Emeklilerin ocak zammı ortaya çıktı
TÜİK, maaş zamlarına konu 2024 yılı Temmuz-Aralık dönemini içeren altı aylık enflasyonu açıkladı. Görevdeki memurlar ile memur emeklilerinin yanı sıra; SSK, Bağ-Kur emeklilerinin Ocak 2025 zamları da netleşti. Altı aylık enflasyon yüzde 15.75 olarak açıklandı. Buna göre görevdeki memurlar ve memur emeklileri ocak ayında maaşlarını yüzde 11.54; SSK, Bağ-Kur, tarım emeklileri ise yüzde 15.75 zamlı alacaklar.2024-2025 yıllarını kapsayan mali ve sosyal hakların belirlendiği 7. Toplu Sözleşme’ye göre 2025’in Ocak-Haziran döneminde görevdeki memurlar ile memur emeklileri toplu sözleşmeden kaynaklı yüzde 6 oranında zam alacaklar. 2024’ün Temmuz-Aralık dönemini kapsayan altı aylık enflasyonun yüzde 10’u geçmesi halinde de geçen tutar enflasyon farkı olarak ödenecek. Buna göre memur ve emeklilerinin Ocak 2025 maaşı, toplu sözleşmeden kaynaklı zam ve enflasyon farkı ile birlikte yüzde 11.54 zamlı olacak.TÜİK’in açıkladığı 2024 Temmuz-Aralık enflasyonuna göre işçi (4/A), Bağ-Kur (4/B), tarım emeklileri, ocak ayında maaşlarını geçen altı aylık enflasyon kadar, yani yüzde 15.75 zamlı alacaklar. Yeni zam ile birlikte emeklilerin her ay aldıkları yüzde 4’lük ek ödeme tutarı ile birlikte maaşları da artacak.KÖK MAAŞLAR DEĞİŞECEKOcak zammıyla birlikte işçi, Bağ-Kur ve tarım emeklilerinin kök maaşları da artacak. 2024’ün ocak ayında en düşük emekli aylığı 10 bin liradan 12 bin 500 liraya çıkarılmış ve 3.5 milyon emekli bu artıştan faydalanmıştı. En düşük emekli aylığının önümüzdeki günlerde 14-15 bin lira seviyesine artırılması bekleniyor. Eğer 12 bin 500 liralık en düşük emekli aylığı artırılmazsa, ocak ayındaki yüzde 15.75’lik zam, kök maaşa uygulanacak ve buna rağmen maaş 12 bin 500 liranın altında kalırsa en düşük aylık olan 12 bin 500 liralık ödeme yapılacak. Aradaki farkı da Hazine ve Maliye Bakanlığı karşılayacak.Şöyle ki; kök maaşınız 10 bin liraysa ve en düşük emekli aylığı olan 12 bin 500 lira alıyorsanız, 2025 ocak ayındaki yüzde 15.75’lik zamla maaşınız 11 bin 575 liraya çıkacak. Bunun üzerine ek ödeme de geldiğinde maaşınız 12 bin 38 lira olacak. Bu tutar 12 bin 500 lira olan en düşük emekli aylığının altında kaldığı için ocak ayında elinize yine 12 bin 500 lira geçecek. Bir kere daha altını çizeyim; bu hesap, en düşük emekli aylığının artırılmaması durumunda geçerli.İŞÇİ VE MEMUR ARASINDA ZAM FARKITÜİK’in açıkladığı geçmiş altı aylık enflasyonla birlikte 2025 ocak ayında işçi, Bağ-Kur emeklileri ile memur emeklileri arasında zam farkı oluştu. Nitekim 2024’ün temmuz ayında da benzer bir durum yaşanmış, her iki kesim arasında 5.42 puanlık memur emeklileri aleyhine fark oluşmuştu. 2025’in ocak ayında da memur emeklilerinin zam oranı yüzde 11.54, SSK, Bağ-Kur emeklilerinin zam oranı da yüzde 15.75 olduğu için; memurlar aleyhine 4.21’lik bir fark oluştu. 2024’ün temmuz ayında bu farkın kapatılmasına yönelik bir karar alınmamıştı. 2025 ocak ayında farkın kapatılması yönünde karar alınıp alınmayacağı önümüzdeki günlerde netleşecek.2024 yılında emekli zamlarına bakıldığında yılın tamamında memur emeklilerine yüzde 68.56, işçi, Bağ-Kur, tarım emeklilerine ise yüzde 73.98 oranında zam yapıldı. 2024’ün ocak ayında açıklanan enflasyon ile birlikte memur emeklilerinin maaş zamları yüzde 49.25; SSK, Bağ-Kur ve tarım emeklilerinin zamları da yüzde 37.57 olmuş ve iki kesim arasında 11.68 puanlık fark oluşmuştu. Alınan kararla SSK ve Bağ-Kur emeklilerine yapılacak zam oranı yüzde 49.25’e yükseltilerek, memur emeklileri ile işçi ve Bağ-Kur, tarım emeklileri arasındaki zam farkı da kapatılmıştı.YARIN: MEMUR EMEKLİLERİNİN ZAMLI MAAŞLARI
Source: Noyan Doğan
2024’te Türk dış politikası (3) AB ile ilişkilerde yine değişen bir şey yok
Her seferinde benim açımdan en zor başlığı Türkiye’nin AB ile ilişkileri oluşturuyor.Meselenin zorluğu, konuların karmaşıklığından, anlaşılabilir hale getirilmesinde karşılaşılabilecek sıkıntıdan kaynaklanmıyor. Tam tersine, hiçbir şeyin ilerlemediği, her konunun birbirini tekrarlayan söylemler üzerinden kilitlenmiş bir şekilde devam etmesinden kaynaklanan bir güçlük bu.Aylarca kamuoyuna ‘hareketlilik’ gibi yansıyan bazı çalışmaların da aslında hiçbir yenilik getirmeden ortada kalması, yürütülen mesainin hatırı sayılır bir kısmının beyhude çabalarla geçtiğini gösteriyor.*Türkiye’de 14 Mayıs 2023 tarihinde yapılan seçimden hemen sonra haziran ayında düzenlenen AB zirvesinde, Türkiye ile ilişkilerde yola nasıl devam edilebileceği konusunda AB Komisyonu’na yeni bir çalışma yürütülmesi yolunda verilen talimatın akıbeti bu çerçevede örnek verilebilir.AB liderleri, bu raporu hazırlamak üzere Komisyon’un bir önceki Dışişleri ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Josep Borrell’i görevlendirmişti.Borrell, aslında pek çok çevrede yetersiz, zayıf bulunan raporunu beş ay sonra 2023 yılı kasım ayında AB’nin siyasi kanadına sunmuş, AB zirvesi ise bu raporun görüşülmesini 2024 yılına ertelemişti.Borrell’in ilişkilerde sınırlı bir açılım öneren raporu ancak beş ay sonra geçen nisan ayındaki AB zirvesinde ele alınmıştır. Ele alınınca ne olduğu merak edilebilir. AB liderleri, bu raporun üye ülkelerin Brüksel’deki Daimi Temsilcilerinin bir araya geldiği komite tarafından izlenmesine karar vermiştir. Yani, Türkçe deyimiyle, rapor “komisyona havale edilmiştir”.Özetle AB, ilişkilerde hareketlilik yaratabilecek bir inisiyatif sergilemekten kaçınarak topu bir kez daha orta sahada döndürmüştür.*Türkiye-AB ilişkileri değerlendirilecekse, 2024 yılında bu ilişkileri etkileyen dış koşullardaki değişikliklere bakmak belki daha gerçekçi olabilir.Bunlardan birincisi, Avrupa kıtasının bir bütün olarak aşırı sağın yükselişine sahne olmasıdır. AB ülkelerinde yapılan seçimlerin önemli bir bölümünden popülist aşırı sağ partiler güçlenerek çıkmıştır.Ne yazık ki, içinden geçtiğimiz zaman kesitinde AB’nin tarihinde sarkacın yönü, yabancı düşmanlığının, hoşgörüsüzlüğün yükseldiği, çok kültürlülüğe kapıların kapanmakta olduğu, içe kapanmacı bir Avrupa’yı haber veriyor.AB’de zemin kazanmakta olan bu yönelişin Türkiye’nin AB’ye tam üyeliği perspektifini desteklemediği, aksine daha da zora soktuğu aşikârdır.*Aslında kısmen buna paralel giden bir gelişme, ABD’de Donald Trump’ın başkan seçilmesinin Avrupa’ya gönderdiği mesajın yansımalarını ilgilendiriyor.Trump’ın yeni dönemde Avrupalı müttefiklerin savunma harcamalarının yetersizliğini gerekçe göstererek, ABD’nin NATO çerçevesinde Avrupa’nın güvenliğine taahhüdünün zayıflayabileceği yolundaki beyanları, AB açısından yaklaşmakta olan sıkıntıların habercisidir.ABD’nin NATO’ya yükümlülüklerinde bir gerilemenin ortaya çıkması, Transatlantik ilişkileri sarsarak Avrupa’yı güvenliği için artan ölçüde kendi başının çaresine bakma arayışına itebilecektir. Bu tartışma Avrupa’da düşünsel planda zaten başlamış bulunuyor. Trump’ın Rusya ile Ukrayna arasında aceleye getirilmiş bir barış anlaşması yönünde ağırlık koyması, bu arayışlara daha da hız verebilir.Kuşkusuz, ABD’nin Avrupa üzerindeki koruyucu şemsiyesinin zayıflaması, AB ülkelerinin en azından bir bölümünü NATO’nun ikinci büyük ordusuna sahip olan Türkiye’ye yeni bir bakışla eğilmeye yöneltebilir.En azından Ankara’daki karar vericilerin bakışı, böyle bir senaryoda Türkiye’nin AB karşısında elinin güçleneceği yolundadır.*Türkiye-AB ilişkilerini yakından ilgilendiren bir diğer gelişme Suriye’deki Esad rejiminin geçen aralık ayı başında devrilmesi olmuştur. Avrupa’daki Suriyeli sığınmacıların hiç olmazsa bir bölümünün geri gönderilmesi ihtimalinin belirmesinin şimdiden AB liderlerini heyecanlandırdığı gözleniyor.Zaten AB Komisyonu’nun Başkanı Ursula von der Leyen’i, Esad’ın gidişinin haftasında apar topar Ankara’ya getiren de kısmen bu yöndeki beklentiler olmalıdır.Göç yönetimi, sınır güvenliği, sığınmacıların dönüşü, bunun için de gerekli olan Suriye’nin yeniden imarı gibi başlıkların önümüzdeki dönemde Türkiye ile AB arasında yakın bir mesaiye yol açması muhtemeldir.Ayrıca, Suriye’deki gelişmeler çerçevesinde Türkiye’nin bölgesel ağırlığının artmakta oluşunun da AB’nin bakışına bir faktör olarak etki etmesi beklenebilir.*Ancak AB cephesinde şekilsel bazı jestler sergilense bile, bu gelişmelerin AB’nin Türkiye ile yeni bir başlangıç yaparak ilişkinin derinleşmesini sağlayacağı, askıda bekleyen bazı kronik sorunların çözümünü mümkün kılacağı şüphelidir.En azından geçen 17 Aralık’ta AB dışişleri bakanlarının kabul ettiği, iki gün sonra AB Zirvesi’nde liderler tarafından onaylanan kararların Türkiye bölümüne baktığımızda, Türkiye cephesinde değişen bir şey olmadığını görüyoruz. Daha önce alınmış olan sayısız karardaki pozisyonlar yeniden tekrarlanmıştır toplam 14 madde altında dört sayfa tutan Türkiye bölümünde.Bu arada, demokrasi, hukukun üstünlüğü, temel haklar, ifade özgürlüğü, AİHM kararlarının uygulanmaması gibi alanlardaki “ciddi kaygılar” bir kez daha kayda geçirilerek, Türkiye’ye bu olumsuz yönelişleri tersine çevirmesi çağrısı yapılmıştır.*AB ile ilişkilerin 2024 yılındaki seyri değerlendirilirken, muhakkak vurgulanması gereken önemli bir faktör, dış ticaretin bu ilişkideki ağırlıklı boyutunu istikrarlı bir şekilde korumakta oluşudur.Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dün Türkiye’nin 2024 yılı ihracat rakamlarını açıkladığı konuşmasında, toplam ihracatın 262 milyar dolara çıktığını söylerken, AB’ye ihracatın yüzde 4,2 artışla 108,7 milyar dolara yükseldiğini duyurmuştur. Bu, yüzde 41.48 gibi bir orana karşılık geliyor.Bu rakam, geçen yılın yüzde 42.22 oranına yakındır. Aslında Birleşik Krallık gibi AB üyesi olmayan Avrupa ülkeleri de eklendiğinde Avrupa’nın Türkiye’nin ihracatındaki payı düzenli bir şekilde her yıl yüzde 50’nin üzerine çıkmaktadır.Özetle, Türkiye her yıl ihracatının yarıdan fazlasını Avrupa’ya yapmaktadır. Bu istikrarlı pazarın Türk ekonomisi açısından taşıdığı değer azımsanamaz.*2024 yılında AB ile ilişkileri değerlendirirken, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın geçenlerde “France 24” kanalına verdiği mülakatta AB konusunda yaptığı dikkat çekici çıkışı da kayda geçirmeliyiz.Fidan, yılın son günü yayımlanan bu mülakatında, “Türkiye ve Avrupa’nın, özellikle Türkiye ve Fransa’nın Sarkozy öncesi çizgiye dönmeleri gerektiğini” belirtmiştir.Fidan, Fransa’da 2007 yılında Cumhurbaşkanlığına gelen Nikolas Sarkozy’ye kadar Avrupa’nın iki büyük ülkesi Fransa ve Almanya’nın Türkiye’nin AB üyeliğini “stratejik bir adım” olarak gördüklerini, ancak Sarkozy ile “kimlik siyasetinin öne çıktığını” anlatıyor bu mülakatta.“Türkiye 2007’de veya 2008’de AB’ye üye olsaydı…” diyor Fidan ve ekliyor: “Çünkü o zamanlar altın zamanlardı. Çünkü Türkiye’ye bu net yol haritası verildiğinde AB reformları yoldaydı…”Dışişleri Bakanı, “Tekrar Sarkozy öncesi çizgiye dönmek zorundayız. Dolayısıyla liyakata dayalı bir üyelik yolu açılmalı. Türkiye bölgede daha etkili bir güç oluşturmak için Avrupa ile birleşmeli” diye konuşuyor.Evet, bugünün Avrupası’nda sahnede, 2000’li yılların başlarında iş başında olan stratejik vizyona sahip büyük devlet adamlarının benzerlerinin bulunmadığı aşikar. Ancak Türkiye’nin de bugün 2007 öncesindeki reform heyecanını taşıdığı söylenebilir mi?Yine de o günlerin reformlarının hatırlanması, bunlara değinilmesi, hoş bir esintidir bugün AB ile ilişkilerin gelecek perspektifinden söz edilirken…DÜZELTME: Dünkü yazımda, geçen 3 Aralık tarihinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Rusya lideri Vladimir Putin arasında yapılan telefon görüşmesinin sehven Rus tarafının talebiyle gerçekleştiğini yazmışım. Bu görüşme Türk tarafının talebi üzerine yapılmıştır. S.E.
Source: Sedat Ergi̇n
ALTINDA SON DURUM: Gram altın ve çeyrek altın kaç TL oldu? Altının fiyatı ne kadar? (4 Ocak 2025)
Altın fiyatları, 4 Ocak 2025 itibarıyla yatırımcıların gündeminde. Piyasalar, küresel ekonomik belirsizlikler ve merkez bankalarının faiz kararlarının etkisiyle dalgalı bir seyir izliyor. Jeopolitik riskler ve döviz kurlarındaki hareketlilik de altın piyasasında belirleyici unsurlar arasında yer alıyor.
Bugün itibarıyla gram altın 3 bin TL, çeyrek altın 4 bin 982 TL seviyelerinde işlem görüyor. Ons altının fiyatı ise 2 bin 628 dolar bandında. Altın fiyatlarında yaşanan dalgalanmalar, yatırımcıların kararlarını şekillendirmeye devam ediyor.
Güncel altın fiyatları (4 Ocak 2025)
* Gram altın: Alış 3.000,38 TL / Satış 3.000,80 TL* Çeyrek altın: Alış 4.930,00 TL / Satış 4.982,00 TL* Yarım altın: Alış 9.860,00 TL / Satış 9.967,00 TL* Tam altın: Alış 20.112,22 TL / Satış 20.617,62 TL* Cumhuriyet altını: Alış 19.661,00 TL / Satış 19.845,00 TL* Ata altın: Alış 20.112,22 TL / Satış 20.617,62 TL* Ons altın: Alış 2.638,13 dolar / Satış 2.638,50 dolar
Uzmanlar, altının güvenli liman özelliğinin yeniden ön plana çıktığını belirtiyor. Küresel ekonomik belirsizliklerin artmasıyla birlikte yatırımcıların altına yöneldiği ifade eden uzmanlar, altın yatırımı yaparken ekonomik veriler ve piyasa trendlerinin dikkatle takip edilmesi gerektiğini vurguluyor.
GÜNCEL DÖVİZ KURLARI: Dolar ve Euro kaç TL oldu? Güncel Dolar/TL, Euro/TL kuru (4 Ocak 2025)Dolar
Source: Dünya Gazetesi
İBB”den SGK kesintisi yapıldı mı? Ekrem İmamoğlu açıkladı
İstanbul Büyükşehir Belediyesinin (İBB) Esenyurt”taki Kent Lokantası hizmete açıldı. Ardıçlı Mahallesi”ndeki açılışa katılan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, lokantadaki ilk yemek servisini yaptı. İmamoğlu, üniversite öğrencilerinin, ağabeylerin, ablaların ve emeklilerin Kent Lokantası”ndan yoğun şekilde faydalandığını söyledi. Kent Lokantası”nın, vatandaşa en onurlu sosyal hizmeti yapan proje olduğunu dile getiren İmamoğlu, bu lokantalar ile kreşlerin önemine değindi. Haramidere Yaşam Vadisi”nde inceleme İBB”nin yapımını sürdürdüğü Haramidere Yaşam Vadisi”nde incelemede bulunan İmamoğlu, gazetecilere, ilçede bugün geniş kapsamlı bir gezi yaptıklarını söyledi. İmamoğlu, “Göreve geldiğimiz 2019″dan bu yana Esenyurt”ta çok değerli ve kapsamlı çalışmalar yürüttük. Birçok yatırımımızı tamamladık. Devam eden çok sayıda yatırımımız var. Bugün şantiyeleri ziyaret edip son durumlarıyla ilgili bilgi alıyorum.” ifadesini kullandı. Beylikdüzü”nde yaşadığından Esenyurt”un yıllardır komşusu olduğunu belirten İmamoğlu, şöyle konuştu: “Buranın gelişimini anbean bilen insanım. Bu ilçenin insanlarının çok değerli ve iyi hizmetleri hak ettiğini biliyorum. Kentin gelişmiş ilçelerinde var olan birtakım cazibe merkezlerini ve güvenli ortamları, bu şehirde yaşayan yurttaşlarımızın da hak ettiğini bilen bir anlayışla çalışmalarımızı devam ettiriyoruz.” İmamoğlu, Haramidere Yaşam Vadisi”ndeki çalışmaların bu ay sonunda tamamlanarak açılışın yapılacağını söyledi. “Esenyurt”ta her iki insandan birinin oyunu alan belediye başkanımız cezaevinde” Tutuklanmasının ardından Esenyurt Belediye Başkanlığı görevinden uzaklaştırılan Ahmet Özer ile ilgili konuşan İmamoğlu, şunları kaydetti: “Ahmet Özer”i, Esenyurt”un seçilmiş belediye başkanını hepinizin huzurunda saygıyla selamlıyorum. Kendisine “geçmiş olsun” demek istiyorum. İnanıyorum ki çok istediği Kent Lokantası”na beraber gidip, oradaki emekli dostlarımızla, öğrencilerimizle öğle yemeği yiyeceğiz. Onun çok istediği Muhsin Yazıcıoğlu Spor Parkı”nın yenilendiği ortamda gençlerle spor yapacağız. Ne yazık ki bugün Esenyurt”ta her iki insandan birinin oyunu alan belediye başkanımız cezaevinde. Sayın Özer”in haksız yere görevden alınıp neden cezaevine atıldığını inanın bu kararı verenler dahi bilmiyor.” “Bu ay kesinti yoktu” Gazetecilerin, İBB”den SGK kesintisi yapılıp yapılmadığıyla ilgili sorusu üzerine İmamoğlu, “Bizim daha önceki aylarda kesinti olmuştu. Bu ay kesinti yoktu. 1 milyar 700 milyon civarında bir kesinti yapılmıştı bizden.” dedi.
Source: Internet Haber
GÜNCEL DÖVİZ KURLARI: Dolar ve Euro kaç TL oldu? Güncel Dolar/TL, Euro/TL kuru (4 Ocak 2025)
Döviz piyasaları, 4 Ocak 2025 Cumartesi günü hareketli bir görünüm sergiliyor. ABD Doları ve Euro başta olmak üzere, döviz kurlarındaki anlık değişimler yatırımcıların dikkatini çekiyor. ABD Merkez Bankası (Fed) tarafından açıklanan faiz politikaları ve küresel ekonomik gelişmeler, piyasalarda dalgalanmalara yol açıyor.
Dolar ve Euro’da güncel fiyatlar (4 Ocak 2025)
Güncel verilere göre, 4 Ocak 2025 itibarıyla döviz piyasalarındaki fiyatlamalar şu şekilde:
Dolar/TL: Alış 35,3569 TL | Satış 35,3918 TLEuro/TL: Alış 36,4659 TL | Satış 36,5136 TL
Fed’in faiz indirimine dair sinyallerinin dolar kurunda gevşemeye yol açabileceği belirtiliyor. Ancak jeopolitik risklerin ve enerji fiyatlarındaki dalgalanmaların etkisiyle kurların kısa vadede yüksek seyrini koruyabileceği tahmin ediliyor.
ALTINDA SON DURUM: Gram altın ve çeyrek altın kaç TL oldu? Altının fiyatı ne kadar? (4 Ocak 2025)Altın
Source: Dünya Gazetesi
Altın fiyatlarında ibre tersine döndü!
Altın fiyatları son dakika hareketleri yatırımcılar ve ekonomi gündemini yakından takip edenler tarafından inceleniyor. Bir süredir dalgalı bir grafik çizen altın fiyatları, yeni yıla girilmesiyle birlikte hızlı yükseliş gösterdi. Ancak bugünkü tabloya göre, geçtiğimiz gün 3 bin 32 liraya kadar yükselen altının gram fiyatı, 3 bine geriledi. Peki, bugün 22 ayar bilezik, Cumhuriyet altını, tam, yarım, gram ve çeyrek altın fiyatı ne kadar, kaç TL? İşte, 4 Ocak 2025 canlı altın fiyatları alış-satış rakamları…ALTIN FİYATLARINDA SON DURUM! Gram altın, 4 Ocak 2025 günü 3000 liradan, çeyrek altın ise 4906 liradan işlem görüyor. GÜNCEL ALTIN FİYATLARI ALIŞ-SATIŞ TABLOSU İÇİN TIKLAYINGRAM ALTIN FİYATI Alış: 3.000,38 Satış: 3.000,80 CANLI GRAM ALTIN FİYATLARI İÇİN TIKLAYINIZALTIN/ONS FİYATI Alış: 2.639,19 Satış: 2.641,26 CANLI ONS ALTIN FİYATI İÇİN TIKLAYINIZÇEYREK ALTIN FİYATI Alış: 4.800,60 Satış: 4.906,30 CANLI ÇEYREK ALTIN FİYATI İÇİN TIKLAYINIZCUMHURİYET ALTINI FİYATI Alış: 19.202,41 Satış: 19.565,20 CANLI CUMHURİYET ALTIN FİYATLARI İÇİN TIKLAYINIZTAM ALTIN FİYATI Alış: 19.649,00 Satış: 19.855,00 CANLI TAM ALTIN FİYATLARI İÇİN TIKLAYINIZYARIM ALTIN FİYATI Alış: 9.571,20 Satış: 9.812,61 CANLI YARIM ALTIN FİYATLARI İÇİN TIKLAYINIZZİYNET ALTINI FİYATI Alış: 19.202,41 Satış: 19.565,20 CANLI ZİYNET ALTINI FİYATI İÇİN TIKLAYINIZATA ALTIN FİYATI Alış: 20.107,53 Satış: 20.612,82 CANLI ATA ALTIN FİYATI İÇİN TIKLAYINIZ14 AYAR BİLEZİK GRAMI FİYATI Alış: 1.632,84 Satış: 2.477,36 CANLI 14 AYAR BİLEZİK GRAMI FİYATI İÇİN TIKLAYINIZ22 AYAR BİLEZİK GRAMI FİYATI Alış: 2.748,86 Satış: 2.904,99 CANLI 22 AYAR BİLEZİK GRAMI FİYATI İÇİN TIKLAYINIZGREMSE ALTIN FİYATI Alış: 48.820,00 Alış: 49.484,00 CANLI GREMSE ALTIN FİYATI İÇİN TIKLAYINIZ
Source: Habertürk
2025’e girerken…
Tahmin etmeyi, geleceği okumayı severiz. Tabii ki bunu büyük ölçüde geçmiş yılın, hatta yılların tablosu belirler. Öte yandan okuduklarımız, yaşadıklarımız kadar kişiliğimiz, hayata iyimser ve kötümser bakışımız da öngörülerimizi etkiler.Ben, diğer alanları dost sohbetlerine bırakıp, turizm ve gastronomi sektörlerini’ doğrudan ilgilendiren ‘İklim Krizi’, ‘Gıda İsrafı ve Açlık’, ‘Denetimsiz Tarım İlaçları Kullanımı’ ‘Pazar, Market ve Restoranlardaki Fiyat Artışı’, ‘Gastronomi Festivalleri’ gibi konulara ilişkin 2025 yılına dair öngörülerimi ve beklentilerimi paylaşmak istiyorum. En umutsuz olduğum konu çok bileşenli ‘İklim Krizi’. Kuzey yarım kürede iki aya yakın bir süre dayanılmaz sıcakların görüldüğü 2024 tarihin en sıcak yılı olarak kayda geçti. İklim değişikliğinin neden olduğu 29 büyük çaplı iklim felaketinde dört bine yakın kişi hayatını kaybetti.Böyle bir tabloda bu yılın çok daha sıcak olacağını ‘İklim Krizi’ sorunlarıyla boğuşmaya devam edeceğimizi öngörmek sanırım kehanet olmaz. Su baskınlarının artması, kitlesel göçlerin başlamasıyla tarım ve turizm anlayışı da zaman içinde tümden değişecektir.Siyasi iradenin, ilgili sektörlerin, tüm paydaşların hiç vakit kaybetmeden yeni stratejiler belirlemesi, sivil toplum kanadının da bu konuyu hep gündemde tutması gerekiyor.Gıda israfı ve açlık ise iç içe geçmiş konular. Önce bir kez daha vurgulamakta yarar var. Küresel açlık gıda azlığıyla ilgili değil. Dünya Gıda Programı /WFP’ raporlarına göre şu anda dünyadaki tüm insanları besleyecek kadar gıda üretiliyor ancak yaklaşık beşte biri tüketilemeden israf ediliyor. Bu ise günde bir milyar öğüne denk geliyor.Zengin ülkelerde yiyecek israfı evlerde, gelişmekte olan ülkelerde ise hasat zamanı gerçekleşiyor. Yetersiz depolama, zararlı böceklerin istilası, küfün ürünü yok etmesi, pazarlara ulaşım sorunu gibi nedenlerde ürün toprakta kalıyor. Ki bu duruma ülke olarak yabancı değiliz. Gıda kaybı ve israfı küresel sera gazı emisyonlarının yüzde 10’unu oluşturuyor.‘Gıda İsrafı ve Açlık’ küresel bir sorun olsa da aslında hepimizin bireysel düzeyde yapacağı şeyler var. İlki ev, işyeri, restoran mutfaklarındaki israfı önleyecek tedbirler almak. Her zaman söylediğim gibi bizden önceki kuşakların yöntemlerini çağın gereklerine uygulayıp geliştirsek atıksız mutfağı gerçekleştirmiş, gıda israfını büyük ölçüde önlemiş oluruz.Bu israf varlıklıysanız sizin için sorun olmayabilir ama dünya mirasını harcadığınızı, en az bir kişinin aç kalmasına sebep olduğunuzu unutmayın derim. Ayrıca yöremizdeki pazarlardan küçük üreticilerden, bahçelerden, bostanlardan alışveriş etmek de israfla baş etmenin bir diğer yolu. Bu konuda da öngörüm biz toplum olarak bunu bu yıl olmasa da çok yakında içselleştireceğiz.Tarım ilaçları, namıdiğer pestisitler tahıllardan, baklagillere, kabuklulardan sebze ve meyvelere neredeyse yediğimiz tüm gıdalara zarar verdiği düşünülen böcek ve haşereler, mantarlar, istenmeyen otlar, solucanlarla mücadele amacıyla, daha açık söylemek gerekirse öldürmek için kullanılıyor.Ancak unuttuğumuz bir durum var. Bunlar kısa vadede olmasa da zamanla bizleri de öldürüyor. Zararları ve yan etkileri çok. Öngörüm bu konunun da gündemden düşmeyeceği, yediğimiz gıdalardaki pestisitlere karşı her geçen yıl daha da hassas olacağımız. ‘Pazar, market ve restoranlardaki fiyat artışları üreticiden nihai tüketiciye hepimizin sorunu ve maalesef denetlenemeyen bu zincir kırılamıyor. Öngörüm ve beklentim denetimsiz, kuralsız fiyatların az da olsa düşeceği; restoran sektörünün de yok olmak yerine kar oranlarını düşüreceği ya da artışa gitmeyecekleri yönünde. Ki bunu uygulayan yerlerin de sayısı az değil ve daha da artacağını zannediyorum…Gastronomi Festivalleri enflasyonuna gelince bu alanda dünya sıralamasında birinci olabiliriz. Neredeyse ülkedeki tüm kentlerin bir, hatta birkaç festivali var. Büyük bir bölümü de ‘festival’ kavramının içini dolduracak formatta ve yetkinlikte değil, birçoğu şenlik, panayır, buluşma olarak adlandırılabilir.Gastronomi Festivalleri satan bir metaya dönüştü ama içini boşaltmamak lazım. Öngörüm ise bu yıl frene basılacağı, sayısının artmayacağı, biraz olsun azalacağı ve kalitelerinin artacağı…
Source: Müge Akgün
ÖTV artışı sonrası biraya büyük zam!
Yenı yılla birlikte ÖTV oranında yüzde 7,56″lık artış yaşanırken, sigara ve alkol fiyatları da zamlandı. TBYD Başkanı Erol Dündar, ÖTV”ye ek olarak fiyatlara maliyet zammı da ekleneceğini söylemişti. Biraya büyük zam! Dündar, alkolde ortalama yüzde 15 oranında bir zam beklentisi oluştuğunu ifade ederken, Vergi Uzmanı Ozan Bingöl ise alkol fiyatlarının son 15 yılda yüzde 2553 arttığını belirtmişti.Biraya büyük zam! Bu açıklamalardan saatler sonra Dündar, Efes bira grubunun ÖTV kaynaklı zamlandığını açıkladı. 4 Ocak”tan itibaren geçerli olacak bira fiyatları ise şöyle; Mini Malt – 50 liraSerçe – 65 liraBremen Şişe – 68 lira (+2 lira = 70 lira)Xtra Shot – 70 liraBremen Kutu – 70 liraMalt Şişe – 78 lira (+2 lira = 80 lira)Miller 33 cl – 80 liraMalt Kutu – 80 liraEfes Şişe 50 cl – 83 lira (+2 lira = 85 lira)Efes Kutu – 85 liraÖzel Seri Şişe – 85 liraÖzel Seri Kutu – 85 liraBelfast Şişe – 88 liraBelfast Kutu – 88 liraBomonti Filtresiz – 90 liraMiller 50 cl – 90 liraBeck”s Şişe – 100 liraBeck”s Kutu – 100 liraBud Şişe – 100 liraBud Kutu – 100 lira Glutensiz – 105 liraXtra Kutu – 105 liraCorona – 125 liraErdinger – 130 liraHoogarden – 130 liraLeffe – 135 liraAmsterdam Şişe – 135 liraAmsterdam Kutu – 135 liraDuvel – 175 lira
Source: Dünya Gazetesi
Haiti”de son birkaç günde 11 bin kişi çete şiddeti nedeniyle evlerini terk etti
Uluslararası Göç Örgütünün (IOM) yayımladığı bir raporda, başkent Port-au-Prince”e bağlı Poste Marchand Mahallesi ve çevresinde çetelerin neden olduğu zorunlu göçün yaşandığı ifade edildi.
Çetelerin saldırılarının devam ettiği vurgulanan raporda, son birkaç günde 11 binden fazla kişinin evlerini terk ettiği kaydedildi.
Entegre Gıda Güvenliği Aşama Sınıflandırması (IPC) analizlerine göre, ülke nüfusunun yarısını oluşturan 5,4 milyon Haitilinin günlük olarak karnını doyurmakta zorlandığı belirtildi.
Dünya Gıda Programı (WFP), Ekim ayında yayımladığı bir raporda, Haiti”nin “Batı yarımküredeki en kötü açlık acil durumu” ile karşı karşıya olduğunu ve akut gıda güvensizliği yaşayan nüfusun dünya çapında en yüksek oranlardan birine sahip olduğunu bildirdi.
Haiti”de 2024″te 5 bini aşkın kişi silahlı çetelerin saldırılarında ölmüştü
Yıllardır siyasi, ekonomik ve güvenlik krizi gibi sorunlarla boğuşan Haiti, 11 milyonu aşan nüfusuyla kıtlık tehlikesi yaşıyor.
Başkentin yüzde 80″ini silahlı çetelerin kontrol ettiği ülkede şiddet olayları artıyor.
Birleşmiş Milletler (BM) Haiti Entegre Ofisinin verilerine göre, ülkede yılbaşından bu yana 5 bini aşkın kişi silahlı çete üyelerinin saldırılarında ölmüştü.
Ülkedeki şiddet olayları, eski Başbakan Ariel Henry”nin Nisan 2024″te istifa etmesine, Geçici Konseyin kurulmasına ve 28 Mayıs”ta Garry Conille”in başbakan olarak atanmasına yol açmıştı.
Konsey, 11 Kasım”da görevden aldığı Conille”in yerine iş insanı Alix Didier Fils-Aime”yi başbakan olarak atamıştı.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
Source:
Tek bir sigara ortalama yaşam süresini 20 dakika kısaltıyor! ‘Her 10 yılda 2. Dünya Savaşı’nda kaybedilen kadar insan sigaradan ölüyor’
SİGARA İÇENLERİN ÖMRÜNDEN YAKLAŞIK 10 YIL GİDİYORAnalize göre, günde 10 sigara içen bir kişi 1 Ocak”ta sigarayı bırakırsa, 8 Ocak”a kadar bir tam günlük yaşam kaybını önleyebilir. Sigarayı 5 Şubat”a kadar bırakırlarsa yaşam beklentilerini bir hafta, 5 Ağustos”a kadar bırakırlarsa bir ay artırabilirler. Değerlendirme, yıl sonuna kadar 50 günlük yaşam kaybını önleyebileceklerini ortaya koydu.UCL”nin alkol ve tütün araştırma grubunda baş araştırma görevlisi olan Dr. Sarah Jackson, “İnsanlar genellikle sigaranın zararlı olduğunu biliyor ancak ne kadar zararlı olduğunu hafife alıyor. Ortalama olarak, sigarayı bırakmayanlar yaklaşık on yıllık bir ömür kaybediyor. Bu da 10 yıllık değerli bir zaman, yaşam anları ve sevdikleriyle birlikte geçirilen dönüm noktaları demektir” dedi.Sigara, dünyanın önde gelen önlenebilir hastalık ve ölüm nedenlerinden biri ve uzun süreli kullanıcıların üçte ikisinin ölümüne sebep oluyor. Birleşik Krallık”ta yılda yaklaşık 80.000 kişinin ölümüne ve İngiltere”deki tüm kanser ölümlerinin dörtte birine neden oluyor.HER 10 YILDA BİR 2. DÜNYA SAVAŞI’NDA KAYBEDİLEN KADAR İNSAN SİGARADAN DOLAYI KAYBEDİLİYORÜlkemizdeki tüm ölümlerin yüzde 23’ünün tütüne bağlı hastalıklar nedeniyle olup dünya genelinde ortalama her dakika 12 kişi sigaraya bağlı hastalıklardan dolayı hayatını kaybettiğini söyleyen Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Banu Altoparlak, “Her 10 yılda bir 2. Dünya Savaşı’nda kaybedilen kadar insan sigaradan dolayı kaybediliyor. Dünya ekonomisine yılda 1 trilyon dolar zarar veriyor” dedi ve şu bilgileri verdi:“Türkiye’de yılda yaklaşık 60 milyar lirayı sigara firmalarına ödüyoruz. Sigaranın yol açtığı hastalıkların tedavisi için harcadığımız para da azımsanmayacak derecede yüksek ve sağlık bütçesinden karşılanıyor. Başta sigara olmak üzere tütün ürünlerinin (sigara, puro, pipo, nargile vb.) kullanımı, her yıl 8 milyondan fazla kişinin ölümüne sebep oluyor. Bu ölümlerin 7 milyondan fazlası doğrudan tütün kullanımından, yaklaşık 1.2 milyonu ise pasif içicilikten kaynaklanıyor. Türkiye’de ise yaklaşık 17 milyon kişi sigara kullanıyor ve her yıl 100 bin kişi tütün kullanımı kaynaklı hastalıklardan dolayı hayatını kaybediyor. Ülkemizdeki ölümlerin erkeklerde yüzde 31’i, kadınlarda ise yüzde 12’si, tütün kullanımına bağlı gerçekleşiyor.”11 DAKİKADAN 20 DAKİKAYA YÜKSELDİBMJ”de 2000 yılında yayınlanan daha önceki bir değerlendirmede ortalama olarak tek bir sigaranın yaşam beklentisini yaklaşık 11 dakika azalttığı tespit edilmişken, Journal of Addiction”da yayınlanan son analiz bu rakamı neredeyse ikiye katlayarak 20 dakikaya çıkardı; erkekler için 17 dakika ve kadınlar için 22 dakika.Dr. Sarah Jackson, Guardin’a verdiği demeçte, “Yaşlılığın genellikle kronik hastalıklar ya da sakatlıklarla geçtiği düşünüldüğünde, bazı insanlar yaşamlarının birkaç yılını kaçırmayı önemsemeyeceklerini düşünebilir. Ancak sigara içmek yaşamın sonundaki sağlıksız dönemi kısaltmıyor” dedi ve ekledi:“Öncelikle orta yaştaki nispeten sağlıklı yılları yiyip bitiriyor ve hastalıkların başlangıcını öne çekiyor. Bu da 60 yaşında sigara içen bir kişinin tipik olarak 70 yaşında sigara içmeyen bir kişinin sağlık profiline sahip olacağı anlamına geliyor.”Alıntı MetniBazı sigara içicileri uzun bir yaşam sürerken, diğerleri sigaraya bağlı hastalıklara yakalanıyor ve hatta 40″lı yaşlarında bu hastalıklardan ölebiliyor. Bu farklılık, kullanılan sigara türü, alınan nefes sayısı ve sigara içenlerin ne kadar derin nefes aldığı gibi sigara içme alışkanlıklarındaki farklılıklardan kaynaklanıyor. İnsanlar ayrıca sigara dumanındaki toksik maddelere karşı ne kadar duyarlı oldukları konusunda da farklılık gösteriyor.EN FAZLA ETKİLENEN ORGAN AKCİĞERLER: KOAH, ASTIM, AKCİĞER SÖNMESİ VE DAHA FAZLASIDr. Banu Altoparlak, sigara dumanından en fazla etkilenen organların başında akciğerlerin geldiğini söyledi, “Sigara dumanı içerisinde bulunan zararlı kimyasallar, akciğer dokusuna zarar vererek solunum sistemi ile ilişkili ciddi hastalıkların görülme riskini artırır. Kronik obstrüktif akciğer hastalığının (KOAH) en önemli sebebi sigaradır. Sigara içenlerde KOAH gelişme riski, içmeyenlere göre 4 kat fazladır. Sigara kullanımı ayrıca astım, spontan pnömotoraks (akciğer sönmesi), tüberküloz, interstisyel akciğer hastalığına yakalanma riskini de artırır” dedi.PASİF İÇİCİLERDE BİLE KALP HASTALIKLARINA BAĞLI ÖLÜMLERE SEBEP OLUYORUzmanlar, sigara içenlerin sağlık ve yaşam beklentisi açısından tam fayda elde etmek için sigarayı tamamen bırakmaları gerektiğini vurguluyor.Önceki çalışmalar güvenli bir sigara içme düzeyi olmadığını gösteriyor; kalp hastalığı ve felç riski günde bir sigara içen kişilerde günde 20 sigara içenlere kıyasla sadece yaklaşık yüzde 50 daha düşüktür. Sigarayı her yaşta bırakmak faydalıdır, ancak sigara içenler bu ölüm merdiveninden ne kadar erken inerlerse yaşamlarının o kadar uzun ve sağlıklı olmasını bekleyebilirler.Dr. Banu Altoparlak’a göre sigara, kalp ve damar hastalıklarına yol açan önlenebilir faktörlerden biri. 35 yaş üstü iskemik kalp hastalığı ölümlerinin %20’sinin, kardiyovasküler sistem hastalıklarına bağlı ölümlerin ise yüzde 33’ünden sorumlu. Sigara içenlerde kalp krizi geçirme riski içmeyenlere göre 3 kat fazla. Pasif içicilerde ise kalp hastalıklarına bağlı ölümlerin yüzde 30 artış göstermesine neden oluyor.“Sigara, kan basıncında artışa da sebep olur. Hipertansiyon hastalarının sigarayı bırakması, koroner arter hastalığı risklerini yüzde 35-40 düşürür. Sigara ayrıca endotel disfonksiyonu (damar hastalıkları), pıhtı, inflamasyon, kan yağları metabolizmasında değişiklikler, kalp kası (myokardiyal) hasarına yol açabilir” diten Altoparlak sigara kullanımının zararları hakkında şu detayları da verdi:– Sigara kullanımı, gebe kalma ve gebelik sürecinin normal sürede tamamlanması üzerinde negatif etkilere neden olur. Bebekte doğumsal anomalilerin görünmesi ve plasental fonksiyon bozuklukları üzerinde de rol oynar. Sigara ayrıca seksüel bozukluklara, sperm yapı ve kalitesinde bozukluklara ve kısırlığa yol açar.– Sigara, kan dolaşımı ve damarlar üzerine etkileriyle beyin damarı hastalıkları ve inme riskini artırır. Beyin kanaması riski iki katına, beyin damarlarında tıkanma riski üç katına çıkar. Alzheimer hastalığının oluşumunu ise kolaylaştırır.– Ayrıca, reflü hastalığı, mide ülseri, Crohn hastalığı, ciltte kuruma, katarakt, osteopeni, osteoporoz, kemik yapısında bozulmaya yol açar.
Source: Selin Irmak Kaçmaz
Seyyanen zam ve refah payı kulisi! Emeklinin beklediği düzenleme geliyor mu?
2025 yılı başında milyonlarca emekli ve memurun maaşlarına yapılacak zam oranları belli oldu. Açıklanan verilere göre, SSK ve Bağ-Kur emeklilerinin maaşlarına enflasyon farkına bağlı olarak en az yüzde 15,75 oranında zam yapılacak. Kök maaşı 12.500 TL olan bir emeklinin zamlı maaşı 14.468 TL”ye yükselmesi bekleniyor. AK Parti hükümeti tarafından 2009 yılından bu yana uygulanan ve enflasyon farkına eklenen refah payı düzenlemesi, bu yıl da gündemde yerini aldı.SEYYANEN ZAM GELECEK Mİ?TGRT Haber Ankara Temsilcisi Fatih Atik, emeklilerin bu beklentilerini Medya Kritik programında değerlendirdi. Özellikle düşük maaşlı emekliler, yalnızca enflasyon farkı ile yetinilmeyeceği ve maaşlarına ek iyileştirme yapılacağı umudunu taşıyordu. TGRT Haber Ankara Temsilcisi Fatih Atik, “Görüştüğüm kim varsa bunu soruyorum, böyle bir hazırlık var mı diye. Hükümet çevrelerinden hiçbir işaret almadım. Asgari ücret belirlendikten sonra seyyanen zam ve refah payı beklentileri tamamen rafa kalkmış durumda. Ankara’da ne seyyanen zamla ilgili ne de refah hazırlığı var. ” ifadelerini kullanarak emeklilerin taleplerine dikkat çekti.Bunun teknik olarak bir zam olmadığını vurgulayan Atik “Bu sadece yapılan enflasyon farkının yansıtılması.” değerlendirmesinde bulundu.
Source: Internet Haber
Sigaraya zam… Sigara fiyatları ne kadar oldu? (4 Ocak 2025)
Gelir İdaresi Başkanlığı, ÖTV”yi yüzde 7,56 oranında artırırken bu artış pek çok ürün grubunda fiyatları yukarı çekti.
ÖTV artışıyla sigaradan alınan 1,7026 liralık asgari maktu vergi yaklaşık 13 kuruş artarak 1 lira 8312 kuruşa yükselecek. Firmalar ÖTV”ye ek olarak fiyatlara maliyet zammını da ekleyince bir paket sigaranın fiyatı 100 liraya yaklaşmış oluyor.
Sigara fiyatlarına 5 lira zam
Tekel Bayileri Yardımlaşma Derneği (TBYD) Başkanı Erol Dündar, sigara fiyatlarında yaklaşık 4 ila 5 lira aralığında bir artış beklediklerini belirtirken, firmaların yeni fiyat listesini duyurması bekleniyor.
Ancak tekellerde zamlı fiyatlar belli olmaya başladı. İşte Ocak 2025 itibarıyla zamlı sigara fiyatları:
Tekel Grubu
Tekel 2000: 61 Tl Vıceroy: 67 Tl
Philip Morris Grubu
Parlıament Night Blue Pack (Uzun): 81 Tl Marlboro Red Long: 79 Tl Murattı: 74 Tl Chesterfıeld: 72 Tl Jtı Fiyatları Camel Slender: 68 Tl Winston Slim Blue: 80 Tl
Dunhıll Double Blue: 89 Tl Kent Swıtch Dark Blue: 71 Tl
Hd Slıms Blue – Dore – Red: 64 Tl Vıolet Slıms: 71 Tl
Diğer Markalar
Esse Blue: 80 TLInstark White: 45 TL
Source: Dünya Gazetesi
MicroStrategy daha fazla Bitcoin alımı için düğmeye bastı
MicroStrategy, lider kripto para birimi Bitcoin”e olan yatırımını genişletmeyi planlayarak, 2 milyar dolar değerinde sürekli imtiyazlı hisse senedi ihraç etmeye hazırlanıyor. Şirket, piyasa koşullarına bağlı olarak bu arzı gerçekleştirme ya da iptal etme hakkını saklı tutarken, bu hamle, şirketin yatırım stratejilerini ve piyasaya olan güvenini yansıtıyor. MicroStrategy Yeniden Harekete Geçti: Milyarlarca Dolarlık Bitcoin Yatırımı Kapıda İş zekası çözümleri sunan MicroStrategy, Bitcoin yatırımlarını genişletmek amacıyla 2 milyar dolar değerinde sürekli imtiyazlı hisse senedi ihracı planladığını duyurdu. Şirket yönetimi, piyasa koşullarının uygun olmaması durumunda ihraçtan vazgeçme hakkını saklı tuttuğunu belirtti.”21/21″ stratejisini sürdüren ve kurumsal düzeyde en büyük Bitcoin yatırımcısı konumundaki MicroStrategy, kısa bir süre önce yaptığı açıklamasında sürekli imtiyazlı hisselerin farklı yöntemlerle sağlanabileceğini açıkladı. Bu yöntemler arasında A sınıfı adi hisselerin dönüştürülmesi, nakit temettü ödemeleri ve hisse itfası bulunuyor.Planlanan yeni ihraç, şirketin daha önce açıkladığı 21 milyar dolarlık öz sermaye ve sabit gelirli araç toplama hedefinden bağımsız olarak gerçekleştirilecek. Bu çeyrekte tamamlanması öngörülen ihraç, şirketin bilançosunu güçlendirmeyi ve Bitcoin alımlarını artırmayı hedefliyor.Bitcoin Treasuries verilerine göre MicroStrategy”nin elinde bulunan Bitcoin sayısı 446.400″e ulaştı. Bu miktar, güncel piyasa değeriyle 43,9 milyar dolara tekabül ediyor. Şirket, 2024″te gerçekleştirdiği 257.250 Bitcoin alımını ortalama 62.500 dolar seviyesinden yaptı ve bu yatırımdan yüzde 57,2 getiri elde etti.Michael Saylor”un önderliğindeki Bitcoin yatırım stratejisi, şirket hisselerine de olumlu yansıdı. MicroStrategy hisseleri 3 Ocak”ta yüzde 13,2 yükselerek 339,6 dolar seviyesine ulaştı ve geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 438″lik değer artışı kaydetti. Ancak imtiyazlı hisse senedi ihracı planının duyurulmasının ardından hisselerde yüzde 0,19″luk sınırlı bir gerileme gözlendi. Bununla birlikte imtiyazlı hisse senedi sahipleri, olası bir iflas veya tasfiye durumunda A sınıfı adi hisse sahiplerine göre öncelikli haklara sahip olacak.
Source: Burak Köse
MÜSİAD Başkanı: Merkez Bankası”nın yüzde 21 enflasyon hedefini yakalayacağına yürekten inanıyoruz
Müstakil Sanayici İş Adamları Derneği”nin Kayseri Şubesi, “Türkiye Yüzyılı” ödül gecesine ev sahipliği yaptı. Gelişen Türkiye vizyonuna katlı sunanların ödüllendirildiği gece, Derneğin Kayseri Şube Başkanı Ferhat Akmermer”in konuşmasıyla başladı. Konuşmasında, ABD ve Suriye’de yaşanan gelişmelere değinen Akmermer, “yeni dönemde şehrimizin konuya dair gerek kanaat önderleri gerekse iş adamları ile önemli istişareler yaparak yaşanan gelişmelere tam ve zamanında ayak uydurmak için proaktif bir yönetim izliyoruz” diyerek sözü MÜSİAD Genel Başkanı Mahmut Asmalı”ya bıraktı. “Zor dönemler, büyük zaferlerin habercisidir” Enflasyonla mücadelede alınan sıkı para politikası kararlarının büyüme rakamlarına olumsuz etkilerine değinen Dernek Başkanı Mahmut Asmalı konuşmasında, “Ortalama yüzde 5 civarında büyüyen ülkemiz muhtemelen yüzde 3 civarlarında büyüyecek. Fakat unutmayalım ki zor dönemler, büyük zaferlerin habercisidir. Önümüzdeki dönemlerde, bu sabrın ve gayretin meyvelerini toplayacağız. İnşallah ekonomide zor günler geride kaldı. Bugün 1.03 olarak açıklanan aralık ayı enflasyonuyla birlikte oluşan yıllık ortalama enflasyon rakamları 2025 yılına dair umutlarımızı ve motivasyonumuzu artırmıştır. Son 7 aydır düşüş eğilimi gösteren manşet enflasyon son 1.5 yılın en düşük seviyesine gelmiştir. Bu düşüşün 2025 yılında daha da belirginleşeceğini Merkez Bankası”nın yüzde 21’lik enflasyon hedefini yakalayacağımıza yürekten inanıyoruz” ifadelerini kullandı. Gecenin ödül alan isimlerinden biri de Mete Gazoz oldu Gecede ödül alan dünya şampiyonu milli okçu Mete Gazoz, Türkiye’nin önde gelen iş insanları tarafından ödüle layık görülmenin mutluluğunu yaşadığını dile getirdi ve “Artık kazanmamız gereken bir olimpiyat daha var. Bütün kamplarımız ve turnuvalarımız tüm hızıyla sürüyor. İnşallah bu 4 yıllık süreci çok güzel geçiririz ve sonunda 2028 Olimpiyatları’nda da bu serüveni altın madalyayla sonlandırırız” diye konuştu.
Source: Dünya Gazetesi
Kıdem tazminatı tavanı değişti
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), aralık ayı enflasyon oranını %1,03, yıllık enflasyonu ise %44,38 olarak açıkladı. Bu rakamlar, kıdem tazminatı tavanı dahil pek çok ekonomik göstergenin yeniden belirlenmesine yol açtı. Mevcutta 41.827 TL olan kıdem tazminatı tavanı, yeni zamla birlikte %11″lik bir artışla 46.658 TL”ye yükseldi. KIDEM TAZMİNATI NASIL HESAPLANIR? Kıdem tazminatı, bir işçinin aynı işverene bağlı olarak çalıştığı her tam yıl için 30 günlük brüt ücreti üzerinden hesaplanır. Hesaplamada brüt maaş ve sürekli alınan ek ödemeler (örneğin yemek ve yol yardımları) dikkate alınır. Bu tutardan yalnızca damga vergisi kesilir. KIDEM TAZMİNATI HESAPLAMA FORMÜLÜ: Toplam Kıdem Tazminatı = Brüt Ücret × Çalışılan Yıl Sayısı ÖRNEK HESAPLAMA: Brüt Ücret: 26.004 TL (2025 yılı asgari ücret brüt tutarı) Çalışma Süresi: 5 yıl Toplam Kıdem Tazminatı: 26.004 TL × 5 = 130.020 TL Damga Vergisi Kesintisi: 2025 yılı için damga vergisi oranı %0,759 olarak belirlendi.Damga Vergisi: 130.020 TL × 0,00759 = 987,85 TLNet Kıdem Tazminatı: 130.020 TL – 987,85 TL = 129.032,15 TL SON YILLARDA KIDEM TAZMİNATI TAVANI Kıdem tazminatı tavanındaki yıllık değişimler şu şekilde gerçekleşti:01 Temmuz 2024 – 31 Aralık 2024: 41.828,42 TL01 Ocak 2024 – 30 Haziran 2024: 35.058,58 TL01 Temmuz 2023 – 31 Aralık 2023: 23.489,83 TL01 Ocak 2023 – 30 Haziran 2023: 19.982,83 TL01 Temmuz 2022 – 31 Aralık 2022: 15.371,40 TL01 Ocak 2022 – 30 Haziran 2022: 10.848,59 TL01 Temmuz 2021 – 31 Aralık 2021: 8.284,51 TL01 Ocak 2021 – 30 Haziran 2021: 7.638,96 TL2025 yılı için belirlenen yeni tavan, çalışanların kıdem tazminatı tutarlarında önemli bir artış anlamına geliyor ve özellikle uzun süreli çalışanların haklarını olumlu yönde etkiliyor.
Source: Abdurrahman Yazıcı
Blockchain dünyası 2024″te siber saldırıların hedefi oldu
Kripto para dünyasında güvenlik tehditleri artarak devam ediyor. CertiK”in açıkladığı rapora göre bildirilmeyen vakalar ve phishing dışındaki farklı diğer dolandırıcılık türleri de hesaba katıldığında, gerçek rakamların çok daha yüksek olduğu düşünülüyor. Phishing Saldırıları Kripto Dünyasını Milyar Dolarlık Zarara Uğrattı Hackerların en sık tercih ettiği yöntem olan phishing saldırıları, sahte bağlantılar aracılığıyla kripto cüzdanların özel anahtarları gibi hassas bilgileri ele geçirmeyi hedefler. Mayıs 2024″te yaşanan bir vakada, tek bir işlemde 68 milyon dolar değerinde kripto varlık kaybı yaşandı.Özel anahtar ihlalleri de 2024″te 65 vakada 855 milyon dolar kayba neden oldu. CertiK sözcüsü, yapay zeka teknolojilerinin gelişmesiyle phishing taktiklerinin 2025″te daha da gelişeceğini vurguladı.Blockchain endüstrisi bu tehditlere karşı önlemler almaya devam ediyor. Security Alliance, Ağustos 2023″ten bu yana 900″den fazla hack vakasıyla mücadele ediyor. Dünyanın en büyük kripto borsası Binance de artan adres zehirleme dolandırıcılıklarına karşı özel bir koruma sistemi geliştirdi.Onchain güvenlik firması Cyvers”ın raporuna göre 2024″teki toplam kripto hack maliyeti 2,3 milyar doları aştı. Bu rakam, 2022″deki 3,5 milyar dolarlık kayba göre yüzde 52″lik düşüş gösteriyor.
Source: Haberler
Starbucks’ta fiyat güncellemesi: Kahve fiyatlarına yüzde 36 zam!
Dünyaca ünlü kahve zinciri Starbucks, Türkiye’deki kahve fiyatlarını 3 Ocak 2025 itibarıyla güncelledi. Yeni fiyat tarifesine göre, en uygun fiyatlı içecek olan küçük boy filtre kahvenin fiyatı 115 Türk lirasına yükseldi. Yüzde 36 oranında zam yapıldı Starbucks, Türkiye’de artan maliyetler doğrultusunda fiyatlarına yaklaşık yüzde 36 oranında zam yaptı. Yapılan güncellemeye göre: * Küçük boy (Tall) filtre kahve 115 TL,* Orta boy (Grande) filtre kahve 125 TL,* Büyük boy (Venti) filtre kahve ise 140 TL oldu. Yeni fiyatlar sosyal medyada tepki çekti Zamlı fiyatlar özellikle sosyal medyada büyük yankı uyandırırken, birçok tüketici artan maliyetler nedeniyle kahve fiyatlarının daha da yükselebileceğini dile getirdi. Maliyet artışı ve ekonomik gelişmeler etkili oldu Uzmanlar, kahve çekirdeği maliyetlerindeki artış, döviz kuru dalgalanmaları ve işletme giderlerindeki yükselişin bu fiyat değişikliklerinde etkili olduğunu belirtiyor. Starbucks yetkilileri ise fiyat güncellemelerinin sürdürülebilir bir iş modeli için gerekli olduğunu vurguladı. Fiyat güncellemeleri devam edebilir Ekonomik koşulların etkisine bağlı olarak 2025 yılı içerisinde kahve fiyatlarında yeni güncellemelerin olabileceği konuşuluyor. Kahve tutkunları ise zamların devam etmesi durumunda farklı markalara yönelme eğiliminde olduklarını dile getiriyor.
Source: Dünya Gazetesi
Cevdet Yılmaz”dan dikkat çeken Suriye mesajı: Türkiye için son derece önemli olacak
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, “2024 Yılı Değerlendirme ve 2025 Yılı Hedeflerine İlişkin Bilgilendirme Toplantısı”nda medya kuruluşlarının ekonomi haberleri müdürleri ile bir araya gelerek soruları cevapladı.Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, İstanbul Finans Merkezi”nde düzenlenen “2024 Yılı Değerlendirme ve 2025 Yılı Hedeflerine İlişkin Bilgilendirme Toplantısı”nda medya kuruluşlarının Ekonomi Haberleri Müdürleri ile bir araya geldi. Yılmaz, burada açıklamada bulundu ve basın mensuplarının sorularını cevapladı. “ASGARİ ÜCRETLE GÖSTERİP, BAŞKA ŞEKİLLERDE ÜCRET VEREN İŞLETMELER OLDUĞUNU DA BİLİYORUZ, BUNA DA EKSİK KAYITLILIK DİYORUZ”Asgari ücret ile alakalı açıklamada bulunan Yılmaz, “Öncelikle bizim toplam istihdamımız sunumda da aktardım Ekim ayı itibariyle 32 milyon 970″ti. Bazen asgari ücretli çalışan sayısına ilişkin oranlar da tartışılıyor, bizim elimizde kayıtlı olan SGK”lı çalışanlar var, orada kayıtlı çalışanların yüzde 42″si asgari ücretli görünüyor o da 6.7 milyon kişi yapıyor. Yani şu anda kayıtlı asgari ücretli 6.7 milyon, toplam istihdamımız ise 32 milyon 970 bin. Toplam istihdam içinde Devlette çalışan var, SGK”lı ve SGK dışı çalışanlar var vs. tabii hepsini topladığınızda 32 milyon 970 bin kişiye ulaşıyorsunuz. Burada tabii kayıtlı çalışanlarda da şöyle bir durum var onu da izah etmemiz lazım: Kayıt dışılık dediğimiz şey ikiye ayrılıyor. Bir, tamamen kayıt dışı çalışma meselesi var, bir de eksik kayıtlılık dediğimiz şey var, yani kayıtlı aslında ama bir kısmı kayıtlı, bir kısmı kayıtsız diyelim. Dünyada da bu durum böyle, bizde de böyle. Asgari ücret meselesinde biraz bu sorunun da olduğunu biliyorum, yani asgari ücretli 6.7 milyon gözüküyor, ama muhtemelen bundan daha düşük gerçek anlamda, çünkü asgari ücret üzerinden prim ödeniyor malum, birtakım yükümlülükler getiriyor. O yüzden asgari ücretle gösterip, başka şekillerde ücret veren işletmeler olduğunu da biliyoruz, buna da eksik kayıtlılık diyoruz. Biz tabii kayıt dışılıkla da, eksik kayıtlılıkla da mücadele ediyoruz. Ama bu faktörleri dikkate almadan yapılacak bir yorumun çok da gerçekçi olmayacağını bilmemiz lazım. Asgari ücretle ilgili söyleyeceğim ikinci husus şu: Altını hep çiziyoruz bu bir taban ücret, bunun üstü bir limit söz konusu değil veya ideal ücret veya olması gereken ücret şeklinde bir hadise değil. Bundan aşağı olmaz dediğimiz bir ücret dolayısıyla, birçok metropolde, belli sektörlerde, belli büyüklüklerdeki firmalarda zaten fiili ücretlerin daha yüksek olduğunu hepimiz biliyoruz. Burada asıl problem asgari ücrette daha az gelişmiş bölgeler, küçük ölçekli işletmeler ve emek yoğun sektörler. Bunlar asıl bunun baskısını daha fazla hissediyorlar. Ama biz her zaman söylüyoruz, burada verimlilik çok önemli. Verimlilik arttıkça ülkenin toplam faktör verimliliği, işletmelerin de işletme bazında verimliliği arttıkça aslında daha yüksek ücretin de zemini oluşmuş oluyor. Dolayısıyla, önemli olan bu verimliliği artırmak, daha sağlam bir zeminde, kalıcı bir zeminde bu gelişmeleri sağlamak. Biz bütün imkanlarımızla bu yönde gayret ettik. 2023 yılında enflasyon oranı yüzde 64,8, asgari ücrete yaptığımız artış yüzde 107.3, yani bugün yaptığımız artışlar geçmişteki bu yüksek oranların üzerine yaptığımız artışlar, bunu da dikkate almamızda fayda var. 2024 yılında bugün belli oldu yüzde yıllık enflasyon 44,4. Asgari ücret 49,1 arttırılmış, yani son 2 yılda yapılan artışlar oldukça önemli artışlar. O yıldaki enflasyonun üstünde artışlar. Bu yıl da yine yaptığımız artışın bu yıl gerçekleşecek enflasyonun üstünde kalacağını bekliyoruz. Asgari ücretteki reel artışın yıllık büyümesi 5.6 olmuş, yani bu uzun dönemli baktığınızda da biz asgari ücreti büyümemizin üstünde artırmışız. Son dönemde önemli bir gelişme var 2022 yılında emeğin milli gelirden, katma değerden aldığı payı gayri safi katma değerden aldığı pay oldukça düşük seviyeye gelmişti 2022″de. Pandeminin de etkisiyle, başka faktörlerin de etkisiyle hakikaten çok düşük bir düzeydi. Nitekim TÜİK 2022 gelir dağılımı istatistiklerini yayınladığında bunu gördük. Gelir dağılımında ciddi bir olumsuz etkilenme olduğunu gördük 2022″de. Geçtiğimiz günlerde TÜİK 2023 gelir bazlı rakamları açıkladı, burada nispi olarak bir düzelme olduğunu görüyoruz gelir dağılımında. Ben ,2024 verilerinde de yine bu iyileşme eğiliminin devam edeceğini düşünüyorum” dedi. “ESAS OLAN PROGRAM ETKİSİDİR”Enflasyonda baz etkisi hakkında konuşan Yılmaz, “Geçen yıl yani 2024″ün Ocak-Şubat aylarında nispi olarak yüksekti enflasyon dolayısıyla baz etkisinin bu sene olumlu olacağını bu anlamda Ocak özellikle baz etkisinin olumlu olacağını düşünüyorum. Ocak”ta genelde diğer aylara göre nispeten daha yüksek olur aylık enflasyon, çünkü birçok fiyat, ücret Ocak”ta güncellendiği için Ocak ayı biraz daha normal ortalamanın üstünde gelir. Ama geçen senenin ocak ayıyla mukayese ettiğimiz zaman bu sene çok daha düşük olacağını tahmin ediyoruz. Dolayısıyla, geçen senenin Ocak”ı biraz daha beklentinin üstünde çıkmıştı onun baz etkisi olumlu olacaktır diye düşünüyorum. Geçen yıl Ocak atında yüzde 6,7 olmuş, Şubat 4,5 olmuş dolayısıyla, bu ilk aylarda bize olumlu olarak yansıyacaktır. Bazen medyadan arkadaşlarımız da söylüyorlar, baz etkisi de şu oldu, bu oldu diyorlar. Program yoksa baz etkisi de olmaz değerli arkadaşlar, esas etki program etkisidir. Çünkü program olmazsa siz bu oranı düşürmezseniz bu 6,7″nin altında bir oran çıkmazsa baz etkisi de oluşmaz zaten. Dolayısıyla, esas olan program etkisidir, ama baz etkisinin de faydalı olduğu aylar veya olumsuz etkilediği aylarda elbette olabilir. Esas olan program etkisidir, program etkisi de olumlu yöndedir” diye konuştu. “ENFLASYONUN ANA EĞİLİMİNDE AŞAĞIYA DOĞRU BİR EĞİLİM, GİDİŞAT OLUŞMUŞ DURUMDA”Yılmaz, “Merkez Bankası”nın faizlerle ilgili faiz indirimi oldu malum, Merkez Bankamız bir faiz indirimi yaptı. Burada Merkez Bankamız kendi kanuni çerçevesi içinde kararlarını veriyor ve bunları da toplumla paylaşıyor, izah ediyor. İki şeyin altını çiziyor yaptığı açıklamalarda, enflasyonun ana eğilimine bakıyorum diyor ve beklentilere bakıyorum diyor. Her ikisinde de bir iyileşme süreci olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla bugün çıkan enflasyon oranı da yine enflasyonun ana eğiliminde özellikle hizmetlerde hep sizinle onu paylaştık biliyorsunuz, en katı olan alan hizmetler, özellikle hizmetlerde de son çeyrekte ciddi bir kırılma olduğunu görüyoruz, enflasyonun aşağıya doğru geldiğini görüyoruz. Dolayısıyla bu enflasyonun ana eğiliminde aşağıya doğru bir eğilim, gidişat oluşmuş durumda. Bu da tabii Merkez Bankamızın politikasını etkileyecektir, başka türlü düşünmek de mümkün değil. Ama faiz politikası dışında da enstrümanları var Merkez Bankamızın. Bir taraftan da makro ihtiyati tedbirler dediğimiz başka tedbirler de alması mümkün. Sıkı tutuşunu ana çerçevede sürdürecektir tek hanede enflasyona düşünceye kadar, ama enflasyondaki bu ana eğilimlere göre de tabii ki kararlarını kendi yetkili kurullarında alacaktır. Ama genel çerçeve bu, enflasyonun ana eğilimi düşüyor, beklentiler iyileşiyor” dedi. “SURİYE YENİDEN İMAR EDİLECEK”Cevdet Yılmaz, “Suriye bizi nasıl etkiler? Bir defa geçmişten daha kötü etkilemez. O kadar kötü bir dönemden geliyoruz ki Suriye”de, bir diktatörün olduğu, savaşların, çatışmaların yaşandığı, bize dönük neler yaşadığımızı 13 yılda hepiniz biliyorsunuz. O kötü tabloların geride kaldığı bir dönemdeyiz. Bir diktatörlük yıkıldı, yeni bir düzen oluşuyor. Bugün orada yaşanan bir halk devrimi tabii. Şu anda acil konu buradaki siyasi istikrarın sağlanması, güvenlik ortamının pekiştirilmesi, iç kavgaların olmadığı, bütün etnik grupların, mezheplerin, dinlerin kapsandığı kapsayıcı bir siyasi yapının oluşması, yeni bir anayasa, yeni bir güvenlik teşkilatıyla birlikte Suriye”nin siyasi ve güvenlik bakımından istikrarının sağlanması. Bunun inşası bizim için başlı başına büyük bir artı değer. Çünkü böyle bir Suriye, Türkiye”ye yönelik güvenlik risklerini bir defa azaltacaktır, göç riskini azaltacaktır, güvenlik risklerini azaltacaktır, Türkiye çok daha emniyetli sınırlarla karşı karşıya kalacaktır. Bütün bunlar bir defa güvenlik açısından, siyasi açıdan, terör bakımından, birçok açıdan Türkiye”ye faydalar doğuracak. Ekonomik boyutuna bakacak olursak, kısa vadede Türkiye”den oraya giden bir takım işgücü veya sermayesini alıp giden bazı Suriyeli vatandaşlar olabilir. Bunlar ekonomik etki bakımından farklı değerlendirilebilir, ama orta vadeli bir perspektifle yine bakarsanız, Suriye yeniden imar edilecek. Alt yapısıyla, üst yapısıyla, tarımıyla, sanayisiyle, ticaretiyle, turizmiyle yeni bir Suriye oluşacak. Burada da en yakın komşu olarak Türkiye bu sürece mutlaka müdahil olacak, bu sürece katkı sunacak. Ben buradan dış ticaretimizin de, lojistiğimizin de çok çok olumlu etkileneceğini düşünüyorum. Suriye”nin büyümesi, gelişmesi, daha müreffeh bir ülke olması, Suriye”yle ticaretimizin artması, yatırımların artması karşılıklı olarak bütün bunlar Türkiye ekonomisine de çok önemli katkılar sunacaktır. Dünyada da bunun örneklerini biliyoruz, komşuları istikrar içinde olan ve büyüyen ülkeler bundan olumlu etkilenirler. Dolayısıyla daha istikrarlı bir Suriye, daha müreffeh bir Suriye, Türkiye için de ekonomik anlamda da son derece olumlu olacaktır diye ifade etmek isterim. Çok detaylarına girmeyeyim, ama şunu da söyleyeyim: Komşumuz Suriye”nin bu yeni döneminde yanında olacağız. Özellikle kurumsal anlamda tecrübe birikimimizi Suriyeli kardeşlerimizle her alanda paylaşacağız. Burada tabii dünyaya da büyük bir rol düştüğünü ifade etmek isterim. Esad döneminde ortaya konan yaptırımlar var bir diktatör döneminde. Şimdi yeni bir Suriye var, artık eski kalıplarla Suriye”ye bakılması doğru değil, eski tanımlamalarla bakılması da doğru değil, yeni bir ortam var” şeklinde konuştu. “BAHÇELİ HER ZAMAN “ÖNCE MİLLETİM, DEVLETİM, SONRA PARTİM, SONRA BEN” DİYEN BİR SİYASETÇİ”Yılmaz, ” Sayın Bahçeli her zaman önce milletim, devletim, sonra partim, sonra ben diyen bir siyasetçi. Siyasi hesaplarla değil, ülkenin geleceğiyle düşünen, uzun vadeli geleceği açısından doğru bulduklarını ortaya koyan bir devlet insanı. Dolayısıyla, buradaki perspektifi de şu: Terörsüz bir Türkiye. Bir taraftan da bölgemizdeki emperyalist gelişmeleri, Ortadoğu”da yaşanan gelişmeleri, Suriye”de yaşanan gelişmeleri ve bunların bölgemizde oluşturduğu riskleri bütün bunları görerek aslında iç cephemizi bütünleştirmemiz, kardeşliğimizi güçlendirmemiz ve terörsüz bir Türkiye olarak çok daha güçlü bir şekilde yolumuza devam etmemiz gerektiğinin bir ifadesi. Bunun zaten ana vizyonunu da Cumhurbaşkanımız ortaya koymuş durumda, bu da Türkiye yüzyılı vizyonu. 100 yıllık bir cumhuriyetimiz var, çok büyük kazanımlarımız var, şimdi yeni bir yüzyıla girdik ve bu yüzyıl birçok alt başlığı var, ama bir tanesi de en temel başlıklarından biri huzurun ve kardeşliğin yüzyılı olacak diyor Cumhurbaşkanımız. Dolayısıyla, ana vizyonumuz da bu, bu vizyon çerçevesinde hareket ediyoruz. Terörün gölgesinde olmayan bir siyaset istiyoruz. Şunun da hep altını çiziyorum ben: Terör demokrasinin de, kalkınmanın da düşmanıdır. Terörün olmadığı bir ortam ise demokrasiye de, kalkınmaya da güç verir. Terör varsa bir ortamda siz seyahat etme özgürlüğünüzü kullanamazsınız, düşüncelerinizi ifade etme özgürlüğünüzü kullanamazsınız, girişimcilik özgürlüğünüzü kullanamazsınız, yatırım ortamı gelişmez. Dolayısıyla, terörsüz bir Türkiye aynı zamanda daha hızlı kalkınan, demokratik standartlarını daha hızlı yükselten bir Türkiye demek. Biz artık terörün gündemden çıkmasını istiyoruz. Terörün hiçbir siyasi parti üzerinde, hiçbir siyasi grup üzerinde gölgesinin devam etmesini istemiyoruz” dedi.
Source: Www.star.com.tr
Stellantis”in İtalya”daki üretiminde sert düşüş
Otomotiv grubu Stellantis in İtalya daki araç üretimi 2024 te dikkat çeken oranda azaldı. Yapılan açıklamaya göre, bünyesinde Fiat, Peugeot, Citroen, DS, Maserati ve Alfa Romeo gibi markaları bulunduran grup, geçtiğimiz yıl İtalya da yüzde 37 daha az araç üretebildi. Yapılan açıklamaya göre, grup, İtalya daki tesislerinde ortaya çıkan kapasite fazlasının üstesinden gelmek için büyük ölçüde devlet destekli geçici işten çıkarma programlarına başvurdu. Öte yandan, Stellantis, geçtiğimiz Aralık ayında üretimi artırmaya yönelik 2 milyar Euro luk bir plan açıklamıştı. Fakat, üretimde planlanan bu artışın yeni modellerin piyasa çıkmasının ardından ancak 2026 dan itibaren gerçekleşmesi bekleniyor. 1956 DAN BERİ EN DÜŞÜK SEVİYE 2021 yılında Fiat Chrysler ile Fransız PSA Grubu nun birleşmesiyle oluşturulan Stellantis in, İtalya daki araç üretimi 2024 yılında 475 bin adede geriledi. Bu rakam 2023 yılında 751 bin 384 adet seviyesindeydi. Şirketin İtalya daki otomobil üretimi yüzde 46 oranında azalarak 1956 dan bu yana en düşük seviyesine gerilerken, ticari araç üretiminde ise yüzde 17 düşüş gerçekleşti. Diğer Avrupalı rakipleri gibi, dünyanın dördüncü büyük otomobil üreticisi olan Stellantis de son dönemde tamamen elektrikli araçlara yönelik zayıf talep, mevzuattaki belirsizlikler ve Çin den gelen rekabetle boğuşuyor. Stellantis, İtalya da beş otomobil fabrikasının yanı sıra ticari araçlara yönelik bir tesis de işletiyor. Grubun, Torino daki Mirafiori fabrikasındaki üretim geçen yıl yüzde 70 oranında düştü. İtalya nın motor vadisi olarak anılan Modena daki Maserati fabrikasında ise üretimin yüzde 79 oranında düşmesi dikkat çekti.
Source: Habertürk
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: Terörsüz bir Türkiye aynı zamanda daha hızlı kalkınan bir Türkiye demek
Yılmaz, İstanbul”da ekonomi basını ile bir araya gelerek, gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Suriye”deki gelişmelere değinen Yılmaz, ülkede artık bir diktatörlüğün yıkıldığını ve yeni bir düzenin oluştuğunu söyledi. Gelecek döneme ilişkin muhtemel gelişmeleri yorumlayan Yılmaz, “Şu anda acil konu, siyasi istikrarın sağlanması, güvenlik ortamının pekiştirilmesi, iç kavgaların olmadığı, bütün etnik grupların, mezheplerin, dinlerin kapsandığı kapsayıcı bir siyasi yapının oluşması, yeni bir anayasa, yeni bir güvenlik teşkilatıyla birlikte Suriye”nin siyasi ve güvenlik bakımından istikrarının sağlanması. Böyle bir Suriye, Türkiye”ye yönelik güvenlik risklerini, göç riskini azaltacaktır, Türkiye çok daha emniyetli sınırlarla karşı karşıya kalacaktır. Bütün bunlar bir defa güvenlik açısından, siyasi açıdan, terör bakımından, birçok açıdan Türkiye”ye faydalar doğuracak.” diye konuştu.
Yeni dönemde Suriye”nin yeniden imar edileceğini, altyapısıyla, üstyapısıyla, tarımıyla, sanayisiyle, ticaretiyle, turizmiyle yeni bir Suriye oluşacağını, vurgulayan Yılmaz, Türkiye”nin bu sürece mutlaka müdahil olacağını ve katkı sunacağını söyledi.
Suriye ile ticaretin ve yatırımların artmasının Türkiye ekonomisine de önemli katkılar sunacağını vurgulayan Yılmaz, şu değerlendirmede bulundu:
“Komşumuz Suriye”nin bu yeni döneminde yanında olacağız. Özellikle kurumsal anlamda tecrübe birikimimizi Suriyeli kardeşlerimizle her alanda paylaşacağız. Burada dünyaya da büyük bir rol düşüyor. Esed döneminde ortaya konan yaptırımlar var, bir diktatör döneminde. Şimdi yeni bir Suriye var, artık eski kalıplarla, tanımlamalarla Suriye”ye bakılması doğru değil, yeni bir ortam var. Dolayısıyla bu yaptırımların bir an önce kalkmasını temenni ediyoruz. Suriye”nin ekonomik gelişimi için Batılı ülkelerin özellikle yaptırımları var. Esed rejimine dönük bir yaptırımdı, şimdi o rejim ortadan kalktı, dolayısıyla bu yaptırımların kaldırılması önemli.”
Yılmaz, yine dost ülkelerin ve uluslararası kurumların Suriye”nin yeniden yapılanması için finansal destek sunmalarının önemine dikkati çekerek, bu konuda çağrıda bulundu.
“Doğu ve Güneydoğu Türkiye ortalamasının üzerinde büyüyecek”
Cevdet Yılmaz, terörün Türkiye”ye maliyetine ilişkin bir soru üzerine, bir insanın ve can kaybının maliyetinin ölçülemeyeceğini dile getirdi.
Terörün ülke ekonomisinde yol açtığı zararlara dikkati çeken Yılmaz, doğrudan maliyetlerin yanı sıra yapılamayan projeler nedeniyle de ortaya olumsuz bir tablonun çıktığını anlattı.
Yılmaz, terör olduğu için turizmin gelişemediği bölgelerin bulunduğunu, yatırımların yapılmadığını, bunu en fazla Doğu-Güneydoğu insanının yaşadığını ve nitelikli insan gücü ve yatırımcıların buradan kaçtığını anlattı.
Terörle mücadeledeki başarı sayesinde son yıllarda bölgede güzel gelişmeler yaşandığına işaret eden Yılmaz, şöyle konuştu:
“Şimdi Doğu, Güneydoğu bu süreçte Türkiye ortalamalarının üzerinde büyüme kaydedecek. Doğu ve Güneydoğu”da Gabar petrolünü görüyoruz. Terörsüz Doğu ve Güneydoğu”da, Mardin”de, Diyarbakır”da boş odası kalmayan otelleri, canlanan turizmi, hayvancılığı görüyoruz. Bütün bunlar aslında yeniden ekonominin canlandığını gösteriyor. Dolayısıyla biz teröre karşı aslında büyük bir başarı elde etmiş durumdayız. FETÖ”ye, DEAŞ”a ve PKK”ya karşı.”
“Terörün gölgesinde olmayan bir siyaset istiyoruz”
Yılmaz, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli”nin son dönemdeki mesajlarına ilişkin soru üzerine, şunları kaydetti:
“Geldiğimiz süreçte ben şunu anlıyorum, Sayın Bahçeli her zaman “Önce milletim, devletim, sonra partim ve ben” diyen bir siyasetçi. Siyasi hesaplarla değil, ülkenin geleceğiyle düşünen, uzun vadeli geleceği açısından doğru bulduklarını ortaya koyan bir devlet insanı. Dolayısıyla buradaki perspektifi de şu, “Terörsüz bir Türkiye”. Bir taraftan da bölgemizdeki emperyalist gelişmeleri, Orta Doğu”da, Suriye”de yaşanan gelişmeleri ve bunların bölgemizde oluşturduğu riskleri bütün bunları görerek aslında iç cephemizi bütünleştirmemiz, kardeşliğimizi güçlendirmemiz ve terörsüz bir Türkiye olarak çok daha güçlü bir şekilde yolumuza devam etmemiz gerektiğinin bir ifadesi. Bunun zaten ana vizyonunu da Cumhurbaşkanı”mız ortaya koymuş durumda, bu da Türkiye Yüzyılı vizyonu. 100 yıllık bir Cumhuriyet”imiz var, çok büyük kazanımlarımız var. Şimdi yeni bir yüzyıla girdik ve bu yüzyıl birçok alt başlığı var ama bir tanesi de en temel başlıklarından biri “Huzurun ve kardeşliğin yüzyılı olacak” diyor Cumhurbaşkanı”mız. Dolayısıyla ana vizyonumuz da bu. Bu vizyon çerçevesinde hareket ediyoruz. Terörün gölgesinde olmayan bir siyaset istiyoruz.”
Terörün, demokrasinin ve kalkınmanın düşmanı olduğunu vurgulayan Yılmaz, terör olması halinde seyahat etme ve girişimcilik özgürlüğünün ortadan kalkacağını, yatırım ortamının gelişmeyeceğini söyledi.
“Dolayısıyla, terörsüz bir Türkiye aynı zamanda daha hızlı kalkınan, demokratik standartlarını daha hızlı yükselten bir Türkiye demek. Biz artık terörün gündemden çıkmasını istiyoruz. Terörün hiçbir siyasi parti üzerinde, hiçbir siyasi grup üzerinde gölgesinin devam etmesini istemiyoruz.” diyen Yılmaz, şunları kaydetti:
“Aslında terör olduğu sürece demokratik siyaset de olmaz. Elbette demokrasilerde çok partiler olacaktır, çok partili sistem zaten demokrasi. Farklı görüşler, farklı fikirler olacaktır ama terörün gölgesinde siyaset olmamalı. Hiçbir parti, hiçbir grup hem “Ben demokratik siyaset yapıyorum” deyip hem de terörle iç içe veya dirsek teması içinde olamaz. Dolayısıyla terörün ortadan kalktığı, demokratik siyasetin güçlendiği bir ortamda Türkiye kardeşliğini, huzurunu daha da pekiştirecektir. Burada gördüğümüz kadarıyla Meclis çerçevesinde bir diyalog başlamış durumda. Bu da çok doğru bir yaklaşım. Çünkü şu an ki Meclisimiz Cumhuriyet tarihimizin temsil gücü en yüksek Meclislerinden, belki de en yükseği. Çünkü çok sayıda parti seçimle geldi ve her birinin belli sayıda milletvekili var. Yanlış hatırlamıyorsam seçmenin yüzde 95″inden fazlası temsil ediliyor. Dolayısıyla Meclis çerçevesinde yapılacak istişareler, değerlendirmeler çok kıymetli.”
“Ekonomik kalkınma ortamı çok çok iyileşecektir”
Cevdet Yılmaz, terörün olmadığı bir ortamın hem Türkiye hem çevre ülkeler için çok önemli olduğunu ve yatırım ortamını iyileştireceğini belirterek, şu değerlendirmede bulundu:
“Bunu bir yılla kısıtlamak doğru değil bence genel anlamda yatırım ortamı, ekonomik kalkınma ortamı çok çok iyileşecektir. Zaten terörün bu bölgeye başımıza bela edilmesinin en büyük sebeplerinden biri de bu bence. Enerjimizi başka alanlarda harcayıp gerçek anlamda kalkınmamıza, gelişmemize de engel oluyor bu yapılar. Bunların ortadan kalktığı bir ortamda kaynaklarımızı da dikkatimizi de çok daha esaslı konulara yönelteceğiz. Teknolojimizi nasıl geliştireceğiz, ülkemizi nasıl büyüteceğiz, insanımızı nasıl daha nitelikli yetiştiririz? Beşeri sermayeye nasıl daha fazla yatırım yaparız, bunlarla uğraşacağız ve bu uzun vadeli kalkınmamıza büyük destek olacak diye düşünüyorum.”
“Uluslararası yatırımlardan daha fazla pay alma gayretindeyiz”
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, bir soru üzerine, Türkiye”ye doğrudan yatırım konusunda, uluslararası şirketlerde geçmişe göre çok daha yüksek bir iştah oluştuğunu gördüklerini söyledi.
Yatırımcılara her türlü kolaylığı sağladıklarını ve yatırım ortamını iyileştirmeye devam ettiklerini vurgulayan Yılmaz, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığınca uygulanan ve 30 milyar dolarlık bir program olan HIT-30″un Türkiye”nin teknolojik açığı olan alanlarda yabancı sermayeyi cezbedeceğini bildirdi.
Yılmaz, yatırımlar geldikçe cari açığın düşeceğini ancak uluslararası doğrudan yatırımın korumacılık eğilimleri nedeniyle eskisi kadar güçlü olmadığını, herkesin kendi ülkesine sermayeyi yönlendirmeye çalıştığını, buradan daha fazla pay alma gayreti içinde olduklarını anlattı.
Türkiye”ye ağırlıklı olarak Avrupa ve ABD”den yatırımların geldiğini, Çin”den son dönem bir elektrikli otomobil markasının yatırım kararı aldığını hatırlatan Yılmaz, “Daha fazlasını da elbette istiyoruz. Sadece Çin”den değil, hangi ülkeden olursa olsun dünyanın neresinden olursa olsun. Türkiye”ye gelip yatırım yapanlara kendi şirketimiz gibi bakıyoruz. Yeter ki gelsin üretimini burada yapsın, bize istihdam üretsin, teknoloji getirsin, ihracat getirsin bunun için de gayretlerimizi sürdüreceğiz.” diye konuştu.
“Trump”ın muhtemel gümrük tarifeleri bizi de yakından ilgilendiriyor”
Cevdet Yılmaz, SGK reformuna ilişkin soru üzerine, gündemlerinde kapsamlı bir çalışma olmadığını belirterek, “Kapsamlı analizler, etki değerlendirmeleri, nasıl yapacağımıza ilişkin tasarımlar netleştikten sonra bunları gündem yapmanın daha doğru olduğunu inanıyoruz. Dolayısıyla şu anda o kapsamda bir reform gündemimizde değil.” diye konuştu.
ABD”nin seçilmiş başkanı Donald Trump”ın uygulaması beklenen gümrük tarifelerine değinen Yılmaz, bunların uygulanıp uygulanmayacağının henüz kesin olmadığını ancak Çin”e karşı tarifeleri çok yükseltme gibi bir durumun ve bu kapsamda bir pazarlık pozisyonunun bulunduğunu dile getirdi.
Yılmaz, ABD”nin Çin”e uygulayacağı muhtemel tarifelerin Türkiye”yi de yakından ilgilendirdiğine dikkati çekerek, şu ifadeleri kullandı:
“ABD”nin Çin”e karşı gümrük duvarlarını artırması halinde Çin, ABD dışı pazarlara çok daha yoğun bir şekilde ihraç yapma tutumu içine girecektir. Bu da bizim gibi ihracatçı ülkeleri elbette daha fazla rekabetle karşı karşıya getirecektir. Bunu dikkatle analiz ediyoruz ama henüz gerçekleşen bir durum söz konusu değil. Gerçekleşmelere göre buna bakmak durumundayız. Türkiye”nin Avrupa pazarına yakınlığı, lojistik avantajları bu anlamda elini güçlendiren unsurlar. Ama gelişmelere göre biz de ticaret politikalarımızda elbette bazı adımlar atmak durumunda kalabiliriz.”
DPT değerlendirmeleri
Devlet Planlama Teşkilatının (DPT) yeniden kurulup kurulmayacağına ilişkin soru üzerine Yılmaz, bu kurumda 18 yılını geçirdiğini, 7 yıl da buradan sorumlu bakan olduğunu, dolayısıyla DPT”deki çalışma hayatının süresi için 25 sene denilebileceğini belirterek, kurumun 2011 yılında Strateji ve Bütçe Başkanlığına dönüştüğünü, bölgesel boyutunun Sanayi ve Teknoloji Bakanlığına gittiğini anlattı.
Yılmaz, DPT”nin Strateji ve Bütçe Başkanlığıyla hem strateji yapan hem de elinde yatırım bütçesi ve genel bütçe olan bir kuruma dönüştüğünü ve doğrudan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan”a bağlandığını hatırlatarak, şöyle devam etti:
“Dolayısıyla şu anda aslında çok güçlü bir yapı, belki kamuoyunda yeterince reklamı yok veya tanıtılmıyor ama Strateji ve Bütçe Başkanlığının geçmişte bütçe kısmının sadece yatırımı vardı DPT”de. Şimdi yatırım, cari hepsi orada. Stratejiler yine 5 yıllık kalkınma planları hazırlıyor, uzun vadeli strateji dokümanları hazırlıyor. “DPT”nin bir marka boyutu vardı” diyelim, bir markanın oluşması biraz zaman alıyor ama Strateji ve Bütçe Başkanlığımız şu anda bu eskiden gelen kültürü orada devam ettiriyor ve oradaki çalışanların birçoğu da eski DPT”den gelen kadrolar ve maliyenin bütçe biriminden. Ben de doğrusu birçok çalışmamda Strateji ve Bütçe Başkanlığıyla çalışıyorum, Cumhurbaşkanlığımıza bağlı bir başkanlık olarak.”
Nüfus Politikaları Yüksek Kurulunun ilk toplantısı 9 Ocak”ta
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, reel sektörün ekonomiye nasıl baktığına ilişkin soruya karşılık, bazı zorluklar yaşandığını ancak uygulanan doğru programın sonucunu sabırla beklediklerini söyledi.
Bu programın orta vadede kendileri için de çok daha iyi olacağına inandıklarını vurgulayan Yılmaz, “Yani özetlersem benim duyduğum mesaj bu, ama bir taraftan da elbette reel sektör belli taleplerini, belli beklentilerini ifade ediyor, biz de hiçbir şekilde onlara duyarsız kalmıyoruz.” diye konuştu.
Yılmaz, kısa süre önce oluşturulan Nüfus Politikaları Yüksek Kuruluna ilişkin şu değerlendirmede bulundu:
“Nüfus Politikaları Yüksek Kurulumuzun ilk toplantısını 9 Ocak”ta yapacağız. İlk toplantıda ana bir çerçevenin belirlenmesi için istişarelerimiz olacak, hemen yol haritamızın şekillenmesini beklememek gerekir. Kapsamlı yol haritamız için bir sunum olacak, bunun üzerinde tartışacağız ve muhtemelen yeni bir strateji eylem planını başlatacağız. Hazırlıklarını, teknik çalışmalarını, bir sonraki toplantıda da muhtemelen bu yeni bir yol haritasını sizlerle paylaşacağız ama bu arada spesifik bazı konuları da ele alma imkanımız olacak. Bunlardan bir tanesi Aile ve Gençlik Fonu kurduk biliyorsunuz, bunu pilot uygulama düzeyinde şu anda belli illerde hayata geçiriyoruz. Özellikle petrolden, doğal gazdan, madenlerden gelen gelirlerin bir kısmını bir fonda topluyoruz, bunu da yeni evlenen gençlere faizsiz imkan olarak sağlıyoruz. Bunu tüm Türkiye”ye yaygınlaştıralım mı, nasıl yapalım, bunu muhtemelen bir gündem maddesi olarak Nüfus Kurulunda tartışacağız. Çünkü nüfusun düşük olmasının en önemli sebeplerinden bir tanesi de evlilik yaşının giderek yükselmesi.”
Yılmaz, evlilik yaşı yükseldikçe doğurganlık oranının düştüğünü kaydederek, evliliklerin biraz daha düşük yaşlarda gerçekleşmesi gerektiğini bildirdi.
Bazı gençlerin evlenmesinin önündeki finansal sıkıntıların aşılması için uyguladıkları programları anlatan Yılmaz, doğurganlığı azaltan sezaryen ameliyatların oranının Türkiye”de dünya ortalamasının çok üzerinde olduğunu bildirdi.
Yılmaz, “Elbette tıbbi bir sebep varsa hiç tartışmasız sezaryen olmalı, orada hiç tereddüt yok. Ama bir ülkede doğumların yüzde 60″ı sezaryenle oluyorsa bunu herhalde sadece tıbbi sebeplerle açıklayamayız. Yani başka sebepler var mutlaka burada. Dolayısıyla bunları da tartışmak durumundayız. Buna benzer çok sayıda başlık var, o yüzden kurul kurduk zaten. Çalışma hayatı yine, kadınların hem hayatını hem iş hayatını aynı anda sürdürmeleri durumunda ikisi arasında bir tercihe zorlamamak için yeni çalışma modelleri geliştirmemiz lazım.” ifadelerini kullandı.
Her biri başka bir kurumu ve düzenlemeyi ilgilendiren çok sayıda başlık bulunduğunu söyleyen Yılmaz, bütün bunlara bir bütünlük içinde bakacaklarını ve yeni bir eylem planı ve yol haritası oluşturacaklarını bildirdi.
“Kadınların iş gücü piyasasına daha fazla girmesi Türkiye”yi rahatlatacak”
Cevdet Yılmaz, “en az 3 çocuk” sloganını Cumhurbaşkanı Erdoğan”ın yıllardır söylediğini hatırlatarak, şimdi bunun kıymetinin daha iyi anlaşıldığını, başta çok tartışmalar yapılsa da gelinen noktada ne kadar haklı olunduğunun hep birlikte görüldüğünü vurguladı.
Kadınların iş gücü piyasalarına daha fazla girmesinin önemine dikkati çeken Yılmaz, şunları kaydetti:
“Bu nüfus dinamikleri açısından da önemli, giderek daha çok çalışan bulamama sorunuyla karşı karşıya kalacağız bu önümüzdeki süreçlerde. Şimdiden yaşıyoruz bunu. İş dünyasının dile getirdiği sorunlardan biri “yeterince çalışan bulamıyorum” konusu. Dolayısıyla önümüzdeki dönem özellikle kadınların iş gücü piyasasına daha fazla girmesi Türkiye”yi bir oranda rahatlatacak bir durum. İş gücü ihtiyacını, çalışan ihtiyacını karşılayacaklar anlamında.”
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
Source:
MTV ve yapılandırma ödemeleri başladı
AA muhabirinin derlediği bilgiye göre, 2025 yılına ait MTV”nin birinci taksit ödeme dönemi 1 Ocak”ta başladı. MTV, taşıtların kayıt ve tescilinin yapıldığı yerin vergi dairesince her yıl ocakta yıllık olarak tahakkuk ettiriliyor. Uygulanan MTV, ocak ve temmuzda olmak üzere 2 eşit taksitte ödenebiliyor. İlk taksit ödeme süresi 31 Ocak Cuma günü sona erecek.
Söz konusu vergi, Dijital Vergi Dairesinden (dijital.gib.gov.tr) veya GİB Mobil uygulamasından (Google Play, App Store, Huawei AppGallery) 00.10-23.50 saatlerinde anlaşmalı bankaların banka veya kredi kartı, hesaptan havale yöntemi, yabancı ülkede faaliyet gösteren bankalara ait kartlar ile vergi tahsiline yetkili bankalar, vergi dairesi vezneleri ve PTT şubeleri aracılığıyla yapılabiliyor.
İnternet üzerinden yapılacak ödemelerde mağduriyetin oluşmaması için tarayıcıya “gib.gov.tr” adresi ya da bankaların resmi internet adresleri yazılarak giriş yapılması önem taşıyor.
MTV tarifesi
Cumhurbaşkanı Kararı gereği, MTV yeniden değerleme oranında (yüzde 43,93) artırıldı. 2024″te 2 bin 343 lira motorlu taşıtlar vergisi çıkan bir aracın 2025 yılı vergisi 3 bin 372 lira, 5 bin 265 lira motorlu taşıtlar vergisi bulunan bir aracın 2025 yılı vergisi 7 bin 577 lira oldu.
Ayrıca, muhtasar ve prim hizmet ile konaklama vergisinin beyanı ve ödeme süresi 27 Ocak Pazartesi”ye kadar yatırılabilecek.
Ekim-Kasım-Aralık 2024 dönemi KDV”si 28 Ocak Salı, turizm, haberleşme ve dijital hizmet vergisi beyannamelerinin verilme ve tahakkuk eden vergileri ödeme süresi de 31 Ocak Cuma”ya kadar yapılabilecek.
7440 sayılı yapılandırma düzenlemesi kapsamında 20″nci taksitler de ay sonuna kadar ödenebilecek.
Bu yılın vergi takviminde, mükelleflerin Ekim-Kasım-Aralık 2024 dönemine ait geri kazanım katılım payı, yıllık harçların ödenmesi ay sonuna kadar gerçekleştirilecek.
Ayrıca, taşınmaz, motorlu taşıt (satış) ve günübirlik konut kiralama işini platformlar üzerinden yapanlar ile aracı hizmet sağlayıcıları, internet reklamcılığı hizmet aracıları, kargo ve lojistik işletmeleri tarafından bildirim verme süresi 31 Ocak Cuma günü sona erecek.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
Source:
e-Ticarette rota 2025″te “e-ihracat”a yönelecek
Çevikoğlu, AA muhabirine, e-Ticaret sektörünün 2024 yılı gerçekleşmeleri ve 2025 hedeflerine ilişkin değerlendirmede bulundu.
Son yıllarda yaşanan küresel değişimlerin, alışveriş alışkanlıklarında köklü dönüşüm yaratarak tüketicilerin e-Ticaret platformlarına hızla adapte olmasını sağladığına işaret eden Çevikoğlu, bu dönüşümün sektöre, dijital ticaret ekosistemine duyulan güvenin artmasıyla kalıcı ivme ve büyüme kazandırdığını söyledi.
Çevikoğlu, e-Ticaretin ülke ekonomilerinin büyümesinde itici güç haline geldiğine dikkati çekerek, “Türkiye, bu alanda bölgesel lider olma yolunda kararlılıkla ilerliyor. Alışveriş kampanyalarının yıl geneline yayılması sadece tüketici ilgisini artırmakla kalmadı, aynı zamanda sektörel istikrarı destekleyen büyüme modeli ortaya koydu.” diye konuştu.
Geçen yılın en yüksek satış hacminin, Sevgililer Günü ile eğitim-öğretim döneminin başladığı eylül ve alışverişin zirveye ulaştığı kasım aylarında kaydedildiğini anlatan Çevikoğlu, “Sektör olarak ciroda 3,4 trilyon liralık yıl sonu hedefimizi başarıyla gerçekleştirdik, bu yıl çıtayı 5 trilyon liranın üzerine taşımayı hedefliyoruz. Asıl büyük hedefimiz, e-ihracatı küresel ölçekte çok daha güçlü konuma getirmek; 2025, e-ihracatta rekorların kırılacağı bir yıl olacak.” ifadelerini kullandı.
“E-ihracatta esas odağımız, küçük işletmeler ve KOBİ”ler olacak”
Çevikoğlu, yurt dışı satışlarda büyük firmaların oldukça başarılı olduğunu ancak esas odaklarının küçük işletmeler olacağını dile getirdi.
Ticaret Bakanlığının bu alanda sunduğu kapsamlı desteklerin önemine işaret eden Çevikoğlu, şunları kaydetti:
“KOBİ”lere, pazar yeri bulma, yurt dışı satış, pazar yerleriyle bağlantı kurma ve ülkelere göre ürün tercihleri gibi bilgi desteklerinin yanı sıra influencer işbirlikleri, elleçleme, reklam ve depolama gibi alanlarda finansal destekler sağlanıyor. “Her masaya bir Türk malı koymak” amacıyla yerel işletmelerimizi dünya çapında tanınır hale getirmek istiyoruz. Bu yalnızca ticaret hedefi değil, aynı zamanda ülkemizin kültürel zenginliklerini ve üretim gücünü dünyaya anlatmanın yolu.”
Çevikoğlu, Türkiye”nin e-ihracattaki başarısını artırmanın, uluslararası marka değeri açısından da kritik öneme sahip olduğunu belirterek, bu vizyon doğrultusunda tüm paydaşların birlikte çalışmasının önemli olduğunu söyledi.
“Desteklerle küçük işletmelerin gücü daha da artacak”
Küçük işletmeleri güçlendirmenin, sadece ekonominin büyütülmesi değil, yerel değerlerin dünya vitrinine taşınması anlamına da geldiğini vurgulayan Çevikoğlu, “Bu, Türkiye”nin hikayesini uluslararası arenada anlatmamız için bir fırsat. E-ihracatta her küçük adım, ülkemizi küresel ticarette bir adım daha yukarı taşıyacak. Bu yüzden bu alana yapılan her yatırım sadece bugünü değil, geleceği şekillendiren bir adım olacak. Ticaret Bakanlığı tarafından verilen desteklerin artırılarak devam etmesiyle küçük ölçekli işletmelerin küresel pazarlardaki gücünün daha da artması bekleniyor.” dedi.
Çevikoğlu, Ticaret Bakanlığınca 2028 yılı için belirlenen 375 milyar dolarlık ihracat hedefi doğrultusunda e-ihracatın ihracattaki payının yüzde 10 seviyesine çıkarılmasının planlandığını aktararak, şunları paylaştı:
“Biz de bu hedefe katkı sağlamak amacıyla önümüzdeki 5 yılı en verimli şekilde değerlendirerek e-ihracatta 37,5 milyar dolar seviyesine ulaşmayı planlıyoruz. Geçen yılı yaklaşık 7 milyar dolar ciroyla tamamlaması öngörülen e-ihracatı, bu yıl sonuna kadar 10 milyar doların üzerine çıkarmak için çalışmalarımıza hız kesmeden devam edeceğiz.”
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
Source:
Küresel piyasalar ABD”deki tarım dışı istihdam ve FOMC tutanaklarına odaklandı
Dünya genelinde enflasyonla mücadele devam ederken, piyasalarda artan resesyon-enflasyon ikilemi fiyatlamaları zorlaştırmayı sürdürüyor.
ABD”de açıklanan makroekonomik veriler ülkede Fed”in istediği ölçüde bir soğuma olmadığına işaret ederken, başkan seçilen Donald Trump”ın göreve başlamasıyla uygulayacağını ifade ettiği tarifeler sonrası ortaya çıkabilecek problemler de yatırımcılar açısından soru işareti oluşturuyor.
Trump”ın atacağı adımların küresel ticaret üzerindeki olası etkileri merak edilirken, özellikle Çin başta olmak üzere önemli ticaret ortaklarıyla sorun yaşayabilme endişeleri risk algısının yükselmesine neden olan başka bir unsur olarak öne çıkıyor.
Fed”in yıl boyunca yalnızca iki faiz indirimine gideceği öngörülürken, yeni haftada açıklanacak FOMC toplantı tutanaklarında bankanın gelecek dönem politikalarına ilişkin ipuçları aranacak.
Bununla birlikte, Fed”in para politikasını şekillendirmede önemli bir gösterge olan tarım dışı istihdam verisinden alınacak sinyaller de bankanın projeksiyonlarına ilişkin mesaj niteliği taşıyacak.
Fed yetkililerinin açıklamaları da takip edilirken, Richmond Fed Başkanı Tom Barkin, ülke ekonomisinin “iyi bir yerde” olduğunu, para politikası yaklaşımlarında sabırlı olabileceklerini belirtti.
Trump yönetiminin izleyebileceği politikaların etkisine ilişkin belirsizliğe rağmen, ABD ekonomisinin 2025″teki görünümünün olumlu olduğunu söyleyen Barkin, büyümeye yönelik yukarı yönlü riskin aşağı yönlü riskten daha fazla olduğunu anlattı.
Barkin, Fed”in faiz hamlelerini etkileyebilecek değişkenlere işaret ederek, bu çerçevede biraz zaman geçmesi ve geleceğe dair daha fazla bilgi edinmenin en iyisi olacağını dile getirdi.
Makroekonomik veri tarafında, ABD”de Tedarik Yönetim Enstitüsünün (ISM) imalat sanayi Satınalma Yöneticileri Endeksi (PMI), geçen ay 49,3 ile piyasa beklentilerinin üzerinde gerçekleşmesine karşın sektördeki daralmanın sürdüğünü gösterdi.
Ülkede 30 yıl vadeli mortgage (konut kredisi) için ortalama faiz oranı, geçen hafta yüzde 6,97″ye çıkarken, mortgage başvuruları yüzde 21,9 azaldı.
ABD”de inşaat harcamaları geçen yıl kasım ayında, artış beklentilerine rağmen değişim göstermedi.
ABD”de ilk kez işsizlik maaşı başvurusunda bulunanların sayısı geçen hafta 211 bine inerek piyasa beklentilerinin altında gerçekleşirken, 8 ayın en düşük seviyesini kaydetti.
Bu gelişmelerle dolar endeksi geçen hafta 109,1″le Kasım 2022″den bu yana en yüksek seviyeye çıkarken, güçlü doların birçok varlığın alternatif maliyetini etkileyeceği tahmin ediliyor.
ABD”nin 10 yıllık tahvil faizi yüzde 4,60 seviyesinde dengelenirken, altının ons fiyatı dolar endeksinin son iki yılın zirvesine çıkmasına karşın haftalık bazda yüzde 0,7 yükselerek 2 bin 640 dolara çıktı.
Brent petrolün varil fiyatı da yüzde 4,2 artışla 76,5 dolara yükseldi.
New York borsası negatif seyretti
Kurumsal tarafta, ABD Başkanı Joe Biden”ın, ulusal güvenlik gerekçesiyle ABD”li çelik üreticisi US Steel”in Japonya”nın en büyük çelik üreticisi Nippon Steel”e satılmasını engellemek için harekete geçtiğini bildirmesi sonrasında US Steel”in hisseleri yüzde 6,5 değer kaybetti.
ABD”li otomobil üreticileri Ford ile General Motors, 2019″dan bu yana en iyi yıllık ABD satışlarını bildirdi. Satış rakamlarının açıklanması sonrasında Ford”un hisseleri yüzde 2″nin üzerinde, General Motors”un hisseleri de yüzde 1″e yakın yükseldi.
Bu gelişmelerle, haftalık bazda S&P 500 endeksi yüzde 0,58, Nasdaq endeksi yüzde 0,68 ve Dow Jones endeksi de yüzde 0,60 değer kaybetti.
Pazartesi S&P Global imalat dışı PMI, fabrika siparişleri, dayanıklı mal siparişleri, salı dış ticaret dengesi, ISM imalat dışı PMI, çarşamba ADP özel sektör istihdam verisi, FOMC toplantı tutanakları, perşembe haftalık işsizlik maaşı başvuruları, toptan stoklar, cuma tarım dışı istihdam, işsizlik oranı ve Michigan Tüketici Güven Endeksi verileri takip edilecek.
Avrupa borsaları Almanya hariç negatif seyretti
Avrupa”da geçen hafta Almanya dışında negatif bir seyir izlenirken, gözler yeni haftada Avro Bölgesi ve Almanya”da açıklanacak enflasyon verilerine çevrildi.
Bölge ekonomilerinde resesyon riskinin devam etmesi Avrupa Merkez Bankasının (ECB) bu yıl en az 4 faiz indirimine gideceğinin fiyatlanmasına neden olurken, açıklanacak verilerden alınacak sinyallerle söz konusu fiyatlamaların değişebileceği tahmin ediliyor.
Bununla birlikte avro/dolar paritesi Kasım 2022″den bu yana en düşük seviyesine inerken, dolardaki hareketin Avrupa Birliği ve ABD arasındaki ticareti de etkileyebileceği öngörülüyor.
Analistler, Rusya”nın bölgeye sağladığı doğal gazı keseceğine ilişkin gelişmelerin takip edildiğini belirterek, avro/dolar paritesinde yaşanan gerilemenin Avrupa”nın enerji maliyetlerini artıcı etki yapabileceğini ifade etti.
Bu gelişmelerle haftalık bazda İngiltere”de FTSE 100 endeksi yüzde 0,91, Fransa”da CAC 40 endeksi yüzde 0,99 ve İtalya”da MIB 30 endeksi yüzde 0,1 gerilerken, Almanya”da DAX 40 endeksi yüzde 0,11 yükseldi.
Gelecek hafta pazartesi Avro Bölgesi ve Almanya”da Hamburg Ticaret Bankası (HCOB) imalat dışı PMI, Almanya”da enflasyon, salı Avro Bölgesi enflasyon, işsizlik oranı, çarşamba Avro Bölgesi Üretici Fiyat Endeksi (ÜFE), Tüketici Güven Endeksi, Almanya”da fabrika siparişleri, perşembe Avro Bölgesi”nde perakende satışlar, Almanya”da sanayi üretimi karşılanacak.
Asya borsalarında Güney Kore pozitif ayrıştı
Asya borsalarında Güney Kore hariç negatif bir seyir takip edilirken, Çin”in 10 yıllık tahvil faizi yüzde 1,6 seviyesinin altını test etti. Söz konusu durum pay piyasalarında satış baskısının derinleşmesine neden oldu.
Çin ekonomisinde aktivitenin hükümetin adımlarına karşın bir türlü istenilen seviyeye yükselmemesi ülkede deflasyon riskinin güçlenmesine neden olurken, dünyanın en büyük ikinci ekonomisinde yaşanacak olası bir yavaşlamanın küresel ekonomiye yansımaları da merak ediliyor.
Bu gelişmelerle, haftalık bazda Hong Kong”da Hang Seng endeksi yüzde 1,64 ve Çin”de Şanghay bileşik endeksi yüzde 5,55 değer kaybederken, Güney Kore”de Kospi endeksi ise yüzde 1,54 yükseldi. Bu haftada Japonya”da tatil sebebiyle piyasalarda 1 gün işlem yapıldı.
Gelecek hafta pazartesi Çin”de Caixin imalat dışı PMI, perşembe Çin”de enflasyon verileri takip edilecek.
Yurt içinde yoğun gündem takip edildi
Yurt içinde geçen hafta yükseliş eğilimi öne çıktı. Borsa İstanbul”da BIST 100 endeksi haftayı yüzde 0,5 değer kazanarak 10.075,17 puandan tamamladı.
Cuma günü, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2024 yılı ihracat rakamlarını açıkladı.
2024 yılı aralık ayında ihracatın, yüzde 2,2 artışla 23,5 milyar dolar seviyesinde gerçekleştiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, yılın tamamında mal ihracatının, 2023″e göre yüzde 2,5 oranında artışla 262 milyar dolara çıktığını açıkladı.
Yurt içinde açıklanan verilere göre, Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) Aralık 2024″te aylık bazda yüzde 1,03 olurken, yıllık bazda yüzde 44,38″e geriledi.
Bununla birlikte, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu”nun 26 Aralık”taki toplantısına ilişkin özet yayınlandı.
Özette, “Politika faizinin seviyesi, enflasyon gerçekleşmeleri ve beklentileri göz önünde bulundurularak öngörülen dezenflasyon sürecinin gerektirdiği sıkılığı sağlayacak şekilde belirlenecektir.” ifadesine yer verildi.
Özette, temel mal enflasyonunun düşük seyretmeye devam ederken, hizmet grubu aylık fiyat artışının ılımlı seyrettiği bildirildi.
Öte yandan, Dolar/TL, haftayı bir önceki kapanışın yüzde 0,5 üzerinde 35,3610″dan kapattı.
Yurt içinde gelecek hafta çarşamba günü hazine nakit dengesi ve cuma işsizlik oranı ile sanayi üretimi verileri takip edilecek.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
Source:
Son Dakika: Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz”dan asgari ücret açıklaması!
Dün akşam İstanbul’da gazetecilerle bir araya gelen Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, asgari ücret oranıyla emekliye artış oranının mukayese edilmesinin doğru olmayacağını söyledi. Yılmaz, asgari ücretin bu kadar siyasi tartışma konusu olmaması gerektiğini de kaydederek, “Siyasi olarak bu kadar tartışılmayacak bir mekanizma içinde farklı şekillerde yapılabilir mi? Elbette tartışılabilir, uzlaşılabilir” ifadesini kullandı.
“Birisi bir yıllık süreçle ilgili bir artış, diğeri 6 aylık” diyen Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, “Emekli ve memur artışı 6 aylık yapılıyor. Temmuzda tekrar bu artışlar yenilenecek. Burada da kural belli. Biliyorsunuz burada gerçekleşen enflasyon ve toplu sözleşme var, yani burada kural bazlı bir şey var. Burada asıl kural bazlı olmayan konu en düşük emekli aylığı. En düşük emekli aylığı bugün geldiğimiz noktada 12 bin 500 liraya çıkmış durumda. Kök ücretleri daha düşük olan, oldukça önemli sayıda emeklimiz bundan istifade ediyor. Kök ücretinden daha yüksek bir emekli ücreti almış oluyor. Yani primiyle bağlantılı kök ücretinden daha yüksek bir emekli maaşı almış oluyor. Bunu kanunla ancak değiştirebiliyorsunuz. Bu normal sistemden gelen bir şey olmadığı için, kanunla gelen bir yapı olduğundan ancak kanunla düzenlenerek yine sağlanabilir” ifadelerini kullandı.
Cevdet Yılmaz, bu konuda bir çalışma yapacaklarının altını çizerek, “Yani burada diğer ücretler artarken asgariyi olduğu gibi tutmanın doğru olmadığını düşünüyoruz. Bir çalışma yapacağız ve bir kanuni düzenleme muhtemelen gündeme gelecek. Nihai çalışma tamamlandıktan sonra grubumuzla kanun çalışmasını gündeme taşıyacağız. Ocak ayı içinde bu gerçekleşecektir diye düşünüyorum” ifadelerini kullandı.
“İstihdam katkısı sağlamak istiyoruz”
Yılmaz, bu süreçte istihdamı da desteklemeye devam edeceklerini belirterek, asgari ücret kararıyla birlikte 700 lira olan asgari ücret desteğini 1000 liraya çıkardıklarını, bunun da önemli bir katkı olduğunu dile getirdi.
Ekonomi Koordinasyon Kurulunda (EKK), kamuda özellikle emek yoğun işletmelerle, hem imalatçı hem ihracatçı işletmelerle ilgili geniş değerlendirmeler yaptıklarını aktaran Yılmaz, şu bilgiyi verdi:”Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımızın, Strateji ve Bütçe Başkanlığımızın önemli çalışmaları oldu. Bu kapsamda da yine bir inisiyatif var, o da istihdamını koruyan emek yoğun sektörlerde faaliyet gösteren işletmelere çalışan başına 2 bin 500 liraya kadar istihdam katkısı. Bu özellikle tekstil, konfeksiyon, deri, mobilya gibi emek yoğun sektörleri ilgilendiren bir karar. Ocak ayı içinde bir düzenleme yapmak, işletmelerimizin istihdamını korumak istiyoruz, programın asıl amacı bu. İstihdamını korumuş, belli bir referans döneme göre azaltmamış olan KOBİ”lerimiz, işletmelerimiz bundan istifade edecekler. Cumhurbaşkanımız bunun ana başlığını açıkladı zaten, detaylarını tartışacağız.”
Amacın KOSGEB kanalıyla işletmelere bu desteğin bürokrasi oluşturmadan, çok hızlı, seri şekilde tespitleri yapılarak verilmesi olduğunu vurgulayan Yılmaz, “İşletmelerimize 2 bin 500 liraya kadar olan desteği sağlamak istiyoruz. Ama her sektörde değil, emek yoğun sektörlerde ve KOBİ”lerimizi hedefleyen bir anlayış içinde bu desteğimizi sağlayacağız. Amacımız insanların işini korumak, işletmelerin ayakta kalması, devam etmesi, istihdam sağlaması ekonomik ve sosyal olarak çok çok önemli. Dolayısıyla insanlarımızın iş gücü piyasalarında kalması için yeni bir programı da başlatıyoruz” ifadelerine yer verdi.
Source: Dünya Gazetesi
Pluxee”den yemek kartlarında SGK limitinin kalkmasına ilişkin değerlendirme
Pluxee”den yapılan açıklamaya göre, 31 Aralık 2024″te SGK tarafından yayınlanan 2024/17 sayılı genelgeyle yemek kartları, kullanım alanları değişmeden SGK priminden yüzde 100 muaf hale geldi.
Bu kararla yemek kartlarından herhangi bir limite tabi olmaksızın prim alınmayacak, sadece nakit yardımlar ve nakit gibi her yerde geçen kartlarla yapılan yemek yardımlarında 2025 yılında 158 liraya kadar istisna uygulanabilecek.
Açıklamada görüşlerine yer verilen Pluxee Türkiye Genel Müdür Yardımcısı Koray Bozkurt, SGK tarafından yayınlanan son genelgeyle çalışanlarına yemek kartıyla ayni yardım yapmak isteyen işverenlerin artık prim ödemeyeceğinin kesinleştiğini belirterek, “Danıştay tarafından iptal edilen SGK”nın 2022 tarihli genelgesindeki ayni yemek yardımlarından prim alınmasından yeni genelgeyle vazgeçildi.” değerlendirmesinde bulundu.
Bu genelgeyle yerleşik uygulamaya dönüş yapıldığını aktaran Bozkurt, “Bu durumun kesinleşmesinin de çalışanlara yapılan yemek yardımlarının artmasında önemli teşvik olacağını düşünüyoruz. Örneğin, 2025 yılında çalışanına günlük 300 lira tutarında yemek desteğini nakit yerine yemek kartı bakiyesi olarak veren 100 çalışanlı bir firma, 264 lira gelir vergisi istisnasının yanı sıra sınırsız SGK prim istisnası ve yüzde 10 indirilebilir KDV avantajıyla yıllık 3,52 milyon lira tutarında tasarruf sağlayabilir hale gelmiştir.” ifadelerini kullandı.
Yemek kartlarının hem işveren hem de kamu için avantajının arttığını vurgulayan Bozkurt, yemek kartlarının 81 ilde binlerce küçük işletmede kullanıldığını ve bu işletmelerde ciddi iş hacmi yarattığını dile getirdi.
Ayrıca tüm ödeme süreçleri dijital olduğundan dolayı yemek kartlarının kamu için şeffaf ve geriye dönük, kontrol edilebilir bir sistem sunduğuna işaret eden Bozkurt, “Bu sistem sayesinde Pluxee, KDV”yi işverenden peşinen tahsil edip kullanıcının restoranda harcamasını beklemeden devlete ödüyor. Böylece hem işveren hem de kamu nezdinde nakde göre çok daha avantajlı seçenek oluyor.” değerlendirmesini yaptı.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
Source:
Yemek kartlarının SGK priminden muaf olması işçi ve işvereni nasıl etkileyecek?
Pluxee”den yapılan açıklamaya göre, 31 Aralık 2024″te SGK tarafından yayınlanan 2024/17 sayılı genelgeyle yemek kartları, kullanım alanları değişmeden SGK priminden yüzde 100 muaf hale geldi. Market alışverişinde 158 liraya kadar istisna Bu kararla yemek kartlarından herhangi bir limite tabi olmaksızın prim alınmayacak, sadece nakit yardımlar ve nakit gibi her yerde geçen kartlarla yapılan yemek yardımlarında 2025 yılında 158 liraya kadar istisna uygulanabilecek. Bozkurt ise yemek kartıyla ayni yardım yapmak isteyen işverenlerin artık prim ödemeyeceğinin kesinleştiğini belirterek, genelgeyle yerleşik uygulamaya dönüş yapıldığını belirtti. Yemek yardımlarının artmasında önemli teşvik olacak Bozkurt, “Bu durumun kesinleşmesinin de çalışanlara yapılan yemek yardımlarının artmasında önemli teşvik olacağını düşünüyoruz. Örneğin, 2025 yılında çalışanına günlük 300 lira tutarında yemek desteğini nakit yerine yemek kartı bakiyesi olarak veren 100 çalışanlı bir firma, 264 lira gelir vergisi istisnasının yanı sıra sınırsız SGK prim istisnası ve yüzde 10 indirilebilir KDV avantajıyla yıllık 3,52 milyon lira tutarında tasarruf sağlayabilir hale gelmiştir.” ifadelerini kullandı. Yemek kartlarının hem işveren hem de kamu için avantajının arttığını vurgulayan Bozkurt, yemek kartlarının 81 ilde binlerce küçük işletmede kullanıldığını ve bu işletmelerde ciddi iş hacmi yarattığını dile getirdi. Ayrıca tüm ödeme süreçleri dijital olduğundan dolayı yemek kartlarının kamu için şeffaf ve geriye dönük, kontrol edilebilir bir sistem sunduğuna işaret eden Bozkurt, “Bu sistem sayesinde Pluxee, KDV”yi işverenden peşinen tahsil edip kullanıcının restoranda harcamasını beklemeden devlete ödüyor. Böylece hem işveren hem de kamu nezdinde nakde göre çok daha avantajlı seçenek oluyor.” değerlendirmesini yaptı.
Source: Dünya Gazetesi
XRP piyasa değerinde USDT”yi geride bıraktı
XRP”nin yükselişi birden fazla faktörün bir araya gelmesiyle hızlandı. Donald Trump”ın seçim zaferi ve kripto dostu politika beklentileri, spot XRP ETF başvuruları ve Ripple Labs”in yeni stablecoin projesi RLUSD, bu yükselişin arkasındaki temel etkenler olarak öne çıkıyor. MiCA Düzenlemeleri Stablecoin Sektörünü Yeniden Şekillendiriyor Kripto para piyasasındaki son gelişmeler, XRP”nin önemli bir atılım yaptığını gösteriyor. XRP”nin piyasa değeri 138,98 milyar dolara ulaştı. Bu rakam, son 14 günde yüzde 17″lik bir artışı yansıtıyor.Avrupa Birliği”nin Kripto Varlık Piyasaları (MiCA) düzenlemesi, stablecoin pazarında önemli değişiklikleri beraberinde getirdi. USDT, 30 Aralık”tan bu yana piyasa değerinde 1,6 milyar dolarlık bir düşüş yaşadı. Coinbase Europe”un USDT”yi listeden çıkarma kararı, bu düşüşü hızlandıran faktörlerden biri olarak değerlendiriliyor.Ripple Labs”in yeni girişimi RLUSD, şirketin ekosistemini genişletme stratejisinin önemli bir parçasını. RLUSD”nin 2025″in başlarında Ripple Payments”a entegre edilmesi planlanıyor.
Source: Haberler
Akaryakıt fiyatlarına okkalı bir zam daha geliyor
Akaryakıta yılın ilk zammı geliyor. Yüzde 6″lık ÖTV zammının yanı sıra benzine zam bekleniyor. Araç sahiplerini doğrudan ilgilendiren zam öncesi akaryakıt fiyatları merak edilmeye başlandı.1 Ocak”ta yüzde 6″lık ÖTV zammı pompaya yansıtılmıştı. Bu zammın ardından yeni bir zammın daha kapısı çalındı. Petrol fiyatlarındaki dalgalanmalar akaryakıt istasyonlarındaki tabelaları doğrudan etkilerken araç sahipleri kaç lira zam geldiğini merak etmeye başladı. Peki kaç lira zam geldi.Benzine beklenen zammın 7 Ocak Salı günü geçerli olması bekleniyor. Foreks”in haberine göre, benzin grubunda pazartesi akşam 1.27 TL fiyat artışı öngörülüyor.Ayrıca, motorin grubunda da herhangi bir fiyat değişikliğinin yaşanması beklenmiyor. Peki şu anda akaryakıt fiyatları ne kadar? İşte güncel akaryakıt tabelası… İSTANBUL AVRUPA YAKASI Benzin fiyatı: 44,04 TLMotorin litre fiyatı: 44,75 TLLPG litre fiyatı: 26,41 TL İSTANBUL ANADOLU YAKASI Benzin fiyatı: 43,88 TLMotorin litre fiyatı: 44,65 TLLPG litre fiyatı: 25,87 TL ANKARA Benzin litre fiyatı: 44,44 TLMotorin litre fiyatı: 44,30 TLLPG litre fiyatı: 26,42 TL İZMİR Benzin litre fiyatı: 44,89 TLMotorin litre fiyatı: 45,79 TLLPG litre fiyatı: 26,32 TL
Source: Abdurrahman Yazıcı
ABD”nin petrol sondaj kulesi sayısı azaldı (4 Ocak 2025)
ABD”dedi petrol sondaj kulesi sayısı 27 Aralık-3 Ocak”ta bir önceki haftaya göre 1 azalarak 482″ye geriledi; son bir yılda ise 19 azaldı.
Perşembe gününü 75,77 dolardan kapatan Brent petrolün varil fiyatı, cumayı 75,93 dolar seviyesinde tamamladı. Batı Teksas tipi ham petrolün varil fiyatı, cuma gününü 73,13 dolar düzeyinde kapattı. WTI tipi ham petrolün varili, perşembeyi 73,10 dolar seviyesinde tamamlamıştı.
Source: Dünya Gazetesi
Bitcoin ağı güvenliğinde yeni dönem başladı
Bitcoin ekosistemi önemli bir dönüm noktasından geçiyor. Nisan ayında gerçekleşecek yarılanma öncesinde madencilik sektörü güçlü performans sergiliyor. Özellikle Riot Platforms ve CleanSpark gibi nakit açısından güçlü şirketler, bu süreçte önemli atılımlar gerçekleştiriyor. Bitcoin Hash Rate Tüm Zamanların Rekorunu Kırdı Bitcoin madencileri, zorlu piyasa koşullarına rağmen üretim kapasitelerini geliştiriyor. JPMorgan”ın paylaştığı 10 Aralık tarihli araştırma notunda, madencilik şirketlerinin stratejik hamlelerle genişlediği belirtiliyor.Sektörün önde gelen isimlerinden Marathon, Riot ve CleanSpark, bilançolarında sırasıyla 4,4 milyar, 1,7 milyar ve 910 milyon dolar değerinde Bitcoin tutuyor. Bu durum, MicroStrategy”nin BTC hazinesinin 2,4 katı değerleme ile işlem görmesi sonrası daha da önem kazandı.Kurumsal yatırımcılar Bitcoin ETF”lerine yoğun ilgi gösteriyor. Bloomberg verilerine göre Kasım ayında Bitcoin ETF”lerinin net varlıkları 100 milyar doları aştı. Varlık yöneticisi Sygnum, 2025″te devlet varlık fonları ve emeklilik fonlarının Bitcoin”e olan ilgisinin artacağını öngörüyor.
Source: Haberler
MTV ve yapılandırma ödemeleri başladı!
MTV yüzde 43,93″le yeniden değerleme oranına göre artırıldı. 2024″te 2 bin 343 lira motorlu taşıtlar vergisi çıkan bir aracın 2025 yılı vergisi 3 bin 372 lira, 5 bin 265 lira motorlu taşıtlar vergisi bulunan bir aracın 2025 yılı vergisi 7 bin 577 lira oldu. İlk taksit ödemesi başladı MTV”nin 2025 yılına ait ilk taksit ödemesi 1 Ocak”ta başladı. İlk taksit ödeme süresi 31 Ocak Cuma günü sona erecek. Ödemeler, Dijital Vergi Dairesinden (dijital.gib.gov.tr) veya GİB Mobil uygulamasından (Google Play, App Store, Huawei AppGallery) 00.10-23.50 saatlerinde anlaşmalı bankaların banka veya kredi kartı, hesaptan havale yöntemi, yabancı ülkede faaliyet gösteren bankalara ait kartlar ile vergi tahsiline yetkili bankalar, vergi dairesi vezneleri ve PTT şubeleri aracılığıyla yapılabiliyor. İnternet üzerinden yapılacak ödemelerde mağduriyetin oluşmaması için tarayıcıya “gib.gov.tr” adresi ya da bankaların resmi internet adresleri yazılarak giriş yapılması önem taşıyor. MTV tarifesi Muhtasar ve prim hizmet ile konaklama vergisinin beyanı ve ödeme süresi de 27 Ocak Pazartesi”ne kadar yatırılabilecek. Ekim-Kasım-Aralık 2024 dönemi KDV”si 28 Ocak Salı, turizm, haberleşme ve dijital hizmet vergisi beyannamelerinin verilme ve tahakkuk eden vergileri ödeme süresi de 31 Ocak Cuma”ya kadar yapılabilecek. Yapılandırmada 20″nci taksitler ay sonuna kadar ödenebilecek 7440 sayılı yapılandırma düzenlemesi kapsamında 20″nci taksitler de ay sonuna kadar ödenebilecek. Bu yılın vergi takviminde, mükelleflerin Ekim-Kasım-Aralık 2024 dönemine ait geri kazanım katılım payı, yıllık harçların ödenmesi ay sonuna kadar gerçekleştirilecek. Ayrıca, taşınmaz, motorlu taşıt (satış) ve günübirlik konut kiralama işini platformlar üzerinden yapanlar ile aracı hizmet sağlayıcıları, internet reklamcılığı hizmet aracıları, kargo ve lojistik işletmeleri tarafından bildirim verme süresi 31 Ocak Cuma günü sona erecek.
Source: Dünya Gazetesi
Cevdet Yılmaz”dan en düşük emekli maaşı ve asgari ücret açıklaması
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, İstanbul”da ekonomi basını ile bir araya gelerek, gazetecilerin sorularını yanıtladı. Asgari ücret ve emekli maaşlarına ilişkin görüşleri ile yeniden bir düzenlemenin yapılıp yapılmayacağının sorulması üzerine Yılmaz, son istihdam rakamlarını hatırlattı. Yılmaz, toplam 32 milyon 970 bin kişilik istihdamın yüzde 42″sinin asgari ücretliden oluştuğunu bunun da 6,7 milyon kişiye tekabül ettiğini vurguladı. Kayıt dışılık konusunun ikiye ayrıldığına işaret eden Yılmaz, sözlerine şöyle devam etti: “Birincisi, “tamamen kayıt dışı çalışma”, ikincisi “eksik kayıtlılık”. Dünyada da bizde de böyle. Asgari ücret meselesinde bu sorunun da olduğunu biliyorum. Yani asgari ücretli 6,7 milyon gözüküyor ama muhtemelen gerçek anlamda bundan daha düşük. Asgari ücretli gösterip, başka şekillerde ücret veren işletmeler olduğunu da biliyoruz. Buna da eksik kayıtlılık diyoruz. Biz kayıt dışılıkla da eksik kayıtlılıkla da mücadele ediyoruz ama bu faktörleri dikkate almadan yapılacak bir yorumun çok da gerçekçi olmayacağını bilmemiz lazım. Asgari ücretle ilgili söyleyeceğim ikinci husus şu, altını hep çiziyoruz, bu bir taban ücret. Bunun üstü bir limit söz konusu değil. İdeal ücret veya olması gereken ücret şeklinde bir hadise değil. Bundan aşağı olmaz dediğimiz bir ücret. Dolayısıyla, birçok metropolde, belli sektörlerde, belli büyüklerdeki firmalarda zaten fiili ücretlerin daha yüksek olduğunu hepimiz biliyoruz.” Bu konuda asıl problemin asgari ücrette daha az gelişmiş bölgeler, küçük ölçekli işletmeler ve emek yoğun sektörler olduğunu vurgulayan Yılmaz, “Bunlar asıl bunun baskısını daha fazla hissediyor ama biz her zaman söylüyoruz, burada verimlilik çok önemli. Verimlilik arttıkça ülkenin toplam faktör verimliliği, işletmelerin de işletme bazında verimliliği arttıkça aslında daha yüksek ücretin de zemini oluşmuş oluyor. Dolayısıyla önemli olan bu verimliliği artırmak, daha sağlam bir zeminde, kalıcı bir zeminde bu gelişmeleri sağlamak. Biz bütün imkanlarımızla bu yönde gayret ettik.” ifadelerini kullandı. “Asgari ücrette son 2 yılda yapılan artışlar oldukça önemli” Cevdet Yılmaz, enflasyona ilişkin sürece ve asgari ücret artış oranlarına değinerek, “Son 2 yılda yapılan artışlar oldukça önemli. Bu yıl da yaptığımız artışın gerçekleşecek enflasyonun üstünde kalacağını bekliyoruz.” değerlendirmesinde bulundu. Yılmaz, 2003-2024 döneminde yıllık ortalama büyüme rakamının yüzde 5,4, asgari ücretteki reel artışın yıllık büyümesinin ise yüzde 5,6 olduğunu belirterek, şunları söyledi: “Uzun dönemli baktığınızda da asgari ücreti büyümemizin üstünde artırmışız. Son dönemde önemli bir gelişme var. 2022 yılında emeğin milli gelirden, gayri safi katma değerden aldığı pay oldukça düşük seviyeye gelmişti. Pandeminin başka faktörlerin de etkisiyle hakikaten çok düşük bir düzeydi. Nitekim TÜİK, 2022 gelir dağılımı istatistiklerini yayımladığında, gelir dağılımında ciddi bir olumsuz etkilenme olduğunu gördük. Geçtiğimiz günlerde TÜİK, 2023 gelir bazlı rakamları açıkladı, burada gelir dağılımında nispi olarak bir düzelme olduğunu görüyoruz. 2025″te açıklanacak 2024 verilerinde de yine bu iyileşme eğiliminin devam edeceğini düşünüyorum. Bunun da öncü göstergesi emeğe, iş gücüne ödemelerin gayrisafi katma değer içindeki payı. 2024 yılı üçüncü çeyreğinde, serinin açıklandığı 1998″den beri en yüksek değer olan yüzde 37,6″ya ulaşmış durumdayız. Yani iş gücü ödemelerinin gayrisafi katma değerdeki payı itibarıyla 2024″ün üçüncü çeyreğinde tarihi yüksek seviyeyi görmüş durumdayız ve son bir yılda burada 6,1 puanlık artış var. Bu da önümüzdeki dönem gelir dağılımı açısından daha olumlu bir tablonun oluşacağını gösteriyor.” “Enflasyonda ciddi bir sapma olmayacağına inanıyoruz” Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, net asgari ücretin dolar karşılığı durumuna vurgu yaparak, asgari ücretin 2002″de 114 dolar, 2024″te ise 519 dolar olduğunu, 2025″teki son güncel artışla tutarın 627 doların üzerine çıktığını bildirdi. Yılmaz, “Bu net maaşlara bir de işverene maliyeti açısından bakarsanız, tabi çok daha yüksek rakamlarda. Şu anki asgari ücret seviyemiz Rusya, Romanya, Bulgaristan, Meksika, Brezilya, Güney Afrika, Endonezya, Çin, Mısır ve Hindistan gibi gelişmekte olan ülkelerin üzerinde bir rakam.” dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan”ın asgari ücrete ilişkin, “Şayet enflasyon oranında çok ciddi bir sapma olursa tabii ki biz de buna kayıtsız kalmaz, gerekli değerlendirmeleri yaparız.” dediğini hatırlatan Yılmaz, şunları kaydetti: “Cumhurbaşkanımız zaten bunu söyledi. Biz ciddi bir sapma olmayacağına inanıyoruz, politikalarımızı o çerçevede sürdürüyoruz. Önemli olan şudur, bugün yüksek bir maaş verirsiniz, yarın enflasyon bundan daha yüksek çıkarsa verdiğiniz maaşın hiçbir anlamı kalmaz. Önemli olan enflasyonu dizginleyip, düşürüp, somut, reel satın alma gücünde artış sağlamak. Bizim amacımız satın alma gücünde kalıcı artış sağlamak. Dolayısıyla bunu sağlamak için her türlü gayreti sarf edeceğiz.” “Emek yoğun sektörlerde istihdam katkısı sağlamak istiyoruz” Yılmaz, bu süreçte istihdamı da desteklemeye devam edeceklerini belirterek, asgari ücret kararıyla birlikte 700 lira olan asgari ücret desteğini 1000 liraya çıkardıklarını, bunun da önemli bir katkı olduğunu dile getirdi. Ekonomi Koordinasyon Kurulunda (EKK), kamuda özellikle emek yoğun işletmelerle, hem imalatçı hem ihracatçı işletmelerle ilgili geniş değerlendirmeler yaptıklarını aktaran Yılmaz, şu bilgiyi verdi: “Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımızın, Strateji ve Bütçe Başkanlığımızın önemli çalışmaları oldu. Bu kapsamda da yine bir inisiyatif var, o da istihdamını koruyan emek yoğun sektörlerde faaliyet gösteren işletmelere çalışan başına 2 bin 500 liraya kadar istihdam katkısı. Bu özellikle tekstil, konfeksiyon, deri, mobilya gibi emek yoğun sektörleri ilgilendiren bir karar. Ocak ayı içinde bir düzenleme yapmak, işletmelerimizin istihdamını korumak istiyoruz, programın asıl amacı bu. İstihdamını korumuş, belli bir referans döneme göre azaltmamış olan KOBİ”lerimiz, işletmelerimiz bundan istifade edecekler. Cumhurbaşkanımız bunun ana başlığını açıkladı zaten, detaylarını tartışacağız.” Amacın KOSGEB kanalıyla işletmelere bu desteğin bürokrasi oluşturmadan, çok hızlı, seri şekilde tespitleri yapılarak verilmesi olduğunu vurgulayan Yılmaz, “İşletmelerimize 2 bin 500 liraya kadar olan desteği sağlamak istiyoruz. Ama her sektörde değil, emek yoğun sektörlerde ve KOBİ”lerimizi hedefleyen bir anlayış içinde bu desteğimizi sağlayacağız. Amacımız insanların işini korumak, işletmelerin ayakta kalması, devam etmesi, istihdam sağlaması ekonomik ve sosyal olarak çok çok önemli. Dolayısıyla insanlarımızın iş gücü piyasalarında kalması için yeni bir programı da başlatıyoruz.” ifadelerine yer verdi. “En düşük emekli maaşı konusunda bir çalışma yapacağız” Emekli maaşlarında yapılacak artışa ilişkin görüşleri sorulan Yılmaz, asgari ücret oranıyla emekliye artış oranının mukayese edilmesinin doğru olmayacağını söyledi. Yılmaz, şu değerlendirmede bulundu: “Birisi bir yıllık süreçle ilgili bir artış, diğeri 6 aylık. Emekli ve memur artışı 6 aylık yapılıyor. Temmuzda tekrar bu artışlar yenilenecek. Burada da kural belli. Biliyorsunuz burada gerçekleşen enflasyon ve toplu sözleşme var, yani burada kural bazlı bir şey var. Burada asıl kural bazlı olmayan konu en düşük emekli aylığı. En düşük emekli aylığı bugün geldiğimiz noktada 12 bin 500 liraya çıkmış durumda. Kök ücretleri daha düşük olan, oldukça önemli sayıda emeklimiz bundan istifade ediyor. Kök ücretinden daha yüksek bir emekli ücreti almış oluyor. Yani primiyle bağlantılı kök ücretinden daha yüksek bir emekli maaşı almış oluyor. Bunu kanunla ancak değiştirebiliyorsunuz. Bu normal sistemden gelen bir şey olmadığı için, kanunla gelen bir yapı olduğundan ancak kanunla düzenlenerek yine sağlanabilir.” Cevdet Yılmaz, bu konuda bir çalışma yapacaklarının altını çizerek, ” Yani burada diğer ücretler artarken asgariyi olduğu gibi tutmanın doğru olmadığını düşünüyoruz. Bir çalışma yapacağız ve bir kanuni düzenleme muhtemelen gündeme gelecek. Nihai çalışma tamamlandıktan sonra grubumuzla kanun çalışmasını gündeme taşıyacağız. Ocak ayı içinde bu gerçekleşecektir diye düşünüyorum.” dedi.
Source: Internet Haber
Özgür Demirtaş”tan emekli zammına dikkat çeken eleştiri! “10 yıl boyunca yalvararak uyardım…”
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2024 aralık ayı enflasyon verilerini açıkladı. Beklentilerin altında gelen enflasyon oranları, özellikle 6 aylık enflasyon farkı ile hesaplanan bir oranla zam alan emekli ve memur kesiminde hayal kırıklığı yarattı. Buna göre ek bir refah payı düzenlemesi yapılmazsa 6 aylık enflasyon farkına göre:
* SSK ve Bağkur emeklileri yüzde 15,75,* Memur ve memur emeklileri ise yüzde 11,54 oranında zam alacak.
Sosyal medyada geniş yankı uyandıran bu oranlar, milyonlarca emeklinin ve memurun tepkisine neden oldu.
Özgür Demirtaş: Yalvararak uyardım…
Sabancı Üniversitesi Finans Kürsüsü Başkanı Prof. Dr. Özgür Demirtaş, açıklanan zam oranlarına ilişkin dikkat çeken bir paylaşım yaptı. Demirtaş, “Emekliler için üzgünüm. 10 yıl boyunca yalvararak UYARDIM… Yalan mı?” ifadelerini kullandı.
Emekliler için üzgünüm.10 yıl boyunca yalvararak UYARDIM…Yalan mı? 😔
— Özgür Demirtaş (@ProfDemirtas) January 3, 2025
Demirtaş’ın açıklaması, sosyal medyada geniş yankı bulurken, ekonomik kararların emekli ve memurlar üzerindeki etkisi yeniden tartışmaya açıldı.
Refah payı gelecek mi?
Ekonomistler, TÜİK’in açıkladığı enflasyon oranlarının piyasa beklentilerinin altında kaldığını belirtti. Öte yandan, emeklilere refah payı düzenlemesi yapılıp yapılmayacağı henüz netleşmiş değil. Refah payının açıklanması halinde zam oranlarının bir miktar daha artması bekleniyor.
Yüksek yaşam maliyetleri karşısında emekli ve memurlar, açıklanan zam oranlarının yeterli olmadığını dile getirirken, Memur-Sen hükümet yetkililerine refah payı çağrısı yaptı.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’dan “en düşük emekli maaşı” mesajı!
Asgari ücret, emekli, memur ve memur emeklisi zamları hakkında gazetecilere demeç veren Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, asgari ücret artışı ile emekli ve memur zammının mukayese edilemeyeceğini ifade etti.
Emekli ve memur maaşlarının yılda iki kez, asgari ücretin ise yılda bir kez zam aldığını hatırlatan Yılmaz, en son 2024 yılının Temmuz ayında zamlanan en düşük emekli aylığına yönelik yakın zamanda bir düzenleme yapılacağının sinyalini verdi.
En düşük emekli aylığı ne kadar olacak? Refah payı gelecek mi? Cevdet Yılmaz tarih verdiEkonomi
2025 MEMUR VE EMEKLİ MAAŞ ZAMMI AÇIKLANDI: Zam oranları ve güncel maaş tablosu belli oldu!Ekonomi
Source: Dünya Gazetesi
Sektörden “yemek kartları” açıklaması
Yemek Kartları Derneği Başkanı Öner Piyade, SGK tarafından yapılan son düzenlemenin, bugünün ekonomik şartlarında çalışanları ve işvereni sıkıntıya sokacak, gıda alımını engelleyecek bir düzenleme olmadığını vurguladı. Piyade, düzenleme sayesinde yemek ödeneklerinin çalışan lehine artırılmasının önünün açıldığını dile getirdi. Danıştayın son kararıyla ayni yardım olan yemek kartlarından prim alınmasının önüne geçildiğini aktaran Piyade, SGK, 5510 sayılı Kanunun 80. maddesinin B bendine uygun olarak, ayni yardım kapsamında yönetmelik ve devamında genelge düzenleyerek yemek kartlarından prim alınmayacağını, ayni yardım olduğunu beyan etmiştir. ifadesini kullandı. Piyade, SGK, yemek kartlarında çalışan ve işveren lehine olan ve 2022 öncesinde geçerli olan yemek kartlarını primden tamamen istisna eden uygulamaya geçmiştir. 31 Aralık 2024 te yayınlanan genelgenin 2.1.4 maddesinde açıkça ifade edildiği gibi nakit veya nakit yerine geçecek şekilde ifadesiyle paranın ikamesi gibi tüm ödemelerde kullanılabilir olması, sınırlama olmaması, tüm banka poslarında ve tüm sektörlerde geçerli olması ifade edilmektedir değerlendirmesinde bulundu. ANLAŞMALI İŞ YERLERİNİN KAPSAMI 30 YILDIR AYNI Yemek kartlarının banka poslarında ve ATM lerde kullanılamayacağını belirten Piyade, Kapalı bir networkte yalnızca restoran, pastane, market, büfe gibi yemek ve tüketime hazır gıda noktalarının anlaşmalı olan bir kısmında geçerlidir bilgisini paylaştı. Yemek kartlarının her noktada geçmediği, yalnızca yemek ve gıdayla sınırlı olduğu için herhangi bir limite tabi olmadığının altını çizen Piyade, şunları kaydetti: Bu kapsamda elektronik kontrol alt yapısı ile kayıtlı ekonomiyi destekleyen, vergi kaybı olmadan, yüzde 100 kayıtlı bir sistemi işleten yemek kartlarının, anlaşmalı iş yerlerinin kapsamı 30 yıldır aynıdır. Yemek kartları ayni yardım kapsamında primden muaftır. Var olan kullanım alanları kapalı network ile sınırlı olan yemek kartlarının restoran, pastane, büfe, market, kafe ve benzeri noktaların kullanımında herhangi bir sınırlama söz konusu değildir.
Source: Habertürk
ATM”ye gidenler elleri boş döndü
Vatandaşların ATM”lerden para çekme konusunda yaşadığı zorluklar her geçen gün artıyor. 5, 10, 20 ve 50 TL”lik banknotların bulunmaması, günlük çekme limitlerinin artması ve ATM”lerdeki paranın hızla tükenmesi bu sorunu daha da derinleştiriyor. ATM”LERDE GÜNLÜK ÇEKME LİMİTİ ARTTI, ANCAK SORUNLAR DEVAM EDİYOR Yeni yıl ile birlikte ATM”lerdeki günlük para çekme limitleri 5-10 bin TL aralığından 15-20 bin TL”ye çıkarıldı. Ancak, bu artış ATM”lerdeki paranın daha hızlı tükenmesine ve vatandaşların başka ATM”ler aramasına yol açtı. ATM”LERİN KAPASİTESİ YETERSİZ: KÜÇÜK BANKNOTLAR YER KAPLIYOR Bir ATM, yaklaşık 800 bin ile 1 milyon TL arasında para alabiliyor. Ancak, bankalar genellikle bu kapasitenin sadece 500 bin TL ile 700 bin TL”sini dolduruyor. Ayrıca, düşük banknotlar ATM”lerde daha fazla yer kapladığı için bu banknotlar sıkça bulunmuyor. ATM”LERDEN KÜÇÜK PARALAR ÇEKMEK ARTIK İMKANSIZ ATM”lerin bozuk para verme konusunda yaşadığı sıkıntılar, vatandaşlar arasında şikayetlere yol açtı. Küçük paralara ihtiyacı olan kullanıcılar, ATM”lerden 5, 10, 20 TL”lik banknotları çekemiyor ve bu durum günlük yaşamda zorluklar yaratıyor.Bir vatandaş ATM”den 20 TL çekmeye çalıştı ancak cihaz bu miktarı veremedi. 50 TL de çekmeyi deneyen vatandaş, yine aynı sonucu aldı. Küsuratlı bir ödeme talebiyle 180 TL çekmeye çalıştığında ise sadece 100 TL verilebileceği belirtildi. Bu test, ATM”lerde yaşanan yetersizliğin somut bir örneği oldu.
Source: Abdurrahman Yazıcı
Küresel piyasalarda gözler ABD”de
Küresel piyasalarda, geçen hafta ABD de yeni yönetimin atacağı adımlar ve ABD Merkez Bankasının (Fed) gelecek dönemde izleyeceği yol haritasına ilişkin belirsizliklerle karışık bir seyir öne çıkarken, gözler ABD de gelecek hafta açıklanacak Federal Açık Piyasa Komitesi (FOMC) toplantı tutanakları ve tarım dışı istihdam verisi başta olmak üzere yoğun veri gündemine çevrildi. Dünya genelinde enflasyonla mücadele devam ederken, piyasalarda artan resesyon-enflasyon ikilemi fiyatlamaları zorlaştırmayı sürdürüyor. ABD de açıklanan makroekonomik veriler ülkede Fed in istediği ölçüde bir soğuma olmadığına işaret ederken, başkan seçilen Donald Trump ın göreve başlamasıyla uygulayacağını ifade ettiği tarifeler sonrası ortaya çıkabilecek problemler de yatırımcılar açısından soru işareti oluşturuyor. Trump ın atacağı adımların küresel ticaret üzerindeki olası etkileri merak edilirken, özellikle Çin başta olmak üzere önemli ticaret ortaklarıyla sorun yaşayabilme endişeleri risk algısının yükselmesine neden olan başka bir unsur olarak öne çıkıyor. Fed in yıl boyunca yalnızca iki faiz indirimine gideceği öngörülürken, yeni haftada açıklanacak FOMC toplantı tutanaklarında bankanın gelecek dönem politikalarına ilişkin ipuçları aranacak. Bununla birlikte, Fed in para politikasını şekillendirmede önemli bir gösterge olan tarım dışı istihdam verisinden alınacak sinyaller de bankanın projeksiyonlarına ilişkin mesaj niteliği taşıyacak. Fed yetkililerinin açıklamaları da takip edilirken, Richmond Fed Başkanı Tom Barkin, ülke ekonomisinin iyi bir yerde olduğunu, para politikası yaklaşımlarında sabırlı olabileceklerini belirtti. Trump yönetiminin izleyebileceği politikaların etkisine ilişkin belirsizliğe rağmen, ABD ekonomisinin 2025 teki görünümünün olumlu olduğunu söyleyen Barkin, büyümeye yönelik yukarı yönlü riskin aşağı yönlü riskten daha fazla olduğunu anlattı. Barkin, Fed in faiz hamlelerini etkileyebilecek değişkenlere işaret ederek, bu çerçevede biraz zaman geçmesi ve geleceğe dair daha fazla bilgi edinmenin en iyisi olacağını dile getirdi. Makroekonomik veri tarafında, ABD de Tedarik Yönetim Enstitüsünün (ISM) imalat sanayi Satınalma Yöneticileri Endeksi (PMI), geçen ay 49,3 ile piyasa beklentilerinin üzerinde gerçekleşmesine karşın sektördeki daralmanın sürdüğünü gösterdi. Ülkede 30 yıl vadeli mortgage (konut kredisi) için ortalama faiz oranı, geçen hafta yüzde 6,97 ye çıkarken, mortgage başvuruları yüzde 21,9 azaldı. ABD de inşaat harcamaları geçen yıl kasım ayında, artış beklentilerine rağmen değişim göstermedi. ABD de ilk kez işsizlik maaşı başvurusunda bulunanların sayısı geçen hafta 211 bine inerek piyasa beklentilerinin altında gerçekleşirken, 8 ayın en düşük seviyesini kaydetti. Bu gelişmelerle dolar endeksi geçen hafta 109,1 le Kasım 2022 den bu yana en yüksek seviyeye çıkarken, güçlü doların birçok varlığın alternatif maliyetini etkileyeceği tahmin ediliyor. ABD nin 10 yıllık tahvil faizi yüzde 4,60 seviyesinde dengelenirken, altının ons fiyatı dolar endeksinin son iki yılın zirvesine çıkmasına karşın haftalık bazda yüzde 0,7 yükselerek 2 bin 640 dolara çıktı. Brent petrolün varil fiyatı da yüzde 4,2 artışla 76,5 dolara yükseldi. NEW YORK BORSASI NDA NEGATİF SEYİR Kurumsal tarafta, ABD Başkanı Joe Biden ın, ulusal güvenlik gerekçesiyle ABD li çelik üreticisi US Steel in Japonya nın en büyük çelik üreticisi Nippon Steel e satılmasını engellemek için harekete geçtiğini bildirmesi sonrasında US Steel in hisseleri yüzde 6,5 değer kaybetti. ABD li otomobil üreticileri Ford ile General Motors, 2019 dan bu yana en iyi yıllık ABD satışlarını bildirdi. Satış rakamlarının açıklanması sonrasında Ford un hisseleri yüzde 2 nin üzerinde, General Motors un hisseleri de yüzde 1 e yakın yükseldi. Bu gelişmelerle, haftalık bazda S&P 500 endeksi yüzde 0,58, Nasdaq endeksi yüzde 0,68 ve Dow Jones endeksi de yüzde 0,60 değer kaybetti. Pazartesi S&P Global imalat dışı PMI, fabrika siparişleri, dayanıklı mal siparişleri, salı dış ticaret dengesi, ISM imalat dışı PMI, çarşamba ADP özel sektör istihdam verisi, FOMC toplantı tutanakları, perşembe haftalık işsizlik maaşı başvuruları, toptan stoklar, cuma tarım dışı istihdam, işsizlik oranı ve Michigan Tüketici Güven Endeksi verileri takip edilecek. AVRUPA ALMANYA HARİÇ NEGATİF SEYRETTİ Avrupa da geçen hafta Almanya dışında negatif bir seyir izlenirken, gözler yeni haftada Avro Bölgesi ve Almanya da açıklanacak enflasyon verilerine çevrildi. Bölge ekonomilerinde resesyon riskinin devam etmesi Avrupa Merkez Bankasının (ECB) bu yıl en az 4 faiz indirimine gideceğinin fiyatlanmasına neden olurken, açıklanacak verilerden alınacak sinyallerle söz konusu fiyatlamaların değişebileceği tahmin ediliyor. Bununla birlikte avro/dolar paritesi Kasım 2022 den bu yana en düşük seviyesine inerken, dolardaki hareketin Avrupa Birliği ve ABD arasındaki ticareti de etkileyebileceği öngörülüyor. Analistler, Rusya nın bölgeye sağladığı doğal gazı keseceğine ilişkin gelişmelerin takip edildiğini belirterek, avro/dolar paritesinde yaşanan gerilemenin Avrupa nın enerji maliyetlerini artıcı etki yapabileceğini ifade etti. Bu gelişmelerle haftalık bazda İngiltere de FTSE 100 endeksi yüzde 0,91, Fransa da CAC 40 endeksi yüzde 0,99 ve İtalya da MIB 30 endeksi yüzde 0,1 gerilerken, Almanya da DAX 40 endeksi yüzde 0,11 yükseldi. Gelecek hafta pazartesi Avro Bölgesi ve Almanya da Hamburg Ticaret Bankası (HCOB) imalat dışı PMI, Almanya da enflasyon, salı Avro Bölgesi enflasyon, işsizlik oranı, çarşamba Avro Bölgesi Üretici Fiyat Endeksi (ÜFE), Tüketici Güven Endeksi, Almanya da fabrika siparişleri, perşembe Avro Bölgesi nde perakende satışlar, Almanya da sanayi üretimi karşılanacak. ASYA DA GÜNEY KORE POZİTİF AYRIŞTI Asya borsalarında Güney Kore hariç negatif bir seyir takip edilirken, Çin in 10 yıllık tahvil faizi yüzde 1,6 seviyesinin altını test etti. Söz konusu durum pay piyasalarında satış baskısının derinleşmesine neden oldu. Çin ekonomisinde aktivitenin hükümetin adımlarına karşın bir türlü istenilen seviyeye yükselmemesi ülkede deflasyon riskinin güçlenmesine neden olurken, dünyanın en büyük ikinci ekonomisinde yaşanacak olası bir yavaşlamanın küresel ekonomiye yansımaları da merak ediliyor. Bu gelişmelerle, haftalık bazda Hong Kong da Hang Seng endeksi yüzde 1,64 ve Çin de Şanghay bileşik endeksi yüzde 5,55 değer kaybederken, Güney Kore de Kospi endeksi ise yüzde 1,54 yükseldi. Bu haftada Japonya da tatil sebebiyle piyasalarda 1 gün işlem yapıldı. Gelecek hafta pazartesi Çin de Caixin imalat dışı PMI, perşembe Çin de enflasyon verileri takip edilecek. YURT İÇİNDE YOĞUN VERİ GÜNDEMİ Yurt içinde geçen hafta yükseliş eğilimi öne çıktı. Borsa İstanbul da BIST 100 endeksi haftayı yüzde 0,5 değer kazanarak 10.075,17 puandan tamamladı. Cuma günü, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2024 yılı ihracat rakamlarını açıkladı. 2024 yılı aralık ayında ihracatın, yüzde 2,2 artışla 23,5 milyar dolar seviyesinde gerçekleştiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, yılın tamamında mal ihracatının, 2023 e göre yüzde 2,5 oranında artışla 262 milyar dolara çıktığını açıkladı. Yurt içinde açıklanan verilere göre, Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) Aralık 2024 te aylık bazda yüzde 1,03 olurken, yıllık bazda yüzde 44,38 e geriledi. Bununla birlikte, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu nun 26 Aralık taki toplantısına ilişkin özet yayınlandı. Özette, Politika faizinin seviyesi, enflasyon gerçekleşmeleri ve beklentileri göz önünde bulundurularak öngörülen dezenflasyon sürecinin gerektirdiği sıkılığı sağlayacak şekilde belirlenecektir. ifadesine yer verildi. Özette, temel mal enflasyonunun düşük seyretmeye devam ederken, hizmet grubu aylık fiyat artışının ılımlı seyrettiği bildirildi. Öte yandan, Dolar/TL, haftayı bir önceki kapanışın yüzde 0,5 üzerinde 35,3610 dan kapattı. Yurt içinde gelecek hafta çarşamba günü hazine nakit dengesi ve cuma işsizlik oranı ile sanayi üretimi verileri takip edilecek.
Source: Habertürk
Ukrayna”dan Rus gazı akışı durdu: “Türkiye”nin Avrupa”ya gaz tedarik rolü daha kritik hale geldi”
Rus gazını Avrupa”ya taşıyan başlıca boru hatları olan Kuzey Akım 1, Kuzey Akım 2 ve Yamal-Avrupa boru hatları kullanıma kapanırken, Ukrayna”dan gaz sevkiyatının durması durumunda Türkiye, TürkAkım boru hattıyla tek geçiş güzergahı olarak ön plana çıkıyor.
Türkiye ile Rusya arasında imzalanan anlaşma çerçevesinde, Ocak 2020″de devreye giren TürkAkım projesi, yüksek kapasitesiyle enerji denkleminde dikkati çekiyor.
Her biri yıllık 15,75 milyar metreküp kapasiteye sahip iki hattan oluşan TürkAkım, bugüne kadar Türkiye”ye 40 milyar, Avrupa”ya ise 53 milyar metreküpten fazla doğalgaz tedarik etti.
Rus yetkililer, Türkiye üzerinden Avrupa”ya toplamda 63 milyar metreküp gaz sevk edilebileceğini belirtmişti.
Öte yandan, Ukrayna”nın, gazın kesilmesinin ardından Rusya”dan gelen transit ücretlerinde yıllık yaklaşık 800 milyon dolar, Gazprom”un ise gaz satışlarından yaklaşık 5 milyar dolar kaybedeceği tahmin ediliyor.
“Türk piyasası önemli bir çıkış noktası”
Uzmanlar, Kiev yönetiminin, Rus gazının Ukrayna üzerinden Avrupa”ya sevkiyatını 1 Ocak itibarıyla durdurmasının ardından, Türkiye”nin Avrupa”ya gaz tedariği konusundaki rolünü değerlendirdi.
Erste Investment Petrol ve Gaz Analisti Tamas Pletser konuya ilişkin yaptığı değerlendirmede, Ukrayna”nın bu adımının dolaylı olarak Rusları, Türk pazarına daha fazla gaz satmaya ve hem Mavi Akım hem de TürkAkımı boru hatları üzerinden daha fazla gaz iletmeye yönlendirdiğini belirterek, “Türk piyasası Rus gaz ithalatı için ana transit güzergahlarının kapanması nedeniyle daha da önemli bir çıkış noktası haline geliyor.” dedi.
Türkiye, Avrupa”ya gaz tedarikine yönelik Türkiye”nin, bölgesel bir gaz ticaret merkezi olmanın yanında Güney ve Doğu Avrupa”ya gaz tedarikinde kritik bir rol oynama konusunda mükemmel bir konumda bulunduğunu kaydeden Pletser, Türkiye”nin enerji konusunda çok sayıda kaynak ülkeye yakın olduğuna ve bu ülkelerden gelen boru hatlarına ev sahipliği yaptığına işaret etti.
“Türkiye, doğal gaz için önemli bir merkez olabilir”
Pletser, Azerbaycan ve Türkmenistan gazı ve hatta Katar-Türkiye doğal gaz boru hattı gibi olası projelerin de rol oynadığı avantajlı coğrafyada siyaset ve güvenlikle alakalı sorunları çözülmesi durumunda birçok fırsatın bulunduğunu belirterek, şunları kaydetti:
“Doğru bir yönetimle, Türkiye”nin ticaret merkezi ve tedarik noktası olarak parlak bir geleceği var. Türkiye, doğal gaz için önemli bir merkez olabilir ve ülke, Orta Doğu, Karadeniz, Rusya ve Akdeniz gaz kaynakları ile Orta ve Güneydoğu Avrupa”daki ana müşteriler arasında önemli bir aracı rolü oynayabilir.
“Önemli bir rol üstlenecek”
Japonya Enerji Ekonomisi Enstitüsü Kıdemli Ekonomisti Akira Yanagisawa da sevkiyatın durmasından önce her yıl 45 milyar metreküp gazın, Ukrayna üzerinden Rusya”dan Avrupa”ya sevk edildiğini anımsatarak, “Bu nedenle şimdi Avrupa, Ukrayna üzerinden yapılan sevkiyatın askıya alınması nedeniyle gaz açığını kapatmak için yurtdışından LNG ithal etmek zorunda kalacak veya Rusya”dan Türkiye üzerinden boru hattıyla gaz sevkiyatını artıracaktır.” ifadelerini kullandı.
Yanagisawa, Avrupa”ya sevkiyat konusunda TürkAkım dışında pek seçenek kalmadığına işaret ederek, “Bu nedenle, Türkiye, Rusya”dan Avrupa”ya boru hattıyla gaz iletimindeki artan hacmi kabul etmede önemli bir rol üstlenecektir.” değerlendirmesinde bulundu.
“Türkiye üzerinden gaz sevkiyatı artabilir”
Oxford Enerji Çalışmaları Enstitüsü Araştırma Görevlisi Zuzana Princova ise mevcut durumda Rusya”nın TürkAkım aracılığıyla Türkiye üzerinden gaz sevkiyatını artırabileceğine işaret ederek, “Eğer Türkiye üzerinden geçen boru hatlarında boş kapasite varsa, Türkiye, Rus veya Azerbaycan gazının Avrupa”ya sevkiyatında artış sağlayabilecektir. Bence bu büyük ölçüde bir kapasite meselesidir.” açıklamasında bulundu.
Son 20 yılda kurduğu LNG ve Yüzer LNG Depolama ve Gazlaştırma Ünitesi (FSRU) tesisleriyle boru gazının yanı sıra sıvılaştırılmış doğal gaz tedarik kapasitesini de artıran Türkiye, 2024″te yaklaşık 100 milyar metreküp LNG tedarikini öngören anlaşmalara imza attı.
Bu çerçevede Boru Hatları ile Petrol Taşıma AŞ”ın (BOTAŞ) geçen yıl 4 farklı şirketle imzaladığı sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) tedariki anlaşmalarıyla LNG atılımı yaptı.
Source: Dünya Gazetesi
Özgür Erdursun kıdem tazminatında çarpıcı tabloyu ortaya koydu: Yıllar içinde…
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) aralık ayı enflasyonunu açıkladı. Buna göre aralıkta enflasyon yüzde 1.03 olurken, altı aylık enflasyon farkı yüzde 15,75 oldu.Milyonlarca çalışanı ilgilendiren kıdem tazminatı tavanı da aralık ayı enflasyon verisinin netleşmesiyle belli oldu. Kıdem tazminatı tavanı memur maaşı zam oranına göre belirleniyor. Memurlar da Ocak-Haziran 2025 dönemi için yüde 5,23 enflasyon farkı ile yüzde 6 toplu sözleşme zammı olmak üzere toplam yüde 11,54 zam alacak. İşte bu oran 2025″in ilk yarısı için kıdem tazminatı tavanı için belirleyici oluyor. Kıdem tazminatı tavanı 1 Ocak 2025 ile 30 Haziran 2025 arasında 46 bin 654 lira olarak uygulanacak. En düşük emekli aylığı ne kadar olacak? Refah payı gelecek mi? Cevdet Yılmaz tarih verdiEkonomi Özgür Erdursun yazdı Sosyal güvenlik uzmanı ve Dünya Gazetesi yazarı Özgür Erdursun, kıdem tazminatında yıllar içinde yaşanan erimeyi altın hesabı üzerinden ortaya koydu. Erdursun, 2002″de kıdem tazminatı tavanı ile 104 gram, 2008″de 54 gram, 2015″te 38 gram, 2020″de 15 gram altın alınabildiğini belirtirken 2024 ve 2025″te gelinen son durumu gösterdi. Özgür Erdursun 2024″te 14, 2025″te ise 15,5 gram altın alınabildiğini belirtirken şöyle devam etti: * Ancak birkaç aya kadar 46 bin 654 liranın 12-13 gram altın değerine düşeceğini düşünüyorum… Kıdem Tazminatı Tavanı 01/01/2025-30/06/2025 için 46.654 TL oldu. 2002″de kıdem tazminatı tavanı ile 104 gram altın alınabiliyorken, 2008″de 54 gram,2015″de 38 gram,2020″de 15 gram,2024″de 14 gram, 2025″de 15.5 gram altın alınabiliyor ancak bir kaç aya kadar 46.654 TL”nin… — Özgür Erdursun (@ozgurerdursun) January 4, 2025 Son Dakika: Kıdem tazminatı tavanı ne kadar oldu? (2025 Kıdem Tazminatı Hesaplama)Ekonomi
Source: Dünya Gazetesi
Doğal gazda bir devrin sonu! Avrupa”nın Türkiye”den başka seçeneği kalmadı
Rusya”nın Ukrayna üzerinden Avrupa”ya sağlana gaz akışını kesmesi Türkiye”nin rolünü ön plana çıkardı. Uzmanlar Türkiye”nin Avrupa”ya gaz akışında en önemli bağlantı olacağını söyleyerek, Avrupa”nın Rusya”dan Türkiye üzerinden boru hattıyla gaz sevkiyatını artıracağını ifade etti.AVRUPA”YI BUZ KESTİREN HAMLENİN ARDINDAN GÖZLER TÜRKİYE”YE ÇEVRİLDİ! DOĞAL GAZDA YENİ BİR DÖNEM BAŞLIYORUzmanlar, Kiev yönetiminin, Rus gazının Ukrayna üzerinden Avrupa”ya sevkiyatını 1 Ocak itibarıyla durdurmasının ardından, Türkiye”nin Avrupa”ya gaz tedarik rolünün daha kritik hale geldiğini düşünüyor.Rusya-Ukrayna savaşı öncesinde, Rusya, Avrupa Birliği”nin (AB) en büyük doğalgaz tedarikçisi olarak öne çıkarken, 50 yıl süren boru hattı yatırımları sonucunda 2022 itibarıyla AB pazarındaki payını yüzde 40″a kadar artırmıştı.Savaş öncesi, Rusya”nın payı, AB gaz portföyünde 2018″de 201,7 milyar metreküp düzeyine kadar yükselse de 2023″te bu miktar yaklaşık 35 milyar metreküpe kadar geriledi. Söz konusu miktarın 15 milyar metreküpü boru gazı olarak Ukrayna üzerinden kalan kısmı ise sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) olarak sevk edildi.Savaş nedeniyle uygulanan yaptırımlar sonucu, Rusya müşterilerini ABD, Katar gibi sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) tedarikçilerine ve üretim kapasitesini artıran Norveç”e kaptırdı.Rus gazını Avrupa”ya taşıyan başlıca boru hatları olan Kuzey Akım 1, Kuzey Akım 2 ve Yamal-Avrupa boru hatları kullanıma kapanırken, Ukrayna”dan gaz sevkiyatının durması durumunda Türkiye, TürkAkım boru hattıyla tek geçiş güzergahı olarak ön plana çıkıyor.Türkiye ile Rusya arasında imzalanan anlaşma çerçevesinde, Ocak 2020″de devreye giren TürkAkım projesi, yüksek kapasitesiyle enerji denkleminde dikkati çekiyor.Her biri yıllık 15,75 milyar metreküp kapasiteye sahip iki hattan oluşan TürkAkım, bugüne kadar Türkiye”ye 40 milyar, Avrupa”ya ise 53 milyar metreküpten fazla doğalgaz tedarik etti.Rus yetkililer, Türkiye üzerinden Avrupa”ya toplamda 63 milyar metreküp gaz sevk edilebileceğini belirtmişti.Öte yandan, Ukrayna”nın, gazın kesilmesinin ardından Rusya”dan gelen transit ücretlerinde yıllık yaklaşık 800 milyon dolar, Gazprom”un ise gaz satışlarından yaklaşık 5 milyar dolar kaybedeceği tahmin ediliyor.”TÜRK PİYASASI, RUS GAZ İHRACATI İÇİN ÇIKIŞ NOKTASINA HALİNE GELİYOR”Erste Investment Petrol ve Gaz Analisti Tamas Pletser konuya ilişkin AA muhabirine yaptığı değerlendirmede Ukrayna”nın bu adımının dolaylı olarak Rusları, Türk pazarına daha fazla gaz satmaya ve hem Mavi Akım hem de TürkAkımı boru hatları üzerinden daha fazla gaz iletmeye yönlendirdiğini belirterek, “Türk piyasası Rus gaz ithalatı için ana transit güzergahlarının kapanması nedeniyle daha da önemli bir çıkış noktası haline geliyor.” dedi.Türkiye, Avrupa”ya gaz tedarikine yönelik Türkiye”nin, bölgesel bir gaz ticaret merkezi olmanın yanında Güney ve Doğu Avrupa”ya gaz tedarikinde kritik bir rol oynama konusunda mükemmel bir konumda bulunduğunu kaydeden Pletser, Türkiye”nin enerji konusunda çok sayıda kaynak ülkeye yakın olduğuna ve bu ülkelerden gelen boru hatlarına ev sahipliği yaptığına işaret etti.Pletser, Azerbaycan ve Türkmenistan gazı ve hatta Katar-Türkiye doğal gaz boru hattı gibi olası projelerin de rol oynadığı avantajlı coğrafyada siyaset ve güvenlikle alakalı sorunları çözülmesi durumunda birçok fırsatın bulunduğunu belirterek, şunları kaydetti:”Doğru bir yönetimle, Türkiye”nin ticaret merkezi ve tedarik noktası olarak parlak bir geleceği var. Türkiye, doğal gaz için önemli bir merkez olabilir ve ülke, Orta Doğu, Karadeniz, Rusya ve Akdeniz gaz kaynakları ile Orta ve Güneydoğu Avrupa”daki ana müşteriler arasında önemli bir aracı rolü oynayabilir.””TÜRKİYE, AVRUPA”YA GAZ AKIŞINDA ÖNEMLİ ROL ÜSTLENECEK”Japonya Enerji Ekonomisi Enstitüsü Kıdemli Ekonomisti Akira Yanagisawa da sevkiyatın durmasından önce her yıl 45 milyar metreküp gazın, Ukrayna üzerinden Rusya”dan Avrupa”ya sevk edildiğini anımsatarak, “Bu nedenle şimdi Avrupa, Ukrayna üzerinden yapılan sevkiyatın askıya alınması nedeniyle gaz açığını kapatmak için yurtdışından LNG ithal etmek zorunda kalacak veya Rusya”dan Türkiye üzerinden boru hattıyla gaz sevkiyatını artıracaktır.” ifadelerini kullandı.Yanagisawa, Avrupa”ya sevkiyat konusunda TürkAkım dışında pek seçenek kalmadığına işaret ederek, “Bu nedenle, Türkiye, Rusya”dan Avrupa”ya boru hattıyla gaz iletimindeki artan hacmi kabul etmede önemli bir rol üstlenecektir.” değerlendirmesinde bulundu.Oxford Enerji Çalışmaları Enstitüsü Araştırma Görevlisi Zuzana Princova ise mevcut durumda Rusya”nın TürkAkım aracılığıyla Türkiye üzerinden gaz sevkiyatını artırabileceğine işaret ederek, “Eğer Türkiye üzerinden geçen boru hatlarında boş kapasite varsa, Türkiye, Rus veya Azerbaycan gazının Avrupa”ya sevkiyatında artış sağlayabilecektir. Bence bu büyük ölçüde bir kapasite meselesidir.” açıklamasında bulundu.TÜRKİYE, ATTIĞI ADIMLARLA GAZ MERKEZİ OLMA HEDEFİNİ PEKİŞTİRİYORSon 20 yılda kurduğu LNG ve Yüzer LNG Depolama ve Gazlaştırma Ünitesi (FSRU) tesisleriyle boru gazının yanı sıra sıvılaştırılmış doğal gaz tedarik kapasitesini de artıran Türkiye, 2024″te yaklaşık 100 milyar metreküp LNG tedarikini öngören anlaşmalara imza attı.Bu çerçevede Boru Hatları ile Petrol Taşıma AŞ”ın (BOTAŞ) geçen yıl 4 farklı şirketle imzaladığı sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) tedariki anlaşmalarıyla LNG atılımı yaptı.BOTAŞ, Umman ile 2025-2035 yılları arasında doğal gaz temin etmek amacıyla Ocak 2023″te bir LNG Tedarik Anlaşması imzaladı. Buna göre söz konusu ülkeden yıllık 1 milyon ton ( yaklaşık 1,40 milyar metreküp) kadar LNG ithal edilecek.Şirketin mayısta ExxonMobil ile vardığı Mutabakat Muhtırası kapsamında, ExxonMobil Türkiye”ye yıllık 2,5 milyon tona (yaklaşık 3,45 milyar metreküp) kadar LNG tedarik edebilecek.BOTAŞ 2 Eylül”de Shell ile 18 Eylül”de TotalEnergies ile tedariki 2027″den başlamak üzere 10 yıllık LNG anlaşmaları imzaladı. Bu kapsamda, Shell anlaşmasında yıllık 4 milyar metreküp, TotalEnergies anlaşmasında ise yıllık 1,6 milyar metreküp doğal gazın önemli bir kısmı BOTAŞ tarafından ABD”deki üretim terminallerinden dolum yapılarak teslim alınacak, bir kısmı ise BOTAŞ”ın talebi doğrultusunda Türkiye veya Avrupa terminallerine teslim edilecek.Söz konusu anlaşmaların toplamına bakıldığında adı geçen yabancı firmalardan anlaşma süreleri boyunca yaklaşık 100 milyar metreküpe kadar gaz temin edilebileceği öngörülüyor.LNG altyapısını yanı sıra Türkiye, Rusya, Azerbaycan ve İran”dan boru hatlarıyla gaz tedarik ediyor. Rusya”dan TürkAkım boru hattı aracılığıyla yıllık 31,5 milyar metreküp, Mavi Akım boru hattı üzerinden 16 milyar metreküp gaz alma kapasitesine sahip bulunuyor.Öte yandan Azerbaycan”dan gelen Trans Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı”nın (TANAP) yıllık kapasitesi 16 milyar metreküp, İran-Türkiye Doğalgaz Boru Hattı”nın yıllık kapasitesi ise 10 milyar metreküp seviyesinde bulunuyor.Ukrayna üzerinden sevkiyatı durdurdularRusya, Avrupa”nın uykularını kaçırdıBOTAŞ”tan açıklama
Source: Www.star.com.tr
Ehliyet sınav ücretlerine zam geldi! Parasını önceden yatıranlar ne yapacak?
Ehliyet sınav ücretlerine beklenen zam geldi. Direksiyon sınavı ücretleri arttı. Kurslar, 2024″te başvuru yapan adaylardan zamlı ücret üzerinden hesaplama yaparak kalan ücreti talep etmeye başladı. DİREKSİYON SINAVI ÜCRETLERİ ZAMLANDI Ehliyet alacaklar bugün kötü bir habere uyandı. Direksiyon sınavı ücretleri 750 TL”den 1350 TL”ye yükseldi. İlk direksiyon sınavından kalanların ikinci sınav için ödediği 2500 TL”lik ücret 4000 TL oldu. PARASINI ÖNCEDEN YATIRANLAR ZAMDAN KAÇAMADI 2024″te sınav için ödeme yapanlardan da zamlı ücreti ödemek zorunda kaldı. 2024″te direksiyon sınavı için kurslara ödenen ücret 750 liraydı. Bu fiyat 2025 ile birlikte Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) tarafından 1350 lira oldu. Kurslar, 2024″te başvuru yapan adaylardan zamlı ücret üzerinden hesaplama yaparak kalan ücreti talep etti. Direksiyon sınavı başvurusunu 2024″te yapıp ücretini ödeyenlerden de zamlı fiyat istendi.
Source: Internet Haber
Uludağ İhracatçı Birliklerinin 2024 yılı ihracatı 38,6 milyar dolar oldu
UİB”den yapılan açıklamaya göre, birlik üyelerinin 2024 yılı dış satımı, önceki yıla göre yüzde 6 artışla 38 milyar 637 milyon 29 bin dolar oldu. Aralık ihracatı ise geçen yılın aynı ayına kıyasla yüzde 9 artışla 3 milyar 651 milyon dolara ulaştı.
UİB bünyesindeki Uludağ Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği”nin (OİB) geçen yılki ihracatı, 2023 yılına göre yüzde 7 artışla 32 milyar 330 milyon 397 bin dolar oldu. Birlik, aralık ayında 3 milyar 110 milyon 976 bin dolar ihracat gerçekleştirdi.
Uludağ Tekstil İhracatçıları Birliği (UTİB), 2024″te 1 milyar 272 milyon 280 bin dolar ihracat rakamına ulaştı. Birlik, aralıkta 95 milyon 808 bin dolar ihracata imza attı.
Geçen yılki ihracatı 862 milyon 945 bin dolar olarak kayıtlara geçen Uludağ Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği”nin (UHKİB) aralık ayı dış satımı ise 56 milyon 101 bin dolara ulaştı.
Uludağ Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği (UYMSİB), 2024″te 206 milyon 496 bin dolarlık dış satışa imza attı, aralık ayında da 12 milyon 664 bin dolarlık ihracat gerçekleştirdi.
Uludağ Meyve Sebze Mamulleri İhracatçıları Birliği (UMSMİB) de aralık ayında geçen yılın aynı ayına göre yüzde 5″lik artışla 30 milyon 919 bin dolar ihracat yaptı.
Rakamları değerlendiren UİB Koordinatör Başkanı Baran Çelik, “2024 yılı, küresel ekonomi açısından zorlu geçerken, global pazarda yoğun bir talep daralması yaşandı. Buna rağmen, ülkemiz yılı artan ihracatıyla bitirmiştir. Bunda şüphesiz ihracatçılarımızın önemli payı bulunmaktadır. UİB olarak 2024 yılını da rekor ihracatla tamamlamış olmaktan mutluyuz.” ifadesini kullandı.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
Source:
Altcoin rallisi ne zaman? Ocak 2025″te fiyatı yükselen altcoinler
Ocak 2025″te altcoin piyasası hareketlenmeye devam ediyor. XRP, HBAR, XLM ve ADA gibi popüler altcoinler, hem fiyat artışları hem de artan piyasa hareketliliğiyle yatırımcıların dikkatini çekiyor. Kritik işlem seviyelerinin takip edildiği bu dönemde, kripto piyasası için önemli bir ay yaşanabilir. XRP güçlü yükseliş trendinde XRP şu anda 2,44 dolardan işlem görüyor ve son 24 saatte yüzde 2,02″lik bir artış kaydetti. Piyasa değeri 140,09 milyar dolar, işlem hacmi ise 5,73 milyar dolar seviyesinde.XRP”nin fiyat grafiği, kısa süreli düşüşlerin ardından hızla toparlandığını gösteriyor. Bu da düşüş anlarında alıcı desteğinin güçlü olduğunu ortaya koyuyor. Destek seviyeleri 2,39 ve 2,35 dolar olarak belirlenmiş durumda. Direnç seviyeleri ise 2,45 ve 2,50 dolarda bulunuyor. Bu seviyelerin üzerinde bir kırılma, XRP”nin yükseliş trendini güçlendirebilir. HBAR istikrarlı yükselişini sürdürüyor HBAR ise 0,3107 dolardan işlem görüyor ve son bir günde yüzde 6,77″lik bir artış yaşadı. Piyasa değeri 11,88 milyar dolar, işlem hacmi ise 1,04 milyar dolar seviyesinde.HBAR, 0,2916 dolardan başlayarak 0,32 dolara kadar yükseldi ve ardından hafif bir geri çekilme yaşadı. Fiyat hareketleri, daha yüksek dipler oluşturarak yükseliş trendini işaret ediyor. Destek seviyeleri 0,30 ve 0,2916 dolar olarak belirlenmiş durumda. Direnç seviyeleri ise 0,32 ve 0,33 dolarda bulunuyor. Eğer HBAR 0,32 dolar direncini aşarsa, bir sonraki hedef 0,33 dolar olabilir. XLM dalgalı ama potansiyel yüksek Stellar (XLM), 0,4425 dolardan işlem görüyor ve son 24 saatte yüzde 0,53″lük bir artış kaydetti. Piyasa değeri 13,42 milyar dolar, işlem hacmi ise 1,3 milyar dolar seviyesinde.XLM, 0,44 dolar seviyesinin altına düştükten sonra toparlandı. Ancak 0,46 dolarlık direnç seviyesinde fiyat reddedilmeleri yaşandı. Bu seviyenin aşılması halinde fiyatın 0,47 dolara ulaşması mümkün olabilir. Destek seviyeleri ise 0,44 ve 0,43 dolar olarak görülüyor. ADA güçlü alıcı desteğiyle zirveye yaklaşıyor Cardano (ADA), 1,09 dolardan işlem görüyor ve son 24 saatte yüzde 14,02″lik güçlü bir yükseliş sergiledi. Piyasa değeri 38,14 milyar dolar, işlem hacmi ise 2,2 milyar dolar seviyesinde.ADA, 0,95 dolardan başlayarak 1,09 dolara kadar yükseldi ve yükseliş trendini doğrulayan daha yüksek dipler ve zirveler oluşturdu. Kritik destek seviyeleri 1,05 ve 1,00 dolar olarak belirlenirken, direnç seviyeleri ise 1,10 ve 1,15 dolarda bulunuyor. Eğer ADA 1,10 dolar seviyesini aşarsa, bir sonraki hedef 1,15 dolar olabilir ve bu da daha fazla yükseliş potansiyeline işaret ediyor.Not: Haberin içerisinde yer alan hiçbir ifade yatırım tavsiyesi içermez. Alım satım işlemlerinde sorumluluk tamamen yatırımcının kendisine aittir.
Source: Beyza Kızıldemir
Türkiye ülkelerine huzur getirdi! Bölgeye dönenler değişimi anında fark etti
Suriye”nin İdlib ili, Baas rejiminin devrilmesinin ardından ekonomik kalkınmışlık seviyesi ve cazip yaşam koşullarıyla çevre illerden gelenlerin ilgisini çekiyor.Halep, Lazkiye ve Humus gibi uzun yıllar rejim kontrolünde kalan komşu illerden İdlib”e gelen Suriyeliler, kentin gelişmişlik seviyesi ve modern altyapısı karşısında şaşırıyor.2015″ten sonra muhaliflerin kontrolüne giren İdlib”de altyapıya verilen önem sayesinde su, elektrik ve ulaşım gibi temel hizmetler aksamadan sürüyor, bu da halkın günlük yaşamını kolaylaştırıyor.Son yıllarda inşa edilen alışveriş merkezleri (AVM), geniş ürün yelpazesi ve uygun fiyatlarıyla İdlib”i bölgenin cazibe merkezi haline getirirken, çevre illerden gelenlerin ilgisini giderek artırıyor.İdlib, rejimden kurtarılan bölgelerde yaşayanların hem alışveriş yapmak hem de kentin sunduğu modern yaşamı deneyimlemek için uğrak noktası haline geldi.Suriye”de 61 yıllık Baas rejiminin devrilmesinden sonra yönetimi yeniden yapılandıran kadroların önemli bir bölümü de İdlib”de kamu hizmetlerini veren sivil yönetimden Şam”a geçen idarecilerden oluşuyor.- “MEĞERSE ÖZGÜRLÜĞÜ KISITLANANLAR BİZLERMİŞİZ”Hama şehrinden Muhammed Hurani, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ziyaret için geldiği İdlib”de altyapının sağlamlığı, ulaşımın rahatlığı ve il genelindeki düzenin sağladığı kolaylıklar nedeniyle duyduğu memnuniyeti dile getirdiHurani, “Esed rejimi varken kendimizi çok iyi bir yaşam içinde zannederdim. İdlib ile Sermede”ye ziyarete geldiğimde burada her şeyin bulunduğunu gördüm.” dedi.İdlib”i hiç böyle hayal etmediğini kaydeden Hurani, “Esed rejimi, İdlib”i bize teröristlere ait bir bölge olarak ifade ederdi. Tabi insan kendi gözüyle görmediği şeye inanmak istemiyor. Gelip burayı kendi gözlerimle gördüm, maşallah her şey çok güzel.” ifadelerini kullandı.Halepli İbrahim Fellaha da rejim zamanında İdlib”le ilgili kendilerine söylenenlerin iyi olmadığını, ilin, “sürekli bombalanan ve özgürlüğün kısıtlı olduğu” bir yer olarak tanıtıldığını aktardı.Fellaha, “Meğerse özgürlüğü kısıtlananlar bizlermişiz. İdlib”de alışveriş merkezleri, ekonomi, yiyecek ve içecekler çok farklı. Bizim oralarda böyle şeyler yoktu.” diye konuştu.Yine Halep”ten Revaa Ebu Bekir de İdlib”in Sermede ve Dana ilçelerine ziyaretiyle, ilin Halep”e kıyasla ne kadar gelişmiş olduğuna değindi.İdlib”de ekonomik anlamda çok güzel işler yapıldığını söyleyen Ebu Bekir, ilin, aklındaki “sürekli bombalanan bölge imajını” yansıtmadığını belirtti.Suriye”nin özgürleştirilmesine vesile olanlardan ilk isteğinin Halep”te elektrik hizmetini temin etmesi olduğunu ifade eden Ebu Bekir, rejim nedeniyle yaşadığı bölgedeki altyapı olanaklarının oldukça kısıtlı olduğunu vurguladı.Bekir, sözlerine şöyle devam etti:”Yeni hükümete güvenim tam, bizi Esed rejiminden kurtardıkları için teşekkür ederiz. Biz çok zulüm gördük. Korkunç bir hayatın içeresinde yaşıyorduk. Önce Allah sonra askeri muhalifler sayesinde ilerlemiş bir Suriye göreceğiz.”Ülkenin batısındaki Lazkiye ilinden Muhammed Mühsiye de İdlib”i ziyaret edene kadar buraya karşı bir önyargıya sahip olduğunu, ancak İdlib”in hayat koşulları açısından yaşadığı yere kıyasla çok daha ileride olduğunu belirtti.- HALK ÜLKENİN GELECEĞİNDEN UMUTLUParfüm mağazası yöneticilerinden Nurullah Necmi Seyyid ise İdlib”de 3 farklı bölgede hizmet verdiklerini belirterek, son 5 yıldır iş, idare, güvenlik ve emniyet yönünden bölgenin kontrolünün çok iyi sağlandığını söyledi.Gereken malzemeler ve ürünlerin teminatının bölgede oldukça kolay sağlandığına dikkati çeken Seyyid, “Devlet daireleri kimlik almak için bize çok rahat bir ortam sundu.” dedi.Seyyid, Baas rejiminin çökmesinin ardından Suriye”nin birkaç yıl içinde bütün yönleriyle geçmişe göre “daha müreffeh, güvenli ve emniyetli” bir ülke olacağın dair umutlu olduğunu vurguladı.İdlibli Nasır Atto ise 13 yıldır yaşamını sürdürdüğü Lübnan”dan İdlib”e yaklaşık 1 hafta önce döndüğünü, İdlib”in çok gelişmiş bir il haline geldiğini ifade etti.Bölgede internet gibi birçok hizmetten ücretsiz yararlanıldığını belirten Atto, bölgenin Esed rejimi kontrolü altında olduğu dönemden çok daha iyi yönetilmiş olduğunu söyledi. İdlib sakini Basim Hammudi de İdlib”deki yerel yönetimin idaresinin oldukça iyi, güvenlik konusunda insanların endişelerinin az olduğunu anlatarak, “Gecenin herhangi bir saatinde dışarıya çıkabiliyoruz, içimizde korku yok.” ifadesini kullandı.Yönetimin elektrik, su, ulaşım ve mimari gibi birçok yönden kolaylıklar sağladığını vurgulayan Hammudi, yönetimin kendilerine gıda ve petrol gibi temel malzemeleri temin ettiğini ekledi.Hammudi, bu yönetimin İdlib”deki başarısını Suriye”nin geneline uygulayacağına inandığını dile getirerek, “Gün geçtikçe umudum daha da artıyor.” şeklinde konuştu.İdlib”deki yaşamı “5 yıldızlı otele” benzeten Hammudi, “İnsanlar buraya gelip gördükçe bize ilk söylenen şey “meğerse özgürlüğünün kısıtlandığı insanlar bizmişiz”. Evet bizi bombalıyorlardı şehitlerimiz oldu ama biz sabrettik ve zaferi kazandık. Suriye iyi olacak ve eskisinden daha iyi bir şekilde yaşayacağız.” dedi.- BAHAR KALKANI HAREKATIRusya ve rejim güçleri, Mayıs 2019″da İdlib ve çevresindeki tüm bölgeleri ele geçirmek için saldırılara başlamış ve İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi içinde çok sayıda büyük yerleşimi ele geçirmiştiAstana görüşmeleri ve Soçi mutabakatına rağmen sivil yerleşimleri bombalayıp kısa sürede yaklaşık 2 milyon sivili yerinden eden rejim güçleri, 27 Şubat 2020″de İdlib”de görev yapan Türk askerlerine yönelik saldırasında 33 asker şehit olmuştu. Bunun üzerine Türkiye rejim güçlerine karşı Bahar Kalkanı Harekatı başlatmıştı.Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin arasında 5 Mart 2020″de yapılan toplantının ardından İdlib”de ateşkes konusunda mutabık kalındı. Böylece bölgedeki saldırılar büyük ölçüde durdu ve sivil göçün önüne geçildi.Türkiye”nin sivil nüfusu koruduğu Bahar Kalkanı Harekatı sayesinde devrik Beşşar Esed rejimi güçlerinin işgalinden kurtulan İdlib, yaşam koşulları, altyapı ve kalkınma konusunda diğer kentler arasında öne çıktı.Suriyelilerin ülkelerine dönüşü devam ediyorMSB kaynakları duyurdu! Suriye”deki yeni döneme TSK desteğiEsed”in yasakladığı Kasyun”da kanlı tesis
Source: Www.star.com.tr
Özel: Babaevinin tapusu bir kişiye kayıtlı
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Biliriz ki babaevinin tapusu kimsenin değildir; ne Özgür Özel dedir, ne Kemal Kılıçdaroğlu nda, ne Bülent Ecevit te vardı, ne rahmetli İsmet Paşa da. Babaevinin tapusu bir kişiye kayıtlıdır, o da Gazi Mustafa Kemal Atatürk tür. dedi. Çeşitli ziyaretlerde bulunmak üzere Kars a gelen Özel, partisinin İl Başkanlığı açılışı öncesi seçim otobüsü üzerinden yaptığı konuşmada, dün Ardahan da olduğunu, bugün ise soğuk havada Kars ta sıcak karşılandığını söyledi. CHP nin kurumsal kimliğini babaevi olarak nitelendiren Özel, babaevinde doğanlara buranın kapısının açık olduğunu dile getirdi. VATANINI MİLLETİNİ SEVEN KİM VARSA, BU EVİN KAPILARI ONA AÇIKTIR Babaevinin bacasının tüttüğünü, çayının kaynadığını ve herkese sıcak çorba olduğunu aktaran Özel, şöyle devam etti: Başı sıkışan, daralan, dara düşen, kendine sıcak yuva arayan için babaevinde her zaman bir yer vardır. O yer, başımızın gözümüzün üzeridir. Evimizin baş köşesidir. Gelene Hoş geldin. deriz, baş köşeye alırız. Biliriz ki babaevinin tapusu kimsenin değildir; ne Özgür Özel dedir, ne Kemal Kılıçdaroğlu nda, ne Bülent Ecevit te vardı, ne rahmetli İsmet Paşa da. Babaevinin tapusu bir kişiye kayıtlıdır, o da Gazi Mustafa Kemal Atatürk tür. Öyle olunca Kars ta Atatürk ü, Cumhuriyeti ni, vatanını milletini seven kim varsa, artık bu evin kapıları ona açıktır. Yeter ki Cumhuriyet le, Misak-ı Milli yle, bayrakla sorunu olmasın. Kars ın kendileri için çok önemli yerde olduğundan bahseden Özel, buradaki seçimleri kazanmak için çalıştıklarını söyledi. İktidarları döneminde bölgede doğal gazın fiyatını yarıya indireceklerini ifade eden Özel, Kars ta tarım ve hayvancılıktan etkilenmeyen yok. Bu sene yurt dışından 525 bin canlı hayvan gelecek. Bu hayvanlara ödenen para besicimize verilse, ne Kars ta, ne Doğu Anadolu da sorun kalacak. dedi. Özel, Türkiye ye 13 yılda 4,5 milyon Suriyelinin geldiğine değinerek, şunları kaydetti: 200 milyar dolar para kaybetmişiz. 283 şehit vermişiz, Karslılara Zafer kazandık. deniyor. Oysa ki yoksulluk, işsizlikle karşı karşıyalar. Bir asgari ücretle 7 çeyrek altın alıyorduk. O asgari ücret şu anda 3,5 çeyrek altını zor alıyor. Yarı yarıya asgari ücretliyi yıpratmışlar. En düşük emekli maaşı, CHP iktidarında 1,5 asgari ücret olacaktır, söz veriyoruz.
Source: Habertürk
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Zeybekci: 2025 ayağa kalkma yılı olacak
Zeybekci, Atatürk Kapalı Spor Salonu”nda düzenlenen AK Parti Aksaray 8. Olağan İl Kongresi”nde, Türkiye”nin dış politikasının etkili şekilde sürdüğünü söyledi.Ecdadın emanet ettiği ve hala ruhuyla nöbet tuttuğu o toprakların tamamında artık Türkiye Cumhuriyeti Devleti”nin olduğunu anlatan Zeybekci, “Halep, Musul, Kerkük, Erbil, Nahçıvan, Bakü, Azerbaycan, Libya ve Trablus bizlere ecdadımızın emanetidir. Diğerleri asla anlamaz, “Bizim ne işimiz var oralarda.” derler. 2023 seçimlerinde eğer Cumhur İttifakı Türkiye”nin hizmetinde olmasaydı olabileceklere hayalimiz bile yetmezdi.” dedi. “Allah”ın izniyle göreceksiniz 2025 yılı ekonomik olarak tekrar toparlanma ve ayağa kalkma yılımız olacak, tekrar yatırım ve üretim seferberliğinin başladığı dönem olacak.” ifadesini kullanan Zeybekci, “En düşük emekli maaşını ve asgari ücreti 100 bin lira yapsaydık, dar gelirli vatandaşımızın refahında bir gram dahi artış olmazdı. Üretim artınca vatandaşımızın refahı da artacak. Bugün açıklanan fiyatlar yeterli değil ama çare fiyatları yukarı çıkarmak değil. İnşallah 2025 tekrar toparlandığımız, refahın arttığı ve üretim seferberliğinin başladığı bir dönem olacak.” diye konuştu. – “BİZİM HAYALLERİMİZE ONLARIN AKLI ERMEZ”Zeybekci, Türkiye”yi dünyanın en büyük 17. ekonomisi haline AK Parti”nin getirdiğini belirterek, şunları kaydetti:”31 savaş gemisini aynı anda kızağa koyup yapmaya başlayan dünyadaki tek ülke Türkiye. Hastaneleri, üniversiteleri, yolları, okulları ve her şeyi biz yaptık. Türkiye”nin 81 ilinde her sokağında ve mahallesinde alımlı çalımlı dolaşacak bir tek parti vardır o da AK Parti”dir. İskenderun ve Mersin limanlarını Karadeniz limanlarına bağlayacak otoyol ve demir yolunu Allah”ın izniyle yine AK Parti yapacak. Bu konu ülke ekonomisi için de gereklidir. Bizim hayallerimize onların aklı ermez. Biz AK Parti olarak bugüne kadar sevgi ve saygıyla bu millete hizmet etmenin ve hizmetkar olmanın Allah”ın bir lütfu olduğunu kabul ettik. Biz gönüller yapmaya geldik, yapmaya da devam edeceğiz.”
Source: Www.star.com.tr
İran’da doğal gaz sıkıntısı nedeniyle 12 petrokimya firmasının gazı kesildi
İran’ın resmi haber ajansı IRNA’ya göre, Petrokimya Endüstrisi İşverenleri Derneği Genel Sekreteri Ahmed Mehdevi Ebheri konuya ilişkin açıklamada bulundu.
Ebheri, Tahran’da katıldığı bir programda, “Evsel gaz tüketiminin artması, petrokimya firmalarına gaz ulaştırılmasında sorunlara neden oldu ve 12 petrokimya firmasının gazı kesildi.” bilgisin paylaştı.
Ülkedeki petrol sahalarına yatırım yapmaya hazır olduklarını aktaran Ebheri, “Bu konu için 10 sözleşme hazırlanmış olup Petrol Bakanlığı”nın imzasını beklemektedir.” dedi.
Ebheri, söz konusu sözleşmelerin imzalanmasının “günlük gaz üretimini 220 milyon metreküp artıracağını” ve bunun sorunların bir kısmını çözeceğini ifade etti.
İran’da enerji tedarik sorunu
Elektrik ve gaz tedariki sıkıntısı çekilen İran”da, başta Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan olmak üzere hükümet yetkilileri vatandaşlara seslenerek kombilerini 2 derece daha düşük modda çalıştırmaları çağrısında bulunmuştu.
Ülkede yaşanan enerji tedarik sıkıntısı ve soğuk havalar nedeniyle son bir ayda birçok eyalette okullar tatil edilmiş, bazı eyaletlerde devlet daireleri uzaktan çalışma yöntemiyle hizmet vermişti.
İran Cumhurbaşkanı Yardımcısı Muhammed Cafer Kaimpenah da ülkede doğal gaz yetersizliği nedeniyle bazı sanayi bölgelerindeki fabrika ve atölyelerin faaliyetlerinin durduğunu açıklamıştı.
Geçen hafta başkent Tahran”da, enerji tasarrufu talimatlarına uyulmadığı gerekçesiyle 272 devlet dairesinin doğal gazı kesilmişti.
İran”da, ekonomik yaptırımlar nedeniyle enerji altyapısına yeterli yatırım yapılamamasına ek olarak doğal gaz ve elektrik tüketimindeki özensizlik enerji tedarikinde sıkıntıya yol açıyor. Özellikle kış aylarında sanayi, tarım alanları ve yerleşim bölgelerindeki gaz ve elektrik kesintileri ekonomik ve sosyal sorunlara neden oluyor.
ABD Enerji Enformasyon İdaresinin (EIA) verilerine göre, Rusya, 47 trilyon metreküple dünyada kanıtlanmış en fazla doğal gaz rezervine sahipken İran da 34 trilyon metreküple en fazla gaz rezervlerine sahip ikinci ülke konumunda bulunuyor.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
Source: