Danimarka”dan Grönlandlılar için 4,9 milyon dolarlık yeni eylem planı
Danimarka merkezli “DR”ın haberine göre Kopenhag hükümeti, Grönlandlılara yönelik ırkçılık ve ayrımcılıkla mücadele için 3 yıl süreli genişletilmiş eylem planı açıkladı.”Göz ardı edilen Grönlandlı ayrımcılığını” ele almaya odaklanacak, 4 yılı kapsayan yeni eylem planına ilişkin 35 milyon DKK (yaklaşık 4,9 milyon dolar) tahsis edildi.Eylem planı çerçevesinde Grönlandlılara, öz kimlik duygusunun pekiştirilmesi amacıyla, pasaportlarında milliyetlerinin “Grönlandlı” olarak yazılmasına izin verilecek.Grönlandlıların karşılaştığı ırkçılığa karşı, eğitim kurumlarıyla diyalog teşvik edilecek, tercüme hizmetleri iyileştirilecek ve Grönlandlı öğrencilerin yatılı okul koşullarını iyileştirmenin yolları bulunacak.- EYLEM PLANININ ZAMANIDanimarka Göç ve Entegrasyon Bakanı Kaare Dybvad Bek, Danimarka-Grönland arasındaki özel ilişkiyi vurgulayarak, “Danimarka”daki Grönlandlılara yönelik ırkçılık ve ayrımcılık ayrı bir sorun” ifadesini kullandı.Grönland”daki “Inuit Ataqatigiit” partisinden milletvekili Aaja Chemnitz ise memnuniyetle karşıladığı planı, ırkçılıkla mücadele için “önemli bir araç” olarak nitelendirdi.- TRUMP”IN GRÖNLAND İLE İLGİLİ AÇIKLAMALARIEylem planının, ABD Başkanı Donald Trump”ın adayı satın alma tartışması dahil, Grönland”ın uluslararası alanda giderek daha fazla ilgi gördüğü bir zamanda gelmesi açıklanması dikkati çekti.Trump, 23 Aralık 2024″te Truth Social hesabından yaptığı paylaşımda, Grönland”ın ülkesinin kontrolünde bulunması gerektiğine ilişkin söylemini yineleyerek, Ada”nın mülkiyeti ve kontrolüne sahip olmanın “mutlak zorunluluk” olduğunu savunmuştu.Trump”ın bu sözleri, Grönlandlı yetkilileri başta olmak üzere birçok kesimin tepkisini çekmişti.Grönland Başbakanı Mute Bourup Egede, “Grönland, Grönland halkına aittir. Biz satılık değiliz ve asla satılık olmayacağız. Uzun süredir devam eden özgürlük mücadelemizi kaybetmeyeceğiz.” ifadelerini kullanmıştı.Danimarka Krallığı çatısı altında bulunan Faroe Adaları”yla birlikte iki otonom bölgeden biri olan Grönland, bağlı bulunduğu Danimarka”ya 2 bin 900 kilometre uzaklıkta yer alıyor.
Source: Www.star.com.tr
Tolga Karel”den Ayşe Barım paylaşımı: Geç kalınmış bir operasyon
Ünlü oyuncu Tolga Karel, Gezi Parkı soruşturması kapsamında gözaltına alınan menajer Ayşe Barım hakkında yaptığı paylaşımla dikkat çekti. Gezi Parkı olaylarında sanatçıları eylemlere katılması için yönlendirdiği, Osman Kavala gibi sanıklarla yoğun iletişimde olduğu tespit edildiği ve olayların planlayıcılarından olduğu iddia edilerek gözaltına alınan menajer Ayşe Barım, “Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüse yardım etme” suçlamasıyla tutuklandı.Pek çok ünlü isim duruma tepki gösterirken, Yaprak Dökümü dizisi ile yıldızı parlayan ünlü oyuncu Tolga Karel sosyal medyadan Ayşe Barım”a tepki gösterdi. “GEÇ KALINMIŞ BİR OPERASYON” Karel, “Ayşe Barım olayı dediğim gibi öyle basit bir olay değil. 7 yıldır Amerika”da yaşıyorum bir gün bile milletimi kötülemedim gittiğim gördüğüm her yerde Türk olduğumu, Türkiyeli olduğumu söylemekten hep gurur duydum ama bu insanlar öyle değil! Geç kalınmış bir operasyon. Savcıları hiçbir güçten etkilenmedikleri, bu onurlu duruş ve verdikleri karar dolayısıyla takdir ediyorum” ifadelerini kullandı.
Source: Haberler
Şaban Sevinç: Memlekete gidince Cuma namazına gidiyorum
Ekol TV”de şaşırtan anlar. Kontrol noktası” programında gazeteci Şaban Sevinç”in İslam ve cuma namazı ile ilgili sözleri ekran başındakileri şaşkına çevirdi. Halkın büyük kesiminin Müslüman olduğunu söyleyen Sevinç, muhalif kanallarda namaz kılanların oruç tutanların olduğunu belirtti. Sevinç, “Ben memlekete gittiğimde Cuma namazı kılıyorum mesela” deyince yazar Ferhat Murat, “Niye burda farz değil mi?” diye sordu. Sevinç, Murat”a “Burada vakit bulamıyorum. Ben öyle uyguluyorum” karşılığını verdi.
Source: Internet Haber
İmamlar “banka promosyonu” için sokağa çıktı
Diyanet-Sen üyeleri, Diyanet İşleri Başkanlığı önünde maaş promosyon ihalesi süreciyle ilgili açıklama yaptı. Diyanet çalışanları, “Maaş anlaşma ihalesinde yanlışta ısrar edilmesin. Yeni mağduriyetler yaşanmasın” yazılı pankart açarak “Sadaka miktarı hediye istemiyoruz”, “Katılım bankaları kazanıyor, DİB çalışanları kaybediyor”, “Yetersiz hizmete mecbur değiliz”, “Maaş teklifi bütün bankalardan alınmalıdır”, “Diyanet çalışanlarını mağdur eden hiçbir teklifi kabul etmiyoruz”, ” Maaşımı çekmek için 400 km yol gitmek istemiyoruz”, “Maaş anlaşmasında rekabet şartları sağlansın” dövizleri taşıdı. “CİDDİ MAĞDURİYETLER YAŞANMAKTADIR” Diyanet İşleri Başkanlığı”nın personelin maaşı için katılım finans bankaları ile anlaşma yaptığını ve bu anlaşma sonucu hizmet yetersizliğinden kaynaklı personelin mağduriyet ve sıkıntılar yaşadığının altını çizen Genel Başkan Ali Yıldız, şu ifadelere yer verdi: “Bilindiği üzere Diyanet İşleri Başkanlığı, merkez ve taşra teşkilatını kapsayan maaş anlaşma ihaleleriyle personel maaşları için katılım bankaları ile anlaşmıştır. Bugüne kadar bu yönde yapılan anlaşmalar nedeniyle Başkanlık personeli, maaş ve bankacılık işlerinde çok ciddi mağduriyetler yaşamaktadır. “BU AÇIKLAMAYI YAPMAYA MECBUR BIRAKILDIK” Biz, Mart 2025″de yapılacak yeni ihalede aynı sıkıntıların yaşanmaması ve yanlışta ıstar edilmemesi için Başkanlığı uyarmak için toplanmış bulunuyoruz. Taleplerimiz dikkate alınmış ve yanlıştan dönülmüş olsa burada Başkanlığa teşekkür etmek için toplanmış olacaktık. Ama öyle olmadı ve bu açıklamayı yapmaya mecbur bırakıldık.Diyanet İşleri Başkanlığı daha önce farklı katılım finans bankaları ile maaş anlaşması imzalamış, rekabet ortamına uygun yapılmayan bu anlaşmaların sonucunda Başkanlık personeli çok çeşitli sıkıntılar yaşamıştır ve hala yaşamaktadır.Biz yetkili sendika olarak, alandan gelen sorunları, şikayetleri ve talepleri aktarmak, bu çarpık durumu düzeltmek için konuyu 2023 ve 2024″te Kurul İdari Kuruluna taşıdık. Nisan 2024″te gerçekleştirilen Kurum İdari Kurulunda “Başkanlık merkez ve taşra teşkilatını kapsayan maaş anlaşması çerçevesinde personele verilen hediyenin güncellenmesi hususunda çalışma yapılması” kararını aldık. Ayrıca başvurumuz üzerine Kamu Denetçiliği Kurumu da 24.5.2024 tarihli kararında katılım bankalarının yetersiz ve eksik hizmetleri nedeniyle personelin mağdur olduğunu tespit etti ve yaşanılan mağduriyetlerin giderilmesi yönünde tavsiye kararı verdi. “YANLIŞTA ISRAR EDİYORLAR” Başkanlığa ve Finans kurumlarına defalarca bu sıkıntıları iletmemize rağmen yıllardır çözüm üretilmiyor ve yanlışta ısrar ediliyor. Bu yanlıştan dönülmesi için, Diyanet İşleri Başkanlığı gerek Nisan 2024 tarihli KİK kararına ve gerekse de Kamu Baş Denetçiliğinin verdiği karara uygun hareket etmeli, banka anlaşması buna göre yapılmalıdır. İhale şartnamesinde, teklif verecek bankaların personel ve ATM sayısı ile alt yapısının yeterli olması şartları yer almalı, ihalede rakebet ortamı oluşturulmalıdır.”
Source: Haberler
#CANLI MHP Genel Başkanı Bahçeli: Terör örgütü silah bırakmıyorsa cezalandırmak hakkımızdır
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli açıklamalarda bulunuyor Bahçeli”nin açıklamalarından satır başları:Türkiye 21 ocak 2025 tarihinde tam 1 hafta korkunç bir felaketle sarsıldı. Bolu Kartalkaya”da bulunan bir otelde 78 suçsuz günahsız vatandaşımızı hayattan kopardı.Gereksiz tartışmalar bırakılıp asıl failler hesap vermeli. Faillerin yargı önünde hesap vermesi için gereğini yapacağız.Tatile gidip de sıralı tabutlarda evlerine dönen merhum vatandaşlarımıza, karneleri yetim bırakılan çocuklarımıza Allah”tan rahmet niyaz ediyorum. Tekraren başımız sağ olsun. Bu faciadan yaralı kurtulanlara ve tedavi altında tutulanlara şifalar diliyorum.8 VATAN EVLADININ HESABINI KİM YA DA KİMLER VERECEK? Boğaz dokuz boğumdur. 8″i yutkunmak 1″i de konuşmak içindir. Ortada dehşet uyandıran bir enkaz, yürekleri kavuran bir acı varken olmaması gereken sorumlu izi sürmek için yapılan karşılıklı sataşmaların ur gibi etrafı sarması insanlığımızı utandıracak boyuttadır. 8 aile yok olmuş kimin umurunda? 36 çocuğumuz hayata veda etmiş, kimin gündeminde? Şu anda buz gibi bir toprağın koynundalar. Allah için birisi söylesin, değersiz tartışma anaforundan bir şey anlayan var mıdır? Hangi ara insanlık değerlerine bu kadar yabancılaştık. Hangi ara siyasi ihtirasların bu kadar eline düştük? Yarısı çocuk olan 78 vatan evladının hesabını kim ya da kimler verecek? Otel yangınında kimin sorumluluğu bulunuyorsa hesabını vermesi kaçınılmaz bir hukuk gereğidir. Kutuplaşma sahnesi kurmak namertliktir. Masumlar yanmış otelden çıkarılmamışken onu bunu suçlayıp işin içinden kurtulma telaşına kapılmak narsistliktir. Ahlaklı olmanın ilk şartı esasen sorumlu olmaktır. Gerçekleri bastırmak veya baltalamak ahlakın değil, adaletin ilgi sahasındadır.
Source: Www.star.com.tr
Bugün görüşülmesi bekleniyor! Meclis 28. Yasama Dönemi”nde 6 araştırma komisyonu kurdu
AA muhabirinin yaptığı derlemeye göre, 28. Yasama Dönemi”nde Meclis”te 6 araştırma komisyonu kuruldu.Çalışmalarını sürdüren araştırma komisyonları şöyle sıralandı:”- Bazı Özel Sağlık Kuruluşlarında Yaşanan Bebek Ölümlerinin Tüm Yönleriyle Araştırılması, Özel Sağlık Kuruluşlarının Yenidoğan, Çocuk, Engelli ve Yaşlılarla İlgili Bakım Servislerindeki Uygulamalarının ve Mevzuatın İncelenerek Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu,- Kadınların Her Türlü Şiddet ve Ayrımcılığa Maruz Kalmalarının Önlenerek Bu Alandaki Mevcut Düzenlemelerin Gözden Geçirilmesi ve Alınması Gereken Ek Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu,- Çocukların Her Türlü Şiddet, İhmal ve İstismardan Korunarak Akıl, Ruh ve Beden Sağlıklarının Gelişimi İçin Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu,- Yapay Zekanın Kazanımlarına Yönelik Atılacak Adımların Belirlenmesi, Bu Alanda Hukuki Altyapının Oluşturulması ve Yapay Zeka Kullanımının Barındırdığı Risklerin Önlenmesine İlişkin Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu,- Erzincan”ın İliç İlçesindeki Bir Altın Madeninde Meydana Gelen Kazanın Tüm Yönleriyle Araştırılması ve Benzer Kazaların Önlenmesine Yönelik Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu,- Balıkçılık ve Su Ürünleri Sektöründe Yaşanan Sorunların Araştırılarak Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu.”Kadına Karşı Şiddet ve Ayrımcılığın Önlenmesine Yönelik Meclis Araştırma Komisyonunun görüşmelerinde Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ve Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin sunumlar yaptı.Çocukların Şiddet ve İstismardan Korunmasına Yönelik Meclis Araştırma Komisyonu ise akademisyenleri, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı yetkililerini dinledi. Çalışmalarına devam eden Komisyonun üyeleri, Diyarbakır”daki Narin Güran ve Tekirdağ”daki Sıla bebek davalarına gözlemci olarak katıldı.- GENEL KURULDA BUGÜN GÖRÜŞÜLMESİ BEKLENİYORMeclis araştırması açılmasına yönelik önergelerin bugün Genel Kurulda görüşülmesi bekleniyor.Siyasi partiler tarafından TBMM Başkanlığına sunulan Meclis araştırması açılmasına yönelik önergeler kapsamında Bolu Kartalkaya”daki otel yangınının tüm boyutlarıyla araştırılması ve aydınlatılması, bir daha benzer bir olayın yaşanmaması ve cezalarda caydırıcılığın sağlanabilmesi için alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi talep ediliyor.Genel Kurulun bugünkü birleşiminde gündeme alınması beklenen önergenin kabul edilmesi durumunda TBMM”de 28. Yasama Dönemi içerisinde 7. Meclis Araştırması Komisyonu kurulmuş olacak.- MECLİS ARAŞTIRMA KOMİSYONLARI NASIL ÇALIŞIYOR?TBMM İçtüzüğüne göre, Meclis araştırmaları, yasama yılı içerisinde belli bir konuda bilgi edinmek amacıyla inceleme yapmak için başlatılıyor.Araştırmanın yürütülmesi görevi, genel hükümlere göre seçilecek özel bir komisyona veriliyor.Meclis Başkanının teklifi ile Genel Kurul tarafından komisyonun gerektiğinde Ankara dışında da çalışabilmesine imkanı tanınıyor.Araştırmasını 3 ay içinde bitiremeyen komisyona 1 aylık ilave süre verilebiliyor.Meclis araştırma komisyonları, bakanlıklar ile genel ve katma bütçeli dairelerden, mahalli idarelerden, muhtarlıklardan, üniversitelerden, Türkiye Radyo-Televizyon Kurumundan, kamu iktisadi teşebbüslerinden, özel kanun ile veya özel kanunun verdiği yetkiye dayanılarak kurulmuş banka ve kuruluşlardan, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarından ve kamu yararına çalışan derneklerden bilgi isteyebiliyor; buralarda inceleme yapabiliyor.Komisyon, uygun bulduğu uzmanların bilgilerine başvurabiliyor.Devlet sırları ile ticari sırlar, Meclis araştırması kapsamının dışında kalıyor.
Source: Www.star.com.tr
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Sırakaya: Suriye”nin yeniden inşası çok önemli
Sırakaya, 22-25 Ocak tarihleri arasında beraberinde AK Parti Dış İlişkiler Başkan Yardımcısı Fevzi Şanverdi, Uluslararası Demokratlar Birliği Genel Başkanı Kenan Aslan ve iş insanı Mustafa Aslan ile Suriye”yi ziyaret ederek temaslarda bulundu.
Sırasıyla İdlib, Halep, Hama, Humus ve ardından başkent Şam”ı ziyaret ettiklerini belirten Sırakaya, temaslarına ilişkin AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.
Sırakaya, ziyaretlerde derinlemesine ikili görüşmeler gerçekleştirdiklerini belirterek, hem devlet ricaliyle hem de valilerle görüşerek, şehirlerle ilgili detaylı bilgi alabilme imkanları olduğunu söyledi.
Aynı zamanda Suriye”deki etnik, dini ya da mezhepsel olarak azınlık noktasında hareket eden kesimlerle de görüşebilme imkanları olduğuna dikkati çeken Sırakaya, eski Şam”da Patrik Vekili Piskopos Romanos Hanna ve Patrik Yardımcısı Piskopos Musa ile görüştüklerini ifade etti.
“Ortak söylem birlikteliği içerisindeler”
Sırakaya, hem Suriye”nin yerel halkıyla hem azınlık gruplarla hem de devlet seviyesinde gerçekleştirilen ziyaret kapsamında birçok noktaya temas ettiklerini belirterek, şunları kaydetti:
“Geçmiş dönem içerisinde 61 yıllık Baas rejiminde esasında her kesime karşı zulmün uygulanmış olduğu ve her kesimin birbirine karşı da düşmanlaştırılmış olduğu bir süreci gözlemliyoruz. Dolayısıyla böyle bir korku sürecinden geçmiş olan insanların gelecekle ilgili bazı endişelerini dile getirmiş olmalarını pek tabii karşılamış olduk. Bununla birlikte özellikle şu anda geçici yönetiminin başkanlığını yürüten Ahmed Şara, aynı zamanda Dışişleri Bakanı Hasan Şeybani ve diğer devlet ricali valilere varana kadar esasında hepsinin bir ortak söylem birlikteliği içerisinde olduğunu gözlemledik.”
İkili görüşmeler esnasında, Suriye”nin geleceği konusunda tüm kesimleri kapsayacak ve temsil edecek ulusal bir konferansın düzenlenmesinin gerekliğine dikkatin çekildiğini aktaran Sırakaya, sonrasında ise ortak bir mutabakat ile seçim sürecine girilmesinin önünün açılabileceğini söyledi.
Sırakaya, Suriye”nin yeni yönetimindeki söylem birliğinin eylem birliğine dönüşmesiyle birlikte uluslararası toplumun bu ülkeye bakışının da müspet yönde evirileceğini dile getirdi.
“Hayalet kentler gördük”
İdlib kent merkezi ve civarında 1 milyon 600 bine yakın insanın çadır kentlerde yaşadığını öğrendiklerini anlatan Sırakaya, bu durumun oluşturulan eziyetin ve evlerin tamamının tahribata uğratıldığı bir süreci gözler önüne serdiğini söyledi.
Sırakaya, Halep, Hama ve Humus”ta da büyük bir yıkımla karşılaştıklarını, adeta hayalet kentler gördüklerini belirterek, “İnsanların hakikaten yukarıdan bombalanmalarıyla birlikte kalabilecekleri bir ortamın artık tamamen yok edildiğini gözlemledik.” dedi.
Ziyaretleri kapsamında Sednaya Hapishanesi”nde de incelemelerde bulunduklarını aktaran Sırakaya, şu bilgileri verdi:
“Sednaya Hapishanesine geldiğimiz zaman esasında insanların “esfeli safilin” olarak ifade edilen bir ortamın yani çok alçakça yapılmış olan bu zulüm ortamının varlığını müşahede edebilme imkanımız oldu. İnsanların pres makinelerinde canlı canlı nasıl ezildiğini, daha sonra asit kuyularında tamamen bedeninin yok edildiğini ve yaklaşık olarak 1981 yılından bugüne kadar 200 binden fazla insanın bu şekilde tamamen ortadan yok edildiği bir ortamda ailelerin halen çocuklarının akıbetiyle ilgili bir süreci takip etmek durumunda kaldıkları, tabii sonuca ulaşamayacakları bir ortamın varlığını gördük.”
“Suriye”nin yeniden inşası çok önemli”
Suriye”nin yer üstü ve altyapısında oluşan tahribatın giderilmesi noktasında çok ciddi eksiklerin olduğunu gözlemlediklerini belirten Sırakaya, elektrik ve temiz suyun evlere taşınması konusunda da problemler yaşandığını söyledi.
Sırakaya, şöyle devam etti:
“Suriye”nin tekrar yeniden inşasının çok çok önemli olduğu bir sürece evriliyoruz ve Suriye”nin yeniden inşası noktasında özellikle Türkiye”nin katkısına çok ciddi olarak bir beklenti içerisinde olan Suriye toplumu ile karşılaştık. Sayın Cumhurbaşkanımızın şahsında Türk insanına karşı gösterilmiş olan büyük teveccühü gözlemleyebilme imkanımız oldu. Emevi Camisinde kılmış olduğumuz cuma namazında olsun. Ertesi gün sabah namazını Emevi Cami”nde vatandaşlarla birlikte oradaki Suriyeli kardeşlerimizle birlikte ifade ettiğimiz zaman Sayın Cumhurbaşkanımızın ismini her andıklarında büyük bir sevgi gösterisine dönüştüğünü gözlemleyebilme imkanımız oldu.”
Suriye”nin uluslararası toplumla bütünleşmesi
Dünyanın şu anda Suriye”ye uygulamış olduğu ambargonun Türkiye”nin ve uluslararası toplumun angajmanıyla birlikte daha hafifletilebileceğine dikkati çeken Sırakaya, “Suriye”nin uluslararası toplumla bütünleşeceği bir ortamda öyle tahmin ediyorum ki bu ekonomik zorlukların da peyderpey yerini daha fazla refaha bırakabileceği bir ortam sağlanacaktır. Bu noktada da özellikle Türk firmalarının, Suriye”nin yeniden inşası ve sanayinin yeniden kendisini bulması noktasında çok daha belirgin bir rol üstleneceği kanaatini taşıyorum.” ifadelerini kullandı.
“Suriye”deki yeni yönetimin, Türk menşeili ürünlere yüksek vergi uygulayacağı” şeklindeki iddiaları da değerlendiren Sırakaya, şöyle devam etti:
“11 Ocak tarihi itibarıyla esasında Suriye yönetimi sadece bir gümrük kapısında değil, sadece bölge ülkeleriyle ilgili gümrük kapısında değil, tüm dünya ülkeleriyle ilgili olarak bir gümrük mevzuatını şekillendirdi. Tüm dünya ülkelerine geçerli bir gümrük rejiminin uygulanmasına geçtiğini ifade etti. Bununla birlikte 23 Ocak tarihinde Ticaret Bakan Yardımcımız Sayın Mustafa Tuzcu”nun yapmış olduğu ziyarette kendi muadilleriyle görüşürken Dışişleri Bakan Yardımcısı Ahmet Duhan”la da yapmış olduğu görüşmeler söz konusu oldu. Bu görüşmelerin sonucunda yapılmış olan bu gümrük uygulaması tarifesinden Türkiye”de belirli ürünlerin muaf tutulacağına dair verilmiş olan söz esasında. Ticaret Bakanımızın yapmış olduğu açıklamayla birlikte 269 ürünün bu kapsam dışında tutulacağı bilgisi verildi. Tabii yapılan ikili görüşmede esasında sadece ticaret noktasında bu gümrük mevzuatının dışında tutulan ürünler noktasında bir gelişme sağlanmadı. Aynı zamanda serbest ticaret anlaşması 2011 yılında ki askıya alınmıştı biliyorsunuz ambargo nedeniyle. Bunun yeniden şekillenmesiyle, çok daha genişletilmiş bir şekliyle yeniden gündeme taşınacağı ve yeniden yürürlüğe konulacağı ifade edildi.”
Suriye”nin yer üstü ve yeraltı zenginlikleri
Sırakaya, Suriye”deki petrol varlığının büyük bir bölümünün YPG/PKK/SDG terör örgütünün varlığını sürdürdüğü alanda bulunduğuna dikkati çekti.
Suriye”deki yeraltı zenginlikleri dahil olmak üzere tüm zenginliklerin Suriye halkının tamamına ait olduğuna vurgu yapan Sırakaya, Suriye”deki yeni yönetimin, 25 milyonluk nüfusun tamamına ait olan bir zenginliğin sadece bir bölgeye aitmiş gibi hareket edilmesine müsaade etmeyeceklerini dile getirdiğini söyledi.
Sırakaya, Suriye”deki yeni yönetimle bu konuda gerçekleştirdikleri görüşmelere ilişkin, şu bilgileri aktardı:
“Suriye yönetimiyle yapmış olduğumuz tüm görüşmelerde terör örgütlerinin her türlüsüne karşı olacaklarını ve silahlı grupların ellerindeki silahları Suriye Milli Ordusu”na teslim edilmesinin kendileri için olmazsa olmaz olduğunu ifade ettiler. Bununla birlikte PKK, YPG, PYD ve SDG terör örgütleri veyahut da DAEŞ terör örgütleri olmak üzere her türlü terör örgütünün kesinlikle Suriye”den dışarıya çıkartılmasını ve tasfiye edilmesini kendilerinin olmazsa olmazı olarak ifade ettiler.”
Suriye”deki yeni yönetimin kendilerine, tüm kesimlerin varlığına saygı duyduğunu ve tüm kesimlerin yönetime dahil edileceğini ifade ettiklerini belirten Sırakaya, bu duruşun Türkiye”nin düşüncesiyle de paralellik teşkil ettiğini sözlerine ekledi.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
Source:
Ürdünlü uzmanlara göre, Trump”ın Gazze çağrısı İsrail”in savaşla başaramadığını siyaseten elde etme girişimi
Beyaz Saray”a döndüğünden beri açıklamalarıyla birçok tartışmayı da beraberinde getiren ABD Başkanı Trump, Gazzelilerin komşu ülkelere gönderilmesi önerisiyle önceki başkanlık döneminde 2020 yılında “Yüzyılın Anlaşması” olarak duyurduğu girişimlerini akıllara getirdi.
BM raportörleri, İsrail”in işgal altındaki Batı Şeria”da artan saldırılarını eleştirdiİsrail ordusu, Gazze Şeridi”nde ateşkesi ihlal ettiğini itiraf ettiAnlaşmada krize neden olan İsrailli esir Yehud: Gazze”deyim ve yakında aileme kavuşmayı ümit ediyorumGazze Şeridi”nde ateşkesin ardından bankacılık faaliyetleri yeniden başladıGazze Şeridi”nin kuzeyine 300 binden fazla kişinin döndüğü açıklandıİsrailli Bakan Smotrich, Gazze”deki Filistinlileri sürgün etme teklifi üzerinde çalıştıklarını söyledi
Bahsi geçen “Yüzyılın Anlaşması”, Filistin halkını tarihi topraklarından Mısır ve Ürdün gibi Arap ülkelerine tehcir ederek iki devletli çözüm bekleyen Filistin davasının tasfiyesini içeriyordu.
ABD”de ikinci kez başkanlık koltuğuna oturan Trump, 25 Ocak”ta Gazze”deki Filistinlilerin başta Ürdün ve Mısır olmak üzere Arap ülkelerine sürgün edilmesi fikrini ortaya attı.
İsrail”in yaklaşık 16 ay boyunca uyguladığı ağır bombardıman ve kuşatma sonrası Gazze Şeridi”nde oluşan büyük yıkımı gerekçe gösteren Trump, Mısır ve Ürdün”ün daha fazla Filistinliyi kabul etmesi ve bu kişilerin “farklı yerlerde inşa edilecek konutlara yerleştirilmesi” çağrısı yaptı.
Bu konuyu Ürdün Kralı II. Abdullah ile telefonda konuştuğunu ve Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi ile de görüşeceğini dile getiren Trump, “Arap ülkeleriyle bir araya gelip (Filistinlilerin) barış içinde yaşayabilecekleri başka bir yerde konutlar inşa etmeyi tercih ederim.” dedi.
Gazze Şeridi”ndeki halkın Arap ülkelerine “yerleştirilmesinin geçici ya da uzun vadeli olabileceğini” söyleyen Trump, “Bir buçuk milyon insandan söz ediyoruz, bölgenin tam olarak boşaltılması için.” şeklinde konuştu.
Mısır ve Ürdün”ün konuya ilişkin tutumları
İşgal altındaki Filistin topraklarına komşu Mısır ve Ürdün yönetimleri, İsrail”in Gazze Şeridi”ne kapsamlı saldırılarının başladığı 7 Ekim 2023″ten beri birçok defa, bölgedeki Filistin halkının tehcir planlarını reddettiklerini, bunun “kırmızı çizgileri” olduğunu belirtti.
Mısır Dışişleri Bakanlığı, Trump”ın son çıkışı sonrası söz konusu çağrıyı reddettiğine dair bir açıklama yayımladı.
Açıklamada, Filistinlilerin her ne şekilde olursa olsun, geçici veya uzun vadeli olarak, topraklarından tehcir edilmesinin, topraklarını terk etmeye zorlanmasının ve topraklarını terk etmeye teşvik edilmesinin kabul edilemeyeceği vurgulandı ve bunun bölgesel istikrarı ve barış imkanlarını tehdit ettiği uyarısı yapıldı.
Mısır Meclis Başkanı Hanefi Cibali de Trump”ın çağrısına, “Filistinlilerin tehciri, çatışmaları başka yerlere götürme ihtimalini taşıyor. Bu da tüm bölge için felaket anlamına geliyor.” sözleriyle tepki gösterdi.
Ürdün yönetimi, ABD Başkanı Trump”ın bir önceki döneminde de gündeme gelen, “Ürdün”ün Filistinliler için alternatif vatan haline getirilmesi” planını tümüyle reddettiğini bildirdi.
Trump”ın söz konusu çağrısından sonra Ürdün Meclisinde bir konuşma yapan Dışişleri Bakanı Eymen es-Safedi, “Kral Abdullah şunu defalarca söyledi: Ürdün Ürdünlülerin, Filistin ise Filistinlilerindir. Filistin sorununun çözümü Filistin topraklarındadır. Nitekim alternatif vatan söylemini kabul etmedik, etmeyeceğiz. Bütün gücümüzle buna karşı koymaya devam edeceğiz.” dedi.
İsrail”de ise aşırı sağcılar başta olmak üzere Trump”ın söz konusu teklifi memnuniyetle karşılandı.
Yahudi Gücü Partisi lideri Itamar Ben-Gvir ABD Başkanı”nın teklifini memnuniyetle karşıladığını belirterek Trump”a teşekkür ederken, Dini Siyonizm Partisi lideri aşırı sağcı Maliye Bakanı Bezalel Smotrich Filistinlilerin sürgünü teklifini hayata geçirmek için İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Bakanlar Kurulu ile bir plan üzerinde çalıştıklarını belirtti.
“Trump, İsrail”in askeri güçle alamadığını siyasi yollarla almaya çalışıyor”
Ürdünlü uzman Ahmed el-Hayle, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Trump”ın Gazze”deki Filistin halkıyla ilgili sözlerini, İsrail”in yaklaşık 16 ay sürdürdüğü savaştan sonra “yeni bir girişim” olarak değerlendirdi.
Hayle, “Görüldüğü kadarıyla Trump, İsrail”in Gazze Şeridi”ndeki Filistin halkına karşı soykırım ve etnik temizliğin yanı sıra çeşitli savaş suçları işleyerek askeri güçle alamadığını siyasi yollarla almaya çalışıyor.” değerlendirmesinde bulundu.
“Trump Filistinlilerin geleceğinden endişe ediyorsa, bağımsız devletlerine kavuşmalarına katkı sunsun”
İsrail”in Gazze”yi “yaşanılabilir bir alan olmaktan çıkarmak” için bölgedeki yapıların yüzde 80″ini yıktığına işaret eden Hayle, “Trump”ın, Gazze Şeridi”nde hayat kurtarmak için uluslararası olağanüstü hal ilan etmesi daha doğru olurdu.” dedi.
Trump”ın tehcir yerine İsrail ordusunun ateşkesten sonra Gazze”den çekilmesi ve bölgede yeniden imar çalışmalarının yoğun şekilde başlatılmasına öncülük etmesi gerektiğini vurgulayan Hayle, şunları kaydetti:
“Trump şayet Filistinliler ve Filistinlilerin geleceğinden endişe ediyorsa, krizi daha da derinleştirecek dayatmalar yerine Filistinlilerin en doğal hakları olan bağımsız devletlerine kavuşmalarına katkı sunsun. İsrail”deki aşırı sağcı siyasilerin bu çağrıyı memnuniyetle karşılamaları ise bunun arkasında Siyonistlerin planları doğrultusunda Filistinlileri topraklarından tehcir etme girişimi olduğunu gösteriyor.”
Arap ülkeleri kesin bir dille karşı çıkmalı
Hayle, Mısır ve Ürdün başta olmak üzere Arap ülkelerinin de artık gerekçesi ne olursa olsun Filistinlileri topraklarından göçe zorlama planlarına kesin bir dille karşı çıkmaları gerektiğini vurguladı.
Hayle ayrıca, Filistin halkına karşı savaş suçu işleyen İsrailli yöneticilerin uluslararası mahkemelerde hesap vermeleri için adımlar atılması çağrısında bulundu.
“Gazze”deki Filistinliler tüm yıkıma rağmen topraklarından vazgeçmiyor”
Ürdünlü siyasi analist Ahmed el-Barsan, ABD Başkanı Trump”ın yaptığı çağrıyı İsrail lehine bir siyasi girişim olarak yorumladı.
Trump”ın çağrısının aslında İsrail”deki aşırı sağcı siyasilerin planlarını hayata geçirme girişimi olduğuna işaret eden Barsan, şu ifadeleri kullandı:
“7 Ekim 2023″ten itibaren Gazze Şeridi”ndeki Filistinlileri Sina Yardımadası”na, işgal altındaki Batı Şeria”da yaşayan Filistinlileri de Ürdün”e sürgün etme önerileri oraya atıldı. Bunlar, Kahire ve Amman”ın kesinlikle reddettiği projelerdir. Bunun gerçekleşmesi çok zor, çünkü Gazze Şeridi”nde yaşayan Filistinliler topraklarını terk etmeye yanaşmıyor ve tüm yıkıma rağmen hala topraklarından vazgeçmiyorlar.”
Trump hem Mısır ve Ürdün”ü denedi, hem de İsrail”deki aşırı sağcıların desteğini almaya çalıştı
ABD Başkanı Trump”ın projesinin “ölü doğduğunu” söyleyen Barsan, Arap ülkeleri ve halklarının bunu kesinlikle reddettiğine dikkati çekti.
Barsan, Trump”ın bu şekilde hem Mısır ve Ürdün”ü denediğini, hem de ABD ve İsrail”deki aşırı sağcıların desteğini almaya çalıştığını ancak bunun hayata geçirilmesi mümkün olmayan bir proje olduğunu söyledi.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
Source:
Gazze”de ateşkes: Yeni statükonun başlangıcı mı?
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Ufuk Necat Taşçı, Gazze”deki ateşkes sürecinin nasıl yönetilmesi gerektiğini ve olası tehlikeleri AA Analiz için kaleme aldı.
Gazze”de İsrail”in sistematik soykırımının 15. ayında gelen ateşkesle beraber, Gazze halkı bir nebze de olsa nefes aldı. Özellikle çeşitli kaotik süreçleri müteakip ortaya çıkan bu gelişme, ilk aşamada, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) eski Başkanı Joe Biden ve yeni Başkanı Donald Trump tarafından bir “zafer” sahiplenme sürecine evirildi. Her biri 6 hafta sürecek 3 aşamadan oluşan ateşkes sürecinin ilk aşaması 19 Ocak itibarıyla başlasa da, başta Gazze halkı başta olmak üzere herkesin ihtiyatlı bir iyimserlik içerisinde olduğunu söylemek mümkün.
Gazze”deki ateşkes sürecinden çok daha önce başlayan “savaşın ertesi günü” planları, ABD”deki seçim süreci ve İsrail”de Başbakan Binyamin Netanyahu hükümetinin kaosun sürmesine bağlı siyasi ömrü gibi unsurlar yeni bir statükonun “savaşsız” bir şekilde inşasına başlanmasını ne yazık ki ciddi bir ihtimal haline getiriyor.
Trump”ın Gazzelileri, Mısır ve Ürdün gibi ülkelere tehcir ederek “Gazze”nin yeniden inşa sürecini” sağlamaya dair son açıklamaları da önümüzde kolay bir sürecin olmadığını gösterir nitelikte. Trump, Gazze”nin yeniden inşa edilmesi gerektiğini söyleyerek “Gazze ilginç bir yer. Deniz kıyısında olağanüstü bir yer. En iyi hava, bilirsiniz, her şey güzel. Sanki onunla güzel şeyler yapılabilirmiş gibi ama çok ilginç” ifadelerini kullandı. Bu açıklamalar bir araya getirildiğinde, Trump”ın zihninde de Gazze ile ilgili bazı planlar olduğunu görmek mümkün.
İsrail”e, ABD”ye ve bazı ülkelere neden güvenilemez
İsrail ordusunun Lübnan”da yapılan ateşkes sonrası hala güney Lübnan”dan çekilmemesi, Gazze”deki ateşkes sürecinde yine ordunun çekileceğinin beyan edilmesine rağmen, Netzarim Koridoru ve Gazze-Mısır arasındaki Philadelphi Koridoru hususunda İsrail”den gelen çelişkili açıklamalar, İsrail”e neden güvenilmeyeceğinin en bariz örnekleri arasında. Bu noktada, Biden döneminde İsrail”e sevkiyatı durdurulan MK-84 gibi özel mühimmatların, Trump tarafından tekrar gönderilmeye başlanacak olması da oldukça endişelendirici bir durum.
Benzer şekilde bazı körfez ülkelerinin Gazze”deki soykırıma rağmen Filistinlileri değil, bir an evvel normalleşmek için İsraillileri muhatap alarak, savaş sonrasında Gazze”de güvenliğin özel askeri şirketlerle sağlanmasına yönelik önerileri de duyulmaya başlandı. Diğer taraftan Hamas”ın tüm Filistinli grupların içerisinde yer aldığı bir yönetim önerisine kulak asmadan yaptığı açıklamalarla gündeme gelen Mahmud Abbas, Gazze”de yönetim konusunda gerekeni yapacaklarına dair bir açıklamada bulundu. Mahmud Abbas”ın bu hususta İsrail ile temas halinde olduğunu ve buna istinaden böyle bir girişimde bulunduğunu da pek çok kişi biliyor. Gazze’nin yönetiminin tekrar Mısır”a devredilmesi, “karanlık işlerin adamı” olarak bilinen Muhammed Dahlan”ın isminin tekrar duyulmaya başlanması ve güncel olarak dile getirilen pek çok plan, ateşkesin akamete uğramadan devam etmesi halinde dahi, sonrasında yeni bir statüko inşa edilmek istendiğini gösteriyor.
Ateşkes süreci ve sonrasında muhtemel senaryolar
ABD kurumsal hafızasında Netanyahu ve aşırı sağcı figürlerle yaşanan sorunlu ilişkiden çıkarılan derslerin, Trump dönemine tevarüs edeceğini tahmin etmek zor değil. ABD”nin, 21″inci yüzyılda dünyadaki, özellikle de Orta Doğu”daki “Tanrı Devleti” imajı fazlasıyla sarsıldı, hegemonyası zayıfladı ve liderler nezdinde olmasa da Orta Doğu toplumları nezdinde kendisine duyulan güveni kaybetti.
Yani özetle, Trump”ın İsrail”e yönelik desteğinin azalmayacağını belirtmekle beraber, kendisinin Netanyahu ve türevi bir lider ile İsrail”de siyasi ilişkilerini sürdürmek istemeyeceği kanaatindeyim. Bu bağlamda Netanyahu ve aşırı sağcı kabinesinin sabotaj girişimlerine, tahriklerine rağmen ateşkes sürecini tamamlayarak, ABD”nin İsrail”de daha “temiz sicilli” figürlerle yola devam etmek isteyeceği söylenebilir.
ABD bunu yaparak hem kaybettiği itibarını toplumlar nezdinde yeniden kazanmak, hem İsrail”in bir daha kontrolünden çıkmasına engel olmak, hem de bölgedeki temel hedeflerini farklı metodolojiler uygulayarak elde etme yoluna gidecek gibi görünüyor. Çin ve Rusya”nın, ABD”den ve Batılı ülkelerden kalan boşlukları askeri, siyasi ve sosyolojik olarak 21″inci yüzyılda nasıl dolduğunu gören Washington”un bu metodolojik değişiklikten başka çaresi kalmadı.
Biden”ın İsrail”in soykırımına olan bütün askeri desteğine rağmen elde edemediği “zaferi”, Trump metodolojik olarak farklı bir yol benimseyerek “diplomatik” anlamda elde etmek isteyecektir. Bu husus, Trump ve Netanyahu özelinde, ABD-İsrail ilişkilerinde gölgelenmiş bir gerilimi beraberinde getirecek olsa da, Netanyahu ya bu gerçeği kabullenecek, ya da ateşkes sürecini sabote edip, gayrimeşru işgallerini artırarak siyasi kariyerini devam ettirmeyi seçerek kendisini çıkmaz bir yola sürükleyecektir.
Trump”ın kabinesindeki İsrail yanlısı, Siyonizm savunucusu ekibin, Trump”ın İsrail”e yönelik silah satışına onay vermesinin ve Gazze”ye dair açıklamalarının, Netanyahu”ya karşı atılacak adımlar öncesi bir manevra alanı oluşturma girişimi olma ihtimali de kayda değer bir seçenek. Böylece Trump, hem İsrail lobisini kaybetmeden, hem de Arap toplumunu, Körfez ülkelerini yanına alarak yeni bir statükoyu “diplomatik” olarak inşa etmeyi planlıyor olabilir. Nitekim Abraham Anlaşmaları temelinde yeni bir süreci başlatarak bu statükonun kurulacağı süreçte, ABD”nin muradı, bölgede istikrarı sağlamak, sosyoloji ile tekrar barışmak ve bu doğrultuda Asya-Pasifik”te yaşanacak olası bir gerilim öncesinde bölgeyi yeniden dizayn etmek olacaktır.
Tehlikeli senaryolar ve yapılması gerekenler
Birleşmiş Milletler”in (BM) işlevsizliği, Avrupalı ülkelerin Rusya-Ukrayna savaşı sonrası askeri, ekonomik ve siyasi olarak gittikçe zayıflayarak ABD”ye bağımlı hale gelmesi ve bazı Körfez ülkelerinin liderlerinin ihtirasları, büyük ölçekli bu strateji ortasında Gazze”yi aradan çıkarılması gereken bir sorun haline getirdi. Dolayısıyla ABD”deki düşünce kuruluşlarının bazılarına göre, birkaç sene içerisinde gerçekleşmesi beklenen Çin”in Tayvan”ı işgal senaryosu, ABD”yi Trump”ın öncülük edeceği yeni bir Gazze stratejisine ikna etmiş gibi duruyor.
Bağımsızlık ve dekolonizasyon süreçlerinde Orta Doğu ve Afrikalı ülkelerin önünde iki seçenek vardı. Batı ile iyi ilişkiler veya Sovyetler Birliği ile yakınlaşma. Bu iki seçenek dışında bir opsiyonun olmadığı, hayat bulamadığı o konjonktürde savrulan bu ülkelerin toplumları, artık üçüncü bir yolu çok uzaklarda aramamalı.
Yakın geçmişte Suriye”deki süreçte de görüleceği üzere, artık Türkiye askeri, siyasi ve sosyolojik bağları sebebiyle makul, güçlü, güvenilebilir ve ABD dahil herkesin ihtiyacı olan bir aktör. Gazze”de, ABD”nin veya diğer aktörlerin oldu-bitti girişimlerindense, ortak bir kader algısıyla Türkiye’nin güncel pozisyonundan faydalanmak Gazze’deki bu oldu bittinin önüne geçmek adına tek seçenek olarak beliriyor.
Biden”ın soykırım destekçiliğiyle elde edemediği “başarıyı”, Trump”ın Abraham Anlaşmaları 2.0 ile elde etmesine izin vermek ne ABD”ye beklediği suhuleti, ne de Gazze”ye ve Filistinlilere hakkaniyetli bir çözümü getirecek. Kendi kaderini tayin (Self-determinasyon) hakkının Filistinliler”den alındığı ve Gazze”de yeni statükoyu inşa etmek için getirilecek herhangi bir çözüm, bölgeye ve dünyaya barış getirmekten çok uzak kalacaktır.
[Dr. Ufuk Necat Taşçı, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesidir.]
*Makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Anadolu Ajansının editoryal politikasını yansıtmayabilir.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
Source:
Marmara Ceza İnfaz Kurumu çevresinde toplantı ve gösteriye yasak
İstanbul Silivri Kaymakamlığı, Marmara Ceza İnfaz Kurumu çevresinde kamu düzeni ve genel asayişi tehdit edebilecek eylemlerin planlandığına dair ihbarlar üzerine gösteri, basın açıklaması ve etkinliklerin geçici bir süre yasaklandığını duyurdu. Kaymakamlıktan yapılan açıklamada, 25 Ocak 2025 ile 28 Şubat 2025 tarihleri arasında cezaevi çevresinde huzur ve güvenliğin korunması amacıyla alınan tedbirlere ilişkin şu ifadelere yer verildi: GÖSTERİ VE BASIN AÇIKLAMALARI YASAKLANDI “İlçemiz sınırlarında bulunan Marmara Ceza İnfaz Kurumu çevresinde kamu düzeni ve genel asayişi olumsuz etkileyebilecek eylemlerin planlandığı yönünde alınan ihbarlar doğrultusunda bir dizi tedbir alınmıştır. Bu kapsamda, cezaevi yerleşkesi ve çevresi, duruşma salonları içi ve çevresi, cezaevi ziyaretçi otoparkı ile tel örgü sınırına 1 kilometre mesafe içinde yapılacak şu faaliyetler yasaklanmıştır: Toplanma ve gösteri yürüyüşü, Basın açıklaması ve röportaj, Kamera ve fotoğraf çekimi, Pankart açma ve slogan atma, Çadır kurma veya stant açma, Yazılı ya da sembol içeren kıyafetlerle bölgeye gelme.” GÜVENLİK TEDBİRLERİ ARTTIRILACAK Açıklamada, bu tür eylemlerin toplum huzurunu, kamu güvenliğini ve sağlığını olumsuz etkileyebileceği ve tehlike oluşturabileceği değerlendirildiği vurgulanarak, yasak kararının gerektiğinde yol emniyet ve kontrol uygulamalarıyla destekleneceği ifade edildi.
Source: Internet Haber
İstanbul Valiliği duyurdu: Gösteri ve yürüyüş alanları belirlendi
Valilikten yapılan açıklamada, temel hak ve özgürlüklerden olan, anayasa ve yasalarla güvence altına alınan toplantı ve gösteri yürüyüşleri hakkının özgür bir ortamda, anayasa ve kanunlarla belirtilen esaslar çerçevesinde kullanılmasının kamu düzeni ve güvenliği açısından önem arz ettiği belirtildi.Bu hakkın kullanımının “Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu” ile şekillendiği kaydedilen açıklamada, “İlgili kanunun 6. maddesinde “İl ve ilçelerde toplantı ve gösteri yürüyüşü yer ve güzergahı, kamu düzenini ve genel asayişi bozmayacak, vatandaşların günlük yaşamını aşırı ve katlanılamaz derecede zorlaştırmayacak şekilde ve 22. maddenin birinci fıkrasında sayılan sınırlamalara uyulması kaydıyla Türkiye Büyük Millet Meclisinde grubu bulunan siyasi partilerin il ve ilçe temsilcileri ile güzergahın geçeceği ilçe ve il belediye başkanlarının, en çok üyeye sahip üç sendikanın ve kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının il ve ilçe temsilcilerinin görüşleri alınarak mahallin en büyük mülki amiri tarafından belirlenir. İl ve ilçenin büyüklüğü, gelişmişliği ve yerleşim özellikleri dikkate alınarak birden fazla toplantı ve gösteri yürüyüşü yer ve güzergahı belirlenebilir” hükmü ile aynı kanunun uygulanmasına dair yönetmeliğin 3. maddesinde “Her yıl ocak ayında mahallin en büyük mülki amiri tarafından belirlenir” hükmü yer almaktadır.” ifadelerine yer verildi.Açıklamada, ilgili mevzuat hükümleri doğrultusunda 2025 yılı toplantı ve gösteri yürüyüş alanları olarak belirlenen noktalar şöyle sıralandı:”Adalar”da Büyükada Atatürk Meydanı, Arnavutköy”de 15 Temmuz Demokrasi ve Şehitler Meydanı ile Hadımköy Bölge Parkı, Avcılar”da Avcılar İDO İskelesi otopark alanı, Bağcılar”da Bağcılar Meydanı ve Kirazlı Metro İstasyonu otopark alanı ile Sancaktepe Mahallesi Çarşı Caddesi yürüyüş güzergahı, Başakşehir”de Gölet tören alanı, Bayrampaşa”da Yahya Kemal Caddesi- Uygur Caddesi ve Demirkapı Caddesi- Atışalanı Caddesi kesişimi alanı, Beykoz”da Küçüksu Çayırı alanı, Beylikdüzü”nde Cumhuriyet Caddesi Etkinlik Alanı, Çatalca”da Cumhuriyet Meydanı ile Mehmetçik Meydanı (perşembe günleri hariç), Çekmeköy”de Taşdelen Mahallesi Turgut Özal Caddesi ve Hamidiye Mahallesi Barışyolu Caddesi, Esenler”de Birlik Mahallesi Meydanı ile Mustafa Şentop Caddesi- Recep Tayyip Erdoğan Bulvarı kesişimi otopark alanı, Esenyurt”ta Necmi Kadıoğlu Stadyumu önü ve Cumhuriyet Meydanı ile Turgut Özal Stadyumu önü, Fatih”te Yenikapı Sahil Miting Alanı, Güngören”de 15 Temmuz Şehitler Parkı, Kartal”da Kartal Meydanı, Küçükçekmece”de Fevzi Çakmak Meydanı, Maltepe”de Maltepe Sahil Miting Alanı, Pendik”te Pendik Cumartesi Pazarı alanı (cumartesi günleri hariç), Sancaktepe”de Samandıra Meydanı ile Demokrasi Caddesi”nde eski Ankara Caddesi kesişimi, Sarıyer”de Merkez Mahallesi Meydanı, Silivri”de Atatürk Meydanı ile Uğur Mumcu Meydanı, Sultangazi”de 15 Temmuz Demokrasi ve Şehitler Meydanı ile Cebeci Otobüs Son Durakları Alanı, Şile”de Şile Atatürk Meydanı ile Belediye Meydanı, Tuzla”da Tuzla Sahil Tören Alanı, Zeytinburnu”nda 15 Temmuz Demokrasi ve Şehitler Meydanı ile Abay Kunanbayoğlu Meydanı.”
Source: Www.star.com.tr
ABD”de Yahudi gruplar, Musk”ın “antisemitik” açıklamaları nedeniyle X platformunu kullanmayı bırakacak
ABD merkezli Reform Yahudiliği Birliğinin sitesinden, 15 farklı Yahudi grubun imzasıyla paylaşılan açıklamada, X”in sahibi Musk”ın “antisemitik ve yabancı düşmanı içerikli” paylaşımlar yaptığı vurgulanarak, “Bu nedenle, dikkatlice değerlendirdikten sonra zehirli söylemlerle dolu hale gelen X”te aktif paylaşım yapmayı bırakmayı seçiyoruz.” denildi.
Musk”ın, Nazi selamına benzetilen hareketi tartışma konusu olduPolonya Başbakanı Tusk”a göre, Musk”ın Alman AfD toplantısındaki Nazilere ilişkin sözleri ürkütücüAlmanya”da binlerce kişi aşırı sağa karşı gösteri düzenlediElon Musk, Alman AfD Partisinin seçim toplantısına canlı bağlantıyla katıldıAvrupa İlaç Ajansı, X platformunda paylaşımlarını askıya aldıSilikon Vadisi”nin ABD yönetimiyle girift ilişkisi dikkati çekiyorNetanyahu”dan, Nazi selamına benzetilen hareketiyle tepki çeken Elon Musk”a destek
“Araştırmalarımız ve yaşadığımız deneyimler, X”in nefreti, antisemitizmi ve toplumsal bölünmeyi teşvik eden bir platform haline geldiğini gösteriyor.” ifadesi kullanılan açıklamada, Musk liderliğindeki X”in, içerik denetimini azalttığı, beyaz üstünlükçüleri desteklediği ve komplo teorilerinin savunucularını yeniden platformlaştırdığı kaydedildi.
Musk”ın, antisemitik ve yabancı düşmanı içerikleri yeniden yayınlayarak milyonlarca takipçisine tanıttığı belirtilen açıklamada, X”teki nefret dolu bu paylaşımların hem Yahudilere hem de farklı inançlara sahip olan ya da olmayan herkese zarar verdiği vurgulandı.
Açıklamada, X”e olan katılımın Mart 2025″e kadar sonlandırılacağı bildirilerek, “X”te yaygın olan söylemin kabalaşmasına katkıda bulunmak yerine, ileriye dönük olarak başka bir platformda içerik paylaşacağız.” ifadeleri kullanıldı.
Aşırı sağcı popülist Almanya için Alternatif (AfD) Partisinin Halle kentinde, 25 Ocak”ta düzenlenen seçim kampanyası toplantısına çevrim içi katılan Musk, Almanların Alman olmaktan gurur duyması gerektiğini, çocukların ebeveynlerinin, anneanne ve dedeleri ile dedelerinin babalarının günahlarından sorumlu olmadığını söylemişti.
Musk”ın bu sözleri, “Nazi suçlarından kaynaklanan suçluluk duygusunun unutulması”na yönelik olduğu gerekçesiyle tepki çekmişti.
Konuşması sırasında yaptığı hareket Nazi selamına benzetilmişti
ABD”nin 47. Başkanı olan Donald Trump”ın destekçilerine hitabında Nazi selamına benzetilen bir hareket yapan Musk”ın, bu davranışı tartışma konusu olmuştu.
Musk, 2023″te bir kullanıcının X”te yaptığı, “Yahudiler, insanlardan kendilerine karşı kullanmayı bırakmalarını istedikleri nefreti tam da beyazlara karşı kullanıyor.” paylaşımına, “Gerçekleri söyledin.” yorumunu yapmıştı.
Aralarında Apple, Warner Bros, Disney, Paramount, NBCUniversal, Discovery ve Comcast gibi şirketlerin de bulunduğu birçok kuruluş, paylaşıma tepki olarak X”teki reklamlarını iptal etmişti.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
Source: