Dışişleri Bakanı Fidan, Suudi Arabistan merkezli Asharq News”e gündemi değerlendirdi
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Suriye”de silahlı grupların tek bir ordu çatısı altında toplanması ve tek bir meşru devlet organının silah taşıma ve güç kullanma yetkisi olması gerektiğini belirterek, “80 binden fazla silahlı unsurun olduğu Türkiye”ye yakın gruplar var. Biz bunlara hiç düşünmeden dedik ki gidin milli orduya katılın, milli ordunun parçası olun ve ülkede bir düzensizlik çıkmasına izin vermeyin. Umarım güneydeki gruplarda, Suveyda ve Dera”da aynı şey olur.” dedi.
Güncel bölgesel ve küresel gelişmelere ilişkin Suudi Arabistan merkezli Asharq News televizyonuna değerlendirmede bulunan Fidan, yabancı güçlerin bölgeye çok aşırı şekilde müdahale etmesinin, belli devletlerin kendi ülke çıkarlarını değil de başka ülkelerin çıkarlarını savunmasının ve başka ülkeler adına hizmet etmesinin Suriye”deki gibi sonuçlar doğurduğunu ifade etti.
Yeni dönemde bundan ders çıkartarak, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Katar, Mısır, Ürdün ve Irak gibi bölge ülkeleriyle bir araya gelerek daha fazla istikrarı önceleyen bir politika üretmeye çalıştıklarını belirten Fidan, “Yoksa önceki döneme baktığımız zaman savaş var, bölünme var, istikrarsızlık var, yerinden edilen milyonlarca insan var. Maalesef bizim yaşadığımız coğrafyaların kaderi bu olmamalı. Müslümanların, Arapların, Türklerin, Farsların yaşadığı coğrafyanın kaderi artık değişmeli. Ben bu değişimin inşallah bütün bölgede başlamış olduğunu düşünüyorum.” diye konuştu.
Fidan, Suriye”deki yeni yönetimin sadece Türkiye”yle değil, bütün ülkelerle koordinasyon arayışı içinde olduğuna işaret ederek, Türkiye olarak Arap Birliği, Körfez ülkeleri, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT), Avrupa Birliği (AB), ABD ve diğer bölgesel ve küresel teşkilatlarla Suriye”nin yeniden kalkınması için neler yapılabileceğine odaklandıklarını dile getirdi.
Başta Suudi Arabistan, BAE, Katar, Mısır, Türkiye ve Ürdün olmak üzere bölge ülkelerinin büyük rol oynadığına dikkati çeken Fidan, AB”nin de rolü olduğunu ve dün Avrupa Birliği Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas”ı Ankara”da misafir ettiğini anımsattı.
Fidan, ABD”nin Suriye”ye yönelik yaptırımların bir kısmını kaldırdığını ve AB”nin de ilerleyen günlerde bir kısmını kaldıracağını umduğunu kaydederek, Türkiye”nin de ulaştırma, enerji ve sağlık gibi alanlarda hemen yardımlara nasıl başlanabileceğine dair kendi içerisinde bir koordinasyon mekanizması kurduğunu anlattı.
Suriye ile Türkiye arasında 911 kilometrelik bir sınır bulunduğuna işaret eden Fidan, “Suriyeliler kardeşlerimiz bizim. Oranın (Suriye”nin) tabii istikrarlı olması, ekonomik kalkınmasının iyi olması, düzenli olması bizim için de hayati derecede önemli. Şu anda hem Türkiye”nin çabaları hem uluslararası ortaklarımızla ortaya koyduğumuz çabalar meyvesini inşallah verecek.” dedi.
“Suriye”de asla terörizme yer verilmemesi gerekiyor”
Fidan, Suriye”deki yeni yönetimden beklentilere ilişkin, şunları kaydetti:
“Suriye”deki yeni yönetimin artık bölge için bir tehdit teşkil edecek yapıda olmaması, terörizme asla yer verilmemesi DEAŞ ve PKK başta olmak üzere. Ülkedeki azınlıklara iyi muamele edilmesi, kapsayıcı bir hükümet kurulması ve ülkenin toprak bütünlüğünün, siyasi egemenliğinin tam olarak sağlanması. Bu şartlar üzerinde uluslararası toplum ve bölge ülkeleri olarak biz anlaştık ve bu taleplerimizi Suriye yönetimine ilettik. Şu anda hangimiz gidersek gidelim aynı şeyleri konuşuyoruz. Suriye”den bizim beklentimiz bu. Esas itibarıyla önceki rejimden de biz bunu bekliyorduk.”
Türkiye dahil hiçbir ülkenin özel olarak yeni yönetime talep iletmediğini aktaran Fidan, Suriye halkının iyiliğini sağlayacak, bölge ülkelerinin de istikrarına ve güvenliğine katkı verecek bir yönetim ve davranış beklediklerini ifade etti.
“Suudi Arabistan ve Türkiye”nin Suriye konusunda görüş ayrılığı yok”
Fidan, Suudi Arabistan ile Türkiye arasında Suriye bağlamında yapılan koordinasyonu Akabe, Kahire ve Riyad”ta düzenlenen toplantılarla en üst seviyeye çıkardıklarını belirterek, “Suudi Arabistan ile Türkiye”nin Suriye”deki yeni yönetimden beklenen şeyler, hususlar ve yapılması gerekenler konusunda hiçbir farklılığı yok, görüş ayrılığı yok.” dedi.
Şu ana kadar Suudi Arabistan ile iyi çalıştıklarını ve beraber çalışmaya devam edeceklerini kaydeden Fidan, Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Faysal bin Ferhan”ın da gerçekten olağanüstü rol oynadığını ve bu nedenle onu tebrik ettiğini dile getirdi.
Fidan, Suudi Arabistan ile Türkiye arasında yakın bir ilişki olduğuna işaret ederek, Suudi Arabistan”da yıllardır beraber çalıştıkları fedakar ve cefakar arkadaşlarla iki ülke arasındaki ilişkileri daha da ileriye götürmenin ve bölgesel ve küresel gelişmeleri değerlendirmenin zaruri bir husus olduğunu vurguladı.
Suudi Arabistan ve Türkiye”nin tarihsel kardeş olan iki ülke olduğuna işaret eden Fidan, bunu modern zamanda nasıl ileri taşıyacaklarının, bundan nasıl daha fazla istifade edebileceklerinin, iki ülke güvenliğine ve refahına daha fazla nasıl katkıda bulunabileceğinin arayışında olduklarını ifade etti.
Fidan, özellikle Gazze krizi sırasında Suudi Arabistan ile Türkiye”nin Temas Grubu içerisinde ve dışında gerçekten olağanüstü bir koordinasyonu ve beraberliği olduğunu vurgulayarak, ayrıca bunun için teşekkür etti.
“ABD ile sorunlu olan konulardan biri Suriye”deki Amerikan politikası”
ABD Başkanı Donald Trump”ın göreve başlamasına ilişkin Fidan, yeni dönemde de Trump yönetimiyle en üst düzeyde yakın çalışmalara devam edeceklerini kaydederek, “Amerikan yönetimiyle uzun yıllara dayanan ilişkilerimiz var ama her konuda aynı düşünmüyoruz. Özellikle bölgesel meselelerde farklı olduğumuz konular var. Fakat yetişkin, olgun devletlerin takip etmesi gereken bir hareket tarzı var. O da sorunlu konuları parantez içine alıp iyi olan konuları devam ettirmek gerekiyor. Amerika”yla da bizim sorunlu olan konularımız var. Bunların başında Suriye”deki Amerikan politikası geliyor.” diye konuştu.
Fidan, bu Suriye politikasının eski ABD Başkanı Barack Obama döneminde başladığını hatırlatarak, şunları kaydetti:
“Amerika, Suudi Arabistan, Türkiye gibi ülkeler Suriye muhalefetine destek verirken en başından itibaren, daha sonra Amerika dedi ki ben muhalefete destek vermeyeceğim, benim işim DEAŞ”la mücadele etmek olacak dedi ve kavramı değiştirdi. O zaman tabii bir ton jeopolitik krizi de beraberinde tetiklemiş oldu bilmeden. Bunu yaparken de öyle bir şekilde yaptı ki başka bir terörist örgütü aldı. PKK/PYD”yi DEAŞ’la savaşmak ve DEAŞ”lı mahkumları hapiste tutmak üzere kullandı. Biz dedik ki Amerika”ya bu yanlış, bunu başka türlü de yaparız. Özellikle Türkiye”nin milli güvenliğine muazzam bir tehdit oluşturuyor bu ve siz bunu biliyorsunuz.”
Terör örgütü PKK”nın ABD tarafından da terör örgütü olarak tanındığını ve uzun yıllardır PKK liderlerinin başına 5″er milyon dolar para ödülü konulduğunu aktaran Fidan, “Böyle bir gerçeklik varken, sizin PKK”nın uzantısıyla Suriye”de böyle bir iş yapıyor olmanız çok hayra alamet değil. Obama bunun geçici olduğunu söylemişti. Sonra Trump geldi. Trump bunu kaldırmak istedi çok samimi bir şekilde birkaç defa ama Amerika”nın o dönemki yönetimindeki bazı unsurlar buna direndiler.” ifadelerini kullandı.
Fidan, Trump”ın birçok konuda ABD sistemi tarafından “oyalandığını” gördüğü için yeni dönemde kendisinin iradesini ve talimatlarını harfiyen hayata geçirecek yeni kadrolar atadığını kaydederek, yeni dönemde hem Suriye konusunda hem terörle mücadele konusunda hem bölge ülkelerinin güvenliği konusunda en üst düzeyde anlayış birliğine ulaşmayı umduğunu ve bunun için çalışacaklarını dile getirdi.
“Suriye”de silahlı gruplar tek bir ordu çatısı altında toplanmalı”
Suriye”deki yeni yönetimin önündeki en önemli dosyalardan birinin tüm tarafların anlaşabilmesi olduğuna işaret eden Fidan, “Ülkedeki silahlı grupların artık tek bir ordu çatısı altında toplanması ve tek bir meşru devlet organının ancak silah taşımaya ve güç kullanmaya yetkili olması. Bütün modern devletlerde olması gereken budur. Birden fazla silahlı grubun, silahlı unsurun olması farklı otoritelere bağlı, bu iç savaşın bir zemini demektir, bu kabul edilebilir bir konu değil.” dedi.
Fidan, bu grupların yeni dönemde milli ordu altında bir araya gelmesinin önemli olduğunun altını çizerek, Türkiye”nin en üst düzeydeki yapıcı etkisini kullandığını söyledi.
“Türkiye, yakın olduğu gruplara milli orduya katılın dedi”
Kuzeydeki grupların en yüksek sayıya sahip olduğuna işaret eden Fidan, “80 binden fazla silahlı unsurun olduğu Türkiye”ye yakın gruplar var. Biz bunlara hiç düşünmeden dedik ki gidin milli orduya katılın, milli ordunun parçası olun ve ülkede bir düzensizlik çıkmasına izin vermeyin. Umarım güneydeki gruplarda, Suveyda ve Dera”da aynı şey olur.” ifadesini kullandı.
İsrail”in Suriye”ye yönelik politikalarına ve faaliyetlerine ilişkin Fidan, “İsrail”in Suriye”de İran ve İranlı milisler varken ortaya koyduğu politikanın gerekçeleri ile şimdiki politikanın gerekçeleri arasında bir tenakuz var. Bir önceki politikanın bir zemini vardı, bunu anlatıyordu ama şu anda o zemin kalmadı. Bunun olmadığı bir dönemde ve yeni yönetim “biz kimse için tehdit olmayacağız” demesine rağmen İsrail”in Suriye”de bir kara işgali başlatması, belli noktalara kadar ilerlemesi, buralara askeri unsur getirmesi, buralarda üs açması tabii ki bir provokasyon olarak nitelendirilir.” diye konuştu.
Fidan, İsrail”in bu yaklaşımının askeri ve siyasi olarak tehlikeli olduğuna dikkati çekerek, başta bölge ülkeleri olmak üzere Suudi Arabistan, Mısır, Ürdün, Türkiye ve Irak”ın buna karşı çıktığını ve karşı çıkmaya da devam edeceğini vurguladı.
“Suriye”de bütün etnik gruplar eşit vatandaş olarak yer almalı”
Suriye”deki yeni yönetimin tıpkı diğer silahlı gruplara yapıldığı gibi PKK/YPG”ye silahları bırakması için çağrıda bulunduğunu anlatan Fidan, “Bizim burada beklentimiz bütün etnik grupların; Kürtlerin, Türklerin, Yezidilerin, Hristiyanların, Arapların, Sünnilerin, Şiilerin, Alevilerin, Nusayrilerin kendi kültürlerini yaşarken aynı zamanda eşit vatandaş olarak Suriye toplumunda yerini almaları. Bunu mümkün kılacak bir sistemin tabii olmasını biz istiyoruz açıkçası. Şimdi bu yeni yönetim de bunu yapmak istiyor. Bu olurken YPG”nin silahlarından vazgeçmiyorum demesi kabul edilebilir bir durum değil. Bu şu anda Suriye”nin kendisi için bir problem.” diye konuştu.
Fidan, uluslararası kamuoyunun önüne terör örgütü PKK/YPG”nin Suriye”deki elebaşı Mazlum Abdi (Kobani) kod adlı Ferhat Abdi Şahin”in çıkartıldığını belirterek, “Bu adam aslında PKK”nın bir alt organının yöneticisi. Bunun üstünde Suriye”de PKK yöneticileri var. Sabri Ok var, Fehman Hüseyin var. Birisi siyasi konulara bakıyor, birisi askeri konulara bakıyor, PKK yöneticileri. Ferhat Abdi Şahin’in bunların izni olmadan herhangi bir karar vermesi, adım atması mümkün değil. Dolayısıyla Suriye”de yeni dönemde bir terör örgütünün bu şekilde faaliyet gösteriyor olması kabul edilemez.” ifadelerini kullandı”
Bu terör örgütünün ABD tarafından DEAŞ mahkumlarına “gardiyanlık yapmak için istihdam edildiğine” dikkati çeken Fidan, şunları kaydetti:
“Şimdi DEAŞ mahkumlarının hapishanelerde kalmalarını sağlayacak, YPG”nin de terör faaliyetinden vazgeçmesini sağlayacak ve Kürtlerin de hakkını koruyacak bir denkleme ihtiyacımız var. Biz bu denklemi biliyoruz. Nedir bu denklem? Bu denklem, birincisi YPG silahlarını bırakacak, Şam”daki yeni yönetim hemen hapishaneleri ve kampların yönetimini devralacak. Gerekirse Türkiye olarak biz bu konuda destek vermeye hazırız, biz ve diğer ülkeler, hiçbir problem yok. Amerika”nın zaten önceliği DEAŞ mahkumlarının dışarı çıkmaması. Onun sağlanması gerekiyor. Onun dışında da silahlı grupların artık silahlarını tasfiye etmesi ama oradaki diğer etnik grupların da kültürel haklarını kullanması gerekiyor. Bunun formülü çok basit.”
Esed rejiminin devrilmesinin ardından Türkiye”deki Suriyeli sığınmacıların ülkelerine dönme ihtimallerine ilişkin Fidan, “Suriyeli kardeşlerimiz bizim burada misafirlerimiz, esas itibariyle biz onlara gidin demeyiz. Bu bizim kültürümüzde de yok, devlet politikamızda da böyle bir şeyimiz yok. Ama Suriye”de onların dönmesini mümkün kılacak ortamların olması için çalışıyoruz. Suriye”deki yeni hükümet de çalışıyor, uluslararası toplum da buna çalışıyor.” dedi.
Fidan, sadece Türkiye”de değil, birçok yerde 10 milyondan fazla yerinden edilmiş Suriyeli olduğuna işaret ederek, bu insanların kendi topraklarına dönmesi gerektiğini ve böylece Suriye ekonomisinin, sosyal ve kültürel hayatının yeniden canlanabileceğini ifade etti.
Zamanla Suriye”deki şartlar düzeldikçe şu anda azar azar başlayan geri dönüşlerin daha yüksek miktarda olacağını gördüğünü dile getiren Fidan, buna ilişkin çok fazla emare olduğunu belirtti.
“Suriye”de olanlar İran-Türkiye ilişkilerini ileri götürmek için bir fırsat”
Esed rejiminin düşmesinin ardından Türkiye ve İran arasındaki ilişkilerin durumuna dair Fidan, Türkiye açısından ikili ilişkilerin çok olumlu yönde etkilenmesi gerektiğini dile getirerek, Suriye”de İran ve Türkiye”nin karşı kutuplardaki duruşlarının artık ortadan kalktığına dikkati çekti.
Fidan, İran”ın artık Suriye”de olmadığına işaret ederek, şunları kaydetti:
“Dolayısıyla Türkiye için olumsuzluk üreten bir ortamın da parçası değil. Dolayısıyla Suriye, aramızdaki ihtilaflı bir alan olmaktan çıktı. Her ilişkide ihtilaflı dosya sayısını azalttığınız zaman olumluluk daha fazla yükselir. Ben bunun iki ülke ilişkilerini daha da ileri götürmek için bir fırsat olduğunu düşünüyorum. Aynı zamanda İran”ın bölgedeki hem komşuluk ilişkilerini hem dış politikasını yeniden resetlemek için, programlaması için bir fırsat teşkil ettiğini düşünüyorum. Ve İran”ın yöneticilerinin bu yeni fırsatı kullanmak istediklerini açıkçası değerlendiriyorum. Suriye”deki olaylar bir negatif unsur gibi gözükse de İran ve İran halkı için, esas itibarıyla hani ayette olduğu gibi; sizin şer zannettiğiniz şeylerde hayır, hayır zannettiğiniz şeylerde şer vardır hususu.”
Rusya, Suriye”deki yeni yönetimle eşitlikçi ve saygın bir ilişki başlatmak istiyor
Fidan, birkaç gün önce Suriye konusunda Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile telefonda görüştüklerini anımsatarak, Lavrov”un yeni dönemde Suriye”yle eşitlikçi ve saygın bir ilişki başlatmak istediğini söylediğini aktardı.
Bu noktada Rusya”nın Türkiye”nin olumlu katkısını da beklediğini kaydeden Fidan, Rusya”nın yeni dönemde Suriye’yle yeni bir ilişki başlatmak istediğini ve bunun Rusya”nın belli dış politika tercihlerindeki esnekliği ve stratejik hamle kabiliyetini de gösteren bir husus olduğunu dile getirdi.
Fidan, Rusya”nın önceki durumun açmazlığını görüp, ondan bir an önce çıkıp yeni döneme ilişkin bir adaptasyon sürecine girdiğine ve yeni yönetimle hemen ilişkilerini geliştirmeye çalıştığına işaret ederek, “Tabii bu onların talebi olur, yeni yönetim de bu talebi değerlendirir, yani gerçekten iki yetişkin devletin yapması gereken şekilde ilişkilerini sürdürürler. Her iki devletin egemenliğine, çıkarlarına uygun olduğu sürece bu türden ilişkiler yapıcı olarak görülebilir.” dedi.
Trump radikal değişikliklerle görevine başladı
Trump döneminde ABD ile Türkiye arasındaki ilişkilerin gidişatına dair Fidan, Trump”ın son derece radikal değişiklikleri öneren bir iç politika ve dış politika gündemiyle iktidara geldiğini ve ilk günde imzaladığı Başkanlık Kararnameleriyle çok büyük değişikliklerin de habercisi olduğunu dile getirdi.
Fidan, bundan sonra bunun AB”ye, Çin”e, Rusya”ya, Körfez ülkelerine, Afrika”ya, Kuzey Amerika”ya, Güney Amerika”ya bakan yönleri olduğu gibi Türkiye”ye ve bulunduğu coğrafyaya da bakan yönü bulunduğunu ifade etti.
Türkiye”nin hem küresel diğer davranış tarzlarını da inceleyerek yeni dönemde daha uyumlu, verimli ve işbirliğini ilerleten bir dış politika beraberliğini hedeflediğini vurgulayarak, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan”ın da görüşünün bu yönde olduğunu kaydetti.
Fidan, Cumhurbaşkanı Erdoğan”ın Trump ile yakın bir lider ilişkisi olduğuna işaret ederek, “Liderden lidere diplomasi her zaman için daha kestirme bir yol oluyor. Bizim gibi işi dış ilişkiler olan bakanların ve diğer siyasilerin önünü de açıkçası açıyor.” dedi.
“Filistin”de dramın bitmesi için iki devletli çözüm bir an önce hayata geçmeli”
İsrail ile Hamas arasında sağlanan ateşkese ilişkin Fidan, “Bu ateşkes çok önceden olması gereken bir ateşkesti. Biliyorsunuz 50 bin (çoğu) masum kadın ve çocuğun şehadetiyle sonuçlanan bir katliamdan, bir soykırımdan bahsediyoruz. Bunun çok önce olması gerekiyordu. 2 milyona yakın insan da evsiz bırakıldı.” ifadesini kullandı.
Fidan, ateşkesin Filistin dramının bitmesinin sadece ilk aşaması olduğuna dikkati çekerek, “Bunun tekrar etmemesi için, bu savaşın, bu yıkımların devam etmemesi için, biz en baştan beri söylüyoruz, olması gereken, iki devletli çözümün bir an önce hayata geçmesidir. İki devletli çözümün olmadığı, Filistinlilere onurlu bir devletin, egemenliğin ve yaşam hakkının verilmediği bir coğrafyada bu türden krizlerin belli aralıklarla tekrar edeceğini öngörmek tabii ki normal bir şey diye düşünüyorum.” diye konuştu.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
Source:
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan Asharq News”e konuştu: Türkiye yakın olduğu gruplara “milli orduya katılın” dedi
Güncel bölgesel ve küresel gelişmelere ilişkin Suudi Arabistan merkezli Asharq News televizyonuna değerlendirmede bulunan Fidan, yabancı güçlerin bölgeye çok aşırı şekilde müdahale etmesinin, belli devletlerin kendi ülke çıkarlarını değil de başka ülkelerin çıkarlarını savunmasının ve başka ülkeler adına hizmet etmesinin Suriye”deki gibi sonuçlar doğurduğunu ifade etti.Yeni dönemde bundan ders çıkartarak, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Katar, Mısır, Ürdün ve Irak gibi bölge ülkeleriyle bir araya gelerek daha fazla istikrarı önceleyen bir politika üretmeye çalıştıklarını belirten Fidan, Yoksa önceki döneme baktığımız zaman savaş var, bölünme var, istikrarsızlık var, yerinden edilen milyonlarca insan var. Maalesef bizim yaşadığımız coğrafyaların kaderi bu olmamalı. Müslümanların, Arapların, Türklerin, Farsların yaşadığı coğrafyanın kaderi artık değişmeli. Ben bu değişimin inşallah bütün bölgede başlamış olduğunu düşünüyorum. diye konuştu.Fidan, Suriye”deki yeni yönetimin sadece Türkiye”yle değil, bütün ülkelerle koordinasyon arayışı içinde olduğuna işaret ederek, Türkiye olarak Arap Birliği, Körfez ülkeleri, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT), Avrupa Birliği (AB), ABD ve diğer bölgesel ve küresel teşkilatlarla Suriye”nin yeniden kalkınması için neler yapılabileceğine odaklandıklarını dile getirdi.Başta Suudi Arabistan, BAE, Katar, Mısır, Türkiye ve Ürdün olmak üzere bölge ülkelerinin büyük rol oynadığına dikkati çeken Fidan, AB”nin de rolü olduğunu ve dün Avrupa Birliği Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas”ı Ankara”da misafir ettiğini anımsattı.Fidan, ABD”nin Suriye”ye yönelik yaptırımların bir kısmını kaldırdığını ve AB”nin de ilerleyen günlerde bir kısmını kaldıracağını umduğunu kaydederek, Türkiye”nin de ulaştırma, enerji ve sağlık gibi alanlarda hemen yardımlara nasıl başlanabileceğine dair kendi içerisinde bir koordinasyon mekanizması kurduğunu anlattı.Suriye ile Türkiye arasında 911 kilometrelik bir sınır bulunduğuna işaret eden Fidan, Suriyeliler kardeşlerimiz bizim. Oranın (Suriye”nin) tabii istikrarlı olması, ekonomik kalkınmasının iyi olması, düzenli olması bizim için de hayati derecede önemli. Şu anda hem Türkiye”nin çabaları hem uluslararası ortaklarımızla ortaya koyduğumuz çabalar meyvesini inşallah verecek. dedi.SURİYE”DE ASLA TERÖRİZME YER VERİLMEMESİ GEREKİYORFidan, Suriye”deki yeni yönetimden beklentilere ilişkin, şunları kaydetti:Suriye”deki yeni yönetimin artık bölge için bir tehdit teşkil edecek yapıda olmaması, terörizme asla yer verilmemesi DEAŞ ve PKK başta olmak üzere. Ülkedeki azınlıklara iyi muamele edilmesi, kapsayıcı bir hükümet kurulması ve ülkenin toprak bütünlüğünün, siyasi egemenliğinin tam olarak sağlanması. Bu şartlar üzerinde uluslararası toplum ve bölge ülkeleri olarak biz anlaştık ve bu taleplerimizi Suriye yönetimine ilettik. Şu anda hangimiz gidersek gidelim aynı şeyleri konuşuyoruz. Suriye”den bizim beklentimiz bu. Esas itibarıyla önceki rejimden de biz bunu bekliyorduk.Türkiye dahil hiçbir ülkenin özel olarak yeni yönetime talep iletmediğini aktaran Fidan, Suriye halkının iyiliğini sağlayacak, bölge ülkelerinin de istikrarına ve güvenliğine katkı verecek bir yönetim ve davranış beklediklerini ifade etti.SUUDİ ARABİSTAN VE TÜRKİYE”NİN SURİYE KONUSUNDA GÖRÜŞ AYRILIĞI YOKFidan, Suudi Arabistan ile Türkiye arasında Suriye bağlamında yapılan koordinasyonu Akabe, Kahire ve Riyad”ta düzenlenen toplantılarla en üst seviyeye çıkardıklarını belirterek, Suudi Arabistan ile Türkiye”nin Suriye”deki yeni yönetimden beklenen şeyler, hususlar ve yapılması gerekenler konusunda hiçbir farklılığı yok, görüş ayrılığı yok. dedi.Şu ana kadar Suudi Arabistan ile iyi çalıştıklarını ve beraber çalışmaya devam edeceklerini kaydeden Fidan, Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Faysal bin Ferhan”ın da gerçekten olağanüstü rol oynadığını ve bu nedenle onu tebrik ettiğini dile getirdi.Fidan, Suudi Arabistan ile Türkiye arasında yakın bir ilişki olduğuna işaret ederek, Suudi Arabistan”da yıllardır beraber çalıştıkları fedakar ve cefakar arkadaşlarla iki ülke arasındaki ilişkileri daha da ileriye götürmenin ve bölgesel ve küresel gelişmeleri değerlendirmenin zaruri bir husus olduğunu vurguladı.Suudi Arabistan ve Türkiye”nin tarihsel kardeş olan iki ülke olduğuna işaret eden Fidan, bunu modern zamanda nasıl ileri taşıyacaklarının, bundan nasıl daha fazla istifade edebileceklerinin, iki ülke güvenliğine ve refahına daha fazla nasıl katkıda bulunabileceğinin arayışında olduklarını ifade etti.Fidan, özellikle Gazze krizi sırasında Suudi Arabistan ile Türkiye”nin Temas Grubu içerisinde ve dışında gerçekten olağanüstü bir koordinasyonu ve beraberliği olduğunu vurgulayarak, ayrıca bunun için teşekkür etti.ABD İLE SORUNLU OLAN KONULARDAN BİRİ SURİYE”DEKİ AMERİKAN POLİTİKASIABD Başkanı Donald Trump”ın göreve başlamasına ilişkin Fidan, yeni dönemde de Trump yönetimiyle en üst düzeyde yakın çalışmalara devam edeceklerini kaydederek, Amerikan yönetimiyle uzun yıllara dayanan ilişkilerimiz var ama her konuda aynı düşünmüyoruz. Özellikle bölgesel meselelerde farklı olduğumuz konular var. Fakat yetişkin, olgun devletlerin takip etmesi gereken bir hareket tarzı var. O da sorunlu konuları parantez içine alıp iyi olan konuları devam ettirmek gerekiyor. Amerika”yla da bizim sorunlu olan konularımız var. Bunların başında Suriye”deki Amerikan politikası geliyor. diye konuştu.Fidan, bu Suriye politikasının eski ABD Başkanı Barack Obama döneminde başladığını hatırlatarak, şunları kaydetti:Amerika, Suudi Arabistan, Türkiye gibi ülkeler Suriye muhalefetine destek verirken en başından itibaren, daha sonra Amerika dedi ki ben muhalefete destek vermeyeceğim, benim işim DEAŞ”la mücadele etmek olacak dedi ve kavramı değiştirdi. O zaman tabii bir ton jeopolitik krizi de beraberinde tetiklemiş oldu bilmeden. Bunu yaparken de öyle bir şekilde yaptı ki başka bir terörist örgütü aldı. PKK/PYD”yi DEAŞ’la savaşmak ve DEAŞ”lı mahkumları hapiste tutmak üzere kullandı. Biz dedik ki Amerika”ya bu yanlış, bunu başka türlü de yaparız. Özellikle Türkiye”nin milli güvenliğine muazzam bir tehdit oluşturuyor bu ve siz bunu biliyorsunuz.Terör örgütü PKK”nın ABD tarafından da terör örgütü olarak tanındığını ve uzun yıllardır PKK liderlerinin başına 5″er milyon dolar para ödülü konulduğunu aktaran Fidan, Böyle bir gerçeklik varken, sizin PKK”nın uzantısıyla Suriye”de böyle bir iş yapıyor olmanız çok hayra alamet değil. Obama bunun geçici olduğunu söylemişti. Sonra Trump geldi. Trump bunu kaldırmak istedi çok samimi bir şekilde birkaç defa ama Amerika”nın o dönemki yönetimindeki bazı unsurlar buna direndiler. ifadelerini kullandı.Fidan, Trump”ın birçok konuda ABD sistemi tarafından oyalandığını gördüğü için yeni dönemde kendisinin iradesini ve talimatlarını harfiyen hayata geçirecek yeni kadrolar atadığını kaydederek, yeni dönemde hem Suriye konusunda hem terörle mücadele konusunda hem bölge ülkelerinin güvenliği konusunda en üst düzeyde anlayış birliğine ulaşmayı umduğunu ve bunun için çalışacaklarını dile getirdi.SURİYE”DE SİLAHLI GRUPLAR TEK BİR ORDU ÇATISI ALTINDA TOPLANMALISuriye”deki yeni yönetimin önündeki en önemli dosyalardan birinin tüm tarafların anlaşabilmesi olduğuna işaret eden Fidan, Ülkedeki silahlı grupların artık tek bir ordu çatısı altında toplanması ve tek bir meşru devlet organının ancak silah taşımaya ve güç kullanmaya yetkili olması. Bütün modern devletlerde olması gereken budur. Birden fazla silahlı grubun, silahlı unsurun olması farklı otoritelere bağlı, bu iç savaşın bir zemini demektir, bu kabul edilebilir bir konu değil. dedi.Fidan, bu grupların yeni dönemde milli ordu altında bir araya gelmesinin önemli olduğunun altını çizerek, Türkiye”nin en üst düzeydeki yapıcı etkisini kullandığını söyledi.TÜRKİYE, YAKIN OLDUĞU GRUPLARA MİLLİ ORDUYA KATILIN DEDİKuzeydeki grupların en yüksek sayıya sahip olduğuna işaret eden Fidan, 80 binden fazla silahlı unsurun olduğu Türkiye”ye yakın gruplar var. Biz bunlara hiç düşünmeden dedik ki gidin milli orduya katılın, milli ordunun parçası olun ve ülkede bir düzensizlik çıkmasına izin vermeyin. Umarım güneydeki gruplarda, Suveyda ve Dera”da aynı şey olur. ifadesini kullandı.İsrail”in Suriye”ye yönelik politikalarına ve faaliyetlerine ilişkin Fidan, İsrail”in Suriye”de İran ve İranlı milisler varken ortaya koyduğu politikanın gerekçeleri ile şimdiki politikanın gerekçeleri arasında bir tenakuz var. Bir önceki politikanın bir zemini vardı, bunu anlatıyordu ama şu anda o zemin kalmadı. Bunun olmadığı bir dönemde ve yeni yönetim “biz kimse için tehdit olmayacağız” demesine rağmen İsrail”in Suriye”de bir kara işgali başlatması, belli noktalara kadar ilerlemesi, buralara askeri unsur getirmesi, buralarda üs açması tabii ki bir provokasyon olarak nitelendirilir. diye konuştu.Fidan, İsrail”in bu yaklaşımının askeri ve siyasi olarak tehlikeli olduğuna dikkati çekerek, başta bölge ülkeleri olmak üzere Suudi Arabistan, Mısır, Ürdün, Türkiye ve Irak”ın buna karşı çıktığını ve karşı çıkmaya da devam edeceğini vurguladı.SURİYE”DE BÜTÜN ETNİK GRUPLAR EŞİT VATANDAŞ OLARAK YER ALMALISuriye”deki yeni yönetimin tıpkı diğer silahlı gruplara yapıldığı gibi PKK/YPG”ye silahları bırakması için çağrıda bulunduğunu anlatan Fidan, Bizim burada beklentimiz bütün etnik grupların; Kürtlerin, Türklerin, Yezidilerin, Hristiyanların, Arapların, Sünnilerin, Şiilerin, Alevilerin, Nusayrilerin kendi kültürlerini yaşarken aynı zamanda eşit vatandaş olarak Suriye toplumunda yerini almaları. Bunu mümkün kılacak bir sistemin tabii olmasını biz istiyoruz açıkçası. Şimdi bu yeni yönetim de bunu yapmak istiyor. Bu olurken YPG”nin silahlarından vazgeçmiyorum demesi kabul edilebilir bir durum değil. Bu şu anda Suriye”nin kendisi için bir problem. diye konuştu.Fidan, uluslararası kamuoyunun önüne terör örgütü PKK/YPG”nin Suriye”deki elebaşı Mazlum Abdi (Kobani) kod adlı Ferhat Abdi Şahin”in çıkartıldığını belirterek, Bu adam aslında PKK”nın bir alt organının yöneticisi. Bunun üstünde Suriye”de PKK yöneticileri var. Sabri Ok var, Fehman Hüseyin var. Birisi siyasi konulara bakıyor, birisi askeri konulara bakıyor, PKK yöneticileri. Ferhat Abdi Şahin’in bunların izni olmadan herhangi bir karar vermesi, adım atması mümkün değil. Dolayısıyla Suriye”de yeni dönemde bir terör örgütünün bu şekilde faaliyet gösteriyor olması kabul edilemez. ifadelerini kullandıBu terör örgütünün ABD tarafından DEAŞ mahkumlarına gardiyanlık yapmak için istihdam edildiğine dikkati çeken Fidan, şunları kaydetti:Şimdi DEAŞ mahkumlarının hapishanelerde kalmalarını sağlayacak, YPG”nin de terör faaliyetinden vazgeçmesini sağlayacak ve Kürtlerin de hakkını koruyacak bir denkleme ihtiyacımız var. Biz bu denklemi biliyoruz. Nedir bu denklem? Bu denklem, birincisi YPG silahlarını bırakacak, Şam”daki yeni yönetim hemen hapishaneleri ve kampların yönetimini devralacak. Gerekirse Türkiye olarak biz bu konuda destek vermeye hazırız, biz ve diğer ülkeler, hiçbir problem yok. Amerika”nın zaten önceliği DEAŞ mahkumlarının dışarı çıkmaması. Onun sağlanması gerekiyor. Onun dışında da silahlı grupların artık silahlarını tasfiye etmesi ama oradaki diğer etnik grupların da kültürel haklarını kullanması gerekiyor. Bunun formülü çok basit.Esed rejiminin devrilmesinin ardından Türkiye”deki Suriyeli sığınmacıların ülkelerine dönme ihtimallerine ilişkin Fidan, Suriyeli kardeşlerimiz bizim burada misafirlerimiz, esas itibariyle biz onlara gidin demeyiz. Bu bizim kültürümüzde de yok, devlet politikamızda da böyle bir şeyimiz yok. Ama Suriye”de onların dönmesini mümkün kılacak ortamların olması için çalışıyoruz. Suriye”deki yeni hükümet de çalışıyor, uluslararası toplum da buna çalışıyor. dedi.Fidan, sadece Türkiye”de değil, birçok yerde 10 milyondan fazla yerinden edilmiş Suriyeli olduğuna işaret ederek, bu insanların kendi topraklarına dönmesi gerektiğini ve böylece Suriye ekonomisinin, sosyal ve kültürel hayatının yeniden canlanabileceğini ifade etti.Zamanla Suriye”deki şartlar düzeldikçe şu anda azar azar başlayan geri dönüşlerin daha yüksek miktarda olacağını gördüğünü dile getiren Fidan, buna ilişkin çok fazla emare olduğunu belirtti.SURİYE”DE OLANLAR İRAN-TÜRKİYE İLİŞKİLERİNİ İLERİ GÖTÜRMEK İÇİN BİR FIRSATEsed rejiminin düşmesinin ardından Türkiye ve İran arasındaki ilişkilerin durumuna dair Fidan, Türkiye açısından ikili ilişkilerin çok olumlu yönde etkilenmesi gerektiğini dile getirerek, Suriye”de İran ve Türkiye”nin karşı kutuplardaki duruşlarının artık ortadan kalktığına dikkati çekti.Fidan, İran”ın artık Suriye”de olmadığına işaret ederek, şunları kaydetti:Dolayısıyla Türkiye için olumsuzluk üreten bir ortamın da parçası değil. Dolayısıyla Suriye, aramızdaki ihtilaflı bir alan olmaktan çıktı. Her ilişkide ihtilaflı dosya sayısını azalttığınız zaman olumluluk daha fazla yükselir. Ben bunun iki ülke ilişkilerini daha da ileri götürmek için bir fırsat olduğunu düşünüyorum. Aynı zamanda İran”ın bölgedeki hem komşuluk ilişkilerini hem dış politikasını yeniden resetlemek için, programlaması için bir fırsat teşkil ettiğini düşünüyorum. Ve İran”ın yöneticilerinin bu yeni fırsatı kullanmak istediklerini açıkçası değerlendiriyorum. Suriye”deki olaylar bir negatif unsur gibi gözükse de İran ve İran halkı için, esas itibarıyla hani ayette olduğu gibi; sizin şer zannettiğiniz şeylerde hayır, hayır zannettiğiniz şeylerde şer vardır hususu.RUSYA, SURİYE”DEKİ YENİ YÖNETİMLE EŞİTLİKÇİ VE SAYGIN BİR İLİŞKİ BAŞLATMAK İSTİYOR Fidan, birkaç gün önce Suriye konusunda Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile telefonda görüştüklerini anımsatarak, Lavrov”un yeni dönemde Suriye”yle eşitlikçi ve saygın bir ilişki başlatmak istediğini söylediğini aktardı.Bu noktada Rusya”nın Türkiye”nin olumlu katkısını da beklediğini kaydeden Fidan, Rusya”nın yeni dönemde Suriye’yle yeni bir ilişki başlatmak istediğini ve bunun Rusya”nın belli dış politika tercihlerindeki esnekliği ve stratejik hamle kabiliyetini de gösteren bir husus olduğunu dile getirdi.Fidan, Rusya”nın önceki durumun açmazlığını görüp, ondan bir an önce çıkıp yeni döneme ilişkin bir adaptasyon sürecine girdiğine ve yeni yönetimle hemen ilişkilerini geliştirmeye çalıştığına işaret ederek, Tabii bu onların talebi olur, yeni yönetim de bu talebi değerlendirir, yani gerçekten iki yetişkin devletin yapması gereken şekilde ilişkilerini sürdürürler. Her iki devletin egemenliğine, çıkarlarına uygun olduğu sürece bu türden ilişkiler yapıcı olarak görülebilir. dedi.TRUMP RADİKAL DEĞİŞİKLİKLERLE GÖREVİNE BAŞLADITrump döneminde ABD ile Türkiye arasındaki ilişkilerin gidişatına dair Fidan, Trump”ın son derece radikal değişiklikleri öneren bir iç politika ve dış politika gündemiyle iktidara geldiğini ve ilk günde imzaladığı Başkanlık Kararnameleriyle çok büyük değişikliklerin de habercisi olduğunu dile getirdi.Fidan, bundan sonra bunun AB”ye, Çin”e, Rusya”ya, Körfez ülkelerine, Afrika”ya, Kuzey Amerika”ya, Güney Amerika”ya bakan yönleri olduğu gibi Türkiye”ye ve bulunduğu coğrafyaya da bakan yönü bulunduğunu ifade etti.Türkiye”nin hem küresel diğer davranış tarzlarını da inceleyerek yeni dönemde daha uyumlu, verimli ve işbirliğini ilerleten bir dış politika beraberliğini hedeflediğini vurgulayarak, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan”ın da görüşünün bu yönde olduğunu kaydetti.Fidan, Cumhurbaşkanı Erdoğan”ın Trump ile yakın bir lider ilişkisi olduğuna işaret ederek, Liderden lidere diplomasi her zaman için daha kestirme bir yol oluyor. Bizim gibi işi dış ilişkiler olan bakanların ve diğer siyasilerin önünü de açıkçası açıyor. dedi.FİLİSTİN”DE DRAMIN BİTMESİ İÇİN İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜM BİR AN ÖNCE HAYATA GEÇMELİİsrail ile Hamas arasında sağlanan ateşkese ilişkin Fidan, Bu ateşkes çok önceden olması gereken bir ateşkesti. Biliyorsunuz 50 bin (çoğu) masum kadın ve çocuğun şehadetiyle sonuçlanan bir katliamdan, bir soykırımdan bahsediyoruz. Bunun çok önce olması gerekiyordu. 2 milyona yakın insan da evsiz bırakıldı. ifadesini kullandı.Fidan, ateşkesin Filistin dramının bitmesinin sadece ilk aşaması olduğuna dikkati çekerek, Bunun tekrar etmemesi için, bu savaşın, bu yıkımların devam etmemesi için, biz en baştan beri söylüyoruz, olması gereken, iki devletli çözümün bir an önce hayata geçmesidir. İki devletli çözümün olmadığı, Filistinlilere onurlu bir devletin, egemenliğin ve yaşam hakkının verilmediği bir coğrafyada bu türden krizlerin belli aralıklarla tekrar edeceğini öngörmek tabii ki normal bir şey diye düşünüyorum. diye konuştu.
Source: Hurriyet.com.tr
Gazze Şeridi sakinleri, yerel saatle 07.00″dan itibaren güneyden kuzeye geçebilecek
İsrail Ordu Sözcüsü Avichay Adraee, X hesabından yaptığı paylaşımda, Filistinlilerin Gazze Şeridi”nin batısında bulunan sahildeki er-Raşid Caddesi üzerinden yaya olarak Netzarim Koridoru”ndan kuzeye geçebileceklerini kaydetti.
İsrail güçleri, Gazze”de evlerine dönmeyi bekleyenlere ateş açtı
Araçların yerel saatle 09.00″dan (TSİ 10.00) itibaren Selahaddin Caddesi üzerinden denetimi geçtikten sonra Gazze Şeridi”nin kuzeyine ilerleyebileceğini belirten Adraee, araçlarda silah bulunmasının ihlal olarak değerlendirileceğini aktardı.
Adraee, İsrail askerlerinin bulunduğu noktalardan uzak durulması gerektiğini ve İsrail ordusunun tampon bölgeye doğru çekileceğini ekledi.
İsrailli esirin serbest bırakılmaması krize neden olmuştu
Hamas ile İsrail arasındaki esir takasının ikinci turunda Arbel Yehud isimli İsrailli esirin serbest bırakılmaması krize neden olmuştu.
Esir takasının ikinci turu kapsamında Hamas”ın İsrailli 4 esiri teslim etmesine rağmen İsrail, Yehud”un serbest bırakılmaması bahanesiyle Gazze”de ateşkes ve esir takası anlaşması hükümlerinin aksine Gazze Şeridi sakinlerinin kuzeye geçişine izin verilmeyeceğini açıklamıştı.
İsrailli esir Yehud”un cumartesi günü yapılacak üçüncü turdan önce serbest bırakılması için müzakerelerin sürdüğü bildirilmişti.
Katar, Hamas ve İsrail arasında esir takasının ikinci turunda çıkan krizin çözüldüğünü açıklamıştı
Katar, Gazze”de ateşkes ve esir takası anlaşması kapsamında Hamas ve İsrail arasında takasın ikinci turunda çıkan krizin çözüldüğünü açıklamıştı.
Katar Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Macid el-Ensari, X hesabından yaptığı paylaşımda, iki taraf arasında mutabakata varıldığını bildirmişti.
İsrail Başbakanlık Ofisi”nden yapılan açıklamada ise perşembe günü Yehud, Agam Berger ve bir İsrailli esirin daha serbest bırakılacağı yeni bir esir takası turu gerçekleştirileceği ve bu esir takası turunda ve ardından anlaşmaya uygun olarak cumartesi günü 3 İsrailli esirin daha serbest kalacağı aktarılmıştı.
Bu mutabakatın bir parçası olarak Gazze Şeridi sakinlerinin güneyden kuzeye geçişine izin verileceği kaydedilmişti.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
Source:
Filistinlilerin tehcirini reddettiğini duyurdu
Mısır Dışişleri Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, “Mısır’ın, Filistin halkının kendi topraklarındaki kararlılığına, meşru haklarına ve uluslararası hukuk ile uluslararası insani hukuk ilkelerine bağlı kalmasına desteği devam ediyor.” ifadelerine yer verildi. Filistinlilerin her ne şekilde olursa olsun, geçici veya uzun vadeli bir şekilde, topraklarından tehcir edilmesinin, topraklarını terk etmeye zorlanmasının ve topraklarını terk etmeye teşvik edilmesinin kabul edilemeyeceği vurgusu yapılan açıklamada, bunun bölgesel istikrarı ve barış imkanlarını tehdit ettiği uyarısı yapıldı. Açıklamada, uluslararası topluma başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız ve egemen bir Filistin devletinin kurulmasını sağlayacak iki devletli çözümü uygulamaya koyma çağrısı yapıldı. Trump, Filistinlilerin farklı yerlerde inşa edilecek konutlara yerleştirilmesi çağrısında bulunmuştu ABD Başkanı Donald Trump, Gazze deki Filistinlilerin başta Ürdün ve Mısır olmak üzere Arap ülkelerine sürgün edilmesi fikrini ortaya atmıştı. Trump, Gazze nin temizlenmesi için söz konusu ülkelerin daha fazla Filistinliyi kabul etmesi ve bu kişilerin farklı yerlerde inşa edilecek konutlara yerleştirilmesi çağrısında bulunmuş, bunun geçici veya uzun süreli olabileceğini söylemişti. Bu konuyu Ürdün Kralı II. Abdullah ile telefonda konuştuğunu ve Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi ile de görüşeceğini kaydeden Trump, Arap ülkeleriyle bir araya gelip (Filistinlilerin) barış içinde yaşayabilecekleri başka bir yerde konutlar inşa etmeyi tercih ederim. demişti. Ürdün Dışişleri Bakanı Eymen es-Safedi de, ülkesinin Filistinlilerin topraklarında kalma hakkını destekleme konusundaki kararlılığını vurgulayarak, Filistinlilerin tehcir edilmesine yönelik her türlü girişimi reddettiğini belirtmişti. Fotoğraf, AA tarafından servis edilmiştir, temsilidir.
Source: Habertürk
Hamas”tan Mısır ve Ürdün’ün tutumuna övgü
Hareketten yapılan yazılı açıklamada, “Filistinli halkımızın yerlerinden edilmesini, herhangi bir bahane veya gerekçeyle topraklarından nakledilmesini veya sökülüp atılmasını reddeden Mısır ve Ürdün ün asil tutumunu takdir ediyoruz.” ifadelerine yer verildi. Açıklamada, Filistin halkının topraklarına bağlılığını göstererek yerinden edilmeyi ve sürgünü reddettiğine dikkat çekilerek, Arap Birliği ve İslam İşbirliği Teşkilatına, Filistin halkının her türlü yerinden edilmesini kesin bir dille reddetme ve başkenti Kudüs olan bağımsız Filistin devletini kurma yönündeki ulusal haklarını destekleme çağrısı yapıldı. Mısır, Gazze Şeridi’ndeki Filistinlilerin topraklarından sürülmesini reddettiğini açıklayarak, bölgenin istikrarına yönelik tehdit konusunda uyardı ve uluslararası topluma iki devletli çözümün fiilen uygulanması çağrısı yapmıştı. Ürdün Dışişleri Bakanı Eymen es-Safedi de, ülkesinin Filistinlilerin topraklarında kalma hakkını destekleme konusundaki kararlılığını vurgulayarak Filistinlilerin tehcir edilmesine yönelik her türlü girişimi reddettiğini belirtmişti. Trump, Filistinlilerin farklı yerlerde inşa edilecek konutlara yerleştirilmesi çağrısında bulunmuştu ABD Başkanı Donald Trump, Gazze deki Filistinlilerin başta Ürdün ve Mısır olmak üzere Arap ülkelerine sürgün edilmesi fikrini ortaya atmıştı. Trump, Gazze nin temizlenmesi için söz konusu ülkelerin daha fazla Filistinliyi kabul etmesi ve bu kişilerin farklı yerlerde inşa edilecek konutlara yerleştirilmesi çağrısında bulunmuş, bunun geçici veya uzun süreli olabileceğini söylemişti. Bu konuyu Ürdün Kralı II. Abdullah ile telefonda konuştuğunu ve Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi ile de görüşeceğini kaydeden Trump, Arap ülkeleriyle bir araya gelip (Filistinlilerin) barış içinde yaşayabilecekleri başka bir yerde konutlar inşa etmeyi tercih ederim. demişti. Fotoğraf, AA tarafından servis edilmiştir, temsilidir.
Source: Habertürk
ABD Dışişleri Bakanlığı, tüm dış yardımların durdurulduğunu duyurdu
ABD Dışişleri Bakanlığından yapılan yazılı açıklamaya göre, Bakanlık ve USAID aracılığıyla finanse edilen mevcut tüm dış yardımlar askıya alındı.Açıklamada, dış ülkelere yapılan ödemelerdeki kesintinin, söz konusu yardım programlarının verimliliğini ve ABD dış politikasına uygunluğunu değerlendirmek amacıyla yapıldığı ifade edildi.Yardımların gözden geçirilmesi ve düzenlenmesinin “ahlaki zorunluluk” olduğu belirtilen açıklamada, yapılan harcamaların Amerikan halkına fayda sağlaması gerektiğinin altı çizildi.- TRUMP, “DIŞ KALKINMA YARDIMLARINI” İNCELEME AMACIYLA ASKIYA ALDIABD Başkanı Donald Trump, 21 Ocak”ta, başkanlık görevine başlamasının hemen ardından dış yardımlara yönelik kararname imzalamıştı.Kararnamede, ABD”nin dış kalkınma yardımı programlarından sorumlu tüm bakanlık ve kurumların dış ülkelere yapacağı ödemeleri keseceği, programın ABD dış politikasıyla uyumunun değerlendirilmesi için 90 günlük inceleme süresi başlatıldığı kaydedilmişti.ABD”nin dış kalkınma yardımları, diğer ülkelere yapılan ekonomik, sosyal, teknik ve insani yardımları kapsıyor.
Source: Www.star.com.tr
Mısır Trump”ın teklifini reddetti! Hamas”tan açıklama geldi
Mısır Dışişleri Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, “Mısır”ın, Filistin halkının kendi topraklarındaki kararlılığına, meşru haklarına ve uluslararası hukuk ile uluslararası insani hukuk ilkelerine bağlı kalmasına desteği devam ediyor.” ifadelerine yer verildi.Filistinlilerin her ne şekilde olursa olsun, geçici veya uzun vadeli bir şekilde, topraklarından tehcir edilmesinin, topraklarını terk etmeye zorlanmasının ve topraklarını terk etmeye teşvik edilmesinin kabul edilemeyeceği vurgusu yapılan açıklamada, bunun bölgesel istikrarı ve barış imkanlarını tehdit ettiği uyarısı yapıldı.Açıklamada, uluslararası topluma başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız ve egemen bir Filistin devletinin kurulmasını sağlayacak iki devletli çözümü uygulamaya koyma çağrısı yapıldı.HAMAS”TAN TRUMP”IN GAZZE HALKININ TEHCİR EDİLMESİ ÇAĞRISINI REDDEDEN MISIR VE ÜRDÜN”ÜN TUTUMUNA ÖVGÜHareketten yapılan yazılı açıklamada, “Filistinli halkımızın yerlerinden edilmesini, herhangi bir bahane veya gerekçeyle topraklarından nakledilmesini veya sökülüp atılmasını reddeden Mısır ve Ürdün”ün asil tutumunu takdir ediyoruz.” ifadelerine yer verildi.Açıklamada, Filistin halkının topraklarına bağlılığını göstererek yerinden edilmeyi ve sürgünü reddettiğine dikkat çekilerek, Arap Birliği ve İslam İşbirliği Teşkilatına, Filistin halkının her türlü yerinden edilmesini kesin bir dille reddetme ve başkenti Kudüs olan bağımsız Filistin devletini kurma yönündeki ulusal haklarını destekleme çağrısı yapıldı.- TRUMP, FİLİSTİNLİLERİN FARKLI YERLERDE İNŞA EDİLECEK KONUTLARA YERLEŞTİRİLMESİ ÇAĞRISINDA BULUNMUŞTUABD Başkanı Donald Trump, Gazze”deki Filistinlilerin başta Ürdün ve Mısır olmak üzere Arap ülkelerine sürgün edilmesi fikrini ortaya atmıştı.Trump, Gazze”nin “temizlenmesi için” söz konusu ülkelerin daha fazla Filistinliyi kabul etmesi ve bu kişilerin “farklı yerlerde inşa edilecek konutlara yerleştirilmesi” çağrısında bulunmuş, bunun “geçici” veya “uzun süreli” olabileceğini söylemişti.Bu konuyu Ürdün Kralı II. Abdullah ile telefonda konuştuğunu ve Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi ile de görüşeceğini kaydeden Trump, “Arap ülkeleriyle bir araya gelip (Filistinlilerin) barış içinde yaşayabilecekleri başka bir yerde konutlar inşa etmeyi tercih ederim.” demişti.
Source: Www.star.com.tr
Gazzeliler dönüş yolunda
İsrail in Gazze ye yönelik 15 ayı aşkın süredir devam eden saldırıları, 19 Ocak ta yürürlüğe giren ateşkes ile son buldu. Ateşkesin ardından binlerce Filistinli evlerine dönmek için yola çıktı. Filistinliler, ateşkes ve esir takası anlaşmasının ikinci aşamasının tamamlanması ile kuzeydeki evlerine dönebilmek dünden bu yana bekleyişlerini sürdürüyor. İsrail ordusu, Gazze Şeridi sakinlerinin sabah yerel saatle 07.00 de (TSİ 08.00) güneyden kuzeye geçebileceğini duyurdu. İsrail Ordu Sözcüsü Avichay Adraee, X hesabından yaptığı paylaşımda, Filistinlilerin Gazze Şeridi nin batısında bulunan sahildeki er-Raşid Caddesi üzerinden yaya olarak Netzarim Koridoru ndan kuzeye geçebileceklerini kaydetti. Araçların yerel saatle 09.00 dan (TSİ 10.00) itibaren Selahaddin Caddesi üzerinden denetimi geçtikten sonra Gazze Şeridi nin kuzeyine ilerleyebileceğini belirten Adraee, araçlarda silah bulunmasının ihlal olarak değerlendirileceğini aktardı. Adraee, İsrail askerlerinin bulunduğu noktalardan uzak durulması gerektiğini ve İsrail ordusunun tampon bölgeye doğru çekileceğini ekledi.
Source: Habertürk
Kilit kapanırken
Cumhur İttifakı”nın ortağı Devlet Bahçeli”nin geçtiğimiz yıl Ekim ayında yaptığı çağrının jeopolitik gelişmelerle ilgisini vurgulamıştık. DEM Parti temsilcilerinin İmralı ziyaretleri ve ardından yaşanan trafik Ankara siyasetini hareketlendirmişti.Irak”taki bölgesel yönetimin lideri Mesud Barzani”nin Suriye”de Mazlum Abdi ile görüşmesi ise Suriye”nin kuzey doğusundaki SDG yapısının akıbeti için önemliydi. Ankara için KDP çizgisi bir tehdit oluşturmuyor. Barzani günün sonunda Bağdat ve Ankara arasında olduğunun farkında. Barzani ailesinden gelen siyasi tecrübesi ve Arap dünyasını tanıması onu bölgedeki gelişmelere karşı daha dikkatli kılıyor.Suriye”deki PYD/YPG/SDG çizgisi ise 2013 sonrası ortaya çıkan boşlukta sürülmüş tarla gibi. ABD, Fransa ve şimdi de İsrail”in tesir alanında. Hamas”ın başlattığı sürecin Gazze”deki nüfusu göçe zorlayacağını, önce Lübnan”ı sonra Suriye”yi etkileyeceğini ilk haftalarda öngörenler için Suriye”de bir sonraki bölüme hazır olmak gerekiyordu.PYD/YPG örgütünü yıllardır Menbiç, Rakka ve Deyrizor hattına sürükleyen Amerikalılardı. Arap nüfusun hâkim olduğu bu şehirlere dönük yayılma süreci ve daha sonra SDG çatısında ısrar edilmesi bölgeye dışardan yapılan müdahalenin sonucuydu.7 Ekim 2023 sonrası yaşanacak kırılmaları Öcalan”ın da gördüğünü ve Ankara”ya bir mesaj yolladığını söylemeliyiz. Bu gidişatın bölgedeki Kürt sosyolojisini içinden çıkılmaz bir maceraya sürükleme riskine karşı İmralı”dan gelen formül güvenlik bürokrasisinin en üst katında dikkate alındı. ABD”nin konjonktürel planlarına karşı Öcalan, DEM Parti”yi içerde siyaset zemininde tutacak ve dışardaki örgüt mensuplarına bir çağrı yapacaktı.ABD ve İsrail”in İran”a karşı Kürtleri öne sürmek, bölgedeki planların merkezini teşkil ediyor. İran”da başlatmak istedikleri değişimde kara unsuru olarak Kürtleri öne sürme planı Öcalan”ın da sesini çıkarmasının temel sebebi.Türkiye kamuoyunda Öcalan”a karşı bir yumuşama söz konusu değil. Bu durumu Cumhur İttifakı bileşenleri de gayet iyi biliyor. Zaten pazarlık da söz konusu değil. Ancak, bölgedeki risklerin atlatılması ve Irak-Suriye hattında ortaya çıkacak sükûnet bölge ekonomisinin temel motivasyonu olacak. Terör içerde ve dışarda tüm unsurlarıyla tasfiye edildikten sonra noksan kalan demokratikleşmeye herkes evet diyebilir.Irak-Suriye geçişlerini imkansız kılan Pençe-Kilit harekatları 27 Mayıs 2019″da başladı ve PKK/KCK taşeron örgütü giderek işlevsiz kıldı. Pençe-Kilit harekatlarının yalnızca terör örgütünü değil Kandil”e tesir eden başka başkentleri de kilitlediğini unutmayalım.Bu hattın maceraya girmek yerine Şam”la uyum içinde hareket ederek yeni hükümette üst katlarda temsil edilmesi daha kalıcı bir istikrar sağlayacaktır.
Source: M. Yalçın Yilmaz
İsrailli aşırı sağcı lider, Filistinlilerin Gazze”nin kuzeyine dönmesini “Hamas”ın zaferi” olarak niteledi
Ben-Gvir, sosyal medya hesabından yaptığı yazılı açıklamada, Filistinlilerin Gazze”nin kuzeyine geçişine izin verilmesine tepki gösterdi.
Gazze”de zorla yerinden edilen on binlerce Filistinlinin güneyden kuzeydeki topraklarına dönüşü başladıİsrail güçleri, Gazze”de evlerine dönmeyi bekleyenlere ateş açtı
Gazze”yi ikiyi ayıran Netzarim Koridoru”nun bu sabah açıldığı ve binlerce Filistinlinin kuzeye geçişine izin verildiğini anımsatan Ben-Gvir, “Netzarim”in bu sabah açılması ve binlerce Gazzelinin kuzeye geçmesi Hamas”ın zaferinin ve “pervasız anlaşmanın” (esir takası) bir başka aşağılayıcı yönünün görüntüleridir.” yorumunu yaptı.
Başbakan Binyamin Netanyahu”nun Gazze”ye saldırıların başında yaptığı “tam zafere kadar saldırılara devam edecekleri” açıklamasına atıfta bulunan Ben-Gvir, “Bu (Filistinlilerin kuzeye geçişine izin verilmesi) tam zafere benzemiyor, bu tam teslimiyet gibi görünüyor.” ifadesini kullandı.
Ben-Gvir ayrıca Gazze”ye yönelik saldırılara yeniden dönülmesi çağrısı yaptı.
Öte yandan İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz da Netzarim”in açılması ve Filistinlilerin kuzeye dönüşüne ilişkin sosyal medya hesabından yazılı bir açıklama yaptı.
Katz, Gazze”nin kuzey ve güneyinde ateşkesi “sıkı şekilde uygulayacaklarını” kaydetti.
İsrail ile Hamas arasında varılan ateşkes ve esir takası anlaşması kapsamında bu sabah zorla yerinden edilen Filistinlilerin Gazze”nin güneyinden kuzeyine geçişine izin verilmişti.
İsrail askerlerinin işgal ettikleri Netzarim Koridoru”nu açması üzerine binlerce Filistinli bu sabah itibarıyla Gazze”nin kuzeyine geçmeye başladı.
Hamas: Gazze”nin kuzeyine dönüş Filistin halkının zaferi, İsrail”in ve tehcir planlarının ise hezimeti
Açıklamada, “Filistin halkının, kaçmak zorunda kaldıkları bölgelere üstelik evleri yıkılmış haldeyken kitleler halinde geri dönmesi, yaşadıkları sıkıntıların ve hüznün derinliğine rağmen topraklarında kalma kararlılığını teyit ediyor.” ifadesi kullanıldı.
Geri dönüş sevinci, toprak ve vatan sevgisi, toprağına bağlılığın resmi olan bu sahnenin, Filistin halkının iradesini kırmak, onları topraklarından tehcir etmek için bahse giren herkese güçlü bir mesaj olduğu vurgulandı.
Zorla yerinden edilen Filistinlilerin evlerine dönüşünün, İsrail”in halkı tehcir etme ve direnme iradesini kırmaya ilişkin saldırgan hedeflerine ulaşamadığını bir kez daha kanıtladığı kaydedildi.
Bu tarihi anda Hamas”ın azametli Filistin halkının yanında olduğu vurgulandı.
Açıklamada ayrıca Gazze Şeridi”nin her bölgesine yoğun şekilde tüm yardım malzemelerinin tedarikinin artırılması çağrısı yapıldı.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
Source:
Türkiye”den Avrupa”ya doğal gaz jesti! Plan öne çekildi
ABD merkezli medya kuruluşu POLITICO”nun Avrupa”da yayın yapan birimi, Rusya”nın 1 Ocak 2025″te Ukrayna üzerinden Avrupa”ya giden doğal gaz akışını kesmesine ilişkin Türkiye”nin konu hakkındaki çalışmalarını gündemine aldı. ABD basını, Türkiye”nin Rus gazının kesilmesinin ardından arayışa giren Avrupa Birliği”nin (AB) geçişine yardımcı olmak için çalışmalar yürüttüğünü yazdı.TÜRKİYE”DEN AVRUPA”YA DOĞAL GAZ JESTİ! 3-4 ANA ARTERDEN BİRİYİZ Haberde, Türkiye”nin AB ile daha yakın ilişkiler kurmak için Brüksel”de yeni enerji görüşmelerine odaklandığı belirtildi. Türkiye”nin AB ile enerji müzakerelerini yeniden başlatmak için diplomatik girişimlerinin başladığını yazan ABD basını, Türkiye”nin doğal gazda önemli bir tedarikçi olma potansiyelini hedeflediği aktarıldı.Haberde Türkiye”nin AB Büyükelçisi Faruk Kaymakcı”nın POLITICO”ya açıklamalarda bulunduğu duyuruldu. Türkiye”nin AB Büyükelçisi Kaymakcı”nın haberde, “Doğu Avrupa ve Ortadoğu”daki savaşlara ilişkin siyasi iş birliği ve ticaret görüşmelerini de içerecek şekilde planlanan ilişkilerdeki yumuşama sürecinin bir parçası olarak enerji iş birliğinin gündemin ön sıralarına yerleştirileceğini söylediği” belirtildi. Türkiye”nin bu hamlesinin, Macaristan ve Slovakya gibi AB üyesi ülkelerin, yılbaşında Ukrayna üzerinden gaz ithal etmelerine olanak tanıyan transit anlaşmasının sona ermesinin ardından Rus gazına alternatif aramasının ardından geldiği bildirildi.Haberin devamında Kaymakcı”nın “Güney Gaz Koridoru”muz var. 18 milyar metreküp gazımız var, çoğunlukla Azerbaycan”dan geliyor ve bunu kolayca genişletebilir, Akdeniz gazına bağlayabiliriz. Rolümüz orada, potansiyelimiz orada.” dediği aktarıldı. Ayrıca haberde Kaymakcı”nın “Bu potansiyele rağmen, AB-Türkiye enerji diyaloğu 2019″da alınan kararlar nedeniyle engellendi. Bunu kaybeden-kaybeden durumu olarak görüyoruz. Türkiye üç veya dört ana enerji arterinden biri kullanılıp kullanılmaması AB”ye kalmış. Güneşli Akdeniz”de çok fazla enerjiye ihtiyaçları olmayabilir. Ancak AB”ye üye devletlerin çoğu daha fazla enerjiye, daha fazla çeşitliliğe ihtiyaç duyduklarını söylüyor. Yani bu sadece devam edecek.” şeklindeki sözlerine yer verildi.”GERİYE KALAN TEK ROTA”Türkiye”nin doğal gaz sevkiyatına tek rota olduğunu hatırlatan ABD basını haberinde, “Türkiye, Azerbaycan gazını aktarmanın ve kendi yerel rezervlerini ihraç etmenin yanı sıra, Karadeniz”in altından geçen Türk Akımı boru hattı aracılığıyla Rusya”dan yakıt ithal ediyor. Kremlin”in Ukrayna ile olan anlaşmasının 1 Ocak”ta sona ermesinin ardından, su altı bağlantısı Moskova”nın Avrupa”ya malzeme göndermesi için geriye kalan tek rota. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, komşularından yaptığı ithalatı entegre ederek ve kıyı sularındaki çıkarımı artırarak ülkesini bölgesel bir gaz “merkezi” haline getirme konusunda uzun zamandır istekli.” denildi.Öte yandan haberde Brüksel”deki Alman Marshall Fonu”nda enerji analisti olan Kadri Tastan”ın ifadelerine de yer verildi. Tastan”ın “Ukrayna-Rusya anlaşmasının yılbaşında sona ermesiyle birlikte, Türk Akımı çok daha önemli hale geliyor. Gazın fiyatı AB için hala bir sorun ve bu nedenle Türkiye”nin konumu çok daha güçlü hale geliyor.” dediği belirtildi. ABD basını haberinde, Macaristan ve Slovakya”nın Avrupa Komisyonu”nun herhangi bir arz sorunu oluşturmadığı değerlendirmesine rağmen, Ukrayna üzerinden Rus gazı akışının sona ermesi sonucunda zarar göreceklerini iddia ettikleri aktardı.Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski”nin Aralık ayındaki açıklamalarının yer aldığı haberin son kısmında Zelenski”nin şu ifadelerine yer verildi;”Rus gazının geçişini uzatmayacağız. Kanımız üzerinden ek milyarlar kazanmalarına izin vermeyeceğiz.”Son olarak Zelenski”nin son açıklamasında Ukrayna”nın Azerbaycan gazını kendi boru hatlarından taşıma olasılığına açık olduğunu duyurduğu belirtildi.Star Gazetesi Bakan Bayraktar: Farklı coğrafyalarda petrol üreten bir ülke olma yolunda gidiyoruz”Türkiye güvenilir bir kaynak”Doğalgaz krizine Türkiye formülü
Source: Www.star.com.tr
Ukrayna ve Suriye gündemiyle toplandılar
AB ülkelerinin dışişleri bakanları, AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas başkanlığında Brüksel”de yılın ilk toplantısı için bir araya geldi.Bakanların gündemlerinde ilk olarak Baltık Denizi”ndeki gerilim yer alacak.Yüksek Temsilci Kallas, toplantı öncesinde yaptığı açıklamada Baltık Denizi”ndeki deniz altı kablosunda dün meydana gelen hasarın, AB üyesi ülkelerin kritik altyapısını bir süredir etkileyen gelişmelerden sonuncusu olduğuna dikkati çekti.Kallas, dışişleri bakanları ile Rusya”dan yönelen “hibrit” tehditleri nasıl daha iyi caydırabileceklerini ele alacaklarını bildirdi.Ardından Ukrayna”daki gelişmelere geçilecek oturuma videokonferansla bağlanacak olan Ukrayna Dışişleri Bakanı Andrii Sybiha, sahadaki gelişmeler ve ihtiyaçlara ilişkin bilgi verecek.Bakanlar, Rusya”ya yönelik hazırlanan 16. yaptırım paketinin içeriğiyle ilgili detayları ve bu paketler kapsamında şimdiye kadar dondurulan Rus varlıklarından elde edilen gelirlerin, özellikle Ukrayna”nın savunma üretiminin desteklenmesi için kullanılması konusunu ele alacak.Toplantının devamında bakanlar, Donald Trump”ın geçen hafta başlayan başkanlık döneminde AB-ABD ilişkilerinin olumlu seyretmesi için yapılabilecekler üzerine bir tartışma da gerçekleştirecek.- ORTA DOĞUUkrayna”nın ardından Orta Doğu oturumu yapılacak. AB”nin iç savaşla birlikte Suriye”ye uygulamaya başladığı sektörel yaptırımların aşamalı olarak hafifletilmesi masaya yatırılacak.Ulaşım ve enerji gibi Suriye”nin yeniden imarının önünü açacak sektörlere uygulanan kısıtlayıcı tedbirlerin koşullu olarak kaldırılması bekleniyor.AB, yaptırımların kalıcı kaldırılmasında Şam yönetiminin adımlarının belirleyicini olacağını ifade ediyor.Kallas, toplantı öncesinde, bugün bakanların yaptırımların hafifletilmesiyle ilgili yol haritası üzerinde anlaşmasını beklediğini ifade etmişti.Orta Doğu başlığında bakanlar, Lübnan ile İsrail arasındaki ateşkes anlaşmasına dair son durum, 2 yılı aşkın süren cumhurbaşkanlığı boşluğu ve siyasi krizin ardından kurulacak yeni hükümet ve Lübnan ordusunun desteklenmesi konusunu da ele alacak.AB, geçen hafta Lübnan Silahlı Kuvvetlerine 60 milyon avro değerinde yardım paketi açıklamıştı.- GÜRCİSTAN VE MOLDOVAAB dışişleri bakanları, aday ülkelerden Gürcistan ve Moldova”da yaşanan gelişmeleri de görüşecek.AB, katılım müzakerelerini askıya alan ve bu kararı protesto eden halka şiddetle yanıt veren Tiflis yönetimine yönelik yaptırım hazırladığını duyurmuştu.AB Komisyonu, Gürcü diplomatlara yönelik vize serbestisinin askıya alınması için teklif sunduğunu açıklamıştı.Öte yandan Rusya”nın 1 Ocak”tan itibaren gaz tedarikini kesmesi nedeniyle enerji krizi yaşayan Moldova”daki son durum da ele alınacak.
Source: Www.star.com.tr
Dolar bu kez fiyatıyla değil adediyle rekor kırdı
Türkiye”de mevduat dolarizasyonunda gerileme ivmesi öne çıkarken, yurt içinde tasarruf sahiplerinin döviz cinsi varlıklara yönelik ilgisi ise tarihi zirve seviyelere yükseldi. Merkez Bankası”nın (TCMB) ödeme dengesi veri setinde yer alan ilgili veriye göre yurt içi yerleşiklerin döviz cinsi menkul kıymetleri kasım ayı sonu itibariyle 12 aylık olarak 20,8 milyar dolarla rekor seviyeye yükseldi. 10 MİLYAR DOLAR EŞİĞİ İLK KEZ AŞILDI Aylık bazda bakıldığında ivmenin özellikle Temmuz ayıyla yükselişe geçtiği görüldü. Temmuz ayında yurt içi yerleşiklerin 12 aylık net varlık edinimi ilk kez 10 milyar doları aştı. Aylık bazda en yüksek edinim ise 4,6 milyar dolarla Eylül ayında gerçekleşti.TCMB”nin açıklamasına göre portföy yatırımları içerisinde bulunan net varlık edinimi kalemi yerleşik kişilerin yurt dışı piyasalarda alım satımını yaptıkları menkul kıymetleri kapsıyor. Verilere, yurt içinde yerleşik kişilerin (T.C. Hazine ve Maliye Bakanlığı, bankalar ve diğer sektörler) yurt dışı piyasalarda ihraç ettiği menkul kıymetlerden alım ve satımları da dâhil. Sektörel ayrımı da yapılan bu verinin kaynağı banka raporları. DOLAR/TL YÜKSELİŞLE HAFTAYA BAŞLADI Dolar/TL, haftaya yükselişle başlamasının ardından 35,7230 seviyesinden işlem görüyor. Cuma günü yükseliş eğiliminde olan dolar/TL, günü önceki kapanışın yüzde 0,1 üzerinde 35,6640″tan tamamladı. Dolar/TL, saat 10.20 itibarıyla yüzde 0,2 artışla 35,7230″dan işlem görüyor. Aynı dakikalarda avro/TL yüzde 0,3 değer kaybıyla 37,3580″den, sterlin/TL yüzde 0,3 azalışla 44,4720″den satılıyor.Dolar endeksi yüzde 0,3 artışla 107,8 seviyesinde bulunuyor. Küresel piyasalarda, ABD Başkanı Donald Trump”ın Grönland”a ilişkin söylemleri ve ABD”nin önemli ticaret ortaklarının yanı sıra Kolombiya”ya da ilave gümrük vergisi uygulayabileceğine yönelik açıklamalarının etkisiyle karışık bir seyir öne çıkarken, gözler bu hafta ABD Merkez Bankası (Fed) ve Avrupa Merkez Bankasının (ECB) açıklayacağı faiz kararlarına çevrildi. PİYASALAR TRUMP”IN POLİTİKALARINA KARŞI TEMKİNLİ ABD”de başkanlık koltuğuna oturan Trump”ın ticari tarife söylemlerinin etkilerine yönelik belirsizlikler varlığını korumaya devam ederken, yeni ABD yönetiminin dış politikada attığı adımlar da yakından takip ediliyor. Analistler, tarifelerin küresel bir ticaret savaşını tetiklemesi ve ABD”de enflasyonist baskıları artırmasından endişe edildiğini aktararak, bu durumun gelecek dönemde Trump ile Fed arasında politika uyuşmazlığı yaşanabileceğine dair kaygıları beslediğini kaydetti. Para piyasalarındaki fiyatlamalarda Fed”in yılın ilk yarısında faiz indirimi yapacağına yönelik öngörüler güçlü kalmaya devam ediyor. Bankanın çarşamba günü gerçekleştirilecek toplantısında faizi sabit tutacağına kesin gözüyle bakılırken, haziran ayında yüzde 96 ihtimalle politika faizini 25 baz puan indireceği tahmin ediliyor. Analistler, Avro Bölgesi”nde ECB Başkanı Christine Lagarde”ın konuşmasının yanı sıra dünya genelinde imalat sanayi ve hizmet sektörü PMI verileri ile ABD”de Michigan Üniversitesi tüketici güven endeksinin takip edileceğini belirterek, teknik açıdan dolar endeksinde 107,5 seviyesinin destek, 108,5 seviyesinin direnç olarak öne çıktığını bildirdi.
Source: Abdurrahman Yazıcı
Ben Gvir”i rahatsız eden görüntü: Savaşa geri dönüp hepsini yok etmeliyiz
İsrail ordusu, Gazze Şeridi sakinlerinin sabah yerel saatle 07.00″de (TSİ 08.00) güneyden kuzeye geçebileceğini duyurdu. ORDU SÖZCÜSÜ GELİŞMEYİ DUYURDU İsrail Ordu Sözcüsü Avichay Adraee, X hesabından yaptığı paylaşımda, Filistinlilerin Gazze Şeridi”nin batısında bulunan sahildeki er-Raşid Caddesi üzerinden yaya olarak Netzarim Koridoru”ndan kuzeye geçebileceklerini kaydetti. GÖRÜNTÜLER BEN GVİR”İ KÜPLERE BİNDİRDİ Gelişmenin ardından on binlerce Filistinli Gazze”nin kuzeyine doğru ilerleyişini sürdürürken bölgeden servis edilen görüntüler geçtiğimiz günlerde ateşkese tepki göstererek görevinden istifa eden aşırı sağcı eski Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir”i küplere bindirdi. FİLİSTİNLİLERİN DÖNÜŞÜ RAHATSIZ ETTİ Eski Bakan Ben Gvir, Gazze”de İsrail”in saldırıları nedeniyle zorla yerinden edilen on binlerce Filistinlinin güneyden kuzeydeki topraklara dönüşünden rahatsız oldu. “BU BİR ZAFER DEĞİL TAM BİR TESLİMİYET” Gazze”den gelen görüntüleri “rehine anlaşmasının aşağılayıcı bir parçası” olduğunu öne süren İsrailli bakan, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda “Bu bir zafer gibi değil tam bir teslimiyet gibi görünüyor” dedi ve ekledi; “Savaşa geri dönüp yok etmeliyiz.”
Source: Erdem Aksoy
Trump sonrası Türkiye”nin gücünün farkına vardılar: Yakınlaşma iyi bir strateji olacak
Avrupa Birliği”nin (AB) nabzını Brüksel”den tutan uzmanlar, ABD”de Donald Trump döneminde, Türkiye”nin, özellikle Ukrayna”da sağlanacak barış ve Suriye başta olmak üzere Orta Doğu”da sürdürülebilir istikrar için AB”nin Türkiye ile yakınlaşmasının iyi bir strateji olacağını düşünüyor.Donald Trump”ın görevdeki ikinci haftası başlarken, “dünyadaki en güçlü ittifak” olarak tanımlanan AB-ABD ortaklığının seyriyle ilgili Brüksel tarafında endişeler sürüyor.Trump”ın ilk başkanlık döneminde AB-ABD ilişkileri ciddi ölçüde gerilemiş, ABD Başkanı, son seçim kampanyasında da AB”ye yönelik savunmadan ticarete birçok konuda endişe verici söylemlerde bulunmuştu.Ne Brüksel”den Trump”ın yemin töreni öncesinde gönderilen olumlu mesajlar ne de yemininin akabinde yapılan “Birlikte çalışmaya sabırsızlanıyoruz” açıklamaları, ilişkilere sıcak bir başlangıç yapılmasına vesile olamadı.AB Komisyonu sözcüleri, Trump ile AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen arasında henüz hiçbir temas kurulmadığını doğruladı.AA muhabirine değerlendirmede bulunan uzmanlar, Brüksel-Ankara hattında yaşanan gelişmelerin geçen yıldan bu yana işbirliğine olan ihtiyacı ortaya koyduğuna, Trump”la değişen güç dengesinde, AB”nin Türkiye”ye daha da yaklaşması gerektiğine işaret etti.Brüksel merkezli düşünce kuruluşu Avrupa Politika Merkezi”nin (EPC) Türkiye uzmanı Amanda Paul, AA muhabirine yaptığı açıklamada, “Açıkçası, Trump”ın başkanlığı, ABD”nin NATO”daki katılımının potansiyel olarak azaltılması veya ABD güçlerinin İttifak”ın doğu kanadından çekilmesi, aslında Türkiye ile Avrupa arasında daha fazla etkileşim için kapıyı açmalı.” dedi.Bunun siyasi iradeye bağlı olduğunu vurgulayan Paul, “İyiye gitmesi için birçok neden olmasına rağmen, Türkiye-AB ilişkileri çok uzun zamandır durgunluk içinde. İki tarafın ortak komşuluk alanındaki istikrarsızlıklar gibi faktörler göz önüne alındığında, AB”nin Türkiye ile gerçekten uygun şekilde yeniden ilişki kurmaya daha hazır olmasını beklerdik.” diye konuştu.Paul, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan”ın Ağustos 2024″te gayri resmi AB Dışişleri Bakanları Toplantısı”na davet edilmesi gibi gelişmelerin ortaya koyduğu üzere, son dönemde bir ölçüde ilişkilerde iyileşme olduğuna dikkati çekti. Paul, şöyle devam etti:”Türkiye, yalnızca Rusya”nın Ukrayna”ya yönelik işgali ve bunun Karadeniz”e etkileri nedeniyle değil, aynı zamanda Suriye”de, Orta Doğu”da, Güney Kafkasya”da, aklınıza gelebilecek her yerde olup bitenler nedeniyle de dünyanın önemli bir yerinde. Türkiye”nin buralarda bir ayağı var ve AB, Türkiye ile çalışmalı. Bu yüzden bazı küçük iyileşmeler olduğunu düşünüyorum.”AB”ye üye ülkelerden bazılarının, Kalıcı Yapılandırılmış İşbirliği (PESCO) gibi savunma projelerine Türkiye”nin katılımına direnç gösterdiğine değinen Paul, “Bu, AB tarafında büyük bir dar görüşlülük.” dedi.- “ANKARA”NIN BAZI SOMUT SONUÇLAR ELDE ETMESİ GEREKİYOR”Paul, AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas”ın geçen hafta yaptığı Ankara ziyareti, ondan birkaç gün önce AB Komisyonu üyesi Hadja Lahbib”in ve 2024″ün sonunda AB Komisyonu Başkanı von der Leyen”in ziyaretlerine değinerek, “Ancak net bir gündem olması gerekiyor. Bu görüşmelerin neyi başarmak istediği ve bu görüşmelerin takibinin ne olacağı konusunda net bir hedef olması gerekiyor. Ankara”nın bazı somut sonuçlar elde etmesi gerekiyor.” diye konuştu.Gümrük Birliği”nin güncellenmesi meselesine değinen Paul, “Bu, hem Türkiye hem de AB”nin, özellikle de işletmelerin bunu yapmasının yararına olmasına rağmen, çok, çok uzun zamandır masada olan bir şey. Yani, Avrupalı işletmeler bunu yapmaya çok istekli.” ifadelerini kullandı.Paul, Türkiye”nin Ukrayna ve Suriye”deki rolüyle ilgili, “AB kendisi için daha büyük bir rol arıyor ve Türkiye, Suriye”de sahada çok önemli bir aktör. Tabii ki Rusya”nın Ukrayna”daki savaşında da öyle. Türkiye bir tür aracı rolü oynadı. Tarafsız bir rol.” değerlendirmesinde bulundu.- “TÜRKİYE”Yİ AB”NİN İYİ TARAFINDA TUTMAK EN İYİSİ”AB”ye bağlı düşünce kuruluşu Güvenlik Araştırmaları Enstitüsünün (EUISS) kıdemli transatlantik ilişkiler uzmanı Giuseppe Spatafora da “Dünya çapında var olan çok sayıda düşman göz önüne alındığında, muhtemelen Türkiye”yi AB”nin iyi tarafında tutmak en iyisidir.” ifadelerini kullandı.Spatafora, von der Leyen”in Aralık 2024″te Ankara”ya düzenlediği ziyarette olumlu mesajlar verdiğini anımsattı.AB”nin birçok üyesi ile Türkiye”nin NATO çatısı altında birlikte çalıştığına işaret eden Spatafora, Türkiye”nin Ukrayna ile ilgili oynadığı rolden şöyle söz etti:”Türkiye, diğer Batılı devletleri takip etmedi ve Rusya”ya yaptırımlar uygulamadı. Ancak aynı zamanda, özellikle Karadeniz Tahıl Girişimi ve diğer alanlarda iyi bir arabulucu oldu. Savunma açısından Türkiye, Avrupa”nın en büyük kara gücü olmaya devam ediyor.”Spatafora, AB-Türkiye ilişkilerinde belli başlı konularda mevcut sorunların sürdüğünü ancak ikili ilişkilerde koordineli çalışmayla potansiyel fırsatların da doğduğunu düşündüğünü belirterek, “Açıkçası, AB ve Türkiye, muhtemelen Orta Doğu”daki (Gazze”deki ateşkes) anlaşmanın uygulanmasında ve Suriye”deki durumun istikrara kavuşturulmasında aynı çıkarlara sahipler. Her iki taraf da Esed”in düşüşünden memnundu ve Suriye”nin tekrar kaosa sürüklenmesini istemiyorlar.” dedi. EUISS”nin Rusya ve doğu komşuluk bölgesi kıdemli analisti Ondrej Ditrych de Türkiye”nin Ukrayna”da oynadığı role değinerek, “Türkiye, çatışmaya bir tür istikrarlı, sürdürülebilir ve adil bir çözüm bulunmasıyla ilgileniyor. Bence çatışmanın Türkiye için daha doğrudan hassas veya önemli olan unsurları var, örneğin Karadeniz güvenliği gibi. Bunun da bir tür gelecekteki düzenlemenin parçası olması gerektiğini düşünüyorum. Yani evet, kesinlikle,Türkiye”nin bir rol oynayacağını görüyorum.” ifadelerini kullandı.
Source: Www.star.com.tr
Fransa Dışişleri Bakanı Barrot”dan, AB”nin Suriye”ye yaptırımlarının askıya alınabileceği sinyali
Barrot, Brüksel”de düzenlenen AB ülkelerinin dışişleri bakanları toplantısı öncesi basına açıklamalarda bulundu.
Bugünkü toplantıda Suriye”ye uygulanan bazı yaptırımların görüşüleceğini ifade eden Barrot, “Suriye”de enerji, ulaştırma ve finans sektörlerine uygulanan ve halihazırda ülkenin ekonomik istikrara kavuşmasını ve yeniden inşa sürecinin başlamasını engelleyen bazı yaptırımların askıya alınmasına bugün karar vereceğiz.” diye konuştu.
Barrot, yaptırımların askıya alınmasına yönelik her türlü kararın Suriye”de yaşanan gelişmelerle doğrudan bağlantılı olduğunu belirtti.
Fransız bakan, “Yaptırımların askıya alınması; tüm Suriyelileri kapsayan bir siyasi geçiş sürecinin yanı sıra güvenliğin teminat altına alınmasına yönelik kararlı tedbirler, özellikle de DEAŞ terörünün her türlü yeniden canlanmasına karşı amansız bir mücadele ve Beşşar Esed rejiminin kimyasal silah stoklarının tespiti, kontrolü ve imhası ile eş zamanlı olmalıdır.” değerlendirmesinde bulundu.
Bu arada, AB”nin dışişleri bakanları, Birliğin Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas başkanlığında yılın ilk toplantısı için bir araya geldi.
Toplantının Orta Doğu oturumunda AB”nin iç savaşla birlikte Suriye”ye uygulamaya başladığı sektörel yaptırımların aşamalı olarak hafifletilmesi masaya yatırılacak.
Ulaşım ve enerji gibi Suriye”nin yeniden imarının önünü açacak sektörlere uygulanan kısıtlayıcı tedbirlerin koşullu olarak kaldırılması bekleniyor.
Kallas, toplantı öncesinde, bakanların yaptırımların hafifletilmesiyle ilgili yol haritası üzerinde anlaşmasını beklediğini ifade etmişti.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
Source:
Erez Sınır Kapısı”ndan geçen “ilk yardım” Gazze”nin kuzeyine girdi
Katar Dışişleri Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, Gazze”ye yakıt temini için Kerem Ebu Salim Sınır Kapısı üzerinden kurulan “kara köprüsünün” devamı olarak gönderilen insani yardımların, Ürdün”den geçerek kuzeydeki Beyt Hanun (Erez) Sınır Kapısı”ndan Gazze”nin kuzeyine ulaştığı ifade edildi.Bu kapsamda Katar Kalkınma Fonu, Katar Yardım Kuruluşu ve Katar Kızılayı tarafından kardeş Filistin halkına destek için 2 bin 600 ton yardım gönderildiği kaydedildi.İsrail saldırıları nedeniyle zorla yerinden edilen on binlerce Filistinli, bu sabah itibarıyla Gazze Şeridi”nin orta ve güney bölgelerinden kuzeyine dönmeye başladı.Katar, İsrail ile Hamas arasındaki ateşkes ve esir takası anlaşmasının ilk 10 günü içerisinde Gazze Şeridi”ne günlük 1 milyon 250 bin litre olmak üzere toplamda 12 milyon 500 bin litre yakıt sağlamak için kara köprüsü kurmuştu.
Source: Www.star.com.tr
Dışişleri Bakanı Fidan, yarın Suudi Arabistan”ı ziyaret edecek
Diplomatik kaynaklardan edinilen bilgiye göre, Bakan Fidan”ın, görüşmelerinde iki ülke arasındaki siyasi ilişkilerin her geçen gün daha da güçlendiğini vurgulaması, Suudi Arabistan ile hızla büyüyen ticaret hacmini daha yukarı taşımayı hedeflediklerini aktarması bekleniyor.
Türk-Suudi Koordinasyon Konseyinin, ikili işbirliğinin derinleşmesine ve yeni işbirliği alanlarının keşfine zemin hazırlayan önemli bir mekanizma olarak değerlendirildiğini kaydedecek Fidan”ın, uluslararası toplumun Suriye”deki yeni yönetimle angajmanının artmasının önem taşıdığını, Suudi Arabistan”ın bu doğrultudaki yaklaşımının takdirle karşılandığını vurgulaması öngörülüyor.
Fidan”ın, Türkiye”nin, Suriye”ye yönelik yaptırımların kaldırılması konusunda Suudi Arabistan”la işbirliğine önem verdiğinin altını çizmesi, Gazze”de sağlanan ateşkesin kalıcı hale getirilmesi için uluslararası toplumun İsrail üzerindeki baskısını artırması gerektiğine dikkati çekmesi bekleniyor.
Ayrıca Fidan”ın, Türkiye ve Suudi Arabistan”ın, iki devletli çözüm vizyonunun hayata geçirilmesi için yakın işbirliği içinde hareket etmesinin önemini vurgulaması öngörülüyor.
Bu ziyaret vesilesiyle, iki ülke arasında 2016″da tesis edilen ve ilk toplantısı 7-8 Şubat 2017″de Ankara”da gerçekleştirilen Türk-Suudi Koordinasyon Konseyinin çalışmaları da ele alınacak.
Konseyin ikinci toplantısının ilerleyen dönemde dışişleri bakanlarının başkanlığında Riyad”da düzenlenmesi öngörülüyor. Koordinasyon Konseyi, ikili işbirliğinin tüm boyutlarıyla değerlendirilmesine imkan tanıyor.
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Faysal bin Ferhan, 14 Temmuz 2024″te Türkiye”yi ziyaret etmişti. Fidan da 12 Ocak”ta çok taraflı Suriye toplantısına katılmak üzere Riyad”a ziyarette bulunmuş ve toplantı kapsamında Bin Ferhan ile bir araya gelmişti.
Türkiye-Suudi Arabistan ilişkileri
Türkiye ile Suudi Arabistan arasındaki çok boyutlu ilişkiler güçleniyor.
İkili ticaret hacmi, 2024″te yaklaşık 8 milyar dolar olarak kaydedildi. Bu tutarın yarısını Türkiye”nin ihracatı oluşturuyor.
Türk müteahhitlik firmaları, bugüne kadar Suudi Arabistan”da 400″ü aşkın proje üstlendi. Türkiye”nin hızla gelişen savunma sanayisi sektörü, Suudi Arabistan”ın ilgisini çekiyor.
İki ülke, başta Filistin ve Suriye konuları olmak üzere bölgesel konularda da yakın diyaloğu sürdürüyor.
Türkiye ile Suudi Arabistan, aynı zamanda İslam İşbirliği Teşkilatı-Arap Birliği Gazze Temas Grubu üyesi ülkeler olarak bu konuda çalışmalarına devam ediyor.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
Source:
Kremlin: Putin-Trump görüşmesi için zaman gerekiyor
Rusya’nın görüşmeye hazır olduğunu belirten Peskov, Belarus seçimleriyle ilgili olarak ise Lukaşenko’nun zaferinden memnuniyet duyduklarını ve Batı’dan gelen eleştirileri değerlendirme gereği görmediklerini ifade etti. Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile ABD Başkanı Donald Trump arasında gerçekleşebilecek olası bir görüşme için ABD”den herhangi bir sinyal almadıklarını belirtti. Peskov, görüşmenin düzenlenebilmesi için daha fazla zamana ihtiyaç duyulduğunu ifade etti. Moskova”da gazetecilere konuşan Peskov, görüşmeye ilişkin detaylı açıklamalarda bulundu. Putin’in ABD’ye gitme ihtimali sorulduğunda Peskov, “Bu, liderlerin böyle bir görüşmeyi uygun gördükleri bir zamanda istişare edilerek kararlaştırılır. Şimdiye kadar Amerikalılardan herhangi bir sinyal almadık, bu yüzden kendi takvimimiz üzerinde çalışıyoruz.” ifadelerini kullandı. Rusya’nın görüşmeye hazır olduğunu dile getiren Peskov, “ABD tarafı da hazır görünüyor. Görünüşe göre belirli bir zaman gerekiyor.” değerlendirmesinde bulundu. BELARUS SEÇİMLERİNE DAİR AÇIKLAMA Peskov, Belarus’ta yapılan cumhurbaşkanı seçimleriyle ilgili de değerlendirmelerde bulundu. Aleksandr Lukaşenko’nun kazandığı seçim sonuçlarına değinen Peskov, “Müttefikimizin başarısı nedeniyle mutluyuz. Batı’dan seçime dair gelen seslere gelirsek son derece tahmin edilebilirler ve değerlendirme lüzumu görmüyoruz.” ifadelerini kullandı.
Source: Internet Haber