“Türkiye’de Araştırma ve İnovasyon: Nükleer Enerji, Renyum ve Doğal Afet Önleme”

Tüm şartlar olgunlaştı! Yeni bir dönem başlıyor

Uluslararası Enerji Ajansının (IEA) “Nükleer Enerji için Yeni Bir Döneme Giden Yol” başlıklı raporu yayımlandı. Küresel nükleer enerji sektöründe mevcut durumun değerlendirildiği rapor, nükleer enerjide yeni projelerin nasıl finanse edileceği, inşası ve yakıt ikmali için güvenilir tedarik zincirlerinin nasıl sağlanabileceğine ilişkin önerileri de içeriyor.Rapora göre, küresel elektrik talebindeki güçlü artış nedeniyle güvenli ve temiz enerji kaynağı ihtiyacı, nükleer enerji için yeni bir çağ başlatma potansiyeli sunuyor.Hidroelektrikten sonra dünyanın en büyük ikinci düşük emisyonlu elektrik kaynağı olan nükleer enerji, halihazırda küresel elektrik arzının yaklaşık yüzde 10″una tekabül ediyor.Bu yıl dünyada faaliyet halinde olan yaklaşık 420 nükleer enerji reaktöründen üretilen elektriğin tüm zamanların en yüksek seviyesine çıkacağı öngörülüyor. Bu artışta Japonya”da yeniden üretimin başlaması, Fransa”da bazı santrallerdeki bakım çalışmalarının tamamlanması ve Çin, Hindistan, Güney Kore ve Avrupa dahil olmak üzere çeşitli piyasalarda yeni nükleer reaktörlerin devreye girmesi etkili oluyor.- KÜRESEL NÜKLEER ENERJİ HARİTASI DEĞİŞİYORYapay zeka, sanayi ve iklimlendirme, elektrikli araçlar ve veri merkezlerinin yoğun kullanımından dolayı hızla artan elektrik talebini karşılayabilmek için nükleer enerji dahil yeni üretim kapasitesine ihtiyaç duyulacağı öngörülüyor.Bu kapsamda, mevcut nükleer enerji filosunun çoğu gelişmiş ekonomilerde bulunmasına rağmen küresel nükleer enerji haritası değişiyor ve halihazırda inşa halinde olan çoğu proje Çin”de bulunuyor.Dünya genelinde 2017″den beri inşasına başlanan 52 reaktörden 25″i Çin tasarımıyken 23″ü Rus tasarımı olarak öne çıkıyor.- KÜÇÜK MODÜLER REAKTÖRLERE İLGİRapora göre, nükleer enerji teknolojilerindeki yenilikler, yeni projelerin ivme kazanmasına yardımcı oluyor. Daha küçük ölçekli nükleer enerji santrallerinin bir türü olan ve daha hızlı inşa edilebilen küçük modüler reaktörler (SMR), özel sektörün de bu alana ilgisinin artmasını sağlıyor.Doğru desteklerin sağlanmasıyla, SMR”lerin kurulumlarının 2040″a kadar 80 gigavata ulaşabileceği ve küresel nükleer enerji kapasitesinin yüzde 10″unu oluşturabileceği öngörülüyor ancak bu teknolojinin başarısı ve benimsenme hızının, sektörün maliyetleri diğer temiz enerji projelerinin maliyetlerine yakın bir seviyeye düşürme becerisine bağlı olacağı tahmin ediliyor.- “40”TAN FAZLA ÜLKEDE NÜKLEERİN ROLÜNÜ ARTIRMA PLANLARI VAR”Nükleer enerjide yeni dönemin 2030″a kadar yıllık 120 milyar dolar yatırım gerektireceği hesaplanıyor. Bu, mevcut yıllık yatırımların iki katına çıkması anlamına geliyor.Gerekli altyapı yatırımının ölçeği göz önüne alındığında, yeni nükleer projelerin hayata geçirilmesi için kamu finansmanının yanı sıra özel sektör sermayesinin de sektöre çekilmesi kilit önem taşıyor.IEA Başkanı Fatih Birol, rapora ilişkin değerlendirmesinde, nükleer enerjinin güçlü geri dönüşünün devam ettiğini belirterek, “Nükleer enerji, bu yıl rekor düzeyde elektrik üretecek.” ifadesini kullandı.İnşa halindeki nükleer enerji kapasitesinin arttığını kaydeden Birol, “70 gigavattan fazla yeni nükleer enerji kapasitesi inşa ediliyor ve 40″tan fazla ülkenin enerji sistemlerinde nükleerin rolünü artırma planları var. Özellikler SMR”ler heyecan verici bir büyüme potansiyeli sunuyor ancak hükümetlerin ve endüstrinin nükleer enerjide yeni bir döneme giden yolda, yeni projelerin zamanında ve bütçeye uygun şekilde inşa edilmesinden başlayarak finansman ve tedarik zincirleri açısından da bazı önemli engelleri aşması gerekiyor.” ifadelerini kullandı.Birol, halihazırda nükleer enerjide zenginleştirme kapasitesinin neredeyse tamamının 4 tedarikçi ülkede yoğunlaştığı bilgisini paylaşarak, “Rusya, küresel kapasitenin yüzde 40″ını oluşturarak bu alanda en büyük paya sahip. Nükleer enerji teknolojilerinin yanı sıra uranyum üretimi ve zenginleştirmesinin belirli pazarlarda yoğunlaşması, gelecek için bir risk faktörü ve tedarik zincirlerinde daha fazla çeşitliliğe ihtiyaç duyulduğunun göstergesi.” değerlendirmesinde bulundu.

Source: Www.star.com.tr


Renyum nedir, nerelerde kullanılır?

Bu metal, dayanıklı ve çok yüksek erime noktasına sahiptir. Bu nedenle, özellikle uzay ve havacılık endüstrilerinde çok tercih edilir. Renyum nerelerde kullanılır sorusunun cevabı; jet motorları, katalizörler ve elektrik kontakları gibi çok geniş bir alanı kapsar. Ayrıca, sağlık ve enerji sektöründe de kullanımı hızla artmaktadır. Peki, renyumun bu kadar önemli olmasını sağlayan özellikleri nelerdir ve bu element hayatımızda nasıl bir rol oynar? RENYUM NEDİR VE PERİYODİK TABLODAKİ YERİ NEDİR? Renyum nedir, bilim insanları tarafından 1925 yılında keşfedilmiş ve ismini Ren Nehri nden almış bir metaldir. Renyum, periyodik tablonun 7. periyodunda yer alır ve d-blok elementlerindendir. Renyum periyodik tablodaki yeri, platin ve osmiyum gibi çok özel metallerle aynı grupta bulunmasıyla dikkat çeker. Bu elementin dikkat çeken özelliklerinden biri, dünyadaki rezervlerinin çok kısıtlı olmasıdır. Renyum, genellikle molibden cevherlerinden elde edilir ve kimyasal dayanıklılığı ile bilinir. Oldukça nadir bulunması, renyumu stratejik bir malzeme haline getirir. Renyum simgesi olan “Re”, bu metalin kimyasal analizlerde tanımlanmasını kolaylaştırır. Renyum, tablodaki yeri sayesinde alaşımlar oluştururken diğer metallerle mükemmel bir uyum sağlar. Bu uyum, hem sanayi hem de ileri teknoloji üretimlerinde büyük bir avantaj sunar. RENYUM ÖZELLİKLERİ NELERDİR? Renyum özellikleri, bu metali özel kılan çeşitli fiziksel ve kimyasal faktörleri kapsar. Erime noktası 3.186 °C ile en yüksek erime noktasına sahip metallerdendir. Bu özelliği sayesinde çok yüksek sıcaklıklara dayanabilir. Ayrıca yoğunluk ve sertlik gibi fiziksel özellikleri, onu dayanıklılık gerektiren uygulamalarda tercih edilen bir malzeme yapar. Kimyasal olarak, renyum çok kararlı bir yapıya sahiptir. Korozyona karşı dirençli olan bu metal, katalitik özellikler de gösterir. Bu nedenle petrokimya endüstrisinde katalizör olarak sıkça kullanılır. Ayrıca elektriksel iletkenlik ve termal dayanıklılık gibi özellikleri, onu özellikle elektronik uygulamalarda öne çıkarır. Renyumun başka bir özelliği de hidrojenle güçlü bir bağ kurabilmesidir. Bu özellik, hidrojen ekonomisinde kritik bir bileşen olarak değerlendirilmesini sağlar. Dolayısıyla, yenilenebilir enerji uygulamalarında renyumun potansiyeli hızla artmaktadır. RENYUM NERELERDE KULLANILIR? Renyum nerelerde kullanılır, bu metalin endüstriyel ve teknolojik uygulamalarını anlamak için kritik bir sorudur. Renyumun en yaygın kullanım alanları şu şekilde sıralanabilir: Havacılık ve Uzay Endüstrisi: Jet motorlarında kullanılan sıcaklığa dayanıklı alaşımların önemli bir bileşenidir. Bu alaşımlar, motorların verimliliğini artırırken daha uzun ömürlü olmalarını sağlar. Petrokimya Endüstrisi: Katalizör olarak kullanılarak kimyasal reaksiyonları hızlandırır. Özellikle hidrokarbon ayrıştırmada çok etkilidir. Elektrik ve Elektronik: Elektrik kontakları ve direnç elemanlarında dayanıklılığı sağlar. Bu özellik, uzun ömürlü elektronik cihazların üretilmesine katkıda bulunur. Sağlık Sektörü: Radyoterapi cihazlarında ve tıbbi görüntüleme ekipmanlarında da renyumun kullanımı artmaktadır. Ayrıca renyum, x-ışını tüpü gibi ileri teknoloji uygulamalarında da önemli bir rol oynar. Bu element, dayanıklı ve uzun ömürlü yapısıyla, modern teknolojilerin gelişiminde hayati bir yere sahiptir. RENYUMUN GELECEĞİ Renyumun gelecekteki potansiyeli, teknolojinin gelişmesiyle daha da önem kazanabilir. Havacılık ve uzay endüstrilerindeki yenilikler, bu metale olan talebin artmasına yol açabilir. Çevre dostu enerji kaynaklarına yönelim de renyumun katalitik özelliklerinin daha fazla kullanılmasını sağlayabilir. Renyumun hidrojen enerjisi uygulamalarındaki rolü, bu elementin stratejik önemini daha da artırabilir. Gelecekte, yenilenebilir enerji sistemlerinde renyum bazlı çözümler daha fazla kullanılabilir hale gelebilir. Bu durum, sürdürülebilir teknolojiler için önemli bir adım olacaktır. Dayanıklı yapısı ve geniş kullanım alanlarıyla, hem bugün hem de gelecekte kritik bir rol oynamaya devam edecektir. Ancak nadir bulunması, bu metali stratejik olarak önemli kılar. Renyum nedir ve renyum nerelerde kullanılır sorularına yanıt ararken, bu metalin hayatımızdaki önemini daha iyi anlamak mümkün olur.

Source: Habertürk


TÜBİTAK ve AFAD çığ riskini önleme konusunda işbirliği yapacak

TÜBİTAK”tan yapılan açıklamaya göre, projeye ilişkin protokol imza töreni, TÜBİTAK Gebze Yerleşkesi”nde gerçekleştirilirken, taraflar adına imzaları TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Orhan Aydın ve AFAD Başkanı Okay Memiş attı.

Aydın, burada yaptığı konuşmada, çığ riski taşıyan bölgelerde güvenliği artırmayı ve afetlerin yol açtığı kayıpları en aza indirmeyi hedeflediklerini belirterek, projenin çevre dostu yeni nesil yapı teknolojisi kullanımı ve yüksek teknoloji sensör sistemleriyle, doğayı koruma ve insan güvenliğini artırma misyonunu birleştiren öncü bir çalışma olduğunu ifade etti.

AFAD Başkanı Memiş de projenin çığ bölgelerinde oluşabilecek riskleri en aza indirmeyi ve yerli imkanlarla yenilikçi çözümler sunmayı amaçladığını vurgulayarak, şunları kaydetti:

“Hem sensör teknolojileri hem de bariyer sistemleriyle risk izleme ve önleme sistemleri sahaya taşınacak. Proje kapsamında, çevre dostu ve sürdürülebilir altyapılarla güvenli yaşam alanları oluşturmayı hedefliyoruz. Pasif sistemlerle güneş ışınım şiddeti, ortam sıcaklığı, kar yüksekliği, rüzgar hızı gibi parametreler sensörler aracılığıyla ölçülecek. Aktif sistemlerde ise yeni nesil yapı teknolojisinden üretilen çığ önleme bariyerleri kullanılacak. Bu sistemlerle, çığ tehlikesine erken müdahale imkanı sağlayarak can ve mal kayıplarını en aza indirmeyi hedefliyoruz.”

“Doğayı doğayla koruyoruz” ilkesiyle geliştirildi

Türkiye”de ilk kez çığ riskine karşı çevre dostu yeni nesil yapı teknolojisi ve ileri teknoloji sensör sistemleri söz konusu projede bir arada kullanılacak.

“Doğayı doğayla koruyoruz” ilkesiyle geliştirilen çalışma ile doğal afetlere karşı yenilikçi, güvenilir ve sürdürülebilir bir çözüm sunulmasına imkan tanınacak.

Türkiye”nin afet yönetimi konusundaki kararlılığını güçlendirecek proje uluslararası anlamda da örnek teşkil ediyor.

Projenin çıktılarının hem bilimsel hem de uygulama açısından fayda sağlayarak Türkiye”nin afet yönetiminde yeni bir dönemi başlatması, çığ riski taşıyan bölgelerde yerleşim alanlarını koruması, afet yönetimi ve şehir planlamasında kullanılacak veri altyapısının güçlendirilmesi ve proje sürecinde yetiştirilecek uzmanların Türkiye”nin bilgi ve yetkinlik seviyesini artırması amaçlanıyor.

Çevre dostu teknoloji

Proje kapsamında Türkiye”de çığ önleme setlerinde ilk kez kullanılan yeni nesil yapı teknolojisi, doğal kaynaklardan elde edilen çevre dostu malzeme olması ve dayanıklılığıyla dikkati çekiyor.

Çığ riski taşıyan bölgelerde dağın zirvesine yerleştirilecek Prototip Merkez ve Ölçüm istasyonlarıyla güneş ışınımı, kar yüksekliği, rüzgar hızı gibi kritik veriler toplanacak.

Fotovoltaik güneş enerjisiyle çalışan sistemler, çevreye zarar vermeyen, sürdürülebilir bir enerji altyapısı sağlayacak. Veriler analiz edilerek çığ oluşumu erken aşamada belirlenerek afet riskleri en aza indirilecek.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source: