Netanyahu, Trump”ın daveti üzerine Washington”da
İsrail in Birleşmiş Milletler Daimi Temsilcisi Danny Danon, Netanyahu yu diğer yetkililerle birlikte Maryland deki Andrews Hava Kuvvetleri Üssü nde karşıladığı görüntüyü paylaştı. Danon, Başkan Trump la görüşmek için Washington a gelen Başbakan Netanyahu yu karşılamaktan heyecan duydum. Bu, iki ülke arasındaki derin ittifakı derinleştirecek ve işbirliğimizi artıracak önemli bir görüşme. ifadelerini kullandı. Netanyahu nun ABD Başkanı Donald Trump ın Orta Doğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff la bir araya gelmesi, salı günü ise Beyaz Saray da Trump la görüşmesi öngörülüyor. AA nın haberine göre; Netanyahu ve Trump ın gündeminde, Gazze, esirler ve İran ın yer alması bekleniyor. Washington a hareket etmeden önce Netanyahu, Hamas ve Hizbullah a karşı saldırılarıyla Orta Doğu nun çehresini değiştirdiğini öne sürerek, bu kararlarla haritayı yeniden çizdiklerini savunmuştu. Netanyahu, Ancak Başkan Trump ile yakın çalışarak haritayı daha da iyi bir şekilde yeniden çizebileceğimize inanıyorum. ifadesini kullanmıştı. *Haberin fotoğrafı DHA tarafından servis edilmiştir.
Source: Habertürk
Hamas’tan direniş çağrısı
Siyonist İsrail rejiminin 15 ay soykırım yaptığı Gazze Şeridi”nde ateşkes ilan edilmesinin ardından saldırılarını artırdığı İşgal altındaki Batı Şeria”da gerilim tırmanıyor. Barbar İsrail güçleri bir yandan baskınlar düzenleyerek Filistinlileri göçe zorlarken diğer yandan düzenlediği saldırılarda sivilleri katlediyor. Batı Şeria”yı bombalayan İsrail”in, Filistin halkına yönelik saldırılarını artırarak sürdürdüğünü kaydeden Hamas, ulusal çabaların birleştirilmesi çağrısında bulundu. “Batı Şeria”daki vahşi saldırganlığın püskürtülmesi için daha fazla birlik ve kaynaşma” çağrısı yapılan açıklamada, “seferberliğin sürdürülmesi, işgal güçlerine ve yerleşimcilere karşı direniş eylemlerinin yoğunlaştırılması” istendi. HALKIN İRADESİNİ KIRAMAYACAK Açıklamada, “Batı Şeria”da direniş durmayacak. İşgal güçlerinin, Batı Şeria”da ilhak ve tehcir girişimleri başarısızlıkla sonuçlanacak. İsrail”in, Cenin ve Tulkerem kentlerine yönelik yoğun saldırıları, devam eden baskınları ve işlediği suikastlar Filistin halkının iradesini kıramayacak” ifadesine yer verildi. İsrail”in, Cenin kenti ve Cenin Mülteci Kampı”na yönelik saldırılarında 12 günde yaşamını yitirenlerin sayısı 24″e yükseldi. İSRAİL BİZİ YENEMEYECEK Hamas ile Tel Aviv yönetimi arasında 19 Ocak”ta yürürlüğe giren ateşkes anlaşması kapsamında serbest kalan Filistinliler, özgür kalmalarında Gazze Şeridi ve Batı Şeria”daki direniş gruplarının rolüne vurgu yaptı. Şadi Karan “Binlerce mahkum en kötü koşulları yaşıyor. Onların kurtarılması için harekete geçilmesi gerekiyor” derken Ali Hasan Bergusi ise “İşgale rağmen bizi özgürlüğümüze kavuşturan direnişe selam olsun. Bu işgal ortadan kalkacak, hapishaneler bizi yenemeyecek” ifadelerini kullandı.
Source: Sabah
Kabine bugün Beştepe”de toplanacak
Cumhurbaşkanı Erdoğan”ın başkanlığında yapılacak toplantı saat 16.00″da başlayacak. Toplantıda, 6 Şubat depremlerinin ikinci yılı yaklaşırken bölgede atılan son adımlar ele alınacak. “Terörsüz Türkiye” hedefinde atılan adımlar, Bolu”daki otel yangını, Suriye”nin yeni yönetimiyle iş birliğinin artırılması ve Gazze de ele alınacak başlıklar arasında olacak. Terörle mücadele görüşülecek
Başlıklar arasında Suriye ve Irak”ın kuzeyindeki son terör operasyonları yer alacak. Yeni Şam yönetimi ile PKK/YPG”nin Suriye”den arındırılması ile bölgenin yeniden inşası konusunda atılacak adımlar değerlendirilecek. Kabine”nin bir diğer gündem başlığının Hamas ile İsrail arasında varılan ateşkes olması bekleniyor. Ateşkesin sürdürülebilmesi için Türkiye”nin vereceği destek de kabinede ele alınacak konular arasında. Gazze”ye yapılacak yardımlar da yine Kabine”nin gündeminde yer alacak. Öte yandan enflasyon ile mücadeledeki gelişmeler ve fiyat istikrarının sağlanmasına yönelik adımlar da değerlendirilecek.
