Vahdettin İnce yazdı: Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak

Vahdettin İnce yazdı: Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak

Şöyle yüz, yüz elli yıllık geçmişe bakmak bile yeterli bir fikir verebilir, savaşların çoğundan sonra dünya açısından hiçbir şeyin eskisi gibi devam etmediğini görmek için. Birinci ve ikinci dünya savaşlarından sonra yaşanan değişim ve dönüşümler baş döndürücüdür mesela. Dünya, bundan önce kimsenin tahmin edemeyeceği değişimlere, dönüşümlere tanık oldu. Tartışılmaz bir gerçek de savaşlardan sonra dünyanın takip edeceği rotayı galiplerin çizdiğidir. Doğal olarak yeni dünya kurulurken, aleyhlerine olacak gelişmelere sebep olacak herhangi bir açık bırakmamak için de azami dikkati gösterirler.Savaşların kaçınılmaz akıbetlerinden biri de mağlupların, ortaya çıkan ve kesinlikle kendilerinin aleyhine olan yeni durumu asla içlerine sindiremediğidir. Aynı şekilde yüz, yüz elli yıllık geçmişe baktığımız zaman, mesela iki büyük savaşın mağluplarının her fırsatta baş kaldırdıklarını, zaman zaman galiplerin düzenini yıkmaya ramak kalacak şekilde etkili bir direniş gösterdiklerini de görebiliriz. Bazen sosyalizm adı altında, bazen milliyetçilik adı altında ya da başka bir ideolojinin motivasyonuyla mücadele ettiklerini görebiliriz. Latin Amerika”daki isyanları, Ortadoğu”daki savaşları, hatta son Arap baharı isyanlarını buna örnek gösterebiliriz. Alttan alta yatışmaz bir isyan, galiplerin uykularını kaçırmaya devam etmiştir, ediyor. Galiplerin şekillendirdiği dünya düzeninin mağdurlarından biri de hiç kuşkusuz Filistin halkıdır. Belki de dünya tarihinin en uzun süreli direnişini de bu halk göstermektedir.Yüz yıllık bir zamana yayılmış bu direnişin, 7 Ekim 2023 günü başlayan son bir buçuk yılı dehşet verici bir savaşa sahne oldu. İki taraf açısından da dehşet vericiydi. İsrail”in saldırganlığı, kural, hukuk tanımazlığı, her türlü erdemden yoksunluğu, küçücük bir kıyı şeridini seksen atom bombasına eşit bir bombardımanla dümdüz etmesi, çocuk, kadın, yaşlı, sivil, hastane, okul, cami ayrımı yapmaması, esir aldığı yüz binlere karşı insanlık dışı muamelede bulunması, üstelik bundan en küçük bir utanç duymaması dehşet vericiydi.Buna karşılık Gazze halkının her şeyini yitirmesine, bir çoğu bütün ailesini kurban vermesine, başını sokacak bir yuvası kalmayacak şekilde derbeder olmasına, Gazze şeridinin kuzeyinden güneyine bazen günübirlik şekilde sürülüp durmasına, kendisine gelebilecek her türlü muhtemel yardımların kara, deniz, hava, bütün yollarının kesilmesine, Arapların, Müslümanların, özgür ruhlu insanların çaresizce seyretmelerine rağmen sergilediği direniş, gösterdiği sabır ve metanet dehşet vericiydi.Gazze direnişi, eski dünya düzenine itiraz eden mağlupların, mağdurların, mustazafların, baldırı çıplakların tahammülfersa acılarına rağmen son ve görkemli başkaldırısıydı. Son bir iki asırdır dünya böyle bir çıkışa tanık olmamıştı. Bu yüzden hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Bir farkla, bu seferki değişim ve dönüşümün rotasını mağluplar, direnenler çizecektir.Ateşkes ilan edilip Hamas ile İsrail arasında esir takası başladıktan sonra, Kassam Tugayları, efsanevî komutanları Muhammed Dayf”ın savaş sırasında yapılan bombardımanların birinde şehit düştüğünü ilan etti. Mücadeledeki göz kamaştırıcı rolü ve akıllara durgunluk veren taktik ve stratejisi ile batı medeniyetinin “Aslanı” (!) İsrail”in burnunu sürtmesi nedeniyle gündemin baş sıralarına oturdu bu şehadet haberi.Televizyonlar şehidin ailesini gösteriyordu. Eşi, iki oğlu ve kızı. Eşi “çocuklarım savaş sırasında Kur”an”ı hıfzettiler. Babalarının savaşın sonunda gelip hafızlık merasimlerine katılmasını bekliyorduk. Çünkü babaları bunu çok istiyordu” diyordu. Peygamberimize inen ilk ayetlerden birini hatırladım. “Sana ağır bir söz yükleyeceğiz”. Demek ki Muhammed Dayf, dünyayı tevhid ve adaletin egemen olduğu bir düzene kavuşturmak gibi bir ağır yükün altına girdiklerinin bilinciyle çocuklarının Kur”an”la hazırlanmalarını istiyordu, dedim ve sonra ekledim: Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.ABD”nin, Batının, Arap aleminin şimdiden derin sarsıntılar geçirdiğini siz de görüyorsunuz.

Source: Vahdettin İnce