“Anadolu Kadınlarının Gücü: Hikayeler, Mücadeleler ve Çağrılar”

Anadolu’dan 3 muhteşem kadın hikâyesi… Köyde erkek kalmayınca şehitleri kadınlar gömdü

Üç farklı şehir…Üç farklı bölge…Üç farklı hikâye ve Anadolu kadınının zenginliği.Önce Bursa İnegöl’deyiz.DHA Bursa’dan Yavuz Yılmaz’ın haberini okurken tüylerim diken diken oluyor.Hele şu satırlar:“Köydeki tüm erkekler cephede olduğu için 3 şehidimiz camiye çok yakın olan evin bahçesine getirilip kadınlar tarafından defnedilmiş.”Burası İnegöl’ün Karagölet Mahallesi.Kurtuluş Savaşı’nın en kanlı çarpışmaları yaşanmış. Karaağız, Muratdere köyleri ve Mezit Vadisi’nde bulunan köyler yağmalanmış.O günlerde Bilecik Mutasarrıf’ı Salih Bey, 24 Nisan 1921’de Garp Cephesi Komutanlığı’na şu telgrafı çekiyor:“İnegöl kazasının Rüşdiye ve Ma’mure köyleri yakılmıştır, kadınların ırzları pay-i mal edilmek (ayaklar altına alınmak) suretiyle 15 kadın kesilmiş, 70- 80 yaşlarında 11 ihtiyar şehit olmuş ve dokuz masum çocuk doğranmıştır.”2) SAYIN BURSA VALİMİZ SİZE BİR ÇAĞRIM VARBursa havalisi bu mezalime karşı direnmekteydi. Ertuğrul Sancağı kahramanca çarpışıyordu. Erkeklerin tamamı cepheye gitmişti.İşte şimdi o günlerden bu günlere geliyoruz. Karagölet Mahallesi’nde bir evin bahçesinde yükselen Türk bayrağının altında şehitlerimizin mezarlarını 100 yıldır bekleyen aileden 70 yaşındaki Nedim Mazlum anlatıyor:“Ben bu evde doğdum, bu evde hayatımı yaşadım. Bu bayrağın altında 3 şehit yatar. Cepheden camiye indirilen 3 şehit. Köyde erkek kalmadığı için kadınlar gömmüş. Babaannem, kadınların şehitleri çarşaflara sarıp buraya gömdüklerini anlatırdı. Babaannem, ‘Şu avluda şunlar durduğu sürece sizi her şeyden korur. Bunlara iyi bak’ derdi.”Kurtuluş Savaşı’nda kadınlarımızın kahramanlıkları anlatmakla bitmez.Ama bu olay beni o kadar etkiledi ki.Köyde erkek kalmayınca kadınların defnettikleri şehitlerimiz o evin bahçesinde uyuyor.O kadınlarımız da nur içinde yatsınlar. Mekânları cennet olsun.Buradan önceki gün Pençe-Kilit Operasyonu’nda şehit düşen Efeler diyarından Aydınlı Piyade Komando Binbaşı Murat Kemal Yetişen’in ve bütün şehitlerimizin hatıraları önünde bir kez daha saygıyla eğiliyorum.Umarım Bursa Valiliği o evin bahçesinde al bayrağımızın altında yatan şehitlerimizin hatıraları için bir şeyler yapar.3) KAR YOLLARI KAPARSA BİZ VARIZBursa’dan Hakkâri Yüksekova’ya geçiyoruz.Bu defa kahramanlarımız Öznur Engin ve Mehva Parlak…Kardan kapanan yollar.Keskin soğuk… Rüzgârın tipiyle kırbaç olduğu havalar. Gece yarısı, sabaha karşı gelen “imdat” çağrıları.Her telefonda bir hayatı ölümün pençesinden almak için karlı yollara çıkan Öznur ve Mehva.Ambulans şoförü iki genç kızımız.Yaşamla ölüm arasında bir hastayı… Bir doğum anını… Bazen umutsuz gibi gözüken bir çocuğu…Karlı yollardan, çığ düşmüş vadilerden geçirip hastaneye yetiştiriyorlar.Yüksekova 112 Acil Sağlık Hizmetleri’nde 2 yıldır ambulans şoförü olarak görev yapıyorlar. Bazen hasta yakınları onları görünce bir “tereddüt” geçiriyor.Kadın ambulans şoförü olur mu?Acaba hızlı gidebilir mi? Ya başaramazsa?Öznur ve Mehva o kadar alışık ki bu bakışlara. Bakın Mehva bu sorular için ne diyor:“Beni ilk gördüklerinde çok şaşırıyorlar. ‘Kadın ambulans şoförü olur mu?’ gibi eleştiriler aldım. Sevdiğim bu işi yapmaktan mutluyum. İnsanların hayatlarını kurtarmak için direksiyonu çevirmek, bir insanın hayatına dokunmak gibidir.”Bu sözler de Öznur’dan:“Bu kış şartlarında ambulans şoförlüğü cesaret ister. Özgüven ister. İhbarı aldığımız yere 3 kişi gidiyoruz. Bazen hasta ve yakınıyla 5 kişi oluyoruz. Hepsinin canı bana emanet. “Alkışlıyorum sizi Öznur ve Mehva.Ve sizi de alkışlıyorum bu görevi veren İl Sağlık Müdürü kardeşim.4) ANADOLU SULTANLARI MAÇA ÇOCUKLARIYLA GELDİLERHakkâri’den Aksaray’a geçiyoruz.Şehit Halil Köksal İlkokulu Müdürü Eyyüp Aba…Seni bütün kalbimle kutluyorum kardeşim.Kutluyorum çünkü,Eyyüp Öğretmen bir gün Koçpınar ve Elmacık köylerinden kadınların kendi imkânlarıyla file kurup okul bahçesinde voleybol oynadıklarını görüyor.Ve o an karar veriyor. MEB’in “Yaşam Becerileri Projesi”ni devreye sokup Anadolu Sultanları Voleybol Takımı’nı kuruyor.Ve o harika kadınlar, şalvarlarıyla gelip oynamaya başlıyorlar. Böylece Anadolu’da kadının özgürlüğünü anlatan muhteşem bir görüntü oluşuyor.İşte takımın oyuncusu Fatma Köksal’ın sözleri:“Okulda 2 çocuğum var. Okulda bir etkinliğimiz oldu. Sonrasında ise voleybol oynamaya karar verdik. Öğretmenlerimizle okulda fileleri kurduk. Sonrasında kendimizin çektiği videoları paylaştık. Köyden ilk kez maç izlemeye gelenler olunca çok heyecanlandık. Bizi Valimiz Mehmet Ali Kumbuzoğlu da ağırladı. Hanifi Hocamız ise bize gönüllü antrenörlük yapıyor. Maça çocuklarımızla birlikte geldik. Hepimizin yaşadığı bir ilk oldu.”İnsan bu duyguları okur da mutlu olmaz mı?Helal size Fatma ve arkadaşları.Helal sana Hanefi Öğretmen.Ve bütün kalbimle kutluyorum sizi;Sayın Kumbuzoğlu.Ayrıca Milli Eğitim Bakanlığı’mızın Anadolu’da böyle harika projeleri olduğunu görmek beni çok mutlu etti.Devam arkadaşlar…

