Hastalık ve Durumlar Gündemi – Kanserden Obeziteye Sağlık Haberleri

İşte o kanserin nedenleri!

Pankreas, tüketilen besinlerin sindirimini ve bu besinlerden elde edilen glukozun kanda olması gereken seviyelerde tutulmasını sağlar. Pankreasa iyi gelen yiyecekler nelerdir? PANKREAS KANSERİ NEDİR? Pankreas kanseri, pankreas bezindeki hücrelerin anormal ve kontrolsüz büyüyüp çoğalması ile başlayan agresif bir kanser türüdür. Koyu renkli idrar, soluk renkli dışkı, bulantı, kusma, şişkinlik ve hazımsızlık, iştah kaybı ve diyabet hastalığının başlaması pankreas kanserinin belirtileridir. Ekzokrin ve endokrin adı altında iki temel görevi olan pankreasın, bu görevlerini yerine getirmesini sağlayan iki ayrı hücre grubu bulunur. Ekzokrin sindirime yardımcı olan özsuyu salgılayıp, ince bağırsağa iletir. Böylece besinlerde bulunan karbonhidrat, protein ve yağlar ayrıştırılır ve enerji olarak depolanır. Endokrin fonksiyonu ise glikojen ve insülin hormonları salgılayarak kandaki glikozu belli bir seviyede tutmaya çalışır. PANKREAS KANSERİ NEDEN OLUR? Pankreas kanseri, genetik faktörler, sigara kullanımı, obezite, uzun süreli diyabet ve pankreas iltihabı gibi nedenlerden kaynaklanabilir. Ailede pankreas kanseri öyküsü ve sağlıksız beslenme de riski artıran faktörler arasındadır. Sağlıklı yaşam tarzı benimsemek ve sigara kullanımını bırakmak, pankreas kanseri riskini azaltmaya yardımcı olabilir. Pankreas kanserinin nedenleri aşağıdaki gibidir. Pankreas kanseri nedenleri arasında şunlar yer alır: – Genetik yatkınlık,- Sigara kullanımı,- Alkol tüketimi,- Obezite ve sağlıksız beslenme,- Diyabet,- Kronik pankreatit (uzun süreli pankreas iltihabı),- İleri yaş (genellikle 60 yaş ve üzeri),- Kimyasal maddelere ve toksinlere maruz kalma,- Sedanter (hareketsiz) yaşam tarzı. PANKREAS KANSERİ BELİRTİLERİ NELERDİR? Genel olarak pankreas kanserinde görülen yaygın belirtiler şunlardır: – Karın ağrısı (yemek sonrası daha sık yaşanır)- İştahsızlık ve buna bağlı kilo kaybı- Yorgunluk ve fiziksel zayıflık- Şişkinlik ve gaz- Sırt ağrısı- Cam macunu renginde soluk renkli ya da yağlı dışkı- Mide bulantısı ve kusma- Koyu renkli idrar- Cilt tonunda ve göz akında sararma (sarılık)- Ciltte kaşıntı- Genellikle bacakta kan pıhtısı oluşumu (derin ve trombozu)- Diyabet başlangıcı- Safra kesesi ve karaciğer büyümesi Pankreas kanseri ilk evrelerinde belirti vermeden ilerleyebilir. Belirti vermeye başladığında çoğu zaman hastalık ilerlemiştir. PANKREAS KANSERİ TANISI NASIL KONUR? Pankreas kanseri, erken evrelerde belirti vermediği için teşhis edilmesi zor olabilir. Bu nedenle, hastalığın teşhisinde kullanılan görüntüleme ve laboratuvar teknikleri büyük önem taşır. Pankreas kanserinin tanısında kullanılan yöntemler aşağıdaki gibidir: – Hastanın öyküsü: Hastanın tıbbi geçmişi, diyabet veya pankreatit gibi hastalıklar risk faktörü olarak değerlendirilir. Ancak yalnızca öyküyle kesin tanı konulamaz.- Kan testleri: Kan testlerinde CA 19-9 ve CEA gibi tümör belirteçleri aranır. Bu değerlerin yüksekliği, pankreas kanserine işaret edebilir. Ayrıca, safra yolunun tıkanması durumunda bilirubin ve karaciğer fonksiyon testlerinde de anormal sonuçlar görülebilir.- Ultrasonografi: Pankreasın görüntülenmesi için kullanılan ses dalgaları ile çalışan bir tekniktir. Tümörlerin varlığını saptamak için tercih edilir, ancak pankreasın yerleşimi nedeniyle yeterli olmayabilir.- Manyetik Rezonans Görüntüleme (MR): Manyetik rezonans (MR), tümörün büyüklüğünü ve yayılımın detaylı şekilde görüntülenmesini sağlar.- Bilgisayarlı Tomografi (BT): Kontrast madde kullanılarak yapılan BT, tümörlerin detaylı görüntülenmesini sağlar.- PET Tarama: Kanserli hücrelerin hızlı bölünmesi nedeniyle daha fazla enerji tüketmesi esasına dayanır. Bu yöntemde, radyoaktif bir madde verilerek kanserli hücreler tespit edilir.- Laparoskopi: Cerrahi bir işlem olan laparoskopi ile biyopsi alınabilir. Küçük kesiler açılarak karın içine yerleştirilen kamera ile doğrudan gözlem yapılır. Bu yöntemler doktor tarafından hastanın durumuna göre belirlenir ve pankreas kanserinin evresinin tespiti için kullanılır. PANKREAS KANSERİ NASIL TEDAVİ EDİLİR? Pankreas kanseri tedavisi, hastalığın evresine ve yayılımına bağlı olarak belirlenir. Tedavi sürecinde en önemli unsurlardan biri, multidisipliner bir yaklaşımdır. Bu nedenle, Gastrointestinal Onkoloji Üniteleri, pankreas kanseri tedavisinde önemli bir rol oynar. Bu ünitelerde onkologlar, cerrahlar, radyoterapi uzmanları ve diğer sağlık profesyonelleri bir araya gelerek hastaya en uygun tedavi planını oluşturur. Tedavi planı cerrahi, kemoterapi, radyoterapi ve hedefe yönelik tedavilerin bir kombinasyonu şeklinde uygulanabilir. Pankreas kanseri tedavi yöntemleri arasında şunlar yer alır: – Cerrahi müdahale (Whipple ameliyatı veya distal pankreatektomi), – Kemoterapi,- Radyoterapi,- Hedefe yönelik tedavi,- İmmünoterapi,- Endoskopik stent yerleştirme,- Palyatif bakım ve ağrı yönetimi,- Beslenme desteği ve yaşam tarzı düzenlemeleri,- Klinik araştırmalar ve deneysel tedaviler,- Psikolojik destek ve rehabilitasyon. UYARI: Teşhis ve kesin sonuç için bu bilgiler yeterli değildir. Mutlaka uzman bir hekime başvurulması tavsiye edilir. PANKREAS SAĞLIĞINI KORUMANIZA YARDIMCI OLACAK BESİNLER Bedende sindirim sistemi için gereken fermentleri pankreas üretmektedir. Pankreas, kan şekerini dengeler, genel beden sağlığını korumaya yardım eder. Ancak düzenli olmayan ve sağlıklı olmayan bir beslenme şeklini benimsemişseniz pankreas bundan önemli oranda etkilenebilir, sağlığa iyi gelen gıdaları tüketmek önemlidir. Ancak pankreası yoran gıdalardan uzak durmak gerekir. Bu yüzden tüketilecek besinler şu şekildedir; – Sarımsak- Tarçın- Meyan- Karahindiba- Yoğurt- Üzüm- Brokoli- Pırasa- Patates PANKREAS SAĞLIĞINIZI KORUMAK İÇİN UZAK DURMANIZ GEREKEN BESİNLER – Tütün- Alkol- Et- Yağ içeren besinler- Şeker içeren besinler- Unlu ürünler – Kızartmalar- Tatlandırıcılar

Source: Habertürk


Her mutfakta var: Faydaları saymakla bitmiyor

Mutfaklarımızda lezzet katması için kullandığımız zerdeçal, aslında bir sağlık mucizesi. İçeriğindeki kurkumin bileşiğiyle güçlü bir antioksidan olan bu baharat, bağışıklık sistemini desteklemekten kalp sağlığını korumaya kadar pek çok faydaya sahip. Üstelik düzenli tüketildiğinde yaşlanmayı geciktirip cilt sağlığını da iyileştiriyor. Peki, zerdeçalın sunduğu bu faydaları daha yakından incelemeye ne dersiniz? UYARI: Aşırı miktarda zerdeçal tüketimi, mide rahatsızlığı, asit reflü, ishal, baş dönmesi ve baş ağrılarına yol açabilir. Ayrıca, yüksek dozda zerdeçal takviyesi almak, böbrek taşı oluşumu riskini artırabilir.1. GÜÇLÜ BİR ANTI-INFLAMATUAR Zerdeçal, vücuttaki iltihaplanmaları azaltan doğal bir anti-inflamatuar bileşik olan kurkumin içerir. Kronik iltihaplanma, kalp hastalıkları, diyabet ve artrit gibi pek çok sağlık sorununa yol açabilir. Zerdeçal tüketmek, bu rahatsızlıkların önlenmesinde destekleyici olabilir.2. GÜÇLÜ BİR ANTİOKSİDAN KAYNAĞI Zerdeçalın içindeki kurkumin, serbest radikalleri etkisiz hale getiren güçlü bir antioksidandır. Aynı zamanda vücudun kendi antioksidan enzimlerini artırarak hücrelerin oksidatif stresten korunmasına yardımcı olur.3. BEYİN SAĞLIĞINI DESTEKLER Zerdeçal, beyin türevli nörotrofik faktör (BDNF) seviyelerini artırabilir. BDNF, beynin yeni hücreler üretmesini ve mevcut bağlantıları güçlendirmesini sağlar. Bu da öğrenme, hafıza ve konsantrasyon gibi beyin fonksiyonlarını destekler.4. KALP SAĞLIĞINI KORUR Zerdeçal, kalp damar sağlığını iyileştirmeye yardımcı olabilir. Endotelyal fonksiyonları destekleyen kurkumin, damar tıkanıklıklarının ve kalp rahatsızlıklarının önlenmesinde etkili olabilir.5. SİNDİRİMİ DESTEKLER Zerdeçal, sindirim sistemi sağlığı için de faydalıdır. Mide rahatsızlıklarını yatıştırabilir, gaz sorunlarını azaltabilir ve bağırsak hareketlerini düzenleyebilir.6. BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNİ GÜÇLENDİRİR Zerdeçalın antioksidan ve anti-inflamatuar özellikleri bağışıklık sistemini destekler. Soğuk algınlığı ve grip gibi hastalıklara karşı koruyucu bir etkisi olabilir.7. ARTRİT AĞRILARINI AZALTIR Artrit gibi eklem hastalıklarında zerdeçalın iltihap azaltıcı özelliği ağrıları hafifletmeye yardımcı olabilir. Çalışmalar, kurkuminin artrit tedavisinde etkili bir destek olabileceğini göstermiştir.8. CİLT SAĞLIĞINI İYİLEŞTİRİR Zerdeçal, antioksidan ve antienflamatuar özellikleri sayesinde cilt sağlığını destekler. Akne, egzama ve sedef hastalığı gibi cilt problemlerinde yatıştırıcı etkiler gösterebilir.9. KANSER RİSKİNİ AZALTABİLİR Zerdeçalın kanser hücrelerinin büyümesini yavaşlatabileceği, bazı tümörlerin oluşumunu önleyebileceği araştırmalarla desteklenmektedir. Özellikle meme, kolon ve pankreas kanserine karşı umut verici bir bileşiktir.10. YAŞLANMAYI GECİKTİRİR Zerdeçal, içerdiği güçlü antioksidanlarla yaşlanma belirtilerini azaltabilir. Hücre yenilenmesini destekleyerek daha genç ve sağlıklı bir görünüm sağlar.ZERDEÇALIN KULLANIMI Zerdeçal, yemeklerinize lezzet katarken sağlığınıza da katkıda bulunur. Günlük diyetinize 1 tatlı kaşığı zerdeçal eklemek, bu faydalardan yararlanmanız için yeterlidir. Zerdeçalı yoğurt, çorba, smoothie ya da çaylarınızda rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Source: Habertürk


Gece yeme ataklarının önüne nasıl geçilir?

GECE YEME SENDROMU NEDİR? Gece yeme sendromu (GYS), bireylerin gece boyunca birden fazla kez uyanıp yemek yemesi durumudur. Günlük kalori alımının büyük bir kısmını akşam yemeğinden sonra ve kahvaltıdan önce tüketmeyi içerir. Bu durum, ara sıra gece yemek yemekten farklıdır ve haftada birkaç kez tekrar eder.Gece yeme sendromu genellikle bir uyku bozukluğu (uykusuzluk) ile birleşir. Kışı, gece boyunca yeterince uyuyamaz; vücudu onu uyanıp yemek yemeye zorlar.Bu sırada genellikle karbonhidrat ve şeker oranı yüksek gıdalara yönelir. Sabahın ilk saatlerinde ise birey kendini dinlenmiş hissetmez ve kahvaltı yapmak istemez.Belirtiler tedavi edilmediğinde, bu sendrom sağlıklı bir kilo korumayı zorlaştırır ve obezite ile ilgili sağlık problemlerine yol açabilir. Ancak gece yeme sendromu tedavi edilebilir bir durumdur.BELİRTİLER VE NEDENLER GECE YEME SENDROMUNUN BELİRTİLERİ NELERDİR? Gece yeme sendromunun belirtileri şunları içerir: Haftada dört defadan fazla olacak şekilde gece boyunca birden fazla kez uyanıp yemek yeme. Günlük kalori alımının %25 inden fazlasını akşam yemeğinden sonra tüketme. Gece boyunca şeker ve karbonhidrat oranı yüksek gıdaları tüketme isteği.Gece yediklerini bilinçli bir şekilde hatırlama. Kahvaltı atlama veya ilk öğününü öğleden sonraya erteleme. Gün boyunca beklenen performansı sergileyememe.GECE YEME SENDROMUNUN NEDENLERİ NELERDİR? Gece yeme sendromunun tam olarak neden ortaya çıktığı bilinmemekle birlikte, araştırmalar bunun sirkadiyen ritimde meydana gelen değişikliklerden kaynaklanabileceğini öne sürmektedir.Vücudun biyolojik saatinin çalışma şeklindeki aksaklıklar, bireyin gece boyunca daha aç ve uyanık hissetmesine neden olur. Ayrıca şu faktörler gece yeme sendromuna katkıda bulunabilir: Genetik yatkınlık. Gün içerisindeki stres seviyesinin yüksek olması. Yetersiz günlük kalori alımı.GECE YEME SENDROMU İLE İLİŞKiLİ RİSK FAKTÖRLERİ Gece yeme sendromu, şu durumlara sahip kişilerde daha yaygındır: Fazla kilolu olmak. Depresyon veya kaygı bozukluğu. Bulimiya nervoza veya tıkınırcasına yeme bozukluğu gibi diğer yeme bozuklukları.GECE YEME SENDROMUNUN KOMPLİKASYONLARI Gece boyunca fazla miktarda kalori tüketmek obeziteye neden olabilir. Obezitenin yol açabileceği komplikasyonlar şunlardır: Diyabet. Yüksek tansiyon. Kalp hastalıkları.GECE YEME SENDROMU NASIL TEŞHİS EDİLİR? Bir sağlık profesyoneli, gece yeme sendromunu fiziksel muayene ve testlerden sonra teşhis eder. Muayene sırasında bireyin gece ne sıklıkla uyandığı ve tekrar uyumak için ne yaptığı sorgulanır. Ayrıca kişinin fiziksel sağlığı ve ruh hali de değerlendirilir.Bir uyku günlüğü tutmak gerekebilir. Bu günlükte ne zaman yatıldığı, uyanıldığı ve ne yendiği kaydedilir. Bu bilgiler, profesyonelin gece davranışlarınızı daha iyi anlamasına yardımcı olur. Bazı durumlarda, bir uyku laboratuvarında gece boyunca izleme yapılabilir.GECE YEME SENDROMU NASIL TEDAVİ EDİLİR? Gece yeme sendromunun tedavisi şu yöntemleri içerir: Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT): Davranışları ele alarak sağlıklı alışkanlıklar geliştirmeye yardımcı olur. Antidepresanlar: Serotonin geri alım inhibitörleri (SSRI lar) gibi ilaçlar duygudurumunuzu iyileştirir ve duygularınızı düzenler.Progresif Kas Gevşetme Tekniği: Kasları rahatlatarak uyku için vücudu hazırlar ve kaygıyı azaltır. Işık Terapisi: Sirkadiyen ritmi düzenleyerek geceleri uykulu, gündüzleri ise uyanık hissetmenize yardımcı olur. Melatonin Takviyesi: Uyku-uyanıklık döngüsünü düzenler.

Source: Habertürk


Kanseri de önleyebileceğiz

Neredeyse dünyanın her ülkesinde “ölüm nedenleri sıralamasında” kalp ve damar hastalıklarından sonra kanserler ikinci sırada yer alıyor. Araştırma sonuçlarına bakılırsa da bizi -maalesef- dikkat etmezsek eğer yakın bir gelecekte muazzam bir “KANSER FIRTINASI”nın beklediği de anlaşılıyor. Zira istatistiksel verilere bakılırsa çok değil 30-40 yıl kadar sonra ölüm nedenlerinin bir numarasına kanserin yerleşmesi sürpriz olmayacak. Bu nedenle sağlık uzmanları araştırmalarını “KANSER NEDENLERİNİN ANLAŞILMASI, KANSER GELİŞİMİNİN SIRLARININ ÇÖZÜLMESİ, FARKLI KANSERLERİN ERKEN DÖNEMLERDE HATTA DAHA TASARIM AŞAMASINDAYKEN TEŞHİS EDİLMESİ VE YOK EDİLMESİ” üzerine yoğunlaştırıyor. İsterseniz gelin bu karmaşık ve korkutucu haberleri bir kenara bırakalım ve biz önce “KANSER NASIL GELİŞİR?” sorusuna yanıt arayarak yola çıkalım. Eğer böyle yaparsak kanserlerin tamamına olmasa bile çoğuna yönelik “koruyucu/önleyici çok erken dönemlerde bile onlara tanı koyabilecek teşhis yöntemlerini geliştirici ve tedavi edici daha akılcı yollar” bulabilme şansını daha kolay yakalarız.İLK SORU ŞUKANSER NASIL GELİŞİRBir kanserin gelişmesi, tespit edilebilir boyutlara ulaşması “akşamdan sabaha(!)” olmaz. Bilinen bazı istisnalar dışında bu süreç genellikle “on yıllar” süren uzun bir yolculuktur. Çoğu organda ya da dokuda sağlıklı ve normal bir hücrenin kansere dönüşebilmesi için o hücrenin DNA’sında yüzlerce mutasyonun oluşması, birikmesi ve bunlardan bazılarının da hücreye “yanlış, kontrolsüz ve düzensiz bir şekilde çoğalma talimatı veren genlere isabet etmesi” gerekir. Çoğu kanserde sürecin o korkulan neticeye ulaşabilmesi için kontrolsüz hücre çoğalmasını teşvik eden “genlerin aktive edilmesi/dürtülmesi ve mutasyona uğramış bu tehlikeli ve atipik/anormal hücrelerin intiharını tetikleyen -onları doğal ölüme yönlendiren- genlerin ise kapatılması” zorunludur. Bir kanserin gelişiminde esas belirleyici bu “yanlış/kötü genlerin aktive edilmesi” ve “iyi genlerin susturulması” problemi yapmaktadır.İKİNCİ SORU YAŞLANDIKÇA NEDEN DAHA SIK KANSER OLURUZBir önceki kutuda özetlemeye çalıştığım bu sinsi ve sessiz süreç -size hiç şaşırtıcı gelmesin- bazen 20-30 hatta 40 yıl bile sürebilir. Bu nedenle de kansere yakalanma riskimiz -maalesef- biz yaşlandıkça katlanarak artar. Zira yaşımız ilerledikçe bir taraftan kanser oluşturmak için gerekli olan “yeterli sayıda DNA mutasyonunu biriktirme riskimiz” artacaktır, diğer taraftan bizi bu hücrelerden koruyup kollayan bağışıklık sistemimiz gençliğimizdeki gücünü kaybedecek, yaşlanacak (immunaging) ve zayıflayacaktır.ÖNEMLİPEKİ BİZ NE YAPACAĞIZ? TESLİM Mİ OLACAĞIZDaha önce de belirttiğim gibi genelde kanser illetine bir gecede ve aniden yakalanmıyoruz. Onları oluşturan süreçler (birkaç genetik istisna dışında) tekrarlayan ve birikici bazı yanlışlarımız ya da şanssızlıklarımızdır. Bu yanlışlar ve şansızlıkların net ve açık neticeleri ise hücrelerde daha doğrusu DNA’larda oluşan birikici mutasyonlardır. Bu nedenle gerek kanserden korunma, gerekse kanserlerin çoğunu daha tasarım aşamalarındayken yakalayıp yok etmede kararlıysak -ki öyle olmalıyız- öncelikle DNA mutasyon hatalarının oluşmasını ve birikmesini önlemeye odaklanmalı/çalışmalı ve aynı zamanda da bu DNA hatalarını olabilecek en erken dönemde -yani o kanser yolculuğu daha yerleşik bir kansere dönüşmeden- teşhis edebilecek yöntemler bulmalıyız.UNUTMAYINÇOĞU KANSER ÖNLENEBİLİR DNA’larımızda yukarıda bahsettiğim olumsuz mutasyonları tetikleyen nedenlerin çoğu maalesef çevremizde zaten var. Üstelik sayıları da her geçen gün hızla artıyor. Mesela mı? Şu veya bu şekilde bedenimize -yiyeceklerle, içeceklerle, deri yoluyla, solunumla…- giren KİMYASALLAR… Yoğunluğu ve ihtimali giderek artan RADYASYON maruziyeti… Hemen her gün karşılaşma ihtimalimiz biraz daha artan farklı VİRÜSLER… Soluduğumuz havadaki KANSOREJEN moleküller… Önemi giderek artan, şimdilerde anne sütünde ve beyinde bile rastlanan MİKROPLASTİKLER…Bu örnekleri daha da çoğaltabiliriz, ama tekrar altını çizmem gerekir ki BESİNLERİMİZDEKİ KİRLENME bana göre de bilimsel çalışmalara göre de bir numaralı tehlikedir. Diğer taraftan yiyeceklerdeki kirlenme dışında AŞIRI YİYECEK TÜKETİMİ ve bunun neticesi olarak ortaya çıkan OBEZİTE/GÖBEKLENME PROBLEMİ de gizli bir kanser tetikçisidir. Bu son yanlışın neticesi olan İNSÜLİN DİRENCİ metabolik süreçler sırasında aşırı serbest radikal üretimine yol açmakta ve aynı zamanda da aşırı insülin ve İGF-1 yoğunluğuna yol açarak DNA mutasyonlarını tetiklemekte, kanser gelişimini teşvik etmektedir.Sadece bu basit yanlışlardan vazgeçerek bile kanserle mücadelede ciddi mesafeler alabiliriz.İYİ HABERKORKMAYIN! YAKINDA TASARIM HALİNDEKİ BİR KANSERİ BİLE YAKALAYABİLECEĞİZ DNA ve gen teknolojisindeki muazzam gelişmeler sayesinde DNA’daki kansere yol açan o “MUTASYONLAR”ı çok erken dönemde basit kan analizleriyle tespit ederek “KANSER TARAMALARI”nda yeni bir ufuk açmanın şafağındayız. Kanser süreçlerinin daha ilk aşamalarında DNA’da mutasyona yol açan kötü değişimleri belirleyebilecek yani yıllar sonra oluşabilecek bir kanserin “kanda dolaşan DNA parçalarını tespit ederek” yakalayabilecek testler üzerinde çalışılıyor. Bu sayede çoğu önemli ve sık görülen kanseri oluşumlarından yıllar önce bile yakalayabilecek tarama testlerinin geliştirilmesi ve uygulamaya sokulması yakındır. Mutasyona uğrayan hücrelerden kana dökülen DNA parçacıklarında oluşan “METİLASYON DEĞİŞİKLİKLERİ”ni saptamaya odaklı bu harika testler bana göre “kanserlerin erken dönemde bile daha hücresel tasarım aşamasında iken yakalanabilmeleri imkânını” bize sağlayabileceklerdir. Bu testlerin yakın bir zamanda “rutin kanser taramalarına ek veya yardımcı olarak” kullanılabileceklerini düşünüyor ve umuyorum. Bu testler sayesinde prostat, meme, rahim ağzı ve kalın bağırsak kanserlerini taranması alanında muazzam sevindirici haberlere hazır olmamızda fayda var.ÖZETİ ŞUDURKANSERE DE ÇARE BULACAĞIZModern tıptaki olağanüstü gelişmeler “GENETİK ŞİFRELER”in çözülmesi alanındaki harika çalışmalar “BİYO VE NANO TEKNOLOJİ” ve de “YAPAY ZEK” ile desteklenerek kanserle mücadele alanında da önümüze muazzam bir ufuk açma yolundadır. Bize düşen görev hâlâ ısrarla vazgeçmediğimiz yaşam tarzı yanlışlarımıza nokta koymak, bedenimizi zehirleyen toksik gıdalara, uykusuzluk canavarına, hareketsizlik zehrine ve stres felaketine paçamızı kaptırmamak, sadece ve sadece bilime güvenmektir.

Source: Osman Müftüoğlu


Mertens korkuttu

Sarı-kırmızılıların Belçikalı yıldızı Dries Mertens, dünkü Başakşehir mücadelesinde form düşüklüğü yaşadı. Hücumda aksayan 37 yaşındaki oyuncu, 62″nci dakikada altı pas içinde topu kaleci Muhammed”e nişanladı. Mertens, 81″de ise sakatlık geçirdi ve oyuna devam edemedi.

Source: Fotomaç


Sara sakatlığı nedeniyle yok

Galatasaray”ın Brezilyalı futbolcusu Gabriel Sara, sakatlığı sebebiyle RAMS Başakşehir maçının kadrosunda yer alamadı. Başakşehir”le oynanan Türkiye Kupası karşılaşmasının ardından 25 yaşındaki orta saha oyuncusunun sağ diz iç yan bağlarında orta düzeyde zorlanma ve kanama tespit edildiği açıklanmıştı.

Source: Fotomaç


Halı sahada ani kalp durmasına dikkat

Dr. Çekin, Hürriyet’e şunları söyledi:BELİRTİ OLMASA DA“Kalp hastalıkları maalesef çoğu zaman hiçbir bulgu vermeden asemptomatik seyredebiliyor. Hiçbir şikâyeti olmayan hastalar ansızın kalp krizi nedeniyle ölebiliyor. Yakın zamanda çokça örneğine rastladığımız gibi, sanatçılar sahnede, ömrü hastanede geçen doktorlar sokakta yaşamını yitirebiliyor. Özellikle daha önce spor geçmişi olmayanlarda halı saha maçı esnasında kan basıncında ve kalp hızında meydana gelen ani yükselmeler, damarlardaki plakların yırtılmasına yol açabilir. Kişi eğer akşam yemeğinden hemen sonra halı saha maçı yapacaksa, düzenli sigara içiyorsa ve maçın hemen öncesinde de sigara içtiyse bu risk daha da artacaktır. Riski azaltmak için maçtan 15-20 dakika önce gelerek ısınmak ve kardiyovasküler sistemi bu ağır efora hazırlamak faydalı olacaktır. Aktif spor yapmayan kişilerin halı saha gibi rekabetçi sporlardan uzak durması faydalı olacaktır, ancak maç yapmak istiyorlarsa da özellikle 40 yaşından sonra mutlaka kalp kontrolü yaptırmaları gerekir.Modern yaşam tarzımız, sağlıksız beslenme ve COVID-19 pandemisinin de etkisiyle her yaşta ve her cinsiyette kalp krizlerine rastlar olduk. Artık görüyoruz ki kalp krizi yaş, cinsiyet, statü ayırt etmiyor.”

Source: Meltem Özgenç


SON DAKiKA: ABD”de can kaybı artıyor! Yetkililer uyardı: Rüzgar hızlanacak, kritik gün Salı

HABERLERDünya Haberleri

SON DAKiKA: ABD”de can kaybı artıyor! Yetkililer uyardı: Rüzgar hızlanacak, kritik gün Salı

Güncelleme Tarihi: Ocak 13, 2025 11:11

#Abd#Los Angeles#Yangın

TwitterLinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi

Oluşturulma Tarihi: Ocak 13, 2025 08:08

ABD’nin Los Angeles şehrinde ve çevresinde devam eden yangınlarda can kaybı 24″e yükseldi.100 binden fazla kişinin hala tahliye emri altında olduğunu belirten yetkililer, evlerine dönmek isteyenlere yangın alanlarının hala “çok tehlikeli” olduğu uyarısını yaptı. Öte yandan yangının geniş bir alana yayılmasına neden olan rüzgarların Pazar gecesinden Çarşamba gününe kadar yeniden hızlanacağı ve saatte 96 km/s hıza ulaşacağı bildirildi.

FBI, Los Angeles yangınlarına müdahale eden uçağa havada çarpan dronu soruşturuyor

CBS News”ün haberine göre, FBI”ın Los Angeles saha ofisi sözcüsü Laura Eimiller, yaptığı açıklamada, 9 Ocak”taki yangın söndürme çalışmalarına katılan itfaiye uçağına sivil bir dronun çarptığını ve uçağın sol kanadını deldiğini belirtti.İtfaiye uçağının güvenli iniş yaptığını, dronun ise ağır hasar aldığını kaydeden Eimiller, dronun Federal Havacılık İdaresinin (FAA) uyguladığı geçici uçuş kısıtlamasını ihlal ettiğini vurguladı.

Eimiller, izin almadan dronu uçuran kişi ya da kişileri bulmak için soruşturma başlatıldığını bildirdi.Öte yandan, California eyalet yetkilileri, yangınlar başladığından bu yana en az 40 kez izinsiz uçurulan dronların itfaiyecilerin hava müdahalesini aksattığını kaydetti.

Rüzgarın hızını artırması bekleniyor

ABD”li yetkililer yangının geniş bir alana yayılmasına neden olan rüzgarların Pazar gecesinden Çarşamba gününe kadar yeniden hızlanacağı ve saatte 96 km/s hıza ulaşacağı konusunda uyardı. Pasadena itfaiye şefi Chad Augustin BBC”ye yaptığı açıklamada, “En yoğun rüzgarların Salı günü olması bekleniyor” dedi. Augustin, “Biraz ilerleme kaydediyor olsak da, henüz sona yaklaşmış bile değiliz” diye konuştu.

Los Angeles itfaiye şefi Kristin Crowley, tahliye bölgelerinin yakınında yaşayan halka, ikaz halinde bölgeyi tahliye etmeye hazır olmaları ve ekipleri engellememek için mümkün olduğunca yollardan uzak durmaları çağrısında bulundu.

ABD”li aktör Mel Gibson, Los Angeles yangınlarında ortaya çıkan “su eksikliğini” sorguladı

ABD”li sinema oyuncusu ve yönetmen Mel Gibson, Fox News televizyonuna verdiği röportajda, Los Angeles”taki yangınlarla ilgili değerlendirmelerde bulundu.Malibu bölgesinde 14,5 milyon dolarlık evi yanan 69 yaşındaki Hollywood yıldızı, yangınlar için “Aklımdan her türlü korkunç teoriyi, komplo teorilerini ve daha fazlasını üretebilirim ancak su eksikliği, rüzgar koşulları ve yangını başlatmaya hazır, istekli ve yetenekli insanların olmasını söylemekle yetinmem biraz daha uygun görünüyor.” diye konuştu.

Gibson, muhtemel yangın başlatıcıların “görevlendirilmiş mi yoksa sadece kendi istekleriyle mi hareket ettiklerini” sorgulayarak, “Ve sonra bu gibi olaylarda, bir şekilde, yani bilerek mi diye düşünüyorsunuz. Bu, düşünülmesi çılgınca bir şey. Ama insan, akıllarında bir amaç olup olmadığını düşünmeye başlıyor. Ne olabilir? Ne istiyorlar? Boş bir eyalet mi? Bilmiyorum.” ifadelerini kullandı.

Fox News sunucusu Laura Ingraham, yangınların iklim değişikliğine önlem bahanesiyle insanları müstakil evlerden çıkarıp yüksek yoğunluklu konutlara yerleştirme amacıyla çıkarıldığı iddialarını hatırlatması üzerine Gibson, “(Bu yangınlar) bana eski sığır baronlarının insanları topraklarından temizlemesini hatırlatıyor.” değerlendirmesinde bulundu.

Gibson, California”daki su rezervleri konusunda da “Suyun kaybolduğunu, rezervleri bir sebepten ötürü boşalttıklarını biliyorum. Bunu bir süredir yapıyorlar. Californiya”da neden birçok şeyin yapıldığına dair kafa karıştıran bir sürü sorun var.” dedi.

100 binden fazla kişi tahliye emri altında

ABD’nin Los Angeles şehrinde ve çevresinde devam eden orman yangınlarında 100 binden fazla kişinin hala tahliye emri altında olduğunu belirten yetkililer, evlerine dönmek isteyenlere yangın alanlarının hala “çok tehlikeli” olduğu uyarısını yaptı.

LA İdari Bölge Şerifi Robert Luna, Palisades ve Eaton yangınlarıyla ilgili hala 105 bin şehir sakininin tahliye emri, 87 bin sakinin de tahliye uyarısı altında bulunduğu bilgisini paylaştı.Luna, sakinlerin evlerinden uzak durmasının ne kadar zor olduğunu anladıklarını ancak yangın alanlarının hala güvenli olmadığını belirterek, “Bu alanların bazıları kelimenin tam anlamıyla savaş bölgelerine benziyor. Devrilmiş elektrik direkleri, yerde elektrik teller, hala için için yanan yangınlar var, kesinlikle güvenli değil.” dedi.

Yangınlar nedeniyle şimdiye kadar 29 kişinin gözaltına alındığı bilgisini de paylaşan Luna, bunlardan 4’ünün sokağa çıkma yasağını ihlal ettiğini, diğerlerinin de, itfaiyeci kılığına giren bazıları da dahil yağma ve hırsızlık olayına karıştığını söyledi.LA Şehri İtfaiye Şefi Kristin Crowley de yangından kaçan şehir sakinlerine sabırlı olmaları tavsiyesinde bulunarak, yangın alanındaki koşulların geri dönüş için hala tehdit oluşturduğu uyarısını yaptı.Crowley, “Palisades bölgesinde hala aktif yangınlar var ve bu durum halk için aşırı derecede tehlike oluşturuyor. Ayrıca bölgede elektrik yok, su yok, gaz boruları koptu ve güvensiz yapılar var.” diye konuştu.

Los Angeles”taki yangınlarda ölü sayısı 24″e yükseldi

ABD’nin California eyaletindeki Los Angeles şehrinde 6 gün önce başlayan orman yangınları sürerken, felaketin bilançosu ağırlaşmaya devam ediyor. Los Angeles Adli Tıp Kurumu’ndan yapılan açıklamaya göre, Palisades Yangını”nda 8, Eaton Yangını”nda ise 16 kişinin hayatını kaybetmesiyle ölü sayısı 24’e yükseldi.

Los Angeles County Şerifi Robert Luna ise Palisades Yangını bölgesinde 4,Eaton Yangını bölgesinde 12 olmak üzere 16 kişinin kayıp olarak kayıtlara geçtiğini açıkladı. Palisades Yangını’nın yüzde 11, Eaton Yangını”nın yüzde 27 oranında kontrol altına alınabildiğini belirten yetkililer, 105 bin kişinin hala tahliye emri altında olduğunu ifade etti. Bölgedeki diğer küçük çaplı yangınların da sürdüğü belirtilirken, söndürme çalışmalarının California ve diğer eyaletlerden gelen 14 bini aşkın personel, bin 400 itfaiye aracı ve 84 uçağın katılımıyla devam ettiği aktarıldı.

Mahkumlar yangın söndürme çalışmalarına yardım ediyor

Los Angeles”taki şiddetli orman yangınlarında gece gündüz çalışan itfaiyecilerin yanında mahkumların da çalıştığı açıklandı. California Ceza İnfaz ve Rehabilitasyon Dairesi, cuma günü itibarıyla yaklaşık bin mahkumun yangınları söndürmek için çalıştığını söyledi. Los Angeles Belediye Başkanı Karen Bass, düzenlediği basın toplantısında 13 binden fazla kişinin şimdiye kadar 6 milyon dolardan fazla bağışta bulunduğunu, bunun da orman yangınlarından etkilenen Los Angeles sakinlerini destekleyeceğini belirtti.

Canlı Anlatım Özeti

FBI, Los Angeles yangınlarına müdahale eden uçağa havada çarpan dronu soruşturuyor

Rüzgarın hızını artırması bekleniyor

ABD”li aktör Mel Gibson, Los Angeles yangınlarında ortaya çıkan “su eksikliğini” sorguladı

100 binden fazla kişi tahliye emri altında

Los Angeles”taki yangınlarda ölü sayısı 24″e yükseldi

Mahkumlar yangın söndürme çalışmalarına yardım ediyor

Haberle ilgili daha fazlası:
#Abd#Los Angeles#Yangın

BAKMADAN GEÇME!

Source: Hurriyet.com.tr


Edip Akbayram”dan haber var

Geçen gün ameliyat edilen ünlü sanatçının yeniden operasyon geçireceği öğrenildi.Usta sanatçının kızı Türkü Akbayram “Pazartesi tekrar bir ameliyat daha olacak” dedi.Edip Akbayram’ın eşi Ayten Akbayram ile kızı hastaneden bir an olsun ayrılmıyor.

Source: Deniz Boy


Evde bakım maaşı ne zaman yatacak?

2025 Ocak zamlı evde bakım maaşı yatan iller sorgulanıyor. Aralık ayı enflasyon oranlarının belli olmasının ardından 6 aylık enflasyon farkı ile emekli, memur zammının yanında evde bakım maaşına ne kadar zam geleceği de netlik kazanmış oldu. Peki Evde bakım maaşı yattı mı, ne zaman yatacak? EVDE BAKIM MAAŞI YATTI MI, NE ZAMAN YATAR? İllere göre ödeme tarihleri değişen evde bakım maaşları her ayın 15 ila 31 i arasında yatırılıyor. Ancak ödemeler illere göre farklı tarihlerde yapılabiliyor. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, evde bakım maaşı ödemelerinin başladığını resmi kaynaklar üzerinden duyuruyor. SMS İLE EVDE BAKIM AYLIĞI SORGULAMA Evde bakım aylığı alanlar sorgulama yapmak için telefonlarının SMS özelliğini de kullanabilir. Ziraat Katılım Bankası aracılığı ile alanlar, cep telefonlarının mesaj bölümüne BAKIYE yazıp, 4747 e SMS atarak bakiye takibi yapabilirler. Mesaj göndermeniz dahilinde 1 SMS ücreti operatörünüz tarafından tahsil edilir. E DEVLET İLE SORGULAMA Evde bakım aylığı ödemelerinin hesabınıza yatıp yatmadığını SMS veya e-Devlet sistemi üzerinden sorgulayabilirsiniz. Devlet dairelerinde yapılan pek çok işlemi online olarak gerçekleştirmemizi sağlayan e-Devlet in Engelli Evde Bakım Ödeme Bilgileri Sorgulama sayfasından evde bakım aylığı sorgulanabiliyor. Sisteme kayıtlı olan vatandaşlar, şifreleri ve T.C kimlik numaralarıyla sorgulama işlemini gerçekleştirebiliyor. Engelli Evde Bakım Ödeme Bilgileri Sorgulama özelliği Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı sekmesinin altında bulunur. EVDE BAKIM MAAŞI BAŞVURUSU NASIL YAPILIR? Evde bakım maaşı alabilmek için aşağıdaki 3 şartın bulunması gerekiyor: 1) Gelir kriterlerinin uygun olması, 2) Bakıma muhtaçlık kriteri, 3) Ağır engelli olduğunu belirten sağlık kurulu raporu. Evde bakım parası almak için hane halkının tüm net geliri toplanıyor ve hane halkı sayısına bölünüyor. Buna engelli kişi de dahil. Evde bakım maaşı almak için engelli kişinin ikametgahının bulunduğu yerdeki Aile ve Sosyal Politikalar İl veya varsa İlçe Müdürlüklerine başvuru yapılıyor.

Source: Habertürk


“Türkiye, Avrupa”nın en obez ülkesi”

Türkiye Obezite Araştırma Derneği, Türk Obezite Cerrahisi Derneği, Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği, Türk Obezite Cerrahisi Vakfı ve Bariatrik Cerrahi Derneği tarafından düzenlenen 5’inci Obezite Tanı ve Tedavisinde Multidisipliner Yaklaşım Sempozyumuna, çeşitli illerden gelen doktorlar katıldı. OBEZİTE TÜM DÜNYADA SORUN Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Fahri Bayram, Obezite bütün dünyada ve ülkemizde global bir sorun. Türkiye Avrupa nın en obez ülkesi. Obezitede Avrupa şampiyonuyuz. Bu büyük bir problem. Bunda hem doktorlar hem sağlık çalışanları hem de diğer kamu ve diğer kuruluşlar hep birlikte hareket etmek zorundadır. Biz bugün Kayseri de bu konuyla ilgili 5 tane derneğin yetkililerini, başkanlarını burada topladık. Sağ olsunlar hepsi geldiler. Obeziteye çözüm bulmak, yardımcı olmak için buradayız. Gelen hocalarımız çok tecrübeli hocalar. Obezitenin hem ilaçla tedavisi hem de ameliyatla tedavisini burada tartıştık. Bu açıdan yeni ve işe yarayacak bir yaklaşım bulmak için buradayız. Obeziteyle hep birlikte mücadele etmemiz lazım ifadelerini kullandı. OBEZİTE SADECE BESLENMEYLE İLGİLİ BİR SORUN DEĞİL Obeziteye hep birlikte çözüm bulmak için bir araya geldiklerini söyleyen Bayram, “Obezite sadece beslenmeyle, yemekle ilgili bir sorun değil. Fazla yemek, aşırı yemek bir sorun değil. Birçok problem, psikolojik durumları, sosyal durumları, beslenme tarzı, hepsi etkiliyor. Onun için burada hep birlikte buna çözüm bulmak için toplandık. Bunu da basın yoluyla duyurmamız lazım. Türkiye nin bu konuda en tecrübeli, ameliyat yapan hocaları burada. Burada tabi bir suistimal oluyor. Bunların suistimal olmaması etik ve doğru şekilde yapılması için bu birlikte yapacağımız toplantıların basın vasıtasıyla halkımıza anlatılması önemli bir hizmet. Bu konuda teşekkür ediyoruz” diye konuştu. EN İYİLER BURADAYDI ERÜ Tıp Fakültesi Organ Nakli Merkez Müdürü ve Organ Nakil Cerrahı Doç. Dr. Tutkun Talih ise, Obezite tanı ve tedavisinde ülkemizdeki en iyi endokrinologlar ve en iyi obezite cerrahlarını burada toplama onuruna kavuştuk. Bugün Kayseri çok şanslıydı. En iyiler buradaydı. Bilgilerimizi yeniledik. Eksiklerimizi tamamladık. Hocalarımızı ağırladık. Erciyes Üniversitesi öğretim üyesi olmaktan ve bu toplantıları düzenlemekten onur duyuyorum. Bizim üniversitemiz obezite tanı ve tedavisinde yön verici bir üniversite konumundadır” dedi.

Source: Habertürk


Şanlıurfa”da küçük çocuğun hayatını polis kurtardı

Akçakale yolunda uygulama noktasında duran İsmail Karakuş, buradaki polislere oğlu İbrahim Halil Efe Karakuş”un nefes borusuna meyve parçası kaçtığını söyledi. Çocuğun nefes borusunun tıkandığını fark eden polis, Heimlich manevrasıyla meyveyi çıkararak çocuğun nefes almasını sağladı. Polis ekipleri Karakuş”u, kontrol amacıyla Eyyübiye Eğitim ve Araştırma Hastanesi”ne götürdü. Güvenlik kamerası görüntülerinde Karakuş”un polis aracıyla hastaneye getirilmesi yer aldı.

Source: Internet Haber