“Sanayi Bülteni – Otomotivden Kriptoya, Pazar Trendleri ve İhracat Verileri”

Otomotiv sektörü temsilcileri: 2025 yılında satış rakamlarını faiz indirimleri belirleyecek

Otomotiv Sanayii Derneği (OSD) Başkanı Cengiz Eroldu yaptığı yazılı açıklamada, 2024″ün küresel otomotiv sektörü için zorlu bir yıl olduğunu belirtti. Eroldu, “2024 yılında enflasyon etkisi ile öngörülenin gerisinde kalan Avrupa pazarı, Çin”in hem iç hem de ihraç pazarlarında artırdığı rekabet gücü, Avrupa”da elektrikli araç (EV) talebinin öngörülerin gerisinde seyretmesi, yüksek teknolojiye yatırım ihtiyacı ve düşük EV marjı, karlılıklarda gerileme ve tedarik zincirindeki artan kırılganlık tüm Avrupalı üreticileri ciddi şekilde zorlamaya başladı. Küresel otomotiv ekosisteminde yaşanan gelişmeler doğal olarak sanayimizi de etkiledi.” ifadelerini kullandı. Yılın 11 aylık sonuçlarına atıfta bulunan Eroldu, şunları kaydetti: “Baktığımızda otomotiv üretiminde yüzde 8 ve adet bazında ihracatında yüzde 1″lik bir daralma gerçekleşti. Değer bazında yüzde 3 artış sağlayan ihracatımız 33 milyar dolar seviyesine ulaşarak, sektörel ihracat sıralamasındaki lider konumunu korudu. İç pazar ise kasım sonu itibarıyla 1,1 milyonun üzerinde gerçekleşti. İhracatımızın sürekliliğini sağlamak ve rekabetçiliğimizi korumak için Avrupa Birliği”nin düzenlemelerine uyum sağlamak zorunda olan sanayimiz gerek ürünleri gerekse operasyonel süreçleri ve tedarik zinciri yönetimi ile ciddi bir uyumlanma süreci yaşıyor. 2024″te ana ve tedarik sanayi yatırım sürecine devam ederken, regülatif zorunluluklara uyumlanmak için ciddi bir efor sarf ettiler. Bu süreçte OSD de Yeşil Mutabakat hedefleri çerçevesinde çalışmalarını artırarak, IPA III kapsamında döngüsel ekonomi, kaynak verimliliği ve sürdürülebilir üretim alanlarında farkındalığı artırmak üzere hibe desteği almaya hak kazandı. OSD, sanayi ekosisteminde çevresel bilinci artırmayı ve tüm paydaşlarla işbirliğini güçlendirmeyi hedefleyen eğitim, farkındalık ve kapasite artırma projelerine devam etti.” “2025”e yaklaşırken, küresel otomotiv sektörü belirsizliklerle dolu bir döneme doğru ilerliyor” OSD Başkanı Eroldu, 2025″e yaklaşırken, küresel otomotiv sektörünün belirsizliklerle dolu bir döneme doğru ilerlediğini belirterek, Avrupa”da ana ve tedarik sanayi üreticilerinden gelen fabrika kapanmaları, istihdam azaltımı gibi haberlerin sayısının her geçen gün artmaya başladığını aktardı. Küresel otomotiv sektörünün gelecek yıl finans, istihdam ve büyüme açısından ciddi zorluklarla mücadelesinin devam edeceğinin net olarak göründüğüne işaret eden Eroldu, şu bilgileri verdi: “Avrupa”nın en önemli ihracat pazarımız olduğu düşünüldüğünde, Avrupa”daki potansiyel pazar daralması sebebiyle oluşabilecek araç fazlasının Türkiye pazarına kaydırılma olasılığını ciddi bir risk olarak görüyoruz. Öte yandan, Avrupa pazarlarındaki daralma ve atıl üretim kapasitesi, Türk otomotiv sanayisinin ihracatında düşüşe neden olarak üretimimizi olumsuz etkileyebilir. Avrupa”nın, ihracatımızdaki yüzde 70″lik payı dikkate alındığında, bu risklere karşı proaktif önlemler almak büyük önem taşıyor. İhraç pazarlarında yaşanan bu dalgalanmaların etkisini azaltmak için iç pazarda yerli araçların payını artırmamız gerekiyor. Türkiye”nin aşınan üretim rekabetçiliğini güçlendirmek için politika geliştirilmesini önemli görüyoruz, elimizdeki mevcut tesisleri korumak, bu süreçte daha da önemli hale geldi.” Eroldu, Türk otomotiv sanayisi olarak temel önceliklerinin, AB”nin sıkılaşan hedeflerine uyum sağlamak ve 2025″in öngörülmesi zor ve aynı zamanda zorlu küresel ekonomik ortamını göz önünde bulundurarak esnek ve yenilikçi stratejiler geliştirmek olduğunu vurguladı. Mevcut tesislerini korumayı, tüm paydaşlarla işbirliğini artırmayı ve sektörde sürdürülebilir bir büyüme yakalamayı hedeflediklerine dikkati çeken Eroldu, “Bu kapsamda, değişen piyasa dinamiklerine uyum sağlamak, operasyonel verimliliğimizi artırmak, dönüşüm yatırımlarımızı hızlandırmak ve maliyet optimizasyonu çalışmalarımıza devam etmek stratejik önceliklerimiz arasında. Sektörü destekleyecek uzun vadeli politikalar oluşturmak ve nitelikli insan kaynağı yetiştirmeye devam etmek de sürdürülebilir büyümeye katkı sağlama hedefimizin önemli unsurları arasında yer alıyor.” değerlendirmesini yaptı. “2025 satış rakamlarını etkileyecek en belirleyici faktörlerin başında faiz indirimleri konusu var” Otomotiv Satış Sonrası Ürün ve Hizmetleri Derneği (OSS) Yönetim Kurulu Başkanı Ali Özçete de 2024″ün otomotiv satış sonrası sektörü için çok fazla iniş ve çıkışların olmadığı, hafif durağan seyreden bir yıl olduğunu kaydetti. Bunun temel nedenlerinin ise hem elektrikli araç sürecindeki dönüşüm sancılarının hem de global ölçekte devam eden ekonomik krizin olduğunu belirten Özçete, şu ifadeleri kullandı: “Satış rakamlarının geriye gitmesinde krediye erişim zorluklarının yaşanması, nakit akışı dengesizliklerinin artması, enerji ve ham madde maliyetlerindeki artışlar, özellikle dağıtıcı olarak hizmet veren firmalardaki talebin geriye çekilmesi ve kullanıcılar özelinde araç bakım periyodlarının ileri tarihlere ötelenmesi sektör üzerindeki baskıları önemli ölçüde artırdı. Ağır vasıta araç grupları ile ilgili ayrı bir parantez açacak olursak yıl genelinde inşaat, lojistik ve tarım sektörlerinde faaliyet gösteren ağır ticari araçlara olan ihtiyacın artması, ağır vasıta yedek parça hizmeti sunan firmalar için binek araç grubuna göre daha olumlu geçmesini sağladı. Otomotiv satış sonrası sektörü olarak 2025 için 2024″te yakalamış olduğumuz satış rakamlarını ve üstünü hedeflesek de önümüzdeki 5 yıl içerisinde geçmiş dönemlerde yakalamış olduğumuz hızlı büyümeleri öngörmüyoruz. 2025 yılı satış rakamlarını etkileyecek en belirleyici faktörlerin başında ise faiz indirimleri konusu yer alıyor. 2025 yılı itibarıyla faizlerin geriye gitmesi yurt içi piyasada arz-talep dengesini yeniden canlandıracaktır. İhracat kapsamında ise Afrika ülkeleri başta olmak üzere açılacak yeni pazarlar ile sektörde büyümenin sağlanması önemli hedefler arasında yer alıyor. ” Özçete, sektörü 2025″te en çok ilgilendiren bir diğer konu başlığının özellikle Çinli yatırımcıların Türkiye”ye yapacağı üretime dayalı yatırımlar olacağına dikkati çekerek, bu durumun hem istihdama doğrudan katkı sağlayacağını hem de durağan geçmesini bekledikleri 2025 için ek güvence sağlayacağını bildirdi. “Küresel ölçekte otomotiv ve otomotiv satış sonrası sektörlerinde en çok katkı sağlayan ülkelerden biriyiz” Türkiye”nin küresel ölçekte otomotiv ve otomotiv satış sonrası sektörlerinde en çok katkı sağlayan ülkelerden biri olduğunu aktaran Özçete, “2025 yılı içinde yeni trendlerin en yakın takipçisi ve öğreticisi olarak aftermarket pazarına yön vermek en büyük hedeflerimiz arasında yer alıyor. Güçlü ve organize şekilde hareket eden üretici ve dağıtıcı firmalarımızdan aldığımız bu güçle birlikte yeni yıla dair umudumuz ve inancımız her zaman yüksek.” ifadelerini kullandı. Özçete, otomotiv satış sonrası sektöründe büyümeye bağlı olarak beyaz ve mavi yaka çalışan sayısında istihdam oranlarının her yıl farklı oranlarda seyretse de artarak devam ettiğine vurgu yaparak, otomotiv satış sonrası sektörünün ulusal ve uluslararası gelişmelerden ciddi anlamda etkilenen bir sektör olduğunu anlattı. “Elektrikli araçlara geçiş sürecinde Çin ve Avrupa ülkeleri arasında yaşanan rekabetin sonucunda Avrupalı otomotiv üreticilerinin küresel rekabette ciddi anlamda geriye düşmesi, Avrupa”da birçok fabrikanın kapanmasına veya kısıtlı kapasitede üretime devam etmesi sebebiyet verirken istihdam oranlarında düşüş yaşanmasına neden oldu.” ifadelerini kullanan Özçete, oluşan bu tabloda doğudan batıya gerçekleşmek üzere, mavi yaka çalışan ağırlıklı bir iş gücü göçünde gerilemelere neden olacağını bildirdi. Özçete, bu durumun, istihdam oranlarını istatiksel ve sosyoekonomik ölçekte etkileyecek unsurlardan biri olduğunu belirterek, şu değerlendirmelerde bulundu: “İstihdam edilme noktasında sektörde faaliyet gösteren özellikle mavi yaka çalışanların elektrikli, otonom ve bağlantılı araçlar kapsamında operasyonel dönüşüm sağlayabilecek gerekli eğitimlere tabii tutulması ve yeni teknolojilere hızlı adapte olabilecek uygun personelin iş gücüne dahil edilmesi büyük önem taşıyor. Bu sorunları geniş kapsamlı karşılayabilmek için, sektördeki işletmelerin sürdürülebilir stratejiler benimsemesi, yeni teknolojilere, AR-GE ve ÜR-GE yatırımlarına ağırlık vermeleri gerekiyor. Yurt içi istihdam rakamlarının ise Avrupalı rakiplerimizle kıyaslanma açısından daha yüksek seviyelerde olacağını düşünüyoruz. Çin ve Avrupa rekabetinin etkileri ülkemize istihdam yaratma ve ihraç etme konusunda olumlu yönde katkı sağladığını söyleyebiliriz. Bağımsız Otomotiv Aftermarket Dağıtıcıları Federasyonu ile güçlü bir işbirliğimiz bulunuyor. Sektörün büyüme potansiyelini göz önünde bulundurarak ihracata ve istihdamı arttırmaya yönelik desteklerimiz her zaman devam edecektir.”

Source: Dünya Gazetesi


Borsa yeni haftaya yüzde 0,15 yükselişle başladı

Açılışta BIST 100 endeksi, önceki kapanışa göre 15,18 puan ve yüzde 0,15 artışla 10.040,66 puana çıktı. Bankacılık endeksi ve holding endeksi yüzde 0,06 değer kazandı. Sektör endeksleri arasında en fazla kazandıran yüzde 2,86 ile spor olurken, en çok kaybettiren yüzde 0,26 ile menkul kıymet yatırım ortaklığı oldu. Analistler, yarın endeks ve pay vadeli kontratlarda vade sonu olduğunu hatırlatarak, yatırımcıların pozisyon taşıma ve kapatma işlemleri nedeniyle piyasalarda oynaklığın artabileceği uyarısında bulundu. Bugün yurt içinde ekonomik güven endeksi, yurt dışında ise ABD”de bekleyen konut satışları verilerinin takip edildiğini belirten analistler, teknik açıdan BIST 100 endeksinde 10.100 ve 10.200 puanın direnç, 10.000 ve 9.800 seviyelerinin destek konumunda olduğunu ifade etti.

Source: Dünya Gazetesi


TÜİK: İhracatın yüzde 64″ü büyük ölçekli girişimlerden

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından yapılan açıklamaya göre, hizmet ihracatının yüzde 6,7″sini yapan 1-9 çalışanı olan mikro ölçekli girişimler, toplam hizmet ihracatı yapan girişimlerin yüzde 63,2″sini oluşturdu.
Çalışan sayısı 10-49 kişi olan küçük ölçekli girişimlerin hizmet ihracatındaki payı yüzde 12,2 iken 50-249 kişi olan orta ölçekli girişimlerin ihracattaki payı yüzde 16,2 oldu. Hizmet ihracatı yapan girişimlerin yüzde 3,0″ını oluşturan 250 ve daha fazla kişinin çalıştığı büyük ölçekli girişimler, hizmet ihracatının yüzde 64,4″ünü yaptı. Hizmet ithalatı yapan girişimlerin yüzde 54,2″sini oluşturan 1-9 çalışanı olan mikro ölçekli girişimler, hizmet ithalatının yüzde 7,5″ini yaptı. Çalışan sayısı 10-49 kişi olan küçük ölçekli girişimlerin hizmet ithalatındaki payı yüzde 8,5 olurken 50-249 kişi olan orta ölçekli girişimlerin payı yüzde 17,9 oldu. Hizmet ithalatının yüzde 56,3″ünü, hizmet ithalatı yapan girişimlerin yüzde 4,9″unu oluşturan 250 ve daha fazla kişinin çalıştığı büyük ölçekli girişimler gerçekleştirdi.
Hizmet ihracatının yüzde 72,6″sını ulaştırma ve depolama faaliyetindeki girişimler gerçekleştirdi
Toplamda 47 milyar 420 milyon dolar olan hizmet ihracatının 34 milyar 442 milyon dolarını ulaştırma ve depolama faaliyetindeki girişimler gerçekleştirirken, bilgi ve iletişim faaliyetindeki girişimlerin hizmet ihracatı 3 milyar 576 milyon dolar oldu. Hizmet ihracatında 3 milyar 116 milyon dolar imalat sanayiindeki girişimler tarafından yapılırken ana faaliyeti finans ve sigorta olan girişimlerin hizmet ihracatı 1 milyar 571 milyon dolar oldu.

Hizmet ticaretinde 35 milyar 933 milyon dolarlık ithalatın 10 milyar 604 milyon doları imalat sanayinde faaliyet gösteren girişimler tarafından yapıldı. Hizmet ithalatındaki 6 milyar 899 milyon dolar, ana faaliyeti toptan ve perakende ticaret olan girişimlere ait iken 2 milyar 298 milyon dolarlık hizmet ithalatı finans ve sigorta faaliyetinde bulunan girişimlerin oldu. Bilgi ve iletişim faaliyetindeki girişimler ise 2 milyar 99 milyon dolar hizmet ithalatı yaptı.
Hizmet ihracatının yüzde 15,6″sını, ithalatının ise yüzde 28,7″sini yabancı kontrollü girişimler yaptı
Hizmet ticaretinde en yüksek paya sahip olan taşımacılık hizmetlerinde yapılan ihracatın yüzde 91,4″ü, ithalatın ise yüzde 83,7″si Türkiye kontrolündeki girişimler tarafından gerçekleştirildi. Telekomünikasyon, bilgisayar ve bilgi hizmetleri ihracatında Türkiye kontrollü girişimlerin payı yüzde 43,5 iken yabancı kontrollü girişimlerin payı yüzde 56,5 oldu. Sigorta ve emeklilik hizmetleri ihracatının yüzde 35,4″ü ve ithalatının yüzde 37,6″sı yabancı kontrollü girişimler tarafından yapıldı. Finansal hizmetlerde ihracatın yüzde 60,1″ini, ithalatın ise yüzde 72,0″ını Türkiye kontrollü girişimler gerçekleştirdi.
Son Dakika: Aralık ayı ekonomik güven endeksi belli olduEkonomi

Son dakika: Yoksulluk oranı belli olduEkonomi

Source: Dünya Gazetesi


Kripto para borsası Bybit bir ülkeden daha çıkıyor

Güneydoğu Asya”nın önemli finans merkezlerinden Malezya”da kripto para düzenlemeleri sıkılaşıyor. Malezya Menkul Kıymetler Komisyonu”nun Bybit”e yönelik kararı, ülkenin kayıtsız kripto borsalarına karşı sert tutumunu gösteriyor. Bybit ve CEO”su Ben Zhou, 2021″den bu yana düzenleyici kurumun Yatırımcı Uyarı Listesi”nde yer alıyordu. Bybit için 14 Günlük Geri Sayım Başladı Malezya”nın menkul kıymetler düzenleyicisi SC, Bybit”in web sitesi, mobil uygulamalar ve diğer dijital platformlarını 11 Aralık”tan itibaren kapatmasını bildirdi. Bu karar, platformun yerel düzenleyici gerekliliklere uyumu ve yatırımcı çıkarlarının korunması konusundaki endişelerden kaynaklanıyor.SC”nin açıklamasına göre Tanınmış Piyasa Operatörü (RMO) olarak kayıt olmadan bir dijital varlık borsası işletmek, 2007 tarihli Sermaye Piyasası ve Hizmetleri Yasası”na aykırılık teşkil ediyor. Düzenleyici kurum, kayıtlı olmayan platformlarda işlem yapan yatırımcıların Malezya menkul kıymetler yasaları kapsamında korunmadığına dikkat çekti.Bybit, Malezya Telegram kanalından yaptığı açıklamada uygun lisansları aldıktan sonra ülkeye dönmeyi planladıklarını belirtti. Borsa, ağustos ayında Avrupa Birliği”nin Kripto Varlık Piyasaları (MiCA) düzenlemesi öncesinde Fransa”dan da çekilmişti. Şu anda Malezya”da yalnızca altı kripto varlık borsası yasal olarak faaliyet gösteriyor.

Source: Haberler


Türkiye Sigorta, 2025″te sektörün ve enflasyonun üzerinde prim artışı hedefliyor

“İş Dünyası Söyleşileri” kapsamında AA muhabirine açıklamalarda bulunan Taha Çakmak, 2025 yılında inovasyona ve müşteri odaklı çözümlere yatırım yapmayı sürdüreceklerini söyledi.

Ürün ve hizmet çeşitliliklerini artırmayı, her segmentteki müşterilerinin sigorta ihtiyaçlarına yönelik çözüm sunmayı hedeflediklerini kaydeden Çakmak, “Dijitalleşme sayesinde süreçlerimizi daha hızlı, erişilebilir ve kullanıcı dostu bir hale getirirken, Kasko, Sağlık ve Konut gibi bireysel ürünlerde yenilikçi uygulamalarla sigortayı herkes için daha ulaşılabilir kılacağız. Bununla birlikte, Yangın ve İş Yeri gibi ticari ürünlerimizle işletmelerimizin yanında olmaya devam edeceğiz.” şeklinde konuştu.

Çakmak, dengeli ve istikrarlı büyüme stratejisi sürdürdüklerini aktararak, “2024 Kasım sonunda toplam brüt prim üretimimizi 89,3 milyar liraya ulaştırdık. Böylece geçen yılın aynı döneminde 50,8 milyar lira olan prim üretimimizi yüzde 76 artırmış olduk.” ifadelerini kullandı.

Sundukları çözümlerle yalnızca müşterilerine değer yaratmakla kalmadıklarını, aynı zamanda ülke ekonomisinin büyümesine de katkı sağladıklarını belirten Çakmak, “Gerçekleştirdiğimiz tüm çalışmaların, bizi 2025″te de sektörün ve enflasyonun üzerinde prim büyümesine taşıyacağına inanıyoruz. 2025″i de sektör lideri olarak tamamlamak en büyük hedefimiz.” dedi.

– “Pazar payımız yüzde 14″ü aştı”

Çakmak, 2024 Kasım sonu sektör verilerine göre, geçen yılın aynı dönemine kıyasla pazar paylarını artırarak yüzde 14,2 seviyesine ulaştıklarını vurguladı.

Türkiye”de sigorta sektörünün artan sigorta bilinci ve yenilikçi ürünlerle son yıllarda istikrarlı bir büyüme eğilimi yakaladığına dikkati çeken Çakmak, “2024 yılı kasım itibarıyla sigorta sektörünün toplam prim üretimi yüzde 72,6 artışla 717,6 milyar liraya ulaşırken, bunun yüzde 87,7″si hayat dışı branşlardan sağlandı. Aynı dönemde hayat dışı branş prim üretimi yüzde 72,2, hayat branşı prim üretimi ise yüzde 75,5 artış gösterdi.” diye konuştu.

Son yıllarda hem yerli hem de yabancı sigorta şirketlerinin pazara girişiyle rekabetin yoğunlaştığına işaret eden Çakmak, müşterilerin artık daha hızlı, kişiselleştirilmiş ve dijital hizmetler talep ettiğini aktararak, şöyle devam etti:

“Dijitalleşmeye hızlı adapte olan şirketler süreç optimizasyonu ve müşteri deneyiminde avantaj sağlarken, bu dönüşüme ayak uyduramayanlar rekabet güçlerini kaybetme riskiyle karşı karşıya kalıyor. Biz de bu dönüşüm sürecine ve müşterilerimizin beklentilerine ayak uydurabilmek adına, bu sene içerisinde Tamamlayıcı Sağlık, Seyahat Sağlık ve Kasko Sigortaları ile Bireysel Emeklilik ürünlerimizin online satışını web sitemiz ve mobil uygulamamız üzerinden müşterilerimizin hizmetine sunduk. Bu sayede potansiyel müşterilerimiz kendileri için hazırlanan kişiselleştirilmiş fiyat çalışmalarını karşılaştırmalı olarak görüyor, ihtiyaç ve tercihleri doğrultusuna kredi kartı ile ödemelerini gerçekleştirerek poliçelerini kendileri düzenleyebiliyorlar.”

Taha Çakmak, gelecek dönemde de müşterilerinin ihtiyaçları doğrultusunda hayat, DASK gibi ürünlerle çevrim içi satılan ürün adetlerini artırmaya devam edeceklerinin altını çizdi.

Hizmetlerini her zaman ve her yerde ulaşılabilir kılmak amacıyla B2B uygulamalarını ve dijital kanallarını modernize ettiklerini anımsatan Çakmak, özellikle yapay zekayla güçlendirilmiş yeni nesil teknolojileri hızla hayata geçirdiklerini aktardı.

Çakmak, “Temmuzda mobil uyumlu ve yapay zeka destekli elementer sigorta uygulamamız Pusula Plus”ın ilk fazını devreye aldık. Eylülde ise yenilenen web sitemizi kullanıcılarımızla buluşturduk. Ayrıca, mayıstan bu yana Müşteri İletişim Merkezimiz, web ve mobil kanallarımız üzerinden ürünlerimizin direkt satışını mümkün kıldık. Mobil uygulamamızı ise yeni özelliklerle sürekli geliştiriyoruz.Yapay zeka destekli dijital asistanımız “Bilge” hem müşterilerimize hem de acentelerimize hızlı ve doğru çözümler sunuyor. Temmuzda Bilge”yi acentelerimizin kullanımına sunduk.” değerlendirmesinde bulundu.

Çakmak, yapay zeka destekli tutundurma modelleri, hasar süreçlerinin otomasyonu ve CRM sistemlerinin akıllı hale getirilmesi gibi projelerle yapay zeka kullanımını her alanda artırdıklarını anlattı.

– “Güçlü bir siber güvenlik altyapısı oluşturuyoruz”

Sürdürülebilirlik ve bilgi güvenliğinin öncelikli odak alanları arasında yer aldıklarını vurgulayan Çakmak, “Dijitalleşen süreçlerimizle kağıtsız ofis hedefimize ilerlerken, müşteri bilgilerinin gizliliğini ve bütünlüğünü sağlamak için uluslararası standartlara uygun güvenlik çözümleri uyguluyoruz. Gelişmiş veri şifreleme, çok faktörlü kimlik doğrulama ve güvenlik izleme sistemlerimizle güçlü bir siber güvenlik altyapısı oluşturuyoruz. Modernize edilmiş büyük veri platformumuz ve bulut tabanlı altyapı yatırımlarımız sayesinde analitik projelerimize ivme kazandırıyor, hizmetlerimizi daha hızlı ve verimli bir şekilde paydaşlarımıza ulaştırıyoruz.” diye konuştu.

Çakmak, sigortacılık sektörünün yapay zekanın sunduğu fırsatlarla derin bir dönüşümden geçtiğini dile getirerek, şunları kaydetti:

“Türkiye Sigorta olarak, bu güçlü teknolojiyi işimizin merkezine koyarak müşterilerimize, iş ortaklarımıza ve sektöre yeni nesil çözümler sunuyoruz. Çalışma arkadaşlarımızın işe alım süreçlerinde yapay zekadan faydalanarak hem doğru adayları belirliyor hem de süreci daha verimli hale getiriyoruz. Bununla birlikte, dijitalleşen dünyada otonom bir şirket olmanın gerekliliklerini yerine getiriyor, müşterilerimiz ve satış kanallarımıza anlık bilgi sağlayarak hizmet kalitemizi artırıyoruz. Ayrıca, e-posta ve sosyal medya kanallarımızda gelen geri bildirimleri Doğal Dil İşleme (NLP) Teknolojisi ile analiz ediyor, müşteri deneyimimizi sürekli iyileştirmek için bu verileri kullanıyoruz. Sağlık süreçlerinde kullandığımız akıllı doküman anlama teknolojisi, hız ve verimliliği artırırken, provizyon süreçlerimizi yapay zeka temellerine dayandırarak maliyetleri optimize ediyoruz. “Fraud” analitiği çözümlerimiz ise kaynaklarımızı daha verimli kullanmamıza olanak tanıyor.”

– “Dijitalleşme, stratejik önceliğimiz olacak”

Dijitalleşmenin stratejik önceliklerinden biri olmaya devam edeceğinden söz eden Çakmak, dijital çözümlerle müşteri deneyimini iyileştirmek, süreçleri kolaylaştırmak ve her bireyin sigortaya ulaşılabilirliğini artırmak amacıyla yatırımlarını artıracaklarını söyledi.

Çakmak, sürdürülebilirlik ve sosyal sorumluluk alanlarında da önemli projelere imza atarak geleceğe ve topluma değer katmayı öncelikli hedefleri arasında gördüklerini kaydetti.

2025″te sigorta sektörünün hızla değişen küresel dinamikler ve teknoloji odaklı dönüşüm süreçleriyle hem önemli fırsatlarla hem de kritik tehditlerle karşı karşıya kalacağı öngörüsünde bulunan Çakmak, sözlerini şöyle tamamladı:

“Dijitalleşmenin getirdiği yenilikler, müşteri beklentilerindeki değişimler ve iklim değişikliği gibi küresel sorunlar, sektörde hem yeni iş modelleri yaratıyor hem de çeşitli zorluklar doğuruyor. Sigorta şirketlerinin bu süreçte geleceğe hazırlanırken stratejik avantaj sağlamak adına yeni fırsatları değerlendirmeleri ve tehditlere karşı proaktif önlemler almaları kritik önem taşımaktadır. Türkiye Sigorta olarak, aldığımız aksiyonlarla sigortalılarımızın farkındalığını artırıyor. Riskleri azaltmak, kayıpları önlemek ve finansal zararları minimuma indirmek için proaktif bir yaklaşım sergiliyoruz. Geleceğe yön veren stratejilerimizle sektördeki öncü rolümüzü sürdürecek, yenilikçi çözümlerimiz ve müşteri odaklı hizmet anlayışımızla müşterilerimizin ihtiyaçlarına en iyi şekilde cevap vermeye devam edeceğiz.”

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source:


Akkuyu NGS”nin iki önemli aşaması daha tamamlandı

Türkiye Cumhuriyeti”nde inşa edilen ilk nükleer güç santrali olan ve Rusya Devlet Nükleer Enerji Kuruluşu Rosatom tarafından Mersin”de inşa edilen Akkuyu Nükleer Güç Santrali (NGS) şantiyesinde iki önemli operasyon gerçekleştirildi. Santralin ısı montaj uzmanları, 3. Güç Ünitesi”nin reaktör basınç kabını tasarım konumuna yerleştirirken, 2. Güç Ünitesi için de ilk parti taze nükleer yakıt sahaya teslim edildi. Üçüncü üniteye ait reaktör basınç kabı “open top” teknolojisi kullanılarak monte edildi. Reaktör binasının silindirik kısmının açık üst kısmından basınçlı bölgeye ekipman tedarik edilmesine yarayan teknoloji, iç koruma kabının kubbe kısmının montajından önce inşaat ve montaj işlerinin en uygun şekilde bir araya getirilmesine olanak sağlıyor. Denetimler tamamlandı Reaktör basınç kabının montajının tamamlanmasının ardından, Akkuyu Nükleer AŞ”nin yanı sıra bağımsız denetim kuruluşları Türk Loydu ve Türkiye Nükleer Düzenleme Kurumu (NDK) uzmanlarından oluşan bir komisyon, reaktör kabı montaj kalitesinin denetimini gerçekleştirdi. Yılın son günlerinde 2. ünite için üretilen nükleer yakıt da Akkuyu NGS sahasına ulaştı. Yakıt demetleri özel taşıma konteynerleri içinde sahaya teslim edildi ve tüm uluslararası nükleer güvenlik gerekliliklerine uygun olarak tutuldukları taze yakıt depolama tesisine yerleştirildi. “Akkuyu NGS”nin 3. güç ünitesinin kalbi kuruldu” Akkuyu Nükleer AŞ Genel Müdürü Sergey Butckikh, konuya yönelik değerlendirmesinde, saha çalışmalarının önceki yıllarda olduğu gibi bu yıl da dinamiğinin çok yüksek olduğunu belirterek, “Proje planında öngörülen ana operasyonları gerçekleştirdik. Akkuyu NGS”nin 3. güç ünitesinin kalbi kuruldu, yani nükleer reaktör kabının montajına ilişkin kritik çalışmayı başarıyla tamamladık. Sahadaki diğer tüm inşaat ve kurulum işlemlerinde olduğu gibi, reaktör kabının kurulumu da titiz bir hazırlık, yüksek nitelikli uzmanlar ve her aşamada özel bir hassasiyet gerektirdi. Ayrıca Aralık ayında 2. ünite için ilk parti yakıtı da Akkuyu NGS sahasına teslim ettik. Yakıt, Akkuyu Nükleer AŞ”nin ilgili birimleri, üretim tesisi ve denetim makamları arasında sıkı bir koordinasyon altında, sızdırmaz konteynerler içinde kara ve deniz yoluyla Türkiye”ye ulaştırıldı. Reaktöre yüklenmeden önce konteynerler NGS sahasındaki taze yakıt depolama tesisinde özel koşullar altında tutulacak” ifadelerini kullandı. Akkuyu NGS, Türkiye Cumhuriyeti”nde inşa edilen ilk nükleer güç santrali olma özelliğini taşıyor. Akkuyu NGS projesi, her biri 1200 megavat kapasiteli Rus tasarımı 3+ Nesil VVER reaktörlere sahip dört güç ünitesinden oluşuyor. Santralin inşası, küresel nükleer endüstride “Yap-Sahip Ol-İşlet” modeli ile hayata geçirilen ilk proje olma niteliğini taşıyor.

Source: Dünya Gazetesi


Bakan Işıkhan”dan en düşük emekli aylığı açıklaması

Ekonomi Yönetimi, Yeni GAP Eylem Planı İstişare Toplantısı ve bu yılın son Ekonomi Koordinasyon Kurulu (EKK) Toplantısının ardından gazetecilerle bir araya gelerek gündeme ilişkin soruları yanıtladı. Asgari ücrete ilişkin soru üzerine Bakan Işıkhan, asgari ücretin, makroekonomik dengeleri, istihdam piyasasını ve enflasyonun dinamiklerini doğrudan etkileyen çok kritik bir mekanizma olduğunu belirtti. Toplantıların ardından 24 Aralık ta asgari ücretin 2025 yılı için net 22 bin 104 lira olarak belirlendiğini hatırlatan Işıkhan, sözlerini şöyle sürdürdü: Asgari ücret desteğini 700 liradan 1000 liraya çıkarmıştık. Maliyetini düşündüğümüzde de 70 ile 82 milyar lira arasında işverenlerimiz aracılığıyla işçilerimize asgari ücret desteğini vermiş olacağız. Burada tabii ki asgari ücretin yıllar boyu gelişimine de değinmemizde çok büyük yarar var. Bu çerçevede özellikle 2002 yılında asgari ücret bildiğiniz gibi 184 liraydı. 2025 yılında nominal olarak 119 katına, reel olarak ise 4 katına çıkmıştı. Dolar ve Euro bazında değerlendirdiğimizde, asgari ücret 2002 de 127 dolar iken, 2025 te 630 dolara yükselmiş. 2002 de 144 Euro iken, bugün 605 e Euro ya yükselmiş. Ayrıca esas mesele asgari ücretin buradaki nominal seviyesi değil satın alma gücüdür. Bu satın alma gücünü ve refahı kalıcı hale getirmemiz çok önemli. Özetle Orta Vadeli Program hedeflerimizle uyumlu bir politika izleyeceğiz. Zaten dezenflasyon sürecine de girmiş bulunmaktayız. ENFLASYON ORANLARI BELLİ OLDUKTAN SONRA EN DÜŞÜK EMEKLİ AYLIĞI ARTTIRILMASI NOKTASINDA BİR ÇALIŞMA İÇERİSİNDE BULUNABİLECEĞİZ Bakan Işıkhan, emekli aylıklarına ilişkin soru üzerine, emekli aylıklarının arttırılmasının yasal bir düzenleme doğrultusunda gerçekleştirildiğini söyledi. Kanuna göre SSK ve Bağ-Kur emeklilerinin maaş artışlarının Ocak ve Temmuz ayında 6 aylık TÜFE oranında, memur emeklilerinin ise enflasyon farkına ilaveten toplu sözleşmelerinde belirtilen rakamlarla belirlendiğini dile getiren Işıkhan, şu ifadeleri kullandı: En düşük emekli aylığı bildiğiniz gibi 10 bin liraydı temmuz ayında, en son 12 bin 500 liraya çıkardık. Tabii burada kök aylığın artışı şöyle; kısa süreli ve az prim ödediği için düşük aylık alan emeklilerimizi biz 12 bin 500 e tamamlıyoruz ve aradaki fark da Hazine ve Maliye Bakanlığımız tarafından ödeniyor. Ocak ayında, enflasyon oranları belli olduktan sonra Ekonomi Koordinasyon Kurulu nda en düşük emekli aylığının arttırılması noktasında bir çalışma içerisinde bulunabileceğimizi ifade etmek isterim. BELEDİYELERİN SGK BORÇLARININ ŞU AN 160 MİLYARA ULAŞTI Bakan Işıkhan, belediyelerin Sosyal Güvenlik Kurumuna prim borçlarına ilişkin soru üzerine, 31 Mart seçimlerinden bugüne kadar, 96 milyar lira olan belediyelerin SGK borçlarının şu an 160 milyara ulaştığını dile getirdi. Ödenmeyen sigorta primleri için her gün faiz işlediğine dikkati çeken Işıkhan, şu bilgileri verdi: Tüm belediyelerimize eşit bir şekilde yaklaşıyoruz, hiçbir şekilde parti ayrımı gözetmeksizin SGK nın prim tahsilatını gerçekleştirmeye çalışıyoruz. Küçükçekmece Belediyesinin 1 milyar 65 milyon liralık borcuna karşılık gayrimenkul teklifini biz kabul ettik ve tahsilatımızı gerçekleştirdik. Burada o belediye, şu belediye diye biz bakmıyoruz. Ben 85 milyonun bakanıyım. Benim en önemli amaçlarımdan bir tanesi belediyelerimizin SGK ya olan prim borçlarının ödenmesidir. İlk 10 belediyeyi, 1 milyar küsur borcu olan belediyeleri açıklamıştık. Tabii ki burada haciz getirme sürecini de gerçekleştirdik. Ancak daha önce attığımız adımları da değerlendirmemiz gerekiyor. İletişime geçtik, ödeme emirlerini verdik ve 81 ildeki SGK il müdürlerimiz bu belediyelerle birebir iletişime geçmelerine rağmen hala borcunu ödemeyen belediyelerimiz söz konusuydu. Özellikle Adana ve Mersin Büyükşehir Belediyelerimiz, banka mevduat hesaplarına haciz koyarak ve diğer yöntemleri yasanın bize vermiş olduğu, mevzuatın bize verdiği yetkiye dayanarak da biz haciz işlemlerini gerçekleştirdik. Bunun ötesinde Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi yayınlandı bildiğiniz gibi. Artık belediyelerin prim borçlarını, iştiraklerinin, ilgili kuruluşlarının prim borçlarını kaynağından tahsil edeceğiz. Kaynağından tahsil edeceğimiz için de artık hiç böyle bir sürece girmenize de gerek kalmayacaktır. Bunu özellikle belirtmek isterim.

Source: Habertürk


İşte 2024″ün en çok konuşan transferleri

AA”nın, Türk sporunda 2024 yılında yaşanan gelişmelere ilişkin hazırladığı dosya haberin bu bölümünde, futbolda ön plana çıkan transfer gelişmeleri ele alındı.Yıldız futbolcu Fransız Kylian Mbappe”nin Paris Saint-Germain”den (PSG) ayrılarak Real Madrid”in yolunu tutması, 2024″ün en önemli transferi olarak akıllara kazındı.Galatasaray”ın Napoli”den yaz transfer döneminin son günü kiraladığı Nijeryalı Victor Osimhen”in imzası, futbol dünyasında büyük yankı uyandırdı.Atletico Madrid”in Manchester City”den 75 milyon avro karşılığında kadrosuna kattığı Arjantinli Julian Alvarez ise 2024″te en yüksek bonservis bedeli ödenen oyuncu oldu.UZUN SÜRE KONUŞULAN MBAPPE TRANSFERİ GERÇEKLEŞTİİsmi uzun süre Real Madrid ile anılan Mbappe, beklenen imzayı 2024″te attı.Fransız yıldız, sözleşmesinin sona ermesinin ardından İspanya ekibine bedelsiz transfer oldu.Büyük beklentilerle transfer edildikten sonra ilk haftalarda performansı eleştiri konusu olan 26 yaşındaki Mbappe, şu ana kadar Madrid ekibinde çıktığı 24 maçta 14 gol ve 4 asistlik performans sergiledi.Real Madrid”in bir diğer önemli transferi, Brezilya futbolunun 18 yaşındaki yıldız adayı Endrick oldu. Real Madrid, Endrick için Palmeiras”a 47,5 milyon avro ödedi.GALATASARAY”DAN OSİMHEN SÜRPRİZİGalatasaray, imza attığı dönemde 100 milyon avro piyasa değerine sahip Victor Osimhen transferiyle futbol dünyasında şaşkınlık yarattı.Sarı-kırmızılılar, Avrupa”nın dev ekiplerini peşinden koşturan Osimhen”i İtalya ekibi Napoli”den bir yıllığına kiraladı.Takıma büyük katkı sağlayan Osimhen, saha içindeki arzulu ve etkili oyunuyla 15 maçta 12 gol ve 5 asist üreterek beklentileri karşıladı.ATLETİCO MADRİD KESENİN AĞZINI AÇTIİspanya ekibi Atletico Madrid, 2024″te en fazla transfer harcaması yapan kulüplerden biri oldu.Atletico Madrid, yaz transfer döneminde Julian Alvarez, Conor Gallagher, Robin Le Normand ve Alexander Sörloth”un bonservislerini almak için 183,5 milyon avro harcadı.Manchester City”den transfer edilen Alvarez, 75 milyon avroluk bonservis bedeliyle 2024″ün en pahalı transferi olarak kayıtlara geçti.Madrid ekibi, Chelsea”den Gallagher”ı 42 milyon, Real Sociedad”dan Le Normand”ı 34,5 milyon ve Villarreal”den Sörloth”u 32 milyon avro karşılığında kadrosuna kattı.Şimdilik harcadığı paranın karşılığını almış gibi gözüken Atletico Madrid, LaLiga”da ilk devreyi zirvede tamamlamayı başardı.BOEY VE FERDİ KADIOĞLU İÇİN 30″AR MİLYON AVROGalatasaray, Fransız Sacha Boey”yi ve Fenerbahçe, milli futbolcu Ferdi Kadıoğlu”nu 30″ar milyon avro bonservis bedeliyle takımdan gönderdi.Bayern Münih, Boey”yi ocakta, Brighton ise Ferdi Kadıoğlu”nu ağustosta renklerine bağladı.Boey ve Ferdi Kadıoğlu”nu kadrosuna katan söz konusu iki takım, 2024″te transfere en fazla para harcayan kulüpler arasına da girdi.Milli futbolcunun yanı sıra Georginio Rutter, Yankuba Minteh, Mats Wieffer, Brajan Gruda, Matt O”Riley, İbrahim Osman, Diego Gomez ve Malick Yalcouye”yi transfer eden Brighton, adeta takımı baştan oluşturarak oyuncu bonservislerine yaklaşık 250 milyon avro harcadı.Sacha Boey transferine ek olarak Michael Olise, Joao Palhinha, Hiroki Ito ve Bryan Zaragoza gibi isimleri kadrosuna katan Bayern Münih ise yaklaşık 170 milyon avro bonservis ücreti ödedi.Futbol dünyasında 2024″te en fazla bonservis bedeli ödenen 10 futbolcu şöyle:FutbolcuEski takımıYeni takımıBonservis (milyon avro)1Julian AlvarezManchester City.Atletico Madrid752Dominic SolankeBournemouthTottenham64,303Leny YoroLilleManchester United624Pedro NetoWolverhamptonChelsea605Moussa DiabyAston VillaAl-Ittihad606Joao NevesBenficaPSG59,927Amadou OnanaEvertonAston Villa59,358Dani OlmoLeipzigBarcelona559Teun Koopmeiners.AtalantaJuventus54,7010Michael OliseCrystal PalaceBayern Münih53

