İmralı çağrısının en kritik süreci

İmralı çağrısının en kritik süreci

Bu süreçte kimlere sorumluluk düşüyor.Hemen altını çiziyorum:-Bu noktada iktidara olduğu kadar muhalefete de büyük bir sorumluluk düşüyor. Özellikle de CHP’ye. Demokratik bir sabır gerekiyor.Detaylarıyla anlatayım:Bu çağrı üçlü bir mekanizmayla geldi.Cumhur İttifakı’nın devleti görevlendirmesiyle başladı.Sonra MHP Lideri Bahçeli’nin çağrısı…Ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın desteği. Nihayet üçüncü aktör DEM Parti’nin devreye girmesi.Ve Öcalan’ın çağrısı:“PKK ve bütün gruplar silah bıraksın. PKK kongresini toplayarak kendisini feshetsin.”Öcalan’ın çağrısındaki “bütün gruplar” ifadesi bana göre “uzantıları” anlamına geliyor.Yani PYD/YPG…Bu sürecin kritik noktası şöyle ortaya çıkıyor:-PKK içinde bu çağrıya direnmeyi düşünenler olabilir.-Bazı şartlar ileri sürerek süreci zehirlemek isteyenler olabilir.İşte bu aşamada Türkiye’de siyaset çok önemli bir sınav verecek.Açıkça yazıyorum.Muhalefet süreci zehirlemek isteyenlere cesaret verecek bir çizgiye düşmemelidir.En azından kongre toplanıp karar açıklanana kadar siyasi polemikler yerine; sabır gösterilmelidir.Sonuçta bu süreç terörsüz Türkiye içindir.Eğer iç siyasette “oyun bozanlara” fırsat verecek bir çatlak oluşursa yine zararı bize olacak.Çok iyi biliyoruz ki…Terörsüz Türkiye, dünyada ve bölgesindeki gücünü ve etkisini daha büyük bir hızla artıracaktır. Teröristbaşı çağrısının bir paragrafında şöyle diyor:“Kapitalist modernitenin son 200 yılı, bu ittifakı (Türk- Kürt kardeşliğini) parçalamayı esas gaye edinmiştir.”Bunu söyleyen, yıllarca o kapitalist modernitenin Türkiye’yi “parçalama gayesine” alet olmuş bir terör örgütünün elebaşıdır. Bundan büyük itiraf olabilir mi?Evet çağrı hiçbir tartışmaya, şüpheye fırsat vermeyecek şekilde yapıldı.O nedenle demokratik sabır gerekiyor. Dahası TBMM bu demokratik sabra bir zemin oluşturabilir. ÖCALAN PKK’NIN VARLIK GEREKÇESİNİ KALDIRIYORİmralı bu çağrısında PKK’nın fesih gerekçelerini anlatırken çok önemli bir vurgu yapıyor:“Aşırı milliyetçi savruluşunun zorunlu sonucu olan; ayrı ulus-devlet, federasyon, idari özerklik ve kültüralist çözümler, tarihsel toplum sosyolojisine cevap olamamaktadır.”İşte bu cümle toplanacak kongreye doğrudan “varlık nedenin ortadan kalktı” demektir.GEREKİRSE YENİ HAREKÂTLAR OLABİLİRBiliyorsunuz..Son dönemde başta Suriye olmak üzere Ortadoğu haritası üzerinde karanlık planlar yapılıyor.Netanyahu’nun Suriye’ye asker sokup saldırması açık bir örnektir.Suriye ve Irak’ta bir “terör koridoru” hayali vardır.İşte bütün bunlara karşı Türkiye’nin “terörsüz Türkiye” ve “bölgesel kardeşlik projesi” öne çıkıyor. Öcalan’ın yaptığı “silah bırakma ve fesih çağrısı” önem kazanıyor. Hatta birleşiyor.Şimdi bir başka soruya geçebiliriz.Suriye’nin kuzeyindeki YPG/PKK/PYD/ SDG yapılanması bu çağrı karşısında ne yapacaktır?Öcalan’ın “PKK ve uzantıları” vurgusunun YPG ve PYD’yi kapsadığını hatırlatmıştım.YPG’den gelen ilk bilgi “Öcalan’ın çağrısı bizi bağlamıyor” çizgisinde.Ancak dün AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik çok açık şekilde şöyle dedi:“Bu çağrı bizim açımızdan PKK’nın bütün uzantılarını kapsamaktadır. PKK, YPG, SDG, PYD dahildir.”Çelik’in söylediklerinden anlıyorum ki;“Suriye ve Irak’ta terör örgütlerine karşı, o bölgedeki siviller Türkiye’nin garantisi altındadır.”Bu da o bölgede terörle mücadelenin büyük bir kararlılıkla süreceği anlamına geliyor.Yani silah bırakmazlarsa Suriye’nin yeni yönetimiyle anlaşarak yeni harekâtlar yapılabilir.Bütün bunları toparlarsak;Öcalan’ın çağrısı tarihsel açıdan bir dizi değişime neden olacaktır.En önemlisi PKK’nın kurucusunun 40 yıl sonra terör örgütünün feshini istemesi ve bunun gerekçesini de tarihsel açıdan “bir savrulmayla” açıklamış olmasıdır.Karşı çıkanlar olursa tabandan ayrılıp marjinalleşecektir.Bu noktada Ömer Çelik’in şu sözlerini hatırlatmak gerekiyor:-İsimlerimiz farklı ama soyadımız Türkiye Cumhuriyeti’dir.-Sayın Cumhurbaşkanımızın her fırsatta söylediği gibi; tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet değişmez ilkemizdir.Çelik’in bu sözlerini;İmralı’dan gelen çağrıdaki şu sözlerle birlikte düşünürsek, hiçbir pazarlık olmadığı net olarak ortaya çıkmaktadır:“Ayrı ulus-devlet, federasyon, idari özerklik ve kültüralist çözümler, tarihsel toplum sosyolojisine cevap olamamaktadır”Bu örtüşmelere bakarak muhalefetin “pazarlık var” türünden yakıştırmaları hatalı olur. Evet arkadaşlar;Çok katmanlı bir sürecin başındayız.İmralı’dan gelen çağrıyla önemli bir adım atıldı.Elbette hiç kolay olmayacak.Yeter ki;Demokratik sabır içinde bu süreci ucuz siyasi polemiklere kurban etmeyelim.Yeter ki süreci şeffaf bir şekilde götürelim.Gelecek nesillere kanlı değil, barış ve refah dolu bir gelecek sunalım.Daha çok soru var.Devam edeceğim…

Source: Fatih Çeki̇rge