Suriye ABD”den yaptırımların tamamen kaldırılmasını istedi
Suriye de yeni yönetimin Dışişleri Bakanlığı ndan ABD nin Suriye ye yönelik yaptırımlarını hafifletmesi için açıklama yapıldı. AA nın Suriye Haber Ajansı na (SANA) dayandırdığı habere göre; açıklamada, yaptırımların Esad rejiminin devrilmesiyle geçerliliğini yitirdiği ve artık Suriye halkını olumsuz etkilediği ifade edildi. Suriye de istikrar ve refahın sağlanabilmesi için söz konusu yaptırımların tamamen kaldırılması çağrısı yapıldı. Açıklamada, yeni yönetimin, ABD nin ülkeye insani yardımların ulaştırılmasını kolaylaştırmak amacıyla bazı enerji ile havale hareketlerine izin veren 6 ay süreli muafiyet sağlamasını memnuniyetle karşıladığı belirtildi. ABD Hazine Bakanlığı, Suriye ye insani yardımların ulaştırılmasını kolaylaştırmak amacıyla devlet kurumlarıyla yapılan işlemlerin yanı sıra bazı enerji ile havale hareketlerine izin veren 6 ay süreli muafiyet sağlandığını bildirmişti. Yabancı Varlıkları Kontrol Ofisi nin (OFAC) yayımladığı lisansla Suriye deki yönetim kurumlarıyla yapılan işlemlerin yanı sıra ülkeye veya ülke içinde petrol, petrol ürünleri, doğal gaz ve elektrik dahil enerjinin satışı, tedariki, depolanması veya bağışlanmasının desteklenmesine yönelik faaliyetler ile Suriye Merkez Bankası aracılığıyla yapılan işlemlerin de kapsama alındığı ticari olmayan kişisel para hareketlerine 7 Temmuz a kadar izin verilmişti.
Source: Habertürk
ABD”den HTŞ açıklaması
Beyaz Saray Ulusal Güvenlik İletişim Danışmanı John Kirby, telekonferans yoluyla düzenlediği basın brifinginde Suriye deki son durumu değerlendirdi. Suriye de Beşşar Esad rejiminin yıkılmasının ardından ülkede yönetime öncülük eden HTŞ nin halen ABD nin yabancı terör örgütleri listesinde olduğunu kaydeden Kirby, Bir grubu terör örgütü olarak tanımlama kararı, ciddi ve titiz bir karar verme sürecini gerektirir. Görev süremiz sona erene kadar bu sürece sadık kalacağız. dedi. 20 Ocak ta görevi seçilmiş başkan Donald Trump yönetimine devredeceklerini hatırlatan Kirby, görev süreleri sona erinceye kadar bu konuyu hassasiyetle takip etmeyi ve HTŞ nin attığı adımları bu anlamda yakından izlemeyi sürdüreceklerini ifade ederken, ancak şu aşamada HTŞ nin listeden çıkarılmasına yönelik bir açıklamalarının olmadığını yineledi. ABD MEDYASINA GÖRE BİDEN YÖNETİMİ, HTŞ KARARINI TRUMP A BIRAKACAK Öte yandan konuyla ilgili olarak Washington Post gazetesine konuşan bazı üst düzey ABD li yetkililer, HTŞ nin terör listesinden çıkarılıp çıkarılmayacağına ilişkin kararın 20 Ocak ta görevi devralacak Trump a bırakılacağını açıkladı. Adı açıklanmayan yetkililer, kalan 12 günlük sürede Biden yönetiminin bu konuda herhangi bir adım atmayı planlamadığını belirtti. ABD yönetimi önceki günkü açıklamasıyla, Suriye ye yönelik insani yardımlar üzerindeki bazı yaptırımları kaldırmış, ancak daha önce Esad yönetimine yönelik getirilen yaptırımların yürürlükte kalmasına karar verdiğini duyurmuştu. *Haberin fotoğrafı AP tarafından servis edilmiştir.
Source: Habertürk
2024’te Türk dış politikası (5) Beşar Esad, tarihin akışının kendisine açtığı pencereyi kapatmayı tercih edince…
Rejimin çöküşü, Suriye’de ve bölgede bugünden kestiremeyeceğimiz kısa, orta ve uzun vadeli sonuçları açısından devasa bir kırılmayı gösteriyor.Her yeni yılın başında yaptığımız üzere Suriye ile ilişkilerde geçen bir yılın bütününü değerlendirdiğimizde, yaşanan bu büyük depremin ışığında oldukça ironik bir tabloyla karşılaşıyoruz.Yılın son ayında meydana gelen dramatik değişikliğin öncesinde 2024’ün ilk 11 ayına baktığımızda, bu dönem boyunca Ankara’nın Beşar Esad ile ilişkileri normalleştirme arayışlarının ön plana çıktığını, ancak barışma çabalarının her seferinde nafile bir şekilde sonuçlandığını görüyoruz.*Türkiye’nin 2010’lu yılların önemli bir kesitinde Mısır, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri gibi kilit Arap ülkeleriyle yaşadığı büyük kopmanın ardından bu ilişkileri 2020’li yılların başlarında normalleştirip düzene sokmasıyla birlikte, Arap dünyasında bu sürecin açık kalan tek halkasını Suriye ile ilişkiler oluşturuyordu.Aslında ilk olarak 2023 yılı Suriye ile ilişkilerin düzeltilmesine dönük bir dizi görünür hamleye sahne oldu. Rusya’nın arabuluculuğu üzerinden atılan adımların sonucu, 2023’ün ilk yarısında Ankara ile Esad rejimi arasında Rusya ve İran’ın da katıldıkları dörtlü formatta dışişleri, savunma bakanları ve istihbarat başkanlarının bir araya geldikleri bir dizi toplantı gerçekleşti.Bunlar arasında en çok dikkat çekeni, 14 Mayıs 2023 seçimlerinden tam dört gün önce 10 Mayıs tarihinde Moskova’da Türk, Rus, Suriye ve İran Dışişleri Bakanları arasında yapılan ortak toplantıydı.Bu arayışların 2023 seçiminin hemen öncesine rastlaması, yapılan hamlelerin kampanya döneminde yakıcı bir mesele haline gelen Suriyeli sığınmacılar konusunda kamuoyuna, seçmenlere mesaj verilmesi niyetleriyle ilişkilendirilmesine de yol açtı.*Gelgelelim seçim sonrasında bir süre tavsamış görünen normalleşme dosyası, 2024 yılına girilmesiyle birlikte yeniden ilişkilerin gündemine yerleşmiştir.Ankara’nın Suriye’de PKK/YPG’yi sahadan çıkartmayı merkeze alan terörle mücadele stratejisinin etkili bir şekilde uygulanabilmesi, aynı zamanda sığınmacıların ülkelerine dönüşüyle ilgili hareketlilik sağlanabilmesi, bir şekilde Esad rejiminin de denklemin içine alınabilmesini gerekli kılıyordu.Geçen yıl boyunca Ankara’da resmi düzeyde yapılan açıklamalara baktığımızda, Türkiye ile Suriye arasında normalleşmenin gerekleri üzerine çok sayıda mesajla karşılaşmak mümkündür. Özellikle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan doğrudan Beşar Esad’a giden bir dizi sıcak mesaj hemen dikkat çekiyor.Bu noktada Rusya lideri Vladimir Putin’in Suriye Temsilcisi Alexander Lavrantiev’in geçen 26 Haziran’da Şam’ı ziyaret edip Esad ile görüşmesinden sonra bir ara geçici bir iyimserlik havasının uç verdiğini de belirtelim.Esad, Lavrantiev ile görüşmesinden sonra “Suriye devletinin topraklarının tümü üzerindeki egemenliğine saygı ve terörizmin bütün şekilleri ve örgütleriyle mücadele esaslarına dayandığı sürece, Suriye-Türkiye ilişkilerine dönük bütün inisiyatiflere açık olduğunu” söylemiştir.Erdoğan, Esad’ın bu çıkışını olumlu karşılamış ve 28 Haziran’da yaptığı bir açıklamada, Suriye ile diplomatik ilişki kurulmaması için hiçbir neden olmadığını kaydederek, “Biz Suriye’yle bu ilişkileri geliştirmekte geçmişte nasıl birlikteysek yine aynı şekilde birlikte hareket ederiz. Suriye’nin de iç işlerine karışmak gibi bir derdimiz, bir hedefimiz asla olamaz” demiştir.Cumhurbaşkanı, geçmişte ilişkilerin “ailece görüşmeye varıncaya kadar” çok canlı tutulduğunu da hatırlatmıştır.Erdoğan, daha sonra bu yöndeki mesajlarını birçok vesileyle tekrarlamış, bu arada 12 Temmuz’da Esad’a “Ya ülkeme gel veya üçüncü ülkede bu görüşmeyi yapalım” çağrısında bulunduğunu da açıklamıştır.Cumhurbaşkanı, geçen 21 Eylül’de BM toplantısı için ABD’ye giderken yine önemli bir çıkış yaparak, “İlişkilerin normalleştirilmesi için Beşar Esad ile görüşme irademizi ortaya koyduk. Biz şimdi karşı taraftan cevap bekliyoruz. Biz buna hazırız. Halkı Müslüman iki ülke olarak artık bu birlikteliği, bu beraberliği bir an önce gerçekleştirelim istiyoruz. İki ülke ilişkilerinde yeni bir dönem de böylesi bir görüşme neticesinde inşallah başlar diye inanıyorum” demiştir.Cumhurbaşkanı’nın “görüşelim” önerisine Esad’dan olumlu bir yanıt hiçbir zaman gelmemiştir.*Rus tarafından yapılan muhtelif açıklamalara bakılırsa, ilerleme sağlanamamasının en önemli nedenlerinden biri, Türkiye’nin Esad’ın önceden istediği Türk askeri gücünün Suriye’nin kuzeyinden çekileceğine ilişkin güvenceyi vermeye yanaşmamış olmasıdır.Buna karşılık Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Rus tarafının aslında Ankara-Şam normalleşmesi için çok çaba sarf ettiği kanaatinde değildir. Fidan, 15 Kasım’da A Haber’e mülakatında, bu konudaki bir soru üzerine, Şam’ın belli adımları atması konusunda “Rusların çok yoğun bir baskı yapacağını düşünmediğini” ifade etmiş, “Bu konuda biraz nötr duruyorlar açıkçası” diye konuşmuştur.İran cephesine baktığımızda Ankara’daki yaygın görüş, Tahran’daki rejimin konu edilen dönemde Suriye’deki nüfuzunu kaybetmemek açısından Türkiye ile Esad rejimi arasındaki bir yakınlaşmayı zaten desteklemekten uzak durduğudur.*İlginçtir ki, bütün kilitlenmeye rağmen, Ankara geçen kasım ayının ortalarına kadar Şam’a sıcak mesajlar göndermeye devam etmiştir. Örneğin Cumhurbaşkanı Erdoğan, 12 Kasım’da yaptığı bir açıklamada şunları söylemiştir:“Ben hâlâ Esed’den umutluyum. Bir araya gelip Suriye -Türkiye ilişkilerini inşallah yoluna koyalım diye hala umudum var. Çünkü bizim Suriye-Türkiye arasındaki terör yapılanmalarını yok etmemiz lazım. Biz Suriye tarafına normalleşme konusunda elimizi uzattık. Bu normalleşmenin Suriye topraklarında barış ve huzura kapıyı aralayacağını düşünüyoruz.”Erdoğan’ın bu seslenişi Heyet Tahrir eş Şam’ın (HTŞ) Halep’e dönük askeri harekatı başlatmasından tam iki hafta öncedir.*HTŞ birlikleri 27 Kasım akşamı harekete geçmiştir. HTŞ, 29 Kasım akşamı Halep’ten içeri girmiş ve 30 Kasım günü büyük ölçüde kentte kontrolü ele almıştır. Silahlı muhaliflerin daha sonra güneye başkent Şam’a doğru yönelen harekâtı 8 Aralık günü Esad’ın ülkeyi terk etmesiyle sonuçlanmıştır.Burada Esad’ın 2024 boyunca Erdoğan’ın kendisine yaptığı açılımlara olumlu bir yanıt verip Ankara ile kontrollü bir diyalog egzersizini başlatması bu tabloyu değiştirir miydi?Örneğin, iki ülkenin dışişleri bakan yardımcıları arasında ilişkilerin düzeltilmesinin koşullarının araştırılmasını konu alan bir diyalog kanalının açılmış olması, en azından normalleşmenin bir başlangıcı olarak görülmez miydi?*Tabii ki tarihin akışında varsayımlar üzerinden geriye dönük sorularla bir yere varmak mümkün olmuyor.Ancak yine de bu varsayım üzerinden düşündüğümüzde bir fikir egzersizi olarak şu soruları yöneltebiliriz.Erdoğan’ın Esad’la arzuladığı normalleşmenin ilk adımlarının atılması, HTŞ’yi Halep’e doğru bir harekâta kalkışmaktan caydırır mıydı? Bu yönde bir gelişme Ankara’yı karşısına almamak düşüncesiyle HTŞ’yi frene basmaya iter miydi? Ya da Ankara diyalog sürecini sekteye uğratabileceği endişesiyle durması için HTŞ üzerinde ağırlık koyma yoluna mı giderdi?Bunlar, yanıtları olmasa da yine de yabana atılacak sorular değildir.Ama şu kadarını söyleyebiliriz. Tarihin akışı Esad’a Ankara ile diyalog penceresini açmış, ancak kendisi bu pencereyi kapatmayı tercih etmiştir.Bu kararının sonucu, Esad Suriye’yi terk edip Moskova’ya gittikten sonra Şam’a ayak basan ilk yabancı istihbarat şefi İbrahim Kalın ve ilk Dışişleri Bakanı da Hakan Fidan olmuştur…
Source: Sedat Ergi̇n
Sultan Bayat ve ailesi Beştepe’ye konuk oldu
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Afyonkarahisar”da camilerin temizliğini yapan Sultan Bayat ve ailesini kabul etti. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi”nde gerçekleşen kabulde, Afyonkarahisar Valisi Kübra Güran Yiğitbaşı da yer aldı. Camilerin temizlik hizmetini yapan Sultan Bayat, Erdoğan”ın geçen yılki Afyonkarahisar ziyaretinde aracının önünü kesmiş, Başkan Erdoğan da Bayat ve ailesini ağırlama sözü vermişti. Bu arada, Başkan Erdoğan, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile telefonda görüştü. Türkiye ile Azerbaycan ikili ilişkileri, bölgesel ve küresel konuların ele alındığı görüşmede Erdoğan, Türkiye”nin Güney Kafkasya bölgesinde kalıcı barışın sağlanmasına desteğinin tam olduğunu, her zaman Azerbaycan”ın yanında olacağını belirtti.
Source: Ankara
İsrail’de Türkiye korkusu
İsrail basını Türkiye”ye odaklanmış durumda. Yılın ilk günü barbar İsrail ordusunun Gazze Şeridi”ndeki soykırımına dur demek için İstanbul”daki Galata Köprüsü”nde düzenlenen dev Gazze yürüyüşü İsrail”de büyük yankı uyandırdı. Türkiye Gençlik Vakfı (TÜGVA) öncülüğünde 308 sivil toplum kuruluşunun katılımıyla Filistin için “Dün Ayasofya, Bugün Emevi, Yarın Aksa” sloganları ile düzenlenen yürüyüş İsrail basınını korkuttu. Makor Rishon gazetesi, Fazit Rabina imzalı ve “İmparatorluk yeniden saldırıyor: Erdoğan”ı ciddiye almanın zamanı geldi” başlıklı bir haber yayımladı. Galata yürüyüşünde binlerce kişi tarafından tekrarlanan “Dün Ayasofya, Bugün Emevi, Yarın Aksa”nın sadece bir slogan olmadığına vurgu yapıldı. Atılan sloganlara ilişkin “Belki de “Dün Ayasofya, Bugün Emevi, Yarın Aksa” sadece bir slogan değil. Belki de bu bir eylem planı” ifadelerine yer verildi. BÖLGEDE MERKEZ OYUNCU İsrail basını Türkiye”nin bölgedeki etkisine de dikkat çekti. Maariv gazetesi Ortadoğu”da değişen dinamiklerin Türkiye”yi bölgede yeni bir merkezi oyuncu haline getirdiğini ve bunun İsrail için bazı sonuçları olacağını yazdı. Gazeteye konuşan Tel Aviv Üniversitesi”nden Dr. Chai Eitan Cohen Yanrojak, Türkiye”nin savunma sanayii konusunda giderek bağımsızlaştığına dikkat çekti. Uzman, “Türkiye bölgesel bir güç olarak görülüyor, bu nedenle Türklerin silahlanmasını sadece bize karşı bir şey olarak göremeyiz”” dedi.
Source: Sabah
ABD”den göz göre göre yalan! Gazze”de soykırım yokmuş
İşgalci İsrail güçlerinin Gazze Şeridi”nin çeşitli bölgelerine kara, hava ve denizden yürüttüğü saldırılar, ardında ölü ve yaralıların yanı sıra büyük yıkımlar bırakarak 461. gününde sürüyor.ABD yönetimi, Sudan”daki Hızlı Destek Kuvvetleri”nin (HDK) soykırım suçu işlediğinden emin olduklarını, ancak İsrail”in Gazze”deki saldırılarının soykırım olarak değerlendirilemeyeceğini savundu.Beyaz Saray Ulusal Güvenlik İletişim Danışmanı John Kirby, telekonferans yoluyla düzenlediği basın toplantısında, Sudan”da soykırım işlendiği sonucuna varan ABD yönetiminin Gazze konusundaki çifte standartına yönelik eleştirileri yanıtladı.Kirby, ABD yönetiminin dünkü açıklamasıyla HDK”nın Sudan”da soykırım suçu işlediği sonucuna vardıklarını ve HDK”nın “sistematik” ve “etnik köken” gözeterek saldırılar yapması nedeniyle bu sonuca emin bir şekilde ulaştıklarını vurguladı.Sudan”da soykırım işlendiği sonucuna varan Biden yönetiminin, Gazze”deki olayları nasıl değerlendirdiği sorusuna yanıt veren Kirby, İsrail”in Gazze”deki saldırılarını soykırım olarak görmediklerini belirtti.Kirby, “İsrail”in Filistinlilere karşı bir soykırım gerçekleştirmesi söz konusu değil, bu açık. Dışişleri Bakanı (Antony) Blinken”ın da ifade ettiği gibi, Sudan”da gördüğümüz şey ise soykırımdır.” ifadesini kullandı.ABD”li danışman, HDK”nın Sudan”daki eylemlerinin sistematik ve etnik kökene göre saldırılar olduğunu, ancak İsrail”in Gazze”deki katliamlarının sistematik ve etnik köken gözeterek, kasıtlı yapılmadığını iddia etti.- İSRAİL ORDUSU SOYKIRIM İŞLEMİYOR İDDİASIKirby, Gazze”de devam eden soykırımı bu kategoride görmemelerini şu sözlerle meşrulaştırmaya çalıştı:”Sudan”da olan, insanların etnik kökenleri veya inançları nedeniyle sistematik şekilde, doğrudan ve kasıtlı şekilde toplu olarak öldürülmesi, tecavüz, cinayet ve işkence gibi olayları içeriyor. Soykırımın tanımı tam da budur. Ancak Gazze”de gördüğümüz şey bu değil. İsrail ordusu her gün uyanıp, “Hadi bugün bazı masum insanları öldürelim, çünkü onlar Filistinli.” demiyor.”Gazze”de çok fazla sivilin hayatını kaybettiğinin farkında olduklarını ve bu konudaki endişelerini sürekli olarak İsrail tarafına ilettiklerini kaydeden Kirby, “Gazze”deki sivil kayıplar konusunda daha hassas ve dikkatli olmaları gerektiğini İsrail”deki muhataplarımıza her şekilde iletiyoruz. Bu kayıpların seviyesi kesinlikle kabul edilemez. Bu bir gerçek, ancak bu durumu soykırım olarak nitelendirmekle aynı şey değil.” şeklinde konuştu.03:15 İşgal altındaki Batı Şeria”nın Kalkilya kentinde 3 İsraillinin öldüğü saldırıyı Hamas”ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları üstlendi.01:00 ABD”nin başkenti Washington”da toplanan Soykırıma Karşı Doktorlar kuruluşunun üyeleri, Gazze Şeridi”ndeki Kemal Advan Hastanesi Müdürü Hüsam Ebu Safiyye”yi gözaltında tutan İsrail”i protesto etti ve basın açıklaması yaptı.00:36 İsrail ordusu, Gazze Şeridi”nin kuzeyindeki çatışmalarda 3 İsrail askerinin öldüğünü duyurdu.00:18 İsrail”in Gazze Şeridi”nin orta kesimindeki Deyr el-Belah kentine düzenlediği hava saldırısında 4 Filistinli yaşamını yitirdi, çok sayıda kişi yaralandı.00:04 ABD yönetimi, Sudan”daki Hızlı Destek Kuvvetleri”nin (HDK) soykırım suçu işlediğinden emin olduklarını, ancak İsrail”in Gazze”deki saldırılarının soykırım olarak değerlendirilemeyeceğini savundu.00:00 Birleşmiş Milletler (BM), İsrail”in 3 hafta sonra uygulayacağı BM Yakın Doğu”daki Filistinli Mültecilerle Yardım ve Bayındırlık Ajansının (UNWRA) Batı Şeria, Gazze ve Doğu Kudüs”teki faaliyetlerini sonlandırma kararının Filistinli çocuklar üzerinde “feci bir etki” bırakacağını belirtti.Hamas”ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları, “Filistinlilere ve başta Mescid-i Aksa olmak üzere kutsal değerlere yönelik sürekli ihlallere karşılık verme” gerekçesiyle İsrail”e 7 Ekim 2023″te kapsamlı saldırı düzenledi.İsrail, 7 Ekim”deki saldırılarda 1200 İsraillinin öldüğünü, 5 bin 132 kişinin de yaralandığını açıkladı.İsrail”in 7 Ekim”den bu yana Gazze Şeridi”ne düzenlediği saldırılarda yaklaşık 17 bin 841″i çocuk, 12 bin 298″i kadın olmak üzere 45 bin 936 Filistinli şehit oldu, 109 bin 274 kişi yaralandı.Enkaz altında halen binlerce ölü olduğu bildirilirken, halkın sığındığı hastane ve eğitim kurumları hedef alınarak sivil altyapı da tahrip ediliyor.İsrail ordusu, Gazze Şeridi”ne saldırılarının başladığı 7 Ekim”den bu yana 393″ü karadan işgal sürecinde olmak üzere 828 askerinin öldüğünü duyurdu.Çatışmalara 24 Kasım 2023″te 4 günlüğüne verilen ve daha sonra 3 gün daha uzatılan “insani ara”da 81 İsrailli ve 240 Filistinli esir karşılıklı serbest bırakıldı. Öte yandan İsrail, binlerce Filistinliyi alıkoyup hapsetmeye devam etti.İşgal altındaki Batı Şeria ve Doğu Kudüs”te de 7 Ekim 2023″ten bu yana İsrail askerleri ile Filistin topraklarını gasbeden İsraillilerin saldırılarında 167″si çocuk 837 Filistinli hayatını kaybetti.
Source: Www.star.com.tr
Şara yönetiminden ABD”ye çağrı: Tamamen kaldırın
Suriye”deki yeni yönetimin Dışişleri Bakanlığı, ülkedeki istikrar ve refahın sağlanabilmesi için ABD”den ülkeye yönelik yaptırımların tamamen kaldırılmasını talep etti.Suriye Haber Ajansına (SANA) göre, yeni yönetimin Dışişleri Bakanlığından ABD”nin Suriye”ye yönelik yaptırımlarını hafifletmesi için açıklama yapıldı.Açıklamada, yaptırımların Esed rejiminin devrilmesiyle geçerliliğini yitirdiği ve artık Suriye halkını olumsuz etkilediği ifade edildi.Suriye”de istikrar ve refahın sağlanabilmesi için söz konusu yaptırımların tamamen kaldırılması çağrısı yapıldı.Açıklamada, yeni yönetimin, ABD”nin ülkeye insani yardımların ulaştırılmasını kolaylaştırmak amacıyla bazı enerji ile havale hareketlerine izin veren 6 ay süreli muafiyet sağlamasını memnuniyetle karşıladığı belirtildi. ABD Hazine Bakanlığı, Suriye”ye insani yardımların ulaştırılmasını kolaylaştırmak amacıyla devlet kurumlarıyla yapılan işlemlerin yanı sıra bazı enerji ile havale hareketlerine izin veren 6 ay süreli muafiyet sağlandığını bildirmişti.Yabancı Varlıkları Kontrol Ofisi”nin (OFAC) yayımladığı lisansla Suriye”deki yönetim kurumlarıyla yapılan işlemlerin yanı sıra ülkeye veya ülke içinde petrol, petrol ürünleri, doğal gaz ve elektrik dahil enerjinin satışı, tedariki, depolanması veya bağışlanmasının desteklenmesine yönelik faaliyetler ile Suriye Merkez Bankası aracılığıyla yapılan işlemlerin de kapsama alındığı ticari olmayan kişisel para hareketlerine 7 Temmuz”a kadar izin verilmişti.Türkiye”nin mesajı Batı”yı endişelendirdi: Harekete geçmekte çok kararlı görünüyorlarSuriye”nin ismi değişecek mi?Ankara ziyaretinin amacını anlattı: Türkiye”nin bugünkü rolünden korkmuyorum
Source: Www.star.com.tr
ABD üslerinden sevk edildi! Türkiye sınırına sadece bir km uzaklıkta
Anadolu Ajansı (AA), Suriye-Türkiye sınırında terör örgütü PKK/YPG işgali altındaki Aynularab (Kobani) ilçesine Tenef”teki ABD üssünden gönderildiği öğrenilen T duvarlarının yerleştirildiği binayı havadan ve yerden görüntüledi.AA, 2 Ocak”ta Aynularab”a ABD bayrakları iliştirilen tırlarla sevk edilen T tipi duvarların izini sürdü.Güvenilir yerel kaynaklardan alınan bilgiye göre, söz konusu duvarlar Aynularab”a, ülkenin güneyindeki Ürdün sınırında yer alan Tenef bölgesindeki ABD üslerinden sevk edildi.İlçeye getirilen duvarlar, merkezde Menz olarak adlandırılan cadde üzerindeki, daha önce Kenin Oteli olarak bilinen bir binayı çevrelemek için kullanıldı.AA Teknoloji”nin ürettiği haberci dronu Tepe”nin havadan görüntülediği binanın ön kısmında, terör örgütü PKK/YPG unsurlarının kullandığı pikaplara benzeyenler dahil 5 araç ve bazı kişilerin bulunduğu fark edildi.AA”nın ön cepheden yerden de görüntülediği bina, caddeye sıfır noktada yer alırken, Türkiye sınırına yalnızca bir kilometre uzaklıkta bulunuyor.Pentagon Sözcü Yardımcısı Sabrina Singh, 3 Ocak”ta yaptığı açıklamada, “Kobani”de (Aynularab) askeri üs inşa etme planı yok.” ifadesini kullanmıştı.Pentagon”dan açıklama geldiŞara yönetiminden ABD”ye çağrıTürkiye”nin süper silahı akıllarını aldı! Çelik Kubbe ile birleşince devasa bir güç olacaklar
Source: Www.star.com.tr
Meksika lideri Sheinbaum”dan Trump”a mizahi yanıt: Kuzey Amerika”ya Meksika Amerika”sı diyelim
Ulusal Saray’daki günlük basın toplantısında konuşan Sheinbaum, Trump”ın “Meksika Körfezi”nin adını Amerika Körfezi olarak değiştireceğiz.” sözlerine tepki gösterdi.
Trump, Panama Kanalı ve Grönland”ı kontrol edebilmek için asker kullanabileceğini ima ettiTrump, Kanada”yı ABD”nin parçası olarak gösteren harita paylaştı
Sheinbaum, Meksika Körfezi isminin 1607’den beri uluslararası düzeyde tanındığını hatırlatarak, şu ifadeleri kullandı:
“1607 yılına ait eski bir haritayı gözler önüne seriyorum. Elbette, Meksika Körfezi Birleşmiş Milletler (BM) tarafından resmi isim olarak tanınıyor. Ama neden Kuzey Amerika”ya “Meksika Amerika”sı” demiyoruz? Kulağa hoş geliyor, değil mi? Apatzingan Anayasası’na göre bunu tartışabiliriz. O zaman Kuzey Amerika”ya Meksika Amerika”sı diyelim.”
Trump’ın Meksika”yı hedef alan açıklamalarına da değinen Sheinbaum, “Dün Başkan Trump, kusura bakmasın ama yanlış bilgilendirildiğini düşünüyorum. Meksika’yı halk yönetiyor ve biz burada demokrasiyi güçlendirmeye devam ediyoruz.” diye konuştu.
Apatzingan Anayasası”nın önemi
Sheinbaum’un konuşmasında atıfta bulunduğu Apatzingan Anayasası, 22 Ekim 1814″te Meksika’nın Apatzingan kentinde ilan edilen ve bağımsızlık hareketi sırasında oluşturulan ilk anayasa metni olarak kabul ediliyor.
Meksika Körfezi”nin tarihsel kökeni
Amerika kıtasının keşfinden sonra İspanyol kaşifler, bölgede haritalandırma ve keşif çalışmaları gerçekleştirdi. 16. yüzyılın başlarında bölgeye Meksika Körfezi adı verildi ve o zamandan bu yana uluslararası haritalarda bu şekilde anıldığı biliniyor.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
Source:
Suriye”de YPG”ye 3 koldan kıskaç! SMO”dan hilal taktiği
ABD desteğiyle Suriye topraklarını işgal eden terör örgütü PKK/YPG”nin bölgeden çıkması için verilen süre doluyor. Terör örgütünü Münbiç ve Tel Rıfat”tan temizleyen, Arap aşiretlerin desteğiyle Deyrizor”dan püskürten Suriye Milli Ordusu (SMO), Barış Pınarı Harekatı bölgesinde büyüt askeri yığınak yaparak birlikleri YPG hattına kaydırdı. “Silah bırak” çağrısına uymadığı taktirde terör örgütüne yapılacak operasyon Barış Pınarı bölgesinde açılan üç cepheden başlayacak.SMO ALARMA GEÇTİBaşkan Recep Tayyip Erdoğan”ın Suriye”nin toprak bütünlüğü ve Türkiye”nin bekası için “bir gece ansızın gelebiliriz” mesajının ardından terör örgütü PKK/YPG”yi panik sardı. SMO, terör örgütünü Suriye”de işgal ettiği bölgeden temizlemek için alarma geçti. Fırat”ın batısını teröristlerden temizleyen SMO, Barış Pınarı Harekatı bölgesinde terör örgütü PKK/YPG”yle olan cephe hatlarına yeni birlikler kaydırdı.ÜÇ CEPHEDE HAZIRLIKTerör örgütü PKK/YPG”den kurtarılan Barış Pınarı Harekatı bölgesinde, SMO Müşterek Kuvvetleri, Halep”in Ayn el Arab ilçesi, Rakka ilindeki Ayn İsa ilçesi ve Haseke ilindeki Tel Temir beldesine bakan cephe hatlarına ağır silahlar ve savaşçılar sevk etti. Akşam Gazetesi”nin haberine göre, olası operasyonda terör örgütü PKK/YPG bu üç cephe hattına batıdan Münbiç, güneyden Deyrizor”daki SMO güçlerinin de harekete geçmesiyle hilal şeklinde çevrilecek.SMO Müşterek Kuvvetler Rasulayn Komutanı Ebu Abdullah Muhammed, AA muhabirine yaptığı açıklamada, tüm cephe hatlarına sevkıyat yaparak askeri hazırlıkları alarm seviyesine yükselttiklerini söyledi.”Bölgede çalkantının merkez üssü olurlar” uyarısı: Türkiye”den destek almazlarsa…Barış Pınarı bölgesinde hareketlilikBakan Fidan: YPG kendini feshetmezse operasyon yaparız
Source: Www.star.com.tr
İsrail”de Türkiye ve Erdoğan korkusu Erdoğan”ın eylemleri İsrailli liderlerin uykusunu kaçırıyor
Gazetede yer alan haberde, 61 yıllık Baas rejiminin yıkılmasının ardından “Türkiye”nin Rusya ve İran”ın yerini alarak Suriye”yi uydu devlet haline getirmeye çalıştığı” iddia edilirken bunun, İsrailli yetkililer için “giderek artan bir endişe kaynağına dönüştüğü” ileri sürüldü. Adı açıklanmayan İsrailli bir siyasi yetkilinin “Türkiye”nin Suriye”deki faaliyetlerinin” Tel Aviv için “son günlerde en önemli önceliklerinden biri haline geldiğini” söylediği iddia edildi. İsrail yönetiminin ayrıca “Türkiye”nin Suriye”deki hamlelerini” ele almak için “gelecek günlerde iki kritik görüşme planladığı” öne sürüldü. Bu görüşmelerden birinin Savunma Bakanlığında diğerinin de Başbakan Netanyahu liderliğinde yapılacağı savunuldu. “Cumhurbaşkanı Erdoğan”ın eylemleri İsrailli liderlerin uykusunu kaçırıyor” İsrailli yetkililerin Esed rejiminin devrilmesinin ardından Türkiye”nin Suriye”de en etkili güç haline geldiğine inandığı belirtildi. Haberde, Suriye”deki son gelişmeler ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan”ın eylemlerinin “İsrail”in siyasi ve güvenlik liderleri için uykusuz gecelere neden olduğu” yazıldı. Tel Aviv”in “Türkiye”nin stratejik bir tehdit haline gelme olasılığına hazırlandığı” iddia edilen habere göre, İsrailli yetkililer “Türkiye”nin Suriye”deki hamlelerinin iki ülke arasında ağır bir sürtüşme yaratma potansiyeli” taşıdığını düşünüyor. İsrail ile PKK/YPG arasındaki ilişkilere dikkat çekildi İsrail”in terör örgütü PKK/YPG ile uzun süredir devam eden bir ilişkisi olduğuna işaret edilen haberde, Tel Aviv”in bu konuda Ankara ile doğrudan karşı karşıya gelmek istemediği kaydedildi. Suriye”deki son gelişmelerin ardından İsrail basınında Türkiye hakkında çıkan haberlerdeki artış dikkati çekiyor. Jerusalem Post gazetesinde bu hafta yayımlanan habere göre, Netanyahu”nun talimatıyla kurulan Nagel Komitesi, Tel Aviv yönetiminin Türkiye ile “olası bir savaşa” hazırlıklı olması gerektiği yönünde rapor sunmuştu.
Source: Internet Haber
Meksika lideri Sheinbaum, Trump”la dalga geçti
ABD”de 20 Ocak”ta başkanlık koltuğuna oturacak olan Donald Trump, henüz resmi olarak göreve başlamamasına rağmen sözleriyle gündemde yer almaya devam ediyor. TRUMP”A TEPKİ Ulusal Saray”daki günlük basın toplantısında konuşan Sheinbaum, Trump”ın “Meksika Körfezi”nin adını Amerika Körfezi olarak değiştireceğiz.” sözlerine tepki gösterdi. Sheinbaum, Meksika Körfezi isminin 1607″den beri uluslararası düzeyde tanındığını hatırlatarak, şu ifadeleri kullandı: “KUZEY AMERİKA”YA MEKSİKA AMERİKA”SI DİYELİM” “1607 yılına ait eski bir haritayı gözler önüne seriyorum. Elbette, Meksika Körfezi Birleşmiş Milletler (BM) tarafından resmi isim olarak tanınıyor. Ama neden Kuzey Amerika”ya “Meksika Amerika”sı” demiyoruz? Kulağa hoş geliyor, değil mi? Apatzingan Anayasası”na göre bunu tartışabiliriz. O zaman Kuzey Amerika”ya Meksika Amerika”sı diyelim.” “MEKSİKA”YI HALK YÖNETİYOR” Trump”ın Meksika”yı hedef alan açıklamalarına da değinen Sheinbaum, “Dün Başkan Trump, kusura bakmasın ama yanlış bilgilendirildiğini düşünüyorum. Meksika”yı halk yönetiyor ve biz burada demokrasiyi güçlendirmeye devam ediyoruz.” diye konuştu. APATZİNGAN ANAYASASI”NIN ÖNEMİ Sheinbaum”un konuşmasında atıfta bulunduğu Apatzingan Anayasası, 22 Ekim 1814″te Meksika”nın Apatzingan kentinde ilan edilen ve bağımsızlık hareketi sırasında oluşturulan ilk anayasa metni olarak kabul ediliyor. MEKSİKA KÖRFEZİ”NİN TARİHSEL KÖKENİ Amerika kıtasının keşfinden sonra İspanyol kaşifler, bölgede haritalandırma ve keşif çalışmaları gerçekleştirdi. 16. yüzyılın başlarında bölgeye Meksika Körfezi adı verildi ve o zamandan bu yana uluslararası haritalarda bu şekilde anıldığı biliniyor.
Source: Haberler
TSK teyakkuzda: Suriye”ye harekat artık an meselesi
61 yıllık Baas rejiminin devrilmesinin ardından Suriye”de yeni bir dönemin kapıları sonuna kadar aralanırken sınırımızdaki terör örgütü PKK/YPG”nin varlığı ise tehdit oluşturuyor. “Terörsüz Türkiye” sloganı ile yola çıktığı sürecin adımlarını atan Ankara hem Irak hem de Suriye”de terör örgütü PKK/YPG”nin tasfiyesi için tüm senaryolara hazır. ŞARA İLE ART ARDA GÖRÜŞMELER Terör örgütünün tasfiyesine yönelik stratejik adımlar atmaya devam eden Türkiye, Suriye”de yeni yönetimin lideri Ahmed Şara ile art arda görüşmeler gerçekleştirirken gerekli adımların atılması talebini de açıkça iletti. 2 AŞAMALI BİR PLAN YÜRÜYECEK Türkiye gazetesinde yer alan habere göre birinci aşamada, bir an önce Suriye”de, PKK/YPG içerisinde bulunan Suriyeli olmayan teröristler ülkeyi terk edecek. Türkiye”den, İran”dan, Irak”tan ve Avrupa”dan gelen PKK kadroları ülkeden şartsız ayrılacak. İkinci aşamada ise YPG”nin bütün komuta kademesi, Suriyeli olanlar da dâhil olmak üzere Suriye”den ayrılacak. Suriye vatandaşı olanlar da silahı bırakacak ve yeni sisteme entegre edilip edilmeyecekleri veya nasıl entegre edilecekleri Suriye yönetimi tarafından belirlenecek. ANKARA KANSIZ VE PROBLEMSİZ BİR GEÇİŞ İSTİYOR Taleplerine yönelik atılacak adımları bekleyen, kansız ve problemsiz bir geçiş isteyen Ankara, muhtemel tüm senaryolara yönelik hazırlıklarını da yapmaya başladı. Bunlardan biri de askerî harekât. Millî Savunma Bakanlığı kaynakları, bir hafta içinde Suriye”deki birliklere 100″e yakın taciz ve saldırı girişiminde bulunduğuna dikkat çekerek, harekât alanlarındaki birliklerin tüm güvenlik tedbirlerinin sağlandığına işaret ediyor. TÜM BİRLİKLER TEYAKKUZA GEÇİRİLDİ Sınırdaki tüm birlikler atılacak adımlara ilişkin teyakkuza geçirilirken, Millî Savunma Bakanı Yaşar Güler de geçtiğimiz günlerde Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanları ile Suriye sınır bölgesindeki 6″ncı Kolordu ve Müşterek Özel Görev Komutanlığı Esas Komuta Yerinde inceleme ve denetlemelerde bulunmuştu.Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ise kabul ettiği tüm konuk bakanlara PKK/YPG”nin tasfiyesi konusunda Türkiye”nin kararlı tutumunu anlatırken, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da önceki gün kabul ettiği IKBY Başbakanı Mesrur Barzani”ye Suriye”deki gelişmelerin bölgede yeni istikrarsızlıklara yol açmaması mesajını verdi. SURİYE MİLLİ ORDUSU”NDAN CEPHEYE SEVKİYAT Suriye Millî Ordusu (SMO), Barış Pınarı Harekâtı bölgesinde terör örgütü PKK/YPG”yle olan cephe hatlarına ağır silahlar sevk etti. Terör örgütü PKK/YPG”den kurtarılan Barış Pınarı Harekâtı bölgesinde, SMO Müşterek Kuvvetleri, Halep”in Ayn el-Arap ilçesi, Rakka ilindeki Ayn İsa ilçesi ve Haseke ilindeki Tel Temir beldesine bakan cephe hatlarına ağır silahlar ve savaşçılar sevk etti. SMO Müşterek Kuvvetler Rasulayn Komutanı Ebu Abdullah Muhammed, yaptığı açıklamada, tüm cephe hatlarına sevkiyat yaparak askerî hazırlıkları alarm seviyesine yükselttiklerini söyledi. Tel Abyad ve Rasulayn ilçeleri, Türkiye”nin Ekim 2019″da gerçekleştirdiği Barış Pınarı Harekâtı ile terör örgütü YPG/PKK”nın işgalinden kurtarılmıştı. ERDOĞAN: BİR GECE ANSIZIN GELEBİLİRİZ Hatırlanacağı üzere Suriye”ye harekat sinyalini ilk olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kabine toplantısının ardından “Bir gece ansızın gelebiliriz” mesajıyla vermişti. Ardından CNN Türk canlı yayınına katılan Dışişleri Bakanı Hakan Fidan “Askeri harekât olmasını istemiyorsanız bizim ve yeni yönetim tarafından şartlar ortada. Ya bunun gereğini yerine getirip silah bırakacaklar ya da silahlarıyla birlikte o topraklara gömülecekler” ifadelerini kullanmıştı.
Source: Erdem Aksoy
Tel Aviv”e “Türkiye” uyarısı: İlk hedef savaşı önlemek olmalı
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu”nun talimatıyla kurulan Nagel Komitesi, Tel Aviv yönetiminin Türkiye ile “olası bir savaşa” hazırlıklı olması gerektiğini bildirdi. Raporda Türkiye”nin Osmanlı dönemindeki nüfuzunu geri kazanma hırsıyla hareket ettiği; Suriyeli muhalifle ittifak kurarak İsrail”in güvenliğine yönelik tehdit oluşturduğu da öne sürüldü. Söz konusu rapor İsrail basınında tedirginlik oluşturdu; gazeteler Türkiye manşetleriyle çıktı.Yeni yılın ilk gününde Galata”da toplanan 450 binden fazla kişi Filistin”deki soykırıma karşı dünyaya mesaj vermişti.AYASOFYA SEMBOLİK ADIM!Makor Rishon Gazetesi İstanbul”da yeni yılın ilk gününde 400″den fazla sivil toplum kuruluşunun katıldığı ve Filistin için “Dün Ayasofya, Bugün Emevi, Yarın Aksa” sloganıyla düzenlenen yürüyüşten duyduğu rahatsızlığı dile getirdi.İsrail”in Cumhurbaşkanı Erdoğan”ı ciddiye almasının vaktinin geldiği belirtilen analizde şu ifadeler kullanıldı: “Erdoğan”ın Ayasofya”yı cami olarak yeniden açmasıyla başlayan bu sembolik adımların, Suriye”deki Emevi Camii ve Kudüs”teki Mescid-i Aksa ile devam edebileceği fikri, İsrail”de derin endişelere yol açıyor. Belki de “Dün Ayasofya, Bugün Emevi, Yarın Aksa” sadece bir slogan değil, bir eylem planı. 2018″de bu uzak bir ihtimal, hatta gülünç görünüyordu. Ama 2025″te Türkiye”nin Suriye”de ve Libya”da askeri varlığı var, Kıbrıs”ta İHA üssü var, ve Gazze kuşatmasını yarmak istiyorlar. Belki de yönümüzü yeniden hesaplamanın vakti gelmiştir.”AKDENİZ”İN EN BÜYÜĞÜTürkiye”nin Doğu Akdeniz”deki en güçlü orduya sahip olduğunu belirten Maariv Gazetesi”ndeki analizde “Ankara son yıllarda Suriye, Libya ve Karabağ”da ciddi savaş deneyimi kazandı” denildi.TEL AVİV”E UYARI: İLK HEDEF SAVAŞI ÖNLEMEK OLMALIMaariv Gazetesi Ortadoğu”da değişen dinamiklerin Türkiye”yi bölgede yeni bir merkezi oyuncu haline getirdiğini; bunun İsrail için bazı sonuçları olacağını yazdı. Gazeteye konuşan Tel Aviv Üniversitesi”nden Dr. Chai Eitan Cohen Yanrojak, insansız hava araçlarının Lübnan”daki çatışmalarda İsrail için büyük bir baş ağrısı haline geldiğini belirterek şöyle dedi: “Türklerin, Dağlık Karabağ, Ukrayna, Libya gibi savaş alanında kendilerini kanıtlamış çok gelişmiş İHA”ları var. İsrail, Türklerle sağlıklı bir iletişim kanalı açmalı. İlk hedef savaşı önlemek olmalı.”ORTADOĞU”DA DENGELER DEĞİŞTİThe Jerusalem Post Gazetesi, Türkiye”nin Ortadoğu”da hızla yükseldiğini; Batı”da ise İsrail karşıtlığının giderek arttığına dikkat çekti. Gazetenin haberine göre uzmanlar, iki düşman güce (İsrail ve İran) dayalı bir Ortadoğu”dan, İsrail ve Türkiye”nin güç üsleri olduğu çok farklı bir Ortadoğu”ya doğru gidildiğine inanıyor.”Türkiye ile savaşa hazır olun”Türkiye”nin süper silahı akıllarını aldı! Çelik Kubbe ile birleşince devasa bir güç olacaklarTürkiye”nin mesajı Batı”yı endişelendirdi: Harekete geçmekte çok kararlı görünüyorlarSuudi Arabistan”ın KAAN hamlesi sonrası İsrail”i uyardılar: F-35 gibi sıradan değil
Source: Www.star.com.tr
Erdoğan ile Bahçeli 16.30″da görüşecek
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, bugün saat: 16.30 da bir görüşme gerçekleştirecek. Erdoğan ile Bahçeli nin, başta Terörsüz Türkiye olmak üzere, gündeme ilişkin konuları ele alıp istişarede bulunacağı belirtildi.
Source: Habertürk
Faik Tanrıkulu yazdı: PKK/PYD neden Suriye”nin geleceğinde yer alamaz?
Esed rejiminin düşmesiyle birlikte, Ortadoğu”daki bölgesel dengeler yeniden şekillenirken, bu durum Türkiye için hayati bir önem taşıyor. Türkiye, 1984 yılından bu yana PKK terör örgütüyle mücadele ederken, bu sorunun önemli bir boyutunu Suriye ile ilişkiler oluşturmuştu. PKK”nın Suriye”de yuvalanması, Hafız Esed dönemiyle başlamış, 1980″li yıllarda örgüt lideri Abdullah Öcalan”ın Suriye”ye sığınmasıyla derinleşmişti. Baba Esed dönemi, PKK için adeta bir güvenli liman haline gelmiş, bu da Türkiye-Suriye ilişkilerinde ciddi gerilimlere yol açmıştı.Bu süreçte Suriye, yalnızca iç savaşı ve siyasi krizleriyle değil, uluslararası ve bölgesel güçlerin çıkar çatışmalarına sahne olmasıyla da dikkat çekiyor. Ancak bu denklemde yer alan PKK/YPG”nin Suriye”nin geleceğinde kalıcı bir aktör olarak yer alması mümkün değil. Neden mi? Gelin birlikte değerlendirelim.Tarihsel Gerçekler ve PKK”nın Suriye ile İlişkisiPKK, 1980″li yıllardan itibaren Hafız Esed”in desteğiyle Suriye topraklarında varlık göstermeye başladı. Örgütün lideri Abdullah Öcalan, uzun yıllar boyunca Şam”da ve Lübnan”daki Bekaa Vadisi”nde faaliyetlerini yürüttü. Türkiye, bu dönemde PKK”nın Suriye”deki varlığını diplomatik yollarla çözmeye çalıştı ancak sonuç alamadı. 1998″de Adana Mutabakatı ile Suriye, PKK”ya verdiği desteği kesmek zorunda kalsa da örgüt bu tarihten sonra farklı yöntemlerle varlığını sürdürdü. 1990″larda PKK”nın kadrolarının %25″inin Suriye kökenli olduğu tahmin edilmektedir.Suriye İç Savaşı”nın patlak vermesiyle birlikte, PKK”nın Suriye kolu olan PYD/YPG sahneye çıktı. Özellikle 2014 Kobani Olayları sırasında YPG, DEAŞ”a karşı mücadele bahanesiyle Batılı ülkelerden büyük destek aldı. ABD”nin YPG”ye sağladığı 2 milyar doların üzerindeki yardım ise Ankara açısından büyük hayal kırıklığı. Ayrıca, ABD”nin 30.000″den fazla silah ve mühimmat gönderdiği biliniyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bu durumu, “Terör örgütüne verilen her silah, Türkiye”ye doğrultulmuş bir silahtır” sözleriyle eleştirmişti.PKK/YPG Kontrolündeki PetrolPKK/YPG kontrolündeki bölgeler, Suriye”nin en önemli doğal kaynaklarını, özellikle de petrolü elinde bulunduruyor. Geçiş hükümeti, bu kaynakların hem ülkenin enerji ihtiyacını karşılamada hem de yeniden kalkınmada kritik bir rol oynayacağının farkında. 2011 öncesinde günlük 410 bin varil petrol üreten Suriye, bugün bu üretimin dörtte birine dahi ulaşamıyor. Düşük kaliteli petrol ve eski teknolojiye sahip rafineriler, bu kaynakların getirisini sınırlayan başlıca nedenler arasında.Yeni hükümet, petrol sahalarının kontrolünü bir an önce sağlamayı ve bu alanlara yatırım çekerek kaynak üretimini artırmayı hedefleyecektir. Bu, ülkenin ekonomik toparlanması ve sürdürülebilir bir kalkınma için stratejik bir öncelik olacaktır.Yerel Meşruiyet EksikliğiYPG”nin Suriye”de karşı karşıya olduğu en büyük sorunlardan biri yerel halktan destek görememesi. Arap, Türkmen ve Kürt halklarıyla çatışan YPG, bölgede zorla göç ettirme, mülklere el koyma ve çocukları silah altına alma gibi insan hakları ihlalleriyle gündeme geldi.İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW), YPG”nin zorla göç ettirme, mülklere el koyma ve çocukları silah altına alma gibi uygulamalarını rapor etti. 300.000″den fazla Arap ve Türkmen, YPG”nin kontrol ettiği bölgelerden göç etmek zorunda kaldı. PKK/YPG”nin Suriye”nin kuzeyindeki kontrol alanları, uzun süredir örgütün “özerk yönetim” iddialarıyla gündemde. Ancak bu bölgelerdeki demografik gerçekler, örgütün bu söylemlerini çürütmektedir. Söz konusu alanlarda yaşayan yaklaşık 2,5 milyon kişinin %85″inin Araplardan oluştuğu biliniyor. Bu durum, PKK/YPG”nin bölgede yalnızca askeri güçle ayakta kaldığını ve toplumsal meşruiyetten yoksun olduğunu ortaya koyuyor. Nitekim rejimin çöküşünün ardından muhalifler kısa sürede Tel Rıfat ve Menbiç”i PKK”dan temizledi ve bu bölgelerde kontrol sağladı.Suriye”nin Geleceğinde YPG”ye Yer YokPKK/YPG”nin Suriye”nin geleceğinde yer alması, ne tarihsel gerçeklerle ne de bölgesel ve uluslararası dinamiklerle örtüşmektedir. Türkiye”nin kararlılığı, bölge halkının tepkisi ve uluslararası güçlerin çıkar çatışmaları, bu yapının kalıcı bir aktör olmasını engellemektedir. Türkiye, sınırlarını ve ulusal güvenliğini tehdit eden bu yapıya karşı mücadelesini sürdürürken, aynı zamanda Suriye”nin toprak bütünlüğünü savunan bir duruş sergilemektedir.Görülüyor ki, PKK/YPG gibi bir yapının, Suriye gibi çok aktörlü ve hassas bir denklemde sürdürülebilir bir varlık oluşturması mümkün değildir. Bu nedenle, Suriye”nin geleceği, ancak terör örgütlerinden arındırılmış bir yapı ve halkın iradesine dayalı bir yönetimle şekillenebilir.
Source: Faik Tanrıkulu
M. Yalçın Yılmaz yazdı: Hassas süreçte siyaset kamuoyunu rahatlatmalı
Devlet Bahçeli”nin çağrısıyla DEM Parti”nin başlattığı ziyaret trafiği kamuoyunda yeterince anlaşılamadı. Meclisteki ziyaret trafiğinde fotoğraf veren büyük partilerin (AK Parti, MHP ve CHP) seçmen tabanlarında bir tedirginlik olduğunu görmezden gelemeyiz. Siyasetin kamuoyunu rahatlatması ve toplumdaki endişeleri gidermesi gerekiyor. Bölgemizdeki ateş topu yayılma riski taşıyor. Suriye sahasında geçtiğimiz yıllarda İsrail-İran savaşı sürdü. İsrail, Suriye sahasını vururken Şam yönetimi içine kapanmış ve konfor alanında sessizce yaşıyordu. Şimdi İsrail Suriye, Irak ve İran sahasındaki Kürtleri Tahran”a karşı hazırlamak için ABD”yi bölgeye davet ediyor. ABD”nin Suriye ve Irak”ta Kürt grupları nasıl bir maceraya sürükleyeceğini göreceğiz. ABD kendi çıkarları doğrultusunda Çin”in bölgedeki partneri İran”a müdahaleyi planlıyor. Bu müdahale hem Moskova-Tahran ilişkisi hem de Pekin-Tahran ilişkisini cezalandırma gayesi taşıyor. Yukarıdaki fotoğrafta gözükmeyen ancak bu sürece destek olan Körfez Araplarını unutmayalım. Körfez sermayesinin İran”ın etkisini kırmak için kolları sıvadığını, geçmişteki otonomi arayışlarını bir kenara ittiklerini söyleyebiliriz.Yeni Şam yönetimi, Lübnan ve İran arasındaki bariyerlerden biri. Lübnan”da Hizbullah”a sevkiyat yolu tıkandı. Irak ve Suriye”deki Kürt grupları ise iki ateş arasında. KDP ve KYB, İran”ın gölgesindeyken İran”a karşı nasıl konumlanacak göreceğiz. İran ve Irak Şiası farklı kodlara sahipti. Irak”ın işgal süreci ve sonrasında gelişen İran etkisi uzun bir müddet Bağdat”ın kollarını bağlamıştı. Bugünlerde Bağdat”a Tahran”dan uzaklaşma baskısı belirgin hale geldi.Siyaset kurumu bölgede yaşanan gerginlik hakkında kamuoyunu bilgilendirmeli. Hassas bir süreçteyiz ve serinkanlı politikacılar duygusal yurttaşları rahatlatmalı. Trump Ne Söylüyor?Trump”ın çılgınca açıklamaları dünyayı sarsıyor. Panama, Grönland, Kanada ve Arktikt Denizi”ne yönelen Trump, Rusya ve Çin”i izole etmek için adeta meydan okuyor. Bu köşede Pasifik ve Arktik (Kuzey Kutbu) vurgusu yapmıştık. İsveç ve Finlandiya”nın NATO”ya alınması için verilen çabayı Arktik Denizi”nde yaşanacak savaşla ilişkilendirmiştik. Ülkemiz akademisi son yıllarda bu sahaya odaklanmış ve epeyce kitap yayınlanmış durumda. Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler kürsülerimiz Arktik”e yaşanacak gerilime dair tezler yaptırmış. Bu alanda 2014-2024 arasında 18 yüksek lisans tezi yazılmış. 2020-2024 arasında ise 4 doktora tezi yazılmış durumda. Bu tezlerin tahmini başlangıç tarihini dikkate alırsak 2017-2018 arası üniversitelerimiz Kuzey Kutbu”na odaklanmış. Arktik Denizi”nde buz kırıcı gemilerin artması, kestirme bir güzergâh olarak Çin ve Rusya”nın bu rotayı daha uzun süre kullanması ve bu havzadaki enerji kaynakları dikkat çekici boyuta ulaştı. Trump”ın Türkiye ve Erdoğan hakkındaki olumlu düşünceleri kafa karıştırıcı. Geçmişte yaşanan sorunlara rağmen Trump-Erdoğan ilişkisi krizleri çözebilecek mi göreceğiz. Ancak Ankara”da dışişleri kaynakları ABD ile sorunların çok sert tartışmalar yaşansa bile çözülecek bir süreçte olduğunu söylüyor. Zira devletin en üst katında “teröre asla müsaade edilmeyeceğini ve pazarlık yapılmayacağını” duyan kulaklar var.
Source: M. Yalçın Yilmaz
Kolombiya Cumhurbaşkanı Petro, Venezuela”da Maduro”nun yemin törenine katılmayacak
Ulusal basında yer alan habere göre Petro, Venezuela”da 28 Temmuz 2024″teki devlet başkanı seçimlerinin özgür şekilde gerçekleştirilmediği gerekçesiyle Maduro”nun yemin törenine katılmayacağını duyurdu.
Petro, X sosyal medya platformundan, Venezuela”daki duruma değinerek “Venezuela”daki son seçimler özgür değildi. Abluka altında özgür seçim olamaz. Özgür olmayan seçimleri tanıyamayız ve bu seçimlerin ablukasız bir şekilde yapılmasını temenni ediyoruz.” ifadelerini kullandı.
Venezuela ile 2 bin 219 kilometrelik kara sınırını paylaştıklarına dikkati çeken Petro, “Kolombiya, Venezuela ile diplomatik ilişkileri kesmeyecek ve davet almadığı sürece bu ülkenin iç işlerine müdahale etmeyecek ancak Kolombiya”daki insan hakları mücadelesinden yola çıkarak Venezuela”daki herkes için de bu haklara saygı gösterilmesini talep ediyoruz.” görüşünü paylaştı.
Bu arada, Petro, Venezuela”da siyasi muhalif Enrique Marquez”in gözaltına alınmasını kınadı.
Maduro”nun yemin töreninde Kolombiya”yı, Caracas Büyükelçisi Milton Rengifo”nun temsil edeceği bilgisi paylaşıldı.
Maduro, üçüncü kez kazanmıştı
Ulusal Seçim Konseyinin 29 Temmuz 2024″te duyurduğu sonuçlara göre Nicolas Maduro, yüzde 51,20 oyla devlet başkanı seçimini üçüncü kez kazanmıştı.
Muhalefet koalisyonunun adayı Edmundo Gonzalez ve muhalif lider Maria Corina Machado, seçim sonuçlarını reddetmişti.
Aralarında ABD, İtalya ve Arjantin”in de bulunduğu çok sayıda ülke, Gonzalez”i Venezuela”nın seçilmiş devlet başkanı olarak tanımıştı.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
Source:
“Türkiye uykularımızı kaçırıyor” itirafı: Türk ordusu kapımıza dayanabilir
Esed rejiminin çöküşü sonrası İran ve Rusya”nın etkisini kaybettiği Suriye”de Türkiye”nin artan varlığının İsrailli yetkililer için giderek artan bir endişe kaynağı olduğu dile getirildi.”TÜRKİYE UYKULARIMIZI KAÇIRIYOR” İTİRAFIRejim karşıtı silahlı grupların Suriye”de iktidara geldiğinden beri Cumhurbaşkanı Erdoğan”ın hamlelerinin İsrail yönetimi için uykusuz gecelere neden olduğu ifade edildi.İsrail basınına konuşan Tel Aviv”deki üst düzey bir siyasi kaynak, Türkiye”nin Suriye”deki faaliyetlerinin son günlerde en önemli öncelik haline geldiğini itiraf etti.İsrailli yetkililer, Türkiye”nin Suriye”deki hamlelerinin “iki ülke arasında ağır sürtüşme potansiyeli” taşıdığını düşünüyor.İsrail, Nagel Komisyonu raporunda yansıtıldığı gibi Türkiye”nin stratejik bir tehdit olma olasılığına hazırlanıyor. Önümüzdeki 10 yılda İsrail”in güç oluşturma ihtiyaçları ve güvenlik bütçesi hakkında öneriler formüle etmek üzere kurulan komisyon, raporda Türkiye”den 15 kez söz ederek bölgesel istikrarsızlığı ve Ürdün monarşisini istikrarsızlaştırma girişimleri, Mısır ve Türkiye yaklaşımlarındaki değişimler ve İsrail ile artan sürtüşme gibi hızlı değişim potansiyelini vurguladı.TÜRK ORDUSU KAPIMIZA DAYANABİLİR Suriye”nin Türkiye”nin vekili haline gelmesinin sorunu tırmandıracağı, Türk ordusunun İsrail”in kapısına kadar uzanabileceğini kaydeden kıdemli diplomat, İsrailli yetkililerin Türkiye”nin Şam”daki en etkili güç haline geldiğinin farkında olduğu söyledi.İSRAİL”DE “TÜRKİYE” KORKUSUİki İsrailli yetkili The Jerusalem Post”a yaptığı açıklamada, Savunma Bakanı İsrael Katz”ın Çarşamba akşamı Türkiye ile ilgili özel bir güvenlik toplantısı düzenleyeceğini bildirdi.Toplantı, İsrailli yetkililerin Esed sonrası Türkiye”nin bölgedeki nüfuzunun artacağı olasılığına ne kadar önem verdiklerini ve hatta bundan ne kadar korktuklarını ortaya koyuyor.Yetkililer Netanyahu”nun da önümüzdeki günlerde Türkiye konusunda bir toplantı düzenlemesinin beklendiğini söyledi.
Source: Www.star.com.tr
Elon Musk”tan İngiltere ve Almanya siyasetine müdahale
Financial Times’ın konuya yakın kaynaklardan aktardığı bilgilere göre milyarder iş adamı Elon Musk, İngiltere’deki İşçi Partisi hükümetine zarar verme ve alternatif siyasi hareketler için destek toplama yollarını araştırıyor.
Cinsel saldırılara göz yumma suçlaması
Dünyanın en zengin insanı ve ABD Başkanı Donald Trump’a yakın bir isim olan Musk, sık sık İngiltere siyasetine ilişkin açıklamalar yaparak, Starmer’ın istifa etmesi gerektiğini savunuyor. Musk, Starmer’ı, 2008 ile 2013 yılları arasında başsavcıyken kız çocuklarına yönelik cinsel saldırılara göz yummakla suçluyor. Starmer ise başsavcılık dönemiyle ilgili verdiği kararları savunuyor. Musk, Reuters’ın sorularına henüz bir yanıt vermedi.
Musk”ın diğer ülkelere müdahalesi
Geçtiğimiz ay, Musk, şubat ayında yapılacak Almanya seçimleri öncesinde göçmen karşıtı Almanya için Alternatif Partisi’ni (AfD) desteklediğini açıkladı. Norveç Başbakanı Jonas Gahr Stoere, bu hafta, Musk’ın ABD dışındaki ülkelere müdahale etmesine dair endişelerini dile getirdi.
Source: Dünya Gazetesi
MSB açıkladı: 2025 bedelli askerlik ücreti belli oldu
MSB Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri Tuğamiral Zeki Aktürk, bakanlıkta düzenlediği basın bilgilendirme toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Toplantıda 2025 bedelli askerlik ücreti açıklandı. MSB”den yapılan açıklamada şöyle denildi: BEDELLİ ASKERLİK ÜCRETİ BELLİ OLDU “Daha önce yapılan düzenleme ile memur maaş katsayısındaki artış oranına sabitlenen bedelli askerlik tutarı; Hazine ve Maliye Bakanlığınca 2025 yılının ilk altı ayı için yayımlanan “Mali ve Sosyal Haklar” genelgesindeki memur maaş katsayısı artış oranına göre iki yüz kırk üç bin on üç lira kırk dört kuruş (243.013,44 TL) olmuş, 7 Ocak’tan itibaren 2025 yılı bedelli askerlik müracaat işlemleri başlatılmıştır.” Öte yandan Milli Savunma Bakanlığı kaynakları, Suriye’de son durum ve terör örgütü PKK/YPG’nin Tişrin Barajı çevresinde masum sivilleri kalkan olarak kullanmasıyla ilgili sorular üzerine şunları söyledi: “Türk Silahlı Kuvvetleri, terörizme karşı küresel iş birliği ve uluslararası dayanışmanın önemine inanmakta, bu bağlamda, uluslararası toplumdan, PKK/YPG/SDG gibi terör örgütlerinin terörist organizasyonlar olarak tanınmasını ve terörle mücadele konusunda daha etkin bir iş birliği yapılmasını beklemektedir. TSK, terörist grupların desteklenmemesi gerektiğini ve Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygı gösterilmesi gerektiğini her fırsatta dile getirmektedir. Suriye’de su kaynakları, enerji üretimi ve bölgesel güvenlik açısından stratejik öneme sahip bir nokta olan Fırat Nehri üzerindeki Tişrin Barajı, terör örgütü PKK/YPG/SDG tarafından son savunma hattı olarak değerlendirilmektedir. TSK, Suriye”nin Tişrin Barajı bölgesinde PKK/YPG/SDG terör örgütü tarafından gerçekleştirilen, masum sivilleri canlı kalkan olarak kullanma girişimini şiddetle kınamakta ve bu tür eylemlerin akla ve mantığa, uluslararası hukuka, insan haklarına ve insanlığa aykırı olduğunun altını çizmektedir. PKK/YPG/SDG”nin Tişrin Barajı bölgesinde sivilleri canlı kalkan olarak kullanması hatta aralarında sivil giyimli terörist grupları da bölgeye sevk etmesi sadece terörist grupların gerçekleştirebileceği bir hareket olup, insan hakları ihlali anlamına gelmektedir. Bu tür eylemler, terör örgütlerinin kendi çıkarları uğruna masum insanların hayatlarını hiçe sayan acımasız yöntemleridir. Kandil zihniyetinin yönlendirdiği bu faaliyet, Kürt kardeşlerimizin lehine olmaktan çok onlara yeni sıkıntıları beraberinde getirmektedir. Terör örgütlerinin sivilleri kendi çıkarları uğruna canlı kalkan olarak kullanması, sadece insanlık dışı bir yaklaşım değil, aynı zamanda terör örgütlerinin çaresizliğini ve ahlaki çöküşünü de gösteren bir eylemdir. Bölgedeki gelişmeler, hem Suriye’nin iç güvenliği hem de Türkiye’nin sınır güvenliği açısından büyük önem taşımaktadır. TSK; PKK/YPG/SDG gibi terör örgütlerinin bu tür stratejik altyapıları kullanarak bölgedeki istikrarı bozma çabalarını engellemeye kararlıdır. TSK, ülkemizin ve hudutlarımızın güvenliğini sağlamak ve ülkemizin hak ve menfaatlerini korumak maksadıyla, Suriye’nin toprak bütünlüğüne ve halkının barışçıl çözüm arayışlarına saygı göstererek, terörist grupların silah bırakmaması durumunda, sınır ötesioperasyonlarını sürdürme azim ve kararlılığındadır. Bu kararlılık, uluslararası hukuk ve Birleşmiş Milletler Antlaşması’nın meşru müdafaa hakkı ilkesi çerçevesinde, terör örgütlerinin faaliyetlerine son vermek amacıyla bölgede barışı tehdit eden tüm terör unsurları ortadan kaldırılıncaya dek sürdürülecektir.”
Source: Internet Haber
Abdullah Öcalan”ın PKK”ya silah bırakma çağrısı için konuşulan tarih belli oldu
Bahçeli’nin çağrısının ardından İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder ve Van Milletvekili Pervin Buldan’ın yer aldığı heyet 28 Aralık 2024’te İmralı’da tutuklu bulunan Abdullah Öcalan’ı ziyaret etti. 15 Ocak’tan sonra yapılması beklenen ikinci görüşmeye yerine kayyım atanan eski Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk’ün de katılması bekleniyor. Hürriyet’ten Bülent Sarıoğlu’nun haberine göre, heyet, eski HDP eş genel başkanlarından Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ ile eski Diyarbakır Belediye Başkanı Selçuk Mızraklı ve eski kongre eş başkanlarından Leyla Güven’le de bulundukları cezaevlerinde görüşmek amacıyla Adalet Bakanlığı’ndan izin talep etti. Heyet, bu görüşmelerin ardından tüm temaslarla ilgili kamuoyunu bilgilendirdikten sonra İmralı Adası’na ikinci ziyaretini yapacak. İkinci görüşmenin ardından bir yol haritası çıkacağını belirten DEM Parti kaynakları, sonrasında bir yasal çerçeve hazırlanmasını ve şubat ayı ortasında Öcalan’ın silah bırakma çağrısı yapmasını bekliyor. Terör örgütlerinin silah bırakma aşamasına gelmesi durumunda, mevcut sistemde alternatif infaz modeli olan “ev hapsi (konutu terk etmeme)” yöntemiyle Öcalan’ın ev hapsine alınabileceği belirtiliyor.
Source: Internet Haber