İslâm’ı en iyi yaşayan ülkeler arasında hiçbir Müslüman ülke yok!
Dünyada İslâm’ı en iyi yaşayan ülke Danimarka çıktı…
İrlanda, Hollanda İsveç ve İzlanda ilk 5’e girdi.
Bunu, Veli Toprak’ın, geçtiğimiz cumartesi günü SÖZCÜ’de çıkan haberinden öğrendik.
ABD merkezli “İslamicity” adlı bir İslâm kuruluşunun hazırladığı “İslamîlik Endeksi”nin ilk 40 sırasında hiçbir İslam ülkesi yok!
İslam dinini en güzel, en rahat icra eden Müslümanların yaşadığı ülkelerin hepsi Müslüman olmayan ülkeler…
Bu haberi okuyunca, büyük din bilgini rahmeti Yaşar Nuri Öztürk aklıma geldi…
Onunla, ortak arkadaşımız olan Mustafa Küçükaslan’ın terzi dükkânında buluşup sohbet ederdik.
Bir gün Yaşar Nuri Hoca bana okumam için bir liste vermişti.
Müslümanların perişan olduğu ve Müslümanların mutlu olduğu ülkelerin listesiydi bu…
Eski yıllarda bir defa yayınlamıştım…
Veli Toprak’ın bu yeni haberi üzerine, Yaşar Nuri Öztürk’ün araştırmalar yaparak hazırladığı o listeyi okurlarımla yeniden paylaşmak istedim:
Yaşar Nuri Öztürk’ün çalışmalarına göre:
“Müslümanların perişan olduğu ülkeler:
Filistin, Afganistan, Libya, Irak, Yemen, Suriye.
Müslümanların mutsuz olduğu ülkeler:
Cezayir, Mısır, Fas, Tunus, İran, Pakistan, Özbekistan, Türkistan, Türkmenistan, Azerbaycan, Lübnan, Suudi Arabistan.
Müslümanların mutlu olduğu ülkeler:
Avustralya, Kanada, İngiltere, Fransa, İtalya, Almanya, İsviçre, Amerika, Norveç, Hollanda, Danimarka.
Yani, Müslümanlar, Müslüman ülkelerin tamamında perişan veya mutsuz. Müslüman olmayan ülkelerin tümünde ise mutlu ve keyifli.
Türkiye’de durum ne?
Yaşar Nuri Öztürk, vefatından önce, Türkiye’nin “Müslümanların mutlu olmadığı” ülkeler arasında yer aldığını söylemişti.
Özellikle (Audi marka araba merakı ve yurt dışı gezileriyle ünlü) Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın bunu bilmesinde fayda var!
Türkiye, Müslüman dünyada bir istisna idi…
Yaşar Nuri Öztürk, yukarıda yazdığım “Müslümanların perişan olduğu” “Mutlu olmadığı” ve “Mutlu olduğu” ülkeler listesini bana verdikten sonra şöyle demişti:
“Türkiye, Müslüman dünyada bir istisna idi. Neden?
Petrolü, parası olduğundan mı? Hayır! Tam tersine, petrol ve para o mutsuz Müslüman ülkelerin elinde…
Türkiye, Atatürk ışığı ve Cumhuriyet devrimlerinin getirdiği aydınlık ve akılcılık sayesinde farklı idi.
Batı, bunu gördü ve Atatürk’e düşmanlığı din sanan alçak ve aptalları yanına alıp Cumhuriyet’in ve Atatürk devrimlerinin altını oyarak Türkiye’yi bir istisna olmaktan çıkardı.
Şimdi Türkiye’yi de en azından ‘mutsuz’ ülkeler arasına koymamız gerekiyor. Böyle giderse bir süre sonra Türkiye ‘perişan’ ülkeler listesine girecek!”
Büyük din bilgini Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk’ü 2016’da kaybetmiştik.
Aradan 9 yıl geçti…
Ne dersiniz? Yaşar Nuri Hoca sağ olsaydı, bugün yaşanan olaylara bakıp Türkiye’yi hangi listeye sokardı?
Eşekler ve güller!
İki eşek çayırda otlayıp laflıyorlarmış… Biri “Şaşarım şu insanlara yahu” demiş “Bir bülbüldür tutturmuş gidiyorlar… Dün sabaha kadar bülbül beni uyutmadı. Ne anlarlar onun sesinden?”
Öbür eşek, başını sallamış:
“Al benden de o kadar! Gül, gül diye kıyameti kopartırlar! Ben dün iki gül yedim, valla hiç tadı tuzu yok. Üstelik dikeni ağzıma battı, canımı çok yaktı!”
Her şey ölür. Ölümsüz olan, temiz bir isim ve bırakılan eserlerdir.
Source: Rahmi Turan
“Tespit” in sınırı nerede başlar nerede biter?
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un katıldığı bir canlı yayındaki “Birileri ülkeyi germek için ‘Bize soruşturma açın’ dercesine ortalıkta dolaşıyor” cümlesi gündemde. Malum TÜSİAD’ın 3 bin kişinin emeğiyle hazırlanan raporunu sunduğu için YİK Başkanı Ömer Aras hakkında soruşturma başlatıldı. Raporda aslında ülkeye daha fazla dış yatırım gelmesi için tavsiyeler yer alıyordu. Hukukun üstünlüğünün, yargı bağımsızlığının, öngörülebilirliğin, yapısal reformların, adil paylaşımın, eğitimde fırsat eşitliğinin önemine vurgu yapılıyordu. Tüm alanlardaki sorunlar sıralanıp “Çöken bir sistemdir” eleştirisi yapılıyordu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan hâlâ sessiz. Ancak MHP Genel Başkanı Bahçeli, TÜSİAD Başkanı’na CHP’nin cumhurbaşkanı adayı olmasını bile önerdi. Bakanlardan art arda sert tepkiler geldi. En dikkat çekeni, eleştirilerin odağındaki “Adalet”in tepesindeki isim olan Bakan Tunç’tandı. Bu soruşturmaların hiçbirinin olmasını istemediklerini söyledi ama tespitlerin “hukuk sistemine müdahale” olduğunu iddia etti. Tespitlerin, yargıyı nasıl etkilediğinden ya da etkileyebileceğinden bahsetmedi. Kabine’deki mesai arkadaşı Mehmet Şimşek kapı kapı yabancı yatırım ararken Yılmaz Tunç’a cevap niteliğinde bir açıklama kendisi de bir hukukçu olan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’tan geldi. “Bir tweet attıktan sonra sabaha karşı evinizden alınıyorsanız veya bir konuşma yaptıktan yarım saat sonra yandaş medyada sizin hakkınızda soruşturma açıldığı duyuruluyorsa kimse yargının bağımsız olduğunu iddia edemez. Bunun zararı ülkemize. Böyle bir ülkeye kimse yatırım yapmaz. Ne kadar çok hukuk, ne kadar çok demokrasi, o kadar ekmek demektir. Bugünkü açlığın, fakirliğin sebepleri israfın yanı sıra bu tür muamelelerdir” dedi. Bu ülkede İBB Başkanı İmamoğlu’na aynı anda 4 siyasi yasak davası birden açılmış durumda. Hakkında toplam 21 yıla kadar hapis cezası isteniyor. Zafer Partisi’nin Genel Başkanı Ümit Özdağ Cumhurbaşkanı’na hakaretten tutuklu. Dün, “Günün Soruşturması” olarak DEM Partili Tatvan Belediye Başkanı Mümin Erol da aynı suçtan gözaltına alındı. Tarihçisinden astroloğuna, siyasetçisinden yetişkin içerik üreticisine, fenomenine onlarca kişiye soruşturma açıldı. Silivri Cezaevi’ne giden muhalefet vekilleri artık 1 değil, 2 değil, 9-10 kişiyi ziyaret edip çıkıyor. 11 ayda 11 belediyeye kayyum atandı. Toplamda 2,6 milyon seçmenin iradesi yok sayılmış halde. Türkiye, Hukukun Üstünlüğü Endeksi raporunda 142 ülke arasında 117. sıraya geriledi. Gaziantep’te AKP Milletvekili İrfan Çelikaslan’ın fabrikasında günlerdir grev var. İşçiler adına müzakereyi yürüten BİRTEK-SEN Genel Başkanı Mehmet Türkmen 2 kez gözaltına alındıktan sonra dün “Günün Tutuklusu” olarak listelere geçti. Maçlar bile tarafsız olsun diye yabancı VAR hakemlerine emanet edildi. Ancak ekmeği sofradan eksilten bu tespitleri yapmanın hukuk sistemine müdahale olduğunu savunuyor Adalet Bakanı. Geçen hafta Cumhurbaşkanı’na hakaretten tutuklanmamanın altın reçetesinin Cumhurbaşkanı’na hakaret etmemek olduğunu söylemişti Bakan. Tespitler konusunda da mesajı siz buradan alırsınız…
Tepeden tırnağa imtiyazlıyız!
AKP Gaziantep Milletvekili, fabrikatör İrfan Çelikaslan’ın dün tutuklanan Sendika Başkanı Mehmet Türkmen ile grev sırasındaki bir tartışmasını konuşuyoruz günlerdir. Cep telefonu ile çekilen o görüntülerde milletin vekili Çelikaslan “O kadar para kazandın, zengin oldun, işçinin de hakkını ver” diyen sendika başkanına “Zenginliği Allah verdi” diyebildi. Yine Gaziantep’te grev olan bir başka fabrikanın yöneticisi “Sen bir yevmiyenin peşinde koşan adamsın” diye yerleşkeden kovabildi grevdeki “sıradan” çalışanını. Seçmeni doktor dövebilmekle övününce, vekili belki de bunu teşvik etme “ihtiyacı” hissetti. AKP Kırklareli Milletvekili Gökhan Sarıçam “Sağlık hizmetinden memnun kalmazsanız gidin sağlık çalışanlarının gırtlağına yapışın” dedi. Vekiller böyle söyleyince il başkanları el yükseltti. AKP Aydın İl Başkanı Mehmet Erdem “Cumhurbaşkanı bu yılı ‘Aile Yılı’ ilan etmişti, ben bu yılı ‘Sabır Yılı’ ilan ediyorum” deme hakkını gördü kendinde. Emeklilere seslenip sabredin diyebildi. İktidarda bulunduğu 23 yılda AKP’nin kendi zengin zümresini yarattığı bir sır değil. Ama sadece zengin değil, artık kendini “imtiyazlı” da görüyor bu zümre. Kendilerini diğer “sıradan”lardan çok farklı konumlandırıyorlar. Üstelik anlaşılan o ki bu haletiruhiye vekilinden il başkanına yani tepeden tırnağa kadar sirayet etmiş halde!
Source: Damla Doğan Tuncel
Basına önemli bir uyarı geldi
Basın İlan Kurumu (BİK) gazetelerin tirajına, internet haber sitelerinin okunma sayılarına göre resmi ilan dağıtımı yapıyor. Yeri geliyor, gazetelerin, internet sitelerinin resmi ilanlarını kesiyor, geçici olarak donduruyor. Bunların hepsinde verilen kararların doğru olduğu söylenemez. Yerel gazeteler kapanıyor. O yüzden birçok gazete sahibi bir araya getirilip tek gazetede birleşmeleri sağlanıyor. Bir yandan da belirli sayıda kadrolu eleman çalıştırma zorunluluğu var. Gazeteler, siteler kazanamadığı için çoğu ödeme yapmakta zorlanıyor ya da farklı yollara giriyor.
BİK Genel Müdürü Cavit Erkılınç, Konya’da yapılan bölge toplantısında önemli uyarılarda bulundu. BİK Analitik Sistemine yönelik manipülasyon teşebbüsünde bulunan internet haber sitelerini çok iyi bildiklerini belirtti. Erkılınç, “Şimdiye kadar sabrettik, uyarmakla yetindik. Ama artık bıçak kemiğe dayandı. Hileli yöntemlere başvurduğunu tespit ettiğimiz internet haber sitelerine ‘ağır ihlal’ maddesini uygulamaya başlayacağız. İhlali yapan internet haber sitesi, resmi ilan yayımlama hakkını kaybedecek ve yeni yayın sayılacak” dedi.
SAHTECİLİK YAYGIN
Genel Müdür’ün bu sözleri üzerine, bir kısım yerel basın kuruluşları ve cemiyet-federasyon gibi meslek örgütleri, “Genel Müdür basını tehdit etti” diye yaylım ateşine başladı.
BİK, basını resmi ilanla destekleme karşılığında, başta istihdama katkıyı, halkın haber alma hakkı adına nitelikli gazetecilik yapılmasını, belirli sayıda okuyucuya veya izleyiciye ulaşılmasını ön koşul olarak belirliyor ve bunların yerine getirilip getirilmediğini denetliyor.
Bazı yerel gazetelerde, asgari kadroda çalıştırılıyor gösterilen isimlerin gerçekte çalıştırılmadığı, kâğıt üzerinde kaldığı, haberlerin kopyala-yapıştır yöntemiyle oluşturulduğu, baskı ve satış sayılarının da yine kâğıt üzerinde abartıldığı öteden beri ısrarla iddia ediliyor.
İnternet haber sitelerine resmi ilan verilmeye başlanmasından sonra, BİK’in belirlediği izlenirlik-okunurluk sayılarının, bot hesaplardan sahtecilikle tutturulduğu ise BİK’in kurduğu sistemle artık belirleniyor. Anadolu’da, gerek yazılı basın, gerekse internet haber sitesi olarak, gerçek kadrolarla “nitelikli” gazetecilik yapanların hakları yeniyor.
ÇOK SESLİLİK BU DEĞİL
Kurallara uyan, nitelikli gazetecilik yapma uğruna ağır giderlerin altında ezilen gazeteler ve internet haber siteleri, haksız rekabet mağduru oluyor. Nitelikli gazetecilik yapılmadıktan sonra, çok yerel gazete veya çok internet haber sitesinin varlığı, çok seslilik veya demokrasi anlamına gelmiyor.
BİK Genel Müdürü Erkılınç, tüm toplantılarda, devletin resmi ilan pastasından hak etmeyenlerin pay almaması gerektiğini, yerel gazetecilikte niceliğin değil, niteliğin önemli olduğunu vurguluyor. Konya toplantısında “ağır ihlal” maddesini uygulamaya başlayacaklarını belirtmesiyle de “adalet” için ciddi yaptırımları uygulamaya koyacakları anlamı taşıyor.
Bunun “tehdit” olarak gösterilmeye çalışılması ise haksız şekilde elde ettikleri resmi ilan gelirlerini kaybetme endişesine kapılanların “algı operasyonu” şeklinde yorumlanıyor.
Basın özgürlüğü için çaba göstermek, demokrasiye inanan herkesin görevi ve sorumluluğu, ama “adalet” de herkesin vicdani sorumluluğudur…
KURALLARA UYAN YARARLANMALI
Kuruluşunun 40. yaşı kutlanan Çorum Haber gazetesinde, Genel Müdürü Mehmet Yolyapar’ın Anadolu basını üzerine önemli bir yazısı yer aldı. O yazıdan bir bölüm aktarıyorum:
“Yerel medyada ‘adalet’ için yıllardır çırpınıp duruyorum. Devletin resmi ilan desteğinden, kurallara uygun, gerçek anlamda gazetecilik yapan ‘nitelikli’ yerel gazeteler ve internet haber siteleri yararlansın, niteliksizler bu pastadan, hak etmedikleri payları alamasın istiyorum. Hakkın, hukukun, dürüstlüğün gereği bu.
SİYASETÇİYİ SOKUYORLAR
Sektörün içindeki birtakım çıkar odakları, pastadan haksız pay alma çabası içinde, Basın İlan Kurumu’na baskı adına siyaset kurumundan da yararlanıyor. Bir kısım arkadaşlarımız, sahip oldukları yayın organlarıyla veya başına geçtikleri mesleki kuruluşlarla, kendilerine konfor alanı ve dokunulmazlık zırhı oluşturuyor. Bu rahatlık içinde birtakım kuralları yerine getirmeseler de resmi ilan imkanlarından yararlanmaya devam etme hakkını kendilerinde görüyor. Benim itirazım tam da buna.
Meslekte 55. yılımda hâlâ gerçek bir emekçi olarak, tam zamanlı çalışmaya devam ediyorum. Bu sektörün içindeki herkese de ‘Gerçek anlamda gazetecilik yapın’ çağrısında bulunuyorum. Çünkü, BİK tarafından belirlenen kriterlere, gerçek gazetecilikle ulaşılabileceğini biliyorum. Hak ve adalet adına sürekli ahkam kesen meslektaşların, bu değerlere kayıtsız kalmamaları gerektiğini çok iyi biliyorum. Benim inancıma göre hak yiyen kadar buna alet olan da vebal altındadır.”
Değerli meslektaşım Mehmet Yolyapar yazdıklarında haksız mı?
Source: Saygı Öztürk
Vatandaşın pul kadar değeri yok
İktidarın ülkedeki sorunlara çözüm üretmek yerine bir pazarlama kampanyası gibi isimlerle imaj çalışması sürüyor. Geçen sene ilan edilen “2024 Emekliler Yılı” emeklilerin hiçbir derdine derman olmadı. 2025 ise “Aile Yılı” ilan edildi. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı hanelere verdiği maddi destek ile övünürken; bu yıl hane başına aylık 2 bin 494 TL yardım yapılacak. 4 kişilik bir ailenin kişi başı günlük yardım tutarı, 20 lira 78 kuruş olacak. Aileye verilen destek 20 lirayı ancak geçerken, Bakanlığın “Aile Yılı” dolayısıyla PTT’ye bastırdığı pullara ise 29 lira fiyat konuldu. Aileye yapılan bir günlük yardım bir “Aile Yılı Pulu” almaya yetmiyor.
İNTERNETTE SATILIYOR
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın 2025 yılı Performans Programı’nda bu yıl hanelere yapılan ortalama sosyal yardım verileri de yer aldı. Buna göre 4 kişilik bir haneye aylık 2 bin 494 TL yardım yapılacak. Böylelikle kişi başı günlük yardım tutarı 20.78 TL olacak. Öte yandan Bakanlık “Aile Yılı” dolayısı ile Posta ve Telgraf Teşkilatı’na (PTT) pul da bastırıldı ve satışa sunuldu. Bakanlığın sosyal medya sitesinde, “2025 Aile Yılı etkinlikleri kapsamında Bakanlığın girişimiyle PTT AŞ tarafından 2025 Aile Yılı konulu 100 bin adet anma pulu ve 2 bin 500 adet ilk gün zarfı tedavüle sunuldu. Anma pulu, 36×52 milimetre boyutlarında ve 29 lira bedelle, pula ait ilk gün zarfı ise 58 lira bedelle PTT iş yerleri ve şirkete ait www.filateli.gov.tr internet adresinde satışına başlandı” denildi. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, bir adet pulu 29 TL’ye satarken, bir kişiye yaptığı günlük yardım, 20.78 lirada kaldı ve tepki topladı. 20 lira 78 kuruşa bir çay ile simit bile alamayan vatandaş, “Pul kadar değerimiz yok” dedi.
4.9 milyon aile sosyal yardıma muhtaç yaşıyor
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, 4.9 milyon hanenin yani yaklaşık 20 milyon kişinin sosyal yardımdan yararlandığını açıkladı. İktidar sık sık bu yardımlarla övünürken, Bakanlığın 2025 yılı Performans Programı’na göre 2024 yılında 4 milyon 87 bin 785 haneye elektrik yardımı yapıldı ve 4 milyon 87 bin 785 evin ışıkları maddi yardım sayesinde yandı. Destek verilen 9 milyon 444 bin 458 kişi ise Genel Sağlık Sigorta primini ödeyemedi.
Source: Deniz Ayhan
23 yıl oldu bırakın gidin artık
İktidarın sık sık vatandaşlardan ‘sabır’ dilenmesi, vatandaşı çileden çıkartıyor. Son olarak Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in “Bazı makroekonomik sorunlarımız var. Bazı sorunların çözümü zaman gerektiriyor. Bunu başaracağız, zamanımız da var” sözlerini değerlendiren vatandaşlar, AKP’nin 23 yıllık iktidarına atıf yaparak “20 yıl oldu, daha nasıl düzeltecekler? İnandırıcı gelmiyor. Yapamıyorlar, mahvettiler” dedi.
DAHA NE KADAR BEKLEYECEĞİZ?
İstanbul Küçükbakkalköy pazarında mikrofon uzatılan vatandaşların ekonomi yönetiminin sabır telkinlerine tepki gösterdi. Emekli olduğu halde bir okulda hademe olarak çalıştığını ve buna rağmen pazardan istediğini alamadığını söyleyen bir vatandaş, “Zaman bitti” derken, bir diğer vatandaş ise “Bitti, ülke bitti. Bıraksınlar artık, insanların dayanacağı kalmadı” dedi. Bir diğer vatandaş da, “Ne zamana kadar bekleyeceğiz ekonomi düzelecek diye, bilmiyorum. Yeşillik aldım, biraz sebze aldım, 600 lira sadece bu kısmı tuttu” diye konuştu. Osman Gül isimli vatandaş, “Oyalıyorlar insanları, başka bir şey değil. Sabır diyorlar ama kendileri hiç de aynı şekilde yaşamıyorlar” dedi.
‘BAŞARACAĞIZ’ DİYEN ŞİMŞEK’E VATANDAŞTAN YANIT:
Liseliler bile düzeltir
– Zeynel Çolaklı: Benim şöyle fikrim var. Muhakkak bakanların hepsi iyi biliyordur ama, şurada bir Anadolu Lisesi var, oradan bir bakanlar kurulu koysak Türkiye”yi 6 ayda, bilemedin 1 yılda düze kavuştururlar. Çünkü onlar, otobüsle giderler, konforu sevmezler, tavuk-pilav yerler, memleketi 1 senede düzeltirler.
Vekiller görmüyor mu?
– Ali Fuat Çoğunlar: 20 yıl oldu, daha nasıl düzeltecekler? İnandırıcı gelmiyor, artık herkes uyandı bence. Yapamıyorlar, mahvettiler. Çok zor durumda insanlar. Bizim evimiz var, zor geçiniyoruz. Bir de evi olmayanlar var. Çok sefil durumda insanlar var. Milletvekilleri veya bakanlar görmüyorlar mı?
Source: Anka
Belediye sizinle alay ediyor
Bolu halkı uykuda. Gerçekleri göremiyor. İtiraz etmiyor. Eleştirmiyor. Karşı çıkmıyor. Magazinden kurtulamıyor. Bir dostumuz dedi ki: Belediye çalışanlarına çok aşırı maaşlar ödeniyor. Bunun mali bütçesi halkın cebinden alınıyor. Suyun en bol olduğu bölgede en pahalı su nasıl olabilir? Katı atık bertaraf bedeli, çevre temizlik bedeli, yol bedeli, bakım bedeli, emlak vergisi gibi adlarla sürekli fatura çıkarılıyor. Belediyeye son 25 yılda alınan personel sayısı nedir? Sınav neden yapılmıyor? Şeffaf olmak yasak mı? Konser zırtapozluklarına toplumun parası saçılamaz. Kitaba, bilime, fenne, eğitime para saçılmalı. 45 yıldır elektrik, elektronik ile ilgiliyim. Başka hiçbir kentte bu kadar paçoz, bu kadar sakil, bu kadar kitsch, bu kadar Arap şeyhi tarzı, bu kadar estetikten yoksun, bu kadar israfçı dış aydınlatmalar görmedim. Burası Las Vegas değil. Burası Tayland değil. Burası Lefkoşa kumarhanesi değil. Sokaklara bolca takılan yüksek güçlü led ürünler yüzünden halkın ayda en az 2 milyon TL parası çöpe gidiyor. Bunu arzu eden herkese hesap yoluyla kanıtlayabilirim.Dünyanın en zengin Finlandiya, İsveç, Danimarka, Almanya gibi ülkelerinde tüm dış aydınlatmalar sensörlüdür. Sokaklar boşken yüzde 10 aydınlatma vardır.Son üç günde Bolu’nun 10 kadar semtini dolaştım. Aydınlatma direklerinin perişan, yoz halinden utandım. Halkın parası bu denli hoyratça harcanmamalı. Belediyecilik bu değil. Demokrasi bu değil. Sosyal demokrasi bu değil. Müslümanlık bu değil. Kur’an-ı Kerim istismarı ile bir yere varılamıyor. Sahte TV kanallarına konuşmak adaleti geliştirmiyor. X adlı site ile lak lak etmek ilerleme sağlamıyor. Mercedes makam arabası ile caka satmak hangi insanlık kitabında yazıyor? GÜNÜN SÖZÜ “Sesine güvenip bağırarak konuşan gerçekte kendisine güvenmeyendir. Sesin yüksekliği söylenenin içeriğini haklı kılmaz. Konuşmak her şeyi söylememek becerisidir. Kendisiyle konuşan başkasıyla konuşamaz.” Yekta Güngör ÖZDEN‘PROTEST KAHTALI MIÇE’ TÜRKÜ SÖYLEDİĞİM İÇİN HEP DAYAK YEDİMANTALYA’da o illet hastalıktan sonra kaybettiğimiz büyük müzik adamı, hümanist ve saygın müzik insanı Kahtalı Mıçe (Mustafa Aslan) önceki gün memleketi Kahta’da toprağa verildi. Antalya’dan Kahta’ya kadar 1000 araçlık konvoy uğurlamış kendisini. Gazeteci dostumuz Salih Uçar, ‘sadece Türkiye’den değil yurtdışından birçok seveni de gelmişti’ dedi. Kendisini Ertuğrul Özkök sayesinde tanımış ve sevmiştik. Daha sonra rahmetli Fikret Otyam’ın her yılki anma toplantılarında onun hemşerisi ve turizmci Ramazan Aslan’ın daveti ile biz dostlarıyla bir arada olurduk. Onu en iyi tanıyan yakını Adıyamanlı bir başka hemşerisi de Kadir Dursun’du.‘Protest Kahtalı Mıçe!” başlıklı bir yazı yazmış. “Gençlikte insanın duruşu ve düşünceleri daha protest oluyor; doğal olarak dinlediğimiz müziklerde…” diyor ve anlatıyor: “Ahmet Kaya, Theodorakis, Bulutsuzluk Özlemi, Joan Baez, Tracy Chapmn vs… Tabii ki bölgemin insanı olduğu için Kahtalı Miçe’yi de dinlerdik” diyor. Ve şöyle devam ediyor: “Kahtalı Mıçe, darbe dönemlerinde sürgün hayatı yaşayan bölgenin en protest duruşlu sanatçısıydı. Bakmayın öyle kaba konuşuyor olmasına; Marquez bilir, Marks bilir, Nazım bilir, Ahmet Arif bilir, Itri bilir, zor da olsa Bach da bilir. Güzel musiki okur ve zengin bir edebi bilgiye sahiptir. Dobradır. İnsanı ezen ne varsa dile getirir. Cesaretlidir, ağalık düzenini eleştirebilmiştir, onu yaşamak zorunda kaldığında bile insana insan olmayı unutturanla savaşır. Hem hayatında hem şarkılarında. Kahtalı Mıçe’nin şarkılarında besteden çok sözleri önemlidir.Onun şu sözleri unutulmaz:‘Ben Türkü söylediğim için hep dayak yedim! Yine 12 Eylül’de Türkü söylediğimi için tutuklandım, aylarca hapis yattım. İşkenceden işitme kaybına uğradım.’”(Geçen yıl MESAM’ın ödül töreninde Prof. Dr. Bingür Sönmez’le sağlığı üzerine sohbet etmiş ve birlikte kendi dallarımızda ödül almıştık.) MESAJ PANOSU – BODRUM Belediyesi ‘kent lokantası’ açmış; üç çeşit yemek 100 lira… Bu ne perhiz bu ne turşu? Metin ALTAY- CHP Mersin Milletvekili Gülcan Kış, TÜİK’in açıkladığı Aralık 2024 işsizlik verilerinin gerçeği yansıtmadığını belirterek, “İktidar işsizliği makyajlıyor, ama gerçek işsiz sayısı 11.5 milyonu aştı ve icra dosyaları patladı” dedi.ABHAZYA SEÇİMİ 1 MART’A KALDI15 Şubat’ta yapılan Abhazya Cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılan beş adayın hiçbirinin % 50 artı 1 oy oranına ulaşamaması üzerine en yüksek oy alan iki adayın Badra Gunba ve Adgur Ardzinba’nın 1 Mart’ta yapılacak ikinci turda yarışacakları açıklandı. Seçim süreci, Abhazya’nın bağımsızlık hassasiyetleri ve siyasi geleceği olarak kritik bir seçim olarak kabul ediliyor. Abhazya’nın, Gürcistan’a bağlanmasının ülkenin eriyip yok olacağı yolundaki endişeleri beraberinde getiriyor.KİTAPLAR – BÜLENT Eczacıbaşı ‘Biraz Daha Düşünce-İşinsanları için Denemeler’ (YKY)- BANU Avar ‘Alaycı Kuş’ (Remzi Kitabevi)- METİN Toker ‘Gazeteci olan Adamın Hikayesi’ (Yayına hazırlayan Gülsün Bilgehan) (Cumhuriyet Kitapları)- 12 YAZARDAN düzenleyen Pınar Öztürk ‘Ankara’nın Sırrı Hacı Bayram-ı Veli’ (Ankara Kent Konseyi)- BELMA Akçura ‘Kaldırın Şu Heykeli Buradan- Heykeller üzerinden, toplumların kendileriyle ve bellekleriyle sınavına dair acı hikayeler’ (İletişim)- ÖZCAN Pehlivanoğlu ‘Merhaba Rumeli’ Yunanistan, Bulgaristan, Makedonya, Kosova, Romanya, Sancak, Bosna Hersek ve ‘Sarı Paşa’ sevgisi. (IQ Kültür Sanat Yayıncılık)- ÖZDEMİR Başat ‘İslam’da Mezhepler Tarikatlar, Kökenleri ve Bağlantıları’ (Berfin)- BERKAY Orhaner ‘Kurumsal Sorumluluk-Uygulamaları, Kültürle Etkileşimi, Türkiye’deki Yansımaları’ (Remzi)- YEKTA Güngör Özden ‘Özgün Sözler’ (İleri Yayınları) BİLİYOR MUSUNUZ? – SERGİLERİ dünyanın 36 farklı müze koleksiyonunda yer alan Alev Ebuzziya Siesbye’nin yeni eserlerinin Fondation Cartier (Paris) ve Pierre Marie Giraud (Brüksel) sonrası bu kez Galeri Nev İstanbul’da 25-28 Mart’ta sergileneceğini…- USTA sanatçı İlhan Şeşen’in 55. sanat yılının Kadıköy Belediyesi tarafından düzenlenen ‘Tek Şarkılık Konser’le kutlandığını, gecede ünlü isimlerin, Şeşen’in unutulmaz şarkılarını seslendirdiğini…- BURSA Nilüfer Belediyesinin 2025 yılını, usta kalem Rıfat Ilgaz’a adadığını, yıl boyunca Ilgaz’ın eserlerinin çeşitli etkinliklerde konu edilerek ele alınacağını…
Source: Yalçın Bayer
TÜSİAD’ın demokrasi sicili ve açılan soruşturma
Eski Türkiye’de askeri vesayet ve yargı vesayeti vardı, bir de TÜSİAD vesayeti vardı. 12 Mart’ta askerlerin demokrasinin üzerinden tankla geçtiği karanlık günlerde kuruldukları için midir, yoksa küresel bağlantıları nedeniyle midir hep zinde kuvvetlerin yanında yer aldılar.TANKLARA SELAM DURDULARKenan Evren’e selam durup, Turgut Özal’a karşı çıktılar. 28 Şubat’çılarla kol kola girip Erbakan Hoca’yı devirdiler. Cumhuriyet mitinglerini, 367 kararını, 27 Nisan e-muhtırasını alkışlayıp, 15 Temmuz’da tanklar yürürken Şişli’de, Taksim’de “çak” yapanların safında yer aldılar. Tanklara selam durdular, seçilmişleri hedef aldılar.ECEVİT’İ DÜŞÜREN İLANLAREcevit’i devirmek için “Gerçekçi çıkış yolu” ve “Ulus bekliyor” adıyla 4 gün boyunca gazetelere ilan verdiler. TÜSİAD’ın neyi beklediği bu ilanlar yayımlandıktan 1 yıl sonra gelen 12 Eylül darbesiyle ortaya çıktı. CHP, TÜSİAD’ı savunuyor ama Ecevit’in iktidarını yıkan TÜSİAD’dı.ECEVİT’İ TEHDİT ETTİLEREcevit, TÜSİAD ilanlarının arkasındaki karanlık ilişkiler ağını şöyle anlatmıştı: “1979’un mayıs ayı başında, ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Warren Christopher benimle özel ve gizli bir görüşme yapmak üzere Ankara’ya geldi. ‘Size bir müjdem var! Beklediğiniz dış yardım gerçekleşecek, ancak sizden bir ricamız olacak’ diyerek asıl konuya geçti… Her gün Türkiye’den kalkacak ve Sovyetler Birliği üzerinde casus uçuşlar yapacak uçaklar için izin istiyordu… Ben böyle bir izni ancak Sovyetler’den onay alınması koşuluyla verebileceğimizi söyleyince, Christopher bana ‘Siz müttefikimiz olarak bunu bize nasıl söylersiniz?’ diye sert tepki gösterdi… Ben de ona ‘Evet müttefikiz, ancak siz SALT-2 Anlaşması’nı bizimle değil Sovyetler Birliği ile imzaladınız. Ben bu durumu geçenlerde Dışişleri Bakanınız Cyrus Vence’e de söyledim. Kendisi anlattıklarımı makul buldu’ dedim. Christopher, bana verecek yanıt bulamayınca çok sinirlendi ve ‘Onu bunu bilmem, siz bize bu izni vermezseniz dışarıdan bir dolar dahi yardım alamazsınız’ diye tehdit etti!”ABD’DE DÜĞMEYE BASILIYOREcevit’in tavrı Washington’u rahatsız etmişti. Öyle ki 12 Eylül’den kısa bir süre önce ABD’ye giden bir grup Türk işinsanına Başkan Carter’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı Brzezinski, “Ecevit’le Türkiye bir yere varamaz” demişti.Ondan sonra gazetelere ilanlar vererek Ecevit’i devirdiler. ÖZAL’A DA DÜŞMAN OLDULAR 7 Ekim 1983 tarihinde ise gazeteler, “Zenginler Ecevit’e olduğu gibi Özal’a da cephe aldılar” manşetiyle çıkacaktı.Ecevit solcuydu. Özal liberal sağcı. Erbakan milli görüşçü. Erdoğan ise muhafazakâr demokrat.EVREN’E SELAM DURDULARTÜSİAD soldan sağa, liberalden milli görüşçüye, muhafazakâr demokrata kadar seçilmiş liderlere neden karşı çıktı? Çünkü TÜSİAD’ın seçilmişlerle sorunu var. Milli iradenin temsilcileriyle sorunlular. O nedenle Kenan Evren’e selam dururken, Turgut Özal’a karşı çıktılar diyorum.28 ŞUBAT’TAKİ ROLLERİTÜSİAD’ın demokrasi sicili bozuk denilince bozuluyorlar. Ama TÜSİAD tarihi bunun örnekleriyle dolu. Demokrasi mücadelesi verdiler de biz mi görmedik?28 Şubat’ta Refahyol Hükümeti’ni devirmek için askerin kontrolünde 5’li çete kurulmuştu. TÜSİAD, 5’li çetenin akıl hocalıklarını yapıyordu. TÜSİAD YİK Başkanı Ömer Aras, 2013 yılındaki Soma faciasından 6 Şubat’taki asrın depremine kadar bir görsel hazırlatmış, yaşanan tüm felaketleri toplamış, üzerine teğmenlerin ihracı ve gazetecilerin tutuklanmasını ekleyip karanlık bir Türkiye portresi oluşturmaya çalışmış. Bu bir algı operasyonu demektir. Bu siyaset mühendisliği demektir. 28 Şubat’a giden süreçte işinsanları benzer bir dille seçilmiş hükümete yüklenirken, Cumhurbaşkanı Demirel, “Bu ara rejim ağzıdır” demişti.6 Şubat’taki asrın felaketini diline dolayan TÜSİAD, bu millet bir bardak suyunu, bir lokma ekmeğini depremzedelerle paylaşırken ne yaptı acaba? Başka ülkeler gelip depremzedelere konutlar yaparken TÜSİAD ne yaptı? Mahalle mi kurdu? TÜSİAD’A SORULAR TÜSİAD’a bazı sorular soracağım.1. Teğmenlerin ihracına tepki gösterirken, yıllarca eşi başörtülü olduğu için ordudan ihraç edilenler hakkında konuştunuz mu?2. Başörtüsü yasağı nedeniyle kızlarımız üniversitelerin kapısından çevrilirken sesiniz çıktı mı?3. 28 Şubat’ta imam hatip düşmanlığı için getirilen katsayı uygulamasını önce bir rapor halinde yayımlatmıştı. Daha sonra 28 Şubat’ın kukla hükümeti tarafından uygulamaya konuldu. TÜSİAD ise katsayı uygulamasını sonuna kadar savundu. Peki ey TÜSİAD üyeleri, katsayı uygulaması birçok gencin eğitim hayatına mal olurken hiç vicdan azabı çektiniz mi?ERDOĞAN HAPSE GİRERKEN4. Erdoğan ‘bir şiir okudu’ diye hapse girerken tepki gösterdiniz mi?5. Refah Partisi kapatılırken, dönemin başbakanı Erbakan hapis cezası alırken itiraz ettiniz mi? Yoksa alkışladınız mı?6. AK Parti hakkında kapatma davası açılırken, Erdoğan’a siyasi yasak istenirken tepki gösterdiniz mi?TOGG’A SEVİNDİNİZ Mİ7. Bu millet ilk yerli ve milli arabayı yani TOGG’u üretirken, TCG Anadolu Gemisi’ni yüzdürürken, İHA, SİHA pazarında dünyada birincisi olurken, insansız savaş uçağı Kızılelma’yı, ilk yerli ve milli savaş uçağımız KAAN’ı üretirken, bir gün olsun alkışladınız mı? Bu milletin heyecanına ortak oldunuz mu?8. AK Parti iktidarlarının sağladığı siyasi istikrar içinde 10 kat, 20 kat büyüdünüz. Bu dönemde batan tek bir TÜSİAD üyesi oldu mu?SAADET’İN TÜSİAD AŞKI CHP’nin, Ecevit’in kemiklerini sızlatma pahasına TÜSİAD’ın yanında yer almasını yadırgamıyorum da Erbakan’ın partisi olduğu iddiasındaki Saadet Partisi’ne ne demeli? Mahmut Bey, senin destek verdiğin TÜSİAD Refahyol Hükümeti’ni yıktı. Erbakan Hoca’nın başbakanlıktan düşmesini, Refah Partisi’nin kapatılmasını ve Erbakan’a hapis cezasını destekledi. TÜSİAD’ın hatırı uğruna karşı çıktığın Erdoğan ise Erbakan Hoca’yı hapse girmekten kurtardı. Erbakan’ı deviren 28 Şubat paşalarından hesap sordu. Erbakan’ın ideali olan Ayasofya’yı açtı. Mahmut Bey senden daha farklı bir çıkış beklerdim, ama sen de Temel Karamollaoğlu’nun iflas eden Erdoğan düşmanlığı siyasetine saplandın. Hem de Erbakan düşmanı TÜSİAD’ın hatırına…TÜSİAD’A SORUŞTURMATÜSİAD eleştirdi. Ben de TÜSİAD’ı eleştirdim. Siyasiler de sert tepki gösterdi. Ama TÜSİAD hakkında soruşturma açılmasını doğru bulmuyorum. TÜSİAD’a soruşturma açmak TÜSİAD’ın iddialarına katkı sağlamış olur.
Source: Abdulkadir Selvi̇
Ağzından çıkanı kulağı duymayan bir milletvekili
Yaptığı konuşmayı baştan sona dinledim.*Kibar kibar, nazik nazik başladığı konuşmada vermek istediği ana mesaj şu:*“Biz devlet olarak sağlık yatırımları yapıyoruz. Hizmetin en iyi şekilde yürütülmesi için de sağlık çalışanlarımızdan çaba bekliyoruz.”*Kibar kibar, nazik nazik bu mesajı vermeye çalışan Milletvekili Sarıçam, konuşmasının sonuna doğru aniden olayı çığırından çıkarıp şöyle şeyler söylemeye başlıyor:*“Bundan sonra bir memnuniyetsizlik olursa… Vatandaşı, ‘Gidin sağlık personelinin gırtlağına yapışın, ben devlet olarak elimden geleni yaptım. Hizmeti vermeyen onlar’ diye kışkırtırım.”*Sağlık çalışanlarının canlarına kastedildiği bir memlekette bir milletvekilinin vatandaşlara “Gidin sağlık personelinin gırtlağına yapışın” diye tavsiyede bulunması, korkunç bir şey.*Sarıçam’a bu yaptığı nedeniyle büyük tepki geldi tabii. O da durumu düzeltmek için kendince bir çaba içine girdi.“Gülerek söyledim o sözü” dedi. “Espri maksatlıydı” dedi. “Çarpıtma var” dedi. “Manipülasyon” dedi. “Sağlık çalışanları başımızın tacı” dedi.Ve en sonunda da “her ne kadar konuşma videom çarpıtılmış olsa da alınganlık gösteren ve üzdüğüm tüm sağlık çalışanlarından özür dilerim” dedi.*Sayın Milletvekili!Kamuya açık bir konuşmanızda “Gidin sağlık personelinin gırtlağına yapışın” diyerek sağlık çalışanlarını hedef göstermişsiniz.Lamı cimi yok. Korkunç bir kışkırtmadır yaptığınız.Hiç laga luga yapmadan, hiç “çarpıtma / manipülasyon” falan demeden tertemiz biçimde çıkın ve şöyle deyin:“Ben çok büyük bir halt ettim ey halkım, affet beni.”ÖZGÜR ÖZEL TARİHE NASIL GEÇECEKSanırım tam olarak şöyle geçecek:*“Ekrem İmamoğlu’nu CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı yapmak gibi bir misyonu vardı. Misyonunu yerine getirdi. Ve siyasi tarihteki yerini almış oldu.”ERDOĞAN’IN TÜSİAD’A YANIT VERMESİNE GEREK YOKÇünkü Erdoğan, siyasi tarihinde TÜSİAD’a öyle muazzam ayarlar verdi ki…Onlardan birini alıp “işte TÜSİAD’a yanıt” diye okumak mümkün.*TÜSİAD açısından değişen bir şey yoksa…Erdoğan açısından değişen bir şey niye olsun ki?BAKALIM AVRUPA NE DİYECEKDünyayı 1990’larda kalmış kalıplarla değerlendiren birinin paylaşımı şöyleydi:*“TÜSİAD’a açılan soruşturmaya bakalım Avrupa ne diyecek?”*Hahaha! Avrupa’nın üzerinden Trump adlı bir buldozer geçiyor bugünlerde. Avrupa’nın sağa sola bir şey diyecek takati mi kaldı birader?CELAL ADAN’DAN BAHÇELİ MANİFESTOSUDevlet Bahçeli’nin sağlık durumuyla ilgili spekülasyonlara doyamayanların sosyal medyada yaptıkları kalleş paylaşımlar devam ederken MHP’nin önde gelen isimlerinden Celal Adan, bir Devlet Bahçeli manifestosu kaleme alıp benimle paylaştı.*Azıcık kısaltarak aktarıyorum bu manifestoyu:*- “Şair Dağlarca, ‘Milletler, büyük evlatlarıyla soluk alır’ demiştir. Aziz Türk milletinin son yıllarında bu ülke için umut ışığı olan en kıymetli evlatlarından biri de hiç şüphesiz liderimiz Sayın Devlet Bahçeli’dir. Liderimizin siyasi hayatı baştan sona kadar vatanperverliğin, inanmışlığın, adanmışlığın hikâyesidir.- Dürüst politikanın, tavizsiz duruşun, memleket için fedakârlığın ete kemiğe bürünmüş hâlidir. Millet menfaatini siyasi ikbalin önüne koyarak siyaset üretmenin mümkün olduğunu, politikanın çıkar dehlizlerine mahkûm edildiği bu çağda ortaya koyabilmiştir.- Gazi Alparslanlardan Gazi Mustafa Kemallere uzanan bir feda anlayışının günümüzdeki sancaktarı olmuştur. Onun hayat macerası bir Türkmen şahlanışıdır. Asya’nın bozkırlarından Torosların zirvesine gölgesi uzanan bir ulu çınarın mirasçısı, Yesevi’den Hacı Bektaşlara ulaşan bilgelik zincirinin muhafızıdır.- Onun ismi, Suriye’deki yetim Türkmen çocuktan, yıllar sonra Karabağ’a kavuşan beli bükük ihtiyara kadar cümle mazlumların yüreğinde umuttur. Onun ismi inandıkları için can veren binlerce şehidin yücelttiği sancaktır. Onun ismi aşılmayan hisar, kurumayan pınar, sarsılmayan duvardır.- Kısacası liderimiz Milliyetçi Hareket Partisi’nin ve onun kurumsal kimliğinde Türk milliyetçiliğinin mücessem ve müşahhas hâlidir. Gelecek vizyonu; milli şuur ve şiarı şekillendiren pusula, istikametimizi belirleyen haritadır. Hayır duamız, kutlu davamız ve vatan sevdamız ile daima Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli Bey’in emrinde ve yanında olacağız.”ÇEREZLİK NOTLAR- Sağından solundan önünden arkasından hiçbir fay geçmeyen Ankara’da 3.5 büyüklüğünde deprem meydana gelince Ankaralıların yaşadığı şaşkınlık, “uzaylı gören masum köylü” şaşkınlığı gibiydi. Geçmiş olsun Ankara!*- Yine başladı: Sivas ayazı mı daha fazla üşütür Erzurum kışı mı polemiği…*- Ekrem İmamoğlu’nun Erdoğan’ı hedef alan paylaşımına Fahrettin Altun yanıt vermiş. Ne yani? Bundan sonra Ekrem İmamoğlu’nun muhatabı İletişim Başkanı Fahrettin Altun mu olacak?*- Adile Naşit ve Kemal Sunal’a dil uzatan sarıklı bir şahsın videosu dolaşıyor Elon Musk’ın dükkânında. İddia ediyorum: Bu şahıs, takipçi kasmaya çalışan bir zavallıdır. Dikkate alınmamalıdır.*- Bu sefer kar tutacakmış. 15 santim falan diyorlar. Hiç umudum yok.*- Özcan Deniz’in ailesiyle başı fena halde dertte. Aile içi işlere karışmamak gerekir ama ben yine de bu olayda Özcan Deniz’i haklı buluyorum.*- Hep sıralama şöyle oluyor: Önce TÜSİAD, hükümete nota veriyor. Ardından The Economist, “Devirin Erdoğan’ı” falan diye kapak yapıyor. Bu kısır döngü, hiç şaşmıyor. En son aynısı yaşandı.
Source: Ahmet Hakan
Şiddetle kınıyoruz
Trabzonlular Federasyonu”ndan Başkan İsmail Turgut Öksüz ve Onur Kurulu Başkanı Tekin Küçükali”nin imzasıyla yapılan açıklamada, Uğurcan Çakır”a yapılan çirkin tezahüratlara tepki gösterildi. Açıklamada, “A Milli Takım kalecisi, Trabzonspor kaptanı Uğurcan Çakır”a son oynanan Beşiktaş – Trabzonspor maçı öncesi, müsabaka esnasında ve karşılaşma sonrasında edilen küfürleri şiddetle kınıyoruz. Üslup kişinin aynasıdır. Kötü söz sahibine aittir” denildi.
Source: Fotomaç
CHP’li belediyeden huzurevine yüzde 245 zam
Bursa”da CHP”li Nilüfer Belediyesi, ilçede hizmet veren İzzet Şadi Sayarel Huzurevi ile İnci, Taner Altınmakas Huzurevi”ndeki aylık kira ücretlerine fahiş oranda zam yaptı. Kararla ortak kullanılan odaların kirasına yüzde 150 oranında zam yapılırken, tek kişilik odaların zam oranları ise yüzde 245″i buldu. Huzurevlerine yapılan zam, Belediye Meclisi”nde AK Parti ve MHP”li üyelerin ret oyu vermesine rağmen CHP”li üyelerin oylarıyla kabul edildi. Kararla tek kişilik odaların kirası 5 bin 700 liradan 14 bin liraya yükseldi. Büyük odaların ücretlerinin ise 7 bin liradan 19 bin liraya çıktı. Zam kararını öğrenen huzurevi sakinleri fahiş artışa tepki gösterdi. İnci ve Taner Altınmakas Huzurevi”nde yaşayan Emin Olçay, “Huzurevinde kalanların maaşı ve verebileceği rakamlar belli. Ödeyemezsek çıkarılacağız. Sosyal belediyecilik emekliyi kış ayında dışarı atmak değildir” dedi. “CHP”LİYİM DEMEYE UTANIYORUM” İzzet Şadi Sayarel Huzurevi”nde kalan Mustafa Küçükadalı ise, “Buradaki insanlar dar gelirli. Bu nasıl sosyal belediyecilik? Artık CHP”liyim demeye utanır hale geldim” diye konuştu. Yusuf GÜL / SABAH
Source: Sabah
Evliliği bitiren havada uçan bir bardak oldu
İstanbul’da görülen boşanma davası son yılların en ilginç duruşmalarından birine sahne oldu. M.A. isimli erkek ile G.A. adlı kadın 2018 yılında hayatlarını birleştirdi. Çiftin çocukları bulunmuyordu. Ancak iddialara göre, G.A., evlilikleri boyunca eşine karşı hakaret içerikli sözler sarf ediyor, sürekli küçük düşürücü ve aşağılayıcı tavırlar sergiliyordu.
Evliliklerini bitiren olay ise bir akşam misafirlerin yanında yaşandı. G.A., eşinin kafasına bardak fırlattı! Misafirlerle ilgilenmeyen ve kocasına alaycı sözlerle hitap eden G.A., eşinin kendisini uyarması üzerine daha da öfkelendi ve fiziksel şiddete başvurdu.
Bu olayın ardından M.A., evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını belirterek çekişmeli boşanma davası açtı. Ayrıca, 5 bin lira nafaka ve 250 bin lira manevi tazminat talebinde bulundu. Davaya yanıt veren G.A. ise iddiaları kesin bir dille reddetti ve eşinin kendisine iftira attığını ileri sürdü.
Mahkemeden Tazminat Kararı
Yaklaşık bir yıl süren davada İstanbul Aile Mahkemesi, çiftin boşanmasına karar verdi. Mahkeme, eşine sürekli hakaret eden ve fiziksel şiddet uygulayan G.A.’yı ağır kusurlu bularak 20 bin lira manevi tazminat ödemesine hükmetti.
Source: Haber Merkezi
Saldırıdan sonra “Araplara ölüm” paylaşımı yaptı!
ABD basınında yer alan haberlere göre, Florida”nın Miami kentinde 15 Şubat”ta Mordechai Brafman (27) isimli ABD”li Yahudi, Filistinlilere benzettiği iki İsrailliyi vurdu. Saldırıya uğrayan İsrailli turistlerden biri, X hesabından, bunun “antisemitik” saldırı olduğunu iddia etti.X”teki profil isminin İbranice harflerle yazıldığı görülen ve paylaşımında İsrail bayrağı kullanan Yahudi turist, paylaşımında “Araplara ölüm” yazan Müslüman karşıtı (İslamofobik) ifadeye de yer verdi.ABD”li Müslümanların hakları için mücadele veren Amerikan-İslam İlişkileri Konseyi (CAIR) de Florida”da saldırıya uğradıktan sonra Arapları hedef alan ırkçı ve Müslüman karşıtı paylaşımda bulunan İsrailli turiste tepki gösterdi.CAIR Ulusal İcra Direktörü Nihad Awad, yaptığı yazılı açıklamada, olayın nefret suçu olmasının yanı sıra iç terör eylemi olarak da değerlendirilmesi gerektiğini belirtti.Awad, açıklamasında olayı kınayarak, “Miami Beach saldırısında hem İsrail yanlısı olduğu belirtilen failin hem de İsrail vatandaşı kurbanın ırkçı ve Filistin karşıtı görüşlere sahip olmaları ironik ve manidardır.” ifadesine yer verdi.İsrailli turistin paylaşımına sosyal medyada tepki verenlerden Müslüman sivil aktivist Kashif Chaudhry, “Bu, ne yazık ki İsrail”de ve ABD”deki İsrail yanlısı topluluklarda derinlere işlemiş Filistin karşıtı nefret ve telkinin sonucudur.” diye yazdı.ABD”nin Florida eyaletinde 15 Şubat gecesi bir araca, kamyonunda taşıdığı silahıyla, 17 el ateş açmasının ardından tutuklanan Mordechai Brafman, saldırıyı araçtakilerin “Filistinli olduklarını düşündüğü için” gerçekleştirdiğini itiraf etmişti.İsrail destekçisi olduğu anlaşılan Brafman, çıkarıldığı mahkemece iki kez “cinayete teşebbüs” suçlamasıyla tutuklanmıştı.Emniyetteki sorgusunda “gördüğü iki Filistinliyi vurarak öldürdüğünü” söyleyen Brafman”ın silahla ateş açtığı araçtaki iki kişi saldırıda yaralanmıştı.
Source: Www.star.com.tr
Çocuklarını cezalandırmak için soğuk suyla yıkayıp, hortumla döven baba tutuklandı
ŞANLIURFA”da, tuvaletlerini altlarına yaptıkları gerekçesiyle 5 ve 7 yaşındaki iki çocuk, babaları ve üvey anneleri tarafından evin çatısında çırılçıplak soyularak soğuk suyla yıkandı, ardından hortumla dövüldü. Komşuların ihbarı üzerine gözaltına alınan baba tutuklanırken, çocuklar devlet korumasına alındı.Olay, Süleymaniye Mahallesi”nde meydana geldi. İddiaya göre, isimleri açıklanmayan baba ve üvey anne, tuvaletlerini altlarına yapan çocuklarını cezalandırmak için evlerinin damına çıkardı. Çocukları soğuk havada çırılçıplak soyup, soğuk suyla yıkayan baba, ardından onları hortumla dövdü. Bu sırada üvey anne de eşine yardım etti. Çocukların çığlıklarını duyan komşular, yaşananları cep telefonu kamerasıyla görüntüleyerek polise ihbarda bulundu. İhbar üzerine olay yerine gelen polis ekipleri, baba ve üvey anneyi gözaltına aldı. Şanlıurfa Valiliği”nin talimatıyla Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü harekete geçerek çocuklar koruma altına alındı.VALİLİKTEN AÇIKLAMABabaları ve üvey anneleri tarafından şiddet gören mağdur çocuklarla ilgili Şanlıurfa Valiliği, açıklama yaptı. Olayın ardından babanın tutuklandığı belirtilen açıklamada şu ifadelere yer verildi:”16.02.2025 tarihinde sosyal medya ve basında yer alan “Şanlıurfa”da bir babanın çocuklarına şiddet uyguladığı” yönündeki haberler üzerine valiliğimiz tarafından açıklama yapılması gereği duyulmuştur. İl Emniyet Müdürlüğümüz tarafından olayla ilgili hızlı bir şekilde çalışma yapılmış, kötü muamelede bulunan baba gözaltına alınmış ve adli merciler tarafından tutuklanmıştır. Habere konu olan çocuklarımız, Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğümüz tarafından derhal koruma altına alınmıştır.”
Source: Ekim Devrim Manduz
Önemli Olan Eylem
Güven, karşı tarafın size zarar vermeyeceğine dair bir beklentidir; insanlar güvendiklerinde, karşılarındaki kişinin dürüst, tutarlı ve güvenilir bir şekilde davranacağını umut ederler. Birine güvendiğinizde, o kişinin sizin düşündüğünüz şekilde doğru hareket edeceğine dair bir beklentiniz vardır ve bu süreçte kendinizi savunmasız bırakırsınız. Ancak her güven risk taşır, çünkü sizin kontrolünüz dışında bir beklentiye dayalıdır. Eğer kişi beklediğiniz veya size vaat ettiği gibi davranmazsa, hayal kırıklığıyla birlikte karşınızdaki kişiye karşı duyduğunuz güven de azalmaya başlar.
Kişiler, birbirlerine olan güvenlerini hareketleriyle güçlendirirler. Ancak güven, kırılgan bir yapıdır; bir kez kırıldığında o kırıktan içeri hep şüphe sızacaktır. Şüphe de aynen bir damardan giren zehir gibi eninde sonunda güveni ya yok edecek ya da büyük hasar verecektir.
Herkes gibi ben de defalarca kandırıldım, aldatıldım, ihanete uğradım. Maalesef bu, hayatın doğal akışında var. Bunları yaşarken, etrafımdaki insanların da aynı yollardan geçtiğini gördüm. Sonunda geldiğim noktada, insanların aslında konuşurken olmak istedikleri ya da hayal ettikleri şeyleri söylediklerini, gerçekleri duygu durumlarına göre süsleyip abarttıklarını veya kötülediklerini anladım.
Sözlerin, vaatlerin çoğunlukla kolayca ağızdan çıktığına ve hiç söylenmemiş gibi yok olup gittiğine şahit oldum. Anladım ki aslında insanlar sözleriyle değil, hareketleriyle konuşuyorlar.
Bu yüzden, benim için güvenin gerçek ölçütü her zaman eylemler olmuştur. Sözler ne kadar güzel olursa olsun, insanın asıl niyetini eylemleri belirler. Sevgi, sadakat, dostluk gibi değerler sözle değil, davranışlarla ortaya çıkar. Bir insanın ne söylediği değil, ne yaptığı önemlidir; çünkü hareketler, duyguların ve niyetlerin en net ifadesidir.
Bugün Türkiye’deki siyasetçileri de değerlendirirken söylediklerine değil, yaptıklarına bir bakarsanız asıl niyetlerini daha iyi anlarsınız.
AKILLI ÇALIŞAN KAZANIR, FAZLA ÇALIŞAN YIPRANIR!
Haftalık çalışma saatinin 45 saati bulduğu Türkiye, insanların en fazla çalıştığı ülkelerden biri. Ancak, çalışma saatlerinin uzunluğu ve kazanılan ücretlerin düşüklüğü nedeniyle Türkiye, gelişmiş ülkelerin oldukça gerisinde kalıyor.
Avrupa ülkelerinde ise haftalık çalışma süreleri genel olarak 36-37 saat civarında. Aldıkları ücretlerin bizimkilerin çok üzerinde olduğunu söylemeye gerek bile yok. Hem daha çok çalışıp hem de Avrupa ülkelerinin en gerisinde olmayı başarıyoruz.
Aslında verimliliğin çalışma saatlerinin fazlalığından ziyade, çalışanların mutluluğuyla ilişkili olduğu çeşitli deneylerle ortaya konmuştu. Bazı büyük şirketler, çalışanlarını mutlu edebilmek için farklı yöntemler denediler ve başarılı oldular.
2019 yılında Japonya’da Microsoft, bu bulgulara dayanarak bir proje başlattı ve bir ay boyunca çalışanlarına cuma günlerini de tatil yaptı. Çalışma haftasının kısaltılması nedeniyle hiçbir çalışanın maaşı kesilmedi ve bu günler yıllık izinlerden düşülmedi. Microsoft Japonya’nın 3 günlük hafta sonu denemesi sonucunda, üretkenlikte yaklaşık yüzde 40 oranında bir artış olduğu açıklandı. Ayrıca, elektrik kullanımı da yüzde 23, kullanılan kâğıt miktarı ise yüzde 59 oranında azalmış. Çalışanların yüzde 92″si de bu uygulamadan memnun kaldıklarını belirtmişler.
Bu, nicelikten çok niteliğin önemli olduğunu gösteren bir deney. Yani, baktığımızda her zaman aklını kullanan kazanıyor. Darısı başımıza diyeceğim ama… Hayali bile çok uzak görünüyor.
Source: Pınar Turan
Havalimanlarında insanlar neden garip davranıyor? Psikologlar nedenini açıkladı
Birleşik Krallık”taki Leeds Beckett Üniversitesi”nde psikoloji dersleri veren Steve Taylor, bu konuyu Conversation adlı platformda kaleme aldığı bir yazıda detaylı bir şekilde ele alıyor. Taylor”a göre, bazı insanlar uçuş korkusu nedeniyle gerginlik yaşayabiliyor ve bu durum agresif davranışlara yol açabiliyor. Bazı yolcular ise rahatlamak amacıyla alkol tüketiyor, ancak bu durum onların daha kontrolsüz davranmasına neden olabiliyor.
GÜRÜLTÜ, KALABALIK VE BULANIKLAŞAN ALGILAR
Havalimanlarının gürültülü ve kalabalık ortamı da bu durumu tetikleyen faktörler arasında yer alıyor. Psikolog Taylor, havalimanlarında zaman ve mekan algısının bulanıklaşmasının da önemli bir rol oynadığını düşünüyor.
“Havalimanları, şimdiki zamanın pek de hoş karşılanmadığı bir tür belirsizlik alanıdır” diyen Taylor, herkesin dikkatini geleceğe, uçuşlarına ve varış noktalarına odakladığını belirtiyor. Bu durum, özellikle uçuşlar geciktiğinde büyük bir hayal kırıklığına yol açabiliyor.
SOSYAL SINIRLARIN ESNEMESİ VE KİMLİK BELİRSİZLİĞİ
Havalimanlarında sadece zaman ve mekan algısı değil, sosyal sınırlar da bulanıklaşıyor. Tanımadığınız insanlarla sohbet etme olasılığınızın arttığı bu ortamlarda, toplumun normal kuralları geçerliliğini yitirebiliyor. Taylor”a göre, bu durum insanların daha rahat ve kontrolsüz davranmasına neden olabiliyor.
Başka bir ülkeye seyahat etmek, ulusal sınırların arasında kalmak da davranışları etkileyebiliyor. Özellikle farklı bir zaman dilimine gidiyorsanız, hem mekan hem de zaman algınız daha da bozulabiliyor.
“Kendimizi zaman ve mekan üzerinden tanımlarız” diyen Taylor, bu tür işaretler olmadan insanların kendilerini boşlukta hissedebileceğini vurguluyor. Araştırmalar, bu türden oryantasyon bozukluklarının geçici olsa bile ruh sağlığını olumsuz etkileyebileceğini gösteriyor.
ÖZGÜRLEŞTİRİCİ ETKİ
Ancak Taylor”a göre, kimliği belirleyen unsurlardan veya zamandan “azade olunan” havalimanları aynı zamanda özgürleştirici bir etki de yaratabiliyor.
“Bir dizide her hafta aynı karakteri canlandırmak zorunda kalan oyuncular gibi, rollerimizin güvenliğinden hoşlanıyoruz ancak kendimizi yeni zorluklarla test etmeyi ve esnetmeyi arzuluyoruz” diyen Taylor, normal rutinlerin ve ortamların dışına çıkmanın canlandırıcı bir his verdiğini belirtiyor.
İdeal olan, havalimanında başlayan bu özgürlüğün yurt dışı maceraları boyunca devam etmesi. Sonuç olarak, havalimanlarında insanların tuhaf davranışlar sergilemesinin altında birçok farklı faktör yatıyor.
Uçuş korkusu, alkol tüketimi, gürültülü ve kalabalık ortam, zaman ve mekan algısının bulanıklaşması, sosyal sınırların esnemesi ve kimlik belirsizliği gibi etkenler bu davranışları tetikleyebiliyor.
Ancak aynı zamanda bu ortamlarda hissedilen özgürlük duygusu da insanların daha rahat ve spontane davranmasına olanak sağlayabiliyor.
Source: Haber Merkezi
Yeni yöntem “Sahiplen ve sal”! Bakanlıktan belediyelere ve terk edene ceza!
Başıboş köpek sorununu çözmek için yasal düzenleme yapıldı. Ancak bazı çevreler, yasayı aşmak için çeşitli formülleri devreye sokmaya başladı. Sorunun devam etmesini isteyen bu çevrelerin yeni yöntemi ise barınaklardaki köpekleri önce sahiplenmek ardından ise sokağa terk etmek. Tarım ve Orman Bakanlığı ise bu suiistimale izin vermedi. İki belediye ve barınaklardaki köpekleri sahiplenip sokağa terk eden kişiye ceza yağdı. 87 KÖPEĞİ USULSÜZ SAHİPLENDİLER Tarım ve Orman Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü ekipleri sosyal medyada yer alan haberler ve ihbarlar üzerine harekete geçti. 4 Şubat tarihinde Alfa Derneği Başkan Yardımcısı Özgür Yarlıgaç tarafından Hakkari’nin Yüksekova İlçesindeki Hayvan Bakımevinden 53 adet, Erzincan Hayvan Bakımevinden ise 15 adet sahipsiz hayvanın mevzuata aykırı şekilde çıkarılarak farklı bir şehre götürüldüğü tespit edildi. Yapılan Pet-Vet kontrollerinde bu hayvanların Özgür Yarlıgaç adına sahiplenilmediği görüldü. YASAYI ÇİĞNEDİ, REKOR CEZA YEDİ 11 Şubat’ta Samsun Doğa Koruma ve Milli Parklar Müdürlüğü personeli Alfa Derneği’nin resmi adresine gitti. Yapılan denetimde sahiplenilen köpeklerin orada olmadığı tespit edildi. 5199 sayılı Kanunun 14/n bendi ile ev hayvanını terk etmek yasak ve kanun hayvan başına 86 bin 358 TL idari para cezası uygulanmasını öngörüyor. Kanunun 28. maddesinin 2. fıkrasında yer alan “Maddede düzenlenen kabahatlerin veteriner hekim, veteriner sağlık teknisyeni,hayvan koruma derneği üyeleri, hayvan koruma vakfı üyeleri veya hayvanlara bakmak veya onları korumakla görevlendirilen kişiler tarafından işlenmesi durumunda verilecek ceza iki kat artırılarak uygulanır” hükmü gereğince iki katı artırılarak uygulanıyor. 67 hayvanın adreste bulunmadığın tespit edilmesi nedeniyle 17 milyon 357 bin 958 lira idari para cezası uygulanması için işlem başlatıldı. İKİ BELEDİYEYE DE CEZA KESİLDİ Söz konusu olayda iki belediyenin sorumluluğu bulunuyor. Bakanlık ekipleri yaptığı incelemede Yüksekova Belediyesi Hayvan Bakımevinde 53 hayvanının teslim edildiği ancak sahipsiz hayvan edinme formunun doldurulmadığı, hayvan pasaportlarının oluşturulmadığını belirledi. Kanuna muhalefet eden belediye 11 milyon 226 bin 540 TL idari para cezası kesildi. Erzincan Belediyesi’ndeki bakımevinde de benzer durum olduğu tespit edildi. 3 milyon 238 bin 425 TL idari para cezası uygulandı. 12 YAŞINDAKİ ESLEM HAYATINI KAYBETMİŞTİ Yüksekova’da karnesini aldıktan sonra eve dönen 12 yaşındaki Eslem Teker başıboş köpeklerin saldırısına uğramıştı. Talihsiz kız, kaldırıldığı hastanede doktorların tüm çabalarına rağmen kurtarılamayarak hayatını kaybetmişti.
Source: Habertürk
Almanya”da Türkleri de hedef alan ırkçı Hanau saldırısının üstünden 5 yıl geçti
Irkçı terör saldırısının beşinci yılı nedeniyle yarın Hanau”da tören ve çeşitli etkinlikler düzenlenecek, kurbanların farklı şehirlerdeki mezarları başında dini tören düzenlenip dua edilecek.
Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier, yarın düzenlenecek resmi anma törenine katılmak için Hanau”ya gidecek.
Yarın Hanau şehir mezarlığında düzenlenecek törenin ardından, Cumhurbaşkanı Steinmeier”in kentteki Hanau Kongre Parkı”nda düzenlenecek resmi törende konuşma yapması planlanıyor.
Törende, Hessen Eyalet Başbakanı Boris Rhein ile Hanau Belediye Başkanı Claus Kaminsky”nin de konuşma yapması bekleniyor.
Terör saldırısında yaşamını yitirenlerin yakınlarının da birer konuşma yapacağı törenin ardından dua edilecek.
Ayrıca gün boyu ve akşam, hayatını kaybedenler için şehirdeki camilerde ve kiliselerde dualar edilecek, ırkçılık karşıtı yürüyüşler yapılacak ve çeşitli anma etkinlikleri düzenlenecek.
Irkçı terör saldırısı
19 Şubat 2020″de, Tobias Rathjen tarafından şehir merkezindeki iki kafeye yönelik ırkçı terör saldırısında, aralarında 4 Türk”ün de bulunduğu 9 kişi hayatını kaybetmişti.
Özel harekat timinin saldırının ardında yaptığı operasyonda, 43 yaşındaki Rathjen ve 72 yaşındaki annesi evlerinde ölü bulunmuştu.
Saldırgan Rathjen”in avcılık belgesi olduğu ve ardında bir mektupla video bıraktığı kaydedilmişti.
Dönemin Başbakanı Angela Merkel saldırıyla ilgili “Irkçılık zehirdir, nefret de zehirdir ve bu zehir toplumumuzda vardır.” ifadelerini kullanmıştı.
Federal Savcılık tarafından Aralık 2021″de yapılan açıklamada, saldırıyla ilgili soruşturma kapsamında başka kişilerin suç ortağı, azmettirici veya yardımcı olduğuna ya da failin bir sırdaşı bulunduğuna dair yeterli delil bulunamadığı gerekçesiyle takipsizlik kararı verildiği bildirilmişti.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
Source:
Yoksul kadınlar üzerinden iğrenç hesap
Mardin”in Nusaybin ilçesi Şirin Bulvarı”nda Jin(Kadın) Market sahibi Lezgin Muhammed”in Tiktok”ta 17 bin takipçisi bulunuyor.
Lezgin Muhammed, her gün 3 ile 5 saat arasında canlı yayın açıyor. Yayını açmasıyla onu takip edenlere bildirim düşüyor ve kadınlar market önünde sıraya girmeye başlıyor.
Ardından takipçilerinden hediye isteyen Lezgin Muhammed, kapıda sıraya giren kadınları göstererek bir tür ‘modern dilencilik’ yapıyor.
HEM TAKİPÇİ KAZANIYOR HEM PARA
Türkiye Gazetesi”nden Mahmut Özay”ın haberine göre yayının sonunda ne kadar hediye gelirse bunu paraya çevirip o miktar kadar malzemeyi kendi dükkânından poşetleyerek saatlerce kapı önünde bekleyen kadınlara dağıtıyor.
Böylelikle hem marketindeki malzemeleri satıyor hem de kendi kanalında her gün takipçi artırıyor.
“2 SAAT SOĞUKTA BEKLEDİM 1 KİLO TUZ ALDIM”
İhtiyaç sahibi kadınlar zor durumda olduğu için bu sıraya girdiğini, çoğu zaman 3-5 saat beklemelerine rağmen eli boş döndüğünü ifade ediyor. Bir başka kadın da 2 saat soğukta kalmasına rağmen sadece bir kilo tuz aldığını o günden sonra da gitmediğini söyledi.
Source: Haber Merkezi
İsrail yanlısı ABD”linin Filistinli sanarak vurduğu kişiler, İsrailli çıktı
ABD”nin Florida eyaletinde yaşayan bir adam, “Filistinli oldukları” gerekçesiyle iki kişiye ateş açarak öldürmeye teşebbüs etti. İsrail yanlısı olduğu belirtilen adamın ateş açtığı iki kişi ise, İsrailli çıktı.
Miami-Dade County Cezaevi kayıtlarına göre, 27 yaşındaki saldırgan Mordekai Brafman, Cumartesi günü gerçekleşen silahlı saldırının ardından Pazar günü gözaltına alındı.
Miami Beach Polis Departmanı tarafından paylaşılan rapora göre, Brafman ifadesinde aracını sürerken iki kişiyi gördüğünü ve onların Filistinli olduğunu düşündüğünü söyledi.
Polis raporuna göre, “Arabayı durdurdum, ateş ettim ve onları öldürdüm” dedi. Ancak vurulan kişiler saldırıdan sağ kurtuldu. Biri omzundan, diğeri ise kolundan yaralandı. Yetkililer, saldırıya uğrayanların Filistinli değil, İsrailli ziyaretçiler olduğunu açıkladı.
Mordekai Brafman
ABD”DE NEFRET SUÇLARI ARTIYOR
İnsan hakları savunucuları, 7 Ekim 2023’te Hamas’ın İsrail’e düzenlediği saldırının ardından başlayan Gazze savaşından bu yana ABD’de Müslüman, Filistinli ve Yahudi karşıtı nefretin arttığını belirtiyor.
Son aylarda yaşanan saldırılar arasında Teksas’ta 3 yaşındaki Filistin asıllı bir kız çocuğunun boğulmaya çalışılması, Illinois’de 6 yaşındaki Filistin – Amerikalı bir çocuğun bıçaklanarak öldürülmesi ve Vermont’ta üç Filistin – Amerikalı öğrencinin vurulması yer alıyor.
Ayrıca New York’ta bir Müslüman adamın darp edilmesi ve Kaliforniya’da Filistin yanlısı protestoculara yönelik bir saldırı da endişeleri artırıyor.
Yahudi karşıtlığına dair endişeler de yükseliyor. Cornell Üniversitesi’nde Yahudilere yönelik şiddet tehditleri nedeniyle bir kişinin mahkum edilmesi, New York’ta bir Yahudi merkezine yönelik başarısız bir saldırı planı ve Michigan, Maryland ve Chicago’da Yahudi bireylere yönelik fiziksel saldırılar bu vakalar arasında yer alıyor.
Yetkililer, hem Filistinli hem de Yahudi karşıtı nefret suçlarının arttığını ve güvenlik önlemlerinin sıkılaştırılması gerektiğini belirtiyor.
Source: Haber Merkezi
Yasemin Minguzzi”den adalet çığlığı: “Dünyayı ayağa kaldıracağım”
Çellist Yasemin Minguzzi Kadıköy”de bit pazarındaki bıçaklı saldırı sonrası yaşam mücadelesini kaybeden oğlu 14 yaşındaki Mattia Ahmet Minguzzi için mesaj paylaştı. Acılı anne, “Adaleti sağlamadan bu dünyadan göçüp gitmeyeceğim” dedi.
Anne mesajında “Canım oğlum, bu yeryüzüne kendine bir misyon edinerek geldi ve melek olup gitti. Onun bu görevini annesi olarak üstlenecek, adaleti sağlamadan bu dünyadan göçüp gitmeyeceğim. Hepinizin çocukları benim çocuklarım, kollarım hepsine açık, kapımı çalın yeter! Değil ülkeyi, dünyayı ayağa kaldıracağım” ifadesini kullandı.
Kadıköy’deki bit pazarında, İtalyan restoran şefi Andrea Minguzzi ile çellist Yasemin Minguzzi”nun oğlu 14 yaşındaki Mattia Ahmet Minguzzi 24 Ocak”ta bıçaklı saldırıya uğradı.
Saldırıdan 14 gün sonra Mattia Ahmet Minguzzi yaşamını yitirdi.
Source: Deniz Işık Balkan
İşte Türkiye”nin güzellik pusulası: Kadınlar günde 70 dakikasını güzellik rutinlerine ayırıyor
L’Oréal Türkiye, Ipsos iş birliğiyle hazırladığı “Ayna Ayna Söyle Bize: Güzellik Pusulası Nedir Ülkemizde?” raporunu yayımladı. Araştırma, Türkiye’de güzellik anlayışı, tüketici tercihleri ve sektörün geleceğine dair önemli veriler sunuyor.
Rapora göre, 2024 yılında 158 milyar TL’ye ulaşan güzellik pazarının büyümeye devam etmesi bekleniyor. Türkiye, 2025 yılında Avrupa güzellik pazarının büyümesine yüzde 16 oranında katkı sağlayarak önemli bir rol üstlenecek. Önümüzdeki üç yıl içinde gençler (%45), erkekler (%30) ve ileri yaş tüketiciler (%20) pazardaki büyümenin itici gücü olacak.
KADINLAR GÜZELLİK HARCAMALARINDA ÖNCÜ
Araştırmaya göre, Türkiye’de kadınlar güzellik harcamalarının yüzde 83’ünü gerçekleştiriyor. Kadınların yüzde 60’ı güzel olmanın bakımlı olmaktan geçtiğine ve sağlıklı bir cildin temel unsur olduğuna inanıyor. Kadınların yüzde 70’i, en az 13 farklı makyaj ürününü tanıyor ve günlük rutinlerinde 6-7 ürün kullanıyor.
Türkiye’de güzellik pazarı cilt bakımı (%24), saç bakımı, makyaj, hijyen, parfüm ve saç boyası kategorileriyle şekilleniyor. Hızlı tüketim ürünleri pazarın yüzde 60’ını oluştururken, lüks tüketim yüzde 15, dermokozmetik yüzde 10 ve profesyonel ürünler yüzde 5 paya sahip.
ERKEKLER DE GÜZELLİK PAZARINA DAHİL OLUYOR
Araştırma, erkeklerin güzellik ürünlerine ilgisinin arttığını gösteriyor. Günümüzde her 10 erkekten 9’u en az bir güzellik ürünü kullanıyor. Erkek güzellik pazarı şu an yüzde 15 seviyesinde olsa da önümüzdeki üç yıl içinde büyümeye yüzde 30 katkı sağlaması bekleniyor. Erkeklerin en çok kullandığı ürünler arasında tıraş ürünleri, deodorant, parfüm ve saç şekillendiriciler yer alıyor.
GENÇ NESİL GÜZELLİK TRENDLERİNİ BELİRLİYOR
Z kuşağı, güzellik sektörünün en büyük dinamiklerinden biri olarak öne çıkıyor. Türkiye, Avrupa’nın en büyük Z jenerasyonu nüfusuna sahip ülkesi konumunda. Araştırma, makyaj kategorisinde satılan her 10 üründen 4’ünün Z kuşağı tarafından satın alındığını ortaya koyuyor.
SAÇ DÖKÜLMESİ KADINLARIN EN BÜYÜK SORUNU
Her 10 kadından 8’i saç sorunlarıyla mücadele ederken, en yaygın problem saç dökülmesi olarak belirtiliyor. Kadınlar saç bakımında yenilikçi ürünlere yönelirken, özellikle şampuan öncesi etkinlik artırıcı ürünler, durulanmayan maskeler ve serumlar giderek daha fazla tercih ediliyor.
ONLİNE ALIŞVERİŞ VE LÜKS ÜRÜN KULLANIMI ARTIYOR
Güzellik ürünlerinin yüzde 40’ı e-ticaret üzerinden satın alınıyor. Her 10 kadından 7’si online kozmetik alışverişi öncesinde fiyat karşılaştırması yapıyor. Özel günlerde lüks güzellik ürünlerine olan talebin arttığı gözlemlenirken, dermokozmetik ve kişiselleştirilmiş güzellik rutinleri de yükselen trendler arasında yer alıyor.
KADINLARIN GÜNLÜK 70 DAKİKAYA VARAN GÜZELLİK RUTİNLERİ VAR
Araştırmaya göre, kadınlar günlük olarak 70 dakikaya varan sürede güzellik rutinlerine vakit ayırıyor. Sabahları ortalama 35 dakika süren bu süreç, akşamları ise 30 dakika kadar devam ediyor. Yıllık bazda bakıldığında, kadınların bir yılda ortalama 17 günlerini güzellik rutinlerine ayırdığı görülüyor.
L’Oréal Türkiye’nin çalışması, güzellik trendlerinin nasıl değiştiğini ve sektörün geleceğini şekillendiren dinamikleri ortaya koyarken, tüketicilerin beklentilerine dair kapsamlı bir yol haritası sunuyor.
Source: Haber Merkezi
Ayasofya”daki 25 Euro için turist kadına terör estirdiler: “Şehadet getirsin”
2020’de ibadete açılan Ayasofya Camii’nde 15 Ocak 2024’ten beri ‘ziyaretçi yönetim planı’ uygulanıyor. Türk vatandaşları ücretsiz camiye girerken, ‘ibadet dışında’ seçeneğiyle ayrı bir girişe yönlendirilen yabancı turistler 25 Euro (950 TL) ödüyor. ‘İbadet dışında’ ayrımı zaman içinde Müslüman-Gayrimüslim uygulamasına dönüştü. Başta Arap ve Afrikalılar olmak üzere namaz kılmak için Ayasofya’ya giden Müslüman yabancı turistlerden de ücret alınmamaya başlandı.
‘BU KADIN TÜRK DEĞİL’
Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer alan 1487 yaşındaki yapıda önceki gün bir skandal yaşandı. 9 yıldır Güney Kore’de yaşayan Youtuber ve gezgin Ali Ertuğrul, ağabeyi ve Müslümanlığı seçen Koreli yengesiyle Ayasofya Camii’ne gitti. Ücret ödemek için gişeye yönelen üçlü, bir görevlinin “Türk ve Müslümansanız ücretsiz girebilirsiniz” uyarısı üzerine diğer girişe yöneldi. İkinci girişteki güvenlik görevlisi, Ali Ertuğrul’un yengesini parmakla göstererek, “Bu kadın Türk değil, giremezsiniz” dedi.
Afrikalı turistlerin ücret ödemeden camiye girdiğini gören Ertuğrul’un tepki göstermesi üzerine diyalog yaşandı:
‘YANINDAKI GAYRİMÜSLİM’
– Ertuğrul: Ne oluyor?- Güvenlik: Onlar Müslüman.- Ertuğrul: Benim yengem de Müslüman.-Hayır, Müslüman değil. Kelime-i Şehadet getirsin.- Ertuğrul: Ne yaptığınızın farkında mısınız?
Yaşananlar üzerine, camiye ücretsiz girenlerin oluşturduğu kuyruğu videoya çeken Ali Ertuğrul bu kez de güvenlik görevlisini tacizine uğradı. Hemen polis çağıran güvenlik görevlisi ,“Arkadaş bizi videoya çekiyor da… Üstelik yanında gayrimüslim var” dedi. Polis memurunun itidalli tavrı sonrası gerginlik kısmen yatıştı. İlerleyen dakikalarda ise bir başka güvenlik görevlisi “Nasıl giriyor bunlar?”, “Gidip başörtüsü satın alacaksın” ifadeleriyle tacize devam etti. Gerginlik, Ertuğrul ve ailesinin Ayasofya’ya girişiyle sona erdi.
Source: Haber Merkezi
Savaştaki askerler “Teoman” sendromuna yakalandı
Resmi olarak 24 Şubat 2022″de Rusya devlet başkanı Vladimir Putin”in Ukrayna”da “özel bir askeri operasyon” ilan etmesiyle başlayan savaş, 3″üncü yılına girmek üzere… İki taraftan da binlerce kaybın verildiği kanlı savaş; yalnızca öldürmekle kalmadı, hayatta kalanların psikolojileri de alt üst oldu…
The Mirror”da yayımlanan habere göre seks işçileri, kendileriyle birlikte olmak için randevulaşan Rus askerlerinin birçoğunun “yalnızca konuşmak” için geldiğini aktardı. Akıllara, Teoman”ın “Doktor” şarkısındaki “Soyunmana gerek yok, bana birkaç tatlı söz lazım. Uyuyana kadar kal yeter, bitmiş uyku haplarım” sözleri geldi…
Bölgedeki bir seks işçisi durumu şu sözlerle anlattı: “İçlerini döküyorlar. Ne kadar zorlandıklarını, ne kadar yorulduklarını anlatıyorlar. Savaşın ne zaman biteceğini soruyorlar. Bir keresinde bir arkadaşımla birlikte sekiz saat boyunca sadece içtik. Konuştuk ve hiç seks olmadı. Ama yine de ödeme yaptılar.”
Source: Haber Merkezi
MKE Ankragücü sert çıktı: Bu artık hata değil, bir operasyonun ta kendisidir
Trendyol 1. Lig ekiplerinden Ankaragücü, Sakaryaspor maçının ardından hakem yönetimi hakkında sert bir açıklamada bulundu.Hakem yönetimi sebebiyle TFF ve MHK”ye ultimatom veren Ankaragücü”nün açıklamasında şu ifadeler yer aldı;”TÜRK FUTBOLUNDAKİ ADALETSİZLİĞE ARTIK DUR DİYORUZ!”Ankaragücü sadece bir futbol kulübü değildir. Bu camia, mücadelenin, direnişin ve adaletin simgesidir. Ancak son dönemde yaşananlar Türk futbolunun ne kadar çürümüş bir sistemin elinde olduğunu bir kez daha göstermiştir. Hakemlerin taraflı kararları, VAR”ın kör ve sağır oluşu, Ankaragücü”ne karşı sistematik bir operasyonun yürütüldüğünü kanıtlıyor.Son olarak Sakaryaspor maçında yaşanan skandal bardağı taşıran son damla olmuştur. Rakibin attığı iki golde de topun saha dışına çıktığı açıkça ortadayken, VAR ne hikmetse yine “görmemiş”, “incelememiştir”. Peki, VAR sistemi ne zaman devreye giriyor? Kimin lehine çalışıyor, kimin aleyhine susuyor? Ankaragücü söz konusu olduğunda her türlü aleyhte karar, anında verilirken lehimize olan pozisyonlarda neden sistem sessizliğe gömülüyor?Bu artık hata değil, bir operasyonun ta kendisidir!Futbolcularımıza en ufak bir pozisyonda kart çıkaranlar rakiplerimize gelince gözlerini kapatıyor. Aynı pozisyonlarda bizim aleyhimize düdük çalınırken, rakiplerimiz için tereddütsüz avantaj sağlanıyor. Bu adaletsizlikleri sadece bu sezon değil, geçtiğimiz sezonlardan beri defalarca yaşadık. Artık yeter!Türk futbolunun karanlık düzeni Ankaragücü”nün mücadelesinden neden bu kadar rahatsız? Kimlerin menfaatine dokunuyoruz? Hangi güçler, hangi odaklar Ankaragücü”nü sahada doğrayarak saf dışı bırakmak istiyor?Hakemlerin ve VAR sisteminin bu kadar aleni bir şekilde tek taraflı çalışması artık sadece basit hatalarla açıklanamaz. Bu düpedüz bir hesaplaşmadır!”TFF VE MHK”YE SON UYARIYI YAPIYORUZ!”Türk futbolunun güvenilirliği için bu haksızlıklar derhal son bulmalıdır. Eğer bu adaletsizliği sürdürmeye devam ederseniz biz de her platformda sesimizi yükseltecek, mücadelemizden asla vazgeçmeyeceğiz!Bu kulüp, tarih boyunca adaletin ve mücadelenin timsali olmuştur. Bugün de bu onurlu mücadeleyi sonuna kadar sürdüreceğiz! Ankaragücü, sahada ve saha dışında şerefiyle savaşmaya devam edecek!
Source: Www.star.com.tr
Kartalkaya yangıyla ilgili anket yapıldı, çıkan sonuç Bakan Ersoy”u üzecek
78 kişinin hayatını kaybettiği Bolu Kartalkaya”daki otel faciasının ardından “Sorumlu kim?” tartışmaları gündemi uzun süre meşgul etmişti. Olayın yankıları sürerken İstanbul Ekonomi Araştırma tarafından 26 ilde yaklaşık 2 bin kişi ile gerçekleştirilen ankette katılımcılara “Sizce Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy”un yangının ardından istifa etmesi gerekir mi?” sorusu yöneltildi. YÜZDE 70 İSTİFA ETMESİNİ İSTİYOR Katılımcıların yüzde 70″i Bakan Ersoy”un istifa etmesi gerektiğini belirtirken yüzde 21″lik kesim de istifa etmesine gerek olmadığını belirtti. Yüzde 9″luk kesim ise “Bilmiyorum” yanıtını verdi. İşte anketten çıkan sonuç; TOPU BELEDİYEYE ATMIŞTI Kartalkaya”daki yangın faciasının ardından bir açıklama yapan Bakan Ersoy, otellerin yangın yeterlilik belgesini yalnızca belediyelerin verebileceğini belirterek “Raporda 8 ana kusur çıkmış. Tahliye çıkışları, ışıklı yönlendirme levhaları, acil aydınlatma, elektrik tesisatının uygunluğu, algılama sistemleri ve yangın alarmı, duman havalandırma ve tahliye. Bu tespiti yaptıktan sonra aslında geri çekme olayı diye bir şey olamaz. Bu tesisin genelinde bulunmuş eksiklik. Normalde bu belgenin verileceği üst makam neresi? İl Özel İdaresi. Mutlaka İl Özel İdaresi”ne veya Kültür ve Turizm Bakanlığını bilgilendirilmesi gerekiyor. Bunun zorunluluğu var” ifadelerine yer vermişti.
Source: Haberler
MİT”çi sevgilisi sahte çıktı, kabusu yaşadı: “Bu parayı vermezsen kurumdan atılacağım”
Kendisini diplomat ve MİT mensubu olarak tanıtan dolandırıcı 32 yaşındaki kadının kabusu oldu.
“KURUMDAN ATILACAĞIM, İŞİMİ KAYBEDECEĞİM”
Genç kadın evlilik planları yaptığı 2 buçuk yıldır birliktelik yaşadığı dolandırıcıyla yaşadıklarını şu cümlelerle anlattı:
“Amcasını kendisini dolandırdığını bu sebepten dolayı kurum parasını kullandığını ve eğer kurum parasını yerine koymazsa işini kaybedeceğini söyleyerek benden defalarca kez borç aldı. Ben ona güvendim 2 milyon liramı verdim ama o beni mağdur etti.”
“İSRAİL”E, SURİYE”YE GİDİYORUM”
Show Haber”in haberine göre dolandırıcı güven sağlamak için her yola başvurdu. MİT mensubu olduğunu söyledi sık sık yurt dışına görevlere gittiğine inandırdı:
“Devlet adına işler yaptığını ve devletimiz için çalıştığını MİT mensubu olarak çalıştığını görev icabı sık sık İsrail”e Suriye”ye Irak”a gittiğini söyledi. Devlete fikir veren bir insan olduğunu söyledi. Manipülasyon yeteneği çok iyi olan bir insan”
EVLENDİĞİ KADIN BENİ ARADI
Talihsiz kadın dolandırıldığını anladığında çoktan 2 milyon lirasından olmuştu. Gerçeği ise dolandırıcının şu anki eşi o dönemki sevgilisi anlattı:
“Bir gün telefonum çaldı “neyi oluyorsunuz” diye sordu, sevgilisi olduğumu söyledim. “Ben de sevgilisiyim” dedi. Benim paramla evlendi ve şu an hayatlarını benim paramla yaşıyorlar.
