Tebbun”dan “Fransa” açıklaması: Barbarca ve yıkıcı
Tebbun, “18 Şubat Ulusal Şehit Günü” dolayısıyla 1830-1962 yıllarındaki Fransız sömürgesine karşı Cezayir halkının devrimlerine dikkati çeken bir mesaj yayımladı.Cezayir halkının özgürlük uğruna verdiği şehitlere bir vefa borcu olarak “Ulusal Şehit Günü”nü andıklarını ifade eden Cezayir Cumhurbaşkanı şunları kaydetti:”Temiz topraklarımız üzerinde barbarca ve yıkıcı yöntemleriyle hüküm süren sömürge, 130 yıldan fazla süre boyunca onurlu halkın ilerlemesine engel oldu. Medeniyet iddiasında bulunanların işledikleri ne acıdır. Kalıcı olmayı hayal eden, halkımızın kaynaklarını ve iradesini yok sayan o sömürge, muazzam bir devrimle son buldu.”Tebbun, sömürgenin yerleşmesini reddeden Cezayir halkının kararlılıkla topraklarını özgürleştirdiğini vurguladı.- FRANSA”NIN AFRİKA”DAKİ KARA LEKESİCezayir, Fransa”nın 1830″lara uzanan işgaline karşı 1 Kasım 1954″te bağımsızlık mücadelesine başladı. Yaklaşık 1,5 milyon kişinin hayatını kaybettiği çetin mücadele sonucu Cezayir 1962″de bağımsızlığına kavuştu.İnsan hakları örgütleri ve tarihçiler, Fransa”nın 1830-1962 yıllarındaki sömürge döneminde Cezayirlilere yönelik katliamlar gerçekleştirildiğini ve yüz binlerce kişinin tehcir edildiğini belirtiyor.Cezayir İnsan Hakları Savunma Birliği, sömürge döneminde yaklaşık 10 milyon kişinin öldürüldüğünü kaydediyor.Fransa, Afrika”daki sömürgeci tarihinin en güncel ve en kanlı örneği olan Cezayir”deki suçlarını hala resmen tanımıyor.Cezayir”de her yıl 18 Şubat, Fransa sömürgesine karşı verilen mücadelede hayatını kaybedenler anısına Ulusal Şehit Günü olarak anılıyor.
Source: Www.star.com.tr
Kıyamet balığı yine karaya vurdu! Bu kez çok daha yakında
Mitolojide felaketlerin habercisi olarak bilinen ve halk arasında “kıyamet balığı” olarak adlandırılan kürek balıklarından bir tanesi yine karaya vurdu. Yakın zaman önce ABD ve Meksika”da görüntülenen kürek balığı (oarfish) bu kez diğer noktalara göre ülkemize daha yakında olan Kanarya Adaları”nda kıyıya vurdu.
Ağustos ve Kasım”da ABD”de kıyıya vuran kürek balıklarının ardından bu, yakın zamanda teyitlenen üçüncü “kıyamet balığı” vakası oldu ve şimdiye kadarki en yakında görüntülenen balık olarak kayıtlara geçti.
NEDEN KIYAMET BALIĞI DENİYOR?
Derin denizlerin gizemli sakinlerinden biri olan kürek balıkları, genellikle 200 ila 1000 metre arasında yaşar. Ancak zaman zaman su yüzeyinde ya da kıyılarda görülmeleri, halk arasında felaketlerin habercisi olarak yorumlanır.
Başta Japon kültürü olmak üzere birçok kültürde “kıyamet balığı” olarak adlandırılan bu türün, büyük depremler ve tsunamiler öncesinde ortaya çıktığına dair inanışlar yer alır. Bu inanış, özellikle geçmişte yaşanan doğal afetler öncesinde kürek balıklarının kıyıya vurmasıyla daha da güçlenmiştir.
Source: Derleyen: Mustafa Balcı
Yamyamlara göre insan etinin tadı bu 3 hayvana benziyor
En az 2,5 milyon yıl önce et tüketmeye başlayan insanlar ilk olarak, yırtıcı hayvanlar tarafından öldürülen memeli leşlerinin kemiklerini tüketmiş, ardından diğer hayvanları avlamaya başlamışlardır.
İnsanlar, diğer birçok canlı türü gibi, kendi türlerini de avlamış ve tüketmiştir. Günümüzde, ritüel yamyamlık uygulayan kabilelerin yanı sıra, patolojik yamyamlıklar da insan etinin tadına dair tanıklıklar bırakmıştır. Bazı kaynaklar, insan etinin memeliler arasında en rafine türlerden biri olduğunu ve tadının, kişinin vücudunun bölgesine, yaşam tarzına ve hatta ölüm şekline göre değişebileceğini ileri sürmüştür.
Yamyamlar insan etinin tadını tarif etti
Paul Raffaele, 2005-2006 yıllarında Smithsonian Dergisi için Papua Yeni Gine”ye bir belgesel gezisi düzenledi. Adada, yakın zamana kadar ritüel yamyamlık uygulayan kabilelerin yaşadığı biliniyor. Özellikle savaşta yenilen düşmanlarının, özellikle de “khakhua” adı verilen büyücülerin, yani topluluklarda kara büyü uygulayan kötü niyetli kişilerin tüketildiği kaydedilmiştir. Bu khakhualar, savaşçılar tarafından avlanıp öldürülüp ardından tüketiliyordu. Paul Raffaele, “Yamyamlarla Yatma” adlı raporunda, yamyam kabileleriyle yaşadığı deneyimleri ve bu uygulama hakkındaki tartışmaları aktarıyor.
Yaşına bağlı olarak, kişinin etinin tadı domuz eti veya Pasifik”e özgü genç devekuşunun tadına benzer. Paul Raffaele raporunda, yamyam folklorunda, tüketime hazırlanan adama “uzun domuz” denildiğini belirtiyor. Kabileler, insan etini domuz eti gibi hazırladıkları için, Bailom ve diğer savaşçılar, insan etinin tadının genç devekuşu etine benzediğini itiraf ettiler. Avcı Bailom, 20 yıl önce Paul Raffaele”ye “Beyin benim en sevdiğim şey,” demişti.
New York Times gazetesi muhabiri de tatmış
1930″larda, New York Times gazetesi muhabiri William Seabrook, Batı Afrika”ya bir seyahat düzenlemişti. Bir rapor hazırlamak için bir süre Guera kabilesinde yaşamıştı. Bu deneyimin ardından “Orman Yolları” adlı kitabını yazdı. Guera kabilesi, öldürdükleri rakiplerinin bedenlerini yedikleri ritüel yamyamlık geleneğini sürdürürken, Seabrook da onların güvenini kazanabilmek için düşmanlarının etini tatma yoluna gitmişti.
William Seabrook, Batı Afrika’daki deneyiminde, “İyi bir buzağı gibiydi, iyi gelişmiş, genç değildi ama henüz olgunlaşmamıştı” şeklinde bir tanımlama yaparak, daha önce hiç tatmadığı bir et türü olduğunu belirtti. “İyi gelişmiş bir buzağınınkine o kadar benziyor ki, normal tat duyarlılığına sahip hiçbir insan onu bir buzağınınkinden ayırt edemez” diye yazdı.
Seri katiller de insan etinin tarifini veriyor
Seabrook’un görüşü, seri katillerin ifadeleriyle de destekleniyor. Örneğin, karısı ve metresiyle birlikte üç kadını öldürüp yediği bilinen Jorge Negromonte Da Silveira, insan etinin tadının sığır eti gibi olduğunu itiraf etti.
Ünlü seri katil Jeffrey Dahmer da aynı iddiayı paylaştı. Diğer seri katiller ise insan etinin tadının domuz eti gibi olduğunu belirtti. 1950″lerde Peru”da sanat eğitimi alırken Arakmbut yamyam kabilesiyle yaşayan Amerikalı sanatçı Tobias Schneebaum da benzer bir görüşe sahipti. Seri katil Peter Bryan ise öldürüp yediği 20 yaşındaki kadının etinin tavuk gibi olduğunu söyledi.
Aktif ve kaslı bireyler ya da genellikle vegan beslenen kişilerde, insan etinin tadının sığır etine daha yakın olması olasılığı yüksektir. Omnivor (her şey yiyen) beslenenlerde ise et tadı, domuz etine benzer. Texas A&M Üniversitesi Et Bilimi Bölümü uzmanları, insanların kırmızı et tüketmesinin, tıpkı sığır etindeki gibi, miyoglobin adlı bir protein sayesinde mümkün olduğunu belirtiyor. Ancak her bireyin beslenme düzeni, kas kütlesi ve yaşam tarzına göre tadı sığır etinden farklı olabilir. Yaş ve cinsiyet de önemli faktörler arasında yer alıyor. Ünlü bir yamyamın itirafına göre, genç bir kadının eti daha yumuşak olup, tavuk gibi bir tadı vardı.
Source: Haber Merkezi