Madencilerden yerin 200 metre altında ilk sahur
Zonguldak ın Kilimli ilçesine bağlı Gelik beldesinde özel bir şirket tarafından işletilen maden ocağında mesaide olan işçiler, sahur vaktinin yaklaşmasıyla ahşap direk ve kalaslardan masalarını kurdu. Baretlerinin ışığının aydınlattığı ocak içinde ilk sahurlarını yapmanın heyecanını yaşayan maden işçileri, yanlarında getirdikleri domates, salatalık, soğan, biber, peynir, zeytin, konserve ve ekmeği kömürden kararmış elleriyle yedi. AA nın haberine göre; ailelerinden uzak ilk sahurlarını yerin 200 metre altında yapan işçiler, ezan vaktinin gelmesiyle oruca niyetlenerek dua etti. İşçiler, daha sonra maden ocağındaki mesailerini sürdürdü. EMEĞİN BAŞKENTİNDEYİZ Maden mühendisi Samet Akduman, çalıştığı maden ocağında 6 yıldır mühendis olarak görev yaptığını söyledi. Yer altında doğayla mücadele ettiklerini anlatan Akduman, Kömürü yeryüzüne çıkartıyoruz. Emeğin başkentindeyiz. Enerjiye ülke olarak her zaman ihtiyacımız var. Her zaman da ihtiyacımız olacak. Arkadaşlarımızla sürekli mücadele içerisinde bu enerjiyi ülkemize katmak için var gücümüzle çalışıyoruz. dedi. Akduman, maden ocağında aile gibi olduklarını belirterek, Ekibimizle aile gibiyiz, böyle de olmak zorundayız. İki ailemiz var denilebilir. Hep birlikte aynı mücadelenin içerisindeyiz. İlk sahuru burada birlikte yaptık. Allah daha nice sahurlar görmeyi, kazasız belasız çalışmayı nasip etsin inşallah. diye konuştu. İki yıldır maden işçiliği yapan Mustafa Dedeoğlu da maden ocağında çalışmanın zor olduğunu aktararak, İnsan zorlanıyor ilk başta ama bir şekilde yapıyoruz. Alışınca bir şey değil ama alışkın olmayınca zor. Sözle ifade edilecek bir şey değil yaşanması lazım. Arkadaşlarla sahurumuzu yaptık. İşimizin başına döneceğiz. Tüm İslam alemine hayırlı ramazanlar diliyorum. ifadelerini kullandı. Maden işçisi Can Köseli ise mesai arkadaşlarıyla her zaman birlik, beraberlik ve dayanışma içerisinde olduklarını kaydederek, Bizim için en değerli cevher arkadaşlarımız ve buraya kaç kişi girdiysek o kadar kişi çıkmak. İkinci planda kömür üretimi. Önce emniyetimiz aldıktan sonra gerisi zaten gelir. değerlendirmesinde bulundu. *Haberin fotoğrafları İHA tarafından servis edilmiştir.
Source: Habertürk
Havai fişeklerin bilinmeyen yüzü
Avustralyalı bilim insanları tarafından 2023″te yayımlanan “Bir Saman Alevi Olmaktan Öte: Havai Fişeklerin Çevreye Uzun ve Kısa Dönemli Etkileri” başlıklı araştırmada, havai fişeklerin çevreye ve doğal hayata verdiği kısa ve uzun vadeli zararlar üzerinde duruldu.
Ortalama 100 ila 200 metre yükselen ve 100-150 metre çapında bir alanı etkileyen havai fişeklerden kaynaklı ses kirliliği 85 desibeli bulabiliyor. Bu yükseklik kulak zarına zarar verebilirken, bu tür gösteriler kısa ve yoğun ışık, gürültü ve partikül kirliliğine de yol açıyor.
Araştırmaya göre kent içindeki ve çevresindeki hayvanlar, şehir hayatından kaynaklanan gürültüye bir dereceye kadar adapte olabilirken, havai fişeklerden kaynaklanan gürültü kirliliği, bu hayvanların adapte olduğu seviyenin çok üzerinde bulunuyor. Özellikle evcil hayvanlar ve çiftlik hayvanlarının bu durumdan olumsuz etkilendiği, hayvan sahiplerinin bu durumu sık sık dile getirdiği belirtiliyor.
Araştırma makalesinde çeşitli ülkelerden örneklere yer verildi. Yeni Zelanda”da hayvan sahiplerinin yüzde 74,4″ü, hayvanlarının havai fişek gösterileri nedeniyle korktuğunu bildirirken at sahipleri, atlarının havai fişekler sırasında korkarak koşmaya başladığını ve bu durumda sık sık çitlere çarparak yaralandıklarını anlattı.
Almanya”daki bir hayvanat bahçesinde küçük memeliler ve kuşlar üzerine yapılan gözlemlerde, bu hayvanların 6-8 dakikalık havai fişek gösterilerinin sonrasındaki 2 gün boyunca çok stresli davrandıkları ve bu süreçte sürekli kendilerini kapalı alanlarda tutmaya çalıştıkları görüldü.
Kızıl kanatlı karatavuklar birbirine çarparak öldü
İsviçre”deki Zürih Gölü”nde yeni yıl kutlamaları sırasında bölgedeki kuğu, kaz ve ördek sayısının yüzde 26 ile 35 arasında azaldığı, durumun eski haline dönmesinin 3 ile 10 günü bulduğu tespit edildi.
ABD”nin Arkansas eyaletindeki Beebe kentinde 2011 ve 2012″deki yeni yıl kutlamalarında kullanılan havai fişekler sonucu kışlık tüneklerinden kaçmak zorunda kalan binlerce kızıl kanatlı karatavuğun birbirine çarparak ölmesi, havai fişeklerin hayvan ölümlerine yol açtığı olaylardan biri olarak kayıtlara geçti.
Havai fişeklerin etkileri uzun vadede hayvanların üreme başarısını etkileyebiliyor. İspanya”nın Valensiya kentinde nisan ve mayıs ayları arasında havai fişeklerin kullanıldığı birçok festival düzenlenirken, bayağı serçelerinin üreme başarısının, festivallere ev sahipliği yapan kasabalarda, festivalin olmadığı kontrol kasabalarına göre daha düşük olduğu saptandı.
Özellikle 2020 yılında Kovid-19 salgını nedeniyle festivallerin iptal edilmesi, her iki gruptaki bölgelerde yer alan serçelerin üreme başarısının eşitlenmesiyle sonuçlandı.
Havai fişeklerin etkileri genellikle kuşlar ve evcil hayvanlar üzerinde incelense de ABD”de 4 Temmuz kutlamaları sırasında ve sonrasında Kaliforniya deniz aslanları, bayağı foklar ve deniz samurları üzerinde yapılan gözlemlerde, bu hayvanların da sesler sonucu denize kaçtığı ve deniz aslanları ile bayağı fokların bir gün boyunca geri dönmediği görüldü.
İlk 24 saat içinde havadaki partikül madde seviyesi 5 kat kadar artabilir
Araştırmaya göre hava ve toprak kirliliği, havai fişeklerin ortaya çıkardığı bir diğer olumsuz faktör olarak öne çıkıyor. Kükürtdioksit, karbondioksit, karbonmonoksit, alüminyum, manganez ve partikül maddeler yayarak kirliliğe neden olan havai fişekler, gösterilerin sonrasındaki ilk 24 saat içinde havadaki partikül madde seviyesini 5 kat artırabiliyor ve bu durum hem kısa hem de uzun vadede çevreyi olumsuz etkiliyor.
Özellikle suda çözülen ve kalıcı olan inorganik anyon perklorat maddesi, bilim insanları tarafından endişeyle karşılanıyor. Su yolu ile bitkilere ve böceklere, oradan memelilere ve balıklara ulaşan bu madde, sürüngenler, memeliler gibi birçok canlıda tiroid hormonunun üretiminin azalmasına, ayrıca üremeyle ilgili nörogelişimsel ve kansere yol açan sağlık sorunlarına neden olabiliyor.
Perkloratların ve havai fişeklerin toprağa, havaya ve suya bıraktığı bir dizi ağır metalin, besin zinciri ve gıdalar yoluyla insanlara geçme riski de bulunuyor.
Çalışmada yer alan akademisyenlerden, Avustralya”daki Curtin Üniversitesi Moleküler ve Yaşam Bilimleri Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Bill Bateman, havai fişeklerin çevresel etkisinin anlaşılmasının önemli olduğunu söyledi.
Bu eğlence türünün azaltılmasının ya da alternatiflerinin oluşturulmasının çevrenin korunması için önemine işaret eden Bateman, “Havai fişeklerin etkisi aslında sandığımızın çok ötesinde. Gürültü kirliliği gibi kısa ama aynı zamanda uzun vadeli etkileri var. Bu kutlamaların getirdiği kirlilik, nefes almamızdan hayvanların gelecekteki üreme başarısına kadar her şeyi etkileyebilir” dedi.
“Havai fişekler modern çağa yakışmıyor”
Doğa ve yaban hayatı fotoğrafçısı Alper Tüydeş, havai fişek gösterilerinin, üreme dönemlerine denk gelmesi halinde hayvanlara ciddi zararlar verebileceğini kaydetti.
Koruma altındaki bölgelerde yapılan gösterilere ayrıca değinen Tüydeş, “Yılbaşı kışın ortasına denk geliyor ve kış turizminin yapıldığı Uludağ, Erciyes, Kartalkaya gibi milli parklarda da kutlamalar yapılıyor. Havai fişeklerin, mutlak suretle korunması gereken alanların ortasında atılması iki kat facia demek. Orada tüfek alıp ormana rastgele ateş etmiş olmanız ile havaya fişekle kutlama yapmanız arasında bir fark yok” diye konuştu.
Bir kuş gözlemcisi olarak her sene aynı manzaraların yaşanmasının kendisini çok üzdüğünü dile getiren Tüydeş, “Maliyetleri biraz pahalı ama drone, ışık, lazer gösterileri daha sessiz, kokusuz, dumansız, patlama olmadan yapılabiliyor. Zaten havai fişekler modern çağa yakışmıyor” değerlendirmesinde bulundu.
Source:
Elektrik üretimi geçen yıl aralıkta yüzde 9,85 arttı
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun geçen yılın aralık ayına ilişkin “Elektrik Piyasası Sektör Raporu”na göre, lisanslı elektrik üretiminin yüzde 28″i doğal gaz santralleri, yüzde 24,1″i ithal kömür santralleri, yüzde 14,8″i hidroelektrik santralleri, yüzde 12,1″i linyit santralleri, 11,9″u rüzgar santralleri ve 3,6″sı jeotermal santrallerinden sağlandı.
Bu kaynakları sırasıyla biyokütle, güneş, taş kömürü, asfaltit ve fuel-oil izledi.
Türkiye”nin lisanslı elektrik üretimi geçen yıl aralıkta önceki yılın aynı ayına göre yüzde 9,85 artışla 29 milyon 56 bin 541 megavatsaat oldu.
Faturalanan elektrik tüketim miktarı ise aynı dönemde yüzde 6,4 artarak 23 milyon 377 bin 29 megavatsaat olarak gerçekleşti.
Tüketimin yüzde 44,3″ü sanayi, yüzde 27,3″ü mesken aboneler, yüzde 25,3″ü kamu ve özel hizmetler sektörü aboneleri tarafından yapıldı. Aydınlatmanın payı yüzde 2,5 tarımsal faaliyetlerin payı ise yüzde 1,5 olarak kayıtlara geçti.
Tüketici sayısı ve kurulu güç arttı
Elektrikte tüketici sayısı geçen yıl aralıkta önceki yılın aynı ayına göre yüzde 1,9 artarak 50 milyon 693 bin 630″a ulaştı.
Bu dönemde, mesken tüketicilerinin sayısında yüzde 1,9, tarımsal faaliyet tüketicilerinin sayısında yüzde 2,5 artış görüldü. Aydınlatma tüketicilerinin sayısında yüzde 1,6, kamu ve özel hizmetler sektörüyle diğer tüketicilerin sayısında yüzde 1,9 artış yaşandı. Sanayi tüketicilerinin sayısında yüzde 2,3 düşüş oldu.
Türkiye”nin lisanslı elektrik kurulu gücü ise bu dönemde yaklaşık yüzde 1,2 artarak 97 bin 419 megavat oldu.
Kurulu gücün yüzde 25,1″ini doğal gaz çevrim santralleri, yüzde 24,5″i barajlı hidroelektrik santralleri, yüzde 13,1″ini rüzgar santralleri, yüzde 10,7″sini ithal kömür santralleri, kalan bölümünü ise diğer enerji kaynaklarından elektrik üreten tesisler oluşturdu.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
Source: