Tarzan, Pardon Abdi zorda
Söylediklerinden anladıklarım şunlardır:*- Bayağı bir alttan alma durumunda.- İddialı çıkışlarını terk etmiş.- O eski meydan okumalarından eser yok.- Suriye’nin toprak bütünlüğü falan demeye başlamış.- HTŞ’ye göz kırpmalar falan.ABD’nin satışa getireceğini mi anladı? Sahanın zorlaması mı? İmralı’nın devreye girmesinin etkisi midir? Tam olarak bilemiyorum.Ama bildiğim şu: Tarzan bir hayli zorda. BAYRAKTAR DEVRİMİ İTALYA’nın havacılık devi Piaggio isimli uçak şirketi, artık Baykar’ın. Dünyanın en eski uçak üreticilerinden olan bu şirkete bir Türk şirketinin sahip olması müthiş.*Peki devrim, işin neresinde?Şurasında:Piaggio, jet motoru da üretiyor. Yani Baykar, artık jet motoru üretebilme kabiliyetine kavuşuyor.Devrim, işin burasında.*Sanırım bu satın alma olayı, Türkiye açısından büyük bir sıçrama olacak.Haluk ve Selçuk Bayraktar kardeşlere bravo doğrusu.TRUMP İLE MUSK ARASINDA ARIZA ÇIKAR MI- İkisi de kendine hayran. – İkisi de dominant olmaya aşırı meraklı. – İkisi de güç paylaşımına yabancı. – İkisi de aklına geleni söylüyor. – İkisi de çabuk sıkılan karakter. – İkisi de her an her şeyi devirebilir. – İkisi de hızla duygu değiştirme kapasitesine sahip. *Sonuç? İşbirliğinden ne kadar büyük kârlar elde ediyor olurlarsa olsunlar… İkisinin arasında orta vadede arıza çıkacaktır.Elon Musk – Donald TrumpDONARAK ÖLEN BEBEKLER AŞKINABİRLEŞMİŞ Milletler’in Mülteciler Ajansı Başkanı şu açıklamayı yaptı dün:*“Soğuk hava ve barınak eksikliği nedeniyle Gazze’de bebekler donarak ölüyor.”*Üç sözcük: BİR: Bebekler… İKİ: Donarak… ÜÇ: Ölüyor…*Bebekler ölürken, hele de donarak ölürken susup oturmak olmaz.İnsanlık üzerinde ittifak kurup sokaklara çıkmak gerekir.*İşte bunun için harika bir fırsat:Kendilerini “İNSANLIK İTTİFAKI” olarak nitelendirenler, 1 Ocak saat 08.30’da Galata Köprüsü’nde buluşuyor. Kendine “insanım” diyen herkes…Dünya görüşü, partisi, hayat tarzı ne olursa olsun bu büyük buluşmada yer almalı.Donarak ölen bebekler aşkına!
Source: Ahmet Hakan
Güney Kore’de yolcu uçağı iniş sırasında pistten çıktı
Güney Kore facia gibi bir kazaya sahne oldu.
Tayland”ın Bangkok şehrinden kalkan Jeju Air firmasına ait 7C2216 sefer sayılı uçak, Muan Uluslararası Havalimanı”na inişi sırasında pistten çıkarak duvarlara çarptı.
Muan Uluslararası Havalimanı yönetiminden yapılan açıklamaya göre, 175 yolcu ve 6 mürettebatı taşıyan uçakta en az 85 kişinin hayatını kaybettiği belirtilirken, çok sayıda kişinin yaralandığı aktarıldı.
Yerel saat ile 09.07’de meydana gelen kazanın kesin nedeni hakkında resmi açıklama yapılmazken, kaza sonrasında alevlere teslim olan uçağa ait görüntüler amatör kameralara yansıdı. Yerel basında yer alan haberlerde ise uçağın iniş takımlarında arıza meydana geldiği iddia edildi.
Güney Kore Geçici Devlet Başkanı Choi Sang-mok, kurtarma çalışmaları için gereken tüm çabanın gösterilmesi talimatını verdi. Kazanın kesin nedenini belirlemek üzere soruşturma başlatıldı.
Source: Dünya Gazetesi
“İçimize sinmedi”
Cumhurbaşkanı Erdoğan”ı Erdoğan yapan da aslında tam bu manşet… Bursa”da AK Parti teşkilatına seslenen Erdoğan konuşmasının büyük bölümünü ekonomiye ayırdı.Asgari ücret konusundaki samimi açıklamaları dikkat çekiciydi.Öncelikle asgari ücretin dolar bazında Asya ülkelerinin üstüne çıkarıldığını, Avrupa ülkelerinin seviyesine yaklaştığını hatırlattı.”Buna rağmen arzu ettiğimiz sonuca ulaşamadık. İçimize sinmedi” ifadesini kullandı. Peki Erdoğan, hükümetin cebinden çıkan bir para olmadığı halde neden asgari ücreti CHP”nin istediği gibi 30 bin lira ilan etmedi. Erdoğan bu durumu, dünya piyasalarındaki rekabetin gerisinde kalıyoruz ve Türkiye”nin şu dönemde işsizliği tahammülü yok sözleriyle açıklamaya çalıştı. Asıl hedefin enflasyon ve faizi düşürmek olduğunu belirtti. 2025 yılında net sonuçlar almayı beklediklerini söyledi. Hep birlikte takip edip göreceğiz.Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasında iki önemli mesaj daha verdi. Birisi vatandaşlardan destek istemesiydi. “Millete fahiş fiyat çeken mal ve hizmetleri boykot edin bize yardımcı olun” diye seslendi. Ayrıca deprem konutlarıyla ilgili süreçte önemli mesafe alındığını hatırlattı. Yaz aylarından itibaren o potansiyelin sosyal konut inşası için kullanılacağını söyledi. Böylece ev kiralarındaki fahiş fiyat artışının önüne geçileceğini belirtti. Ev kiraları demişken, Suriyeli sığınmacıların yoğun olarak göç ettiği Hatay”da eve dönüşle birlikte kiracı bulamayan ev sahiplerinin dairelerde 3 bin liraya kadar indirim yapmaya başladığı haberleri geliyor. Ne diyelim bodrum katları, ahırdan bozma evleri, depoları sığınmacılara fahiş fiyatlarla kiralayanlar düşünsün.Bu arada Erdoğan bu sözleri söylerken CHP Genel Başkanı Özgür Özel de Ankara”da “Asgari Ücret Mitingi” yapıyordu.Hakkı elbette. Ancak inandırıcı olabilmesi için önce CHP”li belediyelerin SGK prim borçlarını ödemesi, sürekli işçi grevi haberleriyle gündeme gelmemesi ve bir de eş dost akraba atamalarından vazgeçmesi gerekiyor. Üstüne bir de 2019″dan bu yana yönettikleri belediyelerin borçlarının katlanarak büyümesi var.Yani Özel, Suriye cephesinde kaybettiği prestijini ekonomi üstünden kazanmak istiyor ama o cephede de CHP”nin karnesi pek parlak değil.Biz bu bölümü yine Erdoğan”ın bir sözüyle bitirelim.”Hiçbir serzenişe kulaklarımızı kapatmıyoruz. Her sorunun farkındayız. Kim ne veriyorsa benden beş fazlası anlayışı sırf günü kurtarmak için verilen sözler çok büyük zararlar verdi. Benden sonrası tufan diyenler geride enkazlar bıraktı. Biz bu siyaseti hep elimizin tersiyle ittik”Takdir milletin elbette…”TUTUŞTU”Türkiye”nin terörle mücadele stratejilerini adım adım hayata geçirdiği, kesin sonuçlar alma yolunda ilerlediği bir dönemden geçiyoruz.Bu durum özellikle terör örgütü PKK/YPG”de derin bir korkuya sebep olmuş vaziyette. PYD Elebaşı Ferhat Abdi Şahin, sırtını yaslayacak ülke arıyor. Belli ki artık “ABD”ye güvenemeyiz, İran”ın gücü yok. Esed gitti. İşimiz bitti” korkusu var. Yani bir anlamda tutuşmuş gibi görünüyorlar. Bunu nereden çıkardığımızı düşünenler olabilir. Sözü uzatmadan hemen konuyu açıklığa kavuşturayım. Terörist Elebaşı Şahin, son açıklamasında Rusya”dan, Türkiye ile arabuluculuk yapmasını istedi. Belli ki, PYD”nin umudu Suriye sahasından çekilmek zorunda kalan Moskova yönetiminin, terör örgütü üstünden güç konsolide etme çabası içine girebileceği öngörüsü. Ancak ne Rusya”nın böyle bir isteği var. Ne de Türkiye”nin terör örgütü PKK/YPG ile bir irtibat kurma isteği… Bundan sonra terör örgütü için tek bir yol var. Silahları teslim edip. Suriye”nin yeni yönetimi ile uzlaşı zemini sağlamak. Bu süreçte Türkiye kritik bir hamle daha yaptı. DEM”li Sırrı Süreyya Önder ve Pervin Buldan”a İmralı”ya gitme izni verildi. Her iki isim PKK elebaşı Abdullah Öcalan ile adada görüşme yaptı. Yani Türkiye bir yandan DEM”lilere Kandil ve Suriye”deki terör elebaşları bizim için yok hükmünde mesajı verdi; Diğer yandan da siyasal hayata Türkiye partisi olarak devam edebilme şansı. Teröristbaşı Abdullah Öcalan da silahları bıraktıran, terörü bitiren bir isim haline gelebilir. Bölgede yepyeni sayfalar açılabilir. Umarız bu şansı herkes iyi değerlendirir. Zira Türkiye”nin uzattığı eli “Hendek terörü” döneminde olduğu gibi bir acizlik olarak görenler demirden yumruğu yemeye de hazır olsun.Bundan sonra terörle mücadeleden bir milim bile taviz olmayacak. Cumhur İttifakı bu sürecin en büyük güvencesi zira…CHP AŞIRI DEMLENDİÇok vaktinizi almayayım.Özetle durum şudur.CHP”deki aşırı DEM”lenme sürecinin yan etkileri artık karşımıza daha sık çıkıyor. Rize”de CHP”li Fındıklı Belediyesi”nin düzenlediği etkinlikte, eski DTP Milletvekili Akın Birdal, Kurtuluş Savaşı mücadelesini yerden yere vuruyor. Atatürk”ün silah arkadaşları için “Ermeni soykırımı” ve “Rum soykırımı” yaptı iftirasını ortaya atıyor. CHP”liler dut yemiş bülbül gibi izliyor. Durum öyle vahim ki, CHP”ye yakın olan Atatürkçü Düşünce Derneği çıkıp duruma tepki gösteriyor. Birdal hakkında suç duyurusunda bulunuyor.Bir yandan “Mustafa Kemal”in Askeriyiz” diyeceksin, diğer yandan soykırımcı iftirası atanlarla yol yürüyeceksin, ne diyelim?İnşallah samimi, vatansever CHP”lilerin gözü bir gün açılır.Parti onların ama ülke hepimizin…
Source: İbrahim Güneş
Selahaddin E. Çakırgil yazdı: “Büyük Ortadoğu Projesi” (BOP), “Büyük Osmanlı Projesi”ne mi dönüştü?
Bir diğer “Pazar Hasbihali”ne daha, hayır dileklerimiz ve selamlarımızla başlayalım..*Ankara”dan “uluslararası ilişkiler ve strateji” uzmanı olduğunu belirten İbrahim Şengül isimli okuyucu diyor ki: “Yıllarca, “Büyük Orta Doğu Projesi” denilen ve kısaca “BOP” diye anılan bir emperyalizm oyunu etrafında, bilen-bilmeyen niceleri bu “proje” üzerinde konuştu, hatta bizzat Başkan Tayyip Erdoğan da suçlandı.. Çünkü, o da BOP”un başkanlarından birisi olarak devrede bulunacaktı.Bence, Başkan Erdoğan”a yapılan suçlamalar yersizdi.. Çünkü, Erdoğan”ın, mahiyeti tam olarak bilinmeyen o projenin içyüzünde neler olduğunu anlamak için bu işin içinde bulunması gerekiyordu.. Yoksa, o masada olmaksızın, orada alınacak kararlara nasıl etkili olunacaktı?Ve amma, “BOP” denilen o proje, ilerletilemedi; kenara konuldu..Suriye”de olup bitenler ise, ortaya öyle bir tablo çıkardı ki, nice çevreler şimdi, o “BOP” yoksa, baş harfleriyle yine kısaca “BOP” denilen “Büyük Osmanlı Projesi” miydi? Başkan Erdoğan yoksa bu ihtimali mi şekillendiriyordu, kendi zihin dünyasında?” diyorlar.Ama, Osmanlı”nın tarih sahnesinden çekilmesinden sonra bu coğrafyada, 100 yılı aşkın zamandır, hep kan, gözyaşı, katliam ve vahşilikler ve de harabelerden başka bir şey görülmedi-yaşanmadı..Halbuki, Selçuklular ve sonra da Osmanlılar zamanında, , “Moğol İstilâsı” hariç, 700 yıla yakın bir süre bu bölgede, genel olarak bir huzur ve barış dönemi yaşanmıştı.Başkan Erdoğan”ın zihninden neler geçer bilemem, ama, Siyonistler hariç, bu coğrafyanın etnik kökenleri ne olursa olsun, halkların tamamı, Osmanlı yüzyıllarını hayırla ve hayranlıkla anıyor.. Ben bu coğrafyada yıllarca gezdiğim halde, hemen hiç bir ülkede Osmanlı asırlarını hayırla anmayan kimseye rastlamadım, desem, abartı olmaz.. Başkan Erdoğan, bu coğrafyayı iyi okuyor ve açılımı “Büyük Osmanlı Projesi” olan yeni bir (BOP) sahnelemek istiyor.–Evet, bu okuyucumuzun değerlendirmesi böyle..Bu vesileyle 110 yıl öncelerde bir şair, (Mithat Cemal), Osmanlı”nın artık son demlerinin geldiğini söyleyenlere karşı, “Ölmez bu vatan, farz-ı muhâl, ölse de hatta.. Çekmez kürenin sırtı, bu tâbût-u cesîmi..” (bu büyük tabutu..) diyordu.. Evet, o şair, şairane bir sezişle, “Bu vatan ölmez ama, farz-ı muhal ölecek olsa, kürenin sırtı, bu büyük tabutu nasıl taşıyacak?.” diyordu.. Şirin tahmin, tasavvur ve tahayyülü doğru çıkmıştı.. Çünkü, Osmanlı”nın büyük tabutu sadece bu coğrafya tarafından değil, bütün dünya tarafından da kaldırılamıyor..Okuyucumuzun öngördüğü ya da temenni ettiği üzere, bu coğrafya için, yeni bir Osmanlı barış dönemi”nin oluşmasının doğum sancıları mı var?Ki, bu coğrafyada olsa bile, bazı güç odakları, “Yeni Osmanlılık” siyasetinden rahatsızlıklarını alenen yazıyorlar.. Hatta, Halifeliğin ihya edilmek istendiği bile, bir tehlike olarak dile getiriliyor. Ve isteniyor ki, Müslüman dünyasındaki perişanlık sürsün.. Hatırlayalım ki, Osmanlı, Balkan Savaşı ile meşgul iken, 1912″lerde İtalya da, Osmanlı”nın Kuzey Afrika sahillerindeki (bugün Libya diye anılan ülkedeki) Trablusgarb sahillerine çıkarma yaptığı zaman, Sunûsîlik Hareketi”nin lideri Şeyh Büyük Sunûsî ve Ömer Muhtar gibi yardımcılarının liderliğindeki 60 bin kadar mürit, develerine binip sadece kılıç, kalkan, ok vs. ile saldırıya geçtiler ve bu kuvvetlerin yarıdan fazlası, son derece modern silahlara ve diğer makineli tüfeklere sahip İtalyanlar tarafından “şehit” edildiler, ama, İtalyan güçleri de sahillerde çivilendiler. Daha sonra, sonraları Müslüman olan Muhammed Esed (ilk ismi, Lepold Weiss) , Şeyh Sunûsî””ye , “O kadar modern bir orduya karşı o kadar yetersiz silâhlarla karşı koymaya çalışırken, ağır kayıplar vereceğinizi düşünmemiş miydiniz?” diye sorar.. O da, “İstanbul”da Halife, cihad ilân edince, bizim burada kuvvetlerimizin hesabını yapmamız alçaklık olurdu..” der..Evet, Müslümanların birlikte hareket etmesi işte böyle bir şer”î güç odağı olan Hilâfet kurumu bunun için vazgeçilemez bir kurum idi. Yine hatırlayalım ki, Osmanlı ülkeleri, emperyalist-şeytanî güçlerce parçalandığı zaman, Batı dünyasının hegemonyasını tehdit eden bir güç odağı bertaraf edilmiş oluyordu. Batı emperyalizmi, artık, Müslüman dünyalarına, dolaylı olarak egemen olacaktı..