“Besin ve Fiyat Trendleri – Çocuk Gelişimi ve Pazar Artışları”

Uzmanı uyardı: Bu faydası hep gözden kaçıyor! Özellikle çocuklara bol bol yedirin… Beyin gelişimi için en önemli besinler hangileri?

Havuç yemenin gözlere iyi geldiğini ya da kalsiyum zengini süt ürünlerinin dişler ve kemikler için faydalı olduğunu mutlaka duymuşsunuzdur. Peki beyin dostu besinler hangileri? Weill Cornell Kadınlar Beyin Girişimi direktörü ve Brain Food: The Surprising Science of Eating for Cognitive Power (Beyin Gıdası: Biliş Gücü İçin Yemenin Şaşırtıcı Bilimi) kitabının yazarı Lisa Mosconi, Bir nörobilimci olarak konuşursam, besinler beyin sağlığı için çok temel bir öneme sahip. Çünkü beyinlerimiz kelimenin tam anlamıyla besin maddeleri sayesinde çalışıyor dedi. İnsan beyni yaş aldıkça farklı besin maddelerine ihtiyaç duyuyor. Beynin büyümesi, gelişmesi ve sağlığı için özellikle erken çocukluk dönemi beslenmesi kritik bir önem taşıyor.Mosconi, Hayatın ilk birkaç yılında bile beyin ışık hızıyla nöronlar saçıyor. Bir bebeğin beyninde Samanyolu”ndaki yıldızlardan daha fazla nöron, daha fazla beyin hücresi var diye konuştu. Bilim insanları beyin sağlığı için kilit öneme sahip 45 besin maddesi tespit etti. Bunların arasında protein, çinko, demir, kolin, folat, iyot, A vitamini, D vitamini, B6 vitamini, B12 vitamini ve omega-3 yağ asitleri özellikle öne çıkıyor. Elbette folat ya da kolin kelimeleri bırakın çocukları yetişkinlerin bile ağzını sulandıracak şeyler değil. Dolayısıyla doğası gereği bu besin maddeleri açısından zengin yiyecekleri hedef alan beslenme stratejileri geliştirmek gerekiyor. Bu yiyecekleri aşağıda tek tek sıraladık. Onların yanı sıra yulaf, kuruyemişler, narenciye türü meyveler, baklagiller ve farklı renklerdeki sebzeleri de çocukların beyin gelişimi için önemli yiyecekler arasına yazmak mümkün. Boston Çocuk Hastanesi”nde pediatri uzmanı olmanın yanı sıra Harvard Tıp Okulu”nda da pediatri dersleri veren Claire McCarthy, Erken başlamak kritik. Bir çocuğun hayatı boyunca tanıdığı her şey sağlıklı besinler olursa bunları yeme konusunda aileleriyle kavga etme ihtimalleri de daha düşük olur dedi. Uzmanlar, belli besin gruplarını hedefleyip yeni pişirme teknikleriyle denemeler yaparak çocukların beyin gelişimine katkıda bulunmanın düşünülenden daha kolay olduğunu da vurguladı. Böğürtlen, yaban mersini gibi kolay bulunan orman meyveleri bile C vitaminiyle dolu. C vitamini denince birçoğumuzun aklına bağışıklık sistemi gelse de beynin de bu besine ihtiyacı var. C vitamini bir antioksidandır diyen Mosconi, bu maddenin doğal olarak ortaya çıkan ve DNA”mızda ve hücrelerimizde hasara yol açan serbest radikallerin nötrleştirilmesinde önemli bir rol oynadığını vurguladı. Mosconi, C vitamini aynı zamanda sinir sisteminde sinyallerin gönderilmesinden sorumlu kimyasallar olan nörotransmitterlerin oluşumunda da önemli bir role sahip diye konuştu. Kişi yeterince C vitamini almadığında, vücuttaki dokuların beyin dahil birçoğunun bütünlüğü zayıflamaya başlıyor.Ahududu, vişne, dut, kurt üzümü gibi meyveler de bu kategorinin diğer yıldızlar. Yemişler ayrıca doğal şekerler ve lif açısından dengeli bir zenginlik taşıyor. Bu da bağışıklık sistemi için önemli. Çocuklara yedirmek için tavsiyeler: Orman meyveleri bu listede çocuklara yedirmesi en kolay besinler olabilir. Ancak menülere renk katmak isterseniz bu meyveleri yoğurda hatta bitter çikolataya batırabilirsiniz. Bitter çikolata da içerdiği triptofan isimli aminoasit sayesinde beyne fayda sağlıyor. Öte yandan orman meyvelerini dondurduktan sonra birkaç damla limon suyu ve bal ya da akçaağaç şurubu gibi doğal bir tatlandırıcıyla birlikte blender”dan geçirip sorbe kıvamına getirmek de mümkün. Eriğin hem tazesi hem de kurusu, serotonin adı verilen ve kişinin ruh halinin düzenlenmesinde rol oynayan nörotransmitterle ilişkili olan triptofan isimli aminoasidin en güçlü kaynaklarından biri. Dahası çocukların beyinlerini bol miktarda triptofanla beslemek, beynimizin dinlenip kendini tamir ettiği gece saatlerinde rahatça uyumalarına da yardımcı oluyor. Eriğin yanı sıra chia tohumu ve bitter çikolatanın hammaddesi olan saf kakao da triptofan içeriyor. Çocuklara yedirmek için tavsiyeler: Tatlıyla ekşiyi çok leziz bir biçimde bir arada sunan eriğin püresi, bebeğinizin katı gıdaya geçiş sürecindeki ilk besinlerinden biri olabilir. Daha ileri yaştaki çocuklarda, beslenme çantasına birkaç tane kuru erik eklenebilir. Bu lezzeti bir adım öteye taşımak isterseniz, kuru erikleri ortadan ikiye ayırıp üstlerine taneli fıstık ezmesi sürerek hem lif hem de protein açısından çok zengin bir atıştırmalık hazırlayabilirsiniz. Mosconi, Çocukların beyin sağlığı için odaklanılması gereken tek bir besin olsa koyu yeşil yapraklı sebzeler derdim. Ama dürüst olalım: Çocuklar bunları yemiyor dedi. Peki yeşil yapraklı sebzeler yerine, tadıyla rengiyle geniş kullanım alanıyla çocukların seveceği bir şey koymak istesek? Bu durumda akıllara bir diğer antioksidan olan A vitamini açısından zengin tatlı patates geliyor. A vitmaini genel beyin sağlığı için önemli; eksikliği durumunda merkezi sinir sisteminin gelişimi ve işleyişinde sorunlar yaşanabiliyor. Çocuklara yedirmek için tavsiyeler: Tatlı patatesi, püre, kumpir, kızartma, ızgara, mücver, tart, hatta çorba yapabilirsiniz. Seçeneklerin sonu yok. Beynimizin yarısından fazlası yağdan oluşuyor. Dolayısıyla lipidlerin nörolojik sağlıkta önemli rol oynamasına şaşırmamak gerek. Ancak ne tür yağ yediğiniz de önemli. Örneğin DHA (dokosaheksaenoik asit) adı verilen bir tür omega-3 yağ asidi, sinir hücrelerinin inşası için fazlasıyla önemli. Mosconi, bu hücrelerin beynin sağlıklı bir biçimde büyüyüp gelişmesinden ve öğrenme becerilerinden sorumlu olduğunu söyledi. DHA almak için soğuk sularda yaşayan yağlı balıklara odaklanmalısınız diyen Mosconi, somon, uskumru, hamsi, sardalye ve ringa gibi balıkları örnek gösterdi. Çocuklara yedirmek için tavsiyeler: Kendisi de küçük bir kız annesi olan Mosconi, balıkları kullanarak havalı balık kroketler yaptığını söyledi. Balık filetosunu önce çırpılmış yumurtaya batıran Mosconi, ardından dövülmüş Antep fıstığı, badem, ekmek kırıntısı ve tuz karışımıyla balıkları kapladığını belirtti. Mosconi balığı derin yağda kızartmak yerine de Hindistan cevizi yağında veya sızma zeytinyağında soteleme tavsiyesinde bulundu. McCarthy ise çocukların bu balıkları yemekte zorlanabileceğini, balık tadına alışmaları için öncelikle marketlerde satılan balık kroketlerle işe başlanabileceğini belirtti.

Source: Hurriyet.com.tr


2024″ün zam şampiyonu belli oldu!

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, 2024 yılı ve aralık ayı üretici market fiyatları ile girdi fiyatlarında yaşanan değişimleri basın açıklamasında değerlendirdi.
Üretici ile market arasındaki fiyat farklılıklarını her yıl olduğu gibi bu yıl da Türkiye”nin dört bir yanından Ziraat Odaları aracılığıyla alınan veriler doğrultusunda değerlendirdiklerini belirten Bayraktar, açıklamasını şöyle sürdürdü; “Yaptığımız değerlendirmeler sonucunda; 2024 yılında markette takip edilen 41 ürünün 40’ında fiyat artışı, 1 üründe fiyat azalışı oldu.
En fazla yıllık artış beyaz lahanada
2024 yılında, fiyatı en fazla artan ürün markette beyaz lahana, üreticide mandalina, fiyatı en fazla düşen ürün markette ve üreticide patates oldu.Geçen yıla göre bu yıl markette en fazla fiyat artışı yüzde 179,1 ile beyaz lahana da görüldü. Beyaz lahanadaki fiyat artışını, yüzde 135 ile mandalina, yüzde 115,2 ile patlıcan ve pırasa, yüzde 98,5 ile limon izledi.Geçen yıla göre bu yıl markette fiyatı en fazla düşen ürün ise yüzde 16 ile patates oldu.
Üreticide en fazla fiyat artışı mandalinada
2024 yılında, üreticide takip edilen 33 ürünün 29’unda fiyatlar artarken, 4 üründe fiyat düşüşü yaşandı. Geçen yıla göre bu yıl, üreticide en fazla fiyat artışı yüzde 276,5 ile mandalinada görüldü. Mandalinadaki fiyat artışını yüzde 270,4 ile karnabahar, yüzde 166,2 ile beyaz lahana, yüzde 153 ile pırasa izledi.
En fazla fiyat düşüşü patateste görüldü
Geçen yıla göre bu yıl, üreticide en fazla fiyat düşüşü yüzde 59,8 ile patateste görüldü. Patatesteki fiyat düşüşünü yüzde 20,7 ile zeytinyağı, yüzde 9,4 ile Antep fıstığı, yüzde 3,6 ile kuru kayısıda görüldü.
Bu yıl patates üretiminde yüzde 21,1 oranında artış görüldü. Bu üretim artışı özellikle patateste yıllık bazda üretici fiyatlarının geçen senenin altında kalmasına neden oldu. Zeytinyağı, Antep fıstığı ve kuru kayısıda ürün arzında artış yaşandı ve fiyatlar geçen senenin altına düştü.”
Üretici ve market arasındaki fiyat farkı
TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar sözlerine şöyle devam etti:
“Aralık ayında üretici ve market arasındaki fiyat farkı en fazla yüzde 312,3 ile limonda görüldü. Limondaki fiyat farkını, yüzde 300,8 ile patates, yüzde 270 ile portakal, yüzde 237,2 ile havuç takip etti.
Limon 4,1 kat, patates 4 kat, portakal 3,7 kat, havuç 3,4 kat fazlaya markette satıldı. Üreticide 7 lira olan limon 30 liraya, 4 lira olan patates 18 liraya, 10 lira olan portakal 37 liraya, 11 lira olan havuç 37 liraya satıldıAralık ayında fiyatı en fazla artan ürün; markette beyaz lahana, üreticide patlıcan olurken, fiyatı en fazla düşen ürün; markette karnabahar, üreticide patates oldu.”
Market fiyatları ne durumda?
Bayraktar, market fiyatlarından ise şöyle bahsetti:
“Aralık ayında markette 41 ürünün 24’ünde fiyat artışı, 17’sinde fiyat azalışı görüldü.
Aralık ayında markette fiyatı en fazla artan ürün yüzde 75,6 ile beyaz lahana oldu. Beyaz lahanadaki fiyat artışını yüzde 43 ile patlıcan, yüzde 30,2 ile yeşil soğan ve yüzde 16,6 ile marul takip etti.
Markette fiyatı en çok azalan ürün ise yüzde 35,5 ile karnabahar oldu. Karnabahardaki fiyat düşüşünü yüzde 13,6 ile domates, yüzde 7,6 ile sivribiber, yüzde 6,3 ile kabak izledi.”
15 üründe fiyat artışı
Şemsi Bayraktar, aralıkta üreticide 33 ürünün 15″inda fiyat artışı görüldüğü söyledi:
“Aralık ayında üreticide 33 ürününün 15’inde fiyat artışı olurken, 9’unda fiyat düşüşü görüldü. 9 üründe ise fiyat değişimi olmadı.
Aralık ayında üreticide en çok fiyat düşüşü yüzde 27,9 ile patateste görüldü. Patatesteki fiyat düşüşünü yüzde 25,3 ile portakal, yüzde 11,2 ile limon ve yüzde 11,1 ile mandalina izledi.
Üreticide en fazla fiyat artışı yüzde 89,2 ile patlıcanda görüldü. Patlıcandaki fiyat artışını yüzde 44,5 ile yeşil soğan, yüzde 42,3 ile beyaz lahana, yüzde 31,6 ile karnabahar takip etti.”
“Sebep ürün arzındaki azalma”
Bayraktar, ücreticideki fiyat değişimlerini ise şöyle yorumladı:
“Üreticide patlıcan fiyatındaki artışın sebebi ürün arzındaki azalmadır. Arzın düşmesi ve talebin artması üreticide yeşil soğan, beyaz lahana ve karnabaharda da fiyatların yükselmesine sebep oldu.
Sera üretiminde kış döneminde birim alandan alınan verimin azalması, kışlık sebzelerde geçen yıl üretici fiyatlarının düşük olması ve maliyetlerinin de yükselmesi üretim alanlarını daralttı.
Seracılığın yoğun olarak yapıldığı kıyı şeritlerimizde ve kışlık sebzelerin yoğun ekilişlerinin olduğu bölgelerde meydana gelen doğal afetler üretimi olumsuz etkileyerek üretici fiyatlarının artmasına sebep oldu.
Patateste bu yıl rekoltenin yüksek olmasından kaynaklanan arzdaki artış fiyatların düşmesine neden oldu. Ödemiş patatesinde hasat başladı. Ancak tüccar ürün alımı yapmıyor. Nevşehir ve Niğde’de de durum aynı olunca patates üreticilerimiz bu yıl rekoltenin yüksek olması sebebiyle ellerindeki patatesin bozulmadan devlet tarafından alınmasını istiyor.
“Doğrudan üreticiden alım yapılmalı”
Bayraktar, konuyla ilgili çözüm önerilerini ise şöyle sıraladı:
Tarım Kredi ve Toprak Mahsulleri Ofisinin devreye girerek, doğrudan üreticiden alım yapması sağlanmalıdır.
Kuru soğanda üreticilerimiz ürününü satacak alıcı bulamıyor. Alım satımın olmaması nedeniyle fiyatlar geriliyor.
Limon, portakal ve mandalinada erkenci çeşitlerin yanı sıra yeni sezonla birlikte depoluk ürünün çıkmasıyla üretici fiyatları düşüş gösterdi. Halen limonda talebin az olması nedeniyle üreticilerimiz ürününü satmakta zorlandığı için erkenci çeşitler dalında kaldı.”
“Tarım ilacı fiyatları arttı”
Bayraktar, süt yemi, tarım ilacında yaşanan fiyat artışından ise şöyle bahsetti:
“Ziraat Odalarımız aracılığıyla girdi piyasalarından aldığımız fiyat verilerine göre; Aralık ayında, Kasım ayına göre amonyum nitrat yüzde 12,3, ÜRE gübresi yüzde 9,2, DAP gübresi yüzde 2,7, 20.20.0 kompoze gübresi yüzde 2,6, amonyum sülfat gübresi yüzde 1,8 oranında arttı.
Geçen yılın Aralık ayına göre son bir yılda amonyum sülfat gübresi yüzde 35,2, DAP gübresi yüzde 29, ÜRE gübresi yüzde 28,6, amonyum nitrat yüzde 27,7, 20.20.0 kompoze gübresi yüzde 19,5 oranında arttı.
Aralık ayında Kasım ayına göre süt yemi yüzde 1,8, besi yemi yüzde 1,6, son bir yılda süt yemi yüzde 26,1, besi yemi ise yüzde 25,5 oranında arttı.Tarım ilacı fiyatları geçen aya göre yüzde 6,8 oranında artarken, yıllık yüzde 34,3 oranında artış gösterdi.
Elektrik fiyatları yıllık olarak yüzde 30,4 oranında arttı. Mazot fiyatları aylık yüzde 0,5 oranında azalış gösterirken, yıllık bazda yüzde 18 oranında arttı.”

Source: Dünya Gazetesi


28 ülke yarıştı… Zeytinyağında en iyi firma Türkiye”den!

Ayvalık merkezli Türk zeytinyağı üreticisi Nova Vera, 28 ülkede yapılan uluslararası yarışmaların toplam puanlamasında ipi göğüsleyerek “dünyanın en iyi zeytinyağı üreticisi” seçildi. Birçok ülkeden çok sayıda üreticinin katıldığı, 35 farklı zeytinyağı yarışmasının sonuçlarının baz alındığı EVOO World Ranking platformunun verilerine göre “en iyi zeytinyağı ve üreticisi” Türkiye”den çıktı. Ayvalık merkezli Nova Vera da uluslararası yarışmaların toplam puanlamasında, birinci oldu. Firmanın elde ettiği birincilik, sektörde ilk defa bir Türk markasının dünya sıralamasında liderliğe yükselmesi açısından önem taşıyor. “Buralara gelmeyi hayal bile etmemiştik” Firmanın kurucusu Bahar Alan, amaçlarının her zaman zeytinyağını en sağlıklı haliyle üretmek olduğuna işaret ederek, şu ifadeleri kullandı: “Başlarken buralara gelmeyi hayal bile etmemiştik ancak her yıl çıtayı biraz daha yükselterek, “ucuz ve çok üretmek” yerine “kaliteli ve sağlıklı üretmek” ilkesini benimsedik. Bunun sonucunda bugün EVOO World Ranking platformunda dünya birincisi seçilerek hem ülkemize gurur yaşatmanın hem de emeğimizin karşılığını almanın sevincini yaşıyoruz.” Alan, Japonya”dan Amerika”ya, İsviçre”den Birleşik Arap Emirlikleri”ne kadar uzanan geniş bir ihracat ağı kurduklarına işaret ederek, hedeflerinin hem iç hem de dış pazarda daha geniş kitlelere ulaşmak olduğunu söyledi. EVOO World Ranking platformu EVOO dünya sıralaması, ödüllü sızma zeytinyağlarının ve zeytinyağı aromalı ürünlerin tüketicilere tanıtılmasını amaçlıyor. Bu kapsamda yıl boyunca, dünyanın herhangi bir yerinde katıldığı yarışmalarda dereceye girmiş sızma zeytinyağları ve zeytinyağı aromalı ürünler, bu sıralamada değerlendirilerek ödüllendiriliyor. Böylece hangi sızma zeytinyağlarının dünyada en çok ödüllendirildiği, çeşit ve tür bakımından hangilerinin en iyileri olduğu ve bunların dünyanın hangi bölgesinden geldikleri öğrenilebiliyor.

Source: Dünya Gazetesi


Çiğ sütü kaç dakika kaynatmalı?

Enfeksiyon Hastalıkları ve Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Ayşe Sesin Kocagöz, Yapılan çalışmalar; çiğ sütün gerekli koşullar sağlanmadan tüketilmesinin bazı kişilerde böbrek yetmezliğinden felce dek çok ciddi hatta yaşamı tehdit eden hastalıklara neden olabildiğini gösteriyor dedi. Kocagöz, herhangi bir ısıl işlem uygulanmadan satılan sütlerin tüketimi hakkında bilinmesi gerekenleri anlattı ve önemli uyarılarda bulundu.KAYNATMA SÜRESİNE DİKKAT EDİN Prof. Dr. Kocagöz, Çiğ süt zararlı mikroplar taşıyabileceği için insan sağlığına riskini ortadan kaldırmak ve mikrobiyolojik güvenliğini sağlamak amacıyla kaynatma, pastörizasyon ve sterilizasyon gibi işlemlerle mikroplar yok edilir. Sağlık riskleri nedeni ile Dünya Sağlık Örgütü insanların çiğ süt veya çiğ süt ürünlerinin (taze, yumuşak peynir çeşitleri, dondurma, yoğurt) bu tip işlemlere girmeden tüketilmemesini önermektedir. Genel anlamda kaynatma işlemi ev ortamında çiğ sütlere uygulanır. Kaynatma süresi süt içindeki mikrop ve mikroplardan gelen toksinleri yok etmek için en az ortalama 15-20 dakika olmalıdır dedi. CİDDİ HASTALIKLARA YOL AÇABİLİR Çiğ süt; Salmonella, E.col ve toplumda isimleri bilinmeyen birçok tehlikeli bakteriler içerebilir. H5N1 (kuş gribi) virüsüyle enfekte ineklerden alınan çiğ sütte bu virüsün bulunduğu tespit edilmiştir. Çiğ süt ve çiğ süt ürünleri (peynir, kaymak, dondurma vb) özellikle toksoplazma enfeksiyonu açısından da ciddi risk taşır ve gebelere bulaştığında bebekte kalıcı hasarlara yol açma riski taşır. Seyahatlerde de bu tür gıdalar, bulaşıcı hastalıklar açısından önemli bir risk oluşturur.SOĞUK ZİNCİR ÇOK ÖNEMLİ Çiğ sütün; hayvanın sağılmasından sütün şişelenme işlemine ve tüketiciye ulaştırılmasına dek tüm aşamalarda mikrop taşıma riskini ortadan kaldırarak sağlığa zarar vermesini önlemek için soğuk zincire çok önem verilmelidir. Bu nedenle sütün sağılmasından sonra en kısa zamanda soğuk zincir sistemine girmesi gerekmektedir. Bu süre en fazla ilk 4 saattir.RİSK GRUBUNDAKİLER DİKKAT! Çiğ sütteki bakteriler; çiğ süt içen veya çiğ sütten yapılmış yiyecekler tüketen herkesin sağlığını ciddi şekilde etkileyebilir. Bazı insanlar çiğ sütteki bakterilerden dolayı hastalıkları karın ağrısı, kusma, bazen kanlı ishal, ateş, baş ağrısı ve vücut ağrısı gibi şikayetlerle geçirse de, bazılarında ölüme bile neden olabilir. Bu grup bireyler şunlardır: Hamileler, 5 yaş altı çocuklar, 65 yaş üstü yaşlılar, bağışıklık sistemleri zayıflamış kişiler, kalp ve böbrek hastalıkları ve diyabeti olanlar ile HIV enfeksiyonu veya organ nakli alıcıları.PASTÖRİZASYON SÜTÜN BESİN DEĞERİNİ AZALTMAZ Toplumumuzda pek çok kişi pastörizasyon işleminin, süte zarar verdiğini ve besin değerini azalttığını, çiğ sütün güvenli ve daha sağlıklı olduğunu düşünüyor. Oysa bu düşüncenin doğru olmadığını vurgulayan Prof. Dr. Kocagöz şöyle konuştu: Pastörizasyon işlemi sütteki zararlı mikroorganizmaları yok ederken, bu süreçlerde sütün besleyici değerinde değişikliğe neden olmaz! Vitamin ve besleyici protein değerinin düşmesi kaygı duyulacak kadar anlamlı miktarlarda değildir. UHT süt de; yüksek ısı derecesiyle çiğ sütün kimyasal, fiziksel ve duyusal özelliklerinde en az değişikliğe yol açarak, bozulma yapabilen tüm mikropların UHT (Ultra High Temperature) işlemi ile yok edilmesidir. Yüksek ısı uygulanması sırasında sütte saptanan besin değerlerindeki değişimler (örneğin vitamin) gıda etkinliği açısından önemsiz düzeyde düşüktür. Sonuç olarak bu işlemler ile mikroorganizma riski olmadan besin değeri korunmuş olmaktadır.

Source: Habertürk


Ispanaklı börek tarifi

Hamur kısmı ise incecik açılan yufkalarla oluşturulur, bu sayede börek hem çıtır hem de yumuşak olur. Ispanaklı börek, zeytinyağı veya tereyağı ile yağlanarak kat kat dizilen yufkaların arasına ıspanaklı harcın yerleştirilmesiyle yapılır ve üzerine yumurta sürülerek fırınlanır. Hem hafif hem doyurucu olan bu börek, yapımı kolay ve pratik olmasıyla da mutfaklarda sıkça tercih edilir. Ispanaklı börek nasıl yapılır? ISPANAKLI BÖREK TARİFİ Ispanaklı börek, kendine has lezzeti ve besleyici içeriği ile birçok farklı yiyecek ile uyumlu bir yemek seçeneğidir. Böreğin zengin ve tuzlu tadı, hafif bir yoğurtlu sos ya da ayran ile mükemmel bir uyum yakalar. Yoğurt, böreğin lezzetini dengelerken, ferahlatıcı bir özellik de sunar. Bu, böreğin sıcak ve çıtır dokusu ile harika bir kontrast oluşturur. Yanında taze sıkılmış bir limonlu su ya da naneli ayran da iyi bir alternatif olabilir. Ispanaklı börek, hafif bir çorba ile de servis edilebilir; mercimek çorbası veya domates çorbası, böreğin yanına yakışan seçeneklerdendir. Bunların yanı sıra, mevsimsel bir salata, zeytinyağlı enginar veya zeytinyağlı yeşil fasulye gibi hafif ve ferahlatıcı mezeler, böreğin yanında güzel birer tamamlayıcı olur. Kızarmış sebzeler, kabak, patlıcan ya da domates gibi sebzeler de böreğin yanına ideal bir seçenek sunar. Bu çeşitler, böreğin hem lezzetini hem de besin değerini zenginleştirerek doyurucu ve dengeli bir öğün ortaya çıkarır. İç harcı: 1 kg ıspanak 1 adet soğan 2 yemek kaşığı zeytinyağı 1 çay bardağı su 1 tatlı kaşığı tuz 1/2 çay kaşığı karabiber 1 tatlı kaşığı pul biber (isteğe bağlı) 1/2 çay bardağı beyaz peynir (isteğe bağlı) 1/2 çay bardağı lor peyniri (isteğe bağlı) Börek: 3 paket yufka (böreğin büyüklüğüne göre değişir) 1/2 su bardağı sıvı yağ 1 su bardağı süt 1 yumurta (üzeri için) 1 yemek kaşığı zeytinyağı (isteğe bağlı) Ispanaklı börek yapılışı: Ispanakları iyice yıkayıp temizledikten sonra, büyük bir kesme tahtasına alıp ince ince doğrayın. Ispanaklar su bırakacağı için, doğradıktan sonra bir süzgeçte bekleterek fazla suyunun süzülmesini sağlayın. Bir tavaya zeytinyağını ekleyin ve ısıtın. Ardından doğradığınız soğanları ekleyip, pembeleşene kadar kavurun. Kavrulmuş soğanın üzerine doğradığınız ıspanakları ekleyin. 1 çay bardağı suyu da ekleyip, ıspanaklar yumuşayıncaya kadar pişirin. Bu aşamada ıspanaklar suyunu salacaktır, bu yüzden yüksek ateşte fazla pişirmemeye özen gösterin. Ispanaklar piştikten sonra tuz, karabiber ve isteğe bağlı olarak pul biberi ekleyin. Karıştırdıktan sonra, ocaktan alıp, soğumaya bırakın. Soğuduktan sonra, isteğe bağlı olarak beyaz peynir veya lor peyniri ekleyebilirsiniz. Peyniri karıştırarak harcın iyice harmanlanmasını sağlayın. Bir kapta sıvı yağı ve sütü karıştırın. Yufkanın ilk katını geniş bir tepsiye serin. Üzerine yağ-süt karışımından sürün. Diğer yufkaları sırayla aynı şekilde yerleştirin, her bir katı yağlı-sütlü karışımla ıslatın. Yufkaların üzerine hazırladığınız ıspanaklı iç harcı yayarak koyun. Yufkaları rulo şeklinde sararak, tepsiye yerleştirin. Tüm yufkalar bitene kadar bu işlemi tekrarlayın. Yufkaları tepsiye düzgünce yerleştirdikten sonra, istediğiniz şekilde dairesel veya dikey olarak şekil verebilirsiniz. Üzerine 1 adet çırpılmış yumurtayı sürün. Bu, böreğinizin üzerine güzel bir renk ve parlaklık verecektir. Önceden ısıtılmış 180 derece fırında, yaklaşık 30-35 dakika kadar pişirin. Börek altın rengi alana kadar pişirmeye devam edin. Böreğiniz piştikten sonra 10-15 dakika kadar dinlendirin. Ardından dilimleyerek sıcak servis edin. Bu ıspanaklı börek tarifi, hem lezzetli hem de pratik bir seçenek olacaktır. Böreği isterseniz iç harcında değişiklikler yaparak kişisel damak zevkinize göre de hazırlayabilirsiniz. Ispanaklı börek, içerdiği malzemelere bağlı olarak ortalama olarak 100 gramda yaklaşık 250-300 kalori arasında değişen bir değere sahiptir. Böreğin kalori miktarı, kullanılan hamurun türüne, yağ miktarına ve iç harcın içeriğine göre farklılık gösterebilir. Örneğin, tereyağı yerine zeytinyağı kullanılması, böreğin kalorisini bir miktar azaltabilir. Peynirin türü de kalori miktarını etkiler; beyaz peynir yerine lor peyniri kullanmak, böreğin kalori değerini düşürebilir. Böreğin çıtır ve gevrek yapısının sağlanabilmesi için kullanılan yağ miktarı, toplam kalori hesaplamasında önemli bir rol oynar. Eğer börekten bir dilim tükettiğinizde yaklaşık 150-200 gram arasında bir porsiyon alırsanız, bu miktar yaklaşık 400-600 kaloriye denk gelebilir. Ispanaklı börek, besin değeri açısından zengin bir seçenek sunarken, dengeli bir şekilde tüketildiğinde sağlıklı bir atıştırmalık ya da öğün olabilir. ISPANAKLI BÖREK YAPIMINDA PÜF NOKTALAR Ispanaklı börek yapımında birkaç püf noktası, böreğinizin daha lezzetli ve kıvamlı olmasını sağlar. Ispanakları pişirirken fazla su bırakmamasına özen gösterin. Ispanaklar suyunu salıp çekmeden önce içine tuz eklemeyin, çünkü tuz suyun daha fazla salınmasına neden olabilir. Ayrıca, ıspanaklı harcı hazırlarken soğanları iyice kavurmak, harcın daha lezzetli olmasını sağlar. Böreğin hamurunu açarken, yufkaların arasına yağ sürmek, böreğin daha çıtır olmasına yardımcı olur. Yufkaları üst üste koyarak açmak, her katın gevrek olmasını sağlar. Hamuru fazla yoğurmak yerine, dinlendirme aşamasına dikkat edin. Hamurun daha elastik olmasına yardımcı olur ve yufkaların açılmasını kolaylaştırır. Böreğin üzerindeki yumurta sarısı, böreğin altın rengini almasını ve çıtır bir kabuk oluşmasını sağlar. Pişirirken fırınınızın önceden ısındığına emin olun ve böreği kontrollü bir şekilde pişirerek, içinin pişip dışının yanmamasını sağlamak önemlidir.

Source: Habertürk


Karnıyarık tarifi

Yapımında kızartılmış patlıcanlar, soğan, sarımsak, yeşilbiber, domates, baharatlar ve kıymayla hazırlanan iç harçla doldurulur, ardından fırında pişirilir. Yemek, zengin aroması ve yumuşacık patlıcanlarıyla oldukça beğenilir. Yanında pilav ve yoğurt ile servis edilerek daha da lezzetli hale gelir. Karnıyarık nasıl yapılır? KARNIYARIK TARİFİ Karnıyarık, Türk mutfağının en sevilen ve zengin yemeklerinden biridir. Etli harçla doldurulmuş ve fırınlanmış patlıcanlarla yapılır. İşte size detaylı ve uzun bir karnıyarık tarifi: Karnıyarık malzemeleri: 6 adet orta boy patlıcan 1 tatlı kaşığı tuz (patlıcanları acısını almak için) Sıvı yağ (kızartmak için) İç harcı: 300 gram kıyma (tercihen kuzu veya dana karışık) 1 adet büyük boy soğan (ince doğranmış) 3 diş sarımsak (ezilmiş) 2 adet yeşil biber (doğranmış) 2 adet domates (rendelenmiş veya küp doğranmış) 1 yemek kaşığı domates salçası 1 çay bardağı su (gerektiğinde) 1 çay kaşığı tuz 1 çay kaşığı karabiber 1 çay kaşığı pul biber 1 tatlı kaşığı kekik (isteğe bağlı) Yarım çay bardağı zeytinyağı (sotelemek için) 1 yemek kaşığı tereyağı (isteğe bağlı, lezzet katmak için) Üzeri: 2 adet domates (ince dilimlenmiş) 1 tatlı kaşığı tuz 1 tatlı kaşığı şeker (isteğe bağlı, asidik tatları dengelemek için) Yarım çay bardağı su (fırınlamadan önce eklemek için) Karnıyarık yapılışı: Patlıcanları yıkayın ve alacalı şekilde soyun. (Yani, kabuklarının bir kısmını soyup, bir kısmını bırakın.) Patlıcanları uzunlamasına ikiye bölün. Her bir yarım patlıcanın ortasını bir tatlı kaşığıyla oyun, içini biraz açarak karnıyarık şeklini oluşturun. Patlıcanları bir kaba alın, üzerine tuz serpin ve 15-20 dakika bekletin. Bu süre, patlıcanların acısını almak için gereklidir. Acı suyu çıkan patlıcanları iyice yıkayın ve kurulayın. Bir tavada bolca sıvı yağ ısıtın ve patlıcanları her iki tarafını da iyice kızartın. Kızaran patlıcanları kağıt havlu üzerine alarak fazla yağını süzdürün. Bir tencerede veya geniş bir tavada zeytinyağını ısıtın. Doğranmış soğanları ekleyin ve pembeleşene kadar soteleyin. Ardından, ezilmiş sarımsakları ve doğranmış yeşilbiberleri ekleyin, bir kaç dakika daha sotelemeye devam edin. Kıymayı ekleyin ve kıymanın rengi değişene kadar kavurun. Rendelenmiş domatesleri ve domates salçasını ekleyin. Birkaç dakika daha pişirin. Baharatları (tuz, karabiber, pul biber, kekik) ve gerekirse bir çay bardağı kadar suyu ekleyin. Karışımın suyunu çekmesini bekleyin ve ocaktan alın. Kızarttığınız patlıcanları fırın tepsisine yerleştirin. Her bir patlıcanın içine, hazırladığınız iç harçtan doldurun. Üzerine ince dilimlenmiş domatesleri yerleştirin. Fırın tepsisinin içine yarım çay bardağı suyu ve isteğe bağlı olarak bir tatlı kaşığı şekeri ekleyin. Bu, yemek pişerken suyun buharlaşmasını engeller ve patlıcanların daha yumuşak olmasına yardımcı olur. Fırını önceden 180°C’ye ısıtın. Karnıyarıkları fırına verin ve yaklaşık 30-40 dakika kadar pişirin. Patlıcanlar yumuşayıncaya ve üzerindeki domatesler hafifçe kızarıncaya kadar pişirmeye devam edin. Karnıyarıklar fırından çıktıktan sonra, sıcak servis yapın. Yanında pilav, yoğurt veya salata ile servis edebilirsiniz. Karnıyarık, kendine has zengin lezzeti ve doyuruculuğu ile tek başına oldukça tatmin edici bir yemek olsa da, yanında sunulan yan lezzetlerle daha da şık ve dengeli bir öğün haline gelir. Bu yemeğin yanında en sık tercih edilen garnitürlerden biri, pilavdır. Pirinç pilavı veya bulgur pilavı, karnıyarığın lezzetini tamamlar ve dengeli bir karbonhidrat kaynağı sunar. Pilavın üzerine biraz tereyağı ekleyerek lezzetini arttırabilirsiniz. Ayrıca, karnıyarığın ağır yapısını dengelemek için, yoğurt da mükemmel bir seçenek olur. Yoğurt, yemeğin yanında ferahlatıcı bir etkisiyle damakları rahatlatır ve yemekle mükemmel bir uyum sağlar. Karnıyarık ile birlikte soğuk bir salata da oldukça hoş bir tercih olabilir. Mevsim salatası, domates, salatalık, marul, roka gibi malzemelerle yapılan taze ve hafif bir salata, yemeğin yanına hem renk katacak hem de sindirimi kolaylaştıracaktır. Asidik özellikleri nedeniyle, karnıyarıkla birlikte limonlu veya nar ekşili bir sosla tatlandırılmış bir salata da oldukça iyi gider. Karnıyarığın zengin ve yoğun tadını dengelemek için, fırınlanmış veya ızgara sebzeler de güzel bir alternatif sunar. Izgara mantar, karnıyarığa mükemmel uyum sağlar. KARNIYARIK YAPIMINDA PÜF NOKTALAR Karnıyarık yapımında başarıyı artıracak birkaç püf noktası bulunmaktadır. Öncelikle, patlıcanların acılığını almak çok önemlidir. Patlıcanları doğradıktan sonra tuzlayıp bekletmek, acıyı büyük ölçüde alacaktır. Bu işlemi doğru yapmadığınızda, patlıcanlar yemek boyunca acı bir tat verebilir. Patlıcanları kızartırken, yağın çok sıcak olmasına dikkat etmelisiniz. Aksi takdirde patlıcanlar fazla yağ çeker ve yemeğinizin lezzeti olumsuz etkilenir. Yağda kızartmadan önce patlıcanları kağıt havluyla iyice kurulayarak fazla suyu almanız, patlıcanların daha iyi kızarmasına yardımcı olur. İç harcın lezzetini artırmak için kıymayı, iyice kavurmak ve baharatları doğru miktarda kullanmak gerekir. Kıyma pişerken, suyunun tamamen çekilmesini bekleyin ki iç harç yoğun ve lezzetli olsun. Harca domates ve biber eklerken, bunları çok iyi soteleyip suyunu çekmelerini sağlamak yemeğin daha kıvamlı olmasına yardımcı olur. Fırınlama sırasında, patlıcanların üzerine su eklemek, yemeklerin kuru olmasını engeller. Bunun yanı sıra, karnıyarıkları fırında pişirirken, üzerindeki domates dilimlerinin iyice yumuşamasına özen gösterin. Domatesler, patlıcanların içindeki kıymalı harçla birlikte piştikçe, hem lezzet hem de görsellik açısından yemeğe katkı sağlar. Ayrıca, fırından çıkarırken karnıyarıkların üzerindeki domateslerin renkleri değişmeye başlamalıdır, bu da pişmenin doğru seviyeye ulaştığını gösterir.

Source: Habertürk


Kayseri yağlaması nasıl yenir?

Kayseri yağlaması, hem ana yemek olarak hem de misafir sofralarında ikramlık olarak sıklıkla tercih edilir. Yanında yoğurt, ayran veya cacık gibi soğuk içeceklerle servis edilmesi yaygındır. Özellikle kıymalı harcı ve ince hamuru sayesinde hem doyurucu hem de lezzetli bir seçenek sunar. Kayseri yağlaması, geleneksel Türk mutfağının en sevilen yemeklerinden biri olup, hem aile sofralarında hem de özel günlerde sıkça hazırlanır. Kayseri yağlaması nasıl yenir? KAYSERİ YAĞLAMASI NASIL TÜKETİLİR? Kayseri yağlaması, sıcak servis edilir. Bu geleneksel yemek, ince açılmış yufkaların üzerine kıyma, soğan, baharatlar ve domates karışımı ile hazırlanan harç sürülüp, fırında pişirilerek hazırlanır. Yağlama, yanında yoğurt, ayran veya cacık gibi soğuk içeceklerle birlikte tüketilir. Acı seviyorsanız, yanında pul biber veya acılı sos ile tatlandırabilirsiniz. Kayseri yağlaması, ince ve hafif çıtır olan hamuru sayesinde ağızda dağılan bir lezzet sunar, baharatların ve kıymanın uyumu ise yemeğin lezzetini pekiştirir. Çoğu zaman ana yemek olarak tüketilse de, bir ızgara et yemeği veya salata ile de servis edilebilir, bu sayede zengin bir öğün oluşturulur. KAYSERİ YAĞLAMASI FAYDALARI NELERDİR? Kayseri yağlaması, lezzetli bir Türk yemeği olmanın yanı sıra, belirli sağlık faydaları da sunabilir. Ancak, bu faydalar dengeli ve ölçülü bir diyetle birlikte değerlendirilmelidir. İşte Kayseri yağlamasının bazı sağlık faydaları: Kıyma ve diğer malzemelerden dolayı yüksek bir protein kaynağıdır. Protein, vücutta kas dokusunun oluşumuna ve onarımına yardımcı olur, enerji verir ve tokluk hissi sağlar. Bu nedenle, dengeli bir diyet için protein açısından faydalı bir seçenek olabilir. İçerisindeki soğan ve kıyma gibi malzemeler, B vitaminleri açısından zengindir. B vitaminleri, enerji metabolizmasını düzenlemek, sinir sistemi sağlığını korumak ve cilt, saç, göz sağlığını desteklemek gibi rollere sahiptir. Demir ve çinko mineralleri açısından zengin bir kaynaktır. Demir, kan sağlığı için önemli olup, anemi riskini azaltırken; çinko da bağışıklık sistemini güçlendirir ve vücut hücrelerinin yenilenmesine yardımcı olur. Hamurun yapısından dolayı biraz da olsa lif içerebilir. Lif, sindirim sistemini düzenler, bağırsak sağlığını korur ve kan şekerini kontrol altında tutmaya yardımcı olur. Yağlama tereyağı veya kuyruk yağı gibi yağlarla hazırlanır, bu da yemeğin kalori ve yağ içeriğini artırabilir. Dolayısıyla, bu tür yağlar dengeli tüketilmelidir. Eğer aşırı yağ tüketilirse, sağlık sorunlarına yol açabilir. Kayseri yağlamasını tüketirken kalori ve yağ içeriğine dikkat etmek gerekir. Dengeli bir beslenme planının parçası olarak tüketildiğinde, bu lezzetli yemek sağlığınıza olumlu katkılar sağlayabilir. Yapmak için önce yufkalar hazırlanır. Yufkalar ince ince açılır ve her biri tek tek fırın tepsisine yerleştirilmeden önce tereyağı veya kuyruk yağı ile yağlanır. İç harç için kıyma, soğan, biber ve domates doğranıp, baharatlarla (kimyon, pul biber, karabiber) tatlandırılır. Kıyma ve soğan karıştırılarak, biraz tuz ve karabiberle lezzetlendirilir ve bu karışım, ince açılmış yufkaların üzerine düzgün bir şekilde yayılır. Ardından birinci kat yufka yerleştirilip, üzerine hazırlanan harç serilir ve birkaç kat daha aynı işlemler tekrarlanarak yufkalar üst üste koyulur. Son katın üzerine bir miktar daha tereyağı sürülür ve yağlama fırında pişmeye bırakılır. Fırın, yaklaşık 180-200 derece arasında ısıtılır ve yemek 20-30 dakika kadar pişirilir, üstü altın rengi olana kadar. Piştikten sonra sıcak olarak, yanında yoğurt veya ayran ile servis edilebilir. Kayseri yağlaması, hem lezzetli hem de doyurucu bir yemektir, bu yüzden sofralarda ana yemek olarak tercih edilir. KAYSERİ YAĞLAMASI ÖZELLİKLERİ Kayseri yağlaması, Türk mutfağının özgün ve lezzetli yemeklerinden biri olup, Kayseri iline ait geleneksel bir yemektir. İnce açılmış yufkaların üzerine kıyma, soğan, domates, biber ve çeşitli baharatlarla hazırlanan harç sürülerek yapılan yağlama, fırında pişirilir. Yapımında kullanılan malzemelerin taze ve kaliteli olması, lezzetinin bir faktörüdür. Yağlama, tereyağı veya kuyruk yağı ile yağlanarak, daha zengin bir tat kazanır. Bu yemek, ince hamuru sayesinde hafif çıtır bir dokuya sahip olup, içerisindeki harçla birleştiğinde doyurucu ve besleyici bir hale gelir. Kayseri yağlaması, sıcak olarak servis edilir ve yanında ayran, cacık veya yoğurt gibi soğuk içeceklerle tüketilir. Hem kıymalı iç harcı hem de yufkası ile zengin bir lezzet uyumu sunar. Misafirlere sunulabilecek şık bir yemek olarak tercih edilen yağlama, hem ana yemek hem de yan yemek olarak sofralarda yer alabilir. Geleneksel olarak tek başına veya et yemekleriyle de tüketilebilen Kayseri yağlaması, Türk mutfağındaki tatlardan biridir ve her yaştan kişinin beğenisini kazanır. Kayseri yağlaması, lezzetli ve doyurucu bir yemek olmasının yanı sıra kalorisi de nispeten yüksektir. Bir porsiyon Kayseri yağlaması, kullanılan malzemelere ve porsiyon büyüklüğüne bağlı olarak ortalama 300-500 kalori arasında değişebilir. Yufka, kıyma, tereyağı ve kuyruk yağı gibi yağlı içerikler, yemeğin kalori miktarını artırır. Yağlamada kullanılan tereyağı veya kuyruk yağı, hem lezzetini hem de kalori içeriğini etkiler. Ayrıca, yufkaların ince olmasına rağmen, pişirme esnasında kullanılan yağ, hamurun daha besleyici ve yüksek kalorili olmasına neden olur. Kayseri yağlaması, besleyici özellikleriyle öne çıksa da, kalori ve yağ içeriği nedeniyle, kilo kontrolü yapan bireylerin dikkatli tüketmesi gerekebilir. Sağlıklı bir diyet için, bu tür yemekler dengeli bir şekilde ve makul porsiyonlarla tüketilmelidir.

Source: Habertürk


Kış soğuğunda iç ısıtan lezzet salep: Sağlığa faydası ne? Kilo vermeye yardımcı mı?

Soğuk kış günlerinde sıkça tercih edilen salep, toz haline gelmeden önce bir takım işlemlerden geçer. Salep orkidesi olarak anılan çiçeğin toprak altında kalan yumrusu güzelce yıkandıktan sonra sütle kaynatılır ve doğrudan güneş ışığına maruz kalmadan kurutulup öğütülür ve toz haline getirildikten sonra da içecek özü olarak satışa sunulur. Vücut ısısını artırma gibi pek çok faydası bulunan salepin özelliklerine bir göz atalım…
İçerğinde hangi vitamin ve mineraller var?
A ve C vitamininden zengin olan salep, içeriğindeki protein sayesinde vücut direncini yüksek tutar ve kış hastalıklarına karşı koruma kalkanı oluşturur. Kalsiyum, sodyum ve potasyum minerallerini de içeren salep, bağırsak ve mide işleyişine yardımcı olur.

Sağlığa faydaları neler?
Yoğun kıvamıyla boğaz yollarını yumuşatan, bronşit, nezle ve öksürük gibi hastalıkların etkilerini hafifleten salep, grip gibi hastalıklarda vücut sıcaklığını dengeler ve ter atmaya yardımcı olur. Üzerine tarçın eklenerek tüketildiğinde kan şekerini dengelemeye yardım eden içecek, vücudun direncini artıran etkisiyle bilinir.
Bunun yanı sıra salep; kalp sağlığına iyi gelir, sinirleri yatıştırmaya yardımcıdır, hafızayı güçlendirir, adet sancılarının dinmesine yardımcı olur, kabızlığa ve mide hazımsızlığına iyi gelir.

Kilo kontrolüne özen gösterenler: Dikkat!
“Tatlı yemeden duramıyorum. Ne yapmalıyım?” diyenlerin yardımına sık sık yetişen tarçın, salebin üzerine konup tüketildiğinde de tatlı krizlerinin önüne geçmede etkilidir. Bu şekilde kan şekerini kontrol altına alan tarçın, tatlı tüketme isteğini bastırır. İçeriğindeki glucomannan, yüksek su tutma kapasitesine sahip olduğu için mideye doygunluk hissi verir. Dolayısıyla salep rafine şekerle tüketilmediği sürece kilo vermeye yardımcı olan bir içecektir. Buna bağlı olarak da kış aylarında diyet programlarında tüketilmesi tavsiye edilir.
Sütle hazırlanan bir içecek olduğu için salep yüksek kalsiyum ve protein içerir. Bu maddeler vücudun daha fazla yağ yakmasına yardımcı olur. Aynı zamanda kasları korur ve geliştirmeye destek olur.
Diyabet hastaları niçin salebi kontrollü tüketmeli?
Yüksek oranda karbonhidrat barındıran salep, özellikle de diyabet hastaları tarafından kontrollü içmelidir.

Source: Dünya Gazetesi


Kıbrıs tatlısı tarifi

Kıbrıs Tatlısı, zengin ve yoğun kremasıyla tanınır ve soğuk olarak servis edilir. Hem tatlı hem de hafif dokusu ile damaklarda hoş bir iz bırakır. Bu tatlı, özel günlerde ve davetlerde sıklıkla tercih edilen, sunumu kolay ve lezzetli bir seçenektir. Kıbrıs Tatlısı nasıl yapılır? KIBRIS TATLISI TARİFİ Bir dilim Kıbrıs Tatlısı 250-350 kalori arasında değişir, bu miktar tatlının büyüklüğüne ve kullanılan malzemelere göre değişiklik gösterebilir. Kek kısmındaki hindistancevizi, tatlının enerjik değerini artırırken, kremanın süt ve tereyağı içeriği de kaloriyi yükseltir. Üzerindeki ceviz veya fındık gibi kuruyemişler, hem besin değerini artırır hem de kalori miktarını yükseltir. Kıbrıs Tatlısı, tatlı severler için keyifli bir seçenek olsa da yüksek kalorisi nedeniyle ölçülü tüketilmesi önerilir. Kıbrıs Tatlısı malzemeleri: Kek kısmı: 4 adet yumurta 1 su bardağı toz şeker 1 paket vanilin 1 paket kabartma tozu 1 su bardağı rendelenmiş hindistancevizi 1 su bardağı un Yarım su bardağı süt Yarım çay bardağı sıvı yağ Kreması: 4 su bardağı süt 1 su bardağı toz şeker 1 paket vanilin 2 yemek kaşığı un 2 yemek kaşığı nişasta 1 yemek kaşığı tereyağı Yarım su bardağı krem şanti (isteğe bağlı, kremanın kıvamını arttırmak için) Üzeri: 1 su bardağı dövülmüş fındık veya ceviz 1 paket kakao (isteğe bağlı) Kıbrıs Tatlısı yapılışı: Yumurtaları bir kaba kırın ve toz şekerle birlikte mikserle çırpın. Karışım krema kıvamına gelene kadar çırpmaya devam edin. Üzerine süt ve sıvı yağı ekleyip karıştırın. Un, hindistancevizi, vanilin ve kabartma tozunu ekleyin. Tüm malzemeler iyice karışana kadar karıştırın. Hazırladığınız kek karışımını, yağlı kağıt serili bir borcama dökün. Önceden ısıtılmış 170°C fırında yaklaşık 25-30 dakika pişirin. Kekin üstü altın rengini alıp, ortasına batırdığınız kürdan temiz çıkana kadar pişirmeye devam edin. Süt, toz şeker, un, nişasta ve vanilini bir tencereye alın. Orta ateşte sürekli karıştırarak, karışım koyulaşana kadar pişirin. Kremanız koyulaştığında ocaktan alın ve tereyağını ekleyin. Tereyağı tamamen eriyene kadar karıştırın. Ardından, eğer kullanıyorsanız, krem şantiyi ekleyip karıştırın. Krema pürüzsüz olana kadar çırpın. Fırından çıkan keki, ılındıktan sonra enine dilimlere ayırın. 3-4 kat halinde dilimleyebilirsiniz. İlk kek katının üzerine kremayı bolca sürün. Üzerine bir kat daha kek koyun ve aynı işlemi her kat için tekrar edin. Son kat için kremayı bolca kullanabilirsiniz. Tatlınızın en üst katını düzleştirdikten sonra üzerine dövülmüş ceviz veya fındık serpin. İsteğe bağlı olarak biraz kakao da serpebilirsiniz. Tatlınızı oda sıcaklığına geldikten sonra buzdolabına koyarak en az 3-4 saat dinlendirin. Bu, tatlının hem lezzetinin oturmasına hem de kekin nemlenmesine yardımcı olacaktır. Kıbrıs Tatlısı soğuduktan sonra dilimleyerek servis yapabilirsiniz. Soğuk servis edilir ve üzerine şekerli pudra veya ekstra ceviz serpilebilir. Kıbrıs Tatlısı, zengin ve yoğun kremasıyla tatlı severler için mükemmel bir seçenek olsa da yanına ekleyeceğiniz bazı içecekler ve tatlar, lezzetini daha da pekiştirebilir. Tatlının hafif yoğunluğunu dengelemek için bir bardak soğuk süt harika bir eşlikçi olabilir. Hafif ve serinletici özellikleriyle bir fincan Türk kahvesi ya da sade çay, tatlının tatlılığına hoş bir kontrast yaratır ve lezzetini tamamlar. Kıbrıs Tatlısı nın kremalı yapısı ve hindistancevizi aromasıyla yanında bir dilim narenciye veya taze meyveler de iyi gider. Bu meyveler, tatlının ağır yapısını hafifletir ve ferahlatıcı bir tat katar. Üzerine bir top vanilyalı dondurma eklemek, tatlının dokusunu zenginleştirerek tatlıyı daha da cazip hale getirebilir. Kıbrıs Tatlısı, yoğun kreması ve hindistancevizi içeriğiyle oldukça besleyici bir tatlıdır, bu nedenle kalorisi de yüksek olabilir. KIBRIS TATLISI YAPIMINDA PÜF NOKTALARI Kekin dokusunun yumuşak ve nemli olması için yumurtaları şekerle iyice çırpın; bu, kekin kabarmasına ve daha pürüzsüz olmasına yardımcı olur. Hindistancevizi, kekin lezzetini belirleyen ana malzemelerden biridir, bu yüzden taze ve kaliteli hindistancevizi kullanmak tatlıya özel bir aroma katacaktır. Kekin pişme süresi, fırın türüne göre değişebilir, bu yüzden kekin piştiğini anlamak için kürdan testi yapmayı unutmayın. Kremanın kıvamını tutturmak da önemlidir; kremayı karıştırarak pişirmek, pürüzsüz ve yoğun bir kıvam elde etmenize yardımcı olur. Krem şanti eklemek, kremanın daha yoğun ve hafif olmasını sağlar, ancak isteğe bağlıdır. Tatlının üzerindeki fındık ya da ceviz miktarını, tatlıyı daha zengin ve görsel açıdan çekici kılmak için bol tutabilirsiniz. Tatlıyı buzdolabında yeterince soğutmak, hem lezzetlerin daha iyi harmanlanmasını sağlar hem de tatlının daha kolay kesilmesine olanak tanır. Tatlının fazla şekerli olmaması için krema ve kekin tat oranını doğru ayarlamak dengeli bir lezzet sunmasını sağlar.

Source: Habertürk


Mühendisliği bıraktı babasından esinlenerek bu işletmeyi kurdu şimdi paraya para demiyor

Yıldız Teknik Üniversitesi Elektrik Mühendisliği bölümünü bitirdikten sonra kısa süre kamuda mühendis olarak görev yapan 37 yaşındaki Ünlü, 2 yıl önce baba mesleği olan çiftçiliğe yönelip, bölgede üretilen sebze ve meyveleri katma değerli ürüne dönüştürmeye karar verdi.Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumunun (TKDK) hem genç girişimcilere hem de sebze ve meyve kurutma işletmelerine destek verdiğini öğrenen Ünlü, TKDK Manisa İl Koordinatörlüğüne sunduğu projesiyle kurumdan 3,6 milyon liralık hibe desteği aldı.Desteğin ardından yatırımına başlayan Ünlü, bazı üretim bantlarını kendi tasarladığı 940 metrekare kapalı alana sahip işletmesinde çoğun kadın 50 kişiyi istihdam etti.Ünlü, günlük 10 ton meyve ve sebze işlenebilen tesisinde domates, elma, armut, çilek, dut, kavun, incir gibi ürünleri kurutarak bu ürünlerden atıştırmalık yapıyor, gıda ve pastacılık sektörüne ham madde sağlıyor.Ahmet Ünlü, AA muhabirine, bölgede yetişen ürünleri katma değere dönüştürdüklerini söyledi.TKDK desteğinin kendisine bu yolu açtığını belirten Ünlü, şöyle konuştu: “Öz sermayemiz ve finansmanımızla işletmemizin kurulumunu bir senede tamamladık. 2023″ün mart ayında tesisi açtık. Başvuru dosyamızı TKDK başvurularının kapanışının son yarım saatinde, son anda yetiştirdik. Dosyamız nitelikli ve güçlüydü ama yetişmeme durumu vardı. Son anda yetiştik ve iyi ki de yetiştirmişiz. Bir sene kaybetmekten kurtulduk. O bir seneyi de yatırımı tamamlamakla, işi öğrenmekle geçirdik.”Ünlü, uzun vadede, uluslararası piyasada nitelikli ve katma değerli ürünler üreten bir Türk markası haline gelmeyi hedeflediklerini anlatarak, “Şu anda geldiğimiz noktadan memnunuz, yurt içi ve yurt dışı çeşitli firmalara iyi oranda ürün tedarik ediyoruz. “Tamamen bölge insanı ve kadın istihdamı üzerine çalışıyoruz” Yaklaşık 50 kişilik bir istihdama ulaştık. Tamamen bölge insanı ve kadın istihdamı üzerine çalışıyoruz. Mavi yaka personelin hepsi kadın ve bölge kadınlarıdır. Bu da bizi mutlu ediyor.” dedi.TKDK Manisa Koordinatörü Uğur Uslu da hibe desteği verdikleri bir işletmenin geldiği noktadan duyduğu mutluluğu dile getirdi.Ünlü”nün başarılı bir girişimci olduğunu aktaran Uslu, “Avrupa Birliği standartlarında üretim yapan bir tesisin kurulmasına destek olmaktan, istihdam yaratmaktan mutluyuz. Sadece Manisa”da değil bölgemizdeki birçok yatırıma destek verdik ve vermeye devam edeceğiz.” diye konuştu.

Source: Internet Haber


John Lundstram: Rangers”ta yakaladığım uyumu Trabzonspor”da da hedefliyorum

Trabzonspor”un İngiliz oyuncusu John Lundstram, kulüp dergisinin 224. sayısında yayımlanan röportajında futbola, boksa olan ilgisine, taraftarlarla ilişkilerine ve hayatına dair samimi açıklamalar yaptı. “BOKS AİLEDEN GELİYOR”Boksla ilgisinin aileden geldiğini belirten Oyuncu, “Amcalarımın çoğu boksördür. Babam ise futbolla ilgilendi. Geldiğim şehir mücadeleci bir yapıya sahip. Boks benim için futboldan uzaklaşıp farklı bir alana yönelmek anlamına geliyor ve bu bazen iyi geliyor” dedi. “LİDERLİK YAPABİLİRİM”Her zaman her şeyi ortaya koyan bir oyuncu olduğunu belirten Ludstram, “En önemlisi sanırım her zaman her şeyimi ortaya koyuyor olmamdır. Sadece maçlarda değil, her bir antrenmanda dahi. Bir antrenörün birlikte çalışabileceği en çalışkan oyunculardan birisi olduğumu düşünmekten hoşlanırım. Ben bir liderim ve liderlik yapabilirim. Kötü bir oyuncu olmadığımı da düşünüyorum. İngiltere”de, İskoçya”da oynadım. Artık tecrübeyle alakalı da yol kat ettim. Tecrübenin beraberinde liderliği de getirdiğini düşünüyorum. Elbette esas olan, insanlara sizinle alakalı söyledikleri şeyleri çıkıp sahada göstermelisiniz” ifadelerini kullandı. “RANGERS”TA YAKALADIĞIM UYUMU TRABZONSPOR”DA DA HEDEFLİYORUM”Taraftarlarla olan ilişkisiyle ilgili konuşan Lundstram, “Sanırım bu ilişkiyi sahada kurmak benim görevim. İyi performans sergilemeliyim, bunu yaparsam takımın performansına katkı sağlayacağım ve bu da takımın maç kazanmasını sağlayacaktır. Bu ilişkiyi daha da ilerletebilmek için hep iyi oynamalıyım ve elbette neler yapabileceğimi de göstermeliyim. Rangers taraftarlarıyla olan ilişki harikaydı. Fakat bu yıllar içinde gelişen bir ilişkiydi ve daha çok iyi gidişat ile alakalıydı. Benim Trabzonspor”da yapmayı hedeflediğim şey de bu. Umarım buradaki coşkulu taraftarlarımızın bana olan inancının karşılığını verebilirim ve ilerleyebilirim çünkü süreç boyunca onlara ihtiyacım olacak” cümlelerini kullandı. “VAR DOĞALLIĞI BOZUYOR””Palyaço ayağı” lakabının nereden geldiğini anlatan Lundstram, “Deplasmanda Tottenham Hotspur”a karşı oynuyorduk. O maçta bir orta yaptım ve bu orta golle sonuçlandı. Ancak, VAR incelemesinde ayak parmağımın ucu ofsayta yakalanmış. Ayak tırnağımın ucuyla 3 milimetre kadar ofsaytta olduğum için gol iptal edildi. Bu olay sonrasında insanlar bana “palyaço ayağı” diyerek şaka yapmaya başladılar. Ancak, şakalar daha çok VAR”ın kötü olduğunu eleştirmek içindi. Ayak tırnağıyla ofsayt mı olur? Eğer gol iptal edilmeseydi, maçı 2-1 kazanmış olacaktık” ifadelerini kullandı. VAR (Video Yardımcı Hakem) sistemi hakkındaki eleştirilerini dile getiren İngiliz oyuncu, “VAR”dan önce hakem kararlarında hatalar oluyordu, fakat VAR geldikten sonra da hatalar devam ediyor. Eğer bu hatalar sürüyorsa, VAR”ın gelmesinin ne anlamı var? Ayrıca, oyun sırasında bir gol attığınızda sevinç yaşıyorsunuz, sonra VAR incelemesiyle bu sevinç kesiliyor. Kararın ardından tekrar sevinmek ya da üzülmek zorunda kalıyorsunuz. Bu, oyunun hızını ve doğallığını bozuyor” şeklinde konuştu. “TRABZONSPOR”DA BÜYÜK BİR KALİTE VAR”Türk futbolu ve Trabzonspor hakkındaki izlenimlerini paylaşan Lundstram, “Trabzonspor, teknik ve kaliteli oyunculardan oluşan bir takım. Ancak bunu maçlarda daha sık göstermemiz gerekiyor” diye konuştu. Trabzon şehriyle ilgili izlenimlerini de aktaran Lundstram, “Burada doğa harika, yemekler ise olağanüstü. En çok köfteyi seviyorum. Şehir sakin ve huzurlu, bu da benim için çok değerli” ifadelerini kullandı. Lundstram”a göre dünyanın en iyi 11″i şöyle: “Peter Cech, Ashley Cole, Van Dijk, John Terry, Cafu, Gerrard, Pirlo, Messi, Ronaldinho, Cristiano Ronaldo ve Ronaldo Nazario.

Source: Www.star.com.tr


Kuymak tarifi

KUYMAK TARİFİ Kuymak, Karadeniz mutfağının en sevilen yemeklerinden biridir. Mısır unu ve peynirin buluştuğu, sıcacık ve lezzetli bir yemektir. 1 porsiyon kuymak (yaklaşık 200-250 gram) yaklaşık 400-600 kalori arasında değişir, ancak bu miktar kullanılan malzemelere ve porsiyon büyüklüğüne bağlı olarak farklılık gösterebilir. Tereyağı ve peynirin yağ oranı, kuymakın kalorisini artıran başlıca unsurlardır. Trabzon peyniri gibi yağlı peynirler kullanıldığında kalori miktarı daha da artar. Kuymak yanında ekmek veya mısır ekmeği tüketildiği için toplam kalori alımı bu yemekle birlikte daha da yükselir. Yüksek enerjisi sayesinde yoğun fiziksel aktivite gerektiren kahvaltılarda ya da soğuk kış günlerinde tercih edilir, kalori alımını dengelemek için porsiyon kontrolü yapmak önemli olabilir. Yüksek kalorili yapısı nedeniyle, diyet yapan kişilerin bu yemeği ölçülü tüketmeleri tavsiye edilir. Kuymak malzemeleri: 2 yemek kaşığı tereyağı 1 su bardağı mısır unu 2 su bardağı su (veya süt) 1 çay bardağı sıvı yağ 150-200 gram Trabzon peyniri (veya lor peyniri, beyaz peynir) Tuz (isteğe bağlı, peynirin tuzluğuna göre ayar yapın) Karabiber (isteğe bağlı) Kuymak yapılışı: Kuymak için ilk adım, mısır ununu kavurmaktır. Geniş bir tava veya döküm tava kullanabilirsiniz. Tavanızı ocağa koyun ve kısık ateşte 2 yemek kaşığı tereyağını eritin. Yağ eridikten sonra 1 su bardağı mısır ununu ekleyin. Mısır unu, tereyağı ile karıştırarak yaklaşık 5-10 dakika kadar kavrulmalıdır. Unun rengi altın sarısı olmaya başladığında kavrulmuş demektir. Bu aşamada unun yanmamasına dikkat edin. Karıştırarak, topaklanmadan düzgün bir şekilde kavrulmasına özen gösterin. Kavrulmuş mısır ununa, azar azar 2 su bardağı suyu (veya sütü) ekleyin. Suyu ekledikçe karıştırmayı unutmayın, böylece topaklanma olmaz ve karışımın kıvamı düzgün olur. Karışımı sürekli karıştırarak kaynamaya bırakın. Bu aşamada biraz daha sıvı ekleyebilirsiniz, ancak kıvamın çok sıvı olmamasına dikkat edin. Kuymak, kıvamlı ve akışkan olmalıdır. Karışım kaynamaya başladıktan sonra, peynirleri eklemeye geçebilirsiniz. Peynirin türü, kuymak için oldukça önemlidir. Karadeniz e özgü Trabzon peyniri kullanabilirsiniz, fakat beyaz peynir veya lor peyniri de işinizi görecektir. Peynirleri iri iri doğrayın veya rendeleyin ve tavanın içine ekleyin. Peynirin tuzunu dikkate alarak, tuz miktarını kendinize göre ayarlayın. Peynir eridikçe karışıma karışacak ve kuymak daha yoğun bir lezzet alacaktır. Peynir eridikten sonra, kuymak tam kıvamına gelmiş olmalıdır. Koyu bir kıvamı ve peynirli bir yapısı olacaktır. Karışıma biraz sıvı yağ (1 çay bardağı kadar) ekleyin ve karıştırın. Bu, kuymağınızın daha parlak ve lezzetli olmasını sağlayacaktır. Kuymak hazır olduğunda, sıcak servis yapmanız önerilir. Yanında ekmek, mısır ekmeği veya geleneksel Karadeniz pide ekleyerek afiyetle yiyebilirsiniz. Kuymak, kahvaltıların yanı sıra ana yemek olarak da sunulabilir. Kuymak, zengin ve lezzetli yapısı ile kendine özgü bir yemek olmasının yanı sıra, çeşitli yan lezzetlerle mükemmel bir uyum yakalar. Kuymak, tereyağı ve peynirin ağır lezzetini taşıdığı için, yanında hafif ve dengeli tatlar tercih etmek yemeğin daha da lezzetli hale gelmesini sağlar. En yaygın yan lezzetlerden biri, kuymakla birlikte sunulan mısır ekmeğidir. Mısır ekmeği, kuymakla mükemmel bir uyum sağlar ve mısır unu ile yapılan bu iki yemek, birbirini tamamlayan tatlar sunar. Taze ekmek de kuymak ile oldukça iyi gider; ekmeğin sıcaklığı, kuymakla birleşerek tatları daha da zenginleştirir. Kuymak için ideal bir diğer yan lezzet ise yeşilliklerdir. Taze roka, maydanoz, dereotu ya da nane gibi yeşillikler, kuymak ile birlikte taze bir dokunuş katarak yemeğin ağır lezzetini dengeler. Kuymak, aynı zamanda et yemekleri ile de servis edilebilir. Izgara tavuk, sucuk veya karadeniz usulü kuymak yanında sunulan etler, yemeği daha doyurucu hale getirir. Yanında domates, biber gibi taze sebzelerle yapılmış bir salata, kuymakla güzel bir uyum yakalar. Kuymak, sıcak ve yağlı bir yemek olduğu için, biraz asidik ve tazeleyen bir içecek olarak ayran ya da taze sıkılmış limonlu su da çok iyi gider. Bu tür yan tatlar, kuymakla mükemmel bir denge oluşturur ve bu lezzetli yemeği daha zengin bir hale getirir. Kuymak, yüksek kalorili bir yemektir çünkü içeriğinde tereyağı, peynir ve mısır unu gibi enerjik bileşenler bulunur. KUYMAK YAPIMINDA PÜF NOKTALARI Kuymak yaparken mısır ununun kavrulması gerekir. Mısır ununu tereyağıyla kısık ateşte kavururken, unun yanmamasına özen göstermek gerekir. Kavurma işlemi, kuymağınızın lezzetini doğrudan etkiler, bu yüzden un altın sarısı renge dönene kadar sabırla karıştırılmalıdır. Kuymak karışımına sıvı eklerken, suyu veya sütü azar azar ilave etmek gerekir; böylece karışımın pürüzsüz ve topaksız bir kıvam alması sağlanır. Peyniri ne kadar kaliteli ve taze seçerseniz, kuymak o kadar lezzetli olur. Trabzon peyniri, kuymak için en ideal tercihtir. Hem lezzetini hem de dokusunu mükemmel bir şekilde sunar. Peyniri eklerken, tamamen erimesine dikkat edin, Böylece peynirin kremamsı dokusu kuymak ile birleşir. Piştikten sonra üzerine biraz sıvı yağ eklemek, yemeğinizin parlaklığını artırır ve zengin bir tat sağlar.

Source: Habertürk


Asırlardır sürdürülen “tandır kürsüsü” geleneği

Van ın Bahçesaray ilçesinde asırlardır sürdürülen tandır kürsüsü geleneğiyle aile bağları güçlü tutuluyor. resim#1209222# İçinde köz bulunan tandırın üstüne kurulan, etrafı battaniyeyle kapatılan masanın etrafında toplanan aile bireyleri, bu şekilde hem ısınıyor hem de sohbet edip büyüklerinin anılarını dinliyor. Soğuk havaların vazgeçilmezi olan kürsü geleneğiyle aile bağlarını güçlendiren mezradakiler, birbirlerine destek olarak yardımlaşma örneği de sergiliyor. Mezra sakini Halit Rüzikar, tandır kürsüsü nün atalarından kalma bir gelenek olduğunu belirtti. Kürsü geleneğini gelecek kuşaklara aktarmak istediklerini vurgulayan Rüzikar, Mezrada örf ve adetlerimizin kaybolmasını istemiyoruz. Tahtadan yaptığımız ve sıcaklığı gitmesin diye üstünü battaniyeyle kapattığımız tandır kürsüsünün etrafında toplanıyoruz. Sabah ekmek pişirmek için tandır yakılır ve pişirme işi bittikten sonra tandırın içine yemekler bırakılıp üstü kapatılır diye konuştu. Rüzikar, tandırın etrafına toplanıp keyifli vakit geçirdiklerini dile getirerek, şunları kaydetti: Tandırın ısısı battaniye sayesinde yaklaşık 12 saat devam ediyor. Biz de battaniyenin altına ayaklarımızı bırakıyoruz. Kürsünün üstüne de çayımızı ve yemeklerimizi bırakıp yiyoruz. Geleneklerin birçoğu mezrada yaşatılıyor. Kış aylarında yollarımız kapanıyor. İl ve ilçeyle bağlantımız kesildiği için günlerimizi böyle geçiriyoruz. Havalar ısınıncaya kadar her gün birinin tandır evinde toplanıp geleneğimizi sürdürüyoruz. Birbirimize yardımcı oluyoruz. Seyfullah Celayir ise kış aylarında 7 den 70 e herkesle kürsünün etrafında toplandıklarını anlattı. Çok güzel ortam oluştuğunu ifade eden Celayir, Büyüklerimiz eski zamanlarda yaşanan olayları anlatıyor. Hem birliğimizi güçlü tutuyoruz hem de geleneğimizi sürdürüyoruz. Sosyal aktivitemiz olmadığı için akşam saatlerinde toplanıp bu şekilde vakit geçiriyoruz. Eskiden soba olmadığı için dedelerimiz bu şekilde ısınıyordu. Hastalar da olmasa ilçeye kimse inmezdi. Atalarımızdan gördüğümüz geleneklerimizi biz de çocuklarımıza aktarıyoruz ifadelerini kullandı.

Source: Habertürk


Mercimek çorbası tarifi

Sıcak su veya et suyu eklenerek pişirilen mercimekler, çorbanın kıvamını oluşturur. Kremamsı bir dokuya sahip olması için bazen süt veya yoğurt eklenir. Türk mutfağında, soğuk kış günlerinde sıklıkla tercih edilen mercimek çorbası, hem evlerde hem de restoranlarda geleneksel bir yemek olarak sofralarda yer alır. Hem ekonomik hem de pratik olan bu çorba, lezzeti ve besleyici içeriği ile halk arasında oldukça sevilir. Mercimek Çorbası nasıl yapılır? MERCİMEK ÇORBASI TARİFİ Mercimek çorbası, sıcak ve besleyici yapısıyla tek başına oldukça doyurucu olsa da, yanında sunulacak bazı yemeklerle daha zengin bir hale getirilebilir. Çorbanın yanına, taze ve yumuşak ekmekler harika gider; Türk mutfağının vazgeçilmezi olan pide veya somun ekmeği, çorbanın yanında mükemmel bir eşlikçi olur. Ayrıca, çorbanın zengin lezzetini dengelemek için taze bir salata iyi bir seçimdir; mevsim yeşilliklerinden yapılan basit bir yeşil salata, limonlu zeytinyağlı sosla tatlandırıldığında çorbanın yanında ferahlatıcı bir seçenek sunar. Yanında yoğurt da tercih edilebilir; yoğurt, çorbanın kremamsı dokusuna uyum sağlayarak tatların daha dengeli olmasına katkıda bulunur. Çorbaya hafif bir asidik doku katmak için turşu da servis edilebilir, çünkü turşunun ekşiliği, mercimek çorbasının yoğunluğunu hafifletir. Börek gibi hafif tuzlu atıştırmalıklar ya da sıcak köfte gibi protein ağırlıklı yemekler de mercimek çorbası ile uyumlu seçenekler arasında yer alır. Bu tür yan lezzetler, mercimek çorbasını daha doyurucu ve keyifli hale getirir. Mercimek çorbası malzemeleri: 1 su bardağı kırmızı mercimek 1 adet soğan (orta boy) 1 adet havuç 1 adet patates (isteğe bağlı) 2 yemek kaşığı zeytinyağı veya tereyağı 1 tatlı kaşığı tuz (isteğe göre ayarlanabilir) 1 çay kaşığı karabiber 1 çay kaşığı kimyon (isteğe bağlı) 1 yemek kaşığı domates salçası 6 su bardağı sıcak su veya et/tavuk suyu 1 çay bardağı süt (isteğe bağlı, çorbanın kremamsı bir kıvam almasını sağlar) 1 çay kaşığı pul biber (isteğe bağlı) Yarım limon suyu (isteğe bağlı, çorbanın asidik dengesini sağlamak için) Mercimek çorbası yapılışı: 1 su bardağı kırmızı mercimeği bol suyla iyice yıkayın. Mercimeklerin üzerinde taş veya yabancı maddeler olabilir, bu yüzden dikkatlice kontrol edin. 1 adet soğanı küçük küpler halinde doğrayın. 1 adet havucu soyup ince ince doğrayın veya rendelenmiş kullanabilirsiniz. Eğer patates kullanacaksanız, patatesi soyup küçük küpler halinde doğrayın. Patates, çorbanın kıvamını daha yoğun hale getirecektir. 2 yemek kaşığı zeytinyağını veya tereyağını geniş bir tencereye ekleyin. Yağ ısındıktan sonra, doğradığınız soğanı ekleyin. Soğanlar şeffaflaşana kadar, yaklaşık 5 dakika orta ateşte kavurun. Diğer sebzeleri ekleyin: Soğanlar yumuşadıktan sonra doğradığınız havuçları ve patatesi ekleyin. Sebzelerle birlikte 2-3 dakika kadar kavurmaya devam edin. 1 yemek kaşığı domates salçasını ekleyin ve karıştırarak birkaç dakika kavurun. Bu işlem salçanın kokusunun çıkmasını sağlar. Karabiber, kimyon ve isteğe bağlı olarak pul biberi de ekleyin. Baharatların çorbaya eşit şekilde dağılmasını sağlamak için karıştırın. Yıkadığınız kırmızı mercimekleri tencereye ilave edin ve karıştırın. 6 su bardağı sıcak suyu veya et/tavuk suyunu tencereye dökün. Bu, çorbanın kıvamını ayarlayacaktır. Et suyu, çorbaya zengin bir tat verir, ancak sade su da kullanılabilir. Çorbaya 1 tatlı kaşığı tuz ekleyin. Eğer et suyu kullanıyorsanız, tuz miktarını daha dikkatli ayarlamak gerekebilir. Tencereyi orta ateşe koyarak, karışım kaynamaya başlayana kadar bekleyin. Kaynadıktan sonra, tencerenin altını kısın ve mercimekler yumuşayana kadar yaklaşık 30-40 dakika pişirin. Arada bir karıştırarak, çorbanın dip tutmamasını sağlayın. Mercimekler ve sebzeler iyice yumuşadıktan sonra, çorbayı bir el blenderı ile pürüzsüz hale getirebilirsiniz. Eğer daha az pürüzsüz bir kıvam istiyorsanız, bu aşamada biraz daha pişirerek mercimeklerin bir kısmını bırakabilirsiniz. Eğer kremamsı bir doku tercih ediyorsanız, 1 çay bardağı süt ekleyebilirsiniz. Bu, çorbanın daha yumuşak ve kremamsı olmasını sağlar. Süt ekledikten sonra çorbayı bir süre daha karıştırarak kaynatın. İsteğe bağlı olarak, çorbanın asidik dengesini arttırmak için yarım limonun suyunu sıkın. Bu, çorbanın lezzetini canlandıracaktır. Çorbanın son tadımını yapın ve tuz, baharat veya limon eklemesi yaparak damak zevkinize göre ayarlayın. Dilerseniz üzerine ince doğranmış taze nane veya dereotu serpebilirsiniz. Yanında bir dilim taze ekmek ile servis edebilirsiniz. MERCİMEK ÇORBASI YAPIMINDA PÜF NOKTALAR Mercimeklerin iyice yıkandığından emin olun, çünkü kirli mercimek çorbada kötü bir tat bırakabilir. Sebzelerin, özellikle soğanın, iyice kavrulması çorbanın lezzetini zenginleştirir; bu nedenle soğanları ve diğer sebzeleri hafifçe karamelize edene kadar kavurmaktan kaçınmayın. Domates salçasını ekledikten sonra, salçanın çiğ kokusunun çıkması için birkaç dakika kavrulması önemlidir. Kimyon ve karabiber, çorbaya derinlik katar, bu yüzden doğru ölçüde eklemek lezzeti artırır. Çorbanın kıvamını ayarlamak için suyu azar azar ekleyin ve pişirme sırasında mercimeklerin yumuşamasına özen gösterin; mercimekler fazla pişerse çorbanız fazla sıvı olabilir. Süt eklemek, çorbanın daha kremamsı ve yumuşak olmasını sağlar, ancak fazla eklememeye dikkat edin, çünkü çorbanın lezzetini baskılayabilir. Ayrıca, çorbanın son aşamasında limon suyu eklemek, asidik bir denge sağlayarak çorbanın tatlarını öne çıkarır ve daha ferahlatıcı bir lezzet katabilir. Bu püf noktalarına dikkat ederek, daha lezzetli ve kıvamlı bir mercimek çorbası hazırlayabilirsiniz.

Source: Habertürk


Sarımsağın hiç duyulmamış faydaları

Sarımsak, yoğun besin değeri ile dikkat çeker; içerisinde vitaminler (C ve B6 vitamini), mineraller (manganez, kalsiyum, potasyum) ve güçlü bileşikler bulunur. Tarih boyunca hem mutfaklarda hem de halk tıbbında şifa kaynağı olarak kullanılmış ve sağlık üzerindeki faydaları bilimsel olarak da desteklenmiştir. SARIMSAĞIN FAYDALARI Sarımsak, sağlık açısından pek çok faydası bulunan bir besindir. İşte sarımsağın bazı bilinen faydaları: Bağışıklık sistemini güçlendiren allicin gibi bileşikler içerir. Bu, vücudu enfeksiyonlara karşı koruyabilir. Kolesterol seviyelerini düşürebilir ve kan basıncını düzenleyebilir, bu da kalp hastalıkları riskini azaltabilir. Ayrıca kan pıhtılaşmasını engelleyerek damar sağlığını destekler. Güçlü antibakteriyel ve antiviral özelliklere sahiptir, bu da vücudu çeşitli mikroplara karşı korur. Sindirimi destekleyen sarımsak, bağırsak florasını dengeleyebilir ve sindirim sorunlarını azaltabilir. Bağırsak parazitlerine karşı da etkilidir. Bazı araştırmalar, sarımsağın kanser hücrelerinin büyümesini engellemeye yardımcı olabileceğini göstermektedir. Mide ve kolon kanseri üzerine etkili olabileceği düşünülmektedir. Vücutta biriken toksinlerin atılmasına yardımcı olabilir, böylece detoks etkisi yaratır. Serbest radikallerle savaşarak vücuttaki oksidatif hasarı azaltabilir ve yaşlanmayı geciktirebilir. Diyabet hastaları için faydalı olabilecek sarımsak, kan şekerini düşürmeye yardımcı olabilir. Saç dökülmesini önlemeye yardımcı olabilir ve saç köklerini güçlendirebilir. Vücutta oluşan iltihaplanmayı azaltmaya yardımcı olabilir, bu da ağrı ve rahatsızlıkları hafifletebilir. Sarımsak, bu faydaları sağlamak için düzenli ve yeterli miktarda tüketilmelidir, ancak aşırı tüketim mide problemlerine yol açabilir. SARIMSAĞIN ZARARLARI Sarımsak, sağlıklı bir besin olarak kabul edilse de, aşırı tüketildiğinde bazı yan etkiler ve zararlar gösterebilir. Taze olarak fazla miktarda tüketildiğinde mide ekşimesine, asiditeye, gaz, şişkinlik veya mide bulantısına yol açabilir. Bazı kişileri ishal yapabilir. Bazı insanlar sarımsağa karşı alerjik reaksiyon gösterebilir. Alerjik reaksiyonlar, kaşıntı, döküntü, baş dönmesi, nefes darlığı gibi belirtilerle kendini gösterebilir. Kanın pıhtılaşmasını engelleyici özelliklere sahip olduğundan, kan sulandırıcı ilaçlar kullanan kişilerde aşırı tüketimi kanama riskini artırabilir. Cerrahi müdahaleden önce sarımsak tüketiminden kaçınılması önerilir. Kan şekerini düşürebilir. Diyabet hastaları için bu faydalı olsa da, aşırı sarımsak tüketimi hipoglisemiye (kan şekeri düşüklüğü) yol açabilir. Sarımsağın en bilinen yan etkilerinden biri de ağızda kalıcı bir kokuya yol açmasıdır. Bu koku, sarımsağın sindirilmesi ve vücutta metabolize olması sonucu ortaya çıkar. Bazı kişilerde ciltte tahrişe veya yanmaya neden olabilir. doğrudan cilde uygulandığında, cilt hassasiyeti olan kişilerde reaksiyon gösterebilir. Aşırı sarımsak tüketimi, böbrek sorunları olan kişilerde sorunlara yol açabilir. Böbrek fonksiyonları üzerinde olumsuz etkiler yaratabilecek bileşikler içerebilir. Hamilelik ve emzirme döneminde aşırı sarımsak tüketimi önerilmez, çünkü sarımsak bazı kadınlarda rahmi uyarabilir veya süt üretimini etkileyebilir. SARIMSAK HANGİ ORGANA İYİ GELİR? Sarımsak, kalp sağlığı üzerinde olumlu etkiler gösterir. İçerdiği bileşikler, kolesterol seviyelerini dengelemeye, kan basıncını düzenlemeye ve damarları korumaya yardımcı olur. Bu sayede kalp hastalıkları riskini azaltabilir. Bağışıklık sistemini güçlendiren özelliklere sahip olup, enfeksiyonlarla mücadelede etkili bir rol oynar. Sindirim sistemi de sarımsağın faydalarından yararlanır; bağırsak sağlığını destekler, sindirimi iyileştirir ve toksinlerin atılmasına yardımcı olur. Bunun dışında, sarımsak, karaciğerin detoksifikasyon işlevlerini destekleyerek vücuttaki zararlı maddelerden arınmayı sağlar. ÇİĞ SARIMSAĞIN FAYDALARI Çiğ sarımsak, sağlık açısından en faydalı formudur çünkü ısıl işlem görmeden içeriğindeki besin maddeleri ve aktif bileşiklerin tamamı korunur. Çiğ sarımsak, allicin adı verilen güçlü bir bileşik içerir; bu bileşik antibakteriyel, antiviral ve antifungal özellikler gösterir, böylece bağışıklık sistemini güçlendirir ve enfeksiyonlarla mücadelede etkilidir. Kalp sağlığını destekleyerek, kolesterol seviyelerini düşürür, kan basıncını düzenler ve damar sağlığını iyileştirir. Sindirim sistemine de faydalıdır; mideyi rahatlatır, sindirimi kolaylaştırır ve bağırsak florasını dengelemeye yardımcı olur. Bunun yanı sıra, çiğ sarımsak antioksidan özelliklere sahiptir, serbest radikallerle savaşarak vücudu oksidatif strese karşı korur ve hücre yenilenmesini destekler. SARIMSAK YEMEK HANGİ HASTALIKLARA İYİ GELİR? Sarımsak, pek çok hastalığın önlenmesinde ve tedavisinde faydalı olabilecek özelliklere sahiptir. Kalp hastalıkları konusunda etkili olup, yüksek kolesterolü düşürür, kan basıncını düzenler ve damar sağlığını iyileştirir. Bu sayede kalp krizi, inme gibi ciddi kalp hastalıklarının riskini azaltabilir. Bağışıklık sistemini güçlendirerek soğuk algınlığı, grip gibi üst solunum yolu enfeksiyonlarının iyileşmesini hızlandırabilir. Kanserle mücadelede de etkili olabileceği gösterilmiştir; mide, kolon ve yemek borusu kanserlerine karşı koruyucu etkileri olabilir. Diyabet hastalarında kan şekerini düzenleyici etkiler gösteren sarımsak, sindirim sorunları, bağırsak problemleri ve gaz gibi rahatsızlıkların tedavisinde de yardımcıdır. SARIMSAK CİNSELLİĞE İYİ GELİR Mİ? Sarımsak, cinsel sağlık üzerinde de bazı faydalı etkiler gösterebilir. Kan dolaşımını artırarak vücudun genel kan akışını iyileştirebilir. Bu, cinsel organlara giden kan akışını destekleyerek cinsel performansı artırabilir. Ayrıca, sarımsak antioksidan özelliklere sahip olduğundan, serbest radikallerin neden olduğu hücresel hasarı azaltarak cinsel sağlığı olumlu yönde etkileyebilir. Testosteron seviyelerini düzenlemeye de yardımcı olabilir, bu da erkeklerde cinsel istek ve performansı artırabilir. Bunun dışında, sarımsak stresle mücadele eder ve bağışıklık sistemini güçlendirerek genel sağlığı iyileştirir, bu da cinsel sağlığın korunmasında önemli bir faktördür. Ancak, sarımsağın bu etkileri düzenli ve ölçülü tüketimle daha belirgin hale gelir.

Source: Habertürk