“Sağlık Araştırmaları: Sigaradan HPV’ye, Yaşam Süresini Uzatma Yolları”

Üç hafta yok

İsmail Yüksek”ten Fenerbahçe”ye kötü haber geldi. İdmanda sakatlanan 25 yaşındaki oyuncu için yapılan açıklamada; “Futbolcumuz İsmail Yüksek”in Acıbadem Ataşehir Hastanesinde MR görüntülenmesi gerçekleştirilmiştir. Sağ arka adalede kısmi yırtık teşhisi konulan oyuncumuzun tedavisine başlanılmıştır” ifadelerine yer verildi. İsmail 3 hafta yok.

Source: Fotomaç


Tek bir sigara ortalama yaşam süresini 20 dakika kısaltıyor! ‘Her 10 yılda 2. Dünya Savaşı’nda kaybedilen kadar insan sigaradan ölüyor’

SİGARA İÇENLERİN ÖMRÜNDEN YAKLAŞIK 10 YIL GİDİYORAnalize göre, günde 10 sigara içen bir kişi 1 Ocak”ta sigarayı bırakırsa, 8 Ocak”a kadar bir tam günlük yaşam kaybını önleyebilir. Sigarayı 5 Şubat”a kadar bırakırlarsa yaşam beklentilerini bir hafta, 5 Ağustos”a kadar bırakırlarsa bir ay artırabilirler. Değerlendirme, yıl sonuna kadar 50 günlük yaşam kaybını önleyebileceklerini ortaya koydu.UCL”nin alkol ve tütün araştırma grubunda baş araştırma görevlisi olan Dr. Sarah Jackson, “İnsanlar genellikle sigaranın zararlı olduğunu biliyor ancak ne kadar zararlı olduğunu hafife alıyor. Ortalama olarak, sigarayı bırakmayanlar yaklaşık on yıllık bir ömür kaybediyor. Bu da 10 yıllık değerli bir zaman, yaşam anları ve sevdikleriyle birlikte geçirilen dönüm noktaları demektir” dedi.Sigara, dünyanın önde gelen önlenebilir hastalık ve ölüm nedenlerinden biri ve uzun süreli kullanıcıların üçte ikisinin ölümüne sebep oluyor. Birleşik Krallık”ta yılda yaklaşık 80.000 kişinin ölümüne ve İngiltere”deki tüm kanser ölümlerinin dörtte birine neden oluyor.HER 10 YILDA BİR 2. DÜNYA SAVAŞI’NDA KAYBEDİLEN KADAR İNSAN SİGARADAN DOLAYI KAYBEDİLİYORÜlkemizdeki tüm ölümlerin yüzde 23’ünün tütüne bağlı hastalıklar nedeniyle olup dünya genelinde ortalama her dakika 12 kişi sigaraya bağlı hastalıklardan dolayı hayatını kaybettiğini söyleyen Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Banu Altoparlak, “Her 10 yılda bir 2. Dünya Savaşı’nda kaybedilen kadar insan sigaradan dolayı kaybediliyor. Dünya ekonomisine yılda 1 trilyon dolar zarar veriyor” dedi ve şu bilgileri verdi:“Türkiye’de yılda yaklaşık 60 milyar lirayı sigara firmalarına ödüyoruz. Sigaranın yol açtığı hastalıkların tedavisi için harcadığımız para da azımsanmayacak derecede yüksek ve sağlık bütçesinden karşılanıyor. Başta sigara olmak üzere tütün ürünlerinin (sigara, puro, pipo, nargile vb.) kullanımı, her yıl 8 milyondan fazla kişinin ölümüne sebep oluyor. Bu ölümlerin 7 milyondan fazlası doğrudan tütün kullanımından, yaklaşık 1.2 milyonu ise pasif içicilikten kaynaklanıyor. Türkiye’de ise yaklaşık 17 milyon kişi sigara kullanıyor ve her yıl 100 bin kişi tütün kullanımı kaynaklı hastalıklardan dolayı hayatını kaybediyor. Ülkemizdeki ölümlerin erkeklerde yüzde 31’i, kadınlarda ise yüzde 12’si, tütün kullanımına bağlı gerçekleşiyor.”11 DAKİKADAN 20 DAKİKAYA YÜKSELDİBMJ”de 2000 yılında yayınlanan daha önceki bir değerlendirmede ortalama olarak tek bir sigaranın yaşam beklentisini yaklaşık 11 dakika azalttığı tespit edilmişken, Journal of Addiction”da yayınlanan son analiz bu rakamı neredeyse ikiye katlayarak 20 dakikaya çıkardı; erkekler için 17 dakika ve kadınlar için 22 dakika.Dr. Sarah Jackson, Guardin’a verdiği demeçte, “Yaşlılığın genellikle kronik hastalıklar ya da sakatlıklarla geçtiği düşünüldüğünde, bazı insanlar yaşamlarının birkaç yılını kaçırmayı önemsemeyeceklerini düşünebilir. Ancak sigara içmek yaşamın sonundaki sağlıksız dönemi kısaltmıyor” dedi ve ekledi:“Öncelikle orta yaştaki nispeten sağlıklı yılları yiyip bitiriyor ve hastalıkların başlangıcını öne çekiyor. Bu da 60 yaşında sigara içen bir kişinin tipik olarak 70 yaşında sigara içmeyen bir kişinin sağlık profiline sahip olacağı anlamına geliyor.”Alıntı MetniBazı sigara içicileri uzun bir yaşam sürerken, diğerleri sigaraya bağlı hastalıklara yakalanıyor ve hatta 40″lı yaşlarında bu hastalıklardan ölebiliyor. Bu farklılık, kullanılan sigara türü, alınan nefes sayısı ve sigara içenlerin ne kadar derin nefes aldığı gibi sigara içme alışkanlıklarındaki farklılıklardan kaynaklanıyor. İnsanlar ayrıca sigara dumanındaki toksik maddelere karşı ne kadar duyarlı oldukları konusunda da farklılık gösteriyor.EN FAZLA ETKİLENEN ORGAN AKCİĞERLER: KOAH, ASTIM, AKCİĞER SÖNMESİ VE DAHA FAZLASIDr. Banu Altoparlak, sigara dumanından en fazla etkilenen organların başında akciğerlerin geldiğini söyledi, “Sigara dumanı içerisinde bulunan zararlı kimyasallar, akciğer dokusuna zarar vererek solunum sistemi ile ilişkili ciddi hastalıkların görülme riskini artırır. Kronik obstrüktif akciğer hastalığının (KOAH) en önemli sebebi sigaradır. Sigara içenlerde KOAH gelişme riski, içmeyenlere göre 4 kat fazladır. Sigara kullanımı ayrıca astım, spontan pnömotoraks (akciğer sönmesi), tüberküloz, interstisyel akciğer hastalığına yakalanma riskini de artırır” dedi.PASİF İÇİCİLERDE BİLE KALP HASTALIKLARINA BAĞLI ÖLÜMLERE SEBEP OLUYORUzmanlar, sigara içenlerin sağlık ve yaşam beklentisi açısından tam fayda elde etmek için sigarayı tamamen bırakmaları gerektiğini vurguluyor.Önceki çalışmalar güvenli bir sigara içme düzeyi olmadığını gösteriyor; kalp hastalığı ve felç riski günde bir sigara içen kişilerde günde 20 sigara içenlere kıyasla sadece yaklaşık yüzde 50 daha düşüktür. Sigarayı her yaşta bırakmak faydalıdır, ancak sigara içenler bu ölüm merdiveninden ne kadar erken inerlerse yaşamlarının o kadar uzun ve sağlıklı olmasını bekleyebilirler.Dr. Banu Altoparlak’a göre sigara, kalp ve damar hastalıklarına yol açan önlenebilir faktörlerden biri. 35 yaş üstü iskemik kalp hastalığı ölümlerinin %20’sinin, kardiyovasküler sistem hastalıklarına bağlı ölümlerin ise yüzde 33’ünden sorumlu. Sigara içenlerde kalp krizi geçirme riski içmeyenlere göre 3 kat fazla. Pasif içicilerde ise kalp hastalıklarına bağlı ölümlerin yüzde 30 artış göstermesine neden oluyor.“Sigara, kan basıncında artışa da sebep olur. Hipertansiyon hastalarının sigarayı bırakması, koroner arter hastalığı risklerini yüzde 35-40 düşürür. Sigara ayrıca endotel disfonksiyonu (damar hastalıkları), pıhtı, inflamasyon, kan yağları metabolizmasında değişiklikler, kalp kası (myokardiyal) hasarına yol açabilir” diten Altoparlak sigara kullanımının zararları hakkında şu detayları da verdi:– Sigara kullanımı, gebe kalma ve gebelik sürecinin normal sürede tamamlanması üzerinde negatif etkilere neden olur. Bebekte doğumsal anomalilerin görünmesi ve plasental fonksiyon bozuklukları üzerinde de rol oynar. Sigara ayrıca seksüel bozukluklara, sperm yapı ve kalitesinde bozukluklara ve kısırlığa yol açar.– Sigara, kan dolaşımı ve damarlar üzerine etkileriyle beyin damarı hastalıkları ve inme riskini artırır. Beyin kanaması riski iki katına, beyin damarlarında tıkanma riski üç katına çıkar. Alzheimer hastalığının oluşumunu ise kolaylaştırır.– Ayrıca, reflü hastalığı, mide ülseri, Crohn hastalığı, ciltte kuruma, katarakt, osteopeni, osteoporoz, kemik yapısında bozulmaya yol açar.

Source: Selin Irmak Kaçmaz


Sessiz pandemi: HPV! Her 4 kadından 3’ünü etkiliyor… ‘Kansere dönüşüyor’ | Hangi önlemleri almalı? Nelere dikkat edilmeli?

HPV, 200’den fazla farklı tipe sahip bir virüs ailesine aittir. Bu virüslerin bazı türleri, ciltte siğil oluşumuna neden olabilir. Ancak, bizlerin en çok endişe ettiği durum, HPV’nin kanserle ilişkili türleridir. HPV’nin yaklaşık 15 tipi, rahim ağzı kanseri başta olmak üzere, bazı ciddi kanser türlerinin gelişmesine zemin hazırlayabilir. HPV ile kanser arasındaki ilişki ilk kez 1980’lerin başında Alman bilim insanı Harald zur Hausen tarafından keşfedildi. Bu keşif, HPV’nin bazı türlerinin rahim ağzı kanseri ile bağlantılı olduğunu ortaya koydu. Hausen, bu bulguları sayesinde Nobel Ödülü’ne layık görüldü. Günümüzde, HPV’nin kanserle ilişkili türlerinin çoğu, rahim ağzı kanseri başta olmak üzere, kadınlarda oldukça tehlikeli sağlık sorunlarına yol açabiliyor. Ocak ayı ise HPV farkındalık ayı olarak biliniyor. Bu ayda HPV”nin yaygınlığı, etkileri ve aşılamanın önemi hakkında toplumu bilgilendirmek amacıyla etkinlikler düzenleniyor. Dünya genelinde yapılan araştırmalar, herhangi bir kadının yaşamının bir döneminde HPV virüsüne maruz kalma olasılığının yüzde 80 civarında olduğunu gösteriyor. Bu gerçekten de şaşırtıcı bir oran. Yani, HPV’yi kapma riski o kadar yüksek ki, bu virüs aslında sessiz bir pandemi haline gelmiş durumda. HPV’nin yaygınlığı ve potansiyel tehlikeleri göz önüne alındığında, farkındalık yaratmak ve doğru önlemler almak her zamankinden çok daha önemli. Yapılan çalışmalara göstermektedir ki, HPV pozitif olan 100 kadından 60″ı virüsü bir yıl içinde kendiliğinden vücutlarından atarken, kalan 40 kadının 15″inde zamanla kanser öncesi lezyonlar gelişir. Yani HPV enfeksiyonu, çoğu zaman vücuttan kendiliğinden atılması mümkün olsa da, bazı kadınlarda virüs kalıcı hale gelir ve kanser öncesi lezyonlara yol açabilir. Bu durum, HPV”nin rahim ağzı kanserine dönüşme riski taşıyan bir süreç başlatabileceği anlamına gelir. Erken teşhis ve müdahale ile bu risk azaltılabilir. Görüldüğü üzere HPV’nin kansere ilerlemesi diye bir süreç söz konusu. Bu sürece üç noktada müdahale yapılabilir: HPV kapmayı engellemek, kapılan HPV’yi tedavi etmek ve HPV taramaları ile öncül lezyonları erken teşhis ederek müdahale etmek. Bilimsel verilere bakarsak maalesef HPV virüsüne karşı şu an için ispatlanmış bir tedavi yok. Ancak HPV kapılmasını engellemek ve ile ilişkili hastalıklara erken teşhis koymak konusunda elimizde güçlü araçlarımız var: aşı ve tarama! HPV aşıları, özellikle çocukluk ve gençlik döneminde, virüsün vücuda girmesini engellemeye yönelik oldukça etkili bir yöntemdir. 2000’lerin başında piyasaya sürülen HPV aşıları, bu virüsle ilişkili kanserlerin görülme sıklığını büyük oranda azaltmıştır. Örneğin, Amerikan Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi (CDC) tarafından oluşturulan raporlar, HPV’ye bağlı kanserlerin görülme sıklığının yüzde 85 oranında azaldığını göstermektedir. Bu, aşının ne kadar önemli bir koruma sağladığının güçlü bir göstergesidir HPV aşısı hakkında toplumsal bir korku bulunmakta. Pek çok kişi, aşının ciddi yan etkilere yol açabileceğinden endişe etmekte. Ancak bilimsel veriler, HPV aşılarının son derece güvenli olduğunu ve diğer aşılarla benzer şekilde şişlik, kızarıklık gibi basit yan etkiler dışında herhangi bir ciddi yan etki oluşturmadığını göstermektedir. Dünyada, HPV aşısı ile ilişkilendirilen felç veya ölüm vakası bildirilmemiştir.Vurgulanması gereken önemli bir nokta aşının var olan HPV’yi tedavi etmeyeceği gerçeğidir. Tüm aşılar gibi HPV aşısı da yeni enfeksiyonlar oluşmasını önler. Bu yüzden, aşılamanın en etkili olduğu dönem, cinsel ilişki başlamadan önceki çocukluk ve ergenlik dönemidir. Dünyadaki önemli kılavuzlar, 9 yaşından 26 yaşına kadar kız ya da erkek fark etmeksizin tüm çocuk ve gençlerin aşılanmasını önermektedir. HPV ile ilişkili kanserlerin oluşumunda en önemli sorunlardan birisi, virüsün yol açtığı kanser öncesi lezyonların tespit edilememesidir. Bu yüzden doğru HPV tarama programları, kanserin önlenmesinde büyük rol oynamaktadır. Şanslıyız ki Türkiye, HPV testi temelli rahim ağzı kanseri tarama programlarında dünyaya öncülük eden ülkeler arasında yer alıyor. Düzenli HPV testleri sayesinde, kanser öncesi lezyonlar erken dönemde tespit ve tedavi edilebilir. Bu, kanser gelişmeden müdahale edilmesini sağlayarak, hastalığın ilerlemesini engeller. HPV, dünya çapında milyonlarca insanı etkileyen bir virüs olmasına rağmen, doğru aşılamalar ve tarama yöntemleri ile kanser gibi ciddi sonuçlar önlenebilir. Bu nedenle HPV hakkında daha fazla bilgi edinmek, farkındalık yaratmak ve toplumsal olarak bu konuda adımlar atmak, toplum sağlığını korumanın en etkili yollarından biridir. HPV’ye karşı korunmak, sağlığınızı korumak için alabileceğiniz en önemli önlemlerden biridir.

Source: Hurriyet.com.tr


Rize”de babasının adını taşıyan aile sağlığı merkezinde hekimlik yapıyor

Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunu 26 yaşındaki Korkmaz, ilk görev yeri olarak Dr. Talip Korkmaz 11 No”lu Aile Sağlığı Merkezi”ne atandı. Korkmaz, babasının fotoğraflarının yer aldığı odasında hasta muayene ediyor.

Korkmaz, gazetecilere, hekim olma yolunu kendisine rahmetli babasının açtığını söyledi.

Babasını örnek alarak hekim olmayı seçtiğini belirten Korkmaz, “Bulunduğumuz sağlık ocağında kendisi bana beyaz önlüğü giydirmişti. Tıp fakültelerinde her öğrenciye beyaz önlük giyme töreni yapılır. Benim törenim ise daha fakülteye başlamadan önce burada babam tarafından yapılmıştı.” dedi.

Korkmaz, 2017″de fakülteye başlamadan babasını kaybettiğini dile getirerek, “Fakülteyi okurken onun tecrübelerinden faydalanamadım ama burada rahmetli babamın en yakın dostu olan Köksal hocamla birlikte çalışıyoruz.” diye konuştu.

Muhammed Onur Korkmaz, “Ben ondan aldığım bayrağı inşallah aynı hassasiyetle devam ettirmeye çalışacağım.” ifadesini kullandı.

Merkezde görev yapan Doktor Özkan Öztanç ise “Talip ağabeyin emanet ettiği bayrağı oğluna teslim etmek bizim için çok büyük gurur.” dedi.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source: