Uluslararası İlişkiler Gündemi – Mescid-i Aksa’dan Afrika’ya Siyasi Çalkantılar

Mescid-i Aksa İmam Hatibi Sabri, Yüzyılın Anlaşması komplosunun Aksa”yı Yahudilere devretmeyi amaçladığını söyledi

Şeyh Sabri, İstanbul”da düzenlenen “Filistin bizim hakkımızdır” konulu toplantıda konuştu.

Mescid-i Aksa İmam Hatibi Şeyh Sabri, “Filistin bizim hakkımızdır ve bunu söylediğimizde dünyadaki tüm Müslümanlar adına konuşuyoruz. Sadece Filistinliler adına konuşmuyoruz. “Hakkımızdır” derken bunu sadece duygularla değil, kanıtlarla söylüyoruz.” ifadelerini kullandı.

Müslümanlar olarak herkesin Kudüs”ü ve Mescid-i Aksa”yı sevdiğini ama bu duygunun yeterli olmadığını vurgulayan Sabri, şöyle devam etti:

“Hakkımızı savunmamız delil ve ispatla olmalıdır ve hakkımız belirli bir yönü değil, bir haklar topluluğunu içerir ve bu yönlerden ilki Filistin”in inancımızın bir parçası olduğu şeklindeki doktrinel inanç hakkıdır.”

Müslümanların Filistin”e yönelik inanç hakkının yanı sıra ibadet hakkının da bulunduğunu dile getiren Sabri, Hazreti Muhammed”in Mescid-i Aksa”daki her bir rekat namazın, başka bir yerdeki 500 rekat namaza eşdeğer olduğunu bildirdiğini söyledi.

Hazreti Muhammed”in İsra ve Miraç mucizesinin manevi bir fetih, Ömer bin Hattab”ın Kudüs”ü fethinin ise siyasi ve egemen bir fetih olduğunu anlatan Sabri, Ömer bin Hattab”ın Kudüs”e “sorunsuz ve barışçıl bir şekilde girdiğini belirtmek için” yürüyerek girdiğini ve zor kullanmadığını kaydetti.

Şeyh Sabri, Hazreti Ömer”in Kudüs”teki kiliseleri koruduğunu, o dönemde Kudüs”te Yahudi sinagogları olmadığını, eğer olsaydı Ömer Ahidnamesi”nde yer alacağını belirterek, Ömer bin Hattab”ın şehri Romalılardan devraldığını, Yahudilerin “Müslümanların ülkeyi onlardan gasbettiği” iddiasının asılsız olduğunu ve buna dair hiçbir delil bulunmadığına dikkati çekti.

Kudüs”ün şu anda maruz kaldığı durumla ilgili olarak da Şeyh Sabri, İsrail”in, “Filistin”e yabancı olarak gelen Yahudi yerleşimcileri” rahatsız ettiği bahanesiyle birkaç kez özellikle sabah ve akşam ezanının okunmasını engellemeye çalıştığını ve başaramadığını söyledi.

Şeyh Sabri, “Allahu Ekber çağrısı kıyamete kadar kalacaktır. Ezan sesinden rahatsız olan gitsin, ama biz toprağımıza kök salmışız, hakkımıza sahip çıkıyoruz. Tüm Müslümanlara, Filistin halkının haklarına ve dinlerine bağlı olduğunu ve Gazze”de olan ve olmaya devam edenlere rağmen teslim olmayacağını temin ediyoruz. Biz hakkımızla güçlüyüz çünkü hak sahibi güçlüdür.” diye konuştu.

Filistin halkının kararlılığının, bir iman kararlılığı olduğunu ve Filistin”in başına gelen komploların diğer ülkelerin başına gelseydi onların yok olacağını anlatan Sabri, ancak Filistin davasının 100 yıldır varlığını sürdürdüğünü, çünkü Mescid-i Aksa”nın “Filistin”in kalbinde” olduğunu ifade etti. Şeyh Sabri, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Şu anki tüm komploların hedefi Mescid-i Aksa”dır. ABD Başkanı seçilen Donald Trump”ın daha önce önerdiği “Yüzyılın Anlaşması” bile Mescid-i Aksa”nın kontrolünü ele geçirip Yahudilere teslim etmeyi amaçlıyor. Müslümanlar Filistin”e Mescid-i Aksa”dan dolayı bağlıdırlar ve Filistin”i Mescid-i Aksa”nın varlığından dolayı severler, bu yüzden İsrail ve müttefikleri Müslümanların Mescid-i Aksa ile olan bağlarını koparmak için komplo kurmaktadırlar.”

İsrail”in uygulamalarına ilişkin ise Sabri, İsrail yönetiminin, özellikle Gazze savaşı sırasında Türklerin Mescid-i Aksa”ya gelmesini kısıtladığını belirterek, Türk halkına “pes etmemeleri ve tekrar tekrar denemeleri” çağrısında bulundu.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source:


Erdoğan ve Bahçeli

Türkiye’miz yeni bir kurtuluş ve bağımsızlık savaşı ile karşı karşıya kaldı. Bu yeni kurtuluş ve bağımsızlık savaşı, önceki Kurtuluş Savaşı gibi yalnızca dış güçlere karşı verilmiyor, içerideki ve dışarıdaki tüm şer güçlere karşı veriliyor.Erdoğan da Bahçeli de millet ve vatanları için baldıran zehri içmekte en ufak bir tereddüt göstermedi. Belli ki bu her iki lider de zillet içinde yaşamaktansa ölmeyi yeğleyen kişiliğe sahip. Zaten risk almayan, tehlikenin gözünün içine bakmayan, büyük hedefler belirleyip onların peşinde koşmayan, korkusuz ve gözü kara olmayan liderler kahraman olamazlar.Dikkat ederseniz; bu her iki lider de önce milletim ve vatanım diyerek kararlar alıyorlar. Aldıkları bu hayati kararlar, partilerinin ve şahıslarının aleyhinde de tecelli etse, bu yoldan geri adım atmıyorlar.Davası olan ve ancak davası uğrunda yaşayan insanlar böyle yapabilir. Zira onlar için inanılan ve uğrunda ölünecek dava her şeyin önünde gelir.Malum; Türkiye’mizin başında iki büyük bela vardır ve bunlar henüz tam manasıyla aşılabilmiş değildir. Bunlardan birincisi vesayet sistemi, ikincisi ise terördür. Vesayetten kurtuluşta Bahçeli öncülük etmiş, Erdoğan da canını dişine katarak bu durumu kuvveden fiile çıkarmıştı.Terörden kurtuluşu Erdoğan tek başına elini değil gövdesini taşın altına koyarak denedi, başaramadı.Bu kez, yine Bahçeli’nin öncülüğünde ‘terörsüz Türkiye’ için yola çıkıldı. Hiç kimsenin beklemediği bir şekilde Bahçeli ‘ölümüne’ risk alarak bölücü başına çağrıda bulundu. Tıpkı Erdoğan’ın 15 Temmuz gecesi ölümüne çıktığı yolda halkı da ‘ölümüne’ meydanlara çağırması gibi.Başarının büyüklüğü mücadelelerin zorluklarıyla orantılıdır. Zorlu mücadeleyi sıradan insanlar veremez; zira ‘çetin dağlar yufka yüreklilerle aşılmaz’.Ayağımızdaki terör prangasını kırmanın tam zamanıdır. Terör örgütünün süngüsü düşmüş, çaresizlik içinde kıvranmaktadır. Zira destekçileri bir bir sırra kadem basıyor, basmak zorunda kalıyor ve bu melanet örgütü kendi başına bırakıyorlar. ABD’nin yeni seçilmiş başkanı Trump bile “Suriye’nin anahtarı Türkiye’nin elindedir” demek zorunda kaldı.Bütün dünya çok iyi biliyor ki Türkiye, elindeki bu anahtarı dün olduğu gibi bugün de başta ABD olmak üzere Batı’nın, İran’ın, Esed’in, İsrail’in celbettikleri şerleri defetmek ve hayırları fethetmek için kullanacaktır.Ve bu kutlu kurtuluş ve yürüyüşün mimarları da Sayın Erdoğan ile Sayın Bahçeli olacaktır.

Source: Fuat Bol


Türklere Mescid-i Aksa çağrısı: Pes etmeyin

Mescid-i Aksa İmam Hatibi Şeyh İkrime Sabri, İstanbul”da düzenlenen “Filistin bizim hakkımızdır” konulu toplantıda konuştu.Mescid-i Aksa İmam Hatibi Şeyh Sabri, “Filistin bizim hakkımızdır ve bunu söylediğimizde dünyadaki tüm Müslümanlar adına konuşuyoruz. Sadece Filistinliler adına konuşmuyoruz. “Hakkımızdır” derken bunu sadece duygularla değil, kanıtlarla söylüyoruz.” ifadelerini kullandı.Müslümanlar olarak herkesin Kudüs”ü ve Mescid-i Aksa”yı sevdiğini ama bu duygunun yeterli olmadığını vurgulayan Sabri, şöyle devam etti:”Hakkımızı savunmamız delil ve ispatla olmalıdır ve hakkımız belirli bir yönü değil, bir haklar topluluğunu içerir ve bu yönlerden ilki Filistin”in inancımızın bir parçası olduğu şeklindeki doktrinel inanç hakkıdır.”Müslümanların Filistin”e yönelik inanç hakkının yanı sıra ibadet hakkının da bulunduğunu dile getiren Sabri, Hazreti Muhammed”in Mescid-i Aksa”daki her bir rekat namazın, başka bir yerdeki 500 rekat namaza eşdeğer olduğunu bildirdiğini söyledi.Hazreti Muhammed”in İsra ve Miraç mucizesinin manevi bir fetih, Ömer bin Hattab”ın Kudüs”ü fethinin ise siyasi ve egemen bir fetih olduğunu anlatan Sabri, Ömer bin Hattab”ın Kudüs”e “sorunsuz ve barışçıl bir şekilde girdiğini belirtmek için” yürüyerek girdiğini ve zor kullanmadığını kaydetti.Şeyh Sabri, Hazreti Ömer”in Kudüs”teki kiliseleri koruduğunu, o dönemde Kudüs”te Yahudi sinagogları olmadığını, eğer olsaydı Ömer Ahidnamesi”nde yer alacağını belirterek, Ömer bin Hattab”ın şehri Romalılardan devraldığını, Yahudilerin “Müslümanların ülkeyi onlardan gasbettiği” iddiasının asılsız olduğunu ve buna dair hiçbir delil bulunmadığına dikkati çekti.Kudüs”ün şu anda maruz kaldığı durumla ilgili olarak da Şeyh Sabri, İsrail”in, “Filistin”e yabancı olarak gelen Yahudi yerleşimcileri” rahatsız ettiği bahanesiyle birkaç kez özellikle sabah ve akşam ezanının okunmasını engellemeye çalıştığını ve başaramadığını söyledi.Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Mescid-i Aksa İmam Hatibi Şeyh İkrime Sabri”yi, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi”nde kabul etmişti.Şeyh Sabri, “Allahu Ekber çağrısı kıyamete kadar kalacaktır. Ezan sesinden rahatsız olan gitsin, ama biz toprağımıza kök salmışız, hakkımıza sahip çıkıyoruz. Tüm Müslümanlara, Filistin halkının haklarına ve dinlerine bağlı olduğunu ve Gazze”de olan ve olmaya devam edenlere rağmen teslim olmayacağını temin ediyoruz. Biz hakkımızla güçlüyüz çünkü hak sahibi güçlüdür.” diye konuştu.Filistin halkının kararlılığının, bir iman kararlılığı olduğunu ve Filistin”in başına gelen komploların diğer ülkelerin başına gelseydi onların yok olacağını anlatan Sabri, ancak Filistin davasının 100 yıldır varlığını sürdürdüğünü, çünkü Mescid-i Aksa”nın “Filistin”in kalbinde” olduğunu ifade etti. Şeyh Sabri, konuşmasını şöyle sürdürdü:”Şu anki tüm komploların hedefi Mescid-i Aksa”dır. ABD Başkanı seçilen Donald Trump”ın daha önce önerdiği “Yüzyılın Anlaşması” bile Mescid-i Aksa”nın kontrolünü ele geçirip Yahudilere teslim etmeyi amaçlıyor. Müslümanlar Filistin”e Mescid-i Aksa”dan dolayı bağlıdırlar ve Filistin”i Mescid-i Aksa”nın varlığından dolayı severler, bu yüzden İsrail ve müttefikleri Müslümanların Mescid-i Aksa ile olan bağlarını koparmak için komplo kurmaktadırlar.”İsrail”in uygulamalarına ilişkin ise Sabri, İsrail yönetiminin, özellikle Gazze savaşı sırasında Türklerin Mescid-i Aksa”ya gelmesini kısıtladığını belirterek, Türk halkına “pes etmemeleri ve tekrar tekrar denemeleri” çağrısında bulundu.

Source: Www.star.com.tr


Cumhurbaşkanı Traore: Fransa bize dua etsin

Burkina Faso Cumhurbaşkanı İbrahim Traore, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron”un Afrikalı liderler hakkındaki ifadelerinin “aşağılayıcı” olduğunu söyledi.Cumhurbaşkanı Traore, yeni yıl vesilesiyle yaptığı konuşmada, Macron”un “Afrikalı liderlerin, Fransa”ya teşekkür etmeyi unuttukları” yönündeki ifadesine yanıt verdi.Traore, “(Macron) Tüm Afrikalıları aşağıladı. Bu beyefendi Afrika”yı ve Afrikalıları işte böyle görüyor. Biz onun gözünde insan değiliz.” dedi.Macron”un Afrikalı liderlere “nankör” iması yapmasına ilişkin de Traore, “Eğer bu sömürgeci güçlerden uzaklaşmak istiyorsak, anlaşmaları feshetmemiz lazım. Nankör biri varsa o da kendisidir. Fransa bugün atalarımız sayesinde var. Bize dua etmeliler.” ifadelerini kullandı.- MACRON”DAN AFRİKALI LİDERLERE SUÇLAMALARFransa Cumhurbaşkanı Macron, 6 Ocak”ta Paris”te düzenlenen Büyükelçiler Konferansı”nın bir bölümünde, Fransız askerlerinin Afrika”dan ayrılmasına ilişkin bazı açıklamalarda bulunmuştu.Fransa”nın Afrika”dan “çekilmediğini”, aksine yeni bir düzenle yoluna devam edeceğini belirten Macron, tarihsel bağları ışığında Afrika”ya taşınmayı kendilerinin seçtiğini ve bölgedeki askeri darbelerin sonunda bazılarından ayrılma kararı aldıklarını söylemişti.Macron, Afrika”da 2013″ten bu yana terörle mücadele için çok çalıştıklarını vurgulayarak “Ancak Afrikalı liderler bize bu konuda teşekkür etmeyi unuttu. Fransız ordusu bu bölgede konuşlanmamış olsaydı bugün hiçbiri egemen bir devlet olamazdı.” değerlendirmesinde bulunmuştu.Fransa”nın bazı Afrika ülkelerinden darbe nedeniyle ayrıldığının, bazı ülkelerde de askeri varlığını yeniden düzenlemeye karar verdiğinin altını çizen Macron, “Afrikalı liderlere varlığımızı yeniden düzenlemeyi teklif ettik. Nezaket icabı da bu açıklamayı onların yapmasına izin verdik ancak bu nezaketimiz “Afrika”dan kovuldular” yorumlarına neden oldu.” ifadelerini kullanmıştı.- SENEGAL VE ÇAD”DAN SERT YANITSenegal Başbakanı Ousmane Sonko, X hesabından Macron”a cevaben yaptığı yazılı açıklamada, Senegal”deki Fransız üssünün kapatılmasına ilişkin kararın kendileri tarafından alındığını vurgulayarak, “Senegal için bu iddia tamamen yanlış. Konuya ilişkin bugüne kadar hiçbir müzakere yapılmadı ve Senegal aldığı kararla, özgür, bağımsız ve egemen bir ülke olarak kendi iradesini kullandı.” değerlendirmesinde bulunmuştu.Macron”un, “Fransa asker bulundurmasaydı bugün hiçbir Afrika ülkesi bağımsız olamazdı.” açıklamasına da değinen Sonko, Fransa”nın Afrika”da güvenliği ve egemenliği sağlayabilecek meşruiyet ve gücü olmadığını belirtmişti.Çad Dışişleri Bakanı ve Hükümet Sözcüsü Abderaman Koulamallah da “Fransız liderlerin Afrika halklarına saygı göstermeyi öğrenmesi gerekiyor.” ifadesini kullanmıştı.Özellikle Çad”ın, Fransa”nın kurtuluşunda kritik rol oynadığını hatırlatan Koulamallah, “Afrika halklarının, İkinci Dünya Savaşı”nda Fransa”ya yaptığı fedakarlıklar hiçbir zaman layıkıyla takdir edilmedi.” değerlendirmesinde bulunmuştu.

Source: Www.star.com.tr


MÜSİAD”dan Arnavutluk”ta 2025 yılı resepsiyonu

Başkent Tiran”da düzenlenen etkinliğe, Türkiye”nin Tiran Büyükelçisi Tayyar Kağan Atay, ülkedeki Türk ve yerel kurum ve kuruluşların temsilcileri ile çok sayıda davetli katıldı.Atay, etkinlikte yaptığı konuşmada, 2024″ün Arnavutluk”un Avrupa Birliği (AB) üyeliği sürecinde olumlu gelişmeler yaşandığını ve ülkede turizm sektöründe yeni rekorlar kırıldığını anımsatarak, Arnavutluk makamlarını bu başarıdan dolayı tebrik etti.Geçen yılın, Türkiye-Arnavutluk arasındaki ikili ilişkileri açısından da başarılı bir yıl olduğunu kaydeden Atay, “Gerek Başbakan (Edi) Rama”nın Türkiye ziyareti, Sayın Cumhurbaşkanı”mızın (Recep Tayyip Erdoğan), Sayın Bakanımızın (Dışişleri Bakanı Hakan Fidan) ziyaretleri, Namazgah Camisi”nin açılışıyla taçlandı. Dolayısıyla zaten mükemmel olan ikili ilişkilerimizi daha da ileriye götürdüğümüz çok özel bir yıl oldu 2024.” diye konuştu.Atay, 2024 yılında MÜSİAD”ın Arnavutluk şubesinin de açılışını yaptıklarını hatırlatarak, ekonomik ve ticari ilişkilere canlılık getirecek bir yapının son halkasını tamamlamış olduklarını kaydetti.MÜSİAD Arnavutluk Başkanı Muhammet İşler de bir yıl önce yola çıkarken vizyonlarının iş dünyasında güçlü bir dayanışma ağı kurmak, ortak değerleri doğrultusunda güçlerini birleştirmek ve topluma hem ekonomik hem de sosyal anlamda değer katan projelere öncülük etmek olduğunu ifade ederek, ilk yıllarının beklentilerinin ötesinde geçen başarılarla dolu bir yolculuk olduğunu belirtti.Geçen bir yıl boyunca iş dünyasında önemli ve değerli işbirliklerine imza attıklarını, girişimciliği teşvik eden projeler gerçekleştirdiklerini anlatan İşler, “2025 yılı MÜSİAD Albania için çok daha büyük ve önemli etkinliklere ev sahipliği yapacağımız bir yıl olacak. Bunlardan bir tanesi Arnavutluk Başbakanı Edi Rama”nın değerli talimatları doğrultusunda, Türkiye-Arnavutluk İş Forumu 2025 organizasyonunu üstlenerek, iki ülke arasındaki ekonomik ve ticari ilişkileri güçlendirecek bu prestijli etkinliğin ev sahibi olmaktan büyük bir gurur duyacağız.” ifadelerini kullandı.Kosova”daki Yenilikçi Türk Hareket Partisi (YTHP) Genel Başkanı Ertan Simitçi de Kosova”da ve Arnavutluk”ta ciddi yatırımlarına devam eden Türk iş insanları, MÜSİAD üyeleri ve Arnavutluk”ta yatırımlarına devam eden Arnavut iş insanlarına teşekkür etti.Simitçi, “Hem Kosova”nın hem de Arnavutluk”un ekonomik olarak kalkınmasına, refah düzeyinin artırılmasında büyük emeği ve katkısı geçen MÜSİAD ailesinin bu anlamlı gecede hem yönetim kurulu başkanımıza hem de üyelerine teşekkür etmek istiyorum. Temennimiz Kosova”da da aynı şekilde MÜSİAD ailesinin genişlemesi ve Kosova”da aynı şekilde yatırımlarına ve işbirliklerine devam etmesi.” dedi.Etkinlik kapsamında MÜSİAD”ın Arnavutluk”taki etkinliklerine ilişkin de bir video gösterildi.

Source: Www.star.com.tr


Küresel piyasalar ABD”deki enflasyon verilerine odaklandı

ABD”de yeniden başkan seçilen Donald Trump”ın izleyeceği politikaların ekonomiye olası etkilerine ilişkin soru işaretleri yatırımcıları temkinli olmaya yönlendirirken, bugün açıklanacak enflasyon verilerinin ve Fed”in Bej Kitap Raporunun piyasaların yönü üzerinde etkili olması bekleniyor.

Dün açıklanan verilere göre, ülkede Üretici Fiyat Endeksi (ÜFE), Aralık 2024″te aylık bazda yüzde 0,2, yıllık bazda yüzde 3,3 artarak beklentilerin altında gerçekleşti.

Analistler, dünkü ÜFE verilerinin yatırımcıların enflasyon endişelerini sınırlı da olsa hafiflettiğini kaydetti.

ABD”nin seçilmiş başkanı Trump”ın gelecek hafta göreve başlayacağına işaret eden analistler, yeni yönetimin tarifeleri uygulamaya yönelik kademeli bir yaklaşım düşündüğüne dair haberlerin de yatırımcılarda enflasyon görünümüne yönelik bir miktar rahatlama sağladığını ifade etti.

Öte yandan, ABD”de federal hükümetin bütçe açığı Aralık 2024″te bir önceki yılın aynı ayına kıyasla yüzde 33 azalışla 87 milyar dolara geriledi.

Fed yetkililerinin açıklamaları da takip edilirken, Kansas City Fed Başkanı Jeffrey Schmid, Bankanın ek gümrük vergileri ile ilgili olarak fiyat istikrarı ve istihdam görevlerinde bir aksama olması durumunda harekete geçebileceğini belirtti.

Bu gelişmelerle para piyasalarında Fed”in yılın ilk faiz indirimine yüzde 42 ihtimalle temmuz ayında gideceği fiyatlanmaya devam ediyor.

Bunların yanı sıra, jeopolitik gelişmeler de yakından takip edilirken, ABD Dışişleri Bakanı Blinken, Atlantic Council”de yaptığı dış politika değerlendirme konuşmasında Gazze”deki son durumu ve ateşkes sürecini değerlendirdi.

Blinken, Gazze”de ateşkes anlaşmasının çok yakın olduğunu belirterek, “Şu anda top Hamas’ın sahasında. Eğer Hamas teklifi kabul ederse, anlaşma tamamlanıp uygulanmaya hazır olacak. Bu durumda (Gazze”de) ateşkese ulaşacağımıza inanıyorum.” dedi.

Kurumsal tarafta ise 4.çeyreğe ilişkin bilanço sezonunun başladığını ifade eden analistler, bilançoların etkisiyle sektör ve hisse bazlı oynaklıkların artabileceğin söyledi.

Analistler, bugün JP Morgan Chase, Wells Fargo, Citi Group, Bank of New York Mellon ve Goldman Sachs başta olmak üzere yoğun bilanço takviminin yatırımcıların odağında olduğunu bildirdi.

ABD”nin 10 yıl vadeli hazine tahvili faizi, ÜFE verilerinin yayımlanmasının ardından yüzde 4,76″ya kadar gerilerken, şu sıralarda yüzde 4,79 seviyesinde dengelendi

Altının ons fiyatı dün yüzde 0,5 yükselişle 2 bin 676 dolardan kapanırken, yeni işlem gününde bir önceki kapanışın hemen altında 2 bin 675 dolardan işlem görüyor.

Dolar endeksi dün yüzde 0,6 düşüşle 109,3 seviyesinden günü tamamlarken, bugün yüzde 0,1 düşüşle 109,2 seviyesinde seyrediyor.

Brent petrol ise şu sıralarda yüzde 0,2 azalarak 79,4 dolar seviyesinde dengelendi.

New York Borsası”nda dün, S&P 500 endeksi yüzde 0,11 ve Dow Jones endeksi yüzde 0,52 değer kazanırken, Nasdaq endeksi yüzde 0,23 değer kaybetti. ABD”de endeks vadeli kontratlar yeni güne pozitif seyirle başladı.

Avrupa borsalarında ise dün İngiltere hariç pozitif bir seyir izlenirken, bugün gözler İngiltere”de açıklanacak enflasyon verisine çevrildi.

Analistler, İngiltere Merkez Bankasının (BoE) yılın ilk para politikasını 6 Şubat”ta açıklayacağını belirterek, bugün açıklanacak enflasyon verisinin bankanın kararları üzerinde etkili olabileceğini söyledi.

Öte yandan, Avrupa”da imalat sanayi aktivitesindeki düşüş bölge ülkelerinin ana gündem maddelerinden olmayı sürdürürken, Avro Bölgesi”nde bugün açıklanacak sanayi üretimi yakından takip ediliyor.

Dün Fransa”da CAC 40 endeksi yüzde 0,20, İtalya”da FTSE MIB 30 endeksi 0,93 ve Almanya”da DAX 40 endeksi yüzde 0,69 değer kazanırken, İngiltere”de FTSE 100 endeksi yüzde 0,28 değer kaybetti. Avrupa”da endeks vadeli kontratlar yeni güne pozitif bir seyirle başladı.

Asya tarafında yeni işlem gününde karışık bir seyir izlenirken, Güney Kore”deki siyasal gelişmeler yatırımcıların odağında bulunuyor.

Güney Kore”de 3 Aralık 2024″teki sıkıyönetim ilanı nedeniyle devlet başkanlığı görevinden uzaklaştırılan Yoon Suk Yeol, hakkında yürütülen soruşturma kapsamında gözaltına alındı.

Güney Kore Ulusal Meclisinin, sıkıyönetim ilanının anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle 14 Aralık 2024″te azlini istediği ve bu sebeple görevden uzaklaştırılan Yoon, gözaltına alınan ilk devlet başkanı oldu.

Öte yandan, bugün açıklamalarda bulunan Japonya Merkez Bankası (BoJ) Başkanı Kazuo Ueda, fiyat koşullarındaki güç kazanımının devam etmesi halinde BoJ”un faiz oranlarını artıracağını ve parasal destek derecesini ayarlayacağını söyledi.

Ueda, bölgesel bankaların katıldığı bir toplantıda yaptığı konuşmada, ABD”deki yeni yönetimin ekonomi politikası ve bu yıl Japonya”da yapılacak ücret görüşmelerinin ivmesinin, faiz artırımının zamanlamasının belirlenmesinde önemli rol oynayacağını belirterek, “Para politikasının ayarlanmasının zamanlaması gelecek ekonomi, fiyat ve finans şartlarına bağlı.”diye konuştu.

Bu gelişmelerle kapanışa yakın Japonya”da Nikkei 225 endeksi yüzde 0,1 ve Çin”de Şanghay bileşik endeksi yüzde 0,3 değer kaybederken, Güney Kore”de Kospi endeksi yüzde 0,1 ve Hong Kong”da Hang Seng endeksi yüzde 0,1 yükseldi.

Yurt içinde dün satış ağırlıklı bir seyir izleyen Borsa İstanbul”da BIST 100 endeksi, günü yüzde 0,18 değer kaybederek 9.715,86 puandan tamamladı.

Dolar/TL, dün yatay seyirle 35,4800″den kapanırken, bugün bankalararası piyasanın açılışında yüzde 0,1 artışla 35,5100 seviyesinden işlem görüyor.

Analistler, bugün yurt içinde bütçe dengesi, yurt dışında ise ABD ve İngiltere”de enflasyon başta olmak üzere yoğun veri gündeminin takip edileceğini belirterek, teknik açıdan BIST 100 endeksinde 9.700 ve 9.650 seviyesinin destek, 9.900 ve 10.000 puanın direnç seviyelerinin direnç konumunda olduğunu ifade etti.

Piyasalarda bugün takip edilecek veriler şöyle:

10.00 İngiltere, aralık ayı Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE)

10.00 İngiltere, aralık ayı perakende satışlar

11.00 Türkiye, aralık ayı bütçe dengesi

12.00 Almanya, 2024 yılı Gayri Safi Yurt İçi Hasıla (GSYH)

13.00 Avro Bölgesi, kasım ayı sanayi üretimi

15.00 ABD, haftalık mortgage başvuruları

16.30 ABD, aralık ayı Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE)

16.30 ABD, ocak ayı New York Fed imalat endeksi

22.00 ABD Fed”in Bej Kitap Raporu

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source:


MHP Lideri Bahçeli”nin “On İki Ada” çıkışı Yunanistan”ı korkuttu

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli partisinin TBMM Grup Toplantısı”nda, Yunanistan”ın Ege adalarına füze yerleştirme kararına tepki gösterdi.Bahçeli, Atina”ya, “Yunanistan”ın burnumuzun dibinde silah göstermesi yalnızca stratejik bir hata değil, sonuçları çok ağır olacak trajik bir yanlıştır. 12 Ada gasp edilmiş, asıl sahibi olan Türk milletinden ayak oyunlarıyla çalınmıştır. Türkiye 12 Ada”sız yaşasa bile, 12 Ada”nın Türkiyesiz yaşaması ham bir hayaldir. Atina ayağını denk alsın.” uyarısını yaptı.YUNAN”DA PANİKBahçeli”nin dikkat çeken açıklamaları Yunan medyasında manşet oldu.”LOZAN”IN HÜKÜMLERİNE MEYDAN OKUDU”Yunan Kathimerini, Bahçeli”nin çıkışını, “Erdoğan”ın en önemli müttefiki olan Devlet Bahçeli, Yunanistan”ın Ege adalarındaki hakimiyetini tartışmaya açarak Lozan Antlaşması”nın hükümlerine meydan okudu.” sözleriyle duyurdu.”BAHÇELİ”DEN KIŞKIRTICI AÇIKLAMALAR”Dimokratia gazetesi Bahçeli”nin sert söylemlerini manşetlerine şöyle taşıdı: Bahçeli”den provokatif açıklamalar: On İki Ada”yı Türkiyesiz düşünemeyiz. MHP Genel Başkanı ve Erdoğan”ın hükümet ortağı Bahçeli, parti içi bir toplantıda kışkırtıcı açıklamalarda bulundu.YUNAN HÜKÜMETİNE “DİKKATLİ OLUN” UYARISIYunanistan hükümetine dikkat edin uyarısında bulunan Libre gazetesi, “Son dönemde Türk yetkililerin Kıbrıs ve Yunanistan”a ilişkin tahrik edici atıflarının artması, Atina Deklarasyonu”nda mutabık kalınan Türk-Yunan uzlaşmasının, birçok analize göre, kaçırılmış bir başka fırsata dönüşmekte olduğunu gösteriyor.” ifadelerine yer verdi.Skai Bahçeli”nin sözlerini şu şekilde haberleştirdi: “12 Ada Türkiyesiz düşünülemez” diyen Erdoğan”ın hükümet ortağı Devlet Bahçeli”den yeni provokatif açıklamalar.”BAHÇELİ”DEN YENİ MEYDAN OKUMA”Pentapostagma haberinde şu ifadeleri kullandı: Bahçeli”den yeni meydan okuma: 12 Ada Türkiye olmadan düşünülemez. Bahçeli, “Yunanistan”ın eylemlerinin sonuçları ağır olacaktır” tehdidinde bulundu. Türkiye Cumhurbaşkanı”nın hükümet ortağı ve Bahçeli, 12 Ada”yı doğrudan hedef tahtasına koyarak provokatif bir tutum sergiledi.”YUNANİSTAN ADIMLARINA DİKKAT ETMELİ”Marketnews haber sitesi ise MHP Lideri”nin açıklamalarını “Bahçeli”den provokatif açıklamalar: 12 Ada”yı Türkiyesiz düşünemeyiz.” sözleriyle manşetlerinden verdi.Gazete ayrıca, “Bahçeli, aynı söylemi sürdürerek Yunanistan”a “adımlarına dikkat etmesi” çağrısında bulundu. MHP”nin Genel Başkanı ve Erdoğan”ın hükümet ortağı Devlet Bahçeli, parti içi bir toplantıda kışkırtıcı açıklamalarda bulundu.” ifadelerine de yer verdi.BAHÇELİ”NİN “İYİ KOMŞULUK” SÖZLERİNİ MANŞETE TAŞIDILAREnikos gazetesi ise Bahçeli”nin açıklamalarını, “Bahçeli oldukça kışkırtıcı: 12 Ada Türk milletinden çalınmıştır – Atina”ya adımlarını izlemesini tavsiye ediyorum.” sözleriyle manşetlerinden verdi.Ayrıca gazete, Yunanistan”ın Ege adalarına füze yerleştirme hazırlıklarının sadece uluslararası hukuka aykırı olmadığını, aynı zamanda iyi komşuluk hedeflerini kökten baltalayacak pervasız adımlar olduğunu söylediği sözlerini de haberde yer verdi.Komşu, ABD ve Avrupa”daki sahiplerine koştu! Türkiye korkusu teklif hazırlattı”Endişe verici” diye ilan ettiler: Biz izlerken Türkiye cephelerin tamamında etkinF-16″ları Türk İHA”ları karşısında çaresiz… “TB2, ANKA, AKINCI”yla başa çıkamayız” korkusu

Source: Www.star.com.tr


DEM Parti heyeti Öcalan”la ikinci temasa hazırlanırken devletten “hassas” mesaj

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli”nin 22 Ekim 2024″te PKK elebaşı Abdullah Öcalan”a yönelik “silah bıraktırma” çağrısıyla çıkışıyla başlayan süreç devam ediyor.
DEM Parti heyeti önce İmralı Adası”nda tutuklu bulunan Öcalan ile görüştü, ardından Meclis”teki partileri ziyaret etti
İmralı heyeti 11 Ocak günü Edirne Cezaevi”nde tutuklu bulunan Selahattin Demirtaş”ı ziyaret etti.
DEM Parti heyeti, Demirtaş ziyareti sonrası İmralı”ya ikinci ziyarete hazırlanırken devletten ‘hassas’ bir uyarı geldi.
Devletten DEM heyetine “hassas” mesaj
Türkiye gazetesinin haberine göre; devlet birimleri, İmralı heyetine “Tepki çekecek açıklamalarda uzak durun. Bu fırsatı kaçırmayın. Tarihi bir sorumluluk üstlendiniz. Sonuna kadar süreci götürmeniz lazım” uyarısı yaptı.
Devlet hem PKK’ya hem de Öcalan’a yönelik güvensizlik duyuyor. Bu nedenle Öcalan’ın verdiği mesajların ve silah bırakma çağrısının yapılacağı metin üzerinde devletin ilgili birimlerinin hassas bir çalışma yürüteceği ifade edildi.

PKK elebaşı Öcalan ne talep ediyor?
DEM heyetinin ilk ziyaretinde Öcalan’dan herhangi bir talep gelmedi. Ancak ikinci temasta bazı taleplerin gündeme gelebileceği söyleniyor.
Abdullah Öcalan’ın anayasa değişikliği değil terör tanımı, hasta mahkûmların serbest bırakılması, kayyum düzenlemesi gibi başlıklarda taleplerinin olabileceği düşünülüyor.
Öcalan serbest kalacak mı?
Öcalan’ın kendisine yönelik bir af talebi istemeyeceği, ancak İmralı Adası’ndaki şartların ev hapsine çevrilmesini isteyebileceği belirtiliyor.
Müzakerelerin başarıya ulaşması halinde Öcalan”ın istediği yerde yaşayamayacağı ancak İmralı’da ev hapsi koşullarında yaşamaya devam edebilmesinin mümkün olabileceği anlaşılıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan”ın da AK Parti milletvekillerinden bir grupla yaptığı toplantıda konuya değindiği öğrenildi.
İddiaya göre; “Öcalan ev hapsine mi çıkarılacak” sorusuna Erdoğan “Ev hapsi diye bir şey yok. Adamın kendisi de çıkmak istemiyor. Af diye bir şey yok. Bebek katiline af yok” yanıtını verdi.

Source: Dünya Gazetesi


Selahaddin E. Çakırgil yazdı: Trump”ın “Beyaz Hristiyan Milliyetçiliği” ve de, Putin”in “İlâhî Koruyucu” olarak kutsanması…

Amerikan medyasında bugünlerde, “Beyaz Hristiyan Milliyetçi Hareketi”nin oluşturduğu tehdit ve bunun önümüzdeki dört yıl içinde daha da tehlikeli hale gelebileceğini işleyen yazılar göze çarpıyor..Ve bu hareketin takipçilerinin seçtiği Trump Beyaz Saray”a geri dönüyor.Trump yönetiminde, Beyaz Hristiyan Milliyetçiler, federal hükümetin gücüne benzeri görülmemiş bir şekilde sahip olacaklar. Trump”ın Cumhuriyetçi Partisi Kongre”de birleşik kontrole sahip. Ve Hristiyan çıkarlarını destekleyen bir dizi kararda kilise ile devlet arasındaki çizgiyi zaten belirsizleştirmiş olan muhafazakâr bir süper çoğunluk, ABD Yüksek Mahkemesi”ni de kontrol ediyor.Trump, kampanya konuşmalarında Amerika”da “Hristiyan karşıtı önyargıyı” ortadan kaldırmak için, geçen yılın başlarında Tennessee”de düzenlenen “Ulusal Dinî Yayıncılar” toplantısında, “Eğer seçilirsem, daha önce hiç kullanmadığınız bir şekilde kullanacağım.. ” demişti; sık sık, “Benim güzel Hristiyanlarım” hitabını tekrarlayarak..*Peki bu harekete katılmayan Amerikalılar için önümüzdeki dört yıl boyunca hayat nasıl olabilir?-(Bu soruya Hristiyan Milliyetçiliği konusunda otorite sayılan bir tarihçi Prof. şöyle cevap veriyor, -özetle-:)Birçok kişiye göre, Amerikan halkını Hristiyan bir ulus ilan etmek zararsız görünebilir. Ancak Hristiyan milliyetçiliği, nihayetinde demokrasiyle bağdaşmaz.*Peki, Trump”ın zaferi, Beyaz Hristiyan Milliyetçi Hareket”e ne kazandıracak?-Beyaz Hristiyan Milliyetçi hareketini cesaretlendirecek ve güçlendirecektir. Muhtemelen, Beyaz Hristiyan milliyetçiliği kurumsallaştıracaktır..Meselâ, LGBTQ yanlısı olarak algılanabilecek veya zararlı bir siyasî gündem içerebilecek herhangi bir kitap — bunlar hedef alınma olasılığı yüksek olan ve kesinlikle okul müfredat programlarından ve okul kütüphanelerinden kaldırılacaktır.Ve bu bağlamda, aynı cinsler arasında evlilik hakkı, kürtaj hakkı veya daha geniş LGBTQ hakları yoktur. Bunlar, Anayasa tarafından garanti altına alınan haklara ilişkin anlayışları içinde mevcut değildir. Anayasayı Tanrı”nın yasası ışığında yorumlamak gerekir..*Bazı Hıristiyan Milliyetçiler neden Eğitim Bakanlığı”na düşmanca davranıyor?-Hristiyan sağında Eğitim Bakanlığı”na karşı muhalefetin onlarca yıl öncesine dayanan uzun bir geçmişi var. Okullar çocukların birincil eğitim yeri olarak görülüyor ve bu muhafazakâr Hristiyan ideolojisinde ebeveynlerin çocuklarının değerlerini ve ideallerini şekillendirme haklarına çok güçlü bir vurgu var.*Trump”ın zaferi, Beyaz Hristiyan milliyetçi hareket çevrelerinde daha da fazla saygı görmesine mi yol açtı?-Kesinlikle.. Trump”ın zaferinin, Trump”ı açıklamak ve desteklemek için 2016″dan beri kullandıkları çerçeveyle uyumlu ilâhî bir yetkiyi gösterdiği fikri yaygın. O, bir şekilde zorlu, tarihi politik an için Tanrı”nın seçtiği lider.Onun İlahî rolüne dair his, suikast girişimi ve bazılarına mucizevî görünen hayatta kalmasıyla kesinlikle azalmadı. Trump buna yaslandı ve Tanrı”nın onu kurtardığını söyledi.*Hristiyan milliyetçiliği ve militan patriyarka”nın el-ele gittiğini söylüyorsunuz..-Hristiyan milliyetçiliği, Amerika”nın belirgin bir şekilde Hristiyan bir ulus olduğu fikridir. Bu fikrin içinde, Hristiyan Amerika”yı yeniden kurmak gerektiği fikri de var. Bu da, geleneksel aileyi, ataerkil aile yapısını ayrıcalıklı kılmayı gerektiriyor… Tanrı”nın insan refahını erkek hakimiyetine dayalı ve ona itaatkâr ev hanımı olan bir eşe sahip olmak olduğuna inanıyorlar. Buna benzemeyen herhangi bir aile yapısı, toplumu zayıflatan bir şey olarak görülüyor.Hıristiyan Milliyetçisi, inancı, aileyi ve ulusu savunmak için güçlü Tanrısal adamlara ihtiyacımız olduğuna dair söylemleri esas alır.*Bu tanımlama göz önüne alındığında, Beyaz Hristiyan Milliyetçiler”in Kamala Harris”i desteklemesi ihtimali var mıydı?-Hayır. Hiçbir Beyaz Hristiyan Milliyetçisi Kamala Harris”e oy vermezdi..Hristiyan Milliyetçiliği bu, biz-onlar zihniyeti üzerinde gelişir. Bu militanlık her zaman bir düşmana ihtiyaç duymakla bağlantılıdır. Ve günümüz Hristiyan milliyetçiliğinde düşmanlar içseldir. Tarihî olarak Hristiyan Amerika”nın iç düşmanları laik hümanistler, feministler.*Peki Hristiyan milliyetçiliğine katılmayan Beyaz Hristiyan evangelistler nereye gidiyorlar?-Bu Hristiyan Milliyetçi gündemine katılmak için çok fazla baskı var. Açıkça desteklenmesi gerekmiyor, ancak itiraz etmemek için muazzam bir baskı var. Donald Trump”ı ve gündemini desteklemek zorunda değilsiniz – sadece buna karşı konuşamazsınız, böylece işinizi koruyabilirsiniz.*Peki bu hareket her istediğini elde ederse, bu ülke ne hale gelecek?-Anlamlı bir dini özgürlük olmayacak. Esasen gerçek Amerikalılar – buna inananlar veya inanıyormuş gibi yapanlar – ve sonra geri kalan Amerikalılar arasında iki katmanlı bir toplum olacak. Eğer inançsız biriyseniz veya Müslümansanız veya gerçek bir Hristiyan olmadığı düşünülen biriyseniz, bir yeriniz olacak, ancak bir sesiniz olmayacak. Yasalara, genel olarak İncil yasasının çerçevesine sahip olacağız.Çünkü, gerçek özgürlük Tanrı”nın yasasına boyun eğmekten gelir görüşü hâkimdir..*Kıyamet senaryolarına oynadığınızı söyleyen insanlara ne diyorsunuz?-Bu konuda yanılmış olmayı çok isterdim. Bunları söylememin sebebi, onların (bu hareketin içinde) söylediklerini dinliyor ve yıllardır yazdıklarını okuyor oluşum..*Beyaz Hristiyan Milliyetçiler”in bir gün Trump”la yaptıkları bu ittifaktan pişman olacaklarını düşünüyor musunuz?-Hayır. Çünkü en çok istedikleri şey, amaçlarına ulaşma gücü.*Ve, Ortodoks Noel”i vesilesiyle, yeni bir Putin mi?..Putin”le de ilgili bir çok yorum da yayınlandı, Amerikan medyasında..*Rusya lideri Vladimir Putin”in, kamuoyunda, “kült” olmasını, kişiliğinin yarı-kutsanmış bir duruma getirilmesini istemediğini ısrarla belirttiği biliniyor. Ama, sanki o hassasiyetini terk etmiş gibi..Çünkü, Rusya Kilisesi başpatriğinin, askerlerden, taktıkları haçların zincirlerine “Putin”in isminin baş harflerinin kazınması” isteğine sessiz kalmış.. Esasen, Putin de “Artık daha az şaka yapıyorum ve neredeyse gülmeyi bıraktım.” demiş, son basın toplantısında..Putin, Moskova”daki Saint George Kilisesi”nde Ortodoks Noel”i ayinine katıldığında da, Patrik Kirill”e birlikte filme alınırken, Patrik Kirill, konuşmasında, “İşte Haç”lar ve diğer göğüs ikonları, Rus devletimizin kurucusu, elinde kılıçla anavatanımızı savunan ve şimdi de Rus topraklarının bir araya gelmesinin bir sembolü olan kutsal havarilere eşit Büyük Dük Vladimir.. O, aynı zamanda sizin semavî koruyucunuzdur” der.. Halbuki, Putin, başkanlık kampanyası seçimleri sırasında bile reklam panolarında, “kutsal bir statüye sahipmiş gibi” algılanmaması için, yüz fotoğraflarının tek başına kullanılmasına bile izin vermezdi..*Rus milliyetçileri ve ideologları ise, yıllardır, “Putin kültü”nü savunuyor ve “Putin varsa, Rusya vardır; Putin yoksa Rusya da yoktur.” diyorlar.Halbuki, Putin, Rusların kendisini yeni bir Çar ilan etme çabalarını reddederek, 2020″de “Bu doğru değil, başka birine Çar denebilir; çalışıyorum, hüküm sürmüyorum” demişti.Uzun zamandır Kremlin gözlemcisi olan Olga Bychkova, “Hem Putin, hem de Trump birbirine çok benziyor. Belirsiz fikirlerini popüler noktalara dönüştürüyorlar…” diyor.*Bu özetlemelerden sonra sizler ne dersiniz, muhterem okuyucular?

Source: Selahaddin E. Çakirgi̇l