Source: Dünya Gazetesi
6 Şubat depremleri, Bolu”daki otel yangını, Suriye… Cumhurbaşkanlığı Kabinesi toplanıyor
Cumhurbaşkanlığı Kabinesi, bugün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan”ın başkanlığında toplanacak.Cumhurbaşkanı Erdoğan”ın başkanlığında yapılacak toplantının saat 16.00″da başlaması bekleniyor.Toplantıda, 6 Şubat depremlerinin ikinci yılı yaklaşırken bölgede atılan son adımlar ele alınacak.”Terörsüz Türkiye” hedefinde atılan adımlar, Bolu”daki otel yangını, Suriye”nin yeni yönetimiyle iş birliğinin artırılması ve Gazze de ele alınacak başlıklar arasında olacak.TERÖRLE MÜCADELE VE SURİYE İLE İLİŞKİLER KABİNE”DE GÖRÜŞÜLECEKBaşlıklar arasında Suriye ve Irak”ın kuzeyindeki son terör operasyonları yer alacak.Yeni Şam yönetimi ile PKK/YPG”nin Suriye”den arındırılması ile bölgenin yeniden inşası konusunda atılacak adımlar değerlendirilecek.Kabine”nin bir diğer gündem başlığının Hamas ile İsrail arasında varılan ateşkes olması bekleniyor.Ateşkesin sürdürülebilmesi için Türkiye”nin vereceği destek de kabinede ele alınacak konular arasında. Gazze”ye yapılacak yardımlar da yine Kabine”nin gündeminde yer alacak.Öte yandan enflasyon ile mücadeledeki gelişmeler ve fiyat istikrarının sağlanmasına yönelik adımlar da değerlendirilecek.Cumhurbaşkanı Erdoğan: Muhalefet bu kafayla iktidarı 222 yıl daha beklerTürkiye, Irak, Suriye ve Ürdün… Bakan Fidan: Yakın zamanda 4 ülke olarak bir adım atacağızAK Parti, 4. Yargı Reformu Strateji Belgesinin “ilk yargı paketi” için çalışma başlattı
Source: Www.star.com.tr
Haiti”de dehşet: 50 kişi hayatını kaybetti
Yerel basında çıkan habere göre, silahlı çeteler, Port-au-Prince”ye 10 kilometre mesafedeki Kenscoff kasabasına saldırdı.Saldırılarda ilk belirlemelere göre 50 kişi yaşamını yitirdi, çok sayıda kişi de yaralandı.Güvenlik güçlerinin yetersiz kalması üzerine kasabaya takviye polis sevk edildi.Haiti”deki bağımsız bir sivil toplum kuruluşunun açıklamasına göre, saldırılarda 100 ev yakıldı. Çeteler, bölgenin kontrolünü ele geçirmek amacıyla “büyük” bir saldırı gerçekleştirdi.Bu arada Haiti Polis Sözcüsü Michel-Ange Louis, yerel basına yaptığı açıklamada, silahlı çete üyesi 20 kişiyi öldürdüklerini ve güvenliğin sağlanması için gerekenin yapıldığını bildirdi.- Haiti”de 2024″te 5 bini aşkın kişi, silahlı çetelerin saldırılarında ölmüştüYıllardır siyasi, ekonomik ve güvenlik krizi gibi sorunlarla boğuşan Haiti, 11 milyonu aşan nüfusuyla kıtlık tehlikesi yaşıyor.Başkentin yüzde 80″ini silahlı çetelerin kontrol ettiği ülkede şiddet olayları artıyor.Ülkedeki şiddet olayları nedeniyle eski Başbakan Ariel Henry, Nisan 2024″te istifa etmiş, kurulan Geçici Konsey, Garry Conille”yi başbakan atamıştı.Konsey, 11 Kasım 2024″te görevden aldığı Conille”in yerine de iş insanı Alix Didier Fils-Aime”yi başbakan olarak belirlemişti.
Source: Www.star.com.tr
Filistinlileri Tevrat”tan alıntı yaparak tehdit etti
İsrail”in istifa eden Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi”den 6 Mart”ta koltuğu devralacak yeni Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir, Tevrat”tan bir metne atıf yaparak Filistinlileri tehdit etti.İsrail Kanal 12 televizyonunun haberine göre Zamir, Tel Aviv”de İsrail Savunma Bakanlığının düzenlediği konferansta, 2025″in savaş dolu bir yıl olacağını ve Filistinlilere karşı savaşa devam edeceklerini söyledi.Zamir, Tevrat”ın Levililer kitabında geçen “Düşmanlarımı kovalayıp yok ettim; onları tüketmeden geri dönmedim.” ifadeleriyle Filistinlileri tehdit etti.Savaşın henüz bitmediğini öne süren Zamir, “Önümüzde hala zorluklar var.” dedi.Daha önce İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Gazze Şeridi”ne yönelik saldırılar sırasında Tevrat”a sıkça atıflar yapmıştı.İsrail”de Genelkurmay Başkanı Halevi, 7 Ekim”deki “feci başarısızlığın sorumluluğunu” üstlendiğini duyurarak istifa etmişti.Başbakan Binyamin Netanyahu ve Savunma Bakanı Yisrael Katz”ın 6 Mart itibarıyla Halevi”den boşalacak koltuğa Zamir”i atama kararı aldığı bildirilmişti.06:00 İsrail ordusu, işgal altındaki Batı Şeria”nın kuzeyine düzenlediği baskınlarda son 24 saatte aralarında eski tutukluların da bulunduğu 20 Filistinliyi gözaltına aldı.04:04 İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ABD Başkanı Donald Trump”ın daveti üzerine Washington”a geldi.03:00 Hamas, serbest bırakılan Filistinli esirlerin ifadelerinin, bu kişilerin serbest bırakılmadan önceki günlerde ve hatta son anlarına kadar kötü muameleye ve işkenceye maruz kaldığını ortaya koyduğunu belirtti.01:53 İsrail”in istifa eden Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi”den 6 Mart”ta koltuğu devralacak yeni Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir, Tevrat”tan bir metne atıf yaparak Filistinlileri tehdit etti. İsrail Kanal 12 televizyonunun haberine göre Zamir, Tel Aviv”de İsrail Savunma Bakanlığının düzenlediği konferansta, 2025″in savaş dolu bir yıl olacağını ve Filistinlilere karşı savaşa devam edeceklerini söyledi. Zamir, Tevrat”ın Levililer kitabında geçen “Düşmanlarımı kovalayıp yok ettim; onları tüketmeden geri dönmedim.” ifadeleriyle Filistinlileri tehdit etti.00:01 Brezilya”nın Sao Paulo kentinde yüzlerce kişinin katılımıyla Gazze”ye destek protestosu düzenlendi.Hamas ile İsrail arasında varılan ateşkes ve esir takası anlaşması 19 Ocak Pazar günü TSİ 12.15″te yürürlüğe girmişti.Anlaşma kapsamında 27 Ocak Pazartesi günü, Netzarim Koridoru Gazze Şeridi”ndeki Filistinlilerin güneyden kuzeye geçişine açılmıştı.Gazze Şeridi ile Mısır arasındaki Refah Sınır Kapısı, İsrail ordusunun 8 ay süren işgalinin ardından 1 Şubat”ta hasta ve yaralıların tahliyesi için açılmıştı.Esir takasının ilk dört turunda, İsrail hapishanelerindeki 583 Filistinli esir ile Gazze”deki 13 İsrailli ve 5 Taylandlı esir serbest bırakılmıştı.Üç aşamadan oluşacak ateşkes anlaşmasına göre, 42 günlük birinci aşamada 1900″ün üzerinde Filistinli esir ve 33 İsrailli esirin serbest bırakılması bekleniyor.
Source: Www.star.com.tr
Selahaddin E. Çakırgil yazdı: Evet, “şehit”ler kazana-kazana ilerleyeceğiz!
İslamî Mukavemet Hareketi” HAMAS”ın, Gazze cephesindeki komutanı Muhammed ed-Dayf ve beraberindeki 6 komutanın daha, (inşallah) “şehit” oldukları haberi geldi.Elbette okuyucular biliyorlar, ama genç nesiller açısından, bazı İslâmî ıstılahların kelime mânası ötesindeki boyutuna değinmekte fayda var.”Şehit”, kelime mânası itibarıyla, bir konudaki “en mükemmel şahit” demek olup, İslam”ın kesin doğruluğuna olan inanç yolunda dünya hayatını feda eden müminler için kullanılan bir ıstılahtır.*Kıyamet”te, Hz. Peygamber (SAV)”in en yakınında haşr olacaklarından dolayı “şehit”lere imreniriz elbette… Ama bir o kadar da üzülürüz. Bu, zahiren bir çelişki gibi gelebilir.Ancak bu üzüntü, kendilerine imrendiğimiz bu “şehit”lerin dünya hayatındayken yaptıkları hizmetlerden mahrum kalacağımız içindir. Ama konuya bir hizmet kaybı açısından değil, “şehit” kazanmak açısından baktığımızda, görürüz ki, “şehitlik” bir kayıp değil, bir kazançtır. İşte bunun için “şehit verdik”ten çok daha etkili ve gerçekçi olan, “şehit kazandık” ibaresidir.Müslüman coğrafyalarının hemen her bir köşesinde, milyonlarca ziyaret olunan “mezar”lar mevcut olup, sorulduğunda, “Burada bir şehit yatar, burası mübarek bir makamdır.” cevabının alırız. Aslında o ziyaretlerde okunan dualarla, o “şehit”lerin temsil ettiği değerlere bağlılığımızı ve onlarla ahidleşmemizi yenilemiş oluyoruz.*Gazze bunun son bir halkası oldu… Kazandığımız on binlerce şehit ve diğer mazlumlarının “ahh”larıyla, emperyalistler ve onların Müslüman coğrafyalarına saldığı “fino”ları ise, daha bir ruhî perişanlık üzerindeler.*Buna rağmen, emperyalist medya organlarında yığınla aleyhte propagandalar yapıldığı ve “HAMAS”ın elindeki kadın esir veya rehinelerin çirkin davranışlara maruz kaldıkları” iddiası gündeme getiriliyor ve biz, “Bunlar asla olmamalıdır.” diyorduk ki, o günlerde Ebû Ubeyde”nin mesajı gelmiş ve bir sabah yeli gibi içimizi ferahlatmıştı.Çünkü Ebû Ubeyde, “Kardeşler, bizlerden Müslümanları utandıracak hiç bir yanlışın sâdır olmaması için azâmî dikkat gösterilmektedir.” diyordu.*Bu dikkati “esir ve rehine değişimi” sırasında da yaşadık.”Esir”, bir savaşta, düşman tarafın savaşçılarından canlı olarak ele geçirilip, hasma karşı pazarlık yapılmak üzere elde tutulan savaşçı unsurlar” demektir.”Rehine” ise, silahlı savaşın dışında olmasına rağmen, hasım tarafın savaş gücünü kırmak üzere, pazarlık konusu yapılmak için, ele geçirilen sivil kişiler” için kullanılır.Bu açıdan bakıldığında, Siyonist İsrail rejimi, fiilen her ne kadar bir “terör çetesi” ise de ve uluslararası hukuk kuralları da zorba güçlerin dayatması olsa da, “İsrail rejiminin silahlı savaşçıları”, hasımlarının eline düştüklerinde “esir asker” sayılırlar.Ama -Filistinlilerin bir devleti olmadığı için-, sokaktaki her sivil Filistinli, sadece protesto gösterisi yapmış olsalar bile Siyonist İsrail rejimi tarafından tutulup, zindanlara doldurulduklarında “esir” değil, “adi mahkum” muamelesi görürler. Nitekim kadın-erkek, hatta yaşlı ve çocuk demeden, on binlerce sivil ve silahsız insan, Siyonist İsrail zindanlarında on yıllar boyu çürütülüyor.*HAMAS”ın 7 Ekim 2023″deki o müthiş ve beklenmeyen ve de sadece İsrail rejimini değil, bütün dünyayı şaşkına çeviren başarılı “Tufan-ı Aksa” harekatından sonra, İsrail rejimi, Gazze”de (20 bini aşkın bir kısmı çocuklar olmak üzere) 70 bine yakın sivil insanı öldürdü, Gazze”yi yerle bir etti, ama bir netice alamadı ve sonunda HAMAS”la, “ateş-kes”i ve “rehine ve esir değişimi” yapmayı kabul etti.Şimdi, İsrail rejiminin zindanlarına çocuk yaşta bile girip, 50-60 yaşında çıkan ve deri-kemik kalmış on binlerce mazlum Filistinli Müslümanlardan binlercesi, son 2-3 haftadır, peyderpey “takas” ediliyorlar.*İsrail rejiminin HAMAS elindeki “rehine” veya “esir”leri ise, 15 aydır süren ve Gazze”de taş taş üstünde bırakmayan o ağır bombardımanlarından hiç etkilenmemiş gibi gözüken en sağlıklı ve bakımlı şekilde “takas” olundular.*Evet, bu ikisi arasındaki farktan bizim nasibimize düşen, bir Müslüman olarak iftihar payıdır.Evet, “şehit”lerimiz yolumuzu aydınlatıyor.*VE DAHA ÇETİN DAYATMALARA HAZIR OLMAK VAKTİVe amma… Emperyal güç odakları da boş durmuyorlar elbette… Nitekim Siyonist terör devletinin başındaki “zamane Neron”u” Netenyahu, dün, ABD Başkanı Trump ile görüşmek üzere, Washington”a giderken yaptığı açıklamada, “Savaşta aldığımız kararlar şimdiden Orta Doğu”nun çehresini değiştirdi. Kararlarımız haritayı yeniden çizdi. Başkan Trump ile çalışarak haritayı daha da iyi bir şekilde şekillendirebileceğimize inanıyorum.” diyordu. Trump”ın, “Gazze halkını başka coğrafyalara sürmek” fikri işte bu entrika ve zorbalığın bir işaretiydi.*Evet, Osmanlı”nın, 1918″de, 1. Dünya Savaşı”ndaki ağır yenilgisinden sonra Müslüman toprakları üzerinde diledikleri gibi oyun kuran emperyalistler, bugün artık, o zamanki haritaların yetmediğini düşünüp, şimdi, yeni oyunlar hazırlıyorlar.Daha çetin entrikalara hazırlıklı olmanın zamanı…Âl-i İmrân Sûresi, 54. âyette buyrulduğu üzere, (meâlen) “Onlar bir tuzak hazırlıyorlar; Allah da bir tuzak hazırlıyor ve Allah tuzak kuranların en hayırlısıdır.
Source: Selahaddin E. Çakirgi̇l
Savunma Sanayii Başkanı Görgün: Savunma sanayisi ataşeleri sektörle ülkeler arasında köprü olacak
Görgün, basın mensuplarına yaptığı değerlendirmede, savunma sanayisinin geçen yıl bir önceki yıla göre yüzde 29″luk büyümeyle ülkede en çok gelişmenin ve ilerlemenin sağlandığı alan olduğunu bildirdi.
Sektördeki şirketlerin başarılı bir yıl geçirdiğini aktaran Görgün, geçen yıl çok çalıştıklarını, sektörde 416 farklı görüşme ve toplantı yapıldığını söyledi.
Görgün, uluslararası alanda savunma sanayisi işbirliklerine, anlaşmalara ve fuarlara çok önem verdiklerini ve buna uygun planlamalar yaptıklarını anlattı.
Yaptıkları çalışmalardan önemli sonuçlar elde ettiklerine işaret eden Görgün, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Teslimatlarda, ihracatta yakaladığımız rakamlarda ve yeni imzaladığımız sözleşmelerde bunu gördük. 2 yılda 20 milyar dolarlık sözleşme imzaladık, bu, büyük bir rakam. Gelişmiş platformlarımızı, yeni devreye ve seri üretime girecek sistemlerimizi, yüksek teknoloji içeren kilogram başı ihracat değeri yüksek sistemleri düşündüğümüzde, önümüzde uluslararası işbirlikleri açısından daha iyi sonuçlar alacağımız günler olduğunu öngörebiliyorum. 2025″e çok hızlı başladık. İlk ay 1 milyar doların üzerinde yeni sözleşme imzaladık, aylık ortalamamız bu civarda olacak gibi görünüyor.”
En fazla teslimat ABD ve NATO”ya
Görgün, Türkiye”nin geçen yıl savunma sanayisi alanında en çok ABD ve NATO ile en çok sözleşme imzaladığını aktararak, 3,7 milyar dolarla en çok teslimat yapılan bölgenin de ABD ve NATO olduğunu söyledi.
Savunma sanayisi alanında farklı bölgelerle gelişen işlerin, işbirliklerinin ve fırsatların olduğuna dikkati çeken Görgün, “Her bölgeyi önemsiyoruz. Her bölge için farklı alternatif çözümlerimiz olan paketlerimiz var. Geliştirdiğimiz bu geniş yelpazedeki ürün çeşitliliğiyle spesifik alanlarda farklı ürünleri muhatap olduğumuz ülkelere sunabiliyoruz. Bunu yapabilen çok fazla ülke yok. Savunma sanayisi ihracatında da şu anda dünyada Türkiye”nin aldığı payın her yıl arttığını görüyoruz, şu anda 11″inci ihracatçı ülke konumundayız. İlk 10″a girmek için tüm sektörler gayretle çalışıyoruz.” diye konuştu.
Görgün, 87 ülkeyle savunma sanayisi işbirliği anlaşması yaptıklarını, Türkiye”nin bu sektörde teknolojik olarak kendini ispatladığını anlattı.
Milli Savunma Bakanlığı ve güvenlik güçlerinin ihtiyaç duyduğu farklı kategoride ekipman ve platformun seri üretilebilmesi için çalışmalar yürütüldüğünü belirten Görgün, “Savunma Sanayii Destekleme Fonu”nun genişletilmesiyle ilgili yeni bir çalışma var. Bu, yakın dönemde Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımız Cevdet Yılmaz ile Hazine ve Maliye Bakanımız Mehmet Şimşek”in yol göstermesiyle tekrar başlayacak.” dedi.
Görgün, Milli Muharip Uçak KAAN”da her şeyin zamanında hatta bazı süreçlerin biraz da önden gittiğini gözlemlediklerini aktararak, en iyisini en kısa zamanda yapıp KAAN”ın, Hava Kuvvetleri Komutanlığına teslim edileceği günler için gayretle çalıştıklarını bildirdi.
Bu fazda 6 uçak üreteceklerine işaret eden Görgün, “6 uçak bizim seri üretime giden yolda süreçlerimizi hızlandıracak. Her birinin fonksiyonu ve test faaliyetleri farklı olacak. Gerek ilk üretilen, gerekse ikinci, üçüncü ve devamında gelen uçaklar için uçuş faaliyetlerinin planlaması da 2025 yılı için yapılıyor. Bunları da zamanı geldiğinde paylaşacağız.” değerlendirmesinde bulundu.
Görgün, savunma sanayisi alanında yapılamayanı yaptıklarını ve sahadaki doktrinleri değiştiren teknolojiler sunduklarını belirterek, bu çalışmalar devam ederse kendileriyle çalışmak isteyen ülkeler ve firmaların sayısının da artacağını ifade etti.
Çelik Kubbe çalışmalarına ilişkin de bilgi veren Görgün, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Hava savunma konsepti, ülkede yıllar içinde katmanlı hava savunma yapısıyla kurgulandı. Bu katmanlı hava savunma yapısı, nokta savunmadan, bölgesel savunmaya varan, farklı silah ve sensör sistemleriyle yıllar içinde geliştirilen altyapıların birbiriyle koordineli çalışmasını mümkün kılacak Çelik Kubbe yapısıyla devam ediyor. Hava savunma sistemlerinde şu an üzerine çalıştığımız sistemlerin seri üretimleriyle ilgili sözleşmeleri imzaladık. Kara ve hava kuvvetlerimizin ihtiyaçları doğrultusunda şirketlerimiz Savunma Sanayii Başkanlığının imzaladığı projelerle devam ediyor. Uzun menzilde ve yüksek irtifada geliştirdiğimiz ürünlerin daha uzun mesafe ve daha yüksek irtifa için geliştirme faaliyetleri de sürüyor. SİPER 2 ürünümüz var. SİPER 2″nin bir taraftan üretim ve test faaliyetleri devam ederken, diğer taraftan da daha uzun menzilli ve yüksek irtifa çalışmaları da şirketlerimizce yapılıyor.”
“İlk görevlendirmemiz dost ve kardeş ülkemiz Azerbaycan”a”
Savunma sanayisi sektörü için ateşe görevlendirileceğini belirten Görgün, bu çalışmaya ilişkin şunları kaydetti:
“23 ülke için savunma sanayisi ataşesi faaliyetlerimiz devam ediyor. Bunların 22″sinin halihazırda onayları geldi ve kendi içimizdeki ilgili personelin görevlendirmesine devam edeceğiz. Bu ihtiyaç. Savunma sanayisi sektörünün kabiliyetlerinin açılım yapacağımız ülkelerde sürekli temas halinde son kullanıcılara aktarılması ve ülkenin nabzını tutup ona göre doğru alanlara sektörümüzü yönlendirmesi açısından kıymetli. Birkaç ülkeye arkadaşlarımızın görevlendirmelerini yaptık. İlk görevlendirmemiz dost ve kardeş ülkemiz Azerbaycan”dı. Azerbaycan”da şu anda bir savunma sanayisi müşavirimiz var. Pakistan”da bir müşavirimiz var. Stratejik gördüğümüz ülkelere ilana çıkacağız. Bunların süreçlerini tamamlayıp görevlendirmelerini yapacağız. Arkadaşlarımızı Türk savunma sanayisi şirketleriyle yabancı ülkelerin kullanıcıları arası bir köprü olarak düşünebilirsiniz. Her kıtada var. İhracat yaptığımız ülkeler ve ihracat potansiyeli yüksek ülkelerde olacaklar.”
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
Source:
Şehitlerimizin kanı yerde kalmadı! MİT”ten Suriye”de nokta operasyon
MİT, terör örgütü PKK/YPG”nin sözde Aynularab (Kobani) sorumlularından “Azad” kod adlı Mahmut Ağca”yı Suriye”de nokta operasyonla etkisiz hale getirdi.Güvenlik kaynaklarından edinilen bilgiye göre MİT, 2015″ten beri Türkiye”de gerçekleştirilen bazı terör eylemlerini organize ettiği belirlenen terörist Ağca”yı öncelikli hedef listesine aldı.Suriye”nin Aynularab bölgesindeki bir evde örgütsel görüşme yaptığı tespit edilen terörist Ağca, düzenlenen nokta operasyonla etkisiz hale getirildi.Örgüte 2006″da katılan terörist Ağca”nın 29 Ağustos 2015″te Şanlıurfa”da polis otosuna yönelik 2 polisin şehit olduğu terör saldırısı ile 10 Ağustos 2016″da Diyarbakır Sur”da Çevik Kuvvet polislerini taşıyan servis aracına yönelik 6 sivilin şehit olduğu, 9″u emniyet personeli olmak üzere 17 vatandaşın yaralandığı terör olaylarının planlayıcıları arasında yer aldığı belirlendi.Ağca”nın ayrıca 10 Aralık 2016″da İstanbul Beşiktaş”ta patlayıcı yüklü araç ve canlı bomba ile gerçekleştirilen 40″ı emniyet mensubu 47 vatandaşın şehit olduğu, 242 vatandaşın yaralandığı, 8 Ocak 2022″de Şanlıurfa/Akçakale Suriye sınır hattında askeri aracın geçişi sırasında yola döşenen patlayıcı ile gerçekleştirilen 3 askerin şehit olduğu, bir askerin yaralandığı, 7 Ağustos 2024″te Suriye/Azez”de yer alan kontrol noktasında SMO mensuplarına yönelik patlayıcı yüklü tır ile gerçekleştirilen terör eylemlerinin planladığı tespit edildi.Suriye”nin kuzeyine operasyon!PKK/YPG”de Ahmed Şara rahatsızlığıTürkiye”den Suriye”ye ilk askeri ziyaret! MSB kaynakları: Önümüzdeki dönemde devam edecek
Source: Www.star.com.tr
MİT”ten terör örgütü PKK/YPG”nin sözde sorumlusuna Suriye”de nokta operasyon
Güvenlik kaynaklarından edinilen bilgiye göre MİT, 2015″ten beri Türkiye”de gerçekleştirilen bazı terör eylemlerini organize ettiği belirlenen terörist Ağca”yı öncelikli hedef listesine aldı. Suriye”nin Aynularab bölgesindeki bir evde örgütsel görüşme yaptığı tespit edilen terörist Ağca, düzenlenen nokta operasyonla etkisiz hale getirildi. Örgüte 2006″da katılan terörist Ağca”nın 29 Ağustos 2015″te Şanlıurfa”da polis otosuna yönelik 2 polisin şehit olduğu terör saldırısı ile 10 Ağustos 2016″da Diyarbakır Sur”da Çevik Kuvvet polislerini taşıyan servis aracına yönelik 6 sivilin şehit olduğu, 9″u emniyet personeli olmak üzere 17 vatandaşın yaralandığı terör olaylarının planlayıcıları arasında yer aldığı belirlendi. Ağca”nın ayrıca 10 Aralık 2016″da İstanbul Beşiktaş”ta patlayıcı yüklü araç ve canlı bomba ile gerçekleştirilen 40″ı emniyet mensubu 47 vatandaşın şehit olduğu, 242 vatandaşın yaralandığı, 8 Ocak 2022″de Şanlıurfa/Akçakale Suriye sınır hattında askeri aracın geçişi sırasında yola döşenen patlayıcı ile gerçekleştirilen 3 askerin şehit olduğu, bir askerin yaralandığı, 7 Ağustos 2024″te Suriye/Azez”de yer alan kontrol noktasında SMO mensuplarına yönelik patlayıcı yüklü tır ile gerçekleştirilen terör eylemlerinin planladığı tespit edildi.
Source: Internet Haber
Suriye”de yıllarca devrik rejim hapishanelerinde tutulan Şagri: Burada kalmak, ölümü beklemekten farksızdı
Suriye”de on binlerce kişi, 2011″de iç savaşın patlak vermesinden rejimin devrildiği 8 Aralık 2024 tarihine kadar rejim güçleri tarafından kaçırıldı ve götürüldükleri cezaevlerinde sistematik şekilde öldürüldü.
Otoritesini pekiştirebilmek için korku ve şiddet yollarıyla halkı bastıran rejimin çöküşüyle açığa çıkan kanıtlar ve mağdur ifadeleri, bu hapishanelerdeki insanlık dışı muameleyi gözler önüne serdi.
Esed rejiminin mağdurlarından Abdulrahman Ali el Şagri, kendisinden zorla alınan “itiraf” sonucu yıllarca tutulduğu cezaevlerinde maruz kaldığı işkencenin boyutlarını AA muhabiriyle paylaştı.
“Tutuklanmam tamamen keyfi bir olaydı”
Başkent Şam”da ikamet eden ve aslen Tartus kentinin Banyas ilçesinden olan Şagri, devrik rejim güçleri tarafından 12 Ocak 2014″te henüz lise öğrencisiyken kardeşi Abdullah ile tutuklandığını aktardı.
Rejimin Güvenlik Biriminden olduklarını söyleyen yetkililerin “soru sorma” bahanesiyle gecenin bir yarısı evine geldiğini dile getiren Şagri, kapıyı açtığı gibi rejim yetkililerinin kardeşiyle kendisine yere yatmaları için bağırdığını ve gözlerini bağladığını ifade etti.
Şagri, “Tutuklanmam tamamen keyfi bir olaydı. Nedensiz yere kardeşim Abdullah”la beni alıp götürdüler. Bize bir şey olmayacağını, sadece birkaç soru soracaklarını söylediler.” diye konuştu.
Alıkonulmalarının ardından kardeşi Abdullah”ın “yargılanmak” üzere farklı bir birime götürüldüğünü aktaran Şagri, kardeşinin ifadesinin ardından Sednaya Hapishanesi”ne sevk edildiğini ve orada öldüğünü kaydetti.
Şagri, 2013 yılında alıkonulan en büyük kardeşi Hudhayfa”nın da işkence sonucu hayatını kaybettiğini, Sednaya”da tutulan bir diğer erkek kardeşi Ubade”nin de 2015″te öldüğünü anlattı.
İşkence yoluyla zorla alınan ve gerçeği yansıtmayan “itiraflar”
Şagri, gözaltına alındıktan sonra ilk olarak 40. Şube”ye götürüldüğünü, burada yaklaşık 1 saat tutulduktan sonra başkentin güneyindeki el-Hatib Şubesi”ne sevk edildiğini belirtti.
Günler süren işkenceler sonrası kendisinden “silah taşıdığına” dair zorla ve gerçek dışı bir itiraf alındığını vurgulayan Şagri, şöyle devam etti:
“Bana yöneltilen suçlamaları kabul etmemi söylediler, ama ben hiçbir şey yapmamıştım. O sırada lise bitirme sınavlarına hazırlanan bir öğrenciydim. Onlar, “Silah taşıdığını itiraf etmelisin” diyerek bana baskı yapmayı sürdürdüler. 45 gün boyunca işkenceye maruz kaldım. Silahlı olduğumu ve gösterilere katıldığımı kabul etmem için zorlandım.”
Şagri, gösterilerde “orduya ateş açmak ve terör eylemlerinde bulunmakla” da itham edildiğine değindi.
Tekrar aynı işkencelere maruz kalmak istemediği için kendisine yöneltilen asılsız suçlamaları kabul etmek durumunda kaldığını aktaran Şagri, “İnsanlar korkudan yapmadıkları şeyleri itiraf ediyorlardı, çünkü itiraf etmezlerse her gün işkence görüp en sonunda öldürüleceklerini biliyorlardı.” şeklinde konuştu.
İşkencelerin dozu kademeli olarak artıyordu
Cezaevinde maruz kaldığı işkenceden, açlıktan ve temel ihtiyaçlardan mahrum bırakıldığı anlardan bahseden Şagri, “Bu hapishanelerde kalmak, ölümü beklemekten farksızdı.” ifadelerini kullandı.
Şagri, burada alıkonulanların çoğunun isimlerindense hapishane yetkililerince kendilerine verilen numaralarla anıldığının, bu yöntemle de tutsakların yalnızca fiziksel değil, aynı zamanda psikolojik olarak da sindirilmesinin hedeflendiğinin altını çizdi.
Hapishanedeki koşulların oldukça zorlu olduğuna değinen Şagri, onlarca kişiyle aynı anda oldukça küçük hücrelerde kalmaya zorlandığını, hareket alanlarının kısıtlı olduğunu ve tuvalet ihtiyaçlarını gidermek için kendilerine çok kısa zaman tanındığını söyledi.
Şagri, “Sabah 2″den 5″e kadar uyumaya izin verilirdi. Gözlerimizi duvardan ayırmamız yasaktı. Gardiyanı görmek, yemekle alakalı konuşmak hatta yanındaki kişiyle konuşmak dahi yasaktı.” dedi.
Su ve gıda gibi temel ihtiyaçlardan genellikle mahrum bırakıldıklarına, temin edilenin de yeterli olmadığına işaret eden Şagri, “Öğlen 1 ve gece yarısı olmak üzere günde sadece 2 kez yemek verilirdi. Bize verilen bu az miktardaki yemeği 70-80 kişi paylaşmak zorundaydık.” diye konuştu.
Şagri, hem kendi tecrübelerinden hem de hücrede beraber kaldığı arkadaşlarından duyduklarından yola çıkarak, rejim güçlerinin, işkence uygularken farklı yöntemlere başvurduğunu söyledi.
İşkencenin dozunun kademeli olarak arttığını aktaran Şagri, “İlk gün korkutma, ikinci gün dövme, üçüncü gün asılma, dördüncü gün elektrik verme. Sorguyu yapanlar genellikle sırayla işkence yapıyordu ve her birinin farklı bir yöntemde uzmanlığı vardı. O kadar işkencenin sonunda insan dayanamayacak hale geliyordu.” şeklinde konuştu.
Şagri, “İşkenceler genellikle akşam ezanından sonra başlıyor ve gece yarısına kadar sürüyordu. Sonra akşam yemeği vakti geliyordu. Ya yemeğe götürülüyordun ya da götürülmüyordun. Bu tamamen onların insafına kalmıştı.” ifadelerini kullandı.
“Hapisten onurlu ve başımız dik bir şekilde çıktık”
Rejimin devrilmesiyle özgürlüğüne kavuştuğu anları anlatan Şagri, Kasım 2024 sonunda Esed güçlerine karşı başlatılan saldırıların rejim karşıtı grupların lehine seyretmesi sonucu hapishanedeki rejim askerleri ve yetkililerin kaçtığını belirtti.
Şagri, bir sabah hapishaneye giren grupların kendilerine özgür olduklarını ve eve gidebileceklerini söylediğini ifade ederek, “O gün bizim için bir rüyanın gerçekleştiği gündü. Allah”a şükür, herkes hapishaneden çıktı ve ailesine kavuştu.” dedi.
Hapishanede yitip giden yılları karşısında üzüntüsünü saklayamayan Şagri, devrik rejimin, “kendisine bir gençlik borçlu olduğunu” vurguladı.
Şagri, “Biz hiçbir suç işlemedik. Hiç kimsenin hakkını yemedik. Ne kargaşa zamanında ne de başka bir dönemde kimseye zarar vermedik. Allah”a şükür, hapisten onurlu ve başımız dik bir şekilde çıktık.” diye konuştu.
Serbest bırakıldıktan sonra şahit olduğu yıkım karşısında gözlerine inanamadığını dile getiren Şagri, “Rejim her yeri mahvetmiş. Tek bir sokak, tek bir ev bile zarar görmeden kalmamıştı. Ama inşallah bu ülke bir gün toparlanır, işler düzelir ve hayatımıza yeniden devam edebiliriz.” şeklinde konuştu.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
Source:
Almanya”da CDU/CSU”nun başbakan adayı Merz, ülkesindeki seçimleri ve ikili ilişkileri AA”ya değerlendirdi
Hristiyan Birlik Partilerinin (CDU/CSU) 23 Şubat”ta düzenlenecek erken genel seçimde Başbakan adayı olan Friedrich Merz, yaklaşan seçimleri ve Türkiye ile ilişkileri yazılı olarak AA”ya değerlendirdi.
Türkiye”nin, Balkanlar, Kafkaslar ve Orta Doğu arasında stratejik açıdan önemli bir noktada yer aldığına işaret eden Merz, “NATO”daki en büyük ordulardan birine sahiptir ve bu nedenle savunma topluluğumuz için vazgeçilmezdir.” değerlendirmesinde bulundu.
Merz, ABD”nin NATO müttefiklerinden kendi güvenlikleri için daha fazla sorumluluk almalarını beklediğine dikkati çekerek, “Avrupalı NATO müttefikleri, örneğin Rusya”nın Ukrayna”ya yönelik savaşı veya Orta Doğu”daki çatışmalara ilişkin ortak dış politika çıkarlarımızı nasıl daha iyi takip edebileceğimiz konusunda Türkiye ile stratejik bir diyalog yürütmelidir.” görüşünü paylaştı.
Türkler, Almanya”nın inşasına katkıda bulundu
Friedrich Merz, eyalet meclislerinde ve Federal Mecliste Türk kökenli CDU’lu milletvekillerinin de bulunduğunu belirterek, “CDU olarak değerlerimizi ve görüşlerimizi paylaşan herkese nereden gelirlerse gelsinler açığız.” ifadesini kullandı.
CDU ile birlikte olan her Türk kökenli kişiyle gurur duyduklarını vurgulayan Merz, “Çok sayıda Türk kökenli vatandaş, ülkemizin inşasına katkıda bulunmuştur ancak siyasal katılım konusunda hala yapılacaklar var. Bu nedenle CDU, on yıldan önce ilk entegrasyon ağını kurdu ve bunu yasama döneminde yeniden canlandıracağız.” açıklamasında bulundu.
Merz, Beşşar Esed rejiminin sona ermesinin ardından tüm etnik ve dini azınlıkların Suriye”de özgürlük ve güvenlik içinde yaşam sürdürebilmelerinin önemli olduğunu belirterek ,”Türkiye”deki ve Avrupa”daki pek çok Suriyeli sığınmacı, bu sayede eski vatanlarına dönebilecektir.” görüşünü paylaştı.
Suriye’de son dönemdeki gelişmeleri olumlu bulduklarını ve ülkede kapsayıcı siyasi sürecin önemini vurgulayan Merz, Suriye konusunda Avrupa Birliği (AB), Almanya ve Türkiye arasında işbirliğinin geliştirilmesini önerdi.
Merz, “Almanya, AB ve Türkiye”nin, Suriye”nin uluslararası siyasi ve ekonomik topluma olası geri dönüşüne yönelik atılacak adımlar konusunda yakın koordinasyon içinde olmaları için çaba sarf ediyorum.” ifadesini kullandı.
Türkiye-Almanya ilişkilerinin önemine değinen Merz, “Almanya ile Türkiye arasında güçlü ikili bağlar var. Türkiye”den milyonlarca insan, Almanya”da yeni bir yurt buldu ve bu ülkenin inşasına katkı sağladı. Milyonlarca Alman, tatillerini Türkiye”de geçirmekten keyif alıyor. Karşılıklı ticaret ve yatırımlar da son yıllarda muhteşem bir şekilde gelişmiştir. Bunlar, Türk-Alman ilişkilerini daha da yoğunlaştırmak ve günümüzün büyük zorluklarını çözmede güvene dayalı bir işbirliği yapmak için iyi koşullardır.” değerlendirmesinde bulundu.
Merz, ülkedeki Türk göçmen kökenli vatandaşların, göçmen kökenli olmayanlarla aynı şeyleri istediğine dikkati çekerek, “İşleyen bir devlet, adil bir toplum, ileriye dönük bir ekonomi, çocukları için en iyi eğitim fırsatları.” görüşünü paylaştı.
CDU”nun da bunlardan yana olduğunu savunan Merz, çok sayıda Türk kökenlinin aile değerlerine ve geleneklere saygıya büyük önem verdiğini, bunun CDU için de geçerli olduğunu vurguladı.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
Source: