarını aktardı.

112 bin kişi büyük ihtimalle rejim tarafından öldürüldü

Abdulgani, Esed rejiminin düşmesinin ardından Suriye genelindeki hapishane ve gözaltı merkezlerinden serbest bırakılanların yaklaşık 24 bin 200 kişi olduğunu ve bu kişiler için bir veri tabanı oluşturduklarını ifade etti.

Veri tabanlarında Baas rejimi döneminde yaklaşık 136 bin zorla kaybedilen ve tutuklunun kaydının bulunduğunu aktaran Abdulgani, “Son dönemde serbest kalanları çıkarırsak geriye rejim tarafından gözaltına alınan 112 bin 414 kişi kalıyor ve bunlar büyük ihtimalle öldürüldüler.” dedi.

Baas rejimi döneminde zorla kaybedilenlerin akıbetinin ortaya çıkarılması gerektiğini belirten Abdulgani, şunları kaydetti:

“Öldürüldükleri doğru ama cenazeleri ailelerine teslim edilmediği için hala zorla kaybedilen kategorisindeler. Dolayısıyla bu çok büyük bir araştırma ve çaba gerektiriyor, hala hayatta olduklarına dair herhangi bir kanıt yok.”

Rejim öldürdüğü kişilerin nüfusa kaydını yıllar sonra yapıyordu

Abdulgani, önceki tarihlerde rejim tarafından öldürülen zorla kaybedilen kişilere ait binlerce ölüm verisine dair yeni güncelleme yaptıklarını ifade ederek şunları söyledi:

“(Büyük) resim artık ortaya çıkıyor ve hapishanelerin açılmasıyla (büyük) resim daha da netleşti. Bu kişiler ailelerine haber verilmeden öldürülmüş ve nüfusa kaydedilmiş, bu nedenle aileleri hala mağdur durumda ve yakınlarının öldürüldüğünü kanıtlayan bir belge olmadığı için toplu mezarların ortaya çıkarılmasını ve bilgi sahibi olmayı bekliyorlar.”

Abdulgani, Baas rejimi tarafından öldürülenlerin nüfus kütüğünde öldürüldüğü gün ve ölüm kaydının yapıldığı gün olmak üzere iki farklı tarihin bulunduğunu, bazen bu iki tarih arasında yılları aşan fark olduğunu kaydetti.

Rejimin öldürdüğü kişilerin bir kısmının 2015-2017 arasında nüfusa kaydının yapılmış olabileceğini aktaran Abdulgani, “Aileler öldürülen yakınlarının nüfustan kaydının düşüldüğünü bilmiyor olabilir. Rejimin amacı bu acıyı sürdürmek ve insanlara var olmayan, gerçek olmayan bir umut vermek.” diye konuştu.

Suriye”de onlarca toplu mezar var

Suriye”de henüz ortaya çıkarılamamış çok sayıda toplu mezar olduğunu söyleyen Abdulgani, “Çok az sayıda toplu mezar ortaya çıktı, büyük toplu mezarlardan da bahsediliyor.” ifadelerini kullandı.

“Suriye”de onlarca toplu mezar var. Bu cesetlerin çıkarılması, onlardan örnekler alınması ve zorla kaybedilenlerin örnekleriyle eşleştirilmesi karmaşık bir süreç.” diyen Abdulgani, ancak cenazelerin kimliği tespit edildiğinde zorla kaybedilenlerin akıbetlerinin belirlenebileceğini dile getirdi.

Abdulgani, ailelerin kayıp olan yakınlarının akıbetini öğrenmek istemesinin en doğal hakları olduğunu ancak kimsenin de aileleri kandırıp boş umutlar vermemesi gerektiğini kaydetti.

“Gizli hapishaneler ve yer altı hapishaneleri hakkında çok sayıda söylenti yayıldı ve insanlar bu konulara bağlandı ve bunların bazıları gerçekte var olmayan efsaneler.” diyen Abdulgani, kayıp yakınlarına boş umutlar verilmemesi gerektiğini söyledi.

Abdulgani, rejim hapishanelerinin hepsinin 8-9 Aralık”tan sonra açıldığını, bu hapishanelerde kimsenin kalmadığını ve gizli hapishanelerin olmadığını sözlerine ekledi.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source:


Baas rejiminin acı mirası! 112 binden fazla “hayalet” Suriye”deki yeni döneme gölge düşürüyor

Suriye’de Baas rejimi döneminde zorla kaybedilen ve gözaltına alınan 112 bin 414 kişinin akıbeti hala belirsizliğini koruyor. Suriye İnsan Hakları Ağı”nın (SNHR) yayımladığı veriler, rejimin karanlık mirasını bir kez daha gözler önüne serdi. 61 yıllık Baas rejiminin sona ermesinin ardından hapishanelerde yapılan işkence ve yargısız infazların gün yüzüne çıkması, kayıp yakınlarının yaralarını tazelemeye devam ediyor.
Hapishanelerde serbest bırakılanlar yetersiz
SNHR Başkanı Fadl Abdulgani’nin aktardığı verilere göre, Baas rejiminin düşmesinin ardından hapishanelerden yalnızca 24 bin 200 kişi serbest bırakıldı. Ancak serbest bırakılanların sayısı, zorla kaybedilenlerin sayısının çok altında kaldı. Abdulgani, “Rejim tarafından gözaltına alınan 112 bin 414 kişi büyük ihtimalle öldürüldü. Öldürüldüklerine dair elimizde kanıtlar var, ancak cenazeleri ailelerine teslim edilmediği için bu kişiler hala zorla kaybedilen kategorisinde yer alıyor” ifadelerini kullandı.

Toplu mezarlar ve nüfus kayıtları
Baas rejimi, öldürdüğü kişilerin ölüm bilgilerini yıllar sonra nüfus kayıtlarına işleyerek ailelerin acısını derinleştirdi. Abdulgani, bazı kayıpların ölüm kaydının 2015-2017 yılları arasında gerçekleştirildiğini belirtti. Abdulgani, “Rejim, bilinçli bir şekilde bu acıyı sürdürerek insanlara var olmayan bir umut vermek istiyor” dedi.

Toplu mezarların ortaya çıkması bekleniyor
Suriye genelinde birçok toplu mezar olduğu biliniyor, ancak bu mezarların çok azı ortaya çıkarılabildi. Abdulgani, bu sürecin oldukça karmaşık olduğunu, cesetlerden alınacak örneklerin kayıp yakınlarının DNA’sı ile eşleştirilmesi gerektiğini belirtti. Ailelerin kayıp yakınlarının akıbetini öğrenmek istemesinin en doğal hakları olduğunu vurgulayan Abdulgani, kimsenin ailelere boş umut vermemesi gerektiğinin altını çizdi.

“Gizli hapishane efsanelerine inanmayın”
Abdulgani, rejimin hapishanelerinin tamamının Aralık 2024 itibarıyla açıldığını ve kimsenin bu hapishanelerde kalmadığını söyledi. Gizli hapishaneler hakkında yayılan söylentilerin birçoğunun gerçeği yansıtmadığını belirten Abdulgani, “Bu tür efsaneler, kayıp yakınlarına boş umut vermekten başka bir işe yaramıyor” ifadelerini kullandı.
Büyük araştırmalar gerekiyor
Suriye’deki zorla kaybedilenlerin ve toplu mezarların gün yüzüne çıkarılması için uzun soluklu bir araştırma süreci gerektiği belirtiliyor. Ancak bu süreçte, ailelerin mağduriyetini azaltacak gerçek bilgilere ulaşılması ve uluslararası destek sağlanması kritik önem taşıyor.

Source: Dünya Gazetesi


Suriyelilerin Hatay ve Kilis”teki sınır kapılarından ülkelerine dönüşü sürüyor

İç savaş nedeniyle Türkiye”ye sığınan Suriyelilerin 61 yıllık Baas rejiminin devrilmesi sonrasında ülkelerine dönüşü sürüyor.

Kilis”teki Öncüpınar Gümrük Kapısı”nda yoğunluk oluşturan Suriyeliler, Gönüllü Geri Gönderme Birimi”ndeki işlemlerinin ardından ülkelerine gidiyor.

Ülkesine dönmek üzere Öncüpınar Gümrük Kapısı”na gelen Muhammet Elsari (29), “Suriye”de savaş bitti. Allah”ın izniyle sıkıntı olmayacak. İşler düzelecek. Suriye”de ailemizle yaşayacağız. 10 yıldır ailemden uzak kaldım. Suriye”ye döneceğim için mutluyum. Bizi misafir olarak kabul eden Türkiye”ye çok teşekkür ederim.” diye konuştu.

Muhammet Setraç (25) da 12 yıl önce savaştan kaçarak Türkiye”ye sığındığını belirtti.

Ülkesine döndüğü için mutlu olduğunu anlatan Setraç, “Türkiye”ye teşekkür ederim, kardeşimizsiniz. Esed zaten gitti, Suriye rahatladı. Savaş artık bitti, herkes dönebilir” dedi.

Öte yandan, AFAD”a ait Mobil Koordinasyon Tırı, sahada görev yapan basın mensupları ve çalışanlara hizmet vermek adına Öncüpınar Gümrük Kapısı”na konuşlandırıldı.

Reyhanlı ilçesindeki Cilvegözü Sınır Kapısı”na gelen Suriyeliler, jandarmanın düzen sağlamak üzere oluşturduğu koridorda gümrük işlemleri için sıra bekliyor.

Ekipler işlemleri sırasında çocuklara da Türk bayrağı, jandarma dergisi ve balon gibi hediyeler veriyor.

Gümrük işlemleri tamamlanan Suriyeliler, ülkelerine geçiş yapıyor.

Türk Kızılay ve diğer yardım kuruluşları, aileler ile bölgedeki görevlilere sıcak çorba dağıtıp ikramda bulunuyor.

Sınır kapılarına konuşlandırılan Göç İdaresi Mobil Hizmet Birimi araçları, çıkış işlemlerinin hızlanmasına katkı sunuyor.

Cilvegözü Sınır Kapısı”na gelen Suriyelilerden 13 yaşındaki Zehra Rukiye, 10 yılın ardından memleketi Hama”ya gideceği için çok mutlu olduğunu söyledi.

Ülkesine döndüğünde okuluna devam edeceğini anlatan Rukiye, “Ülkeme döneceğim için çok mutluyum, 10 yıldır buradayız. Çok teşekkür ederim. Burada çok mutlu olmuştum, okulum da çok iyiydi, arkadaşlarımı da çok seviyordum, onları unutmayacağım ve özleyeceğim.” diye konuştu.

Mustafa Mali (13) de ailesi tarafından 1 yaşında Türkiye”ye getirildiğini ifade etti.

Suriye”de yeni bir hayata başlayacaklarını anlatan Mali, “Ülkeme dönmeyi çok istiyordum, çok mutluyum. Başta nenem, dayım ve akrabalarımız oradalar. Üzgünüm, 7 yıllık arkadaşlarım var onları bıraktım.” dedi.

Uzun süredir görmediği babasına çiçek götüren Abdullah El Muta (10) ise ülkesine kavuşacağı için mutlu olduğunu kaydetti.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source:


Cumhurbaşkanı Erdoğan: Hiçbir insanımızın serzenişine kulak tıkamıyoruz

Anne Güran siyahlar içinde kürsüde! İşte karar öncesi son sözleri

Hakimi ikna etmek için mahkeme salonunda başörtüsünü çıkardı

DEM Partili 2 isim İmralı”da! Beklenen görüşme başladı

“Asgari ücret düşük kaldı” diyenlere 10 ülke sıraladı: Onlardan iyiyiz

Ayrıntılar geliyor…

Olgun Kızıltepe

Haberler.com – Güncel

Sıcak Gelişme:

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Hiçbir insanımızın serzenişine kulak tıkamıyoruz, yaşanan her zorluğun farkındayız

Kalın”ın Emevi Camii”nde kıldığı namaz için çok konuşulacak yorum

Trump göz dikmişti! Devlet başkanından tokat gibi yanıt

Otomotiv devi Türkiye”den çekildi

Haberler.com”da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve haberler.com”un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.

Netanyahu”nun eşinin mesajları ifşa oldu

Görüntüdeki ismin kim olduğunu duyunca şok olacaksınız

Makarnaya ödediği paraya isyan etti

Otomotiv devi Türkiye”den çekildi

Enflasyona göre hesaplandı! İşte 2025 yılının zamlı maaşları

Hakkındaki iddia doğruysa yer yerinden oynar

Son Dakika Haberleri

Gönül Dağı 159. bölüm tek parça izle! Gönül Dağı son bölüm neler oldu? Yalan final bölüm tek parça izle! Yalan full HD bölüm izle! Yalan son bölüm neler oldu? NOTER ÇALIŞMA SAATLERİ 2024 | Noter Cumartesi günü açık mı, kapalı mı? 28 Aralık noterler çalışıyor Dolar kaç TL, 1 Dolar ne kadar? 28 Aralık döviz kuru ve bugün döviz fiyatlarında son durum ne? İstanbul”da açık nöbetçi eczane nerede? 28 Aralık İstanbul nöbetçi eczaneler… HAFTA SONU HAVA DURUMU | Hafta sonu yağmur var mı? 28-29 Aralık hava sıcaklığı kaç derece olacak? BUGÜN HANGİ MAÇLAR VAR? 28 Aralık günü maç var mı, hangi kanaldan yayınlanıyor, şifresiz mi? BUGÜN HANGİ DİZİLER VAR 28 ARALIK: TV yayın akışı ve bugün hangi diziler var? Kızılcık Şerbeti 82. bölüm izle! Kızılcık Şerbeti son bölüm neler oldu? Plastik poşet fiyatları ne kadar? 2025 market poşetlerine zam geldi mi? Resmi Gazete bugün (28 Aralık) atama kararları neler? Resmi Gazete atama kararları 2024!

Gelişmelerden Anında Haberdar Olun!
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.

Source: Haberler


Ülkede bir ilk! Almanya”dan Anti-Müslüman Irkçılık Raporlama Merkezi adımı

Devlet kamu yayıncı kuruluşu WDR”nin haberine göre, ülkede ilk olma özelliği taşıyan ve KRV eyalet hükümeti tarafından oluşturulan merkezde, Müslümanlara yönelik saldırılar ve suç olayları kayıt altına alınarak raporlanacak.MEDAR”ın faaliyete geçmesiyle, Müslüman olmayan yabancılara yönelik ırkçı faaliyetler de rapor haline getirilecek.En geç mart ya da nisanda açılması planlanan merkezin 3 yıllık çalışmanın ürünü olduğu belirtildi.Müslüman karşıtı olaylara ilişkin kendi eyalet raporlama merkezini kuran ilk federal eyalet olan ve 18 milyondan fazla nüfusa sahip KRV”de 1,7 milyonu aşkın Müslüman”ın yaşadığı tahmin ediliyor.Eyalette, Müslümanlara ve ibadethanelere yönelik çok sayıda saldırı yaşandı. Eyaletteki Iserlohn kentinde Ocak 2022″de çok sayıda Müslüman”ın mezarına yapılan saldırıda, mezar taşları kırılıp ters çevrilerek tahrip edilmişti.KRV eyaletinde Nisan 2022″de antisemitik olaylara karşı raporlama merkezi olan Anti-Semitizm Araştırma ve Bilgi Merkezi (RIAS NRW) açılmıştı.

Source: Www.star.com.tr


Almanya”da Anti-Müslüman Irkçılık Raporlama Merkezi açılıyor

Almanya”nın Kuzey Ren Vestfalya (KRV) eyaletinde, Anti-Müslüman Irkçılık Raporlama Merkezi”nin (MEDAR), 2025″in ilkbahar aylarında açılmasının planlandığı duyuruldu.
Devlet kamu yayıncı kuruluşu WDR”nin haberine göre, ülkede ilk olma özelliği taşıyan ve KRV eyalet hükümeti tarafından oluşturulan merkezde, Müslümanlara yönelik saldırılar ve suç olayları kayıt altına alınarak raporlanacak.
MEDAR”ın faaliyete geçmesiyle, Müslüman olmayan yabancılara yönelik ırkçı faaliyetler de rapor haline getirilecek.
KRV eyaletinde Nisan 2022″de antisemitik olaylara karşı raporlama merkezi olan Anti-Semitizm Araştırma ve Bilgi Merkezi (RIAS NRW) açılmıştı.

Source: Dünya Gazetesi