“Cultural Pulse: İsmail Kartal’s Triumph & Viral Turkish Folk Revival”

İsmail Kartal”dan İran”ı ayağa kaldıran hareket

Persepolis”in yeni Teknik Direktörü İsmail Kartal, 2-0 kazandıkları Tractor maçını tribünden takip etti. Karşılaşmanın öncesi ve sonrasında tribünler deneyimli çalıştırıcıya büyük sevgi gösterisinde bulundu. İLK MAÇINDA GALİP GELDİ İsmail Kartal”ın öğrencileri müsabakayı 2-0 kazanarak zirveyle arasındaki puan farkını 2″ye indirdi. Persepolis”e galibiyeti getiren goller 11. dakikada Soroush Rafiei ve 73. dakikada Giorgi Gvelesiani”den geldi. STADA GİRER GİRMEZ NAMAZ KILDI Bu karşılaşma için stadyuma giden tecrübeli teknik adam, maç öncesi mescide giderek namaz kıldı. Orada bulunan bir kişi o anları videoya aldı. İsmail Kartal”ın namaz kılarken çekilen videosu sosyal medyada kısa süre içinde gündem oldu.

Source: Alper Kızıltepe


41 yıl önce söylediği türkü Türkiye”nin dilinde

MÜZİK Öğretmeni Arzu Zorer Üzan”ın 41 yıl önce söylediği “Heybeller Bellerde” adlı Van türküsü, videosu ortaya çıkınca büyük beğeni topladı. Sosyal medyada akım haline gelen türkü, çok sayıda kişi tarafından paylaşıldı. Üzan, bu durumun kendisini çok duygulandırdığını belirterek, türkünün yeni versiyonunun da çok yakında yayınlanacağını söyledi.Van”da, 1984 yılında ilkokul öğrencisi olan Arzu Zorer Üzan, TRT ekranlarında yayınlanan program için “Heybeller Bellerde” adlı Van türküsünü seslendirdi. Aradan geçen 41 yılın ardından Üzan”ın o dönemdeki performansının yer aldığı video ortaya çıkınca kısa sürede sosyal medyada büyük ilgi gördü. Video birçok kişi tarafından paylaşıldı. Şimdilerde TEV İfakat Yavuz Ortaokulu”nda müzik öğretmeni olarak görev yapan Üzan, Türkiye”nin yanı sıra yurt dışından da binlerce mesaj aldığını belirterek, “Görüntüler 1984 yılında ilkokul çağlarında İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü bünyesinde yapılan bir koro etkinliğiydi. Türkünün bestecisi Mehmet Kürşat. TRT ekranlarında Van şivesiyle söylediğim bir Van türküsüydü. Yıllar sonra çıkan bu videonun şimdilerde sıkça paylaşılıp bu kadar beğenilmesi beni çok mutlu etti” dedi.”TÜRKÜ BİR AKIMA DÖNÜŞTÜ”Türkünün, Van şivesiyle söylendiğini ve kentin kültürünü, yemeklerini anlatan bir türkü olduğunu ifade eden Üzan, “Tamamen Van kültürünü insanlara yansıtan ve insanlarında bu durumdan hoşnut olduğu bir türkü. Yıllar sonra ortaya çıktıktan sonra insanlar bu sesi kullanıp videolar çekmeye başladı. Çok sempatik videolar gelmeye başladı ve bu Türkiye”de bir akıma dönüştü. Çok mutluyum. Çünkü türkünün tanınması demek Van”ın tanınması demek” diye konuştu.Bu videonun bu kadar beğenilmesini de insanların türküleri, eskiyi özlemin olduğunu belirten Arzu Zorer Üzan, yakın zamanda da bu türkünün yeni versiyonun tekrar yayınlanacağı söyleyerek, “41 yıl önce söylediğim bu türkü çok beğenildi. Beğenilmesini de şöyle düşünüyorum. İnsanların türkülerimizi, eskiyi özlemeleri ve o videodaki çocukların neşesi, öz güveni, mutluluğu insanları etkiledi. Bu videoyu beğenen insanlardan çok fazla mesajlar alıyorum. Videonun yeni versiyonunu yapın diye. Yakın zamanda bununla ilgili bir projemiz olacak” ifadelerini kullandı.Babasının da öğretmen olduğunu ve keman çaldığını, bu nedenle müzik ile iç içe büyüdüğünü belirten Üzan, “Babam öğretmendi. Keman çalardı. Müzik ile iç içe büyüdüm. Küçüklüğümde hep müzik öğretmeni olmak istiyordum. Nasip oldu, müzik öğretmeni oldum. Branşımı, mesleğimi ve öğrencilerimi çok seviyorum” dedi.

Source: Ekim Devrim Manduz


Paleografya Nedir ve Neyi İnceler?

Eski yazı anlamına gelen paleografya eski yazıları inceleyen ve bu yazıları deşifre eden bir bilim dalıdır. Geçmiş dönemlerde yaşamış topluluklara ait olan yazı dillerini inceleyerek neler yazdığını anlamaya yardımcı olan bu bilim dalı tarihe ışık tutar. Peki paleografyanın tarih bilimine katkıları nelerdir? Konu ile ilgili tüm detayları yazının devamında okuyabilirsiniz… PALEOGRAFYA NEDİR? Paleografya, insanlık tarihi boyunca kullanılmış olan alfabeleri deşifre ederek yazılı belgelerin okunmasını sağlayan bir bilimdir. Peki paleografya nedir? Yunanca “eski yazı” anlamına gelen “palaios graphe” kelimesinden gelen paleografya tüm insanlık tarihi boyunca kullanılmış olan yazı tiplerinin okunmasına ve incelenmesine dayalı olan bir bilim dalıdır. Geçmiş topluluklara ait yazıları inceleyerek tarihi olaylara ışık tutan bu bilim dalı çalışması zor bir alandır. Tarih boyunca hazırlanmış olan yazılı belgelerin okunmasını ve en doğru şekilde anlaşılmasına yardımcı olan bir bilim dalı olan paleografya bu toplulukların yaşantılarından tutun o dönemki savaşları ve antlaşmalara dair pek çok tarihsel olayın anlaşılması için ışık tutar. Paleografya ile ilgilenen kişilere ise “epigrafist” ya da “yazıt bilimci” denir. Peki paleografiye yardımcı olan bilimler nelerdir? Paleografiye yardımcı olan bilimler arasında filoloji ve epigrafi vardır. PALEOGRAFYA NEYİ İNCELER? Paleografya eski topluluklara ait olan alfabeleri ve yazılı eserler gibi tüm tarihi unsurları inceleyen bir dil bilimidir. Peki, paleografya neyi inceler? Paleografya, dünya üzerinde var olan eski toplulukların dilini öğrenmek ve tarihi hakkında bilgi sahibi olmak için bu topluluklara ait yazılı eserleri inceleyen bir bilimdir. Palegorafya bir dilin literatürünü, harf biçimini, kısaltmalarını, noktalamalarını, alfabelerinde yer alan değişiklikleri ve yazı yüzeylerini inceler. Ancak paleografya yazılmış olan edebi eserlerin içeriğini incelemez. Paleografya, antik uygarlıkların deneyimlerini günümüze aktararak bu deneyimlerden yararlanmaya yardımcı olur. Bunun için diğer bilim dalları ile ortaklaşa çalışarak antik uygarlıkları en doğru şekilde inceler ve yazılarını da buna uygun olarak deşifre eder. Eski yazı bilimi olarak da bilinen paleografya çivi yazısı, hiyeroglif, Orhun ve Uygur yazıları, Arap yazısı, Kiril alfabesi ve Latin alfabesi gibi çeşitli yazı dillerini inceler. PALEOGRAFYANIN TARİH BİLİMİNE KATKILARI Paleografya, tarih boyunca yaşamış olan toplulukların kullandıkları alfabelerin deşifre edilmesini sağlar. Böylece paleografya eskiden yaşamış olan topluluklar tarafından yazılmış olan eserlerin, belgelerin ve çeşitli tarihi unsurun anlaşılması bakımından son derece önemlidir. Bu sayede paleografya toplumların tarihine ışık tutarak tarih bilimine katkı sağlar. Peki paleografyanın tarih bilimine katkıları nelerdir? İşte konuya dair tüm detaylar… Paleografya, insanlık tarihinden bu yana yaşamış olan topluluklara ait olan eski yazılı eserleri deşifre ederek neler anlatıldığını insanlara en doğru şekilde ve doğrudan iletir. Gerek sanatsal içerikler gerekse de tıbbi bilgiler, tarihsel olaylar ve dinsel bilgiler gibi topluma dair bilgileri içeren bu yazıların deşifre edilmesi insanların geçmiş dönemlerde yaşamış olan toplulukların kültürlerine ve tarihlerine ait bilgi almasını sağlar. Tarih bilimine büyük katkı sağlayan bir bilim dalı olan paleografya bilinen en eski antik uygarlıklara ait yazıların dahi çözümlenmesine yardımcı olmuştur. Kadeş Antlaşması gibi tarihsel açıdan önemli bir antlaşmanın da aydınlatılmasını sağlayan paleografya bilimi insanlık tarihi boyunca var olan uygarlıkların araştırılmasında etkili rol oynar. PALEOGRAFYANIN İLK ÇALIŞMALARI NEREDE BAŞLAR? Tarih boyunca var olan yazılı belgelerin okunabilmesini ve anlaşılmasını içeren bir bilim dalı olan ve tarihin aydınlatılmasında büyük bir etkiye sahip olan paleografya bilimi son derece eski bir bilimdir. Peki paleografyanın ilk çalışmaları nerede başlar? Oldukça eski bir bilim olan paleografya bilimine dair ilk çalışmaların Mezopotamya’da başladığı bilinir. Paleografya bilimi ilk olarak 1700’lü yıllarda Yunan paleografya olarak ortaya çıkmış daha sonra ise Latin paleografya bilimi de oluşmuştur.

Source: Habertürk


ABD”nin California eyaletinde “Diyanet Ertuğrul Gazi Camisi” ibadete açıldı

Caminin açılışına San Francisco Körfez Bölgesi”nde yaşayan bazı Müslüman vatandaşların yanı sıra Türkiye”nin Washington Büyükelçiliği Sosyal ve Din Hizmetleri Müşaviri Doç. Dr. Fatih Kanca, ünlü oyuncu Celal Al, Berkeley Üniversitesinden Profesör Hatem Bazian katıldı.

Açılışa katılanlar, oyuncu Celal Al ile fotoğraf çektirmek için sıraya girdi.

Al, yaptığı konuşmada bu güzel manzaraya şahit olmak için kilometrelerce öteden geldiğini belirterek, “Sevgili kardeşlerim, bu birlik ve beraberlik, bu kardeşlik bence birçok insana ve ümmete örnektir.” dedi.

Prof. Bazian da San Francisco Körfez Bölgesi”nin, Müslüman cemaatine uzun süredir yuva olduğunu söyledi.

Körfez Bölgesi”nde 1985″ten 1990″ların başına kadar sadece 3 caminin bulunduğunu, bu nedenle yalnızca San Francisco, Sacramento veya Santa Clara”da ibadet edilebildiğini anlatan Bazian, bölgede şu anda 98 caminin olduğunu dile getirdi.

Bazian, cami imamının Türkiye”den geldiğini belirterek, “Burası, çocukların Kur”an öğrenebileceği, bir araya gelebilecekleri bir toplum merkezi olacak ve burasının Ramazan”da da canlanacak bir yer olacağına inanıyorum.” diye konuştu.

“Ertuğrul Gazi ismi, farklı coğrafyadan Müslümanların arasında ümmet birliğini sembolize ediyor”

Hatem Bazian, AA muhabirine, Diyanet Ertuğrul Gazi Camisi”nin çok önemli bir konum olan Silikon Vadisi”nin kalbinde inşa edildiğine dikkati çekerek, Silikon Vadisi”nin yalnızca California eyaleti için değil dünya için de önemli bir ekonomik mekan olduğunu söyledi.

Bazian, “Buradaki Müslüman topluluğunun genişlediğini görmek, buradaki Türk topluluğunun hem gençlere hem de ailelere hizmet etmek için temeller ve vakıflar kurmaya başladığını görmek, beni gerçekten mutlu ediyor.” ifadelerini kullandı.

Oyuncu Celal Al da “Burada ezan sesinin ve Türk bayrağının dalgalanmasını isteyen gönlü güzel insanların açmış olduğu yolda “Biz de ne yapabiliriz?” dedik ve elimizden geldiğince burasının dönüşümü noktasında hayırseverler, Diyanet İşleri Başkanlığı ve devletimizin desteğiyle bu noktalara geldik.” şeklinde konuştu.

Caminin yapım sürecinin birlik ve beraberliği gerektirdiğini, çok duygusal olduğunu ve bu amaç için bir avuç insanla yola çıkıldığını söyleyen Al, caminin öyküsünü Ertuğrul Gazi”nin hikayesine ve o zamanın coğrafyasında bir avuç alperenin yola çıkarak dünyayı bu noktaya getirişine benzetmeleri nedeniyle bu ismi seçtiklerini anlattı.

Al, “İlerideki süreçlerde de emanete sahip çıkılması ve burada yaşayan farklı coğrafyadan gelen Müslüman kardeşlerimizle bütünleşme noktasında ümmet birliği açısından böyle bir öneride bulundum, onlar da kabul ettiler.” diyerek, her renkten ve kültürden insana hizmet edecek ibadethanelerin sayısının artırılması temennisinde bulundu.

Caminin açılmasıyla çok özel bir ana şahitlik edildiğinin altını çizen Al, “Ertuğrul Gazi”nin ismi, şu anda ABD”de.” dedi.

Türkiye”nin Washington Büyükelçiliği Sosyal ve Din Hizmetleri Müşaviri Doç. Dr. Fatih Kanca da Amerika”da camileri, küle dönen hayatları güle çeviren mekanlar olarak değerlendirdiklerini dile getirdi.

Amerika Diyanet Merkezi başta olmak üzere ABD”de 37 Diyanet camisinin bulunduğunu ifade eden Kanca, Silikon Vadisi”ndeki Ertuğrul Gazi Camisi”nin değerli hizmetler neticesinde Başkanlığın şubesi olarak açıldığına dikkati çekti.

Kanca, bu caminin sadece Türk vatandaşlarına değil başka milletlerden Müslümanlara da hizmet edeceğini vurguladı.

Çocukların dinlerini öğrenebildiği, gençlerin sosyalleşebildiği ve yetişkinlerin vakit geçirebildiği bir mekan olarak açılan caminin, bölgeye yeni bir can ve heyecan katacağına inandıklarını belirten Kanca, “Biz de Diyanet İşleri Başkanlığı olarak ABD”nin dört bir tarafında adım adım yeni camiler açmak için büyük hevesler taşımaktayız.” şeklinde konuştu.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source: