İyi fikirler desteklenmeli
Bugün Michelin yıldızlarının Türkiye’de restoranlara verilmesi büyük bir heyecan yaratıyor. Ancak gastronomi sahnesinde İzmir Gourmet Guide, 15 yıl önce çok önemli bir misyon üstlendi. Yerel mutfakları, şefleri ve mekanları tanıtmakla kalmadı; aynı zamanda gastronomiye emek verenleri bir adım öne çıkararak ödüllendirdi. Rehber, şehrin lezzet haritasını çizerken bu alanda bir farkındalık yarattı.Bu “kaliteyi belirleme ve takdir etme” misyonuydu. Bu rehber, yalnızca şeflerin değil, gastronomi sektörünün tüm emekçilerini sahneye çıkardı.Bu rehber, “iyi fikirlerin desteklenmesi gerektiğini” gösteren bir örnekti. İzmir’in gastronomik potansiyelini ulusal ve uluslararası sahneye taşımak, yerel üreticiden dünya çapındaki gurmelere kadar herkesi aynı sofrada buluşturmak… İşte İzmir Gourmet Guide’ın farkı burada gizliydi.Ege, yalnızca zeytinyağı ya da ot yemekleriyle sınırlı değil. Bu bölgenin hikâyesi, sofralara taşınan kültürle birlikte yazılmıştı. İzmir Gourmet Guide’ın yaptığı da tam olarak buydu; yerelin değerini ortaya çıkararak global bir vizyon yaratmak. Bugün İzmir, gastronomi turizminin yükselen yıldızıysa, bu rehberin payı yadsınamaz.Bu 15 yılda gastronominin sesi, sektörün pusulası olundu. Mekanları listelerken sadece menülere değil, mutfak kültürüne, hikayelere ve emeğe odaklanıldı. Her ödül töreninde, sahnede ödül alan bir şefin gözlerindeki mutluluğu görmek, bu misyonun ne kadar doğru bir şekilde yerine getirildiğini de gösterdi. 1. yılını kutlayan İzmir Gourmet Guide’ın hikayesi belki de bundan sonra farklı bir yöne gidecek. Gastronomi dünyası değişiyor, dönüşüyor. Yeni trendler, yerel üretimle buluşuyor. Belki de sadece bir gastronomi kitabı değil, aynı zamanda bir kültür manifestosu da yayınlamak gerekecek.Bu manifestonun özeti de yerelin artık çok daha değerli olduğu olacak.Bu 15 yıllık yolculuğa ben de tanıklık ettim. Kurul üyesi olarak, öne çıkaranlara oyumu verdim, onların bu mutluluğuna ortak oldum.İzmir Gourmet Guide’ın kurucusu Mandal Ajansı’nın Başkanı Serkan Saysen’e, Seçici Kurul Başkanı Ahmet Güzelyağdöken’e de ayrıca teşekkür edelim. Terzi söküğünü dikemezmişDün 10 Ocak; çalışan gazetecilerin günüydü. Biz gazeteciler her gün toplumu aydınlatmak, hak aramak, ses olmak için çalışırız. Ama iş kendi haklarımıza gelince, nedense hep sustuğumuz bir gerçek. Terzi söküğünü dikemezmiş, derler. Belki bu yüzden 15 yılını mesleğe adamış bir gazetecinin yeşil pasaport hakkını savunmak için yıllardır aynı noktada tıkanıp kalıyoruz.Birkaç kere bununla ilgili kanun teklifi verildi; ama mesele hep rafa kaldırıldı.Yurt dışı toplantıları, haber peşinde koşulan seyahatler, savaş bölgelerinde çekilen görüntüler… Pasaport kuyruğunda beklemek, vize belgeleri hazırlamak, yabancı konsolosluklardan onay almak, gazetecilerin her defasında karşılaştığı engellerden sadece birkaçı.Avrupa’da, özellikle basın özgürlüğünün ön planda olduğu ülkelerde, gazeteciler birçok kolaylıktan yararlanır. İsveç’ten Almanya’ya kadar, gazeteciler sadece basın kartıyla seyahat edebilir, vize süreçlerinden muaf tutulur.Yeşil pasaport bir ayrıcalık gibi algılanıyor. Ancak bu mesleğin uluslararası değerinin kabul edilmesidir.Son günlerde yeniden gündeme gelen bu teklif umarım bu kez rafa kalkmaz. Bezos’un vardır bir bildiğiBazı insanlar geleceği sadece hayal eder, bazıları ise onu inşa eder. Jeff Bezos, bu ikinci gruba ait bir isim. Amazon’u kurarak alışveriş alışkanlıklarımızı değiştiren, ardından Uber ve Airbnb gibi iki dev girişime yatırım yaparak vizyonunu bir kez daha kanıtlayan Bezos, şimdi gözünü geleceğin bir başka oyun değiştiricisine çevirdi. Yapay zekâ destekli robotlar.Geçtiğimiz yıl Jeff Bezos, Zürih merkezli Swiss-Mile şirketine 22 milyon dolarlık bir yatırım yaptı. Swiss-Mile, tekerlekli, başsız robot köpekler geliştiriyor. Bu robotlar, bir noktadan bir noktaya ürün teslim edebilecek yapay zekâ destekli sistemlere sahip ve şu anda Zürih sokaklarında test ediliyor.Gelecek uzmanlarına göre 2030, yapay zekâ destekli teknolojilerin günlük hayatımızda tam anlamıyla devrim yaratacağı bir dönüm noktası olacak. Bezos, bu vizyonu çoktan görmüş durumda. Yatırım yaptığı dokuz şirketten yedisi yapay zekâ odaklı. Bunlardan dördü ise otonom robotik üzerine çalışıyor.Bu yatırımların altında yatan motivasyon sadece ticari kazanç değil. Bezos, teknolojiyi bir adım öne çıkararak sektörleri dönüştürmek istiyor. Concentric’in kurucusu Kjartan Rist’in dediği gibi, Bezos “bir sonraki dalganın bir parçası olmaya” hevesli.Bezos’un bu alandaki yatırımları, ticaretin geleceğini şekillendirme potansiyeline sahip. Otonom robotlar, sadece lojistik değil, sağlık, tarım, güvenlik gibi sektörlerde de yeni bir çağ başlatabilir. Bu, yalnızca iş gücü piyasalarını değil, günlük yaşamlarımızı da kökten değiştirebilir.2030’a çok değil; 5 yıl var.Göreceksiniz bu beş yılda çok şey değişecek.
Source: Deniz Si̇pahi̇
Hamuru kıtır, üzeri krema ve peynir kaplı…
TAVUKLU-MANTARLI KİŞ (6-8 KİŞİLİK)NE LAZIM?◊ 1 kg kuşbaşı tavuk kalça eti◊ 400 gr taze mantar ◊ 4 adet yeşil sivri biber ◊ 1 adet orta boy patlıcan◊ 4 yemek kaşığı sıvıyağ◊ 1’er çay kaşığı tuz, karabiberHamuru için ◊ 400 gr un◊ 4 adet yumurta◊ 160 gr bitkisel margarin (oda sıcaklığında yumuşamış olmalı)◊ 1 çay kaşığı tuzİç malzemesi için ◊ 3 adet yumurta◊ 200 gr krema◊ 250 gr rendelenmiş taze kaşar◊ 1’er çay kaşığı tuz, karabiberSunum için ◊ 2 adet kırmızı uzun biber◊ 2 adet sarı dolmalık biber◊ 2 adet yeşil dolmalık biber◊ Çeri domatesNASIL YAPARIM?◊ Kuşbaşı tavuk etini, 2 yemek kaşığı sıvıyağı ısıttığınız bir tavada 8-10 dakika kavurun. Tuz-karabiber serpip kapatın.◊ Mantar, yeşil biber ve patlıcanları küp küp doğrayıp 10 dakika kadar kavurun. Tavuğu ve sebzeleri soğutun.◊ Un, yumurta, tuz ve margarini karıştırma kabına koyup ele yapışmayan bir hamur elde edinceye kadar yoğurun. Hamuru streç filme sarıp buzdolabında 45 dakika kadar dinlendirin.◊ Dinlenmiş hamuru unlanmış tezgâhta fırın tepsisinden büyük olacak şekilde açın. Tepsiyi (büyük bir borcam da kullanabilirsiniz) yağlayıp hamuru yayın. Hamurun kenarındaki fazlalıkları koparın. Soğumuş olan sebzeleri ve tavuğu hamurun üzerine yayın.◊ 3 yumurtayı derin bir kapta çırpın. Krema, tuz ve karabiber katıp çırpmaya devam edin. Karışımı hamurun üzerine döküp 1 tutam kaşar serpin.◊ 180 derece fırında 40-50 dakika kadar pişirin. Son 10 dakikada kaşarın kalanını serpip tekrar fırına verin.◊ Üçgen dilimleyip yanına jülyen doğrayarak az miktarda sıvıyağda çevirdiğiniz sebzeleri koyun. PIRASALI KİŞ (6-8 KİŞİLİK)NE LAZIM? Hamuru için ◊ 125 gr bitkisel margarin◊ 3 yemek kaşığı yoğurt◊ 1 çay kaşığı kabartma tozu◊ 1 çay kaşığı tuz◊ 2,5 su bardağı unÜzeri için ◊ 2 adet pırasa◊ 1 demet dereotu◊ 1 çay kaşığı tuz, karabiber◊ 1 su bardağı krema◊ 2 adet yumurta◊ 4 çay kaşığı un◊ 1 su bardağı rendelenmiş taze kaşar peyniri◊ 6 çay kaşığı kuru nane, kuru kekikNASIL YAPARIM?◊ Tuz ve kabartma tozunu hamur yoğurma kabında karıştırın. Yoğurt ve yumuşamış margarini ilave edin. Unu azar azar ekleyip yoğurun.◊ Hamuru buzdolabında 20 dakika dinlendirin.◊ Tezgâhta merdaneyle açın.◊ Yağlanmış 25-30 santim çapındaki yuvarlak kalıba dibini ve kenarlarını kaplayacak şekilde bastırarak yayın. Hamuru birkaç yerinden çatalla delin.◊ Pırasaları ayıklayıp, boylamasına 2’ye kesip incecik doğrayın. Tuzlayıp bekletin.◊ Yumurtaları kırıp çatalla iyice çırpın. Kuru nane, kekik, rendelenmiş peynir ve incecik kıyılmış dereotunu ekleyip birkaç dakika daha çırpın. Pırasaları ekleyip iyice karıştırın.◊ Krema ve un ilave edip karıştırmaya devam edin.◊ Bu karışımı kalıptaki hamura döküp önceden ısıtılmış 180 derece fırında 40 dakika kadar pişirin. TAVUKLU-SOSİSLİ KİŞ (6-8 KİŞİLİK)NE LAZIM?◊ 1 tavuk göğüs eti◊ 3 adet soyulmuş sosis◊ 2 adet yeşil sivri biber◊ 4 yemek kaşığı sıvıyağ◊ 1’er çay kaşığı tuz, karabiberHamuru için ◊ Yaklaşık 2,5 su bardağı un◊ 3 yemek kaşığı yoğurt◊ 125 gr yumuşak bitkisel margarin◊ 1/2 paket kabartma tozu◊ 1 çay kaşığı tuzİç malzemesi için ◊ 3 adet yumurta◊ 200 ml krema◊ 1 su bardağı rendelenmiş taze kaşar peyniri◊ 1’er çay kaşığı tuz, karabiberNASIL YAPARIM?◊ Tavla zarı gibi doğradığınız göğüs etini ve sosisleri 2 yemek kaşığı sıvıyağ koyduğunuz bir tencerede 2-3 dakika kavurun. İnce doğradığınız biberleri katıp, 2 dakika daha kavurup ocaktan alın. Tuz-karabiberle tatlandırın. ◊ Hamur malzemelerinin tümünü ele yapışmayan bir hamur elde edinceye kadar yoğurun. Streç filmle kaplayıp buzdolabında 45 dakika dinlendirin. ◊ Dinlenmiş hamuru açın. Hamuru yağlanmış tepsiye kenarlarını yükselterek yayın. Kenarındaki fazlalıkları koparın. İsterseniz kiş hamurunu küçük tart kalıplarına da yerleştirebilirsiniz. ◊ Yumurtaları soğuyan sosisli tavuğun üzerine kırın. Rendelenmiş peynir, krema, tuz ve karabiberi ekleyip malzemeleri çatalla iyice çırpın. ◊ Karışımı hamurun üzerine yayın. ◊ 180 derecede ısıtılmış fırında 35-40 dakika pişirin.
Source: Sahrap Soysal
‘Pekin ördeği bir tutku ve sevgi işidir’
İlk kez bir ‘duck master’ ile yani ördek ustası ile tanıştım; Yuan Chao Ying. Açık söylemek gerekirse bu terimi de ilk kez duydum. Evet, her şeyin bir ustası olabilir. Bizde de var döner, köfte, mantı gibi tek konuda ustalaşanlar. Ama Çin’deki ördek ustaları sadece mutfak becerileriyle öne çıkmıyor. Ördek ustası olmak demek aynı zamanda kültürel bir mirasın taşıyıcısı da olmak anlamına geliyor. İşte bizden ayrılan en önemli tarafları bu. Boşuna mı Çin mutfağı dünyanın en büyük mutfaklarından biri olarak kabul ediliyor…Adamlar yüzyıllar öncesinden tarifleri kayıt altına almış, o yemeği en iyi yapmaya niyet edenleri ustaların yanında yetiştirmiş, yetmemiş o yemeğin kültürel tarafı konusunda ayrıca eğitmişler, servis desen sanat olarak görülen, bambaşka incelikli bir mevzu… Hadi bir de bize bakalım; mesela bir döner ustasına. Tarihi nedir diye mi sorsak, kültürel hikâyesi neye dayanır mı desek, yoksa tarifini mi öğrenmeye çalışsak? Bunlardan hiçbirine cevap alabileceğimizi zannetmiyorum. Hele de tarife… Herkesin formülü kendine diye bir durum var döner işinde. HÜNNAP ATEŞİNDE PİŞİRİYOR Ama bu onların da suçu değil. Zira yemek kültürümüz üzerine yazılı kaynağımızın ne kadar az olduğunu biliyoruz. Bizde ustadan el almak, el ayarı göz kararı diye şeyler var malum. E, hal böyle olunca da o tarifin bırakın yüzyıllar boyunca aynı şekilde uygulanmasını, kendi ustasıyla yok olup gidiyor çoğu. Pekin’in en iyi şeflerinden biri olan duck master Yuan Chao Ying “Pekin ördeği gibi özel bir yemeği hazırlamak, sadece mutfakta deneyim kazanmakla değil, aynı zamanda o yemeğin kültürel ve tarihsel bağlamını da anlamakla mümkündür” diyerek aslında konuyu şahane özetliyor. Yuan Chao Ying’in anlattığına göre Pekin ördeğini mükemmel şekilde hazırlamak, en az 10 yıl süren bir eğitim ve pratik süreci gerektiriyor. Yani ustanın yanında birkaç ay çalıştım, gideyim de kendi dükkânımı açayım gibi bir şey asla yok.Pekin ördeği Çin’de bambaşka bir boyut. Bu işin ustası olmak için geleneksel Çin yöntemlerine sadık kalıp doğru şekilde hazırlamak, derisinin çıtır olması ve etinin çok iyi pişirilmesi yetmiyor. Sunumunda da uzmanlaşmanız şart. Bu yüzden sunum teknikleri, doğru garnitürler ve tabak düzenlemeleri üzerine de eğitim almanız gerekiyor.Geleneksel Pekin ördeği, ortalama ağırlığı 2,5 kilogram olan özel yetiştirilmiş çiftlik ördeklerinden yapılıyor. Ördek hazırlama sürecinde 30’dan fazla adım var. Bu süreçte, meyvemsi aromayı arttırmak için şef Yuan Chao Ying geleneksel yöntem olan hünnap odunu ateşi kullanıyor. Hünnap ağaçlarının yeni filizlerinin büyüme döngüsünü takip ediyor ve sadece 200 yıldan daha eski ağaçların dallarını kullanıyor. Doğaya saygı duruşuna bakın… Hünnap ağaçlarının yok olmaması gerek bu gelenekselliğin devamı için.Temizlenen ördek, özel bir baharat ve malt karışımına batırılıyor tatlılıkla karamelizasyon için. Daha sonra bir fan yardımıyla kurutuluyor. Bu işlem, ördek fırına girmeden önce minimum 10 kez tekrarlanıyor. Son olaraksa hünnap ateşi üzerine asılarak pişiriliyor. Fırının ateş deliği, eşit ve dengeli bir pişirme işlemi sağlamak için üç tuğlayla kapatılıyor. 70 dakikalık pişirme sürecinin ardından, dikkatlice göğüs, bacak ve baş kısımlarına ayrılıp her parça ayrı ayrı sunuma hazırlanıyor. “İdeal ve geleneksel Pekin ördeği çıtır ve parlak bir deriyle yumuşak bir ete sahip olmalı” diyor şef yuan Chao Ying.Gelelim en can alıcı noktalardan birine; servise. Ördeğin başı ortadan ikiye bölünerek, iki fileto haline getirilir, ördek baştan bacağa kadar bütün olarak misafirlere sunulur. Dilimleme işlemi 6 ila 8 dakika sürüyor. Her bir dilim, yaprak şeklinde, 5 santim uzunluğunda ve 0.2 santim kalınlığında kesiliyor. Ördek, lotus yaprağı şeklinde krepler, şao bin, taze soğan, salatalık çubukları, sarımsak sosu ve şeker gibi garnitürlerle servis ediliyor. Yeniden ısıtılmış ördeklerin sunulmasıysa kesinlikle yasak. ‘SABIR, DENEYİM VE ÖZVERİ’ “Bir şef olarak kendimi, geleneği koruyan, her ayrıntıya titizlikle dikkat ederek orijinal amaca sadık kalan bir zanaatkâr olarak görüyorum. Duck master olmak bir süreçtir. Bu süreç sabır, deneyim ve özveri gerektirir. Pekin ördeği gibi yemekleri mükemmel şekilde hazırlamak, sadece teknik bilgi değil, aynı zamanda bir tutku ve sevgi meselesidir. Umarım bu geleneği miras bırakabilirim” diyor şef Ying.Ustalara, işini aşkla yapanlara saygımız büyük. Shangri La otellerinin Pekin mutfağı alanı executive şefi Yuan Chao Ying gibi bir ustayla tanışmama vesile olduğu için Cansu Wise’a çok teşekkür ederim. Şefin kendi elleriyle pişirdiği ördeği yine kendi elinden servisle deneyimlemek isteyenlereyse güzel haber. Şef, 19 Ocak’a kadar Shangri La Bosphorus’un Çin restoranı Shang Palace’ta olacak. Soğan yağı eriştesi, mısır çorbası, tavuklu Çin bohçası da Pekin ördeği dışında menüdeki lezzetlerden. İki kişilik bu tadım menüsünün fiyatı ise 4.800 lira.
Source: Ebru Erke
Baldan tatlı balkabağı
Mevsimin en marifetli sebzelerinden balkabağının sağlık için faydaları lezzetinin önüne geçiyor. A vitamini içeriğiyle göz sağlığını koruyor, lütein ve zeaksantin ile katarakt riskini azaltıyor.Beta-karoten gibi antioksidan içeriği sayesinde vücudu zararlı serbest radikallerden koruyup bağışıklığı güçlendiriyor. Doğru ve düzenli tüketimiyle belirli kanser türlerine karşı koruma sağlıyor. Ayrıca lif içeriğiyle bağırsak hareketlerini düzenliyor, kabızlığı önlüyor, bağırsak florasını dengeliyor (100 gramı 1,16 gr lif içerir) ve düşük kalorisiyle de kilo kontrolüne destek sağlıyor (100 gram balkabağı; ortalama 41 kcal).Çoğunlukla tatlısı yapılan balkabağını salatalara ekleyebilir, çorbası veya yemeğini de deneyebilirsiniz. Ancak dikkat etmemiz gereken birkaç önemli nokta var:◊ Vitamin ve mineral kaybını önlemek için fırınlama ya da buharda kısa zamanlı pişirmenizi öneririm. Yüksek ısıya maruz bırakmamaya dikkat ediniz.◊ Balkabağının kendisi kadar içi de binbir şifalı. Kurutulup yenen kabak çekirdeği diyabet, kolesterol, prostat büyümesi, kronik enfeksiyonel hastalıklar, üreme sistemi bozukluklarına iyi gelir.◊ Yüksek çinko içeriğiyle yara iyileşmesini hızlandırır, cilt problemlerini önler, saç dökülmesiyle savaşır.◊ Ayrıca yüksek bitkisel protein içeriğiyle de vegan/vejetaryan kişiler için besleyici bir seçenek. Kabak çekirdeğiyle yapılan bitkisel süt, sağlıklı bir alternatiftir ve besin değeri yüksektir.◊ Kabak çekirdeği sütü kullanırken yağ oranının da yüksek olduğu unutulmamalı, porsiyonlara dikkat edilmelidir (100 gram kabak çekirdeği 19 gram protein, 19 gram yağ içerir). FIRINDA BALKABAĞI SALATASI (4-6 KİŞİLİK)NE LAZIM?◊ 5-6 dilim balkabağıFırına verirken sos için◊ 2 yemek kaşığı zeytinyağı◊ 1 çay kaşığı karabiber◊ 1 çay kaşığı toz kırmızı biber◊ 1 çay kaşığı pul biber◊ 1 tutam taze kekik ya da 1 tatlı kaşığı kuru kekik ◊ TuzTahinli sos için◊ 5 yemek kaşığı yoğurt◊ 2 yemek kaşığı tahin◊ 2 yemek kaşığı limon suyu◊ 2 diş sarımsakÜzerine◊ Bebek ıspanak/maydanozNASIL YAPARIM?◊ Balkabağını yıkayalım, kabuğunu soyalım, içindeki çekirdekleri çıkarıp temizleyelim.◊ Kabağı küpler halinde keselim. Bir kaba alalım ve fırın için sos malzemelerini karıştıralım.◊ Sosu kabaklara dökelim ve her yerini soslayalım. 180 derecede fansız ısıtılmış fırına verip 20-30 dakika pişirelim, üzeri kızarınca fırından alalım.◊ Tahinli sos için tüm malzemeleri karıştırıp salatanın üzerine gezdirelim.◊ Üzerine ince doğranmış çiğ ıspanak veya maydanoz koyabilirsiniz. Afiyet, şifa olsun.
Source: Ayça Kaya
SİZİ ÇOK ÖZLEYECEĞİZ SELİM BEY…
Çarşamba günü arkadaş gruplarımızdan birinde Selim İleri’nin ölüm haberini aldığımda geçmişe doğru uzun bir yolculuk yaptım. Her Gece Bodrum’u okuyuşum, hiç gitmediğim Bodrum’u hayal edişim, Gelibolu kayalıklarda daha sonra yaşam arkadaşım olacak Mensur Akgün’le Her Gece Bodrum’dan Ölüm İlişkilerine, Cehennem Kraliçesi’nden Bir Akşam Alacası’na İleri’nin romanlarındaki yalnızlık, yabancılaşma, varoluş kaygıları üzerine tartışmalarımız bir film şeridi gibi gözümün önünden geçti.Sonra sıra televizyonculuk yaptığım dönemde TRT 2’de akşam kuşağında yayımlanan ‘Ondan Sonra’ programında birlikte çalıştığımız günlere geldi. 1995-1997 yılları arasında Ali Saydam’ın konseptini kurguladığı, Gülgün Cündübeyoğlu’nun yapımcılığını, Müveddet Anter’in sunuculuğunu üstlendiği, yönetmen ve metin yazarı olarak çalıştığım, hâlâ türünün en iyi örneği olduğunu düşündüğüm canlı yayın ‘Ondan Sonra’ programının bir bölümü de Duygu Asena ile Selim İleri’nin sohbetine ayrılmıştı.Her hafta bir konu seçer ve onun üzerine kadın-erkek ilişkilerinden, sanat edebiyata uzanan keyifli bir sohbet yaparlardı. Ama asıl sansürsüz bol kahkahalı, bol dedikodulu sohbetlerimiz program öncesi ve sonrası konuk odasında olurdu. Bebekli bir anne olarak ben geceyi çok uzatamasam da birlikte yemeklere giderdik.Selim İleri’nin bir tutkusu vardı ki söz etmeden geçmek olmaz. Dostu ve arkadaşı Türkan Şoray’a hayranlığı büyüktü. Adı geçtiğinde gözlerinin içi gülerdi, ondan hep sevgi ve saygıyla söz ederdi. Sanıyorum duyguları da karşılıklıydı.Daha sonra farklı programlarda görev yaptım, yazılı basına geçtikten sonra da gerçek dostlar edindim ama yine de o günleri özlerim. Ne yazık ki Sevgili Duygu gibi Selim Bey de aramızdan çok erken ayrıldı. Bundan sonra anılarımda ve kitaplarında yaşayacak. Yarattığı karakterler, anlattığı durumlar, temsil ettiği görüşler yazarını sonsuzluğa taşıyacak…SELİM İLERİ’NİN EDEBİ SERÜVENİSelim İleri Çağdaş Türk Edebiyatı’nın en üretken en çalışkan, en duyarlı isimlerinden biriydi. 75 yıllık yaşamında öykü, deneme, roman, eleştiri, senaryo birçok alanda üretti. Yönetmenlik ve köşe yazarlığı yaptı.‘Pastırma Yazı’, Sait Faik Ödülünü kazanan ‘Dostlukların Son Günü’, ‘Her Gece Bodrum’, ‘Bir Denizin Eteklerinde’ ‘Ölüm İlişkileri’, ‘Cehennem Kraliçesi’, ‘Bir Akşam Alacası’, ‘Bu Yaz Ayrılığın İlk Yazı Olacak’, ‘Hatırlıyorum’, ‘Cahide, Ölüm ve Elmas’, ‘Yarın Yapayalnız’ severek okuduğum ve gönül rahatlığıyla önereceğim kitaplarıydı. Senaryosunu yazdığı ve izlediğim ‘Afife Jale’, ‘Seni Kalbime Gömdüm’ ‘Kırık Bir Aşk Hikayesi’, ‘Bir Demet Menekşe’ filmleri de öyle. Ancak o 26 roman, 29 deneme, 20 senaryo, 11 öykü, beş anı, 20 senaryo, iki oyun, bir şiir, üç söyleşi kitabı, iki yönetmenlik, iki de oyunculuk denemesi bıraktı geride…Selim İleri ve yemek kültürüSelim İleri yemek yemeği, üstüne konuşmayı, meyhane kültürünü, yeni yerler keşfetmeyi çok severdi. Zaten bunun izlerini birçok romanında öyküsünde de görürüz. Ama Evimizin Tek Istakozu, Pastırma Yazı, Oburcuk Mutfakta gibi geçmişten bugüne gastronomi kültürüne daha çok yoğunlaştığı kitaplar da yazdı.Bağlarımız ve Türkiye şaraplarıHer zaman dile getirmeye çalıştığım gibi bu toprakların en büyük zenginliklerinden olan bağlarımızın, pekmezlerimizin, şaraplarımızın mutfağımızın dünyaca bilinirliğinin artmasına katkısı büyük. Hepsi gastronomi kültürümüzün birbirinden ayrılmaz öğeleri. Ayrıca bir ürünün başarısı diğeri üstünde çarpan etkisi yaratıyor, Türkiye gastronomisinin ve turizminin tanıtılmasına da katkıda bulunuyor.Kuzeyden güneye, Ege’den Kapadokya’ya başarılı örneklerin sayısı ise her geçen yıl artıyor. Şarap üretimiyle çıkılan yolda yepyeni ürünler piyasaya sunuluyor ve tesislerin restoranları, otelleri açıyor.Beklentim 2005 yılında Özcan Arca ve kızı Zeynep Arca Şallıel’in kurduğu bağları, ekolojik binaları, Bakucha Oteli ve tarladan tabağa konseptli restoranıyla Arcadia Vineyards ile 20 yıl kadar önce Selim ve Pınar Ellialtı’nın hayata geçirdiği organik bağları, restoran ve tadım barıyla Suvla benzeri kompleks yapılı öncülerin sayısının daha da artması.
Source: Müge Akgün