BMGK”da Gazze daveti: Zamanı geldi, işlenen suçları gözlerinizle görün
BM Güvenlik Konseyi”nde (BMGK) Gazze”deki çocukların durumuna ilişkin oturum düzenlendi.Filistin”in Birleşmiş Milletler (BM) Daimi Temsilcisi Riyad Mansur, burada yaptığı konuşmada, Gazze”de ateşkesin kalıcı hale gelmesi gerektiğinin altını çizdi.Ateşkesin ardından BMGK üyelerinin Gazze”yi ziyaret etmesinin zamanının geldiğine işaret eden Mansur, böylelikle İsrail”in 15 ay boyunca sürdürdüğü soykırım sürecinde işlediği savaş suçları ve insanlığa karşı işlediği suçları, kendi gözleriyle görebileceklerini kaydetti.Riyad Mansur, bu ziyaretle aynı zamanda BMGK üyelerinin 17 yıldır süren abluka ile işgalci güç İsrail”e adaletsiz bir şekilde verilen koruma, çifte standart ve cezasız kalma durumunun etkilerini de görebileceklerini söyledi.Gazze halkının yanında olacaklarını kaydeden Mansur, “İsrail”in halkımızı ve topraklarımızı işgali sona erene kadar sizin sesiniz olmaya devam edeceğiz.” ifadelerini kullandı.Mansur, Filistin Yönetimi”nin Gazze”de gerekli sorumlulukları üstlenmeye hazır olduğunu dile getirdi.- “ÇOCUKLARIMIZ İÇİN BU KADERİ KABUL EDEMEYİZ”Riyad Mansur, Gazze”nin yeniden toparlanması için İsrail”in alıkoyduğu binlerce doktor, gazeteci ve akademisyeni serbest bırakması için çağrıda bulunulması gerektiğinin altını çizdi.İşgal sonlanana kadar İsrail”in BM”nin çatışma bölgelerinde çocuklara zarar veren ülkelerin bulunduğu “kara listede” tutulması gerektiğini kaydeden Mansur, aynı zamanda tüm ülkelere İsrail”e silah sevkiyatını sonlandırma ve İsrail”in uluslararası hukuka saygı duymasını sağlama çağrısında bulundu.Mansur, “Çocuklarımız için bu kaderi kabul edemeyiz. Çocuklarımızın kaderinin ya yerinden edilme ya Gazze”de bir mezar ya da Batı Şeria”da bir gözaltı merkezi olmasına izin veremeyiz. ” ifadelerini kullandı.02:35 İsrail ordusu, işgal altındaki Batı Şeria”nın kuzeyinde 3 gündür saldırı düzenlediği Cenin Mülteci Kampı”nda, 5 Filistinliyi yaraladı.02:00 Filistin”in Birleşmiş Milletler (BM) Daimi Temsilcisi Riyad Mansur, BM Güvenlik Konseyi (BMGK) üyelerini İsrail tarafından işlenen suçları yerinde görmeleri için Gazze”ye davet etti.01:55 Mısır, Irak, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), İsrail”in, işgal altındaki Batı Şeria”nın Cenin kentinde 3 gündür sürdürdüğü saldırıları kınayarak Filistin halkına karşı işlenen suçlar için İsrail”den hesap sorulması çağrısında bulundu.01:29 Rusya”nın Birleşmiş Milletler (BM) Daimi Temsilcisi Vassily Nebenzia, BM Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) İcra Direktörü Catherine Russell”ın Gazze”deki çocuklara ilişkin oturuma katılmamasını eleştirerek “Anlaşılan o ki, UNICEF için Gazze”deki çocuklar Ukrayna”daki çocuklardan daha önemsiz.” dedi.00:38 Birleşmiş Milletler (BM), Gazze”de 1 milyon çocuğun depresyon, anksiyete ve intihar düşünceleri nedeniyle ruh sağlığı ve psiko-sosyal desteğe ihtiyaç duyduğunu bildirdi.00:13 İsrail ile Hamas arasında Gazze”de ateşkes anlaşmasının yürürlüğe girdiği 19 Ocak Pazar gününden 22 Ocak Çarşamba gününe kadar Gazze Şeridi”nin kuzeyine 1200 yardım tırı girmesi gerekirken, İsrail”in engellemeleri nedeniyle sadece 861 tır girdiği bildirildi.Arabulucu ülkelerden Katar, 15 Ocak”ta İsrail ile Hamas arasında Gazze”de ateşkes ve esir takası konusunda anlaşmaya varıldığını duyurdu.Anlaşma, 19 Ocak Pazar günü TSİ 12.15″te yürürlüğe girdi. Üç aşamadan oluşacak ateşkes anlaşmasının ilk 42 gününde, İsrailli 33 esir ve 1900″ün üzerinde Filistinli esir serbest bırakılacak.İsrail soykırımı sırasında çoğu kadın ve çocuk 158 bin Filistinli şehit oldu ve yaralandı; 14 bin kişi kayboldu.
Source: Www.star.com.tr
Selahaddin E. Çakırgil yazdı: “Tadını çıkarmak”la, “tadını kaçırmak” arasında bir Trump…
Amerikan emperyalizminin yeni patronu Trump, işe hızlı başladı. Gelir gelmez imzaladığı 100″den fazla kararname ile ve fiilen, “Kanun da benim, Devlet de!.” diyor ve demokrasiden söz edenlere de, “Demokrasi, işte bu!.” diyor. Haksız da sayılmaz..Çünkü, o dünyanın insanları, “Demokrasi, yani, bir ülkedeki seçmenlerin yarıdan fazlasının, belirli bir süre içinde kendilerini doğru ve haklı yolda zannetmeleridir..” şeklinde tarif ederler ve “değişken olmayan” hiçbir ilke ve kuralı kabul etmezler.Evet, Trump da şimdi, Amerikan halkının kendisini seçmekle doğru ve haklı bir karar verdiklerine inanıyor ve 2029″a kadar ülkeyi yönetme yetkisi bende..” diyor.. Amerikan Anayasası da buna müsait.. Öyle, “Değişmez veya değiştirilmesi teklif dahi edilemeyecek ilkeler-milkeler” filan yok..*Biden, giderayak, vergi kaçaklığı ve sair mali yolsuzluklara karıştığı iddiasıyla mahkûm olan oğlu, kızı ve dünürlerinin cezalarını da affetti, bazı idam mahkûmlarının cezalarını da “müebbet”/ ömür boyu hapse çevirdi.. Trump, Biden”ın son anda imzaladığı bazı kararnamelerini geri çekeceğini de açıkladı, ama, henüz o yönde bir adım atmadı..Ve Trump, iş başı yapar yapmaz, 6 Ocak 2021 tarihinde, Washington”da, Amerikan Kongre binası olan Capitol”e baskın yapan binlerce taraftarlarından mahkûm olan 1500 kadar suçluyu, hemen affetti..*Esasen, selefi Biden da, halefi Trump”ın oturacağı başkanlık masasının çekmecesine, – âdet olduğu üzere- (Trump”ın 47. Başkan olduğunu telmihen) “47. Numara”ya..” diyerek, bir mektup bırakıp, bazı tavsiyelerde bulunmuş ve “Başkanlığın tadını çıkarmaya bak!..” gibi cümle de yazmış..Ama, Trump, daha şimdiden, Başkanlığının “tadını çıkarma”nın ötesinde, dünyanın “tadını kaçırma”ya da kararlı bir “demokrat diktatör” havasında yol alacağının işaretlerini veriyor..”Herkes Amerika”ya saygı gösterecek!.” diyor; dayatma yöntemi ile sevgi ve saygı sağlanabileceğini sanıyor.. (Hatırlıyor muyuz, 2007 yılında Türkiye”de Abdullah Gül”ün Cumhurbaşkanı adayı olarak gösterilmesi sırasında, bir MGK toplantısında, org. rütbesinde birisi, diğerleri adına da, “Çankaya mukaddes bir makamdır, oraya çıkacak olan, hanımının başını açacakkk!!” diye, -şimdi Trump”ın yaptığı gibi, kesin bir dayatma edası ile- konuşmuş ve Tayyip Bey”den gerekli cevabı alınca da bir daha kendisine gelememişti.. Şimdi bu gibi 100 yıllık geçmişi olan dayatmalar ne çabuk unutuldu, değil mi? Hele bazılarına, bu gün ulaşılan merhaleler kolayca elde edilmiş gibi geliyor..)Şimdi, Trump da, “Herkes Amerika”ya saygı gösterecekkk!! diyor.. “Gücetapar”ın ortak özelliği, bu.. Zavallı sanıyor ki, emredince, kalplere hükmedebilecek.. Evet, zorbalık yoluyla birçok şeyleri yaptırabilirler belki; ama, kalp ve beyinlere zorla hükmedilemeyeceğini nasıl öğrensinler..Trump ve benzerlerinin, yürekten, içten gelmeyen sevgi ve saygı ile anılmanın sonunun ne olduğunu- olacağını anlasaydılar, Mısır”daki piramitlerde, mumyalı cesetleriyle binlerce yıldır yatan firavunlar, veya son yüzyıldır da başka yerlerdeki mumyalanmış olarak yatan Stalin ve benzerlerinin ve ebediyete intikal etmek hayaliyle anıt-mezar”larında mumyalattıkları cesetlerinin veya diktirdikleri binlerce heykellerinin, ezilen halklar tarafından, fırsat bulur-bulmaz nasıl yok edildiklerini, devrildiklerini görüp ders almaları arzu edilir.. Ama, o idrak seviyesine gelmek, “gücetapar”lar için muhale yakındır..İşte bunun içindir ki, Mehmet Akif merhum, Mısır”da firavun mezarlarına ve dağ yamaçlarına kadar işlenmiş fresk ve heykellerine bakarak, “Evet, bütün beşerin hakkıdır beka emeli / Amma, bunu ne leşten, ne de taştan beklemeli..” demişti..*Evet, Mister Trump, içinde yaşattığı “Dünyanın en büyük emlak kralı” şeklindeki eski sıfatına uygun olarak, Amerika”ya yeni topraklar katmanın heyecanı ile işe başlamış bulunuyor ve onun Kanada, Panama, Meksika, Grönland derken, nerede duracağı kestirilemiyor. Dahası, “Gulf of Mexico / (Meksika Körfezi)” yerine, teklif ettiği, “Guld of America” lafını hemen resmi yazışmalarda da başlatmış bile.. Ancak, “Göç yollarını kapatacağız!” diyen ve bu konudaki sert tedbirleri hemen almaya başlayan Trump, Amerikan kıtasındaki “Kızıl Derililer”, “İnkalar, “Mayalar ve “Aztekler” gibi, 500 yıl öncesine kadar, bugün Amerika diye anılan Kuzey ve Güney”deki toprakların aslî sahipleri olan on milyonlarca yerli dışındaki diğer bütün insanların da göçmen olduğunu ve kendi atalarının da, 300 yıl öncelerde Almanya”dan gelen “beyaz göçmen”lerin neslinden olduğunu ve göçmen olarak geldikleri topraklara geri dönmesi gerektiğini düşünemiyor.. O, bugün, “Amerika”yı daha büyük yapmak” sevdasıyla “Beyaz Hristiyan Milliyetçiliği” diye bir akımın bayraktarlığını yapmaktadır. Ki, Fransız filozoflarından Voltaire (Volter) 250 yıl öncelerde, 1500″lerden sonra Avrupa”dan Amerika”ya giden “beyaz”ların yerlilerden on milyonlarca insanı yok ettiklerini yazmıştı.*Evvelki gün, Avrupa Parlamentosu”nda Danimarka temsilcisi Anders Vistisen bir konuşma yapıp, “Mister Trump, Grönland, 800 yıldır Danimarka Krallığı”nın toprağıdır..” dedikten sonra Trump”a bir de sunturlu bir hakaret ifadesi kullanınca, AP Başkanı, -Trump”ın şerrinden korkmuş olmalı ki-, hemen, “Hayır, hayır.. Bu hakaret sözü bu Parlamento”da söylenmemeliydi. Bunu kabul etmiyoruz.” demek zorunda kaldı..*Amerika”yı büyük yapmak isteyen Trump, ABD”de Temsilciler Meclisi üyesi olan Elise Stefanik”i ABD”nin BM Baştemsilciliği”ne getirmiş bulunuyor. Bu hanımefendi, Amerikan üniversitelerinde Siyonist İsrail rejiminin Gazze”deki barbarlık ve soykırım cinayetlerine karşı on binler halinde protesto gösterileri yapan üniversite öğrencilerini “anti-semit/Yahudi düşmanı” olmakla suçlayıp, o üniversitelerin rektörlerini de bu protesto gösterilerine çanak tutmakla suçlayarak istifa ettirmişti.. Bu hanımefendi, Amerika”yı o kadar büyük yapmak istiyor ki, Amerika”nın Doğu Akdeniz”deki ayrılmaz uzantısı saydığı İsrail”in, sadece Gazze”yle yetinemeyeceğini, Batı Şeria”nın da Yahudilere ait olması gerektiğine dair, “İncil”den deliller getiriyor ve “Dünyanın İsrail”in yanında durmasının ahlâkî bir gereklilik olduğunu” belirterek, “Ben bunu yapmaya niyetliyim” diyor..*Evet, Trump da, Biden ve daha önceki selefleri gibi, “başkanlık yapmanın tadını çıkarır” belki, ama, “tadını kaçırmak” noktasındadır. Amma, bu zamane Firavun ve Neron”ları, mazlum halklar”ın ayaklanmaları karşısında; sadece ahirette değil, dünyada dahi perişan olmaktan kurtulamayacaklardır, inşaallah.. Beşeriyet tarihi nice “gücetapar”ların müstekreh sonlarıyla dop-doludur.
Source: Selahaddin E. Çakirgi̇l
Mustafa Sabri Beşer yazdı: Dezenformasyon yerine hangisi olmalı acaba?
Dün İletişim Başkanlığı”nın davetiyle Antalya”da düzenlenen KAMP+ Dezenformasyonla Mücadele Kampı programına iştirak ettim. Gençlik ve Spor Bakanlığı”na ait Gençlik Kampı”nda, üç yüz üniversite öğrencisiyle bir aradaydık.İletişim Başkanlığı”nın titizlikle yürüttüğü bu organizasyon ve Gençlik ve Spor Bakanlığı”nın güçlü desteğiyle, bir vatandaş olarak hem gurur duydum hem de devletimize olan sevgim tazelendi.Ziyadesiyle iyi planlanmış bir hizmet, dolu dolu bir eğitim kalitesi, her detayıyla özenli bir program…Bu bağlamda devletin gençliğe verdiği önemi bir kez daha görmüş oldum.Bendenize tevdi edilen ders konusu ise Yakın Siyasi Tarih ve Dezenformasyon idi. Dersime iyi hazırlandığımı düşündüğüm bir ruhla, genç arkadaşlara bu önemli konuyu anlatmaya çalıştım.Konunun derinliklerinde yer alan bazı hususlar vardı ki bunlardan birini buraya da taşımayı uygun gördüm. Çünkü meselemiz sadece geçmişi anlamak değil, geleceğe sağlam adımlarla ilerlemek adına hakikat mücadelesini sürdürmekti.Buyurun efendim.Ah insanlık, ne demişler; her yeni yalan, eski bir hikâyenin kopyasıdır. Hakikatin peşinde koşarken ayağımıza takılan taş hep aynı: Yalanın maskesi.Bugün buna “dezenformasyon” diyoruz, ama gelin, önce şu kelimeyi masaya yatıralım.”Dezenformasyon” derken, neye dayanıyoruz?Fransızca kökenli bir kelime, yanına “dezenfeksiyon”, “deforme”, dejenere”, “enformasyon” ve “dejenerasyon” gibi, aynı familya grubundan dilimize oturmuş.Fakat bu kelime, taşıdığı anlamın ağırlığını hakikaten kaldırabiliyor mu? Hayır.Cümle içinde okunduğunda etki ve tahrip gücü hissedilmiyor.Çünkü bu kavramın zihne korku salması, yürekte bir ürperti bırakması gerek. “Dezenformasyon” ise sanki bir toplantı terimiymiş gibi duruyor; ürkütücülükten uzak, modern bir şıklığa bürünmüş.Bu kelimenin karşılığı bizden olmalı, öyle bir karşılık ki içinde şeytanın bütün aldatıcılığı, habis niyeti hissedilmeli.Çünkü ilk dezenformasyon, şeytanın Hz. Adem”i yanıltmasıyla başladı.İnsanoğlunun hikâyesi, bu habis yalanın ilk kıvılcımıyla tutuştu ve bellidir ki kıyamete kadar sürecek.İşte burada, şeytanca bir ruhun sindiğini, bu eylemin özünde habis bir niyet yattığını görmek gerek. Bu yüzden, kelimenin taşıdığı ağırlık da bu niyeti yansıtmalı.Hangi adla anarsak analım, bu “şeytani yanıltma” eylemi, hakikati karartmak ve insanın güven duygusunu yerle bir etmek için hep en güçlü silah olmuştur.Sosyal medya çağında, bu silah o kadar keskinleşmiştir ki insanlar çoğu zaman yalanın ne kadar çirkin olduğunu fark etmeden ona gönüllü hizmet eder hale gelmiş durumda.Bugün gördüğünüz sahte haberler, manipüle edilmiş görüntüler, şeytanın o ilk vesvesesinden ne kadar farklıdır?Çünkü yöntem aynı, hedef aynı: Hakikati gölgede bırakmak.Dezenformasyon (veya bizim bulmamız gereken o yeni, korkutucu kavram), yalnızca bir bilgi kirliliği değil; ahlaki ve insani bir meydan okumadır.”Bilgikatli”, “Karabilgi”, “İfsadımutlak”, “Bozgubilgi”, “Çürükbilgi”: Hangisi olmalı acaba? Öneriniz olur mu?Kimi zaman bir krallık bu yalanla yıkılmış, kimi zaman bir halk bu yalanla birbirine düşman olmuştur.Bugün bizlere düşen görev, hakikatin peşinden gitmekle sınırlı değildir.Kelimeleri yeniden düşünmek, anlamları yeniden yüklemek, zihinlere sarsıcı hakikat aynalarını tutmak da bizim vazifemizdir. Çünkü şeytani vesvese, sadece yalanlarla değil, zihne ektiği sahte kelimelerle de insanı aldatır.Bizim görevimiz, bu karanlık kelimeleri hakikatin ışığıyla yıkamak, içimizdeki o habis yankıyı susturmaktır.Unutmayın, yalan bir fısıltıyla gelir, ama hakikatin sesi her zaman gürdür. Yeter ki o sesi duymaya meyilli kalplerimiz olsun.Hakikat güneşinin sisleri delip geçeceği günlere…
Source: Mustafa Sabri̇ Beşer
SGK milyonları ilgilendiren kararı duyurdu! Artık erkekler de o maaşı alabilecek
Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK), toplumsal eşitlik adına önemli bir düzenlemeye imza atarak, dul maaşı uygulamasını erkekleri de kapsayacak şekilde genişletti. Daha önce yalnızca kadınlara tanınan bu hak, artık eşini kaybeden ve gerekli koşulları sağlayan erkeklere de sunuluyor. Bu yenilik, ekonomik zorluk yaşayan erkekler için ciddi bir destek mekanizması olmayı hedefliyor.DUL MAAŞI ALMA ŞARTLARIYeni düzenlemeyle dul maaşı alabilmek için, vefat eden eşin en az 1800 gün prim ödemiş olması gerekiyor. Bu şartı karşılayan herkes, yaş sınırlaması olmaksızın SGK’ya başvurabiliyor. Ancak bazı ek sosyal haklardan faydalanmak isteyenler için belirli yaş kriterleri aranabileceği belirtiliyor. Başvuru sürecinde, vefat eden eşin sigorta türü ve prim ödeme gün sayısı detaylı şekilde değerlendiriliyor.DUL MAAŞI NASIL HESAPLANIYOR?Dul maaşı, vefat eden eşin sigorta statüsü (SSK, Bağ-Kur, Emekli Sandığı) ve aldığı maaşa göre hesaplanıyor. Örneğin, eşinin maaşının %50’sini alan bir birey bu oranda gelir elde ediyor. 2025 yılı itibarıyla en düşük emekli maaşına yapılan zam, dul ve yetim maaşlarına da yansıdı.Belirlenen oranlara göre maaş tutarları şu şekilde: %75 oranında dul maaşı alanlar için: SSK/Bağ-Kur: 10.852 TL Emekli Sandığı: 14.713 TL %50 oranında dul maaşı alanlar için: SSK/Bağ-Kur: 7.234 TL Emekli Sandığı: 9.808 TL %25 oranında yetim maaşı alanlar için: SSK/Bağ-Kur: 3.617 TL Emekli Sandığı: 4.904 TL ERKEKLER İÇİN BAŞVURU SÜRECİYeni düzenlemeyle dul maaşı almak isteyen erkekler, gerekli belgelerle birlikte SGK müdürlüklerine başvuru yapabilecek. Başvuruda, vefat eden eşin sigorta bilgileri ve prim ödeme geçmişi detaylı olarak inceleniyor.
Source: Internet Haber
“Bu mevzular bizi aşar”
Habertürk ten Nazif Şahin Karpuz un haberine göre; Gökberk Demirci, sevgilisiyle Etiler deki bir mekândan çıkarken objektiflere yansıdı. Basın mensuplarının sorularını yanıtlayan oyuncu, Bolu Kartalkaya daki Grand Kartal Otel de 78 vatandaşımızın hayatını kaybetmesiyle ilgili üzüntüsünü dile getirdi; Çok üzgünüz hayatını kaybeden herkesin başı sağ olsun, bütün yakınlarına baş sağlığı dilerim. KENDİ ÇİZGİMDE HER KARAKTERİ OYNARIM Ardından iş temposuyla ilgili konulan Gökberk Demirci; Bizimkisi biraz tatlı yoğunluklar sonuçta sevdiğimiz işi yapıyoruz, yapmaya çalışıyoruz. Boş zamanlarımda genellikle daha az plan, program alarmsız hayat tercih ediyorum, dinleniyorum. o yorgunluktan şikâyetim yok çünkü iş sonuçta, Ben Ne çıkarsa bahtıma diyeceğim. Benim en im yoktur en lerim vardır kendi çizgimizde her karakter olabilir ben bir oyuncuyum gelen işler dahilinde sergilediğim performansa bağlı bir oyuncuyum diye konuştu. BU MEVZULAR BİZİ AŞAR Gökberk Demirci, son dönemde gündem olan oyunculuk sektöründe tekelleşmenin olduğu tartışmasıyla ilgili de; Ben bu konuların çok uzağındayım. Bizi aşan mevzular. Ben mütevazi hayat yaşayan bir insanım. Kendi önümüzden yemeyi biliyoruz beni aşıyor ifadelerini kullandı. İFADESİ ÇOK PLANI YOK Yeni birlikteliği ile ilgili de konuşan Gökberk Demirci, Ne açık ne kapalı güzel tam tadında gidiyor. Daha çok yeni. Mutluyum, herkesin gönlündeki ilişkiyi nasip eder Allah inşallah. İnsanı çok tamamlayan iyi hissettiren bir şey dedi. Demirci, 14 Şubat Sevgililer Günü ile ilgili ise İfadesi çok planı yok diyeyim ifadelerini kullandı.
Source: Habertürk
Birbiriyle yakınlaşan gençler bir kadın tarafından uyarılınca ortalık karıştı
Bursa metrosunda cep telefonu kamerasıyla kaydedilen bir görüntü sosyal medyada viral oldu. Görüntülerde bir kadının samimi tavırlarından rahatsız olduğu gençleri “Özel ihtiyaçlarınızı özel yerlerde yapın” diyerek uyardığı duyuluyor. “SADECE SARILIYORUZ” Bu uyarıyı dikkate almayan gençlerin de “Sadece sarılıyoruz” diyerek gençlere karşılık vermesi üzerine tansiyon yükseldi. Tartışmaya diğer yolcuların da dahil olması ile tartışma çok başka yerlere gitti. “MUTLU İNSANLARI KISKANMAYIN” Sosyal medyada paylaşılan görüntünün altına “Kadın haklı… Artık ne ar ne de namus kalmış”, “Seni hiç alakadar etmez. Rahatsız oluyorsan in”, “Mutlu insanları kıskanmayın bırakın mutlu olsunlar”, “Sevgiye tahammülleri yok”, “Ben mağara adamı olmaktan memnunum valla böyle şeyleri kabullenemiyorum” şeklinde yorumlar yapıldı.
Source: Haberler
Meksika Trump”ın göçmen kararına hazırlanıyor
Meksika Devlet Başkanı Claudia Sheinbaum, ABD Başkanı Donald Trump ın aldığı kararlar uyarınca sınır dışı edilmesi beklenen Meksikalı göçmenler için istihdam programları geliştirdiklerini söyledi. Meksika Devlet Başkanı Sheinbaum yaptığı açıklamada, İş Koordinasyon Konseyi, ABD den sınır dışı edilebilecek Meksikalılar için yaklaşık 35 bin iş pozisyonu teklif etti. Onlara teşekkür ediyorum. Bu pozisyonlar, üretim sektörü başta olmak üzere çeşitli endüstrileri kapsıyor. dedi. Meksika nın en büyük iş dünyası bloğu olan İş Koordinasyon Konseyi, 2 binden fazla organizasyonu temsil ediyor. TRUMP IN POLİTİKALARINA KARŞI PLAN MEKSİKA GİRİŞİMİ Sheinbaum yönetimi, Trump ın politikalarının getirdiği zorluklara karşı Plan Meksika girişimini tasarladı. Girişim, Meksika yı dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri haline getirmeyi, yıllık yatırımı Gayrisafi Yurt İçi Hasıla nın (GSYİH) yüzde 25 inin üzerine çıkarmayı, 1,5 milyon ek iş imkanı oluşturmayı ve malzeme ile ürünlerin en az yüzde 50 sinin Meksika da üretilmesini sağlamayı hedefliyor. Bu arada Trump ın sınır dışı uygulamaları yalnızca Meksikalılarla sınırlı değil. ABD ye komşu olması dolayısıyla göçmenler için bir geçiş ülkesi olan Meksika, farklı ülkelerde gelenlere de ev sahipliği yapıyor. ABD den sınır dışı edilmeleri, milyonlarca göçmenin Meksika topraklarına itilmesi ihtimali nedeniyle endişeleri artırıyor. SHEINBAUM HÜKÜMETİ, MEKSİKALI OLMAYAN GÖÇMENLER İÇİN DE HAZIRLIK YAPIYOR CNN in haberine göre, Sheinbaum hükümeti, Meksikalı olmayan göçmenler için de hazırlık yapıyor. Özellikle ABD sınırında, sınır dışı edilen mültecilerin akınına karşı geçici barınaklar oluşturuluyor. ABD sınırında bulunan Matamoros, Reynosa ve Nuevo Laredo kentlerinde, 2 bin 500 kişi kapasiteli barınaklar inşa edilmeye başlandı. Diğer sınır bölgeleri olan Chihuahua da 2 bin 500, Tijuana da 5 bin, Coahuila da 7 bin ve Sonora da 10 bin kişi için hazırlık yapıyor.
Source: Habertürk