“Lezzet Günlüğü – Ramazan Alışverişi ve Güvenli Gıda İpuçları”

OSCAR’IN İNCİLİ’LERİ…

Zarafeti, nezaketi, olgunluğuyla çok da alışkın olmadığımız bir CEO portresi çiziyordu. Henüz 34 yaşında olduğunu öğrendiğimde şaşırmadığımı söyleyemem.Oysa o tanışmamızdan 10 yıl önce, üniversite ve yüksek lisans eğitimini tamamladıktan sonra, daha 24 yaşındayken aile şirketlerinin yönetim kurulu üyesi olarak göreve başlamış.Ve o günden bugüne ekibiyle birlikte grubu büyüterek, dünyanın alanında üç büyüğünden biri olma hedefine her geçen yıl daha da yaklaşarak yoluna devam ediyor, ses getiren projelere imza atıyor.Hafta başında Fatih Karaca ile bir kez daha bir araya geldik. Yaratıcılıkta sınır tanımayan ünlü şefimiz Fatih Tutak’ın menüsünü Oscar töreninin hemen ardından verilen ‘After Party’de yemeklerin sunulacağı, inci tozu kullanılarak yapılan porselen Karaca Red Carpet Collection” serisini bir grup gazeteci ve yazarla birlikte deneyimledik.Bildiğiniz gibi dünyaca ünlü şef, İstanbul’da da Spago restoranının bir şubesi olan Wolfgang Puck 30 yıldır Oscar Ödül töreninin ardından verilen partinin yemeklerini hazırlıyor.Puck üç yıl önce İstanbul’da karşısına çıkan, içinde inci tozu olduğunu öğrendiği ‘Fine Pearl’ serisinin hikâyesini duyunca çok etkilenmiş. Geçen yıl ilk özel tasarım ‘kırmızı halı’ serisi bu yemekte kullanılmış. 3 Mart akşamı gerçekleşecek davet için de 10 bin parça ve 17 takımdan oluşan farklı bir seri hazırlanmış. Bu takımlar daha sonra Puck’ın farklı restoranlarında yer alacakmış.Fatih Karaca’nın da konuşmasında vurguladığı gibi bu proje bir sponsorluk olarak bakmamak lazım, organik bir şekilde ilerliyor, ürünleri görüp beğendikleri için kullanıyorlar. Ve markanın olduğu kadar Türkiye’nin tanıtımına da katkısı büyük oluyor.Karbon nötr de olan yemeğimiz sırasında Kurumsal İletişim ve Sürdürülebilirlik Direktörü Seray Anıl bizlere kısaca grubun bugün vardığı noktayı ve hedeflerini anlattı.Bundan tam 52 yıl önce dört kardeşin bir cam atölyesi kurarak başladığı Karaca bugün bünyesinde Emsan, Jumbo, Homend, Weimar Porzellan, Flyingtiger, Pera Bulvarı ve Shark Ninja gibi 15 markayı barındırıyor, yüzde 60’ı kadın çalışanıyla yoluna devam ediyor.28 ülkede 500 kadar mağaza ve yaklaşık 2000 satış noktasında yer alıyorlar.Aynı zamanda Berlin, Münih, Köln, Paris, Viyana, Londra gibi Avrupa’nın önde gelen kentlerinde 40’ın üzerinde mağazaları var.Kısacası 2030 yılında kendi alanlarında ilk akla gelen üç markadan biri olma hedefleri doğrultusunda hızla ilerliyorlar…KÜÇÜK ADIMLAR, BÜYÜK HEDEFLERUzun yıllar önce sanayici, sonra turizmci ve iletişimci olarak tanıdığım Mustafa Ezici yaşamında yeni kararlar alıp Alanya’ya yerleştikten sonra tarım sektörüyle ilgilenmeye başladı. Yurtdışından mango fideleri getirip küçük üreticilerle iş birliği yaptı.Ardından bu ürünleri internet üzerinden pazarlamaya başladı. Ve bu süreçte sebze ve meyvelerde kontrolsüz kullanılan tarım ilaçlarının insan sağlığına ne denli zararlı olduğuna yakından şahit oldu.Marketlerde satılan birçok ürünü test ettirmeye başladı. Pestisit kalıntılarını açıkladı. Tek başına sivil toplum aktivisti gibi çalıştı. Sonunda sesini Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı’na da duyurdu.Bakanlık yurtiçinde üretilen ve ithal edilen sebze ve meyvelerdeki pestisit kalıntısı limitlerini güncelledi, denetimlerini arttırdı. Kendisi de ‘alanyamangosu’ hesabından satışa sunduğu yerli ve ithal tüm ürünleri pestisit analizi yaptırdıktan sonra satışa sunuyor.Mustafa Ezici’nin uzun vadede daha iyi anlaşılacak sağlıklı gıda için yaptığı çalışmaların yeme-içme kültürünün gelişmesine, tüketicilerin bilinçlenmesine katkısı büyük.Ancak sadece kendisi değil, Moskova’da turizm ve catering eğitimi alan Ukraynalı eşi Anastasiia da gastronomiyle ilgili projelere imza atıyor. Yerli somon havyarlarından annesiyle birlikte evde tuzlama yöntemiyle havyar yapıyorlar.Somon havyarıyla ilk kez yıllar önce Oslo’da okurken tanışmıştım. Mersin balığından üretilen siyah havyardan çok daha makul fiyatlarda olan ama fiyattan bağımsız daha çok sevdiğim kırmızı havyarı yurtiçinde ve dışında hala nerede karşıma çıksa alırım.Tereyağlı kızarmış ekmek üzerine koyup yemek bile başlı başına bir lezzet patlaması yaratıyor damakta ama havyar aynı zamanda çok iyi bir lezzet arttırıcı eşlikçi. Küçük bir kaşığı bile salata makarna ve ızgara balık gibi birçok yemeği başka boyuta taşıyor…

Source: Müge Akgün


Ankara Halk Ekmek pide fiyatını açıkladı

Ankara Halk Ekmek, Ramazan boyunca 350 gramlık Ramazan pidesinin 13 TL’den satışa sunulacağını açıkladı.

Kurum, bu fiyatla vatandaşlara destek olmayı sürdürmeyi hedefliyor. Sosyal medya hesapları üzerinden yapılan açıklamada, “Ekmeğe gelen zamların ardından Ankara’da Halk Ekmek’in fiyatı merakla bekleniyordu. En uygun fiyatlarımızla aile bütçelerine destek vermeye devam ediyoruz. Ramazan ayı boyunca 350 gram Ramazan pidesini Başkent Marketlerimizde 13 TL’den satacağız” ifadelerine yer verildi.

FIRINLARDA PİDE FİYATI DAHA YÜKSEK

Ancak fırınlarda durum farklı. Türkiye Fırıncılar Federasyonu Başkanı Halil İbrahim Balcı, bu yıl Ramazan pidesi fiyatlarını duyurdu. 250 gramlık Ramazan pidesi fırınlarda 20 TL’den, 370 gramlık pidenin ise 30 TL’den satışa sunulacağı belirtildi.

Ankara Halk Ekmek, Ramazan boyunca vatandaşların ekonomik olarak rahatlamasını sağlamak amacıyla uygun fiyatlarla pide satışına devam ederken, fırınlarda ise pide fiyatları daha yüksek olacak.

Ramazan ayında herkesin ihtiyacına göre bir seçenek bulunması amaçlanıyor.

En uygun fiyatlarımızla aile bütçelerine destek vermeyi sürdürüyoruz. Ramazan Ayı boyunca 350 G. Ramazan pidesini Başkent Marketlerimizde 13 TL”den satacağız. Kamuoyuna saygı ile duyurulur. pic.twitter.com/jwGpu7IKxX
— Ankara Halk Ekmek (@abbhalkekmek) February 21, 2025

Source: Derleyen: Merve Kapan


TESK Başkanı Palandöken uyardı: Ramazan alışverişinde merdiven altı üretime dikkat!

Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, Ramazan ayı öncesi gıda güvenliği hakkında bazı açıklamalarda bulundu.
Palandöken, enflasyon neticesinde gıda fiyatlarının yükselmesi sonucu merdiven altı üretimin ve bu üretime yöneliminin arttığına işaret etti.

Ramazan alışverişi yapacak vatandaşları uyaran Palandöken, “Ramazan”da alışveriş yaparken iki kere düşünmeli, güvenilir olmayan ürünlerden uzak durmalıyız” ifadelerini kullandı.
“Uygun fiyatlarla tüketici cezbedilmeye çalışılıyor”
TESK Başkanı Bendevi Palandöken, içeriği belli olmayan ürünlerin uygun fiyatlarla sunularak tüketicinin cezbedilmeye çalışıldığını ifade etti:
“Sağlıksız ve içeriği belli olmayan ürünler, özellikle piyasada daha cazip fiyatlarla sunularak tüketiciyi cezbetmeye çalışıyor. Ancak bu tür ürünlerin çoğu hem sağlık açısından risk taşıyor hem de kalitesiz içeriklerle dolu oluyor. Bu sebeple bu Ramazan”da alışveriş yaparken iki kere düşünmeli, güvenilir olmayan ürünlerden uzak durmalıyız”
“Ucuz ve etiketsiz ürünlerden uzak durmalıyız”

Merdiven altı üretime karşı vatandaşları uyaran Palandöken, bu tür yerlerde üretimin özellikle Ramazan ayında zirve yaptığını kaydetti. Palandöken, özellikle tatlı, şekerleme, peynir, zeytin, et ürünleri, sucuk, salam gibi yiyeceklerde büyük riskler söz konusu olduğunu vurguladı:
“Son dönemde Tarım ve Orman Bakanlığı”nın yaptığı denetimler, pek çok üründe aşırı katkı maddesi ve sağlığımıza zarar verebilecek unsurlar bulunduğunu ortaya koydu.
Merdiven altı üretim yapan yerler ise denetimden tamamen kaçabiliyor. Bu durum, bu tür ürünlerin potansiyel tehlikesini gösteriyor. Özellikle bu tür üretimler Ramazan ayında zirve yapıyor.

Özellikle tatlı, şekerleme, peynir, zeytin, et ürünleri, sucuk, salam gibi yiyeceklerde büyük riskler söz konusu. Çünkü bu ürünlerin içeriği net olarak bilinmiyor ve etiketlerde yanıltıcı bilgiler yer alabiliyor. Bu yüzden Ramazan sofralarımızı kurarken sadece fiyatına ya da dış görünüşüne bakarak ürün satın almamalıyız. Özellikle yol kenarlarında veya güvenilir olmayan internet sitelerinde satılan ucuz ve etiketsiz ürünlerden uzak durmalıyız”
“Bu ürünlerin ne kadar doğal olduğunu bilmiyoruz”
Son zamanlarda doğal ve organik ürünlere ilgilinin arttığının altını çizen Palandöken, bu ürünlerin ne kadar doğal olduğunun bilinmediğini ve bu yüzden de güvenilir yerlerden alışveriş yapılması gerektiğini belirtti:
“Alışverişlerde en önemli kurallardan biri de daha önce deneyimleyip güvendiğiniz markalara bağlı kalmaktır. Yeni bir şey denemeden önce içeriğini ve kim tarafından yapıldığını mutlaka araştırmalısınız.
Özellikle son yıllarda doğal ve organik ürünlere olan ilgi arttıkça, birçok kişi köy ürünü adı altında gıda satışı yapıyor. Ancak bu ürünlerin ne kadar doğal olduğunu bilmiyoruz. Bazı üreticiler tamamen ticari kazanç amacıyla sağlıksız üretim yaparak, bunu doğal adı altında pazarlayabiliyor.
Bu yüzden sadece doğal ibaresine güvenmek yerine ürünün kaynağını araştırmak ve güvenilir satıcılardan alışveriş yapmak çok önemli. Unutmayın Ramazan’da önemli olan soframızı doldurmak değil, sağlıklı beslenmek. Kendiniz ve aileniz için en iyi seçimi yaparak bu mübarek ayı sağlıklı ve huzurlu geçirmenizi dilerim.”

Source: Dünya Gazetesi


Asgari ücretlinin sofrasından 20 yılda 24 pide eksildi!

Her yıl olduğu gibi bu yıl da Ramazan pidesine zam geldi. Türkiye Fırıncılar Federasyonu’nun açıkladığı yeni fiyatlara göre, 2025 yılında 250 gram pide İstanbul’da 20 TL’ye satılacak. Geçen yıl aynı gramajdaki pidenin 15 TL olduğu düşünüldüğünde, fiyatlar yüzde 33,3 oranında arttı. Peki, pide fiyatlarındaki bu yükselişin arkasında ne var?

MALİYETLER ARTTI, ZAM KAÇINILMAZ OLDU

Ekonomim”de yer alan habere göre Türkiye Fırıncılar Federasyonu Başkanı Halil İbrahim Balcı, pide fiyatlarına yapılan zammın nedenlerini şöyle sıraladı: Un fiyatları yüzde 40, işçilik maliyetleri yüzde 45, işletme giderleri ise yüzde 45 oranında arttı. Balcı ayrıca, pideye gelen zammın 2024 yılı enflasyon oranı olan yüzde 44,38’in altında kaldığını belirterek, fiyat artışının kaçınılmaz olduğunu vurguladı.

UN FİYATI 20 YILDA 32 KAT ARTTI

Ramazan pidesinin temel maliyet kalemlerinden biri olan un fiyatlarında da büyük bir yükseliş yaşandı. 2006 yılında 30,22 TL olan bir çuval un fiyatı, 2020’de 112,82 TL’ye, 2023’te ise 493,30 TL’ye yükseldi. 2025 yılı itibarıyla bu rakam 960 TL’ye ulaştı. Böylece son 20 yılda un fiyatları tam 32 kat arttı.

PİDENİN GRAMAJI DÜŞTÜ, FİYATI KATLANDI

Yıllar içinde pide fiyatlarındaki artış kadar gramaj değişimleri de dikkat çekiyor. 2006 yılında 400 gram pide 1 TL’ye satılırken, 2007’de 450 grama çıkartılan pide 1,5 TL olmuştu. Ancak sonraki yıllarda gramaj kademeli olarak düşerken fiyatlar hızla arttı. 2013’te 300 grama inen pide 1,5 TL’ye satılırken, 2019’da 350 grama çıkarılıp fiyatı 3 TL oldu. 2023’te ise ilk kez 250 grama inerek 10 TL’ye satıldı. 2025 itibarıyla gramaj aynı kalırken fiyat 20 TL’ye yükseldi. Böylece son 20 yılda Ramazan pidesinin gramajı yüzde 37,5 azalırken fiyatı 20 kat arttı.

ASGARİ ÜCRETLİNİN SOFRASINDAKİ PİDE SAYISI AZALDI

Peki, asgari ücretle alınabilen pide sayısı yıllar içinde nasıl değişti? Yapılan hesaplamalara göre 2006-2011 yılları arasında asgari ücretle 400 ila 500 adet pide alınabiliyordu. 2012’de bu sayı 658’e yükseldi. 2016’da asgari ücrete yapılan yüzde 30’luk zamla birlikte, alınabilen pide sayısı 843’e çıktı. Ancak sonraki yıllarda bu sayı dalgalanmaya başladı.

2023’te asgari ücretle alınabilen pide sayısı 851’e yükselirken, 2024 yılında 945 ile zirveye ulaştı. 2025 yılına gelindiğinde ise asgari ücret 22.104,67 TL olarak belirlenirken, bu parayla alınabilen pide sayısı 921 oldu. Böylece geçen yıla göre asgari ücretlinin sofrasından 24 pide eksilmiş oldu.

Source: Derleyen: Büşra Kapan


Ramazan alışverişi yapacak vatandaşla dikkat! Uyarı yapıldı

Palandöken, yaptığı yazılı açıklamada, “merdiven altı” tabir edilen gerekli koşullar oluşturulmadan çalışan iş yerlerinde üretilen ürünlere karşı vatandaşları uyardı.Bu tür yerlerde üretimin ramazan ayında oldukça arttığını vurgulayan Palandöken, “Özellikle tatlı, şekerleme, peynir, zeytin, et ürünleri, sucuk, salam gibi yiyeceklerde büyük riskler söz konusu. Bu yüzden ramazan sofralarımızı kurarken sadece fiyatına ya da dış görünüşüne bakarak ürün satın almamalıyız.” değerlendirmesinde bulundu.Palandöken, özellikle yol kenarlarında veya güvenilir olmayan internet sitelerinde satılan ucuz ve etiketsiz ürünlerden uzak durulması gerektiğini belirterek, şunları kaydetti:”Alışverişlerde en önemli kurallardan biri de daha önce deneyimleyip güvendiğiniz markalara bağlı kalmaktır. Bazı üreticiler, tamamen ticari kazanç amacıyla, sağlıksız üretim yaparak bunu “doğal” adı altında pazarlayabiliyor. Bildiğiniz ve güvendiğiniz esnaftan alışveriş yapılmalıdır.”

Source: Www.star.com.tr


Soğanları bu sebzeden uzak tutun! Çoğu kişi aynı hatayı yapıyor

Mutfakların vazgeçilmez malzemelerinden biri olan soğan, neredeyse her yemeğin temelini oluşturur ancak doğru şekilde hızla bozulur. Bu nedenle soğanların doğru bir şekilde saklanması, taze kalmalarını sağlamak için oldukça önemlidir.

Gıda hijyeni uzmanı Sarah Taylor, soğanların ömrünü uzatmanın ve taze kalmalarını sağlamanın en iyi yollarını paylaştı. Sarah, “Soğan birçok yemeğin temel bileşenidir, bu yüzden evde her zaman bulunması faydalıdır. Bu sayede gereksiz alışverişlerden de kaçınmış oluruz” şeklinde ifadelere yer verdi.

BUZDOLABINA KOYMAYIN

Soğanları saklarken dikkat edilmesi gereken en önemli şey ise doğru ortamı sağlamak. Sarah, “Soğanları kuru ve karanlık bir ortamda saklamak en ideali, buzdolabına koymamalısınız” şeklinde önerilerde bulunurken, oda sıcaklığında saklamanın soğanların nemlenmesini engellediği ve küf oluşumunu önlediğini aktardı.

SOĞANLARI PATATESLE BİRLİKTE SAKLAMAYIN

Bir diğer önemli ipucu ise soğanları plastik poşetlerinden çıkarmaktır. Sarah, “Havanın dolaşmasına izin vermek için soğanları poşetlerinden çıkarın ve patateslerden ayrı tutun. Çünkü patatesler ve soğanlar birlikte saklandığında, gazlar birbirlerinin ömrünü kısaltabilir” ifadelerine yer verirken, eğer soğanları önceden doğramışsanız, dondurucuda saklayabileceğinize dikkat çekti.

Kısa süreli kullanım için doğranmış soğanları buzdolabında saklayabilir ancak uzun süre taze tutmak için dondurucuyu tercih etmek daha verimli olacaktır.

Source: Derleyen: Özge Sivas