Source: Fatih Çeki̇rge


Cumhurbaşkanı Erdoğan’a çağrı: Trump’a hiçbir şey demeyin

Trump’ın Gazze için dile getirdiği ahlaksız plana…- Dışişleri Bakanınız hükümetiniz adına en sert cevabı verdi.- Parti Sözcünüz partiniz adına en kral cevabı verdi.- Meclis Başkanı, Meclis adına en şahane cevabı verdi.Gerçi siz de cevap verdiniz ama verdiğiniz cevap dikkatli bir cevaptı. Kırıp dökücü bir tarzda değildi.*Sayın Cumhurbaşkanı.Trump’a kırıp dökücü bir cevap vermemeniz çok doğru.Muhalefetin “Susuyorsun, neden cevap vermiyorsun” demesine hiç aldırış etmeyin.Onlar Gazze’nin iyiliği için istemiyorlar ki bunu.Onlar sizin Trump’la kurabileceğiniz diyalog potansiyelini ortadan kaldırmayı hedefliyorlar.*Sayın Cumhurbaşkanı.Trump’a hak ettiği cevabı vermeyin. Sizin Gazze’ye yapabileceğiniz en büyük iyilik, Trump’a esaslı bir cevap vermekten geçmiyor.Sizin Gazze’ye yapabileceğiniz en büyük iyilik, Trump’la kuracağınız diyalogdan geçiyor.*Sayın Cumhurbaşkanı.Sizin Trump’la kuracağınız diyalog, Gazze’nin yararınadır.Dünya alem şunu biliyor ki: Siz Trump’la “Gazze’nin temsilcisi” olarak konuşursunuz.*Ayrıca şunu unutmayın ki:Trump’a karşı en sert tepkiyi gösteren Erdoğan, Netanyahu’nun acayip hoşuna gider.Trump’la diyalog kuran Erdoğan ise Netanyahu’yu azıcık da olsa endişelendirir.MAHMUT TANAL’IN ÖDÜNSÜZ AMA UMUTSUZ DİRENİŞİCHP’li Mahmut Tanal’ı sempatik bulanlardanım. Şovculuğunu, espriye yatkınlığını falan severim.Kendisine olan sempatimi artıran son olay şudur:*Şanlıurfa Milletvekili olan Mahmut Tanal, Şanlıurfa sokaklarında dolaşırken karşısına geleneksel kıyafetli bir vatandaş çıkıyor.Vatandaş, “Karımı, kızımı terbiye etmek için dövemiyorum. Kadın hakları yasasına karşı çık” falan diyor.Mahmut Tanal, bu izansız talep karşısında ödünsüz ama umutsuz bir direnişe geçiyor.Mahmut Tanal’ın direnişine bin selam.KEMAL KILIÇDAROĞLU KONUŞURKEN MIRILDANDIKLARIM- Ne hırsmış arkadaş. Ne hırsmış. Gerçekten ne hırsmış yahu.- Roman oku, balık tut, dünyayı gez. Ne diye uğraşıyorsun ki?- Sen konuşunca CHP’liler eşsiz mağlubiyetleri anımsıyorlar. CHP’lilere hiç mi acıman yok senin?- Bir kere denedin, olmadı. Beş kere denedin, olmadı. On kere denedin, olmadı. Bırak şimdi de başkaları denesin.- “Ben aday olmak istemedim, beni aday yaptılar” falan diyerek CHP’lileri ifrit etmenin kime ne faydası var ki?- Ben onu bunu bilmem arkadaş. İnsan, sessizce çekilmesini bilecek. Nokta.‘MANSUR EFENDİ’ DESEYDİ YAVAŞ MI RAKİBİ OLACAKTICUMHURBAŞKANI Erdoğan, partisinin İstanbul İl Kongresi’nde yaptığı uzun konuşmada sadece bir kez “EKREM EFENDİ” dedi.*İmamoğlu yanlısı bazı isimler, hemen atladılar bunun üstüne.Sevinç içinde “Erdoğan rakibini belirledi. Erdoğan’ın rakibi İmamoğlu” demeye başladılar.*Ne yani?Erdoğan, “Mansur Efendi” deseydi…Mansur Yavaş’ı mı rakibi olarak belirlemiş olacaktı?*Erdoğan’a bu kadar güç atfetmek, iktidar yanlılarına yakışıyor ama İmamoğlu yanlılarına hiç yakışmıyor.MEV’İN BÜYÜKÇEKMECE KOLEJİ’NDE BİRKAÇ SAATMEV, yani Milli Eğitim Vakfı, 44 yıl önce dönemin eğitim bakanı Hasan Sağlam Paşa tarafından kurulmuş.Hasan Sağlam, bu vakıf için Koç’u, Sabancı’yı, Doğramacı’yı falan harekete geçirmiş.Kalkış noktası şuymuş:Orduevleri var, neden öğretmenevleri yok? Bir vakıf kuralım, öğretmenevlerinin yapımına başlayalım.*Hayırsever işinsanlarının, kamu bankalarının, devlet kurumlarının öncülüğünde işe başlamış Milli Eğitim Vakfı.Türkiye’nin dört bir yanına öğretmenevi yapmışlar.Sonra bağışçıların desteğiyle işler büyümüş.Şu anda ikisi İstanbul’da, ikisi İzmir’de, biri Ankara’da olmak üzere 5 özel koleji var MEV’in.*Milli Eğitim Vakfı’nın yeni başkanı Salih Çelik’i taa Milli Eğitim Bakanlığı’ndaki müsteşar yardımcılığı döneminden tanırım.Bakanlığın en faal, en başarılı bürokratlarındandı.Onun davetiyle MEV’in Büyükçekmece’deki kolejine gittim.Salih Çelik*Göz boyamaya zerre kadar yüz vermeyen bir kolejdi gördüğüm.Sade ama süper işlevsel bir okul. Tek tek gezdim her bölümünü.Fiziki imkânlarıyla, öğretmenlerinin gözlerindeki ışıltıyla, öğrencilerinin mutluluğuyla beni çok etkiledi bu kolej.*MEV’in kolejlerinin şu yönü çok önemli:Çok iyi bir eğitim veriyorlar ama bunu para kazanmanın bir aracı haline getirmiyorlar. Benzerlerine göre çok daha ucuz bu kolejler.Gücünü tamamen milletten alan bu vakfa sahip çıkmak, eğitimde paranın konuşmadığı modellerin yaşatılması ve desteklenmesi açısından şart.

Source: Ahmet Hakan