“Lezzet Dünyası – Gıda ve İçecek Trendleri”

Sözün bittiği yer…

Maalesef yine gerçekleşmedi.Yılın ilk ayı bitmeden insanlık adına akıllardan silinmeyecek bir büyük trajedi daha yaşandı. 21 Ocak’ta Kartalkaya Grand Kartal otelinde çıkan yangında yazıyı kaleme aldığım saatlerde 78 kişinin yaşamını yitirdiği açıklandı.Kaybettiklerimizin büyük bir bölümü yarı yıl tatilindeki çocuklarıyla kayak yapmaya gidenler. Ne yazık ki her biri tedbirsizliğin, umursamazlığın kurbanı oldu.Umarım bu kez yaşananlardan ders çıkartıp, ilgili kurumlar, işletmeciler ve bireyler olarak gereken önlemleri alırız.Kader ve alın yazısı deyip geçiştirmeyi bırakırız. Kurumlar arası suçlamalar yerine bu tür trajedilerin bir daha olmaması için alınması gereken tedbirlere odaklanırız.Dağın tepesinde 12 katlı, hem de dış cephesi ağaç bir otel yapımına inşaat izni vermeyiz, yangın merdiveni olmadan tesis açmayız, yangın söndürücülerini, alarmları, acil durum sistemlerini kontrol ederiz. Kartalkaya gibi yerlerde en az bir itfaiye aracının hazır beklemesini sağlarız.Umarım bu kez bu felaketi unutmayız…ALIŞVERİŞİN DAYANILMAZ AĞIRLIĞIİnsan yaşamını hiçe sayan sorumsuzluk ve denetim zafiyeti sadece turizmde değil sağlık ve gıda başta olmak üzere hemen her alanda mevcut. Sahte alkolden ölenlerin, kontrolsüz tarım ilacından, tağşiş yağ, peynir etten kısa ya da uzun vadede zehirlenenlerin sayısı azımsanamayacak kadar fazla. Sadece İstanbul’da geçen hafta sahte içkiden 38 kişi yaşamını yitirdi.Hafta içinde tağşiş listesini güncelleyen Tarım ve Orman Bakanlığı 41 yeni ürün ve markayı ifşa etti.Peynirden sucuğa, tereyağından zeytinyağına, kıymadan baharata liste uzun. Çoğu da merdiven altı ürün değil. Aralarında tanınmış markalar da var.Bakanlığın listelerini sürekli takip etmek gerekiyor, çünkü bu ürünler önde gelen market zincirleri ve bakkallarda karşımıza çıkabiliyor. Pazarlarda açık olarak denetimsiz satılanlar ise ayrı bir hikâye. Tabii ki dürüst üreticilerimizin sayısı da azımsanamayacak kadar çok.Bugün biraz bu yüzden biraz da “nereden alsak, neler iyi, hangileri güvenilir” sorularına muhatap olduğum ve aynı zamanda işim gereği yeni çıkan ürünleri takip edebildiğim için sorumlulukla üretim yapan, etik değerleri içselleştirmiş, gastronomi kültürüne katkıda bulunan farklı alanlardaki lezzetine güvendiğim üreticilerinden bu haftadan itibaren fırsat buldukça söz etmek istiyorum.İLK ORGANİK TARIM ÇİFTLİĞİ Türkiye’nin ilk organik tarım çiftliğinin ardındaki isim Gürsel Tonbul’a hepimiz teşekkür borçluyuz. 2000 yılında başladığı, ilk beş yıl çok zorluk çekse de pes etmediği organik tarım birçok üreticiye örnek oldu. Bugün Değirmen Çiftliğinde yetişen ürünleriyle yaptıkları zeytinyağından zeytine, reçelden pekmeze, ekmekten makarnaya, turşudan konserveye uzanan tüm çeşitlerini Yerlim markasıyla nihai tüketiciyle buluşturuyor.ZEYTİNYAĞLI YİYEMEMAdına türküler yakılan, mutfağında ‘Zeytinyağlı yemekler’ kategorisi olan kaç zeytinyağı üreticisi ülke var dünyada? Bence başka yok. Ama tağşiş konusunda da dünyadaki ilkler arasındayız. Bu yüzden de yemeklerimin hemen hemen tümünde kullandığım zeytinyağının nerede nasıl kimin tarafından üretildiğini bilmek isterim.Sanıyorum 10 yıl kadar önce Mehmet Gürs’ün tavsiyesiyle yağlarıyla tanıştığım, doktorasını Edremit zeytininin verimi ve kalitesini arttırmak üzerine yapmış, Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi’nin Kurucu Başkanı Mustafa Tan zeytinyağı söz konusu olduğunda bilgisine en güvendiğim isim.Edremit Dereli Köyü’nde ürettiği Dr. Tan Natürel Sızma Zeytinyağları da öyle. Piyasaya yeni giren, butik üretim yapan bilinçli üreticilerin sayısı da gün geçtikçe artıyor. İzmir’in tanınmış iş insanlarından Ezgi ve İbrahim Görücüoğlu’nun Olio Grande’si, zeytinyağı tadımcısı Ece Er Aydın’ın Olizzi markasıyla yola koyulduğu, çocuklar için de bir seri çıkardığı organik zeytinyağları, Salihli’de sınırlı sayıda üretilen, sanat yapıtı gibi şişesiyle göz alan Olive Oriental de zeytinyağı kültürüne farklı bir bakış getirmeyi amaçlayan markalar.ETLİ YEMEĞİ SEVERİZ Türk mutfağında zeytinyağlılar gibi ‘etli yemek’ kategorisi de özel bir yer tutar. Aslında bununla kastedilen etin sebzelere ve baklagillere eşlik ettiği çoğunlukla da kıymanın kullanıldığı tencere yemekleri geleneğidir. Kapuska, kıymalı pırasa, sucuklu kuru fasulye, etli yaprak, lahana sarmaları, kabak ve biber dolması diye liste uzar gider. Kebap, lahmacun ve döner ise dışarıda işinin erbabının elinden yenecek sevdiğim et çeşitleridir ki aslında onlar da bir anlamda kıymadır.Uzun yıllardır kontrolsüz ithal et korkusuyla Göktürk’te güvendiğim Onur Kasap’tan alışveriş yaparım. Hazır kıymaya her nerede olursa güvenemediğim için de yağsız ve orta yağlı bir dana eti seçer, tek çekim yaptırırım. Ancak son dönemde sürekli artan fiyatlardan rahatsız olmadığımı, yeni arayışlara girmediğimi söyleyemem.Yılın son günlerinde aslında uzun süredir bildiğim Amasya Et Ürünlerini deneyimleme fırsatım oldu. Çiftliklerinde yetiştirdikleri yerli besileri kullanmaları, sıfır atık prensibiyle çevreye duyarlı, gıda güvenliğini ön planda tutan anlayışla üretim yapmaları övgüye değer. Fiyat- kalite dengesini gözeten sorumluluk sahibi markaların varlığı ve sayılarının artması hepimiz için önemli…

Source: Müge Akgün


Türkülere konu olan Silifke yoğurdu, Avrupa sofralarına girecek

Türk Patent ve Marka Kurumunca 2022″de coğrafi işaret tescili verilen Silifke yoğurdu, Silifke Ticaret ve Sanayi Odası öncülüğünde yürütülen tanıtım çalışmaları sayesinde AB”den tescil aldı.

Türkülere konu olan yoğurda verilen “AB tescili” üreticinin yüzünü güldürdü.

Yörük kültürünün önemli lezzetleri arasında yer alan Silifke yoğurdunun Avrupa sofralarında yer bulmasını bekleyen üretici ve sektör temsilcileri, markalaşarak ihracata katkı sağlamak istiyor.

“Üreticilerimiz ve Türk girişimcilerinin önünü açacak bir gelişme”

Silifke Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Nurettin Kaynar, AA muhabirine, yoğurdun AB tarafından tescillenmesiyle sevinç yaşadıklarını söyledi.

Bu gelişme sayesinde Silifke yoğurdunun Avrupa ülkelerinde tanınırlığının artacağını vurgulayan Kaynar, “Üreticilerimiz ve Türk girişimcilerinin önünü açacak bir gelişme. Silifke”de üretilen yoğurt artık Avrupa pazarlarına girecek, ülkemize daha çok gelir ve döviz girdisi sağlayacak. Bu gelişme sayesinde üretici ve girişimcilerimiz daha da çoğalacak.” diye konuştu.

Kaynar, ürünü tanıtmak için yurt dışında fuarlara katılmayı, uluslararası tedarikçiler aracılığıyla yoğurdu dünyanın dört bir yanına pazarlamayı hedeflediklerini anlattı.

Yoğurdun ayırt edici özelliklerine dikkati çeken Kaynar, “Silifke yoğurdu, Toros Dağları”ndaki endemik bitkilerle beslenen keçiler ve bu bölgelerden beslenen ineklerden elde ettiğimiz sütlerin karışımından oluşan özel bir yoğurt. Ürün, raf ömrünün uzun olması ve aroması sayesinde Türkiye”de benzersiz bir çeşit.” dedi.

Yoğurt üreticisi Zekeriya Şenel de uzun yıllardır emek verdikleri ürünün AB”den coğrafi işaret tescili almasıyla gurur duyduklarını ifade etti.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source:


Mantar türlerini keşfetmek için ormanlarda maceraya çıkıyorlar

Pazar tezgahları ve market raflarında az sayıda çeşidi satışa sunulan mantarların yüzlerce türüne doğada rastlanabiliyor ancak hangilerinin yenilebilir olduğunu bilememek zehirlenme riskini de beraberinde getiriyor.

Doğada kendiliğinden yetişen mantarların nasıl bulunacağını öğrenmek, hiç görmedikleri türleri keşfetmek ve oksijen deposu ormanlarda ailesiyle vakit geçirmek isteyenler, mantar uzmanı Recep Karademir”in liderliğinde her hafta farklı bir ormanda toplanıyor.

Karademir, gezilerde önce kısa bilgilendirme yaptıktan sonra, gruptakilere dikkat edilmesi gerekenleri anlatıyor.

Ormanda sıklıkla rastlanan türleri, hava durumunun mantar yoğunluğuna etkisi ve nasıl mantar toplanacağı gibi konulara değinen Karademir, gerekli bilgilendirmeden sonra gruba toplayacakları mantarlar için sepet ve bıçak dağıtıyor.

Ormanın içine doğru yol alan grup üyeleri ağaçların altında bazıları tek tek, bazıları öbekler halinde bulunan mantarları topluyor.

En çok civciv ayağı, kanlıca, sarı sığırdili, kömürcü kaypak, kaz ayağı ve mor cincile türlerinin toplandığı gezide gruptakiler, buldukları farklı mantarları Karademir”e göstererek bilgi alıyor.

Karademir, ekiptekilere zehirli mantarlara dokunmanın zararlı olmadığını ancak yenilmemesi gerektiğini anlatıyor.

Günün sonunda sepetleri dolan grup üyeleri, başlangıç noktasına dönerek, Karademir tarafından türlerine göre öbeklere ayrılan mantarların etrafında toplanıyor.

Son aşamada mantarların nasıl pişirileceğine dair bilgiler de alındıktan sonra tadım testi yapılıyor.

Keyifli bir günü geride bırakan katılımcılar, topladıkları mantarları yanlarına alarak evlerine dönüyor.

“Türkiye”de henüz keşfedilmemiş türlerle alakalı çalışmalar yapıyoruz”

Grubun Aydos Ormanı”ndaki keşif gezisine AA ekibi de eşlik etti.

Recep Karademir, burada farklı mantar çeşitlerini keşfetmek, Türkiye”de yetişen ancak bilinmeyen türleri ortaya çıkarmak ve sonbaharda yaşanan mantar zehirlenmelerine karşı vatandaşları uyarmak için çaba sarf ettiğini söyledi.

Çocukluk yaşlarından beri mantarlara olan ilgisinin ve sevgisinin son yıllarda başka bir boyuta evrildiğini ifade eden Karademir, sahada yaptıkları çalışmalarla insanları beton yapılardan çıkarıp tabiata yönlendirmeyi ve doğa sevgisini aşılamayı hedeflediklerini kaydetti.

Yeni türlerle ilgili ulusal ve uluslararası alanda araştırma yapan akademisyenlerle birlikte de çalıştıklarını belirten Karademir, “Bu konuya çok fazla kafa yoruyoruz. Ülkemizde olabilecek ama daha keşfedilmemiş türlerle alakalı çalışmalar yapıyoruz. 2-3 tane yeni türümüz var, muhtemelen bu yılın ilk çeyreğinin sonunda makaleleri yayınlanır. Ülkemizde hem mikro hem makro olarak 5-6 bin mantar türü var. Dünya genelinde 125 bin tür olduğunu düşünürsek, 4 mevsimi yaşayan coğrafyamızda bu kadar az çeşit olması mümkün değil.” ifadelerini kullandı.

Türkiye”nin mantar çeşitliliği ve zenginliğini günyüzüne çıkarabilmeyi arzuladıklarını dile getiren Karademir, mantarın sadece bahar aylarında değil 4 mevsimde yenilebilir ve lezzetli farklı türlerinin bulunabildiğini vurguladı.

Mantarı bilimsel olarak tanımanın mantar avcılığının yüzde 50″sini oluşturduğunu, bunun dışında da mantarın habitatını, dönemini, hangi ağaçlarla ve bitkilerle ilişkide olduğunu iyi bilmek gerektiğini kaydeden Karademir, “En önemli kısım, bilmediğiniz mantarları tüketmeyeceksiniz. Bu durumda mantardan korkmanıza gerek yok.” değerlendirmesine bulundu.

“Her mantar sotelenmez”

Bir insanın her mevsim 2-3 tür öğrenerek mantarlar konusunda önemli bilgi birikimine sahip olabileceğine işaret eden Karademir, “Yaklaşık 3 bin makro mantarın içerisinde 200″e yakın ölümcül ve tehlikeli türün yanında 300-400 civarında yenilebilir lezzetli türler var.” dedi.

Mantarların pişirilmesiyle ilgili de bilgi veren Karademir, “Her mantar sotelenmez ama her mantarı, tüketimini öğrenmek için sotelemek gerekiyor. Yüksek ateşte pişirilen, kısa süreli pişirilen, sadece çorbası olan, sadece et yemekleriyle lezzetli olan mantarlar var. İki diş sarımsakla yahni olarak yiyebileceğiniz lezzetli mantarlar var. Kesinlikle hepsinin pişirme teknikleri çok farklı. Burada önemli olan insanların mutfak kültürü.” diye konuştu.

Mantarın sindirimi zor besinler olması nedeniyle haftada en fazla 2 defa tüketilmesi gerektiğinin altını çizen Karademir, “Mantarı bir tencere yemek olarak pişirip yemektense son dokunuş olarak bir pizzaya, bir böreğe, hem bir çorbaya, bir makarna sosuna son dokunuş olarak kullanmak her zaman daha iyidir.” şeklinde konuştu.

Karademir, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bu tip sosyal etkinliklerin en güzel yanı burada insanlara mantarları nasıl keşfedeceklerini, tanıyacaklarını, nerede bulabileceklerini öğretmek ve onlara mantar toplatmak. Daha sonra detaylı olarak anlatmak, finalde de onlara mantarları tattırmak en büyük hedeflerimizden biri. Çünkü o zaman daha keyifli ve akılda kalıcı oluyor. Bazı insanlar sadece gezmek için geliyor. “Ben mantar tüketmem” deyip de çok defa benim hamburgerimi yemiş insanlar oldu.”

“Çok eğlenceli olduğunu keşfettik”

Annesiyle mantar toplayan Deniz Karaman, “Burada zaman şahane geçiyor. Şu anda saatin kaç olduğunu bile bilmiyorum. Bayağı topladık, hala gözüm mantarlarda. İlk defa geliyorum ama daha önce annemle amatör olarak topluyorduk. Çok eğlenceli olduğunu keşfettik, o yüzden profesyonel birinden yardım alalım dedik. Bol miktarda civciv mantarı topladık, birkaç kanlıca mantarı bulduk.” ifadelerine yer verdi.

Ailesiyle birlikte mantar toplama etkinliğine katılan 13 yaşındaki Ecrin Beyza Yılmaz ise “Çoğunlukla civciv mantarı vardı. Herkes sepet dolusu topladı. Onun dışında puf mantarları ve zehirli mantarlar var. Normalde mantar tüketiyorum ama tadını sevdiğim pek söylenemez.” diye konuştu.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source:


Girişimci kadınlar asırlık handaki kaya odalarında mantar üretiyor

Nevşehir”deki Tatlarin Kadın Girişimi Üretim ve İşletme Kooperatifi çatısı altında el işi ve yöresel lezzetleri hazırlayarak satışa sunan kadınlar, Tarım ve Orman Bakanlığı”nın “Sofranın İncileri Projesi” kapsamında kültür mantarcılığı ile ilgili hibe desteği aldı.
Hibe desteğiyle kadınlar, beldedeki eski han binasının belediye tarafından restore edilmesinin ardından proje kapsamında teslim aldıkları mantar kompostu, raflar, havalandırma ve sulama cihazlarıyla asırlık handaki kaya odalarda kültür mantarı üretimine başladı. İlk hasadı yapan kadınlar, ürünlerini Nevşehir ve çevresine pazarlıyor. Kaya odalarının nem oranı üretimi destekliyor Kooperatif Başkanı Nazife Selvi, “Yemek yapmayı, köy ürünleri üretmeyi sevdiğimiz için bir şeyler yapmak istedik. Köyümüz kalkınsın, kadınlarımızın da işi olsun istedik. El işi ile başladık ama fazla gelir olmadı. Beldemizde eski bina olduğu için değerlendirmek istedik, Sayın Valimiz de bizi destekledi. Mantar projesine başvurduk. Bu bina eskiden han olarak kullanılmış. Biz de inceledik buranın nem oranı fazla, mantar üretimine uygun olduğu için değerlendirmek istedik. Burada verim umduğumuzdan daha iyi oldu. Buradaki başka kaya odalarda da mantar üretimi yaparak alanımızı genişletmek istiyoruz” dedi.
“Kapadokya turizminden yeterli payı alamıyoruz” Konuya dair açıklamada bulunan Tatlarin Belediye Başkanı Ercan Selvi, “Beldemizdeki kadınlara gelir sağlanması, ileride erkeklere de belki istihdam sağlamak amacıyla kooperatifi kurduk. Tatlarin, Kapadokya turizminden yeterli pay alamıyor. Bu çalışmalarla beldemizi daha iyi tanıtarak yerli ve yabancı misafirleri ağırlamak istiyoruz. Hedeflerimize ulaşacağımıza inanıyorum” ifadelerini kullandı.

Source: Dünya Gazetesi


Röportaja damga vuran an! Ahmed Kutucu”nun “Türk mü Alman mı?” sorusuna yanıtı sunucuyu şaşırttı

Süper Lig devi Galatasaray”ın Eyüpspor”dan transfer ettiği Ahmet Kutucu”nun Alman dönerinin Türk dönerinden daha iyi olduğuna dair yorumlar yaptığı videosu viral oldu. “ALMAN DÖNERİ Mİ TÜRK DÖNERİ Mİ?” Türkiye Gazetesi”ne röportaj veren Kutucu, “Sen hangisini tercih edersin? Almanya”daki döner mi buradaki döner mi? sorusuna, “Yüzde yüz Alman döneri. Almanya”da yani tabi ki buranın döneri de güzel ama Almanya”nın daha böyle soslu oluyor. İçerikler daha fazla. Onun üstüne soslar oluyor. Onlar yani yapıyor zaten o döneri. Ben yüzde yüz yani. Zaten kaç gün boş falan olunca Almanya”ya falan gidince döner yemeye gidiyorum. İlk yaptığım şey döner yemek oluyor” şeklinde yanıt verdi. O anlarda sunucunun şaşkın yüz ifadesi de dikkat çekti. AHMED KUTUCU KİMDİR? Ahmed Kutucu, 1 Mart 2000 tarihinde Almanya”nın Gelsenkirchen şehrinde doğdu. Futbol kariyerine 2003 yılında Sportfreunde Haverkamp altyapısında başladı. Ardından 2006″da Rot-Weiss Essen ve 2011″de Schalke 04 altyapılarına geçti. 2018 yılında Schalke 04″ün A takımına yükselerek profesyonel kariyerine adım atmıştır.Schalke 04 formasıyla Bundesliga”da 45 maçta 5 gol atan Kutucu, 2021 yılında Eredivisie ekiplerinden Heracles Almelo”ya kiralanıp burada 15 maçta görev aldı. Aynı yıl Süper Lig takımlarından Başakşehir”e transfer oldu, ancak burada istediği süreyi bulamayarak 2022″de 2. Bundesliga ekibi SV Sandhausen”e kiralandı. Sandhausen”de 32 maçta 3 gol kaydetti.2023 yılında Türkiye 1. Lig ekiplerinden Eyüpspor”a transfer olan Kutucu, burada gösterdiği performansla dikkat çekti. 2023-2024 sezonunda 21 maçta 14 gol atarak takımının Süper Lig”e yükselmesinde önemli rol oynadı. Bu sezon ise Süper Lig”de 18 maçta 8 gol ve 7 asistlekariyerine devam ediyor. Ayrıca Türkiye A Milli Takımı”nda iki kez forma giyen oyuncumuz, alt yaş kategorilerinde de ay-yıldızlı formayı terletti.

Source: Haberler