Halen borç ödeyen genç kadın davacı oldu. Kadının tek isteği ise dolandırıcının ceza alması:
“Birçok borca girdim ve hala da o borçları ödüyorum paramı geri istiyorum dolandırıcılıktan Ceza almasını istiyorum”
Source: Haber Merkezi
Emsal karar verildi: Bu velilere binlerce lira ödeme yapılacak
Ankara”da bir baba, ilkokul 2. sınıfa geçen kızının eğitim ve yemek ücretlerine yapılan fahiş zamma itiraz etti.
Baba Onuralp Öner, Çankaya Tüketici Hakem Heyeti”ne yaptığı başvuruda okul tarafından yapılan zamların “fahiş” olduğunu öne sürerken, özel okulun eğitim ücretine yüzde 65’ten, yemek ücretine de enflasyondan fazla zam yaptığını belirtti.
İlk aşamada söz konusu zam kararına itiraz eden ve okuldan ücret iadesi talep eden baba, başvurusuna rağmen beklediği karşılığı bulamadı.
KARAR EMSAL KABUL EDİLECEK
Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), geçtiğimiz ayda yayınladığı birçok bildiri ile özel okulların fahiş artışlara gidemeyeceğini belirtirken, buna karşın enflasyon oranının üzerinde artış gerçekleştiren okullara yönelik denetimler hızlanmış durumda.
Baba Onuralp Öner”in başvurusunu inceleyen Çankaya Tüketici Hakem Heyeti, “Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’a” göre Öner’in talebini haklı bularak kabul etti. Kararı okula tebliğ eden baba Öner, şimdi ücret iadesini bekliyor. Çankaya Tüketici Hakem Heyeti’nin belirlediği tutarı ilgili özel okul ödemezse karar icraya konularak tahsil edilebilecek.
“OLMASI GEREKEN KARAR VERİLMİŞ”Tüketici Hakem Heyeti”nin kararını değerlendiren Tüketiciler Birliği Genel Başkanı Mahmut Şahin, “Bilinçli bir vatandaş hem çocuğumu okuttum hem de hakkımı yedirmem düşüncesini hakem heyetine başvuruyor. Şimdi hakem heyeti burada çok olağanüstü bir karar vermemiş aslında. Olması gereken doğru kararı vermiş. Fakat hakem heyetine müracaat az olduğu için ya da çok nadir olduğu için bu kararı çıkınca sevinebiliyoruz.” diye konuştu.Fahiş fiyatla karşı karşıya olan tüketicilerin izleyebileceği yolu anlatan Şahin, “Öncelikle tabii ki bu fahiş fiyat uygulayan firmayla bir yazışma yapılacak. Tüketici daha sonradan olumsuz bir cevap gelirse ya da cevap gelmezse miktarına göre hakem heyetine başvuracak ya da tüketici mahkemesine başvuracak” diye konuştu.
Source: Haber Merkezi
İTO Başkanı Avgadiç”ten “bölgesel asgari ücret” açıklaması
İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç, çağı yakalamanın, bir adım önde olmanın tek yolu olduğunu belirterek, “Bütün sanayi dallarının teknolojilerini belli dönemlerde yenilememiz gerekiyor. Bunun için uygun şartta finansmana ihtiyaç var” dedi.
Avdagiç, iş dünyasının gündemindeki konu başlıklarına ilişkin gazetecilere değerlendirmelerde bulundu.
Türkiye”de Türk lirası kaynağın hala çok pahalı olduğunu belirten Avdagiç, “Reeskont kredilerinin ve Eximbank kredilerinin maliyeti biraz daha avantajlı ama hala çok pahalı. Yabancı kaynaklı, döviz kaynaklı kredilerin kullandırılmasıyla ilgili kısıtlamalar devam ediyor. Dolayısıyla bütün bunlara baktığımız zaman, Türkiye”de ihracatçının finansa ulaşması hala sıkıntılı bir konu” ifadelerini kullandı.
Avdagiç, iş dünyasının 2025″ten beklentilerine ilişkin değerlendirmede bulunarak, enflasyonun bu yıl Merkez Bankasının koyduğu hedeflere uygun olarak belirlenen patikanın içinde kalmasıyla ilgili beklentileri olduğunu bildirdi.
Türkiye”nin kredibilitesiyle ilgili sağlanan iyileştirmelerin en azından aynı kalması, mümkünse daha iyi bir noktaya taşınması hedefleri olduğuna değinen Avdagiç, “CDS”lerin azalmasına bağlı olarak hem özel sektörün hem de kamunun döviz bazlı borçlanma maliyetinin düşürülmesiyle ilgili beklentimiz var. Buna bağlı olarak son 1,5 yılda yaşanan kur makasının üretici ve ihracatçı tarafından yönetilebilme noktasına gelmesi için politikaların mutlaka öncelikli olarak gözden geçirilmesinin çok net beklentisi içerisindeyiz” diye konuştu.
Avdagiç, ihracatçının ve üreticilerin finansmana ulaşamamasının bir açmazı bulunduğunu kaydederek, mevcut kur politikası ile rekabetçiliğin gerilediğini bu sebeple daha düşük karlarla üretim ve ihracat yapıldığını söyledi.
Çağı yakalamanın, bir adım önde olmanın tek yolu olduğunu aktaran Avdagiç, şunları kaydetti:
“Bütün sanayi dallarının teknolojilerini belli dönemlerde yenilememiz gerekiyor. Bunun için uygun şartta finansmana ihtiyaç var. Şu anda böyle bir kaynağa ulaşmak mümkün değil. Bu kaynaklara erişim maliyeti, bilahare yapacağınız yatırımın size sağlayacağı katma değerden daha yüksek olduğu için iş adamları için bir cazibesi, rasyonalitesi yok. Yatırımı tekrar cazip hale getirecek önlemler iş dünyasının önünü açacaktır” dedi.
Avdagiç, asgari ücretin yılın ikinci yarısında artırılıp artırılmayacağına ve bölgesel asgari ücret tartışmalarına değinerek, “Asgari ücrete ne sadece 1 Ocak 2025 rakamıyla bakmak lazım, ne de Türkiye”de sloganik düzeyde eşitlikçi, karşılığı, temeli olmayan bir yaklaşımla bakmak lazım. Her iki konuyu da dikkatlice inceleyip, süreci daha yönetilebilir bir noktaya taşımamız lazım diye düşünüyorum” diye konuştu.
BÖLGESEL ASGARİ ÜCRET AÇIKLAMASI
“Anayasaya aykırıdır, insan haklarına aykırıdır diye eleştiri getirenler oldu, şimdi onları biz izliyoruz. Şu anda onlar bunu gündeme getiriyorlar. Halbuki eğer bu anayasaya, insan haklarına, eşitliğe aykırıysa, o zaman teşviklerde uygulan farklılıklar, 1″inci bölgeden 6″ncı bölgeye kadar farklılıklar aykırı olmuyor mu? Yani ben İstanbullu yatırımcı olarak sıfır teşvik alıyorum, İstanbul”da hiçbir sektörün teşviki yok ama teşvik alan bölgeler var. O zaman bu da İstanbullu yatırımcıya karşı bir eşitsizlik değil mi? Bunu böyle dar kalıplarla, sloganik yaklaşımlarla ele almak asla doğru değil. Türkiye”nin gerçeklerini dikkate almak lazım” dedi.
Avdagiç, Türkiye”nin belli bölgelerinde, özellikle geleneksel iş kollarında çalışan, çok yoğun istihdam bulunduğunu ve o istihdamın korunması gerektiğini belirterek, “Türkiye”nin gelişmekte olan bölgelerindeki bir tekstil yatırımında çalışan 2-3 bin kişi, o şehirdeki sosyal dengeyi, huzuru sağlayan en önemli unsurların başında geliyor. Dolayısıyla İstanbul”da belli bir ücretle çalıştıramadığınız insanlara, orada o ücreti verdiğiniz zaman hem onlar bu ücretle çalışmaya devam edebiliyorlar hem de o şehrin huzuruna, sosyal hayatına olumlu katkı sağlayabiliyorlar. İşletmeler süreçlerini devam ettirebiliyorlar. Buna biraz daha geniş bir spektrumda bakmak lazım diye düşünüyorum” diye konuştu.
“Yatırımın Çin”den geleni için de Avrupa ve Amerika”dan geleni için de aynı şeyi söylüyoruz”
Avdagiç, portföy yatırımlarının önemli olduğunu ama greenfield (sıfırdan) yatırımların daha da değerli olduğunu vurgulayarak, “Yatırımın Çin”den geleni için de Avrupa ve Amerika”dan geleni için de aynı şeyi söylüyoruz. Burada önemli olan yeni yatırım yapacak firmaların Türkiye”yi sadece bir “ara istasyon” olarak değil, gerçekten belli somut üretimlerini yaptıkları ve üretim kabiliyetlerini gerçek anlamda kullandıkları, Türkiye”de onlara hizmet verecek tedarik sanayinin kapsamlı bir şekilde devreye alınacağı bir politikanın devreye girmesi ve bu yatırımlara teşvik verilirken Türkiye”de faaliyet gösteren firmaların bu süreçten zarar görmemesine özen göstermek doğru olacaktır” diye konuştu.
Suriye”nin yeniden yapılanma sürecine ilişkin de değerlendirmede bulunan Avdagiç, “Türkiye”de Suriyeli misafirlerimizin önemli bir kısmı sığınmacı olarak değerlendirildi ve ucuz iş gücü olarak görüldü. Halbuki gözden kaçan bir durum var. Türkiye”de faaliyet gösteren Suriye asıllı insanların Türkiye”de kurduğu firmaların burada Türkiye adına üretim yaptıklarını, dünyanın dört bir yanında fuarlara katıldığını görüyoruz. İstanbul ve diğer illerdeki Suriyeli iş insanlarının kurduğu firmalar, sahip olduğu ticari bağlantılar önümüzdeki dönemde Suriye ile ilişkilerimizin geliştirilmesinde çok ciddi bir katma değer sağlayacaktır. Onların bir kısmı Türkiye”deki üretim araçlarını, üretim kabiliyetlerini Suriye”ye taşıyacaklardır. Ülkemizdeki Suriyeli müteşebbisler Suriye’de Türkiye’nin gücü ve güvenilir partnerleri olacaklardır” açıklamasını yaptı.
Avdagiç, Suriye”nin mevcut girişimci grubuyla çok hızlı bir şekilde ekonomisini toparlama kabiliyetine sahip olacağını belirterek, “Suriye”ye birkaç boyutlu bakmak gerek. Özellikle oraya, hızlı bir geri dönüş olacak. Dolayısıyla bu dönüşe bağlı olarak tüketimde bir artış olacak. Bu tüketimi karşılamak için mutlaka üretimle ilgili önemli atılımlar yapılacak. Suriye dışında Türkiye, Lübnan, Irak ve diğer komşu ülkelerde yaşayan, hatta şu anda Avrupa”da bulunan 1,5 milyona yakın Suriye vatandaşı var. Dolayısıyla bunların büyük bir katkısı olacağına eminim” diye konuştu.
Suriye”ye geçiş kapılarının hızlıca iyileştirildiğini ve kapasitelerinin artırıldığını kaydeden Avdagiç, Türkiye”de özellikle son 15 yılda yaşamış olan Suriyeli girişimcilerin yapacağı yatırımlarla iki ülkenin ticaret hacminin artabileceğini söyledi.
Avdagiç, söz konusu yatırımların yalnızca Suriye ile ticareti artırmakla kalmayacağını, Suriye üzerinden komşu ülkelere de daha fazla mal satma imkanı sağlayacağını sözlerine ekledi.
Source:
Cenk Torun”a 24 yıllık eşi zina davası açtı
Çılgın Bediş” dizisinde hayat verdiği “Oktay” rolüyle hafızalara kazınan oyuncu Cenk Torun, uzun bir aradan sonra Kanal 7 ekranlarında yayınlanan günlük dizi “Esaret” ile izleyicisinin karşısına çıkan Cenk Torun ihanet krizi ile gündeme geldi.
Posta”da yer alan habere göre, Cenk Torun”a 2001 yılında evlendiği Nevin Torun zina davası açtı.
Nevin Torun, eşinin dizideki rol arkadaşı Mahassine Merabet ile ilişkisinin olduğunu öne sürerek bu diziye başlamasıyla beraber ailesini sildiğini iddia etti.
“BEKAR ERKEK İZLENİMİ VERDİ”
Dava dilekçesinde “Eşim, Mahnassine ile dizi başladığı andan itibaren PR adı altında samimi görüntüler vermiş, bekar bir erkek izlenimi bırakmış, sosyal medyada ailesi yokmuş gibi davranmıştır” ifadelerine yer verildi.
HEDİYE İDDİASI
Dilekçede Cenk Torun”un Merabet”e 2023″te bilezik, 2024″te altın, parfüm, Merabet”in de Torun”a pahalı kolye ve saat aldığı belirtildi. Ayrıca aralarında para alışverişi olduğu, hatta Torun”un, Merabet”e ülkesine giderken uçak biletini aldığı da öne sürüldü.
Nevin Torun, Cenk Torun”un 4 Aralık”ta birlikte oturdukları evi terk ettiğini, kendisine yeni bir ev tuttuğunu, bu evde Mahassine Merabet ile birlikte yaşadığını belirtip maddi-manevi tazminat talebinde bulundu.
Source: Haber Merkezi