“Uluslararası Çatışmalar Gündemi – Gazze’den Suriye’ye, Tüm Gelişmeler Burada!”

Soykırımcı İsrail”den Kemal Advan Hastanesi kuşatması! Alıkonulan müdür ve personelin hayatları tehlike altında

İşgalci İsrail güçlerinin Gazze Şeridi”nin çeşitli bölgelerine kara, hava ve denizden yürüttüğü saldırılar, ardında ölü ve yaralıların yanı sıra büyük yıkımlar bırakarak 451. gününde sürüyor.GAZZE”DEKİ HÜKÜMET: İSRAİL”İN ALIKOYDUĞU HASTANE MÜDÜRÜ VE SAĞLIK PERSONELİNİN DURUMU AÇIKLANMALIHükümetin medya ofisinden yapılan açıklamada, hastane müdürü Ebu Safiyye”nin, İsrail”in Gazze”nin kuzeyindeki soykırımı sırasında zorlu koşullara rağmen “sağlık ve insanlık görevini onurlu bir şekilde yerine getirdiği” belirtildi.Hastaların tedavi hakkını savunan Ebu Safiyye”nin maruz kaldığı durumun endişeyle takip edildiği kaydedilen açıklamada, “İsrail işgal güçlerinin alıkoyduğu hastane müdürü Ebu Safiye ve sağlık personelinin hayatları tehlike altında. Uluslararası topluma bu kişilerin durumunun ortaya çıkarılıp gecikmeden derhal serbest bırakılması çağrısında bulunuyoruz.” ifadelerine yer verildi.Uluslararası topluma ve insan hakları örgütlerine çağrıda bulunan Gazze”deki Filistin hükümeti, Ebu Safiyye ve sağlık personelinin bırakılması için “derhal müdahale edilmesini” istedi.03:57 Filistin Bağımsız İnsan Hakları Komisyonu (ICHR), Filistin güvenlik güçlerinin birkaç haftadır “operasyon” düzenlediği işgal altındaki Batı Şeria”nın kuzeyinde yer alan Cenin Mülteci Kampı”ndaki tüm ölümlere ilişkin soruşturma açılması çağrısında bulundu00:43 İsrail İletişim Bakanı Shlomo Karhi, Filistin topraklarını gasbeden İsraillilerle işgal altındaki Doğu Kudüs”te bulunan Mescid-i Aksa”ya baskın düzenledi00:01 Gazze”deki Filistin hükümeti, İsrail ordusu tarafından Gazze Şeridi”nde alıkonulan Kemal Advan Hastanesi Müdürü Hüsam Ebu Safiyye ve sağlık personelinin durumunun açıklanması çağrısında bulundu00:00 İsrail ordu radyosu, Gazze”nin kuzeyinde ekim ayından bu yana 40 askerin öldüğünü duyurdu

Source: Www.star.com.tr


Suriye”deki yeni yönetimin lideri Şara duyurdu: HTŞ”nin feshedileceği resmen ilan edilecek

Şara, Suudi Arabistan”ın Al Arabiya televizyonuna verdiği mülakatta, ülkedeki gelişmelere, anayasal düzene, gelecekteki seçimlere ilişkin değerlendirmelerde bulundu.Şara, Ulusal Diyalog Konferası”nın toplumun tüm kesimlerini bir araya getireceğini, “Bu konferansta tüm kesimlerine katılım fırsatı vereceğiz. Suriye meselesini anlatacağız. Geçiş döneminde alınacak önemli ve hassas kararların oylamasını konferansa katılanlara bırakacağız.” dedi.Yakın zamanda İdlib”de sunulan hizmetlerin benzerlerini ülke geneline taşıyacaklarına dikkati çeken Şara, “Suriye”nin sadece İdlib gibi değil gelişmiş ülkeler gibi olmasını temenni ettiklerini ve 1 yılda köklü değişikler olacağını” söyledi.Şara, ülkenin yönetiminde ehliyet sahiplerinin yer alacağını ve toplum tüm kesimleriyle yüzyıllardır beraber yaşadığını kaydederek, “Ülkeyi yönetecekleri anayasa belirleyecek.” dedi.Devrik rejime ilişkin konuşan Şara, “Rejim toplumsal bölünmüşlük bıraktı. İntikam kafasından uzak durmalıyız. Akıllıca ve sakin bir şekilde sorunlara çözüm bulmalıyız. Bazı isimler var suçlar işlediler, onların peşine düşüp yakalayacağız. Cezalarını alacaklar.” ifadelerini kullandı.Şara ayrıca, “(Rejim döneminde) Medeniyetin başkenti Şam dünyaya en çok captagon üreten fabrikaya dönüştü.” eleştirisinde bulundu.- HTŞ”NİN FESHİHeyet Tahrir Şam”a (HTŞ) ilişkin Şara, “HTŞ kesinlikle feshedilecek. Ülke devrimci ve gruplar mantığıyla yönetilmez. Sanırım Konferansta feshedilecek. Resmen ilan edilecek.” dedi.Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu”nun (SMDK) feshedilmesine ilişkin soruya ise Şara “Bu evlerine çekilmeleri anlamına gelmiyor, yeni Suriye devletinin inşasına katılmaları anlamına geliyor.” yanıtını verdi.Şara ayrıca, Suriye”nin, “terör örgütü PKK/YPG”nin saldırı üssü olmasına” izin vermeyeceklerini vurgulayarak, Kürtlerin, Suriye”nin ayrılmaz bir parçası olduğunu ve ülkenin bölünmeyeceğini vurguladı.SDG adını kullanan PKK/YPG”yle temaslara değinen Şara, Suriye”nin kuzeydoğusundaki krizi çözmek ve daha sonra bu grubu hükümetin silahlı kuvvetlerine katmak için müzakereler yürüttüklerini belirtti.- “4 YIL SONRA SEÇİMLER DÜZENLENEBİLİR”Tek başına bir başarı elde etmediğini vurgulayan Şara, Suriye halkının sabrı ve fedakarlığı sayesinde rejimi yıktıklarını anlattı.”Rejimin yıkılması bölgenin güvenliğini 50 yıllığına sağladı. Türkiye”nin ve Körfez ülkelerinin milli güvenliği temin edildi.” diye konuşan Şara, ülkede yeni bir anayasanın hazırlanmasının ve yazılmasının yaklaşık 3 yıl sürebileceğini, seçimlerin de yaklaşık 4 yıl sonra düzenlenebileceğini dile getirdi.Şara, seçimlerin sağlıklı bir ortamda yapılabilmesi için “kapsamlı bir nüfus sayımı yapılması” gerektiğini ve bunun zaman alacağını kaydetti.Ülkede hukukun yeniden inşa aşamasında olduğunu aktaran Şara, ülkedeki protestolara ilişkin, “her vatandaşın görüşünü ifade etmesinin meşru bir hak olduğunu ancak kurumlara zarar verilmemesi gerektiğini” belirtti.Halkın beklentilerini karşılayacak, uzman ekiplerce dikkatlice hazırlanacak bir anayasa yazılacağını ifade eden Şara, “Şu an ki altyapı seçimler için maalesef uygun değil. Şu an 15 milyon insanın yerinden edildiğinden bahsediyoruz. Bunların nüfus kayıtları dahi yok. Şu an Suriye”nin nüfusunun sayısını sorsak kimse bilmez. Ülke içindeki ve dışındaki Suriyelilerin sayımı zaman alacak. Bunlar yapılmadıkça seçimler doğru olmaz.” diye konuştu.Ülkenin yeni bir ekonomi altyapısına ihtiyaç duyduğunu kaydeden Şara, bu sürecin biraz zaman alacağını ve ekonomi uzmanlarıyla uygun altyapının hazırlanacağını söyledi.- ABD, İRAN VE RUSYA”YA İLİŞKİN DEĞERLENDİRMELERYaptırım konusuna da değinen Şara, ABD”nin Suriye”ye yönelik yaptırımlarını kaldırması çağrısı yapmasının yanı sıra İran”ın da bölgedeki müdahaleleri konusunu “yeniden değerlendirmesini” umduğunu vurguladı.Şara, Beşşar Esed rejiminin devrilmesiyle “İran”ın bölgede önemli bir müttefikini kaybettiğini, Hizbullah”a kara yoluyla silah desteği sağlayan önemli bir koridorun da yok olduğunu” belirterek şunları kaydetti:”İran”ın bölge ülkelerine müdahalesi mezhepçiliğe ve iç savaşa yol açtı. Biz Tahran”a veya Lübnan”ın güneyine girmedik, köylerimize şehirlerimize girdik.”Ahmed Şera, Rusya”nın, yıllarca savunduğu Şam”daki müttefikini kaybetmesine rağmen Suriye”deki yeni yönetim için yaptığı son açıklamaların oldukça olumlu olduğunu belirtti.Şara, Rusya”nın Suriye ile ilişkisine “yakışır şekilde” ülkeden ayrılmasını istediğini ve Moskova”nın, Suriye için stratejik önemi olduğunu kaydetti.- BMGK”NİN 2254 SAYILI KARARIŞara, rejime karşı başlatılan operasyonda Birleşmiş Milletler Güvelik Konseyi”nin (BMGK) 2254 sayılı kararına ve kararın özüne uyduklarını belirterek, “Yerinden edilen insanların dönmesi garanti edildi, tüm tutukluları çıkardık. Yönetimi barışçıl devraldık. Başkan kaçtı, hükümet barışçıl şekilde yönetimi devraldı. 2254″ün özünün önemli bölümü yerine getirildi.” değerlendirmesini yaptı.Suriye”de geçen sürede çok şeyin değiştiğini ve bu süreçte yaşananların dikkate alınmasını vurgulayan Şara, “14 yıl boyunca 1 tutukluyu bile kurtaramayan, 1 mülteciyi evine döndüremeyen BM ve uluslararası toplum, rejime siyasi çözüm konusunda baskı yapamadı. Bugün Suriye halkı kendini bir başına kurtardı.” dedi.Şara ayrıca, “Komşu ülkelerle stratejik ilişkiler kurmak istiyoruz. Bölgenin istikrarını istiyoruz. Suriye”nin bölge ülkelerinin istikrarını bozacak hale gelmesine izin vermeyeceğiz. Devrimimiz bitti artık ülkeyi inşa etmeye başladık.” diye konuştu.

Source: Www.star.com.tr


Hafter, Mısır İstihbarat Başkanı ile görüştü

Libya”nın doğusundaki silahlı güçlerin sosyal medya hesabından yapılan açıklamada, Hafter ile Reşad”ın Bingazi”de bir araya geldiği belirtildi.Açıklamaya göre görüşmede, Reşad, Hafter”e Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi”nin selamlarını iletti ve “bölgesel ve yerel son gelişmeler tartışıldı”.Taraflar “Libya”daki siyasi süreci bölgede güvenlik ve istikrarın sağlanmasına katkıda bulunacak şekilde ilerletme çabalarını desteklemenin önemini” vurguladı.Reşad, Mısır ve Libya halkını birbirine bağlayan tarihi ilişkilerin derinliğine değindi, Hafter ise Mısır”ın Libya”da krizinin çözümü ve istikrarın desteklemesinde önemli katkısının olduğunu ifade etti.

Source: Www.star.com.tr


İsrailli İletişim Bakanı, Mescid-i Aksa”ya baskın düzenledi

Mescid-i Aksa”nın Batı Duvarı”nın (Burak Duvarı-Ağlama Duvarı) altında açılan tünellerden birinde bazı ritüeller gerçekleştiren Karhi, X platformu hesabından Aksa baskınına ilişkin açıklama yaptı. Karhi, açıklamada, “İsrail ordusunun her cephede zaferler kazandığı bu günlerde Midraş”taki (Yahudi dini metinleri) “gelecekte Kudüs”ün kapıları Şam”ın kapılarına ulaşacak” sözü aklıma geliyor.” ifadelerine yer verdi. Hamas ise yaptığı açıklamada İsralli Bakanın, Aksa baskınını kınadı ve yaptığı açıklamaları “tehlikeli” olarak nitelendirdi. Açıklamada, İsrailli Bakan Karhi”nin Filistin topraklarını gasbeden İsraillilerle Mescid-i Aksa”ya baskın düzenlemesinin ve “Şam kapılarına ulaşma” arzusuna ilişkin açıklamasının, “sömürgeci oluşumun Arap topraklarına dair maksadını ve hırsını” teyit ettiği; bölge ülkeleri ve halklarına karşı saldırılarını ifade ettiği belirtildi. Arap ve Müslüman coğrafyasını “işgal politikası karşısında birlik olma ve İsrail”in planlarına ve devam eden saldırılarına karşı koymaya” çağıran Hamas, ayrıca Gazze Şeridi”ndeki Filistin halkına karşı devam eden soykırımı durdurmak için etkin şekilde harekete geçilmesi gerektiğini aktardı. Mescid-i Aksa”ya ilişkin statüko Ürdün, 1994″te İsrail ile imzaladığı Vadi Araba Anlaşması uyarınca Kudüs”teki dini işlerden sorumlu ülke olarak kabul ediliyor. Yine 2013″te Ürdün Kralı 2. Abdullah ile Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas arasında imzalanan anlaşmaya göre, Kudüs ve oradaki kutsal mekanların savunulması ve vesayet hakkı da Ürdün”e verildi. Anlaşmaya göre Mescid-i Aksa; Ürdün Vakıflar, İslami İşler ve Mukaddesat Bakanlığına bağlı Kudüs İslami Vakıflar İdaresinin himayesinde bulunuyor. Daha önce Kudüs İslami Vakıflar İdaresinin izni dahilinde Mescid-iAksa”yı ziyaret eden Yahudiler, 2003″ten bu yana Vakıflar İdaresinin egemenliğini ihlal eden İsrail”in tek taraflı kararı çerçevesinde polis eşliğinde Müslümanların kutsal mabedine giriyor. İsrail yönetimi, Mescid-i Aksa”da “sadece Müslümanların ibadet edebildiği diğer dinlerin mensuplarınınsa sadece ziyaret edebileceği” tarihi statükonun korunduğunu savunuyor. Ancak fanatik Yahudi yerleşimcilerin İsrail polisi korumasında Aksa”ya düzenledikleri baskınlarda dua etmeleri ve dini ritüelleri yerine getirmeleri sıkça kameralara yansıyor.

Source: Internet Haber


İran”ın “asıl kaybettiği” nedir?

İran yönetiminin belli üst kesimleri bugünlerde çok hırçın ve kızgınlar… En üst dereceli yetkili ve sorumlu lider, 54 yıllık (Baba-Oğul) Hâfız ve Beşşar Esed Hanedanı diktatörlüğünün bir “mukavva kale” gibi çöküvermesinden sonra, Suriye”li gençlere, (yeniden kazanacak çok şeyleriniz var…) mânasında, “Artık kaybedecek bir şeyiniz yok; direnin, başkaldırın, başınıza geçmeye çalışan yeni yöneticileri devirin!..” çağrısında bulunuyor.Bu çağrının nasıl anlaşılması gerektiği konusunda, İranlı kardeşlerimize tekrar hatırlatalım ki, 45 sene önce, Şah Pehlevi, yüz bini aşan insanları öldürttükçe, milyonların hançeresinden daha bir güçlü yükselen “Allah”u Akber!” feryatları karşısında, İran”dan 2. ve son kez kaçarken, Şah”ın devrilmesini istemeyen ve “İran”ın, çapulcuların ve dinci güçlerin eline geçmesini istemeyiz…” diyen Amerika ve Sovyet Rusya olmak üzere emperyal güçler dünyası karşısında, o günlerin inkılapçı güçleri bu çağrıları nasıl değerlendirdiyse; bugün Suriye”nin mazlum halkları da, bugün İran”dan kendilerine karşı yükselen bu çağrıları öyle değerlendireceklerdir.Bunu nasıl anlamazlar?(“Şah”ın İran”dan 2. kez kaçması”ndan söz ettik biraz önce… Bundan maksat, Musaddık Hareketi karşısında, 1953″de İran”dan hanımı Süreyya ile birlikte kaçmasına ve amma, Amerika”nın resmen açıkladığı üzere, General Zâhidî”ye sadece 200 bin dolar vererek yaptırdıkları darbe ile Musaddık”ı başbakanlıktan indirmeleri ve o kaçıştan 45 gün sonra, Şah”ın İran”a geri dönmesine işarettir.)Şimdi, Beşşar Esed de, umutlanıp, “Kaçmadım, geri dönmek için geri çekildim, mücadele edeceğim…” diyormuş…Böyle bir durum olacak olsa, o zaman, İran bundan şeref mi duyacaktır; bunun hesabını yapsınlar…Evet, Suriye”de kendileri açısından beklemedikleri bir “acı son”la karşılaşıverdiler; bu yüzden o hırçın çağrıları… “En üst yetkili lider”den sonra, Dışişleri Bakanı Abbas Erakçi”nin de, “Göreceksiniz, Suriye”de çok büyük hadiseler olacak…” demesi, o hayallerinin “tuzu-biberi” oluyor.Ve esasen, Suriye”de rejimin çöküşünün hemen ardından, Amerikan Dışbakanlığı”nın Ortadoğu Masası danışmanlarından (İran asıllı) Miss. Şirin Hunter da, “Bu çöküşün İran aleyhinde olacağı”nın telkinini yapıyor ve alarm sinyali veriyordu; İran medyasında yayınlanan röportajında… Halbuki o medya, ahife veya ekranlarını bu hanıma açmazlardı, on yıllar boyunca…*Geçen hafta, Rusya lideri Putin, Suriye”deki gelişmeler karşısında, “12 bin kişilik bir güç, Halep ve diğer şehirleri 1-2 günde alıp Şam”a yöneldiklerinde, 30 bin kişilik bir ordu tarafından önlenemeyip, o güçlerin n kaçması ve Şam”ın da düşmesi”nden şaşkınlığını anlatırken, “Biz o gelişmeler karşısında güçlerimizi Suriye”den çekmiştik ve İran da Suriye”deki 4 bin kişilik askerî birliğini de çıkarmamızı istediğinden, onları da çıkardık.” diyordu.Bu vesileyle bir daha hatırlayalım ki, İran Meclisi”nin eski başkanı ve “en üst lider”in Dışişleri konusundaki başdanışmanı Ali Laricani, henüz iki hafta önce, “Biz tıpkı Amerika ve Türkiye gibi Suriye”yi işgal etmedik… Sadece “askerî danışmanlar” gönderdik…” diyordu; Rusya”nın Fırat”ın batısını işgal ettiğinden hiç söz etmeden.. Ama o günlerde, İran Meclisi”nden bir milletvekili, “Biz Suriye”de 13 sene zarfında 6 bin kurban verdik. Milyarlarca dolar harcadık. Ve hepsi boşa gitti.” mahiyetinde sözler söylüyordu.”6 bin asker orada can verdiyse, onlar da hep “askerî danışman /müsteşar-ı nizami” miydi? Ve dahası, Putin”in, “İran”ın “Suriye”den, İran”ın isteği üzerine, onların 4 bin askerini de biz çıkardık” dediğine göre, bu “askeri danışman”lar binlerce miydi?Üstelik de, “askerî danışman” denilen o binlerce asker de, Hz. Peygamber(S)”in torunu ve Hz. Hüseyin”in kız kardeşi Hz. Zeyneb”in Şam”daki türbesi için kullanılan “harem için” diye, “müdafaan-ı harem” (Harem”in savunucuları) niyetiyle gönderiliyorlardı Suriye”ye… Bilmeyenler zanneder ki, Hz. Zeyneb Türbesi”ne saldırı yapılacaktır.Halbuki, “Hz. Zeyneb”in Türbesi” bütün Müslümanların ortak mekânlarındandı ve 1300 yıldır Müslümanlardan kimse ona zarar vermemişti.Bunlar küçük şeyler, elbette… Ama İslam Milleti”nin birliği zedelemek istendiğinde, hangi küçük noktalardan istifade edildiğini düşünmek bile acıdır.*Suriye”yle ortak sınırınız olmadığı halde ve Rusya 4-5 bin kilometre; ve Amerika 10 bin km. uzaktan geliyor, İsrail rejimi de Suriye”nin her tarafında istediği saldırıyı yaparken ses çıkarılamazken; Ali Laricanî”nin, Türkiye”nin Suriye”yi işgal ettiğinden söz edebilmesini nasıl okumalı?”Türkiye, BM ve uluslararası hukuk kuralları gereğince, kendi sınır boylarında PKK terör örgütünün kendine yönelik saldırılarına askerî operasyonlar yapma hakkı varken, bu hakkını kullanmayıp, temaşacı mı kalmalıydı?”*Keza, Beşşar Esed, Suriye”deki, hele de şu on 13 yıllık buhran boyunca, sadece Türkiye”nin sınır şeridindeki askerlerini kast ederek, “Suriye toprağından çekmesi”ni isterken, bir kez bile Amerika, Rusya ve İran”ın askerlerini Suriye”den çekmesini de istemiş miydi?*Evet, İran”dan yükselen bu aykırı sesler, üzüntü vericidir, ama konunun bir başka tarafı daha var. Yani İran”daki yetkililer, Suriye”de karşılaştıkları durumu, kendi yenilgileri gibi görüyorlar ve bu onucu halk”a izah etmeye çalışıyorlar. Çünkü Suriye”de kaybettiler, ama yükselen o aykırı sesler, gerçekte İran halkının büyük kitlelerinin kaybı değil.O halde, bu sonucu İran halkının tamamına teşmil etmemek gerek. Hatta bazılarının da gerçekleri anlamaya, düşünmeye ve ayakları yere değmeye başladığı düşünülebilir. Nitekim, Tahran”da yayınlanan Keyhan gazetesinde, 27 Aralık günü, “Biz Esed rejimini 13 yıl ayakta tuttuk, o kadar emek sarfettik, o ise bize 1 haftada arkasını döndü…” başlıklı bir yoruma yer vermişti.Bu daha başlangıç…28 Aralık günü de, İnkılap Muhafızları Ordusu”nun yarı-resmi sözcüsü sayılan bir internet sitesinde, Suriye”deki halk kitlelerini etnik, dinî ve mezhebi durum ve farklılıklarına dair yazılan uzuuun bir yorumda Suriye”nin gerçek yüzü gözler önüne sergileniyor ve kitleler o zaman anlıyordu ki, Suriye”deki 12 İmam veya Caferi mezhebine bağlı şiîler, halkın yüzde 1 kadarıydı… Ehl-i Sünnet Müslümanları ise, yüzde 74 olarak gösteriliyor ve geride kalanların ise, yüzde 15 kadarının Esed Hanedanının da mensup olduğu Nusayrîler, dürziler, aleviler oldukları ve bunların Müslüman olmadıkları; yüzde 10 kadarının da Hristiyanlar olduğu yazılıyordu. Çok sayıda okuyucu yorumları,bu ilginç sosyal yapıdan yeni haberdar oluyorlar ve hayretlerini dile getiriyorlardı.*Bu konuda söylenecek daha çok söz var. Evet, diyelim ki, İran, Suriye”de yenilgi aldığının acısıyla tepkiler veriyorsa; tavsiyemiz, sadece Suriye”de tattıkları yenilginin değil, -hele de Suriye konusundaki siyasetlerinden dolayı- dünya Müslümanlarının büyük kesimleri karşısında yitirdikleri itibarlarını düşünmeleri ve bunu telâfi etmenin yollarını aramalarıdır.

Source: Selahaddin E. Çakirgi̇l


İtalyan uzman Piaggio”nun Baykar”a satışını değerlendirdi: Kazan-kazan operasyonu

1884″te kurulan ve ilk uçağını 1915″te üreten Piaggio Aerospace, 2018″den bu yana “kayyum” idaresi altındaydı. Satış sürecinde İtalyan basınına göre Türkiye”nin yanı sıra Brezilya ve Suudi Arabistan”dan da teklifler gelmişti. Geçen Cuma günü ise İtalya Ticaret ve Made in Italy Bakanlığı, şirketin Türkiye”den Baykar”a satıldığını açıkladı. Baykar Genel Müdürü Haluk Bayraktar da sosyal medyada İtalyanca ve Türkçe yayımladığı mesajında, “Baykar olarak 140 yıllık köklü bir mirasa sahip Piaggio Aerospace”i bünyemize katarak Türk havacılık sanayisinin gücünü Avrupa”ya taşıyoruz. Bu stratejik adımla üretim kapasitemizi güçlendirirken tarihi bir markayı geleceğe taşımanın sorumluluğunu üstleniyoruz” dedi. İtalya Ticaret ve Made in Italy Bakanı Adolfo Urso da anlaşmayı “ülke için stratejik bir varlık olan Piaggio Aerospace”e yeni bir gelecek” olarak tanımladı. Öte yandan muhalefet ve sendikalardan İtalya”nın ve çalışanların çıkarlarının korunması çağrıları geliyor. Satış operasyonunu BBC Türkçe”ye değerlendiren savunma ve Türkiye uzmanı Uluslararası İlişkiler Profesörü Federico Donelli ise Baykar”ın bu anlaşmayla pazarını ve arzını genişletme potansiyeline vurgu yapıyor ve “Bu, en azından kağıt üzerinde bir kazan-kazan operasyonu gibi görünüyor” diyor. 2014″te Abu Dabi hükümetine ait Mubadala şirketine satılan Piaggio, 2018″de finansal sıkıntılar nedeniyle İtalyan devleti kontrolünde “olağanüstü yönetim” olarak anılan bir kayyum idaresine alınmıştı. İtalya hükümeti, şirketin bu dönemde de tam kapasiteyle faaliyetlerini sürdürdüğünü belirtiyor. Şirketin başta gelen faaliyetleri arasında, İtalyan ordusunun da kullandığı P180 Avanti iş jetleri; istihbarat, gözetleme ve keşif amaçlı HammerHead İHA”ları ve ABD”nin F35 programında kullanılan F135 motor parçaları da bulunuyor.Donelli, bu bağlamda “stratejik bir varlığın satın alınmasının ikili ilişkiler üzerinde daha da olumlu bir etki yaratacağını” söyledi.Prof. Federico Donelli de “Baykar sağlıklı ancak pazarını genişletmesi gereken bir şirketi satın alıyor, bu açıdan Türk şirketinin şüphesiz katkısı olacaktır” diyor. Bakanlık: Garantiler verildi Cuma günü açıklanan anlaşmayla İtalya hükümeti, olağanüstü yönetimdeki Piaggio Aerospace markası altında faaliyet gösteren iki şirket Piaggio Aero Industries ve Piaggio Aviation”ın tüm iş komplekslerinin Türk şirketi Baykar”a devredilmesine onay verdi.Ticaret ve Made in Italy Bakanlığı”nın açıklamasında, “İHA (insansız hava aracı) sistemleri ve ileri havacılık teknolojileri alanında lider geliştirici ve üretici şirketlerden” Baykar”ın Piaggio”yu “net ve iddialı bir endüstriyel vizyonla yeniden canlandırma garantisi” verdiği belirtildi.Açıklamaya göre Piaggio”nun satışı için gelen üç teklif içinde Baykar”ın teklifinin, “Piaggio Aero ve Piaggio Aviation çalışanlarının ve alacaklılarının çıkarlarını garanti altına almak ve grubun endüstriyel görünümünü ileriye taşımak için en uygunu olduğu kanaatine varıldı”.Anlaşmayla Baykar”ın hem uçak üretimi hem de motor bakım ve motor komponent üretimi faaliyetlerini sürdürme ve güçlendirme vaadinde bulunduğu belirtildi.Anlaşmanın ekonomik boyutu bakanlık tarafından açıklanmadı. Piaggio”ya bu konuda yönelttiğimiz sorulara haberimiz yayına girene kadar yanıt gelmedi.Detayları kamuya henüz duyurulmayan endüstriyel planla ilgili sendikalardansa ihtiyatlı açıklamalar geldi.Sendikalar, üretim tesislerinin ve istihdamın sürekliliğini, üretim varlıklarının korunmasını, insan kaynakları ve araştırmaya yatırım yapılmasını ve endüstriyel planda bu konularda garanti verilmesini talep ediyor. Sıfır emisyonlu iş uçağı projesi İtalya Metal İşçileri Sendikası (Uilm) Baykar”ın Piaggio”yu satın alarak Avrupa”daki pazarını büyütme fırsatı elde ettiğini de vurguladı.Trieste Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Profesörü ve İtalya”nın köklü düşünce kuruluşlarından Uluslararası Siyaset Araştırmaları Enstitüsü (ISPI) araştırmacısı Federico Donelli de bu anlaşmanın Baykar”ın “hem pazarını hem de arzını genişletme arzusunun” göstergesi olduğunu söyledi.Donelli, Baykar”ın Piaggio”yu satın almasının arkasında, bazı sektörler veya modellerle ilgili “know-how” elde etme isteğinin de olduğunu vurguladı, “Bunların arasında şüphesiz P180 Avanti”nin yanı sıra sıfır emisyonlu iş uçağı projesi de var” dedi.Donelli”ye göre, “Baykar”ın son yıllarda inşa ettiği şöhret ve itibar, Piaggio Aero”nun yeniden lansmanı için faydalı bir itici güç olabilir”. Ayrıca, Piaggio Aerospace ve Baykar”ın uzmanlığı arasındaki entegrasyon, HammerHead gözetleme dronları gibi bazı modellerin daha da geliştirilmesinde ve genel olarak motor bileşenlerinin üretiminde belirleyici olabilir.

Source: Internet Haber


Kılıçdaroğlu”ndan iktidara 6 maddelik Suriye manifestosu

Eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu iktidarın Suriye politikasına ilişkin “Düğmeyi yanlış iliklemeyin” başlıklı 6 maddelik bir manifesto yayımladı. İktidarın yapması gereken adımları sıralayan Kılıçdaroğlu, “Suriye”nin yeniden kuruluşunda ülkedeki bütün etnik ve inanç yapılarını hesaba katmalı, muhatap almalı ve herkesin kendini güvende hissedeceği bir yeni yönetime destek vermeliyiz” ifadelerini kullandı. KILIÇDAROĞLU: DÜĞMEYİ YANLIŞ İLİKLEMEYİN Suriye”de 61 yıllık Baas rejimi, HTŞ tarafından başlatılan isyan ile sona ermişti. Esad döneminin bitmesi ile Türkiye ile Suriye arasında yeni politikaya gidilmişti. Suriye ile Türkiye arasındaki duruma ilişkin Eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, uyarılarda bulundu. İktidara Suriye konusunda “Düğmeyi yanlış iliklemeyin” mesajı veren Kılıçdaroğlu, “Suriye”nin yeniden kuruluşunda ülkedeki bütün etnik ve inanç yapılarını hesaba katmalı, muhatap almalı ve herkesin kendini güvende hissedeceği bir yeni yönetime destek vermeliyiz.” dedi. 6 MADDELİK SURİYE MANİFESTOSU X hesabında yaptığı paylaşımın sonlarına doğru ise Kılıçdaroğlu, 6 maddeli bir manifesto yayımladı. Kılıçdaroğlu “bu bağlamda” diyerek şunları sıraladı:1.? Suriye”nin toprak bütünlüğü korunmalı ve başta İsrail olmak üzere uluslararası hukukun gereklerine tüm ülkeler uymalıdır.2.? Suriye Cumhuriyeti; demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olarak yeniden yapılanmalıdır.3.? Tüm kimlikler ve inançlar yeni Suriye Cumhuriyeti Devleti”nin güvencesi altında olmalı, yurttaşlar açısından eşitlik yaşamın her alanında uygulanmalıdır.4.? Devlet, tüm kimliklere ve inançlara eşit davranmalı, uygulamada ayrıcalıklı bir anlayışa asla izin vermemelidir.5.? Çoklu yapıların oluşturduğu kültürel zenginlikler korunmalı ve bu zenginliğe saygı duyulmalıdır.6.? Bu bağlamda Türkiye üstüne düşen sorumluluğu yerine getirmeli, ülkemizin ve bölge coğrafyasının geleceği için laik ve demokratik bir Suriye”nin inşaasına katkı sunmalıdır.

Source: Erdem Aksoy


Terör örgütü DEAŞ”a operasyonda 11 gözaltı

Başsavcılıktan yapılan açıklamaya göre, Terör Suçları Soruşturma Bürosunca Terör örgütü DEAŞ”ın Ankara yapılanması içerisinde yer aldıkları ve örgütsel faaliyetlerde bulundukları tespit edilen 12 şüpheli hakkında gözaltı kararı verildi.Ankara İl Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerince 11 şüpheli gözaltına alındı.Diğer şüphelinin yakalanması için çalışmalar sürüyor.

Source: Hurriyet.com.tr


Kemal Kılıçdaroğlu”ndan 6 maddelik “Suriye” mesajı!

Suriye”de 61 yıl süren Baas rejimi sona erdi. Beşar Esad”ın Rusya”ya kaçması ile ülkede başa geçen yeni yönetim inşa için kolları sıvadı. Eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Suriye”nin geleceğine ilişkin açıklama yaptı. Kılıçdaroğlu, mesajını hem Türkçe hem de Arapça olarak paylaştı. Kılıçdaroğlu”nun paylaşımı şöyle: Düğmeyi yanlış iliklemeyin. Suriye”nin yeniden kuruluşunda ülkedeki bütün etnik ve inanç yapılarını hesaba katmalı,muhatap almalı ve herkesin kendini güvende hissedeceği bir yeni yönetime destek vermeliyiz. Bu bağlamda, 1.​Suriye’nin toprak bütünlüğü korunmalı ve başta İsrail olmak üzere uluslararası hukukun gereklerine tüm ülkeler uymalıdır. 2.​Suriye Cumhuriyeti; demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olarak yeniden yapılanmalıdır. 3.​Tüm kimlikler ve inançlar yeni Suriye Cumhuriyeti Devleti’nin güvencesi altında olmalı, yurttaşlar açısından eşitlik yaşamın her alanında uygulanmalıdır. 4.​Devlet, tüm kimliklere ve inançlara eşit davranmalı, uygulamada ayrıcalıklı bir anlayışa asla izin vermemelidir. 5.​Çoklu yapıların oluşturduğu kültürel zenginlikler korunmalı ve bu zenginliğe saygı duyulmalıdır. 6.​Bu bağlamda Türkiye üstüne düşen sorumluluğu yerine getirmeli,ülkemizin ve bölge coğrafyasının geleceği için laik ve demokratik bir Suriye’nin inşaasına katkı sunmalıdır.

Source: Internet Haber


Terör örgütü DEAŞ”a bir operasyon daha! 16 şüpheli gözaltına alındı

İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Suçları Soruşturma Bürosu, geçmiş dönemde terör örgütü DEAŞ adına çatışma bölgelerinde faaliyet yürüten 15 Suriye uyruklu ile sosyal medyadan terör örgütü propagandası yapan 2 kişi hakkında gözaltı kararı verdi.İl Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, haklarında gözaltı kararı bulunan şüphelilerin adreslerine eş zamanlı baskın düzenledi.Operasyonda 16 şüpheli gözaltına alındı.Polis ekipleri, 1 şüpheliyi yakalamak için çalışmalarını sürdürüyor.

Source: Www.star.com.tr


İsrail, Suriye”nin başkenti Şam”ı vurdu! 11 kişi hayatını kaybetti

61 yıllık Baas rejiminin devrilmesinin ardından Suriye”de Golan Tepeleri”nden başlayarak işgali sürdüren İsrail ordusu korkunç bir saldırı daha gerçekleştirdi. SALDIRIDA 11 KİŞİ HAYATINI KAYBETTİ İngiltere merkezli Suriye İnsan Hakları Gözlemevi, İsrail”in Suriye”nin başkenti Şam”ın kuzeydoğusundaki Adra yakınlarına hava saldırısı düzenlediğini belirterek, saldırıda 11 kişinin hayatını kaybettiğini bildirdi. “PATLAMA SANAYİ BÖLGESİNİ SARSTI” Ayrıca yine Şam”a yakın bir bölgeden, isminin açıklanmasını istemeyen bir yetkili, AFP”ye “bilinmeyen bir patlamanın” Adra sanayi bölgesini sarstığını, belirtilmeyen sayıda can kaybı olduğunu ve kurtarma operasyonlarının devam ettiğini söyledi. SOHR Direktörü Rami Abdel Rahman ise, ölenlerin “çoğunlukla sivil” olduğunu söyledi. ASKERİ TESİSLERE YÜZLERCE HAVA SALDIRISI İsrail, 8 Aralık”ta İslamcı isyancıların Esad”ı devirmesinin ardından Suriye askeri tesislerine yüzlerce hava saldırısı düzenledi. İsrail saldırıların amacının askeri tesislerin “düşman ellere geçmesini önlemek” olduğunu öne sürüyor.

Source: Erdem Aksoy


Suriyelilerin Hatay”daki sınır kapılarından ülkelerine dönüşü sürüyor

İç savaş sırasında Türkiye”ye sığınan Suriyeliler, 61 yıllık Baas rejiminin devrilmesi sonrasında ülkelerine dönmek için Hatay”daki 3 sınır kapısını da kullanıyor.

Reyhanlı ilçesindeki Cilvegözü Sınır Kapısı”na gidenler, jandarmanın düzen sağlamak üzere oluşturduğu koridorda gümrük işlemleri için sıra bekliyor.

Buraya konuşlandırılan Göç İdaresi Mobil Hizmet Birimi araçları da çıkış prosedürünün hızlanmasına katkı sunuyor.

İşlemleri tamamlanan kişiler, Suriye”ye geçiş yapıyor.

Türk Kızılay ve diğer yardım kuruluşları, aileler ile bölgedeki görevlilere sıcak çorba dağıtıp ikramda bulunuyor.

“İnşallah kendime yeni bir hayat kurmaya başlayacağım”

Cilvegözü Sınır Kapısı”ndan geçiş için bekleyen 17 yaşındaki Şadi Havran, gazetecilere 13 yıldır Türkiye”de olduğunu söyledi.

Memleketi İdlib”e 4 kardeşiyle döndüğünü ve orada babalarının kendilerini beklediğini anlatan Havran, şöyle devam etti:

“İnşallah kendime yeni bir hayat kurmaya başlayacağım. Türkiye”de lokantada 4 sene çalıştım, bulaşık yıkayıp garsonluk yaptım. Aynı zamanda 8 sene okula gittim, sonra Adapazarı”na yerleştim. İnşallah Allah durumumu daha iyi ederse kendime küçük bir lokanta açmak istiyorum. Türklerden, Recep Tayyip Erdoğan”dan Allah razı olsun, bize çok iyi baktılar. Ülkemde huzur var, her şey var.”

Ubade Allep (27) de 5 kişilik ailesiyle memleketi Hama”ya gittiğini dile getirdi.

Anne ve babasını 13 yıldır görmediğini belirten Allep, “Benim 3 çocuğum oldu ve çocuklarım babaannelerini ve dedesini görmedi. Türkiye”den çok memnunuz, her zaman bizim yanımızda durdu. Savaş bitti, o yüzden Suriye”ye gidiyorum.” dedi.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source:


MİT, 2024″te düzenlediği operasyonlarla terör örgütlerine darbe indirdi

AA muhabirinin, MİT”in terörle mücadele kapsamında yürüttüğü çalışmaların kamuoyuna açıklanan kısmından ve basına yansıyan bilgilerden derlediği bilgilere göre, terör örgütü PKK”ya yönelik bu yıl 42 nokta operasyon gerçekleştirildi.

PKK”nın 44 sözde sorumlusunun etkisiz hale getirildiği operasyonların, 20″si Irak”ın kuzeyinde, 15″i Suriye”de düzenlendi.

Etkisiz hale getirilen teröristlerden 4″ü kırmızı, 1″i gri, 1″i ise yeşil kategoride aranıyordu.

DEAŞ”a yönelik operasyonlar

MİT, bu yıl terör örgütü DEAŞ”a yönelik de uzun süreli takipler gerçekleştirdi. Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekatı alanlarında Türk güvenlik güçlerine eylem hazırlığında olan terör örgütü DEAŞ”ın sözde sorumlusu Abdullah El Cündi, Halep”te yakalandı.

Türkiye”de DEAŞ”a yönelik düzenlenen 7 operasyona istihbarat desteği veren MİT, bu operasyonlarda 62 şüphelinin yakalanmasını sağladı.

28 Ocak”ta Santa Maria Kilisesi”nde meydana gelen silahlı saldırının ardından, MİT”in istihbarat desteğiyle 30 adrese eş zamanlı operasyon yapıldı ve 51 şüpheli gözaltına alındı.

Saldırının planlayıcılarından ve kullanılan silahı temin eden DEAŞ üyesi Viskhan Soltamatiov da MİT”in istihbarat çalışmaları sonucu yakalandı.

FETÖ”nün aktif yapılanmasına ağır darbe

MİT, Fetullahçı Terör Örgütüne (FETÖ) yönelik çalışmalarını ve örgütün aktif yapılanmasının takibini 2024 yılı boyunca aralıksız sürdürdü.

MİT”in sağladığı istihbarat desteğiyle, emniyet ve jandarma birimleriyle koordineli olarak yürütülen operasyonlarda önemli sonuçlar elde edildi. Bu kapsamda gerçekleştirilen 12 operasyonda 642 şüpheli gözaltına alındı.

Bu operasyonlarda, 8 yıldır aranan eski hakim Mustafa Karatay ve örgütün “emniyet mahrem imamı” da yakalandı.

Casusluk faaliyetlerine karşı operasyonlar

Türkiye”de yabancı istihbarat servislerine bilgi sızdırma girişiminde bulunan casusluk şebekelerine yönelik de MİT önemli başarı elde etti.

Yıl boyunca düzenlenen takip ve çalışmalar sonucu, yabancı istihbarat servislerine bilgi sızdırmaya çalışan 66 kişi yakalandı. Bunlardan 7″sinin Çin, 3″ünün Fransa, 56″sının ise İsrail istihbarat servisine bilgi aktarmaya çalıştığı belirlendi.

İsrail Dış İstihbarat Servisi Mossad”ın Türkiye”deki para ağını yönettiği tespit edilen Liridon Rexhepi de gözaltına alındı.

Tarihi rehine takası operasyonu

Öte yandan MİT, 1 Ağustos”ta, İkinci Dünya Savaşı sonrası gerçekleştirilen en büyük takas operasyonuna imza attı. Ankara”da gerçekleştirilen operasyon kapsamında, ABD”den 2, Almanya, Polonya, Slovenya, Norveç ve Rusya”dan birer olmak üzere 7 uçakla 26 kişi Türkiye”ye getirildi.

Operasyon sonucunda, 2″si çocuk 10 rehine Rusya”ya, 13 rehine Almanya”ya, 3 rehine ise ABD”ye gönderildi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan”ın onayıyla MİT, bu operasyonda öncü rol üstlendi.

Türkiye”nin, Rusya-Ukrayna savaşındaki adil ve yapıcı politikası, uluslararası barış ve istikrar için attığı adımlar ve geçmişteki başarılı takas operasyonları, bu önemli operasyonun gerçekleşmesinde etkili oldu.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source:


İstanbul”un adliyeleri 2024″te Türkiye”nin yargı gündemini belirledi

Türkiye kamuoyunu yakından ilgilendiren çok sayıda davanın görülüp soruşturmanın yürütüldüğü İstanbul”daki adliyeler, 2024 yılında gündemin ilk sıralarındaki yerini aldı.

AA muhabirinin derlediği bilgilere göre, bu yıl megakentteki adliyelerle Marmara Cezaevi karşısındaki salonlarda Türkiye ve uluslararası kamuoyunun yakından takip ettiği çok sayıda dava görüldü, soruşturma yürütüldü.

Söz konusu soruşturmaların çoğu tamamlanırken, bazı davalar karara bağlandı. Devam eden davalar ve yürütülen soruşturmaların yeni yılda tamamlanması ve kamuoyunun gündemini etkilemeyi sürdürmesi bekleniyor.

İstanbul”da, bebek acil hastalarını önceden anlaştıkları özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk edip ölümlerine neden oldukları ve haksız kazanç sağladıkları öne sürülen 47 sanık hakkında, Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan fezleke, dava açılması talebiyle Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildi.

Savcılıkça hazırlanan iddianame kapsamında sanıkların yargılanmasına Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesince başlanırken, ilgili hastanelerin ruhsatları iptal edildi. 13 gün süren ilk duruşmada, sanıklar, bazı müştekiler ve taraf avukatlarının beyanları ile savunmaları alınırken, duruşma, 13 Ocak 2025″e ertelendi.

Mahkeme, hastanelere TMSF”yi kayyım atadı

Soruşturma kapsamında İstanbul”da 9, Tekirdağ”ın Çorlu ilçesinde 1 hastanenin ruhsatı iptal edilerek, hizmetlerine son verildi.

Son olarak, Büyükçekmece 1. Sulh Ceza Hakimliğinin kararıyla 13 hastane ve 3 şirkette Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) kayyım olarak görevlendirildi.

Bu arada, “Yenidoğan Çetesi”yle ilgili devam eden ayrı bir soruşturma kapsamında yeni tutuklamalar olurken, soruşturmayı yürüten savcı Yavuz Engin”in tehdit edilmesine ilişkin soruşturma da sürüyor.

Esenyurt Belediye Başkanı”na “terör” soruşturması

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer hakkında “silahlı terör örgütü PKK/KCK üyesi olmak” suçundan soruşturma başlattı. Soruşturma kapsamında gözaltına alınan Özer, tutuklandı ve görevinden uzaklaştırıldı.

Devam eden süreçte, Özer hakkında ayrıca “terörizmin finansmanı” suçundan yeni bir soruşturma daha başlatıldı. Söz konusu iki soruşturma da sürüyor.

Fatih”te kullandığı otomobille çarptığı motokurye Yunus Emre Göçer”in ölümüne neden olduğu gerekçesiyle İstanbul 33. Asliye Ceza Mahkemesinde yargılanan Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud”un oğlu Muhammed Hasan Şeyh Mahmud”a, “taksirle ölüme neden olma” suçundan 27 bin 300 lira adli para cezası verildi. Ayrıca, Mahmud”un ehliyetine 6 ay süreyle el konulması kararlaştırıldı.

Ünlü isimlere yasa dışı bahis operasyonu

Şarkıcı Serdar Ortaç, sunucu Mehmet Ali Erbil gibi isimler ile sosyal medya fenomenlerinin de aralarında bulunduğu bazı kişiler hakkında yasa dışı bahse teşvik iddiasına ilişkin İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca başlatılan soruşturma tamamlanarak, bu kişiler hakkında ayrı ayrı davalar açıldı.

Serdar Ortaç”ın “kişileri reklam vermek ve sair surette spor müsabakalarına dayalı sabit ihtimalli veya müşterek bahis ya da şans oyunlarını oynamaya teşvik etmek” suçundan bir yıldan üç yıla hapis istemiyle yargılanmasına başlandı. Diğer sanıklarda, haklarındaki dava kapsamında hakim karşısına çıkacak.

Öte yandan Acun Ilıcalı ile TV8 kanalı ve Exxen dijital platform yetkilileri hakkında, “yasa dışı bahse teşvik ve reklam” suçu iddiasıyla başlatılan soruşturma sürüyor.

CHP İstanbul İl binasının alınmasına ilişkin para sayma görüntüleriyle ilgili aralarında eski Maltepe Belediye Başkanı Ali Kılıç ve danışmanı Melih Morsünbül, eski Şişli Belediye Başkanı Muammer Keskin, eski CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Spor Kulübü Başkanı Fatih Keleş, eski CHP İstanbul İl Başkan Yardımcısı Özgür Nas, eski CHP İstanbul İl Başkanlığı Basın Danışmanı Mustafa Can Poyraz, İmamoğlu İnşaat Şirketi”nin Genel Müdürü Tuncay Yılmaz”ın da bulunduğu 22 sanık hakkında Siyasi Partiler Kanunu”nun “kanuna aykırı bağış, kredi veya borç alınması, borç verilmesi” maddesi gereğince 6″şar aydan 1″er yıla kadar hapis istemiyle görülen dava İstanbul 59. Asliye Ceza Mahkemesinde sürüyor.

Kripto para borsası Thodex”in kurucusu Faruk Fatih Özer”in de aralarında bulunduğu 21 sanık hakkında yeni hazırlanan iddianame kapsamındaki dava Anadolu 9. Ağır Ceza Mahkemesince görülüyor. Özer”in, iddianamede, “suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama”, “nitelikli dolandırıcılık” ile “örgüt kurma ve yönetme” suçlarından toplam 11 bin 462 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep ediliyor.

Fatih Camisi imamı Kurra Hafız Galip Usta ile cami cemaatinden Bilal Erdem”i bıçakla yaraladığı, bir kişiyi de darbettiği gerekçesiyle 34 yıl 6 aya kadar hapsi istenen sanık Ömer Salgın”ın İstanbul 35. Ağır Ceza Mahkemesince yargılanmasına devam ediliyor.

Adnan Oktar Silahlı Suç Örgütü Üyeleri Hakkında Yeni Davalar

Adnan Oktar silahlı suç örgütünün, üyelerini diri tutmak ve deşifre olan örgüt üyelerinin yerine yenilerini kazandırmak amacıyla avukatlar ve sosyal medya grubu üzerinden oluşturduğu güncel yapılanmasına yönelik dava ile 72 sanık hakkında açılan yeni davada da yargılamalar devam ediyor.

Ayrıca, Adnan Oktar silahlı suç örgütüne yönelik 215 sanıklı ana davada hüküm giyen hükümlülerin taşınmaz ile araç gibi mal varlıkları müsadere altına alındı.

Yerel seçimlerde, AK Parti Küçükçekmece Belediye Başkan adayı Aziz Yeniay”ın Kanarya Mahallesi”ndeki bir derneği ziyareti sırasında düzenlenen ve 1 kişinin ağır yaralandığı silahlı saldırıyla ilgili Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığınca başlatılan soruşturma sürüyor.

Beyoğlu”nda 13 Kasım 2022″de terör örgütü PKK/YPG tarafından verilen talimatla İstiklal Caddesi”ne bırakılan bombanın patlaması sonucu 6 kişinin hayatını kaybettiği, 99 kişinin yaralandığı terör saldırısına ilişkin 10″u tutuklu 36 sanığın İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince yargılandığı dava karara bağlandı. Mahkeme heyeti, bombayı caddeye bırakan tutuklu sanık Ahlam Albashır”ı 7 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis ile 1794 yıl hapis cezasına çarptırırken, 14 sanığa da 4 yıl ile 1035 yıl arasında değişen hapis cezaları verdi. Heyet, 12 sanığın tüm suçlardan beraatini, firari 9 sanığın ise dosyasının ayrılmasını kararlaştırdı.

DNA eşleşmesi için Cem Garipoğlu”nun mezarı açıldı

İstanbul”da 15 yıl önce Münevver Karabulut”u öldüren ve cezaevinde 2014″te intihar eden Cem Garipoğlu”nun açılan mezarından çıkarılan örneklerin baba ve anneyle uyuştuğunun tespitinin ardından, Silivri Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen ilgili soruşturmada takipsizlik kararı verildi.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca, ​Eyüpsultan ve Fatih”te, 4 Ekim”de 19 yaşındaki Semih Çelik”in, kendisiyle aynı yaştaki Ayşenur Halil ile İkbal Uzuner”i öldürdükten sonra Edirnekapı”daki surlardan atlayarak intihar etmesine ilişkin başlatılan soruşturma sürüyor.

Sarıyer”de bir kişinin hayatını kaybettiği Santa Maria Kilisesi”ndeki saldırıya ilişkin aralarında saldırganların da bulunduğu 43 sanık hakkında, 7 yıl 6 ay ila 349 yıl 6 ay arasında değişen oranlarda hapis cezası istemiyle iddianame hazırlandı. İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilen iddianame kapsamında sanıkların ilerleyen aylarda hakim karşısına çıkması bekleniyor.

Milli İstihbarat Teşkilatının (MİT), Avrupa”ya kaçmaya hazırlanırken tespit ettiği ve sınır ötesi operasyonla yakalayarak Türkiye”ye getirdiği, ardından ise tutuklanan terör örgütü PKK/KCK”nın sözde sorumlularından Serhat Bal hakkındaki soruşturma devam ediyor.

Gezi Parkı davasında bazı sanıklar yeniden yargılanıyor

Gezi Parkı olaylarına ilişkin 9″u firari 17 sanıklı davada haklarında verilen 18″er yıllık hapis cezası kararları Yargıtayca bozulan sanıklar Mücella Yapıcı, Ali Hakan Altınay ve Yiğit Ali Ekmekçi”nin yeniden yargılandığı dava, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince görülüyor.

Bu arada, “15 Temmuz darbe girişimi” ve “Gezi Parkı olayları”na ilişkin davanın hükümlüsü Osman Kavala”nın avukatının yaptığı “yargılanmanın yenilenmesi” talebi İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince oy birliğiyle reddedildi.

Gezi Parkı olaylarına ilişkin, aralarında Beşiktaş taraftar grubu Çarşı üyelerinin de bulunduğu 35 sanığın yargılandığı davada İstanbul 13. Ağır Mahkemesi, 34 sanığın beraatine, dava sürecinde vefat eden sanık hakkındaki suçlamalar yönünden ise davanın düşürülmesine hükmetti.

Beyoğlu”nda, bir apartman boşluğunda cansız bedeni bulunan Nazlı Sinem Erköseoğlu”nu öldürdükleri iddiasıyla yargılandıkları davada 2 kez beraat eden iki kardeşten biri olan Can Paksoy hakkında 19. Ağır Ceza Mahkemesi, üçüncü kez aynı karara hükmetti.

Küçükçekmece”de su birikintisine düşen Eda Nur”un ölümüne ilişkin dava başladı

Dokunulmazlığı kalkan eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu”nun, eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar”a hakaret ettiği iddiasıyla İstanbul 51. Asliye Ceza Mahkemesince yargılandığı davanın düşmesine karar verildi.

Çocuklara gerçeğe aykırı cinsel istismar raporu çıkardığı iddia edilen çocuk ve ergen psikiyatristi Prof. Dr. Süleyman Salih Zoroğlu ile kendisine yardım ettiği öne sürülen 5 sanığın yargılandığı dava, Bakırköy 21. Ağır Ceza Mahkemesinde sürüyor.

Beşiktaş”ta gece kulübünde tadilat sırasında çıkan, 29 kişinin yaşamını yitirdiği yangına ilişkin iş yeri sahiplerinin de aralarında bulunduğu 22 sanığın yargılandığı dava, İstanbul 33. Ağır Ceza Mahkemesince görülüyor.

İstanbul Eyüpsultan”da, kullandığı arabayla yol kenarındaki ATV tipi araçlara çarparak bir kişinin ölümüne 4 kişinin de yaralanmasına neden olduğu trafik kazasının ardından ABD”ye kaçan ve Türkiye”nin iade talebi üzerine Boston”da yakalanan 17 yaşındaki Timur Cihantimur”un iade süreciyle ilgili dava ABD”de sürüyor.

Küçükçekmece”deki sahil parkında yapılan kazı çalışması sonrasında oluşan su birikintisine düşen 5 yaşındaki Eda Nur Gezer”in ölümüne ilişkin 10 sanığın yargılanmasına Küçükçekmece 26. Asliye Ceza Mahkemesince başlandı.

“Ruhsatsız silah bulundurma” suçundan ilk tutuklama

İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek, başsavcıvekilleri ve emniyet yetkilileriyle toplantı yaparak, ruhsatsız silahlarla ilgili düzenlemeyi içeren 6136 sayılı “Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun” kapsamında ruhsatsız silah taşırken yakalanan kişilerin diğer suçlardan ayrı olarak, ifadesinin alınmasının ardından tutuklamaya sevk edilmesi yönünde karar aldı.

Kararın savcılara iletilmesinin ardından, Bayrampaşa”da üzerinde ruhsatsız silah bulunurken yakalanan şüpheli, “ruhsatsız ateşli silahlarla mermileri satın alma veya taşıma veya bulundurma” suçundan tutuklandı. Şüpheli hakkındaki soruşturma sürüyor.

İsrail istihbaratının hedef aldığı Filistin vatandaşı ve Hamas bağlantılı kişilere ilişkin ele geçirdikleri gizli bilgileri İsrail İstihbarat Servisi Çevrimiçi Operasyon Merkezi (İÇOM) ile paylaştıkları iddia edilen 20 sanığın yargılanmasına İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesince başlandı.

Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı Özel Suçlar Soruşturma Bürosunca, eski Ataşehir Belediye Başkanı Battal İlgezdi hakkında, başkanlık yaptığı dönemde, ruhsata aykırı inşa edilen 6 yapıya ilişkin yıkım kararlarını uygulamadığı iddiasıyla “görevi kötüye kullanma” suçundan 6″şar aydan 2″şer yıla kadar hapis istemiyle iddianame düzenlendi.

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu”nun, Beylikdüzü Belediye Başkanlığı döneminde şartları oluşmayan bir firmaya ihale verdiği iddiasına ilişkin “ihaleye fesat karıştırma” suçundan 3 yıldan 7 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanmasına Büyükçekmece 10. Asliye Ceza Mahkemesince devam ediliyor.

Üsküdar Vaniköy”de Boğaziçi Öngörünüm Bölgesi”nde izinsiz inşa faaliyetlerinin gerçekleştirildiği alandaki ruhsatsız, kaçak yapılar ve iskanlı yapıdaki eklentilerle ilgili yıkım faaliyeti gerçekleştirilirken, suç duyuruları üzerine başlatılan soruşturma sürüyor.

Beykoz Belediyesinin 3 konser organizasyonu ile Beykoz 1908 AŞ”nin Tuzlaspor”un haklarını satın alarak Beykoz Anadolu Spor AŞ adıyla TFF 2. Lig”de oynama sürecinde usulsüz harcama yapıldığı iddialarına ilişkin, Beykoz Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından inceleme başlatıldı.

Büyükçekmece”de yaklaşık 8 milyar 630 milyon lira değerindeki 144 villanın sahte rapor ve rüşvetle inşa edildiği iddiasına ilişkin Büyükçekmece Belediye Başkan Yardımcısı Nuraydın Sak”ın da aralarında bulunduğu 23 sanığın yargılanmasına Bakırköy 13. Ağır Ceza Mahkemesince devam ediliyor.

Çağlayan”daki terör saldırısına ilişkin 19 sanığa ayrı dava

Çağlayan”daki İstanbul Adliyesi önünde polis kontrol noktasına silahla ateş açan terör örgütü DHKP/C”li 2 teröristin ölü ele geçirildiği, bir vatandaşın hayatını kaybettiği, 3″ü polis 6 kişinin yaralandığı saldırıya ilişkin 19 sanığın tek tek yargılandığı davalar sürüyor.

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink cinayetinin tetikçisi Ogün Samast”ın da aralarında bulunduğu 12 sanığın “FETÖ”ye üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek”ten yargılandığı dava, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinde devam ediyor.

Dilan ve eşi Engin Polat”ın 3 ayrı suçtan toplam 20″şer yıldan 40″ar yıla kadar hapisle cezalandırılmasının istendiği 28 sanık hakkındaki dava, Anadolu 2. Asliye Ceza Mahkemesinde görülüyor.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source:


Gelecekleri için ortak karar aldılar: Türkiye gibi bir ülke olmak istiyoruz

Esad rejiminin devrilmesinin ardından Suriye”nin başkenti Şam”da toplanan 40 farklı aşiret ve kabile temsilcileri, ülkenin geleceği için ortak kararlar aldı. Esad rejiminin devrilmesinden sonra kurulan yeni hükumete destek veren farklı millet, aşiret ve kabilenin temsilcileri başkent Şam”da bir araya geldi. Suriye Kabilelerinin Ulusal Birliği adlı toplantıya Arap, Kürt, Türkmen, Çerkez gibi farklı kimliklere sahip aşiretler ile Yezidi, Dürzi, Hristiyan, Müslüman, Süryani gibi inançlara sahip toplulukların 400″e yakın temsilcisi katıldı. Birlik ve beraberlik mesajlarının verildiği toplantıda aşiret ve kabilelerin temsilcileri konuşma yaptı. Ülkenin geleceğiyle ilgili kararların alındığı toplantıda yeni Suriye”nin inşasında herkesin üzerine düşeni yapması gerektiği vurgulandı. Toplantıya katılan toplulukların nüfusunun Suriye nüfusunun yarısından fazla olduğu belirtildi.SURİYE”DEKİ BÜTÜN TOPLULUKLARIN TEMSİLCİLERİ KATILDIToplantının ardından açıklama yapan Torki Aşireti Temsilcisi Samer Hemsh, “40 aşiretin temsilcileri Şam”da toplandık. Millet, aşiret ve kabilelerin arasında Arap, Türkmen, Kürt, Çerkez, Müslüman, Hristiyan, Dürzi, hepsi var. Suriye”nin geleceğini konuştuk, bunun için kararlar aldık. Gelecekte daha iyi olacağız inşallah. Suriye”nin hepsi bir millettir” dedi. TÜRKİYE”Yİ ÖRNEK ALIYORLARYeni Suriye”nin Türkiye”nin desteğiyle ayağa kalkacağını belirten Hemsh, “Çok şükür biz Türkiye”den çok memnunuz. Yaklaşık 12 senedir Suriyeliler orada yaşıyor. Yeni Suriye için birlikte kararlar aldık. Türkiye bize yardım ederse yeni Suriye Türkiye gibi olacaktır. Ben 10 yıl önce Mersin”de kaldım. Türkiye”den çok memnunum, çok seviyorum. Farklı mezhep, ırk ve dindeki bütün Suriyelilerin beraber çalışması lazım. Esad herkesi ayrıştırdı, gruplara ayırdı ama şimdi birlik ve beraberlik zamanı” diye konuştu.

Source: Www.star.com.tr


DEM Parti heyetinin İmralı ziyaretine ilişkin Cevdet Yılmaz”dan açıklama

Ekonomi yönetimi, Yeni GAP Eylem Planı İstişare ve bu yılın son Ekonomi Koordinasyon Kurulu (EKK) toplantılarının ardından gazetecilerle bir araya gelerek, gündeme ilişkin soruları yanıtladı.Yılmaz, burada yaptığı konuşmada, Suriye”de son dönemde meydana gelen gelişmelerin ardından detay konuşmak için erken olduğunu, hızlı bir devrimin gerçekleştiğini ve burada yepyeni bir dönem başladığını söyledi. Türkiye”nin de yeni yönetime katkı sağladığını belirten Yılmaz, “İnşallah en kısa sürede istikrar ve güven ortamı oluşur. Suriye”de yeniden yapılanma, güvenlik ortamının iyileşmesi, istikrarın güçlenmesi, refahın artması Türkiye için de şüphesiz faydalı sonuçlar doğuracaktır. Suriye”den Türkiye”ye yönelik terör tehditlerinin ortadan kalkması başlı başına büyük bir fayda. Suriye istikrar kazandıkça, zenginleştikçe, refahı arttıkça turizmden ticarete her türlü alanda ekonomik olarak da Türkiye”ye önemli katkıları olacak. Yeniden inşa sürecinde en yakın komşu olarak Türkiye”nin şüphesiz daha fazla katkısı olacak.” diye konuştu.- “SURİYE”DEKİ PROVOKATİF HADİSELERE İHTİYATLI BAKILMALI”Suriye konusundaki tavırlarının çok açık ve net olduğunu vurgulayan Yılmaz, bu ülkede yaşayanların huzur içinde olacağı siyasi ortamın oluşmasını temenni ettiklerini dile getirdi. Yılmaz, Suriye”deki düzeni bozmaya yönelik “provokatif hadiselere” ihtiyatla bakılması gerektiğine dikkati çekerek, “Suriye”de farklı amaçlarla istikrarı bozmak isteyecek güçler her zaman olabilir. Bunların sosyal medyadan ülkemizdeki birtakım kesimler üzerinden de algılar oluşturmaya çalışarak oradaki istikrarı bozmaya çalışıcı eylemleri olabilir. Bunlara karşı hepimizin çok uyanık olması lazım.” değerlendirmesinde bulundu.Suriye”de ortam iyileştikçe gönüllü ve güvenli geri dönüşün de artmasını beklediklerine işaret eden Yılmaz, Türkiye”de yaşayan Suriyelilerin burada geliştirdikleri ilişkilerin yeni dönemde köprü vazifesi göreceğini bildirdi.Suriye”ye yönelik yaptırımlara değinen Yılmaz, bunların Batı”nın yaptırımları olduğunu, bir önceki rejime yönelik ortaya konulduğunu ve yeniden değerlendirilmesi gerektiğini anlattı. Yılmaz, “Yıllardır Esed rejimi altında sıkıntı çeken halkın rahatlaması bakımından da bu yaptırımların kalkması gerekiyor ama daha sürecin çok başlarındayız.” ifadesini kullandı.- “TERÖRÜN VARLIĞI DEMOKRATİK SİYASETİ ZEHİRLİYOR”Yılmaz, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli”nin açıklamaları ve DEM Parti heyetinin İmralı Adası”nda terör örgütü PKK”nın elebaşı Abdullah Öcalan ile görüşmesinin sorulması üzerine şunları kaydetti:”Sayın Bahçeli”nin perspektifi çok açık. Terörsüz ve huzurlu bir Türkiye. Sayın Cumhurbaşkanı”mızın ortaya koyduğu vizyonu da biliyorsunuz. En önemli unsurlarından biri “Türkiye Yüzyılı, huzurun yüzyılı olacaktır” başlığı. Bütün vatandaşlarımızın eşit, onurlu olarak demokratik ülkede kendilerini en rahat hissettikleri şekilde yaşamalarından yanayız. Terörün varlığı demokratik siyaseti zehirliyor. Terörün başladığı yerde demokratik siyaset bitiyor. Terörün gölgesi siyasi partiler üzerinde olduğu sürece gerçek anlamda demokratik siyasetten bahsetmeniz mümkün değil. Terörün gölgesinde olmayan demokrasi arzu ediyoruz. Türkiye”nin de bunu hak ettiğine inanıyoruz. Türkiye, içinde yaşattığı zenginliklerle birlikte kapsayıcı millet anlayışıyla bütün bu farklılıkları kuşatan millet anlayışı içinde yoluna devam edecek. Hiçbir zaman kendi ülkemizin güvenliğini başkalarının kontrolüne bırakacak bir yaklaşıma da sahip değiliz. Türkiye Cumhuriyeti kararlı bir şekilde, kesintisiz bir şekilde terörle mücadelesini her şekilde sürdürecektir, ondan hiç kimsenin kuşkusu olmasın. Elbette gönül arzu eder ki karşımızda bir terör örgütü kalmasın, bununla mücadele etmek ihtiyacı da ortadan kalksın, bunu da elbette kim istemez? Önümüzdeki süreçlerde gelişmeleri hep birlikte takip edeceğiz.”Her zaman demokrasiden ve kalkınmadan yana olduklarını belirten Yılmaz, terörün demokrasinin de kalkınmanın da düşmanı olduğunu söyledi. Yılmaz, “Terörün ortadan kalktığı ortam hem ülkemiz için hem Doğu ve Güneydoğu Anadolu için demokrasi bakımından da kalkınma bakımından da çok daha olumlu bir ortam oluşturacak.” dedi.- “SAPMA BEKLEMİYORUZ”Cumhurbaşkanı Erdoğan”ın “Enflasyonda çok ciddi sapma olması durumunda asgari ücreti değerlendiririz” açıklamalarının hatırlatılması üzerine Yılmaz, şöyle konuştu:”Biz bir sapma beklemiyoruz. 2025″te çok daha güçlü şekilde dezenflasyon sürecini devam ettireceğiz. Bu süreç zaten başlamıştı, 2025″te de devam edecek. Enflasyonun düştüğü bir ortamda insanımızın satın alma gücü yükselecek. Önemli olan satın alma gücüdür. Kalıcı sosyal refahın özü budur. Bugün bir artış yaparsınız, yarın ondan daha yüksek enflasyon olur, hiçbir anlamı kalmaz. Gönül ister ki daha fazla olsun. Hep altını çiziyoruz, bu asgari ücret. Asgari ücretli sayısıyla ilgili yanlış yorumlar yapılıyor, yüzde 50″si gibi şeyler söyleniyor. 33 milyon çalışan içinde 6,7 milyon kişi. Bunun da bir kısmı eksik kayıtlılık yani daha az prim ödemek için daha az gösterilir. Vergiden, primden kaçınmak için gösterilebiliyor. Dolayısıyla bu istatistiklere bakıp herkes bu kadar alıyor diye düşünmek doğru değil.”Yılmaz, Nüfus Politikaları Kurulunun önemine de değinerek, ilk toplantıyı ocak ayının ilk yarısında gerçekleştirmeyi planladıklarını açıkladı. Ardından yol haritası çıkaracakları bilgisini veren Yılmaz, uzun vadede en temel meselelerden birinin nüfus olduğunu, bu konuya Türkiye”nin daha sistematik ve daha kapsamlı politikalarla yaklaşmasının hayırlı bir karar olduğunu kaydetti.

Source: Www.star.com.tr


İsrail Gazze”nin kuzeyinde çok sayıda binayı havaya uçurdu

Görgü tanıklarından alınan bilgiye göre İsrail ordusu, hava ve karadan şiddetli saldırılar düzenlediği Gazze Şeridi”nin kuzeyindeki Cibaliya Mülteci Kampı, En-Nezle ve Es-Saftavi bölgelerinin de aralarında olduğu çok sayıda yeri bombaladı.

Kuzeyde binalara yerleştirdiği güçlü patlayıcıları infilak ettiren İsrail, çok sayıda yapıyı havaya uçurdu.

İsrail askerleri, Gazze kentinin kuzeybatısındaki bölgelere, Ez-Zeytun ve El-Basra mahallelerine aralıklı olarak top atışları düzenledi.

İsrail ordusu, ayrıca Quadcopter tipi drondan ateşlenen bomba ile Gazze kentinin kuzeyindeki El-Cela Caddesi”nde İbnu Heysem Eczanesi çevresine saldırı düzenledi.

Gazze”nin orta kesiminde yer alan Deyr el-Belah kentindeki görgü tanıkları da İsrail güçlerinin Nusayrat Mülteci Kampı”nın kuzeybatısını hedef aldığını ve helikopterlerden rastgele bölgeye ateş açıldığını aktardı.

Saldırıda bir kişinin yaralandığı ifade edildi.

Görgü tanıkları ayrıca Gazze”nin güneyindeki Refah kentinde İsrail donanmasına ait güçlerin, kentin batısındaki Mevasi bölgesini bombaladığını kaydetti.

Kentin kuzeybatısına da yoğun topçu saldırıları düzenlendiği kaydedildi.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source:


Erdoğan”ın “Malum çevreleri çıldırtacak” dediği KIZILELMA bir ülkenin radarında

Türkiye”nin ilk insansız savaş uçağı olarak görev yapacak Bayraktar KIZILELMA, dünyada ses getirmeye devam ediyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan”ın “Devreye girişinin o malum çevreleri çok daha çıldırtacağına eminim.” dediği Bayraktar KIZILELMA, Suudi Arabistan”ın radarına girdi. SUUDİLER GÖZÜNÜ DİKTİ Suudi Arabistan”ın, Türkiye”nin ilk insansız savaş uçağı Bayraktar KIZILELMA”ya yoğun ilgi gösterdiği bildirildi. Dünya genelinde insanlı savaş uçaklarına yönelik tartışmaların arttığı bir dönemde Suudi Arabistan, hava filosuna Türkiye”nin yeni nesil yüksek teknoloji insansız savaş uçağını dahil etmek için öncü bir adım attı. İLK SİPARİŞ EDEN ÜLKELERDEN OLMAK İSTİYORLAR KIZILELMA”yı sipariş eden ilk ülkelerden biri olmayı hedefleyen Suudiler, envanterlerine bu son teknoloji jetlerden yüzlercesini ekleyerek hava kuvvetlerini ileri teknolojiyle donatmayı hedefliyor. NEDEN KIZILELMA TERCİH EDİLDİ? Suudi Arabistan”ın KIZILELMA”yı satın alma kararı, uçağın gelişmiş teknolojik kabiliyetleri ve Eurofighter Typhoon ve F-35 gibi jetlere kıyasla önemli ölçüde daha kısa teslimat süresinden kaynaklanıyor. İnsanlı savaş uçakları için genellikle 6 yıl veya daha uzun teslimat süreleri gerekirken, KIZILELMA”nın sunduğu 1-2 yıllık çok daha hızlı teslimat süresi, cazibesini daha da artırıyor. YERİNDE GÖRMÜŞLERDİ Temmuz ayında Suudi Savunma Bakanı Halid bin Selman El Suud ve beraberindeki heyet, Özdemir Bayraktar Ulusal Teknoloji Merkezi”ni ziyaret ederek, KIZILELMA”nın detaylı incelemesini gerçekleştirmişti.

Source: Haberler


Son Dakika: DEM Parti”nin “Öcalan” görüşmesine hükümetten ilk açıklama geldi

DEM Parti milletvekilleri Sırrı Süreyya Önder ile Pervin Buldan önceki gün İmralı Adası”nda terör örgütü PKK elebaşı Abdullah Öcalan ile görüştü.
DEM Parti’den Öcalan ile yapılan görüşmeye ilişkin yazılı açıklama gelmişti. Açıklamada Öcalan’ın şu mesajına yer verilmişti:
* Sayın Bahçeli’nin ve Sayın Erdoğan’ın güç verdiği yeni paradigmaya, ben de pozitif anlamda gerekli katkıyı sunacak ehil ve kararlılığa sahibim. Çağrıyı yapmaya hazırım.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz”dan DEM Parti”nin “İmralı” mesajına ilk açıklama geldi.
Yılmaz, ziyaretin MHP lideri Devlet Bahçeli”nin çağrısının ardından gerçekleştiğini hatırlattı, “Sayın Bahçeli”nin perspektifi çok açık, terörsüz bir Türkiye” ifadelerini kullandı.

Source: Dünya Gazetesi


Ekonomi yönetimi gündeme ilişkin soruları yanıtladı

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, burada yaptığı konuşmada, Suriye”de son dönemde meydana gelen gelişmelerin ardından detay konuşmak için erken olduğunu, hızlı bir devrimin gerçekleştiğini ve burada yepyeni bir dönem başladığını söyledi.

Türkiye”nin de yeni yönetime katkı sağladığını belirten Yılmaz, “İnşallah en kısa sürede istikrar ve güven ortamı oluşur. Suriye”de yeniden yapılanma, güvenlik ortamının iyileşmesi, istikrarın güçlenmesi, refahın artması Türkiye için de şüphesiz faydalı sonuçlar doğuracaktır. Suriye”den Türkiye”ye yönelik terör tehditlerinin ortadan kalkması başlı başına büyük bir fayda. Suriye istikrar kazandıkça, zenginleştikçe, refahı arttıkça turizmden ticarete her türlü alanda ekonomik olarak da Türkiye”ye önemli katkıları olacak. Yeniden inşa sürecinde en yakın komşu olarak Türkiye”nin şüphesiz daha fazla katkısı olacak.” diye konuştu.

“Suriye”deki provokatif hadiselere ihtiyatlı bakılmalı”

Suriye konusundaki tavırlarının çok açık ve net olduğunu vurgulayan Yılmaz, bu ülkede yaşayanların huzur içinde olacağı siyasi ortamın oluşmasını temenni ettiklerini dile getirdi. Yılmaz, Suriye”deki düzeni bozmaya yönelik “provokatif hadiselere” ihtiyatla bakılması gerektiğine dikkati çekerek, “Suriye”de farklı amaçlarla istikrarı bozmak isteyecek güçler her zaman olabilir. Bunların sosyal medyadan ülkemizdeki birtakım kesimler üzerinden de algılar oluşturmaya çalışarak oradaki istikrarı bozmaya çalışıcı eylemleri olabilir. Bunlara karşı hepimizin çok uyanık olması lazım.” değerlendirmesinde bulundu.

Suriye”de ortam iyileştikçe gönüllü ve güvenli geri dönüşün de artmasını beklediklerine işaret eden Yılmaz, Türkiye”de yaşayan Suriyelilerin burada geliştirdikleri ilişkilerin yeni dönemde köprü vazifesi göreceğini bildirdi.

Suriye”ye yönelik yaptırımlara değinen Yılmaz, bunların Batı”nın yaptırımları olduğunu, bir önceki rejime yönelik ortaya konulduğunu ve yeniden değerlendirilmesi gerektiğini anlattı. Yılmaz, “Yıllardır Esed rejimi altında sıkıntı çeken halkın rahatlaması bakımından da bu yaptırımların kalkması gerekiyor ama daha sürecin çok başlarındayız.” ifadesini kullandı.

“Terörün varlığı demokratik siyaseti zehirliyor”

Yılmaz, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli”nin açıklamaları ve DEM Parti heyetinin İmralı Adası”nda terör örgütü PKK”nın elebaşı Abdullah Öcalan ile görüşmesinin sorulması üzerine şunları kaydetti:

“Sayın Bahçeli”nin perspektifi çok açık. Terörsüz ve huzurlu bir Türkiye. Sayın Cumhurbaşkanı”mızın ortaya koyduğu vizyonu da biliyorsunuz. En önemli unsurlarından biri “Türkiye Yüzyılı, huzurun yüzyılı olacaktır” başlığı. Bütün vatandaşlarımızın eşit, onurlu olarak demokratik ülkede kendilerini en rahat hissettikleri şekilde yaşamalarından yanayız. Terörün varlığı demokratik siyaseti zehirliyor. Terörün başladığı yerde demokratik siyaset bitiyor. Terörün gölgesi siyasi partiler üzerinde olduğu sürece gerçek anlamda demokratik siyasetten bahsetmeniz mümkün değil. Terörün gölgesinde olmayan demokrasi arzu ediyoruz. Türkiye”nin de bunu hak ettiğine inanıyoruz. Türkiye, içinde yaşattığı zenginliklerle birlikte kapsayıcı millet anlayışıyla bütün bu farklılıkları kuşatan millet anlayışı içinde yoluna devam edecek. Hiçbir zaman kendi ülkemizin güvenliğini başkalarının kontrolüne bırakacak bir yaklaşıma da sahip değiliz. Türkiye Cumhuriyeti kararlı bir şekilde, kesintisiz bir şekilde terörle mücadelesini her şekilde sürdürecektir, ondan hiç kimsenin kuşkusu olmasın. Elbette gönül arzu eder ki karşımızda bir terör örgütü kalmasın, bununla mücadele etmek ihtiyacı da ortadan kalksın, bunu da elbette kim istemez? Önümüzdeki süreçlerde gelişmeleri hep birlikte takip edeceğiz.”

Her zaman demokrasiden ve kalkınmadan yana olduklarını belirten Yılmaz, terörün demokrasinin de kalkınmanın da düşmanı olduğunu söyledi. Yılmaz, “Terörün ortadan kalktığı ortam hem ülkemiz için hem Doğu ve Güneydoğu Anadolu için demokrasi bakımından da kalkınma bakımından da çok daha olumlu bir ortam oluşturacak.” dedi.

“Sapma beklemiyoruz”

Cumhurbaşkanı Erdoğan”ın “Enflasyonda çok ciddi sapma olması durumunda asgari ücreti değerlendiririz” açıklamalarının hatırlatılması üzerine Yılmaz, şöyle konuştu:

“Biz bir sapma beklemiyoruz. 2025″te çok daha güçlü şekilde dezenflasyon sürecini devam ettireceğiz. Bu süreç zaten başlamıştı, 2025’te de devam edecek. Enflasyonun düştüğü bir ortamda insanımızın satın alma gücü yükselecek. Önemli olan satın alma gücüdür. Kalıcı sosyal refahın özü budur. Bugün bir artış yaparsınız, yarın ondan daha yüksek enflasyon olur, hiçbir anlamı kalmaz. Gönül ister ki daha fazla olsun. Hep altını çiziyoruz, bu asgari ücret. Asgari ücretli sayısıyla ilgili yanlış yorumlar yapılıyor, yüzde 50″si gibi şeyler söyleniyor. 33 milyon çalışan içinde 6,7 milyon kişi. Bunun da bir kısmı eksik kayıtlılık yani daha az prim ödemek için daha az gösterilir. Vergiden, primden kaçınmak için gösterilebiliyor. Dolayısıyla bu istatistiklere bakıp herkes bu kadar alıyor diye düşünmek doğru değil.”

Yılmaz, Nüfus Politikaları Kurulunun önemine de değinerek, ilk toplantıyı ocak ayının ilk yarısında gerçekleştirmeyi planladıklarını açıkladı. Ardından yol haritası çıkaracakları bilgisini veren Yılmaz, uzun vadede en temel meselelerden birinin nüfus olduğunu, bu konuya Türkiye”nin daha sistematik ve daha kapsamlı politikalarla yaklaşmasının hayırlı bir karar olduğunu kaydetti.

Bakan Şimşek: Finansmana erişim bütün kesimler için daha da iyileşecek

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ise enflasyonu düşürmede kararlı olduklarını, enflasyonun 2022″de yüzde 64, 2023″te yüzde 65 seviyesinde gerçekleştiğini anımsatarak, “Yılı yüzde 44-45 aralığında kapatacağız diye Merkez Bankamızın bir tahmini var. Dolayısıyla enflasyon düşüyor.” diye konuştu.

Şimşek, 2025″te de enflasyonun düşmeye devam edeceğini vurgulayarak, şu değerlendirmede bulundu:

“Para politikası, gecikmeli etkide buluyor. Para politikasının dezenflasyonist sürece katkı vermesi bundan sonraki süreçte de devam edecek. Gecikmeli etki, 18 ay boyunca söz konusu olacak. 2025″te bütçe açığını yaklaşık yüzde 5″ten yüzde 3 civarına düşürmeyi hedefliyoruz. Dolayısıyla bütçe açığındaki azalmanın dezenflasyonist etkisi de çok net bir şekilde görülecek. Yönetilen/yönlendirilen fiyatlar konusunda da aslında maksimum hassasiyeti gösteriyoruz. Örneğin 2024″te doğal gaz, elektrik fiyat artışları yüzde 38 civarı oldu. Yani Merkez Bankasının orijinal hedefine paralel gitti. 2025″te de benzer yaklaşım içinde olacağız. Burada önemli olan birkaç faktör var, yani elektrik ve doğal gazı bir kenara bırakacak olursak, akaryakıt ÖTV”si ve tütün ürünlerinin ÖTV”si… Bu iki konuda da enflasyon hedefini tehlikeye atmayacak bir yaklaşım içerisinde olacağız. Son 6 aylık yurt içi ÜFE oranında normal şartlar altında ÖTV”de bir artış söz konusu olacak iken, ki bu oran oldukça düşük, yani enflasyon yıl sonu açıklanmadığı için tam bir rakam vermem doğru olmaz ama göreceksiniz ki 2025 enflasyonu tehlikeye atmayacak şekilde olacak.”

Şimşek, akaryakıt konusunda değerlendirmeye gidebileceklerini bildirdi. Yeniden değerleme oranıyla artan birçok harç ve ücretin zaten enflasyon sepetinde olmadığını ifade eden Şimşek, bunların hane halkının, ihtiyacına binaen, dönemsel olarak aldığı hizmetler olduğunu söyledi.

Enerji alanında fiyat ayarlamalarının çok kritik olduğunu dile getiren Şimşek, “Yönetilen/yönlendirilen fiyatlarda, akaryakıt ÖTV”si önemli, bir de tütün ürünlerindeki ÖTV. Diğerlerinin enflasyon üzerindeki etkisi olmadığı veya çok sınırlı olduğu için onları ayrı bir çerçevede değerlendiriyoruz.” ifadelerini kullandı.

Şimşek, yönetilen/yönlendirilen fiyatlarda Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının (TCMB) 2025 hedefini ciddi bir şekilde dikkate alacaklarını kaydetti.

Önceliklerinin gıda arzını artırmak olduğunu belirten Şimşek, Tarım ve Orman Bakanlığına sulama, toplulaştırma, gıda lojistiği, gıda ihtisas bölgelerinin kurulması gibi hususlarda destek vermeye devam edeceklerini bildirdi.

Şimşek, bütçede gıda arzını önceliklendireceklerine de işaret ederek, bunun arz yönlü dezenflasyon için önemli bir adım olduğunu vurguladı.

Sosyal konut arzının artırılmasının da arz yönlü politikaların önemli bileşeni olduğunun altını çizen Şimşek, şu değerlendirmede bulundu:

“Enerjide dönüşüm, o da çok kritik. Çünkü cari açık üzerinden dolaylı olarak dezenflasyonu destekleyecek. Son 21 yıla Türkiye”nin enerji ithalatı, cari açığının 1,5 katı yani 948 milyar dolar. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımızın yaptığı güzel çalışmalar sayesinde enerjide dışa bağımlılık azaldıkça cari açık üzerinden, kur üzerinden enflasyonist baskılar da daha yönetilebilir olacak. Yani hem gıda arzı hem enerji arzı hem sosyal konut arzı dolayısıyla bütün bunlar etkili olacak. Sanayi Teknoloji Bakanlığımızın aldığı çok önemli inisiyatifler var. Özellikle üretimin, yatırımların artırılmasına yönelik, cari açığın azaltılmasına yönelik… Bütün bunlar aslında orta-uzun vade dezenflasyonu destekliyor. o nedenle zaten Yatırım Taahhütlü Avans Kredisi (YTAK) üzerinden bu alanlar destekleniyor.”

“Küresel entegrasyonu dezenflasyonist sürecin parçası olarak görüyoruz”

Şimşek, sektörel ya da ürün bazında tekelleşmeye izin verilmemesinin önemine dikkati çekti.

Bütün ürünlerde, sektörlerde piyasaya girişin-çıkışın kolaylaştırılması ve küresel entegrasyonun güçlü bir şekilde devam ettirilmesinin önemli olduğunu vurgulayan Şimşek, şunları kaydetti:

“Çünkü rekabetin olduğu ortamda verimlilik, inovasyon vardır. Bu da tabii ki dezenflasyonisttir. Bu nedenle Avrupa Birliği (AB) ile Gümrük Birliği”nin güncellenmesi değerli. Oraya özellikle tarımın, hizmetlerin, kamu alımlarının eklenmesi önemli. Kamu alımları demişken, kamu ihale reformu da bu bağlamda önemli bir reform. Biz küresel entegrasyonu da aslında bir anlamda dezenflasyonist sürecin bir parçası olarak görüyoruz.”

Şimşek, para politikasının gecikmeli etkisi, özellikle maliye politikasındaki 2025″e ilişkin öngörüler, yönetilen/yönlendirilen fiyatlar ve yapısal dönüşüm ve yapısal reformların dezenflasyonu kalıcı olarak destekleyeceğini söyledi.

TCMB”nin dezenflasyon için para politikasında gerekli çerçeveyi oluşturduğunu anlatan Şimşek, bu çerçevenin güçlü bir şekilde devam edeceğini dile getirdi.

“KKM”yi daha da az cazip hale getirecek adımları atmaya devam edeceğiz”

Şimşek, Kur Korumalı Mevduat (KKM) konusuna da değinerek, piyasaları bozmadan KKM”den çıkış sürecinin devam edeceğini bildirdi.

Bakan Şimşek, şu ifadeleri kullandı:

“Şu ana kadar bu süreç çok iyi yönetildi. Yani geçen sene ağustosta 144 milyar dolarla zirveye çıkan KKM bakiyesi şu anda 30-35 milyar dolar aralığına inmiş durumda. Bunun yaklaşık 3″te biri tüzel kişilere ait, geriye kalanı şahıslara ait mevduatlardan oluşuyor. Biz, zaten, tüzel kişilerin kurumlar vergisi istisnasını kaldırmıştık, daha az cazip hale getirdik. Bireylere ilişkin de stopaj getirdik, dolayısıyla önümüzdeki dönemde KKM”yi daha da az cazip hale getirecek adımları atmaya devam edeceğiz. Nitekim Merkez Bankamız zaten yakın dönemde bir iki düzenleme yaptı.”

“Tüketici kredilerini sübvanse etmiyoruz, etmeyeceğiz.”

Kredilere ilişkin soruyu yanıtlayan Şimşek, “Bizim tarım, ihracat, yatırım, esnaf gibi alanlarda bir kredi sınırlamamız yok hatta bu alanlarda bizim bütçe üzerinden faiz sübvansiyonumuz var.” dedi.

Şimşek, ihracatta reeskont kredisi verdiklerini anımsatarak, bu alanda son bir yıldaki kredi miktarının 531 milyar lira olduğunu bildirdi.

Bu alandaki diğer destek ve kalemlerle ilave olarak 150-160 milyar liranın daha söz konusu olduğunu anlatan Şimşek, şu değerlendirmede bulundu:

“Yine çiftçimize gelecek sene için faiz sübvansiyonu olarak 160 milyar lira destek vereceğiz. Benzer şekilde esnafımıza, yani esnaflarımızın kullandığı kredilerin faizinin yüzde 50″sini devlet olarak karşılamaya devam edeceğiz. Tarımda, ihracatta, esnaf kredilerinde zaten biz sübvansiyon sağlıyoruz. Yatırımlarda da YTAK üzerinden, bir de verilen teşviklerdeki faiz desteği üzerinden yatırımlara da ciddi bir faiz desteğimiz var. Yeni teşvik sistemiyle de bu çok daha net bir şekilde ortaya konulacak ama biz tüketici kredilerini sübvanse etmiyoruz, etmeyeceğiz.”

Şimşek, enflasyonun düştüğünü belirterek, “Önümüzdeki dönemde muhtemelen finansmana erişim bütün kesimler için daha da iyileşecek, koşullar daha elverişli hale gelecek. Nitekim küresel koşullar da daha destekleyici hale geliyor.” dedi.

Bakan Işıkhan: En düşük emekli aylığının arttırılması noktasında bir çalışma içerisinde bulunabiliriz

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan da asgari ücrete ilişkin soru üzerine, asgari ücretin, makroekonomik dengeleri, istihdam piyasasını ve enflasyonun dinamiklerini doğrudan etkileyen çok kritik bir mekanizma olduğunu belirtti.

Toplantıların ardından 24 Aralık”ta asgari ücretin 2025 yılı için net 22 bin 104 lira olarak belirlendiğini hatırlatan Işıkhan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Asgari ücret desteğini 700 liradan 1000 liraya çıkarmıştık. Maliyetini düşündüğümüzde de 70 ile 82 milyar lira arasında işverenlerimiz aracılığıyla işçilerimize asgari ücret desteğini vermiş olacağız. Burada tabii ki asgari ücretin yıllar boyu gelişimine de değinmemizde çok büyük yarar var. Bu çerçevede özellikle 2002 yılında asgari ücret bildiğiniz gibi 184 liraydı. 2025 yılında nominal olarak 119 katına, reel olarak ise 4 katına çıkmıştı. Dolar ve avro bazında değerlendirdiğimizde, asgari ücret 2002″de 127 dolar iken, 2025″te 630 dolara yükselmiş. 2002″de 144 avro iken, bugün 605″e avroya yükselmiş. Ayrıca esas mesele asgari ücretin buradaki nominal seviyesi değil satın alma gücüdür. Bu satın alma gücünü ve refahı kalıcı hale getirmemiz çok önemli. Özetle Orta Vadeli Program hedeflerimizle uyumlu bir politika izleyeceğiz. Zaten dezenflasyon sürecine de girmiş bulunmaktayız.”

Bakan Işıkhan, emekli aylıklarına ilişkin soru üzerine, emekli aylıklarının arttırılmasının yasal bir düzenleme doğrultusunda gerçekleştirildiğini söyledi.

Kanuna göre SSK ve Bağ-Kur emeklilerinin maaş artışlarının Ocak ve Temmuz ayında 6 aylık TÜFE oranında, memur emeklilerinin ise enflasyon farkına ilaveten toplu sözleşmelerinde belirtilen rakamlarla belirlendiğini dile getiren Işıkhan, şu ifadeleri kullandı:

“En düşük emekli aylığı bildiğiniz gibi 10 bin liraydı temmuz ayında, en son 12 bin 500 liraya çıkardık. Tabii burada kök aylığın artışı şöyle; kısa süreli ve az prim ödediği için düşük aylık alan emeklilerimizi biz 12 bin 500″e tamamlıyoruz ve aradaki fark da Hazine ve Maliye Bakanlığımız tarafından ödeniyor. Ocak ayında, enflasyon oranları belli olduktan sonra Ekonomi Koordinasyon Kurulu”nda en düşük emekli aylığının arttırılması noktasında bir çalışma içerisinde bulunabileceğimizi ifade etmek isterim.”

Belediyelerin prim borçları

Bakan Işıkhan, belediyelerin Sosyal Güvenlik Kurumuna prim borçlarına ilişkin soru üzerine, 31 Mart seçimlerinden bugüne kadar, 96 milyar lira olan belediyelerin SGK borçlarının şu an 160 milyara ulaştığını dile getirdi.

Ödenmeyen sigorta primleri için her gün faiz işlediğine dikkati çeken Işıkhan, şu bilgileri verdi:

“Tüm belediyelerimize eşit bir şekilde yaklaşıyoruz, hiçbir şekilde parti ayrımı gözetmeksizin SGK”nın prim tahsilatını gerçekleştirmeye çalışıyoruz. Küçükçekmece Belediyesinin 1 milyar 65 milyon liralık borcuna karşılık gayrimenkul teklifini biz kabul ettik ve tahsilatımızı gerçekleştirdik. Burada o belediye, şu belediye diye biz bakmıyoruz. Ben 85 milyonun bakanıyım. Benim en önemli amaçlarımdan bir tanesi belediyelerimizin SGK”ya olan prim borçlarının ödenmesidir. İlk 10 belediyeyi, 1 milyar küsur borcu olan belediyeleri açıklamıştık. Tabii ki burada haciz getirme sürecini de gerçekleştirdik. Ancak daha önce attığımız adımları da değerlendirmemiz gerekiyor.

İletişime geçtik, ödeme emirlerini verdik ve 81 ildeki SGK il müdürlerimiz bu belediyelerle birebir iletişime geçmelerine rağmen hala borcunu ödemeyen belediyelerimiz söz konusuydu. Özellikle Adana ve Mersin Büyükşehir Belediyelerimiz, banka mevduat hesaplarına haciz koyarak ve diğer yöntemleri yasanın bize vermiş olduğu, mevzuatın bize verdiği yetkiye dayanarak da biz haciz işlemlerini gerçekleştirdik. Bunun ötesinde Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi yayınlandı bildiğiniz gibi. Artık belediyelerin prim borçlarını, iştiraklerinin, ilgili kuruluşlarının prim borçlarını kaynağından tahsil edeceğiz. Kaynağından tahsil edeceğimiz için de artık hiç böyle bir sürece girmenize de gerek kalmayacaktır. Bunu özellikle belirtmek isterim.”​​​​​​​

Bakan Bayraktar: Günlük petrol üretimimiz 70 bin varilin üzerine çıkmış durumda

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar ise yapısal reformlar konusunda özellikle rüzgar ve güneş enerjisi santrallerinin bir an önce devreye alınmasına yönelik çalışmalarda sona yaklaşıldığını ifade ederek, şunları kaydetti:

“Nihai bir değerlendirme yapmak için Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımızın başkanlığında bir toplantıya ihtiyaç var. Bu toplantıda, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanımız ile Kültür ve Turizm Bakanımızın da bulunduğu bir ortamda konuyu nihai hale getirerek, ardından ilk çeyrekte Meclis gündemine taşımayı planlıyoruz. Çünkü iddialı yenilenebilir enerji hedeflerimiz var ve Cumhurbaşkanı”mız bu hedefleri COP”ta ilan etti. Şu anda hedefimizdeki enerjinin tamamını rüzgar ve güneşten karşılıyoruz, bu çok önemli bir şey. Ama gideceğimiz yol çok daha uzun. 120 bin megavata 11 yıl içerisinde gitmemiz lazım, onun için de bu izin süreçlerini mutlaka hızlandırmamız gerekiyor.”

Türkiye”nin yer altı kaynaklarının ekonomiye kazandırılmasının önemine değinen Bayraktar, bu adımın cari açığı azaltma ve istihdama katkı sağlama açısından kritik olduğunu dile getirdi.

Bayraktar, madencilik sektöründe de yapısal reformlara odaklandıklarını vurgulayarak, 2025″e kadar enerji sektöründe izin süreçlerini hızlandırmanın en önemli reform alanlarından biri olacağını söyledi.

Enerji tüketimiyle ilgili yeni düzenlemeler üzerinde çalıştıklarına dikkati çeken Bayraktar, şöyle konuştu:

“Dolayısıyla en önemli yapısal reform kalemlerimiz 2025″te enerji tarafında bu izinlerle ilgili olacak. Onun dışında gerek yeni fiyat ve desteklerimizin yine Orta Vadeli Program”da olduğu şekilde verimli hale gelmesi, destek programının o anlamda etkinliğini artırmayla alakalı fiyatlamada yapacağımız düzenlemeler söz konusu. Bunu aslında uzun süredir basınımız da takip ediyor. Belli tüketim seviyelerinin üzerindeki tüketimlerin enerjinin gerçek maliyetleriyle karşılanması konusu, ki abonelerin aslında sadece yüzde 3″ünü etkileyen, ama tüketimin yüzde 17″sini etkileyecek bir düzenleme.”

GAP Bölgesi”nde petrol üretimi artıyor

Bayraktar, GAP bölgesinde enerji yatırımlarının önemine işaret ederek, “Şırnak, özellikle enerji ve petrol üretimi açısından önemli bir il haline geldi. Günlük petrol üretimimiz bugün itibarıyla 70 bin varilin üzerine çıkmış durumda ve bu üretim ekonomiye yaklaşık 2 milyar dolar direkt katkı sağlıyor.” dedi.

Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) özelinde diğer enerji teşebbüslerinin kurumsal yapılarının güçlendirilmesine yönelik düzenlemeler yapılacağını da açıklayan Bayraktar, bu düzenlemelerin kuruluşların insan ve yapısal kapasitesini artırmayı hedeflediğini ve 2025 yılı içinde hayata geçirilmesinin planlandığını bildirdi.

Suriye”de enerji işbirliği gündemde

Suriye”ye yönelik enerji ve elektrik hizmetleri konusunda da değerlendirmede bulunan Bayraktar, Türkiye”den bir ekibin Şam”a ulaştığını ve enerji altyapısının değerlendirilmesi için çalışma yaptıklarını söyledi.

Bayraktar, Suriye”de şu anda elektrik ve enerji hizmetlerinin Türkiye üzerinden sağlandığı yerler olduğunu belirterek, şunları kaydetti:

“Özellikle harekat bölgeleri, İdlib, Afrin, diğer bölgeler. Ama ötesinde, Halep ve daha güneyde ilk tespitlerimiz şöyle: 8 bin 500 megavat savaş öncesi kurulu güce sahip Suriye, bunun yaklaşık 5 bin megavatını kaybetmiş durumda. Şu anda 3 bin 500 megavatlık bir kurulu gücü var. İnsanların büyük çoğunluğu jeneratörlerle elektrik ihtiyaçlarını karşılıyor. Dolayısıyla çok ciddi bir elektrik ihtiyacı var.”

Suriye ve Lübnan”ın elektrik ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla ilk etapta Türkiye”den elektrik ihracatı yapılabileceğini dile getiren Bayraktar, “Tabii iletim şebekesindeki durumu gördükten sonra tabloyu biraz daha net görebiliriz.Türkiye”den Suriyeli insanların ülkelerine dönüşle alakalı ciddi bir talepleri ve hedefleri var, ama bunların bir kısmı Suriye”deki durum biraz daha açıklığa kavuşup oradaki şartlar iyileştiğinde dönmeyi hedefliyor. Dolayısıyla bizim oradaki çalışmalarımızın böyle bir yansıması da olacak.” diye konuştu.

Bayraktar, Suriye”nin enerji kaynaklarının ekonomiye kazandırılması konusuna ilişkin, “Heyetimizin içerisinde bu anlamda petrol ve doğal gazla ilgili yapılabilecekleri görmek üzere bir temsilci grubumuz da var. Onlar da 2011 öncesinde 350 bin varillere ulaşan günlük petrol üretimi olan Suriye bugün neler yapabilir, onunla ilgili ilk çalışmaları yapmış olacaklar.” değerlendirmesinde bulundu.

İran”da devam eden enerji krizine ilişkin soruyu da yanıtlayan Bayraktar, şu ifadeleri kullandı:

“İran”da enerji krizi gündemde, özellikle elektrik ve doğal gazda. İran, şu an itibarıyla mevcuttaki yükümlülüğünü tam olarak yerine getiremiyor, yani doğal gaz sözleşmemizin yaklaşık yüzde 60″ı, yüzde 50″si civarında bir akış var. Türkiye”de kış döneminde herhangi bir sıkıntı öngörmüyoruz, bu anlamda gerekli tedbirleri almış durumdayız. İran”da söz konusu kriz maalesef derinleşerek devam ediyor.”

Bakan Kacır: Yeni teşvik sistemine ilişkin süreci tamamladık

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır da GAP Eylem Planı”nı çok geniş bir paydaş ağıyla hazırladıklarını ve pek çok projenin büyük ölçüde, Tarım ve Orman, Enerji ve Tabii Kaynaklar, Kültür ve Turizm bakanlıkları gibi paydaşlarca gerçekleştirildiğini söyledi.

Planda AK Parti iktidarlarına yakışır bir perspektifle iddialı hedefler koyduklarını vurgulayan Kacır, “Bölgeye, AK Parti iktidarları döneminde 1 trilyon 40 milyar liralık kamu yatırımı yapıldı. Plan kapsamında 2028″e kadar 198 projeye, 496 milyar lira daha yatırım yapmayı öngörüyoruz. Böylelikle 49 bin lira yani yaklaşık 1350 dolar kişi başına gelir artışı ve özellikle tarımda 570 bin ilave istihdam sağlanması hedeflerimiz var.” dedi.

Kacır, programla, buraya ayrılacak kaynakların 3″te 2″sini, programın 5 ana projesine aktaracaklarını ifade etti.

Bunların başında bölgede sulama projeleri geldiğine dikkati çeken Kacır, şöyle devam etti:

“Büyük ölçekli sulamalar konusunda çok ciddi mesafe katettik. Silvan Barajı başta olmak üzere birkaç önemli yatırım önümüzdeki dönemde bitmiş olacak. Sulama programına 2028″e kadar 214 milyar lira kaynak aktarılacak. Tarımda hassas dönüşüm programına 64 milyar lira ayırdık ki orada da özellikle akıllı tarım uygulamalarının, tarımda dijitalleşmenin yaygınlaştırılmasını hedefleyen projeler var. Farklı toplum kesimlerinin, kooperatiflerin, kadın girişimcilerin, genç girişimcilerin kalkınmaya entegrasyonunu hedefleyen GAP Entegre 2.0 Projesi, turizm odaklı ekonomik dönüşüm projesi, emek yoğun sektörlerde dönüşüm projesi de programın diğer ana sütunları.”

Genç nüfus bölgede istihdam edilecek

Kacır, bölgede bazı şehirlerde yaş ortalamasının 23-24″e kadar indiğini belirterek, planla Türkiye”nin ortalama kalkınma seviyesine hızla yaklaşması, bölgedeki genç nüfusun bölgede istihdam edilmesi ve yaşamına burada devam etmesinin amaçlandığını dile getirdi.

Bu anlayışla AK Parti iktidarları döneminde bölgedeki 9 şehirde 20 organize sanayi bölgesi (OSB) kurduklarını ve buralarda 360 binden fazla ilave istihdam oluşturdukları bilgisini veren Kacır, şu değerlendirmede bulundu:

“Bu bölgeye 6. Bölge dediğimiz Türkiye”de en ileri yatırım teşviklerini veriyoruz. 6. kademedeki şehirlerimizde yeni yatırımlardan 12 yıl sigorta primi işveren, 10 yıl sigorta primi işçi hissesi almıyoruz. Bu, yeni asgari ücretle birlikte her bir çalışan için aylık 7 bin 750 liralık bir destek demek. Son dönemde 15 binden fazla yatırım için düzenlediğimiz teşvik belgeleriyle 1 trilyonun üzerinde yatırımı teşvik ettik ve 710 bin istihdamın önünü açtık. Program hedeflerine ulaştıkça, bölgenin sadece Türkiye”nin değil, geniş bir coğrafyanın bir kalkınma lokomotifi olması sürecini hep birlikte müşahede edeceğiz.”

KOBİ”ler şubatta istihdam ödemesini alacak

Kacır, hazır giyim, tekstil, deri, ayakkabı, mobilya sektörlerinde halihazırda 1 milyon 200 binden fazla kişinin istihdam edildiğini ve bunların 37 milyar dolara yakın ihracat yaparak Türkiye”yi sanayileşme sürecinde bugünlere getiren önemli sektörler arasında olduğunu ifade etti.

Bu sektörlerin rekabet gücünü ve üretimini korumayı hedeflediklerini vurgulayan Kacır, şöyle konuştu:

“Bunun için KOSGEB eliyle çalışan başına 2 bin 500 liraya kadar destek sunacağız. Bu çok yalın bir program olacak, teferruatlı bir program öngörmüyoruz. Ana unsur, KOBİ”lerimizin 2024″ün son aylarındaki istihdam seviyesini koruması. Bu taahhüdü yerine getiren KOBİ”lerimize her bir çalışan için bu 4 sektörde aylık ödemeler yaparak 2 bin 500 liraya kadar destek vereceğiz. Ümit ediyorum programla, sektörlerde markalaşma, tasarım ve AR-GE kabiliyetleri gelişirken istihdam da korunacak. KOBİ”lerimiz, ocakta istihdamını korumuşsa, şubatta destek ödemesini alacak.”

Yeni teşvik sistemi yolda

Kacır, 2025 ajandalarında 2 önemli iş olduğuna dikkati çekerek, şu değerlendirmede bulundu:

“Biri teşvik sistemi. Bununla ilgili süreci Strateji ve Bütçe Başkanlığı ve Hazine ve Maliye Bakanlığı ile tamamladık. İnşallah önümüzdeki haftalarda ilan edeceğiz. Yeni teşvik sisteminin ana yaklaşımı da bir yandan mevcut teşvik sisteminde ciddi etkinliği olduğunu gözlemlediğimiz emek yoğun sektörlerin genç nüfusa sahip illerde güçlü şekilde yoluna devam etmesini sağlarken bir yandan da il-sektör eşleşmesini kuvvetlendirmek olacak. Yerel Kalkınma Hamlesi Programı ile her bir ilin sahip olduğu ekonomik potansiyeli değere dönüştürecek yatırımlara Türkiye”de en ileri destekler, teşvikler verilecek. Bir yandan da özellikle son yıllarda hızlandırdığımız Teknoloji Odaklı Sanayi Hamlesi, HIT-30 gibi yüksek teknoloji yüksek katma değer odaklı programları yeni teşvik sistemimizde daha etkin destekleyeceğiz.”

Hedeflerinin, Türkiye”nin yatırım, istihdam, üretim, ihracat parolasıyla kalkınma yolcuğuna daha güçlü katkı sunacak bir teşvik sistemini inşa etmek olduğunu vurgulayan Kacır, “Bir diğer önemli yapısal reform adımı da OSB”ler. OSB”lerde, yatırım yerlerinin sanayicilerle buluşmasını hızlandıracak tedbirler aldık. Hedefimiz, Sanayi Alanları Master Planı”nı kamuoyuyla paylaşmak. Mevcuttaki planlı sanayi alanlarımızın Türkiye”nin toplam yüz ölçümündeki payı yüzde 0,2 düzeyinde. Tüm sanayi yatırımlarının ve sahip oldukları sanayi alanlarının toplam yüz ölçümümüzdeki payının da yüzde 0,4″ün altında olduğunu gözlemliyoruz. Bunu hızla büyütmemiz lazım.” diye konuştu.

Kacır, OSB”lerin ve endüstri bölgelerinin kuruluş süreçlerini ve yatırımcılarla yatırım yerlerinin buluşmasını hızlandırmayı hedeflediklerini söyledi.

Şehre özel istihdam teşvikleri sunulacak

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği, Enerji ve Tabii Kaynaklar, Tarım ve Orman bakanlıkları ile tüm paydaşlardan çok kapsamlı veri setleri alarak Türkiye”nin gelecek 30 yıllık sanayi alanları yaklaşımını somutlaştırmaya çalıştıklarını belirten Kacır, Samsun-Adana-Mersin hattı için de bunu yakında ilan edeceklerini bildirdi.

Burada en önemli hedeflerden birinin de raylı sistemlerle entegre OSB”ler kurmak olduğunu vurgulayan Kacır, şunları kaydetti:

“Bu hem rekabet gücümüz hem de Avrupa Birliği”nin sınırda karbon düzenlemesi açısından bizim için temel bir öncelik. Mevcut sistemde özellikle 6. Bölge”de istihdam teşvikleri çok etkin çalışıyor ama önümüzdeki dönemde bu sektör-şehir eşleşmesini daha güçlü kılarak, her şehirde kendi taşıdığı potansiyele yönelik daha güçlü istihdam teşvikleri de sunacağız. Böylelikle hiç kimsenin dezavantajlı olmadığı, herkesin kendi değerini bir şekilde kıymetlendirebildiği bir sistemi şehirlerimize, ülkemize kazandırmış olacağız.”

Bakan Yumaklı: Fahiş fiyat artışlarının takibi için sahadayız

Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı ise Suriye”de Bakanlığının faaliyetlerine ilişkin bilgi vererek, bakan yardımcısı ve uzmanlardan oluşan heyetin Suriye”den döndüğünü söyledi.

Yumaklı, “Şartlar olgunlaştığında oraya gidecek tarım ataşesi atama konusunda da hazırlığımız var.” dedi.

Orada yapılan temaslar ve tespitlerle rapor hazırlandığı bilgisini veren Yumaklı, ilk tespitlere göre tarımsal altyapıda 3″te 2 oranında hasar oluştuğuna dair gözlemleri olduğunu bildirdi.

Yumaklı, bunun saha tespitleriyle teyit edilmesi gerektiğine işaret ederek, özellikle savaş dönemi boyunca makine ve ekipman yenilemesi olmadığı için bu konuda geride olduklarını kaydetti.

Suriye”de su konusunda yaşanan sorunlara değinen Yumaklı, sınır aşan sular hususunda Dışişleri Bakanlığının koordinasyonunda, ilgili bakanlık ve kurumların çalıştığını dile getirdi.

Yumaklı, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz”ın Irak”ta da temaslar gerçekleştirildiğine ilişkin açıklamasını anımsatarak, “Suriye ile ilgili de hayati konularda zaten ilgili arkadaşlarımız tespitlerini yapmış olacak. Süreç sonunda birlikte çalışma imkanı ve ortamı oluşacaktır. Buradaki ana husus iki ülkenin de menfaatleri.” değerlendirmesinde bulundu.

“Bakanlık olarak gereğini yapacağız”

Enflasyonla mücadele konusunda Ticaret Bakanlığı ile ortak süreçleri olduğuna dikkati çeken Yumaklı, fahiş fiyat olarak nitelendirilen fiyat artışlarının hiçbirinin arzla alakalı olmadığını vurguladı.

Yumaklı, bu konuda asgari ücretin belirlenmesinin ardından iki bakanlık olarak açıklama yaptıklarını anımsatarak, şunları kaydetti:

“Sanki maliyetlerin tamamı işçilik ücreti. Bundan vazgeçilmesi gerekir. Biz hem kendi denetim personelimiz hem de Ticaret Bakanlığının ilgili personeliyle sahadayız. Tespit ettiklerimize gerekli yaptırımı uyguluyoruz. Ticaret Bakanlığımız ile ilgili hususları da Bakanlığa bildiriyoruz. Ben inanıyorum bu davranış bozukluğu bir süre sonra bitecek, büyük oranda da çözümlendiğini göreceğiz. En son kırmızı etle alakalı bir durum oldu. Aslında ortada hiçbir şey yokken herhangi bir artış yokken sanki artış olacakmış gibi hava, algı oluşturmaya çalışıldı. Yarım gün sürdü ama bunu denemekten vazgeçmeyecekler. Biz de iki bakanlık olarak gereğini yapacağız.”

Yapısal değişimlerle alakalı bütün bakanlıkların eylem planı olduğuna işaret eden Yumaklı, gelecek yıl, özellikle üretim planlaması ve bütün yapısal dönüşümlerin etkisini hızlıca almak için faaliyetlerinin devam edeceğini bildirdi.

Yumaklı, su ve sulama projelerinin bölge için önemine dikkati çekerek, “Amacımız tarımsal üretimimizi verimli bir şekilde artırarak, kendimize yeterliliğimiz ve gıda arz güvenliğimiz konusunu güvence altına alıp, fazlasını da ülke ekonomisine katkı olacak şekilde ihracata dönüştürmek.” diye konuştu.

Bakan Bolat: Bizim bakış açımız, serbest ticaret anlaşmasının devam etmesi

Ticaret Bakanı Ömer Bolat ise Bakanlığın gelecek yılda öncelik vereceği alanlara değinerek, “Önceliğimiz, Suriye ile ticaretin yeni şartlara göre düzenlenmesi, ticaretin, yatırımların arttırılması, Suriye”deki yeni dönemin istikrarlı, güçlü ve Türkiye açısından da güney sınırlarımızda güven veren komşumuzun varlığının ortaya çıkmasıdır.” diye konuştu.

Gümrükleri yenileme ve geliştirmeye başladıklarını dile getiren Bolat, bu kapsamda Ceylanpınar Gümrük Müdürlüğünü yenilediklerini, Akçakale Gümrük Müdürlüğünün de genişletme çalışmalarının hızlandırıldığını bildirdi.

Bolat, Suriye ile 2007″de imzalanan ve yarım kalan bir serbest ticaret anlaşması olduğuna işaret ederek, şu değerlendirmede bulundu:

“Onu yeni yönetim, hükümet ve bakanlar tam olarak belli olduktan ve idareyi tamamıyla devraldıklarından sonra ele alacağız. Bizim bakış açımız, serbest ticaret anlaşmasının devam etmesi. Bizim açımızdan hukuken devam ediyordu, fiilen durdurulmuştu. Bunu inşallah yoluna koyacağız. Ticaret şu ana kadar bazı genelgelerle yürütülüyordu. O, normal düzene konulacak.”

Dış ticaret alanında mal ve hizmetler ihracatındaki artış eğilimini devam ettirmenin de gelecek yıldaki öncelikleri arasında yer aldığını dile getiren Bolat, zorunlu ithalatı yapabilecek döviz yeterliliğine sahip olmanın yanında haksız ve sanayicilere zarar veren uluslararası ticaret kurallarına aykırı uygulamaları engellemenin de öncelikleri arasında bulunduğunu söyledi.

Bolat, 2024 yılı dış ticaret ve cari işlemler açığının çok büyük oranda azalmasıyla bu konuda çok olumlu bir gelişme yaşandığını belirterek, para ve döviz piyasalarında sağladıkları istikrarlı süreçte bu gelişmenin önemli katkısı olduğunu ifade etti.

Döviz rezervlerinin iyi durumda olduğuna ve daha da yükseleceğine dikkati çeken Bolat, “Bu, içeride ve dışarıda ekonomi aktörlerine güven verecek, öngörülebilirliği sağlayacak bir gelişmedir.” diye konuştu.

“İngiltere ile STA”nın genişletilmesi müzakereleri devam edecek”

Bolat, Avrupa Birliği (AB) ile mevcut Gümrük Birliği”nin bazı sıkıntılı konularının çözüme kavuşturulması için müzakerelere devam edileceğine dikkati çeken Bolat, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Suriye”deki gelişmelerden sonra gerek ABD, gerekse AB”den ülkemize yönelik yoğun ziyaretler ve olumlu açıklamalar, Türkiye”nin, başta AB, İngiltere ve ABD olmak üzere hem siyasi, hem ekonomik ilişkilerine olumlu yansıyacağını ümit ediyoruz. İngiltere ile serbest ticaret anlaşmasının hizmetler sektörlerine genişletilmesi müzakereleri devam edecek.”

Körfez İşbirliği Konseyi ile mal ve hizmetleri kapsayan STA müzakereleri hızlandıracaklarını bildiren Bolat, Türk Devletleri Teşkilatı, Rusya ve Ukrayna ile ilişkiler, Afrika ülkeleriyle yatırım ve ticaret ilişkilerinin artırılması, uzak ülkeler stratejisinde Güney Amerika”dan Asya”ya olan eksende ihracatı artırma çabalarının devam edeceğini söyledi.

Bolat, AB”nin yeşil dönüşümüne uyum konusuna da değinerek, Sınırda Karbon Vergisi uygulamasının 1 Ocak 2026″da yürürlüğe gireceğini, ilgili kuruluşlar ve sektörlerle koordinasyon içinde, yeşil dönüşüme uyum çalışmalarını hızlandıracaklarını dile getirdi.

“Kabinemiz canla başla mücadele ediyor”

Kovid-19 salgını ile Rusya-Ukrayna Savaşı, İsrail”in Gazze”ye yönelik saldırıları ve Kahramanmaraş merkezli depremlerin etkileriyle çalkantılı dönemi geride bıraktıkları belirten Bolat, “Sayın Cumhurbaşkanı”mızın liderliğinde, gerek 2018-2023 yıllarındaki kabinemiz, gerekse 3 Haziran 2023″te görevi devralan kabinemiz bu çalkantılı süreci sona erdirip istikrarlı, piyasaların oturduğu ve enflasyonun düşürüldüğü sürecin ilerleme noktasında canla başla mücadele ediyor.” diye konuştu.

“Bu yıl 50″ye yakın sektörel düzenleme yaptık”

Otomotivden emlak sektörüne, tüketici sözleşmelerinden evden eve satış ve birçok alanda taksitlerin belirlenmesine kadar bu yıl 50″ye yakın sektörel düzenleme yaptıklarını ifade eden Bolat, ayrıca TBMM”de kabul edilen, fahiş fiyatla, stokçulukla mücadele adına cezaların oldukça yüksek oranlarda artırıldığı kanuni düzenlemenin bu açıdan etkisine de dikkati çekti.

Bolat, tüketicilerin korunması ve piyasa gözetimi alanında da yeni düzenlemeler yapıldığını belirterek, bunları da çok etkin bir şekilde uyguladıklarını dile getirdi.

Tarım ve Orman Bakanlığı ekipleri, Hazine ve Maliye ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik bakanlıklarının kurmaylarıyla koordinasyon içinde olduklarını bildiren Bolat, “Özelikle tekelci uygulamalar ya da fahiş fiyat için tamahkarca eylemler, uygulamalar içinde olanlara karşı kanunların bakanlıklara verdiği bütün yetkileri sonuna kadar kullanmakta kararlıyız.” dedi.

Enflasyondaki gerilemeye dikkati çeken Bolat, enflasyon konusunda yılı aralık itibarıyla yüzde 44-45 ile kapatacaklarını, gelecek yılın aynı döneminde enflasyonun yüzde 20″li sayılara düştüğü noktada bu konuların daha az konuşulacağını ifade etti.

“Denetimler aksatılmadan devam edecek”

Bolat, asgari ücretin belli olmasının ardından ürün fiyatlarında artış yapanlara yönelik denetimlerin yoğunlaştırıldığını bildirerek, bu konuda satıcıları uyardıklarına dikkati çekti.

Girdi maliyetlerindeki artışın normal, döviz piyasaları ve enerji fiyatlarının istikrarlı olduğunu anlatan Bolat, şunları kaydetti:

“Böyle bir süreçte fiyatları artırmak için tek kullanılabilecek argüman emek maliyetlerindeki artış bahane edilebilir. Ama burada da işçilik ücretindeki artış oranını sanki bütün maliyetin artış oranı gibi yansıtarak fiyatı aynı oranda artırmaya çalışmak fahiş fiyat artışıdır, haksız fiyat artışıdır. Bunlara müsaade etmeyeceğimizi müteaddit defalar söylemiştik ve denetimleri sıklaştırmıştık.”

Bakan Bolat, asgari ücretin açıklanmasıyla ülke genelinde 4 bin 378 marketi denetlediklerine işaret ederek, denetimlere ilişkin şu bilgileri paylaştı:

“400 bine yakın ürün denetlemeleri yapıldı. Bunun sonunda 10 milyon lira civarında bir cezai işlem uygulandı. 2 bin 668 market Haksız Fiyat Değerlendirme Kuruluna sevk edildi, bu ikinci bir cezai durumu. Burada da en ağır, kanunun verdiği yetki çerçevesindeki cezalar uygulanacak. Meclis”ten geçen kanun değişikliğinde fahiş fiyat için 1 milyon liraya, stokçuluk için 12 milyon liraya kadar maksimum para cezası uygulanabiliyor ve 1 Ocak”tan itibaren de yeniden değerlendirme oranında bu cezalar artırılacak. Fahiş fiyatta 1 milyon 440 bin liraya, stokçulukta da 17 milyon liraya kadar bu ağır para cezaları uygulanacak. Denetimler aksatılmadan devam edecek. Bütün ilgili bakanlıklar olarak piyasaların üzerindeyiz, piyasalarımızdan elimizi asla çekmiyoruz. Yanlış uygulamalar noktasında bize gelen şikayetleri de dikkatlice ele alıp gereğini yapıyoruz.”

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source:


İki ülke arasındaki ilişkiyi böyle tarif etti: Türkiye ile bağımız akraba ilişkisi gibi olacak

Suriye”deki geçici hükümetin Sağlık Bakanı Mahir Şara, AA muhabirine Şam”da katıldığı bir konferansın ardından verdiği röportajında, Suriye”de Beşar Esed rejimi ve müttefiklerinin 13 yıl boyunca halkına karşı sürdürdüğü savaşın ardından sağlık sektörünün durumu, yürüttükleri projeler ve Türkiye ile ilişkilerin geleceğini değerlendirdi.Suriye”deki sağlık sektörünün savaş süresince tamamen yıkıldığını paylaşan Şara, göreve geldiği iki haftalık süre içinde durum değerlendirmesi yaparak verileri, ihtiyaçları tespit ettiklerini ve planları da buna göre hazırladıklarını söyledi.Şara, Suriye”de Esed rejiminin 8 Aralık”ta yıkılmasıyla sağlık sektöründe öncelikli, orta ve uzun vadeli planlar olduğunu belirterek, “3 ay, 6 ay, 9 ay, 1 yıl, 2 yıl ve 4 yıllık iş planları hazırladıklarını” aktardı.İlk adımları ciddi biçimde atmaya başladıklarını dile getiren Şara, yurt dışına sığınmacı veya göçmen olarak giden ülkesinin doktorlarına ilişkin şunları söyledi:”Suriye halkı çok sorun yaşadı, ıstırap çekti. Doktorlar da tıpkı halk gibi, bazıları hayatını kaybetti, bazıları zorla göç ettirildi, bazıları hapse atıldı, bazıları da burada kaldı. Göç eden doktorlarımız, çok şükür, iyi doktorlar, üst düzeyde deneyimli isimler de var. Aslında biz onları çağırmadan bilakis onlar büyük bir coşkuyla gelmek istediklerini söyledi. Biz şu an ülkeye dönebilmeleri ve üst düzeyde sağlık hizmeti verebilmeleri için düzenlemeler yapıyoruz. Bunlardan bazıları da tıp eğitimi verebilecek kapasitede. Suriye tamamen özgürlüğüne kavuştuğundan itibaren onları gururla ve mutlulukla davet ediyoruz, doktorlarımızı en iyi biçimde ağırlayacağız.”- “EKONOMİK YAPTIRIMLAR, DEVRİK ESED REJİMİNİN CEZAEVLERİNDEKİ UYGULAMALARI NEDENİYLE GETİRİLDİ”Şara, ABD”nin başını çektiği ülkelerin Suriye rejimine yönelik getirdiği ve hala geçerli olan uluslararası yaptırımların artık kaldırılması gerektiğini vurguladı.Yaptırımlar konusunda mesajını çok kısa ve öz vereceğini aktaran Şara, “Ekonomik yaptırımların yürürlükte olması artık komik hale geldi. Ekonomik yaptırımlar, devrik Esed rejiminin cezaevlerindeki uygulamaları nedeniyle getirildi. Şimdi ne hapishaneler ne de rejim kaldı. Bu nedenle ekonomik yaptırımların kaldırılmasına karşı çok hassas yaklaşıyoruz. Açıkçası inanıyorum ki, konu sadece vakit meselesi. Siyasi değişimler var, Amerika”da yeni bir dönem başlıyor. İnanıyorum ki bu yaptırımlar en kısa zamanda sona erecek.” ifadesini kullandı.Şara, Suriye”nin savaş nedeniyle travma sonrası stres bozukluğu yaşadığı görüşüne katılmadığını aktararak, “Bizim travmamız rejime karşıydı; rejim gitti, şimdi seviniyoruz ve çalışacağız. Başarıdan dolayı mutluyuz ve inşallah başaracağız.” diye konuştu.- TÜRKİYE BİZE ZOR ZAMANDA YARDIM ELİ UZATTITürkiye ile ilişkilere de değinen Şara, Suriye”deki savaş boyunca Türkiye”nin duruşunun “kararlı, şerefli ve Suriye halkını destekler nitelikte olduğunu” belirterek, şunları söyledi:”Türk halkı bize gerçekten çok yakın bir halktır, bize zor zamanımızda yardım eli uzattı, evlerini ve sınırlarını açtı. Dört milyon vatandaşımız, Türkiye”de resmi statüyle yaşadı. Türkiye”nin duruşu kararlıydı, şerefliydi, Suriye halkını destekler nitelikteydi. Suriyelileri kucaklamış Türk halkının da desteğiyle ortak hedeflerimizi gerçekleştirdikten sonra nasıl olacak? Karşılıklı menfaat üzerine dostça bir ilişki olacak. İki devlet olarak karşılıklı çalışacağız ama bu duygusal bağ üzerine kurulu akraba ilişkisi gibi olacak.”Suriye”deki geçici hükümette 16 Aralık”ta Sağlık Bakanlığı görevine getirilen Mahir Şara, aynı zamanda yeni yönetimin lideri Ahmed Şara”nın da ağabeyi.

Source: Www.star.com.tr


Kemal Advan Hastanesi Müdürü Ebu Safiyye Gazze”de İsrail işgaline karşı direnişin sembolü oldu

Gazze”nin kuzeyinde faaliyet gösteren nadir hastanelerden biri olan Kemal Advan, 27 Aralık”ta bir kez daha İsrail askerlerince baskına uğradı. İsrail askerleri, baskının ardından hastaları ve sağlık çalışanlarını hastaneden çıkardı.

Hastane Müdürü Ebu Safiyye, İsrail ordusunun saldırılarına rağmen Kemal Advan”ın faaliyetlerine devam etmesi için son ana kadar mücadele ederken hastalarını ve çalışma arkadaşlarını yalnız bırakmadı.

Doktor Ebu Safiyye”nin 27 Aralık”ta ağır yıkımın olduğu bir sokakta üzerinde beyaz önlüğüyle İsrail tanklarına doğru tek başına yürüdüğü anlar ise sembol haline geldi.

Bu, Ebu Safiyye”nin İsrail askerlerince alıkonularak bilinmeyen bir yere götürülmesinden önceki son karelerinden biriydi. Kemal Advan Hastanesi Müdürü”nün İsrail tanklarına doğru tek başına yürüdüğü kare sosyal medyada binlerce kez paylaşıldı.

Filistinli ve yabancı çok sayıda karikatürist, Ebu Safiyye”nin sembol haline gelen bu fotoğrafını çizdi.

İsrail ordusunun Gazze”deki işgaline karşı Filistinlilerin direnişinin sembollerinden biri haline gelen Ebu Safiyye, 27 Aralık”ta alıkonularak bilinmeyen bir yere götürüldü.

Ebu Safiyye”nin nerede olduğu ve sağlık durumuna ilişkin henüz bir bilgi yok.

Filistinli bir mültecinin oğlu olarak Gazze”de doğdu

Canı pahasına hastalarını ve çalışma arkadaşlarını bırakmayan Ebu Safiyye, 21 Kasım 1973″te Gazze”nin kuzeyindeki Cibaliya Mülteci Kampı”nda doğdu.

Ebu İlyas lakabıyla da bilinen Ebu Safiyye”nin ailesi, İsrail”in kurulduğu 1948″de tarihi Filistin topraklarındaki Askalan”dan (Aşkelon) zorla yerinden edilerek Gazze”ye sığınmıştı.

Mülteci bir babanın çocuğu olarak mülteci kampında dünyaya gelen Ebu Safiyye, Gazze”nin önde gelen çocuk doktorlarından biri olarak biliniyor.

Oğlunu kaybetti, İsrail saldırısında yaralandı yine de hastanesini terk etmedi

Ebu Safiyye, İsrail”in 7 Ekim 2023″ten bu yana Gazze”ye düzenlediği saldırılarda her Filistinli gibi ağır bedeller ödedi.

İsrail askerlerinin, 26 Ekim”de Kemal Advan Hastanesine düzenlediği saldırıda Ebu Safiyye”nin oğlu İbrahim hayatını kaybetti.

Beyaz önlüğüyle oğlunun cenaze namazını kıldıran Ebu Safiyye, evladını kaybetmesine rağmen görevine devam etti. İsrail ordusunun defalarca tehdidine rağmen Ebu Safiyye, Kemal Advan Hastanesini boşaltmayı ve bölgeden ayrılmayı reddetti.

Ebu Safiyye, 23 Kasım”da İsrail ordusunun hastaneye düzenlediği saldırıda uyluğundan şarapnelle yaralandı.

Filistinli doktor, saldırı sonrası “Bu bizi durdurmayacak. Çalıştığım yerde yaralandım ve bu bir onurdur. Kanım meslektaşlarımın veya hizmet verdiğimiz insanların kanından daha değerli değil. İyileşir iyileşmez hastalarıma geri döneceğim.” ifadeleriyle hafızalara kazındı.

Ebu Safiyye, yaralandıktan birkaç gün sonra baston ile hastalarına bakmaya devam etti.

İsrail ordusunun 6 Ekim”de başlayan ve devam eden kara saldırıları sırasında Ebu Safiyye, Kemal Advan”dan birçok kez dünyaya yardım çağrılarında bulundu.

Ancak Filistinli doktorun bu çağrılarına dünyanın sessiz kalmasıyla İsrail askerleri tank ve zırhlı araçlarla 27 Aralık”ta Kemal Advan”a baskın düzenledi.

Gazze”nin kuzeyindeki hizmet veren nadir hastanelerden Kemal Advan ise artık hizmet dışı kaldı.

Aradan geçen 4 güne rağmen Gazze”de İsrail işgaline karşı direnişin sembollerinden olan Ebu Safiyye”nin nereye götürüldüğü ve durumu ise hala bilinmiyor.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source:


Milli Savunma Bakanlığı duyurdu! Terör örgütü PKK/YPG”ye büyük darbe

Bakanlıktan yapılan açıklamada, Türk Silahlı Kuvvetlerinin, Suriye”nin kuzeyindeki Fırat Kalkanı bölgesinde belirlediği 10 PKK/YPG”li terörist ile Irak”ın kuzeyindeki Pençe-Kilit Operasyonu bölgesinde tespit ettiği 1 PKK”lı teröristi etkisiz hale getirdiği kaydedildi. Açıklamada, “Terörü kaynağında yok etmek için öngörülemez, alışılmadık, süratli ve sürekli operasyonlara devam edeceğiz.” ifadesi kullanıldı.

Source: Internet Haber


DSÖ: Gazze”de hastaneler bir kez daha savaş alanına döndü ve sağlık sistemi ciddi tehdit altında

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus, Gazze”de sağlık sistemine yönelik devam eden saldırılara ilişkin X”ten paylaşımda bulundu.

“Gazze”deki hastaneler bir kez daha savaş alanına döndü ve sağlık sistemi ciddi bir tehdit altında. Gazze”nin kuzeyindeki Kemal Advan Hastanesi, 2 gün önce (İsrail tarafından) yapılan baskın, hasta ve personelin zorla tahliye edilmesi ve hastane müdürü Husam Ebu Safiyye”nin gözaltına alınmasının ardından hizmet dışı kaldı.” ifadelerini kullanan Ghebreyesus, DSÖ ve ortaklarının bugün Endonezya Hastanesi”ne temel tıbbi ve hijyen malzemeleri, yiyecek ve su ulaştırdığını ve burada kritik durumdaki 10 hastayı Şifa Hastanesi”ne naklettiğini belirtti.

Ghebreyesus, nakil sırasında 4 hastanın gözaltına alındığını kaydederek, İsrail”e sağlık bakım ihtiyaçlarının ve haklarının koruma çağrısında bulundu.

Hastanelere yönelik saldırı durdurma çağrısını yineleyen Ghebreyesus, “Gazze”deki insanlar sağlık hizmetlerine erişmeli. İnsani yardım görevlilerinin sağlık yardımı sağlamak için erişime ihtiyacı var. Ateşkes sağlanmalı.” değerlendirmesine yer verdi.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source:


Fransa Başbakanı kasırganın vurduğu adayı ziyaret etti

Ulusal basında yer alan haberlere göre, Başbakan Bayrou, kasırga felaketinden etkilenen Hint Okyanusu ndaki Mayotte Adası nı ziyaret etti. Bayrou, temaslarının ardından yaptığı açıklamada, Mayotte için kalıcı bir eylem planının hayata geçirilmesi gerektiğini belirtti. Ada için Mayotte ayakta yardım planını devreye koyacağını bildiren Bayrou, daha sonra yeniden inşa sürecinin ikinci aşamasına geçileceğini kaydetti. Bayrou, Sonrasında ikinci aşama olacak. Uzun vadeli bir plan. Çünkü bu Mayotte yi nasılsa öyle inşa etmekle alakalı değil. Mayotte için farklı bir gelecek şekillendirmekle alakalı. ifadelerini kullandı. Başbakan Bayrou ya, ziyaretinde eski Başbakan ve Eğitim Bakanı Elisabeth Borne dahil çok sayıda bakan eşlik etti. İklim krizinden olumsuz etkilenen başlıca adalardan Hint Okyanusu ndaki Mayotte yi, 14 Aralık ta Chido Kasırgası vurmuş, saatteki hızı 220 kilometreyi aşan kasırga, ciddi hasara yol açmış, binalar ve derme çatma birçok ev yıkılmıştı. Resmi kayıtlara göre, ölü sayısı 39 ve yaralı sayısı 4 bini aşkın olarak duyurulmuştu. Elektrik direklerinin devrildiği ve ağaçların köklerinden söküldüğü adada, okul binaları, başkent Mamoudzou daki hastane binası ve Mamoudzou Limanı da zarar görmüştü.

Source: Habertürk


Suriye”ye dönen ünlü sanatçılar, devrik rejimin suçlularına karşı adalet istiyor

Salibi ve Sabri, Beşşar Esed rejiminin devrilmesinin ardından duygularını AA muhabirine anlattı.

Yönetmen Salibi, Baas rejiminin devrilmesinin ardından ülkesinin yeniden inşası için uzun zaman gerektiğini belirterek, halkın artık “yürekten gelen bir gülümseme” görmek istediğini söyledi.

Suriye”ye Ürdün üzerinden geldiğini, sınırdan geçerken Suriye”ye girdiğine inanamadığını ifade eden Salibi, yolda sağa sola bakarken, ülkedeki yıkımı görünce gözyaşlarını tutamadığını dile getirdi.

Terk etmek zorunda kaldığı başkent Şam”a sevinçle geldiğini ancak yıkım ve ihmali görünce çok üzüldüğünü ifade eden Salibi, “Suriye”yi özgürleştirdiğimiz için ne kadar mutlu olsak da bu ülkenin yeniden inşası için uzun zaman gerekiyor. Bu ülkenin gençleri ve halkının yapacağı çok iş var.” dedi.

Yeni dönemde toplumsal katılımın olduğu gerçek bir anayasa yapılması gerektiğini vurgulayan Salibi, bu dönemin Suriye”ye barış ve huzur getirmesini temenni etti.

Salibi açık ve net bir kanunla ülkenin düzgün şekilde yönetilebileceğini belirterek, “Tüm Suriye halkı bu kanunlara uymalı, çünkü bu kanunlar Suriye halkının yararına olacak. Halk çok yoruldu, çok üzüldü, çok ağladı. Şimdi güvenlik, huzur ve sevgi istiyorlar.” diye konuştu.

“Suriye”nin acısını hikayelerle yeniden anlatabiliriz”

Maher Salibi, insanların rejim döneminde 54 yıl boyunca korku ve zulüm altında yaşadıklarını ifade ederek, halkın ülkeyi yeniden inşa edeceğini belirtti.

Rejim kaçaklarının mutlaka yakalanıp yargılanması gerektiğini vurgulayan Salibi, “Benim tek temennim, Esed rejimi unsurlarının kaçmaması. Onları tutuklamamız gerekiyor, mahkemeye çıkartmalıyız. Çünkü mahkemeye çıkarırsak çok büyük gerçekler ortaya çıkar ve aydınlığa kavuşuruz aynı zamanda. İnsanların için soğutmuş oluruz.” ifadelerini kullandı.

Salibi, sanatın önünde herhangi bir engel olmadığını, Suriye”nin acısını ve zulmünü hikayelerle yeniden anlatabileceklerini belirterek, sanatın her koşulda yerini bulacağını ve her şartta kendini göstereceğini sözlerine ekledi.

“Ceza istiyoruz, onların kaderini öğrenmek istiyoruz”

Oyuncu Yara Sabri de yeni dönemde suçluların cezalandırılması halinde toplumsal barışın sağlanacağını ve insanların “birbirlerini affetmeye ve sevmeye” başlayacaklarını ifade etti.

Sabri, “Ama eğer aramızda suçlular varsa, onları görmesek de, kim olduklarını bilmesek de, hayat nasıl düzene girecek? Ceza istiyoruz, onların kaderini öğrenmek istiyoruz. Eğer hala hayattaysalar nerede olduklarını bilmek istiyoruz, nerede olduklarını öğrenmek istiyoruz. Yani, bu konuda bilgi sahibi olmak zorundayız.” diye konuştu.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source:


En başta Türkiye”ye teşekkür etti: “Kardeş ve dost” ülkelerin önemli bir rolü oldu

Hartum Valisi Ahmed Osman Hamza, Sudan halkının, silahlı kuvvetlerin arkasında durduğunu söyledi.Doğu Afrika ülkesi Sudan”da ordu ve Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasındaki çatışmalar, 15 Nisan 2023″ten beri başkent Hartum”da başlayarak ülkenin birçok eyaletine yayıldı.Ordu ile bir zamanlar ona bağlı olan HDK arasındaki askeri reform ve entegrasyon gibi konulardaki anlaşmazlıklar nedeniyle devam eden çatışmaların sona ermesi için başlatılan tüm çözüm girişimleri başarısız oldu.Birleşmiş Milletlere (BM) göre, çatışmalar sonucu 20 binden fazla kişi hayatını kaybetti, ülkeden ayrılanların sayısı 3 milyonu geçti, 9 milyona yakın kişi ülke içinde yerinden edildi. 25 milyondan fazla kişi ise insani yardıma muhtaç durumda.Vali Hamza, AA muhabirine, savaşın 15 Nisan 2023″te Hartum”da başladığını, “milislerin” (HDK) çatışma öncesi devletin içerisinde yer aldığını ve stratejik yerlere yerleştiğini belirtti.- “HDK MİLİSLERİ İLK KURŞUNU ATAN TARAF”Hamza, şunları söyledi:”HDK milisleri ilk kurşunu atan taraf. Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Abdulfettah el-Burhan”ın konutuna saldırarak korumalarının bir kısmını öldürdü. O günden bu yana bir savaşa girdik ve savaş giderek genişledi. Milisler, devleti ele geçirip planlarını uygulayacaklarına inanıyorlardı. Bu inanç, çok sayıda kuvvet ve teçhizatın yanı sıra aldıkları destekten kaynaklanıyordu. HDK liderinin bir danışmanı, iktidarı ele geçirdiklerine dair ilk bildiriyi okumak için bu darbe gününün erken saatlerinde devletin resmi televizyon binasındaydı.”Silahlı kuvvetler, federal hükümet ve eyalet hükümetinin, ilk şoku atlatmayı başardığını dile getiren Hamza, “Bu zorlu saatlerin ardından hükümet, yeniden dengeye kavuşarak meseleyi destekli bir isyan olarak gördü ve askeri direniş dışında bir çözüm yoktu. Milislerin devlet kurumlarını kuşatmasına rağmen silahlı kuvvetler ve sivil kurumlar görevlerini yerine getirmeye çalıştı.” dedi.- “ÇOCUKLAR VE YAŞLILAR BİLE ONLARIN ZULMÜNDEN KURTULMADI”Hamza, şöyle devam etti:”Milislerin devleti ele geçirme planının başarısızlıkla sonuçlanmasının ardından vatandaşlardan evlerini boşaltmasını, devlet kurumlarını çalışmayı durdurmaya zorladı. Yıkım, yağma ve işgale yöneldi. Su, elektrik ve sağlık gibi hayati sektörleri hedef alarak, bu alanlarda çalışanların işlerini yapmasını engelledi. Bu kurumları hedef aldı, büyük bir kısmını işgal etti, büyük bir kısmını da yok etti. HDK mensupları ve işbirlikçileri, çarşıları, kamu kurumlarını, bankaları yağmaladılar, geride yağmalamadıkları hiçbir yer bırakmadılar. Vatandaşların evlerine gittiler, onları kovdular, yerlerinden ettiler. Bu da Sudan”ın modern tarihinde tanık olmadığı kadar büyük bir yerinden edilme krizine yol açtı. Evlerinden çıkmak istemeyen vatandaşlar ise ölüm, terörizm veya zorla çıkarmayla karşı karşıya kaldı. Çocuklar ve yaşlılar bile onların zulmünden kurtulmadı.”HDK”nin şehir savaşına hazır olduğunu, yüksek binalara mevzilendiğini, keskin nişancılarını konuşlandırdığını, siperlerini kurduğunu ve silahlı kuvvetlerin onlara saldırmasını engellemek için köprüleri de kapattığını aktaran Hamza, bu nedenle savaşın uzadığını ancak silahlı kuvvetlerin saflarını yeniden düzenlediğini ve bu gerçekle başa çıkmak için planlar yaptığını anlattı.Hamza, Mayıs 2023″te Cidde görüşmeleri kapsamında “milislerin” vatandaşların evlerinden çekilmesi ve yeni yerleri ele geçirmemesi için koşulları belirleyen bir ilkeler bildirgesi üzerinde anlaşmaya varıldığını hatırlatarak, HDK”nin bu anlaşmanın şartlarını yerine getirmediğini belirtti.- “MİLİSLER, BU ATEŞKESİ SİLAH TEDARİKİ SAĞLAMAK İÇİN SUİSTİMAL ETTİ”Hükümetin 3 kez ateşkes ilan ettiğini vurgulayan Hamza, “Milisler, bu ateşkesi saflarını düzenlemek, liderlerini kaçırmak ve silah tedariki sağlamak için suistimal etti. Savaşın başladığı eyalet olan ve ülkenin başkenti Hartum”da milisler, az önce bahsettiğim ihlalleri yaptı. Biz de eyalet hükümeti olarak işimizi yaparken büyük zorluklar yaşadık. Evlerinde kalmayı tercih eden vatandaşlar vardı ve biz de onlara karşı görevimizi yapmak zorundaydık. Ordunun elde ettiği zaferlerle birlikte insanlar, (Hartum”un batısındaki Umdurman Bölgesi) Kereri Mahallesine gelip yerleştiler. Sayıları her geçen gün artıyor.” ifadelerini kullandı.Silahlı kuvvetlerin Umdurman Bölgesinin büyük kısmını kurtardığını aktaran Hamza, ordunun Bahri bölgesinde ilerlemeler kaydettiğini ve askeri operasyonların oradan devam ettiğini söyledi.Hamza, ordunun kontrolünü sağladığı bölgelerde cesetlerin kaldırılması, su, elektrik gibi hizmetlerin yeniden sağlanması ve vatandaşların geri dönüşüne yönelik ortamın hazırlanması için çalışmalara başladıklarını dile getirdi.- “SUDAN VATANDAŞLARININ TEK DÜŞMANI HDK”DİR”Bu çabaların HDK tarafından beğenilmediğine işaret eden Hamza, şunları kaydetti:”HDK, insanları geri getirmek, hayatı normalleştirmek için ayarladığımız güvenli alanları hedef almaya başladı ve her gün top kullanarak buraları bombalıyorlar. Sudan vatandaşlarının tek düşmanı HDK”dir. Bu eylemler, halkın silahlı kuvvetlerin arkasında durma güvenini ve kararlılığını artırdı. Yaşadıkları ihlaller ve gördükleri onları direnişe ve ordunun yanında yer almaya yönlendirdi. Şimdi herkesin sloganı “tek ordu, tek halk.” Vatandaşlar, evlerini ve iş yerlerini kaybetti ama şimdi silahlı kuvvetlerin arkasında duruyor, onlarla ülkeyi savunuyor. Halkın, silahlı kuvvetlerin arkasında bu şekilde durması, savaş dengesini değiştirdi. Milislerin ve destekçilerinin hesaplarını karıştırdı. Ayrıca uluslararası toplum Sudan hükümetinin sesini duymaya başladı.”Hamza, federal hükümetin savaştan etkilenenlere insani yardım konusunda destek verdiğini belirterek, Sudan toplumunun dayanışmasıyla yerinden edilmiş insanların yeme, içme ve sağlık hizmeti ihtiyaçlarının karşılanmaya çalışıldığını bildirdi.Başta Türkiye olmak üzere Sudan”a destek veren “kardeş ve dost” ülkelere teşekkür eden Hamza, medyanın gerçekleri aktarma ve uluslararası kamuoyunu bilgilendirme konusunda önemli bir rolü olduğunu vurguladı.

Source: Www.star.com.tr


İsrailli şirket, ⁠Azerbaycan uçağının düşürülmesinin ardından Moskova uçuşlarını mart sonuna kadar iptal etti

Azerbaycan yolcu uçağının düşürülmesi sonrası Moskova uçuşlarını 27 Aralık”ta iptal eden El Al, bu süreyi uzatma kararı aldı.

El Al”dan yapılan yazılı açıklamada, Tel Aviv ile Moskova arasındaki uçuşların Mart 2025 sonuna kadar iptal edildiği belirtildi.

Bu kararın “kapsamlı bir durum değerlendirmesi sonucu alındığı” ifade edildi.

El Al, Azerbaycan uçağının düşürülmesi sonrası 27 Aralık”ta Moskova uçuşlarını bir haftalığına iptal etmişti.

Azerbaycan uçağının düşürülmesi

Bakü-Grozni seferini yapan AZAL”a ait Embraer 190 tipi uçak, 25 Aralık”ta Kazakistan”ın Aktau kenti yakınlarında düşmüştü. Kazada 38 kişi hayatını kaybetmiş, 29 kişi kurtulmuştu.

AZAL, uçağın fiziksel ve teknik dış müdahale sonucu düştüğünü duyurmuştu.

AA”ya konuşan Azerbaycanlı yetkililer, uçağın Rus “Pantsir-S” hava savunma sistemi saldırısına maruz kaldığı iddiasını doğrulamıştı.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile telefonla görüşerek, AZAL”a ait uçağın düşürüldüğü “trajik olayın Rus hava sahasında yaşanması nedeniyle” özür dilemişti.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source:


HÜRKUŞ ilk uçuşunu başarıyla tamamladı! Görgün: Gurur ve anlam dolu bir an

Hava Kuvvetleri Komutanlığı”na teslim edilecek HÜRKUŞ”un ilk uçuşu gerçekleştirildi. Türk Havacılık ve Uzay Sanayii (TUSAŞ), tarafından millî imkanlarla geliştirilen ve Hava Kuvvetleri”nin envanterine girecek ilk HÜRKUŞ Yeni Nesil Eğitim Uçağı uçuşunu başarıyla gerçekleştirdi. 20 DAKİKALIK UÇUŞTA 6 BİN 500 FEET İRTİFAYA VE 140 KNOT HIZA ULAŞILDITürk Hava Kuvvetleri”nin pilot eğitim ihtiyaçlarını karşılamak ve savunma sanayinin kabiliyetlerini daha da ileriye taşımak amacıyla tasarlanan yeni HÜRKUŞ”a yönelik çalışmalar 3 Mayıs 2021 tarihinde başlamıştı. Proje kapsamında çalışmalar hız kesmeden devam ederek yer test faaliyetleri gerçekleştirildi. Tüm testlerin başarıyla tamamlanmasının akabinde, HÜRKUŞ Akıncı üssünden kalkarak gökyüzü ile buluştu. 20 dakikalık uçuşta 6 bin 500 feet irtifaya ve 140 knot hıza ulaşıldı. Savunma Sanayii Başkanı Haluk Görgün de HÜRKUŞ”un uçuşunu izledi. Görgün paylaşımında, “Hava Kuvvetlerimize teslim edilecek HÜRKUŞ”un ilk uçuşunu izlemek, tarif edilemez bir gurur ve anlam dolu bir an. TUSAŞ şehidimiz Zahide Hanım”ın kıymetli kızının çizdiği resmin de bu uçakta yer alması, bu başarının duygusal bir simgesi oldu. Başta TUSAŞ ve başkanlığımız personelimiz olmak üzere projede emeği geçen tüm paydaşlarımızı yürekten kutluyor, aziz şehitlerimizi rahmetle anıyoruz” ifadelerini kullandı. TERÖR SALDIRISINDA HAYATINI KAYBEDEN MÜHENDİS ZAHİDE GÜÇLÜ EKİCİ UNUTULMADI23 Ekim tarihinde TUSAŞ”a yönelik düzenlenen terör saldırısının ardından millî platformların üretimine hız veren TUSAŞ çalışanları, terör saldırısının ardından “daha çok çalışacağız, daha çok üreteceğiz” mottosuyla çalışmalarına devam ediyor. Slogana dönüşen bu sözler eşliğinde gökyüzü ile buluşmasını gerçekleştiren uçakta da terör saldırısında şehit olan Zahide Güçlü Ekici”nin kızı tarafından yapılan resme yer verildi. “İyi ki varsın TUSAŞ” yazılı resimde HÜRKUŞ”un çizimi yer aldı. SINIFININ EN PERFORMANSLI UÇAĞIKısa zaman içinde Hava Kuvvetleri”ne teslim edilecek Yeni HÜRKUŞ uçağında yapısal ağırlık azaltılmış, son teknoloji kullanılarak kendi sınıfının en akrobatik ve en yüksek performanslı uçaklarından biri haline getirildi. Ayrıca aerodinamik iyileştirmeler sayesinde pilot adaylarının uçuşları için Türk Hava Kuvvetleri”ne bir çözüm sunmaktadır. Savunma sanayinin yerlilik oranını artırma hedefi doğrultusunda; Kanopi, Soğutma Sistemi, Hidrolik Pompa, Telsiz ve IFF gibi birçok ekipman yerli ve millî hale getirildi. Bu başarı aynı zamanda yerli alt yüklenicilerin projeye dahil edilmesi ve savunma ekosisteminin güçlendirilmesine imkan sağladı. 15 ADET HÜRKUŞ 2025 YILINDA TESLİM EDİLECEKUçuş testlerinin başarıyla tamamlanmasının ardından, Savunma Sanayii Başkanlığı ile imzalanan 55 uçaklık sözleşmesinin ilk 15 uçağı 2025 yılı itibarıyla Türk Hava Kuvvetleri”ne teslim edilecek. Kalan 40 uçağın teslimatı ise 2027 yılına kadar tamamlanacak. Projenin Türk Hava Kuvvetleri”ne stratejik bir katkı sunması bekleniyor.

Source: Www.star.com.tr


Güvenlik ikileminden rejim değişikliği senaryolarına: Pakistan-Afganistan sınırında neler oluyor?

Milli Savunma Üniversitesi Müşterek Harp Enstitüsü Öğretim Üyesi Dr. Hayati Ünlü, Pakistan ve Afganistan arasındaki çatışma ve gerilimlerin arka planını AA analiz için kaleme aldı.

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve NATO’nun Ağustos 2021’de Afganistan”dan çekilmesi ve önceki hükümetin çökmesiyle birlikte Taliban, Kabil’de yeniden iktidara geldi. Kuşkusuz Taliban’ın eğitimi, silahlandırılması, barındırılması, desteklenmesi ve kısa süre içerisinde yeniden Kabil’i ele geçirmesinde Pakistan önemli bir rol oynadı. Afganistan’daki rejim değişiminde tarihi bir işbirliği yapan bu aktörlerin bugün ise birbirlerine savaş ilan edecekleri tartışılıyor. Peki taraflar bu noktaya nasıl geldi? Pakistan ve Afganistan arasında yaşanan sınır çatışmalarının arkasında tarafların 2022’den bu yana değişen ittifak yapıları ve Ocak 2024’ten bu yana yükselen güvenlik ikileminin büyük payı var. Bu değişen ilişki, tehdit ve hedef algıları, sınır ötesi bir operasyonun yanında çatışmanın bölgeselleşme potansiyelini de barındırıyor.

Yükselen güvenlik ikilemi

Pakistan, Ocak 2024’ten bu yana yeniden büyük bir terör tehdidiyle karşı karşıya olduğunu söylüyor ve bunun bir numaralı müsebbibinin bugünlerde misillemeyle cevap verdiği Afganistan sınırları içerisinde barınan Pakistan Talibanı (TTP) olduğunu iddia ediyor. Ancak Pakistan ve Afganistan arası ilişkilerin kötüleşmesi, eski Pakistan Başbakanı İmran Han’ın görevden alındığı ve rejim değişikliği tartışmalarının ortaya çıktığı döneme dayanıyor. Taliban, Nisan 2022’de İslamabad’daki hükümet değişikliğinden sonra, “Amerika’yı bölgeden çıkarma” ortak davasına ihanet ettiğine inandığı İslamabad ile bağlarını koparma yoluna gitti. Taliban, kendileri için bir tehdit olarak gördüğü Pakistan-ABD ilişkilerine karşı bir denge unsuru olarak, TTP”ye daha fazla yatırım yapmaya başladı. Öte yandan Pakistan, ortak davalarına ilk ihanet edenin TTP ile bağlarını koparmayan Taliban olduğuna inanıyor ve TTP”ye sığınak sağlayarak aşırılıkçı karakterine geri döndüğünü savunuyor. Tarafların bugünkü noktaya savuran güvenlik ikileminin temelini de bu arka plan oluşturuyor.

Karşılıklı tehdit algıları

Pakistan’ın ABD ile yeniden yakınlaşmasının yanında, Afganistan Talibanı kimliğini yeniden çerçeveledi. Ayrıca Afganistan’ın Durand Hattı’nı tanımadığını ve Peştun halkının Afganistan’dan daha fazla Pakistan’da yaşadığını da belirtmek gerekir. Bu iki faktör, geleneksel olarak iki ülke ilişkilerinde hassas bir nokta oldu ve geçmişte farklı Afgan hükümetleri tarafından istismar edildi. Taliban, Amerikan birliklerini ülkeden çıkardıktan sonra kendisini daha ziyade melez bir milliyetçi-dini örgüt olarak görmeye başladı. Bu nedenle milliyetçi kimliklerini güçlendirmek için bu iki sorunun kendi lehlerine çözülmesine öncelik veriyorlar. Ancak bu durum, Pakistan için varoluşsal bir tehdit oluşturuyor ve ABD ile olan işbirliğini de açıklıyor.

Pakistan ise Han’ın düşürülmesinden bu yana her geçen gün büyüyen bir terör sorunuyla karşı karşıya. Aynı zamanda 2 senedir Han taraftarlarının her fırsatta protesto hareketi düzenlemesiyle büyük bir siyasi gerilim içerisinde. En son 2 hafta önce Han taraftarları sokaklara döküldü ve askeri elitler çok sert yöntemlerle protestoları bastırmayı başardı. Pandemi sonrası yoğunlaşan ve her geçen gün daha fazla ağırlığını hissettiren ekonomik kriz ise ülkenin tüm kapasitesini zorlayarak diğer iki krizi daha da derinleştiriyor. Son 1 senedir TTP tarafından yapılan terör saldırıları akıllara 2014’teki Peşaver Katliamı’nı getiriyor ve daha da kötüsü bu defa terör tehdidinin metastaz yaptığı değerlendiriliyor. Başka bir deyişle TTP”nin Beluç Kurtuluş Ordusu gibi diğer terör gruplarıyla ittifak yaparak eyleme gitmesi, terörün ülkenin her yerine yayılma ihtimalini gündeme getiriyor ve devlet üzerindeki baskıyı daha da arttırıyor.

Güncel sınır çatışmaları

Afganistan-Pakistan arasında bugünlerde yaşanan çatışmalar ise Temmuz 2023’e dayanıyor. O tarihlerde Hayber Paştunva’nın Kurram Bölgesi’ndeki Peştun kasabası Paraçınar”da, yerel bir arazi anlaşmazlığı nedeniyle kısa bir süre iç savaş yaşandı. Bu anlaşmazlık, Sünni-Şii mezhepsel boyutlara ulaştı, bölge sakinleri ve ileri gelenler de yaşanılanların önceden planlanan bir TTP provokasyonunun parçası olduğunu iddia etti. Silahlı kuvvetlerin savaşan taraflar arasında bir yıllık barış anlaşmasına aracılık etmesiyle bölgeye barış geri döndü ancak barışın gerçekleşmesinin bir haftadan uzun sürmesi büyük bir sorun olarak değerlendirildi. Sonrasında TTP büyük bir güçle geri döndü ve silahlı kuvvetler eskisi gibi kontrolü sağlayamadı.

Aynı bölgede gerçekleşen son çatışmalarda Afganistan karakollarını kullanarak sınır muhafızlarına ateş eden ve Hayber Paştunva’daki üslere saldıran TTP’ye karşı Pakistan silahlı kuvvetleri hem havadan hem de topçu atışlarıyla karşılık verdi ve karşılıklı zayiatlar ortaya çıktı.

Saldırıların coğrafi kapsamını Peştun nüfuslu Kuzey Belucistan’a genişletme çabası, önce yerel sonra da bölgesel düzeyde mezhepsel çatışmayı körükleme riski barındırıyor. Durand Hattı’nı fiili uluslararası sınır olarak tanımayı reddeden TTP’nin bu görüşünün, başta Süheyl Şahin olmak üzere Afganistan Talibanı’nın birçok yetkilisi tarafından onaylanması ise Kabil’in de ideolojik müttefikleri aracılığıyla bu olayda yer aldığının kabulü olarak yorumlanıyor. Bu durum ayrıca Taliban”ın Pakistan hava sahasından gelebilecek ABD motivasyonlu saldırılara yanıt verebilecek siyasi iradeye sahip olduğunu da ortaya koyuyor.

İyi ve kötü senaryolar

Pakistan bu yılın başından beri Afganistan’dan gelen terör tehdidine karşı sınır ötesi operasyonu dile getirmeye başlasa da tüm paydaşların henüz bu eylem planına tam olarak katılmadığı ve daha çok içerideki siyasi muhalefete odaklanıldığı görülüyor. Ancak son dönemlerde ABD güvenlik elitlerinden yükselen “askeri operasyonlar başlatmaktan başka seçeneğin olmadığı” açıklamaları ve iyi ilişkilere rağmen Pakistan “uzun menzilli füze geliştirme programına” uygulanan yaptırımlar, ABD’nin kararlılığını ortaya koyduğu görüşlerine yol açıyor. Askeri operasyonun bir seçenek olarak ön plana çıktığı böylesi bir senaryoda, sınıra yakın TTP kamplarına karşı yapılacak hava saldırılarıyla eş zamanlı olarak tüm uyuyan hücreleri ortadan kaldırabilmek adına ülke çapında operasyonlar düzenlenmesi beklenebilir. Böyle bir durumda Afgan Talibanı”nın da kendi iç kamuoyu nezdinde “itibarını kurtarmak” için sınır boyunca çatışmalar başlatması sürpriz olmaz.

En kötü ve en az olasılıklı senaryo olarak da olsa Pakistan’ın Afganistan’dan kaynaklanan terör tehditleriyle “bir kez ve herkes için” kara operasyonuyla kesin bir şekilde başa çıkmaya karar vermesi ihtimali var. Bu senaryonun en sınırlı boyutu bugünlerde tartışılmaya başlandığı gibi Afgan sınırının biraz ötesinde bir “tampon/güvenlik bölgesi” oluşturmayı içerebilirken en üst düzeyde TTP”ye karşı rejim değişikliği yapmak için Kabil’e kadar ilerlemesi sonucunu doğurabilir. Böyle bir durumda Pakistan, Afgan kitleleri arasında daha popüler olacağına inandığı sözde bir “bekleyen hükümet” senaryosuyla -ki bugünlerde Özbek ve Tacik muhaliflerden oluşan Afgan Direniş Cephesi fazlasıyla ön plana çıkarılıyor- koordineli olarak Taliban’a karşı bir rejim değişikliği hareketine başvuracaktır. Her iki taraf için de önemli riskler ve yüksek geri tepme olasılıkları içeren bu senaryonun jeostratejik etkilerinin olacağı kesinken Pakistan’ın böyle bir siyasi iradeye sahip olduğu net değil. Ancak ABD’den Çin’e Rusya’dan Hindistan ve İran’a kadar çok sayıda aktörün çıkarlarını yakından ilgilendiren krizde güvenlik ikileminin daha fazla savunulamayacağı ve hızla kırılma noktasına yaklaşıldığı kesin.

[Dr. Hayati Ünlü Milli Savunma Üniversitesi Öğretim Üyesidir.]

*Makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Anadolu Ajansının editoryal politikasını yansıtmayabilir.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source:


Otokar Genel Müdürü Özüner: Otokar”ın satışlarının yüzde 70″inden fazlası ihracat

Özüner, Turkcell”in katkılarıyla hazırlanan Anadolu Ajansı (AA) Teknoloji Masası”na konuk oldu.

Otokar”ın Romanya”nın ihtiyaçlarına yönelik imzaladığı yaklaşık 1 milyar dolarlık Türkiye”nin en büyük kara aracı ihracatı sözleşmesine ilişkin Özüner, “Bu 1059 araçlık (COBRA II) farklı bir ihale. İlk 278 aracı burada üretip göndereceğimiz, daha sonra orada yerli üretim faaliyetlerinde bulacağımız bir proje. Özellikle son yıllarda her ülke bu tip büyük alımlar yaparken bir teknolojiyi mümkün olduğu kadar ülkesine transfer etmek istiyor. Bir parçası ana üretim tesisinden diğer kısmının da lokal olarak o ülkede yapılması isteniyor.” diye konuştu.

Özüner, Otokar”ın rakipleri arasında öne çıkarak bu ihaleyi almayı başardığını aktararak, şunları kaydetti:

“27 Kasım”da sözleşmeyi imzaladık, bir sene içerisinde de teslim etmemiz gerekiyor. Hedefimiz ilk bir sene içerisinde bu ürünlerin üretimine başlamak. Üretime önümüzdeki sene içerisinde başlayacağız. Önümüzdeki senenin sonuna doğru da ilk buradan yaptığımız adetleri oraya göndereceğiz. Aynı zamanda 2026″dan sonraki üretim faaliyetlerimizi nasıl yapacağımızı detaylı şekillendireceğiz. Avrupa”daki ilk üretim tesisimiz olacak. Romanya”da projenin başından beri takip ettiğimiz, birlikte olduğumuz bir yerel ortağımız da var. Onun tesisinde üretmeyi düşünüyoruz. Yerel üretim olduğu için mutlaka bu tip projelerde yurt dışında kuvvetli bir ortağınızın olması büyük avantaj.”

“ARMA II yerli motoruyla seri üretime hazır”

Dünyada savunma sanayi ihtiyaçlarının arttığını anlatan Özüner, “Gerilimden dolayı savunma sanayinde ciddi bir istek ve artış var. Önümüzdeki 5 yılda önemli ölçüde savunma sanayi harcamaları artacak.” değerlendirmesinde bulundu.

Özüner, Otokar üretimi zırhlı araç ARMA II”nin iki opsiyonu bulunduğunu ve birinin yerli motorlu olduğunu belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bir de normal diğer araçlarda kullandığımız motorlu opsiyonu bulunuyor. Coğrafyasına göre müşteri tercihleri değişebilir ama biz Türkiye”deki savunma sanayisinin isteklerini karşılamak için yerli motorla ürün geliştirdik ve hazır. Her ikisi de tamamlanmış, bütün testleri bitmiş, seri üretime hazır durumda. Diğer araçlarda yerli motor kullanımına yönelik bir çalışma yok ancak proje ve ihtiyaç olması halinde çok hızlı yapılabilir. ARMA II”nin dışında COBRA, TULPAR, ALPAR araçlarımız var. Bunların hepsinde farklı teknolojileri çok hızlı uygulayan kuvvetli bir mühendislik ve test ekibimiz var. Büyük projeleri almamızın altında yatan neden bu.”

ALTAY tankıyla ilgili yıllar geçmesine rağmen şirket olarak gururlandıklarını vurgulayan Özüner, tankın ilk tasarım ve prototip faaliyetlerini yaptıklarını ve teslim ettiklerini söyledi.

TULPAR”ın da daha sonra başlayan bir proje olduğuna işaret eden Özüner, “Birçok ülkede testlere girdi, bazı ülkelerde akredite olan testlerden geçti. Seri üretime hazır bir ürünümüz. Amacımız bir an önce bu aracı gerek ülkemizde gerek yurt dışında envantere sokabilmek. Şu anda teklif verdiğimiz bir ihale yok. Daha çok bilgi paylaşımı şeklinde verdiğimiz teklifler var.” dedi.

“Ticari sınıfta ana önceliğimiz elektrikli araçlarda büyümek”

Özüner, Otokar”ın hem askeri hem de ticari tarafı olan, iki farklı iş dalını bir araya getiren, bunun da sinerjisini yaşayan bir şirket olduğuna dikkati çekerek, “Otokar, otobüs, midibüs segmentinde uzun yıllar Türkiye”de hizmet veren bir şirket. Bu segmentte 16 senedir lideriz. Yaklaşık 10 sene önce de Çinli şirket Foton”la kamyon alanında bir işbirliğine başlamıştık. O da her geçen sene gelişiyor.” ifadesini kullandı.

8-15 ton arası kamyonda her geçen sene yeni ürünleri ekleyerek büyümeye devam ettiklerini anlatan Özüner, şunları söyledi:

“Şu anda gündemimizde de perakende ve ticari kullanımı olan, özellikle filolarda da çok kullanılan küçük 4×4 araç gündemimizde. 4X4 pikap segmenti Türkiye”de de büyük ve önemli bir segment. Otobüs ve midibüste oldukça başarılıyız. Kamyonda son 3 senedir çok hızlı büyüyoruz. Planımız, kamyonda gösterdiğimiz bu hızlı büyümeyi Foton”da da sağlamak. Askeri araçlarda da ticari araçlarda da her birini kendi içinde ayrı değerlendirip her birindeki büyüme alanlarını iyi yakalamak istiyoruz. Bu sene kamyonda 15 ve 11 ton ürünümüz yoktu onları ekledik. Otomotiv sürekli yeni ürünlerle, yeni segmentlerle büyüyen bir alan.”

Özüner, geçen yıl Avrupa”da 4 bine yakın elektrikli otobüs satıldığını ve bunların büyük adetler olduğunu belirterek, ana önceliklerinin elektrikli araçlarda büyümek olduğunu dile getirdi.

Elektrikli araçlarla ilgili ürün gamlarının hazır olduğunu vurgulayan Özüner, “Geçen sene devreye aldığımız ürünlerimiz oldu. Bu sene İtalya”daki şirketimiz üzerinden önemli bir elektrikli otobüs satışımız oldu. Bunun dışında Intercity”de kullandığımız okul otobüsü için yine elektrikli geliştirmesine devam ediyoruz.” diye konuştu.

“ALPAR”ın tamamen otonom, uzaktan kumandalı testlerini yaptık”

Özüner, şu anda ticari araçtaki hemen hemen tüm AR-GE faaliyetlerinin elektrikli araçlar üzerine olduğuna işaret ederek, “Şu anda ağırlıklı dizel, CNG ve elektrikli satışlarımız oluyor. Hidrojenle ilgili hazır aracımız, çalışmalarımız var. Çok ciddi avantajları, mesafesi daha uzun olabiliyor ve çok hızlı şarj edilebiliyor. Birçok sebepten dolayı ticari araçta genel olarak henüz pazarı oluşmadı.” değerlendirmesinde bulundu.

Askeri araçlarda alternatif yakıtların kullanımına ilişkin Özüner, şu ifadeleri kullandı:

“İlerleyen yıllarda, ki bu en az bir 8-10 sene sürecek bir süreç, askeri kara araçlarında da özellikle elektrikli hibrit gibi araçların kullanımı daha netleşecek çünkü birçok avantajı var. Sessiz olması, termal izinin olmaması, insansız olarak riskli operasyonlarda uzaktan kullanılabilmesi gibi birçok özelliği öne çıkıyor. Daha dünyanın hiçbir yerinde net bir şekilde tanımlanmış ve kullanımı netleşmiş bir araç yapısı değil. Bu tip araçların ilerleyen yıllarda envanterde yer alacağını öngörüyoruz. Ona göre de çalışmalarımız sürdürüyoruz.”

Özüner, ALPAR”ın tamamen otonom, uzaktan kumandalı testlerini yaptıklarına değinerek, “İlgi var ve konsepti de zamanla oturacaktır. Uzaktan yönlendirilmesi ve insansız olması çok farklı görev misyonlarını bu araçlara yükleyebilir. Çip teknolojisinin ilerlemesi bu ürünleri orta dönemde çok daha istenir, farklı kullanıma uygun hale getireceğini düşünüyorum.” dedi.

Otokar”da kullanımı olması nedeniyle ticari araçtaki otonom ekibinin askeri kısımdakinden daha olgunlaşmış durumda olduğunu aktaran Özüner, “Özellikle yurt dışında güzergahı belli yerlerde otonom mikrobüsler kullanılıyor. Bizim de bir ürünümüz var, dördüncü seviye otonom ve seri olmaya az çok hazır bir araç. Burada bir talep de var. Müşteri de bir talep varsa hızlı ilerliyor.” diye konuştu.

“Otokar”ın satışlarının yüzde 70″inden fazlası ihracat”

Özüner, yazılımın askeri ve ticari alanda da çok önemli olduğunu belirterek, kritik yazılımları rekabet avantajı olarak mutlaka şirket içerisinde know-how olarak tutmak gerektiğine dikkati çekti.

Otokar”da iki ayrı mühendislik bölümü olduğuna değinen Özüner, “Hem ofiste hem de sahada tecrübeli 450-500 kişilik bir ekibimiz var. Şirketimizin çalışan sayısının yarısından fazlası mühendislik ekibi. Birçok yazılımı kendimiz yapıyoruz. Bugün için teknoloji öyle bir boyutta ki ana işiniz dediğiniz alanda kritik yazılımları kendinizin geliştiriliyor olması lazım.” dedi.

Özüner, yurt dışında şirketleri olan Otokar için ihracatın çok önemli olduğunu belirterek, şu ifadeleri kullandı:

“Otokar”ın satışlarının yüzde 70″inden fazlası ihracat. Son dönemde Romanya”da sadece askeri işler için de bir şirket kurduk. Önümüzdeki sene için en önemli konu Romanya”daki işimiz. Bir sene içerisinde 278 aracı (COBRA II) burada üretip göndereceğiz. Bütün hazırlıklarımızı yaptık. Estonya projesini 2023 yılı sonunda almıştık, üretime geçtik, 2024 yılının son çeyreğinde ilk satışlarımızı yapmaya başladık. 2025 yılında da Estonya projesi devam edecek. Bu da bizim için önemli. Estonya Avrupa”daki ilk büyük projemizdi, Romanya da Avrupa”daki ikinci büyük proje. Yerli üretim olduğu için bizim için stratejik öneme sahip. Avrupa Birliği içerisinde üretim kabiliyetine kavuşmuş olacağız.”

“Avrupa Birliği içerisinde üretime başlamayı stratejik adım olarak görüyoruz”

2024″ün otomotivde genel anlamda finansal maliyetlerin yüksek olması sebebiyle üretim şirketleri için zor bir yıl olduğunu kaydeden Özüner, “2025 de benzer ekonomik ortama benziyor ama bütün hazırlıklarımızı yaptık. Yeni projeleri önceden planladık, büyüme planlarımızı yaptık. Ticari elektrikli araçlarda daha fazla büyümek istiyoruz. Zor bir yıl olmasına rağmen iyi plan yaptığımız bir yıl olacak. Geçen yıla göre daha iyi bir yıl geçeceğini düşünüyorum.” diye konuştu.

Özüner, Otokar”ın şu anda Avrupa”nın 4″üncü büyük üreticisi olduğunu vurgulayarak, sözlerini şöyle tamamladı:

“Avrupa”da büyüme iştahımız var. Fransa, İtalya, İspanya”da daha hızlı büyüyoruz. Bu sene yavaş yavaş Almanya ve Nordik ülkelerinde büyümek istiyoruz. O nedenle ticari araçlarda Almanya”da bir şirket kurduk. Ürün gamımızdaki geliştirmeleri de tamamladık. Avrupa”daki büyüme planımızda fırsatımız çok, yolun başında sayılırız. Avrupa”da diğer yeni pazarlara da açılarak büyümemizi hızlandırmak istiyoruz. Avrupa Birliği içerisinde üretime başlamayı da stratejik adım olarak görüyoruz. Bu bize ileride farklı fırsatlar da açabilir.”

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source:


İstanbul”da terör örgütü PKK operasyonunda 13 zanlı yakalandı

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Suçlar Soruşturma Bürosunca yürütülen soruşturmada, Sultanbeyli”de terör örgütü PKK”nın sözde gençlik yapılanması Devrimci Gençlik Hareketi (DGH) içinde faaliyet gösteren şüpheliler tespit edildi. İstanbul Emniyet Müdürlüğü ekiplerince düzenlenen operasyonda, 13 zanlı gözaltına alındı. Şüphelilerden 8″ine ait, geçmişte terör örgütünde faaliyet gösterdiklerine ilişkin bilgi ve görüntü bulunduğu öğrenildi.

Source: Internet Haber


İsrail”den askerlere şaşırtan izin kararı

İsrail”den şaşırtan bir karar geldi. Yemen ve Gazze Şeridi”nden gelen yoğun roket saldırılarının hedefindeki İsrail, komutanlar ve askerler için toplu izin uygulaması başlattı. TOPLU İZİN KARARI ELEŞTİRİLDİ Üst düzey İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF) subayları, İç Cephe Komutanlığı Komutanı Tümgeneral Rafi Milo”nun yoğun saldırılar altındayken ve aktif savaş bölgelerinde çatışmalar devam ederken komutanlar ve askerler için toplu izin uygulaması başlatmasını eleştirdi. ENDİŞELER ARTTI İzin kararının son bir haftada Yemen ve Gazze Şeridi”nden gelen roket atışlarındaki keskin artışın ortasında verilmesi endişe yarattı. Askeri yetkililer, Nahal Tugayı”nın tabur muharebe ekibinin Beyt Hanun”daki operasyonlarını ilerletmesiyle Gazze”den ek roket fırlatmalarının muhtemel olduğu konusunda uyardı. GENEL KURMAY BAŞKANINA SUNULMADI Tümgeneral Milo, ordunun savaş acil durumu ilan etmesine rağmen kararını onay için IDF Genelkurmay Başkanı Korgeneral Herzi Halevi”ye sunmadı. Askeri kaynaklar, yalnızca personel için belirlenmiş olmasına rağmen Kurtarma Tugayı”ndaki askerlerin de izin düzenlemesine dahil edildiğini açıkladı. İç Cephe Komutanlığı kaynakları, komutanların hafta boyunca operasyonel hazırlığın hemen gerekli olmadığı bölgelerdeki faaliyetleri azaltma yetkisine sahip olduğunu açıkladı. Kamu bilgilendirme, kurtarma ve acil durum görevleri gibi kritik operasyonel birimlerin izin kararından etkilenmediği de vurgulandı. ASKERLERE MORAL VERİLMEK İSTENDİ Komutanlara, “Operasyon dışı faaliyetlerin azaltılabileceği bölgelerde, yoğun iş yükü nedeniyle yıllık izinlerini kullanamayan personele olumlu bir mesaj vermek amacıyla izin verilebilir” talimatı verildi. Bir kaynak, komutadaki askerlerin yüzde 90″ının yıllık izinlerini kullanmadığını ve kullanılmadığı takdirde bu izinlerin kaybedilebileceğini sözlerine ekledi. ELEŞTİRİLERE YANIT İsrail Savunma Kuvvetleri Sözcüsü ise eleştirilere karşı şu açıklamayı yaptı: “Ana Cephe Komutanlığı gerekli tüm hazırlık seviyelerini koruyor. Operasyonel birimler tamamen aktif ve Ana Cephe Komutanlığı taburları acil durum operasyonları ile savunma ve güvenlik görevlerini yürütüyor. Bu, acil hazırlığın gerekli olmadığı bölgeler için azaltılmış aktivite haftası olup, operasyonel kabiliyetler üzerinde hiçbir etki yaratmamaktadır. Girişimin amacı, Ana Cephe Komutanlığı personeline tatil döneminde kısa bir mola vererek, bir yıldan uzun süredir böyle fırsatlar olmadan çocuklarıyla vakit geçirmelerine olanak sağlamaktır.”

Source: Haberler


MSB”den 2024″teki faaliyetlere yönelik paylaşım

MSB”nin sosyal medya hesabından, Bakanlığın 2024″teki faaliyetlerinin anlatıldığı video serisinin üçüncü bölümü paylaşıldı.

Kendisine tevdi edilen her türlü görevi başarıyla yerine getiren Millî Savunma Bakanlığımızın, 2024 yılı içerisinde icra ettiği faaliyetleri anlatmaya devam ediyoruz. 4 bölümlük video serimizin üçüncü bölümünde; ✅ Tatbikatlar ve eğitim faaliyetlerimizi,✅ Askerî spor… pic.twitter.com/O032hLuoPL— T.C. Millî Savunma Bakanlığı (@tcsavunma) December 30, 2024

Paylaşımda, Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) halihazırda yürüttüğü tüm operasyonları ve personelin niteliklerini çağın şartlarına, harbin değişen doğasına en uygun şekilde geliştirmek, etkinlik ve caydırıcılığını artırmak amacıyla ulusal ve uluslararası eğitim ve tatbikat faaliyetlerini aralıksız sürdürdüğü belirtildi.

Bu kapsamda, 2024″te 32″i milli, 39″u NATO, 48″i davet ve 21″i özel olmak üzere toplam 140 tatbikatın başarıyla icra edildiği aktarılan paylaşımda, “Kara Kuvvetlerimiz, 10 bölgede aynı anda 40 harekat icra etmiş ve etmekte. Deniz Kuvvetlerimiz, 125 bin 766 saat seyir gerçekleştirmiş, Hava Kuvvetlerimiz 72 bin 965 sorti, 143 bin 726 saat uçuş yapmıştır. Farklı coğrafyalarda 70 bin personelle 20 görev icra edilmektedir.” ifadelerine yer verildi.

Paylaşımda, 2024″te yurt içi ve yurt dışı spor müsabakaları kapsamında TSK Spor Gücü”nün Dünya Kick Boks Şampiyonası”nda dünya şampiyonu olduğu, kır koşusu ve yüzme branşlarında Türkiye rekoru kırıldığı, sporcuların ayrıca 17 spor branşında 119 kupa ve 519″u altın olmak üzere toplam 1132 madalya kazandığı anımsatıldı.

2024″te personel ve askeri öğrenci alım temin faaliyetlerinin de planlandığı şekilde devam ettiği belirtilen paylaşımda, 2024″te 390 bin 223 Mehmetçiğin silah altına alındığı bildirildi.

Paylaşımda, “Sıfır Atık” projesi kapsamında şimdiye kadar 923 kışlada Sıfır Atık uygulamasına geçildiği, yıl içerisinde 28 bin 634 ton atık karşılığında, 166 milyon liranın ekonomiye kazandırıldığı da aktarıldı.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source:


ASELSAN, 42 milyon dolar bedelli ihracat sözleşmesi imzaladı

ASELSAN, Kamuyu Aydınlatma Platformu”na (KAP) yaptığı açıklamada yeni iş ilişkisini duyurdu.
Açıklamada, şirketin Orta Doğu Bölgesi”nde faaliyet gösteren bir müşterisi ile 42 milyon dolar bedelli ihracat sözleşmesi imzaladığı belirtilerek, “Anlaşma hava araçları faydalı yüklerinin doğrudan satışını kapsıyor” denildi.
Geçtiğimiz hafta 50,8 milyon euroluk anlaşma imzalanmıştı
Şirket, Avrupa Birliği’nde faaliyet gösteren bir müşterisiyle geçtiğimiz hafta kara silah sistemlerinin satışı için toplam değeri 50,8 milyon euro olan bir ihracat anlaşmasına imza atmıştı.

Source: Dünya Gazetesi


Tam 42 milyon dolar! Türk savunma devi Orta Doğu”da faaliyet gösteren müşterisiyle anlaştı

ASELSAN, Orta Doğu bölgesinde faaliyet gösteren bir müşterisiyle hava araçları faydalı yüklerinin doğrudan satışına ilişkin 42 milyon dolarlık ihracat sözleşmesi imzaladı.ASELSAN, Kamuyu Aydınlatma Platformuna (KAP) yaptığı açıklamada yeni iş ilişkisini duyurdu.Açıklamada, “ASELSAN ile Orta Doğu bölgesinde faaliyet gösteren bir müşterisi arasında, hava araçları faydalı yüklerinin doğrudan satışına ilişkin toplam tutarı 42 milyon dolar olan ihracat sözleşmesi imzalanmıştır.” ifadeleri kullanıldı.

Source: Www.star.com.tr


Almanya”dan DHKP-C üyesi Murat A. hakkında iddianame

Federal Başsavcılıktan yapılan açıklamada Murat A. hakkında hazırlanan iddianamenin 2 Aralık”ta Stuttgart Eyalet Yüksek Mahkemesi”ne gönderildiği ifade edildi.İddianamede Murat A”nın, Ekim 2016 ve Aralık 2017 tarihleri arasında terör örgütü DHKP-C”nin Ulm bölge yöneticiliği yaptığı ve örgüt adına finansal destek temini için çalıştığı belirtildi.Terör örgütü üyelerinin eğitim ve propaganda faaliyetlerine katıldığı tespit edilen Murat A”nın sahte kimlik belgeleri ve silah tedariki ile DHKP-C için kurye ve hücre evi temininde görev aldığına işaret edildi.Murat A”nın tutuklu ya da gözaltında bulunmadığı da kaydedildi.İddianamede DHKP-C”nin Türkiye Cumhuriyeti devletini silah zoruyla yıkıp yerine kendi kontrolü altında Marksist-Leninist bir rejim getirmeyi hedeflediği bilgisine yer veriliyor.DHKP-C Almanya”da 1998 yılından bu yana yasaklı yabancı terör örgütü kategorisinde yer alıyor.

Source: Www.star.com.tr


Cumhurbaşkanı Erdoğan: PKK/YPG terör örgütü Suriye”deki Kürtlerin temsilcisi olarak görülmesi kabul edilemez

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşik Arap Emirlikleri Devlet Başkanı Şeyh Muhammed Bin Zayed Al Nahyan ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Görüşmede Türkiye ile Birleşik Arap Emirlikleri ikili ilişkileri, Suriye ve Filistin”deki son durum, bölgesel ve küresel konular ele alındı.Cumhurbaşkanı Erdoğan görüşmede, farklı etnik ve dini grupların yan yana sulh içinde yaşadığı bir Suriye”nin tesisi ile ülkede birliğin sağlanmasının önemini belirtti.Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye”nin Suriye”de faaliyet gösteren PKK/YPG terör örgütünün bölgedeki Kürtlerin temsilcisi ve muhatap olarak görülmesini kabul edemeyeceğini, DEAŞ”ın da bölgedeki karışıklıktan istifade etmesinin önüne geçilmesi ve İsrail”in mevcut durumu istismar ederek Suriye”deki yeni süreci baltalamasının engellenmesi gerektiğini ifade etti.Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye”nin Filistin”de devam eden katliamın bir an evvel sona ermesi için gayret göstermeyi sürdüreceğini söyledi.

Source: Www.star.com.tr


Cumhurbaşkanı Erdoğan, BAE Devlet Başkanı Al Nahyan ile görüştü

Cumhurbaşkanı Erdoğan”ın BAE Devlet Başkanı Al Nahyan ile telefon görüşmesinde, iki ülke ilişkileri, Suriye ve Filistin’deki son durum ile bölgesel ve küresel konular ele alındı. Erdoğan görüşmede, farklı etnik ve dini grupların yan yana, sulh içinde yaşadığı bir Suriye’nin tesisi ile ülkede birliğin sağlanmasının önemini belirtti. Erdoğan, DEAŞ”ın bölgedeki karışıklıktan istifade etmesinin önüne geçilmesi ve İsrail”in Suriye”deki yeni süreci baltalamasının engellenmesi gerektiğini kaydetti.

Source: Internet Haber


Interpol”ün aradığı terör örgütü DEAŞ şüphelisi “casusluk” suçundan tutuklandı

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca başlatılan soruşturma kapsamında, Başakşehir”de 26 Aralık”ta düzenlenen operasyonla gözaltına alınan Çeçenistan uyruklu şüpheli B.E”nin emniyetteki işlemleri tamamlandı.

Adliyeye sevk edilen şüpheli, çıkarıldığı nöbetçi sulh ceza hakimliğince “siyasal veya askeri casusluk” suçundan tutuklandı.

Emniyet Genel Müdürlüğüne Interpol tarafından 16 Aralık”ta gönderilen yazıda, Çeçenistan Polis Teşkilatınca verilen bilgilere göre, şüpheli B.E”nin beraberindekilerle silahlı şekilde bir eve girerek 400 bin ruble ile bazı eşyayı çaldığının tespit edildiği belirtilmişti.

Yazıda, terör örgütü DEAŞ”a katıldığı ve Türkiye”de olabileceği aktarılan şüphelinin aynı zamanda casusluk faaliyetlerinde bulunan bir şebekenin üyesi olabileceğinin değerlendirildiği de kaydedilmişti.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca gözaltı kararı verilen Çeçenistan uyruklu şüpheli B.E, 26 Aralık”ta Başakşehir”de düzenlenen operasyonla yakalanmıştı.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source:


İşgalci İsrail”den Suriye”nin Kuneytra kenti için tepki çeken talep

İsrail ordusu, Suriye”de Baas rejiminin devrilmesinin ardından ülkenin güneyindeki işgalini sürdürüyor.İşgal kapsamında, Kuneytra”nın Beas beldesinin belediye binasının boşaltılmasını isteyen İsrail askerleri, belediyede bulunan herkesi dışarı çıkarıp bina içinde arama yaptı.Geçen hafta da Kuneytra”nın Süveyse köyü sakinleri, İsrail”in ülke topraklarını işgal etmesine karşı gösteri düzenlemişti. Protestolar sırasında mevzilendikleri bölgelerden kalabalığın üzerine ateş açan İsrail askerleri, 3 sivilin yaralanmasına neden olmuştu.- İSRAİL”İN SURİYE”YE SALDIRILARI VE İŞGALİSuriye”de 27 Kasım”da şiddetlenen çatışmaların ardından 8 Aralık”ta 61 yıllık Baas rejiminin çökmesiyle eş zamanlı olarak İsrail ordusunun ülkeye saldırıları arttı.Rejim ordusundan kalan askeri altyapı ve imkanları imha etmeye başlayan İsrail ordusu, Suriye toprağı Golan Tepeleri”ndeki işgalini genişletti.Golan Tepeleri civarındaki tampon bölgeye giren İsrail ordusu, işgali daha ileriye taşıyarak başkent Şam”ın 25 kilometre yakınlarına kadar sokuldu.İsrail, Suriye”ye ait Golan Tepeleri”ni 1967″den bu yana işgal altında tutuyor. İsrail ile Suriye arasında 1974″te imzalanan Kuvvetlerin Çekilmesi Anlaşması ile tampon bölge ve silahtan arındırılmış bölgenin sınırları belirlenmişti.

Source: Www.star.com.tr


F-35″lerin alternatifi olarak KAAN”ı seçtiler! Suudi Arabistan”dan ABD”ye ince mesaj

Suudi Arabistan”ın Türkiye”den 100 adet KAAN savaş uçağı satın almayı planladığı iddiası Batı basınının gündemini meşgul etmeyi sürdürüyor.”Suudi Arabistan neden KAAN savaş uçağı almayı düşünüyor?” diye soran Batı basını, Riyad”ın KAAN”ı seçmesinin politik ve teknik 2 nedeni olduğunu yazdı.F-35″LERİN ALTERNATİFİ OLARAK KAAN”I SEÇTİLER!Haberde, “Birincisi, ABD”ye beşinci nesil F-35 Lightning II”ye alternatifleri olduğunu işaret etmek istiyor olabilir. Ayrıca, Kaan”ın hava kuvvetleri için uygun bir geçici çözüm olabileceği sonucuna varmış olabilir” ifadeleri yer aldı.AKINCI siparişi ile Suudi Arabistan”ın halihazırda Türkiye ile kapsamlı bir savunma iş birliğine gittiğine vurgu yapıldı.Riyad”ın Türkiye ile zaten kapsamlı olan savunma ortaklığını Kaan”ı satın alarak daha da genişletmekten memnun göründüğü ve sabırla beklediği ifade edildi.Suudi Arabistan”ın 100 KAAN için emsalsiz bir anlaşmaya imza atarak Türkiye”nin ihtiyaç duyduğu yatırımı sağlayabileceği belirtildi. 100 adetlik siparişle Suudi Arabistan”ın KAAN”ın maliyetini düşürmeyi ve ek yabancı müşteriler kazanmasına yardımcı olabileceği belirtildi.KAAN”ın Rafale ve Eurofighter Typhoon”dan daha iyi bir savaş uçağı olacağından bahsedildi.Riyad şimdilik Türkiye ile zaten kapsamlı olan savunma ortaklığını TF Kaan”ı satın alarak daha da genişletmekten memnun görünüyor ve sabırla bekliyor.Suudi Arabistan”ın 100 adetlik KAAN planı! Yunanistan”a HÜRJET sonrası 2. darbe: Dendias hedefte”KIZILELMA, ANKA-3, KAAN”… Süre verildiTürkiye”den 4″lü savaş uçağı planı!

Source: Www.star.com.tr