Source: Www.star.com.tr


Kiralık araçta beklenti altı büyüme

Operasyonel araç kiralama sektörü yılın ilk dokuz ayında 64 milyar 200 milyon TL’lik yeni araç yatırımı yaparak 48 bin 300 adet aracı filosuna kattı. Yılın üçüncü çeyreği sonu itibarıyla sektörün aktif büyüklüğü 217 milyar 800 milyon TL olarak gerçekleşti. Bu dönemde, sektörün toplam araç sayısı 2023 yılı sonuna göre yüzde 0,2 azalarak 253 bin 500 adede geriledi. Tüm Oto Kiralama ve Mobilite Kuruluşları Derneği (TOKKDER) raporuna göre, Renault yüzde 17,9 pay ile Türkiye operasyonel araç kiralama sektörünün en çok tercih edilen markası olmayı sürdürdü. Renault’u yüzde 17,2 ile Fiat, yüzde 10,1 ile Toyota, yüzde 9,7 ile Ford ve yüzde 9,5 ile Volkswagen takip etti. Bu dönemde, sektörün araç parkının yüzde 46,8’i kompakt sınıf araçlardan oluşurken, küçük sınıf araçlar yüzde 30,3 ve üst-orta sınıf araçlar yüzde 10,6 pay aldı. 2018 yılı sonunda operasyonel araç kiralama sektörünün filosundaki hafif ticari araçların yüzde 2,9 olan payı ise 2024 yılının üçüncü çeyreği sonunda yüzde 7,5’e yükseldi. Sektörün araç parkının yüzde 34,4’lük bölümünü dizel yakıtlı araçlar oluştururken, benzinli araçların payı yüzde 56,2’ye yükseldi. Hibrit ve elektrikli araçların payı ise yüzde 9,3 oldu. SEDANLAR BİRİNCİ SIRADA TOKKDER raporunda yer alan bir başka veri ise, yılın ilk dokuz ayı sonunda operasyonel araç kiralama sektöründeki gövde tipine göre araç tercih sıralamasında sedan birinciliğinin devam etmesi oldu. Bu kapsamda, sedan gövde tipine sahip araçlar yüzde 48,2 ile birinci sırada, hatchback gövde tipine sahip araçlar ise yüzde 23,3 ile ikinci sırada yer aldı. SUV araçlar ise yüzde 19,4 ile üçüncü sırada yer aldı. Bu araçları yüzde 0,9 ile station wagon gövde tipine sahip araçlar takip etti. Sektörün toplam araç parkının yüzde 80’ini otomatik vitese sahip araçlar oluştururken, manuel vitesli araçların payı ise yüzde 20 olarak gerçekleşti. FİNANSMANA ERİŞİM OLURSA SEKTÖR BÜYÜME SÜRECİNE GİRER Operasyonel kiralama sektörünün 2024 yılının ilk dokuz aylık dönemine ilişkin sonuçlarını değerlendiren TOKKDER Yönetim Kurulu Başkanı Kağan Yaşa, “Operasyonel araç kiralamaya talep olmasına rağmen, enflasyondaki artışla beraber kira fiyatlarının artması ve finansman kaynaklarına erişimdeki engeller sebebiyle büyüme beklentinin altında kaldı. Enflasyonun kontrol altına alınması ve finansmana erişimin olması durumunda sektörümüz tekrar büyüme sürecine girecektir. Operasyonel araç kiralama sektörünün yılın son çeyreğini de benzer şekilde bir miktar düşüş ile kapatacağını tahmin ediyorum. 2025 yılında ise sektörün gelişimini ekonomik aktivitenin seyri, finansmana erişim ve maliyetler belirleyecek” dedi.

Source: Habertürk


Almanya”nın kapsamlı enerji dönüşümü enerji krizine nasıl çözüm olacak?

Almanya, enerji krizine çözüm arayışında yenilenebilir enerji yatırımlarını artırarak önemli adımlar atıyor. Özellikle Rusya-Ukrayna savaşı gibi jeopolitik gerilimlerin ardından enerji güvenliğini sağlamak için yeni politikalar geliştiren ülke, bu dönüşümü her geçen gün daha da hızlandırıyor. Yenilenebilir Avrupa nın yeni bölüm konuğu Almanya ve Almanya İstanbul Başkonsolosu Regine Grienberger oldu. habericireklam#300×250#130#right# Enerji projeleri ve planlamaları noktasında ödevlerine geçen yıldan çalıştıklarını belirten Grienberger Güneş enerjisi için fotovoltaik sistemler gerçekten büyük ilgi görüyor. Türkiye de de durum aynı ama Almanya da şu anda gerçekten büyük ilgi var ifadelerini kullandı YEREL TOPLULUKLAR DA ENERJİ PROJELERİNE KATILIYOR Peki Almanya yerel toplulukların ve paydaşların yenilenebilir enerji projelerine katılımını ve desteğini nasıl sağlıyor? Sürdürülebilir bir enerji politikasının nihayetinde son kullanıcılara da uygulanması gerekiyor diyen Grienberger Son kullanıcıların bir kısmı da tabii ki özel haneler. Bir diğer önemli kısım ise belediyeler. Bu noktada iki yönetmelikten daha bahsetmek istiyorum. Bir tanesi Isı Planlama Yasası. Bu yasa, bu yıl yürürlüğe girdi. Tüm yerel belediye yetkililerinden, belediyelerden, özellikle de tüm şehirlerden yerel bir ısı planlaması oluşturmalarını isteniyor. Yani ısı tüketicilerini ve enerji sağlayıcılarını inceliyorlar. Almanya daki şehir ve belediyelerin tamamı en geç 2028 yılına kadar bu planlamaya sahip olmak zorunda. Yetkililerden, enerji tedarikçilerine ve baca temizleyicilerine birçok kişiye kadar toplayabilecekleri tüm verileri kullanmak zorundalar, çünkü bu kişiler özel evlerdeki ısınma hakkında da çok fazla bilgiye sahip. Eyaletler yani Bundesländer merkezi değil, dolayısıyla bu bölgesel yapımız bunun gerçekleştiğinden emin olmalı ve daha sonra ev sahiplerine maliyet dostu, uygun maliyetli ve aynı zamanda iklim dostu bir çözüme karar verebilmeleri için bilgi sağlamalıdır diye ekledi. HİDROJEN, YENİLENEBİLİR ENERJİ PROJELERİNİN NERESİNDE? Temiz enerji yolunda büyük önem taşıyan hidrojen noktasında da Almanya, projelere büyük önem veriyor. 19 milyar euroluk bir hidrojen ağının inşasına yönelik planları açıklayan Grienberger, Hidrojen, Alman endüstrisini yenilenebilir tabanlı bir endüstriye dönüştürmek için gereken ana unsurlardan biri. Amacımız, 2045 yılına kadar sanayinin iklim açısından da nötr olmasını sağlamak. Bunu yapmanın tek yolu da hidrojen kullanmak diyerek, yenilenebilir enerji projelerine verdikleri önemi vurguladı. Grienberger ayrıca Türkiye ile yeşil hidrojen konusunda işbirliğine ilişkin bir mutabakat zaptının da mevcut olduğu ifade etti. Almanya yakın zamanda kritik hammaddelerin çıkarılması, işlenmesi ve geri dönüştürülmesi yoluyla güvence altına alınmasını amaçlayan projeleri desteklemek için 1 milyar euroluk bir hammadde fonu başlattı. Bu, ülkenin enerji dönüşümü ve teknolojik gelişimi için gerekli olan kritik mineraller için tedarik zincirlerinin güçlendirilmesine nasıl katkıda bulunacak? AVRUPA NIN ÇİN E BAĞIMLILIĞI AZALACAK MI? Almanya, enerji dönüşümünde tedarik zincirlerini çeşitlendirmek ve bu noktada Çin e olan bağımlılığını azaltmak için de stratejiler geliştiriyor. Çin stratejilerinin çok bütüncül bir bakış açısına sahip olduğunu belirten Grienberger Almanya olarak Avrupa nın en büyük pazar ekonomisi olmamıza rağmen Çin e kıyasla küçük olduğumuzu görüyoruz. Kendi kabiliyetlerimizden de yararlanmak için bu Avrupa ortak yaklaşımına ihtiyacımız var dedi. Grienberger Metal, batarya teknolojileri, fotovoltaik paneller ve farmasötik maddeler gibi birçok alanda bağımlılıkları azaltmamız gerektiği açık derken ekliyor: Bağımlılığın azaltılması korumacılık anlamına gelmiyor. Bu aynı zamanda Avrupa daki şirketlerin rekabet gücünü arttırmak istediğimiz anlamına da geliyor. TÜRKİYE Yİ SADECE İKİLİ ORTAK OLAAK DEĞİL, BÖLGESEL VE KÜRESEL BİR ORTAK OLARAK DA GÖRÜYORUZ Peki ya iki ülke arasındaki işbirlikleri? Zira Almanya ve Türkiye arasında uzun yıllara dayanan derin bir ilişki var ve bu ilişki Almanya da yaşayan yaklaşık 3 milyon Türk ile güçlü kültürel bağlarla da zenginleşiyor. Bununla birlikte her iki ülke de sürdürülebilir enerjiye öncelik verdikçe, yenilenebilir enerji projelerindeki işbirlikleri de daha önemli hale geldi. Peki Almanya yenilenebilir enerji ve yeşil dönüşüm alanında Türkiye ile nasıl işbirliği yapıyor? Grienberger bu soruya Türkiye yi sadece ikili bir ortak olarak değil, aynı zamanda bölgesel ve küresel bir ortak olarak görüyoruz diyerek başlıyor. Türk-Alman Enerji Forumu, enerji politikası diyaloğu için merkezi bir platform görevi görüyor” dedi. Ayrıca iki ülke arasında yeşil hidrojen üretimi ve yenilenebilir enerji projeleri gibi alanlarda işbirliği potansiyelinin oldukça yüksek olduğunu ifade etti. Almanya nın Türkiye deki yenilenebilir enerji projeleri noktasında halihazırda projeleri olduğunu ve bunları daha da artırmayı planladıklarını belirten Grienberger bu kapsamda Türk-Alman Enerji Forumu ve Ortak Çevresel Yönlendirme Komitesi gibi platformlar üzerinden de işbirliğinin geliştirildiğini, Almanya nın katkı sağladığı uluslararası fonlar aracılığıyla sürdürülebilir projelerin desteklenmesinin de planlandığını açıkladı.

Source: Habertürk


Otokar Genel Müdürü Özüner: Otokar”ın satışlarının yüzde 70″inden fazlası ihracat

Özüner, Turkcell”in katkılarıyla hazırlanan Anadolu Ajansı (AA) Teknoloji Masası”na konuk oldu.

Otokar”ın Romanya”nın ihtiyaçlarına yönelik imzaladığı yaklaşık 1 milyar dolarlık Türkiye”nin en büyük kara aracı ihracatı sözleşmesine ilişkin Özüner, “Bu 1059 araçlık (COBRA II) farklı bir ihale. İlk 278 aracı burada üretip göndereceğimiz, daha sonra orada yerli üretim faaliyetlerinde bulacağımız bir proje. Özellikle son yıllarda her ülke bu tip büyük alımlar yaparken bir teknolojiyi mümkün olduğu kadar ülkesine transfer etmek istiyor. Bir parçası ana üretim tesisinden diğer kısmının da lokal olarak o ülkede yapılması isteniyor.” diye konuştu.

Özüner, Otokar”ın rakipleri arasında öne çıkarak bu ihaleyi almayı başardığını aktararak, şunları kaydetti:

“27 Kasım”da sözleşmeyi imzaladık, bir sene içerisinde de teslim etmemiz gerekiyor. Hedefimiz ilk bir sene içerisinde bu ürünlerin üretimine başlamak. Üretime önümüzdeki sene içerisinde başlayacağız. Önümüzdeki senenin sonuna doğru da ilk buradan yaptığımız adetleri oraya göndereceğiz. Aynı zamanda 2026″dan sonraki üretim faaliyetlerimizi nasıl yapacağımızı detaylı şekillendireceğiz. Avrupa”daki ilk üretim tesisimiz olacak. Romanya”da projenin başından beri takip ettiğimiz, birlikte olduğumuz bir yerel ortağımız da var. Onun tesisinde üretmeyi düşünüyoruz. Yerel üretim olduğu için mutlaka bu tip projelerde yurt dışında kuvvetli bir ortağınızın olması büyük avantaj.”

“ARMA II yerli motoruyla seri üretime hazır”

Dünyada savunma sanayi ihtiyaçlarının arttığını anlatan Özüner, “Gerilimden dolayı savunma sanayinde ciddi bir istek ve artış var. Önümüzdeki 5 yılda önemli ölçüde savunma sanayi harcamaları artacak.” değerlendirmesinde bulundu.

Özüner, Otokar üretimi zırhlı araç ARMA II”nin iki opsiyonu bulunduğunu ve birinin yerli motorlu olduğunu belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bir de normal diğer araçlarda kullandığımız motorlu opsiyonu bulunuyor. Coğrafyasına göre müşteri tercihleri değişebilir ama biz Türkiye”deki savunma sanayisinin isteklerini karşılamak için yerli motorla ürün geliştirdik ve hazır. Her ikisi de tamamlanmış, bütün testleri bitmiş, seri üretime hazır durumda. Diğer araçlarda yerli motor kullanımına yönelik bir çalışma yok ancak proje ve ihtiyaç olması halinde çok hızlı yapılabilir. ARMA II”nin dışında COBRA, TULPAR, ALPAR araçlarımız var. Bunların hepsinde farklı teknolojileri çok hızlı uygulayan kuvvetli bir mühendislik ve test ekibimiz var. Büyük projeleri almamızın altında yatan neden bu.”

ALTAY tankıyla ilgili yıllar geçmesine rağmen şirket olarak gururlandıklarını vurgulayan Özüner, tankın ilk tasarım ve prototip faaliyetlerini yaptıklarını ve teslim ettiklerini söyledi.

TULPAR”ın da daha sonra başlayan bir proje olduğuna işaret eden Özüner, “Birçok ülkede testlere girdi, bazı ülkelerde akredite olan testlerden geçti. Seri üretime hazır bir ürünümüz. Amacımız bir an önce bu aracı gerek ülkemizde gerek yurt dışında envantere sokabilmek. Şu anda teklif verdiğimiz bir ihale yok. Daha çok bilgi paylaşımı şeklinde verdiğimiz teklifler var.” dedi.

“Ticari sınıfta ana önceliğimiz elektrikli araçlarda büyümek”

Özüner, Otokar”ın hem askeri hem de ticari tarafı olan, iki farklı iş dalını bir araya getiren, bunun da sinerjisini yaşayan bir şirket olduğuna dikkati çekerek, “Otokar, otobüs, midibüs segmentinde uzun yıllar Türkiye”de hizmet veren bir şirket. Bu segmentte 16 senedir lideriz. Yaklaşık 10 sene önce de Çinli şirket Foton”la kamyon alanında bir işbirliğine başlamıştık. O da her geçen sene gelişiyor.” ifadesini kullandı.

8-15 ton arası kamyonda her geçen sene yeni ürünleri ekleyerek büyümeye devam ettiklerini anlatan Özüner, şunları söyledi:

“Şu anda gündemimizde de perakende ve ticari kullanımı olan, özellikle filolarda da çok kullanılan küçük 4×4 araç gündemimizde. 4X4 pikap segmenti Türkiye”de de büyük ve önemli bir segment. Otobüs ve midibüste oldukça başarılıyız. Kamyonda son 3 senedir çok hızlı büyüyoruz. Planımız, kamyonda gösterdiğimiz bu hızlı büyümeyi Foton”da da sağlamak. Askeri araçlarda da ticari araçlarda da her birini kendi içinde ayrı değerlendirip her birindeki büyüme alanlarını iyi yakalamak istiyoruz. Bu sene kamyonda 15 ve 11 ton ürünümüz yoktu onları ekledik. Otomotiv sürekli yeni ürünlerle, yeni segmentlerle büyüyen bir alan.”

Özüner, geçen yıl Avrupa”da 4 bine yakın elektrikli otobüs satıldığını ve bunların büyük adetler olduğunu belirterek, ana önceliklerinin elektrikli araçlarda büyümek olduğunu dile getirdi.

Elektrikli araçlarla ilgili ürün gamlarının hazır olduğunu vurgulayan Özüner, “Geçen sene devreye aldığımız ürünlerimiz oldu. Bu sene İtalya”daki şirketimiz üzerinden önemli bir elektrikli otobüs satışımız oldu. Bunun dışında Intercity”de kullandığımız okul otobüsü için yine elektrikli geliştirmesine devam ediyoruz.” diye konuştu.

“ALPAR”ın tamamen otonom, uzaktan kumandalı testlerini yaptık”

Özüner, şu anda ticari araçtaki hemen hemen tüm AR-GE faaliyetlerinin elektrikli araçlar üzerine olduğuna işaret ederek, “Şu anda ağırlıklı dizel, CNG ve elektrikli satışlarımız oluyor. Hidrojenle ilgili hazır aracımız, çalışmalarımız var. Çok ciddi avantajları, mesafesi daha uzun olabiliyor ve çok hızlı şarj edilebiliyor. Birçok sebepten dolayı ticari araçta genel olarak henüz pazarı oluşmadı.” değerlendirmesinde bulundu.

Askeri araçlarda alternatif yakıtların kullanımına ilişkin Özüner, şu ifadeleri kullandı:

“İlerleyen yıllarda, ki bu en az bir 8-10 sene sürecek bir süreç, askeri kara araçlarında da özellikle elektrikli hibrit gibi araçların kullanımı daha netleşecek çünkü birçok avantajı var. Sessiz olması, termal izinin olmaması, insansız olarak riskli operasyonlarda uzaktan kullanılabilmesi gibi birçok özelliği öne çıkıyor. Daha dünyanın hiçbir yerinde net bir şekilde tanımlanmış ve kullanımı netleşmiş bir araç yapısı değil. Bu tip araçların ilerleyen yıllarda envanterde yer alacağını öngörüyoruz. Ona göre de çalışmalarımız sürdürüyoruz.”

Özüner, ALPAR”ın tamamen otonom, uzaktan kumandalı testlerini yaptıklarına değinerek, “İlgi var ve konsepti de zamanla oturacaktır. Uzaktan yönlendirilmesi ve insansız olması çok farklı görev misyonlarını bu araçlara yükleyebilir. Çip teknolojisinin ilerlemesi bu ürünleri orta dönemde çok daha istenir, farklı kullanıma uygun hale getireceğini düşünüyorum.” dedi.

Otokar”da kullanımı olması nedeniyle ticari araçtaki otonom ekibinin askeri kısımdakinden daha olgunlaşmış durumda olduğunu aktaran Özüner, “Özellikle yurt dışında güzergahı belli yerlerde otonom mikrobüsler kullanılıyor. Bizim de bir ürünümüz var, dördüncü seviye otonom ve seri olmaya az çok hazır bir araç. Burada bir talep de var. Müşteri de bir talep varsa hızlı ilerliyor.” diye konuştu.

“Otokar”ın satışlarının yüzde 70″inden fazlası ihracat”

Özüner, yazılımın askeri ve ticari alanda da çok önemli olduğunu belirterek, kritik yazılımları rekabet avantajı olarak mutlaka şirket içerisinde know-how olarak tutmak gerektiğine dikkati çekti.

Otokar”da iki ayrı mühendislik bölümü olduğuna değinen Özüner, “Hem ofiste hem de sahada tecrübeli 450-500 kişilik bir ekibimiz var. Şirketimizin çalışan sayısının yarısından fazlası mühendislik ekibi. Birçok yazılımı kendimiz yapıyoruz. Bugün için teknoloji öyle bir boyutta ki ana işiniz dediğiniz alanda kritik yazılımları kendinizin geliştiriliyor olması lazım.” dedi.

Özüner, yurt dışında şirketleri olan Otokar için ihracatın çok önemli olduğunu belirterek, şu ifadeleri kullandı:

“Otokar”ın satışlarının yüzde 70″inden fazlası ihracat. Son dönemde Romanya”da sadece askeri işler için de bir şirket kurduk. Önümüzdeki sene için en önemli konu Romanya”daki işimiz. Bir sene içerisinde 278 aracı (COBRA II) burada üretip göndereceğiz. Bütün hazırlıklarımızı yaptık. Estonya projesini 2023 yılı sonunda almıştık, üretime geçtik, 2024 yılının son çeyreğinde ilk satışlarımızı yapmaya başladık. 2025 yılında da Estonya projesi devam edecek. Bu da bizim için önemli. Estonya Avrupa”daki ilk büyük projemizdi, Romanya da Avrupa”daki ikinci büyük proje. Yerli üretim olduğu için bizim için stratejik öneme sahip. Avrupa Birliği içerisinde üretim kabiliyetine kavuşmuş olacağız.”

“Avrupa Birliği içerisinde üretime başlamayı stratejik adım olarak görüyoruz”

2024″ün otomotivde genel anlamda finansal maliyetlerin yüksek olması sebebiyle üretim şirketleri için zor bir yıl olduğunu kaydeden Özüner, “2025 de benzer ekonomik ortama benziyor ama bütün hazırlıklarımızı yaptık. Yeni projeleri önceden planladık, büyüme planlarımızı yaptık. Ticari elektrikli araçlarda daha fazla büyümek istiyoruz. Zor bir yıl olmasına rağmen iyi plan yaptığımız bir yıl olacak. Geçen yıla göre daha iyi bir yıl geçeceğini düşünüyorum.” diye konuştu.

Özüner, Otokar”ın şu anda Avrupa”nın 4″üncü büyük üreticisi olduğunu vurgulayarak, sözlerini şöyle tamamladı:

“Avrupa”da büyüme iştahımız var. Fransa, İtalya, İspanya”da daha hızlı büyüyoruz. Bu sene yavaş yavaş Almanya ve Nordik ülkelerinde büyümek istiyoruz. O nedenle ticari araçlarda Almanya”da bir şirket kurduk. Ürün gamımızdaki geliştirmeleri de tamamladık. Avrupa”daki büyüme planımızda fırsatımız çok, yolun başında sayılırız. Avrupa”da diğer yeni pazarlara da açılarak büyümemizi hızlandırmak istiyoruz. Avrupa Birliği içerisinde üretime başlamayı da stratejik adım olarak görüyoruz. Bu bize ileride farklı fırsatlar da açabilir.”

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source:


ASELSAN, 42 milyon dolar bedelli ihracat sözleşmesi imzaladı

ASELSAN, Kamuyu Aydınlatma Platformu”na (KAP) yaptığı açıklamada yeni iş ilişkisini duyurdu.
Açıklamada, şirketin Orta Doğu Bölgesi”nde faaliyet gösteren bir müşterisi ile 42 milyon dolar bedelli ihracat sözleşmesi imzaladığı belirtilerek, “Anlaşma hava araçları faydalı yüklerinin doğrudan satışını kapsıyor” denildi.
Geçtiğimiz hafta 50,8 milyon euroluk anlaşma imzalanmıştı
Şirket, Avrupa Birliği’nde faaliyet gösteren bir müşterisiyle geçtiğimiz hafta kara silah sistemlerinin satışı için toplam değeri 50,8 milyon euro olan bir ihracat anlaşmasına imza atmıştı.

Source: Dünya Gazetesi


Solana kurucu ortağı stake kazançlarıyla suçlanıyor

Solana kurucu ortağı Stephen Akridge, eski eşi Elisa Rossi”nin kendisine ait Solana (SOL) tokenlarından elde edilen stake ödüllerini gizlice topladığı iddiasıyla San Francisco”da dava edildi. Milyonlarca dolarlık stake gelirlerinin söz konusu olduğu davada, Akridge”in kripto para konusundaki uzmanlık farkını kötüye kullandığı öne sürülüyor. Stake Ödülleri Üzerinden Milyon Dolarlık Anlaşmazlık Dava dosyasına göre Akridge, eski eşi Rossi”ye ait Solana cüzdanına yalnızca üç hesap üzerinde yetki verdi. Bu durum, Akridge”in Rossi”nin tokenlarını stake etmeye devam etmesine ve önemli miktarda gelir elde etmesine olanak tanıdı.Dava dosyasında söz konusu SOL token miktarı ve çalındığı iddia edilen toplam tutar karartılmış durumda olmakla birlikte, tutarın 25.000 doların üzerinde olduğu belirtiliyor. Davanın bazı kısımlarının mühürlenmesi talebinde ise söz konusu olan önemli miktarlardan bahsediliyor.Kripto varlıklar konusundaki uzmanlık farkını kullanarak gerçekleştirilen bu işlem, Mayıs 2024″te tespit edildi. Rossi”nin iddiasına göre Mayıs-Aralık ayları arasında Akridge”e konuyla ilgili en az on iki mesaj gönderdi.Dava sürecinde Akridge”in tutumu da tartışma yarattı. İddialara göre Akridge, stake ödüllerini iade etmeyi reddederek “stake ödüllerini benden almak için bol şans” ifadesini kullandı.Solana ekosisteminde önemli bir isim olan Akridge, 2018″de şirketin kuruluşuna katkıda bulundu. SOL token değerinin geçen ay 263 dolar ile rekor seviyeye ulaşması ve yıl içinde yüzde 80″in üzerinde artış göstermesi, davanın maddi boyutunu daha da önemli hale getiriyor.

Source: Haberler


Dış kaynak girişi artıyor! Bakan Kacır: Önemli düşüş göreceğiz

Kacır, Marmara Bölgesi Organize Sanayi Bölgeleri ve Sanayicileri İstişare Toplantısı”nda, jeopolitik gerilimler, krizler, salgınlar, tedarik zincirlerinde yaşanan yerini bulabilme arayışı ve oluşturulmaya çalışılan yeni denge mekanizmalarının, yeni meydan okumalarını da beraberinde getirdiğini söyledi.Ticarette korumacı yaklaşımların yükselişe geçtiğini dile getiren Kacır, “Mevcut tabloda katma değerli, rekabetçi ve sürdürülebilir bir üretim anlayışı daha fazla önem kazanıyor. Güçlü üretim ve teknoloji geliştirme altyapısına sahip ülkeler kalkınma yarışında bir adım önde yer alıyor. Türkiye olarak bu dönüşümü güçlü bir altyapıyla göğüslüyoruz.” ifadelerini kullandı.Kacır, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan”ın liderliğinde, son 22 yılda sanayide büyük kazanımlar elde edildiğine işaret ederek, Türkiye”nin OECD ülkeleri arasında son 22 yılda sanayi üretimini en fazla artıran ülke olduğunu, etkin AR-GE teşvik sistemiyle de ülkede adeta sıfırdan bir AR-GE ve inovasyon ekosistemi inşa ederek yüksek teknoloji ve katma değer üreten öncü Türkiye”nin temellerini attıklarını söyledi.Katma değerli üretim, yeşil ve dijital dönüşüm olmak üzere üç ana sac ayağı üzerinde yükselmesini hedefledikleri bir Türk sanayisi inşa ettiklerini kaydeden Kacır, ikiz dönüşüm olarak adlandırdıkları “Yeşil” ve “Dijital” dönüşüm ile firmaların yatırımlarını uzun dönemli yol haritalarıyla desteklediklerini vurguladı.Kacır, Dünya Bankası işbirliğinde yürüttükleri “Türkiye Yeşil Sanayi Projesi” ve “Türkiye Organize Sanayi Bölgeleri Projesi” ile 700 milyon doların üzerinde finansmanı sanayicilerin, KOBİ”lerin ve yeşil teknoloji girişimlerinin hizmetine sunduklarını belirtti.İş gücünün dönüşümünü gerçekleştirmek adına model fabrikalarla sanayici ve emekçileri yalın üretim ve dijital dönüşümle buluşturduklarını aktaran Kacır, ilkini 2018″de Ankara”da faaliyete aldıkları yetkinlik ve dijital dönüşüm merkezlerinin, yani model fabrikaların sayısını kısa sürede 10″a yükselttiklerini bildirdi.Kacır, “Proje uygulama çalışmalarımız ve verdiğimiz eğitimlerle firmalarımızı sanayimizin dijitalleşme yolculuğuna hazırlıyoruz. Kurulum çalışmaları devam eden 5 yeni model fabrikayla bu örnek tesislerin sayısını 15″e çıkaracağız ve sanayimizin dijital çağa adaptasyonunu güçlü şekilde gerçekleştireceğiz.” diye konuştu.- “ÜLKEMİZİN DÜNYANIN ÖNDE GELEN TEKNOLOJİ ÜRETİM MERKEZLERİ ARASINDA YER ALMASINI SAĞLAYACAĞIZ”Bakan Kacır, firmalar ve kamu kuruluşlarının dijital dönüşümüne yönelik sundukları destekleri güçlendirmek amacıyla “Dijital Avrupa Programı”na katıldıklarını belirterek, “Sanayi, KOBİ”ler ve kamu kurumlarının dijital dönüşümünde kritik rol üstlenmek üzere ülkemizden 5 konsorsiyum, “Avrupa Dijital İnovasyon Merkezleri” ağına dahil oldu.” dedi.Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası işbirliğinde, 300 milyon avro finansman desteğini KOBİ”lerin gerçekleştireceği dijital dönüşüm projelerine sunduklarını dile getiren Kacır, şöyle devam etti:”Sanayimizin rekabet gücünü artıracak, yüksek teknolojili ve katma değerli üretimi sürdürülebilir ve sürekli kılacak destek enstrümanlarımızı sanayicimizin ihtiyaçlarına ve koşullara uygun olarak sürekli güncelliyor, devreye alıyoruz. Teknoloji Odaklı Sanayi Hamlesi Programımız ile yüksek teknoloji yatırımları için AR-GE”den seri üretime destek mekanizması uyguluyoruz.”Kacır, Yatırım Taahhütlü Avans Kredisi Programı ile dış ticaret açığının yüzde 85″ini oluşturan 284 ürüne yönelik yatırımlara uygun koşullarda finansman sağladıklarına dikkati çekerek, “Merkez Bankamızın 300 milyar liralık kaynak tahsis ettiği bu program kapsamında, bu yıl yatırım büyüklüğü 239 milyar lirayı aşan 28 projenin işlemlerini tamamladık.” bilgisini aktardı.HIT-30 Yüksek Teknoloji Yatırım Programı ile kısa sürede elektrikli araç, güneş hücresi, rüzgar türbini gibi stratejik alanlarda toplam büyüklüğü 7 milyar doları aşan yatırımları Türkiye”ye kazandırma noktasına geldiklerini bildiren Kacır, şunları kaydetti:”Kararlılıkla hayata geçirdiğimiz Milli Teknoloji Hamlemiz ile Türkiye Yüzyılı”nda sanayimizi, üretim altyapımızı katma değerle ve yüksek teknolojiyle besleyerek güçlendirmeyi sürdüreceğiz. Ülkemizin dünyanın önde gelen teknoloji üretim merkezleri arasında yer almasını sizlerle beraber sağlayacağız. Bizler, ülke kalkınmasında pay sahibi olan üretici ve sanayicilerimizin her daim yanında yer alarak en büyük destekçileri olmaya devam edeceğiz. Elbette üretim deyince ülkemiz ihracatının yüzde 60″tan fazlasını gerçekleştiren Marmara Bölgemiz ayrı bir başlıkta değerlendirilmeyi fazlasıyla hak ediyor.”- “SANAYİ ALANLARIMIZIN BÜYÜKLÜĞÜNÜ 2 KATINA ÇIKARMAYI ÖNEMLİ BİR HEDEF OLARAK GÖRÜYORUZ”Bakan Kacır, nitelikli iş gücüyle lojistik bağlantılarıyla ve sahip olduğu yüksek potansiyelle Marmara Bölge”sine büyük bir önem atfettiklerini belirterek, bölgede kimyadan tekstile, otomotivden makineye uzanan geniş bir yelpazede büyük başarılara imza atmış ve küresel değer zincirlerinde önemli roller üstlenen firmalara ev sahipliği yaptıklarını söyledi.Eylül ayında OSB yönetmeliğinde yaptıkları reform niteliğindeki değişikliklerle sanayicilerin yatırım yerlerine erişimini kolaylaştırdıklarını aktaran Kacır, “Kural bazlı, şeffaf bir yönetişim inşa edecek yeni modelle, her ayın ilk pazartesi günü tüm OSB”lerimizde bulunan boş sanayi alanlarını yatırımcıların tahsis başvuruları için çevrim içi platformda erişime açıyoruz. Yeni kurulan OSB”lerimizde ise hızlı kamulaştırma ve altyapı inşası için ihtiyaç duyulan kaynağı oluşturmak üzere ön tahsis uygulamasını da aynı kurallar çerçevesinde yürütüyoruz.” dedi.Kacır, tahsise açılan yatırım yerlerinin yüzde 30″una sadece 3 ayda yatırımcı talebi yönelmiş olmasının ne kadar doğru bir adım attıklarının ispatı olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti:”OSB”lerde izinsiz devir işlemlerine karşı sıkı tedbirler aldık. Arsa tahsis süreleri dolmuş ancak ilgili OSB tarafından henüz tahsis iptal işlemi gerçekleştirilmeyen katılımcılara yatırım süreçlerini tamamlayabilmeleri için bir defaya mahsus olmak üzere 3 yıla kadar süre uzatımı imkanı sunduk. Ayrıca Yeni OSB kurulumları ve genişleme alanlarında stratejik yatırımlar için yüzde 15 alan ayrılmasını sağladık. OSB”lerde çalışanlarımız için sosyal alanlar ve konut alanları da oluşturarak sanayileşmeyi topyekün daha da güçlendiriyoruz.”Planlı sanayileşme yolculuğunu hayata geçirecekleri pek çok program ve projenin olduğunu ifade eden Kacır, daha çok planlı sanayi oluşturmayı, sanayi alanlarının büyüklüğünü iki katına çıkarmayı önemli bir hedef olarak gördüklerini söyledi.- “NİHAİ AMACIMIZ İNSANIMIZIN REFAHINI ARTIRMAK, ÜLKEMİZİN KALKINMASINI HIZLANDIRMAK”Bakan Kacır, plan ve stratejilere yön verecek, Ulusal Sanayi Alanları Master Planı”nı ilgili bakanlıklar ile işbirliği içinde hazırladıklarını dile getirerek, master planın ilk faz çalışmaları kapsamında, Samsun-Mersin hattındaki 18 ilde toplam 34 potansiyel sanayi alanı tespit ettiklerini ve bu alanların büyüklüğünün Türkiye”deki tüm OSB”lerin toplam büyüklüğünden fazla olduğunu belirtti.Mevcut OSB”lerin ortalama büyüklüğünün 336 hektarken, master plan kapsamında üzerinde çalıştıkları alanların ortalama büyüklüğünün bunun 10 mislinden fazla olduğuna işaret eden Kacır, “Bu çalışma ile birlikte stratejik değeri olan ulusal ve bölgesel yatırımlar için altyapısı hazır, sosyal çevresiyle birlikte planlanmış mega endüstriyel parklar oluşturmayı hedefliyoruz. Önemli bir hedefimiz de Marmara Bölgesi”nde yoğunlaşmış ve deprem riski bulunan sanayi tesislerimizin yeni yatırımlarla önümüzdeki dönemde Anadolu”ya taşınmasını hızlandırmak. Bölgesel kalkınma adına Anadolu”da atacağımız her adım, her yatırım, büyükşehirlerimize ilave nüfus yönelimini yönetebilmek adına da en önemli enstrümanlardan biri.” diye konuştu.Kacır, planlı sanayi alanları oluşturmayı, OSB”ler, endüstri bölgeleri, mega endüstriyel parklar kurmayı amaçladıklarını dile getirerek, “Ama özünde bütün bunlar nihai amaç değil. Nihai amacımız insanımızın refahını artırmak, ülkemizin kalkınmasını hızlandırmak. Sanayi bölgelerinin çevresel ve ekonomik açıdan bölgesel ve ulusal kalkınmaya katkı sunmasını sağlamak adına üretim ekonomisi temelli bir yaklaşımla hareket ediyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.- “KOBİ”LERİMİZE ÇALIŞAN SAYISI BAŞINA AYLIK 2 BİN 500 LİRAYA KADAR DESTEK ÖDEMESİ SAĞLAYACAĞIZ”Dünyada imalat sanayisinde ve ihracat siparişlerinde beklentilerin daralma yönünde olduğu bir dönemde olunduğunu aktaran Kacır, fiyat istikrarını önceleyen Orta Vadeli Program doğrultusunda yürütülen programın iç pazarda büyüme düzeyine yansımalarının da olduğunu söyledi.Kacır, enflasyonla mücadelenin uzun vadede yakalanan istikrar sayesinde sağlıklı büyümeyi destekleyeceğini ifade ederek, “Halihazırda ekonomi programımızın oluşturduğu güven ve buna bağlı öngörülebilirlik seviyesindeki artış sayesinde dış kaynak girişi artıyor. Dezenflasyon sürecinin önümüzdeki dönemde sürmesiyle birlikte finansman maliyetlerimizde de önemli düşüş göreceğiz.” diye konuştu.Kalıcı refah artışını sağlamayı hedefledikleri ekonomi programını ve bu doğrultuda hayata geçirdikleri politikaları tüm kurumlarla eş güdümlü şekilde sürdürmeye devam edeceklerine dikkati çeken Kacır, “Fiyat istikrarını öncelediğimiz yeni dönemde yatırımların aksamaması için pek çok önlemi de aldık. Elbette daha fazla adımı da yine hep birlikte atma arzusundayız. Ekonomi programımızın emek ve istihdam yoğun sektörlerdeki etkisini en aza indirecek yeni projeler için çalışmalarımızı sürdürüyoruz.” şeklinde konuştu.Kacır, yıllık 37 milyar dolarlık ihracatı gerçekleştiren ve 1 milyon 200 binden fazla çalışana istihdam sağlayan konfeksiyon, tekstil, deri ve mobilya sektörlerinde üretim ve istihdamı muhafaza etmek adına gelecek ocakta KOSGEB eliyle İstihdamı Koruma Programı başlatacaklarını belirterek, şunları kaydetti:”Cumhurbaşkanımızın geçtiğimiz hafta Bursa”da ifade ettiği üzere, 2024 yılının iş gücü düzeyini 2025 yılında da koruyan KOBİ”lerimize çalışan sayısı başına aylık 2 bin 500 liraya kadar destek ödemesi sağlayacağız. Teşvik sistemimizde kapsamlı bir revizyon için çalışmalarımızda sona geldik. Ülkemizin uzun vadeli hedefleriyle teşvik mekanizmalarımızı daha güçlü hizalayan yeni teşvik modelimizle de yatırımcılara selektif ve program bazlı olarak cazip teşvikler sunacağız. Yalın bir yaklaşımla oluşturduğumuz yeni modelle birlikte teşvik sistemimizin seçiciliğini, yerel odağını ve destek etkinliğini artıracak önemli değişiklere gidiyoruz. En önemli adımlarımızdan biri de yatırımlar için finansman desteklerini ciddi düzeyde artırmak olacak. Yakın bir zamanda yeni sistemin detaylarını kamuoyuyla paylaşacağız. Daha büyük, daha güçlü, müreffeh bir Türkiye için sizlerle bir ve beraber olmaya devam edeceğiz.”

Source: Www.star.com.tr