Cüneyd Altıparmak yazdı: Üçkağıt!

Cüneyd Altıparmak yazdı: Üçkağıt!

İletişimin internetle kazandığı boyut tarihin hiçbir döneminde görülmemiş türden… Gelecek yıllarda kuantum internet ile beraber bu gelişimin gelebileceği noktayı kestirmek mümkün değil şimdiden. Ancak bu gelişimin getirdiği sorun yumağını görmezden gelemeyiz. İnternet kontrol altına alınması gereken bir mecra. Hayatın bir parçası olmaktan hayatın ta kendisi olmaya ilerlediği bu evrede sorunun ne olduğunu doğru tespit etmek gerekiyor.VERİLERE NE OLUYOR?Özellikle yapay zekâ, metaverse ve blok zincir; internetin yeni gelişim sahaları. Hayatımızı kolaylaştırmaya aday olan bu gelişmeler aslında -bir yönüyle- üzerimizdeki kontrolü daha sistematik hale getiriyor. Şüphesiz bu durumu “mutlak kötü” olarak niteleyemeyiz ama çok da iyi olmadığını veya ne ile muhatap olduğumuzu bilmemiz gerekiyor. Her gelişme, veri güvenliği açısından “bilinmeyen” riskler içeriyor.ONLAR SÖYLÜYOR BİZ İNANIYORUZ…Bir siber saldırıya uğrayan sosyal medya platformunun bu saldırıdan nasıl etkilendiği veya kullanıcılarının verilerinin akıbetinin ne olduğu konusunda bağımsız bir denetim mekanizması yok. Bu platformun “sorun çözüldü” açıklamasına itibar etmekten başka bir çaremiz de kalmıyor haliyle… Yani, gerçekte neler olduğunu kimse bilmiyor. Bilenlerin doğru söylediği ise meçhul….ÇAĞIN MASALIHer dönemin kendine özgü destanı, meseli ve meşhur hikayeleri olur. Bu çağın masalı ne deseler tek cevabım olur benim “internetin anonimliği” derim… Bu çağın masalına inanmak zorundayız üstelik. Bunu yanlışlayacak ve doğrulayacak hiçbir somut veri de yok elimizde. Büyük bir kabul var. Özellikle sosyal medya şirketleri eliyle üretilen “politikalara” maruz kalıyoruz her gün. Bu politikaların hukuki mahiyeti de meçhul üstelik! Devletlerin “terör” dediği bir olaya onlar “değil” diyebiliyor. Veya toplumsal dokunuzca “anormal” olarak kabul edilen bir şey onlar için “pozitif ayrımcılığa tabi” ve “yayılması sorun teşkil etmeyen” bir durum olarak görülebiliyor. Bu çağın masalının geçmiş zamanlardaki benzerlerinden farkı bu. Eleştirmek veya karşı koymak mümkün değil!ÜÇ MESELE….Aslında meseleye üç nokta üzerinden bakmak gerekiyor. Bu çağın “temel sorun kaynağı” vasfına haiz üç kavramı var ve bunların yuvalandığı yer internet. Birincisi dezenformasyon. Bilgi düzensizliğinin önemli bir parçası. Yalan, yanlış, yanıltıcı haberlerin bilerek yapılması durumu bu. Bilerek insanların algısını karartmak demek yani. İkincisi ise manipülasyon. Yani kitleleri istenilen yöne çekmek veya bir düşünceyi veya davranışı kendilerinin gerçekten hissettiğini sanması ve buna göre karar vermesini sağlamak demek. Son olarak ise “astroturfing” dediğimiz yapay zemin hazırlayarak aslında ihtiyacınız olmayan şeyleri tüketmenizi, gerçek ihtiyaçlarınızı ise görmezden gelmenizi sağlayan ve özellikli ticari alanda kullanılan bir pazarlama yöntemi. Bunların tümünün ortak noktası şu: Maruz kalan kitlenin veya bireyin özgür düşünme kabiliyetine ket vurması ve kendisini ifade etmesini bir biçimde engellemesi…TEDBİRE KARŞI ÇIKMAK!Yukarda saydığım üç yönüyle doğrudan “fikir ve ifade” yönünden açıkça müdahale yapma kabiliyetine sahip bu aygıtların içeriklerine ve akışlarına müdahaleler yapıldığında yani bant daraltma, erişim engeli vb süreçler işletildiğinde en çok hangi hak üzerinden eleştiriliyor devletler? Pek tabi “fikir ve ifade hürriyeti” yönünden yasakçı ilan ediliyorlar. Oysa devletlerin elindeki imkan ile onlarınki arasında büyük bir fark var. VPN sebebiyle çoğu zaman tedbirler uygulanamıyor bile. Kendileri, siyaseti, ekonomiyi ve toplumsal yapıyı etkilerken, algoritmik ayrımcılık yaparken, Gazze”nin sesini kısarken, Biden”in oğlu hakkındaki paylaşımları “azaltırken” özgür; ama devletler “hukuka uygun” bir müdahale yaparken yasakçı. Sizce burada bir “üçkağıt” yok mu?… Biraz kavramsal yazdım bugün farkındayım ama bir giriş yazısı olarak değerlendirin lütfen. Buradan devam edeceğim birkaç yazıyla. Zira bu gidişata dair yüzleşmemiz gereken hususlar var. Hem de çok sayıda!

Source: Cüneyd Altıparmak