Şimdi, İslam Milleti”nin uyanık evlatları 100 yıl öncelerdeki o büyük saldırının sonuçlarını gidermek ve dünya çapındaki birliklerini sağlamak için, neler yapmaları gereğini daha bir derinden düşünüyorlar. Mesele, “Büyük Osmanlı Projesi” lafına tarihte asırlarca yaşanmışlığa işaret etmesi açısından söylenmiş kabul etmek ve amma, “Dünya Müslümanlarının Birliği”ni gerçekleştirmenin hele de mevcut şartlarda son derece acil bir gereklilik olduğu ortadadır. Ve inşaallah bu uyanış o sonucu da getirecektir.*N. Uçkan isimli okuyucu, “Suriye”deki kazanımların zarar görmemesine azamî dikkat sarf edilmeli.. Hâlâ seküler / laik sistemlerde ve bu sistemlere itiraz etmeden yaşayanların da, İslami kimlikle hizmet edecekleri iddiasını bir daha düşünmeleri gerekir..” diyor..· *Ahmet isimli okuyucu da, “Suriye”deki gelişmelere karşı çok uyanık olunması gerektiğini, emperyalist ülkelerin bir tarafta Nusayrî azınlığını, diğer taraftan PKK/PYD”yi kullanmak isteyeceklerini” belirterek, “Türkiye hele de bu saatten sonra Suriye”de kalıcı bir huzuru tesis etmek için ciddi gayret sarf etmeli. Suriye”nin geçmişte yaşadıklarını bilmeyenler meseleye çok safça yaklaşabilirler.” diyor..*Furkan Kılıç isimli okuyucu da aynı konuya değinerek, “Suriye rejimine destek olmak, İran”a da , Lübnan Hizbullahı”na da yakışmıyordu.. Stratejik hesaplar yaşanan realiteyi örttü.. Ezilen, işkence gören, öldürülen yüzbinlerce kadın, erkek, çocuk önemsenmedi, muhalefet edenler de hemen terörist damgasını yiyorlardı..” diyor..*Urfa”dan Nezir Kaya isimli okuyucu da, “15 Aralık günkü Hasbihal”de, “Nizar Kabbani”den aktardığınız “Horoz” isimli şiiri, sahiden de çok güzelmiş; Müslüman halkların tepesine oturtulan diktatörler, emperyalistlerin emrine göre kendi halklarına horozluk yapıyorlar..” diyor..Benzer bir görüşü, Hollanda”dan İbrahim Turgut isimli okuyucu da dile getirmiş..
Source: Selahaddin E. Çakirgi̇l
Güney Kore”deki uçak kazasından ilk görüntüler
Güney Kore”nin Muan şehrinde yolcu uçağının inişte kontrolden çıkması sonucu meydana gelen kazada, ilk belirlemelere göre 120 kişinin hayatını kaybetti.İniş takımlarındaki arıza nedeniyle pistten çıkarak duvara çarpan uçak infilak ederken olay yerinden gelen ilk görüntüler kazanın vahametini gözler önüne serdi.İşte o kareler
Source: Erdem Aksoy
Güney Kore”de uçak kazası
Güney Kore ajansı Yonhap ın haberine göre, Jeju Air havayolu şirketine ait uçak, başkent Seul ün 288 kilometre güneybatısındaki Muan şehrindeki Musan Uluslararası Havalimanı na inişte kaza yaptı. İtfaiye ekipleri, iniş sırasında kontrolünü kaybederek pistten çıkan uçağın havalimanını çevreleyen çite çarptığını belirtti. Ekipler, kazada büyük bölümü yanarak tahrip olarak uçağa müdahale ederek yangını söndürdü, 1 yolcu ve 1 kabin personelini kurtardı. İtfaiye yetkilileri, kazada ilk belirlemelere göre 120 kişinin hayatını kaybettiğini bildirdi. 181 kişiyi taşıyan uçaktaki 179 kişinin öldüğü tahmin ediliyor. 175 yolcu ve 6 mürettebatı taşıyan uçağın Bangkok-Muan seferini yaptığı, 2 Tayland vatandaşı dışındaki yolcuların Güney Kore vatandaşı olduğu kaydedildi. Kazanın uçağın iniş takımlarındaki arızadan kaynaklandığı, ilk seferde iniş takımları açılmayan uçağın ikinci seferde zorunlu iniş sırasında kaza yaptığı aktarıldı.
Source: Habertürk
DEM Parti”den İmralı açıklaması! Öcalan”ın ifadelerine yer verildi: Hazırım
DEM Parti geçtiğimiz günlerde İmralı”ya heyet göndermek için Adalet Bakanlığı”na başvurmuştu. Bakanlık bu talebe olumlu cevap verdi. Bakanlıktan yapılan açıklamada “DEM”lilerin görüşme talebine olumlu cevap verdik. Hava şartlarına göre yarın ya da pazar günü İmralı”ya gidecekler” denilmişti. O kritik ziyaret dün gerçekleşti. ABDULLAH ÖCALAN İLE BİR ARAYA GELDİLER Heyette DEM Parti Milletvekilleri Sırrı Süreyya Önder ile Pervin Buldan vardı. Önder ve Buldan”ın İstanbul”dan helikopterle adaya gitti. İkili burada terör örgütü PKK elebaşı Abdullah Öcalan ile bir araya geldi. DEM PARTİ”DEN İLK AÇIKLAMA DEM Parti”den dün görüşme sonrası yapılan açıklamada, “Pervin Buldan ve Sırrı Süreyya Önder’den oluşan heyetimiz bugün İmralı’da Abdullah Öcalan ile bir görüşme gerçekleştirmiştir. Bu görüşme sona ermiş ve heyetimiz geri dönmüştür. Bu görüşmenin içeriği hakkındaki bilgileri ve değerlendirmeleri heyetimiz ilerleyen saatlerde basın ve kamuoyuyla paylaşacaktır” ifadeleri kullanılmıştı. GÖRÜŞMENİN DETAYLARI BELLİ OLDU DEM Partili vekillerin dün İmralı ziyaretinin ardından görüşmeye ilişkin detaylar merak ediliyor. DEM Parti, görüşmenin içeriğine ilişkin detayları paylaştı. Öcalan”nın “Çağrıyı yapmaya hazırız” dediği aktarıldı. İŞTE TERÖRİSTBAŞI ÖCALAN”IN SÖZLERİ… “Türk-Kürt kardeşliğini yeniden güçlendirmek tarihi bir sorumluluk olduğu kadar tüm halklar için de kader belirleyici bir önem ve aciliyet kazanmıştır. TBMM”Yİ İŞARET ETTİ Sürecin başarısı için Türkiye’deki tüm siyasi çevrelerin dar ve dönemsel hesaplara takılmadan inisiyatif alması, yapıcı davranması ve pozitif katkı sunması elzemdir. Bu katkıların en önemli zeminlerinden biri de şüphesiz TBMM olacaktır. “MUHALEFETİN DE KATKI VE ÖNERİLERİ DEĞERLDİR” Gazze ve Suriye’de yaşanan hadiseler göstermiştir ki, dışarıdan müdahalelerle kangrenleştirilmeye çalışılan bu sorunun çözümü artık ertelenemez bir hal almıştır. Bunun ciddiyetiyle doğru orantılı bir çalışmayı başarıya ulaştırmak için muhalefetin de katkı ve önerileri değerlidir.Sayın Bahçeli’nin ve Sayın Erdoğan’ın güç verdiği yeni paradigmaya, ben de pozitif anlamda gerekli katkıyı sunacak ehil ve kararlılığa sahibim. “ÇAĞRIYI YAPMAYA HAZIRIM” Heyet bu yaklaşımımı gerek devletle gerekse siyasi çevrelerle paylaşacaktır. Bunlar ışığında gereken pozitif adımı atmaya ve çağrıyı yapmaya hazırım.Bütün bu çabalarımız, ülkeyi hak ettiği düzeye taşıyacak ve aynı zamanda demokratik bir dönüşüm için de çok kıymetli bir kılavuz olacaktır.Devir Türkiye ve bölge için barış, demokrasi ve kardeşlik devridir”
Source: Internet Haber
Suriye”deki yaklaşık 14 yıllık yıkım, 5 devletin kontrolündeki BM sisteminin çöktüğünü de gösterdi
AA muhabiri, Suriye iç savaşı sırasında BM”nin attığı adımları, aldığı eleştirileri ve BMGK”deki karar tasarılarını derledi.Suriye”de 15 Mart 2011″de baskı ve yolsuzluklara karşı reform talebiyle başlatılan barışçıl gösteriler, Suriye rejimi güvenlik güçlerinin ve ordu birliklerinin şiddete başvurarak protestoları bastırmaya çalışmasıyla 2012″den itibaren “silahlı çatışmalara” dönüştü.BM, iç savaşın ilk yıllarında etkin bir diplomatik girişimde bulunmamasıyla ve savaşın önlenebilir olduğu dönemde kararlı bir uluslararası müdahale gerçekleştirememesiyle eleştirildi.BMGK üyeleri arasındaki fikir ayrılıkları nedeniyle hızlı ve etkili bir çözüm mekanizmasının devreye sokulamadığı görüldü.BMGK”de Rusya ve Çin”in Suriye rejimine yönelik yaptırımları veya askeri müdahaleyi içeren tasarıları sürekli veto etmesi, BM”nin krizi yönetme kabiliyetini ciddi şekilde sınırladı. Veto mekanizmasının insani krizlerde etkisiz kalması BM”nin meşruiyetini ve yapısını sorgulatır hale getirdi.- BM SURİYE ÖZEL TEMSİLCİLERİ VE SİYASİ ÇÖZÜM GİRİŞİMLERİBM, Suriye krizinde siyasi çözüm yolları aramak üzere birçok özel temsilci atayıp, görüşmeler yürütmesinin yanı sıra krizin çözümüne ilişkin çeşitli arabuluculuk süreçlerine ve diplomatik çabalara müdahil oldu.BM ve Arap Birliği”nin ortak özel temsilcisi olarak 2012″de bu görevi yürüten Kofi Annan, Suriye”de barışçıl bir çözüm bulmak amacıyla 6 maddelik bir barış planı önerdi. Bu plan, ateşkes, insani erişim ve siyasi diyalog çağrısını içeriyordu. Annan, Mart 2012″de Suriye”ye giderek görüşmeler gerçekleştirdi ancak plan hayata geçirilemedi.Özel temsilcilik görevini 2012-2014 döneminde üstlenen Lakhdar Brahimi, krizin diyalog yoluyla çözümü için çalıştı. Cenevre”de 2012 ve 2014″te yapılan görüşmelerde Suriye hükümeti ve muhalefet grupları arasında bir dizi barış görüşmesi düzenlendi. Bu görüşmeler, siyasi bir geçiş planı oluşturmayı ve Suriye”nin geleceği için bir yol haritası belirlemeyi amaçlıyordu. Bu kapsamda “Cenevre Bildirisi” temelinde bir geçiş hükümeti kurulması öngörüldü ancak taraflar arasında anlaşmaya varılamadı.Staffan de Mistura, 2014-2019 döneminde BM Suriye Özel Temsilciliğini yürüttü. De Mistura, “Cenevre III” adı verilen görüşmelerin yanı sıra bireysel taraflarla temaslarda bulundu ve 2016″da çatışmaların durdurulması için girişimlerde bulundu. Ayrıca, “İstişareler” adını verdiği toplantılarda geniş bir yelpazede Suriyeli gruplarla diyalog sürdüren De Mistura, 2018″de Suriye Anayasa Komitesinin kurulmasına yönelik çalışmalara öncülük etti.Öte yandan, BM”nin arabuluculuğunda gerçekleştirilen Cenevre görüşmeleri, Suriye”deki çatışmanın tarafları arasında kalıcı bir çözüm sağlayamadı. BM”nin süreç üzerindeki otoritesi zayıf kaldı ve rejim ile muhalefet arasında anlamlı bir diyalog kurulamadı.Ayrıca BM, Rusya, Türkiye ve İran”ın öncülüğünde başlatılan Astana süreci ve Soçi”deki Suriye Ulusal Diyalog Kongresi”ne de katılarak siyasi süreci destekledi.Temsilcilik görevini 2019″dan bu yana sürdüren Geir Pedersen, Suriye Anayasa Komitesinin oluşturulmasını ve toplanmasını sağladı. Bu komitenin amacı, Suriye”de yeni bir anayasa çalışması yapılmasını sağlamak olarak belirlendi. Pedersen, taraflar arasında güvenin artırılması ve müzakerelerin ilerlemesi için çabalarını sürdürüyor.- BMGK”NİN ETKİSİZLİĞİ VE İSTİKRARSIZLIĞIBMGK”de ilk kez 27 Nisan 2011″de, o dönemde BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun”un Siyasi İşlerden Sorumlu Yardımcısı Lynn Pascoe, Suriye”deki duruma ilişkin toplantıda bilgi verdi. Burada göstericilere karşı kolluk kuvvetlerinin şiddete başvurduğunu anlatan Pascoe, ilgili bölgelerdeki insani ihtiyaçların tespiti için BM”nin giriş talep ettiğini söyledi.BMGK tarafından 3 Ağustos 2011″de yayımlanan resmi açıklamada, Suriye”deki durumdan derin endişe duyulduğu belirtilerek, tüm şiddetin sona erdirilmesi ve Suriyeli makamların insan haklarına ve uluslararası hukuka riayet etmesi gerektiği vurgulandı.Suriye için 4 Ekim 2011″de Fransa, Almanya, Portekiz ve İngiltere tarafından sunulan karar tasarısı, Çin ve Rusya tarafından veto edildi. Aynı şekilde Çin ve Rusya, 4 Şubat 2012″de de bir tasarıyı veto ederek engelledi.BMGK”de, 14 Nisan 2012″de, Suriye”ye bir gözlemci ekibinin gönderilmesine ilişkin karar ilk kez tüm üyeler tarafından kabul edildi. 21 Nisan 2012″de de BMGK, BM Gözetim Misyonu kurulmasını ve Kofi Annan”ın 6 maddelik planının uygulanması sürecinin yönetilmesine dair karar tasarısını onayladı.22 Şubat 2014″e dek BMGK”de Suriye”deki duruma ilişkin herhangi bir karar alınmazken, bilgilendirme toplantıları devam etti. Bu tarihte ise BMGK üyeleri tarafından Suriye”de sivillerin korunması ve insani yardım için erişimin sağlanması adına bir karar tasarısı kabul edildi.Suriye”deki insani duruma ve sivillere karşı işlenen suçlara ilişkin bir karar tasarısı, 22 Mayıs 2014″te yine Rusya ve Çin tarafından veto edilirken, 14 Temmuz 2014″te ise insani durum ve insani yardımlara ilişkin bir karar tasarısı kabul edildi.Suriye”de klor bombası (klor içeren varil bombası) kullanılması hakkında BMGK karar tasarısı 6 Mart 2015″te kabul edildi. 18 Aralık 2015″te ise BM arabuluculuğunda siyasi müzakerelerin Ocak 2016″da başlaması, ateşkes ilan edilmesi ve 2 yıllık süreçte Suriye”de siyasi bir dönüşüm gerçekleşmesine yönelik bir zaman çizelgesi kabul edildi.BMGK tarafından 26 Şubat 2016″da kabul edilen kararda, Suriye”de çatışmaların durması ve insani yardım konvoylarının bir an önce ihtiyaç içindeki halka ulaştırılmasının temin edilmesi yer aldı.- REJİMİN SALDIRILARI ŞİDDETLENİP SİVİL ÖLÜMLER ARTSA DA BMGK SOMUT KARAR ALAMADIHalep kentinde çatışmaların durmasını ve askeri uçakların kent üzerinde uçuşuna son verilmesini içeren BMGK karar tasarısı, 8 Ekim 2016″da Rusya ve Venezuela tarafından veto edildi. Aynı tarihteki bir karar tasarısı da yalnızca Çin, Mısır, Rusya ile Venezuela tarafından onaylandı ve diğer üyeler tarafından reddedildi.BM Gözetim Misyonu”nun süresinin uzatılmasına ilişkin karar, 17 Kasım 2016″da BMGK”de kabul edildi. Halep”teki tüm saldırıların 7 gün süresince sona erdirilmesine ilişkin karar tasarısı, 6 Aralık 2016″da Çin, Rusya ve Venezuela tarafından reddedildi.BMGK, 19 Aralık 2016″da, Halep”teki tahliyeleri uluslararası gözlemcilerin izlemesini ve sivillere derhal insani yardım sağlanmasına ilişkin kararı kabul etti.- KİMYASAL SİLAH KULLANIMINA İLİŞKİN KARAR TASARILARI VETO EDİLDİSuriye”de kimyasal silah kullandığı tespit edilen Esed rejimine yaptırım uygulanmasını isteyen BMGK karar tasarısı, Bolivya, Çin ve Rusya tarafından 28 Şubat 2017″de reddedildi.İdlib”in Han Şeyhun ilçesindeki kimyasal silah saldırısını kınayarak saldırının soruşturulmasını isteyen BMGK karar tasarısı, 12 Nisan 2017″de Rusya tarafından veto edilerek kabul edilmedi. Bolivya”nın da reddettiği karar tasarısı için Çin de çekimser oy kullandı.Suriye”de kimyasal silah kullanımını soruşturan BM misyonunun görev süresinin uzatılmasını talep eden karar tasarısı, 24 Ekim 2017″de Rusya tarafından veto edildi. Bolivya ret oyu, Çin ve Kazakistan çekimser oy kullandı.Suriye”de kimyasal silah kullanımını soruşturan BM misyonunun görev süresinin uzatılmasını öngören tasarı, 16 Kasım 2017″de Rusya tarafından ikinci kez veto edilerek reddedildi. Aynı tarihte benzer konuda bir karar tasarısı da ABD, Fransa ve İngiltere tarafından veto edildi. Tasarıyı yalnızca Rusya, Çin, Bolivya ve Kazakistan kabul etti.Japonya tarafından 17 Kasım 2017″de sunulan Suriye”de kimyasal silah kullanımını soruşturan BM misyonunun görev süresinin uzatılmasını öngören tasarı, yine Rusya ve Bolivya tarafından kabul edilmedi.Bir yıl boyunca bilgilendirme toplantılarının yapıldığı BMGK”de, 13 Aralık 2018″de BM İnsani İşlerden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Mark Lowcock”un ülkedeki insani durum hakkında bilgi verdiği oturumda, insani yardımların ulaştırılması konusundaki kararın yenilenmesi kabul edildi. Çin ve Rusya bu karar kapsamında çekimser oy kullandı.- İDLİB”DE ATEŞKES DE REDDEDİLDİRusya ve Çin, 19 Eylül 2019″da, Suriye”nin İdlib kentinde ateşkes ve uluslararası insani hukuka saygı duyulmasını talep eden BMGK tasarısına olumsuz oy kullandı.20 Aralık 2019″da Rusya ve Çin, Suriye”ye sınır ötesi yardımlar yapılmasına 2014″ten itibaren olanak sağlayan BMGK kararının yenilenmesini veto etti.Rusya ve Çin, 7 Temmuz 2020″de de Suriye”de yaklaşık 3 milyon kişiye uluslararası yardımların gönderilmesine imkan tanıyan mekanizmanın yenilenmesini veto etti. 10 Temmuz 2020″da da Rusya ve Çin, Suriye”ye Türkiye üzerinden uluslararası yardımların gönderildiği mekanizmayı tekrar veto etti.Rusya, 8 Temmuz 2022″de, Suriye”de milyonlarca kişiye Türkiye”deki Cilvegözü Sınır Kapısı”ndan insani yardımların yapılmasına imkan tanıyan mekanizmanın görev süresinin uzatılmasını veto etti. Çin, bu oylamada çekimser kaldı.BMGK, 12 Temmuz 2022″de, Suriye”deki savaş mağduru sivillere Türkiye üzerinden ulaştırılan insani yardımların 6 ay daha devam etmesine karar verdi.Rusya, 11 Temmuz 2023″te, Türkiye üzerinden Suriye”ye insani yardım ulaştırılmasını sağlayan yardım misyonunun görev süresinin 9 ay süreyle uzatılmasını öngören karar tasarısını veto etti. Çin, oylamada çekimser kaldı. Rusya ve Çin”in sunduğu karar tasarısı da halkın ihtiyaçlarını karşılamayacağı gerekçesiyle Fransa, İngiltere ve ABD tarafından veto edildi.- BM MEKANİZMASININ SURİYE”DEKİ BAŞARISIZLIĞISuriye iç savaşı, BM”nin yapısal sorunları ve veto mekanizmasının insani krizlerde yarattığı tıkanıklıkları, kriz yönetimindeki eksikliklerini en net şekilde ortaya koyması açısından tarihe geçti.BM, Suriye rejiminin kimyasal silah kullanımının yeterince güçlü ele almamasıyla eleştirildi. Suriye rejimi, 21 Ağustos 2013″te başkent Şam”ın Doğu Guta bölgesinde kimyasal silaha başvurarak 1400″ün üzerinde sivili öldürdü.Rejimin 4 Nisan 2017″de İdlib”in Han Şeyhun ilçesine yaptığı kimyasal silah saldırısında 100″den fazla sivil öldü ve 500″den fazla sivil yaralandı. Doğu Guta bölgesinin Duma ilçesine 7 Nisan 2018″de yapılan kimyasal silah saldırısında da 78 sivil hayatını kaybetti.Ancak BMGK, daimi üyelerin vetosu nedeniyle kimyasal saldırılarına ilişkin somut sonuçlar elde edebileceği kararlar alamadı. Halep, Humus ve Doğu Guta gibi bölgelerdeki kuşatmalar sırasında BM”nin aktif bir rol oynamaması eleştirildi. BM, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR), Dünya Gıda Programı (WFP) ve Birleşmiş Milletler Uluslararası Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) gibi ajanslar aracılığıyla milyonlarca Suriyeliye yardım ulaştırmaya çalışsa da yetersiz kaldı.BM”nin insani yardım ulaştırma çabaları da Suriye rejiminin ve çatışan tarafların engellemeleri nedeniyle başarısızlıkla sonuçlandı. BMGK”de buna yönelik kararlar da özellikle Rusya tarafından veto edildi. Yardımların koordinasyonu yeterince hızlı ve etkili şekilde sağlanamadı. Özellikle kuşatma altındaki bölgelerde milyonlarca insanın açlık ve hastalıkla karşı karşıya kalması büyük bir insani kriz yarattı.Ayrıca BM, milyonlarca Suriyeli mültecinin durumunu yönetmekte yetersiz kaldı ve Türkiye, Ürdün ve Lübnan gibi komşu ülkelere yeterli destek sağlanmadı. Mültecilere yönelik uluslararası toplumu harekete geçirme konusundaki zayıflıklar, küresel bir dayanışma eksikliğini ortaya koydu.BM kurumlarının sahada yetersiz kalması ve bürokratik engeller nedeniyle yardımların büyük kısmı ihtiyaç sahiplerine ulaşamadı. Özellikle Suriyeli mültecilere yönelik kayıt, barınma ve eğitim hizmetlerinde ciddi eksiklikler yaşandı.BM, Suriye”deki savaş suçlarının ve insan hakları ihlallerinin belgelenmesine rağmen failleri adalet önüne çıkaracak uluslararası bir mekanizma geliştiremedi. Uluslararası Ceza Mahkemesine (UCM) sevk girişimleri, BMGK”de daimi üyelerin vetosu nedeniyle engellendi.- 5 DEVLETİN TAHAKKÜMÜNDEKİ BMGKBM, savaşın askeri yönünü kontrol edemeyip siyasi bir çözüm için gereken baskıyı da uluslararası toplum üzerinde oluşturamadı.Bu başarısızlığın en büyük kanıtı da BMGK”de Suriye”de ateşkes, insani durum, uluslararası hukuk ve insan hakları ihlalleri gibi konularda karar alınamaması oldu.1945″ten bu yana faaliyetlerini sürdüren BMGK, daimi üyeler ve veto hakkı yapısıyla dünya tarihindeki birçok krizde olduğu gibi karar mekanizmasını kullanamadı.Böylece ABD, Rusya, Çin, Fransa ve İngiltere”nin veto haklarını kullanmaktan çekinmediği Suriye krizinin uzaması, çözülememesi, kötüleşmesi ve çetrefilli hale gelmesi kaçınılmaz oldu.
Source: Www.star.com.tr