Hastalık ve Durumlar Öne Çıkanlar – Sağlığınızı Etkileyen Gelişmeler ve İpuçları

Tanju Özcan”dan Kartalkaya faciası için Bakan Mehmet Nuri Ersoy”a canlı yayın çağrısı

Bolu Kartalkaya”daki otel yangının hayatını kaybedenlerin sayısı 79″a yükseldi. Kahreden olaya iliki soruşturma devam ederken gözaltı sayısı 11 oldu. Facianın sorumluluğu üzerine Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Bolu Belediyesi arasında denetim tartışması yaşanıyor. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ise denetimin belediyeye ait olduğunu söyledi. Belediye ilgili birimleri uyarmadı mı? Belediyeye aralık ayında yangın için yeterlilik belgesi için başvuran ancak denetimler sonucu belgeyi alamayan otel yönetiminin, dilekçenin iptal başvurusuna belediyenin onay vermesi ve ilgili makamları bilgilendirmemesi bir başka tartışma konusu oldu. Tüm bunların ardından Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan, söz konusu iddialara yanıt vermek amacıyla Halk TV canlı yayınına katıldı. “Mutfağına girip hijyen yönünden kontrol etme şansımız bile yok” Özcan şunları söyledi: “Çok üzgünüm, çok kızgınım ve çok utanıyorum. Çok yorgunum, çünkü iki gündür iki saat bile uyumadım. Üzgünüm, çünkü 80″e yakın canımızı kaybettik ve ben bu insanları gördüm. Çok kızgınım, çünkü hakkımda iftiralar atılıyor yandaş basın aracılığıyla. Bu ülkenin bakanları, satılık kalemleri her türlü iftirada bulunuyor. Çok utanıyorum, insanlar bu acıları yaşarken böyle polemiklerin tarafı olmaktan dolayı çok utanıyorum. Otele yangın için yeterlilik belgesi verdiğimiz iddiası tamamen yalan. Bolu bir büyükşehir değil, defalarca bunu anlattım. Yani İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya gibi değil. Bolu bir il belediyesi. Burada 9 tane belediye var, biz merkez ilçenin belediyesiyiz. Orası bizim yetkimiz dışında, denetlemek görevimiz değil. Plan yetkisi dahil bütün yetkiler, yangın da dahil, Turizm Bakanlığı”na ait. Bizim buradaki otele gelip kapısını çalıp mutfağına girip hijyen yönünden kontrol etme şansımız bile yok. Bir cezai işlem uygulama, tutanak tutma yetkimiz dahi yok.” Bakan Ersoy”a canlı yayın çağrısı Özcan, Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’a canlı yayın çağrısı yaptı. Özcan, “İstediği kanalda, yandaş bir televizyonda canlı yayına katılalım. Sorumlu kimse istifa etsin. O masadan Sayın Bakan istifa ederek kalkacak” dedi. Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan “Turizm Bakanlığı”nın bu tür işletmeleri denetleyen genel müdürlüğünün başındaki Genel Müdür Neşe Çıldık, Sayın Bakan”ın şirketi ETS Tur”un eski çalışanı” dedi.

Source: Internet Haber


Bakanlığın ifşa ettiği ürün sayısı bini geçti

Tarım ve Orman Bakanlığı taklit-tağşiş ve sağlığı tehlikeye düşürebilecek gıdalar listesini güncelledi. Söz konusu liste bakanlığın internet sitesinde kamuoyuyla paylaşıldı. Taklit-tağşiş yapıldığı kesinleşmiş olan listeye 41 ürün sağlığı tehlikeye düşürebilecek gıdalar listesine ise 3 ürün daha eklendi. Böylelikle ürün sayısı toplam 1138 e yükseldi. Yeni listede zeytinyağından tereyağına peynirden yoğurda sucuktan kıymaya sakatat gibi birçok üründe yapılan sahtecilikler yer alıyor. Listeye giren ürünlerde kahvaltı sofralarından hamur işlerine kadar kullandığımız peynirde; bitkisel yağ kullanımı, nişasta ve düşük yağ oranı gibi sağlığı tehdit eden hileler tespit edildi. Öte yandan 4 sucuk markasının sucuğunda kanatlı eti ve sakatat çıkarken 3 firmaya ait etli ekmeğin iç harcında ise taşlık ve baş eti tespit edildi. İşte taklit-tağşiş yapan o markalar ve ürünler… ABBAS BABA ZEYTİNCİLİK-ERHAN ÇERÇİ firmasına ait zeytinyağına tohum yağları karıştırılması YENİ KÖRFEZ markasına ait naturel sızma zeytinyağına (5 litre) daha düşük kaliteli zeytinyağı karıştırılması ve tohum yağları karıştırılması YENİ ZEYBEK TARIM marka naturel sızma zeytinyağına (5 litre) tohum yağları karıştırılması EDREMİT GÖMEÇ marka naturel sızma zeytinyağına (5 litre) tohum yağları karıştırılması TAD AYVALIK marka taş baskı naturel sızma zeytinyağına (5 litre) tohum yağları karıştırılması EGE SIZMA marka naturel sızma zeytinyağı (5 litre) tohum yağları karıştırılması AYVALIK KÖY KOOP marka taş baskı natürel sızma zeytinyağına (5 lt) tohum yağları karıştırılması GEMLİK marka taş baskı naturel sızma soğuk sıkım zeytinyağına (5 litre) tohum yağları karıştırılması AKDENİZ ZEYTİNYAĞLARI marka naturel sızma zeytinyağına (5 litre) daha düşük kaliteli zeytinyağı karıştırılması ve tohum yağları karıştırılması AKÇİN marka zeytinyağına tohum yağları karıştırılması NURKAYA marka kekikte yabancı madde GOLDUP marka kekikte yabancı madde TUĞRA GOLD LİFE marka kekikte yabancı madde ECE BAHARAT marka kekikte yabancı madde ARİFOĞLU marka acı kırmızı pul biberde domates tespiti TAVUK DÜNYASI marka pul biberde domates tespiti KILINÇ marka yarım yağlı beyaz peynird3e (17 kg) yağ oranının düşük olması A.R.K marka tam yağlı taze eritme tost peyniri (1000 gr) yağ oranının düşük olması ERTAÇ KARAYAZI-ÇEŞNİHANE firmasına ait Trabzon yayık tereyağıda-1 kg (markasız) yağ oranının düşük olması HACI VELİ AKTAŞ marka tereyağında bitkisel yağ ERZURUM YAYLASI marka tereyağında yağ oranının düşük olması EYBER marka tuzsuz pastörize 3/4 yağlı tereyağında (%60 süt yağı) bitkisel yağ MİS marka süzme yoğurtta protein oranının düşük olması AKDAĞ marka tereyağında yağ oranının düşük olması KONYABİRLİK marka çeşnili tostluk peynir tam yağlı taze ayçekirdeği- mısır çeşnili eritme peynirinde bitkisel yağ ve nişasta LAZZ VAKFIKEBİR marka kahvaltılık tam yağlı ayçekirdeği-mısır çeşnili eritme peynirinde bitkisel yağ ve nişasta AYDİL GAZİOĞLU marka tam yağlı taze kaşar peynirinde bitkisel yağ ÇAYKARA ÇİFTLİK – UMUT İSMAİL KUVVET firmasına ait telli peynirde bitkisel yağ GONCA GIDA – MUKADDES PEKER firmasına ait telli peynirde bitkisel yağ ŞAHİN SÜT ÜRÜNLERİ firmasına ait telli peynirde bitkisel yağ AKMAHMUT GIDA – NECDET AKMAHMUT firmasına ait telli peynirde bitkisel yağ ve nişasta KILINÇ marka tam yağlı taze kaşar peynirde (1000 gr) Yağ Oranının Düşük Olması AFYON BAYRAKOĞLU marka ısıl işlem görmüş piliç sucukta mekanik ayrılmış kanatlı eti CERRAHPAŞA marka ısıl işlem görmüş piliç sucukta mekanik ayrılmış kanatlı eti ve sakatat (taşlık) SULTAN ET-HALİT KARAKOL firmasına ait dana kıymada kanatlı eti ve sakatat (taşlık) KAYSERİ SÖZDUYAR PASTIRMA SUCUK marka dana sucukta kanatlı eti YENİ DANACI marka dana sucuk ta kanatlı eti KISMET LOKANTASI-METİN KEKLİK firmasına ait etliekmek iç harcında deri dokusu, kanatlı eti ve sakatat (kalp) ESEN ETLİ EKMEK-ALİ RIZA ESEN firmasına ait etliekmek iç harcında (kırmızı et+domates+biber+soğan) sakatat (taşlık) TEKE RESTAURANT-İBRAHİM KOYUNCUOĞLU firmasına ait etliekmek iç harcında sakatat (baş eti) KARAGÖZ YÖRESEL ÜRÜNLER-ŞEREF KARAGÖZ (KALFALAR PAZAR YERİ) firmasına ait kağıt kebabında kanatlı eti ve sakatat (taşlık) PEYNİRDE NATAMİSİN Bakanlık Konya da satılan Halil Ağa markalı Taze Çeşnili Eritme Peyniri nde natamisin tespit etti. Süt ve süt ürünlerinde küf ve maya gelişiminin önlenmesinde kullanılan E-235 kodlu koruyucu bir gıda katkı maddesi olan natamisin antibiyotiği raf ömrünün artırılmasını sağlamaktadır. Fakat Natamisin kullanılan ürünleri fazla miktarda tüketilmesi halinde kusma, ishal ve alerji gibi sağlık sorunlarına yol açabiliyor. İşte sağlığı tehlikeye düşürecek gıdalar ve markaları… EGE YAMAN TARIM ÜRÜNLERİ GIDA SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ ne ait bitkisel karışım sıvı yağda gıdada kullanımına izin verilmeyen boya PEKMEZ DÜNYASI markasının bitkisel karışımlı macununda ilaç etken maddesi HALİL AĞA markasının taze çeşnili eritme peynirinde ayçekirdek-çörekotu çeşnilisinde natamisin

Source: Habertürk


Ünlü restoran zincirinde vatandaşa neler yedirmişler neler

Taklit, tağşiş ve sağlığı tehlikeye düşürecek gıdaları üretenleri Tarım ve Orman Bakanlığı ifşalamaya devam ediyor. Bakanlık hileli ürünler listesine yeni ürün ve firmaları da ekledi. Taklit veya Tağşiş Yapılan Gıdalar listesinde Umur Basım Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi (Tavuk Dünyası) için düşülen bilgilendirme notunda, 15 Mayıs 2023 tarihinde yapılan denetimlerde, firmanın İstanbul”da bulunan bir şubesindeki pul biber ürünlerinde domates bulunduğu saptandı. ET VE ZEYTİNYAĞINDA SAHTECİLİK HAD SAFHADA Bakanlığın yayımladığı son listede sahtecilik haberlerine en çok konu olan zeytinyağı yine listede geniş yer kapladı. Türkiye”nin dört bir yanında satışa sunulan zeytinyağlarının içinde tohum yağlarının karıştırıldığı tespit edildi. Daha da ilginci ise yine zeytinyağlarının içinde zeytin ile alakası olmayan başka yağların ilave edilmiş olması oldu. Vatandaşı en çok tedirgin eden gıda sahteciliğinin başında kırmızı et geliyor. Kırmızı ette yine kanatlı et ve sakatat karıştırıldığı görüldü. TEREYAĞI VE PEYNİRDE YAĞ BIRAKMAMIŞLAR Birçok ünlü marka tarafından satışa sunulan peynir ve tereyağı da gıda sahteciliğine sıkça konu oluyor. Bakanlığın son listesinde söz konusu iki ürün grubunda yağ oranının düşük olduğu tespit edildi. Peynirlerin yağ oranı paketlerin üstünde yazandan daha düşük çıkarken tereyağlarının içinde ise yabancı maddelerin karıştırıldığı görüldü. İşte Tarım ve Orman Bakanlığı”nın yayımladığı son liste

Source: Haberler


Bolu”daki yangın faciasında 12. kattan atlayan Şevval Şahin”den acı haber

Bolu Kartalkaya”da, Grand Kartal Otel”deki yangın faciasında 12″nci kattan atlayan Şevval Şahin (25), tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetti.Bartın”da yaşayan Şevval Şahin, 1,5 ay önce Kartalkaya Kayak Merkezi”ndeki Grand Kartal Otel”de garson olarak çalışmaya başladı. Önceki gün otelde çıkan yangın sırasında personel katında kalan Şahin, 12″nci kat penceresinden atladı. Yaralanan Şevval Şahin, Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi”nde tedaviye alındı. Şevval Şahin”in yangın sırasında Bartın”da esnaflık yapan babası Erdal Şahin”i görüntülü aradığı öğrenildi. Şahin”in pencereden atlama kararını babasıyla telefonla görüntülü konuştuğu sırada aldığı ortaya çıktı.Yoğun bakım ünitesinde tedavisi süren Şevval Şahin, gece saatlerinde doktorların tüm müdahalelerine rağmen kurtarılamadı. Sabah saatlerinde Bolu”dan cenaze aracıyla Bartın Demirciler Mahallesi”ndeki babaevine getirilen Şevval Şahin”in cenazesi, bugün öğle vakti kılınacak cenaze namazının ardından Halatçıyaması Mezarlığı”nda toprağa verilecek.

Source: Haberler


Keten tohumu öğütülmeden yenir mi?

Keten tohumu aynı zamanda çözünebilen ve çözünmeyen lifler açısından da zengindir, bu da sindirim sisteminin sağlıklı çalışmasını ve bağırsak hareketlerinin düzenlenmesini destekler. Tohumlar, öğütülerek veya bütün halinde tüketilebilir, ancak öğütülerek kullanıldığında besin değerlerinden daha fazla fayda sağlanır. Keten tohumu, hem tatlı hem de tuzlu tariflerde, yoğurtlar, smoothie ler, salatalar ve ekmek gibi ürünlerde yaygın olarak kullanılır. Bu tohum, yüksek antioksidan kapasitesi, sindirim sağlığı üzerindeki olumlu etkileri ve genel vücut fonksiyonlarına olan katkılarıyla popüler bir süper gıda olarak kabul edilir. KETEN TOHUMU ÖĞÜTÜLMEDEN YENİR Mİ? Keten tohumu, besin değerleri bakımından oldukça zengin bir kaynaktır ve sağlığa faydaları saymakla bitmez. Fakat öğütülmeden yemek, tüm potansiyel faydalarından tam anlamıyla yararlanmak açısından önerilmez. Keten tohumu, kabuğu sert olan bir tohumdur ve bu kabuk, vücudun sindirim sisteminde tam olarak parçalanamaz. Bu nedenle, öğütülmeden tüketilen keten tohumu, içerdiği besin öğelerinin büyük kısmını vücuda kazandırmadan, sindirim sistemi yoluyla atılır. Keten tohumunun en önemli besin öğelerinden biri olan omega-3 yağ asitleri, ALA (alfa-linolenik asit) formunda bulunur. ALA, vücutta dönüşerek EPA ve DHA’ya dönüşebilir ve bunlar da kalp sağlığını destekleyen, inflamasyonu azaltan ve beyin fonksiyonlarını iyileştiren yağ asitleridir. Bu yağ asitlerinin vücuda etkin bir şekilde alınabilmesi için keten tohumunun öğütülmesi gerekir. Kabuğu dışarıda bıraktığında, omega-3 yağ asitleri, sindirim sisteminde kaybolur ve vücut bu yağlardan faydalanamaz. Ayrıca keten tohumları, lignanlar adı verilen antioksidan özelliklere sahip bileşikler içerir. Lignanlar, hormonları dengelemeye yardımcı olabilir, kanser hücrelerinin büyümesini engelleyebilir ve bağışıklık sistemini güçlendirebilir. Bu bileşiklerin de en iyi şekilde emilebilmesi, keten tohumunun öğütülmesiyle mümkündür. Lignanlar, tohumun sert dış kabuğunda hapsolur ve öğütülmeden tüketildiğinde vücutta emilmezler. Keten tohumu, iyi bir çözünür ve çözünmeyen lif kaynağıdır. Çözünür lifler, sindirim sistemine faydalıdır, bağırsak sağlığını iyileştirir, kolesterol seviyelerini düzenler ve kan şekeri seviyelerinin dengede tutulmasına yardımcı olur. Çözünmeyen lifler ise bağırsak hareketlerini hızlandırarak kabızlığı önlemeye yardımcı olur. Öğütülmemiş keten tohumu, bu liflerin etkin bir şekilde sindirilmesine engel olabilir ve dolayısıyla bağırsak sağlığına olan katkısı sınırlı olabilir. Keten tohumunun öğütülmeden yenmesi, sadece besin değerlerinden faydalanmayı engellemekle kalmaz, aynı zamanda potansiyel sağlık yararlarının da kaybolmasına yol açar. Öğütülmüş keten tohumu, vücuda daha verimli bir şekilde yarar sağlar ve daha fazla biyoyararlanım sunar. Keten tohumunu en etkili şekilde tüketmek için öğütülmesi gereklidir. Keten tohumunu öğütmek, onun besin değerlerinin vücuda daha hızlı ve etkin bir şekilde emilmesini sağlar. Öğütülmüş keten tohumu, smoothie’ler, yoğurtlar, salatalar, fırın ürünleri veya başka yemekler içinde kolayca kullanılabilir. Keten tohumunu öğütmeden tüketmenin başka bir riski de tohumun bozulmasıdır. Keten tohumlarının yağı, içerdiği yüksek oranda omega-3 yağ asitleri nedeniyle oldukça hassastır ve kolayca oksitlenebilir. Öğütülmeden saklanan tohumlar uzun vadede bozulabilir ve bu da hem besin değerlerinin kaybolmasına hem de sağlığa zararlı hale gelmelerine yol açabilir. Bu yüzden keten tohumlarını taze bir şekilde öğütmek ve hemen tüketmek, besin değerlerinin korunması açısından en sağlıklı yöntemdir. KETEN TOHUMU ÖĞÜTÜLMEDEN YEMEK ZARARLI MI? Keten tohumu öğütülmeden yemek, zararlı olarak kabul edilmez, ancak sağlığa olan faydaları sınırlıdır. Sert dış kabukları sayesinde sindirim sisteminde tam olarak parçalanmazlar. Bu da, tohumun içerdiği besin öğelerinin çoğunun vücut tarafından emilmeden atılmasına neden olur. Keten tohumundaki omega-3 yağ asitleri, lignanlar ve lifler, öğütülerek tüketildiğinde vücuda etkin bir şekilde kazandırılabilir. Öğütülmeden yenildiğinde, bu besin maddeleri sindirim sırasında kaybolur ve sağlık yararları büyük ölçüde azalır. Öğütülmemiş keten tohumu, bağırsaklarda sindirilmeden geçebilir, bu da sindirim sistemine herhangi bir fayda sağlamaz. Bu yüzden keten tohumunu öğütmeden yemek, besin değerlerinden yeterince yararlanılmasını engeller. Yine de tamamen zararlı bir durum yaratmaz; yalnızca besin öğelerinin emiliminde azalma meydana gelir. Öğütülmemiş keten tohumu, bozulma riski taşıyabilir ve zamanla besin değerini kaybedebilir, bu da tohumun taze kalması için öğütülerek kullanılmasının daha sağlıklı olmasını sağlar. Kısacası, keten tohumunu öğütmeden yemek, zararlı olmasa da etkili bir besin alımı sağlamaz. Keten tohumu, sağlıklı bireyler için besleyici ve faydalı bir gıda kaynağıdır, sadece bazı kişiler için sınırlamalar olabilir. Keten tohumu, omega-3 yağ asitleri, lif, lignanlar ve protein gibi besin öğeleri içerdiği için, kalp sağlığını desteklemek, sindirim sistemini düzenlemek ve genel sağlıklarını iyileştirmek isteyen kişiler için önerilir. kalp hastalıkları riski taşıyan bireyler, sindirim sorunları yaşayanlar, metabolizmasını desteklemek isteyenler ve antioksidan alımını artırmak isteyenler için keten tohumu faydalıdır. Diyabet hastaları, keten tohumundaki çözünür liflerin kan şekeri seviyelerini dengelemeye yardımcı olabileceğinden yarar sağlayabilir. Bazı durumlarda keten tohumu tüketimi önerilmez. hamilelik ve emzirme dönemindeki kadınlar, keten tohumunun içerdiği fitoöstrojenler nedeniyle, hormon dengesini etkileyebileceğinden dikkatli olmalıdır. Ayrıca, keten tohumu, sindirim sisteminde problem yaşayan kişilerde, aşırı tüketildiğinde gaz, şişkinlik ve bağırsak problemlerine yol açabilir. Keten tohumu, bazı ilaçlarla etkileşime girebilir, kan sulandırıcı ilaçlar (warfarin gibi) kullanan bireylerin keten tohumu tüketimi konusunda doktorlarına danışmaları önemlidir. Yeterince öğütülmeden tüketildiğinde, sindirim sisteminde faydalı etkiler sağlamayabilir ve besin değerleri tam olarak vücuda kazandırılamaz. Bu nedenle, sağlık durumu özel bir durum gerektiren kişiler, keten tohumu kullanmadan önce mutlaka bir sağlık uzmanına danışmalıdır.

Source: Habertürk


Kılıç balığı yenir mi?

İçeriğinde bol miktarda protein bulunur ve vücuda gerekli olan amino asitleri sağlar. Omega-3 yağ asitleri bakımından zengin olması, kardiyovasküler sağlığı destekleyebilir ve vücuda enerji sağlar. KILIÇ BALIĞI YENİR Mİ? Kılıç balığı, besin değeri açısından yalnızca proteinle sınırlı kalmaz; aynı zamanda B vitaminleri, özellikle B12 vitamini açısından da oldukça zengindir. B12 vitamini, sinir sistemi sağlığı, hücre yenilenmesi ve DNA üretimi için önemli bir vitamindir. Bunun yanı sıra, kılıç balığı selenyum ve fosfor gibi mineraller de içerir. Selenyum, vücudun bağışıklık sistemini güçlendiren ve serbest radikallerle mücadele eden bir antioksidan görevi görürken, fosfor ise kemik sağlığını destekler ve enerji metabolizmasında rol oynar. Kılıç balığı tüketimi bazı durumlar için dikkat gerektirir. Büyük boyutlara ulaşan bu balık türü, denizlerdeki uzun yaşamları boyunca cıva gibi ağır metallerin birikmesine neden olabilir. Cıva birikimi, kılıç balığının eti için bir sağlık riski oluşturabilir. Hamile kadınlar, emziren anneler ve küçük çocuklar bu tür ağır metal birikiminden olumsuz etkilenebilirler. Cıva, sinir sistemi üzerinde olumsuz etkiler yapabilir. Bu yüzden bu grupların kılıç balığı gibi yüksek cıva içerebilen balıkları sınırlı miktarda tüketmeleri önerilir. Ayrıca bu balığın büyük avcılar olması nedeniyle çevresel sürdürülebilirlik açısından da dikkat edilmesi gereken bir noktadır. Fazla avlanma, kılıç balığı nüfusunun azalmasına yol açabilir. Bunun dışında, kılıç balığının etinin pişirilmesi de önemli bir faktördür. Çiğ veya az pişmiş olarak tüketildiğinde sağlık riski taşıyabilir. Bu nedenle, balık eti, tamamen piştiğinden emin olunarak tüketilmelidir. Kılıç balığı, sert dokusu nedeniyle gril veya tavada pişirildiğinde daha lezzetli olur. Bazı restoranlarda, kılıç balığı steak olarak sunulur, yani büyük dilimlerle servis edilir ve ızgarada pişirilir. Zeytinyağı, limon ve baharatlarla tatlandırıldığında oldukça aromatik bir lezzet elde edilir. KILIÇ BALIĞI YEMEK ZARARLI MI? Kılıç balığı tüketmek, belirli koşullarda zararlı olabilecek bir durum oluşturabilir. Bu balık, doğası gereği büyük bir yırtıcı olduğu için yaşamı boyunca çevresindeki diğer organizmaları avlar ve uzun süre denizlerde kalır. Bu da, kılıç balığının vücudunda ağır metaller, cıva birikmesine neden olabilir. Cıva, insan sağlığı üzerinde olumsuz etkiler yaratabilecek bir toksin olup, yüksek dozda alındığında sinir sistemi üzerinde zararlı etkiler gösterebilir. Bu durum, hamile kadınlar, çocuklar ve emziren anneler için daha büyük bir risk taşıyabilir. Cıva birikimi, balığın etinin kalitesini de etkileyebilir ve sağlık açısından ciddi sorunlara yol açabilir. Bunun dışında, kılıç balığı gibi büyük balıkların avlanması çevresel sürdürülebilirlik açısından da tehlike arz etmektedir. Aşırı avlanma, kılıç balığı popülasyonlarının azalmasına yol açabilir ve deniz ekosistemlerinde dengenin bozulmasına neden olabilir. Bu nedenle, bu tür balıkları tüketmeden önce, kaynaklarının sürdürülebilir olup olmadığına dikkat edilmesi gerekmektedir. Kılıç balığının pişirilmesi de önemlidir. Eğer doğru şekilde pişirilmezse, çiğ ya da az pişmiş olarak tüketilen kılıç balığı, bakteriyel enfeksiyon riski taşıyabilir. Bazı kılıç balıkları zehirli maddeler barındırabilir, bu da tüketildiklerinde sağlık sorunlarına yol açabilir. Kılıç balığı, lezzetli et yapısı ve besin değeri nedeniyle çeşitli şekillerde pişirilerek tüketilebilir. En yaygın yöntemlerden biri, kılıç balığını ızgarada pişirmektir. Izgarada pişirilen kılıç balığı, dışı çıtır çıtır, içi ise yumuşak ve sulu olur. Izgara sırasında üzerine zeytinyağı, limon suyu ve çeşitli baharatlar eklenerek daha da lezzetli hale getirilebilir. Kılıç balığı dilimleri tavada da pişirilebilir. Bu yöntemle balık, kızararak lezzetli bir kabuk oluşturur ve iç kısmı yumuşak kalır. Tavadaki kılıç balığı, tereyağı, sarımsak ve kekik gibi malzemelerle tatlandırılarak mükemmel bir yemek alternatifi oluşturur. Kılıç balığı aynı zamanda fırında da pişirilebilir. Fırınlanarak yapılan kılıç balığı, üzerine baharatlar, sebzeler ve zeytinyağı eklenerek sağlıklı ve lezzetli bir yemek haline getirilir. Fırında pişirme, balığın doğal tadını korurken, düşük ısıda pişirildiğinde etinin daha yumuşak ve sulu olmasını sağlar. Kılıç balığını, buharda pişirerek de hazırlayabilirsiniz. Bu yöntem, balığın besin değerlerinin kaybolmamasını sağlar ve çok hafif bir yemek alternatifi sunar. DİYANET’E GÖRE KILIÇ BALIĞI YEMEK GÜNAH MI? Diyanet İşleri Başkanlığı, İslam dininin kurallarına uygun olarak helal ve haram konularında rehberlik sağlar. Kılıç balığı, deniz ürünleri arasında yer alan bir balık türüdür ve İslam a göre deniz ürünlerinin çoğu helal kabul edilir. Bu konuda dikkat edilmesi gereken bazı noktalar vardır. Kılıç balığı da tıpkı diğer deniz balıkları gibi, temizlik açısından uygun şekilde hazırlanıp pişirildiği sürece helal olarak tüketilebilir. İslam da deniz hayvanlarının helal sayılması, kara hayvanlarından farklı olarak, belirli kısıtlamalara tabi olmamalarına dayanır. Kılıç balığı yemek, yalnızca bu balığın sağlıklı ve helal koşullara uygun şekilde pişirilip, zararlı maddelerden arındırılarak tüketilmesi şartıyla, İslam açısından günah sayılmaz. Ancak, bir konuda dikkat edilmesi gereken husus, balığın cıva birikimi gibi sağlık riskleri taşıması durumunda, bu tür bir balığın fazla miktarda tüketilmesinin sağlıksız ve bu yüzden tavsiye edilmemesidir. Ayrıca, kılıç balığı gibi büyük deniz hayvanlarının aşırı avlanması ve çevresel etkileri de göz önünde bulundurulmalıdır. Çevreye zarar vermemek ve deniz ekosistemini korumak adına, sürdürülebilir kaynaklardan alınan gıdaların tercih edilmesi dini hassasiyetle uyumlu olacaktır.

Source: Habertürk


Tarım ve Orman Bakanlığı taklit ve tağşiş listesini güncelledi

Tarım ve Orman Bakanlığı taklit, tağşiş ve sağlığı tehlikeye düşürecek gıdaları üretenleri ifşa ediyor. Tarım ve Orman Bakanlığı ifşa listesi 2025 yayınlandı. İşte yeni 2025 Tarım ve Orman Bakanlığı taklit, tağşiş listesi TARIM VE ORMAN BAKANLIĞI NIN YAYIMLADIĞI LISTEDE YER ALAN BAZI ÜRÜNLER VE MARKALAR ŞU ŞEKILDE; Gıdada taklit ve tağşiş yaptığı tespit edilen üreticilerinin ifşa listesi Tarım ve Orman Bakanlığı nın sorgulama listesi gündemde yer alıyor. Kişilerin hayatını ve sağlığını tehlikeye düşürecek şekilde bozulmuş ve değiştirilmiş pek çok farklı ürün tespit ediliyor. SAĞLIĞI TEHLİKEYE DÜŞÜREBİLECEK OLAN GIDALAR İÇİN TIKLAYINIZ TAKLİT VEYA TAĞŞİŞ YAPILAN GIDALAR LİSTESİ İÇİN TIKLAYINIZ

Source: Habertürk


Kivi kabuğu yenir mi?

Eğer kiviye karşı alerji yoksa ve mide sorunları bulunmuyorsa, kivi kabuğu yenmesi sağlık açısından faydalıdır. Ancak, kabuğun tüylü yapısı ve asidik özellikleri nedeniyle, bu kısmı yemek bazı kişiler için rahatsız edici olabilir. Ayrıca, kivi kabuğu tüketmeden önce iyice yıkamak ve organik kivi tercih etmek, kimyasal kalıntılardan korunmak açısından önemlidir. KİVİ KABUĞU YENİR Mİ? Kivi, iç kısmı yenen ve kabuğu atılan tropikal bir meyve olarak bilinse de, kivi kabuğu aslında oldukça besleyici ve sağlıklıdır. Kivi, içerdiği yüksek C vitamini, potasyum ve lif ile bilinen bir meyvedir, ancak kabuğu da bu besin öğeleri bakımından oldukça zengindir. Kivi kabuğunun tam anlamıyla sağlıklı bir şekilde tüketilmesi, meyvenin sunduğu faydaları artırabilir. Ancak, kivi kabuğu konusunda karar vermeden önce, bununla ilgili bazı faktörleri göz önünde bulundurmak önemlidir. Öncelikle, kivi kabuğu lif açısından oldukça zengindir. Lif, sindirim sistemine büyük fayda sağlar, bağırsak hareketlerini düzenler ve kabızlık gibi sorunları önleyebilir. Kivi kabuğunda bulunan bu lif, mideyi daha uzun süre tok tutarak, diyet yapanlar için faydalıdır. Aynı zamanda lifli gıdalar, kalp sağlığını destekleyebilir, kötü kolesterol seviyelerini düşürebilir ve genel olarak vücut sağlığını iyileştirebilir. Kivi kabuğunun lif içeriği, meyvenin etli kısmından çok daha yüksektir, bu da onu mükemmel bir ek besin kaynağı yapar. Bunun yanı sıra, kivi kabuğu yüksek miktarda antioksidan içerir. Antioksidanlar, serbest radikalleri nötralize ederek hücresel hasarı engellemeye yardımcı olur, böylece erken yaşlanma belirtilerini ve bazı kronik hastalıkların riskini azaltır. Kivi kabuğunda bulunan flavonoidler ve polifenoller, bu antioksidanların başlıca kaynaklarıdır ve vücudu oksidatif stresten korur. Ayrıca kivi kabuğu, bağışıklık sistemini güçlendiren C vitamini açısından oldukça zengindir. C vitamini, vücutta kollajen üretimini artırarak cilt sağlığını iyileştirir ve bağışıklık sistemini güçlendirir. Kivi kabuğunun bir diğer avantajı, bu kısmın, meyvenin etli kısmına göre çok daha az şeker içermesidir. Şeker alımını sınırlamaya çalışanlar için bu, kivi kabuğunu daha cazip bir seçenek haline getirir. Ancak kivi kabuğu biraz daha acımsı ve toprak tadına sahip olabilir, bu yüzden kabuğun tadını pek sevmedikleri için bazı kişiler bu kısmı tüketmekte isteksiz olabilir. Kabuğun dış yüzeyinde bulunan tüycükler, ilk başta biraz rahatsız edici olabilir. Ancak bu tüyler tamamen yenilebilir ve sağlığa zararlı değildir. Tüylü kısmı temizlemek için kivi kabuğunu bir fırça ile iyice yıkamak, bu rahatsızlığı ortadan kaldırabilir. Kivi kabuğunun içeriği sadece besinlerle sınırlı değildir, aynı zamanda bazı bitkisel bileşikler de içerir. Örneğin, kabuğunda bulunan lutein ve zeaksantin gibi karotenoidler, göz sağlığını destekler ve gözleri zararlı ışınlardan korur. Bu bileşiklerin, yaşa bağlı görme kaybı riskini azaltabileceği düşünülmektedir. Kivi kabuğunda bulunan saponinler, antienflamatuar özelliklere sahiptir ve vücuttaki iltihaplanmayı azaltabilir. Bu, romatizma gibi iltihaplı hastalıklar için faydalı olabilir. Kivi kabuğunun sağlığa olan faydaları, sadece besin öğeleriyle sınırlı değildir; aynı zamanda çevreye de katkı sağlar. Kivi, büyüme sürecinde birçok pestisit ve kimyasal madde kullanılarak yetiştirilebilen bir meyve olabilir. Bu nedenle, kivi kabuğunun tüketilmesi, bu kimyasal maddelerin bir kısmını da vücuda almak anlamına gelebilir. Eğer organik kivi tercih edilirse, bu endişe büyük ölçüde ortadan kalkar. Kivi kabuğunun doğrudan tüketimi, dış yüzeydeki pestisit kalıntılarından arındırılmış olması koşuluyla, aslında meyvenin çok daha fazla faydalı niteliği bünyesinde barındırır. KİVİ KABUĞU YEMEK ZARARLI MI? Kivi, besleyici değeri yüksek ve sağlıklı bir meyve olarak bilinir. C vitamini, lif, potasyum ve antioksidanlar açısından oldukça zengindir. Ancak, çoğu kişi kivi kabuğunu atmayı tercih eder, çünkü kabuğu tüylü ve yenmesi rahatsız edici olabilir. Yine de, kivi kabuğunun yenmesi aslında sağlık açısından oldukça faydalıdır ve tamamen zararsızdır. Aksine, kivi kabuğu, meyvenin etli kısmından daha fazla lif içerir ve sindirim sağlığını desteklemeye yardımcı olabilir. Kivi kabuğu aynı zamanda yüksek antioksidan kapasitesine sahip olup, vücuttaki serbest radikalleri nötralize ederek hücrelerin zarar görmesini engeller. Ayrıca, kabuk kısmı, C vitamini ve E vitamini gibi besin öğeleri açısından da zengindir. Bununla birlikte, kivi kabuğunun yenmesi bazı kişiler için rahatsızlık verebilir. Kivi kabuğu tüylü ve sert bir yapıya sahip olduğu için, tüketimi bazı insanlar için zor olabilir. Tüylü yapısı, ağızda hoş olmayan bir his yaratabilir. Kabuğundaki asidik bileşikler bazı hassas mideye sahip kişilerde mide rahatsızlıklarına yol açabilir, mide asidi yüksek olan veya gastrit gibi mide problemleri yaşayan kişilerin kivi kabuğu tüketiminden kaçınmaları tavsiye edilebilir. Alerjik reaksiyon riski de göz önünde bulundurulmalıdır. Kivi, bazı kişilerde alerjik reaksiyonlara yol açabilir ve bu reaksiyonlar cilt döküntüleri, kaşıntı, şişlik veya solunum problemleri şeklinde kendini gösterebilir. Kiviye alerjisi olan kişilerin, kabuğunu da içeren tüm kivi meyvesinden kaçınmaları gerekmektedir. Yeşil olanlar, pestisit kalıntıları taşıyabilir. Bu nedenle, organik olmayan kivi kabuklarının yenmesi, bazı kimyasal maddelere maruz kalmayı artırabilir. Kivi kabuğunun güvenli bir şekilde yenmesi için, meyve iyice yıkanmalı ve organik olanlar tercih edilmelidir.

Source: Habertürk


Köfteci Yusuf sonrası Tavuk Dünyası da listede! Bakanlığın ifşa listesine girdi

Neredeyse her vatandaşın evine mutlaka bir kez giren ürünlerin tek tek ifşa edilmesi vatandaşları “biz ne yiyoruz?” dedirtmeye devam ediyor. Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından ekim ayında yayımlanmaya başlayan “Taklit veya Tağşiş Yapılan Gıdalar” listesi, ünlü markaların ürünlerinde aldatıcı içerik ya da zararlı madde kullanması nedeniyle uzun süre gündem olmuştu. PEYNİR, SUCUK, ZEYTİNYAĞI… Son güncellemeyle birlikte çok sayıda peynir, sucuk ve zeytinyağı üreticisi listeye dahil edilirken, en dikkat çeken gelişme Türkiye”de AVM ve cadde üzeri noktalarda yüzlerce şubesi bulunan restoran zinciri Tavuk Dünyası oldu. UZMANLARDAN KORKUTAN UYARI Umur Basım Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi (Tavuk Dünyası) için düşülen bilgilendirme notunda, 15 Mayıs 2023 tarihinde yapılan denetimlerde, firmanın İstanbul”da bulunan bir şubesindeki pul biber ürünlerinde domates bulunduğu saptandı. İKİNCİ RESTORAN ZİNCİRİ OLDU Uzmanlar, söz konusu gelişmenin özellikle domates alerjisi bulunan tüketiciler için oldukça tehlikeli durumlara yol açabileceği uyarısında bulunurken, yayımlanan listede çok sayıda tanıdık markanın yer alması dikkatlerden kaçmadı. Bu güncellemeyle birlikte Tavuk Dünyası, Köfteci Yusuf”un ardından “Taklit veya Tağşiş Yapılan Gıdalar” listesine giren en büyük ikinci restoran zinciri oldu.

Source: Internet Haber


Küflenmiş sucuk yenir mi?

Dış ortamla doğrudan temas ettiğinde veya uygun sıcaklıkta muhafaza edilmediğinde, üzerindeki yüzeyde küf oluşumu başlayabilir. Sucuk yapımında kullanılan etin, tuz ve baharatlarla karıştırılması ve havalandırılması gereklidir. Bu, fermente sürecin düzgün işleyebilmesi için önemlidir. Sucuk nemli bir ortamda saklandığında, yaz aylarında sıcaklık yükseldiğinde, bu koşullar mikropların hızla çoğalmasına neden olabilir. Küfler, sucuk yüzeyine yerleşerek büyür ve yayılabilir, bunun sonucunda gıda bozulur ve sağlıksız hale gelir. Sucuk, kuru ve serin bir ortamda saklanmalıdır; bu sayede içerisindeki su buharı yoğuşmaz ve küf oluşumu engellenir. Yetersiz saklama koşulları ve uzun süreli muhafaza, sucukta küf oluşumunun başlıca nedenlerindendir. KÜFLENMİŞ SUCUK YENİR Mİ? Küflenmiş sucuk yemek, sağlığınız açısından ciddi riskler taşıyabilir. Sucuk, etin fermente edilmesiyle yapılan, geleneksel Türk mutfağının vazgeçilmez ürünlerinden biridir. Taze tüketilmesi gereken bir gıda olup doğru şekilde saklanmazsa, üzerinde çeşitli mikroorganizmalar ve küfler üreyebilir. Küf, gıdaların yüzeyinde yeşil, mavi, beyaz veya siyah renklerde görünebilir ve gıdanın bozulduğunu gösterir. Küflerin bazı türleri, mikotoksin adı verilen zararlı maddeler üretebilir. Bu mikotoksinler, insanlar için son derece tehlikeli olabilir ve sağlık sorunlarına yol açabilir. Sucuk, kuru ve serin bir ortamda saklanmalıdır. Aksi takdirde, nemli ve sıcak bir ortamda küfün gelişmesi daha olasıdır. Yaz aylarında, sıcaklık ve nem oranlarının yüksek olduğu ortamlarda sucuk hızla bozulabilir. Küflenmiş sucuk, dışarıdan bakıldığında yenebilir gibi görünebilir, ancak bu durumda içerdiği mikroorganizmalar ve toksinler, gıda zehirlenmesine, mide-bağırsak rahatsızlıklarına, hatta ciddi enfeksiyonlara neden olabilir. Küf, yiyeceklerin sadece yüzeyinde bulunmakla kalmaz, aynı zamanda derinlere de yayılabilir, bu da onu temizlemeyi ve güvenle tüketmeyi imkansız hale getirebilir. Küfler, gıda maddelerinde yaygın olarak bulunabilir ve bazı türleri zararsızken, çoğu gıda için küflerin gelişmesi, gıda güvenliği açısından ciddi bir tehdit oluşturur. Özellikle sucuk gibi et ürünlerinde, küfler sadece görünür kısmıyla sınırlı kalmaz. İçeride de bu küflerin etkileri olabilir ve bunlar mikotoksin üretmeye başlayabilir. Mikotoksinler, vücudun savunma mekanizmalarını zayıflatarak, bağışıklık sistemini etkileyebilir ve gıda zehirlenmesi gibi daha ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Küflerin vücutta alerjik reaksiyonlara neden olabileceği de bilinmektedir. Alerjik astım, deri döküntüleri, gözlerde kaşıntı ve şişlik gibi reaksiyonlar, küflerin vücutta yarattığı potansiyel etkilerden sadece birkaçıdır. Bunun dışında, sucuk ve benzeri fermente et ürünlerinde küf oluşumu, hijyenik olmayan koşullarda yapılan saklama işlemlerinden de kaynaklanabilir. Sucukların doğru şekilde depolanması, üretim sırasında kullanılan malzemelerin taze ve kaliteli olması, üretim sürecinin hijyenik koşullarda gerçekleştirilmesi son derece önemlidir. Aksi halde, bu tür et ürünleri kısa sürede bozulur ve küflenme riski artar. Yine de bazı insanlar, sucuktaki küfleri temizleyip tüketmeye çalışabilir. Yine de bu, yeterli bir çözüm değildir. Çünkü küf, sadece yüzeyde görünür olsa da, iç kısımlara da sızabilir ve mikotoksinler bu iç kısımlarda da bulunabilir. Küflenen sucukları yemek, sadece mide-bağırsak sorunlarına yol açmakla kalmaz, daha ciddi sağlık sorunları yaratabilir. Bu nedenle, bozulmuş ve küflü gıdaların tüketilmesinden kesinlikle kaçınılmalıdır. Eğer sucuk üzerinde küf oluştuysa, en güvenli seçenek, o gıdayı tamamen atmak ve taze bir alternatif almak olacaktır. Sağlıklı bir yaşam için, gıda güvenliğine özen göstermek, her zaman taze ve doğru saklanmış gıdalar tüketmek büyük değer taşır. KÜFLENMİŞ SUCUK YEMEK ZARARLI MI? Sucuk, doğal kurutma sürecine tabi tutulur ve bu süreçte yeterli hava sirkülasyonu sağlanmalıdır. Hava almayan kapalı alanlarda veya çok nemli bölgelerde saklandığında, dış yüzeyde küf oluşumu kaçınılmaz olabilir. Sucuğun dış yüzeyini temiz tutmak, hijyenik koşullarda saklamak da oldukça önemlidir. Ayrıca, sucuk yüzeyinin fazla suyla temas etmemesi için dikkat edilmelidir, çünkü fazla nem, küflerin büyümesi için elverişli bir ortam yaratır. Küflenmiş sucuk yemek son derece zararlıdır. Sucuk, etin baharatlarla karıştırılıp fermente edilerek yapılan bir gıda ürünü olmakla birlikte, doğru koşullarda saklanmadığında üzerinde küf oluşabilir. Küf, özellikle nemli ortamlarda hızla gelişir ve sucuk üzerinde yeşil, beyaz veya mavi renklerde görülebilir. Bu durum, gıdanın bozulduğunu ve sağlık için tehlikeli hale geldiğini gösterir. Küf, zararlı mikroorganizmaların üremesine yol açabilir ve bazı türleri mikotoksin adı verilen toksik maddeler üretir. Mikotoksinler, insan sağlığına ciddi zararlar verebilir ve gıda zehirlenmesine, alerjik reaksiyonlara ve çeşitli mide-bağırsak sorunlarına yol açabilir. Sucuk, kuru ve serin bir ortamda saklanmalıdır. Eğer nemli ve sıcak bir ortamda bekletilirse, içerdiği et ve baharatlar nedeniyle kolayca bozulur ve üzerinde küf oluşumu başlar. Bu durum, sadece yüzeydeki küfleri değil, aynı zamanda etin derinliklerine kadar yayılan zararlı mikroorganizmaları da barındırabilir. Küflerin bu tür toksinler üretmesi nedeniyle, sucuk gibi et ürünlerinin küflenmesi, sadece görsel olarak değil, içeriksel olarak da tehlikelidir. Küflerin insan vücudunda alerjik reaksiyonlara neden olabileceği, hatta uzun süreli maruziyetin ciddi sağlık sorunlarına yol açabileceği bilinmektedir. Küflü gıdaların temizlenmesi yeterli olmaz çünkü mikroorganizmalar sadece yüzeyde değil, gıdanın içinde de var olabilir. Küfleri temizleyip tüketmeye çalışmak, sağlığınızı riske atmak anlamına gelir. Bu nedenle, küflü sucuk gibi bozulmuş gıdalar kesinlikle tüketilmemelidir. Bozulmuş yiyeceklerin yerine taze ve sağlıklı alternatifler tercih edilmelidir. Sağlık açısından en güvenli yol, küflü yiyecekleri atmak ve doğru koşullarda saklanmış taze gıdalar kullanmaktır.

Source: Habertürk


Kalp damarlarına yeni umut: İlaçlı balonlar

Kalp damarlarının tıkanması, kalp hastalıkları arasında en ciddi sorunlardan biridir. Bu hastalıkların tedavisinde yıllardır kullanılan en yaygın yöntemlerden biri olan stentler, tıkalı damarı açarak kan akışını sağlar. Ancak, stentlerin zamanla tekrar tıkanma riski yüzde 1-2 oranında olmaktadır. Medipol Bahçelievler Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Ömer Alyan, bu sorunu çözmek için geliştirilen yeni bir yöntem olan ilaç kaplı balon teknolojisi hakkında önemli bilgiler verdi. Prof. Dr. Alyan, bu teknolojinin damar tıkanıklığını önlemede büyük bir avantaj sunduğunu ve hastalar için umut vadettiğini ifade etti. Bu yeni teknik, tekrar tıkanma riskini azaltarak kalp sağlığı için önemli bir adım olarak öne çıkıyor. İLAÇ KAPLI BALONLARIN STENTLERDEN FARKI VE AVANTAJLARI Prof. Dr. Ömer Alyan, ilaç kaplı balonların temel mantığını şu şekilde açıklıyor: “İlaç kaplı balonlar, damar duvarına metal yük bırakmadan, üzerindeki ilacı eşit ve hızlı bir şekilde damar duvarına aktararak damarların tekrar tıkanmasını engelliyor. Bu tedavi, özellikle stentlerin uygulandığı damarlar için büyük bir avantaj sağlar. İlaç kaplı balonlar, özellikle uzun, ince ve kıvrımlı damarlarda daha etkili bir tedavi sunuyor. Daha önce stent takılmış damarlar için de ilaçlı balon tedavisi önemli bir çözüm sağlıyor. Ayrıca, çatallı damar bölgesine yapılan uygulamalarda da ilaç kaplı balon, stentlere göre daha düşük bir tıkanma riski sunuyor.” dedi. KLİNİK İNDİKASYONLAR: HANGİ HASTALAR İÇİN DAHA ETKİLİ? İlaç kaplı balonların özellikle yaşlı, kırılgan ve uzun süre kan sulandırıcı ilaç kullanamayacak hastalar için büyük bir avantaj sunduğunu belirten Prof. Dr. Alyan, bu tedavinin kullanım alanlarının giderek arttığını ifade etti. Ayrıca, kısa dönemde kalp dışı cerrahi bir işlemi olacak hastalarda da, damar tıkanıklığı söz konusuysa ilaç kaplı balon uygulamasının büyük bir fayda sağladığını söyledi. Prof. Dr. Alyan, “Bir ay içinde kan sulandırıcı ilaçları kesebiliyoruz ve hastalarımızda herhangi bir komplikasyon riski olmadan tedavi süreci devam edebiliyor. İlaç kaplı balon teknolojisi, kardiyoloji alanında büyük bir adım olarak karşımıza çıkıyor. Bu tedavi yöntemi, hem dünyada hem de Türkiye’de giderek daha fazla kullanılmaya başlanıyor ve kalp hastalıklarıyla mücadelede önemli bir çözüm sağlıyor.” şeklinde konuştu.

Source: Internet Haber


Bolu”daki yangın faciasında hayatını kaybedenlerin isimleri belirlendi

Bolu”daki Kartalkaya Kayak Merkezi”nde bulunan Grand Kartal Otel”de geçtiğimiz gece çıkan yangında 78 vatandaşımız hayatını kaybetti. Türkiye”yi yasa boğan yangında ihmalleri olanlara yönelik soruşturma devam ederken faciada hayatını kaybedenlerin kimlikleri de belli oldu. Grand Kartal Oteli”nde meydana gelen yangında hayatını kaybedenlerin kimlikleri şöyle: Dilara Ermanoğlu, Alya Turan, Müge Turan, Vedia Nil Apak, Ferda Apak, Eslem Uyanık, Nehir Sarıtaş, Ömür Kotan, Enes Gültekı·n, Mehmet Cem Doğan, Ayşe Maya Doğan, Habibe Çetı·z, Vedat Çetı·z, Mine Akı·şli, Şenol Akı·şli, Alican Boduroğlu, Ebru Boduroğlu, Elif Naz Boduroğlu, Kürşat Yıldız, Nergiz Yıldız, Eren Bağcı, Ayşemin Elif Doğan, Ahmet Çetı·z, Doğa Doğan, Mert Doğan, Mavi Doğan, Ceren Yaman Doğan, Müge Suyolcu, Pera Suyolcu, Atakan Yalçın, Demir Tüzgı·ray, Yılmaz Sarıtaş, Can Tokcan, Gülçin Akı·şli, Doruk Sarıtaş, Duygu Doğan, Derin Yalçın, Atıl Enis Tokcan, Atlas Kaan Tokcan, Kemal Tokcan, Rümeysa Gültekı·n, Özüm Karataşlı, Esat Çetı·z, Kıvanç Güngör, Kerem Güngör, Lalin Doğan, Ayşe Neva Türkmen, Nedim Türkmen, Oya Kanpolat, Yasemen Boncuk Tüzgı·ray, Ala Dora Türkmen, Yüce Ata Türkmen, Burcu Güngör, Pelin Güngör, Dila İnal, Defne Arkadaş, Ela İnal, Esra Nazı·k, Bilal Gültekı·n, Zehra Sena Gültekı·n, Sümeyye Güner, Bekir Sadık Gültekı·n, Muhammed Selim Gültekı·n, Yusuf Sinaneddin Gültekı·n, Alya Altın, Kübra Altın, Yiğit Gençbay, Defne Tüzgı·ray, Erhan Tüzgı·ray, Alp Mercan, Feray Kanpolat, Sedat Çetı·z, Seden Nurgül Dayı, Süleyman Dayı, Ela Dayı, Buse Dayı, Şevval Şahı·n, Laura Kurtınadze EN YAKIN İTFAİYE 49 DAKİKA UZAKLIKTA Grand Kartal Otel”e en yakın itfaiye istasyonundan binek araçla ortalama 70 kilometre hızla ulaşıldığında, yolculuğun yaklaşık 49 dakika sürdüğü belirlendi. Kartalkaya Kayak Merkezi”ne en yakın noktadan çıkılsa dahi hazırlıkların ardından yangına müdahalenin en erken 1 saat sonra yapılabileceği görüldü.

Source: Haberler