“Finansal Bilgelik – Askerlik Borçlanması ve Emeklilik Stratejileri”

Askerlik borçlanması avantajlı mıdır?

ASKERLİK BORÇLANMASI EMEKLİLİK ŞARTLARINI DEĞİŞTİRİR Mİ? 11.03.2004 tarihli sigorta başlangıcım var ve bu ay itibarıyla 7000 günü doldurmuş oluyorum. 22.11.2003 tarihinde askerlik hizmetimi tamamladım. Askerlik öncesinde sigortalı olmadığım için askerlik borçlanması talebim olmamıştı fakat yeni öğrendim ki askerlik borçlanması yaparsam sigorta başlangıç tarihim öne çekiliyormuş. Bu doğru bir bilgi midir? Doğru ise benim 2000-2008/10 arası primlerim 1642 günden ( +458 gün askerlik ) 2100 güne çıkıyor. Bu benim emekli olma şartlarımı değiştirir mi? Borçlanacağım 458 gün bana ne gibi bir avantaj sağlar? Bu geriye dönük bir ödeme olacağından asgari ödeme ile azami ödeme arasında emekli aylığında bana avantaj / dezavantaj durumu ne olur? Çalışma hayatım boyunca sigorta primim hep aldığım maaştan ve çoğunluğu tavan ücretten ödendi. Bir başka husus da bildiğiniz üzere 2024’te emekli olmak ile 2025 te emekli olmak arasında yaklaşık %30 fark var. Askerlik borçlanması durumunda sigorta girişim geriye çekileceğinden 7000 gün primi 2024 yılında doldurmuş olacağım ve bu bana geriye dönük 2024 yılında emeklilik dilekçesi verme hakkı sağlar mı? (Kubilay K.) Sigortalı çalışmaya başlamadan önce ve sonraki dönemlerde yapılan askerlik hizmetleri için Sosyal Güvenlik Kurumu’na askerlik borçlanması yapılabilir. Sigortalı çalışmaya başlamadan önceki vatani hizmet için askerlik borçlanması yapıldığında, sigorta başlangıç tarihi borçlanılan süre kadar geriye çekilir. Sigorta başlangıç tarihinin askerlik borçlanmasıyla 8 Eylül 1999 tarihinden önceye çekilmesi EYT kapsamına girilmesini ve diğer koşulların tamamlanması halinde yaşa bakılmaksızın emekli olunmasını sağlar. Ancak, ilk defa sigortalı çalışmaya 11 Mart 2004 tarihinde başladığınıza göre 458 gün askerlik borçlanması yaptığınızda sigorta başlangıç tarihiniz 3 Aralık 2003 tarihine çekilir. Yapacağınız askerlik borçlanması emeklilik şartlarınızı değiştirmez. Sigorta başlangıcınız 1 Aralık 2000 tarihinde olsaydı 458 günlük askerlik borçlanmasıyla sigorta başlangıcınız 1 Eylül 1999 tarihine çekilirdi. O durumda emeklilikte yaşa takılanlar (EYT) düzenlemesinden yararlanarak, 5975 günü tamamlamış olduğunuzdan yaşa bakılmaksızın hemen emekli olurdunuz. Askerlik borçlanması, doğum borçlanması gibi hizmet borçlanmaları eksik prim günlerini tamamlamak için yapılmalıdır. Emekli aylığını artırıcı etkisi kişinin özel durumuna bağlı olarak değişir. Bazı durumlarda emekli aylığını artırabileceği gibi, çoğunlukla emekli aylığını artırıcı etkisi olmaz. İstisnai bazı durumlarda ise emekli aylığını düşürücü etkisi olabiliyor. Eksik prim günlerini tamamlamak için askerlik borçlanması yaparken en düşük prim tutarı üzerinden yapılması daha avantajlıdır. Yüksek primden yapılan askerlik borçlanmasının getirisi, fazladan ödenen primi karşılamıyor. Askerlik borçlanması ile sigorta başlangıcını geriye çektiğinizde 7000 prim gününü tamamlamanız, 2024 yılından 2025 yılına geçerken ortaya çıkan yüzde 30 oranındaki farktan kurtulmanızı sağlamaz. Söz konusu farktan sadece emeklilik dilekçesini 31 Aralık 2024 (kamu çalışanlarında 14 Ocak 2025) tarihine kadar vermiş olanlar kurtulur. Sigortalı çalışmaya 2004 yılında başlamış olduğunuz için 60 yaşını doldurduğunuz tarihte emekli olacaksınız. Emeklilik yaşını dolduracağınız tarihte 7000 prim gününü dolduramazsanız eksik prim günlerinizi askerlik borçlanmasıyla tamamlayabilirsiniz. Aksi takdirde askerlik borçlanması yapmanızın size bir faydası olmaz. MEMUR 9000 PRİM GÜNÜNÜ TAMAMLAMADAN EMEKLİ OLABİLİR Mİ? BAĞ-KUR’lu çalışmaya 01.01.1996 tarihinde başladım. Yaklaşık 2 yıl prim ödedikten sonra askere gittim. 2003 yılında kamuya geçerek memur oldum. Halen memur olarak çalışmaya devam ediyorum. Kamudaki prim ödeme gün sayım 7500 civarında. BAĞ-KUR’a da 2 yıl aralıksız prim ödedim. Daha önceki bir yazınızda memur için prim ödeme gün sayısı 9000 demiştiniz. Ben bu şartlar altında 9000 günün altında emekli olamıyor muyum? (A. Ünlü) İlk defa sigortalı çalışmaya 8 Eylül 1999 tarihinden önce başlamış memurlardan kadınlar 7200, erkekler 9000 prim gününü tamamladıkları takdirde yaşa bakılmaksızın emekli olurlar. Birden fazla statüde çalışması olanların hizmetleri birleştirilir. Son 7 yılda en fazla hangi statüde çalışmışlarsa o statüden emekli edilirler. BAĞ-KUR hariç memurluktaki prim günlerinizin 7500 olduğunu anlıyorum. Eğer öyle ise 720 gün de BAĞ-KUR primleri eklendiğinde toplam hizmetiniz 8200 günü aşıyor. Toplam prim gününüzü 9000’e tamamlamadan normal emekli olma şansınız bulunmuyor. Çalışmayı tamamen bırakmak zorunda kalırsanız mevcut prim günlerinizle 61 yaşında kısmi emeklilik hakkından yararlanırsınız. SON 7 YIL KURALI YOK SAYILABİLİR Mİ? Sigorta başlangıç tarihim 01.03.1990, doğum tarihim 1971. Hizmet dökümüne göre 28.02.2025 tarihinde 4/a’da 5525 günüm oluyor, 4/b’den de 1819 günüm var. Fakat son 7 yılda boşluklarım var ve SSK’dan emekli olabilmem için 1261 gün istiyor ve bunu 31.06.2026 tarihinde dolduracağım? Bu kanunu nasıl yok sayabilirim? (İbrahim G.) Sosyal Güvenlik Kurumu, birden fazla statüde çalışması olanları hizmet birleştirmeye zorluyor. Son 7 yıllık hizmet döneminde en fazla hangi statüde çalışılmışsa o statünün kurallarına göre emekli ediyor. Ancak, Yargıtay’ın aksi yönde kararları bulunuyor (Yargıtay 10. Hukuk Dairesi, Esas No: 2020 / 4864, Karar No: 2021 / 5424). Yargıtay’a göre, bazı sosyal güvenlik kurumlarında geçen hizmet sürelerinin toplamı tek başına aylık bağlanmasına yeterli olması halinde, diğer kurumlarda geçen hizmetlerin birleştirilmesinde zorunluluk bulunmuyor. Sigorta başlangıç tarihinize göre SSK’dan emeklilikte 5525 güne tabisiniz. Prim gününü tamamladıktan sonra SSK prim günleriyle emeklilik için SGK’ya başvurduğunuzda size olumsuz cevap verilecektir. SGK’nın işleminin iptali için iş mahkemesine dava açmanız gerekir. KADIN İŞÇİ 3793 GÜNLE EMEKLİ OLABİLİR Mİ? Ablam 1977 doğumlu. 21.02.1994 staj başlangıcı var, 01.03.1997’de sigortalı çalışmaya başladı. 2005 doğumlu çocuğu var. Doğum borçlanması ile birlikte 3793 gün prim ödemesi var. 3600 günden kısmi emeklilik imkanı var mı? Yoksa emekli olabilmek için daha kaç gün prim ödemesi gerekli? (Murat) İlk defa sigortalı çalışmaya 8 Eylül 1999 tarihinden önce başlayanlar 15 yıl sigortalılık süresi ve 3600 prim günüyle kadınlar 58, erkekler 60 yaşında emekli olabilir. Ablanız bundan sonra hiç çalışmasa bile 58 yaşını dolduracağı 2035 yılında emeklilik başvurusu yapabilir.

Source: Habertürk


Hakan Mengüç: Sufilik ilahi dengeyi görebilmektir

YAŞITLARIM OYNARKEN, BEN DÜŞÜNÜRDÜM! – Hakan bey, çok erken yaşlarda ney üflemeye başlıyorsunuz ve beraberinde sufizme, tasavvufa olan ilginiz başlıyor. Nasıl bir çocukluğunuz vardı? Ney üfleyebilecek kadar sabırlı ve iç dünyası dingin bir çocuk muydunuz? Yaşıtlarınızdan kendinizi farklı hisseder miydiniz?HAKAN MENGÜÇ: Çocukluğumda her zaman biraz farklı olduğumu hissederdim. Yaşıtlarım oyun oynarken, ben çoğu zaman bir köşede oturur, izler ve düşünürdüm. Dünyayı, insanları, olayları anlamaya çalışırdım. İçsel bir yolculuk içindeydim belki de. Ney üflemek sabır gerektirir, evet ama benim içimde bu sabır doğuştan vardı diyemem. Ney, bana sabrı öğretti. O nefesi vermek, o sesi çıkarabilmek için sabrı ve teslimiyeti öğrendim. Ney, sadece bir enstrüman değil, aynı zamanda bir öğretmendi benim için. İlk başta zorlandım, ama sonra anladım ki ney üflemek, sadece fiziksel bir eylem değil, bir ruh hali. Neyin sesi, benim iç sesimdi aslında. HER İNSAN SUFİ DOĞAR – Araştıran, okuyan biri olmanın dışında sufi olma halinden bahsedebilir misiniz lütfen?HAKAN MENGÜÇ: Her insan sufi doğar ama her insan sufi kalamaz. Sufi olmak, sadece bir bilgi birikimi değil, bir varoluş hali. Kitap okumak bilgiyi artırır ama sufiliğin özü bilgide değil, yaşayıştadır. Bir sufi, olanı olduğu gibi kabul etmeyi, akışta kalmayı, kendini bir nehir gibi bırakmayı öğrenir. Sufi, sadece okumaz, sadece ibadet etmez; o, her anını farkındalıkla yaşar. Sufilik, hayata bilgelikle bakmaktır. İnsanı, doğayı, hayatın akışını olduğu gibi kabul edip, her şeyin içindeki ilahi dengeyi görebilmektir. – Dışarının, madde dünyasının fazlasıyla parlatıldığı günümüzde sizinki aslında önemli bir başkaldırı ama siz bunu direnç gibi değil akışın içinde doğal bir şekilde yaşıyorsunuz. Merkeze aldığınız tavır nedir?HAKAN MENGÜÇ: Direnmek yerine akışta kalmayı seçiyorum. Bir şeye karşı savaş açtığınızda, aslında onun etkisi altına girersiniz. Ben, hayatı olduğu gibi kabul etmeyi, madde dünyasının cazibesine kapılmadan, kendi iç ışığımı koruyarak yürümeyi tercih ediyorum. Merkeze aldığım tavır, dinginlik ve farkındalık. Bazen insanlar zanneder ki bir şeyleri reddetmek, onlardan uzak durmak gerekir. Oysa önemli olan, iç dünyanda sağlam durabilmek, dışarıdaki değişimlerden etkilenmeden kendi varlığını sürdürebilmektir. MÜZİK BENİM VAROLUŞ BİÇİMİM – Müzik yapıyorsunuz. Müzik, frekanslar, yaşam sizdeki karşılığı eminim çok doludur. Bizlere biraz sizin için ne anlam ifade ettiklerinden bahsedebilir misiniz lütfen?HAKAN MENGÜÇ: Müzik benim için sadece bir sanat değil, bir varoluş biçimi. Neyin sesi, insanın ruhuna dokunan bir sestir. Hz. Mevlana’nın dediği gibi, ney insandan kopmuş kamışın inleyişidir, ayrılığın feryadıdır ama aynı zamanda vuslatın da sesidir. Müzik bir titreşimdir, frekanstır, enerji akışıdır. Her nota, her ritim, insanın iç dünyasında bir kapıyı açar. Ben müziği, insanın özüne dönmesine yardımcı olan bir araç olarak görüyorum. Kimi kelimelerle ifade eder duygularını, kimi bir resimle. Ben müzikle ifade ediyorum. TEK AMACIM İNSANLARA ÖZLERİNİ HATIRLATMAK – Dokuz kitabınız var. Müzik, kitap, eğitimler, seminerler ve kendi kurduğunuz Girne Amerikan Üniversitesi’nde Sufi ve Doğu Felsefesi dersleri veriyor ve Sufi Akademisi’nin başkanlığını yapıyorsunuz. Tüm bunları yapabilmek için çok kuvvetli bir amacınız olsa gerek, nedir bu?HAKAN MENGÜÇ: Tek bir amacım var: İnsanlara özlerini hatırlatmak. Hepimiz bu dünyaya saf geldik, ama zaman içinde unutuyoruz. Kalbimizin sesini, içimizdeki gücü, hakikati unutuyoruz. Benim bütün çabam, insanların kendilerini hatırlaması için. Kitaplarım, müziğim, eğitimlerim, hepsi bu yüzden. İnsan, kendisini fark ettiğinde, içindeki ışığı gördüğünde, hayatı daha farklı yaşamaya başlar. YOL YÜRÜDÜKÇE AÇILIR – Yola çıkmanın ve adım atmanın önemini sıklıkla vurguluyorsunuz. Bunu okuyucularımız için açabilir misiniz?HAKAN MENGÜÇ: Düşünmek, plan yapmak önemlidir ama hareket etmedikçe bir şey değişmez. En büyük hata, her şeyin mükemmel olmasını beklemek. Oysa mükemmel zaman diye bir şey yoktur. Yol, yürüdükçe açılır. İlk adımı attığınızda, ikinci adım kendiliğinden gelir. Bir şeyi yapmak için her şeyi bilmek zorunda değilsiniz. Adım attıkça öğrenirsiniz, yol aldıkça gelişirsiniz. Mevlana’nın da dediği gibi, ‘Sen yola çık, yol sana görünür”. – Sizce neden varız? İnsan yaşamındaki amacını nasıl bulabilir ya da böyle bir amaç yok mu?HAKAN MENGÜÇ: Varoluşun sırrı, insanın kendisini gerçekleştirmesidir. Ama bu, büyük bir hedefe ulaşmak zorunda olduğumuz anlamına gelmez. Bazen sadece olmak yeterlidir. İnsan, akışa güvenmeli ve içindeki sesi dinlemeli. Gerçek amaç, içsel huzuru bulmaktır. Gerisi zaten kendiliğinden gelir. IŞIĞI YAK VE ONU PAYLAŞ! – Sizi en etkileyen insanlar kimlerdir?HAKAN MENGÜÇ: Sufiler, bilgeler, dervişler, filozoflar… Onlar, bu dünyanın gürültüsü içinde kendini tanımayı, anlamayı ve hakikati paylaşmayı seçenler. Hayatın gelip geçiciliğine aldanmadan, kalıcı olana yönelenler. Bu bana göre sadece bir yol değil, bir sorumluluk. Bir ışık yakıp, o ışığı başkalarıyla paylaşmak… İşte bu, insanın en kutsal vazifelerinden biri. – Peygamberler, gurular, dervişler inzivaya çekilirlermiş. İnsanın farkındalığı yükseldikçe dış kaynaklara ihtiyaç duymadan kendinden beslenebiliyor. Çok iş, çok insanla bir aradasınız. Yalnızlığa bakışınız nedir?HAKAN MENGÜÇ: Yalnızlık, eğer doğru yaşanırsa insanı büyüten bir şeydir. Ama yalnızlığı kaçış olarak değil, derinleşme aracı olarak görmek lazım. İnsan kendisiyle baş başa kalmayı öğrenirse, hayatın kalabalığında da kaybolmaz. Ben de bazen inzivaya çekilirim. Sessiz kalmak, iç sesini duymak için gereklidir. – O kadar sakinsiniz ki sinirinizin bozulduğu anlar oluyor mu? Neler sizin canınızı sıkar?HAKAN MENGÜÇ: Elbette, ben de insanım. Ama öfkemi nasıl yönettiğim önemli. Beni en çok rahatsız eden şeylerden biri, samimiyetsizlik ve riyakarlık. Bir insanın kalbinde başka, dilinde başka olması beni üzer. Ama bu duyguların beni yönetmesine izin vermem. Öfke geldiğinde onun gelmesini ve gitmesini izlerim sadece. Onu bastırmaya çalışmam. Çünkü bastırılan öfke, bir gün başka bir şekilde ortaya çıkar. AŞK AYNADIR – İlişkilerle ilgili ne düşünüyorsunuz? Aşka bakışınız hayat yolculuğunda sizdeki yeri nedir?HAKAN MENGÜÇ: Aşk, insanın ruhunu büyüten bir şey. Ama aşkı sahip olma duygusuyla karıştırmamak lazım. Gerçek aşk, karşıdaki kişiyi olduğu gibi kabul edebilmektir. Birini sevdiğinizde, onun değişmesini beklemezsiniz. Aşk, insanı olgunlaştırır, bazen de sınar. Ama her halükarda, aşk insana kendini gösteren bir aynadır. SOHBETTEN İZLENİMLERİM – Pırıl pırıl… İnsana sadece ruhani değil giyimindeki özen ile de temiz bir duygu bırakıyor.- Güler yüzlü ve ona bu çok yakışıyor.- Sakin, huzurlu.- Zorlamasız.- İyi bir dinleyici. İKİLİ SEÇENEKLERDEN BİRİNİ SEÇİN – Yürüyüş – Koşu: Yürüyüş- Sabretmek – Sıkılmak: Sabretmek- Susmak – Konuşmak: Susmak- Dans Etmek – Oturmak: Dans Etmek- Klasik – Modern: Klasik- Dobra – Politik: Dobra- Samimi – Mesafeli: Samimi- Uykucu – Uykusuz: Uykucu- Sakin – Heyecanlı: Sakin- Kitap – Dergi: Kitap- Doğa – Konfor: Doğa- Kedi – Köpek: Kedi- Güneş – Yağmur: Yağmur- Çay – Kahve: Çay- Ot – Et: Ot- Rahat – Disiplinli: Disiplinli- Affetmez – Unutur: Unutur- Tatlı – Tuzlu: Tatlı- İtalyan Yemeği – Çin Yemeği: İtalyan Yemeği- Esprili – Ciddi: Esprili KİMLİK – Burcu: Oğlak.- Okuduğu okullar: Uludağ Üniversitesi ve Berklee College Of Music.- Bekar-aile: Bekar- İlgi alanları: Doğu felsefesi, müzik, orman yürüyüşleri, insan psikolojisi, az bilinen yerelere seyahat, masa tenisi, denizcilik. YÜZDE YÜZ – Senin için yüzde yüz tek gerçeklik nedir?:
An’ın kendisi. Çünkü geçmiş zihin, gelecek kaygıdır. Tek gerçek olan, şu an yaşadığımız andır. – Yüzde yüz olmak istediğin yer neresi?:
Kendi iç huzurumun olduğu her yer. Mekanlar geçicidir ama içindeki dinginlik kalıcıdır. – Yüzde yüz güvendiğin kişi?:
Kalbim. İnsan bazen kendini bile yanıltabilir ama kalbinin derinliklerinden gelen sese güvenmeyi öğrenmeli. – Yüzde yüz bilmek istediğin şey?:
İnsan ruhunun tüm sırları. Çünkü insanı en çok kendisi şaşırtır. NOKTALI YERLERİ DOLDUR – ….. çok iyi yaparım: İnsan analizini. – ….. olmayı hiç beceremem: Politik olmayı.
– Çevrem beni …… olarak tanımlar: Hem çok neşeli hem çok sakin biri. – Az kişi bilir ben iyi ….. yaparım: Yemek. MANEVİ ANLAMDA YAŞAMDAN – Kazandıklarım: Farkındalık, sabır, içsel huzur, kendimi tanıma yolculuğu. – Yatırımlarım: Kitaplarım, müziğim, öğrencilerim ve paylaştığım bilgiler. SANA DAİR KISA KISA – Yazar, müzisyen ve eğitmen olmasaydın ne olmak isterdin?:
Gezgin bir denizci olmak isterdim. Dünyayı farklı gözlerle görmek, kültürleri deneyimlemek beni her zaman heyecanlandırmıştır. – 20 yıl önceki haline döndün, ona ne öğüt verirdin?:
Cesaret. Kendine güven, ertelemeyi bırak ve hayatın sunduğu fırsatları kaçırma. Hayat beklemez, sen de bekleme. – Hayat motton varsa nedir?:
Sorulmadan söyleme, çağrılmadan gitme. İYİ Kİ… – İyi ki yapmışım: Ney üflemeye başlamışım. Çünkü ney, sadece bir enstrüman değil, bir yolculuk.- İyi ki kabul etmişim: Kendimi olduğum gibi. Eksiklerimle, fazlalarımla, inişlerimle çıkışlarımla.- İyi ki başladım: Yazmaya. İnsan kendini yazdıkça daha iyi anlıyor.- İyi ki yapmamışım: Acele kararlar vermemişim. Bazı şeyler zamanla anlam kazanıyor.

Source: Gözde Yener Birman