“Türkiye Ekonomisi Güncel: Dolar, Euro, Altın ve Maaş Zamları”

Dolar kaç TL oldu, Euro ne kadar? (30 Aralık Pazartesi Güncel Döviz Kurları)

İç ve dış piyasayı etkileyen altın ve döviz kurundaki değişimler vatandaşlar tarafından takip ediliyor. Döviz kurlarındaki hareket bugün de devam ediyor. Dolar/TL saat 07:10 itibarıyla 35,2653 (alış) 35,3025″ten (satış) işlem görürken, Euro ise aynı saat itibarıyla 36,8463 TL seviyelerinde seyrediyor.

Source: Dünya Gazetesi


Gözler maaş zamlarında

2025 yılında uygulanacak asgari ücret yüzde 30 oranında artırılarak 22.104,67 TL olarak belirlendi. Asgari ücret zammının, yüzde 40 – 50 oranındaki beklentilere rağmen yüzde 30 oranında tutulması, 2025 yılında emekli aylığı, memur maaşı ve kamu işçilerine yapılacak ücret zamları konusunda da emsal teşkil edecek. Son iki yıl memur maaşları ile emekli aylıklarına yasal artışların üzerine yapılan ilave zamların 2025 yılında gündeme gelmesi zor görünüyor. 2025 yılında yasal artışlarla yetinilmesi bekleniyor. SORULARINIZ İÇİN: akivanc@haberturk.com Ocak ayında emekli aylıkları temmuz – aralık dönemindeki 6 aylık enflasyon oranında artırılacak. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) enflasyon verilerini cuma günü açıklayacak. Merkez Bankası’nın 2024 yılı enflasyon tahmini en son yüzde 44 olarak revize edildi. Merkez Bankası’nın tahmininin tutabilmesi için aralık ayında enflasyonun yüzde 0,76 oranında kalması gerekiyor. Pandemi öncesinde enflasyon aralık ayında bu oranın altında gerçekleşti. Ancak, 2020 – 2023 yıllarında aralık ayı enflasyonu yüzde 1,18 ile yüzde 13,58 gibi yüksek aralıkta seyretti. Yüzde 44 tahmininin tutması zor görünüyor. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek son zamanlarda yaptığı açıklamalarda yıl sonu enflasyonu için yüzde 45 ifadesini kullandı. Yüzde 45 tahmininin tutabilmesi için aralık ayında enflasyonun yüzde 1,50’yi aşmaması gerekir. Merkez Bankası’nın enflasyon patikasının üst sınırı ise yüzde 46’ya karşılık geliyor. Yıllık enflasyonun yüzde 46 olması için aralık ayı enflasyonunun yüzde 2,16’da kalması gerekiyor. Ekonomistlerin ağırlıklı görüşü de yıl sonu enflasyonunun yüzde 46 olacağı yönünde. Enflasyon oranına göre zam senaryoları (%) Aralık Enflasyonu Yıllık Enflasyon SSK, BAĞ-KUR Memur + E. Memur SSK, BAĞ-KUR ile Memur zam farkı 0,76 44,00 15,45 11,25 -4,20 1,00 44,30 15,69 11,48 -4,21 1,50 45,00 16,25 12,02 -4,23 1,75 45,40 16,57 12,33 -4,24 2,00 45,80 16,89 12,64 -4,25 2,16 46,00 17,05 12,79 -4,26 2,50 46,50 17,45 13,18 -4,27 2,75 46,80 17,69 13,41 -4,28 2,86 47,00 17,85 13,56 -4,29 SSK VE BAĞ-KUR MAAŞ ZAMMI NE OLUR? SSK ve BAĞ-KUR emekli aylıklarına, yıllık enflasyon yüzde 45 olursa yüzde 16,25 oranında zam yapılacak. Emekli aylığı zammı, enflasyon oranı yüzde 46 çıkarsa yüzde 17,05, enflasyon oranı yüzde 47 çıktığında ise yüzde 17,85 olacak. MEMUR MAAŞ ZAMMI SSK VE BAĞ-KUR ZAMMININ EN AZ 4,2 PUAN ALTINDA KALACAK Memur maaşlarına ve emekli memur aylıklarına yapılacak zam oranı ise yıllık enflasyon yüzde 45 olduğunda yüzde 12,02, yıllık enflasyon yüzde 46 olduğunda yüzde 12,79, yıllık enflasyon yüzde 47 olduğunda da yüzde 13,56 olacak. Ocak ayında her zam senaryosunda memur maaşları ve emekli memur aylığı zamları SSK ve BAĞ-KUR emekli aylığı zamlarının en az 4,2 puan altında kalacak. 2024 Temmuz ayında da SSK ve BAĞ-KUR emekli aylıkları yüzde 24,73 oranında artarken, memur maaşları ve emekli memur aylıklarındaki artış yüzde 19,31 oldu. İkisi arasındaki fark 5,42 puan olarak gerçekleşti. Memurlar ile SSK ve BAĞ-KUR’lular arasındaki fark azalmakla birlikte 2025 yılı temmuz ayında da devam edecek. Merkez Bankası’nın enflasyon patikasına göre 2025 yılı ocak – haziran döneminde 6 aylık enflasyon yüzde 11- 14 aralığında öngörülüyor. SSK ve BAĞ-KUR emekli aylıkları altı aylık enflasyon oranında artacak. Memur maaşları ve emekli memur aylıklarına yapılacak zam oranı ise aynı patikaya göre yüzde 9,95 – 12,92 aralığında olacak. Her durumda memur maaşları en az 1 puan daha düşük artacak. EN DÜŞÜK EMEKLİ AYLIĞI NE OLACAK? Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, üç hafta önce NTV Ankara Temsilcisi Ahmet Ergen’in sorularını yanıtlarken, 12.500 TL olan en düşük emekli aylığı ile ilgili mutlaka bir değerlendirme yapılacağını söyledi. AK Parti TBMM Grubunda da en düşük emekli aylığı ile ilgili yasa değişikliği için hazırlık yapılıyor. En düşük emekli aylığına yapılacak artışın SSK ve BAĞ-KUR emekli aylıklarına yapılacak artışa paralel olması bekleniyor. Buna göre, en düşük emekli aylığı yüzde 16,25 zamla 14.531 TL, yüzde 17,05 zamla 14.631 TL, yüzde 17,85 zamla ise 14.731 TL’ye yükselecek. Bu şekilde artırılacak en düşük emekli aylığı tutarının 14.500 veya 15.000 TL gibi bir tutara yuvarlanması da söz konusu olabilir. Ancak, enflasyondan kaynaklı artış olmadıkça 15.000 TL’nin üzerinde bir tutar beklenmiyor. En düşük emekli aylığının daha yüksek artırılmamasının iki sebebi bulunuyor. Birincisi, halen 3.7 milyon kişi olan en düşük emekli aylığı alan kişi sayısının daha da artması arzu edilmiyor. İkinci sebep ise en düşük emekli aylığının 2019 yılından bu yana 1.000 TL’den 12.500 TL’ye yükseltilmiş olması nedeniyle çalışma hayatı boyunca ödenen primle emekli aylığı arasında ortaya çıkan farkın daha fazla açılmasının arzu edilmemesi.

Source: Habertürk


ALTINDA SON DURUM: Gram ve çeyrek altın kaç TL oldu? Altın fiyatları ne kadar? (30 Aralık 2024)

Altın fiyatları, 30 Aralık 2024 Pazartesi günü yatırımcılar tarafından yakından takip ediliyor. Küresel ekonomik gelişmelerin ve döviz kurundaki dalgalanmaların etkisiyle piyasada hareketlilik yaşanıyor. Yeni günde ise gram altın güne 2.978 liradan, çeyrek altın ise 4 bin 869 liradan başladı. Güncel altın fiyatları şöyle: * Gram altın satış fiyatı: 2.978,5610 TL * Çeyrek altın satış fiyatı: 4.870,4700 TL * Yarım altın satış fiyatı: 9.738,37 TL * Tam altın satış fiyatı: 19.721,00 TL * Cumhuriyet altını satış fiyatı: 19.423,8400 TL * Gremse altın satış fiyatı: 49.067,00 TL * Ons altın satış fiyatı: 2.626,74 Dolar Dolar kaç TL oldu, Euro ne kadar? (30 Aralık Pazartesi Güncel Döviz Kurları)Dolar

Source: Dünya Gazetesi


Altın fiyatlarında yavaş yükseliş

Altın fiyatları 30 Aralık Pazartesi günü canlı grafiği araştırılıyor. Altın yatırımcıları 3 bin lira seviyesine hasret kaldı. Fiziki altında 3 bin lira seviyesi kuyumcularda aşılsa da reel olarak gerçek seviyelere yaklaşamadı. ABD de faizlerin 2025 te 2 defa ineceği beklentisi de altın fiyatları üzerinde baskı oluşturuyor. Haftanın ilk iş gününde altının gram fiyatı 2 bin 976 lira seviyesinde. Peki, bugün 22 ayar bilezik, Cumhuriyet altını, tam, yarım, gram ve çeyrek altın fiyatı ne kadar, kaç TL? İşte, 30 Aralık 2024 canlı altın fiyatları alış-satış rakamları…ALTIN FİYATLARINDA SON DURUM! Gram altın, 30 Aralık Pazartesi günü güne 2 bin 976 liradan başladı. Çeyrek altın ise 4 bin 866 liradan işlem görüyor. GÜNCEL ALTIN FİYATLARI ALIŞ-SATIŞ TABLOSU İÇİN TIKLAYINGRAM ALTIN FİYATI Alış: 2.976,5320 Satış: 2.976,8840 CANLI GRAM ALTIN FİYATLARI İÇİN TIKLAYINIZALTIN/ONS FİYATI Alış: 2.626,2700 Satış: 2.626,7400 CANLI ONS ALTIN FİYATI İÇİN TIKLAYINIZÇEYREK ALTIN FİYATI Alış: 4.761,8200 Satış: 4.866,6300 CANLI ÇEYREK ALTIN FİYATI İÇİN TIKLAYINIZCUMHURİYET ALTINI FİYATI Alış: 19.050,9600 Satış: 19.410,6100 CANLI CUMHURİYET ALTIN FİYATLARI İÇİN TIKLAYINIZTAM ALTIN FİYATI Alış: 19.396,00 Satış: 19.719,00 CANLI TAM ALTIN FİYATLARI İÇİN TIKLAYINIZYARIM ALTIN FİYATI Alış: 9.497,70 Satış: 9.736,99 CANLI YARIM ALTIN FİYATLARI İÇİN TIKLAYINIZZİYNET ALTINI FİYATI Alış: 19.054,94 Satış: 19.414,43 CANLI ZİYNET ALTINI FİYATI İÇİN TIKLAYINIZATA ALTIN FİYATI Alış: 19.747,05 Satış: 20.243,46 CANLI ATA ALTIN FİYATI İÇİN TIKLAYINIZ14 AYAR BİLEZİK GRAMI FİYATI Alış: 1.623,99 Satış: 2.465,28 CANLI 14 AYAR BİLEZİK GRAMI FİYATI İÇİN TIKLAYINIZ22 AYAR BİLEZİK GRAMI FİYATI Alış: 2.734,48 Satış: 2.887,33 CANLI 22 AYAR BİLEZİK GRAMI FİYATI İÇİN TIKLAYINIZGREMSE ALTIN FİYATI Alış: 48.265,00 Alış: 49.062,00 CANLI GREMSE ALTIN FİYATI İÇİN TIKLAYINIZ

Source: Habertürk


Otomotiv sektörü temsilcileri: 2025 yılında satış rakamlarını faiz indirimleri belirleyecek

Otomotiv Sanayii Derneği (OSD) Başkanı Cengiz Eroldu yaptığı yazılı açıklamada, 2024″ün küresel otomotiv sektörü için zorlu bir yıl olduğunu belirtti. Eroldu, “2024 yılında enflasyon etkisi ile öngörülenin gerisinde kalan Avrupa pazarı, Çin”in hem iç hem de ihraç pazarlarında artırdığı rekabet gücü, Avrupa”da elektrikli araç (EV) talebinin öngörülerin gerisinde seyretmesi, yüksek teknolojiye yatırım ihtiyacı ve düşük EV marjı, karlılıklarda gerileme ve tedarik zincirindeki artan kırılganlık tüm Avrupalı üreticileri ciddi şekilde zorlamaya başladı. Küresel otomotiv ekosisteminde yaşanan gelişmeler doğal olarak sanayimizi de etkiledi.” ifadelerini kullandı. Yılın 11 aylık sonuçlarına atıfta bulunan Eroldu, şunları kaydetti: “Baktığımızda otomotiv üretiminde yüzde 8 ve adet bazında ihracatında yüzde 1″lik bir daralma gerçekleşti. Değer bazında yüzde 3 artış sağlayan ihracatımız 33 milyar dolar seviyesine ulaşarak, sektörel ihracat sıralamasındaki lider konumunu korudu. İç pazar ise kasım sonu itibarıyla 1,1 milyonun üzerinde gerçekleşti. İhracatımızın sürekliliğini sağlamak ve rekabetçiliğimizi korumak için Avrupa Birliği”nin düzenlemelerine uyum sağlamak zorunda olan sanayimiz gerek ürünleri gerekse operasyonel süreçleri ve tedarik zinciri yönetimi ile ciddi bir uyumlanma süreci yaşıyor. 2024″te ana ve tedarik sanayi yatırım sürecine devam ederken, regülatif zorunluluklara uyumlanmak için ciddi bir efor sarf ettiler. Bu süreçte OSD de Yeşil Mutabakat hedefleri çerçevesinde çalışmalarını artırarak, IPA III kapsamında döngüsel ekonomi, kaynak verimliliği ve sürdürülebilir üretim alanlarında farkındalığı artırmak üzere hibe desteği almaya hak kazandı. OSD, sanayi ekosisteminde çevresel bilinci artırmayı ve tüm paydaşlarla işbirliğini güçlendirmeyi hedefleyen eğitim, farkındalık ve kapasite artırma projelerine devam etti.” “2025”e yaklaşırken, küresel otomotiv sektörü belirsizliklerle dolu bir döneme doğru ilerliyor” OSD Başkanı Eroldu, 2025″e yaklaşırken, küresel otomotiv sektörünün belirsizliklerle dolu bir döneme doğru ilerlediğini belirterek, Avrupa”da ana ve tedarik sanayi üreticilerinden gelen fabrika kapanmaları, istihdam azaltımı gibi haberlerin sayısının her geçen gün artmaya başladığını aktardı. Küresel otomotiv sektörünün gelecek yıl finans, istihdam ve büyüme açısından ciddi zorluklarla mücadelesinin devam edeceğinin net olarak göründüğüne işaret eden Eroldu, şu bilgileri verdi: “Avrupa”nın en önemli ihracat pazarımız olduğu düşünüldüğünde, Avrupa”daki potansiyel pazar daralması sebebiyle oluşabilecek araç fazlasının Türkiye pazarına kaydırılma olasılığını ciddi bir risk olarak görüyoruz. Öte yandan, Avrupa pazarlarındaki daralma ve atıl üretim kapasitesi, Türk otomotiv sanayisinin ihracatında düşüşe neden olarak üretimimizi olumsuz etkileyebilir. Avrupa”nın, ihracatımızdaki yüzde 70″lik payı dikkate alındığında, bu risklere karşı proaktif önlemler almak büyük önem taşıyor. İhraç pazarlarında yaşanan bu dalgalanmaların etkisini azaltmak için iç pazarda yerli araçların payını artırmamız gerekiyor. Türkiye”nin aşınan üretim rekabetçiliğini güçlendirmek için politika geliştirilmesini önemli görüyoruz, elimizdeki mevcut tesisleri korumak, bu süreçte daha da önemli hale geldi.” Eroldu, Türk otomotiv sanayisi olarak temel önceliklerinin, AB”nin sıkılaşan hedeflerine uyum sağlamak ve 2025″in öngörülmesi zor ve aynı zamanda zorlu küresel ekonomik ortamını göz önünde bulundurarak esnek ve yenilikçi stratejiler geliştirmek olduğunu vurguladı. Mevcut tesislerini korumayı, tüm paydaşlarla işbirliğini artırmayı ve sektörde sürdürülebilir bir büyüme yakalamayı hedeflediklerine dikkati çeken Eroldu, “Bu kapsamda, değişen piyasa dinamiklerine uyum sağlamak, operasyonel verimliliğimizi artırmak, dönüşüm yatırımlarımızı hızlandırmak ve maliyet optimizasyonu çalışmalarımıza devam etmek stratejik önceliklerimiz arasında. Sektörü destekleyecek uzun vadeli politikalar oluşturmak ve nitelikli insan kaynağı yetiştirmeye devam etmek de sürdürülebilir büyümeye katkı sağlama hedefimizin önemli unsurları arasında yer alıyor.” değerlendirmesini yaptı. “2025 satış rakamlarını etkileyecek en belirleyici faktörlerin başında faiz indirimleri konusu var” Otomotiv Satış Sonrası Ürün ve Hizmetleri Derneği (OSS) Yönetim Kurulu Başkanı Ali Özçete de 2024″ün otomotiv satış sonrası sektörü için çok fazla iniş ve çıkışların olmadığı, hafif durağan seyreden bir yıl olduğunu kaydetti. Bunun temel nedenlerinin ise hem elektrikli araç sürecindeki dönüşüm sancılarının hem de global ölçekte devam eden ekonomik krizin olduğunu belirten Özçete, şu ifadeleri kullandı: “Satış rakamlarının geriye gitmesinde krediye erişim zorluklarının yaşanması, nakit akışı dengesizliklerinin artması, enerji ve ham madde maliyetlerindeki artışlar, özellikle dağıtıcı olarak hizmet veren firmalardaki talebin geriye çekilmesi ve kullanıcılar özelinde araç bakım periyodlarının ileri tarihlere ötelenmesi sektör üzerindeki baskıları önemli ölçüde artırdı. Ağır vasıta araç grupları ile ilgili ayrı bir parantez açacak olursak yıl genelinde inşaat, lojistik ve tarım sektörlerinde faaliyet gösteren ağır ticari araçlara olan ihtiyacın artması, ağır vasıta yedek parça hizmeti sunan firmalar için binek araç grubuna göre daha olumlu geçmesini sağladı. Otomotiv satış sonrası sektörü olarak 2025 için 2024″te yakalamış olduğumuz satış rakamlarını ve üstünü hedeflesek de önümüzdeki 5 yıl içerisinde geçmiş dönemlerde yakalamış olduğumuz hızlı büyümeleri öngörmüyoruz. 2025 yılı satış rakamlarını etkileyecek en belirleyici faktörlerin başında ise faiz indirimleri konusu yer alıyor. 2025 yılı itibarıyla faizlerin geriye gitmesi yurt içi piyasada arz-talep dengesini yeniden canlandıracaktır. İhracat kapsamında ise Afrika ülkeleri başta olmak üzere açılacak yeni pazarlar ile sektörde büyümenin sağlanması önemli hedefler arasında yer alıyor. ” Özçete, sektörü 2025″te en çok ilgilendiren bir diğer konu başlığının özellikle Çinli yatırımcıların Türkiye”ye yapacağı üretime dayalı yatırımlar olacağına dikkati çekerek, bu durumun hem istihdama doğrudan katkı sağlayacağını hem de durağan geçmesini bekledikleri 2025 için ek güvence sağlayacağını bildirdi. “Küresel ölçekte otomotiv ve otomotiv satış sonrası sektörlerinde en çok katkı sağlayan ülkelerden biriyiz” Türkiye”nin küresel ölçekte otomotiv ve otomotiv satış sonrası sektörlerinde en çok katkı sağlayan ülkelerden biri olduğunu aktaran Özçete, “2025 yılı içinde yeni trendlerin en yakın takipçisi ve öğreticisi olarak aftermarket pazarına yön vermek en büyük hedeflerimiz arasında yer alıyor. Güçlü ve organize şekilde hareket eden üretici ve dağıtıcı firmalarımızdan aldığımız bu güçle birlikte yeni yıla dair umudumuz ve inancımız her zaman yüksek.” ifadelerini kullandı. Özçete, otomotiv satış sonrası sektöründe büyümeye bağlı olarak beyaz ve mavi yaka çalışan sayısında istihdam oranlarının her yıl farklı oranlarda seyretse de artarak devam ettiğine vurgu yaparak, otomotiv satış sonrası sektörünün ulusal ve uluslararası gelişmelerden ciddi anlamda etkilenen bir sektör olduğunu anlattı. “Elektrikli araçlara geçiş sürecinde Çin ve Avrupa ülkeleri arasında yaşanan rekabetin sonucunda Avrupalı otomotiv üreticilerinin küresel rekabette ciddi anlamda geriye düşmesi, Avrupa”da birçok fabrikanın kapanmasına veya kısıtlı kapasitede üretime devam etmesi sebebiyet verirken istihdam oranlarında düşüş yaşanmasına neden oldu.” ifadelerini kullanan Özçete, oluşan bu tabloda doğudan batıya gerçekleşmek üzere, mavi yaka çalışan ağırlıklı bir iş gücü göçünde gerilemelere neden olacağını bildirdi. Özçete, bu durumun, istihdam oranlarını istatiksel ve sosyoekonomik ölçekte etkileyecek unsurlardan biri olduğunu belirterek, şu değerlendirmelerde bulundu: “İstihdam edilme noktasında sektörde faaliyet gösteren özellikle mavi yaka çalışanların elektrikli, otonom ve bağlantılı araçlar kapsamında operasyonel dönüşüm sağlayabilecek gerekli eğitimlere tabii tutulması ve yeni teknolojilere hızlı adapte olabilecek uygun personelin iş gücüne dahil edilmesi büyük önem taşıyor. Bu sorunları geniş kapsamlı karşılayabilmek için, sektördeki işletmelerin sürdürülebilir stratejiler benimsemesi, yeni teknolojilere, AR-GE ve ÜR-GE yatırımlarına ağırlık vermeleri gerekiyor. Yurt içi istihdam rakamlarının ise Avrupalı rakiplerimizle kıyaslanma açısından daha yüksek seviyelerde olacağını düşünüyoruz. Çin ve Avrupa rekabetinin etkileri ülkemize istihdam yaratma ve ihraç etme konusunda olumlu yönde katkı sağladığını söyleyebiliriz. Bağımsız Otomotiv Aftermarket Dağıtıcıları Federasyonu ile güçlü bir işbirliğimiz bulunuyor. Sektörün büyüme potansiyelini göz önünde bulundurarak ihracata ve istihdamı arttırmaya yönelik desteklerimiz her zaman devam edecektir.”

Source: Dünya Gazetesi


ABD tüketicileri zorda… Kredi kartı temerrütleri 14 yılın zirvesinde!

Financial Times”ın haberine göre, BankRegData tarafından derlenen veriler, ABD kredi kartı kredilerindeki temerrütler 2008 mali krizinden bu yana en yüksek seviyeye ulaşarak, düşük gelirli tüketicilerin mali sağlığının yüksek enflasyon yıllarından sonra azaldığını gösterdi.
Yüzde 50 artışla ve 14 yılın en yüksek seviyesi
Kredi kartı borç verenleri, 2024 yılının ilk dokuz ayında, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 50 artışla ve 14 yılın en yüksek seviyesine ulaşarak, 46 milyar dolarlık kredi bakiyesi için zarar yazdılar. Kredi verenlerin, borçlunun borcunu ödeyemeyeceğine karar vermesiyle ortaya çıkan zarar yazma işlemleri, önemli kredi sıkıntısının yakından izlenen bir ölçütüdür.
“Tasarruf oranları şu anda sıfır”
Moody”s Analytics Başkanı Mark Zandi, “Yüksek gelirli haneler iyi durumda, ancak ABD tüketicilerinin en alttaki üçte biri tükenmiş durumda. Tasarruf oranları şu anda sıfır” dedi. Temerrütlerdeki keskin artış, tüketicilerin kişisel mali durumlarının yıllarca süren yüksek enflasyonun ardından ve Fed”in borçlanma maliyetlerini yüksek seviyelerde bırakmasıyla giderek nasıl gerildiğinin bir işareti.
Bankalar henüz dördüncü çeyrek rakamlarını bildirmedi ancak ilk işaretler daha fazla tüketicinin borçlarının önemli ölçüde gerisinde kaldığı yönünde.
JPMorgan Chase ve Citigroup”un ardından ABD”nin en büyük üçüncü kredi kartı borç vereni olan Capital One, geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada, Kasım ayı itibariyle yıllıklandırılmış kredi kartı iptal oranının, yani geri alınamaz olarak işaretlenen toplam kredilerinin yüzdesinin, bir yıl önceki yüzde 5,2″den yüzde 6,1″e ulaştığını söyledi.

Source: Dünya Gazetesi


Bitcoin (BTC) fiyatı neden düştü? Yıl sonu Bitcoin tahmini

Pazar günü, Bitcoin fiyatları için adeta bir dalgalanma yaşandı. Lider kripto para birimi, 92.941 dolara kadar geriledi. Bu düşüşle birlikte kripto piyasası genelinde yüzde 1,61″lik bir değer kaybı gözlenirken, Bitcoin”in son 24 saatteki kaybı yüzde 1,42 oldu. Likidite sıkışıklığı dikkat çekiyor Bitcoin, Pazar günü saat 17:30 itibarıyla 92.941 doları görmesinin ardından toparlanma çabalarıyla 93 bin dolar seviyesinin üzerine çıkmaya çalıştı. Bir gün önce, Cumartesi saat 17:00″de Bitcoin, 95.529 dolar seviyesinde işlem görüyordu. Ancak tatil dönemi, işlem hacimlerinde sakin bir tablo çizdi ve son 24 saatteki toplam işlem hacmi 26,18 milyar dolar olarak kaydedildi.Günlük BTC/USD grafiği, bazı teknik göstergelerin nötr bir seyir izlediğini ortaya koyuyor. Göreceli Güç Endeksi (RSI) 43 seviyesinde, Stokastik 14″te ve Ortalama Yön İndeksi 26″da. Ancak kısa vadeli hareketli ortalamalar (SMA ve EMA), düşüş eğilimini işaret ederken uzun vadeli göstergeler hala olumlu sinyaller veriyor.Cryptoquant”ın araştırma başkanı Julio Moreno”nun paylaştığı verilere göre, Bitcoin”in satış tarafındaki likiditesi hızla düşüyor. Moreno, Likidite Envanter Oranı”nın Ekim ayında 41 aydan, 6,6 aya kadar gerilediğini açıkladı. Bu durum, satış baskısının yakında azalabileceğine işaret ediyor. En çok işlem gören pariteler Bu hafta sonu Bitcoin işlemlerinde tether (USDT) en çok kullanılan çift oldu. Onu ABD doları, FDUSD, USDC ve Güney Kore wonu izledi. Bitcoin ticaret hacimlerinin yüzde 2,09″unu won oluşturdu. Kripto piyasasının toplam değeri ise şu an 3,27 trilyon dolar seviyesinde ve dünden bu yana yüzde 1,61 düştü.Bitcoin dolara karşı yüzde 1,42 değer kaybederken, diğer büyük kripto paralar daha fazla düşüş yaşadı. XRP yüzde 3, BNB yüzde 4,27, DOGE yüzde 2,25 geriledi. En büyük kaybı ise yüzde 15,27 ile “FARTCOIN” yaşadı.Bitget”in BGB token”ı yüzde 12,62 düşerken, yeni piyasaya çıkan PENGU token yüzde 10,90 değer kaybetti. Öte yandan, Phala Network (PHA) yüzde 18,26 artışla günün yıldızı oldu. İlginç bir şekilde, iflas eden FTX borsasıyla bağlantılı FTX Token (FTT) de dolara karşı yüzde 12,77 değer kazandı. Yıl sonu Bitcoin (BTC) tahmini Piyasalardaki bu düşüş, vadeli işlemlerde büyük likidasyonlara yol açtı. Pazar günü toplam 126,39 milyon dolarlık pozisyon tasfiye edilirken, bunun 90,64 milyon dolarlık kısmı long pozisyonlardan geldi.Bitcoin piyasası, tatil dönemi nedeniyle düşük hacim ve volatilite ile 2024″ün son günlerine giriyor. Ancak teknik göstergeler ve likidite durumu, yeni yıl öncesi önemli bir hareketlilik yaşanabileceğinin sinyallerini veriyor.Not: Haberin içerisinde yer alan hiçbir ifade yatırım tavsiyesi içermez. Alım satım işlemlerinde sorumluluk tamamen yatırımcının kendisine aittir.

Source: Beyza Kızıldemir


Trump dönemine yönelik belirsizlikler küresel piyasalarda fiyatlamaları zorlaştırıyor

ABD”de tahvil faizlerinin geçen hafta yüzde 4,65 ile mayıs ayından bu yana en yüksek seviyesini görmesi piyasalarda satış baskısının sürdüğüne işaret ediyor. Analistler, piyasalarda Trump”ın izleyeceği politikaların olası enflasyonist etkilerinin de dikkate alınarak güvenli liman varlıklardan olan altında satış baskısının sınırlı kaldığını kaydederek, dolar endeksinin güçlü kalmasının altının alternatif maliyetini artırmasına karşın altının ons fiyatının 2.600 dolar seviyelerinden destek bulmayı sürdürdüğünü ifade etti.
Para piyasalarındaki fiyatlamalarda Fed”in senenin büyük bölümünde 1 faiz indirimi ve 2025 sonunda ikinci faiz indiriminin yapılabileceğinin tahmin edildiğini aktaran analistler, buna karşın beklentilerin sene boyunca sadece bir faiz indirimi de olabilecek şekilde oluştuğu konusunda uyarılarda bulundu.
Altın, dolar ve borsa
Altının ons fiyatı yeni haftaya sınırlı bir yükselişle 2 bin 622 dolardan başlarken, mayıs ayından bu yana en yüksek seviyesini göre ABD 10 yıllık tahvil faizi şu sıralarda yüzde 4,62 seviyesinde işlem görüyor. Dolar endeksi haftaya yatay seyirle 108 seviyesinden başlarken, Brent petrolün varil fiyatı yüzde 0,6 yükselişle 73,8 dolardan satılıyor.

New York borsasında cuma günü bu gelişmelerle S&P 500 endeksi yüzde 1,11, Nasdaq endeksi yüzde 1,48 ve Dow Jones endeksi yüzde 0,77 değer kaybetti. ABD”de endeks vadeli kontratlar, yeni haftaya da negatif seyirle başladı.
Avrupa”da endeks vadeli kontratlar haftaya karışık seyirle başladı
Cuma gününü yükselişle tamamlayan Avrupa borsalarında, yılbaşı tatili sebebiyle yarın İngiltere”de borsalar erken kapanacak, Almanya, Fransa ve İtalya”da ise tatil nedeniyle işlem gerçekleşmeyecek. 1 Ocak Çarşamba günü ise bölge genelinde tüm endeksler kapalı olacak.
Cuma günü İngiltere”de FTSE 100 endeksi yüzde 0,16, Almanya”da DAX 40 endeksi yüzde 0,68, Fransa”da CAC 40 endeksi yüzde 1 ve İtalya”da FTSE MIB 30 endeksi yüzde 1,25 yükseldi. Avrupa”da endeks vadeli kontratlar yeni haftaya karışık bir seyirle başladı.
Asya”nın gündemi: ABD-Çin ticaret savaşları
Trump”ın ilk döneminde şiddetli bir ticaret savaşına tutuştuğu Çin, yeni dönemde de ABD”nin 47. başkanının ilk sıradaki hedefleri arasında yer alırken, ülke ekonomisinin halihazırda deflasyon riskiyle mücadele etmesi risk algısının daha da güçlenmesine neden oluyor. Güney Kore”de ise devam eden siyasal belirsizliklerin etkisiyle risk algısı yüksek kalmayı sürdürüyor.

BoJ Başkanı Kazuo Ueda geçen hafta yaptığı açıklamada ekonomi ve fiyat görünümüyle ilgili belirsizliğin yüksek olduğunu ifade ederek, “Para politikasını aşırı gevşek bırakmak BoJ”un, faiz oranlarını keskin bir şekilde yükseltmeye zorlayabilir. Bu da uzun vadede kalıcı ekonomik büyüme için olumsuz olacaktır” dedi. Japonya”da bugün açıklanan verilere göre, imalat sanayi Satınalma Yöneticileri Endeksi (PMI) aralık ayında 49,6 oldu.
Nikkei 225 endeksi yüzde 0,8 ve Hong Kong”da Hang Seng endeksi de 0,3 gerilerken, Güney Kore”de Kospi endeksi yüzde 0,2 yükseldi. Çin”de Şanghay bileşik endeksi ise yatay seyrediyor.
Yurt içinde durum…
Yurt içinde cuma günü Borsa İstanbul”da BIST 100 endeksi, günü yüzde 0,77 değer kazanarak tamamlarken, dolar/TL, cuma günü yüzde 0,1 yükselişle 35,1930″dan kapandı. Bugün ise bankalararası piyasanın açılışında yüzde 0,3 artışla 35,2860 seviyesinden işlem görüyor.
Analistler, bugün yurt içinde ekonomik güven endeksi, yurt dışında ise ABD”de bekleyen konut satışları verilerinin takip edileceğini belirterek, teknik açıdan BIST 100 endeksinde 10.100 ve 10.200 puanın direnç, 10.000 ve 9.800 seviyelerinin destek konumunda olduğunu ifade etti.

Source: Dünya Gazetesi


Kritik gün için geri sayım… Memur ve emekli maaşlarında zam oranı ne olacak?

Asgari ücret maratonu sürpriz bir kararla erkenden tamamlandı. 7 milyon asgari ücretlinin 2025 maaşı 22 bin 104 lira olarak gerçekleşti. Yüzde 30 artış pek çok kesim tarafından yetersiz görülürken maratonunun tamamlanmasıyla birlikte milyonlarca işçi, memur, çiftçi ve esnaf emeklisi yeni yıl zamlarını heyecanla beklemeye başladı.
20 milyon emekli 3 Ocak”ı bekliyor
Yaklaşık 20 milyon emekli ve memur, 2025 yılı için maaş artış oranlarını, 3 Ocak tarihinde açıklanacak altı aylık enflasyon verileriyle birlikte öğrenecek. 2024 yılında 12 bin 500 lira olarak belirlenen en düşük emekli maaşı da enflasyon oranına göre yeniden düzenlenecek. Bu maaşlara ilişkin yasal düzenleme ise Meclis’in 7 Ocak’ta çalışmaya başlamasının ardından ele alınacak.

Emeklilere yapılacak zam farkı, yasal düzenleme sonrası hesaplara yansıtılacak ve kök maaşlar yeniden belirlenecek. En düşük emekli aylığı için 14 bin ila 15 bin lira arasında tahminler öne çıkıyor.
Meclis’in çalışma takvimi
Bütçe görüşmelerini tamamlayan Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM), 7 Ocak’a kadar tatile girdi. Meclis yeniden çalışmaya başladığında, öncelikli olarak iki önemli düzenlemenin yasalaştırılması bekleniyor. Bunlardan biri, asgari ücret desteğinin artırılmasına yönelik düzenleme. 2024 yılı için yüzde 30 oranında artırılarak 22 bin 104 lira (brüt 26 bin 5 lira) olarak belirlenen asgari ücretin yanı sıra, 700 lira olan asgari ücret desteği 1000 liraya çıkarıldı. Bu desteğin yürürlüğe girmesi için yasal bir düzenleme gerekiyor. Diğer bir öncelik ise en düşük emekli maaşına yapılacak artış olacak.
Emekli ve memurlar için zam beklentileri
Yaklaşık 20 milyon emekli ve memurun zam oranlarını netleştirecek enflasyon verilerinin cuma günü açıklanması bekleniyor. Asgari ücretin 22 bin 104 lira olarak belirlenmesi, emekli ve memur maaşlarına yönelik zam beklentilerinde de düşüşe yol açtı. Türkiye İstatistik Kurumu”nun (TÜİK) açıkladığı verilere göre, temmuz-kasım dönemi toplam enflasyon oranı yüzde 14,57 olarak hesaplandı.
6 aylık enflasyon oranı yüzde 16,48 seviyesinde
Altı aylık enflasyon oranı beklentilere göre yüzde 16,48 seviyesinde hesaplanıyor. Enflasyonun yüzde 2 olması durumunda bu oran yüzde 16,86’ya yükselecek. Memur ve emekli maaşlarına yapılacak zamda belirleyici olan enflasyon farkı ise yüzde 6,24 olarak öngörülüyor.
Memur maaşları ve zam senaryoları
2024 yılı temmuz ayında 39 bin 177 liraya yükselen en düşük memur maaşı, 2025’te yüzde 12 zamla 43 bin 878 liraya, yüzde 13 zamla ise 44 bin 270 liraya çıkabilecek. Memur emekli maaşlarında ise yüzde 12’lik zamla 17 bin 587 liradan 19 bin 697 liraya, yüzde 13 zamla ise 19 bin 873 liraya yükselmesi bekleniyor.
Hazine desteği ile kök aylıklar yeniden düzenleniyor
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, en düşük emekli maaşı düzenlemesinin mutlaka yapılacağını belirtti. Temmuz itibarıyla 12 bin 500 lira olan en düşük emekli maaşı, altı aylık enflasyon oranına göre kök maaşa uygulanacak. Örneğin, en düşük maaşın 14 bin liraya çıkması durumunda, kök maaşı 10 bin lira olan emekli, ek olarak 4 bin lira daha alacak. Bu fark Hazine tarafından karşılanacak.
Zamlı maaşlar ve ödeme takvimi
2025 yılındaki ek zamlar, 1 Ocak’tan itibaren geçerli olacak. SSK emeklileri 17-25 Ocak, Bağ-Kur emeklileri ise 25-28 Ocak tarihleri arasında maaşlarını alacak. Eğer yasal düzenleme tamamlanamazsa, maaşlar önce mevcut haliyle yatacak ve zam farkları daha sonra yatırılacak.

“Memur zammı refah payı ile yükselebilir”
Asgari ücret rakamında tahminleri doğru çıkan Sosyal Güvenlik Uzmanı Özgür Erdursun, memur ve memur emeklisine yüzde 12, SSK ve Bağ-Kur emeklilerine yüzde 17 zam yapılacağını öngördü. Memur zamlarında bu oranların refah payı da yükseltilerek yüzde 25″e çıkacağını söyleyen Erdursun, SSK ve Bağ-Kur emeklisinin de temmuz ayında 6 aylık enflasyon farkı alacağını onun da yüzde 10 civarında çıkacağını belirtti.
“Emekliye de yüzde 10-15”
Enflasyon Araştırma Grubu”nun (ENAG) Başkanı Prof. Dr. Veysel Ulusoy ise sosyal medya hesabından memur, emekli ve işçi için zam tahminini paylaştı. Asgari ücretteki yüzde 30″luk artış sonrası Ulusoy, “Memur, işçi ve emekliye de yüzde 10-15 verecekler” dedi.

Source: Dünya Gazetesi


İşte en düşük memur ve emekli maaşı için en güçlü senaryo

Türkiye”de milyonlarca insanın merakla beklediği 2025 yılı asgari ücreti 22 bin 104 lira olarak açıklanmasının hemen ardından beklenti memur ve emekli maaşlarının ne kadar olacağı merak konusu. 3 Ocak”ta netleşecek zam oranı için kamuoyunda konuşulan en güçlü tahminler şu şekilde. 6 AYLIK ENFLASYONA GÖRE ZAM SENARYOSU 5 aylık enflasyon verisine göre emeklilere 14,57 puan zammı hak etti. Merkez Bankası”nın son anketinde kilit ay olan Aralık enflasyonunun 1.72 olacağı beklentisi öne çıktı.5 aylık enflasyon oranına Aralık ayı enflasyon rakamının da eklenmesiyle yılın ikinci dönem 6 aylık enflasyon oranı yüzde 17″ye yaklaşacak. Bu senaryoda asgari ücrete yapılan zam yeniden devreye giriyor. Yılda bir kez artışın yapıldığı asgari ücrette zam oranı %30 olurken, yılda iki kez artış yapılan emekli maaşının da gerçekleşecek enflasyon oranında yani yüzde 17 civarında olması, yıllık bazda enflasyona denk gelecek aralıkta olması bekleniyor. EN DÜŞÜK EMEKLİ MAAŞI NE KADAR OLACAK? Hali hazırda yaklaşık 10 milyon emekli en düşük seviye olan 12 bin 500 TL maaş alıyor. %17 zam yapılması senaryosunda en düşük emekli maaşının 14 bin 600 TL civarında olması bekleniyor. MEMUR MAAŞ ZAMMI NE KADAR OLACAK Aynı enflasyon beklentisi üzerinden hesaplandığında memur maaşlarının da aynı oranda zam alması bekleniyor. En düşük memur maaşı olan 39 bin 205 liraya %17 ilave edildiğinde 2025 için taban maaşın 45 bin 870 liraya yükselmesi bekleniyor. Bu durumda gözler refah payına çevriliyor. MEMUR VE EMEKLİ REFAH PAYI ALACAK MI? Kocaeli Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ferhat Pehlivanoğlu Haberler.com”da sunucu Abdurrahman Yazıcı”nın konuğu oldu. Yazıcı”nın “Memur ve emekli refah payı alacak mı?” sorusunu yönelttiği Prof. Dr. Pehlivanoğlu, bütçeyi işaret etti. Refah payının memur ve emekliler için gerekli olduğunu belirten uzman isim konuşmasına şöyle devam etti:Refah payı çalışanların enflasyon oranına göre zam almalarına rağmen kurdaki artışın, fiyatlardaki, enflasyondaki artışın dalgalanmasından dolayı mağduriyet yaşayan çalışanlara bu mağduriyetin giderilmesi adına verilen ek bir ödeme. Çalışanlara ekonomik büyümeden daha fazla pay verilmesi anlamına gelir. Yeterli kaynak sağlandığı taktirde elbette olması lazım. Refah payı tüm emekli ve memurlara yapılması lazım.

Source: Abdurrahman Yazıcı


VİOP”ta endeks kontratından haftaya yüksek başlangıç (30 Aralık 2024)

Aralık vadeli endeks kontratı, açılış seansında önceki normal seans kapanışına göre yüzde 0,1 artışla 11.044,00 seviyesinden işlem gördü. Cuma günü satış ağırlıklı bir seyir izleyen aralık vadeli endeks kontratı, normal seansı yaklaşık yüzde 0,8 artışla 11.029,00 puandan tamamladı. Endeks kontratı, akşam seansında ise yatay seyretti. Yarın endeks ve pay vadeli kontratlarda vade sonu olduğunu hatırlatan analistler, yatırımcıların pozisyon taşıma ve kapatma işlemleri nedeniyle piyasalarda oynaklığın artabileceği uyarısında bulundu. Bugün yurt içinde ekonomik güven endeksi, yurt dışında ise ABD”de bekleyen konut satışları verilerinin takip edileceğini belirten analistler, teknik açıdan endeks kontratında 11.100 ve 11.200 puanın direnç, 11.000 ve 10.800 seviyelerinin destek konumunda olduğunu ifade etti.

Source: Dünya Gazetesi


ABD dolar endeksinde yaşanan düşüş petrol fiyatlarının yükselişini destekliyor

Petrol fiyatları, ABD”de başkan seçilen Donald Trump”ın görevi devralmasıyla başlayacak yeni döneme ilişkin belirsizliklerin etkisiyle yükselişe geçti. Brent petrolün varil fiyatı, bugün saat 09.34 itibarıyla kapanışa göre yaklaşık yüzde 0,5 artarak 73,78 dolar oldu. Aynı saatte Batı Teksas türü (WTI) ham petrolün varili 70,47 dolardan alıcı buldu. Brent petrolde teknik olarak 74,35 doların direnç, 71,10 doların ise destek olarak izlenebileceği belirtiliyor. ABD”de faizlerin düşmesinin, dünyanın en çok petrol tüketen ülkesinde ekonomik hareketliliği artırarak petrol talebini besleyeceği düşünülüyor. Ayrıca, ABD dolar endeksinin geçen haftaya göre düşüş kaydetmesi de fiyatların yükselişini destekliyor. ABD dolarının diğer para birimleri karşısındaki değerini ölçen ABD dolar endeksi cuma günkü açılışa göre yüzde 0,03 düşüşle 107,96 oldu. Zayıf doların, döviz kullananlar için petrolü daha ucuz hale getirerek talebi artırması bekleniyor. OPEC+ grubunun kesinti açıklamaları sonrası Rusya… Rusya Doğrudan Yatırım Fonu Başkanı Kiril Dmitriyev’in Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) ve OPEC dışı bazı üretici ülkelerden oluşan OPEC+ grubunun uyguladığı üretim kısıntısı anlaşmasının küresel petrol sektöründe istikrar sağladığına yönelik açıklamalar da fiyat artışlarını destekledi. Dmitriyev, Rus devlet kanalı Rossiya-24’e yaptığı açıklamada, Rus bütçesinin OPEC+ grubunun uyguladığı üretim kısıntısı anlaşmasından yaklaşık 397 milyar dolar ek gelir elde ettiğini ifade ederek, OPEC+ nezdinde yürütülen üretim kısıntısı anlaşmasının küresel petrol sektöründe istikrar sağladığını kaydetti. Grubun uyguladığı kesintilerin devam edeceğine işaret eden açıklamalar, piyasa oyuncularının arz endişelerini besleyerek fiyatları yukarı yönlü destekledi.

Source: Dünya Gazetesi


Fed 2025″te para politikası stratejisini ve araçlarını da gözden geçirecek

Fed politika yapıcılarının 2025 yılında enflasyon ve istihdam hedefleri doğrultusunda faiz oranlarını değiştirip değiştirmemekten daha fazla düşünmesi gereken konular olacak. Merkez bankası her beş yılda bir yaptığı gibi para politikası stratejisini ve araçlarını da gözden geçirecek. Bir önceki çerçeve güncellemesi 2020 yılında, Covid-19 salgınının ortasında ve on yıldan uzun bir süredir sürekli olarak düşük enflasyon ve sıfırın hemen üzerinde belirlenen faiz oranlarının ardından geldi. Bugün ABD ekonomisi 1970″lerden bu yana en enflasyonist dönemini yaşıyor ve faiz oranları sıfır alt sınırının oldukça üzerinde. Daha geleneksel bir enflasyon hedeflemesi Fed”in 2025 çerçeve gözden geçirmesindeki en önemli sorulardan biri, yetkililerin 2020″de benimsedikleri daha esnek bir hedef yerine, ekonomide her zaman yıllık %2 fiyat artışını hedefledikleri daha geleneksel bir enflasyon hedeflemesi yaklaşımına geri dönüp dönmeyecekleri olacaktır. Ayrıca Fed”in gösterge faiz oranlarını belirleme, Hazine tahvili ve diğer menkul kıymetleri alıp satma ve ileriye dönük rehberlik sunmayı içeren para politikası araçlarının etkinliği ve uygulama stratejileri de gözden geçirilecek. Merkez bankasının iletişimi de incelemenin bir parçası olacak. Bulgular Kansas City Fed”in Ağustos ayında Jackson Hole, Wyo”da düzenleyeceği Ekonomi Politikası Sempozyumu”nda sunulabilir. “Yeni fikirlere ve eleştirel geri bildirimlere açığız” Fed Başkanı Jerome Powell, Kasım ayında yaptığı bir açıklamada, “Yeni fikirlere ve eleştirel geri bildirimlere açığız ve son beş yıldan aldığımız dersleri dikkate alarak, hesap vermekle yükümlü olduğumuz Amerikan halkına en iyi şekilde hizmet etmek için uygun olan yerlerde yaklaşımımızı uyarlayacağız” dedi. Trump, Fed: 2025, hisse, tahvil, altın…

Source: Dünya Gazetesi


Son dakika: Yoksulluk oranı belli oldu

Toplumun genel düzeyine göre belirli bir sınırın altında gelire sahip olan bireyler göreli anlamda yoksul sayılmaktadır. Buna göre, eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert medyan gelirinin yüzde 50″si dikkate alınarak belirlenen yoksulluk sınırına ilişkin yoksulluk oranı 2024 yılında 0,1 puan artarak yüzde 13,6 oldu. Medyan gelirin yüzde 60″ı dikkate alınarak belirlenen yoksulluk sınırına göre hesaplanan yoksulluk oranı ise son yılda 0,1 puan azalarak yüzde 21,2 olarak gerçekleşti.
2024″te yoksul sayısı arttı
Medyan gelirin yüzde 60’ına göre yapılan hesaplamaya ilişkin yoksul sayısı 17 milyon 821 bin kişi oldu. Geçen yıl bu rakamlar sırasıyla 11 milyon 303 ile 17 milyon 873 idi.

En düşük yoksulluk oranı tek kişilik hanelerde
Hanehalkı tipine göre eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert medyan gelirinin yüzde 50″si dikkate alınarak hesaplanan yoksulluk oranlarına bakıldığında; tek kişilik hanehalklarında yoksulluk oranı bir önceki yıla göre 0,8 puan azalarak yüzde 6,5, çekirdek aile bulunmayan birden fazla kişiden oluşan hanehalklarında ise 3,1 puan artarak yüzde 10,8 olmuştur. En az bir çekirdek aile ve diğer kişilerden oluşan hanehalklarının yoksulluk oranı 0,9 puan artarak yüzde 17,9, tek çekirdek aileden oluşan hanehalklarının yoksulluk oranı ise 0,1 puan artarak yüzde 13,4 oldu.

En yüksek yoksulluk oranı bir okul bitirmeyenlerde
Eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert medyan gelirinin yüzde 50″si dikkate alınarak hesaplanan yoksulluk oranına göre; bir okul bitirmeyenlerin yüzde 24,7″si, lise altı eğitimlilerin yüzde 13,6″sı, lise ve dengi okul mezunlarının ise yüzde 7,4″ü yoksul olarak hesaplandı. Yükseköğretim mezunları ise yüzde 2,7 ile en düşük yoksulluk oranına sahip grup oldu.
Maddi ve sosyal yoksunluk oranı yüzde 13,3
Maddi ve sosyal yoksunluk oranı hesabında hane düzeyinde sorgulanan değişkenler; otomobil sahipliği, ekonomik olarak beklenmedik harcamaları yapabilme, evden uzakta bir haftalık tatil masrafını karşılayabilme, kira, konut kredisi ve faizli borçları ödeyebilme, iki günde bir et, tavuk, balık içeren yemek yiyebilme, evin ısınma ihtiyacını karşılayabilme ve mobilyaları eskidiğinde değiştirebilme durumudur.
Bu oran için fert düzeyinde toplanan değişkenler ise; eskimiş giysileri yerine yenisini alabilme, düzgün iki çift ayakkabıya sahip olabilme, ayda en az bir kez tanıdıkları ile toplanabilme, ücretli boş zaman faaliyetlerine katılabilme, kendini iyi hissetmek için bir miktar para harcayabilme ve kişisel amaçlı kullanım için internet sahipliği olarak belirlenmiştir.

Yukarıda belirtilen on üç maddenin en az yedisini karşılayamayanların oranı olarak tanımlanan maddi ve sosyal yoksunluk oranı; 2023 yılında yüzde 14,4 iken 2024 yılı sonuçlarında 1,1 puan azalarak yüzde 13,3 olarak tahmin edildi.
Sürekli yoksulluk oranı yüzde 13,7
Dört yıllık panel veri kullanılarak hesaplanan sürekli yoksulluk oranı, eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert medyan gelirinin yüzde 60″ına göre son yılda ve aynı zamanda önceki üç yıldan en az ikisinde de yoksul olan fertleri kapsamaktadır. Buna göre, 2024 yılı sonuçlarına göre sürekli yoksulluk oranı bir önceki yıla göre 0,7 puan artarak yüzde 13,7 oldu.
Ayrıntılar geliyor…

Source: Dünya Gazetesi


Son dakika: Türkiye”deki yoksul sayısı belli oldu!

Toplumun genel düzeyine göre belirli bir sınırın altında gelire sahip olan bireyler göreli anlamda yoksul sayılmaktadır. Buna göre, eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert medyan gelirinin yüzde 50″si dikkate alınarak belirlenen yoksulluk sınırına ilişkin yoksulluk oranı 2024 yılında 0,1 puan artarak yüzde 13,6 oldu. Medyan gelirin yüzde 60″ı dikkate alınarak belirlenen yoksulluk sınırına göre hesaplanan yoksulluk oranı ise son yılda 0,1 puan azalarak yüzde 21,2 olarak gerçekleşti.
2024″te yoksul sayısı arttı
Satınalma Gücü Paritesi (SGP) kullanılarak hesaplanan gelire dayalı göreli yoksulluk sınırına göre yoksul sayıları ise şöyle:
Meydan gelirin yüzde 50’sine göre 10 milyon 379 bin, medyan gelirin yüzde 60’ına göre ise 16 milyon 739 bin kişi.

En düşük yoksulluk oranı tek kişilik hanelerde
Hanehalkı tipine göre eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert medyan gelirinin yüzde 50″si dikkate alınarak hesaplanan yoksulluk oranlarına bakıldığında; tek kişilik hanehalklarında yoksulluk oranı bir önceki yıla göre 0,8 puan azalarak yüzde 6,5, çekirdek aile bulunmayan birden fazla kişiden oluşan hanehalklarında ise 3,1 puan artarak yüzde 10,8 olmuştur.
En az bir çekirdek aile ve diğer kişilerden oluşan hanehalklarının yoksulluk oranı 0,9 puan artarak yüzde 17,9, tek çekirdek aileden oluşan hanehalklarının yoksulluk oranı ise 0,1 puan artarak yüzde 13,4 oldu.

En yüksek yoksulluk oranı bir okul bitirmeyenlerde
Eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert medyan gelirinin yüzde 50″si dikkate alınarak hesaplanan yoksulluk oranına göre; bir okul bitirmeyenlerin yüzde 24,7″si, lise altı eğitimlilerin yüzde 13,6″sı, lise ve dengi okul mezunlarının ise yüzde 7,4″ü yoksul olarak hesaplandı. Yükseköğretim mezunları ise yüzde 2,7 ile en düşük yoksulluk oranına sahip grup oldu.
Maddi ve sosyal yoksunluk oranı yüzde 13,3
Maddi ve sosyal yoksunluk oranı hesabında hane düzeyinde sorgulanan değişkenler; otomobil sahipliği, ekonomik olarak beklenmedik harcamaları yapabilme, evden uzakta bir haftalık tatil masrafını karşılayabilme, kira, konut kredisi ve faizli borçları ödeyebilme, iki günde bir et, tavuk, balık içeren yemek yiyebilme, evin ısınma ihtiyacını karşılayabilme ve mobilyaları eskidiğinde değiştirebilme durumudur.
Bu oran için fert düzeyinde toplanan değişkenler ise; eskimiş giysileri yerine yenisini alabilme, düzgün iki çift ayakkabıya sahip olabilme, ayda en az bir kez tanıdıkları ile toplanabilme, ücretli boş zaman faaliyetlerine katılabilme, kendini iyi hissetmek için bir miktar para harcayabilme ve kişisel amaçlı kullanım için internet sahipliği olarak belirlenmiştir.

Yukarıda belirtilen on üç maddenin en az yedisini karşılayamayanların oranı olarak tanımlanan maddi ve sosyal yoksunluk oranı; 2023 yılında yüzde 14,4 iken 2024 yılı sonuçlarında 1,1 puan azalarak yüzde 13,3 olarak tahmin edildi.
Sürekli yoksulluk oranı yüzde 13,7
Dört yıllık panel veri kullanılarak hesaplanan sürekli yoksulluk oranı, eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert medyan gelirinin yüzde 60″ına göre son yılda ve aynı zamanda önceki üç yıldan en az ikisinde de yoksul olan fertleri kapsamaktadır. Buna göre, 2024 yılı sonuçlarına göre sürekli yoksulluk oranı bir önceki yıla göre 0,7 puan artarak yüzde 13,7 oldu.
Yoksulluk oranı en düşük Gaziantep, Adıyaman ve Kilis”de
İBBS 2. Düzey bölgelerinin her biri için eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert medyan gelirinin yüzde 50″sine göre hesaplanan yoksulluk sınırına göre, gelire dayalı göreli yoksulluk oranının en yüksek olduğu şehirler; yüzde 14,6 ile Kırıkkale, Aksaray, Niğde, Nevşehir, Kırşehir, yüzde 12,3 ile Kastamonu, Çankırı, Sinop oldu.
Göreli yoksulluk oranı en düşük olan şehirler ise yüzde 4,7 ile Gaziantep, Adıyaman, Kilis, yüzde 6,4 ile Şanlıurfa, Diyarbakır oldu.

Yoksulluk ve sosyal dışlanma riski altında olanların oranı yüzde 29,3
Yoksulluk veya sosyal dışlanma riski altında olanlar; göreli yoksulluk, maddi ve sosyal yoksunluk ve düşük iş yoğunluğu göstergelerinin en az birinden yoksun olanları ifade etmektedir. Son yıl sonuçlarına göre fertlerin yüzde 29,3″ü yoksulluk veya sosyal dışlanma riski altında kaldı. Bu oran yaş gruplarına göre incelendiğinde; 0-17 yaş grubunda yüzde 38,9, 18-64 yaş grubunda yüzde 26,3, 65 ve üstü yaş grubunda ise yüzde 23,3 olarak tahmin edildi.
Nüfusun yüzde 4,3″ü dört yıl boyunca yoksulluktan çıkamadı
Dört yıllık panel veri kullanılarak medyan gelirin yüzde 50″sine göre hesaplanan yoksullukta kalma süresi incelendiğinde, fertlerin yüzde 10,1″i dört yıl içinde bir yıl, yüzde 6,5″i iki yıl, yüzde 4,3″ü üç yıl, yüzde 4,3″ü ise dört yıl boyunca (panel süresince) yoksullukta kaldı. Nüfusun yüzde 74,8″i ise dört yıl boyunca hiç yoksulluk sınırının altında kalmadı.
Nüfusun yüzde 31,3″ü sızdıran çatı, nemli duvarlar, çürük pencere ile yaşadı
Kurumsal olmayan nüfusun yüzde 31,3″ü sızdıran çatı, nemli duvarlar, çürümüş pencere çerçeveleri vb. problemler yaşarken yüzde 30,2″si konutunda izolasyondan dolayı ısınma sorunu, yüzde 21,7″si trafik veya endüstrinin neden olduğu hava kirliliği, çevre kirliliği veya diğer çevresel sorunlarla karşılaştı.
Taksit ödemesi veya borcu olanların oranı yüzde 56,8
Geçen yıla göre konut alımı ve konut masrafları dışında borç veya taksit ödemesi olanların oranı 1,2 puan azalarak yüzde 56,8 oldu. Nüfusun yüzde 5,2″sine bu ödemeler yük getirmezken yüzde 39,1″ine biraz yük getirdi, yüzde 12,5″ine ise çok yük getirdi. Konut masraflarının çok yük getirdiği hanelerin oranı 3,9 puan azalarak yüzde 13,6 olurken, bu masrafların biraz yük getirdiği hanelerin oranı 4,7 puan artarak yüzde 71,2 oldu. Konut masraflarının yük getirmediğini belirten hanelerin oranı geçen yıla göre 0,7 puan azalış ile yüzde 15,2 olarak hesaplandı.
Fertlerin yüzde 57,5″i evden uzakta bir haftalık tatil masraflarını, yüzde 39,3″ü iki günde bir et, tavuk ya da balık içeren yemek masrafını, yüzde 26,8″i beklenmedik harcamaları, yüzde 15,1″i evin ısınma ihtiyacını, yüzde 59,6″sı ise eskimiş mobilyaların yenilenmesini ekonomik olarak karşılayamadığını beyan etti.
Kendilerine ait bir konutta yaşayanların oranı yüzde 56,1
Oturulan konuta sahip olanların oranı geçen yıla göre 0,1 puan azalarak 2024 yılında yüzde 56,1 olarak hesaplanırken, kirada oturanların oranı yüzde 28,0, lojmanda oturanların oranı yüzde 0,9, kendi konutunda oturmayıp kira ödemeyenlerin oranı ise yüzde 15,0 oldu.
Ayrıntılar geliyor…

Source: Dünya Gazetesi


DEM Partili Koçyiğit”den İmralı mesajı: Bu süreç Erdoğan”sız olamaz

Bakan Tekin duyurdu! Okullarda bir dönem tarih oluyor

179 kişinin öldüğü uçak kazasından mucize kurtuluş! İşte ilk sözleri

CHP”den Köfteci Yusuf”la ilgili gündem yaratacak iddia

Oyundan alınınca öfkeden deliye dönüp küfürler savurdu

Ayrıntılar geliyor…

Erdem Aksoy

Haberler.com – Politika

Abdullah Öcalan DEM Parti Politika Hükümet İmralı Dünya

Yıldız Asyalı”nın son halini gören tanıyamıyor

Premier Lig devine deplasmanda kabusu yaşattı

Suriyelilerin ucuza sattığını duyan akın etti

Haberler.com”da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve haberler.com”un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.

Kılıçdaroğlu”ndan Erdoğan”a 6 maddelik manifesto

Suriyelilerin ucuza sattığını duyan akın etti

Nevzat Bahtiyar”ın ailesinden çok konuşulacak karar

Azerbaycan, Rusya”ya ilk cezayı kesti

Devrim”den olay yaratacak ayrılık açıklaması

Spor yapmak için stadyuma giden savcı görünce hemen telefona sarıldı

Son Dakika Haberleri

31 Aralık”ta EFT işlemi yapılır mı? 31 Aralık EFT işlemleri saat kaça kadar yapılabilir? 31 Aralık bankalar açık mı? 31 Aralık bankalar kaça kadar açık? Ebru Polat kimdir? Ebru Polat kaç yaşında, nereli? MEMUR ZAMMI 2025! Memur maaş zamları hangi kriterlere göre belirleniyor? 2025 memur zam oranları nasıl hesaplanıyor? MEMUR ZAM HABERLERİ! Memur zam oranları ne zaman açıklanacak? 2025 Memur maaş zammı ne kadar olacak? Resmi Gazete bugün (30 Aralık) atama kararları neler? Resmi Gazete atama kararları 2024! ATV CANLI İZLE 30 Aralık | Müge Anlı canlı yayın nasıl izlenir, son bölüm ne oldu? BUGÜN HANGİ MAÇLAR VAR? 30 Aralık Pazartesi günü maç var mı, hangi kanaldan yayınlanıyor, şifresiz mi? 30 ARALIK TV YAYIN AKIŞI Bugün TV”de neler var? Kanal D, ATV, Star TV, Show TV, NOW TV, TRT 1, TV8 neler var? YENİ YIL MESAJLARI 2025: En güzel yeni yıl ve 2025 mesajları! 2025 Hoş geldin sözleri ve mesajları.. 31 Aralık ve 1 Ocak”ta okul var mı? Yılbaşında okullar tam gün mü, yarım gün mü?

Gelişmelerden Anında Haberdar Olun!
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.

Source: Erdem Aksoy


TÜİK verileri: Aralık ayı ekonomik güven endeksi açıklandı

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan “Ekonomik Güven Endeksi” verilerine göre, kasım ayında 97,1 olan ekonomik güven endeksi, aralık ayında %1,8 oranında artarak 98,8 değerine yükseldi.
Bir önceki aya göre aralık ayında tüketici güven endeksi %1,9 oranında artarak 81,3 değerini, reel kesim (imalat sanayi) güven endeksi %0,7 oranında azalarak 102,7 değerini aldı.

Hizmet sektörü güven endeksi ise %2,4 oranında artarak 113,6 değerini, perakende ticaret sektörü güven endeksi %1,2 oranında artarak 113,0 değerini, inşaat sektörü güven endeksi %1,9 oranında artarak 89,4 değerini aldı.

Source: Dünya Gazetesi


Promosyon yarışı kızıştı

%30 zamla noktalanan asgari ücret gündemi yerini emekli ve memur zammına bıraktı. En düşük emekli zammıyla ilgili kulis bilgileri sürerken, vatandaşlar bir yandan da banka promosyonlarındaki son durumu inceliyor. Öyle ki bazı bankaların verdikleri promosyon emekli maaşlarını bile aşıyor.,Toplumun büyük bir kesimi memnun olmasa da asgari ücret maratonu sona erdi. Asgari ücrete %30 oranında bir zam yapıldı ve yeni tutar 22 bin 104 TL oldu. Milyonlarca çalışanın gözü şimdi memur zammında, aynı şekilde emekliler de emekli zammını takip ediyor. Emekli zammı kadar merak edilen bir konu da bankaların promosyonları! Bazı özel bankalarda promosyon tutarları emeklinin maaşını bile geçiyor!EMEKLİLERİN PROMOSYONLARI MAAŞLARINI BİLE GEÇİYOR!Asgari ücret, memur zammı, en düşük emekli aylığı derken bankaların emeklilere verdiği promosyon da artacak. Bankalar arasındaki yarış da hızlandı. Yeni emekliler için, emekli olmaya hak kazananlar için ve emekli olup maaşını başka bir bankaya taşıyacaklar için farklı farklı senaryolar söz konusu!24 BİN TL”Yİ BULAN VARÖzel bankalar rekabet şartlarıyla promosyon tutarlarını yukarıya çekti. 2025 yılında maaşını başka bankaya taşımak isteyen emekliler için banka promosyon tutarları 24 bin lirayı buldu.2024 bitmeden emekli olmak isteyen birçok kişi var, bu da bankaların iştahını kabartıyor. Öyle ki maaşı 10 ile 15 bin TL arasında olan emeklilerin yeni yılda alacakları promosyon tutarı 13 bin TL”yi bulabilir. Maaşları 15 bin TL ile 20 bin TL arasında olan emekliler 16 bin TL promosyon alabiliyor. Maaşları 20 bin üzeri olan emekliler ise maaşlarından 4 bin TL fazlasını yani 24 bin TL”yi alabilecek!KREDİ KARTI KULLANIMI ZORUNLUBazı özel bankalar 24 bin TL”ye kadar promosyon veriyor. Burada dikkat edilmesi gereken hususlar da var. Bankalar bu 24 bin TL promosyonu verirken kredi kartı kullanma, mevduat hesabı açma gibi durumları da zorunlu kılıyor.

Source: Abdurrahman Yazıcı


TÜİK açıkladı: Türkiye”de iki günde bir et yiyemeyenlerin oranı belli oldu

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Yoksulluk ve Yaşam Koşulları istatistiklerini açıkladı. Eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert medyan gelirinin yüzde 50″si dikkate alınarak belirlenen yoksulluk sınırına göre, yoksulluk oranı 2024 yılında 0,1 puan artarak yüzde 13,6 oldu. Satınalma Gücü Paritesi (SGP) kullanılarak hesaplanan gelire dayalı göreli yoksulluk sınırına göre yoksul sayıları şöyle: Meydan gelirin yüzde 50’sine göre 10 milyon 379 bin, medyan gelirin yüzde 60’ına göre ise 16 milyon 739 bin kişi. Türkiye”nin yüzde 39,3″ü iki günde bir et yiyemiyor Fertlerin yüzde 13,6’sı için konut masrafları çok yük getiriyor, yüzde 71,2’si için biraz yük getiriyor. Konut masraflarının yük getirmediğini söyleyenlerin oranı yüde 15,2 oldu. Fertlerin yüzde 12,5’i için konut alımı ve konut masrafları dışında borç ve taksit ödemeleri çok yük getiriyor. Borç ve taksit ödemeleri yüzde 39,1 için ise biraz yük getiriyor. Borç ve taksitin yük getirmediğini söyleyenlerin oranı yüzde 5,2 oldu. Fertlerin borç ve taksiti olmayan kesimi ise yüzde 43,3 olarak belirlendi. Türkiye”nin yüzde 39,3″ü iki günde bir et yiyemiyor Fertlerin yüzde 39,3″ü iki günde bir et, tavuk ya da balık içeren yemek masrafını karşılayamadığını söyledi. Medyan gelirin yüzde 60’ının altında olanlar için ise bu oran yüzde 68,4’e yükseliyor. Fertlerin yüzde 57,5″i evden uzakta bir haftalık tatil masraflarını, yüzde 26,8″i beklenmedik harcamaları, yüzde 15,1″i evin ısınma ihtiyacını, yüzde 59,6″sı ise eskimiş mobilyaların yenilenmesini ekonomik olarak karşılayamadığını bildirdi.

Source: Dünya Gazetesi


TÜİK: İhracatın yüzde 64″ü büyük ölçekli girişimlerden

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından yapılan açıklamaya göre, hizmet ihracatının yüzde 6,7″sini yapan 1-9 çalışanı olan mikro ölçekli girişimler, toplam hizmet ihracatı yapan girişimlerin yüzde 63,2″sini oluşturdu.
Çalışan sayısı 10-49 kişi olan küçük ölçekli girişimlerin hizmet ihracatındaki payı yüzde 12,2 iken 50-249 kişi olan orta ölçekli girişimlerin ihracattaki payı yüzde 16,2 oldu. Hizmet ihracatı yapan girişimlerin yüzde 3,0″ını oluşturan 250 ve daha fazla kişinin çalıştığı büyük ölçekli girişimler, hizmet ihracatının yüzde 64,4″ünü yaptı. Hizmet ithalatı yapan girişimlerin yüzde 54,2″sini oluşturan 1-9 çalışanı olan mikro ölçekli girişimler, hizmet ithalatının yüzde 7,5″ini yaptı. Çalışan sayısı 10-49 kişi olan küçük ölçekli girişimlerin hizmet ithalatındaki payı yüzde 8,5 olurken 50-249 kişi olan orta ölçekli girişimlerin payı yüzde 17,9 oldu. Hizmet ithalatının yüzde 56,3″ünü, hizmet ithalatı yapan girişimlerin yüzde 4,9″unu oluşturan 250 ve daha fazla kişinin çalıştığı büyük ölçekli girişimler gerçekleştirdi.
Hizmet ihracatının yüzde 72,6″sını ulaştırma ve depolama faaliyetindeki girişimler gerçekleştirdi
Toplamda 47 milyar 420 milyon dolar olan hizmet ihracatının 34 milyar 442 milyon dolarını ulaştırma ve depolama faaliyetindeki girişimler gerçekleştirirken, bilgi ve iletişim faaliyetindeki girişimlerin hizmet ihracatı 3 milyar 576 milyon dolar oldu. Hizmet ihracatında 3 milyar 116 milyon dolar imalat sanayiindeki girişimler tarafından yapılırken ana faaliyeti finans ve sigorta olan girişimlerin hizmet ihracatı 1 milyar 571 milyon dolar oldu.

Hizmet ticaretinde 35 milyar 933 milyon dolarlık ithalatın 10 milyar 604 milyon doları imalat sanayinde faaliyet gösteren girişimler tarafından yapıldı. Hizmet ithalatındaki 6 milyar 899 milyon dolar, ana faaliyeti toptan ve perakende ticaret olan girişimlere ait iken 2 milyar 298 milyon dolarlık hizmet ithalatı finans ve sigorta faaliyetinde bulunan girişimlerin oldu. Bilgi ve iletişim faaliyetindeki girişimler ise 2 milyar 99 milyon dolar hizmet ithalatı yaptı.
Hizmet ihracatının yüzde 15,6″sını, ithalatının ise yüzde 28,7″sini yabancı kontrollü girişimler yaptı
Hizmet ticaretinde en yüksek paya sahip olan taşımacılık hizmetlerinde yapılan ihracatın yüzde 91,4″ü, ithalatın ise yüzde 83,7″si Türkiye kontrolündeki girişimler tarafından gerçekleştirildi. Telekomünikasyon, bilgisayar ve bilgi hizmetleri ihracatında Türkiye kontrollü girişimlerin payı yüzde 43,5 iken yabancı kontrollü girişimlerin payı yüzde 56,5 oldu. Sigorta ve emeklilik hizmetleri ihracatının yüzde 35,4″ü ve ithalatının yüzde 37,6″sı yabancı kontrollü girişimler tarafından yapıldı. Finansal hizmetlerde ihracatın yüzde 60,1″ini, ithalatın ise yüzde 72,0″ını Türkiye kontrollü girişimler gerçekleştirdi.
Son Dakika: Aralık ayı ekonomik güven endeksi belli olduEkonomi

Son dakika: Yoksulluk oranı belli olduEkonomi

Source: Dünya Gazetesi


Bitcoin spot ETF”lerinden geçen hafta net 388 milyon dolar çıktı

23-27 Aralık haftasında Bitcoin spot ETF”lerinden 388 milyon dolarlık net çıkış yaşandı. Cuma günü 208,2 milyon dolar ile en büyük net çıkışı yaşayan Fidelity ETF FBTC”ye haftalık bazda net giriş 183 milyon dolar oldu. Bitcoin spot ETF”lerine işleme açıldıkları 11 Ocak”tan bu yana kümülatif toplam 35,66 milyar dolar giriş yaşandı Bitcoin spot ETF”nin toplam net varlık değeri 106,683 milyar dolara ulaştı.

Source: Dünya Gazetesi


TÜİK Ekonomik Güven Endeksi verilerini paylaştı

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Aralık ayı Ekonomik Güven Endeksi verilerini paylaştı. Buna göre, ekonomik güven endeksi Kasım ayında 97,1 iken, Aralık ayında yüzde 1,8 oranında artarak 98,8 değerini aldı. Bir önceki aya göre Aralık ayında tüketici güven endeksi yüzde 1,9 oranında artarak 81,3 değerini, reel kesim (imalat sanayi) güven endeksi yüzde 0,7 oranında azalarak 102,7 değerini, hizmet sektörü güven endeksi yüzde 2,4 oranında artarak 113,6 değerini, perakende ticaret sektörü güven endeksi yüzde 1,2 oranında artarak 113,0 değerini, inşaat sektörü güven endeksi yüzde 1,9 oranında artarak 89,4 değerini aldı.

Source: Www.star.com.tr


Bölgelere göre yoksulluk sınırı: İstanbul”da yoksulluk sınırı 105 bin 822 TL!

TÜİK, eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert gelirine göre bölgesel yoksul sayıları ve yoksulluk oranlarını açıkladı.
Türkiye”de 2024 yılında medyan gelirin yüzde 60″ına göre yoksulluk sınırı 81 bin 742 TL oldu. Yoksulluk sayısı 17 milyon 821 bin kişi olarak açıklanırken, yoksulluk oranı yüzde 21,2 oldu.
3 büyük ilde yoksulluk sınırı ve oranları
İstanbul”da medyan gelirin yüzde 60″ına göre, yoksulluk sınırı 105 bin 822 TL olarak açıklandı. Şehirde yoksul sayısı 2 milyon 756 bin kişi olurken, yoksulluk oranı yüzde 17,6″ya ulaştı.
İzmir de ise medyan gelirin yüzde 60″ına göre, 91 bin 118 TL olurken, yoksul sayısı 764 bin olarak açıklandı. Yoksulluk oranı da yüzde 17,3 oldu.
Ankara”da medyan gelirin yüzde 60″ına göre, yoksulluk sınırı 105 bin 447 olarak açıklandı. Yoksul sayısı 1 milyon 121 bin olurken, yoksulluk oranı yüzde 19,7 olarak açıklandı.
Medyan gelirin yüzde 50″sine göre rakamlar
Medyan gelirin yüzde 50″sine göre ise, İstanbul”da yoksulluk sınırı 88 bin 185 TL olurken, yoksul sayısı 1 milyon 567 kişi oldu. Yoksulluk oranı da yüzde 10,0 olarak açıklandı.
İzmir”de medyan gelirin yüzde 50″sine göre, yoksulluk sınırı 75 bin 931 olarak açıklanırken, yoksul sayısı 446 bin kişi oldu. Yoksulluk oranı da yüzde 10,1 olarak açıklandı.
Ankara”da medyan gelirin yüzde 50″sine göre, yoksulluk sınırı 87 bin 872 olarak açıklandı. Yoksul sayısı 634 bin kişi olurken, yoksulluk oranı yüzde 11,1 olarak açıklandı.
Yoksulluk sınırı en yüksek bölge Konya, Karaman
İBBS 2. Düzey bölgelerinin eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert gelirine göre bölgesel yoksul sayıları ve yoksulluk oranlarına göre, (medyan gelirin yüzde 60″ına göre), yüzde 21,3 ile TR52 (Konya, Karaman) yoksulluk oranının en yüksek olduğu bölge oldu. Onu, yüzde 20,4″le TR71 (Kırıkkale, Aksaray, Niğde, Nevşehir, Kırşehir) takip etti.
En düşük olduğu İBBS 2. Düzey bölgeleri ise, yüzde 9,7″yle TRC1 (Gaziantep, Adıyaman, Kilis) yüzde 12,9″la TRC2 (Şanlıurfa, Diyarbakır) oldu.

Source: Dünya Gazetesi


En çok gayrimenkul satışı yapılan ilçeler listesinde sürpriz

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı”na bağlı Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü (TKGM) verilerine göre 2024″te İstanbul”da 326 bin 737 gayrimenkul satışı yapıldı. İSTANBUL İLK SIRADA Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı”na bağlı TKGM verilerine göre 2024″ün başından 16 Aralık”a kadar en çok gayrimenkul satışı 326 bin 737 ile İstanbul”da, ilçe bazlı veride ise 29 bin 437 ile Gaziantep”in Şehitkamil ilçesi ilk sırada yer aldı. TKGM verilerine göre büyükşehirlerde yoğunlaşan gayrimenkul satışları en çok, 326 bin 737 ile İstanbul”da yapıldı. İstanbul, gayrimenkul satışlarının yaklaşık yüzde 9″unu tek başına gerçekleştirdi. İkinci sırayı 191 bin 929 gayrimenkul ile Ankara alırken, diğer iller ise 132 bin 809 satış ile İzmir, 102 bin 950 satış ile Bursa ve 101 bin 726 satış ile Antalya oldu. İLÇE BAZINDA EN ÇOK KONUTUN SATILDIĞI YER EŞHİTKAMİL Yıl içerisinde en çok gayrimenkul satışı yapılan ilçelerde birinci sırayı Gaziantep”in Şehitkamil ilçesi aldı. İlçede, 29 bin 437 gayrimenkul satışı yapıldı. İkinci sırayı İstanbul”un Esenyurt ilçesi aldı. Esenyurt”ta 2024″te 28 bin 803 gayrimenkul satıldı. Gaziantep”in Şahinbey ilçesi ise 27 bin 173 satışla üçüncü sırada yer aldı. Ankara”nın en kalabalık ilçesi Çankaya, 25 bin 26 gayrimenkul satışıyla dördüncü, Bursa”nın Nilüfer ilçesi 23 bin 288 satış ile beşinci sıranın sahibi oldu. Öte yandan 2024″te, 2 milyon 822 bin 712 taşınmaz satışı yapıldı. Taşınmazların 1 milyon 256 bin 901″i konut kategorisinde yer aldı.

Source: Haberler


Aralık ayında memecoin piyasasında milyarlarca dolarlık kayıp yaşandı

Aralık ayı, memecoin piyasası için sert bir düşüşle sonuçlandı. Başlangıçta 137 milyar dolara kadar yükselen piyasa değeri, ay sonunda 92 milyar dolara gerileyerek yatırımcıları şaşırttı. Bu büyük düşüş, meme tabanlı tokenlara olan ilginin azalmasına işaret ediyor. Pepe ve Diğer Memecoin”lerdeki Dalgalanmalar Yatırımcıları Tedirgin Etti Kripto para dünyasının dikkat çeken segmentlerinden biri olan memecoin pazarı, Aralık 2024″te ciddi bir değer kaybına sahne oldu. Ay içerisinde yaşanan dalgalanmalar sonucunda, toplam piyasa değeri 137 milyar dolardan 92 milyar dolara geriledi.Sektörün önde gelen veri sağlayıcısı CoinMarketCap”in raporlarına göre memecoin pazarı ayın ilk gününde 120,14 milyar dolarlık değere sahipti. Bu rakam, 9 Aralık”ta zirve yaparak 137,06 milyar dolara ulaştı. Ancak pazardaki momentum tersine döndü ve 23 Aralık”ta toplam değer 92,67 milyar dolara kadar düştü. Bu düşüş, yüzde 32,38″lik bir kayba işaret ediyor.Raporlama yapılan son verilere göre memecoin pazarının toplam değeri 98,72 milyar dolar seviyesinde seyrediyor. Bu rakam, ay başına kıyasla yüzde 18″lik bir gerilemeyi gösteriyor ve yatırımcıların meme tabanlı tokenlara olan ilgisinin azaldığına işaret ediyor.Piyasanın önde gelen memecoinlerinden Pepe, bu süreçte dikkat çekici bir performans sergiledi. Piyasa verilerine göre Pepe”nin değeri 9 Aralık”ta 0,000026 dolar seviyesine yükseldi, ancak 20 Aralık”ta 0,000017 dolara geriledi.Öte yandan, Binance.US ve Coinbase gibi büyük borsalar 4 Aralık”ta Pepe ve bazı diğer memecoinleri işlem listelerine ekledi. Pepe, 7 Aralık”ta rekor kırarak yılbaşındaki 591 milyon dolarlık piyasa değerini 11 milyar doların üzerine taşıdı ve yıl içinde 18 katlık bir büyüme kaydetti.Pepe yatırımcıları arasında dikkat çekici başarı hikayeleri de yaşandı. Nisan ayında 3.000 dolarlık yatırım yapan bir tüccar, bir ay içinde 46 milyon dolarlık getiri elde etti. Bir başka çarpıcı örnek ise 27 dolarlık yatırımını 600 gün bekletip 52 milyon dolarlık değere ulaştıran yatırımcı oldu. Lookonchain”in analizine göre bu yatırımcı 1.900.000 katlık rekor bir getiri elde etmeyi başardı.

Source: Burak Köse


Türkiye Sigorta, 2025″te sektörün ve enflasyonun üzerinde prim artışı hedefliyor

“İş Dünyası Söyleşileri” kapsamında AA muhabirine açıklamalarda bulunan Taha Çakmak, 2025 yılında inovasyona ve müşteri odaklı çözümlere yatırım yapmayı sürdüreceklerini söyledi.

Ürün ve hizmet çeşitliliklerini artırmayı, her segmentteki müşterilerinin sigorta ihtiyaçlarına yönelik çözüm sunmayı hedeflediklerini kaydeden Çakmak, “Dijitalleşme sayesinde süreçlerimizi daha hızlı, erişilebilir ve kullanıcı dostu bir hale getirirken, Kasko, Sağlık ve Konut gibi bireysel ürünlerde yenilikçi uygulamalarla sigortayı herkes için daha ulaşılabilir kılacağız. Bununla birlikte, Yangın ve İş Yeri gibi ticari ürünlerimizle işletmelerimizin yanında olmaya devam edeceğiz.” şeklinde konuştu.

Çakmak, dengeli ve istikrarlı büyüme stratejisi sürdürdüklerini aktararak, “2024 Kasım sonunda toplam brüt prim üretimimizi 89,3 milyar liraya ulaştırdık. Böylece geçen yılın aynı döneminde 50,8 milyar lira olan prim üretimimizi yüzde 76 artırmış olduk.” ifadelerini kullandı.

Sundukları çözümlerle yalnızca müşterilerine değer yaratmakla kalmadıklarını, aynı zamanda ülke ekonomisinin büyümesine de katkı sağladıklarını belirten Çakmak, “Gerçekleştirdiğimiz tüm çalışmaların, bizi 2025″te de sektörün ve enflasyonun üzerinde prim büyümesine taşıyacağına inanıyoruz. 2025″i de sektör lideri olarak tamamlamak en büyük hedefimiz.” dedi.

– “Pazar payımız yüzde 14″ü aştı”

Çakmak, 2024 Kasım sonu sektör verilerine göre, geçen yılın aynı dönemine kıyasla pazar paylarını artırarak yüzde 14,2 seviyesine ulaştıklarını vurguladı.

Türkiye”de sigorta sektörünün artan sigorta bilinci ve yenilikçi ürünlerle son yıllarda istikrarlı bir büyüme eğilimi yakaladığına dikkati çeken Çakmak, “2024 yılı kasım itibarıyla sigorta sektörünün toplam prim üretimi yüzde 72,6 artışla 717,6 milyar liraya ulaşırken, bunun yüzde 87,7″si hayat dışı branşlardan sağlandı. Aynı dönemde hayat dışı branş prim üretimi yüzde 72,2, hayat branşı prim üretimi ise yüzde 75,5 artış gösterdi.” diye konuştu.

Son yıllarda hem yerli hem de yabancı sigorta şirketlerinin pazara girişiyle rekabetin yoğunlaştığına işaret eden Çakmak, müşterilerin artık daha hızlı, kişiselleştirilmiş ve dijital hizmetler talep ettiğini aktararak, şöyle devam etti:

“Dijitalleşmeye hızlı adapte olan şirketler süreç optimizasyonu ve müşteri deneyiminde avantaj sağlarken, bu dönüşüme ayak uyduramayanlar rekabet güçlerini kaybetme riskiyle karşı karşıya kalıyor. Biz de bu dönüşüm sürecine ve müşterilerimizin beklentilerine ayak uydurabilmek adına, bu sene içerisinde Tamamlayıcı Sağlık, Seyahat Sağlık ve Kasko Sigortaları ile Bireysel Emeklilik ürünlerimizin online satışını web sitemiz ve mobil uygulamamız üzerinden müşterilerimizin hizmetine sunduk. Bu sayede potansiyel müşterilerimiz kendileri için hazırlanan kişiselleştirilmiş fiyat çalışmalarını karşılaştırmalı olarak görüyor, ihtiyaç ve tercihleri doğrultusuna kredi kartı ile ödemelerini gerçekleştirerek poliçelerini kendileri düzenleyebiliyorlar.”

Taha Çakmak, gelecek dönemde de müşterilerinin ihtiyaçları doğrultusunda hayat, DASK gibi ürünlerle çevrim içi satılan ürün adetlerini artırmaya devam edeceklerinin altını çizdi.

Hizmetlerini her zaman ve her yerde ulaşılabilir kılmak amacıyla B2B uygulamalarını ve dijital kanallarını modernize ettiklerini anımsatan Çakmak, özellikle yapay zekayla güçlendirilmiş yeni nesil teknolojileri hızla hayata geçirdiklerini aktardı.

Çakmak, “Temmuzda mobil uyumlu ve yapay zeka destekli elementer sigorta uygulamamız Pusula Plus”ın ilk fazını devreye aldık. Eylülde ise yenilenen web sitemizi kullanıcılarımızla buluşturduk. Ayrıca, mayıstan bu yana Müşteri İletişim Merkezimiz, web ve mobil kanallarımız üzerinden ürünlerimizin direkt satışını mümkün kıldık. Mobil uygulamamızı ise yeni özelliklerle sürekli geliştiriyoruz.Yapay zeka destekli dijital asistanımız “Bilge” hem müşterilerimize hem de acentelerimize hızlı ve doğru çözümler sunuyor. Temmuzda Bilge”yi acentelerimizin kullanımına sunduk.” değerlendirmesinde bulundu.

Çakmak, yapay zeka destekli tutundurma modelleri, hasar süreçlerinin otomasyonu ve CRM sistemlerinin akıllı hale getirilmesi gibi projelerle yapay zeka kullanımını her alanda artırdıklarını anlattı.

– “Güçlü bir siber güvenlik altyapısı oluşturuyoruz”

Sürdürülebilirlik ve bilgi güvenliğinin öncelikli odak alanları arasında yer aldıklarını vurgulayan Çakmak, “Dijitalleşen süreçlerimizle kağıtsız ofis hedefimize ilerlerken, müşteri bilgilerinin gizliliğini ve bütünlüğünü sağlamak için uluslararası standartlara uygun güvenlik çözümleri uyguluyoruz. Gelişmiş veri şifreleme, çok faktörlü kimlik doğrulama ve güvenlik izleme sistemlerimizle güçlü bir siber güvenlik altyapısı oluşturuyoruz. Modernize edilmiş büyük veri platformumuz ve bulut tabanlı altyapı yatırımlarımız sayesinde analitik projelerimize ivme kazandırıyor, hizmetlerimizi daha hızlı ve verimli bir şekilde paydaşlarımıza ulaştırıyoruz.” diye konuştu.

Çakmak, sigortacılık sektörünün yapay zekanın sunduğu fırsatlarla derin bir dönüşümden geçtiğini dile getirerek, şunları kaydetti:

“Türkiye Sigorta olarak, bu güçlü teknolojiyi işimizin merkezine koyarak müşterilerimize, iş ortaklarımıza ve sektöre yeni nesil çözümler sunuyoruz. Çalışma arkadaşlarımızın işe alım süreçlerinde yapay zekadan faydalanarak hem doğru adayları belirliyor hem de süreci daha verimli hale getiriyoruz. Bununla birlikte, dijitalleşen dünyada otonom bir şirket olmanın gerekliliklerini yerine getiriyor, müşterilerimiz ve satış kanallarımıza anlık bilgi sağlayarak hizmet kalitemizi artırıyoruz. Ayrıca, e-posta ve sosyal medya kanallarımızda gelen geri bildirimleri Doğal Dil İşleme (NLP) Teknolojisi ile analiz ediyor, müşteri deneyimimizi sürekli iyileştirmek için bu verileri kullanıyoruz. Sağlık süreçlerinde kullandığımız akıllı doküman anlama teknolojisi, hız ve verimliliği artırırken, provizyon süreçlerimizi yapay zeka temellerine dayandırarak maliyetleri optimize ediyoruz. “Fraud” analitiği çözümlerimiz ise kaynaklarımızı daha verimli kullanmamıza olanak tanıyor.”

– “Dijitalleşme, stratejik önceliğimiz olacak”

Dijitalleşmenin stratejik önceliklerinden biri olmaya devam edeceğinden söz eden Çakmak, dijital çözümlerle müşteri deneyimini iyileştirmek, süreçleri kolaylaştırmak ve her bireyin sigortaya ulaşılabilirliğini artırmak amacıyla yatırımlarını artıracaklarını söyledi.

Çakmak, sürdürülebilirlik ve sosyal sorumluluk alanlarında da önemli projelere imza atarak geleceğe ve topluma değer katmayı öncelikli hedefleri arasında gördüklerini kaydetti.

2025″te sigorta sektörünün hızla değişen küresel dinamikler ve teknoloji odaklı dönüşüm süreçleriyle hem önemli fırsatlarla hem de kritik tehditlerle karşı karşıya kalacağı öngörüsünde bulunan Çakmak, sözlerini şöyle tamamladı:

“Dijitalleşmenin getirdiği yenilikler, müşteri beklentilerindeki değişimler ve iklim değişikliği gibi küresel sorunlar, sektörde hem yeni iş modelleri yaratıyor hem de çeşitli zorluklar doğuruyor. Sigorta şirketlerinin bu süreçte geleceğe hazırlanırken stratejik avantaj sağlamak adına yeni fırsatları değerlendirmeleri ve tehditlere karşı proaktif önlemler almaları kritik önem taşımaktadır. Türkiye Sigorta olarak, aldığımız aksiyonlarla sigortalılarımızın farkındalığını artırıyor. Riskleri azaltmak, kayıpları önlemek ve finansal zararları minimuma indirmek için proaktif bir yaklaşım sergiliyoruz. Geleceğe yön veren stratejilerimizle sektördeki öncü rolümüzü sürdürecek, yenilikçi çözümlerimiz ve müşteri odaklı hizmet anlayışımızla müşterilerimizin ihtiyaçlarına en iyi şekilde cevap vermeye devam edeceğiz.”

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source:


Günlük yemek ücreti ne kadar olacak? İşte günlük hesaplama

2025 yılı için günlük yemek ücreti, yeni asgari ücret zammıyla birlikte merak konusu oldu. 2024 yılı boyunca, günlük yemek ücreti KDV dahil 187 TL olarak uygulanmıştı. Bu tutar, geçtiğimiz yıl asgari ücrete yapılan yüzde 49,11’lik zamla uyumlu şekilde yüzde 54,54 oranında artırılmıştı. GÜNLÜK YEMEK ÜCRETİ HESAPLAMASI 2025 yılı asgari ücreti ise yüzde 30’luk bir artışla 22.104 TL olarak açıklandı. Bu durum, yemek ücretlerinde de en az yüzde 30’luk bir artış beklentisini beraberinde getirdi. Uzmanlar, 1 Ocak 2025’ten itibaren günlük yemek ücretinin 187 TL’den 243,1 TL’ye çıkacağını öngörüyor. Eğer bu artış gerçekleşirse, 26 gün üzerinden hesaplanan aylık yemek ücreti 4.862 TL’den 6.320,6 TL’ye çıkacak. Yeni rakamların resmi olarak duyurulması halinde, işverenler ve çalışanlar arasındaki dengeye önemli bir katkı sağlayacağı değerlendiriliyor.

Source: Internet Haber


DEM Parti heyetinin İmralı ziyaretine ilişkin Cevdet Yılmaz”dan açıklama

Ekonomi yönetimi, Yeni GAP Eylem Planı İstişare ve bu yılın son Ekonomi Koordinasyon Kurulu (EKK) toplantılarının ardından gazetecilerle bir araya gelerek, gündeme ilişkin soruları yanıtladı.Yılmaz, burada yaptığı konuşmada, Suriye”de son dönemde meydana gelen gelişmelerin ardından detay konuşmak için erken olduğunu, hızlı bir devrimin gerçekleştiğini ve burada yepyeni bir dönem başladığını söyledi. Türkiye”nin de yeni yönetime katkı sağladığını belirten Yılmaz, “İnşallah en kısa sürede istikrar ve güven ortamı oluşur. Suriye”de yeniden yapılanma, güvenlik ortamının iyileşmesi, istikrarın güçlenmesi, refahın artması Türkiye için de şüphesiz faydalı sonuçlar doğuracaktır. Suriye”den Türkiye”ye yönelik terör tehditlerinin ortadan kalkması başlı başına büyük bir fayda. Suriye istikrar kazandıkça, zenginleştikçe, refahı arttıkça turizmden ticarete her türlü alanda ekonomik olarak da Türkiye”ye önemli katkıları olacak. Yeniden inşa sürecinde en yakın komşu olarak Türkiye”nin şüphesiz daha fazla katkısı olacak.” diye konuştu.- “SURİYE”DEKİ PROVOKATİF HADİSELERE İHTİYATLI BAKILMALI”Suriye konusundaki tavırlarının çok açık ve net olduğunu vurgulayan Yılmaz, bu ülkede yaşayanların huzur içinde olacağı siyasi ortamın oluşmasını temenni ettiklerini dile getirdi. Yılmaz, Suriye”deki düzeni bozmaya yönelik “provokatif hadiselere” ihtiyatla bakılması gerektiğine dikkati çekerek, “Suriye”de farklı amaçlarla istikrarı bozmak isteyecek güçler her zaman olabilir. Bunların sosyal medyadan ülkemizdeki birtakım kesimler üzerinden de algılar oluşturmaya çalışarak oradaki istikrarı bozmaya çalışıcı eylemleri olabilir. Bunlara karşı hepimizin çok uyanık olması lazım.” değerlendirmesinde bulundu.Suriye”de ortam iyileştikçe gönüllü ve güvenli geri dönüşün de artmasını beklediklerine işaret eden Yılmaz, Türkiye”de yaşayan Suriyelilerin burada geliştirdikleri ilişkilerin yeni dönemde köprü vazifesi göreceğini bildirdi.Suriye”ye yönelik yaptırımlara değinen Yılmaz, bunların Batı”nın yaptırımları olduğunu, bir önceki rejime yönelik ortaya konulduğunu ve yeniden değerlendirilmesi gerektiğini anlattı. Yılmaz, “Yıllardır Esed rejimi altında sıkıntı çeken halkın rahatlaması bakımından da bu yaptırımların kalkması gerekiyor ama daha sürecin çok başlarındayız.” ifadesini kullandı.- “TERÖRÜN VARLIĞI DEMOKRATİK SİYASETİ ZEHİRLİYOR”Yılmaz, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli”nin açıklamaları ve DEM Parti heyetinin İmralı Adası”nda terör örgütü PKK”nın elebaşı Abdullah Öcalan ile görüşmesinin sorulması üzerine şunları kaydetti:”Sayın Bahçeli”nin perspektifi çok açık. Terörsüz ve huzurlu bir Türkiye. Sayın Cumhurbaşkanı”mızın ortaya koyduğu vizyonu da biliyorsunuz. En önemli unsurlarından biri “Türkiye Yüzyılı, huzurun yüzyılı olacaktır” başlığı. Bütün vatandaşlarımızın eşit, onurlu olarak demokratik ülkede kendilerini en rahat hissettikleri şekilde yaşamalarından yanayız. Terörün varlığı demokratik siyaseti zehirliyor. Terörün başladığı yerde demokratik siyaset bitiyor. Terörün gölgesi siyasi partiler üzerinde olduğu sürece gerçek anlamda demokratik siyasetten bahsetmeniz mümkün değil. Terörün gölgesinde olmayan demokrasi arzu ediyoruz. Türkiye”nin de bunu hak ettiğine inanıyoruz. Türkiye, içinde yaşattığı zenginliklerle birlikte kapsayıcı millet anlayışıyla bütün bu farklılıkları kuşatan millet anlayışı içinde yoluna devam edecek. Hiçbir zaman kendi ülkemizin güvenliğini başkalarının kontrolüne bırakacak bir yaklaşıma da sahip değiliz. Türkiye Cumhuriyeti kararlı bir şekilde, kesintisiz bir şekilde terörle mücadelesini her şekilde sürdürecektir, ondan hiç kimsenin kuşkusu olmasın. Elbette gönül arzu eder ki karşımızda bir terör örgütü kalmasın, bununla mücadele etmek ihtiyacı da ortadan kalksın, bunu da elbette kim istemez? Önümüzdeki süreçlerde gelişmeleri hep birlikte takip edeceğiz.”Her zaman demokrasiden ve kalkınmadan yana olduklarını belirten Yılmaz, terörün demokrasinin de kalkınmanın da düşmanı olduğunu söyledi. Yılmaz, “Terörün ortadan kalktığı ortam hem ülkemiz için hem Doğu ve Güneydoğu Anadolu için demokrasi bakımından da kalkınma bakımından da çok daha olumlu bir ortam oluşturacak.” dedi.- “SAPMA BEKLEMİYORUZ”Cumhurbaşkanı Erdoğan”ın “Enflasyonda çok ciddi sapma olması durumunda asgari ücreti değerlendiririz” açıklamalarının hatırlatılması üzerine Yılmaz, şöyle konuştu:”Biz bir sapma beklemiyoruz. 2025″te çok daha güçlü şekilde dezenflasyon sürecini devam ettireceğiz. Bu süreç zaten başlamıştı, 2025″te de devam edecek. Enflasyonun düştüğü bir ortamda insanımızın satın alma gücü yükselecek. Önemli olan satın alma gücüdür. Kalıcı sosyal refahın özü budur. Bugün bir artış yaparsınız, yarın ondan daha yüksek enflasyon olur, hiçbir anlamı kalmaz. Gönül ister ki daha fazla olsun. Hep altını çiziyoruz, bu asgari ücret. Asgari ücretli sayısıyla ilgili yanlış yorumlar yapılıyor, yüzde 50″si gibi şeyler söyleniyor. 33 milyon çalışan içinde 6,7 milyon kişi. Bunun da bir kısmı eksik kayıtlılık yani daha az prim ödemek için daha az gösterilir. Vergiden, primden kaçınmak için gösterilebiliyor. Dolayısıyla bu istatistiklere bakıp herkes bu kadar alıyor diye düşünmek doğru değil.”Yılmaz, Nüfus Politikaları Kurulunun önemine de değinerek, ilk toplantıyı ocak ayının ilk yarısında gerçekleştirmeyi planladıklarını açıkladı. Ardından yol haritası çıkaracakları bilgisini veren Yılmaz, uzun vadede en temel meselelerden birinin nüfus olduğunu, bu konuya Türkiye”nin daha sistematik ve daha kapsamlı politikalarla yaklaşmasının hayırlı bir karar olduğunu kaydetti.

Source: Www.star.com.tr


Bakan Işıkhan”dan en düşük emekli aylığı açıklaması

Ekonomi Yönetimi, Yeni GAP Eylem Planı İstişare Toplantısı ve bu yılın son Ekonomi Koordinasyon Kurulu (EKK) Toplantısının ardından gazetecilerle bir araya gelerek gündeme ilişkin soruları yanıtladı. Asgari ücrete ilişkin soru üzerine Bakan Işıkhan, asgari ücretin, makroekonomik dengeleri, istihdam piyasasını ve enflasyonun dinamiklerini doğrudan etkileyen çok kritik bir mekanizma olduğunu belirtti. Toplantıların ardından 24 Aralık ta asgari ücretin 2025 yılı için net 22 bin 104 lira olarak belirlendiğini hatırlatan Işıkhan, sözlerini şöyle sürdürdü: Asgari ücret desteğini 700 liradan 1000 liraya çıkarmıştık. Maliyetini düşündüğümüzde de 70 ile 82 milyar lira arasında işverenlerimiz aracılığıyla işçilerimize asgari ücret desteğini vermiş olacağız. Burada tabii ki asgari ücretin yıllar boyu gelişimine de değinmemizde çok büyük yarar var. Bu çerçevede özellikle 2002 yılında asgari ücret bildiğiniz gibi 184 liraydı. 2025 yılında nominal olarak 119 katına, reel olarak ise 4 katına çıkmıştı. Dolar ve Euro bazında değerlendirdiğimizde, asgari ücret 2002 de 127 dolar iken, 2025 te 630 dolara yükselmiş. 2002 de 144 Euro iken, bugün 605 e Euro ya yükselmiş. Ayrıca esas mesele asgari ücretin buradaki nominal seviyesi değil satın alma gücüdür. Bu satın alma gücünü ve refahı kalıcı hale getirmemiz çok önemli. Özetle Orta Vadeli Program hedeflerimizle uyumlu bir politika izleyeceğiz. Zaten dezenflasyon sürecine de girmiş bulunmaktayız. ENFLASYON ORANLARI BELLİ OLDUKTAN SONRA EN DÜŞÜK EMEKLİ AYLIĞI ARTTIRILMASI NOKTASINDA BİR ÇALIŞMA İÇERİSİNDE BULUNABİLECEĞİZ Bakan Işıkhan, emekli aylıklarına ilişkin soru üzerine, emekli aylıklarının arttırılmasının yasal bir düzenleme doğrultusunda gerçekleştirildiğini söyledi. Kanuna göre SSK ve Bağ-Kur emeklilerinin maaş artışlarının Ocak ve Temmuz ayında 6 aylık TÜFE oranında, memur emeklilerinin ise enflasyon farkına ilaveten toplu sözleşmelerinde belirtilen rakamlarla belirlendiğini dile getiren Işıkhan, şu ifadeleri kullandı: En düşük emekli aylığı bildiğiniz gibi 10 bin liraydı temmuz ayında, en son 12 bin 500 liraya çıkardık. Tabii burada kök aylığın artışı şöyle; kısa süreli ve az prim ödediği için düşük aylık alan emeklilerimizi biz 12 bin 500 e tamamlıyoruz ve aradaki fark da Hazine ve Maliye Bakanlığımız tarafından ödeniyor. Ocak ayında, enflasyon oranları belli olduktan sonra Ekonomi Koordinasyon Kurulu nda en düşük emekli aylığının arttırılması noktasında bir çalışma içerisinde bulunabileceğimizi ifade etmek isterim. BELEDİYELERİN SGK BORÇLARININ ŞU AN 160 MİLYARA ULAŞTI Bakan Işıkhan, belediyelerin Sosyal Güvenlik Kurumuna prim borçlarına ilişkin soru üzerine, 31 Mart seçimlerinden bugüne kadar, 96 milyar lira olan belediyelerin SGK borçlarının şu an 160 milyara ulaştığını dile getirdi. Ödenmeyen sigorta primleri için her gün faiz işlediğine dikkati çeken Işıkhan, şu bilgileri verdi: Tüm belediyelerimize eşit bir şekilde yaklaşıyoruz, hiçbir şekilde parti ayrımı gözetmeksizin SGK nın prim tahsilatını gerçekleştirmeye çalışıyoruz. Küçükçekmece Belediyesinin 1 milyar 65 milyon liralık borcuna karşılık gayrimenkul teklifini biz kabul ettik ve tahsilatımızı gerçekleştirdik. Burada o belediye, şu belediye diye biz bakmıyoruz. Ben 85 milyonun bakanıyım. Benim en önemli amaçlarımdan bir tanesi belediyelerimizin SGK ya olan prim borçlarının ödenmesidir. İlk 10 belediyeyi, 1 milyar küsur borcu olan belediyeleri açıklamıştık. Tabii ki burada haciz getirme sürecini de gerçekleştirdik. Ancak daha önce attığımız adımları da değerlendirmemiz gerekiyor. İletişime geçtik, ödeme emirlerini verdik ve 81 ildeki SGK il müdürlerimiz bu belediyelerle birebir iletişime geçmelerine rağmen hala borcunu ödemeyen belediyelerimiz söz konusuydu. Özellikle Adana ve Mersin Büyükşehir Belediyelerimiz, banka mevduat hesaplarına haciz koyarak ve diğer yöntemleri yasanın bize vermiş olduğu, mevzuatın bize verdiği yetkiye dayanarak da biz haciz işlemlerini gerçekleştirdik. Bunun ötesinde Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi yayınlandı bildiğiniz gibi. Artık belediyelerin prim borçlarını, iştiraklerinin, ilgili kuruluşlarının prim borçlarını kaynağından tahsil edeceğiz. Kaynağından tahsil edeceğimiz için de artık hiç böyle bir sürece girmenize de gerek kalmayacaktır. Bunu özellikle belirtmek isterim.

Source: Habertürk


Ekonomi yönetimi gündeme ilişkin soruları yanıtladı

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, burada yaptığı konuşmada, Suriye”de son dönemde meydana gelen gelişmelerin ardından detay konuşmak için erken olduğunu, hızlı bir devrimin gerçekleştiğini ve burada yepyeni bir dönem başladığını söyledi.

Türkiye”nin de yeni yönetime katkı sağladığını belirten Yılmaz, “İnşallah en kısa sürede istikrar ve güven ortamı oluşur. Suriye”de yeniden yapılanma, güvenlik ortamının iyileşmesi, istikrarın güçlenmesi, refahın artması Türkiye için de şüphesiz faydalı sonuçlar doğuracaktır. Suriye”den Türkiye”ye yönelik terör tehditlerinin ortadan kalkması başlı başına büyük bir fayda. Suriye istikrar kazandıkça, zenginleştikçe, refahı arttıkça turizmden ticarete her türlü alanda ekonomik olarak da Türkiye”ye önemli katkıları olacak. Yeniden inşa sürecinde en yakın komşu olarak Türkiye”nin şüphesiz daha fazla katkısı olacak.” diye konuştu.

“Suriye”deki provokatif hadiselere ihtiyatlı bakılmalı”

Suriye konusundaki tavırlarının çok açık ve net olduğunu vurgulayan Yılmaz, bu ülkede yaşayanların huzur içinde olacağı siyasi ortamın oluşmasını temenni ettiklerini dile getirdi. Yılmaz, Suriye”deki düzeni bozmaya yönelik “provokatif hadiselere” ihtiyatla bakılması gerektiğine dikkati çekerek, “Suriye”de farklı amaçlarla istikrarı bozmak isteyecek güçler her zaman olabilir. Bunların sosyal medyadan ülkemizdeki birtakım kesimler üzerinden de algılar oluşturmaya çalışarak oradaki istikrarı bozmaya çalışıcı eylemleri olabilir. Bunlara karşı hepimizin çok uyanık olması lazım.” değerlendirmesinde bulundu.

Suriye”de ortam iyileştikçe gönüllü ve güvenli geri dönüşün de artmasını beklediklerine işaret eden Yılmaz, Türkiye”de yaşayan Suriyelilerin burada geliştirdikleri ilişkilerin yeni dönemde köprü vazifesi göreceğini bildirdi.

Suriye”ye yönelik yaptırımlara değinen Yılmaz, bunların Batı”nın yaptırımları olduğunu, bir önceki rejime yönelik ortaya konulduğunu ve yeniden değerlendirilmesi gerektiğini anlattı. Yılmaz, “Yıllardır Esed rejimi altında sıkıntı çeken halkın rahatlaması bakımından da bu yaptırımların kalkması gerekiyor ama daha sürecin çok başlarındayız.” ifadesini kullandı.

“Terörün varlığı demokratik siyaseti zehirliyor”

Yılmaz, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli”nin açıklamaları ve DEM Parti heyetinin İmralı Adası”nda terör örgütü PKK”nın elebaşı Abdullah Öcalan ile görüşmesinin sorulması üzerine şunları kaydetti:

“Sayın Bahçeli”nin perspektifi çok açık. Terörsüz ve huzurlu bir Türkiye. Sayın Cumhurbaşkanı”mızın ortaya koyduğu vizyonu da biliyorsunuz. En önemli unsurlarından biri “Türkiye Yüzyılı, huzurun yüzyılı olacaktır” başlığı. Bütün vatandaşlarımızın eşit, onurlu olarak demokratik ülkede kendilerini en rahat hissettikleri şekilde yaşamalarından yanayız. Terörün varlığı demokratik siyaseti zehirliyor. Terörün başladığı yerde demokratik siyaset bitiyor. Terörün gölgesi siyasi partiler üzerinde olduğu sürece gerçek anlamda demokratik siyasetten bahsetmeniz mümkün değil. Terörün gölgesinde olmayan demokrasi arzu ediyoruz. Türkiye”nin de bunu hak ettiğine inanıyoruz. Türkiye, içinde yaşattığı zenginliklerle birlikte kapsayıcı millet anlayışıyla bütün bu farklılıkları kuşatan millet anlayışı içinde yoluna devam edecek. Hiçbir zaman kendi ülkemizin güvenliğini başkalarının kontrolüne bırakacak bir yaklaşıma da sahip değiliz. Türkiye Cumhuriyeti kararlı bir şekilde, kesintisiz bir şekilde terörle mücadelesini her şekilde sürdürecektir, ondan hiç kimsenin kuşkusu olmasın. Elbette gönül arzu eder ki karşımızda bir terör örgütü kalmasın, bununla mücadele etmek ihtiyacı da ortadan kalksın, bunu da elbette kim istemez? Önümüzdeki süreçlerde gelişmeleri hep birlikte takip edeceğiz.”

Her zaman demokrasiden ve kalkınmadan yana olduklarını belirten Yılmaz, terörün demokrasinin de kalkınmanın da düşmanı olduğunu söyledi. Yılmaz, “Terörün ortadan kalktığı ortam hem ülkemiz için hem Doğu ve Güneydoğu Anadolu için demokrasi bakımından da kalkınma bakımından da çok daha olumlu bir ortam oluşturacak.” dedi.

“Sapma beklemiyoruz”

Cumhurbaşkanı Erdoğan”ın “Enflasyonda çok ciddi sapma olması durumunda asgari ücreti değerlendiririz” açıklamalarının hatırlatılması üzerine Yılmaz, şöyle konuştu:

“Biz bir sapma beklemiyoruz. 2025″te çok daha güçlü şekilde dezenflasyon sürecini devam ettireceğiz. Bu süreç zaten başlamıştı, 2025’te de devam edecek. Enflasyonun düştüğü bir ortamda insanımızın satın alma gücü yükselecek. Önemli olan satın alma gücüdür. Kalıcı sosyal refahın özü budur. Bugün bir artış yaparsınız, yarın ondan daha yüksek enflasyon olur, hiçbir anlamı kalmaz. Gönül ister ki daha fazla olsun. Hep altını çiziyoruz, bu asgari ücret. Asgari ücretli sayısıyla ilgili yanlış yorumlar yapılıyor, yüzde 50″si gibi şeyler söyleniyor. 33 milyon çalışan içinde 6,7 milyon kişi. Bunun da bir kısmı eksik kayıtlılık yani daha az prim ödemek için daha az gösterilir. Vergiden, primden kaçınmak için gösterilebiliyor. Dolayısıyla bu istatistiklere bakıp herkes bu kadar alıyor diye düşünmek doğru değil.”

Yılmaz, Nüfus Politikaları Kurulunun önemine de değinerek, ilk toplantıyı ocak ayının ilk yarısında gerçekleştirmeyi planladıklarını açıkladı. Ardından yol haritası çıkaracakları bilgisini veren Yılmaz, uzun vadede en temel meselelerden birinin nüfus olduğunu, bu konuya Türkiye”nin daha sistematik ve daha kapsamlı politikalarla yaklaşmasının hayırlı bir karar olduğunu kaydetti.

Bakan Şimşek: Finansmana erişim bütün kesimler için daha da iyileşecek

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ise enflasyonu düşürmede kararlı olduklarını, enflasyonun 2022″de yüzde 64, 2023″te yüzde 65 seviyesinde gerçekleştiğini anımsatarak, “Yılı yüzde 44-45 aralığında kapatacağız diye Merkez Bankamızın bir tahmini var. Dolayısıyla enflasyon düşüyor.” diye konuştu.

Şimşek, 2025″te de enflasyonun düşmeye devam edeceğini vurgulayarak, şu değerlendirmede bulundu:

“Para politikası, gecikmeli etkide buluyor. Para politikasının dezenflasyonist sürece katkı vermesi bundan sonraki süreçte de devam edecek. Gecikmeli etki, 18 ay boyunca söz konusu olacak. 2025″te bütçe açığını yaklaşık yüzde 5″ten yüzde 3 civarına düşürmeyi hedefliyoruz. Dolayısıyla bütçe açığındaki azalmanın dezenflasyonist etkisi de çok net bir şekilde görülecek. Yönetilen/yönlendirilen fiyatlar konusunda da aslında maksimum hassasiyeti gösteriyoruz. Örneğin 2024″te doğal gaz, elektrik fiyat artışları yüzde 38 civarı oldu. Yani Merkez Bankasının orijinal hedefine paralel gitti. 2025″te de benzer yaklaşım içinde olacağız. Burada önemli olan birkaç faktör var, yani elektrik ve doğal gazı bir kenara bırakacak olursak, akaryakıt ÖTV”si ve tütün ürünlerinin ÖTV”si… Bu iki konuda da enflasyon hedefini tehlikeye atmayacak bir yaklaşım içerisinde olacağız. Son 6 aylık yurt içi ÜFE oranında normal şartlar altında ÖTV”de bir artış söz konusu olacak iken, ki bu oran oldukça düşük, yani enflasyon yıl sonu açıklanmadığı için tam bir rakam vermem doğru olmaz ama göreceksiniz ki 2025 enflasyonu tehlikeye atmayacak şekilde olacak.”

Şimşek, akaryakıt konusunda değerlendirmeye gidebileceklerini bildirdi. Yeniden değerleme oranıyla artan birçok harç ve ücretin zaten enflasyon sepetinde olmadığını ifade eden Şimşek, bunların hane halkının, ihtiyacına binaen, dönemsel olarak aldığı hizmetler olduğunu söyledi.

Enerji alanında fiyat ayarlamalarının çok kritik olduğunu dile getiren Şimşek, “Yönetilen/yönlendirilen fiyatlarda, akaryakıt ÖTV”si önemli, bir de tütün ürünlerindeki ÖTV. Diğerlerinin enflasyon üzerindeki etkisi olmadığı veya çok sınırlı olduğu için onları ayrı bir çerçevede değerlendiriyoruz.” ifadelerini kullandı.

Şimşek, yönetilen/yönlendirilen fiyatlarda Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının (TCMB) 2025 hedefini ciddi bir şekilde dikkate alacaklarını kaydetti.

Önceliklerinin gıda arzını artırmak olduğunu belirten Şimşek, Tarım ve Orman Bakanlığına sulama, toplulaştırma, gıda lojistiği, gıda ihtisas bölgelerinin kurulması gibi hususlarda destek vermeye devam edeceklerini bildirdi.

Şimşek, bütçede gıda arzını önceliklendireceklerine de işaret ederek, bunun arz yönlü dezenflasyon için önemli bir adım olduğunu vurguladı.

Sosyal konut arzının artırılmasının da arz yönlü politikaların önemli bileşeni olduğunun altını çizen Şimşek, şu değerlendirmede bulundu:

“Enerjide dönüşüm, o da çok kritik. Çünkü cari açık üzerinden dolaylı olarak dezenflasyonu destekleyecek. Son 21 yıla Türkiye”nin enerji ithalatı, cari açığının 1,5 katı yani 948 milyar dolar. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımızın yaptığı güzel çalışmalar sayesinde enerjide dışa bağımlılık azaldıkça cari açık üzerinden, kur üzerinden enflasyonist baskılar da daha yönetilebilir olacak. Yani hem gıda arzı hem enerji arzı hem sosyal konut arzı dolayısıyla bütün bunlar etkili olacak. Sanayi Teknoloji Bakanlığımızın aldığı çok önemli inisiyatifler var. Özellikle üretimin, yatırımların artırılmasına yönelik, cari açığın azaltılmasına yönelik… Bütün bunlar aslında orta-uzun vade dezenflasyonu destekliyor. o nedenle zaten Yatırım Taahhütlü Avans Kredisi (YTAK) üzerinden bu alanlar destekleniyor.”

“Küresel entegrasyonu dezenflasyonist sürecin parçası olarak görüyoruz”

Şimşek, sektörel ya da ürün bazında tekelleşmeye izin verilmemesinin önemine dikkati çekti.

Bütün ürünlerde, sektörlerde piyasaya girişin-çıkışın kolaylaştırılması ve küresel entegrasyonun güçlü bir şekilde devam ettirilmesinin önemli olduğunu vurgulayan Şimşek, şunları kaydetti:

“Çünkü rekabetin olduğu ortamda verimlilik, inovasyon vardır. Bu da tabii ki dezenflasyonisttir. Bu nedenle Avrupa Birliği (AB) ile Gümrük Birliği”nin güncellenmesi değerli. Oraya özellikle tarımın, hizmetlerin, kamu alımlarının eklenmesi önemli. Kamu alımları demişken, kamu ihale reformu da bu bağlamda önemli bir reform. Biz küresel entegrasyonu da aslında bir anlamda dezenflasyonist sürecin bir parçası olarak görüyoruz.”

Şimşek, para politikasının gecikmeli etkisi, özellikle maliye politikasındaki 2025″e ilişkin öngörüler, yönetilen/yönlendirilen fiyatlar ve yapısal dönüşüm ve yapısal reformların dezenflasyonu kalıcı olarak destekleyeceğini söyledi.

TCMB”nin dezenflasyon için para politikasında gerekli çerçeveyi oluşturduğunu anlatan Şimşek, bu çerçevenin güçlü bir şekilde devam edeceğini dile getirdi.

“KKM”yi daha da az cazip hale getirecek adımları atmaya devam edeceğiz”

Şimşek, Kur Korumalı Mevduat (KKM) konusuna da değinerek, piyasaları bozmadan KKM”den çıkış sürecinin devam edeceğini bildirdi.

Bakan Şimşek, şu ifadeleri kullandı:

“Şu ana kadar bu süreç çok iyi yönetildi. Yani geçen sene ağustosta 144 milyar dolarla zirveye çıkan KKM bakiyesi şu anda 30-35 milyar dolar aralığına inmiş durumda. Bunun yaklaşık 3″te biri tüzel kişilere ait, geriye kalanı şahıslara ait mevduatlardan oluşuyor. Biz, zaten, tüzel kişilerin kurumlar vergisi istisnasını kaldırmıştık, daha az cazip hale getirdik. Bireylere ilişkin de stopaj getirdik, dolayısıyla önümüzdeki dönemde KKM”yi daha da az cazip hale getirecek adımları atmaya devam edeceğiz. Nitekim Merkez Bankamız zaten yakın dönemde bir iki düzenleme yaptı.”

“Tüketici kredilerini sübvanse etmiyoruz, etmeyeceğiz.”

Kredilere ilişkin soruyu yanıtlayan Şimşek, “Bizim tarım, ihracat, yatırım, esnaf gibi alanlarda bir kredi sınırlamamız yok hatta bu alanlarda bizim bütçe üzerinden faiz sübvansiyonumuz var.” dedi.

Şimşek, ihracatta reeskont kredisi verdiklerini anımsatarak, bu alanda son bir yıldaki kredi miktarının 531 milyar lira olduğunu bildirdi.

Bu alandaki diğer destek ve kalemlerle ilave olarak 150-160 milyar liranın daha söz konusu olduğunu anlatan Şimşek, şu değerlendirmede bulundu:

“Yine çiftçimize gelecek sene için faiz sübvansiyonu olarak 160 milyar lira destek vereceğiz. Benzer şekilde esnafımıza, yani esnaflarımızın kullandığı kredilerin faizinin yüzde 50″sini devlet olarak karşılamaya devam edeceğiz. Tarımda, ihracatta, esnaf kredilerinde zaten biz sübvansiyon sağlıyoruz. Yatırımlarda da YTAK üzerinden, bir de verilen teşviklerdeki faiz desteği üzerinden yatırımlara da ciddi bir faiz desteğimiz var. Yeni teşvik sistemiyle de bu çok daha net bir şekilde ortaya konulacak ama biz tüketici kredilerini sübvanse etmiyoruz, etmeyeceğiz.”

Şimşek, enflasyonun düştüğünü belirterek, “Önümüzdeki dönemde muhtemelen finansmana erişim bütün kesimler için daha da iyileşecek, koşullar daha elverişli hale gelecek. Nitekim küresel koşullar da daha destekleyici hale geliyor.” dedi.

Bakan Işıkhan: En düşük emekli aylığının arttırılması noktasında bir çalışma içerisinde bulunabiliriz

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan da asgari ücrete ilişkin soru üzerine, asgari ücretin, makroekonomik dengeleri, istihdam piyasasını ve enflasyonun dinamiklerini doğrudan etkileyen çok kritik bir mekanizma olduğunu belirtti.

Toplantıların ardından 24 Aralık”ta asgari ücretin 2025 yılı için net 22 bin 104 lira olarak belirlendiğini hatırlatan Işıkhan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Asgari ücret desteğini 700 liradan 1000 liraya çıkarmıştık. Maliyetini düşündüğümüzde de 70 ile 82 milyar lira arasında işverenlerimiz aracılığıyla işçilerimize asgari ücret desteğini vermiş olacağız. Burada tabii ki asgari ücretin yıllar boyu gelişimine de değinmemizde çok büyük yarar var. Bu çerçevede özellikle 2002 yılında asgari ücret bildiğiniz gibi 184 liraydı. 2025 yılında nominal olarak 119 katına, reel olarak ise 4 katına çıkmıştı. Dolar ve avro bazında değerlendirdiğimizde, asgari ücret 2002″de 127 dolar iken, 2025″te 630 dolara yükselmiş. 2002″de 144 avro iken, bugün 605″e avroya yükselmiş. Ayrıca esas mesele asgari ücretin buradaki nominal seviyesi değil satın alma gücüdür. Bu satın alma gücünü ve refahı kalıcı hale getirmemiz çok önemli. Özetle Orta Vadeli Program hedeflerimizle uyumlu bir politika izleyeceğiz. Zaten dezenflasyon sürecine de girmiş bulunmaktayız.”

Bakan Işıkhan, emekli aylıklarına ilişkin soru üzerine, emekli aylıklarının arttırılmasının yasal bir düzenleme doğrultusunda gerçekleştirildiğini söyledi.

Kanuna göre SSK ve Bağ-Kur emeklilerinin maaş artışlarının Ocak ve Temmuz ayında 6 aylık TÜFE oranında, memur emeklilerinin ise enflasyon farkına ilaveten toplu sözleşmelerinde belirtilen rakamlarla belirlendiğini dile getiren Işıkhan, şu ifadeleri kullandı:

“En düşük emekli aylığı bildiğiniz gibi 10 bin liraydı temmuz ayında, en son 12 bin 500 liraya çıkardık. Tabii burada kök aylığın artışı şöyle; kısa süreli ve az prim ödediği için düşük aylık alan emeklilerimizi biz 12 bin 500″e tamamlıyoruz ve aradaki fark da Hazine ve Maliye Bakanlığımız tarafından ödeniyor. Ocak ayında, enflasyon oranları belli olduktan sonra Ekonomi Koordinasyon Kurulu”nda en düşük emekli aylığının arttırılması noktasında bir çalışma içerisinde bulunabileceğimizi ifade etmek isterim.”

Belediyelerin prim borçları

Bakan Işıkhan, belediyelerin Sosyal Güvenlik Kurumuna prim borçlarına ilişkin soru üzerine, 31 Mart seçimlerinden bugüne kadar, 96 milyar lira olan belediyelerin SGK borçlarının şu an 160 milyara ulaştığını dile getirdi.

Ödenmeyen sigorta primleri için her gün faiz işlediğine dikkati çeken Işıkhan, şu bilgileri verdi:

“Tüm belediyelerimize eşit bir şekilde yaklaşıyoruz, hiçbir şekilde parti ayrımı gözetmeksizin SGK”nın prim tahsilatını gerçekleştirmeye çalışıyoruz. Küçükçekmece Belediyesinin 1 milyar 65 milyon liralık borcuna karşılık gayrimenkul teklifini biz kabul ettik ve tahsilatımızı gerçekleştirdik. Burada o belediye, şu belediye diye biz bakmıyoruz. Ben 85 milyonun bakanıyım. Benim en önemli amaçlarımdan bir tanesi belediyelerimizin SGK”ya olan prim borçlarının ödenmesidir. İlk 10 belediyeyi, 1 milyar küsur borcu olan belediyeleri açıklamıştık. Tabii ki burada haciz getirme sürecini de gerçekleştirdik. Ancak daha önce attığımız adımları da değerlendirmemiz gerekiyor.

İletişime geçtik, ödeme emirlerini verdik ve 81 ildeki SGK il müdürlerimiz bu belediyelerle birebir iletişime geçmelerine rağmen hala borcunu ödemeyen belediyelerimiz söz konusuydu. Özellikle Adana ve Mersin Büyükşehir Belediyelerimiz, banka mevduat hesaplarına haciz koyarak ve diğer yöntemleri yasanın bize vermiş olduğu, mevzuatın bize verdiği yetkiye dayanarak da biz haciz işlemlerini gerçekleştirdik. Bunun ötesinde Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi yayınlandı bildiğiniz gibi. Artık belediyelerin prim borçlarını, iştiraklerinin, ilgili kuruluşlarının prim borçlarını kaynağından tahsil edeceğiz. Kaynağından tahsil edeceğimiz için de artık hiç böyle bir sürece girmenize de gerek kalmayacaktır. Bunu özellikle belirtmek isterim.”​​​​​​​

Bakan Bayraktar: Günlük petrol üretimimiz 70 bin varilin üzerine çıkmış durumda

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar ise yapısal reformlar konusunda özellikle rüzgar ve güneş enerjisi santrallerinin bir an önce devreye alınmasına yönelik çalışmalarda sona yaklaşıldığını ifade ederek, şunları kaydetti:

“Nihai bir değerlendirme yapmak için Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımızın başkanlığında bir toplantıya ihtiyaç var. Bu toplantıda, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanımız ile Kültür ve Turizm Bakanımızın da bulunduğu bir ortamda konuyu nihai hale getirerek, ardından ilk çeyrekte Meclis gündemine taşımayı planlıyoruz. Çünkü iddialı yenilenebilir enerji hedeflerimiz var ve Cumhurbaşkanı”mız bu hedefleri COP”ta ilan etti. Şu anda hedefimizdeki enerjinin tamamını rüzgar ve güneşten karşılıyoruz, bu çok önemli bir şey. Ama gideceğimiz yol çok daha uzun. 120 bin megavata 11 yıl içerisinde gitmemiz lazım, onun için de bu izin süreçlerini mutlaka hızlandırmamız gerekiyor.”

Türkiye”nin yer altı kaynaklarının ekonomiye kazandırılmasının önemine değinen Bayraktar, bu adımın cari açığı azaltma ve istihdama katkı sağlama açısından kritik olduğunu dile getirdi.

Bayraktar, madencilik sektöründe de yapısal reformlara odaklandıklarını vurgulayarak, 2025″e kadar enerji sektöründe izin süreçlerini hızlandırmanın en önemli reform alanlarından biri olacağını söyledi.

Enerji tüketimiyle ilgili yeni düzenlemeler üzerinde çalıştıklarına dikkati çeken Bayraktar, şöyle konuştu:

“Dolayısıyla en önemli yapısal reform kalemlerimiz 2025″te enerji tarafında bu izinlerle ilgili olacak. Onun dışında gerek yeni fiyat ve desteklerimizin yine Orta Vadeli Program”da olduğu şekilde verimli hale gelmesi, destek programının o anlamda etkinliğini artırmayla alakalı fiyatlamada yapacağımız düzenlemeler söz konusu. Bunu aslında uzun süredir basınımız da takip ediyor. Belli tüketim seviyelerinin üzerindeki tüketimlerin enerjinin gerçek maliyetleriyle karşılanması konusu, ki abonelerin aslında sadece yüzde 3″ünü etkileyen, ama tüketimin yüzde 17″sini etkileyecek bir düzenleme.”

GAP Bölgesi”nde petrol üretimi artıyor

Bayraktar, GAP bölgesinde enerji yatırımlarının önemine işaret ederek, “Şırnak, özellikle enerji ve petrol üretimi açısından önemli bir il haline geldi. Günlük petrol üretimimiz bugün itibarıyla 70 bin varilin üzerine çıkmış durumda ve bu üretim ekonomiye yaklaşık 2 milyar dolar direkt katkı sağlıyor.” dedi.

Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) özelinde diğer enerji teşebbüslerinin kurumsal yapılarının güçlendirilmesine yönelik düzenlemeler yapılacağını da açıklayan Bayraktar, bu düzenlemelerin kuruluşların insan ve yapısal kapasitesini artırmayı hedeflediğini ve 2025 yılı içinde hayata geçirilmesinin planlandığını bildirdi.

Suriye”de enerji işbirliği gündemde

Suriye”ye yönelik enerji ve elektrik hizmetleri konusunda da değerlendirmede bulunan Bayraktar, Türkiye”den bir ekibin Şam”a ulaştığını ve enerji altyapısının değerlendirilmesi için çalışma yaptıklarını söyledi.

Bayraktar, Suriye”de şu anda elektrik ve enerji hizmetlerinin Türkiye üzerinden sağlandığı yerler olduğunu belirterek, şunları kaydetti:

“Özellikle harekat bölgeleri, İdlib, Afrin, diğer bölgeler. Ama ötesinde, Halep ve daha güneyde ilk tespitlerimiz şöyle: 8 bin 500 megavat savaş öncesi kurulu güce sahip Suriye, bunun yaklaşık 5 bin megavatını kaybetmiş durumda. Şu anda 3 bin 500 megavatlık bir kurulu gücü var. İnsanların büyük çoğunluğu jeneratörlerle elektrik ihtiyaçlarını karşılıyor. Dolayısıyla çok ciddi bir elektrik ihtiyacı var.”

Suriye ve Lübnan”ın elektrik ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla ilk etapta Türkiye”den elektrik ihracatı yapılabileceğini dile getiren Bayraktar, “Tabii iletim şebekesindeki durumu gördükten sonra tabloyu biraz daha net görebiliriz.Türkiye”den Suriyeli insanların ülkelerine dönüşle alakalı ciddi bir talepleri ve hedefleri var, ama bunların bir kısmı Suriye”deki durum biraz daha açıklığa kavuşup oradaki şartlar iyileştiğinde dönmeyi hedefliyor. Dolayısıyla bizim oradaki çalışmalarımızın böyle bir yansıması da olacak.” diye konuştu.

Bayraktar, Suriye”nin enerji kaynaklarının ekonomiye kazandırılması konusuna ilişkin, “Heyetimizin içerisinde bu anlamda petrol ve doğal gazla ilgili yapılabilecekleri görmek üzere bir temsilci grubumuz da var. Onlar da 2011 öncesinde 350 bin varillere ulaşan günlük petrol üretimi olan Suriye bugün neler yapabilir, onunla ilgili ilk çalışmaları yapmış olacaklar.” değerlendirmesinde bulundu.

İran”da devam eden enerji krizine ilişkin soruyu da yanıtlayan Bayraktar, şu ifadeleri kullandı:

“İran”da enerji krizi gündemde, özellikle elektrik ve doğal gazda. İran, şu an itibarıyla mevcuttaki yükümlülüğünü tam olarak yerine getiremiyor, yani doğal gaz sözleşmemizin yaklaşık yüzde 60″ı, yüzde 50″si civarında bir akış var. Türkiye”de kış döneminde herhangi bir sıkıntı öngörmüyoruz, bu anlamda gerekli tedbirleri almış durumdayız. İran”da söz konusu kriz maalesef derinleşerek devam ediyor.”

Bakan Kacır: Yeni teşvik sistemine ilişkin süreci tamamladık

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır da GAP Eylem Planı”nı çok geniş bir paydaş ağıyla hazırladıklarını ve pek çok projenin büyük ölçüde, Tarım ve Orman, Enerji ve Tabii Kaynaklar, Kültür ve Turizm bakanlıkları gibi paydaşlarca gerçekleştirildiğini söyledi.

Planda AK Parti iktidarlarına yakışır bir perspektifle iddialı hedefler koyduklarını vurgulayan Kacır, “Bölgeye, AK Parti iktidarları döneminde 1 trilyon 40 milyar liralık kamu yatırımı yapıldı. Plan kapsamında 2028″e kadar 198 projeye, 496 milyar lira daha yatırım yapmayı öngörüyoruz. Böylelikle 49 bin lira yani yaklaşık 1350 dolar kişi başına gelir artışı ve özellikle tarımda 570 bin ilave istihdam sağlanması hedeflerimiz var.” dedi.

Kacır, programla, buraya ayrılacak kaynakların 3″te 2″sini, programın 5 ana projesine aktaracaklarını ifade etti.

Bunların başında bölgede sulama projeleri geldiğine dikkati çeken Kacır, şöyle devam etti:

“Büyük ölçekli sulamalar konusunda çok ciddi mesafe katettik. Silvan Barajı başta olmak üzere birkaç önemli yatırım önümüzdeki dönemde bitmiş olacak. Sulama programına 2028″e kadar 214 milyar lira kaynak aktarılacak. Tarımda hassas dönüşüm programına 64 milyar lira ayırdık ki orada da özellikle akıllı tarım uygulamalarının, tarımda dijitalleşmenin yaygınlaştırılmasını hedefleyen projeler var. Farklı toplum kesimlerinin, kooperatiflerin, kadın girişimcilerin, genç girişimcilerin kalkınmaya entegrasyonunu hedefleyen GAP Entegre 2.0 Projesi, turizm odaklı ekonomik dönüşüm projesi, emek yoğun sektörlerde dönüşüm projesi de programın diğer ana sütunları.”

Genç nüfus bölgede istihdam edilecek

Kacır, bölgede bazı şehirlerde yaş ortalamasının 23-24″e kadar indiğini belirterek, planla Türkiye”nin ortalama kalkınma seviyesine hızla yaklaşması, bölgedeki genç nüfusun bölgede istihdam edilmesi ve yaşamına burada devam etmesinin amaçlandığını dile getirdi.

Bu anlayışla AK Parti iktidarları döneminde bölgedeki 9 şehirde 20 organize sanayi bölgesi (OSB) kurduklarını ve buralarda 360 binden fazla ilave istihdam oluşturdukları bilgisini veren Kacır, şu değerlendirmede bulundu:

“Bu bölgeye 6. Bölge dediğimiz Türkiye”de en ileri yatırım teşviklerini veriyoruz. 6. kademedeki şehirlerimizde yeni yatırımlardan 12 yıl sigorta primi işveren, 10 yıl sigorta primi işçi hissesi almıyoruz. Bu, yeni asgari ücretle birlikte her bir çalışan için aylık 7 bin 750 liralık bir destek demek. Son dönemde 15 binden fazla yatırım için düzenlediğimiz teşvik belgeleriyle 1 trilyonun üzerinde yatırımı teşvik ettik ve 710 bin istihdamın önünü açtık. Program hedeflerine ulaştıkça, bölgenin sadece Türkiye”nin değil, geniş bir coğrafyanın bir kalkınma lokomotifi olması sürecini hep birlikte müşahede edeceğiz.”

KOBİ”ler şubatta istihdam ödemesini alacak

Kacır, hazır giyim, tekstil, deri, ayakkabı, mobilya sektörlerinde halihazırda 1 milyon 200 binden fazla kişinin istihdam edildiğini ve bunların 37 milyar dolara yakın ihracat yaparak Türkiye”yi sanayileşme sürecinde bugünlere getiren önemli sektörler arasında olduğunu ifade etti.

Bu sektörlerin rekabet gücünü ve üretimini korumayı hedeflediklerini vurgulayan Kacır, şöyle konuştu:

“Bunun için KOSGEB eliyle çalışan başına 2 bin 500 liraya kadar destek sunacağız. Bu çok yalın bir program olacak, teferruatlı bir program öngörmüyoruz. Ana unsur, KOBİ”lerimizin 2024″ün son aylarındaki istihdam seviyesini koruması. Bu taahhüdü yerine getiren KOBİ”lerimize her bir çalışan için bu 4 sektörde aylık ödemeler yaparak 2 bin 500 liraya kadar destek vereceğiz. Ümit ediyorum programla, sektörlerde markalaşma, tasarım ve AR-GE kabiliyetleri gelişirken istihdam da korunacak. KOBİ”lerimiz, ocakta istihdamını korumuşsa, şubatta destek ödemesini alacak.”

Yeni teşvik sistemi yolda

Kacır, 2025 ajandalarında 2 önemli iş olduğuna dikkati çekerek, şu değerlendirmede bulundu:

“Biri teşvik sistemi. Bununla ilgili süreci Strateji ve Bütçe Başkanlığı ve Hazine ve Maliye Bakanlığı ile tamamladık. İnşallah önümüzdeki haftalarda ilan edeceğiz. Yeni teşvik sisteminin ana yaklaşımı da bir yandan mevcut teşvik sisteminde ciddi etkinliği olduğunu gözlemlediğimiz emek yoğun sektörlerin genç nüfusa sahip illerde güçlü şekilde yoluna devam etmesini sağlarken bir yandan da il-sektör eşleşmesini kuvvetlendirmek olacak. Yerel Kalkınma Hamlesi Programı ile her bir ilin sahip olduğu ekonomik potansiyeli değere dönüştürecek yatırımlara Türkiye”de en ileri destekler, teşvikler verilecek. Bir yandan da özellikle son yıllarda hızlandırdığımız Teknoloji Odaklı Sanayi Hamlesi, HIT-30 gibi yüksek teknoloji yüksek katma değer odaklı programları yeni teşvik sistemimizde daha etkin destekleyeceğiz.”

Hedeflerinin, Türkiye”nin yatırım, istihdam, üretim, ihracat parolasıyla kalkınma yolcuğuna daha güçlü katkı sunacak bir teşvik sistemini inşa etmek olduğunu vurgulayan Kacır, “Bir diğer önemli yapısal reform adımı da OSB”ler. OSB”lerde, yatırım yerlerinin sanayicilerle buluşmasını hızlandıracak tedbirler aldık. Hedefimiz, Sanayi Alanları Master Planı”nı kamuoyuyla paylaşmak. Mevcuttaki planlı sanayi alanlarımızın Türkiye”nin toplam yüz ölçümündeki payı yüzde 0,2 düzeyinde. Tüm sanayi yatırımlarının ve sahip oldukları sanayi alanlarının toplam yüz ölçümümüzdeki payının da yüzde 0,4″ün altında olduğunu gözlemliyoruz. Bunu hızla büyütmemiz lazım.” diye konuştu.

Kacır, OSB”lerin ve endüstri bölgelerinin kuruluş süreçlerini ve yatırımcılarla yatırım yerlerinin buluşmasını hızlandırmayı hedeflediklerini söyledi.

Şehre özel istihdam teşvikleri sunulacak

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği, Enerji ve Tabii Kaynaklar, Tarım ve Orman bakanlıkları ile tüm paydaşlardan çok kapsamlı veri setleri alarak Türkiye”nin gelecek 30 yıllık sanayi alanları yaklaşımını somutlaştırmaya çalıştıklarını belirten Kacır, Samsun-Adana-Mersin hattı için de bunu yakında ilan edeceklerini bildirdi.

Burada en önemli hedeflerden birinin de raylı sistemlerle entegre OSB”ler kurmak olduğunu vurgulayan Kacır, şunları kaydetti:

“Bu hem rekabet gücümüz hem de Avrupa Birliği”nin sınırda karbon düzenlemesi açısından bizim için temel bir öncelik. Mevcut sistemde özellikle 6. Bölge”de istihdam teşvikleri çok etkin çalışıyor ama önümüzdeki dönemde bu sektör-şehir eşleşmesini daha güçlü kılarak, her şehirde kendi taşıdığı potansiyele yönelik daha güçlü istihdam teşvikleri de sunacağız. Böylelikle hiç kimsenin dezavantajlı olmadığı, herkesin kendi değerini bir şekilde kıymetlendirebildiği bir sistemi şehirlerimize, ülkemize kazandırmış olacağız.”

Bakan Yumaklı: Fahiş fiyat artışlarının takibi için sahadayız

Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı ise Suriye”de Bakanlığının faaliyetlerine ilişkin bilgi vererek, bakan yardımcısı ve uzmanlardan oluşan heyetin Suriye”den döndüğünü söyledi.

Yumaklı, “Şartlar olgunlaştığında oraya gidecek tarım ataşesi atama konusunda da hazırlığımız var.” dedi.

Orada yapılan temaslar ve tespitlerle rapor hazırlandığı bilgisini veren Yumaklı, ilk tespitlere göre tarımsal altyapıda 3″te 2 oranında hasar oluştuğuna dair gözlemleri olduğunu bildirdi.

Yumaklı, bunun saha tespitleriyle teyit edilmesi gerektiğine işaret ederek, özellikle savaş dönemi boyunca makine ve ekipman yenilemesi olmadığı için bu konuda geride olduklarını kaydetti.

Suriye”de su konusunda yaşanan sorunlara değinen Yumaklı, sınır aşan sular hususunda Dışişleri Bakanlığının koordinasyonunda, ilgili bakanlık ve kurumların çalıştığını dile getirdi.

Yumaklı, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz”ın Irak”ta da temaslar gerçekleştirildiğine ilişkin açıklamasını anımsatarak, “Suriye ile ilgili de hayati konularda zaten ilgili arkadaşlarımız tespitlerini yapmış olacak. Süreç sonunda birlikte çalışma imkanı ve ortamı oluşacaktır. Buradaki ana husus iki ülkenin de menfaatleri.” değerlendirmesinde bulundu.

“Bakanlık olarak gereğini yapacağız”

Enflasyonla mücadele konusunda Ticaret Bakanlığı ile ortak süreçleri olduğuna dikkati çeken Yumaklı, fahiş fiyat olarak nitelendirilen fiyat artışlarının hiçbirinin arzla alakalı olmadığını vurguladı.

Yumaklı, bu konuda asgari ücretin belirlenmesinin ardından iki bakanlık olarak açıklama yaptıklarını anımsatarak, şunları kaydetti:

“Sanki maliyetlerin tamamı işçilik ücreti. Bundan vazgeçilmesi gerekir. Biz hem kendi denetim personelimiz hem de Ticaret Bakanlığının ilgili personeliyle sahadayız. Tespit ettiklerimize gerekli yaptırımı uyguluyoruz. Ticaret Bakanlığımız ile ilgili hususları da Bakanlığa bildiriyoruz. Ben inanıyorum bu davranış bozukluğu bir süre sonra bitecek, büyük oranda da çözümlendiğini göreceğiz. En son kırmızı etle alakalı bir durum oldu. Aslında ortada hiçbir şey yokken herhangi bir artış yokken sanki artış olacakmış gibi hava, algı oluşturmaya çalışıldı. Yarım gün sürdü ama bunu denemekten vazgeçmeyecekler. Biz de iki bakanlık olarak gereğini yapacağız.”

Yapısal değişimlerle alakalı bütün bakanlıkların eylem planı olduğuna işaret eden Yumaklı, gelecek yıl, özellikle üretim planlaması ve bütün yapısal dönüşümlerin etkisini hızlıca almak için faaliyetlerinin devam edeceğini bildirdi.

Yumaklı, su ve sulama projelerinin bölge için önemine dikkati çekerek, “Amacımız tarımsal üretimimizi verimli bir şekilde artırarak, kendimize yeterliliğimiz ve gıda arz güvenliğimiz konusunu güvence altına alıp, fazlasını da ülke ekonomisine katkı olacak şekilde ihracata dönüştürmek.” diye konuştu.

Bakan Bolat: Bizim bakış açımız, serbest ticaret anlaşmasının devam etmesi

Ticaret Bakanı Ömer Bolat ise Bakanlığın gelecek yılda öncelik vereceği alanlara değinerek, “Önceliğimiz, Suriye ile ticaretin yeni şartlara göre düzenlenmesi, ticaretin, yatırımların arttırılması, Suriye”deki yeni dönemin istikrarlı, güçlü ve Türkiye açısından da güney sınırlarımızda güven veren komşumuzun varlığının ortaya çıkmasıdır.” diye konuştu.

Gümrükleri yenileme ve geliştirmeye başladıklarını dile getiren Bolat, bu kapsamda Ceylanpınar Gümrük Müdürlüğünü yenilediklerini, Akçakale Gümrük Müdürlüğünün de genişletme çalışmalarının hızlandırıldığını bildirdi.

Bolat, Suriye ile 2007″de imzalanan ve yarım kalan bir serbest ticaret anlaşması olduğuna işaret ederek, şu değerlendirmede bulundu:

“Onu yeni yönetim, hükümet ve bakanlar tam olarak belli olduktan ve idareyi tamamıyla devraldıklarından sonra ele alacağız. Bizim bakış açımız, serbest ticaret anlaşmasının devam etmesi. Bizim açımızdan hukuken devam ediyordu, fiilen durdurulmuştu. Bunu inşallah yoluna koyacağız. Ticaret şu ana kadar bazı genelgelerle yürütülüyordu. O, normal düzene konulacak.”

Dış ticaret alanında mal ve hizmetler ihracatındaki artış eğilimini devam ettirmenin de gelecek yıldaki öncelikleri arasında yer aldığını dile getiren Bolat, zorunlu ithalatı yapabilecek döviz yeterliliğine sahip olmanın yanında haksız ve sanayicilere zarar veren uluslararası ticaret kurallarına aykırı uygulamaları engellemenin de öncelikleri arasında bulunduğunu söyledi.

Bolat, 2024 yılı dış ticaret ve cari işlemler açığının çok büyük oranda azalmasıyla bu konuda çok olumlu bir gelişme yaşandığını belirterek, para ve döviz piyasalarında sağladıkları istikrarlı süreçte bu gelişmenin önemli katkısı olduğunu ifade etti.

Döviz rezervlerinin iyi durumda olduğuna ve daha da yükseleceğine dikkati çeken Bolat, “Bu, içeride ve dışarıda ekonomi aktörlerine güven verecek, öngörülebilirliği sağlayacak bir gelişmedir.” diye konuştu.

“İngiltere ile STA”nın genişletilmesi müzakereleri devam edecek”

Bolat, Avrupa Birliği (AB) ile mevcut Gümrük Birliği”nin bazı sıkıntılı konularının çözüme kavuşturulması için müzakerelere devam edileceğine dikkati çeken Bolat, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Suriye”deki gelişmelerden sonra gerek ABD, gerekse AB”den ülkemize yönelik yoğun ziyaretler ve olumlu açıklamalar, Türkiye”nin, başta AB, İngiltere ve ABD olmak üzere hem siyasi, hem ekonomik ilişkilerine olumlu yansıyacağını ümit ediyoruz. İngiltere ile serbest ticaret anlaşmasının hizmetler sektörlerine genişletilmesi müzakereleri devam edecek.”

Körfez İşbirliği Konseyi ile mal ve hizmetleri kapsayan STA müzakereleri hızlandıracaklarını bildiren Bolat, Türk Devletleri Teşkilatı, Rusya ve Ukrayna ile ilişkiler, Afrika ülkeleriyle yatırım ve ticaret ilişkilerinin artırılması, uzak ülkeler stratejisinde Güney Amerika”dan Asya”ya olan eksende ihracatı artırma çabalarının devam edeceğini söyledi.

Bolat, AB”nin yeşil dönüşümüne uyum konusuna da değinerek, Sınırda Karbon Vergisi uygulamasının 1 Ocak 2026″da yürürlüğe gireceğini, ilgili kuruluşlar ve sektörlerle koordinasyon içinde, yeşil dönüşüme uyum çalışmalarını hızlandıracaklarını dile getirdi.

“Kabinemiz canla başla mücadele ediyor”

Kovid-19 salgını ile Rusya-Ukrayna Savaşı, İsrail”in Gazze”ye yönelik saldırıları ve Kahramanmaraş merkezli depremlerin etkileriyle çalkantılı dönemi geride bıraktıkları belirten Bolat, “Sayın Cumhurbaşkanı”mızın liderliğinde, gerek 2018-2023 yıllarındaki kabinemiz, gerekse 3 Haziran 2023″te görevi devralan kabinemiz bu çalkantılı süreci sona erdirip istikrarlı, piyasaların oturduğu ve enflasyonun düşürüldüğü sürecin ilerleme noktasında canla başla mücadele ediyor.” diye konuştu.

“Bu yıl 50″ye yakın sektörel düzenleme yaptık”

Otomotivden emlak sektörüne, tüketici sözleşmelerinden evden eve satış ve birçok alanda taksitlerin belirlenmesine kadar bu yıl 50″ye yakın sektörel düzenleme yaptıklarını ifade eden Bolat, ayrıca TBMM”de kabul edilen, fahiş fiyatla, stokçulukla mücadele adına cezaların oldukça yüksek oranlarda artırıldığı kanuni düzenlemenin bu açıdan etkisine de dikkati çekti.

Bolat, tüketicilerin korunması ve piyasa gözetimi alanında da yeni düzenlemeler yapıldığını belirterek, bunları da çok etkin bir şekilde uyguladıklarını dile getirdi.

Tarım ve Orman Bakanlığı ekipleri, Hazine ve Maliye ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik bakanlıklarının kurmaylarıyla koordinasyon içinde olduklarını bildiren Bolat, “Özelikle tekelci uygulamalar ya da fahiş fiyat için tamahkarca eylemler, uygulamalar içinde olanlara karşı kanunların bakanlıklara verdiği bütün yetkileri sonuna kadar kullanmakta kararlıyız.” dedi.

Enflasyondaki gerilemeye dikkati çeken Bolat, enflasyon konusunda yılı aralık itibarıyla yüzde 44-45 ile kapatacaklarını, gelecek yılın aynı döneminde enflasyonun yüzde 20″li sayılara düştüğü noktada bu konuların daha az konuşulacağını ifade etti.

“Denetimler aksatılmadan devam edecek”

Bolat, asgari ücretin belli olmasının ardından ürün fiyatlarında artış yapanlara yönelik denetimlerin yoğunlaştırıldığını bildirerek, bu konuda satıcıları uyardıklarına dikkati çekti.

Girdi maliyetlerindeki artışın normal, döviz piyasaları ve enerji fiyatlarının istikrarlı olduğunu anlatan Bolat, şunları kaydetti:

“Böyle bir süreçte fiyatları artırmak için tek kullanılabilecek argüman emek maliyetlerindeki artış bahane edilebilir. Ama burada da işçilik ücretindeki artış oranını sanki bütün maliyetin artış oranı gibi yansıtarak fiyatı aynı oranda artırmaya çalışmak fahiş fiyat artışıdır, haksız fiyat artışıdır. Bunlara müsaade etmeyeceğimizi müteaddit defalar söylemiştik ve denetimleri sıklaştırmıştık.”

Bakan Bolat, asgari ücretin açıklanmasıyla ülke genelinde 4 bin 378 marketi denetlediklerine işaret ederek, denetimlere ilişkin şu bilgileri paylaştı:

“400 bine yakın ürün denetlemeleri yapıldı. Bunun sonunda 10 milyon lira civarında bir cezai işlem uygulandı. 2 bin 668 market Haksız Fiyat Değerlendirme Kuruluna sevk edildi, bu ikinci bir cezai durumu. Burada da en ağır, kanunun verdiği yetki çerçevesindeki cezalar uygulanacak. Meclis”ten geçen kanun değişikliğinde fahiş fiyat için 1 milyon liraya, stokçuluk için 12 milyon liraya kadar maksimum para cezası uygulanabiliyor ve 1 Ocak”tan itibaren de yeniden değerlendirme oranında bu cezalar artırılacak. Fahiş fiyatta 1 milyon 440 bin liraya, stokçulukta da 17 milyon liraya kadar bu ağır para cezaları uygulanacak. Denetimler aksatılmadan devam edecek. Bütün ilgili bakanlıklar olarak piyasaların üzerindeyiz, piyasalarımızdan elimizi asla çekmiyoruz. Yanlış uygulamalar noktasında bize gelen şikayetleri de dikkatlice ele alıp gereğini yapıyoruz.”

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source:


Bakan Şimşek: Akaryakıt ve tütün ÖTV’sini ayrı bir çerçevede değerlendiriyoruz

Ekonomi Yönetimi, Yeni GAP Eylem Planı İstişare Toplantısı ve yılın son Ekonomi Koordinasyon Kurulu (EKK) Toplantısı”nın ardından gazetecilerle bir araya gelerek gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Şimşek, enflasyonu düşürmede kararlı olduklarını, enflasyonun 2022″de yüzde 64, 2023″te yüzde 65 seviyesinde gerçekleştiğini anımsatarak, “Yılı yüzde 44-45 aralığında kapatacağız diye Merkez Bankamızın bir tahmini var. Dolayısıyla enflasyon düşüyor” diye konuştu.
“2025”te bütçe açığını yaklaşık yüzde 5″ten yüzde 3 civarına düşürmeyi hedefliyoruz”
Şimşek, 2025″te de enflasyonun düşmeye devam edeceğini vurgulayarak, şu değerlendirmede bulundu:
“Para politikası, gecikmeli etkide buluyor. Para politikasının dezenflasyonist sürece katkı vermesi bundan sonraki süreçte de devam edecek. Gecikmeli etki, 18 ay boyunca söz konusu olacak. 2025″te bütçe açığını yaklaşık yüzde 5″ten yüzde 3 civarına düşürmeyi hedefliyoruz. Dolayısıyla bütçe açığındaki azalmanın dezenflasyonist etkisi de çok net bir şekilde görülecek. Yönetilen/yönlendirilen fiyatlar konusunda da aslında maksimum hassasiyeti gösteriyoruz. Örneğin 2024″te doğal gaz, elektrik fiyat artışları yüzde 38 civarı oldu. Yani Merkez Bankasının orijinal hedefine paralel gitti. 2025″te de benzer yaklaşım içinde olacağız. Burada önemli olan birkaç faktör var, yani elektrik ve doğal gazı bir kenara bırakacak olursak, akaryakıt ÖTV”si ve tütün ürünlerinin ÖTV”si… Bu iki konuda da enflasyon hedefini tehlikeye atmayacak bir yaklaşım içerisinde olacağız. Son 6 aylık yurt içi ÜFE oranında normal şartlar altında ÖTV”de bir artış söz konusu olacak iken, ki bu oran oldukça düşük, yani enflasyon yıl sonu açıklanmadığı için tam bir rakam vermem doğru olmaz ama göreceksiniz ki 2025 enflasyonu tehlikeye atmayacak şekilde olacak.”
Şimşek, akaryakıt konusunda değerlendirmeye gidebileceklerini bildirdi. Yeniden değerleme oranıyla artan birçok harç ve ücretin zaten enflasyon sepetinde olmadığını ifade eden Şimşek, bunların hane halkının, ihtiyacına binaen, dönemsel olarak aldığı hizmetler olduğunu söyledi.
“Akaryakıt ve tütünde ÖTV çok önemli”
Enerji alanında fiyat ayarlamalarının çok kritik olduğunu dile getiren Şimşek, “Yönetilen/yönlendirilen fiyatlarda, akaryakıt ÖTV”si önemli, bir de tütün ürünlerindeki ÖTV. Diğerlerinin enflasyon üzerindeki etkisi olmadığı veya çok sınırlı olduğu için onları ayrı bir çerçevede değerlendiriyoruz.” ifadelerini kullandı.
Şimşek, yönetilen/yönlendirilen fiyatlarda Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının (TCMB) 2025 hedefini ciddi bir şekilde dikkate alacaklarını kaydetti.
Önceliklerinin gıda arzını artırmak olduğunu belirten Şimşek, Tarım ve Orman Bakanlığına sulama, toplulaştırma, gıda lojistiği, gıda ihtisas bölgelerinin kurulması gibi hususlarda destek vermeye devam edeceklerini bildirdi.
Şimşek, bütçede gıda arzını önceliklendireceklerine de işaret ederek, bunun arz yönlü dezenflasyon için önemli bir adım olduğunu vurguladı.
Sosyal konut arzının artırılmasının da arz yönlü politikaların önemli bileşeni olduğunun altını çizen Şimşek, şu değerlendirmede bulundu:
“Enerjide dönüşüm, o da çok kritik. Çünkü cari açık üzerinden dolaylı olarak dezenflasyonu destekleyecek. Son 21 yıla Türkiye”nin enerji ithalatı, cari açığının 1,5 katı yani 948 milyar dolar. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımızın yaptığı güzel çalışmalar sayesinde enerjide dışa bağımlılık azaldıkça cari açık üzerinden, kur üzerinden enflasyonist baskılar da daha yönetilebilir olacak. Yani hem gıda arzı hem enerji arzı hem sosyal konut arzı dolayısıyla bütün bunlar etkili olacak. Sanayi Teknoloji Bakanlığımızın aldığı çok önemli inisiyatifler var. Özellikle üretimin, yatırımların artırılmasına yönelik, cari açığın azaltılmasına yönelik… Bütün bunlar aslında orta-uzun vade dezenflasyonu destekliyor. o nedenle zaten Yatırım Taahhütlü Avans Kredisi (YTAK) üzerinden bu alanlar destekleniyor.”
“Küresel entegrasyonu dezenflasyonist sürecin parçası olarak görüyoruz”
Şimşek, sektörel ya da ürün bazında tekelleşmeye izin verilmemesinin önemine dikkati çekti.
Bütün ürünlerde, sektörlerde piyasaya girişin-çıkışın kolaylaştırılması ve küresel entegrasyonun güçlü bir şekilde devam ettirilmesinin önemli olduğunu vurgulayan Şimşek, şunları kaydetti:
“Çünkü rekabetin olduğu ortamda verimlilik, inovasyon vardır. Bu da tabii ki dezenflasyonisttir. Bu nedenle Avrupa Birliği (AB) ile Gümrük Birliği”nin güncellenmesi değerli. Oraya özellikle tarımın, hizmetlerin, kamu alımlarının eklenmesi önemli. Kamu alımları demişken, kamu ihale reformu da bu bağlamda önemli bir reform. Biz küresel entegrasyonu da aslında bir anlamda dezenflasyonist sürecin bir parçası olarak görüyoruz.”
Şimşek, para politikasının gecikmeli etkisi, özellikle maliye politikasındaki 2025″e ilişkin öngörüler, yönetilen/yönlendirilen fiyatlar ve yapısal dönüşüm ve yapısal reformların dezenflasyonu kalıcı olarak destekleyeceğini söyledi.
TCMB”nin dezenflasyon için para politikasında gerekli çerçeveyi oluşturduğunu anlatan Şimşek, bu çerçevenin güçlü bir şekilde devam edeceğini dile getirdi.
“KKM”yi daha da az cazip hale getirecek adımları atmaya devam edeceğiz”
Şimşek, Kur Korumalı Mevduat (KKM) konusuna da değinerek, piyasaları bozmadan KKM”den çıkış sürecinin devam edeceğini bildirdi.
Bakan Şimşek, şu ifadeleri kullandı:
“Şu ana kadar bu süreç çok iyi yönetildi. Yani geçen sene ağustosta 144 milyar dolarla zirveye çıkan KKM bakiyesi şu anda 30-35 milyar dolar aralığına inmiş durumda. Bunun yaklaşık 3″te biri tüzel kişilere ait, geriye kalanı şahıslara ait mevduatlardan oluşuyor. Biz, zaten, tüzel kişilerin kurumlar vergisi istisnasını kaldırmıştık, daha az cazip hale getirdik. Bireylere ilişkin de stopaj getirdik, dolayısıyla önümüzdeki dönemde KKM”yi daha da az cazip hale getirecek adımları atmaya devam edeceğiz. Nitekim Merkez Bankamız zaten yakın dönemde bir iki düzenleme yaptı.”
“Tüketici kredilerini sübvanse etmiyoruz, etmeyeceğiz”
Kredilere ilişkin soruyu yanıtlayan Şimşek, “Bizim tarım, ihracat, yatırım, esnaf gibi alanlarda bir kredi sınırlamamız yok hatta bu alanlarda bizim bütçe üzerinden faiz sübvansiyonumuz var” dedi.
Şimşek, ihracatta reeskont kredisi verdiklerini anımsatarak, bu alanda son bir yıldaki kredi miktarının 531 milyar lira olduğunu bildirdi.
Bu alandaki diğer destek ve kalemlerle ilave olarak 150-160 milyar liranın daha söz konusu olduğunu anlatan Şimşek, şu değerlendirmede bulundu:
“Yine çiftçimize gelecek sene için faiz sübvansiyonu olarak 160 milyar lira destek vereceğiz. Benzer şekilde esnafımıza, yani esnaflarımızın kullandığı kredilerin faizinin yüzde 50″sini devlet olarak karşılamaya devam edeceğiz. Tarımda, ihracatta, esnaf kredilerinde zaten biz sübvansiyon sağlıyoruz. Yatırımlarda da YTAK üzerinden, bir de verilen teşviklerdeki faiz desteği üzerinden yatırımlara da ciddi bir faiz desteğimiz var. Yeni teşvik sistemiyle de bu çok daha net bir şekilde ortaya konulacak ama biz tüketici kredilerini sübvanse etmiyoruz, etmeyeceğiz.”
Şimşek, enflasyonun düştüğünü belirterek, “Önümüzdeki dönemde muhtemelen finansmana erişim bütün kesimler için daha da iyileşecek, koşullar daha elverişli hale gelecek. Nitekim küresel koşullar da daha destekleyici hale geliyor” dedi.
Bakan Işıkhan”dan en düşük emekli maaşı için kritik açıklama! Tarih verdiEkonomi

Source: Dünya Gazetesi


Hamsi stoklarının korunması için uluslararası işbirliği önerisi

Sinop Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Su Ürünleri Avlama ve İşleme Teknolojisi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Osman Samsun, AA muhabirine, Karadeniz”in su ürünleri arasında ilk sırada yer alan hamsinin son yıllarda az avlanmasının hem balıkçılar hem de tüketici açısından üzüntü verici bir durum olduğunu söyledi.

Türkiye”de son iki balık sezonunda hamsi avcılığında kota uygulaması yapıldığını anımsatan Samsun, yapılan bilimsel çalışmalara göre hamsi stoklarının artık iyice azaldığını belirtti.

“Bu yıl 400 bin ton değil, yarısı kadar bile hamsi avlayamayacağız”

İçinde bulunulan sezonda Türkiye denizlerinde 400 bin ton hamsi avı yapılmasına izin verildiğine işaret eden Samsun, “Ancak görüyoruz ki bu yıl 400 bin ton değil, yarısı kadar bile hamsi avlayamayacağız.” dedi.

Stokları giderek azalan hamsinin geleceği açısından Karadeniz”e kıyısı bulunan diğer ülkelerle karar alınarak uygulamaya konulmasının önem taşıdığını vurgulayan Samsun, şöyle devam etti:

“Hamsinin stoklarındaki azalmayı sadece Türkiye Cumhuriyeti Devleti”nin kurum ve kuruluşlarıyla çözmemiz ve önlememiz mümkün gözükmüyor çünkü hamsi bizden sonra Abhazya ve Gürcistan”a gidiyor, oralarda ciddi av yasağı yok. 6 santimetre civarında yasak var, bizde 9 santimetre. Bizim tutmadığımız küçük balıklar, orada yüz tonlarca fabrikalar için yakalanıyor, biz her ne kadar Türkiye olarak kurallarımızı koysak, denetlesek de. İlk kez bu sene hamsiye konulan 400 bin ton kota kararı birçok tartışmaya neden oldu ancak görüyoruz ki yarısı kadar bile hamsi avlayamayacağız.”

Prof. Dr. Osman Samsun, hamsi stoklarıyla ilgili sorunların konuşulmasının, tartışılmasının, bilimsel açıdan makaleler ortaya konulmasının önem taşıdığını ancak asıl önemli olanın karar alınarak uygulamaya geçilmesi olduğunu belirterek, “Bulgaristan, Romanya, Ukrayna, Moldova ve en önemlisi Gürcistan ve Abhazya”nın ortak kararlar alması gerekiyor. Karadeniz Ekonomik İşbirliği toplantılarında bu konunun tekrar tekrar altının çizilip ortak karar alınıp uygulanması, çökmekte, azalmakta olan hamsi stoklarımızın geleceği açısından çok önemli bir karar ve uygulama olacaktır.” ifadesini kullandı.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source:


Merkeziyetsiz borsaların işlem hacmi rekor seviyeye ulaştı

Verilere göre merkeziyetsiz borsalardaki işlem hacmi kasım ayındaki 299,6 milyar dolarlık önceki rekoru geride bıraktı. Bu artış, DeFi (Merkeziyetsiz Finans) ekosistemine olan güvenin ve adaptasyonun güçlendiğini gösteriyor. DEX ve CEX İşlem Hacimleri Tarihi Seviyede Merkeziyetsiz borsalar arasında Uniswap, 103 milyar doları aşan işlem hacmiyle liderliğini sürdürdü. PancakeSwap 72 milyar dolarlık hacimle ikinci sırada yer aldı. Solana Blockchain ağı üzerindeki en büyük DEX olan Raydium ise 54,6 milyar dolarlık hacimle üçüncü sıraya yerleşti.Merkezi borsalar cephesinde Binance, yaklaşık 950 milyar dolarlık hacimle pazara liderlik etti. Cryptocom, Upbit, Bybit ve Coinbase gibi diğer büyük oyuncular da yüz milyarlarca dolarlık işlem hacmi gerçekleştirdi.Kronos Research”ten Neal Wen, bu yükselişi değerlendirirken, “DEX ve CEX hacimlerindeki artış, son dönemdeki volatilite artışı ve DeFi ekosistemlerine olan güvenin artmasıyla desteklendi.” açıklamasını yaptı.

Source: Haberler


En düşük emekli maaşı için düzenleme olacak mı? Işıkhan”dan kritik açıklama geldi!

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan​, Şanlıurfa​”da gerçekleştirilen Ekonomik Koordinasyon Kurulu (EKK) toplantısının ardından emekli maaşlarına yönelik açıklamalarda bulundu. Ocak ayında yapılacak EKK toplantısında, en düşük emekli maaşlarının artırılması konusunda bir çalışmanın gündeme gelebileceğini ifade eden Bakan Işıkhan, bu düzenlemenin yasal çerçeve doğrultusunda yapılacağını belirtti. Bakan Işıkhan, emekli maaşlarına yapılan zamların mevcut kanunlara göre belirlendiğini hatırlatarak, şu ifadeleri kullandı: “SSK ve Bağ-Kur emeklileri, Ocak ve Temmuz aylarında 6 aylık TÜFE oranında zam alıyor. Memur emeklilerinin maaş artışları ise enflasyon farkının yanı sıra toplu sözleşmede belirlenen oranlar doğrultusunda yapılıyor. En düşük emekli aylığı Temmuz ayında 10 bin liradan 12 bin 500 liraya çıkarılmıştı. Az prim ödeyerek düşük maaş alan emeklilerimizin maaşı Hazine ve Maliye Bakanlığımızın desteğiyle 12 bin 500 liraya tamamlanıyor.” EN DÜŞÜK EMEKLİ MAAŞI NE OLACAK? Emekli maaşlarına yapılacak zam oranı, 6 aylık enflasyon verilerinin açıklanmasıyla netleşecek. Uzmanlar, 6 aylık enflasyon oranının yüzde 17 civarında olmasını bekliyor. Bu durumda, en düşük emekli maaşı 12 bin 500 liradan 14 bin 625 liraya yükselebilir. Kesin rakamlar, enflasyon oranlarının açıklanmasının ardından netlik kazanacak.

Source: Internet Haber


Enerji Bakanı Bayraktar: “Cari açığı azaltmak için yer altı kaynaklarımız ekonomiye kazandırılmalı”

Enerji konusunda 2024 yılını değerlendiren ve gelecek yıl atılacak adımlara yönelik açıklamalarda bulunan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, Türkiye”nin yer altı kaynaklarının ekonomiye kazandırılmasının önemine değindi ve bu adımın cari açığı azaltma ve istihdama katkı sağlama açısından kritik olduğunu dile getirdi.
Madencilik sektöründe de yapısal reformlara odaklandıklarını vurgulayan Bakan, 2025″e kadar enerji sektöründe izin süreçlerini hızlandırmanın en önemli reform alanlarından biri olacağını söyledi ve ekledi: “Yeni fiyat ve desteklerimizin yine Orta Vadeli Program”da olduğu şekilde verimli hale gelmesi, destek programının o anlamda etkinliğini artırmayla alakalı fiyatlamada yapacağımız düzenlemeler söz konusu. Belli tüketim seviyelerinin üzerindeki tüketimlerin enerjinin gerçek maliyetleriyle karşılanması konusu, ki abonelerin aslında sadece yüzde 3″ünü etkileyen, ama tüketimin yüzde 17″sini etkileyecek bir düzenleme.”
GAP Bölgesi”nde petrol üretimi artıyor
Bayraktar, GAP bölgesinde enerji yatırımlarının önemine işaret ederek, “Şırnak, özellikle enerji ve petrol üretimi açısından önemli bir il haline geldi. Günlük petrol üretimimiz bugün itibarıyla 70 bin varilin üzerine çıkmış durumda ve bu üretim ekonomiye yaklaşık 2 milyar dolar direkt katkı sağlıyor” dedi.
Suriye”de enerji işbirliği gündemde
Türkiye”den bir ekibin Şam”daki enerji altyapısının değerlendirilmesi için çalışma yaptıklarını söyleyen Bayraktar, Suriye ve Lübnan”ın elektrik ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla ilk etapta Türkiye”den elektrik ihracatı yapılabileceğini dile getirdi ve Suriye”nin enerji kaynaklarının ekonomiye kazandırılması konusuna ilişkin, “Heyetimizin içerisinde bu anlamda petrol ve doğal gazla ilgili yapılabilecekleri görmek üzere bir temsilci grubumuz da var. Onlar da 2011 öncesinde 350 bin varillere ulaşan günlük petrol üretimi olan Suriye bugün neler yapabilir, onunla ilgili ilk çalışmaları yapmış olacaklar” dedi.
Kış dönemine yönelik sıkıntı görmüyoruz
İran”da devam eden enerji krizine ilişkin soruyu da yanıtlayan Bayraktar, şu ifadeleri kullandı: “İran”da enerji krizi gündemde, özellikle elektrik ve doğal gazda. İran, şu an itibarıyla mevcuttaki yükümlülüğünü tam olarak yerine getiremiyor, yani doğal gaz sözleşmemizin yaklaşık yüzde 60″ı, yüzde 50″si civarında bir akış var. Türkiye”de kış döneminde herhangi bir sıkıntı öngörmüyoruz, bu anlamda gerekli tedbirleri almış durumdayız. İran”da söz konusu kriz maalesef derinleşerek devam ediyor.”

Source: Dünya Gazetesi


Bakan Mehmet Şimşek”ten tüketici kredilerine ilişkin açıklama

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, gazetecilerle bir araya gelerek gündeme ilişkin soruları yanıtladı. Şimşek, enflasyonu düşürmede kararlı olduklarını, enflasyonun 2022″de yüzde 64, 2023″te yüzde 65 seviyesinde gerçekleştiğini anımsatarak, “Yılı yüzde 44-45 aralığında kapatacağız diye Merkez Bankamızın bir tahmini var. Dolayısıyla enflasyon düşüyor.” diye konuştu. “2025”te bütçe açığını yaklaşık yüzde 5″ten yüzde 3 civarına düşürmeyi hedefliyoruz” Şimşek, 2025″te de enflasyonun düşmeye devam edeceğini vurgulayarak, şu değerlendirmede bulundu: “Para politikası, gecikmeli etkide buluyor. Para politikasının dezenflasyonist sürece katkı vermesi bundan sonraki süreçte de devam edecek. Gecikmeli etki, 18 ay boyunca söz konusu olacak. 2025″te bütçe açığını yaklaşık yüzde 5″ten yüzde 3 civarına düşürmeyi hedefliyoruz. Dolayısıyla bütçe açığındaki azalmanın dezenflasyonist etkisi de çok net bir şekilde görülecek. Yönetilen/yönlendirilen fiyatlar konusunda da aslında maksimum hassasiyeti gösteriyoruz. Örneğin 2024″te doğal gaz, elektrik fiyat artışları yüzde 38 civarı oldu. Yani Merkez Bankasının orijinal hedefine paralel gitti. 2025″te de benzer yaklaşım içinde olacağız. Burada önemli olan birkaç faktör var, yani elektrik ve doğal gazı bir kenara bırakacak olursak, akaryakıt ÖTV”si ve tütün ürünlerinin ÖTV”si… Bu iki konuda da enflasyon hedefini tehlikeye atmayacak bir yaklaşım içerisinde olacağız. Son 6 aylık yurt içi ÜFE oranında normal şartlar altında ÖTV”de bir artış söz konusu olacak iken, ki bu oran oldukça düşük, yani enflasyon yıl sonu açıklanmadığı için tam bir rakam vermem doğru olmaz ama göreceksiniz ki 2025 enflasyonu tehlikeye atmayacak şekilde olacak.” Şimşek, akaryakıt konusunda değerlendirmeye gidebileceklerini bildirdi. Yeniden değerleme oranıyla artan birçok harç ve ücretin zaten enflasyon sepetinde olmadığını ifade eden Şimşek, bunların hane halkının, ihtiyacına binaen, dönemsel olarak aldığı hizmetler olduğunu söyledi. Enerji alanında fiyat ayarlamalarının çok kritik olduğunu dile getiren Şimşek, “Yönetilen/yönlendirilen fiyatlarda, akaryakıt ÖTV”si önemli, bir de tütün ürünlerindeki ÖTV. Diğerlerinin enflasyon üzerindeki etkisi olmadığı veya çok sınırlı olduğu için onları ayrı bir çerçevede değerlendiriyoruz.” ifadelerini kullandı. Şimşek, yönetilen/yönlendirilen fiyatlarda Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının (TCMB) 2025 hedefini ciddi bir şekilde dikkate alacaklarını kaydetti. Önceliklerinin gıda arzını artırmak olduğunu belirten Şimşek, Tarım ve Orman Bakanlığına sulama, toplulaştırma, gıda lojistiği, gıda ihtisas bölgelerinin kurulması gibi hususlarda destek vermeye devam edeceklerini bildirdi. Şimşek, bütçede gıda arzını önceliklendireceklerine de işaret ederek, bunun arz yönlü dezenflasyon için önemli bir adım olduğunu vurguladı. Sosyal konut arzının artırılmasının da arz yönlü politikaların önemli bileşeni olduğunun altını çizen Şimşek, şu değerlendirmede bulundu: “Enerjide dönüşüm, o da çok kritik. Çünkü cari açık üzerinden dolaylı olarak dezenflasyonu destekleyecek. Son 21 yıla Türkiye”nin enerji ithalatı, cari açığının 1,5 katı yani 948 milyar dolar. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımızın yaptığı güzel çalışmalar sayesinde enerjide dışa bağımlılık azaldıkça cari açık üzerinden, kur üzerinden enflasyonist baskılar da daha yönetilebilir olacak. Yani hem gıda arzı hem enerji arzı hem sosyal konut arzı dolayısıyla bütün bunlar etkili olacak. Sanayi Teknoloji Bakanlığımızın aldığı çok önemli inisiyatifler var. Özellikle üretimin, yatırımların artırılmasına yönelik, cari açığın azaltılmasına yönelik… Bütün bunlar aslında orta-uzun vade dezenflasyonu destekliyor. o nedenle zaten Yatırım Taahhütlü Avans Kredisi (YTAK) üzerinden bu alanlar destekleniyor.” “Küresel entegrasyonu dezenflasyonist sürecin parçası olarak görüyoruz” Şimşek, sektörel ya da ürün bazında tekelleşmeye izin verilmemesinin önemine dikkati çekti. Bütün ürünlerde, sektörlerde piyasaya girişin-çıkışın kolaylaştırılması ve küresel entegrasyonun güçlü bir şekilde devam ettirilmesinin önemli olduğunu vurgulayan Şimşek, şunları kaydetti: “Çünkü rekabetin olduğu ortamda verimlilik, inovasyon vardır. Bu da tabii ki dezenflasyonisttir. Bu nedenle Avrupa Birliği (AB) ile Gümrük Birliği”nin güncellenmesi değerli. Oraya özellikle tarımın, hizmetlerin, kamu alımlarının eklenmesi önemli. Kamu alımları demişken, kamu ihale reformu da bu bağlamda önemli bir reform. Biz küresel entegrasyonu da aslında bir anlamda dezenflasyonist sürecin bir parçası olarak görüyoruz.” Şimşek, para politikasının gecikmeli etkisi, özellikle maliye politikasındaki 2025″e ilişkin öngörüler, yönetilen/yönlendirilen fiyatlar ve yapısal dönüşüm ve yapısal reformların dezenflasyonu kalıcı olarak destekleyeceğini söyledi. TCMB”nin dezenflasyon için para politikasında gerekli çerçeveyi oluşturduğunu anlatan Şimşek, bu çerçevenin güçlü bir şekilde devam edeceğini dile getirdi. “KKM”yi daha da az cazip hale getirecek adımları atmaya devam edeceğiz” Şimşek, Kur Korumalı Mevduat (KKM) konusuna da değinerek, piyasaları bozmadan KKM”den çıkış sürecinin devam edeceğini bildirdi. Bakan Şimşek, şu ifadeleri kullandı: “Şu ana kadar bu süreç çok iyi yönetildi. Yani geçen sene ağustosta 144 milyar dolarla zirveye çıkan KKM bakiyesi şu anda 30-35 milyar dolar aralığına inmiş durumda. Bunun yaklaşık 3″te biri tüzel kişilere ait, geriye kalanı şahıslara ait mevduatlardan oluşuyor. Biz, zaten, tüzel kişilerin kurumlar vergisi istisnasını kaldırmıştık, daha az cazip hale getirdik. Bireylere ilişkin de stopaj getirdik, dolayısıyla önümüzdeki dönemde KKM”yi daha da az cazip hale getirecek adımları atmaya devam edeceğiz. Nitekim Merkez Bankamız zaten yakın dönemde bir iki düzenleme yaptı.” “Tüketici kredilerini sübvanse etmiyoruz, etmeyeceğiz” Kredilere ilişkin soruyu yanıtlayan Şimşek, “Bizim tarım, ihracat, yatırım, esnaf gibi alanlarda bir kredi sınırlamamız yok hatta bu alanlarda bizim bütçe üzerinden faiz sübvansiyonumuz var.” dedi. Şimşek, ihracatta reeskont kredisi verdiklerini anımsatarak, bu alanda son bir yıldaki kredi miktarının 531 milyar lira olduğunu bildirdi. Bu alandaki diğer destek ve kalemlerle ilave olarak 150-160 milyar liranın daha söz konusu olduğunu anlatan Şimşek, şu değerlendirmede bulundu: “Yine çiftçimize gelecek sene için faiz sübvansiyonu olarak 160 milyar lira destek vereceğiz. Benzer şekilde esnafımıza, yani esnaflarımızın kullandığı kredilerin faizinin yüzde 50″sini devlet olarak karşılamaya devam edeceğiz. Tarımda, ihracatta, esnaf kredilerinde zaten biz sübvansiyon sağlıyoruz. Yatırımlarda da YTAK üzerinden, bir de verilen teşviklerdeki faiz desteği üzerinden yatırımlara da ciddi bir faiz desteğimiz var. Yeni teşvik sistemiyle de bu çok daha net bir şekilde ortaya konulacak ama biz tüketici kredilerini sübvanse etmiyoruz, etmeyeceğiz.” Şimşek, enflasyonun düştüğünü belirterek, “Önümüzdeki dönemde muhtemelen finansmana erişim bütün kesimler için daha da iyileşecek, koşullar daha elverişli hale gelecek. Nitekim küresel koşullar da daha destekleyici hale geliyor.” dedi.

Source: Internet Haber


Yılmaz: Suriye”ye yönelik yaptırımlar kalkmalı

Ekonomi Koordinasyon Kurulu toplantısı, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz Kabine üyelerinin bir araya gelmesiyle düzenlendi. Yılmaz, batılı ülkelere seslendi. Esad rejiminin mirası olan yaptırımlar kalkmalı dedi. habericionecikanlar#100#left# Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz Suriye de yeni dönemin yol haritasını değerlendirdi. Yılmaz şunları söyledi: “Batılı ülkelerin önceki rejime yönelik ortaya konmuş yaptırımlar var. Dolayısıyla şu anda yeni bir durum var, bunu mutlaka yeniden değerlendireceklerdir diye inanıyorum. Zaten Suriye’nin bu yeni dönemde ekonomik gelişimi, halkın yıllardır zaten Esed rejimi altında sıkıntı çeken halkın rahatlaması bakımından da bu yaptırımların kalkması gerekiyor, ama daha sürecin çok başlarındayız elbette. Önümüzdeki süreçlerde bunlar aşama-aşama gündeme gelecektir diye inanıyorum. dedi. SURİYE VE LÜBNAN A ELEKTRİK İHRAÇ EDEBİLİRİZ Gazetecilerle bir araya gelen kabine üyeleri arasında Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar da vardı. Bayraktar, Halep ve güneyindeki yerleşim birimlerinde yaşanan elektrik ihtiyacına dikkat çekerek şöyle konuştu: “İnsanların büyük bir çoğunluğu jeneratörlerle elektrik ihtiyaçlarını karşılıyorlar, dolayısıyla çok ciddi bir aslında elektrik ihtiyacı var. Gerek Suriye’nin, gerek Lübnan’ın bu anlamda ihtiyaç duyduğu elektriğin belki ilk etapta Türkiye’den ihraç etmek suretiyle, tabi iletim şebekesindeki durumu gördükten sonra biraz daha tabloyu görebiliriz. TARIMSAL ALTYAPININ 2/3 Ü HASARLI Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı da tarımsal altyapıda oluşan hasar oranının altını çizdi. Yumaklı, “İki gün önce oraya giden heyetimiz geri döndü. Arkadaşların orada yapmış oldukları temaslar ve tespitlerle birlikte rapor hazırlanıyor. İlk tespitlerimize göre tarımsal altyapıda 2/3 oranında hasar oluştuğuna dair bir gözlem var. Ama bunu saha tespitleriyle teyit edilmesi gerek. Aksi takdirde çok güvenilir bir veri olduğunu söylemek mümkün değil. Şartlar olgunlaştığında oraya gidecek tarım ateşesi atama konusunda da hazırlığımız var. ifadelerini kullandı. “AKARYAKIT ÖTV’SİNDE ENFLASYON HEDEFİNİ TEHLİKEYE ATMAYACAĞIZ” Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ise akaryakıt ÖTV’si ve tütün ürünlerinin ÖTV’si konusunda enflasyon hedefini tehlikeye atmayacak yaklaşım içinde olacaklarını söyledi. Şimşek, “Bütçede gelir ayağı perspektifiyle bakıyoruz, ama diğer yönetilen yönlendirilen fiyatlarda Merkez Bankası’nın 2025 hedefini ciddi bir şekilde dikkate alacağız” dedi. “TÜKETİCİLERİMİZİN ALDATILMAMASI NOKTASINDA ÇOK CİDDİ BİR ÇALIŞMA İÇİNDEYİZ” Ticaret Bakanı Ömer Bolat da fahiş fiyat ve stokçulukla mücadele konusunda şunları söyledi: “Meclis’ten çıkarılan fahiş fiyatla, stokçulukla mücadele için cezaların oldukça yüksek oranlarda artırıldığı bir kanuni düzenleme çok etkili oldu ve tüketicilerin korunması, piyasa gözetimi alanında da geçen Ekim ayında yeni düzenlemeler çıktı, bunları çok etkin bir şekilde uyguluyoruz. Piyasalarda sektörel düzenlemeleri yaptıktan sonra denetimlerle yanlış yapanlara karşı cezai işlemler uygulamak suretiyle piyasaların normale dönmesi ve halkımızın, tüketicilerimizin aldatılmaması noktasında çok ciddi bir çalışma içindeyiz. Aldatıcı reklamlara karşı da cezalar artırıldı Meclis’te çıkarılan kanunla.”

Source: Habertürk


Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz”dan asgari ücret yorumu: Gönül isterdi ki…

Ekonomi yönetimi, Yeni GAP Eylem Planı İstişare ve bu yılın son Ekonomi Koordinasyon Kurulu (EKK) toplantılarının ardından gazetecilerle bir araya gelerek, gündeme ilişkin soruları yanıtladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan”ın “Enflasyonda çok ciddi sapma olması durumunda asgari ücreti değerlendiririz” açıklamalarının hatırlatılması üzerine Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz sapma beklemediklerini söyledi. Yılmaz, şunları söyledi: * Biz bir sapma beklemiyoruz. 2025″te çok daha güçlü şekilde dezenflasyon sürecini devam ettireceğiz. Bu süreç zaten başlamıştı, 2025’te de devam edecek. * Enflasyonun düştüğü bir ortamda insanımızın satın alma gücü yükselecek. Önemli olan satın alma gücüdür. Kalıcı sosyal refahın özü budur. Bugün bir artış yaparsınız, yarın ondan daha yüksek enflasyon olur, hiçbir anlamı kalmaz. * Gönül ister ki daha fazla olsun. Hep altını çiziyoruz, bu asgari ücret. Asgari ücretli sayısıyla ilgili yanlış yorumlar yapılıyor, yüzde 50″si gibi şeyler söyleniyor. 33 milyon çalışan içinde 6,7 milyon kişi. Bunun da bir kısmı eksik kayıtlılık yani daha az prim ödemek için daha az gösterilir. Vergiden, primden kaçınmak için gösterilebiliyor. Dolayısıyla bu istatistiklere bakıp herkes bu kadar alıyor diye düşünmek doğru değil. Son Dakika: DEM Parti”nin “Öcalan” görüşmesine hükümetten ilk açıklama geldiGündem

Source: Dünya Gazetesi


Kiralık araçta beklenti altı büyüme

Operasyonel araç kiralama sektörü yılın ilk dokuz ayında 64 milyar 200 milyon TL’lik yeni araç yatırımı yaparak 48 bin 300 adet aracı filosuna kattı. Yılın üçüncü çeyreği sonu itibarıyla sektörün aktif büyüklüğü 217 milyar 800 milyon TL olarak gerçekleşti. Bu dönemde, sektörün toplam araç sayısı 2023 yılı sonuna göre yüzde 0,2 azalarak 253 bin 500 adede geriledi. Tüm Oto Kiralama ve Mobilite Kuruluşları Derneği (TOKKDER) raporuna göre, Renault yüzde 17,9 pay ile Türkiye operasyonel araç kiralama sektörünün en çok tercih edilen markası olmayı sürdürdü. Renault’u yüzde 17,2 ile Fiat, yüzde 10,1 ile Toyota, yüzde 9,7 ile Ford ve yüzde 9,5 ile Volkswagen takip etti. Bu dönemde, sektörün araç parkının yüzde 46,8’i kompakt sınıf araçlardan oluşurken, küçük sınıf araçlar yüzde 30,3 ve üst-orta sınıf araçlar yüzde 10,6 pay aldı. 2018 yılı sonunda operasyonel araç kiralama sektörünün filosundaki hafif ticari araçların yüzde 2,9 olan payı ise 2024 yılının üçüncü çeyreği sonunda yüzde 7,5’e yükseldi. Sektörün araç parkının yüzde 34,4’lük bölümünü dizel yakıtlı araçlar oluştururken, benzinli araçların payı yüzde 56,2’ye yükseldi. Hibrit ve elektrikli araçların payı ise yüzde 9,3 oldu. SEDANLAR BİRİNCİ SIRADA TOKKDER raporunda yer alan bir başka veri ise, yılın ilk dokuz ayı sonunda operasyonel araç kiralama sektöründeki gövde tipine göre araç tercih sıralamasında sedan birinciliğinin devam etmesi oldu. Bu kapsamda, sedan gövde tipine sahip araçlar yüzde 48,2 ile birinci sırada, hatchback gövde tipine sahip araçlar ise yüzde 23,3 ile ikinci sırada yer aldı. SUV araçlar ise yüzde 19,4 ile üçüncü sırada yer aldı. Bu araçları yüzde 0,9 ile station wagon gövde tipine sahip araçlar takip etti. Sektörün toplam araç parkının yüzde 80’ini otomatik vitese sahip araçlar oluştururken, manuel vitesli araçların payı ise yüzde 20 olarak gerçekleşti. FİNANSMANA ERİŞİM OLURSA SEKTÖR BÜYÜME SÜRECİNE GİRER Operasyonel kiralama sektörünün 2024 yılının ilk dokuz aylık dönemine ilişkin sonuçlarını değerlendiren TOKKDER Yönetim Kurulu Başkanı Kağan Yaşa, “Operasyonel araç kiralamaya talep olmasına rağmen, enflasyondaki artışla beraber kira fiyatlarının artması ve finansman kaynaklarına erişimdeki engeller sebebiyle büyüme beklentinin altında kaldı. Enflasyonun kontrol altına alınması ve finansmana erişimin olması durumunda sektörümüz tekrar büyüme sürecine girecektir. Operasyonel araç kiralama sektörünün yılın son çeyreğini de benzer şekilde bir miktar düşüş ile kapatacağını tahmin ediyorum. 2025 yılında ise sektörün gelişimini ekonomik aktivitenin seyri, finansmana erişim ve maliyetler belirleyecek” dedi.

Source: Habertürk


Son dakika: Ekonomistlerin aralık ayı enflasyon tahminleri belli oldu

AA Finans”ın Türkiye İstatistik Kurumu tarafından 3 Ocak Cuma günü açıklanacak aralık ayı enflasyon verilerine ilişkin beklenti anketi, 19 ekonomistin katılımıyla sonuçlandı.
Ankete katılan ekonomistlerin aralık ayı enflasyon beklentilerinin ortalaması yüzde 1,61 oldu. Ekonomistlerin aralık ayı için enflasyon beklentileri yüzde 1,10 ile yüzde 1,96 aralığında yer aldı.
Yıllık enflasyonun yüzde 45,21″e ineceği öngörüldü
Ekonomistlerin aralık ayı enflasyon beklentilerinin ortalamasına göre (yüzde 1,61), bir önceki ay yüzde 47,09 olan yıllık enflasyonun yüzde 45,21″e ineceği öngörülüyor.
Öte yandan, ekonomistlerin 2025 sonu enflasyon beklentisi aralık ayı itibarıyla yüzde 27,32 oldu.
Tüketici Fiyat Endeksi, kasımda yüzde 2,24 artış kaydetmişti.
Ayrıntılar geliyor…

Source: Dünya Gazetesi


Fiyatı 800 lira zamlanan hindi elde kaldı

İstanbul”da yılbaşına sayılı günler kala yeni yıl sofralarını süsleyen hindiler satışa çıktı. Satışların düşük olduğunu söyleyen satıcılar, hindilerin ellerinde kaldığını söyledi.İstanbul”da yılbaşı sofralarını süsleyen hindiler satışa çıktı. Türkiye”nin farklı bölgelerinden İstanbul”a getirilen hindiler, çiftliklerde ve pazarlarda satılıyor. Geçtiğimiz yıl ağırlığına göre ortalama bin 800 liradan satılan hindilerin fiyatları bu yıl 2 bin, 2 bin 200 liradan başlıyor. Küçükçekmece”de yaklaşık 35 yıldır hindi satıcılığı yapan Mehmet Yalçın, bu yıl hindiye rağbetin az olduğunu, hindilerin tezgahta kaldığını söyledi. “ELİMİZDE KALDI” Hindilerin ağırlıklarının 5-8 kilogram arasında değiştiğini söyleyen Mehmet Yalçın, “Satamıyoruz elimizde kaldı. İpsala”dan bunları getirdik. Bunlar yağlı hayvandır, yaylım hayvanıdır. Bunlarda damak lezzeti vardır, çok güzel hindilerimiz var. Müşterilerimizi bekliyoruz. Tane işi tutuyoruz, yağlılardan müşteriye veriyoruz. Dişilerin adı Fatoş, büyük erkekler var onların adını da “Maykıl” koydum. Çok lezzetli etleri var, dişi olanlar 5 kilogram geliyor. Diğerleri erkek hindiler 8- 9 kilogram geliyor.” ifadelerini kullandı. “BU SENE İLGİ YOK” Fiyatların kurtarmadığını belirten Yalçın, “Geçen sene fiyatları bin 800- bin 900 liraydı. Bu sene 2 bin 200- 2 bin 500 bu şekilde gidiyor ama kurtarmıyor. Bunlar çeltik yemezse, yani dışarıda kırda otlamazsa, yem verirseniz 5 lira da verseniz kurtarmaz. Bu sene ilgi yok pek insanlarda para yok zaten. İnsanlar 12-13 bin lira para alıyor zaten zor geçiniyorlar, bu parayı veren yok. Geçen sene bin, bin 500 tane sattık. Bu sene 300 tane getirdik, 100 tanesi elimizde kaldı. Burası 10 -12 gündür kurulu. 300 hayvan getirdik 200″ünü sattık, 100″ü elimizde duruyor. Müşterimiz geldiğinde alıyoruz elimize, “Bunu 2 bin 500″e veriyoruz, bunu 2 bin 200″e satıyoruz” diyoruz öyle satıyoruz” diye konuştu. “KİMSEDE PARA YOK” Hindi satıcısı Zeynel Abidin Kaçan ise, “Hindi işiyle uğraşıyoruz. Bu sene 300 tane hindi getirmiştik, 150 tane kaldı. Geçen yıla göre getirdiğimiz hindi, sayı olarak bu sene düşük. Kimsede para yok ki gelip hindi alsın, yılbaşını kutlasın. Geçen sene fiyatlar bin 300, bin 400, bin 500″e kadar hindi vardı. Kilosuna göre değişiyor. Dişiler var, 3-4 kilogram 2 bin 300 lira. Erkekler var, 5-6-7 kilogram gelenler var 2 bin 600 lira. Bu sene fiyatlar yüksektir ama kimse de yok. Fiyatlar bu sene çok yüksektir nedenini ise bilmiyorum. Üretim, yem pahalı, yiyecek pahalı, onun için yüksek. Biz de 100 lira 200 lira para kazanıyoruz. Geçen sene de aynı satışımızı yaptık. Bu sene daha düşük. Geçen sene 4 bin tane hindi getirmiştim. Bu sene 400 tane hindi getirdim. Ne zaman biterse o zaman gideceğim. Yılbaşından 1-2 gün geçtikten sonra gideceğiz. O zamana kadar malımı bitirmeye çalışıyorum. Pazarlık 2 bin 600 diyoruz, adam gelip diyor ki “2 bin 400 TL”ye verir misin vermez misin?” 2 bin 450″ye 2 bin 500″e malımızı verip bitirmeye çalışacağız” dedi. “SİPARİŞ ÜSTÜNE ÇALIŞIYORUZ” Bakırköy”de kasap dükkanı bulunan Kamil Özer ise bu yıl sipariş üzerine hindi getirdiklerini söyledi. Özer, “Hindi satışı şu anda yok gibi. Niye yok? Sipariş üstüne çalışıyoruz; getiremiyoruz. Fazla bulundurup da “Elimizde olsun satarız” diyemiyoruz. Eskiden öyle değildi. Mesela, önceden yılbaşına yakın 25-30 tane hindi gelirdi. Doldurulurdu, asarlardı, her taraf doldurulurdu hindilerle. Yani müşteriler, insanlar alabiliyordu; ama şu anda öyle bir şey yapamıyoruz. Ancak sipariş üstüne alabiliyoruz. Bir müşteri diyor ki, o da zaten yarım olarak istiyorlar. En fazla isteyen yarım kilo olarak veya 3 kiloluk daha küçük istiyorlar. Onlar da zaten olmuyor 5-6 kiloluk hindiyle oluyor. 5-6 kilogram olduğu zaman da kimse alamıyor; alma ihtimali yok; çünkü bir kere yiyorlar. Bir günlük yiyorlar ve ertesi güne kaldığı zaman yenmiyor veya en fazla but olarak istiyorlar, hindi but olarak istiyorlar. Onları kullanıyoruz. Hindi but olarak getiriyoruz. Hindi but olarak satıyoruz insanlara. Geçen sene biraz daha iyiydi, bundan daha iyiydi. Önceki sene daha iyiydi. Bir önceki sene daha iyiydi. O zamanlar dediğim gibi 15-20 tane 30 tane hindi geliyordu. Alabiliyorduk, satabiliyorduk. Almak sıkıntı değil satmak önemli olan. Satmadıktan sonra almanın bir anlamı yok. Zaten normalde satış yok hindilerde, sadece yılbaşı için alıyoruz” şeklinde konuştu.

Source: Haberler


Filistin ve boykotun gücü: 2025″te neler yapılabilir?

Yaqeen İslami Araştırmalar Enstitüsü Başkanı ve Amerikalı insan hakları aktivisti Omar Suleiman, 2024 yılı boyunca İsrail”e uygulanan küresel boykotun sonuçlarını ve 2025″te boykotun nasıl ilerleyebileceğini AA Analiz için kaleme aldı.

Amerika Birleşik Devletleri”nde (ABD) doğan ve Filistin”e hiç gitmeyen Filistinli çocuklarım bir marka gördüklerinde birbirlerine “Bu ürün boykot listesinde mi?” diye soruyor. Bu onlar için artık alışkanlık haline geldi ve bu durum, bizlere Filistin”de adalet mücadelesinin eylemlerle olduğu kadar ilkelerle de ilgili olduğunu hatırlatıyor. Boykot, Tecrit ve Yaptırımlar Hareketi (BDS) gibi hareketlerle şekillenen bu yeni nesil, Filistin”in evrensel ve aşılamaz bir dava olmaya devam ettiğinin kanıtı. Büyüyen boykot hareketi sadece bir direniş aracı değil, aynı zamanda ahlaki bir mecburiyet ve dünyadaki en güçlü yapısal halk direniş hareketi. 2024 yılı bizlere bu hareketin ne kadar ilerlediğini ve daha ne kadar ilerleyebileceğini gösterdi.

İlerleme ve zorluklarla dolu bir yıl

Boykot hareketi, İsrail”in Filistinlilere yönelik artan şiddetine yönelik küresel öfkenin de etkisiyle 2024″te büyük bir ivme kazandı. Halk protestoları, tüketicilerin İsrail”in apartheid politikalarına suç ortaklığı yapan şirketlerden aktif olarak uzaklaşmasıyla sürekli bir ekonomik direnişe dönüştü.

Starbucks bu ekonomik baskıyı hisseden küresel markalara iyi bir örnek. Raporlar, Starbucks”ın hedeflenen boykot kampanyaları ve birçok şehirdeki protestolar nedeniyle milyonlarca dolarlık gelir kaybettiğini gösteriyor. Aktivistler şirketin İsrail yanlısı lobi gruplarıyla olan bağlarına dikkati çekerek, Starbucks”ı suç ortaklığına karşı tüketici tepkisinin bir sembolü haline getirdi. Bu mali darbe, boykotun artan gücünü gösterirken, en büyük şirketleri bile ilişkilerini hesaba katmaya zorluyor. Yine de boykotun tek önemi ekonomik bağlamda değil. Asıl önem verilmesi gereken husus İsrail”in bu hareketten duyduğu korkunun seviyesidir. ABD”nin dört bir yanında İsrail”e karşı boykotları bastırmak için çıkarılan yasalar, işgali sürdürmek için küresel suç ortaklığına bel bağlayan bir devletin kırılganlığını gözler önüne seriyor.

Derin kökleri olan küresel bir hareket

Geçmişte, yaşadığım şehir olan Teksas”ta Filistinli bir öğretmen, İsrail”i boykot etmeyeceğine dair bir taahhütnameyi imzalamayı reddettiği için işten çıkarılmıştı. Onun bu ilkeli duruşunun yarattığı öfke, yasaların temel anayasal hakları nasıl ihlal ettiğini vurgulayan 2021 yapımı Boykot belgeseline ilham verdi. Filistin davasıyla ilgilenmeyen siyasi yelpazedeki Amerikalılar, özellikle de kendi toplumları sıkıntı çekerken ABD”den milyarlarca dolar vergi alan bir ülkeyi neden boykot edemeyeceklerini sorgulamaya başladılar.

Bundan da anlaşılabileceği üzere boykot hareketi yeni başlayan bir şey değil ve kökleri Güney Afrika”daki ırkçılığa karşı verilen anti-apartheid mücadelesine dayanıyor. Orada uygulanan ekonomik izolasyon stratejisi, toplumda yer etmiş sistematik ırkçılığın ortadan kaldırılmasında önemli bir rol oynadı. Filistin sivil toplumu tarafından 2005 yılında başlatılan BDS hareketi, Filistinlilerin kurtuluşu için verilen mücadeleyi adaletsizliğe karşı verilen daha geniş çaplı mücadelelerle ilişkilendiren bir mirasa dayanıyor. Bu hareket, herhangi bir yerdeki özgürlük mücadelesinin her yerdeki özgürlük mücadeleleriyle bağlantılı olduğunu da hatırlatıyor.

Bu bağlantı “Küresel Güney”de özel bir yankı buldu. Sömürgecilik karşıtı direniş geçmişine sahip uluslar, Filistin davasını kendi bitmemiş haysiyet ve egemenlik mücadelelerinin bir parçası olarak görüyor. Boykot hareketi, bu hükümetleri ve halklarını harekete geçirerek, Güney Afrika”da olduğu gibi etkisini arttırma potansiyeline sahip. Küresel Güney”in desteği önemli bir gerçeği pekiştiriyor: Boykotlar sadece kişisel tüketici tercihleriyle ilgili değildir, insanların bir araya gelerek ortaya koyduğu kolektif bir güç birikimidir.

İsrail neden korkuyor?

Silahlı direnişin aksine boykotlar, işgali sürdüren ekonomik ve siyasi altyapıyı hedef alır ve hem hükümetleri hem de şirketleri hesap vermeye zorlar. Boykot hareketi etkili, merkeziyetsiz, tabandan gelen, doğal bir aktivizme dayanıyor. Yani siyasi elitlere dayanmıyor; bunun yerine dünyanın dört bir yanındaki sıradan insanları -tüketicileri, işçileri, öğrencileri- harekete geçiriyor. İsrail tam da bu yüzden boykot hareketinden korkuyor. Öte yandan İsrail”in hareketi bastırma konusundaki aşırılığı da geri tepiyor. Boykotları suç sayan ve aktivistleri hedef alan yasaların tek yaptığı ise harekete daha fazla dikkat çekmek. Ayrıca bu durum, özellikle yabancı bir hükümete karşı anayasal protesto haklarını kullanamayacaklarının söylenmesine içerleyen Amerikalılar için de ciddi soru işaretleri yaratıyor. Bu aşırılık sadece Filistin dayanışmasına değil, ifade özgürlüğü ve adalet için daha geniş bir harekete de ilham veriyor.

2025 için ne öğrenebiliriz?

Boykot hareketi, 2024″teki başarılarının üzerine yenilerini eklemek için koordinasyon, kapsayıcılık ve yenilikçiliğe odaklanmalıdır. Bunun için şu adımlar atılabilir:

1. Teknolojiden yararlanma: Boykot App [1] gibi platformlar, teknolojinin aktivizmi nasıl kolaylaştırabileceğine dair güçlü birer örnek. Uygulama, kullanıcıların boykota değer şirketleri ve ürünleri belirlemelerine olanak tanıyarak katılımı erişilebilir ve bilinçli hale getiriyor. Bu tür araçlara yatırım yapmak hareketi daha iyi noktalara taşıyabilir.

2. Mücadeleleri birbirine bağlamak: Tıpkı apartheid karşıtı hareketin yaptığı gibi BDS de Filistin mücadelesini küresel adalet hareketleriyle ilişkilendirmeye devam etmeli. İster yerli hakları aktivistleri, ister iklim adaleti savunucuları ya da işçi sendikaları ile ittifaklar yoluyla olsun, bu bağlantılar Filistin için ahlaki ve siyasi davayı güçlendirir.

3. Hikayeleri merkeze almak: Boykot özünde insanlarla ilgilidir. Yerlerinden edilen aileler, topraklarına erişimi engellenen çiftçiler, hapsedilen çocuklar gibi Filistinlilerin hikayelerini paylaşmak hareketi insanileştirir ve dünyaya mücadelenin soyut politikalarla değil hayatlar ve geleceklerle ilgili olduğunu hatırlatır.

Boykot hareketi, ırkçılık ve baskıya karşı direnişin en güçlü araçlarından biri olduğunu kanıtlayarak sınırlar ve ideolojileri aşıyor ve insanları ortak bir adalet talebinde birleştiriyor. 2024″te bize gücünü gösteren hareket, 2025″te de bize direncini göstermeli. Filistinliler ve müttefikleri için mücadele henüz bitmiş değil. Ancak çocuklarımın boykot listesini her sorduklarında bana hatırlattıkları gibi, yeni nesil aktivistler şimdiden yetişiyor; adaletin bir an için değil, süregelen ve susturulamayacak bir hareket olduğunu öğreniyor.

[1] https://bdsmovement.net/

[Dr. Omar Suleiman insan hakları aktivisti ve Yaqeen İslami Araştırmalar Enstitüsü Başkanıdır.]

*Makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Anadolu Ajansının editoryal politikasını yansıtmayabilir.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source:


Çin Merkez Bankası Hong Kong”un kripto lisanslamasını incelemeye aldı

Finansal sistemin geleceğini şekillendiren kripto düzenlemeleri küresel ölçekte yeni bir boyut kazanıyor. PBOC”nin yayımladığı rapor, anakarada kripto yasağı devam ederken Hong Kong”un farklı bir yol izlediğini ortaya koyuyor. Hong Kong Kripto Ekosistemi Gelişmeye Devam Ediyor Çin Halk Bankası”nın 2024 Finansal İstikrar raporu, kripto varlıkların düzenlenmesi konusunda küresel çabaları değerlendirdi. Rapor, 51 farklı yargı bölgesinin kripto varlıklara yönelik kısıtlamalar ve yasaklar getirdiğini belirtti.Hong Kong”un Haziran 2023″te başlattığı kripto lisanslama rejimi, lisanslı borsaların perakende yatırımcılara hizmet vermesine olanak sağlıyor. Bu gelişme Çin”in kripto politikasında bölgesel farklılıklar olduğunu gösteriyor. PBOC, kripto varlıkların sistemik önemli finansal kurumlarla bağlantılarının sınırlı olabileceğini belirtirken ödeme ve perakende yatırım alanlarında risk potansiyeline dikkat çekti. Finansal İstikrar Kurulu”nun önerdiği uluslararası düzenleme çerçevesi de raporun önemli başlıkları arasında yer aldı.

Source: Haberler


İlk sıradaki il değişti! İşte Türkiye”nin en yoksul şehirleri

Türkiye”de görülen yüksek enflasyon, milyonlarca vatandaşın geçim sıkıntısı yaşamasına ve sürekli yoksulluk oranının her geçen yıl daha fazla artmasına neden oluyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), bugün paylaştığı “Yoksulluk ve Yaşam Koşulları İstatistikleri” raporunda sürekli yoksulluk oranının 0,7 puan artarak yüzde 13,7″ye yükseldiğini belirtti. TÜRKİYE”NİN EN YOKSUL İLLERİ Raporun en dikkat çeken bölümü ise, Türkiye”nin en yoksul şehirleri oldu. Raporda, gelire dayalı göreli yoksulluk oranının en yüksek olduğu bölgeler; %14,6 ile Kırıkkale, Aksaray, Niğde, Nevşehir ve Kırşehir bölgeleri oldu. Geçtiğimiz yıl yayınlanan raporda Türkiye”nin en yoksul şehirleri Kastamonu, Çankırı ve Sinop illerini içeren TR82 bölgesi olmuştu. YOKSULLUĞUN EN AZ OLDUĞU İLLER Raporda yoksulluk oranının en az olduğu şehirlere de yer verildi. Göreli yoksulluk oranının en düşük olduğu bölgeler %4,7 ile TRC1 (Gaziantep, Adıyaman, Kilis), %6,4 ile TRC2 (Şanlıurfa, Diyarbakır) oldu. NÜFUSUN YÜZDE 31,3″Ü SIZDIRAN ÇATI, NEMLİ DUVARLAR, ÇÜRÜMÜŞ PENCERE ÇERÇEVESİ PROBLEMLERİ YAŞIYOR Kurumsal olmayan nüfusun yüzde 31,3″ü sızdıran çatı, nemli duvarlar, çürümüş pencere çerçeveleri vb. problemler yaşarken yüzde 30,2″si konutunda izolasyondan dolayı ısınma sorunu, yüzde 21,7″si trafik veya endüstrinin neden olduğu hava kirliliği, çevre kirliliği veya diğer çevresel sorunlarla karşılaştı. TAKSİT ÖDEMESİ VEYA BORCU OLANLARIN ORANI YÜZDE 56,8 OLDU Geçen yıla göre konut alımı ve konut masrafları dışında borç veya taksit ödemesi olanların oranı 1,2 puan azalarak yüzde 56,8 oldu. Nüfusun yüzde 5,2″sine bu ödemeler yük getirmezken yüzde 39,1″ine biraz yük getirdi, yüzde 12,5″ine ise çok yük getirdi. Konut masraflarının çok yük getirdiği hanelerin oranı 3,9 puan azalarak yüzde 13,6 olurken, bu masrafların biraz yük getirdiği hanelerin oranı 4,7 puan artarak yüzde 71,2 oldu. Konut masraflarının yük getirmediğini belirten hanelerin oranı geçen yıla göre 0,7 puan azalış ile yüzde 15,2 olarak hesaplandı.Fertlerin yüzde 57,5″i evden uzakta bir haftalık tatil masraflarını, yüzde 39,3″ü iki günde bir et, tavuk ya da balık içeren yemek masrafını, yüzde 26,8″i beklenmedik harcamaları, yüzde 15,1″i evin ısınma ihtiyacını, yüzde 59,6″sı ise eskimiş mobilyaların yenilenmesini ekonomik olarak karşılayamadığını beyan etti. KENDİLERİNE AİT BİR KONUTTA YAŞAYANLARIN ORANI YÜZDE 56,1 OLDU Oturulan konuta sahip olanların oranı geçen yıla göre 0,1 puan azalarak 2024 yılında yüzde 56,1 olarak hesaplanırken, kirada oturanların oranı yüzde 28,0, lojmanda oturanların oranı yüzde 0,9, kendi konutunda oturmayıp kira ödemeyenlerin oranı ise yüzde 15,0 oldu.

Source: Haberler


Yeni yıl öncesi petrol fiyatlarında son durum

ICE”de vadeli Brent petrolü cuma gününe göre, sadece 7 cent artışla 74,24 Dolar”ı gördü. NYMEX”de Batı Teksas petrolü 7 cent artışla 70,67 Dolar civarında.
Enerji piyasalarında gözler Çin”de yarın açıklanacak imalat sektörü PMI, ABD”de perşembe günü açıklanacak işsizlik sigortası ve cuma günü açıklanacak ISM İmalat PMI verilerine çevrildi.
Çin”de imalat PMI”nın büyümeye işaret ederek 50,3 seviyesinde gerçekleşmesi bekleniyor.
ABD”de işsizlik sigortalarının 27 Aralık haftasında bir önceki hafta gibi 219 bin civarında gerçekleşeceği öngörülüyor.
ISM imalat PMI için beklenti 48,3. Kasım ayında 48,4 olmuştu.

Source: Dünya Gazetesi


Avrupa”da doğal gaz fiyatı son 1 ayın en yüksek seviyelerine yakın işlem görüyor

Gösterge vadeli fiyat erken işlemlerde yüzde 2,5″e kadar yükseldikten sonra hafifçe gevşedi. 1 Ocak”ta Rusya-Ukrayna gaz transit anlaşmasının sona ermesi, Avrupa”nın çoğunda daha soğuk hava tahminleriyle aynı zamana denk geliyor ve bu da ısınma için gaz talebini artırabilir. AB”nin doğal gaz depolarında doluluk oranı yüzde 73,55 seviyesinde. Hollanda TTF”de doğal gaz fiyatı 47,35 euro/MWh seviyesinden işlem görüyor. Enerji Bakanı Bayraktar: “Cari açığı azaltmak için yer altı kaynaklarımız ekonomiye kazandırılmalı”Ekonomi

Source: Dünya Gazetesi


Asgari ücret için ara zam olacak mı? Cevdet Yılmaz ilk sinyali verdi

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz​ da Ekonomi Koordinasyon Kurulu”nun ardından basın mensuplarına gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, 2025​ yılı enflasyon​ tahminleriyle ilgili herhangi bir sapma beklemediklerini ifade ederek, “2025”te çok daha güçlü şekilde dezenflasyon​ sürecini devam ettireceğiz.” ifadelerini kullandı.ASGARİ ÜCRETTE ARA ZAM İÇİN YEŞİL IŞIKYılmaz, Cumhurbaşkanı Erdoğan”ın “Enflasyonda çok ciddi sapma olması durumunda asgari ücreti değerlendiririz.” açıklamalarının hatırlatılması üzerine Yılmaz, şöyle konuştu: “Biz bir sapma beklemiyoruz. 2025″te çok daha güçlü şekilde dezenflasyon sürecini devam ettireceğiz. Bu süreç zaten başlamıştı, 2025″te de devam edecek. Enflasyonun düştüğü bir ortamda insanımızın satın alma gücü yükselecek. Önemli olan satın alma gücüdür. Kalıcı sosyal refahın özü budur. Bugün bir artış yaparsınız, yarın ondan daha yüksek enflasyon olur, hiçbir anlamı kalmaz. Gönül ister ki daha fazla olsun. Hep altını çiziyoruz, bu asgari ücret​. Asgari ücretli sayısıyla ilgili yanlış yorumlar yapılıyor, yüzde 50″si gibi şeyler söyleniyor. 33 milyon çalışan içinde 6,7 milyon kişi. Bunun da bir kısmı eksik kayıtlılık yani daha az prim ödemek için daha az gösterilir. Vergiden, primden kaçınmak için gösterilebiliyor. Dolayısıyla bu istatistiklere bakıp herkes bu kadar alıyor diye düşünmek doğru değil.

Source: Internet Haber


Piyasalarda gün ortası (30 Aralık 2024)

BIST 100 endeksi, bugüne 15,18 puan ve yüzde 0,15 yükselişle 10.040,66 puandan başladı. Endeks, saat 13.00 itibarıyla önceki kapanışa göre 11,15 puan ve yüzde 0,11 azalışla 10.014,33 puana geriledi. Endeks, günün ilk yarısında en düşük 10.011,05, en yüksek 10.061,32 puanı gördü. Günün ilk yarısında sanayi endeksi yüzde 0,22, hizmetler endeksi yüzde 0,07, teknoloji endeksi yüzde 0,69 yükselirken, mali endeks yüzde 0,02 değer kaybetti. Önceki kapanışa göre, günün ilk yarısında BIST 100 endeksine dahil hisselerden 51″i değer kazanırken, 43″ü değer kaybetti. En çok işlem gören hisse senetleri, Türk Hava Yolları, Türkiye İş Bankası (C), Koç Holding, Akbank ile Yapı ve Kredi Bankası oldu. Altının ons fiyatı 2 bin 613 dolar Uluslararası piyasalarda saat 13.00 itibarıyla Euro/dolar paritesi 1,0430, sterlin/dolar paritesi 1,2580 ve dolar/yen paritesi 157,90 düzeyinde bulunuyor. İstanbul serbest piyasada dolar 35,2710, Euro 36,8020 liradan satılıyor. Uluslararası piyasalarda altının onsu yüzde 0,4 azalışla 2 bin 613 dolardan, Londra Brent tipi ham petrolün varili de yüzde 0,3 yükselişle 73,6 dolardan işlem görüyor.

Source: Dünya Gazetesi


Takasbank 2025″te uygulanacak asgari ve azami temerrüt faizini belirledi

Takasbank, 2025 yılı için geçerli olacak asgari ve azami temerrüt faiz oranlarını açıkladı. Takasbank tarafından yapılan duyuruya göre, Pay Piyasası, Borçlanma Araçları Piyasası, BİAŞ Para Piyasası, Swap Piyasası, Vadeli İşlem ve Opsiyon Piyasası ile Tezgah Üstü Türev Araçlar Piyasası”nda yükümlülüklerin geç yerine getirilmesi durumunda uygulanacak temerrüt faizi sınırları belirlendi.
Borçlanma Araçları Piyasası, BİAŞ Para Piyasası ve Swap Piyasası”nda mevcut valör günü üst sınır saati olan 17:01-17:30 aralığı, 17:01-18:45 olarak güncellendi. 1 Ocak 2025 itibarıyla geçerli olacak temerrüt faizi oranları aşağıdaki tabloda yer alıyor.

Source: Dünya Gazetesi


CHP”den İmralı mesajı: Çözüm yeri TBMM

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Deniz Yücel, DEM Parti heyetinin İmralı Adası na yaptığı ziyarete ilişkin, Başından beri çözüm yerinin TBMM olması gerektiğini, sürecin şeffaf yürütülmesi gerektiğini savunuyoruz. Şehitlerimizin kemiklerini sızlatacak, şehit ailelerimiz ve gazilerimizi rahatsız edecek bir iş yapılmaması gerektiğini düşünüyoruz. dedi. Yücel, CHP Genel Merkezi nde düzenlediği basın toplantısında, 2024 ün Türkiye için zor geçtiğini, ekonomik kriz ve gelir dağılımında adaletsizlik yaşandığını, iktidarın ise bunlara kayıtsız kaldığını savundu. 2024 yılını milli eğitim açısından kara bir yıl olarak nitelendiren Yücel, iktidarın yargı bağımsızlığına ve tarafsızlığına gölge düşüren siyasi müdahalelerde bulunduğunu ileri sürdü. Yücel, belediyelere yapılan görevlendirmelere ilişkin, 21 inci yüzyılda kayyum uygulaması bir demokrasi ayıbıdır. Üstelik iktidar, CHP li belediyelere sadece kayyum atamakla yetinmemiş, belediyelerimize haciz göndererek, hesaplarına bloke koyarak, kreşleri kapatmakla tehdit ederek 31 Mart seçimlerinin hazımsızlığını devam ettirmiştir. değerlendirmesinde bulundu. ASGARİ ÜCRET GÖRÜŞMELERİ, İŞÇİNİN, EMEKÇİNİN KABUSU HALİNE GELMİŞTİR Enflasyonun yüzde 48 olduğu bir ülkede asgari ücretin yüzde 30 oranında arttırılmasına ilişkin eleştirilerde bulunan Yücel, CHP Genel Başkanı Özgür Özel in, genel merkez düzeyinde işçi sendikaları ile başlattığı süreci, yerelde de tüm sendikalar ve sivil toplum kuruluşları ile 2025 te de devam ettireceklerini vurguladı. Yücel, ocak ayının ilk yarısından itibaren işçilerin yoğun olduğu şehirler öncelikli olmak üzere Geçinemiyoruz, geçim yoksa seçim var sloganıyla bir kampanya başlatacaklarını dile getirdi. Asgari ücretin aslında en büyük toplu sözleşme olduğunu belirten Yücel, Oysa bizim ülkemizde asgari ücret görüşmeleri, işçinin, emekçinin kabusu haline gelmiştir. diye konuştu. Yücel, Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen in 17 Aralık ta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ı ziyaret ettiğini anımsatarak, AB nin Türkiye ye, geçici koruma statüsündeki Suriyeli sığınmacılar için ilave 1 milyar avro hibe vereceğini ama Suriyelilerin Türkiye ye maliyetinin en az 200 milyar dolar olduğunu savundu. Yücel, Suriye de yapılacak altyapı yatırımları için AB nin ve Birleşmiş Milletler in elini taşın altına koymasının zamanının geldiğini söyledi. ÇÖZÜM YERİNİN TBMM OLMASI GEREKTİĞİNİ SAVUNUYORUZ DEM Parti heyetinin İmralı Adası na yaptığı ziyaret, dün ziyarete ilişkin yapılan yazılı açıklama ve heyette yer alan DEM Parti Van Milletvekili Pervin Buldan ın yılbaşından sonra siyasi partilerden randevu isteyeceklerini açıklamasına ilişkin soru üzerine Yücel, şu ifadeleri kullandı: Sayın Pervin Buldan ve Sırrı Süreyya Önder in açıklamalarını takip ettik. Kendileri, bizden de randevu isteyeceklerini belirttiler. Biz, prensip olarak tüm siyasi partilerle diyalog zeminindeyiz. Tüm siyasi partilerle uzun yıllardır görüşebilen tek siyasi partiyiz. Dolayısıyla iletişim kanallarımız açık. Başından beri çözüm yerinin TBMM olması gerektiğini, sürecin şeffaf yürütülmesi gerektiğini savunuyoruz. Şehitlerimizin kemiklerini sızlatacak, şehit ailelerimiz ve gazilerimizi rahatsız edecek bir iş yapılmaması gerektiğini düşünüyoruz. Ziyaret yapıldığı taktirde, daha detaylı bir görüşme olursa, bunu partimizin yetkili kurullarında görüşüp kamuoyuna tavrımızı detaylı bir şekilde açıklarız.

Source: Habertürk


Bitcoin 2025 yılında yeni bir rekor kırmaya hazırlanıyor

Galaxy Research, Bitcoin”in 2025 yılında 185 bin dolara ulaşabileceğini öngördü. Rapora göre bu artış kurumsal yatırımcılar ve ulus devletlerin kripto paraya olan ilgisinden kaynaklanacak. Kripto para piyasasının geleceğine dair bu önemli tahminler, yatırımcılar ve piyasa izleyicileri için büyük önem taşıyor. Kurumsal ve Ulusal Benimseme ile Bitcoin Yükselişe Geçiyor Galaxy Research tarafından yayımlanan son rapor, kripto para dünyasında heyecan yarattı. Raporda, Bitcoin”in önümüzdeki dönemde göstereceği performansa ilişkin dikkat çekici öngörüler yer aldı. Raporda kurumsal yatırımcıların ve devletlerin artan ilgisiyle Bitcoin”in 2025 yılında 185 bin dolar seviyesine ulaşabileceği belirtildi.Galaxy Research başkanı Alex Thorn, özellikle kurumsal yapıların ve ulus devletlerin kripto para birimlerine yönelik artan ilgisinin, Bitcoin”in değerini rekor seviyelere taşıyacağını vurguluyor. Raporda Ethereum için de umut verici tahminler bulunuyor. Ethereum”un gelecek bir yıl içinde 5.500 doların üzerinde işlem görebileceği öngörülüyor.Galaxy”nin analizine göre önümüzdeki yıl Nasdaq-100 endeksinde yer alan en az beş şirket ve beş ulus devlet, Bitcoin”i varlık portföylerine dahil edecek. Bu gelişmenin piyasada yeni bir rekabet ortamı oluşturması bekleniyor.ABD”deki spot Bitcoin ETF”lerinin toplam varlık değerinin 2025″te 250 milyar dolara ulaşacağı tahmin ediliyor. Ayrıca önde gelen bir varlık yönetimi platformunun, portföyünün en az yüzde 2″sini Bitcoin”e ayıracağı öngörüsü de raporda yer alıyor.Merkezi olmayan finans alanında da önemli gelişmeler bekleniyor. DeFi sistemlerinde kilitli Bitcoin miktarının gelecek yıl ikiye katlanarak 22 milyar dolara yükseleceği tahmin ediliyor. Rapor ayrıca, Bitcoin madenciliği sektöründe yapay zeka şirketleriyle iş birliklerinin artacağına işaret ediyor.Galaxy”nin raporunda yer alan bir diğer çarpıcı öngörü ise Bitcoin”in piyasa değerinin, 2025″te altının piyasa değerinin beşte birine ulaşacağı yönünde. Bu öngörüler, kripto para piyasalarının geleceğine yönelik iyimser beklentileri güçlendiriyor.

Source: Burak Köse


Beyaz eşyada kasım düşüşü: Hem üretim hem ihracat geriledi

TÜRKBESD kasım ayına ilişkin verileri açıkladı. Söz konusu verilere göre buzdolabı, çamaşır makinesi, bulaşık makinesi, fırın, derin dondurucu ve kurutucudan oluşan altı ana üründe üretim yüzde 10 düşüşle 2,6 milyon adet oldu. Aynı dönemde ihracatta ise yüzde 11″lik gerileme izlendi. Kasım”da ihracat 1,9 milyon adet olarak kaydedildi. İç satışlar arttı Kasım”da iç satışlar yüzde 7 artışla 796 bin adet olarak gerçekleşti. Ocak-Kasım dönemine bakıldığında ise üretimin yıllık olarak yüzde 2 düşüşle 29,7 milyon adet olduğu görüldü. Aynı dönemde iç satışlar yüzde 7 artışla 9,6 milyon adet olurken, dış satışlar ise yüzde 3 gerilemeyle 20,7 milyon adet oldu. Son dakika: Ekonomistlerin aralık ayı enflasyon tahminleri belli olduEkonomi TÜİK verileri: Aralık ayı ekonomik güven endeksi açıklandıEkonomi

Source: Dünya Gazetesi


Bankacılık sektörünün net dönem karı kasımda 67,5 milyar TL oldu

Bankacılık sektörünün Kasım ayında net dönem karı 67,5 milyar TL olarak gerçekleşti. Bir önceki ay bankalar 55,2 milyar TL kar açıklamıştı. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) tarafından yapılan açıklamaya göre, yılık ilk 11 ayında net kar geçen yılın aynı dönemine göre %9 artışla 583 milyar 121 milyon TL”ye ulaştı. Sektörün aktif büyüklüğü 31 trilyon TL Kasım döneminde Türk Bankacılık Sektörünün aktif büyüklüğü 31 trilyon 160 milyor 158 milyon TL olarak gerçekleşti. Sektörün aktif toplamı 2023 yılsonuna göre 7 trilyon 609 milyar 271 milyon TL arttı. Kredilerin takibe dönüşüm oranı %1,80 Kasım döneminde en büyük aktif kalemi olan krediler 15 trilyon 459 milyar 28 milyon TL, menkul değerler 5 trilyon 85 milyar 840 milyon TL oldu. 2023 yılsonuna göre sektörün; aktif toplamı %32,3, krediler toplamı %32,4 ve menkul değerler toplamı %28,1 oranında arttı. Bu dönemde kredilerin takibe dönüşüm oranı %1,80 oldu. Bankaların kaynakları içinde, en büyük fon kaynağı durumunda olan mevduat 2023 yılsonuna göre %22,4 artışla 18 trilyon 174 milyar 650 milyon TL olarak gerçekleşti. 2023 yılsonuna göre özkaynak toplamı %27,7 artışla 2 trilyon 749 milyar 114 milyon TL olurken, sermaye yeterliliği standart oranı ise %18,29 seviyesine geldi.

Source: Dünya Gazetesi


SGK borcu olan belediyeler için haciz işlemleri gerçekleşti

Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK), gecikmiş borçlarından dolayı CHP”li Ankara, İstanbul, Adana, İzmir, Mersin Büyükşehir Belediyeleri ile İstanbul”daki Şişli Belediyesi”ne geçtiğimiz ay haciz işlemi başlatmıştı. Muhalefet kanadı ise durumu eleştirerek borcun önemli bölümünün uzun yıllar AK Parti yönetiminde bulunan belediyelerinden kaynaklı olduğunu vurgulamıştı. Bu yılın son Ekonomi Koordinasyon Kurulu (EKK) Toplantısı”nın ardından Çalışma Bakanı Işıkhan, konuyla ilgili gazetecilerin sorularını yanıtladı. SGK BORÇLARI 160 MİLYAR LİRAYA ULAŞTI Bakan Işıkhan, belediyelerin prim borçlarına ilişkin gelen soru üzerine 31 Mart seçimlerinden bugüne kadar 96 milyar lira olan belediyelerin SGK borçlarının şu an 160 milyara ulaştığını dile getirdi.Ödenmeyen sigorta primleri için her gün faiz işlediğine dikkati çeken Işıkhan, “Tüm belediyelerimize eşit bir şekilde yaklaşıyoruz, hiçbir şekilde parti ayrımı gözetmeksizin SGK”nın prim tahsilatını gerçekleştirmeye çalışıyoruz.” dedi. KÜÇÜKÇEKMECE BELEDİYESİ BORCUNU GAYRİMENKULLE ÖDEDİ Küçükçekmece Belediyesi”nin 1 milyar 65 milyon liralık borcuna karşılık gayrimenkul teklifini kabul ettiklerini belirten Işıkhan, tahsilatı gerçekleştirdiklerini söyledi. Işıkhan konuşmasına şöyle devam etti: “Burada o belediye, şu belediye diye biz bakmıyoruz. Ben 85 milyonun bakanıyım. Benim en önemli amaçlarımdan bir tanesi belediyelerimizin SGK”ya olan prim borçlarının ödenmesidir. İlk 10 belediyeyi, 1 milyar küsur borcu olan belediyeleri açıklamıştık. Tabii ki burada haciz getirme sürecini de gerçekleştirdik. Ancak daha önce attığımız adımları da değerlendirmemiz gerekiyor.” “HACİZ İŞLEMLERİNİ GERÇEKLEŞTİRDİK” “İletişime geçtik, ödeme emirlerini verdik ve 81 ildeki SGK il müdürlerimiz bu belediyelerle birebir iletişime geçmelerine rağmen hala borcunu ödemeyen belediyelerimiz söz konusuydu.” diyen Işıkhan, şu ifadeleri kullandı: “Özellikle Adana ve Mersin Büyükşehir Belediyelerimiz, banka mevduat hesaplarına haciz koyarak ve diğer yöntemleri yasanın bize vermiş olduğu, mevzuatın bize verdiği yetkiye dayanarak da biz haciz işlemlerini gerçekleştirdik. Bunun ötesinde Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi yayınlandı bildiğiniz gibi. Artık belediyelerin prim borçlarını, iştiraklerinin, ilgili kuruluşlarının prim borçlarını kaynağından tahsil edeceğiz. Kaynağından tahsil edeceğimiz için de artık hiç böyle bir sürece girmenize de gerek kalmayacaktır. Bunu özellikle belirtmek isterim.”???????

Source: Haberler


Dış kaynak girişi artıyor! Bakan Kacır: Önemli düşüş göreceğiz

Kacır, Marmara Bölgesi Organize Sanayi Bölgeleri ve Sanayicileri İstişare Toplantısı”nda, jeopolitik gerilimler, krizler, salgınlar, tedarik zincirlerinde yaşanan yerini bulabilme arayışı ve oluşturulmaya çalışılan yeni denge mekanizmalarının, yeni meydan okumalarını da beraberinde getirdiğini söyledi.Ticarette korumacı yaklaşımların yükselişe geçtiğini dile getiren Kacır, “Mevcut tabloda katma değerli, rekabetçi ve sürdürülebilir bir üretim anlayışı daha fazla önem kazanıyor. Güçlü üretim ve teknoloji geliştirme altyapısına sahip ülkeler kalkınma yarışında bir adım önde yer alıyor. Türkiye olarak bu dönüşümü güçlü bir altyapıyla göğüslüyoruz.” ifadelerini kullandı.Kacır, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan”ın liderliğinde, son 22 yılda sanayide büyük kazanımlar elde edildiğine işaret ederek, Türkiye”nin OECD ülkeleri arasında son 22 yılda sanayi üretimini en fazla artıran ülke olduğunu, etkin AR-GE teşvik sistemiyle de ülkede adeta sıfırdan bir AR-GE ve inovasyon ekosistemi inşa ederek yüksek teknoloji ve katma değer üreten öncü Türkiye”nin temellerini attıklarını söyledi.Katma değerli üretim, yeşil ve dijital dönüşüm olmak üzere üç ana sac ayağı üzerinde yükselmesini hedefledikleri bir Türk sanayisi inşa ettiklerini kaydeden Kacır, ikiz dönüşüm olarak adlandırdıkları “Yeşil” ve “Dijital” dönüşüm ile firmaların yatırımlarını uzun dönemli yol haritalarıyla desteklediklerini vurguladı.Kacır, Dünya Bankası işbirliğinde yürüttükleri “Türkiye Yeşil Sanayi Projesi” ve “Türkiye Organize Sanayi Bölgeleri Projesi” ile 700 milyon doların üzerinde finansmanı sanayicilerin, KOBİ”lerin ve yeşil teknoloji girişimlerinin hizmetine sunduklarını belirtti.İş gücünün dönüşümünü gerçekleştirmek adına model fabrikalarla sanayici ve emekçileri yalın üretim ve dijital dönüşümle buluşturduklarını aktaran Kacır, ilkini 2018″de Ankara”da faaliyete aldıkları yetkinlik ve dijital dönüşüm merkezlerinin, yani model fabrikaların sayısını kısa sürede 10″a yükselttiklerini bildirdi.Kacır, “Proje uygulama çalışmalarımız ve verdiğimiz eğitimlerle firmalarımızı sanayimizin dijitalleşme yolculuğuna hazırlıyoruz. Kurulum çalışmaları devam eden 5 yeni model fabrikayla bu örnek tesislerin sayısını 15″e çıkaracağız ve sanayimizin dijital çağa adaptasyonunu güçlü şekilde gerçekleştireceğiz.” diye konuştu.- “ÜLKEMİZİN DÜNYANIN ÖNDE GELEN TEKNOLOJİ ÜRETİM MERKEZLERİ ARASINDA YER ALMASINI SAĞLAYACAĞIZ”Bakan Kacır, firmalar ve kamu kuruluşlarının dijital dönüşümüne yönelik sundukları destekleri güçlendirmek amacıyla “Dijital Avrupa Programı”na katıldıklarını belirterek, “Sanayi, KOBİ”ler ve kamu kurumlarının dijital dönüşümünde kritik rol üstlenmek üzere ülkemizden 5 konsorsiyum, “Avrupa Dijital İnovasyon Merkezleri” ağına dahil oldu.” dedi.Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası işbirliğinde, 300 milyon avro finansman desteğini KOBİ”lerin gerçekleştireceği dijital dönüşüm projelerine sunduklarını dile getiren Kacır, şöyle devam etti:”Sanayimizin rekabet gücünü artıracak, yüksek teknolojili ve katma değerli üretimi sürdürülebilir ve sürekli kılacak destek enstrümanlarımızı sanayicimizin ihtiyaçlarına ve koşullara uygun olarak sürekli güncelliyor, devreye alıyoruz. Teknoloji Odaklı Sanayi Hamlesi Programımız ile yüksek teknoloji yatırımları için AR-GE”den seri üretime destek mekanizması uyguluyoruz.”Kacır, Yatırım Taahhütlü Avans Kredisi Programı ile dış ticaret açığının yüzde 85″ini oluşturan 284 ürüne yönelik yatırımlara uygun koşullarda finansman sağladıklarına dikkati çekerek, “Merkez Bankamızın 300 milyar liralık kaynak tahsis ettiği bu program kapsamında, bu yıl yatırım büyüklüğü 239 milyar lirayı aşan 28 projenin işlemlerini tamamladık.” bilgisini aktardı.HIT-30 Yüksek Teknoloji Yatırım Programı ile kısa sürede elektrikli araç, güneş hücresi, rüzgar türbini gibi stratejik alanlarda toplam büyüklüğü 7 milyar doları aşan yatırımları Türkiye”ye kazandırma noktasına geldiklerini bildiren Kacır, şunları kaydetti:”Kararlılıkla hayata geçirdiğimiz Milli Teknoloji Hamlemiz ile Türkiye Yüzyılı”nda sanayimizi, üretim altyapımızı katma değerle ve yüksek teknolojiyle besleyerek güçlendirmeyi sürdüreceğiz. Ülkemizin dünyanın önde gelen teknoloji üretim merkezleri arasında yer almasını sizlerle beraber sağlayacağız. Bizler, ülke kalkınmasında pay sahibi olan üretici ve sanayicilerimizin her daim yanında yer alarak en büyük destekçileri olmaya devam edeceğiz. Elbette üretim deyince ülkemiz ihracatının yüzde 60″tan fazlasını gerçekleştiren Marmara Bölgemiz ayrı bir başlıkta değerlendirilmeyi fazlasıyla hak ediyor.”- “SANAYİ ALANLARIMIZIN BÜYÜKLÜĞÜNÜ 2 KATINA ÇIKARMAYI ÖNEMLİ BİR HEDEF OLARAK GÖRÜYORUZ”Bakan Kacır, nitelikli iş gücüyle lojistik bağlantılarıyla ve sahip olduğu yüksek potansiyelle Marmara Bölge”sine büyük bir önem atfettiklerini belirterek, bölgede kimyadan tekstile, otomotivden makineye uzanan geniş bir yelpazede büyük başarılara imza atmış ve küresel değer zincirlerinde önemli roller üstlenen firmalara ev sahipliği yaptıklarını söyledi.Eylül ayında OSB yönetmeliğinde yaptıkları reform niteliğindeki değişikliklerle sanayicilerin yatırım yerlerine erişimini kolaylaştırdıklarını aktaran Kacır, “Kural bazlı, şeffaf bir yönetişim inşa edecek yeni modelle, her ayın ilk pazartesi günü tüm OSB”lerimizde bulunan boş sanayi alanlarını yatırımcıların tahsis başvuruları için çevrim içi platformda erişime açıyoruz. Yeni kurulan OSB”lerimizde ise hızlı kamulaştırma ve altyapı inşası için ihtiyaç duyulan kaynağı oluşturmak üzere ön tahsis uygulamasını da aynı kurallar çerçevesinde yürütüyoruz.” dedi.Kacır, tahsise açılan yatırım yerlerinin yüzde 30″una sadece 3 ayda yatırımcı talebi yönelmiş olmasının ne kadar doğru bir adım attıklarının ispatı olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti:”OSB”lerde izinsiz devir işlemlerine karşı sıkı tedbirler aldık. Arsa tahsis süreleri dolmuş ancak ilgili OSB tarafından henüz tahsis iptal işlemi gerçekleştirilmeyen katılımcılara yatırım süreçlerini tamamlayabilmeleri için bir defaya mahsus olmak üzere 3 yıla kadar süre uzatımı imkanı sunduk. Ayrıca Yeni OSB kurulumları ve genişleme alanlarında stratejik yatırımlar için yüzde 15 alan ayrılmasını sağladık. OSB”lerde çalışanlarımız için sosyal alanlar ve konut alanları da oluşturarak sanayileşmeyi topyekün daha da güçlendiriyoruz.”Planlı sanayileşme yolculuğunu hayata geçirecekleri pek çok program ve projenin olduğunu ifade eden Kacır, daha çok planlı sanayi oluşturmayı, sanayi alanlarının büyüklüğünü iki katına çıkarmayı önemli bir hedef olarak gördüklerini söyledi.- “NİHAİ AMACIMIZ İNSANIMIZIN REFAHINI ARTIRMAK, ÜLKEMİZİN KALKINMASINI HIZLANDIRMAK”Bakan Kacır, plan ve stratejilere yön verecek, Ulusal Sanayi Alanları Master Planı”nı ilgili bakanlıklar ile işbirliği içinde hazırladıklarını dile getirerek, master planın ilk faz çalışmaları kapsamında, Samsun-Mersin hattındaki 18 ilde toplam 34 potansiyel sanayi alanı tespit ettiklerini ve bu alanların büyüklüğünün Türkiye”deki tüm OSB”lerin toplam büyüklüğünden fazla olduğunu belirtti.Mevcut OSB”lerin ortalama büyüklüğünün 336 hektarken, master plan kapsamında üzerinde çalıştıkları alanların ortalama büyüklüğünün bunun 10 mislinden fazla olduğuna işaret eden Kacır, “Bu çalışma ile birlikte stratejik değeri olan ulusal ve bölgesel yatırımlar için altyapısı hazır, sosyal çevresiyle birlikte planlanmış mega endüstriyel parklar oluşturmayı hedefliyoruz. Önemli bir hedefimiz de Marmara Bölgesi”nde yoğunlaşmış ve deprem riski bulunan sanayi tesislerimizin yeni yatırımlarla önümüzdeki dönemde Anadolu”ya taşınmasını hızlandırmak. Bölgesel kalkınma adına Anadolu”da atacağımız her adım, her yatırım, büyükşehirlerimize ilave nüfus yönelimini yönetebilmek adına da en önemli enstrümanlardan biri.” diye konuştu.Kacır, planlı sanayi alanları oluşturmayı, OSB”ler, endüstri bölgeleri, mega endüstriyel parklar kurmayı amaçladıklarını dile getirerek, “Ama özünde bütün bunlar nihai amaç değil. Nihai amacımız insanımızın refahını artırmak, ülkemizin kalkınmasını hızlandırmak. Sanayi bölgelerinin çevresel ve ekonomik açıdan bölgesel ve ulusal kalkınmaya katkı sunmasını sağlamak adına üretim ekonomisi temelli bir yaklaşımla hareket ediyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.- “KOBİ”LERİMİZE ÇALIŞAN SAYISI BAŞINA AYLIK 2 BİN 500 LİRAYA KADAR DESTEK ÖDEMESİ SAĞLAYACAĞIZ”Dünyada imalat sanayisinde ve ihracat siparişlerinde beklentilerin daralma yönünde olduğu bir dönemde olunduğunu aktaran Kacır, fiyat istikrarını önceleyen Orta Vadeli Program doğrultusunda yürütülen programın iç pazarda büyüme düzeyine yansımalarının da olduğunu söyledi.Kacır, enflasyonla mücadelenin uzun vadede yakalanan istikrar sayesinde sağlıklı büyümeyi destekleyeceğini ifade ederek, “Halihazırda ekonomi programımızın oluşturduğu güven ve buna bağlı öngörülebilirlik seviyesindeki artış sayesinde dış kaynak girişi artıyor. Dezenflasyon sürecinin önümüzdeki dönemde sürmesiyle birlikte finansman maliyetlerimizde de önemli düşüş göreceğiz.” diye konuştu.Kalıcı refah artışını sağlamayı hedefledikleri ekonomi programını ve bu doğrultuda hayata geçirdikleri politikaları tüm kurumlarla eş güdümlü şekilde sürdürmeye devam edeceklerine dikkati çeken Kacır, “Fiyat istikrarını öncelediğimiz yeni dönemde yatırımların aksamaması için pek çok önlemi de aldık. Elbette daha fazla adımı da yine hep birlikte atma arzusundayız. Ekonomi programımızın emek ve istihdam yoğun sektörlerdeki etkisini en aza indirecek yeni projeler için çalışmalarımızı sürdürüyoruz.” şeklinde konuştu.Kacır, yıllık 37 milyar dolarlık ihracatı gerçekleştiren ve 1 milyon 200 binden fazla çalışana istihdam sağlayan konfeksiyon, tekstil, deri ve mobilya sektörlerinde üretim ve istihdamı muhafaza etmek adına gelecek ocakta KOSGEB eliyle İstihdamı Koruma Programı başlatacaklarını belirterek, şunları kaydetti:”Cumhurbaşkanımızın geçtiğimiz hafta Bursa”da ifade ettiği üzere, 2024 yılının iş gücü düzeyini 2025 yılında da koruyan KOBİ”lerimize çalışan sayısı başına aylık 2 bin 500 liraya kadar destek ödemesi sağlayacağız. Teşvik sistemimizde kapsamlı bir revizyon için çalışmalarımızda sona geldik. Ülkemizin uzun vadeli hedefleriyle teşvik mekanizmalarımızı daha güçlü hizalayan yeni teşvik modelimizle de yatırımcılara selektif ve program bazlı olarak cazip teşvikler sunacağız. Yalın bir yaklaşımla oluşturduğumuz yeni modelle birlikte teşvik sistemimizin seçiciliğini, yerel odağını ve destek etkinliğini artıracak önemli değişiklere gidiyoruz. En önemli adımlarımızdan biri de yatırımlar için finansman desteklerini ciddi düzeyde artırmak olacak. Yakın bir zamanda yeni sistemin detaylarını kamuoyuyla paylaşacağız. Daha büyük, daha güçlü, müreffeh bir Türkiye için sizlerle bir ve beraber olmaya devam edeceğiz.”

Source: Www.star.com.tr